www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Hasan Kocamanoğlu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143071)

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:57 PM

Bir Turnanın Kanatlarında
Gözlerin geceydi karanlığına karıştığımda
Yıldızların hep gözlerimde sabahladılar
Masmavi bir dünyam vardı
Ağına düşene kadar

Fırtınalar esiyordu şu körpecik yüreğimde
Sulu bir yağmura kesmişti gözlerim
Duyulmuyordu sözlerim
Seni gördüğümde

Yandığımda çağla yeşili gözlerinde serinlerdim
Sonsuza uzanan durgun okyanuslar gibiydin
Gözlerinden korkar, kederlenirdim
İçine yutacak gibiydin

Gülünce yanaklarında pembe çiçekler açardın
Arasında şakıyan serçelere dönerdim
Mutlu olurdum, sense hep kaçardın
Şaşkınlara dönerdim.

Hüzünsüz yüreğim parlak dolunaya dönerdi
Islak toprak kakardı vuslatımın tadında
Hayallerim, düşlerim uçup giderdi
Yeşilbaşlı bir turnanın kanatlarında


Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:57 PM

Bitirdin Sen Beni
Güzelliğin serdin
Gözlerime verdin
Yüreğimi gerdin
Bitirdin sen beni
*
Şu gönlüme girdin
Aşklarını serdin
Hayatımı derdin
Bitirdin sen beni
*
Tek amacım oldun
Hep sevincim oldun
İlk baharım oldun
Bitirdin sen beni
*
Kaderine yazdın
Sen sevdikçe azdın
Azdıkça da sevdin
Bitirdin sen beni



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:57 PM

Bu Gece
Bu gece tek başıma
Kendimi dinleyeceğim
Tutkusuz bir yürekle
Baş başa...

Umutlu bakışlarınla
Başladın aşktan konuşmaya
Ayrılıksız kavuşmayı,
Ben istemez miydim?

Gözlerim yüzlerinde dinlenirken,
Al al kızarırdı kirazlar dalında…
Dudakların ıslak ve tutkulu
Bıraktı, kendini ölesiye alında…

Gözlerinin deniz yeşili düşer,
Düşer, karışır mehtaba...
Bir nar ağacı ağlar, yapayalnız
Tenha gecenin serinleyen koynunda…

Kaygılı bir gölge düşer gözlerime,
Soyunmuş, çıplak hatıralarda…
Bir vedalık hükmü olur hayatın,
Doğacak günlük umutlarda…

Çiğdemleri rüzgâr okşar seherde,
Sarkar, söğütler ırmağa her seferde
Ne sen uyudun, ne beni uyuttun,
Mehtaplı şu serin *******de…

Güz elmasına benzerdi yanakların,
Kızarırdı, soğuk havalarda…
Rüzgâr eserdi hafiften gözlerinde,
Ceylan yavrusuna benzerdin…

Ne ben kalabildim tek başıma,
Yapayalnız bu gece…
Ne sen rahat durdun, ne de uyudun,
Sessizce bu gece…



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:57 PM

Bu Ülkenin
Çoktur, bu ülkenin seveni…
Bitip tükenir mi, hırpalayıp döveni…
Dert ve davaları zedelemekti,
Türkiye’ye olan güveni…

Gizli servisler çıkardı namludan cini
Dün vurdular, ülkemizde renkli bir güvercini
İhmal, ihlal ve hezeyan, biraz da feveran
Görmeliydiniz cini çıkaranların sevincini…

Sıkılan her kurşun, bir gizli servisin buyruğu…
Hiç fark eder mi onlara ölenin uyruğu…
Dönen yangın yerinde
Sıkışın istiyorlar Türkiye’nin kuyruğu

Çözüp salsalar de itlerinin ilmiğini
Yine de ibretle seyrederiz itlerin birliğini
Hazırız haddini bildirmeye biz,
Bir bahaneyle onlara kimliğini

Olsa da onların kimi tellal, kimi bezirgân
İçimizde öfkeyle büyümekte kin ve isyan
Şu deyyus Amerikan’ın işleri yalan, dolan
Dünya bilsin ki haritaları çizecek olan kan
...
Talanda, yağmada, yangın yeri Kerkük
Kana bulanmış her ten, her ten bir cana yük
Hiçbir Türk ölümden korkmaz
Olsa da düşman ne kadar büyük…

Tüm itler ürse de bu kervan yürüyecek
Düşmanın yaptığını, her dost görecek
Her şeye rağmen, konuğunu bu topraklar
Yine de şefkatle bağrında koruyacak…

Artık, bitsin bu pis yalanınız, bu pis hileniz
Topyekûn canı cehenneme gide kafileniz
Dinlesin hem dirileriniz, duysun ölüleriniz
Dünyayı nizama geldiğimizi bilesiniz



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:57 PM

Çanakkale
Ya Rap Celal’inin kahrını tez elden aşır
Şu Çanakkale yenilmez ibretini taşır

Kutsal ruhların ayakları da ağırlaşır
Şu topraklar ezelden ebede sırlar taşır

Gelir, yedi düvelin kan kusan gemileri
Yiğitler dönmek nedir bilmez, hedef ileri

Zulüm kılıcı yakıp yıkar genç bedenleri
Çanakkale alır vermez, harbe gidenleri

Ateş kusardı zırhlılar hep mavi sulardan
Yardıma gelirdi ruhlar, kavi ululardan

En samimi dualar ulaşır analardan
İbret levhası tarihe Anafartalar’dan

Gelibolu’da yılmaz yiğitler göğüs gerer
İçer ecel şerbetini, şehitliğe erer

Şu türbeleri, şu uyanık yıldızlar bekler
Gök kubbenin altından saçılan nurlar ekler

