www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Ali Arslan (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143260)

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:41 AM

Ben Senin Aynı Zamanlarını Bekleyeceğim

Köklerine asılmayı öğrendiğimden beri içime bir damla su düşer.
Rengin beyaz ince çizgilerinle tutunur dal uçlarında yaprak yeşili,
Müjdelediğin baharınla ışıldar,
Kısık gözlerinin uzak doğusunda senin o Japones yüzün.
Düşlerimde hala ıhlamur kokuların var
Karlar eridiğinde olacak biliyorum gelişin! ..
Karıncalanır şafağın süzgünlüğü uyku düşkünü kirpiklerinde kımıldar,
Çatallanan sesinde bir avuç sevda türküsü.
İklimine düşen bir yangın misali,
Ben senin aynı zamanlarını bekleyeceğim.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:41 AM

Ben Seninle Her Seferinde Bir Daha Ölürüm

Sen bana böyle,
Gözlerine sarmalayıp sararmış yüzündeki hüznünle,
Durdukça hayatımın yamacında;
Ben çok uzaklarda bir hasret türküsüyle içine dökülür,
Dilim dilim sana bölünürüm.

Biliyorum sen,
İstanbul’a olağan dışı küskünsün bu ara.
Oysa ben sana,
Bir İstanbul hasreti gibi vurulmuştum;
Birlikte gemileri limanlarından kaldıracak,
Açılacaktık gökyüzünün enginlerine seninle,
Boyanacaktı bulutlar bir bir maviliklere
Kar beyazı örtüsünde çam kokularından İstanbul’u
Birlikte koklayacaktık seninle hani? ..
Olmadı.
Avuçlarımızda,
Bir türlü bırakamadıklarımızın,
Fırtınalarıyla düşüp durmaktayız biz bir birimize,
Bu hayatın içinde seninle devamlı...
Şimdi senin sislenen ıslak kirpiklerinde mevsimsiz bir aşk nasıl da üşür,
Sallanıp durur buzdan damlaların üstünde.
Çok uzak iklimlerin saklanmışlığında ben,
İstanbul’u ve seni düşünürüm,
Bir de içine çöken kendine dair suçlamalarını.
Bir çocuğun gözlerinden düşen korkular
Çizerken gamzelerine o mahzun gülüşü,
Bir daha,
Ben seninle her seferinde bir daha ölürüm.

Bir kış günü,
İstanbul’da sen belki de bir adım ötemde
Doğuşunla yaşama müjdelendiğin gün,
Parmaklıklarına asılmış bir uzun mahpusluğun,
Karanfil kokan günlerini sayardım.
Bilir miydim? ..
Bir bebeğin göz bebeklerinden bana bir gün
Zamansız bir sevdadan tomurcuk olup,
İçime yürüyeceğini,
Bilir miydim ki ben seninle olacakları?

Sen bana böyle,
Gözlerine sarmalayıp sararmış yüzündeki hüznünle
Durdukça hayatımın yamacında,
Bir daha,
Ben seninle her seferinde bir daha ölürüm

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Beni Böyle Ağlatmayın Türküler

Buralarda,
İnce bir sızı olur dolanır içime bu türküler.
Bir bakarsın yel olur birden bire gelirler;
Bir bakarsın el olur da kaybolup giderler.
Sevda yüklü,
Bir gelip bir giden sevgililer gibidirler.

Ağlatmayın beni böyle türkülerle,
Ağlatmayın siz ey türküler.

Kösepınarı’nda Ay,
Neden her akşam böyle doğar erkenden? ..
Sisli bir karanlığın içinden kıvrılarak,
Düşer.
Kırık bir parçadır kapanır üzerime.

Dilerinde şimdi yanık türküleri var,
Yılların susamışlığıyla tutuşur,
Düşer her bir türküden.
Düşer damla damla kanayan yüreğimin içine,
Her gece buralara,
Ve her gece bu Gökten,
Üzerime üzerime dökülür.

