www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Reha Başoğul (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144194)

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:34 PM

Benim Çocuklarım

Kalbimde sayısız oda vardır benim
her odada da hiç büyümeyen ayrı bir çocuk beslerim
hepsi haylaz hepsi yumurcaktır
ama ben hepsini de severim

hepsinin bir hayali bir de aşkı vardır
kimisi de yalnızlık hastasıdır
kimsenin yüzü birbirine benzemez
ama bana göre hepsi de ışıl ışıldır...

yaramazdır benim çocuklarım
biri diğerinin odasını karıştırır
ondan hepsinin odası dağınıktır
ama ben hepsini de sabah olmadan toplarım...

Her odada ayrı bir dünya yaratmıştır benim çocuklarım
her birinin güneşi ayrıdır
ondan her çocuğum farklı saatlerde uyanır
ama ben hepsinin de cıvıl cıvıl kalktığını duyarım.

çalışkandır benim çocuklarım
kimi alimken kimi de sanatçıdır
her gün ödevlerini yaparlar
ama benim hepsine de dokunur bir yardımım

kıskançtır da benim çocuklarım
kendi ödevi için diğerinden birşey aşırmıştır
hepsi inkar eder hepsi bana bağırıp çağırır
ama ben her alınanı tekrar yerine koyarım

kimi zaman da şefkat bekler benim çocuklarım
yanlarına yatıp
bütün gece kendisiyle uyumamı isterler
ama hepsi içinde mutlaka vardır bir masalım

*******i de çok korkar benim çocuklarım
düşlerinde canavarlar yaratır
bütün gece de onlarla savaşılır
ama ben hepsini de yatıştırırım

Ölüme inanmaz benim çocuklarım
onlara sorarsanız her biri ayrı bir ilahtır
hepsi de odalarında sonsuza kadar yaşayacağını sanır
ama ben her gün birinin cenazesini kaldırırım...

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:34 PM

Bir Yol Şarkısı

çarşaflara izlerini bırakan
tenleri küllenmiş bedenlerde
kapatıyor karanlık, yaldızlı yollarını...
devrim yapılmış
Ekim duvarı yıkıldı yıkılacak
sanki herşeyin farkında
kaçacağımız yolları açıyor

kalplerde çığlık kuşları
sabah kokmuş pencerelerde ötüyor
saçları elek olmuş yar üzerinden
saçaklanmış güneş, ufuk yolunda
süzülmeye bırakılıyor...

karanfilden yollar dizilmiş sırtta
tan yerinin fısıldadıkları
kızılı emmiş yüze söyleniyor:
haydi kalk! yolculuk vakti geldi geçiyor...
kulakta çizmeli kovboyun nağmeleri
boyunlarda buselerin çizgileri
yeşili gören gözler kurşuni,
giyilen kazakların kokularını ezberliyor...

iyice yaklaşmış yolculuk bulutları
sarmış buğu tutmuş araba camlarını
yağacak gibi yollar
bakılacak haritalara eller ısıtılarak
bilinir ki şarkılar, naneli ağızları ıslatacak...

gözüktü asvalt renkli ilk yağmur
yolların üzerinde öylece soyunur
bir noktadan bir noktaya
biz kaçar o bozulur
o kaçar biz yorulur...

kız gibi sanki şu geçtiğimiz akarsu
bekaret kemeri üstünde
elma bahçeleriyle korunur
kollarına bırakacağı erkeğini arar durur...

dur yolcu kaçırmayalım domates tarlalarını
içine almış gördün mü su yollarını
iyi bak onlara
bunlarla bezer kibarlığını
bunlarla besler nadastaki kırmızılarını...

koyunlar meler tarlanın karşı tarafında
sırayla yolumuzu kapamışlar
asıl yollar bırakacak bizi galiba yarı yolda
oğlakları boynuz dalaşında
çobanı uyumuş, çalıları solmuş merada...
arkasında bir değirmen sinsiliğini korur
tahtadan gözleri hareketsiz
kendisiyle savaşacak hayalpereste doğrudur...

