![]() |
Bir Ayrılığın Hikâyesi
Gönlü gibi güzel, Sesi gibi tatlı biri, Bir yalnız yaz günü, Bir yalnız denizin kıyısında Büyümüş, serpilmiş, Yüreği atmaya başlamış. Bir sevda aramış gönlünce Kul, köle olmak istermiş Sevdasını görünce. Sevda olup, diyarlar gezmiş, Yanık türküler söylemiş arayış dolu, Şiirler okumuş, Sayfalar dolusu yazmış, Ve bir gün, Bir ıssız köşede Sevdalısına rastlamış. Damarlarında atmaya başlamış yüreği, Hayat gülümsemiş güneşlerce, Her gece bir başka mutluluk sabahını, Her sabah bir mesut akşamı doğurmuş, Yanardağlar tutuşmuş avuçlarda Sevdalar uçuşmuş, Mutluluk yuva olmuş hayallerde. Kuşlar tüy bırakmış yastıklar için, Boyanmış duvarlar, Takvim yaprakları işaretlenmiş, Ve mutlu gün hayallerde Bekleyişlere kalmış vuslatı. El ele tutuşmalar, Koşuşmalar deniz kenarlarında, Sevgi yumaklarıyla uçurtmalar, Gökyüzüne haykırmış sevdalarını. Ölümüne bir sevdaya tutulmuş, Ölürcesine sevmiş Ölürcesine de sevecekmiş. İnanmış sevdasına, Sevdalısına güvenmiş, Her söylediği doğru Her bakışı içten sanmış, Hep bu yüzden sevdalanmış Şimdiye kadar hiç ama hiç aldatılmamış. Güneşin neşeyle doğduğu bir gün, Kuşlar en güzel şarkılarını söylerken, Bulutlar dans ederken sevdasıyla, Birden şimşekler çakmış, Fırtınalar kopmuş, Kasırgalar alıp götürmüş bütün mutlulukları, Bir yalan hortlamış mezarından Ve sevdalının karşısına dikilmiş. İhanet sarmış her yanı Yalanlar ortalıkta koşuşturmuş, Sorular uçmuş mutluluk uçurtmalarının yerine, Pişmanlıklar filizlenmiş Çaresizlik kıvranmış Rüyalara sığmayıp Çıkmış rüyalardan, gerçek hayata oturmuş. Acı yağmış gözyaşları gibi gökyüzünden, Şimşekler hıçkırmış, Sonra bir bilinmez hakim Bir kalem kırmış. Bir sessizlik sarmış her yanı Düşünceler karalara bürünmüş, Gündüzler gece karası olmuş, Gözbebekleri ıslaklığı seçmiş, Boğazda hıçkırıklar düğümlenmiş... Mutluluk şarkılarının yerine Damlalar süslemiş gül yanakları. Zaman bütün hıncını çıkarmış, Buruşturup hatıraları Bir kenara bırakmış. Saatler durmuş bir yerde ve karar vakti gelmiş, Ya ayrılık sessizce ihanet edenden, Ya ihaneti sindirmek Kendini feda etmek Teraziye koymak gerekir demiş sevdalı Koymuş bir kefeye hatıraları ve sevgisini Bir kefeye de ihaneti, aldatılmayı Tartarken tartılmış ve bir karar vermiş, Sessizliğe mahkûm olmak Ve ayrılığı yaşamak Sessizce, kimseye söylemeden Ve eski sevdalısını koruyarak ihanet etse bile Kabuğuna çekilmek... Kararı haykırmış *******e, Sesi boğulmuş yarı hıçkırıklarda, Her ayrılık şiirinde kendini bulmuş Şiir kendi olmuş. Mehtap alkışlamış kararı Dualar etmiş yıldızlar, Güneş en güzel ışıklarına bürünmüş Yeni umutlar beklemek, Yeni sevdalar umut etmek için Yeniden doğmaya hazırlanmış, Ve güzel bir sevda Bir ihanetin ucunda Buruk hatıralar bırakarak Böylece bitmiş… Turgut Uzdu |
Bir Bilsem
Bir bilsem Bir bilsem gönlüm neden kararıyor Nedir bu damlalar, yağmur mu yağıyor Ayrılan mı olmuş sevdiğinden Bir bilsem Hasretinden kimler ağlıyor. Bir bilsem Bir bilsem ******* niye yasa bürünmüş Karaları giyinip öyle görünmüş Bilmediğim bir gönülde matem mi var Bir bilsem Umutlar neden ardın sıra sürünmüş. Bir bilsem Bir bilsem neden hâlâ buruk içim Beni bu hallere düşüren kim Bu kaçıncı ayrılık köprüsü Bir bilsem Üzerinden sensiz geçtiğim. Bir bilsem Bir bilsem ayrılık niye bu kadar yakarmış Yağmurlar yağar, şimşekler çakarmış Giden de kalanda yalnızlığa mahkûm Bir bilsem Gariplik niye kendi haline ağlarmış. Turgut Uzdu |
Bir Bilsen
Yangının alevlenmiş içimde, Göğsümde bir garip acı var, Sevdan yerleşmiş yüreğimin, Bir bilsen, bir bilsen Sana nasıl ihtiyacı var. Gözlerimde yaşlar durur, Olmasaydı ne olurdu şu ayrılıklar, Zemherili ellerimin, Bir bilsen, bir bilsen Sana nasıl ihtiyacı var. Hani güneş hiç batmayacaktı, Hani götürmeyecekti karanlıklar... Sensiz yanan yıldızların, Bir bilsen, bir bilsen Sana nasıl ihtiyacı var. Yangının alevlenmiş içimde, Göğsümde bir garip acı var... Sevdan yerleşmiş yüreğimin, Bir bilsen, bir bilsen Sana nasıl ihtiyacı var. Turgut Uzdu |
Bir Dal Yeterdi
Bir dal yeterdi, Kırılmamış bir dal yeterdi bana Tekrar yeşerir, Yaprak yaprak olurdum, Belki tutarsın diye Yeni dallar uzatırdım sana, Bir dal, Küçücük bir dal yeterdi bana. Bilirsin, Biraz mahcup, biraz utangacımdır Nedense İstemesini pek beceremem, Bir dal bırak bana diyemedim Hâlâ da diyemem. Oysa bir dal yeterdi, Bir kaybı olur muydu bilemem sana, Hiç değilse sonbahara kadar Bir dal yeterdi bana. Yapraklarca umutlanırdım, Son yaprak sararıncaya kadar, Son yaprak düşünceye kadar Hep yeşil kalırdı umutlarım. Belki, Belki çiçek açardım, Belki “Gel” derdin “Gel” derdin de sana koşardım… Ah….ah. Ne dalım var şimdi, ne çiçeklerim Suya nasıl hasretse köklerim, Ben, Ben de sana hasretim. Bir dal yeterdi, Küçücük bir dal yeterdi bana, Tekrar yeşerir Yaprak yaprak olurdum, Belki gelirsin diye, Affedersin diye, Belki affederim diye Yeni dallar uzatırdım sana, Bir dal, Küçücük bir dal yeterdi bana Küçücük bir dal... Turgut Uzdu |
