www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Hüsrev Hatemi (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144369)

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:12 PM

Dertli Yırlar(III)

Sefil bir sefinede gider sevincim,
Kalbimse kıyıda kaybolur, yiter
Onu Nakkaştepeye nakşeylemeyin
Defnedilsin...belki yeniden biter
Beni ey damıtılmış güzellik!
Beni ey hüsnün çehreleşmişi
Beni en dertli yırlarla çağır
Çünkü çirkâb ve çamur çoğalmıştır

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:12 PM

Dertli Yırlar(II)

İnceldi keder inceldi, inceldi
Geçti iğnesine günlerin
Ve oyasını işledi kalbimize.
Tez silindi tezhibi, lâciverdi,
Ümidin, neş'enin, bahtın
Bilmem saadeti resmetti mi Abidin Bey?
Hayyaaam, sen, elemin takvimini yapar mısın

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

Zamanın Sesleri (III)

Evvel Zaman içinde değil şimdi,
Masallarımdan'bir varmış'silindi.
Bir gün ümitlerim de beni bırakırsa
, Ne demir çarık isterim ne asa..
Anılar cirit oynarken eski odam içinde
Ne Hint'te ararım seni ne Çin'de
Çünkü bileceğim nerdesin, -Acı olan da bu ya-
O gün de bileceğim bu gün gibi
Onulmazlığını bu derdin,
Ama o gün, biraz daha çaresiz
Biraz daha derin.
Sessizlik sussun artık yetişir
Ben de bilirim ki sonu gelmiştir
Bu eski hikayenin
Evvel zaman içinde değil şimdi,
Anılar cirit oynarken eski odam içinde,
'Bir varmış'ı siliyorum işte bak
Bir zamanki o gökyüzü, o berrak
O çepçevre mavilikler 'bir yokmuş'

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

Kovulmuş Vak'anüvis

Zaman adında o kadim Sultan'ın
'Hisar'tesmiye olunan sarayından,
Muhtelif seciyeli şehzadegân,
Arz üzerine dağılmışlardır.
Garp pâyitahtlarına hükmeden büyüğü
Mermer ve çelik seciyeli olmağla,
Onun mülkünde asırlarca,
Bina ve meydanlar aynı biçimdedir..
İkinci Şehzade ahşap ve erguvan seciyeli
. Benim Çocukluğumda Boğaziçi
O Şehzadenin hükmündeydi
Son yılların birinde,
Amcazade yalısında sanırım,
Hâl-i nez'inde görmüştüm o genci
Daha sonra üvey kardeşi-çürük beton ve plastik seciyeli-
Onun yerine geçti...
Kimi şairlerin ömrüne
Hükmü geçen Şehzâde
Bir kelebek uçarılığını taşır,
Âkif ve arkadaşlarının günlerine
Hükmeden Şehzade ise
'Bu din garip geldi garip gider'
Sırrına mazhardır.
Ah Çocuk, bunları sen nerden bileceksin?
Ben Zaman Sultanı'nın sarayından
Ve vak'anüvisliğinden kovuldum
Adlarını şimdi anmadığım,
Başka Şehzadeler de tanımışken,
Halk arasında seni,
'Zaman Prensesi'ni buldum...
Şiiri bırakırdım bilsem
Şimdi nerelerde olduğunu,
Ümitsiz de olsa bekleyişim,
Seni düşünür sadece
ve susardım

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

Kırgınlık Şiiri

Kırgınlık
Sanki başka bir his
Hiç ama hiç
Yaşamamış gibiyim.
Kırgınlık
Beyoğlunda bir ara sokakta
Yapıldığı yıllarda muhteşem
Şimdi küf ve soğan kokan
Bir bina gibi
Kime ne sitem etsem veya yakınsam
Bütünü sana gibi
Bir yol tutturup kendiliğinden
Hepsi sana yöneliyor
Bedenim
Toprak üstünde kaldıkça
Benden ne selam ne sitem
Ne de yakınma
Bekleme, yollara bakınma
Son gün Yeraltına gidişte,
Ben ve yüreğim Tanrı'ya
Döneceğiz ve kırgınlığım
Yani o soğan kokulu apartman
Sana döndürülecek unutma

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

Çok Şey Var ki Geride Kaldı

Çok şey var ki, geride kaldı
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Her biri bir yönden öksüz
Kiminin ardında kalınır,
Kiminden önce ölünür
Zamanla herşey silinir,
Bir gerçek yalnız bilinir:
Tanrı verdiydi, O aldı....
Ne çok şey geride kaldı
Ne çok şey geride kaldı

