![]() |
Hani Diyorum
Hani diyorum Hani Çoluk çocuk Bir vakti akşam Otursak diyorum Dumanı tüten Bir çorbanın başına. Bir tastan olsun Ne fark eder Özde hainlik olmasın yeter. Herkesin kaşığına Ne çıkarsa bahtına. Birbirimizin Gözünün içine baksak Korkmadan ama. Yani Ekmek sıcağında İsmi Cismi Dini Her neyse De ki Senden olmasın De ki Düşü Düşüncesi Senden olmasın Ne olur yani Hani Yüreğimizde diyorum Taa Yüreğimizde duysak İnsan olmanın Kutsallığını Bir kozada İpek böceği gibi sarsak Sarmalasak İnsan olmanın Şerefini haysiyetini Ve Sakınsak Annenin yavrusunca İnsan olanın onurunu Yani sevsek Yani sarsak Yani sakınsak Birbirimizi sevdamızı De ki Sofinin Tanrı’ya De ki Şirinin Ferhat’a Ya da Şems’in Mevlana’ya Kimin kime olduğu ne fark eder Yeter ki içten olsun Yeter ki sevgi olsun Bu da yeter Hani Konu komşu Çoluk çocuk Hani Torun torba Otursak diyorum Şöyle dumanı tüten Bir çorbanın başına Bir tastan olsun ne fark eder Herkesin kaşığına Ne çıkarsa bahtına Özde cinlik Özde hinlik Özde hainlik yok ya O da yeter Az şey mi bunca güzellik |
Hayat BU Şaka mı Sen Oyun mu Sandın Yaşamı
HAYAT BU ŞAKA MI OYUN MU SANDIN YAŞAMI Hayat bu dostum, Şaka mı? Öyle kendiliğinden gelmez Sevda, Mutluluk Aşk zamanı. Sen, Oyun mu sandın yaşamı? AŞKTAN ÖTE DUY, Aşktan üstün duyguları. Sevdan sığmasın kabına; Olmaz öyle, Kuru azık yer gibi Saman tadında sevişme. Öyle sakız çiğner gibi, Öyle çeşmeden su içer gibi; Hani öylesine, Bir uğradım işte, Gelip geçer gibi değil. Olmaz öyle, Löke çökmüş develer gibi, Hayatı geviş getirme. İçtiğin suyu düşün mesela. Süzülüp geldiği çam dallarını, Elma ağaçlarını; Akasya çiçeklerini getir aklına. Bulutları düşün Yıldırımları şimşekleri Tadını damağında duy, Yalayıp geçtiği yarpuzların. Kim bilir, Belki de içtiğin su: Bir ırgatın teri; Yada, Bir güzelin gözyaşları. Yani, yaşamı ciddiye alacaksın Hani, bir tas su içmek bile Ciddi bir mesele Ömrü kesilmiş hastanın hayatı gibi, Son nefesi, salâvatı gibi sarıl; Anne yavrusunu yoklar gibi, Hani, olmadık zamanda Bir anıyı koklar gibi Sevgiliyi okşar gibi sarıl hayata. Tadı damağında kalsın gülüşlerin. Tadı damağında kalsın Her anın Her zamanın. Tadı damağında kalsın sevişlerin. Hakkını ver, Sabahın akşamın. Bir yanın gülerken, ağlamasın diğer yanın. Hakkını ver her şeyde yaşamın. Hayat bu, Ne sandın şaka mı? Bir kere gelir, Ömrü hayat dediğin başa. Tam on ikiden nişan almalısın. Delisi divanesi olmalısın. Sonu yokluk madem yaşamın Gerek var mı bu kadar telaşa Göklerden, Düşlerden, Düşüncelerden indireceksin Bilgiyle büyüyüp, Sevgiyle büyütüp, Erdeminle Büyüleyeceksin yaşamı. AŞKIN AY GİBİ GÜLENİNİ Sevginin gül açanını, Sevdanın yediverenini, Umutsuzluğun Gelir geçenini sığdıracaksın Doğumla ölüm arasına. Yok öyle, Karanlık odalarda Gecekondu sevdalarda yaşama. Tüm