Bir Gece Gibi Yakınındayım
Yolların uzaklığı koparamaz seni benden Yalnızlıkların yalnızlığı da unutturamaz bana seni Ne ayrılık türküleri beni senden koparır Ne fırtınalar uzaklaştırır ruhumu sevgimden Ne de rüzgarlı yağmurlar gözlerimden akan. Her karanlığında fani dünyanın Mehtap oldun ruhuma her gece Her adımında ben varım sakın unutma Ben bu sevdanın farkındayım Bir gece gibi yakınındayım. Ne suskunluğum ayırır seni benden Ne de senin suskunluğun beni susturur Her an aklımdasın, her yerde varsın Adımlarım her sokak yürür arkanda Mavi göklerdeki güneşlere inat ben de Her karanlıkta yanındayım Bir gece gibi yakınındayım. Bütün deniz kızları toplansa başına Rüzgârlar esse, fırtınalar kopsa En yüce dalgalar çıksa önüme Ummanlarda ben küçük bir dalgayım Bir nefes kadar uzaktayım Bir gece kadar yakınındayım. Arzuların sen kadar tatlı Duyguların melek, şeffaf kanatlı Sen prenses ben bir deli atlı Koşar mıyım kaçar mıyım bilinmez, *******i deli sevdalara İnan bir rüya gibi yanındayım Her gece gibi yakınındayım |
Bir Gün Geleceksin
Hep sana yazmak Hep seni sevmek Senin için yaşamak Ve Senin için ölmek Bir gün geleceksin biliyorum Gelmesen de canın sağ olsun Ben hep seni sevdim Ve hep Seveceğim biliyorsun Ben beklemeye alışkınım Deli deli beklerim Öylesine susuzum ki sevmeye Gelirsen Deli deli severim Belki de buldum seni Belki yanımdasın Belki konuşuyorum, tanışıyorum Ben senden habersiz ama Belki karşımdasın Turgut Uzdu |
Bir İçim Su Olur Gelişin
Susuz kalmış bir çiçek gibiyim Soluyor yaprağım, çiçeğim Nasıl özledim bir bilsen Her esen rüzgârda her vakit Kokunu hissederim. Bir sevda yaşadım son güneşim yerine Doğdun her şafak vakti Sen olmuştun son gündüzüm Sen yoksun artık Eski dostlarım kaldı yine yanımda Yalnızlığım ve hüznüm. Bir sessizlik çöktü dünyama Rüyalar bitti, gül bahçelerinde gezer oldum Yanaklarının rengi hep güllere düşmüş Sensiz bilsen Ellerim nasıl üşümüş. Zindan oldu odam Hatıralara zincirlendim Bir bilinmez gelecek gibi Çürümeye başladı Sensiz bedenim. Bir eylül sabahı gibiyim Sararmış yapraklar benim, Hüznüm gibi rüzgârlarda uçuşur Gidişin ölümdü benim için Gelişin bir içim su olur. Turgut Uzdu |
Bir İlaç Gerek
Can ne kadar yanarsa yansın yok ilacım Dünyadaki bütün Türkler gibi inanın Bende ilaca muhtacım. Bir kuru dua, rahmet dileği Belki bazılarımızın gözünde bir damla yaş Bazılarımızın belki burkulmaz yüreği. Ateş düştüğü yeri yakarmış Bana düşmedikçe umurumda mı beyinleri Önemli mi küçük çocuk parçalanan annesine ağlarmış. Elbette kuvvetli bir ilaç gerek Böylesine vurdum duymaz olan bana Ki ölsün beynimdeki zehir zemberek. Askerim dağlarda, soydaşlarım Çin’de, Irak’ta Daha bir yaşında değildi kurşunla tanıştığında kundakta Umut yakında değil dostlar, uzakta. Nerde eskinin adaletli tuğunu tutanlar Üç kıtayı birden huzura boğduğu Biz değil miyiz kendi beynini yutanlar. Düne küfrettirdiler, söyleyin neyimiz var Her gün birilerimiz kan ile ağlar Unutulur Türkmenler, unutulur Başbağlar. Bize bir ilaç gerek bir ilaç Yok deseniz de dostlar Beynimiz o ilaca muhtaç. Turgut Uzdu |
Bir Merhabayla Başladı Aşkımız
Bir masal gibi tatlı Uykunun dünyayı sardığı bir gece yarısı Bir merhabayla başladı aşkımız Herkes uyurken yalnızlıklar uyumazdı Hep bir başka yalnızlığı arardı Bazen bir çiçeğe Bazen karanlık geceye Yalnızlıklar Bazen mehtaba sevdalanırdı. Hep uzak olan, hep uzaklarda kalan Bir masal kahramanını beklerdi Gelmeyen, gelemeyen Hep bekleten. Şarkıların duyulmadığı bir andı Bu deli gönül Bir başka yalnızlığa yakalandı Yaktı alevler kalbini, titremeler sardı bedenini Çırpındı bir zaman kurtulmak için Yalnızlığın yorduğu ömür Bir başka yalnızlığa sevdalandı. Çiçekler raksetti sabahlara kadar Merhabası aldı götürdü başka dünyalara Sevdalar sardı her yanı Gülümseyen bir hayat buldu karşısında Rüyalar gerçek oldu Uykunun dünyayı sardığı bir gece yarısı Bir masal gibi tatlı Bir müzik yardı gecenin sessizliğini Bir yanık ses inledi iki gönülde “Nazar Boncuğu”’ydu artık bizim şarkımız. İşte dostlar Bu merhabayla başladı aşkımız 08/12/2006 Turgut Uzdu |
Bir Sabah
