www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Masum Elmas Gül (https://www.cakal.net/showthread.php?t=133160)

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:05 AM

Mektuplar-271 23/11/0001
Hele bir yanaş da göreyim seni
gözlerime bak
dur öyle
dur
hele bir bak da görüneyim
gözlerinde az
az biraz durayım o sıhhat bakışlarında
durma bak


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:05 AM

Mektuplar-272 24/11/0001
Gurbet olur
buz ekeriz
işimiz yaş
aklımız ayyaş
düşer yollara
kan dökeriz içimize
içimiz taş
gurbet olur
tuz dökeriz özümüze
zaman şaş
kış oluruz gülüm
yollarda yas
boynumuz ihtiyar bükülür
ardımızda birbirimiz
gurbet olur gülüm
gurbet olur
gurbet


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:05 AM

Mektuplar-273 25/11/0001
O yerlere girdim yine, o karanlık aramıza. Ot bitmez, gün doğmaz, yaş olmaz o yere; uzak, girilmez... Bazen canıma tak ediyor böyle, kanıyor kelimeler, kalemime tuz basıp yazıyorum böyle tenimize. Canım bin yerine dağılıyor.

Aklım telef
gözlerim yağmalanıyor
böyle abuk subuk
böyle berbat
böyle heyhaat oluyor hayat

Bazen böyle düşüyorum çocukluğumda düştüğüm damlardan. O yumuşak çamur üstüne; oyuncaklar yaptığımız samansız esmer, saçların gibi... Evimizden babamın dükkanına kadar uzanan o yol boyunca, o toprak yolda ellerimde üstü bir bez parçasıyla örtülü tepside annemin babama yaptığı öğle yemeği olurdu. Onu hiçbir zaman düşürmedim yere.

Ellerim çamurlu
aklımda binlerce oyun
hiçbirine zamanım olmadı
başlarken giremediğim
bitiremeden çıktığım
hep
ya ebeydim
ya da ebeye en müsait

Nerden geldi aklıma bilmiyorum. Hafiften yağmur yağardı, çocukçu bir çamur olurdu evin önü. Oyuncaklar yapardım ondan.

Babamın sakalları siyahtı daha
annem hasta değildi bu kadar
kardeşlerim bu kadar uzak
bu kadar sensiz değildi hayat
yollar bu kadar çamur
bu kadar birikmezdi içime hasret
gözlerin bu kadar derin olmazdı o zaman
ama
ama
saçları da siyahtı babamın

Ablam dolmayı çok severdi. Abim etin kemiksizinden severdi, ben uzun makarna. Babam hep acı severdi ve acısız olmazdı hiçbir soframız.

Bütün yemekler acıydı

Elbiselerimizi astığımız askı tahtadandı. Babamın pardüsesi ker*** duvardaki bir çivide asılı dururdu hep. Büyüyünce o pardesüden almayı düşlerdim.

O çamurdan
bir tek ondan oldu oyuncağım

Yine birgün o oyunsuzcaklarla oynarken, insan dolusu bir dolmuş kornaya basa basa girdi sokağımıza ve alıp götürdü ablamı “gelin” diye. Yemek sofrası yerdeydi daha. Sonra abim gitti. Ömrümüze giren ilk gurbetler... Sonra ben gittim uzaklara; okul okumaya. Ardımdan benden bir küçük kardeşim. Onun ardından onun küçüğü, ve diğerlerinin. Gittikçe küçüldük...

Annemin de saçları siyahtı
ve yürürdü hiçbir yeri ağrımadan
bana uzun makarnadan yapardı

Ne çok zaman oldu, şimdi yazınca hatırlıyorum çoğunu. Bana elektrik çarpmıştı. Ölecektim de annem ve abim farketmişti. İki gün başımda ağladı annem. Herkes ordaydı.

Gurbet yoktu
şimdi nereye baksan gurbet
nereye baksan gurbet
nereye
nereye
nereye baksan
nereme baksan
gurbet

En çok akşam yemeklerinden sonra arkadaşlarla kovalamaca oynamayı özlerim. Kırlangıçlar vardı, akşamüstleri uçuşurlardı. Karanlık tam basınca da yarasalar başlardı bu sefer bize uçmayı göstermeye. Ve biz oyunlar oynardık o aydınlıklar boyu. Eve dönüğümüzde yataklarımız anne kokardı. Akşamdan kalma dolmanın kokusu. Karanlıkta seçilmezdi babamın sakalları. Emekli olacağı zaman kendisinden birer hediye istememizi istedi hepimizden, bir akşam yemeğinde. Ben bir spor ayakkabı istedim. Ayakkabı!

Yürümek içindir
koşmak için
gurbet içindir

Ve ben böyle bazen bunları düşündükçe seni ne çok sevdiğimi ne çok daha anlıyorum. Bütün bu anlattıklarımı seninle yaşamış gibiyim senden o çok uzaklarda. Şimdi seni düşündükçe böyle, senin anlatacaklarını, çocukluğunu... Kalbim dayanmaz diye korkuyorum, düşünemiyorum bazen. Ne gözlerim yeter o geçmişi ıslatmaya, ne de gücüm...

Şimdi sana sarılmak vardı
şimdi yanaklarımı yanaklarına değdirmek vardı
bir anne
bir eş
şimdi seni sarmak vardı
o eski çamurlar üstünde
kırlangıç kanatlarıyla
ve uzun makarna kokusuyla...