dağlara bakılıp dalınırken virajlı bir yolda
bir köy çeker sizi o yolun kahvesine
ipek kozaları doluşmuş elleriyle...
kararmış ayalarda
belirgin bir hayat yolu çizgisi
adını kasketli dayılar çoktan koymuş:
yoksulluk takvimi...
takvimden bir yaprak koparayım
yollarını onlar da bulsun derseniz
Ho sesleri arabaya birden doluşur
bakraç bakraç yörük ayranıyla doyulur
heey not alalım:
tandır kebabları dönüşte sefer tasına konur

çıkılır patika yollardan anayola
sanırsınız uzakta yürüyor bir kaplumbağa
ezmeyelim duralım orada
yaklaşınca biraz soruya
esmer bir çocuğun kafası yakalanır cevaba
elinde örme sepetler
satmaya çalışır yollara...

işte şuh bakışlı bir göl kenarı
üstünde yeşil bir gömlek
düğmeleri bekliyor açmamızı.
içine kurbağalar sıkıştırılmış karelere
hava yolları kapanmış flamingolar
nazikçe davet ediliyor...

az ötede bir piknik masası
karelerden almış manzarasını
'çinekop mu kefal mi? ' sorar oraların ağası
kemençe sesleri kovalarken havayı
koyulur yola damakta taze çekilmiş kahve tadı...

yollar zamanı delip geçer
utanarak çıkarsınız yola bu sefer
budaklanmış yolun dallarını ararsınız
bir bakarsınız
kaya mezarlarını karşınıza almışsınız
yoldan gönülsüz çıkanlar içinmiş lahitler
gezgin poyrazlar ölü tozlarını üfler...

alacakaranlık düşürürmüş yolları
düşenin dostu olmadan
bir kanyon başında güneşi kaçmadan kıstırmalı
tam da yerinde bağırtırır arabadaki kovboy gitarını:
hadi uzat şimdi ona dudaklarını
hadi uzat şimdi ona dudaklarını...

yolcu yolunda gerek
haritadan sıcak bir oda seçilerek
girersiniz çakıl taşlı yola
hizmetinizde pembe yanaklı bir oyalı kadın
kurulur hemen yer sofrası
of sıcacıkmış yulaf çorbası
yanımıza sığınmış lavaş belli ki ateşe çok kızgın.
parmaklarda ev baklavası
dillerde sazlı türkülü oyun havaları
anlatılır birbir yüzü gülücükten oluşmuşa anlamları

yol der ben yorgun
benden tavsiye siz burada uyuyun
bakarsınız ki gökyüzüne
duruyor ateşli bir kuzgun
sanırsınız gece yoldan suskun
halimizden anlayarak konuşur oyalı hatun:
alın semaver elinize, sırtınıza da battaniye
siz gidin biraz da ker*** evin üstünde konuşun.
cırcırböcekleri aşk yoluna girmeden
usulca çıkılır korkuluksuz merdivenden
sihirli küreye sokulunca evren
ne yollardan geçmişiz,
kim bu yolların efendisi diye
sorulur her tarafı yıldızlarla kaplı küreye...

dilimlenmiş Ay'ı yıkayan karanlıktan
gecenin sözleri iner peynir dilliye
kokusu unutulmamış kazaklara
ip kınalı soğuk eller sokulur
sedir bir yatakta gönüller samanlık olur
ve açılır tekrar yaldızlı yollar
yolu sevgiden geçen
mahrem bir yola akar son yağmur
yollar kavuşur
yollar sevişir
yollar bir olur...

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:34 PM

Boş Sokaklarda Bir Gülücüğün Anatomisi

seher, vakitsiz idi bugün
ansızın kulağıma fısıldadı.
zorla götürmek istedi kendine
bir loş ışık, bir kapı...

dumanların tam ortasında
çöplerin biriktiği
kedilerin koklaştığı an.
vakit yersiz, an kaçıyor.

yüzüme tane tane yağıyor sözler
özgürlüğün çoşkulu ilk dansları
uykusuzlar diyarında bir karnaval
üstünü örtmeyenler ve gecenin örttükleri soluyor havayı.

doğa sessiz, doğa sakin
uzaklıkların sana yakın olduğu anlar bunlar...
düşünürsün oluverir hemen
eril, erkil herşey burada

yabancıların dostluğu çevremde
çirkin yüzlerin melek görüldüğü bir kanepe
bir bez, çırada bir ekmek,
ıslak gözlerin biriktirdiği bir teneke

açlar sofrasında bir kurt,
korkulu çocukların oyuncağıyım ben
saçlarımı okşayan
yüzümü tanıyan dostlar.

