www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Hüsrev Hatemi (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144369)

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:15 PM

NEYLERİN ÇAĞIRDIĞI

Duyuyor musun noktalığımızı?
Evrende.
Noktalar, noktalar, noktalar
Ve seçilmişliğn
Bende.
Daha fazla seninleyim, ben uzaktan uzaktan
Duvarlar berisindeyiz böyle
Yakınır mıyım ayrılıktan?
Ruhlar öteden beri yalnız kim anar sevgiyi,
Beden mi?
Kim en mutlu anlarda hıçkıran içimde O mu?
Sen mi?
Yalnızlığımızda gülümsedik ve avunduk,
Tek tek bulamadığımız mutluluğu sunduk birbirimize,
Daha eskiydi kişinin mutsuzluğu.
Yüzü kırışan denizler dibinde oralı olmuyor karanlık,
Sevmiştik yüzeyden yüzeyden,
Ve bir anlık.
Bir od yaktıydık gönülde
Söndü ne yazık...
Oysa gönülde od yakmak da ne?
Gönlü oda yakmalıydık.
Haykıran ben miyim şimdi sessiz?
Daha bestelenmemiş türküleri,
En uzaktan uzaktan;
Daha fazla seninleyim
Ben uzaktan uzaktan.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:15 PM

Ilgaz'da

Uğultu, dağ başına kadar izlesin beni,
İzlesin beni uğultu doruğa kadar,
Her biri bir ses perdesiydi, çevremdeki insanlar...
Saz semaisi sussun şimdi;
Öyküler ilginçliklerini yitirdiler,
Ümit ise, geçerliğini...
Uğultu, dağ başına kadar izlesin beni,
Dallar, çiçekler ve sarp kayalar
Beni devralmalılar uğultudan,
Beni devralmalılar, orada, dorukta.
Duyduğumda hep yogun bir derde
Dönüşen besteyi istemiyorum..
Fakat orada, ilerde, dorukta
Uçurum aşağı, kısa yolculukta
Duyulsun isterim saz semaisi
Bulutun akı ve göğün mavisi
İçinde dağılıp yokolsun o da...
Tükenip de sona erince ömür,
Kişinin bestesi O'nunla ölür.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:15 PM

Vurgun

Sonbaharlar, son bulmadan ardarda
Ardarda hüzün daraltır yürekleri,
Dağlar yürekleri kızgın temreni aşkın,
Eski mızraklarsa, hep mahzenlerde..
Mahzun ve sevinci tanımadan ölmüş,
Yüreklerle dolu mahzenlerde..
Sonbaharlar, son bulmadan ardarda,
Ardarda hüzün, zincirleme...
Ardarda kırgınlıklar ardarda.
Süregelen bir durum degildi ki mutluluk
Sürüp gitmedi de,
Ha evet sürüp gitmedi sonlandıydı
Keder ise zedelenmez bir tabaka içimizde,
Yüreğimiz onunla sırlanmış.
Böylesine kirlenmiş bir dünyada,
Hançerlenmiş sayılabiliriz tek tek
Vurgun yedik ömrümüzün derin yerinde
Kargışlar kar gibi yağar ve karanlık,

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:15 PM

Karakavak (1)

Kıyıda tahammülfersa çay bahçeleri,
Sıcak ve güneşte parlayan semaverler
Bu olmayacak..böyle gitmeyecek bu
Çoraklaştı bayırlar, çoraklaştı her yer
Ancak hatırlar gibiyim çiçekleri....
Bu uğultudan nasıl ayrılır kederim?
Savrulurken tipi kent üzerinde kışın,
Keder de savrulsaydı ya..Hayır bilirim onu, kalır
Savrulmaz bilirim beni kül eder keder
Uzakta çay bahçeleri yerde çerçöp
Gittiğimin farkında olsaydı eğer,
Yeterdi bana.beklemiyordum özlenmeyi

Ne kanıt istiyorum şimdi ne bir yorum
Derin bir keder şimdi sadece duyduğum
Unutulmuş tren istasyonlarında ağaçlara
Benzemek degildi hiç dileğim.....
Mahzun saksağanların konuk olduğu,
Bir karakavağım şimdi,
Kentte tahammülfersa çay bahçeleri,
Oturmuş denize bakan insanlar.....
Burda Unutulmuş bir Sultan Aziz İstasyonu,
Ben, demiryolu yanında bir karakavak
Nergis ve lale tarlalarına hayli uzak.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:15 PM