Bir mutlu gece Sevda dolu Bembeyaz karlara dokunmak Avuçlarımın sıcaklığında eridiğini hissetmek Tepelerde dolaşmak ne güzel. En güzel çiçekleri koklamak Gözlerinin karanlığında kaybolmak Fısıltılara aşık olmak ne güzel Fısıltıyla da olsa seni seviyorum demek Bir tanem Sevmek, ama seni sevmek ne güzel. Aşık olmak, hele sana aşık olmak Hayatı senle yaşamak Gülleri öpmek, okşamak Bir gecenin sabahında Seninle uyumadan uyanmak ne güzel.. Rüyaları senle doldurmak Hiç uyanmak istememek Islanan yağmurları seyretmek Bütün ıslak şeylere aşık olmak Sevmek saçların gibi, öpmek, okşamak ne güzel Bilsen sevileceklerin arasında Sadece seni sevmek ne güzel Ne güzel seni seviyorum demek Seni sevmek ne güzel… Turgut Uzdu |
Bir Söyleyebilsen
Kızıllığı düşünce gönlüme günün Saçlarını düşünürüm Islak rüzgârların okşadığı Tellerine değen yel bile olmadım Aklıma geldikçe üzülürüm. Yanımda hep sen olursun Islak kaldırımlarda yürürken hatıralarım Gözlerin gelir aklıma Gamzelerine inen damlalarla Sarhoştur sensiz akşamlarım. Hülyalar çiçek açar ruhumda İçim seninle mutluluğu bininci defa yaşar Dalgalar sevinçle kükrer Sen ordaymışsın sanan ayaklarım Hiç durmaz hemen sahile koşar. Neden gün doğduğu gibi batar Seni göremez ne güneş, ne yıldızlar Tüyleri okşanan bir güvercin görsem Yüreğim burkulur İçim sızlar. Bu kaçıncı ayrılık şarkısı Bu kaçıncı takvim yaprağıdır çeviremediğin Bir söyleyebilsen, bir söyleyebilsen Hangi engeller birikmiş önüne dağ gibi Bir türlü deviremediğin. Bırak! Haykırsın aşkını kalbin, Bekliyor bak sana hasret bu yürek Susarak cehennemi yaşatma Günün her kızıllığında bir tanem Gizleyerek, gelmeyerek. Turgut Uzdu |
Bir Tek Seni
Ne kördüğümler yaşadı gönlüm Ne halatlara bağlandı Çırpındı ******* boyu karanlıklarda Vurdu başını, vurdu duvarlara Çaresizliğine sarıldı, Sımsıkı sarıldı, ağladı, ağladı. Ne ******* gördü gönlüm, ne ******* Bilsen, bilsen ne kadar sıcaktı Dünyanın bütün kutuplarını koysaydın yüreğime Alsaydın her şeyi elinden de hayalin kalsaydı Baksaydın o kutuplar sevdanla nasıl kaynayacaktı. Alevdi, ateşti, fırtınalar çıldırmıştı Şimşekler çakıyordu dört bir yandan Tutmuştun geceyi, katlamıştın, katlamıştın Gece sen olmuştun Sen bütün bir geceydin haber gelinceye kadar sabahtan. Çılgın bir sükûn kaplamıştı duvarları Renkler değişmiş, yıldızlar lal olmuştu Öyle bir geceydi Öyle bir geceydi ki bu Bütün renkler, bütün renkler al olmuştu, al olmuştu. İşte öyle bir geceydi, bir değil bin geceye bedel bir geceydi Sen yokluğun hükmünde vardın Sen aydın, yıldızdın, mehtaptın, dalgaydın deryalarda Ben, ben hasretine rüyaları hapsetmiştim Sen,sen kaçmayasın diye rüyalarımdan kendine gardiyandın. Üç gece oldu sonra bu ardarda, üç koca gece, üç bin geceye bedel Hayaline emrettiğim, dokunduğum Yanaklarına gözyaşlarını yasakladığım üç gece Sen senden habersiz, ben benden Öptüğüm, kokladığım, öptüğüm kokladığım, öptüğüm kokladığım üç koca gece. Sabaha nefretler kustum, yerlere vurdum Oysa güneşi ne çok severdim… Geldin ya rüyasız *******ime, geldin ya, rüyam oldun ya Bir tek seni inan, Bir tek seni güneşlerden daha çok sevdim, Bir tek seni. Turgut |
Bir Tohum
Bir tohum tesadüf bu ya Ayrılır dalından Güneşten kopar *******i görmemek için belki Yavaşça gömülür toprağa. Orda bekler Filizlenmek için baharı Günler geçer yalnızlığıyla koyun koyuna Gündüzden, geceden uzak Nefes almadan Nefes vermeden Binlerce yürek çarpar yüreğinde Ateşler yanar Ateşler sonunda kabuğunu yakar. Çatlatır bin bir heyecanla kabuğunu Bir beyaz mendil gibi Sevdasını, umudunu, bekleyişlerini uzatır toprağa Büyük bir şevkle kara toprağı yarar Ve dünyayla ilk kucaklaşmasını Bir yalnız seher vakti yapar. İlk defa güneşle tanışır Işıklarıyla ilk banyosunu yapar çiğ tanelerinin altında Sever toprağını sarar iyice Ve yükseklere çıkmak ister her an Çevresine bakar Rengini alır farklı olmasın diye onlardan Sevdasına kavuşmuştur Onundur artık bütün dünyalar. 12/12/2006 Turgut Uzdu |
Bir Yalnız Kalbin Hikâyesi
