www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Mahmut Nazik (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135485)

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:29 PM

Hani Diyorum
Hani diyorum
Hani
Çoluk çocuk
Bir vakti akşam
Otursak diyorum
Dumanı tüten
Bir çorbanın başına.
Bir tastan olsun
Ne fark eder
Özde hainlik olmasın yeter.
Herkesin kaşığına
Ne çıkarsa bahtına.
Birbirimizin
Gözünün içine baksak
Korkmadan ama.
Yani
Ekmek sıcağında
İsmi
Cismi
Dini
Her neyse
De ki
Senden olmasın
De ki
Düşü
Düşüncesi
Senden olmasın
Ne olur yani
Hani
Yüreğimizde diyorum
Taa
Yüreğimizde duysak
İnsan olmanın
Kutsallığını
Bir kozada
İpek böceği gibi sarsak
Sarmalasak
İnsan olmanın
Şerefini haysiyetini
Ve
Sakınsak
Annenin yavrusunca
İnsan olanın onurunu
Yani sevsek
Yani sarsak
Yani sakınsak
Birbirimizi sevdamızı
De ki
Sofinin Tanrı’ya
De ki
Şirinin Ferhat’a
Ya da
Şems’in Mevlana’ya
Kimin kime olduğu ne fark eder
Yeter ki içten olsun
Yeter ki sevgi olsun
Bu da yeter
Hani
Konu komşu
Çoluk çocuk
Hani
Torun torba
Otursak diyorum
Şöyle dumanı tüten
Bir çorbanın başına
Bir tastan olsun ne fark eder
Herkesin kaşığına
Ne çıkarsa bahtına
Özde cinlik
Özde hinlik
Özde hainlik yok ya
O da yeter
Az şey mi
bunca güzellik

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:29 PM

Hayat BU Şaka mı Sen Oyun mu Sandın Yaşamı
HAYAT BU ŞAKA MI
OYUN MU SANDIN YAŞAMI

Hayat bu dostum,
Şaka mı?
Öyle kendiliğinden gelmez
Sevda,
Mutluluk
Aşk zamanı.
Sen,
Oyun mu sandın yaşamı?

AŞKTAN ÖTE DUY,
Aşktan üstün duyguları.
Sevdan sığmasın kabına;
Olmaz öyle,
Kuru azık yer gibi
Saman tadında sevişme.

Öyle sakız çiğner gibi,
Öyle çeşmeden su içer gibi;
Hani öylesine,
Bir uğradım işte,
Gelip geçer gibi değil.
Olmaz öyle,
Löke çökmüş develer gibi,
Hayatı geviş getirme.

İçtiğin suyu düşün mesela.
Süzülüp geldiği çam dallarını,
Elma ağaçlarını;
Akasya çiçeklerini getir aklına.
Bulutları düşün
Yıldırımları şimşekleri

Tadını damağında duy,
Yalayıp geçtiği yarpuzların.
Kim bilir,
Belki de içtiğin su:
Bir ırgatın teri;
Yada,
Bir güzelin gözyaşları.

Yani, yaşamı ciddiye alacaksın
Hani, bir tas su içmek bile
Ciddi bir mesele

Ömrü kesilmiş hastanın hayatı gibi,
Son nefesi, salâvatı gibi sarıl;
Anne yavrusunu yoklar gibi,
Hani, olmadık zamanda
Bir anıyı koklar gibi
Sevgiliyi okşar gibi sarıl hayata.


Tadı damağında kalsın gülüşlerin.
Tadı damağında kalsın
Her anın
Her zamanın.

Tadı damağında kalsın sevişlerin.
Hakkını ver,
Sabahın akşamın.
Bir yanın gülerken, ağlamasın diğer yanın.
Hakkını ver her şeyde yaşamın.


Hayat bu,
Ne sandın şaka mı?
Bir kere gelir,
Ömrü hayat dediğin başa.
Tam on ikiden nişan almalısın.
Delisi divanesi olmalısın.
Sonu yokluk madem yaşamın
Gerek var mı bu kadar telaşa

Göklerden,
Düşlerden,
Düşüncelerden indireceksin
Bilgiyle büyüyüp,
Sevgiyle büyütüp,
Erdeminle
Büyüleyeceksin yaşamı.

AŞKIN AY GİBİ GÜLENİNİ
Sevginin gül açanını,
Sevdanın yediverenini,
Umutsuzluğun
Gelir geçenini sığdıracaksın
Doğumla ölüm arasına.

Yok öyle,
Karanlık odalarda
Gecekondu sevdalarda yaşama.
Tüm kirlerden yunacaksın.
Sana giydirilmiş olan
Tüm tabulardan soyunacaksın
Öyle ki,
Yağmur yemiş
Sabahlar gibi uyanacaksın gün doğumuna.
Yüreğine al her anı
Yüreğinle yaşa,
Akıp giden zamanı.

Seheri sevmeli;
Gündüzü çiçeklemeli,
Yıldızlamalısın akşamı.

Öyle,
Çamura yatmış mandalar gibi,
Geviş getirmek olmaz yaşam dediğin;
Nakış nakış işlemelisin yaşamı.

Evde,
Hapiste,
Savaşın en sıcak
En cafcaflı yerinde;
Hayat sana:’’Aşk olsun çocuk,
Aşk olsun! ’’demeli.

Gün batımına ulaşırsan eğer
O gün yediğin ekmeğe,
İçtiğin suya,
Soluduğun havaya,
Yani sana verilmiş olana değmeli.

Alın teri olmalı içinde;
Sevgi, çalışma ve bilgi olmalı
Her harfi,
Her hecesi,
Her cümlesi
İçten ve namuslu olmalı.
Yürürken,
Gülümsemen görünmeli ardından.

İSTEDİN Mİ
Kene gibi yapışacaksın.
Kızdın mı,
Köpek gibi kapışacaktı hasmınla.
Yıldırım gibi düşeceksin
Kavganın orta yerine.
Çıngılar sıçrayacak nalından,
Atını sürdüğün yerde.
Acını, sancını ve sevgini
Karıştırıp merhem edeceksin;
Açılan yaralarına.

SÖVDÜN MÜ
Sözün en edipsizini,
En perdesizini söyleyeceksin;
Arsıza, yüzsüze, kaburgasıza.

Çünkü ONLAR hin,
Onlar hain,
Onlar cin,
Sanma ki onlar insan
Onlar kör şeytan;
Onlar
Sevdayı yarım koyanlardır.
Onlar zalim,
Onlar zulüm
Onlar ölüm
Onlar
Gören gözleri oyanlardır.

Çünkü onlar yalan,
Onlar talan,
Onlar soyan,
Bizi yıllardır uyutan;
Ninnilerdir, masallardır, yalanlardır.
Onlar ki:
Çoluğun çocuğunun hayalini,
Çocukluk düşlerini çalanlardır.

Onlar kan,
Onlar savaş,
Onlar intikam,
Onlar gaddar,
Onlar beter,
Onlar hunhar,
Gülüşümüzü uykuda,
Barışı goncada vuranlardır.

Hiç ağza alınmamış,
Hiç üstü açılmamış
Küfürün en edepsizini edeceksin,
Namussuza, işbirlikçiye, vurguncuya,
Haine, ikiyüzlüye.

Ama güzel olanın,
Ama senden,
İnsandan
Ve daim olanın
Kavgasını vermeli ki;
Karavana atışlarla
Vurmasın sevda seni.

Dünün ve yarının unutulduğu yerde,
Şu yukarıdakiler,
En yüksek skorla yenerken hayatı;
Bir türkü söylemelisin,
Yarına dair, yepyeni.

Yazmalısın,
Kimsenin yazmadığı hikâyeni,
Hayatın en güzel şiirini.
Bütün sokaklar sustuğunda,
Tüm ihtimallerin yolu kesildiğimde,
Soracaksın, sorulmaz olanı;
Bulacaksın, sorunun hiç sorulmamışını.
Yola düşen bir çiçek gibi,
Karanlığı delen
Çoban ateşleri gibi çıkaracaksın,
Felaketin içinden umudu.

Vereceksen,
Olgun meyveye durmuş,
Ağaç gibi silkeleyeceksin dallarını.
Ellerin titremeyecek.
Alıç gibi döküleceksin.
Bir hesabı kitabı olmayacak verişinin.

GÜLDÜN MÜ
Sular seller gibi akacak sesin.
Bahara duracak duranın yüreği.
Karanfil kokacak nefesin.
Güldün mü
Günebakan çiçeği gibi açılmalısın.
Ay çatlasın hasetinden,
Bulutlar yarılsın orta yerinden.
Bir gök dolusu yıldız gibi
Bir tarla çiçek gibi saçılmalısın.
Sevgiye çağıran kucak gibi açılmalısın.
Bir kucak sevgi olup açılmalısın.
Hasebinden hasretinden hasletinden

SEVDİN Mİ
Sarmaşıklar gibi sarılacaksın.
Yok öyle
Bakmaya kıyamam,
Korkarım dokunmaya tarzında;
Sadaka sevgilerle,
Uyarı levhalarıyla sevişme.
Kapıyı çalmadan gireceksin içeri.
Sarıldınmı,
Kırılacak beli,
Nefessiz kalacak sevgili.
Güz yaprakları gibi olmayacak birlikteliğin
Bakışlarınla çiçeğe duracak
Yârin yanağı.
‘’Sevgilim!
Sevdalım!
Kara eriğim, kiraz dalım!
Yayla balım! ’’ diyeceksin;
Kan oturacak dudağına hayatın.