Karakavak (2)

Kimse kimseye doymadı ki, herkesi herkesin
Herkesi herkesin elinden aldılar
Böyle söylemişti o zayıf,
Avurtları çökük ve parlak gözlü,
Siyahlar giyinmiş, siyah çoraplı hanım...
Böyle söylemişti gıcırtılı
İçimi üşüten sesiyle
'Burada bir Nevin Hanım vardı degil miii?
Sonra iki kızı ve kendisi,
Zaman geçti ve öldüler degil miii? '
Boğazım kurumuştu sessiz,
Bir çığlıkla uyandığımda
Hemen kayboldu zayıf Hanım
O zaman dokuz yaşındaydım
Şimdiyse bir karakavak

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Karakavak (3)

Gece, aranıyordu yine arıyordu sızacağı ruhlara yol...
Ruhlar olmasa Gece nedir ki?
******* nedir ki...hepsi geçicidir...
Vurulmaktan korkar gece...bu sebepten
Vurur İnsanları canevinden evlerinde...
Vurur insanları tarlalarda, ormanlarda
Vurur insanları otoyolda bulvarlarda...
Gece ülkesinde soluk daralabilir,
Gece yaraları en onulmazı yaraların.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Karakavak (4)

Bir ney sesiyle hıçkırık,
Karışık...
Edirne yolunda tipi,
Önce serpen, giderek yoğunlaşan kar
Ölüm yine salınıyor sekerek
Ah Ölüm, Ah Seeen, boğazına dursun ham çökelek
Sen Edirne, sen neşeli günlerimde bile...
Hüznü kulağıma bağıran diyar...
Uzakta tahammülfersa çay bahçeleri...
Kenara yığılmış ve örtülü
Yaz mevsimini bekleyen masalar
Benim beklediğim gelmiyecek ve ayrıca
Beni de bekleyen yok

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

İstanbullu Zweig

İkinci Dünya Savaşı yıllarını yaşamış,
Ne kuş var ne kedi ne köpek çevremde...
Beyazıttaki çınar,
Ve Üniversite kapısı da olmasa
Kendimi Kamerde bileceğim.
Mecidiyeköy dutlukları çoktan
Ezelî Arşivde yer aldılar
Ve Beyazıttaki Çınar
-Hatıra-i celâdet topunu görmüş olarak-
'Burada bir de havuz vardı' diyor
Ben ise Zweig'ın Viyana'yı,
Petropolis'ten özlediği gibi
Eski İstanbul'a Petropolis kadar uzak
Yeni İstanbul'da,
Eski İstanbul'u özlüyorum.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Grili Çocuk 6 (Dönüşü)

Gümüş tebessümün, güneş başınla
Plaket ve altın kupasın sanki.....
Kalbimdeki keder sultanının,
Cülusunu tebrike gönderilmiş.
O müstebid sultan görünce seni
Tahtına daha bağlanıyor inan ki!
Hep bu ânı beklemiştim,
Fakat gider misin Çocuk?

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Postnişin

Füsun ki, gözlerinin postnişini o idi,
Kederdir yüregimin degişmez postnişini
Kırmızı mavi deniz karardıgında akşam
Yüregim zaten soğuk, çek yalnızlık! Elini
Birazdan görünecek o çatık kaşlı adam,
Ve serbest bırakacak anıların selini....
Karda soğuk kokardı paltosu Peder Bey'in
Soğuğun da kokusu mu olurmuş? Demeyin
Babalar paltolardır, siyah, gri, lacivert
Her pederin pederi kendi yüreğine dert,
Her anne yüreginde kendi annesi anı,
Bilinç okyanusunun köpek balıklarıysa,
Parçalar anılara biraz derin dalanı
Suç bende biliyorum, hep orda kalmalıydım
Sandık odasında hiç geçmezdi belki zaman,
Yaşardı Fevzi Paşa, yaşardı komşu Hanım,
Denizde mayınlara aldırmazdı Chamberlain
Füsun ki, gözlerinin postnişini o idi,
Kederdir yüregimin degişmez postnişini
Ey Keder! Yüreğimin degişmeyen konuğu,
Seni bazan unuttum, yalancı bir coşkuyla
Fakat neşemin birden kesilince solugu,
Beni süzüp durursun, alaycı bir kuşkuyla
Kalbimde sana yer yok! Çek yalnızlık, elini
Kederdir yüreğimin değişmez postnişini

