![]() |
Çocukluğa Özlem
Sıkıştı göğsüm Efkarlar hasret oldu, dal budak sardı, Kapladı memleket hasreti her yanı, Bütün aynalar hıçkırdı ruhumda Gurbet gurbet diye ağladı. Nerde çocukluğumun güzel günleri, Hani koşuştuğum daracık sokaklar vardı! Neşeyle evden çıkardım, Düşer, kalkardık hep birlikte Dudaklarım hep neşeyle çığlık atardı. Sonra davranışlarımla büyüdü yaşım, İlk defa başkası için çarpmıştı kalbim, Dizlerim titremiş, heyecanlanmıştım; Göremeyince bir gün ilk aşkımı, Gizlice kaç defa ağlamıştı gözlerim. Mutluydum evimde, Her odası gibi ayrı bir sıcaktı odam, Oradaydı yürekler dolusu bir sevgiyle Beni seven annem, Her zaman arkamda duran dağ gibi babam. Yollar aldı beni, Götürdü uzaklara bedenimle ruhumu, Bir savaşa başladım hayatla Unuttum inanın Bir zamanlar çocuk olduğumu. Her hatıra gül olup açar beynimde, Bir masum istek dolanır dilime, Tekrar yaşamak isterim Ama nedense hep gurbet çöker Dünü özleyen bütün *******ime. Turgut Uzdu |
Çocukluğum
Bahardaki koru bekçisini hatırlarım Koşuşan yaramaz çocukları Bülbül seslerini anarım zaman zaman Dudaklarımda hafif bir tebessüm Onlar da tabiatın çocukları diye Kendi çocukluğum gelir aklıma Şaşarım andığımda o günleri Bakarken aynada başkalaşmış saçlarıma Yaşamak isterim yeni baştan eski günlerimi Bir soru oyar içimi soğuk soğuk Ben de mi çocuk olmuştum? Ben koşmadım ki hiç koruda Nasıl çocuk olabilirim! Yaşıyorum şu kadar yılı geçmişlikte Çocukluğum oldu muhakkak Ama nasıl, nerde ve ne zaman? Silik…. Ne bende hatırası, Ne de yankısı var. Şimşekten korkmam gece yarısı çakan Oysa bütün çocuklar korkarmış Çocuktum belki ben ama ergin bir çocuk Yaşlı bir çocuk, çok görmüş, bilmiş, Ezilmiş bir çocuk. Gece yarısı kalkan bendim Pişen somunların kokusu hala durur burnumda Simit tablası başımda soğuk taşa oturuşum Ben de çocuktum Ergin, yaşlı ve ezilmiş bir çocuk. Hala da çocuğum, belki çok korkak, belki korkusuz Şu kadar yıl yaşamış ama çocuklarla oynayan Hala da çocuğum Daha yaşlı, daha ezilmiş. Gece yarısını ben vururum çoğu zaman Titrek göz kapaklarım ıslak olur bazen Gece yarısı bana kırdığım lokanta tabaklarını hatırlatır Sonra da kızarmış bir yüzle ağladığımı. … Bir başkadır gece yarısı benim *******imde Maziyi döker önüme yaprak yaprak Değiştirmek elde değil ki geçmişi değiştiresin Bütün kusur gece yarısında ne yaparsın Hatırlatan da o, ağlatan da o.. Kim bilir kaç gece yarısı geleceğe şüpheyle bakacağım Belki öleceğim yarın, belki yaşayacağım Ama ne kadar, nerede ve nasıl? Gece yarılarına ve karanlığa yaşlı gözlerle bakacağım Ve içimde bekleyiş Anılara hıçkıracağım gece yarısında ben Turgut Uzdu |
Çok Beklersin Deli Gönlüm
Çok beklersin deli gönlüm Gidenler bir daha gelmez. Çok beklersin deli gönlüm O rüzgâr bir daha esmez Vurulursun gözlerine Boynu bükük sözlerine Pamuk gibi ellerine O rüzgâr bir daha esmez. Sevda dolsa rüyaların Söylenmese hülyaların Çöl olsa da dünyaların O rüzgâr bir daha esmez. Elin eli tutmaz ise Gözün göze bakmaz ise Hele bir de sevmez ise O rüzgâr bir daha esmez. Damlamazsa bir öpücük Gülmez ise bir gülücük Beklesen de bir kerecik O rüzgâr bir daha esmez. Gece suskun kara bağlar Aradaki onca dağlar Yolar saçın başın ağlar O rüzgâr bir daha esmez. Çok beklersin deli gönlüm Gidenler bir daha gelmez. Çok beklersin deli gönlüm O rüzgâr bir daha esmez Turgut Uzdu |
Çok Bekletme
Seherinde *******in Çok bekletme hüzün gözlüm Diyeceksen diyeceksin Çok bekletme hüzün gözlüm. Salınarak kalbime gir Dünya alem aşkı bilir Söyle yeter hemen gelir Çok bekletme hüzün gözlüm. Sular gibi çağlıyoruz Bir aşk için ağlıyoruz Geldik diye gidiyoruz Çok bekletme hüzün gözlüm Zaman geçer bin bir ahla Hatıramı güzel sakla Merhametin yok mu aşka Çok bekletme hüzün gözlüm. Garip durum sevda ile Bülbül aşık güzel güle Gelsin artık sözler dile Çok bekletme hüzün gözlüm Turgut Uzdu |
Çok Sevmiştim
