![]() |
Mektuplar-205 08/08/0001
Hayatlar uzaklaştıkça böyle yazılanlar çoğalıyor Yazılarda yaşanan hayatlar Okudukça yaşlanıyouz ve bildikçe daha da azalıyoruz bu zaman denen alim gibi Masum Elmas Gül |
Mektuplar-21 15/12/2005
Zaman. kıyamete beş kala. Canımda hummalı bir çalışma. Ruhum yerinden çok uzaklara taşınmış şimdiden; bedeninde. Gittikçe daha da yaklaşıyor gülüşün. Sesin daha da çoğalıyor düşler ülkesine. Kıyamete daha bir güzel oluyorsun. Zaman, kıyamete beş kala. Gözlerindeki özlemler gibi her şey. Gerçek ve hayalin inanılmaz gücü. Ben ve sen. İkimiz.kime söylesen inanmaz. Sadece ikimiz biliyoruz. İkimize beş kala. Birbirimize dü şeş gelmeye. Birbirimize düş eş olmaya. Hayalimizin ötesinde bir yerdeyiz. Onun da ötesinde. Asaletinin aslında duruyoruz. Yoksulluğumuzun en zengin yerindeyiz. Kutsallığının en mahrem yerindeyiz. Kime söylesek inanmaz. Sadece ikimiz biliyoruz. En mavi rengini giyinmiş zaman. Hiç bu kadar güzel olmamıştın ömrünce, biliyorsun. Hiç bu kadar çocuk olmamıştın. Oyunlarımız bu kadar masum olmadı bugüne kadar. Hiç bu kadar kadınım olmamıştı hiç kimse. Kıyamete beş kaldı. Tarihimizin en can alıcı vakti o vakit. Cennetin bütün meyveleri etmez öpüşün kadar. Hiçbir kokusu varamaz seni kokmaya. Zaman, kıyamete ellerin kaldı. Ve ben. Sen olmaya az kaldım. Kime söylesek inanmaz. Sadece ikimiz biliyoruz. Masum Elmas Gül |
Mektuplar-22 16/12/2005
Yorgunum. Özlemini yorulmaktan yoruldum. Özlemin. Yanaklarıma döşenmiş mayınlar gibi. Her an içimde bölünen binlerce atom. Ağlayan milyonlarca çocuk. Bir afet özlemin. Hiçbir gecesinde olmadın daha ömrümün. Hiçbir sabahında gülüşün yok. Ellerin, kokun, nefesin... hiçbir dokunuşun yok daha. Onca asırlar içinde. Bir tek anı bile yok dokunuşmamızın. Gel artık. Tenime uzan. Uzadığı yeter bu kadar bu ayyaş sensizliğin. Ört şu kahrolası yalnızlığı. Seni ölmek istiyorum artık. Yokluğunda yaşamak yeter bu kadar. Bu kadar ayrılık. Adem’den çok ayrıldım. Havva’dan çok uzaklardasın. Uzadığı yeter bu kovuluşun. Gel ört şu damlayan yerlerimi. Kapat şu kahrolası hasret yolunu. Ne kadar çağırsam da gelemezsin, biliyorum. Ne kadar gelsen, yetişemezsin şimdi. İkimiz de orda yürüyoruz. Başkalarının çizdiği yolda. İkimiz de yorgunuz. İkimizde de kıyamete kıyamet var. Ne kadar çağırsan da kendini bana, Gelemezsin, biliyorum. Ne kadar açık olsa da yalnızlığımızın üstü. Ne çok yağsa da üstümüze yağma gülüşler. Gelemezsin, biliyoruz. “Sadece ikimiz biliyoruz.” Beklemek kalıyor bize düşen. Asırlık duraklardan asırlık duraklara. Koşarak beklemek. Bir tek bize ait olamıyor hiçbir resmimiz. Kimse kimseye ait olamıyor ikimiz kadar. Ve bekliyoruz. Kıyameti beklemek kalıyor bize. Bekliyorum. Yorgun. Yaşamın bana ait en güzel yerinde. Ruhumun en pak elbiselerini giyinip, bekliyorum. Dilimde ilk sesim. Yanağımda birkaç mavi gülüşün. Bakışlarımda gözlerin. Bekliyorum seni. Yorgun. Geldiğinde bütün kıyametler kopacak. Evreni mavi bir toz bulutu kaplayacak. Ve herkes kalmayacak. Sadece ikimiz. İlk dünya. İlk aşk. İlk buluşma. Ben ve sen. Sadece ikimiz bileceğiz. Masum Elmas Gül |