Çanakkale hakikat ışıklarıyla dolardı
Binlerce canlar bu vatan uğrunda solardı

Şu âlem Türkün yüceliğini kucaklardı
Şehitlik şerbetiyle mutlu olacaklardı

Emelleri de gömülmüş, her yer mezar olmuş
Vahdet bahçesinde şu yatanlar şehit olmuş

Düşman emeli suya gömülmüş, hayal olmuş
Deniz, gök ve yer susmuş, yatanlar çok mesutmuş

Güllere sinmiş şehitliğin, senin kokundur
Çanakkale geçilmez, düşmana korkundur

Çanakkale hürriyetin ve özgürlüğündür
Tarihe şan ve şerefle yazılan gücündür




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Çankaya Rüzgarları
Kavgada bile söylenmez
Eğer söyleyen insan ise
Karşıdakinin kutsalına
Dil uzatıp söverek eğlenmez…

Kastı ortada… Belli!
Tasarlanmış hem de planlı
Çocuk değil, yaşı en azından elli
Söylerken de çok heyecanlı

En insafsızından hakarete uğruyor
Bağır Kal’ın dudaklarında
Koca bir toplum, koca bir ülke,
Koca bir inanç, koca bir ilke…

Bağır Kal,
Dil uzatıyor Harem-i İsmete!
Tek başına aşağıya çekiyor
Seviyesini siyasetin
İnanların payına düşen
Bakın şu kısmete…

Tecavüz var,
Hem inanca hem de mahreme
Çankaya Rüzgârları eserken,
Söylenen küfürdür,
Söylense bile namahreme…

Biliriz ki, rahatlık yoktur
Bu dünyada Müslüman’a
Eğer, rahatsa bu insan
Şüphe ederiz onun insanlığından

Ufukta görünen fecir midir?
Bin bir çileden sonra
Gamzeli Şafak’la gelen ecir midir?

Ciğerlerine kadar çürüyen düzenin
Bu milleti kendi vatanında parya görüp üzenin
Allah belasını versin
Müslüman’ın ağlayan haline gülenin

Gurur ve kibir ehramları altında
Ezilen tağutlara acımayın
Gündemde kalmak için
Kendi kalesine gol atanlara
Dönüp bile bakmayın…

Bir yanda ekmeğe muhtaç insan,
Diğer yanda parayla şaşıran şişman
Bir yanda sistemin kodladığı aydın
“Ey Müslümanlar, işgal edildiniz”
“Günaydın…! ”



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Çeker Giderim
Yüreğimi yaralama
Gönlünden ıralama
Ele güne karalama
Usanır çeker giderim

Kar yağar *******ime
Ben ayazında üşürüm
Sevda düştü güllerime
Sever de çeker giderim

Dünyada gülmedi yüzüm
Çeşme gibi akar gözüm
Sızar yaram, ağlar özüm
Küser de çeker giderim

Çağrına koşar giderim
Hem de uçar giderim
Varımı satar giderim
Coşar da çeker giderim

Merhem olsan şu yarama
Girmesin gurbet arama
Daha çok söz var ama
Susar da çeker giderim




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Çevrenin En Sevilen Gülü
Sıkıntı, bunalım, çaresizlik ve stres
Sen bul bir yolunu, al rahat bir nefes
Şöyle adam gibi al karşına kendini,
Konuş, ikaz et ve hesaplaş bir heves
Yalnızlık hissinden kurtar kendini
Koru sağlığını yaşayarak hak dini
Korkularını yen, güvenin tam olsun
Asla eksik etme yüzünden sevgini
Yapacaklarına müsait zaman ayır
Ziyaret ederek sevdiklerini kayır
Nasıl dinlendirebilirsin ruhunu
Her önüne gelene diyemezsen, hayır
Senin helalinden gelir temin etmen
Hayatına renk katar, aksi inkâr
Mutlaka ailenle beraber olmalısın
Yaşamalısın hem mesut hem tatminkâr
Haftada bir de olsa çık kır, bayırlara
Tıkayarak kulaklarını benze sağırlara
Şükürle yönel ki kalbin pas tutmasın
Hiç uzak kalmasın elin fakirlere
Kır kabuğunu başkalarına fırsat tanı
İçindekileri keşfederek yaşa her anı
Hayatı bir bütün olarak kabul et
Elbette mazhar kılar iltifat ihsanı
Her zaman geniş tutmalısın gönlü
Budur huzurlu yaşamanın formülü
Ki hele bir de affetmeyi biliyorsan
Sen olursun çevrenin en sevilen gülü




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Çilelerine Ektin Beni
Kayalarımda ceylanımsın
Ak sularımda mercanımsın
Yüreğimde ki hey canımsın
Çilelerine ektin beni
*
Ne bulanır, ne durulursun
Övünerek de, kurulursun,
Bir görünür, bir kaybolursun
Çilelerine ektin beni
*
Yüreğimi yaralamasan
Gönlünden ıralamasan
Boş yere de karalamasan
Çilelerine ektin beni
*
Elemlerdendi nakışların
Cefalardandı bakışların
Keklik gibiydi sekişlerin
Çilelerine ektin beni
*
Kar beyazıydı bileklerin
Kıpır kıpırdı yüreklerin
Gönüllerimi kandırırsın
Çilelerine çektin beni




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Daşkend
Daşkend, Daşşeheri
Türkün gadim Daşşeheri
İpek yolunun üzerinde ki
En güzel medeniyet şeheri
Daş dövürine gadar inilen
İnsanın dünyaya gelişi gadar var yaşı
Ozbekisdan’ın şimal şargında
Tiyanşan vahasında
Çirçik nehrinin sahilinde
Möhkem şeher: Daşkend
Defelerce döşman hücumuna maruz galıp
Dagılıp, yeniden dirilebilen şeher
Goynunda mugaddes şahslara yer verir
Gızgın dövüşlerle Ruslar seheri aldı
Sehere su yerine gan galdı
Ruslar Türkün izini ittirmeye
Abideleri, mescidleri yerle yeksan etdi
Daşkend ölü sehere döndü
Daskend türk halglarının gelbiydi
Daskend ayaga galgarak güç tabdı
Şeher türkün hoş geleceyinden haber verir
Özüne gayıdışı, dirçeliş şeheridir.
Başın üstünden güneş heç vaht eskik olmasın,
Daşkend!
Daşkend!




