![]() |
Sürgün Vermiş Gözyaşların Yeniden...
Sürgün vermiş göz yaşların yeniden Ha bire kanayan yüreğinden Yada kefene sığmayan ölümden Sur’a üfür bu kez Tur dağında Medet umma ama çalınan mucizeden Çölde hangi kum tanesini arıyorsun Akreplere yılanlara mı soruyorsun Yok hayır Bu sürgün sevgiden Göz görmez Çok derinden... Mecnun bile bir kez öldü Ama Sen her defasında yeniden Sürgün veren gözyaşlarının elinden... Ve Gelecek zaman Gelmeden... Simurg_b (P.D.) Bülent Özdemir |
Süslü Gözlerde Sokak Şarkıları...
Süslü gözlerde sokak şarkıları... Rüzgara vermiş kumaşlar kendini Dikişsiz çare arar boşluğa... Yakılan iplerin ucu bende Asılan sözlerin sonu ben... Çocuklar ezmiş hayatı Her şeyi üstüne çıkaran ne? Yorgun beyazlar hep... Gece de Güneşler de Sesler de Savaş vermiş söz de Ve küfürde... Yorgun sinirler Cesetlere hayat verince Ve küçük çocuklar büyüyünce Şarkılar da söyler derdini Gözler de... Kara bağladığım gözlerim duymasaydı Ezilen hayatların İpini çekmezdim Dilli şeytanı öldürüp Gülüp geçerdim de Gözlerimde susmazdım... Simurg_b Bülent Özdemir Bülent Özdemir |
Şeytanla Sohbet...
Karalar bağlamış rahmine bir kadın... Umutlara gebe yine... Gözlerine bakıyor şeytanın... Kahreden aşkı anlatıyor şeytan gururu öğretiyor... Aşk diyor Biraz ben biraz ateş... Sonrası Sonrası yok diyor şeytan.. Ve Dünyanın cenneti batıyor... Zaman duruyor birdem... Şeytan gözlerine bakıyor Ölümün Özlem yakıyor ateşi... Bir yıldız kayıyor Cehennemden Günahlar beyazdır diyor şeytan... Cennet gönüller gibi Kapkara... Simurg_b (P.D.) Bülent Özdemir |
Şiir doğurup büyütmüşsün...
Şiir gibi çocuklar... Şairliğe özenir Kelimeler mi zor Yazılanlar mı Yaşatılan canlar mı... Süzme harfler Cam rendelerde Sabahta seherde En derin *******de Bebiş halden anlar mı Büyüyüp giden yıllar mı Tay tay durdumu harflerin Kaç dişi var mısraların Okusam ateşlenir mi Ağlasam sevinir mi! Sahi senin şiirlerinde öksürür mü... Ne giydirsem acep Ölçülü... serbest... rahat... Yazdıkların suyu sever mi... Arabada uyuyup Bahçede gezer mi... Sana anne deyip Hediyeler seçer mi... Şiir doğurup büyütmüşsün kadınım Şairden farkın ne... Simurg_b Bülent Özdemir |
Tanrı Varoldukça...
Amak-ı hayalimin vücubusun sen... Virane hayatımın baharısın sen... Melekler konmuş güneş yanaklarına... Kelebek kanatlarından çiçek toplamış bahar Miski amber getirmiş rüzgar Aden den gerdanına Zümrüdü anka sürmeni çekmiş kaf dağından... Gece ile gündüz saçlarını boyamış Tel tel tüm renkleriyle... Yıldızlar kiprik işlemiş sonsuzluktan Gözlerine ilmek ilmek... Bulutlar buse kondurmuş pamuksu tenine Deniz kızları inci toplamış Derin okyanuslardan dişlerine... Meryeme gelen müjde gibi Buğu indirilmiş sesine... İkiye yarılıp yol vermiş denizler endamına... Ashabı kehf uykusunu vermiş sessizliğine... Davud savaşlarını adamış gülümsemene... Tanrılar Güzelliğini sunmuş aleme Senin güzelliğin tanrıya... Gözbebeğim.. Varlığın Düşlerimdeki hayalin gibi Semaya açılan ellerimin içinde olacak hep.. Ruhun Her an çıkacak canım gibi şah damarımda... Ve sen... Tanrı varoldukça sevgim olacaksın... Simurg_b (P.D.) Bülent Özdemir |
Tılsım Mı?