Ne kadar çok sevmiştim, Bilsen ne kadar, Hani uyandığında uçuyor sanır ya insan İşte öyle bir gecenin Rüyası kadar. Ne kadar çok sevmiştim, Bir gülümsemen beni hep mutlu kılardı, Heyecanlanırdı gönlüm Başkalaşır, Bulutlarda uçardı. Ne kadar çok sevmiştim, Her zerrem açılmış gonca gibi, Şükrederdi Yaratan’a Kara toprağa inat şiirler söylerdi bülbülüm Hep güle sevgiliydi. Ne kadar çok sevmiştim, Sen sevdikçe kahrolurdu dertlerim, Baktığım her güzel sen olurdun Dağda, bayırda rengârenk, Hiç ayrılmak istemezdi ellerim. Hani, Hani ayrılık olmayacaktı dünyamızda, Matem dumanları fışkırmayacaktı dağlardan, Bulutları ağlatmayacaktık Hani hep aşkımız parlayacaktı avuçlarımızda. Şu halimize bak, Bir kötü mevsimin kurbanı olduk, Sözler sözleri yuttu, Koca bir denizin, karşı kıyılarında mahzun yürekli Yüzme bilmeyen aşıkları olduk. Ne kavuşmak mümkün, Ne bulutlarda uçmak, Yapacağımız tek şey kaldı artık Tam mevsiminde çiçek açmamış Bir aşkı hatırlamak Bir de Bir de hatırlanmak... Turgut Uzdu |
Dağlar
Tepesi karlı hep yücedir dağlar Bağrında rüzgâr hiç eksik olmaz Butlular acır da haline ağlar Heybetinden sual bile sorulmaz. Taş yapar acısın, bağrına basar Üstünde şahinler, kartallar uçar Onurludur, eğilmez bir başı var Sebebinden sual bile sorulmaz. Ne sevdalar görmüş, neler yaşamış İzin almış Ferhat, kanallar açmış Şirin’in acısına hep sessiz kalmış Sükûtundan sual bile sorulmaz. Yaylada buz akan suyundan içer Sanırlar ki ömrü beyhude geçer Bazen hicranı bazen vuslatı seçer Kararından sula bile sorulmaz. Turgut’sun sana dağlar gelin olur Çok istersin ama hep elin olur Söyleyim dersin susan dilin olur Varlığından sual bile sorulmaz. Turgut Uzdu |
Dağlar(2)
Kızıp yalnızlığa fırlamış yerden Yüzünde beyazdan tülbentleri var Sabah yıkar yüzün, hep derelerden Gözünde yeşilden sürmeleri var. Bulutlar aşkıdır, sarıp sarmalar Üzerine kuşlar hep yuva yapar Hem taş bağırlıdır, hemide ağlar Yıldızla arkadaş *******i var. Kıskanıp yükselir yolu aşılmaz Ömrünü derseniz paha biçilmez Ovadan geçilir ondan geçilmez Dertlere devadır çiçekleri var. Güneşi görünce herkesten önce Selamını verir inceden ince Bağrını delmeye Ferhat gelince Suya yol verecek geçitleri var. Garibim dağlara yolum hep düşer Onlar da yalnızdır acılar çeker Tepesinde bazen dumanlar tüter İçinde sönmeyen ateşleri var. Turgut Uzdu |
Daha Dün Değil miydi?
Daha dün değil miydi çocukluğumuz Haykırışlar arasında Sokak sokak koştuğumuz. Daha dün değil miydi avuçlarımızda ilk aşkımız Yeni kartlaşmış bir sesle korkusuzca haykırırdı Sevda dolu masum şarkılarımız. Hayalimizdi evlenip güzel bir yuva kurmak Çocuklarımızla oynamak, yerde yuvarlanmak Kırlara çıkıp onlarla uçurtmalar uçurtmak Ne çabuk tükendi yıllar, hepsi geride kalmış. Bilseydik büyür müydük, hep çocuk kalmak dururken Dal olur muyduk her yeşil dal gün gelir kururken Zaman olup kendi eliyle kendin yoğururken Sanki saniyeler yaşanmamış, atlanmış. Şimdi bakıyorum aynalara, hepsi çatlamış Kırışmış bir yüz, çizgilerin sayısı da artmış Bir türlü şeklini beğenemediğim saçlarım Hiç utanmadan benden habersiz ağarmış. Ne geri dönüşü var ne de durdurmak zamanı Kimseler dikkate almıyor yalnız ağlayanı Kalabalık beklermiş son camide sultanını Gidenler değil de nedense kalanlar ağlarmış. Turgut Uzdu |
Daha Ne Yapayım
Düşünüyorum bazen yokluğunda Elim yüzümde Acaba diyorum Yokluğun toplanmışken Hüznümde. Acaba diyorum ne yapsaydım Nelere pişmanlık duysaydım Hep seninle olup Hep Gözlerine bakarak yaşasaydım. Acaba diyorum Şirin’e çırak olup dağlar mı yarsam Gönüllere rahmet olup yağsam Sever miydin beni Mecnun’a yoldaş olup çöllerde dolaşsam. Bilmiyorum Kerem’in Aslı’ya yandığı gibi Ben de sana mı yansam Bilemiyorum beni sevmen için Daha ne yapsam. Ne zormuş yağmur olup damlayamamak Kar olup tane tane yağamamak Ne zormuş bilemezsin Ölesiye sevip de Bir türlü, bir türlü kavuşamamak. Nasıl anlatsam sevdiğimi İnanmıyorsan öl de öleyim Ya da sev beni Nasıl sevdiysem Ölünceye kadar hep öyle seveyim. Turgut Uzdu |
Damlanın Aşkı
Bir damla gözyaşı aşık olmuş Hep o gözden damlar Onu gören diğerleri O damla için gece gündüz ağlar. Kara sevdaya tutulmuş sanırsınız Sessizce akar, izi kalır Sel olur bazen coşar En berrak sular bile bulanır. Bazen yol bulamaz yanağa giden Damlalar yürekte birikir Bir bülbül sesi duysa yürek Gül aklına gelir irkilir. Gözün rengi önemli değildir Damla gözün kendine aşıktır Ne hikmetse her göz de Damlaya bulaşıktır. Damla göze aşık Damlalar ise damlaya Bir hengâme sürüp gider Göz ile yaş arasında ağlaya ağlaya. Turgut Uzdu |
Dedin de
Hep şu güzel gözlerime Bak dedin de bakmadım mı? Al şu sevdamı göğsüne Tak dedin de takmadım mı.? Güller oldun *******de Öt dedin de ötmedim mi? Tohum olup yüreğimde Bit dedin de bitmedim mi? Ruhum senin gir içine Yak dedin de yakmadım mı? Bir serin su ol gönlüme Ak dedin de akmadım mı? Kokla bir gül gibi beni Sev dedin de sevmedim mi? Gittiğin yere ardından Gel dedin de gelmedim mi? Ne yapayım daha bilsem Gül dedin de gülmedim mi? Bir ayrılığı yaşa da Öl dedin de ölmedim mi? Turgut Uzdu |