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Deli Gönül
Boşyere hayaller kurdun
Bir güzele köle durdun
Darbeler yedin oturdun
Artık uslan Deli Gönül

Yar senin bilmez kıymetin
Her güzel olmaz kısmetin
Şan ve şereftir ismetin
Artık uslan Deli Gönül

Aşkına bir Leyla gerek
Leyla’da sonsuzca yürek
Uzun laflara ne gerek
Artık uslan Deli Gönül

Adın anma unut onu
Kara sevdanın yok sonu
Her güzel oynar oyunu
Artık uslan Deli Gönül



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Dertliyim
Karlı dağdan aşar yolum
Gurbet ele düşer yolum
Gündüz elem gece zülüm
Yârim dertli ben dertliyim

Sevdalıyım ar başımda
Efkârlıyım şu yaşımda
Tat tuz kalmadı aşımda
Yârim dertli ben dertliyim

Gelir diye yol gözlerim
Hasret çeker çok özlerim
Od olup yakar sözlerim
Yârim dertli ben dertliyim

Sel gibi akar çağlarım
Hasret çeker köz bağlarım
Gözyaşım durmaz ağlarım
Yârim dertli ben dertliyim

Yar sevip murat almadım
Yârin bağına dalmadım
Yaraların saramadım
Yârim dertli ben dertliyim



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:58 PM

Diledim Ki
Diledim ki! Tek konuğun ben olayım,
Yüreğinin ay ışığı saatlerinde…
Diledim ki! Tek sahibi ben olayım,
Yüreğinin en saklı yerlerinde…

Diledim ki! Özlem ve yanık hasretimi
Dökeyim uykun arasında avuçlarına
Sabah uyandığında bulaydın sevdamı
Yüreğinin uçsuz derinliklerinde

Diledim ki! Dönsün hüzünlerin,
El değmemiş kır bahçelerine…
Gözyaşların, sevinç ve gülüşlere
Dönsün, hayallerin gerçeklere…

Diledim ki! Çabaların zaferlere
Karanlık *******, güneşli sabahlara
En karamsar anların, sevinçlere
Dönsün, duygu mevsimlerin baharlara

Diledim ki! Yüreğindeki fırtınalar
Dönsün nazlı nazlı akan pınarlara
Yüreğinde ki Karlar, tipi ve boranlar
Dönsün, rüzgâr sesli sevdalara…

Diledim ki! Korkular giremesin rüyana
Gece boyu nöbetlere saldım yüreğimi…
Aldım ay’ı yanıma, yıldızları başucuna
Uyuttum dolunayı yüreğimin sıcaklığında




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Erciye'in Kızı Nihal
Osman Gazi ile çıkmıştık Maraş’tan yola
Pınarın başında selam verdik sağa sola
İlerliyorduk son süratte kır bir aygırla
Nihavent şarkıları dinliyorduk sabırla

Ekinler bir karış olmuş göğe bakıyordu
Susuzluk körpecik yürekleri yakıyordu
Gök çatmış kaşını şimşekleri çakıyordu
Gök gözlü kızın gözyaşı yere akıyordu

Dostumuz geliyordu Erkilet’e Tebriz’den
Karşılamak düşüyordu muhabbetle bizden
Almer doluydu, yerleri yoktu yatağından
Açar bulduk kolların Çırağan sarayından

Kayseri, gece alca ışıklar saçıyordu
Kral ağaçları beyaz çiçekler açıyordu
Gök gözlü dostum alıp götürdü otağına
Tanıştırdı balalarla, hayat ortağına

Hilal, başındaydı akça başlı Erciyes’in
Uykudan gözleri kapanıyordu herkesin
İki genç güzel kız geliyordu Hacılar’dan
Sıyrılıp kurtulmuşlardı bütün acılardan

Gayretli gördüm Erciyes’in kızı Nihal’i
Gözleri parlıyordu, sevda doluydu hali
Selam sundum Yalguzak bacıma en has âli
Hizmetteydi başkan, hep gayretliceydi vali

Çelik kanatlı akkuşun hiç yeri yok idi
Baykuş sesi geldi Adana’dan yol çok idi
Akbaşlı Bakır dağı Yahyalı’ya bakardı
En nadide kirazları da kızlar satardı

Baka baka geçtikte kenarından Niğde’nin
Çiçekli dalların kopardık kokan iğdenin
Önünden ak bulutlar geçiyordu hilalin
Bütün yaptığı ekmek kavgasıydı Nihal’in




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Erkekler Ağlamaz
Bırakın da ağlayayım erkekler gibi
Bir de ‘Erkekler ağlamaz’ diyorlar
Öyle, öyle ağlar ki!
Yaralı ceylanlar gibi…

Bakıp gülüyorlar,
Bir de acıyorlar
İnsanın her umudu serap,
Her rüzgârı fırtına olur mu?

Bir güzelin
Dili akrep, gönlü harap
Bir güzelin
Her yanı yalan olur mu?

Senin aşkların
Ela gözlü bir bela mıdır?
Seveni umutlara gebe bırakmak
Sana zevki sefa mıdır?