Giydirilmiş üniformaları çıkarıp,
Kovacaksın öğretilmiş korkuları.
Bozacaksın ezberleri,
Ters yüz edeceksin.
Özgür ve sana özgü;
Anadan üryan,
Çırılçıplak kalacak sevgin.

SEVDİN Mİ
Tepeden tırnağa
Sırılsıklam olacaksın sevgiden,
Bir milim kare yeri kalmayacak
Öpülmedik hayatın.

Hayat bu bir tanem;
Ağlamak da var,
Gülmek de, üzülmek de var.
Bazen yan yanalar,
Bazen biri birini kovalar.
Her üçü de insanca.
Hepsi bu koşunun,
Hepsi bu oyunun,
Her şey hayat dediğin yolun içinde.

AĞLAMK AYIP DEĞİL
Bazen
Doymuş bulutlara döner insan.
İşte o zaman;
Utanıp, ar etmeyeceksin ağlamaktan.
Öküz gibi böğürecek,
Yağmur gibi dolu gibi döküleceksin.
Yer gök inleyecek feryadından.
Salya sümük olacaksın;
Salacaksın gözyaşlarını.
Bulutlar terleyecek gamından kasvetinden.
Yüreğinden sıkılacak;
Gamın, kasvetin,
Derdin, kederin.
Lekimşaha durmuş
Yağmur sonuna dönecek yüzün.
Buharlaşacak hasretin,
Yaz karı gibi eritip,
Bırakıp gideceksin öylesine.
Çimenlere, çiğdemlere dönecek;
Elmaya al,
Peteğe bal olacak gözyaşın.

Biliyor musun?
ÖLMEK DE VAR HAYATTA
O da yaşamın içinde.
Düşünmeyiz,
Hatırlamak istemeyiz amma,
Belki de bir bestenin orta yerinde
Ölümle kapanır son perde;
İstesen de, istemesen de.
Her şey
Onu unutturmak için nedense.

Demek ki ölüm var;
Hadi,
Özgür ol;
Doğduğun gibi,
Olduğun gibi,
Güldüğün gibi
Öldüğün gibi yaşa.
HAYATA GÜLÜMSE!

Demek ki ölüm var;
Hadi ne duruyorsun;
Bölüş,
Paylaş.
Nedir
Bu kin,
Bu garez;
Neden bu telaş.
VERECEK GÜLÜN YOKSA;
GÜLÜŞÜN DE Mİ YOK.
GÜNAYDIN DE,
GÜLÜMSE! !
Asla teslim olmayacaksın
Korkulara,
Korkuluklara.
Başkaldıracaksın;
İsyan edeceksin;
Kalıplara,
Yasaklara,
Buyruğa
İtaate.
Ne emir, ne emirber,
Ne emir eri.
İsyan edeceksin
Köleliğe, tutsaklığa, esarete.
Adının asiye,
Adın dinsize
Adın başkaldırıcıya çıkacağını bile bile.
Başkaldıracaksın
Meleklikten,
Aksi, kör Şeytan;
Âdemlikten, hayvan;
Cennetten kovulman da olsa bedeli.
Uyup değişime,
Eytişime,
Diyalektiğin kurallarına,
Dönüşüme hazır;
Egzotik limanlara yelken açmaya
Tam tekmil hazır
Alesta tutacaksın gemini.

Unutma:
Düşündün mü hiç:
Her mucit, deli dedikleridir.
Her icat,
Açık ve kaçıkların eseridir

Kar, fırtına, dolu ve deprem ve dinginlik;
Cennet ve cehennem;
Ateş ve su,
Zehir zıkkım ve bal;
Güzellik, zarafet ve çirkinlik;
Gece ve gündüz ve aydınlık ve karanlık;
Aydın ve cehalet;
Hain, lâin, nankör ve dürüst ve de vefa,
Kin, garez, öfke ve savaş ve de barış;
Sevgi, aşk ve nefret;
Ezen ve ezilen;
İşçi ve patron;
Ve özgürlük ve esaret;
Kulluk ve bağımsızlık;
Ve savaş ve barış;
İhanet, sadakat
Ve kahpenin dölü;
Hiç kimsenin yapamayacağı,
Renk, desen, resim, müzik ve sessizlik.
Hiç kimsenin
Bu kadar karıştıramayacağı
Ve bir arada tutamayacağı;
Bir telaş, bir curcuna.
Hepsi,
Ama hepsi yan yana.
Karşıtı ve kendisi;
Biri varsa yaşıyor diğeri.
Ne anlatıyor bu sana?

Ve bunların bir parçasıysan sen,
Ki öylesin;
Hiç çıkarmayacaksın aklından ölümü.

Öldünmü de,
Adam gibi ölmelisin.
Gelsin de bulsun diye beklemeyeceksin,
Öyle köşende.


Boynundaki kement titreyecek;
Asla teslim olmayacaksın;
Direneceksin,
Diz çökmeyeceksin
En belalısına ecelin.
Kara dertlere koyacak,
Yok edecek cellatını duruşun
Eriyecek kahrından
Yüreğindeki kurşun.
Ulu çınarlar gibi devrileceksin;
Çatlayacak kahrından,
Döşündeki bıçak.
Yasa duracak dağlar taşlar,
Selam duracak cellâdın.
Semah dönecek gökteki kuşlar,
Kılınırken namazın.
Eğilmeden,
Bükülmeden,
Çözülmeden,
Teslim olmadan vereceksin son nefesini.

İpi dolanmalı boynuna şeytani kumpasların,
Hainin, işbirlikçinin.
Son nefesinde açmalı
Çiçeklerin en güzeli.
Bulutlar ağlamalı derdinden,
Yer yarılmalı,
Gökler kararmalı hasretinden.
Direneceksin,
Şeytanı bile titreten Cehennem azaplarına.
Cellâdın en acımasızına.

Aklı çıkacak,
Çat diye çatlayacak orta yerinden,
Uykusu kaçacak kuyunu kazmış olanın.
Destanını yazacak
Arkada kalanlar.
Kıyamet günü Allahtan,
Şefaat dileyecekler
Yüzün suyu hürmetine
Arkandan gelenler.

Dikleneceksin,
Azrail’in en azgınına kafa tutacaksın.
Sen varmadan,
Namın gidecek ahret’e
Saf saf dizilip,
Tiril tiril ipekliler içinde,
Huriler beklerken yolunu;
Seni selamlamak için bir birini ezecek
Cennet’tekiler.
Esenlemek için yoluna çıkacak,
Cennet sabahlarında melekler.

Sevdan silecek akan yaşları.
Menekşeler bitecek,
Öpülmemiş dudaklarından.
Yaralarını saracak gözyaşları
Ölürken de güleceksin;
Tıpkı bir ağaç gibi
En güzel
çiçeğini açacaksın son nefesinde.

ÖLECEKSEN,
Sevdanın kavgasında,
Umudun siperinde öleceksin.
Ölünmez öyle durduk yerde
Ayakta alkışlanalısın,
Kapanırken son perde.

KORKMA
Bu kadar karardığına havanın.
Bakma,
Kurşundan ağır
Şeytandan günahkar olduğuna zamanın.
Karnı burnunda,
Göğsünde süt sızısı,
Çatlayacak ağrıdan.
Ay yola çıkmış geliyor güzelim,
Üstünde kar beyaz gelinliğiyle.
Bir kere
Tohum düşmüş
Sevda değmiş rahime.
Ha doğdu, ha doğacak.
Güneşe hamile.