Yüce dağları adımlayıp Bir yerlere çıkmış bir kalp *******i oymuş gözleriyle Yollar aramış labirentlerde Elinden bir tutan Bir mum veren Bir yol gösteren çıkmamış karşısına. Korkusu büyümüş yürek yürek Issızlığı sever olmuş Bütün kapıları kapatmış kendi yüzüne Sökmüş etiketleri her yerden Gül bahçelerine sırtını dönmüş… Her yalnızlık yıkmış bir duvarını Gökyüzü sırdaşı Yıldızlar arkadaşı olmuş Beklediği tek arkadaşı varmış gelmeyen Gelip de onu götürmeyen... Şimşeklerden korkmazmış Yağmurlar onu yıldırmaz Karlar dondurmaz Ateşler yakmazmış… Bir gün, Bir gün güneş yolunu şaşırmış Doğar olmuş hep gecenin ardından Işıltılar sarmış her yanı Çiçekler açmış Bu yaşlı kalp Yıllar sonra heyecanı yeniden yaşamış. Aydınlanmış labirentler Bir el uzanmış bir bilinmez yerden Tutmuş kalpten Çıkarmış yalnızlık dehlizlerinden. Bir yürek olmuş çarpan, şekil değiştirip Sevgiyi sunmuş kalbe İçi ısınmış yaşlı kalbin Küsmüşlüğü gitmiş hayata Çarpmaya başlamış her adımda Yaklaşmış, yaklaşmış Yaklaştıkça yürek değişmiş Göz olmuş ışıl ışıl Gülümseyen bir yüz olmuş Adını Nazar Boncuğu koymuş. Yaşlı kalp şaşırmış İnanamamış Yalan demiş, bu bir rüya demiş Tutmuş elini yakmış Dilini ısırmış Ama ışıltılı gözler hâlâ karşısındaymış. Gülmüş kendi haline yaşlı kalp Şaşkınlığıyla yürürken Düşünmüş bir an Ben yaşayamam demiş bunları Bütün duygularım teker teker ölürken. Nazar boncuğu gülümsemiş Güller açmış yanaklarında Gamzeler oturmuş kırk yıllık dost gibi yüreğine Önce hayranlık duymuş Acılarını unutmuş Yalnızlıklarını kovmuş Bu yaşlı kalp Gençleşmeye başlamış, şekil değiştirmiş İnsan olmuş. Nazar Boncuğu bir buket Aşk sunmuş Sevdaya sarıp da Yaşlı kalp çırpınmış Heyecanlamış, Yanlışlıkla aşkı tutmuş İşte o an olan olmuş yaşlı kalbe Nazar Boncuğu’na aşık olmuş. Başı dönmüş, Ayakları yalpalamış bir an Ben ölüyorum demiş artık Mutluluktan. İçinde bir huzur İçinde bir deniz olmuş mutluluk Sevgisiyle Sevgilisiyle Severek Sevilerek Bir yolculuğa başlamış Mutluymuş belki ilk defa Giderken bir meçhûle Nazar Boncuğu’nun Kâğıttan gemisiyle. Turgut Uzdu |
Biraz da Ben Gülsem
Biraz da ben gülsem, Atsam kışın yorgunluğunu Biraz türkü Biraz şarkı dinlesem. Kışın ölüp ölüp dirilişini anlatsam Baharla oturup bu gayretlere Kahkahalar atsam. Toprağı delişini seyretsem bir tohumun Gök yüzünü görünce “Oh be! ” deyişini hissetsem Biraz da ben gülsem. Kelebeklerle arıların yarışmasına gitsem, Çiçek etrafında danslarını seyretsem... Çimlere uzanıp mehtapta, Yıldızlarla beraber, Yıldızlarca gülsem. Bulutlar hep güzel haberler getirse, Hep beyaz olsa, Neşesinden parçalansa... Her parça, Her parça en güzel haber olsa, Dönüşünü anlatsa. Kozasından çıkışını seyretsem, Bir ipek böceği hassasiyetiyle Dut yapraklarını harman etsem... Onlarla birlikte Biraz da ben gülsem. Birazda ben gülsem, Gülüşüm sana ulaşsa... Her kahkahamda Uzaklıklar biraz daha Biraz daha bana yaklaşsa. Turgut Uzdu |
Biraz Daha
Nedir bu her sabah Hasretinin güneşle uyanması Yine mi başlayacak Güneşten ayrı diye Gecenin yası? Bulsak en iyisinden birini Yapsa Güneşe büyü Hep uyusun diye Bir yastık koysak başının altına Kuş tüyü. Sevgilerimizi sandık sandık Her köşeden çıkarsak Sabahı olmayan o gecede Sarılıp Saçlarımızı koklasak… Bilirim Bir daha rastlanmaz senin eşine Ne güzel Bak, yıldızlar bile alkış tutuyor Bana gelişine… Biraz daha, Biraz daha yaklaşsana Kimse duymasın, lütfen Tam şurama Beni sevdiğini fısıldasana. Turgut Uzdu |
Biri Lazım (1)
Biri lazım biri lazım Seveceğim biri lazım Sabahları gülümseyecek Çok sevecek biri lazım Saçlarımı okşayacak Yar diyecek biri lazım. Biri lazım biri lazım Seveceğim biri lazım Baharımı bulacağım Kışı bilmez biri lazım Tek aşkımı tadacağım Hiç gitmeyen biri lazım. Biri lazım biri lazım Seveceğim biri lazım Gençliğimi vereceğim Çocuklarla güleceğim Her şeyimle seveceğim Çok sevecek biri lazım. Biri lazım biri lazım Seveceğim biri lazım Baş ucunda yatacağım Mavi mavi bakacağım Bir tek onun olacağım Sev diyecek biri lazım. Biri lazım biri lazım Seveceğim biri lazım Turgut Uzdu |
Biri Lazım(2)
Günaydın diyecek biri lazım Güneşin ışıklarına eşlik edecek Yanağıma bir öpücük kondurarak her sabah Gülümseyecek biri lazım. Biri lazım, biri lazım Ölümüne seveceğim biri lazım Biri lazım yüreği ben diye çarpacak Dizine yatacağım, saçımı okşayacak Gönlü bende kalacak, gönlüm onda Ölümüne seveceğim biri lazım. Biri lazım, biri lazım Benim diyeceğim biri lazım. Kahveme, çayıma ortak Soframda tuz, şeker olacak Ölünceye kadar hep benim, Benim diyeceğim biri lazım. Biri lazım, biri lazım Hep sevecek biri lazım. Karanlık *******e ışık Bazen neşeli, bazen karışık İster kızgın, ister sakin Hep sevecek biri lazım. Turgut Uzdu |
Biz Türkler
Meçhûl bir yerinden başlayıp da Ağrı’nın Yürüdük eteklerine Tanrı Dağı’nın Orada büyüdük, geliştik, serpildik Efendisi olduk arz insanının Zorbalık diz çöktü, ihanet pes etti Bizdik insanı son fazilet durağının İhanet, yalan, dolan, ipek ve tembellik Bölenidir bu fazilet yumağının Dağıldık darı misali dört bir yana Tekrar efendisi olmak için yarının. Turgut Uzdu |
Boş Ver