Tüm sitemlerim sana,
Tüm kahırlarım sana
Hep aklı başkasına verdim de
Baktım ki bana kalmadı



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Ey Anadolum-1
Ey Anadolu’m;
Sevginin yeşerdiği topraklar sende
Tarihten silinemeyen zaferler sende
Tarih sende, şanlar sende, şerefler sende

Ey Anadolu’m,
Ak yüce başı karlı Ağrı sende,
Türk’e kapıları açan Malazgirt sende
Kayakçıların gözdesi Palandöken sende

Ey Anadolu’m
Dadaş diyarın Erzurum sende
Talihsiz gözü yaşlı Erzincan sende
Harran sende, Amik sende, Çukurova sende

Ey Anadolu’m
Fırat, Dicle, Aras, Murat sende
Keban, Kartalkaya, Atatürk Barajı sende
Nine Hatun, Şahin Bey, Sütçü İmam sende

Ey Anadolu’m,
Peygamberler diyarı Urfa sende
Sabrıyla anılan Allah dostu Eyüp sende
Ateşi gül bahçesine dönen makamı İbrahim sende

Ey Anadolu’m,
Kaysılar sunan Malatya sende
Fıstıkla markalanan Gaziantep sende
Dünyaya dondurmalar sunan Maraş sende

Ey Anadolu’m,
Tarihe imza atan Mimar Sinan sende
Beyaz karları eksilmeyen Erciyes sende
Akdeniz sende, Karadeniz sende, Eğe sende



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Ey Biçare...
Ey Biçare;
Cenneti sevdiğini söylüyor,
Ama ibadet etmiyorsun.
Cehennemden korktuğunu iddia ediyor,
Ama günah işlemekten vazgeçmiyorsun.

Ey Biçare;
Allah’ı seviyorum diyor,
İsyana devam ediyor,
Nefsi arzuların peşinden gidiyor,
Eğer sevdiğin doğru olsaydı
Allah’ın emirlerine uyar,
“Âşık olan sevgilinin sözünden çıkmaz”
Biliyorsun!

Ey Biçare;
Muhabbet ehli, sevgi kadehinden içti,
Onlar dünyayı terk etti,
Hakkı seçti…
Onlara yeryüzü dar geldi de,
Kudret karşısında kendinden geçti…

Ey Biçare;
Cenneti seven iyiliğe koşar,
İstek ve arzuları boşar,
Allah için;
Doğruluğu emreder, kötülüğü nehyeder
Allah yolunda mücadelesine coşar.

Ey Biçare;
Kemalin Allah’tan olduğunu bilen,
Allah’tan başkasını sevebilir mi?
Sevgisi Allah’a dayanan kimsenin
Başka sevgiye gönlünde yer verebilir mi?

Ey Biçare;
Sevginin başı yangın, sonu ölümdür,
Temiz ve sağlam bir kalple gelenlere,
Aşk; sırları keşfetmekten bir bölümdür.



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Ey Gönül-1
Ey Gönül,
Hırsla mutluluğu yakalamak istedin,
Olur, olmazların ardından koştun,
Para, mal, mülk, şan ve şöhretle coştun
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Ama bir türlü görmedin, hani hoştun.

Ey Gönül,
Âşık oldun, eğlendin, çok sevdin,
Pembe hayaller içinde evlendin,
Otomobilin oldu, çocukların ve evin,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Yalnızlıklar içinde yaşayan bir devdin

Ey Gönül,
Hani, hiç bitmeyen arzuların vardı,
Hani sana, şu koca dünya bile dardı,
Hani bir yanın yaz, diğer yanın kardı,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Hayat; varlıkla yokluk arasında bir zardı…

Ey Gönül,
Kıskançlığını, nefretini yenmedin,
Ruhunun, özünün sözüne tınmadın,
Eline ne geçtiyse yine de kanmadın,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Hak’la, hakikatle hiç yüzleşemedin

Ey Gönül,
Olumlu bir bakışa sahip olmadın,
Olayların güzel yönünü görmedin,
Hayatın kontrolünü elinde tutmadın,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Doğru hedef ve gayeye yönelmedin,

Ey Gönül,
“Böyle geldim böyle gideceğim” dedin,
Aklını ve duygularını kontrol etmedin,
Yaşamdan, yaşamaktan tat almadın,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Talihe, kadere küstün de hiç gülmedin,



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

EY Gönül-2
Ey Gönül,
Düşüncelerinle hayatını inşa etmedin,
Hep fazlasını istedin, olanla yetinmedin,
Adam olup, adam gibi bir yolda yetmedin,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Yaşam ırmağıyla aynı yönde gitmedin,

Ey Gönül,
Hayatın güzelliklerinden haz almadın,
Nefsini bağlayıp, ruhunu serbest salmadın,
Bir gün olsun hakikatle baş başa kalmadın,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Huzura varıp sınırsız mutluluklara dalmadın.

Ey Gönül,
Bilmelisin ki hayat asla geriye işlemez!
Sen geçmiş hatıralarına takılıp kaldın…
Olumsuz düşünce mutlulukla birleşmez!
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Kendini olmaz keder ve dertlere saldın…

Ey Gönül,
Umudunu kaybeden her şeyini kaybeder,
Her şeyini kaybedenden eksik olmaz keder,
Gönül bahçesinde çiçekler meyvesin döker,
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Meyvesiz ağacın hayatı gibi boşa gider.

Ey Gönül,
Başarısızlık; ölüm değil öğretmendir,
Okuyup öğrenerek kendini eğitmendir,
İlim; ilim bilmek, ilim kendine bilmendir
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Eğitilmiş halinle gerçekleri görmendir.

Ey Gönül,
Zorluklarla yaşamayı sevmiyorsan,
Üstesinden gelmek için evmiyorsan,
Başarmak için kendini güdülemiyorsan
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Hakkın karşısında başını eğmiyorsan!