kirlerden yunacaksın. Sana giydirilmiş olan Tüm tabulardan soyunacaksın Öyle ki, Yağmur yemiş Sabahlar gibi uyanacaksın gün doğumuna. Yüreğine al her anı Yüreğinle yaşa, Akıp giden zamanı. Seheri sevmeli; Gündüzü çiçeklemeli, Yıldızlamalısın akşamı. Öyle, Çamura yatmış mandalar gibi, Geviş getirmek olmaz yaşam dediğin; Nakış nakış işlemelisin yaşamı. Evde, Hapiste, Savaşın en sıcak En cafcaflı yerinde; Hayat sana:’’Aşk olsun çocuk, Aşk olsun! ’’demeli. Gün batımına ulaşırsan eğer O gün yediğin ekmeğe, İçtiğin suya, Soluduğun havaya, Yani sana verilmiş olana değmeli. Alın teri olmalı içinde; Sevgi, çalışma ve bilgi olmalı Her harfi, Her hecesi, Her cümlesi İçten ve namuslu olmalı. Yürürken, Gülümsemen görünmeli ardından. İSTEDİN Mİ Kene gibi yapışacaksın. Kızdın mı, Köpek gibi kapışacaktı hasmınla. Yıldırım gibi düşeceksin Kavganın orta yerine. Çıngılar sıçrayacak nalından, Atını sürdüğün yerde. Acını, sancını ve sevgini Karıştırıp merhem edeceksin; Açılan yaralarına. SÖVDÜN MÜ Sözün en edipsizini, En perdesizini söyleyeceksin; Arsıza, yüzsüze, kaburgasıza. Çünkü ONLAR hin, Onlar hain, Onlar cin, Sanma ki onlar insan Onlar kör şeytan; Onlar Sevdayı yarım koyanlardır. Onlar zalim, Onlar zulüm Onlar ölüm Onlar Gören gözleri oyanlardır. Çünkü onlar yalan, Onlar talan, Onlar soyan, Bizi yıllardır uyutan; Ninnilerdir, masallardır, yalanlardır. Onlar ki: Çoluğun çocuğunun hayalini, Çocukluk düşlerini çalanlardır. Onlar kan, Onlar savaş, Onlar intikam, Onlar gaddar, Onlar beter, Onlar hunhar, Gülüşümüzü uykuda, Barışı goncada vuranlardır. Hiç ağza alınmamış, Hiç üstü açılmamış Küfürün en edepsizini edeceksin, Namussuza, işbirlikçiye, vurguncuya, Haine, ikiyüzlüye. Ama güzel olanın, Ama senden, İnsandan Ve daim olanın Kavgasını vermeli ki; Karavana atışlarla Vurmasın sevda seni. Dünün ve yarının unutulduğu yerde, Şu yukarıdakiler, En yüksek skorla yenerken hayatı; Bir türkü söylemelisin, Yarına dair, yepyeni. Yazmalısın, Kimsenin yazmadığı hikâyeni, Hayatın en güzel şiirini. Bütün sokaklar sustuğunda, Tüm ihtimallerin yolu kesildiğimde, Soracaksın, sorulmaz olanı; Bulacaksın, sorunun hiç sorulmamışını. Yola düşen bir çiçek gibi, Karanlığı delen Çoban ateşleri gibi çıkaracaksın, Felaketin içinden umudu. Vereceksen, Olgun meyveye durmuş, Ağaç gibi silkeleyeceksin dallarını. Ellerin titremeyecek. Alıç gibi döküleceksin. Bir hesabı kitabı olmayacak verişinin. GÜLDÜN MÜ Sular seller gibi akacak sesin. Bahara duracak duranın yüreği. Karanfil kokacak nefesin. Güldün mü Günebakan çiçeği gibi açılmalısın. Ay çatlasın hasetinden, Bulutlar yarılsın orta yerinden. Bir gök dolusu yıldız gibi Bir tarla çiçek gibi saçılmalısın. Sevgiye çağıran kucak gibi açılmalısın. Bir kucak sevgi olup açılmalısın. Hasebinden hasretinden hasletinden SEVDİN Mİ Sarmaşıklar