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:30 PM

Her Güzeli Güzel Sanma
Her güzeli güzel sanma
Halini bileni güzel
Dar gününde var gününde
Koşup da geleni güzel

Derdin gelmezse kaleme
Çare bulunmazsa yarene
Bildiremezsen âleme
Derdini böleni güzel

Bazen sarpa sarar işler
Tersine döner gidişler
Dost dediğin seni taşlar
Yanında olanı güzel

Gün gelir kovalar günü
Gün gelir aratır dünü
Kaybedince şanı ünü
Yanında kalanı güzel

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:30 PM

Her Şeyden Bir Şey Öğrendim
HER ŞEYDEN BİR ŞEY
ÖĞRENDİM
SENDEN HER ŞEY
ÖĞRENDİM

Cahil çıplak şu dünyaya
Geldim de bir şey öğrendim
Düşüp de kara sevdaya
Her şeyden bir şey öğrendim

Papatyalardan gülmeyi
Gülden bülbülden sevmeyi
Pir Sultanlardan ölmeyi
Her şeyden bir şey öğrendim

Dediler bebek hoş geldin
Tertemiz yürek boş geldin
Neden gözlerin yaş geldin
Her şeyden bir şey öğrendim

Gülüm dalım sen hoş geldin
Dala konan bir kuş geldin
Her gördüğüm bir düş geldin
Her şeyden bir şey öğrendim

Olanı biteni görüp
Geleni gideni görüp
Neden nasıl niçin sorup
Her şeyden bir şey öğrendim

Nam salıp bayrak olanlar
Can verip toprak olanlar
Savrulan yaprak olanlar
Her şeyden çok şey öğrendim

Sevgiden vefa öğrendim
Acıda cefa öğrendim
Sağlıktan sefa öğrendim
Her şeyden bir şey öğrendim

Güzeli gülden öğrendim
Aşkı bülbülden öğrendim
Acıyı dilden öğrendim
Her şeyden bir şey öğrendim

Zalimlerden merhameti
Ben güneşten kerameti
Yağmur öğretti rahmeti
Her şeyden bir şey öğrendim

Kahpeden öğrendim arı
Edepsizlerden hayâyı
Çiçeklerden de sevdayı
Her şeyden bir şey öğrendim

Yağmur öğretti rahmeti
Karınca arı gayreti
Anadan yükü zahmeti
Her şeyden bir şey öğrendim

Açlık öğretti nimeti
Toprak öğretti himmeti
Ağaç affı merhameti
Her şeyden bir şey öğrendim

Aşk öğretti marifeti
Dost öğretti muhabbeti
Her şeyin var kerameti
Her şeyden bir şey öğrendim

Gıybeti hakla aklamak
Hatayı afla paklamak
Dostun kusurun(u) saklamak
Her şeyden bir şey öğrendim


Namerdi görüp mert olmak
Cimriye bakıp cömert olmak
İbret olup ibret almak
Her şeyden bir şey öğrendim

Geceden yıldız olmayı
Karanlıkta göz olmayı
Bahardan nevruz olmayı
Her şeyden bir şey öğrendim

Kitapta yazılanlardan
Taşlara kazılanlardan
Pirlerden süzülenlerden
Her şeyden bir şey öğrendim

Çeşit çeşit ölümlerden
Ahı tutmuş zulümlerden
Sefil olmuş zalimlerden
Her şeyden bir şey öğrendim

Eyleyip felek fermanı
Gelince veda zamanı
Bitirir demi devranı
Her şeyden bir şey öğrendim

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:30 PM

Her Şeyden Bir Şey Öğrendim 2
Eyledi felek fermanı
Sevdiklerin nerde hani
Gün geçer unutur seni
Ölenden bir şey öğrendim

Kitaba yazılan kaldı
Sevdadan süzülen kaldı
Kayaya kazılan kaldı
Kalandan bir şey öğrendim

Kimsenin kalmıyor ahı
Rüsva eder padişahı
Nemrut’un kaldı günahı
Zalimden çok şey örendim

Saz kırılır sözü kalır
Kimi gider izi kalır
Dal çürür de özü kalır
Dalından çok şey öğrendim

Kimi aşk şerbeti içmiş
Gönül kapısını açmış
Katmer katmer renk renk açmış
Gülünden çok şey öğrendim

Kar üstüne yazmış kimi
Yazdıkları nerde hani
Önü sonu insan fani
Yalandan çok şey öğrendim

Kimi ateş kimi maşa
Kimi kapılmış telaşa
Ne belalar açar başa
Beladan çok şey öğrendim

Düşene gülenler oldu
Halini bilenler oldu
Derdini bölenler oldu
Gülenden çok şey öğrendim

Muhannetlerden yoruldum
Coştum bulandım duruldum
Cehaletlerden soruldum
Cahilden çok şey öğrendim

Her soru bir soru açar
Yanıtı ufuklar açar
Usumda bin soru uçar
Sorandan bir şey öğrendim

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:30 PM

Hesap Vermeyen Zalime Yanarım
Ölenle ölümün var mı çaresi
Zamansız gelen ölüme yanarım
Yiğidi yıkar da dostun yaresi
Goncada solan gülüme yanarım

Yok sayarlar biçilen nice canı
Görmezler mi dökülen onca kanı
Sağ yanı güler de ağlar sol yanı
Reva görülen zulüme yanarım

Taşlar bağlı it salınmış yazıya
Fitne fesat gemi almış azıya
Gel de isyan etme böyle yazıya
Hesap vermeyen zalime yanarım

Başa taç etmişim mahir olanı
Taca taş etmişim tahir olanı
Dost için yutmuşuz zehir olanı
Göğe savrulan külüme yanarım

Savaşı kutsayan tarih utansın
Mazluma sırt dönen talih utansın
Umarın yitiren salih utansın
Zalimin attığı çalıma yanarım

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:30 PM

Hicran Yüreğe Yuva Kurmadan Gel
Soluğum kesilir adın duyunca
Gönül bağımın gülü solmadan gel
Gelişin bekledim ömrüm boyunca
Azrail bu canımı almadan gel

Hasretlerle soldurmuşum dalımı
Yere serdi bu sevdanın çalımı
*******e ağlamışım halımı
Hicran yüreğe yuva kurmadan gel

Kavuşmalar olsun hicran olmasın
Sevdaların sonu hüsran olmasın
Gül açan gönüller viran olmasın
Düşüm böyle kötüye yormadan gel

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:30 PM

Hükmetmeyi Sevdadan mı Sayarsın Sen Gül Ol ki Dalına Bülbül Konsun
Sevdiğine köle olmak ar olmaz
İnsan sevdiğine hükümdar olmaz
Hükmetmeyi sevdadan mı sayarsın
Hükmettiğin hiçbir zaman yar olmaz


Sevdiğine köle ol ki kul olsun
Mecnun ol ki sevdasından kül olsun
Kafesteki bülbül ötmez ah eder
Sen gül ol ki dalında bülbül olsun

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:30 PM

İLETİŞİM- Sarp Yollara Çekme Beni
Böyle örtük söylemlerle
Lâbirente sokma beni
Anlaşılmaz eylemlerle
Sarp yollara çekme beni

Karanlıkta göz edip de
Su üstüne iz edip de
Kaç anlamda söz edip de
Kurgulara sokma beni

Önyargıyla ters anlayıp
Cımbızla seçip dinleyip
Yakıştırıp sangılayıp
Yaralayıp yakma beni

Kızgın isen alalama
Kırgınsan küsüp ağlama
Seviyorsan kin bağlama
Cenderede sıkma beni

Taş demişsem yaş anlama
Öyle seçip de dinleme
Kurgularla sanılama
Azaplara sokma beni

Sevda olmaz karar ile
Hesabı kar zarar ile
Dost olunmaz yarar ile
Söküp döküp yıkma beni

Ne eylersen güzel eyle
Ne söylesen açık söyle
İnce hesaplarla böyle
Yıpratıp da dökme beni

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:31 PM

İllaki Demeli İnsan Değil mi
Kime yalvarırsın kime minnetin
Sevdanın temeli insan değil mi
Nedir bu mihnetin kaç gün mühletin
İllaki demeli insan değil mi

Kabe’nin temeli insan değil mi?
Varlığın kemali insan değil mi
Sevdanın emeli insan değil mi
İllaki demeli insan değil mi

Hak’kın mah cemali insan değil mi
Kudretin kelamı insan değil mi
Allah’ın selamı insan değil mi
İllaki demeli insan değil mi

Satmışız benliği küfre kibire
Girmişiz be ustam canlı kabire
Hangi kitap yazar kul kula köle
Varlığın kamili insan değil mi

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:31 PM

İnsan İçin Yananların Kurban Olam Küllerine
İnsan için yananların
Kurban olam küllerine
Hayır ile ananların
Bal olsaydım dillerine

Gözde sevda saçanların
Gönüllerde uçanların
Gönlünde gül açanların
Alı olam güllerine

Aslıların Leylaların
Yürekteki sevdaların
Yunus gibi deryaların
Damla olam göllerine

Gülüşleri nar olanın
Gelişinde ar olanın
Mecnun gibi yar olanın
Tozu olam çöllerine

Yıldızlara sorulanın
Yar yolunda yorulanın
Bilgelikle durulanın
Merhem olam hâllarına

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:31 PM

İnsan Olmak Soyda Değil
İNSAN OLMAK SOYDA
DEĞİL
İnsan olmak soyda değil
Güzellikte boyda değil
Yerde değil göğde değil
Yüreğine bir sor hele

Olsan dünya padişahı
Yere vurur koca şahı
Kabul olmaz ahı vahı
Nefsine bir gem vur hele

İşte böyle aziz dostum
Bazen bir gül bazen otum
Kim bilir kimlere postum
Şu toprağı bir gör hele

Bir göz atıp geçti gitti
Bir güz gülü açtı gitti
Bir tas suyu içti gitti
Bu rüyayı bir yor hele

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:31 PM

İnsandaki Kerameti Unutma, SEVGİ VERİR HER RAHMETİ UNUTMA
Zenginlik ne parada ne puldadır
Varsıl iken sefaleti unutma
Aradığın ne yerdedir ne gökte
İnsandaki kerameti unutma