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Non Dolet 4

Terket kederi çürüyüşe ey yüreğim!
Toplanmasın ürünü, sürünsün tarlalarda,
Sürünsün ürünü ayak altında;
Kalsın tarlalarda keder...
Ay doğsun gece üstüne tarlaların,
Ay doğsun, Ay doğsun...
Evet Ay doğsun,
Ay hep böyle üzerimde dönse...
Sevgi kalıcı, İnanç kalıcı,
Çürüyen sâdece bedense,
Terket kederi, çürüsün ey yüreğim.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Son Sitem Rubaisi

Ölüm'ü muştulamana gerek yoktu
Yakınlığını biliyordum onun,
Yüreğimi neden muştalayıp durdun?
Çoktan beri yastaydı ve yorgun......

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Non Dolet-3

Gesi bağlarında dolanıyor
Ve yitirdiklerimi, yitirmediklerimi,
Aranıyorum...
Çünkü insanlar arasında engel,
Yalnız dağlar değildir;
Bazı anılar, bazı ölülerle sağlar,
Göz önündekileri bile
Ayırabilir bizden.
Gesi Bağları, bazan Taksim
Bazan Limmat kıyıları,
Bazan Berlin veyâ başka şehir,
Olabilir...
Ben bugün beynimin Gesi bağlarında,
Bir tek selâmına göneniyorum;
Selâm geliyor arasıra Ölümden,
Senden bir ses geldiği yok.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Non Dolet-2

Günlerin gözeneklerinden süzüldü,
Bir masal, öte yana geçti
Masalın bile inanılmazıydı,
Masal da degil belki'Hiç'ti....
Demek bu kadar sürecekmiş 'Büyü'
Ey 'Acı'çekil köşene ve uyu
Geçmişler olsun'Yürek Kadırgası'
Fırtına dindi ve göründü Kıyı

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Non Dolet

Keder bir fener gibi döner *******i,
Ve bezgin seher gelir ardından
Her tanışmayı bir ayrılma say;
Her doğum bir ölüm habercisi
Kavuştuğumuzda ayrılmıştık bu kesindi,
Her güne ayrılığın korkusu sindi
Gerçeği bilmeyen yüreğimiz,
Hep yeni tanışmalara gereksindi...
Her kavuşmayı bir ayrılma say
Karanlık umutsuzluktan geçene,
Tek mum ışığı çırağan görünür,
Oysa iyi bilinir ki dönüş yolunda
Asla çırağan yoktur...
Çok sayıda şâm-ı gariban yaşanır,
Nice yaman acılar çekilir ve bir gün,
Sızılar acıların yerini alır,
Yürek kederli bir sevinçle anlar
Acının yok olduğunu artık.
Her kavuşmayı bir ayrılma say;
Keder bir fener gibi döner *******i,
Döner ******* keder bir fener gibi,
Ve bezgin seher gelir ardından...
Her kavuşmayı bir ayrılma say;

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Edinburg Şarkısı

İzleri acıların silindi mi?
Silindi mi yarıklar tarlalarda
Yağmurlarıyla yeni acıların
Sırası gelen yeni yüreklerde
Yeni acılarla yağan yağmurlar
Yarıkları kapatmış mıdır onlar?
Sevgiler sıradan mıydı sanmam...
Kutlu günlerde ümitlerle doğan,
Sevgilerin yok olması bizdendi,
Biz yele verdik;
Sır oldu sevgiler, sele verdik...
Savrulan yeleleriyle sevgileri,
Süvariler ufka bakardı sessiz;
Sonra karanlık yüzlü atlılar,
Yağmurlar kaybetti izlerini,
Tarlalarda yarıklar kapanmıştı...
Yeşerdi yöre, sonra bir süre,
Geçti.
Sevgi savruluyor yel önünde yine,
Gün bitti bize göre değil yarın,
Yarın bize göre bir gün değil!
Sanırım ki bizim yürek yarıklarını,
Yeni yağmurlar değil
Ölüm kapatacak artık