gibi sarılacaksın. Yok öyle Bakmaya kıyamam, Korkarım dokunmaya tarzında; Sadaka sevgilerle, Uyarı levhalarıyla sevişme. Kapıyı çalmadan gireceksin içeri. Sarıldınmı, Kırılacak beli, Nefessiz kalacak sevgili. Güz yaprakları gibi olmayacak birlikteliğin Bakışlarınla çiçeğe duracak Yârin yanağı. ‘’Sevgilim! Sevdalım! Kara eriğim, kiraz dalım! Yayla balım! ’’ diyeceksin; Kan oturacak dudağına hayatın. Giydirilmiş üniformaları çıkarıp, Kovacaksın öğretilmiş korkuları. Bozacaksın ezberleri, Ters yüz edeceksin. Özgür ve sana özgü; Anadan üryan, Çırılçıplak kalacak sevgin. SEVDİN Mİ Tepeden tırnağa Sırılsıklam olacaksın sevgiden, Bir milim kare yeri kalmayacak Öpülmedik hayatın. Hayat bu bir tanem; Ağlamak da var, Gülmek de, üzülmek de var. Bazen yan yanalar, Bazen biri birini kovalar. Her üçü de insanca. Hepsi bu koşunun, Hepsi bu oyunun, Her şey hayat dediğin yolun içinde. AĞLAMK AYIP DEĞİL Bazen Doymuş bulutlara döner insan. İşte o zaman; Utanıp, ar etmeyeceksin ağlamaktan. Öküz gibi böğürecek, Yağmur gibi dolu gibi döküleceksin. Yer gök inleyecek feryadından. Salya sümük olacaksın; Salacaksın gözyaşlarını. Bulutlar terleyecek gamından kasvetinden. Yüreğinden sıkılacak; Gamın, kasvetin, Derdin, kederin. Lekimşaha durmuş Yağmur sonuna dönecek yüzün. Buharlaşacak hasretin, Yaz karı gibi eritip, Bırakıp gideceksin öylesine. Çimenlere, çiğdemlere dönecek; Elmaya al, Peteğe bal olacak gözyaşın. Biliyor musun? ÖLMEK DE VAR HAYATTA O da yaşamın içinde. Düşünmeyiz, Hatırlamak istemeyiz amma, Belki de bir bestenin orta yerinde Ölümle kapanır son perde; İstesen de, istemesen de. Her şey Onu unutturmak için nedense. Demek ki ölüm var; Hadi, Özgür ol; Doğduğun gibi, Olduğun gibi, Güldüğün gibi Öldüğün gibi yaşa. HAYATA GÜLÜMSE! Demek ki ölüm var; Hadi ne duruyorsun; Bölüş, Paylaş. Nedir Bu kin, Bu garez; Neden bu telaş. VERECEK GÜLÜN YOKSA; GÜLÜŞÜN DE Mİ YOK. GÜNAYDIN DE, GÜLÜMSE! ! Asla teslim olmayacaksın Korkulara, Korkuluklara. Başkaldıracaksın; İsyan edeceksin; Kalıplara, Yasaklara, Buyruğa İtaate. Ne emir, ne emirber, Ne emir eri. İsyan edeceksin Köleliğe, tutsaklığa, esarete. Adının asiye, Adın dinsize Adın başkaldırıcıya çıkacağını bile bile. Başkaldıracaksın Meleklikten, Aksi, kör Şeytan; Âdemlikten, hayvan; Cennetten kovulman da olsa bedeli. Uyup değişime, Eytişime, Diyalektiğin kurallarına, Dönüşüme hazır; Egzotik limanlara yelken açmaya Tam tekmil hazır Alesta tutacaksın gemini. Unutma: Düşündün mü hiç: Her mucit, deli dedikleridir. Her icat, Açık ve kaçıkların eseridir Kar, fırtına, dolu ve deprem ve dinginlik; Cennet ve cehennem; Ateş ve su, Zehir zıkkım ve bal; Güzellik, zarafet ve çirkinlik; Gece ve gündüz ve aydınlık ve karanlık; Aydın ve cehalet; Hain, lâin, nankör ve dürüst ve de vefa, Kin, garez, öfke ve savaş ve de