Riya ile sanma dosta varılmaz
Garez gıybet ile yürek farımaz
Muhabbetle giden yolda yorulmaz
Sevgi verir her rahmeti unutma

Bilgelere benliğini kul eyle
Sevdiğini sevdan ile kül eyle
Engin ol da yüreğini çul eyle
Nefsi şehveti aklına kul eyle
Sevdadaki zarafeti unutma

Öyle sev ki yüreğini kerem et
Haramiye yüreğini haram et
Merhamette sadakatte selamet
Adalette merhameti unutma

Hayasız la yola gitme ar olmaz
Cahil ile düşüp kalkan var olmaz
Hükmedip de kul ettiğin yar olmaz
Dostlarına sadakati unutma
Riyadaki felaketi unutma

Diken aşar kendini de gül olur
Çiçek aşar kendini de bal olur
Aşkın yoksa yüreciğin çöl olur

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:31 PM

İnsanım Ben Herşey Bende
Köleyim ben ben hükümran
Benim illet benim derman
Benim vuslat benim hicran
Katle ferman derde derman

Benim kâfir bende ahir
Benim küfür bende kahır
Benim cahil benim zahir
Benim mahir vakti ahir

Bende heybet bende hiddet
Gıybet bende bende hikmet
Benim yar gönlüne hicret
Ben ki yüreğinde hasret
Yaratılmış bir garabet

Benim şeytanda ihanet
Benim yalnızda muhannet
Benim bulduğun ihanet
Benim ettiğin şikâyet

İşve benim eda benim
Yürekte hoş seda benim
Benim bela benim gada
Seni yakan sevda benim

Benim kaderimi yazan
Ben ki kendi kuyum kazan
Düğleyen ben benim çözen
Benim bahar benim hazan

Yazgı benim benim kader
Ben ki yüreğinde keder
Ben ki iblis ten de beter
Ben beni etmişim heder

Mürit benim mürşit benim
Minnet benim mihnet benim
Salya sümük şehvet benim
Şeytan benim şirret benim

Habil’e kabil olmuşum
Öldürmüş katil olmuşum
Ben kuru cahil olmuşum
Gıybetten gafil olmuşum

Sürümüş sefil olmuşum
Rezil müddezil olmuşum
İnsanım zelil olmuşum
Ben ki ben nail olmuşum

Ben yine insan-ı kâmil
Tanrı’dan sureti cemal
Amil benim benim kemal
Bazen hayvandan da ilkel

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:31 PM

Kadir Kıymet Bilmezlerin Elinde
Kadir kıymet bilmezlerin elinde
Bağın talan olur erken bozulur
Kalırsın da el âlemin dilinde
Defterine olmaz işler yazılır

Varmalı güzeller kendi dengine
Kul olmalı bilgin ile engine
Gitme cahil çirkin maldan zengine
Var ömrün zay olur bağrın ezilir

Benzer benzin susuz kalmış bir çöle
Zaman geçmek bilmez olur bir çile
İbrişim libaslar giysen de bile
Gece gündüz boğazına dizilir

Bağın bahçen solar gazele döner
Heder olmuş gitmiş güzele döner
Harami elinde bir güle döner
gözüne yaş dizim dizim dizilir

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:31 PM

Kalbi Payi Taht Etmişim * Kime Ne
İnsan için ceht etmişim
Ben insanı taht etmişim
Ulaşmaya aht etmişim
Kalbi pay-i taht etmişim
Düşerim düşmem kime ne

Tek sevdamı hecelerim
Düşkünleri yücelerim
Dergâhlarda *******im
Pişerim pişmem kime ne

Dost derim de def ederim
Düşmanımı affederim
Ben kendimi mahvederim
Yanarım yanmam kime ne,

Binmişim bir küheylana
Düşerim düşmem kime ne
Yanmışım ben bir ceylana
Kerem olmuşum kime ne

Kibiri vermişim sele
Gururu serpmişim yele
Ben severim ben yanarım
Kerem olmuşsam kime ne

Ben sevdamı **** etmişim
Hem başıma taç etmişim
Cennetime suç etmişim
Taşırım taşımam kime ne

Kibiri vermişim sele
Gururumu verdim yele
Güzelliği verdim güle
Severim sevmem kime ne

Dünya malını niderim
Tok gelir de aç giderim
Mum gibi erir biterim
Yanarım yakarım kime ne

Yoksul olur yok olurum
Varsıllara tok olurum
Yaydan çıkmış ok olurum
Vururum vurmam kime ne

Dert var mı ki eşilmeyen
Dağ var mı ki aşılmayan
Yol var mı ulaşılmayan
Aşarım şaşarım kime ne

Aşığım ay vurgunuyum
Kara sevda yorgunuyum
Abu derya durgunuyum
Dolar taşarım kime ne

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:32 PM

Kaldım Geriye
El bir kere doğar,
Ben bin kere doğdum
Her çiçeğin açışında.
Her canlı ölümün sözleşmesi,
Senediyle doğar elinde.
Ama el bir kere ölür,
Ben bin kere öldüm;
Kaç kere kovdum kapımdan,
Anlaşmazlığa düştüm Azrail’le.
Bin kere vuruldum,

Bir yarla yetinmedi yüreğim
Kaç kere baştan çıkardı
Sevgi sunarken,
Hazzı, özgürlüğü yola gelmezliği.
Bin yaranın acısını duydum can evimde.
Kaldım geriye.

Kaç gece gerdeğe girdim ay ışığıyla,
Üçten dokuza, dokzudan on sekize
Bin kere boşadım inançlarımı.
Kaç bahar
toprağın gülüşünü yaşadım çiğdem çiğdem.
Kaç son bahar umutlarım döküldü,
Ağladım.

Kaç nisan
Sevdanın soluşunu yaşadım ben.
Çiçeklerle güldüm,
Yapraklarla döküldüm.

Gülen çiçekler soldu,
Ağlayan yapraklar döküldü,
Kaldım geriye.

Yüreğimde göllenmiş acılarımın
Bendi yıkıldı kaç kere
Kabuk bağlamış ihanetleri kanattı riyanı eli
Sevdanı basmışım tuz yerine
Kaldım geriye

Ne yiğitler gördüm
Ustura gibi
Öfkesi öfke,
Boşalmış yay gibi.
İnancı kör etmiş gözlerini.
Dal gibi yıkıldılar önümde
Ağırlığını taşırım
Kurşun gibi yüreğimde.
Ben, kaldım geriye.

Ne güzeller gördüm,
Zarif, narin, uysal
Kaç kere öldüm gözünün katran karasına
Sevgisi sevgi
Gülüşü ay gibi.
Doğumla ölüm arasında
Aşkı aramakla geçti ömrüm
Kirpiğini ok edip
Kaç kere vurdular sevdamın can evinden
Kaç kere takılı kaldım kaşının yayına
Kaldım geriye

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:33 PM

Kanı Yıkayıp Sevgiyle
KANI YIKAYIP SEVGİYLE
ÇARMIHLARDA
CAN VEREN
BİZ
Şu dağları delen biziz
Bedrettin’ce ölen biziz
Bulut olup ağlayıp
Nasreddin’ce gülen biziz

Harmanlarda savrulan biz
Mecnun olup kavrulan biz
Vurgun yemiş ekin gibi
Fidan fidan devrilen biz

Vatan dedik şehit olduk
Derviş olduk zahit olduk
Zülümlere ölümlere
Biz nelere şahit olduk

Terimizi kan etmişiz
Kalbimizi han etmişiz
İnsanı tek mezhep bilip
Sevdamızı can etmişiz

Firavun’a musa olduk
Düşkünlere asa olduk
Kanı yıkayıp sevgiyle
Çarmıhlarda isa olduk

Elmanın alı olanız
Çiçeğin balı olanız
Yuvasın(ı) kursun diye
Serçeye çalı olanız

Tarlalarda başak olduk
Gelinlere kuşak olduk
Zalimlerin kabusu biz
Halkımıza uşak olduk

Sonbaharda nar olmuşuz
Yoksullara yar olmuşuz
Kinden nefretten sıyrılıp
Sevgi ile var olmuşuz

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:33 PM

Kanımız Karışmış Aynı Bayrakta
KANIMIZ KARIŞMIŞ AYNI BAYRAKTA

Aynı sevdayla beslendik hepimiz
Nedir bu ayrılık nedir bu zulüm
Aynı sala ile kalkar ölümüz
Neden bu düşmanlık neden bu ölüm

Sen yoksul ben yoksul budur halimiz
Üç beş garip ile kalkar ölümüz
Elimizi verdik gitti kolumuz
Yandın ateşlerde savrulur külün

Bir tarla buğdayız aynı toprakta
Yazımız yazılı aynı yaprakta
Kanımız karışmış aynı bayrakta
Neden bu öfkeniz nedir bu zulüm

Bölündükçe arttı bizim acımız
Bölüne bölüne bitti gücümüz
Ayrılıklar olur darağacımız
Ayrılık gayrılığın sonu ölüm

