![]() |
El Oğlu
Gülüm bu dünyada gafil olanın, Gözünden sürmeyi çeker el oğlu. Yârışta yabandan geri kalanın, Postuna tuzları eker ol oğlu... Kurt sürüsü gibi döner çarşıda, Fırsat bulsa yamyam olur karşıda, Bulamazsın eski tadı turşuda, Saf suda sirkemsi kokar el oğlu... Sen sen ol kimseye açığı verme, Gereğinden fazla ipleri germe, Tacı tahtı koyup mitili serme, Kapalı gözleri keker el oğlu... Kapıda kararsız asla bekleme, Yalan da konuşsan sakın tekleme, Haramından bir gül bile koklama, Suçları meydana döker el oğlu... Ferâset insanı belâdan korur, Gülü diken eder gereksiz gurur, Avcılar ceylanı keyf için vurur, Adamı ciğerden yakar el oğlu... Akıl umman fikir coşkun bir dere, Beyin çalışırsa sığar mı yere, Muhsin nefes sayın belli bir kere, Sırçadan saraya çöker el oğlu... |
Elbistan I
Etrafın sur gibi sıralı dağlar Vadiler dolusu bahçeler bağlar Her köşede bir su kaynayıp çağlar Seyredenler sana doymaz Elbistan Yerine başka yurt koymaz Elbistan Engizek’le Berit kaştır çatılmış Hezanlı Binboğa yoza katılmış Nurhak Dağı gökyüzüne atılmış Ne yücedir senin başın Elbistan Sevda yüklenmiştir taşın Elbistan Söğütlü yayladan iner sekerek Hurman güldür güldür gelir sökerek Ceyhan gider gözyaşını dökerek Göksün Çayı püskül başa Elbistan Nazın geçer senin taşa Elbistan Afşin – Elbistan’dır sonunda adın Ufukların nurlu şekerdir tadın Gönlüm sende amma olmuşum yadın Bu yolu çokları seçmez Elbistan Gönül sevdiğinden geçmez Elbistan Cennet’in kokusu gül olur sende Üzümün pembesi bal olur sende Elma yanak yanak al olur sende Saymakla güzelin bitmez Elbistan Hasretin gönlümden gitmez Elbistan Muhsin ilham almış senden Elbistan Âlim hikmet çalmış senden Elbistan Yiğitler ün salmış senden Elbistan Bin hayal bir gerçek etmez Elbistan Gönlümü tüm versem yetmez Elbistan |
Elhamdülillâh
Kendine tapan nefsi gerçeği tepen nefsi Ensesinden sıkıca tuttum elhamdülillâh Günaha sapan nefsi hâinlik yapan nefsi Zincirleyip zindana attım elhamdülillâh Zamana kıyan zevki ömürü yiyen zevki Harama kayan zevki imânı soyan zevki Helâle doyan zevki amacım diyen zevki Takıp yuları tutsak ettim elhamdülillâh Hürriyeti bağlayan azgınlaşıp çağlayan Kanla kini yeğleyen yürekleri dağlayan Yakıp çıkar sağlayan gösterişle ağlayan Arsız nefsin üstüne gittim elhamdülillâh Boş dâvâ çalan dili güçsüze kalkan eli Sırtımda gezen malı gerçeği örten şalı Şirke batıran yolu küllükte biten gülü Süre süre yılkıya kattım elhamdülillâh O’na gönül verince sanemleri yerince Yoluna post serince hizmetine girince Mahsülünü derince muradıma erince Dünyayı aşığına sattım elhamdülillâh Özgürlüğü bulunca mutlu mesut olunca Hayat nedir bilince şevkle yelip gülünce Muhsin aşka gelince kâlpten kiri silince Doyasıya bir coşku tattım elhamdülillâh |
Felluce