barış; Sevgi, aşk ve nefret; Ezen ve ezilen; İşçi ve patron; Ve özgürlük ve esaret; Kulluk ve bağımsızlık; Ve savaş ve barış; İhanet, sadakat Ve kahpenin dölü; Hiç kimsenin yapamayacağı, Renk, desen, resim, müzik ve sessizlik. Hiç kimsenin Bu kadar karıştıramayacağı Ve bir arada tutamayacağı; Bir telaş, bir curcuna. Hepsi, Ama hepsi yan yana. Karşıtı ve kendisi; Biri varsa yaşıyor diğeri. Ne anlatıyor bu sana? Ve bunların bir parçasıysan sen, Ki öylesin; Hiç çıkarmayacaksın aklından ölümü. Öldünmü de, Adam gibi ölmelisin. Gelsin de bulsun diye beklemeyeceksin, Öyle köşende. Boynundaki kement titreyecek; Asla teslim olmayacaksın; Direneceksin, Diz çökmeyeceksin En belalısına ecelin. Kara dertlere koyacak, Yok edecek cellatını duruşun Eriyecek kahrından Yüreğindeki kurşun. Ulu çınarlar gibi devrileceksin; Çatlayacak kahrından, Döşündeki bıçak. Yasa duracak dağlar taşlar, Selam duracak cellâdın. Semah dönecek gökteki kuşlar, Kılınırken namazın. Eğilmeden, Bükülmeden, Çözülmeden, Teslim olmadan vereceksin son nefesini. İpi dolanmalı boynuna şeytani kumpasların, Hainin, işbirlikçinin. Son nefesinde açmalı Çiçeklerin en güzeli. Bulutlar ağlamalı derdinden, Yer yarılmalı, Gökler kararmalı hasretinden. Direneceksin, Şeytanı bile titreten Cehennem azaplarına. Cellâdın en acımasızına. Aklı çıkacak, Çat diye çatlayacak orta yerinden, Uykusu kaçacak kuyunu kazmış olanın. Destanını yazacak Arkada kalanlar. Kıyamet günü Allahtan, Şefaat dileyecekler Yüzün suyu hürmetine Arkandan gelenler. Dikleneceksin, Azrail’in en azgınına kafa tutacaksın. Sen varmadan, Namın gidecek ahret’e Saf saf dizilip, Tiril tiril ipekliler içinde, Huriler beklerken yolunu; Seni selamlamak için bir birini ezecek Cennet’tekiler. Esenlemek için yoluna çıkacak, Cennet sabahlarında melekler. Sevdan silecek akan yaşları. Menekşeler bitecek, Öpülmemiş dudaklarından. Yaralarını saracak gözyaşları Ölürken de güleceksin; Tıpkı bir ağaç gibi En güzel çiçeğini açacaksın son nefesinde. ÖLECEKSEN, Sevdanın kavgasında, Umudun siperinde öleceksin. Ölünmez öyle durduk yerde Ayakta alkışlanalısın, Kapanırken son perde. KORKMA Bu kadar karardığına havanın. Bakma, Kurşundan ağır Şeytandan günahkar olduğuna zamanın. Karnı burnunda, Göğsünde süt sızısı, Çatlayacak ağrıdan. Ay yola çıkmış geliyor güzelim, Üstünde kar beyaz gelinliğiyle. Bir kere Tohum düşmüş Sevda değmiş rahime. Ha doğdu, ha doğacak. Güneşe hamile. |
Her Güzeli Güzel Sanma
Her güzeli güzel sanma Halini bileni güzel Dar gününde var gününde Koşup da geleni güzel Derdin gelmezse kaleme Çare bulunmazsa yarene Bildiremezsen âleme Derdini böleni güzel Bazen sarpa sarar işler Tersine döner gidişler Dost dediğin seni taşlar Yanında olanı güzel Gün gelir kovalar günü Gün gelir aratır dünü Kaybedince şanı ünü Yanında kalanı güzel |
