![]() |
Mavi
Fırtınalı bir savaşın yorgun bıraktığı gözlerde, Saklambaca dönen hayatlar oynaşırdı sayısız. Avuçlarına her dokunuşunda parmak uçları, Rengin serinliği akardı, Kendi bedeninin gölgesinden kayıtsız. Yorgun bir mavinin maviliğinde başladığı hayata, Acı bir gülüşle dökülen o bir damlasında, Soldu gitti şimdi her şey bir vefasız. Ali Arslan |
Mavi Dondurmalar Ülkesinde
Bize mavi dondurmalar ülkesinden Üşüyen bebeklerin ağlamalarını dinletiyorlardı Konçerto çalınırken piyanosundan Hafif hafif Parmakları tuşlara değen bir kadın Oldukça naif Süzülen bir kuğu gibi salınıyordu Bir o yana bir bu yana Bir bahar ülkesinde Martılarla kanatlanıyordu adeta denizin üstünde Musikisiyle dönerken kendi iç aleminde Bir adam bir kadını düşlerinde Nasıl hayal ederse Bir masal nasıl kurgulanırsa ve o hayalin gölgesinde Mavi dondurmalar ülkesinde Üşüyen bebeklerin ağlaması gibi dökülüyordu her şey içimize Şimdi buza kesmiş bir hüzün Nağmelerin sıcaklığında bir uzayıp Bir kısalarak Erimiş birer damla göz yaşıydı yüzünde kadının süzülen Adam Oturmuş kıyısına denizinin Balık sürülerinin kaçışmalarına dalmış Gidiyordu. Mavi dondurmalar ülkesinde artık Üşüyen bebeklerin sesleri yoktu Hiç duyulmuyordu Musiki Kendi ölümüne koşan bir yangın aleviyle Tuşlarına dokunan kadının Parmak uçlarının kavuran sıcaklığında Adeta Büyülenmiş kalmıştı bu mavi dondurmalar ülkesinde Üşüyen bebeklerin ağlamaları Musikinin yazılmış buzdan notalarıydı artık Mavi dondurmalar ülkesinden İçimize Şimdi Bizimle birlikte bir bir erimekte. Ali Arslan |
Mavi Gül
Gül, Dudaklarını her öpüşümde Etinden lezzetini sağdığım, Yanaklarına her sarılışımda Teninden kokusunu aldığım. Gül, Her gülüşünle; Bir yanın bir yarım Ay, Diğer yanında iki yarım Ay, Üçüz yarım Ay’larla dökülsün gamzelerine. Gül, Tomurcuğu sende açılsın, Yaprakları benle solsun. Gül, Rengin Gül, Gülüşün Gül, Tadın Gül, Kokun Gül, Varsın senin her şeyin olsun. Gül, O sendeki, Gül, O bendeki, O mavi gül olsun.. Ali Arslan |
Maviliğini Özlüyorum
Kavgaların,sevdaların kızıl, Süzülmüş rengidir acı türkülerde. Yaşamak mı devamlı bununla? .. Özlüyorum gökyüzünün buluta sarmaş, denizin köpüğüne kıvrılan, Kutsanmak için tapınağında ruhu bedenine dolanmış, Yüreğinin sessizliğini dinleyen bir kadının maviliğini. Dökülüverdi akşam bir kadife yumuşaklığında, Akıverdi tülün hafifliğinde titreşerek üstüne, Çivit renginde ve boydan boya. Acaba hala dinleniyor mu? Sükunet limanında rüzgârla kanatlanan bir o yana,bir bu yana Kendine yeten şarkılarında. Artık gözlerinde bir zümrüt pırıltısı Ve yüreği heyecan kıvılcımı! .. Ali Arslan |
Mayısa Düştü Gün
mayısa düştü gün hüzün sıcak sımsıcak şimdi yüzünde gülüşünde mayıs karanfilleri gezinir kalabalık kollar kol kola yürüyorlar. Düştü mayısa gün mayıs şimdi sıcak sımsıcak! .. nisanın mayısa düştüğü gün yürüyor kalabalık kollar. acılarını taşıyarak yüreklerinde! .. her bir gözbebeğine bir karanfil atmak için şimdi mezar olan o meydanlara! .. Ali Arslan |
Mecburiyetim Oluyorsun