Mektuplar-235 18/10/0001
Ne çok yeni yerlerimiz var şimdi saçların üstünde kokuyan huzurum ardından göğsümden boynuma doğru sarmaşık duran başından sonra öyle çok yerimiz var ki şimdi yeni senden hemen sonra kanayan kanayan kanayan Ne olurdu sanki bu ülkeden ben eksilseydim ya da ondan sen ya da ikimiz de bu küçük numara dünyadan Masum Elmas Gül |
Mektuplar-236 19/10/0001
Herkes gitmek'i yazıyor ama giden sensin Herkes ben Masum Elmas Gül |
Mektuplar-237 20/10/0001
Demin burdaydın şimdi Masum Elmas Gül |
Mektuplar-238 21/10/0001
Ne kadar bilemesek de saatini ölüm kurulu bedenimizde ve o azap çalmadan dönülmeli bütün gürbetlerden çünkü saati geçtimiydi dönüşü olmaz gıkımız çıkamaz artık Dön gel Masum Elmas Gül |
Mektuplar-239 22/10/0001
İnsancıklar ülkesi dünya onca kalabalık kimsesizlikler yollar araçlar kanat ve uzak gurbet Gurbetler diyarı dünya en çok özgür ve en yok Bize göre değil evet Masum Elmas Gül |
Mektuplar-24 18/12/2004
Geliyorsun. En çok beklediğim. En çok gelenim. Geliyorsun. Kucağında binlerce sarılış. Ellerinde mavi dokunuşlar. Ve bakışlarından zemzem suyu akan gözlerin. Geliyorsun. Bu halimle. Bu halimizle geliyorsun. Bekliyorum. O yağmurları bıraktığın yerde. Ayaklarım çamurlu. Sırtım ıslak. Titreyen ellerimde binlerce gül. Geliyorsun. Bekliyorum. Gözlerimi kapatmış bir sabırla. Ciğerlerimi yerine takmış bir sükunetle. Yaradılışımızın ilk hesabıyla bekliyorum. Sevdayla ve emekle. Asaletinin ışıyan tarafındayım yani. Gelişini bekliyorum. Gidişliliğimi öldürüyorum. Dönebilirliğimi parçalıyorum. Tek’liğini çoğaltıyorum. Sadece’liğini sokuyorum ayrılığın gözüne. Gelişinle helallıyorum bütün dokunuşlarımı. Geriye alıyorum sana ait kaybettiklerimi. Mahremiyetimi paklıyorum yeniden. Seni bekliyorum. Geliyorsun. Söz bitiyor. Adımlarına kilitleniyor bütün bakışlar. Sesler bakışlarında donmuş. Saatler kıyamete yanaşamıyor. Her şey asılı duruyor zamanda. Sen geliyorsun. Her şey o an ölü. Kainat dize gelmiş. Savaşlar durmuş. Çocuklar emzirilmiş, oyunlarda. Gelinlere duvak tutuyor kızları. Tarih bir Ömer zamanı. Bir Selahaddin görmüştü bu anı. Bir de sadece ikimiz biliyoruz. Her şey ters o an. Geliyorsun. Yer gökte. Gök yerde. Bir Nuh görmüştü. Bir de sadece ikimiz biliyoruz. Tarih ilk insan zamanı. Bir Adem görmüştü. Bir de sadece ben biliyorum. Bir Havva görmüştü. Bir de sadece sen biliyorsun. Geliyorsun. Bekliyorum. Geliyorsun. Ve. Görüyorsun. Kıyametin ilk saniyeleri. Beni gördün. Gerisi yazılamıyor. Sadece ikimiz biliyoruz. Masum Elmas Gül |
Mektuplar-240 23/10/0001
Günlerden yine Minertesi saat gözlerinde 04:48 gök parçalı bulutlu ama güneşli olmak zorunda Ezan okunuyor teninde ibadet vakti dualar kalbine az kaldı sabah oldu akşama çok var saat yüzünün 5:51'i saat seni seviyorum saat günaydın saat iyi ki varsın saat seni çok seviyorum Masum Elmas Gül |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:50 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.