Ben senin gerçeğinim... Sen beni bulduğunu sandığın o buzlar arasında aslında kendi sıcak bir o kadar da içten ama dışardan kaskatı görünen yüreğini keşfetmiştin. Öyle bir keşfe çıkmıştın ki ne kararan güne ne doğan güneşe aldırmadan, kar soğuk çamur dinlemeden kendi içinde sonu olmayan bir yolculuğu göze almıştın sen. Onca emekten sonra şimdi ne beni bırakıp gidebilirdin ne de yanında götürebilirdin sadece benimle yaşayabilirdin ve bunu biliyordun... Beni, yani senin gerçek yüzünü kabulleniş bir çirkinlikse evet tüm ******* boyunca örtülü kalmıştı bu. Aydınlıkta kalan yüzün maskeydi ve ben o maskenin altındaki yüzü tanıdığım halde bir de sevgi serpiştirip beni avutmaya çalıştın. Bir tanrı vardı yardım isteyebileceğin o maske ile ve ondan beni yaşatmasını istedin. Bunu ne için istedin? Bende olduğunu sandığın ama aslında, peşinde yüzlercesini gözü kapalı hayatını hiçe sayarak ölüme götürecek olan, bir zamanlar sana aitken bana verip sonra unuttuğun o berrak tılsım için mi? Ne kadar da unutkansın! Bildiğin her şeyi unutarak gelmiştin o gece. Buzlar arasında yüzyıllar geçmişcesine yorgun, ama her an gelecekmişsin gibi umutla beklerken. Elin elime değdiğinde oluşan o sıcaklık benim umudumun ateşimiydi, bize ağlayan güneşten gelen bir damla göz yaşı mı yoksa sen umduğunu bulmuştun da onun sevincimiydi? Evet geçiciydi bu sıcaklık yine benim ellerim morarmaya mahkum kalacaktı, senin ellerin de umduğunu aramaya devam edecekti ama... Yinede değişmemişti hiçbir şey ikimizde biliyorduk... Beni bulduğun zamanki mutluluk bir de üstüne sevinçli ellerinin sıcaklığı öylesine rahatlatmış ki beni. Seni beklediğim tüm uykusuz *******in acısını almışım, başım dizlerinde, ellerim ellerinde. Güneş henüz doğuyormuş ve gökyüzünün kızıllığıymış gördüğüm meğerse ve sen yanı başımdaymışsın hala. Beni yani senin gerçek yüzünü seyrediyormuşsun. Yine Tanrıya teşekkürler mırıldanıyormuş dudakların... Seni doyasıya seyredebildiğim, hatta sevebildiğim evet evet seninle bu aşkı yaşayabildiğim şu anda ne senin önemin var, ne zamanın, ne mekanın, ne bu dünyanın ne de öte dünyanın. Bir tek ben önemliyim ve sen bunu biliyordun... Ne iyi ettin de geldin benim dünyama, sen gerçeksin ve buraya gelemezsin diye bazen karamsarlığa düşsem de yinede bir umut vardı içimde geleceksin diye Burada öylesine güzel yaşanıyor ki aşklar, acılar, nefretler, kıskançlıklar ancak yaşamakla anlaşılır. Hissettiysen eğer ellerini bırakmayışımı, sende bırakmasın diye ümit ettiysen ve aklından her geçen yerine geldiyse sende yaşamışsın demektir ve anlamışsındır da. Ve en önemlisi yaşadığını ancak sen biliyorsun ve hesabını da ancak kendine veriyorsun. Canım! Diyorsun ki sen geldin ve dünyam aydınlandı.Unutma ki sen geldin ve benim dünyamda kendi gerçek yüzünü gördün ve ondan dır ki etinden bir et ve teninden bir ten yerine koydun beni. Hatta daha önemlisi ruhunu ruhumla birleştirdin! Yüreklerimizin başka seçeneği yoktu ayrı ritimlerle birlikte atmaya başladılar... Küçüğüm! Bilmediğin o kadar çok şey var ki! Beni asla kaybetmezsin, ellerin yalnızlıktan kanamaz, uykuların azaba dönüşmez meraklanma. Bensizliğin anlamı senin kendi gerçek yüzünü görmezlikten geldiğin an başlar ve yüzündeki maskeni çıkarttığın an biter... Ben! Senin benim farkımda olduğun her zaman yaşama dönerim, kendini unuttuğun her an soğuktan morarmış bir ceset halini alırım. Bu böylece yeryüzü, gökyüzü ve ikisi arasındakiler var olana kadar da devam eder. Beni kaybetmek de bulmak da senin elinde bilesin. Bir ömür adasan benimle geçirdiğin bir anlık zaman dilimi kadar mutlu edemezdin beni ve ben bu an için bir ömür bekledim zaten. Bana emanet ettiğin, sonra da unutup ihmal ettiğin o berrak tılsımın farkına varıp da tekrar sahiplendiğin için teşekkür ederim. Sırf bu yüzden yüzlerce ömür seni beklerim ve ölüp ölüp her defasında tekrar dirilirim. Sen beni gerçekten sevdiğini düşündüğün her an, ben hüzünlü bir bahar yağmurundaki tılsımın yeşerttiği bir filiz gibi yeniden yaşama dönerim... Simurg_b (A.D.) Bülent Özdemir |