Cayır cayır yanıp söndü Felluce Bu yılan bizi de sarar kardeşim Canlı cehenneme döndü Felluce Yıkacak yuvalar arar kardeşim Geriden ****** cilvesi yapar Sırıtır sevgiyle sanırsın tapar Isırmadan önce okşayıp öper Gelip evimize girer kardeşim Şimdi çevremize dehşet saçıyor Şok eylemler ile vurup kaçıyor Kâlpleri sarsarak gedik açıyor Bize de tuzağı kurar kardeşim Felluce’de dik duranı devirdi Nükleer ateşle yakıp kavurdu Küllerini bombalarla savurdu Bizi de fırına sürer kardeşim Kırdığı koz kırkı geçti ayının Cellatlık görevi itin suyunun Kan içmek adeti adi soyunun Kanımızı yere serer kardeşim Barajlar patlayıp doldu şehire Sokaklar benzedi kanlı nehire Şu densiz danayı koyun ahıra Yuları zelbeyi kırar kardeşim Düşenle şaşana vurulmaz yoldaş Köpeğe künyesi sorulmaz yoldaş Kuduzla torbaya girilmez yoldaş Uyursak yatakta tarar kardeşim Muhsin ariflerden olmalı adam Girdapta yolunu bulmalı adam Kadim düşmanını bilmeli adam Geçmiş hesapları sorar kardeşim |
Fettah
Karşı çıkıp inatla inkara sapsak peşin Darda kalır bunalır suçu dile yükleriz Çırpınarak çaresiz olduğun ânı düşün Utanmadan sığınıp âcil imdat bekleriz Günlük kaygı içinde bir şeylere başlasak Birçok umut yükleyip kaygıları döşlesek Ev bağ bahçe alacak bolca para düşlesek Hoş gelen şu haramı özen bezen koklarız Sis çökerse ovaya göz göremez önünü Umudunu yitiren kime döner yönünü Kimse kısa aklına bırakmıyor sonunu Fettah’a sığınarak sapan nefsi oklarız Hâli hazır ortamda doğal olan değerler Fettah’a tâbi olur şartsız boyun eğerler Sular göğe yükselir geri döner yağarlar Doğadan çalınanla ciyak ciyak vaklarız Rabbim bizi yaratıp buraya kurdu yurdu Rahmetiyle çevremde güzel bir örgü ördü Bize gücü sunarken her şeye dizgin vurdu Mahluğu perçeminden yakalayıp haklarız Bu cihanın hâkimi beni serbest koyar mı Emrettiği hükümden bizim için cayar mı Yoksa kadim kanunu insanlara dayar mı Muhsin Fettah emrine birçok şeyi ekleriz |
Filistinli
Cani sürüsüdür aman dinlemez Yokuşa sürerek yormalı koçum Güler yüzle tatlı dilden anlamaz Burnunu pislere sürmeli koçum Filistin gencecik can ister senden Hürriyet kızılca kan ister senden Allah saf samimi din ister senden Boyun büküp dizi kırmalı koçum Kervanı kurmadan yola çıkılmaz Çürük duvarlara kazık çakılmaz Evladı yakarak düşman yıkılmaz Kaplan gibi sinsi varmalı koçum Zamanla içine girmeli koçum Sâkin sâkin ağı örmeli koçum Tuzağı derine kurmalı koçum Bilerek tetikte durmalı koçum Tayfun tufan bora olarak esip Yatakta yazlıkta ansızın basıp Dalını kolunu kökünden kesip Alnının çatına vurmalı koçum Darbeler inince her yer yanmalı İnsanlar kıyamet koptu sanmalı Gâfilin dehşetten beyni donmalı Dünyada hesabı sormalı koçum Köy şehir sallanıp yere batmalı Zâlim hâin küçük dilin yutmalı Muhsin cümlesini sancı tutmalı Zâlimler cezayı görmeli koçum |
Gardaş Yiğidim I
