![]() |
Uykusunda Gülen Bebek
UYKUSUNDA GÜLEN BEBEK Ay bulutun ardına düştü Bahar kışın ardına Bir bebek doğdu gülerek Sevgi dedik adına Nenni de ninni güzel bebek Elleri gül de yüzü melek Düşünde de yarışırmış Bir kuş ile bir kelebek Bele annesi bele Bebek çıktı uzun yola Ay buluttan çıkar mola Haydi bebek rast gele Ninni de ninni güzel bebek Uykusunda gülen bebek Bezeyelim yeryüzünü Nakış nakış çiçek çiçek Yıldızlardan sürün olsun Çiçeklerden dürün olsun Aydan aydın sudan duru Pınarlarca ömrün olsun Nenni de ninni güzel bebek Uykusunda gülen bebek Düşlerinde yarışır da Bir kuş ile bir kelebek |
Üstünde Yürünmez Yolu Neyleyim
Eğmiş de boynunu her gelen vurur Neyleyim neyleyim kulu neyleyim Gül hoyrat ellerde dalında kurur Elin kokladığı gülü neyleyim Köyünü sel almış sızlanıp durur Ayağa kalkmaya nazlanıp durur Sevdasın yitirmiş tozlanıp durur Ateşi kalmamış külü neyleyim) Elin ninnisiyle uyuyup kalmış Şeytan teslim almış ruhunu çalmış Yüreğine olmaz korkular salmış Çiçek açmayan bir çalı neyleyim Eller yol gösterir onlarsa yürür Görmezsen güzeli el âlem görür Bakmazsan bağına yaban ot bürür Nesebi tükenmiş dölü neyleyim Türküsü türkülerime uymuyor Senin giysin bedenime uymuyor İnanamam sana aklım koymuyor Üstünde yürünmez yolu neyleyim Sanki yaşayan bir ölü neyleyim Sağ kanadın kırık solu neyleyim Nasibi tükenmiş yolu neyleyim Sevdasın yitirmiş çölü neyleyim Ekilmiş tohumun toprakta çürür Nefsine yenilmiş ayağın sürür Vay gece şeytanı neler de bilir Hayvan ahırında çulu neyleyim |
Ve Melek-i Tavus Oldu Şeytan! ! ! ! ! ! ! !
Şeytan,Şeytan, Şeytan yılan olmadan; Âdem çamurdan, Âdem balçıktan yaratılmadan; Melek’i Tavus Cennetten kovulmadan önce; Bir düzen vardı, Tanrı katında, Özgürce,kardeşçe; Hakça kurulan. Renk renk açanı; Yerde kaçanı; Gökte uçanı; İrisi, virüsü; Ölüsü dirisi; Dengede duran. İşinden sual olunmaz, Hikmeti bilinmez ama Bir şey yaptı Tanrı Topraktan, çamurdan, balçıktan. Suret-i rahman. Yaman mı yaman, Her yaratığa ettirir elaman Üfledi içine iyilik, kötülük; İhanet üfledi içine; Kin, garez, gıybet; Sevgi ve nefret üfledi. Biraz kan ve yüreğine can, Üfledi içine kendi ruhundan. Teni topraktan, Ve ruhu haktan olan Bu yaratığa dedi ki adı insan. Ferman buyurup; Diz çöktü önünde, Havadan, sudan, Rüzgârdan, sisten, Yıldırımdan, şimşekten, Ateşten ve sesten Bil cümle yaratılmış olan. Dedi ki: Bu gördüğünüz, Her şeyiyle tam ve tekmil, İnsan-ı kâmil, suret-i insan. Daha cennetten kovulmamıştı insan, Âdem çıkmamıştı henüz baştan, Daha Melek-i Tavus, olmamıştı Şeytan. Üçü de kovulmamıştı cennetten. Hurilere, meleklere, Cinlere, serçelere, böceklere, Kuşlara, balıklara, Toprağa, denize ve göklere, Yaratılmışlara ve yaratılacak onlara Secde etmelerini buyurdu yüce yaratan. Şöyle bir dalgalandı mahşeri kalabalık. Denizler köpürdü, Yer sarsıldı titredi, Gökler gürledi. Kanadı olanlar havalandı; Kimisi kişnedi, kimi cıvıldadı; Kükreyebilenler kükredi; Havlamasını bilenler havladı. Soğuk terler boşandı bedenlerinden; Kaygıya düştü ağaç, orman; Toprak, su, hava; Kaygıya düştü cümle hayvan. Tir tir titredi yapraklar dalında, Şöyle bir sallandı evren. Cennet’te yalnız iki kişiydiler; Havva anamız, Âdem babamızı Daha çıkarmamıştı baştan; Cennet’ten kovulmamıştı insan. Lanetlenmemişti, Melek-i Tavus henüz olmamıştı Şeytan. Dedi ki: Nedir bu insan? Tanrı suretinde yaratılmış olan. Ne üreten, ne doğuran; Her şeyi tüketen, yok eden. Ey tanrım Hakem ve Kahhar adına sığınırım Şerrinden. Melek-i Tavus’ta isyan. Ve üstelik Ateşten değil, Sudan değil, Işıktan değil, Havadan değil, Topraktan, balçıktan! Yüce Tanrım! Adl ve Muksıd