Deli
Bir gece vakti Kimsesiz sokak ortasında bir deli Ne mumu var elinde ne feneri. Yerlerde su dolu çukurlar Yukarıda yarı sönmüş bir ay Ne izi var sürecek Ne gizi var çözecek. Karnını mı düşünür sabahtan beri aç Başını kaplamış kirlerle dolu bir saç Evi desen, yoktur Yurdu desen sokaklar kadar çoktur *******e hükmeder, coşar konuşur Gündüz kaçar, koşuşturan çocuklardan Hiç deli görmemişler gibi ardından Oysa her sabah geçer Yatmaya giderken aralarından. Bulur çocuksuz bir tahta yatak Düşünmez Kim bilir kaç kışı daha kaldı atlatacak. Nefes alır su içer Bazen güneşe aldırmadan caddelerden geçer Ne hedefi vardır ne geçmişi, ne de gelecek kaygısı Sadece bugününe hayrandır Yarını dünlerden kopmuş Bugünlerden çok çok uzaktadır. Kendini bu hale getiren dertlerini atmış Sonra her gece dertsiz yatmış Ne yiyecek beğenmez olmuş ne içecek Bilir midesini kandırmak ona yetecek. Soğuklar üşütmez, sıcaklar yakmaz onu Hiç mi hiç düşünmez sonunu Kimseye zarar vermez, dudaklarında hep gülümseme Gece yarısı sokaklara hükmeder Bazen karakola uğrar Polisler ona çay ikram eder Düşünmeyen gözlerle onları izler Ona bakar kim bilir neler düşünerek uykusuz gözler. Sonra kalkar yavaşça yerinden Kimseyi ürkütmeden Kaybolur gider sessizce Sokakların birinden. 15/12/2006 Turgut Uzdu |
Delice Sevmek İstiyorum
Aşık olmak Senin kokunu koklamak istiyorum Mutlu olmak Sevilmek Delicesine sevmek istiyorum Yalnızlığı atmak omuzlarımdan El ele tutuşmak istiyorum Koşmak kırlarda bayırlarda Ve seni Delice sevmek istiyorum Yanlış değil istediğim Yeniden mutlu olmak istiyorum Çocuklar gibi neşe içinde Bir sevgiliyi Delice sevmek istiyorum Gözlerine bakmak, sana güvenmek Sana inanmak istiyorum Ben senin olayım sen de benim ol İnan seni Delice sevmek istiyorum Çılgınlığı yaşamak ruhumda Kendimi kaybetmek istiyorum Hep seninle yaşamak Hep seni Delicesine sevmek istiyorum Sevgi karşılıksız olmaz Beni delice sevesin istiyorum Hep gülsün içimiz dışımız Ben seni, Ben seni delice sevmek istiyorum Ağaçların altında oturmak Dalgaları seyretmek istiyorum Kumlardan şatolar yapmak Odalarında el ele gezmek Ve seni delice sevmek istiyorum Turgut Uzdu |
Demişler
Bir sevdaya tutul da Garip uyuma Gece gündüz uğrunda sürün demişler Bir hayale vurulduğun gündü Cuma Sabahlı her gecede görün demişler. Tutulursun elbet sen de bir güzele Şiirler yazarsın ağaca, gazele Emanet edersen gözlerini sele Bir sevdalı şekline bürün demişler. Yüzünde güller açar gönlünde çiçek Bir ömür yaşarsın sevdanla bitecek Ayrılık tadarsan kirpik çiğlenecek Boğulursun gözünde derin demişler Hep içinde yaşa dillenmesin aşkın Dolaşma ortalıkta garip ve şaşkın Dağ bayırda arayıp yesen de eşgın Toprak altı üstünden serin demişler. Kırağılar düşer senin de saçına Zaman acımaz gözlerinin yaşına Garip Hoca yazarlar mezar taşına Uzan kara toprağa gerin demişler. Turgut Uzdu |
Desem
Ne şevkim var bu gün Ne de neşem, Ne aşkı anlatayım, ne baharı Ne tutuşan mutlu elleri Ne de İçimdeki viraneleri. Güzeli desem, Güzel zaten güzeldir Nesini anlatayım Elbet baharda çiçekler açar Bunu bilmeyen mi var ki Ben de onu yazayım? Acıyı desem, Acı acıdır başka olmaz ki Ayrılık sonbahara benzer İnsan ömründeki gün gibi Sararıp sararıp dalından Yapraklar gibi düşer. Ölüm desem, Tanışmayı bekleyen bir dost O mutlak gidiştir Nesini anlatayım Herkes bilir ki o Tek bitiştir. Ne şevkim var bu gün Ne de neşem, bağışlayın dostlar Ne aşkı anlatayım, ne baharı Ne tutuşan mutlu elleri Ne de İçimdeki viraneleri. Turgut Uzdu |
Desem ki
Bir bilinmez yarının bugünkü vedası bu Ayrılık korkusunun bir garip sedası bu Tek vagonluk bir trenin kampanası bu Desem ki bir yaşayan ölünün son yası bu. Desem ki bahara koşuşturan bir kış günündeyim Kendisi de bahara benziyor Sadece gönlüm gibi boz bulanık bulutlar havada Etrafta bir ölünün sessizliği Bir tarafta gittikçe sıklaşan nefesim. Desem ki görecek miyim bu baharı da Geçen baharı gördüğüm gibi Bekleyecek miyim yine acaba Her akşam bin defa öldüğüm gibi. Desem ki kuşlar terk etmiş buraları Sadece *******i öten baykuşlar Umutsuzluk sarıp sarmalamış beni Kim bilir ne zaman sultan olacağım Ne zaman el pençe durup Benim için namaz kılacaklar. Desem ki ayrılmak zor olacak Gitmek değil, inanmazsın Desem ki her şeyi çok sevdim Seni sevdiğim gibi Ben yokken de sen hep burada kalamaz mısın? Desem ki çok fırtınalar yaşadım Ne badireler atlattım bilemezsin Ben garip bir yolcuyum Zamanı boğmuşum kendi suyunda Sev desem de beni Biliyorum sevemezsin Umarım ben gittikten sonra Uzun yıllar ardımdan gelmezsin. Turgut Uzdu |
