![]() |
Hazan Mevsiminde Gelen Sevgililer
Birer birer Hazan mevsiminde gelen Sevgililer Birer kelebek gibiydiler! .. Süt yüzlerinde bir damla deniz mavisi İhtişamla girdiler,gönüllerde eridiler Ağladılar Sırılsıklam bir hüzündü tenleri, Yağmur olup döküldüler Gül yaprağı tadında, Dudaklara öpüş olup güldüler! .. Birer birer Hazan mevsiminde gelen Sevgililer Birer kelebek gibiydiler! .. Yelken açıp rüzgar verdiler İlham olup yürek deldiler Soldurdular Acı bir türkü gibiydi yüzleri Nağmeleri bıraktıkları dillere Aşk diye imkansızı verdiler! .. Birer birer Hazan mevsiminde gelen Sevgililer Birer kelebek gibiydiler! .. Solgun yaprakları kucaklarında Bırakarak nice Sevgilileri Yine bir hazan mevsiminde Geldikleri gibi bizleri Terk edip de gittiler! .. Ali Arslan |
Hazar
uzak iklimlerin öylecene yakın bir yüreğidir ki yüreğimize inceden inceye dokunan Hazar deyişlerinde hep müstesna bir aşkın özü var. derim ki ona değmesin hiç bir kuldan kem bir nazar çünkü onun bize baldan bile tatlı şefkatli bakan gözleri var Ali Arslan |
Haziranda Gelecektim
Annem Benim ellerim bir sıcak yaz! .. Yangın alevlerinde süzülür çocuk gözlerim. Zamansız kurumuş bir daldayım, Açmamış bir çiçek, Daha benim on sekizinci baharım. Bir meyvendim dallarına asılacak, Haziran'da gelecektim. Annem Ellerim donuk öyle bir beyaz, Altımda yumuşacık bir toprak, Üstümde güller kokar benim, Her gece bir başka yıldıza düşerken gözbebeklerim Ölüm şimdi bende soğuk öyle bir ayaz. Annem Daha benim on sekizinci baharım. Bir meyvendim dallarına asılacak, Haziran'da gelecektim. Gülümseyecekti gözlerim gibi Kim bilir hangi dallarında bir çift taze kiraz! .. Annem Bir meyvendim dallarına asılacak, Haziran'da gelecektim. Şimdi üstümde çiçeklerle donanırken mezarım, Kanar benim on sekizinci baharım, Yürür içime yürür damlar bir sıcak yaz! .. Annem Zamansız kurumuş bir dalda, Açmamış bir çiçek gibiyim, Daha benim daha benim on sekizinci baharım. Bir meyvendim dallarına asılacak, Ve Haziran'da gelecektim! .. Ali Arslan |
Helaline Emanet
Çatallanan yüreğine damla damla düşerken İhanetin sarı çizgilerinde kırılan ağıtları. Gölün mayasıyla yıkandıysa bir kez Keyfine kadeh kaldırılan herhangi bir vaktinde de olsa, Çözülür sıkılmış yumrukları, Hayasızdır artık; Dökülür yavaş yavaş üzerine karanlığın yüzü Süzülürcesine kendi utangaç gözlerinden. Her bir sabahının günahkar serinliğinde Başka bir boyutuna düşer Rengarenktir. Gülümser yeni gölgeleriyle, Yeniden kurulur işte o an ve her seferinde, Farklı bir tazelikle, Düşlerinden sıyrılarak uyanır. Artık o bir bakirenin masumiyetine bürünmüştür Kendince apaktır. Şimdi tekkesinde, Şeyhinin helaline emanettir. Ali Arslan |
Her Biri Bir Çınar