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

Çeşmibülbül

Kalbler sırçadan yaratılmış bir kere,
İmkân yok sağlam yürekle ölmeye.
Her yer cam kırığı her yer...
Ve sırçaları toplayan kişiler,
Camdan bilyalar yaptırıyor;
Tokuşturmak için zevkle,
Dedikodu meclislerinde.
Oysa yüreklerin kırıkları,
Katılarak birbirine
Çeşmibülbül kadehler üflenmeliydi,
O zaman işte Çocuk, âh o zaman,
Benim kalbim senin,
Menderes'in kalbi İnönü'nün
Fikret'in kalbi Âkif'in kalbiyle
Renklenir ve kıvrılır giderdi,
Bir Çeşmibülbülün hârelerinde.
Sert ve kaçınılmaz içkisini ihtilâfların,
Veyâ sevdâ acılarının,
Buruk, is kokulu çayını,
İçenler hüzünlenirdi
Kulaklarında senin şarkın,
Gözleri hârelerde.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

Haydarpaşa Garı

ı.
Bizim diyarda Sen,
Sokakta satılır gibisin ey elem,
Bir eşek sırtında ve eşeği,
Kuvvetle muhtemel yakında öleceği,
Bir ihtiyar çekiyor, yürütüyor.
Ey elem, onunla seni paylaşmak
Dışında bir ilişkimiz kalmadı...
Oysa, bizden öncekiler için,
O adam bir Hak aşığıydı.

Ben çok sevinci uğurladım,
Dönen var mıydı yok hatırımda.
Sevinçler, yüreğimin Garında,
Uğurlanırdı daima
-Şemsiyeli ve uzun paltolu-
Hatırlamıyorum hangisi döndü,
Uğurladıklarım, gözümde hala.

ıı.
Bir gündü o Beykoz akşamında,
Bulutlar, alçalma yarışında,
Omuzlarımızdaydı bulutlar...
İç ürperten bir serinlikle,
Sulardan göğe, gökten sulara,
Ve insanlara çarpıp duran,
Küçük Çocukları korkutan
Alıcı kuş gibi bir akşam,
Gökten bizi süzüyordu.
Fakat hangi yıldaydı bu?
Yıllar ve günler karıştı...
Şimdi uğurladığım sevinçler,
-Şemsiyeli ve çok uzun paltolu-
O gençlik görünümleriyle
Kaldılar hayalimin Haydarpaşa Garı'nda.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

İcadiye Tepesi'ne Rokoko Hitap

Kandilli Bahçe civârında,
Hicran nâmına inşa olunmuş,
Nev-icâd kasrın kandilleri
Bir anda yandı idiler...
Yüreğimin doruğundaki rasathane,
Bir bulut şekline girerek sizin,
Gitiğinizi henüz kaydetmişti ki;
Bir Frenk Madam, şapkası siyah tüllü,
''Monte Griso'da neler oluyor Tanrım'' dedi
Uzun, soluk yüzünde,
Birer faltaşıydı gözleri...
İcadiye'de birşey olduğu yoktu
O gri dağda âh Grili Çocuk,
Fatin bir râsıt gibi elem,
Sizi izlemekteydi, hâdise bu.
Siz epeyce mesafe katetmişken,
Elem, rasat mahallinde, mağrurdu.
Bense tırmanıyordum ona doğru.
Tek gerçek, tepedeki hindibalar,
Plantagolar, çamlardı bir de
Siz bile gerçek değildiniz....
Ey Azizem niçün halkedildiniz?
Hem, affınızı reca ederim ama kimdiniz?
Sinâ-yı kahra ayak basmamışken Hâşim Bey, henüz
Monte Griso'ya doğru yükselerek,
Oradan... Oradan kaybolmayı,
Kimden öğrendiniz?
Dağlara dayanmazken eninime,
İcadiye nasıl tahammül eder Çocuk?
Cevabı mümkünse lütfediniz.

GooD aNd EvıL 04-19-2009 03:13 PM

Kasımpatı

Göl çevresinde bir tek kasımpatı...
Ölüm eğrisi tırmanışta şimdi,
Hergün gözlerinin ekranında, Tavan çizerken güzellik eğrisi.
Her ikisini de yaşadığından,
Farkında güzelliğin ve ölümün.
Beyaz, lekesiz bir kasımpatı...
Göl kıyısında toz ve çalılar...
Bâtın gölünde oynaşan balıklar,
Belki de böyle bir göl yok,
Çamur ve çalılar da hayâl.
Yalnız varolan Kasımpatı...
Göl kıyısında kaynaşarak,
Karışmakta ümit, sevinç ve melâl.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:04 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.