Desinler(1)
Ben seni sevdim güzelim Kim ne derse desin, İster fırtına kopsun bağrımda, Yağmurlar yağsın, şimşekler çaksın Yaksın, yıksın her yanı isterse seller, Ben hep seni sevdim güzelim Ne derlerse desinler. Ben seni sevdim güzelim Kim ne derse desin, İster ölüm sessizliği çöksün göğsüme, Ruhumda baykuşlar ötsün, İsterse seninle dolu yüreğimi kessinler, Ben hep seni sevdim güzelim Ne derlerse desinler. Ben seni sevdim güzelim Kim ne derse desin, İster hiç gelmesin bahar, Hep kar yağsın, ellerim üşüsün, İsterse boynunu büksün ben gibi bülbüller, Ben hep seni sevdim güzelim Ne derlerse desinler. Ben seni sevdim güzelim Kim ne derse desin, İster aşk ölsün kâinatta, Sevda en derin mezarlara gömülsün, İsterse aklını kaybetmiş mecnun desinler, Ben hep seni sevdim güzelim Ne derlerse desinler. |
Desinler(2)
Ne derlerse desinler, Ben tek seni sevdim. İsterlerse gönlümü idam etsinler, İnan güzelim, Ben hep seni sevdim. Dünya alem vız gelir, Yeter ki elini tutsun elim. Azrail kapımda nöbet tutsa bile, İnan güzelim, Ben hep seni sevdim. İster sabah olmasın isterse akşam, Ben her saat seni bekledim. Bütün karalar gönlüme çökse bile, İnan güzelim, Ben hep seni sevdim. Bir ömrüm var sana feda, Ölümü hep yanında diledim. Sürünsem, felek yerlere çalsa bile, İnan güzelim, Ben hep seni sevdim. Ne derlerse desinler, Ben tek seni sevdim. İsterlerse gönlümü idam etsinler, İnan güzelim, Ben hep seni sevdim. Turgut Uzdu |
Dileğim
Artık ayrılıkları yazmayayım Vuslat türküleri söyleyeyim Ne sana hasret olup çatlayayım kurumuş topraklar gibi Ne de Issız köşelerde ağlayayım. Artık *******imi gözlerin doldursun Karanlığın karanlık gözleri gitsin Ellerin uzansın ruhuma Okşasın Sensizliği bitirsin. Çakmasın şimşekler Yağmasın bir daha iri damlalı yağmurlar Hiçbir zaman solmasın çiçekler Hep sen ol gönlümde Hep seninle gelsin, Hiç gitmesin şu bahar. Her akşam seni göreyim Her sabah gülümse Saçlarını oturup iki örük öreyim Çocukluğu yaşasın tekrar ruhlarımız Bir daha sensizliği görmeyeyim Turgut Uzdu |
Dilerim Allah'tan
Dilerim Allah’tan, beni aramak için Eteklerin siyaha boyanıp sokak sokak yürüsün Bulamasın beni Her köşede sokak köpekleri karşına çıksın Ardın sıra koşup, ürüsün. Dansı muhteşem olsun bulutla şimşeğin Yediverenler açsın ebemkuşaklarında On yedi numara gözlük takasın, emi! Kelepçelensin gönlün, çözülmesin hiç Dolaşsın çamurlu sokak ortalarında. Akreplere denk gelesin yedi boğumlu Dolaşsın her yerinde soğuk soğuk Feryatların Mars’a Venüs’e ulaşsın Ama kimse duymasın sesini Bağırsan da boğuk boğuk. Çıyanlar dostun olup sarsın seni Önce her yerini zehirlesin, derin büzüşsün Boşuna gezen meteorlar var ya Her gittiğin yerde bir işe yarasın diye Hep senin başına düşsün. Akbabalar başına üşüşsün Gözünü, ciğerini dalağını oysun Bütün çakallar toplanıp başına Güzel dediğin her yerini yiyip Yavrularıyla birlikte doysun. Masmavi denizler mekânın olsun Dalgalar bütün mendirekleri kırsın En aç büyük beyaz köpek balıkları Karşına çıksın kocaman dişleriyle Parmaklarını ısırsın. Meltemler seni görünce huy değiştirsin Fırtına olsun, beşinci dereceden kasırga olup essin Hep dağlarda gezip beni arayasın Dipsiz uçurumlar vardır ya hani Ayağın takılsın, en derin yerinden düşesin. Sinekler dolsun tüm güzelliklere Senle birlikte gönlün de bağlar bahçeler gezsin Ben daha ne diyeyim sana gavurun kızı Karşına çıkan bütün eşekler Çifter çifter seni tepsin. Ayakkabıların eskisin, delinsin iki yerinden Çorapların boğazına kadar ıslansın Arılar üşüşsün yüzünün her yerine Çiçek değil Seni düşman sansın Elmayı çocuğunun kafasında vuran vardı ya Elinde sanki kalplere saplanan muhteşem bir oksun Sevmediğini bilirim yılanları amma En zehirlileri bir araya toplanıp Kolundan, ayağından, yüzünden soksun. Hep çare ara her yerde, el yordamıyla bana gel Tek senin doktorun olup muayene edeyim Madem sevmedin, maden sevmeyeceksin Çaktırmadan bir iğneyle öldürüp gönlümde Yıkık bir mezara gömeyim. Turgut Uzdu |