Ey Gönül,
Eğer yaratılanı yaratan hatırına sevemiyorsan,
Gayret ve çaba ile bir şeyler üretemiyorsan,
Ve eğer ürettiklerini dostlarla paylaşamıyorsan
Hani aradığın mutluluğun nerede?
Daha ne söyleyeyim, söylenenleri göremiyorsan.



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Ey İstanbul
Ruhumuza hayatlar verir, yedi tependen ezanlar
Laleler, sümbüller ve güller, şehrisin sen ey İstanbul
Şu güruha hayat el verir, yaşasa da hezeyanlar
İnciler, mercanlar, ak canlar, şehrisin sen ey İstanbul

Kıyas bile kabul etmezsin, seni bilirim güzel yar
Sultanlar ile evliyalar şehrisin sen ey İstanbul
Sen bir tomurcuk tadındasın gezsem dahi diyar diyar
Sevdalar, güzeller, nimetler, şehrisin sen ey İstanbul

Arasam da hiç bulamam ki, şu dünyada bir eşini
Hüzünler, çileler ve dertler şehrisin sen ey İstanbul
Kadir kıymet bilmezler bile, bırakmaz senin peşini
Kazançlar servetler, fırsatlar şehrisin sen ey İstanbul

Yüreklerde büyür sevgiler, hasretle dolar tüm gözler
Fatih’ler Yavuz’lar, Murad’lar şehrisin sen ey İstanbul
Sende düşenler sende kalkar, ayrılsa da yine özler
Huriler, periler, sultanlar, şehrisin sen ey İstanbul

Her taşın ve toprağın altın; maddesi ve manasıyla
Sen en güzide sultanların, şehrisin sen ey İstanbul
Gözyaşında yüzer, demirler, tüm gayretler anasıyla
Bugün sen çile çekenlerin; şehrisin sen ey İstanbul

Yaldızların düşmüş yerlere, muhtaçsın gerçek erlere
Yeni yüzyıla taşınacak; şehirsin sen ey İstanbul
Tutalım kol ve kanadından, var en yüce değerlere
Yıldızlar gibi parlayacak, şehirsin sen ey İstanbul

Yeni yepyeni gençler gördüm, çalışkan ve delikanlı
Seni gönülden sevenlerin, şehrisin sen ey İstanbul
Sana hizmet edebilmekte; o kadar da heyecanlı
Ay yıldızla dalgalanacak şehirsin sen ey İstanbul




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Ey Kahramanmaraş
Ey Kahramanmaraş, Sen neler gördün neler
Savaşlarla, acılarla geçti seneler

Hitit, Asur, İran, Roma, Bizans, Araplar
Türkün damgası hepsini de birden paklar

İlçendir Pazarcık, Elbistan, Nurhak, Afşin,
Göksun, Türkoğlu, Çağlayancerit, Andırın,

Ceyhan nehri bağrından çıkar, nazlı akar
Aksu koynunda yatar, baygın baygın bakar

Keşfedildiği günden bu yana, madenin
Şekli verilir Maraş’ta, Bakır, çeliğin

Elindeki silah, Kahraman yaptı seni
Anadolu kaplanı, sen de al hisseni

Tohumdan toprağa, topraktan da pamuğa
Pamuktan ipliğe, iplik durdu kumaşa

Binboğa, Hazanlı, Engizek, Ahır dağın
Hala bin bir çeşit üzümler verir bağın

Çam, kayın, sedir, gürgen ve meşe ağacın
Keklik, üveyik, toy ve turaçsız en acın

Göksun, Tekir, Fırnız ve Başkonuş dinlencen
Pınarbaşı, Kapıçam ve Kırksu eğlencen

Zeytin Ilıcan ise Ekinözü içmen
Firik, Tarhana ile meşhurdur dondurman

Bezdirme, sıkma, bükme ile hoştur yufkan
Keçe, sırma, bakır, çelikle eştir burman

Her üç kapının, ikisi şair bilinir
Üçte bir Türk senin kumaşınla giyinir

Sevdanın kıyısındandır sözün, destanın
Seni Maraş’a Kahraman yapar, unvanın




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Ey Sevgili
Ey Sevgili,
Hangi tutkularla çağırsam seni
Gözü yaşlı hayallerim geliyor karşıma…
Serçelerin ürkek sesiyle bağırsam seni
Bir yanımda dağ gibi bembeyaz sevdan,
Diğer bir yanımda kılıç kesmez hasretin…

Ey Sevgili,
Beni o geri dönüşü olmayan yollara düşüren
Yüreğimden aşkını, dilinden adını,
Büyütemedim,
Gönül evimde yadını

Ey Sevgili,
Otobüsler gönül terminalimden özlem taşırdı
Gönlümde ak yelkenliler, umuda yelken açardı
Ömür kitabımın yırtık sayfalarından
Kotarılan hayallerim can pazarında satılırdı

Ey Sevgili,
Gizli bir ince keder bölerdi uykularımı,
Kaçardım içimde sakladığım gerçeklerden
Dinlerdim rüzgarın getirdiği hüzünlü öyküleri
Nefes nefese tırmandığım en yüksek tepelerden

Ey Sevgili,
Beklerdim seni, sen yine de gelmezdin
Yenik düşerdim en sancılı sevdalara
Sana dokunmasınlar diye, gülmezdim
İçimdeki hayvanları bağlardım tellerinden
Kurtarırdım aşkımı kirli hayatın ellerinden

Ey Sevgili,
Baharınla yeşillenir gönül topraklarım
Varlığın bana huzur verir, neşe verir,
Güzelliğin karşısında insan vuslattan erir
Bağışla, yüreğimin talan olmuş dağınıklığını,
Ancak beyazlara bulanmış bir sevda giderir.