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:16 PM

Tuna Kıyılarında

Uzak kentlerde, gözler... birlikte götürülen
Sıcak ya da soğuk bakışlı gözler,
Bakmağa başlayınca ruhumuza...
Anılar yüklenir kadırgalara
Korsanlı ve tehlikeli denizlere,
Gönderilirler ve dönmez çoğu.
-Dönmemelerini biz istedikti-
Bütün girdaplara sebep kendimiz...
Sevgiler Tanrıdan armağan ise,
Kavgalar sâde bizim eserimiz;
Girdapları, siyah giyinmiş biri,
Sordu bana, döndü ve dinlemeden,
Cevabını duymak bile istemeden,
Düğün derneğe koşar gibi
Duygudan yoksun bir diyâra,
Bu cümleyi bitirecek fiili bile
Yanına alarak birden...
Ölüm acıların son buluşudur
Ölümün güzelliği bundan
Ölüm, sevgilerin de son buluşu,
Burada ölümün korkunçluğu...
Son buluşudur acıların ölüm
Bunda güzelliği ölümün
Son buluşudur Sevgilerin ölüm
Ölümün korkunçluğu burada
Burada ölüm acıların, çirkinliği
Son buluşu sevgi ve ölüm
Her yerde girdap, hayatımızda da...

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Zerrişte

Uzaklarda olman daha iyi
Kangurular ve koalalar gibi
Uzaktan, haziran günleri gönderirsin,
Yakındansa dolu, kar ve tipi

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Yıkıntı Ve Çöküntüyü Yaşamak

Başta,sevinç getirir kısa süre
Ortada ve sonda yıkıntıyı yaşamanın
Adı,Aşk'tır
Hatta geriye sarıp da kaseti,
Bir ömür dolduran coşku ve haseti
Ve yaman bir çöküntüyü yaşamanın
Adı,Aşktır

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Gelişi-Gidişi

Aniden,habersiz çıkagelirdin
Seçkin sevinçler içinde belirdin
Birdenbire,sessiz çıkıp giderdin
Deprem gibi derin vuran Keder'din
Hüsrev Hatemi

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Kuşku-Sevgi Dönüşümü

Kuşku Acı'ya dönüşürdü hep
Acı da her zaman yine Sevgi'ye
Kuşkular zehirleştiği zaman
'Sevgi var' diye ısrar niye?

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Sevilen Hiç ölümlü olmamalı

Sevilen hiç ölümlü olmamalı
Kader ona zulümlü olmamalı
Zaman, O'na dokunmadan geçiver
Kimse ondan alımlı olmamalı

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Zaman O'na yıl yazmamış...

Zaman O'na yıl yazmamış,silmilş
Ne zerafet,ne eda eksilmiş
Demek ,Zaman sandığım kadar zalim
Ve güzelden anlamaz değilmiş

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Barışma Rubaisi

Sönmüş sanılan ışık, bir anda parlar
Dostun sesi, tekrar sevinç ısmarlar
Bir buzlu soğuk sisli bulut, nur kesilir
Kuşlar ötüşür yerde erirken karlar

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Tükenen Kalblere Rubai

Aşk var sanıyorduk, bu ne boş ümitmiş
Aşk, sadece eski çağlara aitmiş
Birçok kişi yıllar yılı beklerken onu
Kalbler boşa çarpmış ve ömürler bitmiş

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Aklın yenilgisine Rubai

Ben sana çok dualar yolladım
Gücümce hamd ve senalar yolladım
Sen bana akıl-fikir vermiştin
Suç benim Rabb'im ,Ben çuvalladım....

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Madeni Yürek Rubaisi

Yüregin:madeni ve sert
Sevgin:güçsüz ve cılız
Sevgim:yürek acıtan bir dert
Sevgin senin ezdiğin bir filiz

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:17 PM

Boş Ümit Rubaisi

Aşk neydi ki...Bir hayaldi,yahut Düş'tü
Bir sırça kadehti aşk,elimden düştü
Yıllarca yüreklerde vefa ummuştum
Birden görüverdim ki,yürekler boştu

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Türk Dilinin En Büyük Şairine Rubailer

I

Yunus ki bu toprakta açılmış gülmüş,
Bir dem o da ağlamış, avunmuş, gülmüş.
Esrarını aşkın bize açmış bir bir,
Susmuş ve o esrar yeniden örtülmüş.