Dilerim Hüsranım Olmazsın
Hep yalnızlığa arkadaş Hep yalnızlığa sırdaş Karanlıklarda yalnızlıkla Sarmaş dolaş Yalnızlık sarhoşu ben Ve gelmeyen Özleten sendin Sadece sen.. Bütün sokaklarda bana seni bekleten. Şimdi geldin canım Şimdi varsın nazar boncuğum Özlediğim sendin Hep beklediğim Umarım Dilerim hüsranım olmazsın. Artık kaldırmaz bu gözler Ardından hıçkırmayı… Artık kaldıramaz bu yürek Geri dön diye yalvarmayı Gözlerine bakmamayı yaşayamaz Saçlarını okşayamamayı bu eller Taşıyamaz.. Dilerim, Dilerim aşkım Ben gidinceye kadar benimle kalırsın Özlediğim Beklediğim hep sendin Dilerim Allah’tan Hüsranım olmazsın. Turgut Uzdu |
Dinle
Bana arkadaşını söyle Kim olduğunu söyleyeyim Sıkılma sabret beni dinle Dinle bir nasihat vereyim. Adam iş başında bellolur Adam adama muhtaç olur Sabırla koruk helva olur Dinle bir nasihat vereyim. Kılavuzun karga olmasın Sırma saçlıdır kel ölmesin Bırak dost hep acı söylesin Dinle bir nasihat vereyim. Kim kimin çukrunu doldurur El elin eşeğin zor bulur Tavuk komşuya kaz görünür Dinle bir nasihat vereyim. Körle yatan şaşı kalkarmış Korkaksan kar zarar olmazmış Her dostun bir kusuru varmış Dinle bir nasihat vereyim. Mum dibine ışık verir mi Öküze boynuz yük gelir mi Öpülecek el öpülmez mi Dinle bir nasihat vereyim. Para dediğin elde kirdir İman ile para kimdedir Selle gelen yelle gidendir Dinle bir nasihat vereyim. Yatağı güzelse aslandır Çalışmayan akıl paslanır Yere bakanlar korkulandır Dinle bir nasihat vereyim. Ağaç kurur insanlar ölür Su akarken testiyi doldur Edep edepsizlerden gelir Dinle bir nasihat vereyim. Kargayı besle oysun gözün Altın ise az çıkar sözün Keskin olma çatlamaz küpün Dinle bir nasihat vereyim. Komşunu satın al ev alma İyilik yap onsuz da kalma Çok az söyle yalansız olma Dinle bir nasihat vereyim. Kar kuytuda para cimride Misafir kısmetli gelir de Ektiğindir geçen eline Dinle bir nasihat vereyim. Bir acılı meyvedir sabır Tatlı dil yılanı çıkarır Tembel daima akıl verir Dinle bir nasihat vereyim. Bir ağızdır bin ağza yaygın Büyüğü ye söyleme sakın Hep en sonunda gelir aklın Dinle bir nasihat vereyim. Bekle vaktini baş kesilmez Turgut bu bir nasihat vermez Allah’tan umut hiç kesilmez Tüm dostlara sağlık dileyim. Turgut Uzdu |
Diyarbakır
Garip yer burası Tarih gibi duruyor surlar Sessiz Dicle’nin yanında Yeşil yeşil büyür Pijama giymiş karpuzlar. Garip yer burası Kapılar her yanda, çift, tek Bayanları çok modern Giyilen golf pantol Yahut pantol etek. Garip yer burası Her evin altından su çıkar Gece gündüz demez Daima çalışır Suyu çeken motorlar. Garip yer burası Yuvasında leylekler, baykuşlar Akşam olur olmaz Uçmaya başlar Vampir olmayan yarasalar. Garip yer burası Bizim oralarda kar olur Beyazdır Palandöken kış, yaz Kar çiçeklerinin de vakti değil Oysa burada çiçekler beyaz. Garip yer burası İnsanların çoğu kahvelerde pinekler Bir yanda ciğer kokuları Öte yanda uyumamı bekleyen Sivrisinekler. Garip yer burası Her eski evin içinde avlu var Odalar taştan Yazın sıcak girmez içeri Kışın korur insanı soğuktan. Garip yer burası Cahit Sıtkı, Otuz Beş Yaş demiş Ziya Gökalp neler döktürmüş surlara bakarak İnsanları çok fevri Boş yere çok canlar dökülmüş. Burası garip yer Delikanlısı delikanlılığı bilir Dost diyerek sevmişse eğer Dostu için Severek ölmesini de bilir. 1984 Turgut Uzdu |
Diyebilsem
Mührü çözülse de dudaklarımın 'Seni sevdiğimi bil! ', diyebilsem Hasretle dökülen yapraklarımın Yeşerirdi hepsi ' Gel! ', diyebilsem. Bir melek inerek çözse dilimi 'Gönlünü gönlüme sal! ', diyebilsem Yüzünde tebessüm, tutsan elimi Öpüp dudağından 'Bal! ', diyebilsem. Saçının teline kurban olurum 'Gözünden hüznünü sil! ', diyebilsem Süzülen yaşlarla bekler dururum 'Seni bekleyeni bul! ', diyebilsem. Bülbüller sesine, diline hayran 'Güzelim, benimle Gül! ' diyebilsem Aşkımla tutuşup “Sen! ” diye yansan 'Her şeyi bırakıp gel! ', diyebilsem. Ağlarım feryadım seninle dolu 'Gelip yüreğimi al! ', diyebilsem Durdur fırtınayı sustur yağmuru 'Ne olur benimle kal! ', diyebilsem. Turgut Uzdu |
Diyorum ki