senden bahsettim biraz onlara
gülümsemeni, bir çiğ tanesinde olabildiğini
gördüğün barksız yavru kediyi anlattım.
çok şaşırmadılar.

her gün görüp ağladıklarıymış
kendi çarelerine biçareyken
sularını paylaştıkları anısıymış.
şaşırmadılar ama yine ağladılar.

ter kokan vücuduma
görülmeyen yaraların kokusu bastırıyor.
arkadan bakanlar dönüp gelmiyor yuvama
sıcak aşın kokusu, gecenin törpüsü oluyor

gidebilecek kadar gücü hissettiğimde
kalktım ortalarından.
bir yarını olan ben
yarınsızları taşıdım evime.

gecelik hayalleri ışıkla yok oluyor birer birer
güzel yüzlerin şeytan görüldüğü bir ayna beliriyor tenlerinde
bir karıncanın kaldıramadığını
isyancılar ordusu kaldırıyor

her gün gülünenlere bileniyor zaman
kalıpsız kalıpları çıkarıyor yüzüstüne
korkusuz korkakların savaşı
an be an yokediyor kahramanları

boş sokakların İstanbul'u burası
asırları deviren şehir
nice aşkı küçülten
nice yetimi büyüten...

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:34 PM

Boyandım

bugün deniz boyadı beni masmavi
güneş sarıya
ağaçlar yeşile
özlediğim kırmızıya boyadı
içim beyaza
dışım mora çaldı
yüzüm pembeye
gözüm çakıra kaydı
arzum beyazda kalmak idi
onu da gece siyaha boyadı
sonunda musiki yetişti şeffafa yapıştım
peki şimdi bedenimi kim çıplağa boyayacak?

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:35 PM

Bulutlar

ölüme yakın bulutlar
kardan adamı yıkar gibi beyazlar
bu yol aşk yolu
ney'ime ağlar
kimi için pembe
kimi için kara bulutlar

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:35 PM

Dağ Çileği

Bir sibirya kaplanının her zaman sahip olduğu
ama pencereden hızla eriyen karlar
o beyaz saflığın önünde yorulduğu
yerine sadece ve daha soğuk rüzgarın soluduğu anlar

hiç bilmediği, tanımadığı bir dağ çileği o
sadece uzaktan dağa baktığı
sonsuz beyazlığın içinde
kırmızısından tanıdığı...

o kırmızının içindeki beyazda
bir kürenin şeffaflığı
bir cennetin aralığı
bir yaprağın acısı

hiç görmedği, tanımadığı bir dağ çileği o
oraya tırmandığı
onsuz kalamadığı
ve koparmaya kıyamadığı

zorlu tırmanışın ardından
o çileğin araladığı
bir bahçenin ufacık
ama kocaman kapısı

bir bahçe ki o, minicik adımlarla keşfeden
bir çocuk olarak dolaştığı
koklamaya korktuğu
toprak kokusunda yürümekten sakındığı

çaresizce akan zamanın
çölün susuz kumunun
yağmurun ıslattığı tenin
dışında hiçbirşey, çocuğun hafızasında bıraktığı

sözlüklerin yazamadığı
anaların anlatamadığı
şairlerin soramadığı
bir dağ çileği o

o kürenin bilinmediği
aranmadığı
güneşinin ısıtmadığı bir yerde
çocuğun sadece kalakaldığı bir dünya beklediği

çatınca o küreden çıkma zamanı
çamurun pisliği
camların kırıntısı
akan karın kırmızısı

oysaki o dağ çileğinin tasarladığı
en güzel takısıydı yaprağı
kimi zaman yeşilinin huzuru
kimi zaman kırmızısının sıcaklığı

ayrılma zamanı gelince
kaf dağına çıktı bilgenin rüyası
o dağ çileğini koparmayan
başka bir çocuğa yazdı zamanı