Bu dağlarda,
Aniden ağlar bir geçmiş bu kayalardan,
Işığa hasret kalan,
Nice hayatlarda çoğalır yok olup giderler.
Bir fakir çobanın kavalından çıkan sesle,
*******i benim yüreğim infilak eder;
Uzaklaşır birden hüzünlerim,
Gider de,
Anavarza ‘dan ta Kozan’a başka bir zamana doğru havalanırlar.
Bir kadının bir zamanlar cana can katan sütüyle dolan,
Şimdi bir tarih olan,
Taş heykellerde şehvetle sunulan memelerine üşüşürler.
Yükselir dururlar hep beraber;
Eski bir aşk hikayesini bırakarak arkalarında,
Göğün mavi kafesinde masumiyetle aklanarak yücelirler.

Ağlatmayın,
Burada beni yalnız,
Beni buralarda bırakmayın ıssız.

Ağlatmayın,
Beni böyle türkülerle yüreğimden,
Ağlatmayın siz ey türküler.

Bir hatıralar yumağıdır geçmiş,
Kamaşır ve şavkır bir bulmaca.
Tüm ihtişamıyla,
Uzanır karşımda bir tarihtir Karatepe.
Sıra sıra kitabelerde dizilirler,
Yansırlar ince yaprakları arasından,
Yemyeşil çam kokulu dallardan,
Suyun üzerine süzülen kuğular gibidirler.
Kendi kendilerine mırıldanırlar.
Yaprak yaprak tarihin sayfalarından,
Saklanan geçmişlerini her bir yüreğe açarak,
Eklenir zincirlerine halkaları.
Pırıl pırıl parıldarlar *******in kör karanlıklarında.
Gökten Ay doğdu sanır işte o an insan,
İçimi alev alev kavururlar,
Birer birer dökülenler bu türkülerden,

Ağlatmayın,
Ağlatmayın beni şimdi.
Üzerime üzerime devrilen,
Serin yayla yağmurlarına hasret,
Çukurova’nın nemli bulutlarına sararak beni,
Savrun’un kıyısında her gece tam da bu vakitler.

Ağlatmayın beni böyle türkülerle,
Ağlatmayın siz ey türküler.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Bıçak Kesiği

Bir bıçak kesiği,
Mavisi boydan boya gökyüzü düşer Yusufçuğun gözlerine rengi;
Gecenin içinde
Bir gül,
Bin Siyahta şimdi.

Türkülerin ağlayan yüzüdür
Mazlumun ahı,
Zulmün ilmeğinde düğümlü.

Gülümseyen bir canın varlık nedeni kadar,
Aldatıcı mı?
Bir adamın sevinci.

Bir gül,
Bin cam beyazında şimdi kelebek kanatlarında ışıldar.

Aşk fasılasız bir demdedir
Ağlar,
Boynunda durur bir bıçak kesiği.

“Türküleri yakmayın
Türküler çiçektir en umutsuz zamanlarda açar”

Diyor Yusufçuğun dilleri.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Bırak Bana Gökyüzünü

Bırak bana gökyüzünü

Sadece,

Soluk almak istiyorum seninle

Yüklenmek beraberce sevdayı

Göz kamaştıran! ..



Nakış nakış

Aşk dokunan

Yumağı sen,

İpin son ucunda

Gidip gelen mekikse ben.



Bırak bana gökyüzünü

Sadece,

Gül koklamak istiyorum seninle.

Goncası sen,

Yeşil yaprakları arasından

Dalında,

Acıyı alıp veren dikeni ben



Bırak bana gökyüzünü

Sadece,

Sessizce paylaşmak istiyorum seninle.

Gecenin içindeki parlayan ay sen,

Geride artık canı solmuş

Işığıyla kıvranan yıldız ben.



Bırak bana artık ne olur

Senin olan gökyüzünü.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Bırakma Artık Beni

'Birlikte çıktığımız doruklarda şimdi
Yıka beni dalgaların şarabıyla
İpeğine sar beni öpüşlerinin
İşle beni yeniden bitmeyen *******de

........................................

....................................' (*)




Alevimin gökyüzüne vuran yüzüne

Bak! ..

Ve düşün beni.