Diyorum ki, Güneş bir kışın hasretiyle parlıyor, Baharı yazayım, bahar gelmiş Olmuyor, nedense içim buruk, Mısralarıma hüznüm damlıyor. Diyorum ki ne güzel, Toplayıp bütün çiçekleri Öyle gelmiş bahar, bak, Durma, anlat diyorum Kozalarından çıkacak kelebekleri. Ağaçlarda çiçekler rengârenk, Henüz açmamış gülleri anlat, Kulak ver, dinle, Yapraklarla sohbet eden Yanık sesli bülbülleri anlat. Diyorum ki, Güneşin rengini göbeğine takmış papatyalar, Bütün renkleri çiçeklere katmış, Berrak bir gökyüzünden Sabırsızlıkla gelmiş bak bahar. Diyorum ki niye hâlâ için buruk Ne var? Gözünle bak bahara gönlün şenlensin, Sımsıcak türkülerle için neşelensin, Gönülle bakılınca bahar olmaz ki bahar. Diyorum ki, Ağaçları, çiçekleri, arıları, dereleri kazan Bak işte her yer süslendi, At gitsin karamsarlıkları, Hep güzel günleri hatırla, onları an. Diyorum ki, at içindeki boşluğu, Gönüller güzelleşsin diye yapıldı bu makyajlar, Ayrılıkları unut, Diyorum ki, düşmesin bir daha mısralarına Hüznünden damlalar. Biliyorum, diyorum, En güzel haliyle geldi amma bu bahar, Her güzellikte bir parçanı unutmuşsun giderken güzelim, Dayanamaz onları görünce, Göz ağlar, gönül ağlar, mısralar ağlar |
Diyorum ki:
Diyorum ki, Bir boşluk sarmış ruhumu, Her gece ayrı çırpınırım... Sabahlara dek hatıra olur, Sayfa sayfa Acımadan yırtılırım. Diyorum ki, Yıldızları görmez gözüm, Gözünde ışıldamayınca... Güneş bile mahzun doğar, İnanmıyorsan bak Sen yanımda olmayınca. Diyorum ki, Yalnızlığımın tam kalbine Vur, bir daha vur hançeri Ölsün, silinsin dünyamdan Bir daha girmesin gönlüme ne olur Yalnızlığın bütün biçimleri. Diyorum ki, Yanımda olmayınca Ne sıcağın tadı var, ne soğuğun, Yanımda olsan diyorum, *******ce koklasak, tadına varsak, Tadamadığımız şu mutluluğun. Diyorum ki, Avuçlarım boş, Yokluğunu takmış bütün parmaklar, Yanımda olmayınca, sen olmayınca Bütün aynalar beni bırakıp İnan bir kimsesize bakar. Diyorum ki, Bir defa karşıma çıksan, gülümsesen Ne olur, ne olur Bir gece yarısı, ya da bir şafak vakti Gitmemek üzere gelsen Ve hiç gitmesen... Turgut Uzdu |
Doya Doya Söyleyemedim
Başımın tatlı belası, gönlüm oldun Bir türlü dokunup sana, seni sevemedim Yılların yalnızlığını attım omuzlarımdan Seni sevdiğimi Doya doya sana söyleyemedim. Tutamadım ellerini Saçlarını koklayamadım, öpemedim Yanaklarını okşayamadım Seni sevdiğimi Doya doya sana söyleyemedim. Seni sevdiğimi Sabahlara kadar haykırmak istedim Mehtap uyumasın istedim sevda çığlıklarımdan Canım seni sevdiğimi Doya doya sana söyleyemedim. Dudaklarım hasretinden alevlenir Her gece rüyamda sana gelirim Saçlarında dolaşan sıcak ellerim. Anla artık seni sevdiğimi Doya doya sana söyleyemedim. Olur ya bir gün tutarsam ellerini Gözlerine bakarak o zaman derim Gözlerin bana her şeyi söyler, bilirim Bir tanem seni sevdiğimi Doya doya sana söyleyemedim. Turgut Uzdu |
Dua
Sızısı içimi yakar derinden Koru ya Rab’bim derdin beterinden Yüreğimde bir kor sebebi meçhul Beni mahrum etme n’olur sevginden *******im ömür gibi gelecek Yalnızlığım seninle tükenecek Bahçeler üstünde tümsek güllenecek Beni mahrum etme n’olur sevginden Korku içimde, bir maskede neş’e Odiçin gitmek isterim güneşe Kıskançlık içimde güldeki eşe Beni mahrum etme n’olur sevginden Değişir duygularım gibi beden Yıllar geçerse ben bir gün gülmeden Ölür isem bir güzeli sevmeden Beni mahrum etme n’olur sevginden. Turgut Uzdu |
Dualarımız Onlarla Olsun
Karadan, havadan, Bizi yok etmek için denizden geldiler Aldılar yanlarına çelikten silahları Mehmetçiğin başına Ölüm olup yüklendiler. Kan gölünde bir savaştı bu Su yerine içtikleri kandı Etrafa dağılmıştı eller, kollar, başlar Unutulan bir şey vardı Mehmet için candı, burası vatandı Uğrunda şehit olmak şerefti, şandı. Hangi savaşta yenilmişti Hiç esir düşmüş müydü Mehmet Aç kalmış sırtlanlar gibi saldırdılar Ne vicdan vardı düşmanda ne merhamet. Öldüler, öldürdüler Bir defa daha aldılar derslerini Bilememişlerdi bütün Mehmet’ler Şehadeti tadacaklarını bilerek Akşam almışlardı abdestlerini. Şimdi savaş bitti Geldikleri gibi gitti gelenler Geride bizler kaldık Haydi canlanalım diyorum Uyumasın Alp-Erenler Daha çok çalışıp layık olalım Utanmasın bize bakıp da Bizim için şehit olan Mehmetçikler. Dualarımız onlara kavuşsun Hiç unutmayalım, hep analım Mekânları Cennet olsun Ruhları Huzur bulsun. Turgut Uzdu |
Dudak Renkli Gül Yaprakları