öptüğü, kokladığı
ama koparamadığı
sadece bakakaldığı
yazıldı dağ çileğinin şarkısı

bir minik kardelen aradı
burnuna kondurulmak üzere tavşanı
bir koku sardı etrafı
bahçeden gelen çalıntı

o unutulacak çocuğu sordular bilgeye
ne oldu ona diye
bilge akıttı gözyaşını
ağlattı soranları

her bir limon damlasıyla yazıldı onun ağıtı
ne bitti denebilir ne de başladı
önüne geçemediği, yazık ettiği ölümü
bırakmayacak yakasını

hakkında rivayetler çıktı sonraları
tez hazırlamışlar dar ağacını
üzerine aldığı tek gömlekte
bir beyaz varmış bir kırmızı

sakın sormayın zamanını
anılarını, acılarını
o dağ çileğinin yarattığı
doyamadığı büyük bahçede arayın cevabı

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:35 PM

Deniz kabuğum

Karanlıkları arıyorum Rodos'un derin delhizlerinde
açılmamış bir deniz kabuğu saklıyor incisini
mercan mercan döküyor gözlerini
fersah fersah aşıyor kum denizlerini
inim inim inliyor edepsiz nefesleri...

Kaldır başını ey Rodos'lu!
Kaldır ki görsünler içimizdeki deniz kabuğunu...
soysuzluğuma, sorgusuzluğuma aç soluğunu
sahipsizliğime, ölümsüzlüğüme saç onurunu...
arsızlığıma, katıksızlığıma bırak tutkunu

ve açıldı deniz kabuğu...

kabuğun kaçırdı sakin ruhlarımı
soluğun uyandırdı sessiz çığlıklarımı
onurun araladı matem yarıklarımı
tutkun aydınlattı zevk mağaralarımı

söyle neden basit bir özveride istedin öbür yarımı
söyle neden sormadın yaralı anılarımı
söyle neden dilsizliğin sardı deli kanımı
korkarım ki ebediyen cevapsız bırakacaksın sorularımı...

karanlıktaki kürek mahkumu gibi
koşulsuz *******de katettin içimi
bezmedin, yenilmedin
gözyaşlarımın üzerinde çektin küreklerini...

büyülü renklerle öptük gözlerimizi
masalsı ezgilerle kokladık ellerimizi
benzersiz resimlerle boyadık bedenlerimizi
kirli perdelerle seviştirdik hayallerimizi

yoksa bu yüzden mi sevdim seni
yoksa bu yüzden mi bencilliğim üredi?

masumluğunu koymuştun oysa ki göğsümün kenarına
derin düşler sokmuştun asırlık uykusuzluğuma
çıplak sırtında acılarım akarken
vahşi atlara bindin rüyalarında...

hani dudaklarımız hiç ayrılmayacaktı
bak işte bıçak gibi kesti şimdi onları zaman tanrısı...

Şimdi dönüyorsun seni bulduğum deryaya
kapatıyorsun kabuğunu soranlara
tek bir odan vardı denizkabuğunda
onu da biz doldurmuştuk ayışığıyla

Ay yüzün ve uluyan kurdunla
bir gün bir yerde karşılaşırsak
Kaldır başını ey Rodos'lu
Kaldır ki görsünler içimizdeki deniz kabuğunu...

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:35 PM

Dişimin Kovuğu

Ne kadar garip!
bir fındık attım ağzıma
girdi dişimin kovuğuna
dilim döndü yaklaştı ona
ama inatçı bizimki
yanaştırmadı hiç kenarına

ufak olmasına ufaksın anladım da
beni kaç saattir deli ettin
kaç kürdanı da geri çevirdin
sen ne çekilmez birşeymişsin
sayende
kaç defa volta attım
kaç bardak su içtim bilirmisin
çaresi de yokmuş
sen isteyince çekip gidenlerdenmişsin

bana ders oldu
söz bundan sonra
dişimin kovuğunu dolduracaksa biri
ya da geldiğin fındık kabuğunu
ben yemin ettim
en az senin kadar ilgilenmeli
yoksa başa bela
akla ziyan
dili hiç sorma
o hepten perişan

valla olsaydım senin kadar
inan gözümden kaçmazdı
şu bizim doğayı kirleten adamlar
gör bak o zaman
nasıl çıldırttırdım onları sabaha kadar...