Sen sana ben bana zulüm ederiz
Bu gidişle sen de ben de biteriz
Bu gemide biz birlikte batarız
Aklını başına devşir be gülüm

Bir yaylada türlü çiçek açmaz mı
Bir pınardan nice canlı içmez mi
Şahin bülbül aynı gökte uçmaz mı
Dağılırsa nasıl baş eder mazlum

İnan bu bir Ali Cengiz oyunu
Bilmez misin münafığın huyunu
Sana kazdırırlar kendi kuyunu
Neden bu ayrılık nedir bu zulüm

Aynı eller bizi bize düşürür
Aynı aşı ayrı ayrı pişirir
Şeytanda oyun çok aklın şaşırır
Küçültüp lokmayı yer dilim dilim

Bir tarla buğdayız bir salkım üzüm
Sağ gözüm ağrısa acır sol gözüm
Bu acıya nasıl dayansın özüm
Hangi iblisin işi bu bir düşün

Beşiğini sallar uyanmayasın
Zulmün kalesine dayanmayasın
Sırt sırta verip de direnmeyesin
Bilir misin ne yezittir o zalım

Gece gündüz yatmaz hile düşünür
Tuzak sorularla aklın şaşırır
Yemleyip avını ağa düşürür
Bu oyunu gel birlikte bozalım

Kürt türk bir yaprağın arkası önü
Adımız aynı harf bir düşün bunu
Kim güler düşersek bir düşün dünü
Emekçiyi sömüren aynı zalim

İki bir olmuştu nazara geldi
Derdimiz biriken hezara geldi
Satılık kızımız pazara geldi
Nedir bu yoksulluk nedir bu zulüm

Bir dıkım lokmaya kardeşin satma
Ellere dost olup kardeşin atma
İhanet edip de ellerle yatma
Bizlere yakışan şerefle ölüm

Bir olalım sevinmesin o zalım
Çatlasın kahrından delirsin zulüm
Atalım kara kadere bir çalım
Ayrılık, yoksulluk nedir bu zulüm

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Kıymet Bilmeyene Yar Olmayasın
Güzeli rüsva edip dağa salıp
Kıymet bilmeyene yar olmayasın
Sabinin sübyanın günahın alıp
Mazlumun hakkıyla var olmayasın

Kinin ile yüreğin(i) dar eyleme
Dostlarına dünyayı zor eyleme
Sevdana soysuzları yar eyleme
Yiğidin başında kar olmayasın

Dostunu çok düşmanını az eyle
Yüreklerde zemheriyi yaz eyle
Sen sevgini fidanlara göz eyle
Yakan ateşlere har olmayasın

Kini kanı kötülüğü dün eyle
Barış sevgi kardeşliği yön eyle
Sevgilinin yüreğini şen eyle
Cananın kalbinde nar olmayasın

Hiç gitmiyor başımızın dumanı
Vurun diyor şahın bize fermanı
Yürek olmuş sevdaların harmanı
Gelene gidene kör olmayasın

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Kıymet Bilmeyene Yar Olmuş Nidem
Yol üstünde solmuş bir çiçek gördüm
Kıymet bilmeyene yar olmuş nidem
Silip gözyaşını yüzüme sürdüm
Sevdası başına kar olmuş nidem

Bağı bozulmuş gülü talan olmuş
Yar dediği yerlere çalan olmuş
Adı destan düşleri yalan olmuş
Yarası yüreğe kar olmuş nidem

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

KİM BUNLAR? Sen? Ben? Yoksa O mu?
Onlar ki
Hani devrimlerin, kurtuluşların;
Kâşiflerin, buluşların;
Hani Bedrettinlerin;
Köroğlu, Dadaloğlu,
Hani Kemallerin, Kılıçaslanların;
Hani Nazımların, Celalettin’i Rumilerin;
Yani gazi, şehit;
Yani zahitlerin oğlu, kızı torunu.
Onlar ki
İlenen, dilenen,
Ucuzundan yiyip, giyinen.
Çalan, çırpan, yalanan.
Hani şu iş iş diye
Kuyruklarda kıvranan;

Şu Allahın dümbüğü,
Şu adamın sümsüğü;
Şu yanında yalanan.
Sarhoş, sarhoş sallanan;
Şu geçmişinin kölesi,
Şu bitmeyen çilesi,
Şu baş belası, fukara sümüğü.


Şu hanım,
Şu koca,
Şu işkenceci,
Şu şişman,
Şu kendine düşman,
Şu kürsüdeki hoca.

Onlar ki hani
Şu yazın yanıp, pişen;
Kışın tir tir üşüyen,
Hani şu lotoda hayalleri suya düşen,
Ramazan çadırlarına,
Ekmek arabalarına üşüşen.
Hani var ya
Şu perme perişan,
Şu yoksulluğu paçasından akan.

Hani şu kasım kasım kasılan,
Şu özünü, yüzünü,
Kinini; maskelerle,
Maskaralarla gizleyen;
Bataklık camızı;
Şu bedeni kaskatı kesilen,
Sevgi kabızı.

Hani şu gevezeliğiyle özünü saklayan.
Günahlarını satıp aklayan.

Hani şu var ya
Yaşamı ıskalayan,
Gülüşleriyle hayvanlığını maskeleyen.

Şu ahlak budalası,
Şu şefinin yalakası var ya;

Hani şu gudumsuz koca fil,
Şu sorumluluktan kaçan gafil.

Şu yarı ölü,
Şu meyhane gülü,
Zengin avazıyla ürüyen.
Tükenmiş de dölü,
Hani şu it gibi sefaletini sürüyen;

Aha şuradaki şehvet düşkünü,
Ağzından salya akan;
Hani şu kitapları, kütüphaneleri yakan;
Vurup yavrusunu ceylanın,
Sanki kendisi değilmişçesine
Kös kös bakan.

Bin dereden bin su getiren.
Şu toprağı, havayı, suyu;
Sevgisini, mutluluğunu yiyip bitiren,
Hitler’in, Muslini’nin madamı, yol arkadaşı;
Stalin’in adamı yoldaşı.

Aha, şu Şeytan’ın kabı kacağı,
Şu çocuk oyuncağı, kabak oyacağı;
Şu yiyip, sıçan,
Şu korkularından kaçan,
Şu kükreyen korkak sıçan.

Aha şu apolet,
Şu postal,
Şu kaban;
Aha şu kaçanı kovalayan.
Şu yalancı çoban;
Şu başına belalar açan.

Şu kaburgasız, yüreksiz;
Şu naçar, şu naçiz;
Şu dünyadan habersiz.
Baştan sona bir kitabı okumaktan aciz,

Şu kaftan, şu fistan;
Yangından mal kaçıran,
Şu selden kütük kapan,
Şu kara sapan.

Şu duygu taciri,
Şu namus, din,
Mekke’nin tüccarı,
Hani şu yalanın en acarı

Hani şu bıyığını buran;
Eşini kıyık kıyık kıyan.
Şu dallama, şu fırlama;
Şu nefesi şarap,
Osuruğu sarımsak kokan.

Hani fıçı, şu bidon,
Şu aptal sarışın;
Yarısı silikon,
Şu yer elması, boyu bir arşın.

Şu beyaz giyen kış günü! ;
Şu iktidarsız, şehvet düşkünü;
Şu şaşkın, ‘god nikht, mersi’,
Şu adam tersi.

Hani var ya şu
Düzenbaz, hokkabaz, kumarbaz;
Ukala pis küfürbaz.
Şu olduğu yerde dönen beygir;
Şu güzeli yardan, yiğidi serden eden aygır;
Şu her şeyi geçiren kevgir.

Hani şu şehrin cini, cambazı;
Hani ‘Dağ adamı, hasta eden sağ adamı’.
Şu köylü kurnazı,
Belki de şu afyon kazı

Hani şu torba,
Şu başı çorba,
Düz yolda şaşan,
Politik veba.
Var ya şu fırıldak,
Konuşan lak lak,
Süt köpüğü, pekmez kefi,
Hani şu parti şefi.

Yani şu ülkemin
Hımbılları, tembelleri;
Entelleri, dantelleri;
Yağız atları,
Uyuz itleri;

Burjuvazları, kalemşorları;
Şu lafazan demagog,
Şu karnından konuşan vantrolog.
Hani şu hortumcu, şu götüren;
Şu tüm güzellikleri yiyip bitiren;
Hani ekranlarda,
Meydanlarda ağzından ötüren;
Konuşan her hususta,
Ters yüz etmekte büyük usta.

Onlar ki
Bu toprağın hainleri, lâinleri,
Yüzsüzleri, arsızları;
Gece hırsızları;

Şu hırlayan,
Şu zırlayan,
Şu yırtık dondan fırlayan;
Cehaletini biçimiyle saklayan.
Şu çöpleri yoklayan
Hani şu hayalini saklayan,
Şu gölgede kalan,
Güneşten korkan,
Şu sağa sola sıçrayan, kuyruklu yalan.
Şu patronuna iman eden.
Şu sürü,
Şu yumurta çürüğü;
Karanlıkta göz eden;
Şu aklı bilimi kahreden.