En kuytu köşeler mekânım olmuştu Sabahın battığı yerde bekleyişlerim dururken Beni seninle görünce gün ışığı Ben hayallerimi Dudağın rengindeki gül yapraklarına astım… Göğsümdeydi en karanlık sisler Hep hasretine oyalar işlenmişti Hiç vuslatı olmayan vedalardan, Ben bekleyişlerimi Dudağın rengindeki gül yapraklarına astım… Mevsimler şaşırmıştı sen geldiğinde Güller zamansız açmıştı Hasretin susmuştu türkülerde Tarifsizliğini tarif ederken rüyalar Ben, umutlarımı Dudağın rengindeki gül yapraklarına astım… Yağmur damlaları dans ediyordu Çöller gül bahçesi olmuştu gülücüklerinde Gökkuşağı duygularıma düşmüş, Yanardağlar yanar olmuştu dudaklarında, Ben, öpücüklerimi Dudağın rengindeki gül yapraklarına astım… Çok kısa sürdü bülbülün gülü koklaması Ayrılık kızılı bir damla yaş aktı goncanın üzerine Yıldızlar kadardı artık yıldızların gazabı Hatıralarda hep okunan bir mezar taşı oldun Ben gözyaşlarımı Dudağın rengindeki gül yapraklarına astım… Kahrından çırpınarak öldü tüm gelecek Hasret bir hançer oldu, yüreğime saplandı Gök kuşakları hüznünden karardı her gece Ben ölümlerimi Dudağın rengindeki gül yapraklarına astım… Turgut Uzdu |
Dururum
Ay, gecesi için, döner durur ya Kor olur sen için yanar dururum Bu kalbim sen için çarpar durur ya Sel olur sen için kanar dururum. Bülbüller gül için öter durur ya İnan hep sen için yazar dururum. Mezarlar can için sessiz durur ya Ben de vuslat için kazar dururum. Turgut Uzdu |
Duydum ki
Duydum ki kurtulmuşsun hatıralarından Beni unutmuşsun Gül ayrılmış yapraklarından Başka bir dalda Başka bir bülbül bulmuşsun. Duydum ki bulutlar gitmiş artık gözlerinden Artık yağmur yağmıyormuş Ne güzel Sabahları bile Çiğler ağlamıyormuş. Duydum ki güneş her şafak doğuyormuş Aydınlıkmış her yer *******inde hüzün yokmuş Uzak diyarlarda söyleniyormuş artık Senin için türküler. Duydum ki gül bahçesine başka bülbül dadanmış Olsun, yeter ki gülüm acı çekmesin derim Ben gülü öylesine sevdim ki Onu seven, mutlu eden Bülbülü de severim. Turgut Uzdu |
Dün Bugün Yarın
Dün sendin Gözlerinin gülüşüydü Umutların saçlarından Tel tel süzülüşüydü. Dün ellerindi Sıcaklığıydı yüreğimin Bütün şarkılardan sevdamın Mısra mısra dökülüşüydü. Bugün Hasretimin buram buram kokuşu Ardından gözyaşlarımın Adım adım dökülüşüydü. Bugün, Karanlığın hakim oluşu bedenime Neşeli fidan iken umutlarımın Teker teker çürüyüşüydü. Yarın, Yokluğunun perçinlenmiş hali, Kabul görmeyen dileklerin Gözyaşlarına saklanıp Damla damla dökülüşüydü. Yarın, Mezarlıksız bir mezarda Adı bile yazılmamış bir sevdanın Namazsız, sensiz Aniden ölüşüydü. Turgut Uzdu |
Dün Gece de Ölemedim
Gülmeyi yasakladılar dudaklarıma Sen yoksun diye gülemedim Ölmeyi yasakladılar bana Ne çare gittiğin gece gibi Dün gece de ölemedim. Yokluğun büyüdü her gece Neredesin bilemedim Bilmeyi yasakladılar bana Ne çare gittiğin gece gibi Dün gece de ölemedim. Hasretin çiçek oldu, sardı her yanı Seni nasıl, bilsen nasıl özledim Vuslatı yasakladılar bana Ne çare gittiğin gece gibi Dün gece de ölemedim. Gelmek istedim gün boyu *******e zincirlediler, gelemedim Gitmeyi yasakladılar ardından bana Ne çare gittiğin gece gibi Dün gece de ölemedim. Sevmeyi yasakladılar bana Sabahlara kadar sevemedim Sessizce gömüldüm hatıralarına Ne çare gittiğin gece gibi Dün gece de ölemedim. Turgut Uzdu |
Dün Gecem
Dün gecem, senden kalan gül yüzlüdür Simsiyah gözden düşen, yaş sözlüdür Ayrılık varken, yaşım durmaz akar Her yaşım gelsen diyen söz özlüdür. Derdimin dermanda yoktur arzusu Ellerimdir olmayan yavuklusu Bir de gözüm, gözlerindir tutkusu Dün gecem senden kalan gül yüzlüdür. En güzel akşam bu, senden bir tane Mehtabımdır gözlerin, kordan tane Bakmayın, hep ağlamaktır bahane Dün gecem senden kalan gül yüzlüdür. Aşkının mahkûmu oldum, hep hüzün Nerye baksam, hep senin şehlâ gözün Bir de duysam var ya, aşkımda sözün Dün gecem senden kalan gül yüzlüdür. Ölse miydim yokluğundan söylesen Başka güller koklasam sen beklesen Ben değil sen haykırıp gel, gel desen Dün gecem senden kalan gül yüzlüdür. Turgut Uzdu |
Düşmek