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:35 PM

Döndüm Durdum

Bir gece baktım, bir rüya gözüktü gözüme
bir ışık süzmesi, bir sayı ve bir kelime
bana dedi, aşk için dön hadi!
sonra yokoldu gitti
ama neyin etrafında döneceğimi hiç söylemedi....

bir gece baktım, bir sikke gözüktü gözüme
harcadık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir kitap gözüktü gözüme
okuduk durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir yıldız gözüktü gözüme
parladık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir mektep gözüktü gözüme
öğrendik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir alim gözüktü gözüme
araştırdık durduk onunla tüm gece...
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir sayı kümesi gözüktü gözüme
saydık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir bestekar gözüktü gözüme
çaldık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir rahip gözüktü gözüme
günah çıkardık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir ressam gözüktü gözüme
boyadık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir totem gözüktü gözüme
tapındık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir şair gözüktü gözüme
yazdık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir pagan gözüktü gözüme
korktuk durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir yalan gözüktü gözüme
söyleyip durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir şeytan gözüktü gözüme
kandırdık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir cengaver gözüktü gözüme
savaştık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir neyzen gözüktü gözüme
üfledik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir sevgili gözüktü gözüme
seviştik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı....
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir sarhoş gözüktü gözüme
içtik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir sufi gözüktü gözüme
sevdik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir anne gözüktü gözüme
doğurduk durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir mecusi gözüktü gözüme
yandık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir filozof gözüktü gözüme
tartıştık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir dinsiz gözüktü gözüme
inkar edip durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir yahudi gözüktü gözüme
büyüledik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir dost gözüktü gözüme
sarıldık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir şaman gözüktü gözüme
uçtuk durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir dağ gözüktü gözüme
tırmandık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, ölüm gözüktü gözüme
ağlaşıp durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir bebek gözüktü gözüme
gülüştük durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir Müslim gözüktü gözüme
secde edip durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir sır gözüktü gözüme
gizlendik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir doğulu gözüktü gözüme
sustuk durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı....
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir su gözüktü gözüme
aktık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir ışık gözüktü gözüme
aydınlattık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde


bir gece baktım, bir boşluk gözüktü gözüme
kaybolduk durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir terazi gözüktü gözüme
dengelendik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir çelişki gözüktü gözüme
sorulduk durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, bir deli gözüktü gözüme
çıldırdık durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, hepsi gözüktü gözüme
ortalarına geçtim, döndü durdu onlar tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, hiçbiri gözükmedi gözüme
aradım durdum onları tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevresine
ve döndüm durdum onun üstünde

bir gece baktım, içim gözüktü gözüme
keşfettim durdum onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir çember çevreme
ve döndüm durdum onun üstünde

o gece baktım ki bir aşk gözüktü gözüme
aşk eyledik durduk onunla tüm gece
dedim aşk bu olmalı...
çizdim bir aşk çevresine
ve döner dururum hala aşkın üstünde

Reha Başoğul

GooD aNd EvıL 04-14-2009 06:35 PM

Düş mü Gerçek mi?

Fırıldağı olan 10 yaşında bir çocuktu
Her sabah çıkar dağlara, rüzgarı ağırlardı.
Rüzgar ise döverdi fırıldağı
Çocuk sevinirdi.

kadın, dertliydi çocuk okumalıydı
Baba hastaydı, zaman acımasızdı.
Günler acele ediyordu
Acılar ise beklemiyordu günü.

Fırıldak, çocuk için cennetti.
Doğa bunun farkındaydı.
Onu üzemiyor, tatlı esintisini bağışlıyordu.
Zaman çocuk için durmuştu.

kadın yanıldı, çocuk okumıyacaktı.
Baba, kabrin soğukluğunu bahrına basmıştı.
Horoz ötmemişti sabah onun için belliydi.
Belki sıla başlamıştı.

Islak kabuslar yanılmadı.
Çocuk fırıldaktan vazgeçti;
Tarlalar terledi.
Arpanın derdine düştü kadın.

Son yaklaşıyordu
Yağmurun soğuk elleri toprağı avuçladı.
Toprak nehirle tanıştı.
Arpa kadına veda etti.

Çocuk, isyancıydı.
İçi yaslıydı.
Kadına koştu.
kadın arpadan vazgeçti.

Mutluluk buydu ikisi için
Kaybedilen çoktu ama
Elindekiler kimsede yoktu.
Onlara artık sonsuz sevgi yaverdi.

Reha Başoğul


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:42 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.