Çiçekler solacakmış, bırak solsun, Boş ver, sen hep açılışlarını yaşa; Güneş batacakmış her akşam, batsın, Aldırma, Sen doğuşlarını yaşa. Sonbahar gelecekmiş, bırak gelsin Boş ver, sen hep ilkbaharı yaşa, Yalnızlıklar olacakmış, olursa olsun Aldırma, Sen kalabalıkları yaşa. Saçlarını toplayacakmış, bırak toplasın Boş ver, sen hep salınışlarını yaşa; Seni unutacakmış, isterse unutsun, Aldırma, Sen hatırlanışlarını yaşa. Gelen gidecekmiş, bırak gitsin Boş ver, sen hep gelişlerini yaşa; Sevdalar bitecekmiş, biterse bitsin, Aldırma, Sen çiçeklenişlerini yaşa. Bir gün sevmeyecekmiş, bırak sevmesin, Boş ver, sen sevişlerini yaşa; Sevmiyorum diyecekmiş, diyecekse desin Aldırma, Sen deyişlerini yaşa. Bir daha gelinmeyecekmiş dünyaya, bak, buradasın Boş ver, sen en güzel hülyâlarını yaşa; Hayat bir gün bitecekmiş, bitecekse bitsin, Aldırma Sen rüyâlarını yaşa. Turgut Uzdu |
Böyle Bir Çiçek
Gamzelerin çok yakışmış Gülüşün şeker Bilmiyorum böyle bir çiçek Hangi bahçede biter. Gözlerin ah gözlerin Dünyayı her yana serer Bilmiyorum böyle bir çiçek Hangi bahçede biter. Kiraz mı desem gonca mı Dişlerin önündeki öpülesiler Bilmiyorum böyle bir çiçek Hangi bahçede biter Endamınla yarışamaz Nazende serviler Bilmiyorum böyle bir çiçek Hangi bahçede biter Hani etrafta yüksek duvarlar olmasa Koparacak seni bu eller Bilmiyorum böyle bir çiçek Hangi bahçede biter Gamzelerin çok yakışmış Gülüşün şeker Bilmiyorum böyle bir çiçek Hangi bahçede biter. Turgut Uzdu |
Bu Akşam
Yine dün dersin, buruk bu akşam Çiçeğim karşımda yok bu akşam Şu sesinden bir haber duyarsam ******* aydınlanır bu akşam. Dese “Ben geldim, yanındayım bak! Oturup anlatsa okşayarak Dudağımdan öpse, ben tadarak Ölüversem, ölmeden bu akşam. Ruhumun en ücra yerlerinden Bulurum bir aşkı en derinden Gülü sevdâmın güzellerinden Uzatırdım gitmeden bu akşam. Hayalim bitsin, hüzünle oynar Yüreğimde gölgeler, hep kaynar Bitişin sonunda canım yanar Yine aşkla ölmüşüm bu akşam Turgut Uzdu |
Bu Gece Yazmayacağım
Bu gece sadece seni sevdiğimi Hep seveceğimi yazmayacağım Yalnızlığımdan bahsetmeyeceğim Bu gece kimsesizliğimi de anlatmayacağım Ne gidişini anlatacağım Ne de dönmeyişini.. Bazı ******* yorganı başıma çekip hıçkırdığımı Bazen karanlık bir tavanla sabahladığımı Kalkıp Dolapta kalan elbiselerini okşadığımı Yazmayacağım. Ne seni çok sevdiğimi yazacağım Ne sadece seninle mutlu olduğumu Ne de sıcaklığını özlediğimi, çok özlediğimi Yazmayacağım. Güneşin sensiz her doğuşunu batışı gibi seyrettiğimi Dökülen her yaprağa ben deyişimi Her goncanın gönlümde sen olduğunu Bu gece yazmayacağım. Her gidenin, seni hatırlattığını Bir türlü gelen olmadığını Beni sen gibi bekleyen olamayacağını Sensiz gökyüzüne bile bakamadığımı yazmayacağım. Kapının her çalışında Sen geldin diye heyecanlandığımı Telefonun her çalışında yüzümün kızardığını Arayanı sen sandığımı da yazmayacağım. Bu gece yazmayacağım Bir daha seni yaşayamayacağımı Niye bırakıp gittiğini Neden terk ettiğini yazmayacağım. Çıkacağım dışarı gecenin karanlığında Çok sevdiğin karanfilden alacağım Her gece aldığımı bilen çiçekçiden Ve Benden çok sevdiğin İki dikili taşın arasına bırakacağım. Turgut Uzdu |
Bu Gün
Dünden farklı mı olur Ya da yarına benzer mi Aynı şarkılar mı çalınır Aynı türküler mi söylenir Dünkü güneş değil mi doğan Aydınlığı aynı aydınlık Gece de aynı değil miydi sanki Dün gibi karanlık. Ne sahile vuran dalgalar var Ne de üzerimize vuran yağmurlar Ne umudu bir sevgiliye kavuşmanın Ne ayrılığı yaşamanın acısı Ne mutluluk dolu bir gün olacak Sıradanlıkları sırtında taşıyan Ne bir yeni sevda getirecek Ne bir sevda götürecek Nesine sevineyim bu yeni günün Bir gün daha yaklaştırdı beni ölüme Söyletin dostlar Ben bunu nasıl söylerim Sevdiğime, gülüme. Turgut Uzdu |
Bu Kaçıncı Sigara
Bu kaçıncı sigara üst üste yaktığım Bu kaçıncı ayrılığım bir gecede Bu kaçıncı yumruğum masaya inen Bir çırpıda ne varsa Parçalayıp kalbi gibi deviren. Bu kaçıncı sigara üst üste yaktığım Kaçıncı defa hasret kaldım hasret yüzüne Neden bir gecede bunca zulüm Bu muydu bana reva gördüğün Her nefeste sensiz, binlerce ölüm… Bu kaçıncı sigara üst üste yaktığım Bu kaçıncı boyun büküşüm, kaçıncı dökülüşüm Ağlamak istiyorum, hıçkırmak Dört gözle beklediğim tüm karanlık *******de Siyahlara bürünüp siyahlardan ayrılmak… Bu kaçıncı sigara üst üste yaktığım Kaçıncı sönüşü yüreğimin bir kibrit misali Bu kaçıncı dua, kaçıncı haykırış Söyle Allah aşkına, gecenin bu kaçıncı suali Söylenmeyen cevaplardan sabahlara kaçıncı kaçış… Hep mutlu bir gece olsun dedim Alalım kavrulmuş güneşleri göğsümüze Tek istediğim her zerremizi yakmaktı Çok şey mi istedim Başın omzumda, sadece bir gece uymaktı… Turgut Uzdu |