Tınn
Acımasız insanlar, anlamsız cümleler gibi yakar canını.... Bocalar durursun zamanın içinde, mekan cehennem olmuştur... Bir kurşun sıkılır sanki beyninin içinden... Şimşeğe dönüşür gözlerinde, muhatabına yönelir. Bir yol bulsa girecektir düşünceden... Ama ateş, su içindedir, çare yoktur artık... Ve... Kara gecede, kör karıncanın ayak sesleri çekilmez olur... Tam da zurnanın zırt dediği yerde... Davul bile dayanamaz aşina olduğu sese.. “Nasılsınız? ” “Bakar mısınız? ” “Sayılır...” “? ” Ruhumu iğdiş ettirdim de... Bakar’ım ben sadece... Hani olur da rayların üzerinden harfler geçer mi diye... Ama hep kamburlu bahçenin gülleri kazanır savaşı... Düşüncesiz kelimeler, yılan gibi kıvrılıp yatar anlamı yakılan boş cümlelerde... Bir ölüm saklı, bir de mânâ işte bu çemberde... Oyun mu bu şimdi... Peki ya harfler geçmezse... Rayları kaldır, geçti bile... adına yaşam mı diyorsunuz ne diyorsunuz bu dünyada varolma savaşının bilmiyorum ama öylesine ağır geliyor ki taraf olmak öyle ya da böyle... her taraftan kıskaca alınmış bir ateş çemberi içerisinde birbiriyle savaşmaktan adı ne olursa olsun bıktım ve yoruldum ben artık.. sevgi savaşı, aşk savaşı, iktidar savaşı, para savaşı kimsenin çemberden çıkma şansı yok iken kimse birbirinden bir eksik ya da fazla değilken bu savaşın farkında olarak anlamsızlığını düşünerek sizinle bu çemberde kalmaktan bıktım artık... bıkmakla kurtulunmuyor onun da farkındayım, çıkmak isteyince çıkamadığım bu çemberin içinde sadece ateşin azabı artıyor... çemberi daha da daraltıyor... daraldıkça daha çok yaklaşıyorum size, siz bıktığım insanlarıma... bunaldım... hem de çok bunaldım... gitmeliyim artık... doğduğu cezaevinin bahçesine diktiği fidanla büyüyen bir çocuk gibi gökyüzünü özgürlük özlemiyle seyrettiğini biliyorum boşa heveslenme gönlüm ölüm sana yaklaştırılana kadar bu cezaevinden çıkış yok... Boru değil sesin çıktığı yer, farkındayım... Yine de “tınn” gibi geliyor sanki. Sahi siz nasılsınız? . Bülent Özdemir Bülent Özdemir |
Toplu Mezarlarda Seni Ararım...
Toplu mezarlarda Seni ararım Bir de ölümü Zor geçer vakit bilirim Ama çare yok Bu dünyada Yoksa yaşıyor musun Mezarda Kara toprakta Bir resim çizsem Görür müsün Kemiklerden Harfler yapsam okur musun Adını ünlesem sonra Duyar mısın Bir işaret gelsin artık Ya senden ya ölümden Nedir bu sessizlik? .. Heeyy! Durun biraaz! Bir deliyim ben Sevdiklerini öldüren Hadi ben böyleyim ama Sizde de akıl yokmuş Benim kötü mezarı Tapınak yaptınız Dualar edip mumlar yaktınız... Bülent Özdemir Bülent Özdemir |
Toprakla Örttüğün Suç Bana...
Sızısı kalmamış siper ettiğin yüreğin Hangi mezattan kalma bu sözler... Hissettiğin şarkılar kim için? Yıldızlar sema da el açarken gözlerine Serin damlalar serpiştirirken güneş Nazar değdiğin boncuklar kimin? Kabirler gün sayarken kıyamete Mezar taşları bayram heyecanındayken Üfürmediğin sur kimin? Dert elediğin elekler asılmış İplere de zehirli un serilmiş Rüzgara savurduğun küller kimin? Tüleka aşkın iki dünya arasında Doğarken sevdiğim temiz yürek kimin? Gömülmüşsün gelin gibi kefene Durmadan beddualar etsem sana Giderken bıraktığın dert kime? Tertemizdi verdiğim sözler Toprakla örttüğün suç bana! Bülent Özdemir Bülent Özdemir |
Tut Ellerimi Miniciğim! ...
Tut ellerimi miniciğim! Buzdan dünyamı kırdın Donan yüreğime can suyu verdin Beni ölümlerin arasından aldın Tut ellerimi miniciğim Beni yalnız bırakma Beni hiç bırakma Yüreğinle tut ellerimi Sımsıcak yüreğinle... Şimdi sen gidicem diyorsun ya Artık bir daha seni sevmiycem diyorsun ya Üşüyor ellerim miniciğim! Ellerimden giriyor ölüm yine... Öllerimden çıkıyor ölüm yine... Tut ellerimi sımsıcak yüreğinle Beni yalnız bırakma Beni hiç bırakma Ben ölsemde beni bırakma miniciğim Tut ellerimi miniciğim Sımsıcak yüreğinle tut Hep sen tut Tut ellerimi miniciğim! Beni ölüme yollama... Simurg_b (A.D.) Bülent Özdemir |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:59 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.