![]() |
İntiha
Sen de bilirsin hüznün incelmişliğini, Fırınında değil, mezecilerinde bulunur kalbimizin, Oysa keder, kara ekmek gibi zorunlu neredeyse... Senin verdiğin hüzün kedere dönüşüyor gitgide. Sabah güneşi vuran doruklardan, Pembe rengi sildim şimdiki halde... Tipiyi çağırdım göz gözü görmesin yine. Gözlerime ilgisizlik bulutları ardından, Kış güneşi gibi soluk,serin bak. Her zamanki bakışınla muhakkak, Özlem buzulu çözünür, taşkın olur. Sabah güneşi vuran doruklardan, Pembe rengi sildim bugünlerde; Dağdan kereste kesemem bunu bekleme, Kafeste kuş beslemek de değil bana göre Son nefesine yetişmeyi düşler miyim, -Tanrı beni korusun- İlgisizlik bulutları ardından, Kış güneşi gibi soğuk bak gözlerime. Tipiyi çağırdım göz gözü görmesin yine; O güzelim bakışın kesinlikle Eritir buzulları taşkın olur. Ömür vadisinin sona erdiği uçurumda, Duygu nehri çavlanlaşır ve korkunç coşkun olur. |
Ey Sevda
Son İstanbullu anneanneyle beraber, 'Kumpanya'sözcüğü de öldü... Biri Karacaahmet'e,diğeri Feriköy Latin Katolik Mezarlığına gömüldü. Ey Sevda Yaşayamazsın,Öl bari Al yanına Aşk'ı,Muhabbet'iYar'i Git 'Ölü Sözcükler Gömütlüğü'ne, Ben çılgın,ben esrik,ben gerçeklerden firari Ardıma kalmanı istemem bir gün bile Öl bari |
Aşık Garip Coğrafyası(2) Anneler günü
Birçok kentimizde uzun kavak kalmadı ki gıcırdasın, Ama benim sol yanımda sancı baki Anne! Ne olur ki? Sıram gelmiş olsun varsın 'Ben ölürsem benden daha genci var' tabii Ama Aşık Garip değil hiçbiri... Ben de olamadım, yokmuş kısmette Yaşadıkça Şah Senem'i hissettim, Gerçi Tiflis'e Tebriz'e hiç gitmedim Gitsem de bulamazdım, eminim Anne! Yunus ne dediyse hep çıktı.. 'Şeytanlar'semirdi kuvvetli oldu Zayıf olsalar ne farkederdi? Nasıl olsa onlar galip gelecekti Bundan sonra Aşık Garip olunur mu ki? Sen onu söyle Anne... |
Kanlıca Vasfında Elektrobağlama eşliğinde Yozlaşma Gazeli-Oyun havası
Çöplü sulara dalsın gözlerin, sana ney dinletemem Plastik torbalar açılıp kapanır meduzalar yerine Geçmiş *******in hepsi battılar derine Son uykuyu cümle yosunlar uyusunlar Bu cehennemde hasret kalsan da serine Sana bir tek fidan gösteremem İmkansız ey çocuk, sana senden başka fidan gösteremem... Sana gazel dinletemem ki 'ömrüm ömrüm' Betonlaşmış tepelere bak ve gazoz iç istersen Bize 'gel' oldu gidiyorum, gelme burda kal sen Başka bir Beykoz bul kendine yeryüzünde İstanbul'dan Mihrâbâd gitti dostum Çoktan gitti gülüm 'vah ömrüm, ömrüm' İmkânsız ah çocuk sana bundan böyle Sana senden başka fidan gösteremem |
Ağıt (1)
Ürkekti, ürperirdi üzüntüsü sürekli Dal gibiydi, dalgındı, derindeydi, düşteydi İnceydi bir İmgeydi İzlenimdi, Simgeydi Ak kuğuydu ve keder buğuydu gözlerinde Yeşil yağmurlar yağar, yine kalırdı orda, Yazısıydı, yazgıydı, mevsim de yazdı...Sonra, Suskun bir kara tümsek özdeşleşti onunla İstanbul 1988, |
Derviş ve Ölüm (2) Rumeli rüzgarı
Çocuğum, bana gel emri var Duyuyorum kapıda bir rüzgar Grebene'den, Koniçe'den Üsküp, yahut Prizren'den Gelmiş olabilir belki, Yani Tanrı misafiri Bizim gibi rüzgar da muhacir Abe aç kapıyı girmelidir; Varsın ev soğusun azıcık Rüzgar da bizim gibi bir kul, Isınmalıdır kızancık Çocuk, bu daha yükseklerden Bulgarya Musalla Tepesinden Gelen bir rüzgar olmalı İçeri girdi namaza durdu Namaza durdu be yahu... İstanbul 1990 |
Derviş ve ölüm
Eser kalmasın esrikliğinden, Güz geçti vedalaş güzelliklerle Martifal mi okuyorlar martılar? Ben hiç martı görmemiştim Priştine'de... Sualler su altında kalsın abe çocuğum, Soğuracak sorunlarını ergeç Çelik duvarlı zindanı hiçliğin Eser kalmasın esrikliğinden Geçti bu tenin demi, yıprandı beden Soba söndü tükendi mum Hadi git yat abe çocuğum Abe abe abe çocuğum Abe ço..cu..ğum! ... |
Zamanın Sesleri(IV)
Hışırtılı plakların çalındığı Çamurlu bir çarşının ortasında, Sen Bütün insanlarsız kalmayı bilir misin? Bir kişisizken. Bir sıfır, , Bir sıfır çöreklenmiş yüreğine, Ve burgu burgu bir sual: Başı neydi, sonu ne? Olsun, biz sevsek de ne olur ki? Düşünmeden sonu nedir Haykırsam o zaman hakkım değil mi? Heeeyy, ölüme mani ne gelebilir.. Haykırsam ve kapkara gözlerinden, Çocuksulaşıp yansısa sevincim, Masmavi bir gülüşle dolar içim. Bu kapkara ve sınırsız uzayda Değil mi ki bütün ikiler bir, Sen ve ben olarak ikimiz ancak Bir göz kırpma zamanı beraberiz, Olsun, madem yanyana serpilmişiz Düşünmesek de olur sonu nedir Haykırsam o zaman hakkım degil mi Biir:Ölüme mani ne, ...Gelebilir İkii:Kişi, düşünmeden de sevebilir |
Zamanın Sesleri (I)
Bir ses dolduruyor kulaklarımı, Ne kadar da Deniz kızı Eftalya, Borulu gramofonlar inlerdi, En tramvaylı 1935 Istanbul'unda Ve en yalnız, en bitik bir İstanbullu Anardı Yemen'de gömülü olan 1916 lı yaz günlerini Sen yine bildiğin gibi tara saçlarını Takmayı da unutma bir karanfili Bırak bana düşünmeyi eski saçları Bırak bana düşünmeyi eski günleri, -Böylesi daha iyi- Ah o ses Tanrım yine o ses Ne kadar da Adamo, Animals, Beatles Bu sesle de gömüldü çoğumuzun, 1966 lı yaz günleri......... |
Zamanın Sesleri(VII)
'Ben ölmeynen kahpe dünya yıkılır' Demekte üç kerre bencillik var, Birinci bencillikten kurtulur, çocuklarında yaşayan Ve imdi, çocuklarında yaşamak de bencilliktir, Bir bencillikten daha kurtuluştur, Yaşamak başkalarının çocuklarında Bencilliktir yine de çocuklarda yaşamak, Kurtuluş:yaşamaktır her canlı her bitkiyle ve karşısında Tanrı'nın... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:27 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.