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 09:59 PM

Gardaşım
Zafere sevdalı yürek
Tekbirler nefese kürek
Hakikati anana börek
Işıklı kardır gardaşım

Allah’ın ilinde varlık
Âlemin dilinde yokluk
Zamanın selinde tokluk
Işıklı zardır gardaşım

Bir ol demektedir oluş
Yoktan varlığadır doluş
Arayıp O’nunla buluş
Işıklı yardır gardaşım

Unut aklı nakle dayan
Umut saklı muştu duyan
Hak bir komut hakka ayan
Işıklı vardır gardaşım



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Gel
Gel! Geç güzelim. Gel geç yiğidim,
Bizim ömrümüz mor dağlarda geçiverdi.
Bizi yapayalnız kayın ve gürgenler anlar
Sızlayan yüreğe öfkelenmeyi nereden bileceksin?

Canını canla, varını yokla…
Çoğunu azla, hiç değiştiğin oldu mu?
Ölmeyenlerin yerine hiç öldün mü?
Hadi öyleyse, …öl de gel.

Korkularını anlından öpebiliyor musun?
Zor hizmetlere talip olabiliyor musun?
Yorgunluklardan sonra gülebiliyor musun?
Hadi, koş öyleyse yokuşları bitir, …gez de gel.

Hasreti öğrenmeye gücün yeter mi?
Yüzyıllar oldu, duyup görmeyi bırakalı…
Hakikatin yanında, bildiklerimiz pul eder mi?
Hadi, istikamet ileri, …bil de gel.

Beş para etmez övündüğün sabrın,
Üç kuruşluk gayretinle koş…
Koşarken; başkalarını da koşturmayı unutma!
Hadi, durma! …dol da gel.




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Gel Kendin Söyle
Severim bilmezsin parçayım karda
Gönülden süzülmüş hasçayım yarda
Kederle dürülmüş bohçayım sırda
Al şafak bakışlım gel kendin söyle

Ağlama istemem gözyaşı dökme
Uzakta kalsam da ruhundan sökme
Hiç olur olmaza boynunu bükme
Al seher gülüşlüm gel kendin söyle

Nefsinle açıldın yüzüme güldün
Dalında tomurcuk bir gonca güldün
Tutmadın kendini sözüme güldün
Al gonca ağızlım gel kendin söyle

Nefsine aldanıp günah emretme
Geçip de karşıma yüzüm seyretme
Dalıp ta hülyaya sözüm ret etme
Ak şahin dalışlım gel kendin söyle



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Giden Güzel
Gam ve keder temel tutsun gönlüne
Kar ve kışlar mekân tutsun gülüne
Yatsın kuru yerde, hasır üstüne
Beni terk edip; sana giden güzel
*
Kapına varlıktan yokluk sağdırsın
Oluk oluk dert ve bela yağdırsın
Zalim ve namerde boyun eğdirsin
Beni terk edip; sana giden güzel
*
Alacaklılar yakasından tutsun
Gülmesin yüzü, huzuru unutsun
Altın kâselerde zehirler sunsun
Beni terk edip; sana giden güzel
*
Sobası yanmasın, kalsın ayaza
Benzi de sararsın, dönsün beyaza
Bin tövbeler etsin, dursun niyaza
Beni terk edip; sana giden güzel
*
Bilirim, ben ağlarken o gülemez
Zaman geri gelmez, artık dönemez
Dünya ahiret yüzleri gülemez
Beni terk edip; sana giden güzel



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Git Gidebilirsen
Güzelliğine vurulduğum
Hatırına yorulduğum
Kurban olduğum
Git gidebilirsen

Kadife gülüşlüm,
Keten helvam
Kolum, kanadım
Git gidebilirsen

Büyüsüne kapıldığım
Bir buseye satıldığım
Rüzgârlarına kapıldığım
Git gidebilirsen

Anına asırları döşediğim
Yoluna beş kıta gezdiğim
Gülüşüne sevgi beslediğim
Git gidebilirsen

Yolunda dağlar aştığım
Nehirler gibi taştığım
Yürek yakıp şaştığım
Git gidebilirsen



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Golden Horn
Sirkeci’de Golden Horn’un teras katı
Eylülde bir sabah kavatlısı
Fon müziği dolduruyor kulakları
Sis basmış Tarabya, Boğaziçi kaskatı
Cam önünde bir beyaz martı
Bakıyor içerdekilere
Arada bir camı tıklatıyor, artı
Bakarak insanların yediklerine
Dayanamadım
Kalktım ve bir ekmek parçası verdim
Dönüp bakmadı bile yüzüme…
“Canın isterse ye! Ne ki derdim? ”
Yaklaştı martının ikincisi
Uzattığım ekmeği aldı ve yedi
İsyan etti yaptıklarına martının birincisi
Bağırarak kendi diliyle bir şeyler söyledi…
Beklemeye devam ederken beyaz martı
Israrla cama vurdu gagasıyla
Arkamda oturan kızıl saçlı kıza
Seslendi bir gurur edasıyla
Salonda birkaç Türk, birkaç Azeri,
Birkaç Fransız, birkaç Japon
Arada dolanmakta birkaç hizmet eri
Sabah kahvaltısından bir an
Bir yanda Boğaziçi, yanda Topkapı
Direnir asırlara inat bu yapı
Her kim olursa olsun
Dosttur burada insana her bir kapı…




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Gördüm
Gülünü açarken gördüm
Sevdanı kaçarken gördüm
Saçını saçarken gördüm
Gözümü kayarken gördüm

Dudağımda aşk ateşin
Gönlümü de yakar gördüm
Rüzgârda ipek saçların
Ceylan gibi uçar gördüm

Sevda pınarından içtim
İçtim de kendimden geçtim
El bana ne derse desin
Güzellerden seni seçtim

Yağmur taneleri düşer
Düşer, düşer de ağlarım
Bahçede çiçekler açar
Koklar, koklar da ağlarım

Hazan oldu, bitti ömrüm
Varsın gelsin bana ölüm
Bu son yazım, bu son sözüm
Ömrüm boşa geçer gördüm



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Gül Bakalım!
Gönül hoşluğuyla katlansa kişi,
Allah’tan gelen bela ve acıya…
Günahlardan arınır, doğduğu gün gibi,
Emin olur, ahirette düşmez sancıya…

Umut içinde Allah’tan kork,
O her yaptığından haberdardır.
Nefsini öldüren rahmet kefeniyle,
Gömülür merhamet toprağına…
Kalbini öldüren lanet kefeniyle,
Götürülür azap toprağına…

Dünya nimetiyle tıka basa doyanlar,
İbadet lezzetine nasıl erer?
İbadet lezzetini kaybedenler,
Melekût âlemine nasıl girer?