Her Şeyden Bir Şey Öğrendim
HER ŞEYDEN BİR ŞEY ÖĞRENDİM SENDEN HER ŞEY ÖĞRENDİM Cahil çıplak şu dünyaya Geldim de bir şey öğrendim Düşüp de kara sevdaya Her şeyden bir şey öğrendim Papatyalardan gülmeyi Gülden bülbülden sevmeyi Pir Sultanlardan ölmeyi Her şeyden bir şey öğrendim Dediler bebek hoş geldin Tertemiz yürek boş geldin Neden gözlerin yaş geldin Her şeyden bir şey öğrendim Gülüm dalım sen hoş geldin Dala konan bir kuş geldin Her gördüğüm bir düş geldin Her şeyden bir şey öğrendim Olanı biteni görüp Geleni gideni görüp Neden nasıl niçin sorup Her şeyden bir şey öğrendim Nam salıp bayrak olanlar Can verip toprak olanlar Savrulan yaprak olanlar Her şeyden çok şey öğrendim Sevgiden vefa öğrendim Acıda cefa öğrendim Sağlıktan sefa öğrendim Her şeyden bir şey öğrendim Güzeli gülden öğrendim Aşkı bülbülden öğrendim Acıyı dilden öğrendim Her şeyden bir şey öğrendim Zalimlerden merhameti Ben güneşten kerameti Yağmur öğretti rahmeti Her şeyden bir şey öğrendim Kahpeden öğrendim arı Edepsizlerden hayâyı Çiçeklerden de sevdayı Her şeyden bir şey öğrendim Yağmur öğretti rahmeti Karınca arı gayreti Anadan yükü zahmeti Her şeyden bir şey öğrendim Açlık öğretti nimeti Toprak öğretti himmeti Ağaç affı merhameti Her şeyden bir şey öğrendim Aşk öğretti marifeti Dost öğretti muhabbeti Her şeyin var kerameti Her şeyden bir şey öğrendim Gıybeti hakla aklamak Hatayı afla paklamak Dostun kusurun(u) saklamak Her şeyden bir şey öğrendim Namerdi görüp mert olmak Cimriye bakıp cömert olmak İbret olup ibret almak Her şeyden bir şey öğrendim Geceden yıldız olmayı Karanlıkta göz olmayı Bahardan nevruz olmayı Her şeyden bir şey öğrendim Kitapta yazılanlardan Taşlara kazılanlardan Pirlerden süzülenlerden Her şeyden bir şey öğrendim Çeşit çeşit ölümlerden Ahı tutmuş zulümlerden Sefil olmuş zalimlerden Her şeyden bir şey öğrendim Eyleyip felek fermanı Gelince veda zamanı Bitirir demi devranı Her şeyden bir şey öğrendim |
Her Şeyden Bir Şey Öğrendim 2
Eyledi felek fermanı Sevdiklerin nerde hani Gün geçer unutur seni Ölenden bir şey öğrendim Kitaba yazılan kaldı Sevdadan süzülen kaldı Kayaya kazılan kaldı Kalandan bir şey öğrendim Kimsenin kalmıyor ahı Rüsva eder padişahı Nemrut’un kaldı günahı Zalimden çok şey örendim Saz kırılır sözü kalır Kimi gider izi kalır Dal çürür de özü kalır Dalından çok şey öğrendim Kimi aşk şerbeti içmiş Gönül kapısını açmış Katmer katmer renk renk açmış Gülünden çok şey öğrendim Kar üstüne yazmış kimi Yazdıkları nerde hani Önü sonu insan fani Yalandan çok şey öğrendim Kimi ateş kimi maşa Kimi kapılmış telaşa Ne belalar açar başa Beladan çok şey öğrendim Düşene gülenler oldu Halini bilenler oldu Derdini bölenler oldu Gülenden çok şey öğrendim Muhannetlerden yoruldum Coştum bulandım duruldum Cehaletlerden soruldum Cahilden çok şey öğrendim Her soru bir soru açar Yanıtı ufuklar açar Usumda bin soru uçar Sorandan bir şey öğrendim |