II

Yunus ki nergisde güler, gülde kanar,
Kırlarda gelincikte onun bağrı yanar,
Toprak onu bir baharda almış sanırım,
Her yıl bunu tekrar merasimle anar.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Başka Dünyalar Rubaisi

Dünyan,başka gezegende,başka bir yer...
Dünyandan Dünyama bir an ses ver
O mutlu an sona erdikten sonra
Beni bir Kara-Deliğe gönder

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Teselli Rubaisi

Uzaklığın:Acı'ya yeterli
Yakınlığın Teselli'ye yetersiz
Acı,ortada ve kesin gerçek
Teselli,imkansız ve yersiz

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Sevgi Rubaisi

Sevgi,acıyı öğrenmektir
Tüm bencilliklerden iğrenmektir
Bir özge kurbanlığa olup talip
Her an,her saniye doğranmaktır

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Yaykur Tarih Dersi

1800’ler ile 1930’lar arasında,
Bazı Anadolu ve Rumeli kentlerinde
Yaşayan bu kavme dair
Pek az belge var elimizde. Bildiğimiz:
Kamış kalemlerini sevgiye batırıp,
Mührelenmiş kâğıtlara içirdiler;
Ney üflediler, tambur söylettiler,
Birçoğu muhabbet mülkü sultanına esir idiler.
Uysal ve sessiz yaşadılar, burası kesin,
Her talepte ibrâzı mecbûri aylık seyahat varakalarını,
Memur efendilere göstererek,
Meselâ Pendik’e Samatya’ya,
Dağılırlardı akşamları.
Frenklerden sevgi beklemeden,
Severek Fransızca çalıştılar.
Son derece hayretlerini muciboldu
Batıdan gelen her haksızlık;
“Niye hukuk-ı milel bizim için mer’i değil?”
Onların redingotları siyah- yeşil
Önceden söyler gibiydi siyah topraklarının,
Üstünde bitecek otları.
Ne oldular onlar, neden gittiler?
Bizim duymadığımız bir sayha mı işittiler?
Şairlere göre onları Gülcemâl
Bir defaya mahsus olmak üzere
Gemiler geçmeyen
Bir ummâna bırakmıştır.
Bu kadar unutulacaklardı demek,
Niye yaşadılar sanki?
Niye verdiler uygarlıklarının
O sırlı dokusuna emek?
Ve onları izleyen kavim,
Genellikle iyi asker veyâ muallim,
Millî bayramlarda heyecanlı,
Yaşadı ve çabuk çekildi şimdi yok.

Sistir o günleri canlandıran...
Tophane’ye sis bastığı günler,
Seyrisefain idaresi önünde
Sisten bir Rıza Bey çıkar ve sorar
Ne zaman gemi kalkacağını,
Hiç gitmeyeceği Napoli’ye
Muallim Feyzi’den Farisî öğrenen
Mekteb-i Sultani talebeleri
Tırmanırken Kadiriler yokuşunu
Sorar Rıza Bey nerde Napoli?
-İtalyan padişahının şehri-
Devran çarkını tersine çevirmeli,
Önce ölmeli, sonra görmeli.
Çok geçmez dağılır sis ve duman,
Yalnız sistir o günleri canlandıran

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Çocuk Rubaisi

Önünde sonunda, sen bir Çocuktun,
Us ülkemi nasıl becerdin, yıktın......
Kendi kendine oynasaydın ya!
Ah çocuk neden karşıma çıktın?

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Yaykur Cebir Dersi

Büyüyle büyümüş gibisin;
Sesinde suların serinliği,
Tenin gül üzerine çeşitlemeler.
Migroslar-dolmuşlar arasında,
Hayâl varlıklardan birisin.
Buğulu sıcak ormanlarında gözlerinin,
Çocukluğunun tarzanları
Öfkenin arslanları,
Ve ürkekliğinin ceylanları gizlenir.
Büyüyle büyümüş gibisin,
Ümitle emeklemiş yürümüş...
Fakat bir müsavi işaretidir ki ölüm,
Seni de taşımağa hazır
Denklemin öte yanına.
Bunu başarınca müsavi işareti;
O zaman...
Ağlayış ve çok figan!
İz kalmayacak ceylanlardan,
Arslanlardan da.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Beyazıt'ta Kış Pazarı