Bu Sevdayı Bitirmeseydin
Güneş batınca gözlerimde Kahverengi gözlerini düşünürüm Kahrolası bir hasret yakar içimi Gözlerine bakamam Üzülürüm. Ayrılığın dururken pencerelerde Yıldızlar gönlüme küskündür Ay yüzünü göstermez Sanırım, Sanırım o da üzgündür. Mehtaba bakar, susardık İçimizde anlatılmaz duygular vardı Hangi mevsim olursa olsun Gönlümüzde Hep çiçekler açardı. Ardı ardına içtiğim acı kahvelerde Gözlerin hâlâ durur Her kahverengide gözlerini hatırlarım İşte o an, işte o an İçimdeki yalnızlık sel olur, kudurur. İçtiğim sen olsaydın gözlerine bakarken Gitmeseydin Yüzyıllara sığmaz bir sevda olacaktı Bir hiç uğruna kahverengi gözlüm Bir hiç uğruna bitirmeseydin. Turgut Uzdu |
Bu Vatan
Bu vatan Orta Asya’dan başlayıp Tarihi nakış nakış işleyenlerindir. Bu vatan Bir masal kahramanı gibi En önde düşman üstüne giden Allah, vatan, millet için vurulup yaralı kalbinden Esaret mi şehadet mi denildiğinde Şehadet şerbeti içenlerindir. Bu vatan Kan olup toprağa sızanların Gül olup topraktan çıkanlarındır. Bu vatan Ay ve yıldızı gökten indirip Bayrağa rengini katanlarındır. Bu vatan Savaşlarda şehadeti tadamamış Göğsünde madalyası Sürünenlerindir. Üzerinde yaşadıkça bir tane Türk Türk’ündür Bu vatan Canımdır, ciğerimdir Bu vatan senindir Bu vatan iyisiyle kötüsüyle Hepimizindir. Turgut Uzdu |
Bu Yürek Sensizliği Taşımaz
Söylemiştim Bu yürek sensizliği taşımaz diye Sen yoksun kaç gündür Yüreğim de isyan etti sensizliğe Tekledi Sensizliği taşımak ağır geldi Tehdit etti beni Sesimi duyamazsın bir daha diye Yalvardı yakardı seni bulayım diye Hiç değilse susuncaya kadar Böyle sürsün istedi. Bu yürek sensizliği taşımaz demiştim Katlandı yaşadıkları Bir de yaşadıklarına sensizlik eklendi Yalnızlıktan genişleyen damarın yanına Sensizlikten daralan Bir damar daha geldi. Bu yürek sensizliği taşımaz demiştim İstersen beni sensiz bırak Ne küserim, ne darılırım sana Bir sevda yaşadım derim Bir aşk yaşadım derim Nasıl hayat verdiyse bana Verdiğini aldı der Hakkını helal etmeni bekler Giderim. Turgut Uzdu |
Bugün 23 Nisan
Bugün yirmi üç nisan Bütün çocukların bayramı Onlar gibi olmak isterdim Onlar gibi yaşamak Bütün zamanları Ne gurbet ızdırabı Ne ayrılık derdi Çocukça bir dünyada Bir çocuk kalsaydım Her zaman neşeli Ne çare gelmeyecek o günler Çocukluk bitti, büyüdük Kalbimizde heyecan, elimizde titreme Sınıfta ders anlatırken Hem güldük, hem güldürdük Yaşıyorum demek kâfi değil Yaşamak lazım zamanları Olduğun gibi olmak lazım anladım Bütün bayramları Ne kadar büyürsek büyüyelim İçimizde bir çocukluk hep kalır Her insan ömründe bir çok defa Izdıraptan da neşeden de Nasibini alır. Bugün yirmi üç nisan Bütün çocukların bayramı Onlar gibi olmak isterdim Onlar gibi yaşamak, tekrar Bütün hatıraları… Turgut Uzdu |
Bulamadım Candan Seveni
Beyhude dolaştım, beyhude koştum,bulamadım candan seveni Göklere ulaştı feryatlarım da, bulamadım candan seveni Hıçkırıp bekledim, sarsıldı bedenim, gözyaşlarımı sele kattım Deryalar gezdim yaprak olup suda, bulamadım candan seveni. Sokağa düştüm, dilendim hep aşkı, yalvardım bütün sevenlere Gözüm aradı, yüreğim pusuda, bulamadım candan seveni. Güzel gördükçe dedim işte bu o, dışı başkaymış içi başka Sordum sevdalarda neresi cevher, bulamadım candan seveni. Kimini gördüm yüreği elmastır, aynalar göstermez olmuş Gönlüne koştum, dışı meralarda, bulamadım candan seveni Kiminde dil var, sokaklarca uzun, laf demeye zaman kalmaz Bal gibi bazı biber saksıda, bulamadım candan seveni. Garip koyarak adımı garip dünyada, vazgeçip döndüm sineye Aranan ordaymış, ondan başka da bulamadım candan seveni. Turgut Uzdu |
Bulanık Bir Sevda
Ne umutlar beslemiştim, neleri hayal etmiştim Sabahlara kadar uyumayıp seni beklemiştim Yüzün bir güneş gibi, sözlerin en tatlıdan tatlı Senle yaşlanıp öleyim diye dualar etmiştim Önce karanlık bir sevdaydı sensiz seni bekleyiş Sonra göründün, çırpındı kalbim Allah’ım bu ne iş Görünce seni dizlerimdeki şu çılgın titreyiş Sana aşık olmak, seni sevmek öpmek istemiştim İçi bulanık sevda oldun günler geçtikçe geçti Durulmadı isteklerin, bekleyişlerin hiçti Bir tırpan darbesi, içimde yeşereni biçti 'Bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybetmiştim' Boşuna güvenmişim meğer çok sevmişim boşuna Geç anladım güneşle ay birlikte olamaz, olmaz Doğumundan belliydi zaten gitmese de hoşuna Bu sevda ki sevda olarak kalamazdı demiştim Sen ayrı dünyanın hükmedeni, ben ayrı dünyanın Ayrılmak değil zoru şu kimsesiz rüyalarımın Gözyaşlarıdır toplayamadığım damlalarımın Yoksa biliyordum seni bulduğumda kaybetmiştim Turgut Uzdu |