Çok yiyip çok içerek kalbi öldürme,
Çok sulanan bitkiler bile kurur…
Arzularına uyarak nefsini güldürme,
Geçer karşına taşkınlıkla kudurur…

Kişi nefsinin kontrolüne girse,
Azgın arzulara mahkûm olur.
Pişmanlık ağacını görmez körse,
Arzuların azgın sularında boğulur.

Aşırı arzular padişahları köle,
Sabır ise köleleri padişah yapar.
Allah’la işi olmayanlara söyle;
Sonunda döner dolaşır ateşe tapar.

Sen dalmışsın dünyaya, gül bakalım!
Gözyaşında sandalla geçenlere bakarak…
Geçerken sırat köprüsünden, dökül bakalım!
Feryat içinde veyl deresine sallanarak…



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Gül Elin Oldu
Canıma nasıl kıyarsın?
El sözüne mi uyarsın?
Söz verip niye cayarsın?
Büyüttüm, gül elin oldu
*
Akça göğsünü çözdürme
Tomurcuk gülün bozdurma
Sevdiğin ele sezdirme
Büyüttüm, gül elin oldu
*
Gözlerine sürme çeksen
Zülfünü gerdana döksen
Sakınıp bahçemde gezsen
Büyüttüm, gül elin oldu
*
Coşkun sular gibi çağla
Hep gülme bazen da ağla
Tut kendini hakka bağla
Büyüttüm, gül elin oldu
*
Hasan yalansız sözünde
Yandı, kül oldu özünde
Hiç oldu dünya gözünde
Büyüttüm, gül elin oldu




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:00 PM

Gül Yaprağında Boğulur
Çalış, ışığın parlasın
Hak yolunda hizmetin harlasın
Hakkın çelişi, seni hakka çeker
Hayra erişin, seni çilelere eker

Sevgilinin meyli örtülü ve gizlidir
Aşığın meyli davul zurna izlidir
Yetimin ağlamasından arş titremesin
Dumanların göğe yükselmesinden,
Yıldızlar ıstırap çekmesin

Işık arayan gölgeler,
Işığı görünce tabana kuvvet kaçmasın
O’nun zatı önünde var ve yok
Yokluk içinde varlık,
Varlık içinde yokluk açar.

Toprak yokluktan baş çıkarır
Huzuruna güneş yanaklı Yusuflar varır
Nice ekşi yüzlünün, tatlı ruhu vardır
Mezarlığa bak, konuşanların suskunluğu vardır

Nice kişiler var ki neşeli ekmek yer,
Boğazına tıkanır da ölümü olur
Yine nice kişiler var ki çileli ekmek yer
Kevser başında gül yaprağına boğulur.




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Gül Yüzlü Gelin
Evlendiği gece, cepheye gitti yari
Susar, düşünür, bekler yanar anar gayri

Kar beyaz eli, tatlı dili, billur kalbi
İlk günden çok mu gördü yar sevmeye Rabbi?

Kar beyazından ak elbiseler giydiler
Beyaz atlarla gülen ölüme gittiler

Ölüm tarlaları kan revan içindeydi
Şehit olan yiğitler mesut biçimdeydi

Devrilen her fidan bir gözün bebeğiydi
Canlar, bedenler birer insan öbeğiydi

Bembeyaz kefenlerinden ruhlar çıkardı
Güvercinler gibi sonsuzluğa uçardı

Çakır ayazında karlar buza keserdi
Gül yüzlü bir gelin türküler bestelerdi

Hayat büyüsün kaybederdi hasretinden
Renkler siyahlara dönerdi mateminden

*******e ağlardı, yıldızlar sayardı
Şafaklara kadar gelecek diye yanardı

Gül yüzlü gelin, malını mülkü neylesin
Yarinden ayıranlar gün yüzü görmesin

Gelin, gönül mülkün viraneye döndürdü
Koca şehit, evlat yetim, ocak söndürdü

Gül yüzlü gelin ağlar da karalar bağlar
Gül yüzlü gelin, görenin yüreğin dağlar




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Gülüm
Nehir olsan da ak derim
Ateş olup da yak derim
Yalnızca bana bak derim
Böyle severim be gülüm

Fidansan yağmur olurum
İçim geçer hoş olurum
Yoluna kurban olurum
Böyle severim be gülüm

Yüreğim aşka düşürdüm
Aşkım gurbete götürdüm
Aklım sevda da yitirdim
Böyle severim be gülüm

Gülmesin bir gün kaderim
Bir değil, bin birdir kederim
Ölüm gelse de giderim
Böyle severim be gülüm

Ayrılık, sensizlik zulüm
Hasretten sonradır ölüm
Gün nedir ki geçer gülüm
Böyle severim be gülüm




Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Gün Geldi
Doğu ile batının hesaplaşmasında,
Doğunun yüzyıllar temsilcisi olduk.
Gün geldi, batıyı çiğnedik…
Gün geldi, batıya çiğnendik!
Gün geldi, durgun ve kızgın güneş altında,
Kıymetli hamle ve değerlerimizi kaybettik.