Evimde evlâdım ansızın ölür Hâinler topluma fesat ekerse Yuvamı yılanlar çıyanlar alır Hâinler halayda başı çekerse Yaralı çığlığı yürekler dağlar Gözyaşı selleri sürekli çağlar Ocağımız söner anamız ağlar Hâinler temele kazık çakarsa Ayılar azarak başın kaldırır Yılan sürüleri şehre saldırır Kanımızı içen çakal çıldırır Bekçinin itleri hâin çıkarsa Satılık sülükler düşer peşime İlk durakta darbe vurur işime Sicim gibi yağar belâ başıma Hazinem hâine doğru akarsa Okuldan belgeli aylaklar çıkar İşsiz gezinenler hayattan bıkar Dilerim milletim bu setti yıkar Hâinler sevinir halkım çökerse Bir doğruya beş yalanı katarlar Utanmadan her pisliğe batarlar Doğruyla güzele bomba atarlar Kör göz de hâini görür bakarsa Dert bir olsa insan nefsin uyarlar Yoluna girmesem yaban sayarlar Zorbalar şart koşup bize dayarlar Başka renk tanımaz eğer sökerse Muhsin hâinlerin ne suçu vardır O kadim diniyle kâvmine yârdir Adam ol hâini kâlbinden vurdur Her engerek zehir verir sokarsa |
Gardaş Yiğidim II
Zâlim Filistin’e vurup duruyor Baktıkça içimiz yanıyor kardeş Lübnan’ı yerlere serip duruyor Alevi bağrımda sönüyor kardeş Afgan’a ağıtlar yazma boşuna Senlik benlik taşı değdi başına El oğlu bakar mı gözün yaşına Yeni bombaları deniyor kardeş Çeçen’in çektiği yine kendinden Satılmış fareler kaçar bendinden Sülükler eminir kanın rantından Çakallar peşinde dönüyor kardeş Boş yere ah çekip yakma yüreği Kırk parçaya bölüp yıktık direği Çok önceden yaktık güzel Irak’ı Hâin cana ekmek banıyor kardeş Bir kuduz yılandır hepsini sokan Meşrep kavgasıdır belleri büken Müslüman kanıdır çağlayıp akan Yuvaya kargalar konuyor kardeş Mezhebi dinine yeğleyen yoldaş Oyuncakla gönül eğleyen yoldaş Düşman silâhını yağlayan yoldaş Bak bizim yaralar kanıyor kardeş Bu cehennem bize ibret olmalı Halkını hor gören yola gelmeli Düşmanlara karşı tedbir almalı Aptallar ağyâre kanıyor kardeş Muhsin’in üstüne bomba yağıyor Kimyasal maddeyle bizi boğuyor Birleşmiş milletler gârip döğüyor Görenin nutku da donuyor kardeş |
Gâribe Puh
Bir acayip derde düştük, Alana peh, verene puh, Cehennem odunda piştik, Yalana peh, yerene puh! Puh puh puh puh, garibe puh! Değirmen ediyor zavar, Değirmenci yasak savar, Her köşede bir canavar, Bölene peh, örene puh! Puh puh puh puh, garibe puh! Kurtlar saldırır sürüye, Kimin yer, kimin sürüye, Çoban kurtlara yürüye, Talana peh, vurana puh! Puh puh puh puh, garibe puh! Seğmenler yolda ölüşür, Çeteler yeme gülüşür, Babalar malı bölüşür, Çalana peh, görene puh! Puh puh puh puh, garibe puh! Yolsuzluklar yolda pişti, Dosyalar şiştikçe şişti, Suçlu her gün irileşti, Silene peh, sorana puh! Puh puh puh puh, garibe puh! |
Gârip Anadolu
./... Sivri sivri dişler. Akrep bizi fişler. Sokamazsa fışlar! Dolabımız işler! Ah ah Anadolu! Ah Anadolu! Esrarlı yağışlar, görkemli bağışlar, sinsice sağışlar! Vah vah Anadolu! Vah Anadolu! Yazar kasa işler, deste deste fişler! Fişleeer, fişler! Çok karışık işler! İşleeer, işler! Oy oy Anadolu, gârip Anadolu! |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:08 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.