Bulut Olsam
Bulut olsam Yükseklerde dolaşan, Dünyanın her köşesini gezen, Denizleri seyreden, Pamuk gibi beyaz Bir bulut olsam. Çiçekleri koklasam bahçeler dolusu, Ağaçların üzerinde ağlasam... En yüksek tepelere beyazlığımı yakıştırsam, Kar olup lapa lapa yağsam, Beyaz ve yumuşacık Bir bulut olsam... Okyanuslar görsem, Dalgalarla yarışsam... Bütün gemilere el sallasam, mutluluklar dilesem Umutları gibi her insanın Şekilden şekle giren Sevda dolu kalplere benzeyen Bir bulut olsam... Şehirlerin üzerinde gezsem sessizce, Seyretsem koşan, coşan insanları, Dertlilerin derdine merhem olsam, damlasam... Onların yerine avuçlarımı koyup yüzüme En kurak çöllerde ağlayan Bir bulut olsam... Bir bulut olsam hep sana aşık, Gölgen olsam güneş yakmasın diye, Üzüldüğünde ben ağlasam... Kızdığında şimşek olup çaksam, Sadece seni seven Aşkı gibi saf beyaz Bir bulut olsam... 16/12/2006 Turgut Uzdu |
Bülbülün Aşkı
Şafakların ışıkları çatlatsa da zırhını goncanın Günün her doğuşu bülbül için hüzünlü bir yeni gündür Hükmü olmaz gonca gibi içinde canı saklayan canın Şu pişmanlıkla çıkan feryatları dinleyeni üzgündür. Rüyasında görür goncasının sevdayla açıldığını Bir edalı taze gelin gibi dökülüp saçıldığını Rüzgârda şafakla gel diyen davetle kuşatıldığını Bir türlü erken uyanamayan uykusuz gözler üzgündür. Gül bülbülüne sunsa da suçu yoktur tüm sevdalarını Hep geciktirerek açmak ister güzelim goncalarını Gözünde çiğ taneleriyle karşılar tüm şafaklarını Gül kokusunu bülbüle götüremeyen yeller üzgündür. Garibim şu garip bülbül gibi bu dünyada yerim dardır Gönlümdeki ateş düğün değil şenlik değil ah-u zardır Bilirim kara toprakta bana da bir avuçluk yer vardır Bülbüllere acıyıp da kendini yazan diller üzgündür. Turgut Uzdu |
Can Düşer
Kurşunlar uçuşur, hepsi kahpedir Uçlarına gizlenmiş ölümler birer birer Gece gündüz demez, dağ taş bilmez Ayaklar kalleş mayınların üzerinde, korkusuz Vatan bekler, aldırmaz bazı aç, bazı susuz. Ana şefkati uzaktadır, babanın yıllanmış yüzü Küçük bebeğini özler, uyanmasını gecenin bir yarısı Nişanlısının, eşinin gülmesini Her gece yarısı gönlüne hasret düşer Vatan hainlerine bin nefret düşer. Emir gelir görevdir bekleyen Aklında kalmaz ne yar, ne anne, ne bebekler Ateşler kusmaya başlayınca tüfekler Takdir, onun payına bir kurşun düşer “Allah! “der dili, sonra sükûn düşer. “Vurulup tertemiz alnından” yahut göğsünden Sızılar bilinmedik yerleri, acı başlar Göl olmak için toprağa Bayrak rengi kan düşer Yüreğinden can düşer Yufka açar, oğul tüter tandırdan Teskerenin adımları çok yavaş Kapı çalınır tıkırtılar üzgün İsteksizce dile 'Şehit! ' düşer Yaş düşer, feryat düşer, it düşer. Kurşunlar uçuşur, hepsi kahpedir Uçlarına gizlenmiş ölüm birer birer Gece gündüz demez, tertipleri dağ taş bilmez Ayaklar kalleş mayınların üzerinde, korkusuz Vatan bekler, aldırmaz bazı aç, bazı susuz. Turgut Uzdu |
Canım Bayrağım
Binlerce yıllık kahraman bir milletin Onuru, şanı, şerefi, her şeyi sensin Rüzgârlar bile okşamadan geçmez seni Cephede damadısın, yurtta gelini Göğsünde imanı, hürriyetisin. Bu nesil seni tanımalı, sevmeli Her zerrende binlerce kan olduğunu bilmeli Halel gelmesin diye sana Dağda, kırda, bayırda Senin için öldürmeli, ölmeli. Allah’tan bir dileğim var Dokunmasın bir zerrene düşmanın eli Kimse yok etmesin üzerimden gölgeni Tüm nesiller şunu iyi bilmeli Kandır, intikamdır hainliğin bedeli. Canım Bayrağım, Toprağın altından şehitler seni alkışlar Ben yaşadıkça seni varlığım sayacağım Eğilsin diye sana hain bütün başlar Uğrunda atalarım gibi Ben de severek savaşacağım. Varlığın hayat pınarıdır ruhumun, bedenimin Sen var olduğun sürece ben yaşayacağım Bir leke gelmesin diye hiçbir şeyine Uğrunda atalarım gibi Ben de severek savaşacağım. Dalgalanırsın ruhum gibi gönderinde Ben sana sevdalıyım Ay Yıldızlı Bayrağım Bürünmüşsün şehâdetin kırmızı rengine Uğrunda atalarım gibi Ben de severek savaşacağım. Yeter ki gülümse kıyamete kadar İstersen senin için kan döküp can alacağım Kasırgalar kopsa, çökse gök, yer yarılsa bile Uğrunda atalarım gibi Ben de severek savaşacağım. Turgut Uzdu |
Çaresi Yok