Gözlerinden bana kalan Her şey şimdi bir seyir Ve bir ay tutulması oluyor; Gözbebeğinin içinden yansıyan Her ışığından derin bir soluk alıyorum. Kehribar renginde, Salkım salkım saçlarının arasından Aniden dökülen çingene gülüşünle, Dudaklarının ucunda çelme atan Kırmızı kıvrımlarına takılıyorum, Donuyorum kalıyorum. Olmadığın o anlarında bile İşte öyle; Yetimliğinde sensizliğinin, Biçâre kalıyorum. Sessizliğin karıştıkça suskunluğuna Mecburiyetim oluyorsun da Senden, Bir türlü vazgeçemiyorum. Yaşanmış her bir yüzünün çizgilerinde Tek tek seni arıyorum. Her yüzün bir başka, her ömrün bir bahar sanki. Yanaklarına düşen hüzünde bile, Biliyorum, Tanıdığım o buğulu gözlerini buluyorum. Ama asıl kor alevi yakıcılığında, Düştüğünde sen içime, Mecburiyetim oluyorsun da Senden, Bir türlü vazgeçemiyorum. Zamansızsın Sabırsızlığım bundan biliyorum. Her kayboluşun bir tükeniş oluyor, Belki de ölümü mü bu, çoğalan bir aşkın Farklılığımızdan doğan benzerliği, Senle yakaladım dediğim bu seferde, O bir damlan buhar olup uzaklaşıyor, İşte esasında tam da o zaman, Mecburiyetim oluyorsun da Senden, Bir türlü vazgeçemiyorum. Ali Arslan |
Mevsimsiz Gelen Bir Aşk
Biliyorum senin işin başından aşkın, Ev bark işlerin var bir de. Bir o kadar da benim. Bunca telâşenin ortasında hayatın, Üstüne üstlük, Büyüsüne kapılmış iki ara bir dere misali şaşkın, Farkında mısın? Deli divânesi olduk senle biz bu aşkın. Bilmiyorum Farkında değilsindir nerden bileceksin, Burada kışlar âniden geliyor apansız. Aklıma işte o an düşüyor iç kanamaların, Alıp başımı vuruyorum sokaklarına kendimi bu şehrin, Islanabildiğim kadar ıslatıyorum yağmurla. Senin burun kanatların,.. her kımıltısında,..sokulgan bir kedi gibi, İstanbul olup benimle,.. kokuyorsun sanki her bir defasında. Orda çok uzaklarda gözlerin mahmur dalıyorsun, Biliyorum,..ağlıyorsun. Üşüyor,ellerin,gözlerin,.. yüreğinle içten içe üşüyorsun, Boğazında bir müteharrik ağrı,..hiç durmuyor. Bir kuş gibisin her çırpınışınla yükseliyor ateşin Soluk alışlarında bile zorlanıyorsun, …üzülüyorum. Bu aralar erken bir baharla mı aldanıyoruz sevgili? .. Galiba mevsimsiz bir aşk bu ve tam da ortası kışın; Ne sen, ne ben nerden bilebilirdik? .. Hele bir de hızla çarpacağını, Bu kadar bize alesta, böyle bir sevda fırtınasının. Mevsimsiz gelen bir aşk işte bu. De ki Zamansız yakalandık! .. Ali Arslan |
Minnacık Bir Aşk Kuşu
Minnacık bir aşk kuşu her gün Penceremin camında; Ağlıyor ağlıyor… Yüreğindeki bu yangın neden içimi bu kadar Dağlıyor? .. Bu aşk kuşu kendi hayalleriyle mi Oyalanıyor? Aynı bahçenin güllerinden, Aynı denizin dalgalarından, Aldığımız günden beri Kokusunu birlikte bir sevdanın. Ah minnacık aşk kuşu Hadi, Bırak kanatlarını benim rüzgârıma; Kafesin sonsuz gökyüzü, Yüreğinde esen hep aşk coşkusu olsun. Ali Arslan |
Muamma
Gülümsediğinde, Masumiyetine karışan bir mahzunluk İstisnasız çöküyor gamzelerine. Bir papatyanın tam da göbeğine tutunan Kabarık tohumları renginde, ve sarı bir hüzünle. Bakınca, Her defasında farklı bir yüzüne Ağlıyor cümle bedenim. İmkansızlığını haykıran bu sevdanın, Kızıl alevleriyle tutuşurken, Bütün bunlar illa da Sen gülümseyince nüksediyor nedense, Aynı vaktinde her bir akşamın. Gülüşüne kıvrılan çizgilerinde Okunan bir geçmiş açıyor içini hilafsız, Her cümlesi kan renginde, Sararmış bir defterin yapraklarında. Anlatma boş ver şimdi Söyleyeceklerinde değildir, Ben de git gide çoğalan senin değerin; Senden sağılan hazzın, Suskunluğuna dolanan muammasındadır aslında Bu aşkın. |
Muradım
Seni aklımdan çıkarırsam aşkım Eğer darağacında astıklarında beni Veda ederken hayata ve sana Gecenin karanlığında kanım donsun! İlk sen bak olur mu beyaz giysilerime Lekesi kalmışsa celladın ilmeğinin İlk sen yıka onları olur mu aşkım Muradım senden tek bu olsun. Ali Arslan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:15 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.