Onlar atölyede, hızarda;
Çarşıda, pazarda;
Olar her yerde.
Şu yanında oturan,
Şu pijamasıyla evine ekmek götüren,
Şu hem nalına hem mıhına vuran;
Hani kılıktan kılığa giren,
Hani ağzından ötüren;

Hani şu yaşamı **** eden,
Şu doğalı suç eden,
Şu geviş getiren,
Var ya şu sevgiyi iç eden.

Şu oylum oylum oyulan;
Şu sürüm sürüm sürünen;
Şu *********liği, namussuzluğu,
Sefaleti arkasından görünen.

Şu fasık, şu münafık;
Şu çarpık, şu sapık;
Şu hokkabaz, şu kumarbaz,
Şuradaki vurdumduymaz.
Şu duyduğunu anlamaz,
Anladığını söylemez.
Hani şu zır deli,
Budala modeli var ya.

İşte onlar:
Önce açlıkla tanıştı;
Her yanıyla yoksullaştı.
Bir zaman masallarla uyutuldu;
Hayallerle, hülyalarla avutuldu.
Aklı karşıtı.
Sonra verileni, var olanı yalayıp yuttu.
Daha sonra imanını, inancını attı.
Bir zaman sonra tüm değerlerini unuttu.
Ve bir zaman geldi,
Tüm damarlarını kuruttu.

Hani şu dizi şaşkını;
Hayallerle, hülyalarla kirleten,
Tertemiz aşkını.


Yani yoksullaştı;
Yani çölleşti;
Yani kullaştı, köleleşti.

Yani ruhunu,
Özünü, özgürlüğünü sattı;
Özgünlüğünü kaybetti.
Sonra kendi hapsini,
Kendi tabutunu yaptı.

Şu yanında duran,
Şu karşında otura,
Şu kasıntı,
Şu ukala,
Şu silik,
Şu sülük,
Şu yanındaki salak var ya hani:
En sonunda
Kendi putunu, peygamberini;
Kendi iblisini yarattı.


Bunlar değil mi ki bir zaman,
’’İmdaat’’ Diye bağıran.
Bunlar değil mi ki kurtarıcısını
Kendi bataklığında boğan.

Bunlar değil mi ki
Kimini yeren,
Kimini zehirleyen,
Yerinden yurdundan eden.
Allah’ın oğlunu bile
Çarmıha geren.

Bunlar değil mi ki
Kan ile doyan,
Gören gözleri oyan,
Yoldaşını yolda koyan,
Başını giyotinlerde koparan.
Bunlar değil mi ki
Öz kardeşine kıyan,
Canını aldığı ölüyü soyan.

Hani şu fıçı,
Şu inatçı keçi,
Şu beyni ceviz içi var ya.
Hani şu çanak, şu dönek;
Şu kepçe, şu yalak var ya.

Bunlar ki
Yalakalıkları
yardakçılıkları
Şaklabanlıkları
Şakşakçılıklarıyla
Meleği dinden imandan
Peygamberi baştan çıkaran.
Bunlar değil mi ki
Kitabı kendince, tersinden okuyan;

Ölüyü dirilten İsa’yı,
Nehiri ters yürüten Musa’yı,
Yarını önceden gören Yusuf’u düşün.
Muhammed’i, Ali’yi,
Galile’yi, Aristo’yu düşün.
Pir Sultana yapılan zulümü,
Mevlana’ya atılan çamuru,
İsa’ya reva görülen ölümü düşün.

Bakma şimdi
Afyon kazı gibi kabardıklarına.
Bataklık henüz yeni gelmiş bele;
Çıkınca boyunlarına,
Nasıl da feryat edecekler ’İmdat’ diye.
Bir de sen o zaman gör hele.

Bilirim acıyacaksın hallerine.
Sana tavsiyem,
Ve sakın ola sakın ha,
Direk elini verme.

Ne timsah gözyaşlarına bak,
Ne sırtlan gülüşlerine inan;
Asla bunların ipiyle kuyuya inme.
Böylelerine baban,
Rahminden düştüğün anan olsa güvenme.
Ve sakın ola sakın ha,
Asla sırtını dönme.

Ama gün gelir,
Devran döner;
Belki bunlar adam olur.
Belki yüreklerindeki sevgi can bulur.
Ve özlerin den bir hayat doğar.

Hani korkularıyla yüzleşen;
Hani çiçekler gibi gülüşen;
Kendi işinde gücünde,
Amasız ve koşulsuz seven;
Kasılmadan sevişen;

Hani bir karınca;
Hani ömrünün yetmeyeceğini,
Topladığını yiyemeyeceğini bile bile
Arı gibi çalışan;
Ormanda fidan,
Rahimde cenin gibi gelişen;

Gün olur,
Devran döner;
Fırtınalar durulur,
Ruhlar sükûn bulur.
Gün olur, riyalar yok olur.
Ve başını taşlara vurur,
Hasedinden çatlar da şeytan.
Gün olur Nehar olur.

İşte o zaman bir tanem işte, o zaman;
İnsanın özüne,
İnsanın özgürlüğüne uygun bir düzen kurulur.
İşte o zaman,
Yürekte çiçek açar;
Bambaşka bir bahar olur.

Bir başka sever,
Zincirini kıran insan.
Belki yüz sene,
Belki ağaca su yürüyünce.
Belki de şu yamaçlar çiçeğe durunca.
Belki de gün dağlara vurunca.
Kim bilir?
Belki bu gece,
Belki de daha önce.
Bu yürek
Kendini sevdasını bulunca.
Yani bu birey,
Bu beyin özgür olunca.

İşte,
Yaşa da gör o zaman;
Nasıl da döner dünya,
Nasıl da başağa durur
Bu kıraç,
Bu kurak tarla.
Gör o zaman,
Nasıl bağdaş kurup,
Yüreğe oturur sevda,
Rengiyle, tadıyla bambaşka.
Sen yaşa da gör o zaman;
İnsan insanı koşulsuz sevince,
Nasılda durur bu yürek aşka.

Düşünmek,
Bir yolunu bulmak gerek.
Ama nasıl,
Ama nice?
Kim kazanır,
Kim kaybeder bir düşün,
İnsan insanı sevince?
M. NAZİK 25.11.2007

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Kin Girmiş Yüreğe Sevgi Firarda
Kin girmiş yüreğe sevgi firarda
Kör şeytan karda da sevda zararda
Bir bir tatlı söz bin yarayı sarar da
Sözünü diken edip ok eyleme

Sevmeyince dağarcığın dolmaz ki
Sevenlerin gülleri hiç solmaz ki
Gül dikensiz dost kusursuz olmaz ki
Dostunu az düşmanın çok eyleme

Bahar isen gonca biter nisanda
Sevgi ile gül olursun insanda
Kırk yerinden kırk bir yara alsan da
Şer olup onurunu yok eyleme

Deli gönül hep insana vurgunum
İnsanın yolundan gelir yorgunum
Kırılmadım cehaletten durgunum
Haramı helal kılıp hak eyleme

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Köyde Kadın Olmak (SÜTLÜ BİR İNEK OLSAYDIM)
Köyde kadın olmaktansa
Sütlü bir inek olsaydım
Gamı keder dolmaktansa
Sütlü bir inek olsaydım

Kem gözle bakılmaz idim
Kimseden sakınmaz idim
Kocadan yakınmaz idim
Sütlü bir inek olsaydım

Evlenmemiş kul olmuşuz
Kadın değil mal olmuşuz
Geçmeyen bir pul olmuşuz
Sütlü bir inek olsaydım

Heriften önce kalkmalı
Odunla ateş yakmalı
Ata öküze bakmalı
Evde kuruyup kalsaydım

Sonra sıra bazlamada
Herif kalkmış nazlanmada
El ayağım sızlamada
Sütlü bir inek olsaydım

İş bir değil çeşit çeşit
Yal bekler kapıdaki it
Ona seğirt buna seğirt
Sütlü bir inek olsaydım

Sana bakar çoluk çömlek
Yırtık sökük içlik gömlek
Tarla tapan evlek evlek
Sütlü bir inek olsaydım

Öküzün yamacı benim
Kıtlıkta umacı benim
Bacı benim acı benim
Sütlü bir inek olsaydım

Evin işi işten değil
Bir de adım Şengül, Sevil
Herkesin önünde eğil
Sütlü bir inek olsaydım

Akşam düşen bitap yorgun
Herif gelmiş bize vurgun
Bir de gelin bize sorun
Sütlü bir inek olsaydım

Adam zırtapozun teki
Derim mecburen peki
Dur hele daha bu ne ki
Sütlü bir inek olsaydım

Ne gün biter ne de işin
Yarıda kesilir düşün
Kahpelik yarım gülüşün
Sütlü bir inek olsaydım

Dört kitabın belasıyım
Ben şeytanın kalesiyim
Dünyanın baş belasıyım
Sütlü bir inek olsaydım

Elmayı aşıran benin
Âdemi şaşıran benim
Erkeği düşüren benim
Sütlü bir inek olsaydım

Mal olup alıp satıldım
Ben ki cennetten atıldım
Adım yok ki bir kadınım
Sütlü bir inek olsaydım