Yok işte çaresi Her gece öncekinden beter olur Daha bir karanlık, daha acımasız Nereye gidersem gideyim Yalnızlık bırakmaz peşimi beni bulur. Hükümdarıdır bütün yoklukların Her yoklukta da hep sen varsın Göz kapaklarım seni taşır Garip bir ikilem Ben yalnızlığı yaşadıkça sen artarsın. Nereye baksam adın yazılı Seni çizer hep bulutlar Çiçekler sen olup kokar Uzaklara bakarım çevirip başımı Adınla gelir umutlar. Nerde gençliğimin vurdum duymazlığı Umursamamayı becerdiğim günler Hepsi dökülen yapraklar gibi En hafif rüzgârda Sararmış bir yüzle gelir Yok işte çaresi Ne senden, ne sensizliğinden kurtulamadım Garip bir derya içindeyim Sislere gömdüm kendimi Gözümde yaşsızlığı bulamadım. Turgut Uzdu |
Çaresizliğim
Yoksun işte Ne elimden tutuyorsun Ne nefesin okşuyor beni Her zamanki gibi yine Yokluğun yoruyor beni. Gelmiyorsun işte Rüyalarımı bile mahkûm ettin Her anında bin feryat sensizlik ******* bile isyanda Bütün yıldızlarda matem ve sessizlik. Bilmiyorsun işte Bilsen gider miydin Sevdanın nasıl güneş olduğunu Alev alev yanarken bile yüreğimin Bilsen kendi alevinde nasıl donduğunu. Duymuyorsun işte Her atışında söylediğini yüreğimin Her şafak güneşi çağırdığımı Gelmez miydin duysan Şafaktan şafağa hıçkırdığımı. Almıyorsun işte Giderken bıraktığın aşkını göğsümden Her köşesine senin adın çarpıyor Bıraktığın şu gözler, aslında sana değil Gidişine ağlıyor. Çaresizim işte Gelsen diyorum, bu acı bitecek Kalmayacak şarkıların tadı Gelmezsen şayet Ölüm olacak bu acının maksadı. Turgut Uzdu |
Çıkıp Gel
Çıkıp gel Bir şafak vakti ya da gece karanlığında Topla dünyanın mendillerini Deryaları kurut gözümden akan Ne olur Bir şafak vakti ya da gece karanlığında Çıkıp gel. Gönlümde güller solmak üzere Yaklaşıyor artık sonbahar Bütün duygularıma açılmadan o mezar Ne olur Bir şafak vakti ya da gece karanlığında Çıkıp gel. Susamışlığımı bitir Dudaklarım çatlamasın hasret ateşiyle Bir damla ol gönlüme damla yeter Ne olur Bir şafak vakti ya da gece karanlığında Çıkıp gel. Gitmedin sayarım inan ki Gitmedin sayarım gece karanlıklarında Hep yanımdaydı derim Hatıralarınla hasretinle el ele seni bekledik bak Ne olur Bir şafak vakti ya da gece karanlığında Çıkıp gel. Öylesine hasretim ki Gökyüzünün bütün atmacaları sana vurgun Her gölgede seni aradım Filizlenmek için yeniden şu sevdam Ne olur Bir şafak vakti ya da gece karanlığında Çıkıp gel Çıkıp gel. Turgut Uzdu |
Çınar
Bir rüyadan fırlamış Düştüğü yerde duraksamış Heveslenmiş küçük bir fidanken Hayali koca bir çınar olmakmış. Yağmurlar, dolular, kışlar atlatıp Bir tepeye yuvarlamış rüzgârlar Kök salmış hemen en derinlere Çıkmış güçlenmeye hazır küçük dallar. Yıllar geçmiş aradan, yükselmiş bir koca çınar Boyunca onuruyla atiye bakar En korkunç fırtınaları yenmenin gururunu taşırken Gövdesini sarmış zaman zaman çatlaklar. Her zamanki gibi gözü çınardadır böceklerin kurtçukların İçten içe yemek bitirmek isterler Kurutmak için koca çınarı Hep sisli havayı beklerler. Çınar vurdumduymazdır, kendinden emin Yakıcı sıcaklarına aldırmaz güneşin Bir ilahi sese vurgundur artık Başı hep üsttedir çöken sislerin. Ayla yıldız kavuşur bazı ******* İşte o gece çınar en güzel türküleri söyler Itır koksa da ıhlamur koksa da bazen Kaybetmez kendini, hep çınara benzer. Alır yalnızlığını tohumluğundan Daime yarınlara taşır Böceklerle savaşmaz hiçbir zaman Büyüklüğünden utanır. Ordular gibi hücum eder karıncalar Gövdesinde irili ufaklı oyuklar Bir dost arar yalnızlığına Bulamayınca hep yalnızlığıyla oynar. Uzanır kökleri kıta kıta Sessizlikte duyulan o tek nota Köslerin üzerine düşmüştür Rüyalarında her gece damla damla. Çınarların kaderidir bu Kurtçuklarla gelen yok olma korkusu İçten içe yer bitirir koca çınarı Biraz daha büyümemek korkusu. Dudaklarına hüzün çöker, sis çöker En siyah bulutlar çınarın gözyaşlarını döker Dağlara pusu kuran cüceler En taze fidanları söker. Her yanda katman katman kozalaklar Doğmamış taze fidandır Aslında reçine değildir göz göz damlayan Hem duadır, hem kandır Çınar aslında çınar değil Kendi kendini oymuş bir vatandır. Turgut Uzdu |
Çocuklara
Gül yüzlü bir güneş doğsun yüreklere, Ne olur, yürekler ışıksız kalmasın; Tutuverin yüreklerin ellerinden, Üşüyen tüm eller yüreksiz kalmasın. Çekinmeden bakın güzelim gözlere, Gözler buğulanmasın, dolsun aydınlık; Bırakın ışıkları vursun sözlere, Gitsin sözlerden kahrolası karanlık. Rüyalar yaşansın hep dünden beklenen, Gönüllerde yepyeni sevdalar olsun; Güzel bahçeler yayılsın her gün çimlenen, Aranan tüm çiçekler orda bulunsun. Garibim ben, dilerim olur mu bilmem, Belki çocukluk sevdalarım bir rüya, Okşanmasını saçın ben de beklerim Allah’tan dualarım tüm çocuklara. Turgut Uzdu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:37 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.