Orta Asya’nın ulu dağlarından indik,
Durmaksızın yürüdük zamansız ve mekânsız…
Anadolu ırmaklarından sular içtik,
Atlarımızı sürüdük batıya dermansız…

Gün geldi, dolu dolu yaşadık!
İslamiyet’te kendimizi, kendimizde İslamiyet’i
Gün geldi, heyecanlar içinde taşıdık!
Kılıçların kabzalarında en uzaklara adaleti

Gün geldi,
İslamiyet’in fikir ve hikmet kutbunda kat kat,
Ruhlarımızda sonsuza uzayan ışıklar yaktık.
Gün geldi, Her türlü nefis ve hakikat
Muhasebesinden uzak yaşadık…

Gün geldi, tefekkür adamı yetiştiremedik…
Gün geldi, batının madde çelmesiyle yıkıldık,
Gün geldi, davamızı, vecdimizi, aşkımızı taşıyamadık,
Gün geldi, ruhumuzu ve ahlakımızı kaybettik…

Gün geldi, Viyana önlerinden döndük,
Mücevherleri, kırık kılıç kabzaları,
Sorguçları, kürkleri, incili kaftanları,
Kırık top namluları, cins cins ölü atları
Çil yavrusuna dönmüş yeniçerilerle
Nice sayısız fırsatları
Anadolu’ya dönüş yollarında bıraktık…

Gün geldi, binlerce yıllık bir tarihin sahibi bu millet,
Şahlanıp mekânda kurtarsa da bu memleketi…
Gün geldi, silkelenip atamadı bu millet,
Ruh planındaki batıyla gelen illeti…


Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Güneşin Battığı Yerde
Sızar dallarından gecenin gölgesi
Duyulur uğuldayan rüzgârın sesi
Elemler içinde öyle yalnızım ki
Ağlar ruhum güneşin battığı yerde
*
Bağırır gönlüm duyuramaz sözleri
Söner de gider perde perde özleri
Düşer kalır kuyu bir yerde gözleri
Bakar gider güneşin battığı yerde
*
Şu gönülüm sever, yardan biçaredir
Ağu içer, baştan ayağa yâredir
Duymaz olur mecnun gibi avaredir
Umut biter güneşin battığı yerde
*
Ne başı bulutlarda bir yar bulunur
Yakın uzağa, uzak yakın konulur
Yürek yangınından şerbetler sunulur
İçip düşer güneşin battığı yerde
*
Gönül kıvılcımlarım ak şimşek gibi
Yar sevenin onuru hep tutsak gibi
Yıllarca anlatılır bir destan gibi
Söz edilir, güneşin battığı yerde



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Güzel
Tutulursam bırakma beni
Boynumu büktürme güzel
Ümitle süslenen bahçemi
Baharda döktürme güzel

Kadrimi bilmeyeceksen
Göz yaşımı silmeyeceksen
Candan sevmeyeceksen
Divaneye döndürme güzel

Bülbüllere güller uyansın
Yiğitlere güzeller yansın
Kalbim sana nasıl dayansın
Boş yere yandırma güzel

Gönlümü dermeyeceksen
Saçlarını sermeyeceksen
Ömrünü vermeyeceksen
Dudağını öptürme güzel


Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Haber Gelmeyince
O sevgisiz hiç yaşayamaz
Hayat yükünü taşıyamaz
Döker geriyi toplayamaz
Yârinden haber gelmeyince
*
Yârin haberi gelse kanar
Gece gündüz adını anar
Dumansız ateşlerde yanar
Yârinden haber gelmeyince
*
Goncaları solar açmadan
Yavrular yuvadan uçmadan
Hayat canı alıp kaçmadan
Yârinden haber gelmeyince
*
Mektubu gelsin diye bekler
Anar da günü güne eker
Düşer de kalkar, kalbi tekler
Yârinden haber gelmeyince
*
Hasan çokça söyler sözünü
Hep o, sağlam eyler özünü
Hasret bürür iki gözünü
Yârinden haber gelmeyince



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Hasretindeyim
Ararım seni
Sorarım seni
Sararım Seni
Hasretindeyim
*
Hecemde sen
Gecemde sen
Hücremde sen
Hasretindeyim
*
Hülyamda sen
Rüyamda sen
Dünyamda sen
Hasretindeyim
*
Gözümde sen
Gönlümde sen
Özümde sen
Hasretindeyim
*
Yazımda sen
Kışımda sen
Aşkımda sen
Hasretindeyim



Hasan Kocamanoğlu

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:01 PM

Hatay
Fransız’lara karşı her neferi, bir siperdi
Sınırları çizen, al kanlarıyla çizerdi

Hatay yaralıydı, ayrıydı ana vatandan
Hoş bir sada kaldı sana, güzellik atandan

Gökyüzünde ay yıldızlı bayrak dalgalanır
Sana gönül koyanların yüreği dağlanır

Dünyada bir başka dengin de yoktur hiç senin
Yüzü güler, gönlü bir hoş olur, hep sevenin

Antakya kültürlerden bir miras sunar sana
Huzur, barış ve mutluluk daima yan yana

Amik ovan uzanmış hep yatar sere serpe
Kırıkhan nazlı gelin, Kumlu daha çok körpe

İskenderun`da güneş batar, sular kızarır
Belen yaylaya, Arsuz’un hep güneşe hazır

İs demir ülkeye çelik halatların serer
Dörtyol ve Erzin yaz kış narenciyeler derer

Hassa’nın insanı hastır kendi adı gibi
Güzel üzümleri sunar, hep bal tadı gibi

Samandağı denize bakar, bakar evhamlı
Uzanır Yayladağı, Altınözü, Reyhanlı




Hasan Kocamanoğlu


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:11 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.