Ne bugün gördüm ne dünü
Çile Allah’ın her günü
Kim yaratmış herif seni
Sütlü bir inek olsaydım

Eğri büğrü erkek olsam
Kapısında köpek olsam
Kadın değil kepek olsam
Sütlü bir inek olsaydım

İtilip kakılmaz idim
Tellere takılmaz idim
Odaya tıkılmaz idim
Sütlü bir inek olsaydım

Herkese der ağam paşam
Azrail kesilir akşam
Anlamdım nasıl yaşam
Sütlü bir inek olsaydım

Düzene yetmez de gücü
Bire korkak gara böcü
Kadınından alır öcü
Sütlü bir inek olsaydım

Köleye köle olmuşum
Başıma bela bulmuşum
İnsan değil bir kulmuşum
Sütlü bir inek olsaydım

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Kul Köle Ol Sürün Ara Demişler
Kâğıdı boyayıp para demişler
Önünü kesip fukara demişler
Kardeşi yoldaşı insanlığı at
Kul köle ol sürün ara demişler

Düzenin seline katılmışsın sen
Kuzu olup kurda atılmışsın sen
Onurunla gururunla birlikte
Pazara çekilip satılmışsın sen

İşsiz güçsüz dolaşırsın zor gelir
Utanıp dünya başına dar gelir
Paylaşmak bölüşmek sevgi dersin de
Ona buna avuç açmak ar gelir

Anlamadın düzenbazın huyunu
Yüreğini tutup kazdı kuyunu
Öz dölünü düşman edip yurduna
Seni yuttu alicengiz oyunu

Ürettin yarattın onlar yuttular
Vatan millet deyip de avuttular
Onlar bozdu onlar yazdı yazgını
Kader kısmet diye hep uyuttular

Enflasyon devilasyon revizyon
Söylenen hep yalan hep animasyon
Yabancı sözlerle karışır kafan
Soyguna hizmettir gelende misyon

Önü aynı ardı aynı baş aynı
Boyası cilası farklı aş aynı
Ali gider veli gelir değişmez
Değirmen aynı su aynı taş aynı

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Kurşun Bile Ağlar Yolda Arpacıktaki Kardeşin
VIZIL ZIZIL GELİR
KURŞUN
Vızıl vızıl gelir kurşun
Tetikteki el yoldaşın
Kurşun bile ağlar yolda
Arpacıktaki gardaşın

Dağda ateş ışıl ışıl
Telsizle haber ulaşır
Kimse bilmez kim olduğum(u)
Ellerine kan bulaşır

Sevdiğim gelir aklıma
Türkü yakarım adına
Ara ver ecel ara ver
Varmadım dünya tadına

Nedir bu kurban olduğum
Derdin belasın aldığım
El olsaydı hiç yanmazdım
Kendi özüm ağladığım

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Kuşku
Kuşku
Ah kuşku!
Karanlığın şeytanı
Kara karga
Ne yaptın
Neye benzettin
Aşkı
Kuşku
Ah kuşku!
Yüreğimdeki
Sığırcık kuşu
M. NAZİK 12.03.2005

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Mahpusta
Öyle böyle
Gündüzler geçer hapiste
Ama hasret
Geceyi bekler pusuda
Anılar anılar
Kimi ırak bir yıldızdır göz kırpar
Kimi aç karna cin gibi çarpar
Kimi allı güllü
Kiminin dalı dikenli
Kanoluksuz
Kasatura gibi
Saplanır yüreğine

Gün akşam olduğunda
Duvarda belirir annen
Yüreğinde bir tanen
Bitmek bilmez bir türlü
Bir işkencedir *******
İşkencecin cellâdın bile
Yoldaştır bazen
Yani bir tanem yani
Gündüz acılar susta
******* gözyaşı mahpusta

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:34 PM

Maşallah Maşallah! ! ! ! ! !
Emek ağlar soygun rüşvet gülmede
Ustasıdır halkı kaça bölmede
Soysuz yaşar namuslular ölmede
Edebine namusuna maşallah

Herkesten çok vatan diye ağlarlar
Soygunla rüşvetle ense bağlarlar
Savaş olsa tabanları yağlarlar
Ağlar gibi dillerine maşallah

Yüzüme gülerken kazdın kuyumu
Şirin sözler ile aldın oyumu
Bu nasıl bir Alicengiz oyunu
Gerçek gibi masalına maşallah

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Mavidir Çocukların Düşleri
Bir dolu
Mavi çizdi çocuk
Dağ mavi
Deniz mavi
Gök mavi
Ve
Beyaz bir martı uçurdu maviliklere
Ağzında mavi bir çiçek
Dedim:
Bu nedir küçük
Dedi:
Öğretmenim özgürlük

Başı yerde
Ensesi göğde
Bir çocuk Oya
Albenili ambalajlarında öğrendi
Bir çok yiyeceğin adını
‘çöplük’ diyorlar arkadaşları ona
Kadınbudu köfte yemedi örneğin
Hiç Dondurma yalamadı
Pizzanın adını bile duymadı

Tekmeleri tokatları
Katık etti de yedi
Kuru ekmeğine hep
Oya garip
Oya yoksul
Oya öksüz
Oya suskun
Hayata ve insana
Ve de sana küskün Oya
Nasıl küsmesin
Bir çikilota bile yemedi doya doya

Oya yetim oya mazlum
Ama hayat zalim mi zalim
Kaşlarında kanadını açmış kırlangıç
Göklere uçacak
Kuşlar kadar korkak yüreği
Bir soru sormaya gör
Sanırsın ha çıktı ha çıkacak
Aman,
Tutun kalbini dışarı fırlayacak

Sanırsın Boynu keser sapı
Bileği kibrit çöpü
Ha kırıldı ha kırılacak

Aldı kalemi eline
Bir dolu yıldız çizdi karanlıklara
Çoban yıldızı
Zühre
Terazi İkiz
Yıldız yıldız yıldız..
Dolunay güzel mi güzel
Güleç mi güleç bir kız
Sanki sana göz kırpar gibi
Sanki umudun yitirme der gibi
Özenle yazdı altın
‘’Annemiz
Babamız
Köyümüz
Ne güzeldik üçümüz’’

Sıra sıra dağlar çizdi Mihriban
Uçuşan kuşlar
Koşuşan bulutlar
Kaçışan çocuklar bir de
Uçurtmalar uçurdu gökyüzüne
Kocaman bir güneş
Yüzü güleç mi güleç
Gökyüzü ebemkuşağı renginde
Özene bezene yazdı altına
'Düşümüz! '

Ali bir papatya çizdi
Hani tek bir papatya
Ve altında koskoca bir sevda
Belki de
Çocuk hayallerindeki dünya
‘’Gülüşümüz’’

Bir mısır koçanı çizdi birisi
Dedi: Eşitlik
Diğeri bir salkım üzüm
Her tanesi canlı
Her tanesi aydınlık
Dünyalar güzeli
Gülümseyen bir salkım çocuk
Altında: Kardeşlik


Henüz Sevgi
Okumayı sökemedi
Dedim Sevgi
Nedir, Ne demek sevgi
‘’Bir tarla dolusu öğretmenim
Bir tarla dolusu
Güne bakan çiçeği! ’

Mavidir çocukların düşleri
Yürekleri
Kin tutmamaya yeminli
Bir kucak çiçek hani
Dünyaları
Milyonlarca milyonlarca öpücük
Gün gelir
Hoyrat ellerde solar
Umudu yarına taşıyan gülüşleri

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Mürşidimiz Kardeş Bizim
Nasıl zaman nasıl ferman
Aklımız karışmış bizim
Soyulmaktır asıl düşman
Yolumuz dolaşmış bizim

Bir yazgıyı bölüşmüşüz
Bir bahçede gülüşmüşüz
Bir sevdada buluşmuşuz
Acımız da kardeş bizim

Koklaşmışız sarışmışız
Bir harmanda karışmışız
El küstürmüş barışmışız
Sefil olan kardeş bizim

Anlayalım dilimizi
Uzatalım elimizi
Bölüşelim halimizi
Mürşidimiz sırdaş bizim

Güzellikte bir olalım
Hak yolunda bir ölelim
Bir ağlayıp bir gülelim
Rehberimiz yoldaş bizim

Gönüllerden gül derelim
Diken değil gül verelim
Yolumuza gül serelim
Ustamız arkadaş bizim

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Nasıl Geldik Biz Bu Hale? **
Nasıl geldik biz bu hale
Rab kuluna yazmaz çile
Öz oğlundan gelir sille
Bunları kim davet etti?

Böyle gider mi bu kervan
Herkes birbirine düşman
Kabi sürer demi devran
Bu belayı kim davet etti

Çöreklenip de dalına
Yılan olmuşlar çalına
Birde gülerler halına
Bunları kim davet etti

Nasıl geldik biz bu hale
Rab kuluna yazmaz çile
Öz oğlundan gelir sille
Bunları kim davet etti?