Hesap Vermeyen Zalime Yanarım
Ölenle ölümün var mı çaresi Zamansız gelen ölüme yanarım Yiğidi yıkar da dostun yaresi Goncada solan gülüme yanarım Yok sayarlar biçilen nice canı Görmezler mi dökülen onca kanı Sağ yanı güler de ağlar sol yanı Reva görülen zulüme yanarım Taşlar bağlı it salınmış yazıya Fitne fesat gemi almış azıya Gel de isyan etme böyle yazıya Hesap vermeyen zalime yanarım Başa taç etmişim mahir olanı Taca taş etmişim tahir olanı Dost için yutmuşuz zehir olanı Göğe savrulan külüme yanarım Savaşı kutsayan tarih utansın Mazluma sırt dönen talih utansın Umarın yitiren salih utansın Zalimin attığı çalıma yanarım |
Hicran Yüreğe Yuva Kurmadan Gel
Soluğum kesilir adın duyunca Gönül bağımın gülü solmadan gel Gelişin bekledim ömrüm boyunca Azrail bu canımı almadan gel Hasretlerle soldurmuşum dalımı Yere serdi bu sevdanın çalımı *******e ağlamışım halımı Hicran yüreğe yuva kurmadan gel Kavuşmalar olsun hicran olmasın Sevdaların sonu hüsran olmasın Gül açan gönüller viran olmasın Düşüm böyle kötüye yormadan gel |
Hükmetmeyi Sevdadan mı Sayarsın Sen Gül Ol ki Dalına Bülbül Konsun
Sevdiğine köle olmak ar olmaz İnsan sevdiğine hükümdar olmaz Hükmetmeyi sevdadan mı sayarsın Hükmettiğin hiçbir zaman yar olmaz Sevdiğine köle ol ki kul olsun Mecnun ol ki sevdasından kül olsun Kafesteki bülbül ötmez ah eder Sen gül ol ki dalında bülbül olsun |
İLETİŞİM- Sarp Yollara Çekme Beni
Böyle örtük söylemlerle Lâbirente sokma beni Anlaşılmaz eylemlerle Sarp yollara çekme beni Karanlıkta göz edip de Su üstüne iz edip de Kaç anlamda söz edip de Kurgulara sokma beni Önyargıyla ters anlayıp Cımbızla seçip dinleyip Yakıştırıp sangılayıp Yaralayıp yakma beni Kızgın isen alalama Kırgınsan küsüp ağlama Seviyorsan kin bağlama Cenderede sıkma beni Taş demişsem yaş anlama Öyle seçip de dinleme Kurgularla sanılama Azaplara sokma beni Sevda olmaz karar ile Hesabı kar zarar ile Dost olunmaz yarar ile Söküp döküp yıkma beni Ne eylersen güzel eyle Ne söylesen açık söyle İnce hesaplarla böyle Yıpratıp da dökme beni |
İllaki Demeli İnsan Değil mi
Kime yalvarırsın kime minnetin Sevdanın temeli insan değil mi Nedir bu mihnetin kaç gün mühletin İllaki demeli insan değil mi Kabe’nin temeli insan değil mi? Varlığın kemali insan değil mi Sevdanın emeli insan değil mi İllaki demeli insan değil mi Hak’kın mah cemali insan değil mi Kudretin kelamı insan değil mi Allah’ın selamı insan değil mi İllaki demeli insan değil mi Satmışız benliği küfre kibire Girmişiz be ustam canlı kabire Hangi kitap yazar kul kula köle Varlığın kamili insan değil mi |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:04 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.