Ten tortusu topraktadır
Cân neden damıtıldı ki...
Üstelik uçurdun gitti.
Garip imbiksin ey ölüm!
Bahar seni buhar eyler
Hayat çökertir toprağa,
İmbikten üstün imbik mi?
İstanbul’u damıtan kim?
O da öte yana geçmiş...
Sarıgüzel yangını mı,
Oldu bunun başlangıcı?
Sen ey ölüm kırlangıcı,
Konar gibi yaparsın da;
Yüzümüze bir değersin,
Sonra beklenmedik anda,
Alıcı kuşa dönersin.
Sevda sahip çıkmaz bize,
Bizi ölümden saklamaz;
Üstelik ihbar da eder
Sazlar, susmasanız şimdi,
Bir rind gibi karşılamak
Güzel olacak zâlimi.
Oysa, buna da bırakmaz,
Felç, prostat ve siare...
Tekrir-i müzakere mi...
Görüşme yinelemesi
İstemeliyim Tanrıdan,
-Yeni Elest kurultayı-
Tanrıya demeliyim ki
“Seven, ölmeli mi seni?”
Kaygusuz’un Filibesi
Onu aşkla seven kimdi?
Bu sözü kim anlayacak,
Kimler kimin kurbanı ki?
Garip imbiksin ey ölüm.
Ey ölüm garip imbiksin!

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:18 PM

Yine de

İç-dünyama İsviçre misâli
Yeşiller ve göller yarleşmedi.
Hangi kalıtımın ürünüyse,
İç-kentimde bir iki yaşlı kedi...
Çamurlu kaldırımlarda;
Dolaşır akşamüzeri.
İnsanların paçaları çamurlu,
İhtiyarların cebinde bir yumak sicim,
Ve en fazla bir elli lira.
Bir de paslanmış bir çakı.
Kadınlar ne leyli ne de güzel
Fakat ince ve saf yine de.
Hafif kamburu çıkmış kazaklı kızlar
Nemli ve kızarmış burun uçları
Gelecek günlerin hayâlini kurar.
Tek olağan dışı güzellik bu kentte
Koca kafasıyla Hindistan’ı anan
Bir fil bir de sükûti-devenin,
Süpermarketlere girmesidir.
Saygılı ve düşünceli her ikisi de.
Sen varsan ey yâr, ümit de var
Gözlerinde gizi güzelliğin,
Aman saklı kalsın saklamalısın,
Sarıp sarmalayıp sandıklamalısın.
Bekle ki bekçiler ihtiyarlasın
“Memlekete gettü” desinler de sen;
O zaman sandık-lekeli gizler
Bir de ben ve derinleşmiş izler,
Sürülmüş tarla kokusu yüzümde,
Sana doyasıya nazar edeyim.
“Geç oldu artık ben de gideyim”
Deyince ben, bu hikâye bitsin
Ve yeni bekçiler de benim için
Memlekete gitti diyeceklerdir
Deve ve Fil hemen gözden silinir.
Sen benim gözümde kalansın
Yine de.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:19 PM

Çarşıkapı Yazıtı

Felek, esbab-ı cefâsını bile toplamıyor;
Ciddiye almıyor ki bizi...
Devrilmiş anlatacak çınarlar,
“Yediyüzyıl süren hikâyemizi”
Buz gibi bizler ve sizler,
Yürekleri kaplamış buzlar,
Çocuklarımız buzlar arasında,
Ateşli kinler üretiyorlar.
Isınmağa yarasın da...
Diye mi düşünmekteler?
İki anlamıyla da horlayarak,
Tarihimizin ve günümüzün,
Nöbetini tutuyoruz;
Haydar Paşa’nın gelini mi olur,
Antalya’da mutlu Felemenkliler mi,
Ne söylenirse yutuyoruz.
Yarınlar bizim demek için,
Günler de bizim olmalı;
Sade zaferleriyle değil
Yenilgileri ve yaslarıyla,
Dünler de bizim olmalı.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:19 PM

Nefret

Kimse öğretmemişti sevgiyi,
Nefreti, senden öğrendim.
Bir çocuğun ilk haykırışı gibi,
Bir çığlık attı kalbim,
İşte
O gece,
Nefrete
Doğan bendim.
Bendim o gece nefrete doğan...
Ve bir zamanlar ne kadar sevdiğim,
Gözlerine hiç acımayarak
Seni içimden kovan bendim.
Artık benden özlemin şiirini değil,
Artık benden sevginin şiirini değil,
Nefreti dinlersin bu yeminim.
Zilli tefi ve düdüklü testisi gibi Eyüp'ün,
Hem eski hem yeni bir oyuncak kalbimde,
Sana olan kinim.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:19 PM

Rübai

Yoğun sevgide Ben’im suçum yok;
Dış dünyâdan, Sen’den geliyor bu...
Yoğun acıda Sen’in suçun yok;
İçimdeki Ben’den geliyor bu...
Fakat, diniyorsa bu acı bazan,
İçimdeki Sen’den geliyor bu...


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:10 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.