Böyle gider mi bu kervan
Herkes birbirine düşman
Kabi sürer demi devran
Bu belayı kim davet etti

Çöreklenip de dalına
Yılan olmuşlar çalına
Birde gülerler halına
Bunları kim davet etti

Dört yanımız baş belası
Bitmez mi halkın çilesi
Şeytanlık dolu zulası
Bunları kim davet etti

Oğlun değil kızın değil
Senin alın yazın değil
Zordur ama hazin değil
Bunları kim davet etti.

M:NAZİK 01.03.2008 MERSİN


Oğlun değil kızın değil
Senin alın yazın değil
Zordur ama hazin değil
Bunları kim davet etti.

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Nasıl Gidiş Bu Nasıl Hal
Nasıl zaman nasıl düzen
Eksilmez hiç baştan duman
Verdiğin al aldığın ver
Senin olsun al bu sevdan

Nasıl gidiş bu nasıl hal
Kuruyor hep tuttuğun dal
Gülün dalın senin olsun
Sevdanı al başına çal

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Nasıl Hesap Vereceksin Bunu Sorar Bizden Çağlar
BUNU SORAR BİZDEN ÇAĞLAR

Dağda bir yiğit vurulmuş
Eloğlu duyup da gülmüş
Gayrı kim eyler yarini
Yavruları yetim kalmış

Nasıl dayansam acına
Ne söylesem ben bacına
Kalemim yazarken ağlar
İnsanlığın utancına

Yazar mı kalem yazar mı
Şaşmışım bu bir nazar mı
Bin yılığın dostluğu var
El sözü bunu bozar mı

Ana ağlar bacı ağlar
Gözleri sel olmuş çağlar
Nasıl cevap vereceğiz
Bir gün soracak çağalar

Kardeş ağlar yoldaş ağlar
Dağları çatlatır yuğlar
Biz bu hale nasıl geldik
Bunu sorar bizden çağlar

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Nasıl Taşısın Kitaplar Böylesine Bir Utancı
Hele bakın el oğluna
Gelmeyin elin oy(u) nuna
Kardeş kardeşe kıyarken
Elin(i) sokmuş yar(in) koynuna

El sömürüp el doyar mı
El verip karın doyar mı
Bir ağaçta iki fidan
Kardeş kardeşe kıyar mı

Oy(u) nunda elin oy(u) nunda
Ellerim kaldı koynumda
Ben bu yaradan ölürüm
Kardeşin eli boynumda

Düşman arkadan dolaşmış
Haber köyüne ulaşmış
Kardeş kardeşi katletmiş
Ellerine kan bulaşmış

Uyar mı bize uyar mı
Kan ile karın doyar mı
Bu nasıl iş nasıl töre
Kardeş kardeşe kıyar mı

Dağa kurulur darağacı
Çekilir mi böyle acı
Nasıl taşır bu kitaplar
Böylesine bir utancı

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Ne BİR Görüş Ne Felsefe
Ne bir görüş ne felsefe
Boş şeylerle dolu küfe
Yüreği mi parayı mı
Neyi tartmalı bu kefe

Duygu şeytanın işinde
Şeytan cahilin peşinde
Yürek çığlık atıp durur
Ruhsal açlığın dişinde

Zamanın talan olmasın
Düşünü çalan olmasın
Korkuların gölgesinde
Yaşamın yalan olmasın

Korkuları yara yara
Ulaşmalı yıldızlara
Yaraları sara sara
Kış dönmeli ilkbahara

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Ne Yaptığım Bilmiyom ki
Dokunmayın bana bugün
Ne yaptığım bilmiyom ki
Eller yapar bayram düğün
Ben yaptığım bilmiyom ki

Ayrılık bir darağacı
Kavuşma lokman ilacı
Senden gelen başım tacı
Ne yaptığım bilmiyom ki

Dağların yeli olmuşum
Cananın eli olmuşum
Derdimden deli olmuşum
Ne yaptığım bilmiyom ki

Kalmışım taşın üstünde
Yerin boş başım üstünde
Ne dersen başım üstüne
Ne yaptığım bilmiyom ki

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:35 PM

Nedir Bu acelen Telaşın Dur Gitme Bir Daha Düşün
Dur gitme
Bir daha düşün
Nedir bu acelen
Bu telaşın


Sevdan vardı hani
Sığmazdı yere göğe.
Neden soldu böyle
Hani dudağın gül dokurdu
Öpüşleriyle yanağında yârin.
Hani menekşe menekşe
Nakış işlerdi bakışın
Neden böyle ıslak ıslak
Yaşın yaşın
Göze mi geldi
Zalimlerin
Zulümlerin
Ölümlerin yıkamadığı aşkın.

Ne oldu sana
Bu acelen ne
Nedir bu telaşın
Beni dinle
Dur gitme
Bir daha düşün.

Bir sen misin
Tek başına aşkı yaşayan.
Bir sen misin ihanete uğrayan.
Bir sen misin acı çeken sevince.
Bir sen misin derdini
Duvarlara ağlayan.

Bilirim
Hainlik bu
Zift gibi
Katran gibi
Bir beylik tabancası gibi çöker
İhanetin karanlığı
Yalnızlığın üstüne.
Şahları şaşkına
Koskoca Diktatörleri muma
Suyu çekilmiş değirmene çevirir.
Taşıyamaz yükünü
Kırılıp orta yerinden
Bir telgraf direği gibi devirir.

Ama sen
Tüm acına karşın
Gel beni dinle
Bir daha düşün.

Hüznün
Ayrılığın
Senedi
Zati elinde.
Nasıl olsa ayrılacaksın
Günü gelince
Hemi de temelli.
Hoş geldini olmayacak bu gidişin
Kimse beklemeyecek seni
Eli ıslak mendilli.
Ama
Araya gideceksin be gülüm.
Sağlaması yok bu hesabın
Gel beni dinle
Acele etme
Bir daha düşün

Bir sen misin
Derdin aşılmazına tutulan.
Bir sen misin
Selin geçilmezinde boğulan.
Bir sen misin kurşun sıkılan düşüne
Bir sen misin geriye düşen katarda
Gecenin yöşüne.
Bir senin yarin mi
Harami elleri hançer olan
Yârinin döşüne?
Hem suçun birazı da sende
Biliyor musun?
Aşk aranmaz ki eli duşuna
Sen beni dinle.
Dur gitme
Bir daha düşün.

Gideceksen eğer
Zalime
Neyi
Nasılı
Niçini
Sorarken olmalı.
Yepyeni bir dünyayı kurarken
Zulüm hesap verirken olmalı gidişin.
Yani sen solarken
Kahkaha atmalı gülüşün.

Dur gitme
Nedir bu acelen bu telaşın.
Araya gideceksin be gülüm
Hiç de kutsanacak bir şey değil
Bu savaşın.
Belki
Gazetelerde iki satırlık
Bir haber olarak geçecek gidişin
Ve hiç dik duramayacak
Başına dikmişlerse bir taşın.
Belki de yarın çiçek açacakken düşün
Araya gidecek be gülüm
Araya gidecek
O sırma sırma gülüşün.
En iyisimi sen beni dinle
Bir daha sor kendine
Sen bir daha düşün.

Düşün ki
Ne gelişi
Ne dönüşü
Ne de gülüşü olacak bu gidişin.
Hani
Hiç de insani değil bu işin
Mazbatan elide
Acele etme
Nasıl olsa gidersin
En iyisi mi sen
Beni dinle istersen
Bir daha düşün.
Sen
Bilir misin kaç çeşidi var aşkın
Ve kaç türlüdür ölüm?
Yine de sen bilirsin
Ama beni dinle
Araya gideceksin ay gülüm
Sen bir daha düşün
Yarına kal ki sürsün savaşın

Yeni doğmuş ay gibi
Çiçeğe durmuş dal gibi
Gül açsın gülüşün.
Nedir bu acelen bu telaşın
Hadi
Bir daha düşün:
Bilir misin kaç çeşidi var aşkın?
Karanlıklarda boğulmasın
Karayerde soğumasın gülüşün.
Böyle değil
Bir işe yarasın ölüşün.

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:36 PM

Nedir Çaresi be Usta
Fikirler bulanık zihinler siste
Kafalar karışır söylenen seste
Bir diyeceğin var mı bu hususta
Nedendir bu nedir çaresi usta

Ben düşerken elin oğlu semirir
Kimi içten kimi dıştan kemirir
Demir olsa yürek dayanmaz erir
Nedendir bu nedir çaresi usta

Adam olsa,cenabetin sidiği
Ayet oldu şu gâvurun dediği
Kanımız terimiz içip yediği
Nedendir bu nedir çaresi usta

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:36 PM

Nefsinin Elinde Köle Olmuşsun Garibin Başına Bela Olmuşsun
Mürşidin dibinde çiçekler biter
Gölgesi meyvesi herkese yeter
Cahil olup bin yıl yaşamaktansa
Bilge olup bir gün yaşasan yeter

Garibin başına çile olmuşsun
Nefsinin elinde köle olmuşsun
Öfken ile köpek olma şeytana
Pirinin yolu ne sen ne olmuşsun


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:09 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.