Gördüğüm ceylanı çok zor anlatmak Sekmelere düştü gönlüm neyleyim Gerçeğe vurulup rüyaya yatmak *******e düştü gönlüm neyleyim. Ne giyse yakışır, uzun boyu var Yediden yetmişe asil soyu var Meleklere benzer güzel huyu var Humarlara düştü gönlüm neyleyim. Yüreğim çırpındı görünce yüzün Dünyamı kapladı bir garip hüzün Aşkıma sarılsa o tatlı özün Hasretlere düştü gönlüm neyleyim. Bakışında durur umutsuz gizler Onu sevdirendir yüzdeki izler Ne olur aşkını anlatsa sözler Sabırlara düştü gönlüm neyleyim. Bekledim vuslatı sabaha kadar Ne o gelir oldu ne haberi var Gitmese her mevsim kalsaydı bahar Hicranlara düştü gönlüm neyleyim Mevsimler geçiyor hâlâ gelmedi Hangi bahçededir bana demedi Pamuk elleriyle yaşım silmedi Pınarlara düştü gönlüm neyleyim. Yollar ona dönük, ona tutkundur İlleri ararım beden yorgundur Acılar yerleşmiş, neşem durgundur Umutlara düştü gönlüm neyleyim. Ağlarım sızlarım geriye gelmez Onu sevdiğimi hiç mi bilmez Ne yaptım ki ona gidip de dönmez Duraklara düştü gönlüm neyleyim. Yıldızlar görürüm gözleri gibi Bir inansa nasıl sevdim zalimi N’olur dostlar yazın garip halimi Postalara düştü gönlüm neyleyim. Dediler inan ki seni seviyor Bütün duyguların o da biliyor Bekle, bugün yarın sana geliyor Sevinçlere düştü gönlüm neyleyim. Çocuk gibi koştum, zıplayıp durdum Ne ayakta kaldım ne de oturdum Bütün hayalleri bu gece kurdum Kırıklara düştü gönlüm neyleyim. Nedense kötü bir yola sapmışlar Söyleterek sırrı benden kapmışlar Anladım ki bana şaka yapmışlar Sadistlere düştü gönlüm neyleyim. Harabeye döndü seven yüreğim Bilmem ki sırrımı kime vereyim Dostların yoluna güller sereyim Yalnızlığa düştü gönlüm neyleyim. Ne zormuş sevdanın kara olanı Arda düşer açık ara olanı Hoş görmezler içi yara olanı Zulümlere düştü gönlüm neyleyim. Gelir mi gelmez mi nerden bilirim Söyleyin dostlarım nasıl gülerim O gelmez ise ben yalnız ölürüm Mezarlara düştü gönlüm neyleyim. Turgut Uzdu |
Düşsün
Düşsün derim şu gönlüme Düşsün hep tek sana düşsün İster isen de gönlüne Şu gariban cana düşsün. Seni sevdim yok bilmeyen Bir meçhulsün hiç gelmeyen Senden başka bir yar seven Ömür boyu zara düşsün. Vuslatın yok hasretin var Düşündüğüm her an bahar Bütün yollar sana kadar İnanmayan ara düşsün. Damarlarımda kanıma Doluverdin her yanıma Dilerim ki şu canıma Hiç ayrılmaz aşka düşsün. Beğenmişim n’idem seni Tanır mısın acep beni Kırma n’olur şu seveni Gönlün garip bana düşsün. *******imsin gel artık Yalnızlığı hep biz tattık Sen için Rab’be yalvardık Güzel gönlün bana düşsün. Turgut Uzdu |
Eğer
Yarınların cezası düne sürgündür bu günden İçindeki ayrılık yakar, gelinmezse eğer, Ağır bir yük binip gözüne, damlarlar dününden Yüreğinde kopar fırtınalar, silinmezse eğer. Külleri doldurur içini, köz hatıralardır Yankılanmaz söz odalarda, sükût baki kalır Umut hep yeşil filizlenir, hüzünle sararır Vuslatlar kökten söker, bilinmezse eğer. Sevda büyür ayrılıkla, umutlanır gidiş Neden akılda kalır hep ilk tadılan öpüş Yokuşlar bitmiştir artık, her tarafı iniş Bir tepedir ayrılık, gelinmezse eğer. Rabb’im bu kaçıncı gece, utanıp saymadım Öten baykuşlara bile bakıp aldırmadım Bir şafağa yapışıp kalınca anladım Bedenim yaşamazmış sevilmezse eğer. Turgut Uzdu |
Elim Sallarım
Her uzattığımda güle elimi Dikene nedense daim rastlarım Dururken aydınlık, senmişsin gibi Bulur karanlığa elim sallarım. Çökmüş ya ruhuma, hicran acısı Mutluluk haramdır, gece yarısı En ücra köşede bir alkarısı(*) Bulur karanlığa elim sallarım. İstenmedik bir dost bu köz yürekte Kovulsa da gitmez, duman tütmekte Hüznün yeter artık unut desek de Bulur karanlığa elim sallarım. Beynimle yüreğim ayrı düşünür İnce bir damla yaş yüzde sürünür Bana her ayrılık güzel görünür Bulur karanlığa elim sallarım. Bu sevda içimde tuzdan bir deniz Kaç yılda birikti, ah bir bilseniz Ayrılık şarabın siz de içseniz Bulur karanlığa elim sallarım. Garibim mutluluk bana çok uzak Gezsem de rüyamı her yanda tuzak Mutluluğu n’olur bir kez yaşasak Bulur karanlığa elim sallarım. Turgut Uzdu |
Ellerim
Sıcak bir mehtaptı inen Dün gece yakamozlara tek tek Gözlerim gözlerini aradı her solgun ışıkta Oturdu bir taşın üzerine Kendini ovuşturdu ellerim. Gölgeler büyüdü, küçüldü bir zaman Dalgalar geri çekildi, yüzünü kapadı mehtap Fısıltılardaydı giderken baktığın yeri unutman. Uzadı bakışlarım ufuklara Vapur dumanları yoktu eskisi gibi Tatsız tuzsuz bir rüzgâr esiyordu İsyan etmişti saçlarımın her teli Hâlâ ellerini bekliyordu ellerim. Ağlamaktan kurumuştu bulutlarda yaş Sonbahar çökmüştü bütün sahile yine Bütün yalnızlıklar gölgemle sarmaş dolaş. Ayak izlerin ardından gelmiş, artık yok Tesellisi belki rüzgâra takılan saçının bir tek telidir Açılmamış goncalarda tazedir kokun Dalgalar dalınca dün gibi uykuya 'Bari veda etseydim.' diyordu ellerim. Turgut Uzdu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:53 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.