Ne zaman bir ölüm haberi alsam, İrkilirim. Bu gün Üç kez irkildim. Tanıdık yüzleriyle geçmişimizden geldiler. Eskiden “gece gelen telgraflar”, Şimdi bilgisayarlar Var; Anında Dökülüyor ölümler… Nice güzel yüzleri Bırakmadık mı arkamızda? .. Onlar; Rüzgarıyla sallanır, Gölgesiyle avunur, Her biri, Yaşlı bir çınarın. Şimdi yüreğimizde Kıpırdar dururlar; Devrilen, Gönüllerimize saklanan Her biri kocaman bu üç çınar! .. 6 Mayıs 2004 Ali Arslan |
Hesaplaşmalarım
Şimdi sessiz bir bekleyişteyim Tuhaf Ve bir o kadar da fevkalâde, Karanlığı üzerime devriliyor gecenin Bu şehirde Sabırsızca Tutmak için gelecek bir sabahın ilk pırıltılarını Her seferinde Yutarak bir daha ve bir daha Öteliyor yalnızlığımdan, Doğacak sancılarıyla beynimin yorgun köşelerinde Fırtınaya tutulan dalgalar gibi beni Bir o yana bir bu yana ve aheste Bazen Bir kadının arsız bir gülümsemesinde Asi ve inatçı Üstüne üstlük tüm kibrini saklayarak asaletine Hayasızca meydan okuyor! .. Bütün zamanların o kahredici yazgısına. Sessizliğin içinde Sabırlı bir bekleyişteyken ümidim Bana en büyük kötülük olarak dönüp ve hiç utanmadan Yanıldığımı haykırıyor! .. Hıçkıran her şarkının hüzne sarılmış cümlelerinde Ve her gece bir daha bir daha Tarihin o köhne kokusu içine sinmiş Ve aşınmış kaygan, alaycı yüzüyle Taş kaplamalı yollarında gezinirken Bu şehirde Kendimle olan tüm hesaplaşmalarımın içinde Bulduğum tek gerçektir: İmkansızlık. Ali Arslan |
Heyhat
Yazdığım her şiirimin kırıntılarında verebiliyorsam sesimi /Alıyorsam/ Demek ki her yürekten bir şeyler koparabiliyorum! .. Bir damla yaş geldim gelecek! .. /Ağlamaklı/ Ey yüreğini bana asmak için çırpınanlar! İmkansızlıklar içinde kıvransa da hayat; Söyleyin, Hadi söyleyin söyleyeceklerinizi! .. Zaman fırtına gibidir! .. Biçer ve keser atar gecikmişlikleri Kopardığım her parçanız bende /Kalandır/ Gözlerinizdir sözlerinizdir /Saklanandır/ Coşkularıyla arzularınız bende /Bırakılandır/ Neden; Bu kadar, Sevdiğimden midir? .. Söylersem… Demediklerimle de anlar mıydınız? Cevapsızlıklar içine /Kırılganlığıma/ Bırakılırsam? .. Heyhat! .. Ali Arslan |
Hiç
Her çığlığımda, Soluğun kesilircesine, Heyecan fırtınası her dolandığında bedenine, Bir serçenin göz bebeklerine tüneyen ürkek titreyişi, Sen de yaşadın mı? Gülümserken sen, Sana her gülümsün der, Derlerken seni kadife yapraklarından, Kokusunu sardırarak kat kat bedenime, Aklına düşüp de, Düş kurdun mu her gece bana dair, Sen dedin de kucağımda tüm dişil hayallerinle, Uyudun mu hiç? Ali Arslan |
Hüznüne Kıyamadığımsın
İçimde bu gün öyle başkasın sen akan zaman gibisin Baharın kekliği nedir ki sen gönlüme ceylan gibisin Her gelişinle şakır şakırsın sen içimde gülümsersin Gülümsemene bile dolan hüznüne kıyamadığımsın Ali Arslan |
Hüznünle Büyülendim
Sözlerinin üzerine döküldü gözlerin.. Gül yaprakları arasında, Yeşeren Sevincinin, Çizgileri arasında bir derin hüzün, Ben senin hüznünle büyülendim sevgilim. Ali Arslan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:46 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.