Ateşim sarmışsa seni

İşte o zaman,

Asıl o zaman de ki bana sevgili:

' Bırakma artık beni...'



Güneşin yakıcılığı

Kristalleşen kar tanelerinde

Dokunursa çıplaklığına;

Başlarsa düşlerin dansı

Ve dölyatağına düşmüş ise huzur içinde;

Sözün,

Fısıltıya her dönüşünde;

Gecenin sessiz derinliğinde,

Su'yun yakaran çığlığıyla buharlaşırsa; .

İşte o zaman,

Asıl o zaman de ki bana sevgili:

'Beni yıldızlardan ayırma...'



Şarap,

Öpücükler

Ve burun kanatlarında titreyen korku

İpek gülüşlerinde kırılırsa;

Tam da -biz- olduğumuz,

Bulutla kanatlandığımız o anlarda;

İşte o zaman,

Asıl o zaman de ki sevgili:

Ey! .. Bir yüzü kötülük, bir yüzü iyilik olan aşk,

Bizi bırakma! ..



(*) Furuğ Ferruhzad

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Bırakmadık Mı Her Seferinde? ..

Birikir
Sevdadır içimizde.
Zaman ve koşullar
Dolanır,
İmkansızdır.
Gerçeğimiz olur;
Nice gönüllerde,
Bırakmadık mı her seferinde?

Kımıldar
Anılarımızdır.
Sakladığımız her kovukta
Bir adı olur,
Gün ışığına kapatıp;
Nice sessizliğe,
Bırakmadık mı her seferinde?

Şarkıdır
Nağmesinde
Sesi gelir.
Duygularımızdır.
Yüreğimiz yara da olsa;
Nice kahırla,
Bırakmadık mı her seferinde?

Gül rengi
Dudağıdır.
Gülüşleri olur saklanır,
Tadıdır aldığımız;
Nice bedenleri,
Bırakmadık mı her seferinde?

Unutulur
Acısındadır.
Farklıdır kolay anlaşılır,
Tanıdığımızdır dediğimiz;
Nice aşkları,
Bırakmadık mı her seferinde?

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Bingül

Başını alıp da aşk rüzgârlarıyla her savruluşunda,
İçinden dökülen B i N lerce G ü L' le renklenir etrafı.
Nasıl bir gönül koşusu yormuş ki bu koca adamı,
Güneşe el sallamasına bakın belli olmuyor mu?
Üşüdüğünden midir? Her aşksız kalışında yüreği;
Leyla’sını çöllerde muttasıl arayan Mecnun gibidir.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Bir Bir

Bir kadının,
Ruhuna dolanan şeytanın iİntiharıdır,
İyiliğim.
Görünen her anlamımdan,
Anlayan bu bir'i
Bilir.
Şimdi yazdığım İrticalen bir şiirdir.
İşte ben aniden böyle şiire dönüşürüm arada bir.

İstanbul,
Bir kadının gözlerinde,
Bir çocuğun ellerini tutuşundadır.
Kim bilir varsa bir gül,
Bin katlı cam beyazı yapraklarından sırlarıdır
Düşer dibine bir bir.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL 03-30-2009 10:42 AM

Bir Damla Sudaki Lezzet

Bir Kuş kanat çırptı! ..
Bayıldı gagasının ucuyla yakalayıp kaçırdığına,
Bir serinlik, bir hafiflik biniverdi aniden kanatlarına
Kabarınca birden tüyleri,
Havalanıverdi! ..
Bulutlar yelkenlisi gibi
Göklerle kucaklaşırken,
Gagasının keyfiyle boşlukta coşuverdi.
Belki bu bir damlacık suyun içinden
Damlayacak bir yaşam öpücüğü
Kim bilir
Ne zaman?
Hangi anda bırakılacaktı
Bir talihsizin çatlamış susuz dudaklarına?
Yazgısını çevirip de
Bahtında çiçek açtıran anlarına.

Bir damla sudan,
Bırakılan,
Bir talihten,
Lezzet aldığınız oldu mu?
Sizin de
Hiç içerken,
Kana kana.

Ali Arslan


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:49 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.