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:05 AM

Mektuplar-274 05/05/2
Sana ikinci ilk mektubum bu
gürbetler içindeyiz
ciğerlerim yollarına asılı daha
yine sınırlar
hala sınırlar
hep sınırlar
ilk doğum sancımdan
ilk havayı soluduğum o andan
hoş geldiğin o günden beri
bildiğim en güzel şeysin hala
hep daha çok
hep daha
hep daha

Gitmeye atılmış bir adımla sarıldık seninle hep
ömrümüze çizdiğimiz o ilk mektuptan bu yana
aramızda yine sayılı saatler
dönüşlü biletler
'hep kahır'
'hep kahır'
'hep kahır'
aramızda yine sınırlar
yollar
yollar
yollar
ömürümün yarısına saydığım o ilk dokunuşundan
kayıp yerlerimi bulduğum o ilk andan bu ana

Boşluğa şiir asmadım
sensiz tek bir harfi olmadı hiçbir anlamın
kendimizle taşıdığımız bu mısralar içinde
hala o ilk ezan
martı sesleri
yağmur
yağmur yağıyor İstanbul'a
bütün aşkları içime yığılı
yine en güzel yeri
en güzel şiiri
en güzel aşkısın hala
gittikçe çoğalan
gittikçe
gittikçe

Gırtlağım yırtılırcasına 'ji te hezdikim' daha
hoş geldin
hoş duruyorsun Anafor Balığı
düşmek yok!
gitmek yok! !


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:05 AM

Mektuplar-275 06/05/2
Yazıp sildim yine sana binlerce kelime
ne sonunu getirebildim
ne de başlayabildim aslında

Hala yazıp siliyorum
neresinden başlarım bilinmez ama
bitmeyeceğini biliyorum
biliyorsun

Biliyoruz


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:05 AM

Mektuplar-276 07/05/2
Bir başına sırtlamış gidiyorsun dünyayı
göğsünde Havva sütü
bedenin yarım
elma yarası yüreğin
yüreğim elma yarısı
göğsünde Adem uykusu
bir başına sırtlamış dönüyorsun dünyayı


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:05 AM

Mektuplar-277 08/05/2
Boşluğumuzdan düşüyoruz
ömrümüze bağladığımız ağrıların dirim zamanı
su sızmaz aramızdan yollar geçiyor
ıssız bucaksız
yine kaldırılasıca sınırlar
aramızdan sırlar geçiyor
birbirimizin boşluğundan
sırlar
sınırlar


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:06 AM

Mektuplar-278 09/05/2
Sesinin tam ortasında
senelerce derin bir yara
zamanın örtemediği

Sesinin tam ortası
susmuyor
susuyorsun


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:06 AM

Mektuplar-28 (M.S.) 28/12/2005
Özgür bebeler çiziyorum rahmine.
Tenine mavi bir ülke ektim.
Yüzünde yüzyıllık gülüşlerim.
Yakılmış köydün.
Koca bir ülkesin şimdi.
Anneliksin.
Tarihsin sen.
Seni sevmek adalet,
yerin en duru kıtası.
Seni özlemek felaket,
yerin en yapıcı depremi.

Düşünmeyi yeniden öğrendim seninle.
Nuh yeniden aldı beni.
Yeniden doğurdu beni babam.
Adam olmayı öğrendim kadınlığında.
Senden sonra yine ben oldum;
baştan başa sen.
Nefeslerim daha uzun.
Adımlarım daha derin yüzüyor şimdi.

Gidemeyeceğimiz yerdeyiz şimdi.
Döndüğümüzde bulunamayacağımız yer.
Ne olduğumuz yerdeyiz.
Unutulduğumuz yer burası.
Hiç kimsemizin gitmeye akıl bulamadığı bir delilik.
Yıkıntılar içinde direnç burası.
Burası kıyamet.
İki ölüm arası.
Yaşamın tam ortası.
Düşmesini bilemez kimse oraya.
Sadece biz düşüyoruz.
Bilmesini bilemez kimse orayı.
Sadece ikimiz biliyoruz.

Gittikçe büyüyor aramızdaki kısalar.
Gittikçe kısalıyor aramızdaki büyükler.
Dokunmamıza engel her şey…
Kalmıyor.
Yapışıyor dilimiz birbirimizin sesine.
Rahminde çizili bebeler uyanmakta.
Paramparça şimdi bizi tutan kozalar.
Gülmekteyiz ağlamakta.
Yaşamaktayız ölmekte.
Sönmekteyiz yanmanın en derininde.

Bitmekteyiz yalnızlığa kadın.
Birbirimize itilmekteyiz.
Çekmekte biri beni sana,
Seni bana kaçırmakta birileri.
Alınmaktayız dünyanın bozuk karnından.

Yüklen artık.
Yüklen oyuncak eşyalarını.
Adresini fırlat bilinmeyene.
Odanı terk et.
Yak çatıları.
Sularını kes o susuzluğun.
Kır git kimsesizliğimizi.
Yüklen.
Sırtlan kalbini.
Ve de birkaç damla akıl.
Delile hepimizi.
Kaçırt akılsızlığımızı.
Yüklen.
Kibritleri yak.
Sigaralarını söndür.
Başla düşmeye yola.
Yolun ortasından yürüyorum sana.
Yüklen beni.
Hadi başla.
koş.


Masum Elmas Gül

GooD aNd EvıL 08-09-2008 10:06 AM

Mektuplar-279 10/05/2
Seninle doluyor eksik tarafım
olmasan yarım kalırım
açık kalır yalnız yerlerim
az kalır bitemem
olmasan ölemem


Masum Elmas Gül


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:26 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.