adının hakkı için, Eşitlik değil, Ortaklık değil, Kardeşlik değil. Her şeyiyle buyurgan. Bu nasıl düzen? Ama diyorsun ki: Diz çök, eğil! Nasıl itaat etmemiz istenir bizden? Pir-ü pak, Bembeyaz sakalıyla tertemiz; Ateşten yaratılmıştı Melek-i Tavus, Cennet’ten kovulmamıştı henüz. Bir yanda, seni yaratana minnet borcu; Diğer yanda, uşak olmak yıllar boyu. Bir ilkti; Aşağı tükürsen sakal, Üste tükürsen bıyık; Durumunda kalma. Belki bir ilkti, Düşünme, usa vurma. Bir ilkti hak arama. Bir ilkti İsyan, başkaldırma. Kul olup, Cennet’te kalmak mı; Özgür olup, Cehennem’de yanmak mı? Melek-i Tavus, Daha henüz olmamıştı Şeytan; İşte o zaman, Hiç sesini çıkarmadı, Kendi çıkarını düşündü Çamurdan ve balçıktan yaratılan. Bu zorlamayla oldu arzı- âlemde ilk isyan. 'Özgür olup, cehennemde yanmayı; Cennette kalıp, kul olmaya yeğledi.' Verip kararını, Yaratana söyledi. Âdem babamız da, Havva anamız da Bir şey demedi, Eşitliği istemedi. Kulluğa köleliğe karşı geldiği içindir ki Melek-i Tavus oldu Şeytan. Kulluğa, özgürlüğü; Ayrıma, eşitliği yeğlediği içindir ki Kovuldu Cennetten. Koparılıp kolu kanadı, Sürüm sürüm sürünür. Ogün bu gündür de Yılan suretinde görünür. Taa o gün bu gündür Egemen Tanrıları dünyanın, Kulluğa, köleliğe isyan edene; Eşitliği, kardeşliği; Savaşa, sömürüye yeğleyene derler ki: ’Asi’, ‘ Şeytan! ’. Bilirsiniz; Yaratılmıştı Havva Anamız Âdem babamızın eğe kemiğinden. O da Yasakları ilk delen; Yiyip yasak meyveyi, Kurallara ilk karşı gelen. Babayı baştan çıkaran; İlk lâin, ilk hainlerden. O gün bu gündür, Kuralları sevmez insan. İki lâin, insan ve şeytan; Ogün bu gündür birbirine düşman. Şeytan bu ya, Aklıma takılır bazen: Öyleleri var ki; Kin, garez, gıybet, Kan, riya, şirret; Her türlü melanet. Acep hiç pişmanlık duyar mı yaratan, Yaratmış olmakla insanı. Şu savaşlara baksanıza Şerrinden titretir Şeytanı |
Vicdani Redçi İtirazım Var Zalime Zulüme Zincirde Sevgiye Yaşlanmadan Ölüme
Vicdani retçiyim ben Vicdanım elvermiyor Zincir vurulmuş sevgiye Yüreğim götürmez Midem bulanır riyaya Kabul etmez bir türlü İsyanım var Zalimin zulmüne İtirazım var Yaşlanmadan ölüme Desem ki Seviyorum ben Acırım celladıma bile Nefretinden bana ne Ya öl Ya öldür derler Koymazlar vicdanı kendi haline Desem ki Şu dünyaya geldim geleli Ölümüne severim Her güzeli Ya çirkine ne demeli Gereği var mı söyle ‘Ya sev, Ya terk et! ’derler yine Bilirim ne desem boş Bakmazlar ne dediğine Kurt olmaya gör İştahın çekerse kuzuyu Her şey bahane Şeytan hükmetmiş bir kere Sözün geçmez yüreğine Ne demeli bilmem ki Vay senin Edebine Erkanına Yuh olsun Törene Terbiyene Yuh olsun Dolabına değirmenine Ona düzen verene Hangi vicdana sığar bu Hangi kitaba hangi dine Tanrı bile sevmez de kötüyü Atar cehennem ateşine Vicdani retçiyim ben İnsafı kurusun Şeytanın şahı Ferman çıkarmış ölümüme |
Viski
Rakı şarap bira viski Üzüm suyu biraz eski Yediğin haltın yanında Benimki günah mı ne ki Gönülleri yakan sensin Yuvaları yıkan sensin Mazlum ölür bakan sensin Sen insan mısın sanki Her türlü melanet sende Namerde muhannet sende Dedikodu şirret sende Dilin dil değil bir keski |
Vurgun
Ülker gelip vurdu beni Çarpıp yere vurdu beni Halden hale koydu beni Gör kimlere sordu beni Heder olmaksa kaderim Kül olmuştan da beterim Alıp başımı giderim Kara sevda yordu beni Son menzile adım adım Felek bal çaldı bir tadım Neydi ne oldu muradım Kalanlara sordu beni Ben benliği iç etmişim Ben nefsimi **** etmişim Ahir ömrü hiç (suç) etmişim Sevdasıyla vurdu beni Ben çilenin durgunuyum Kara sevda yorgunuyum Sarhoşum ay vurgunuyum Hoyrat eller kırdı beni |
Vurgun Yemiş Sevdan Sarma Yarama
Sevmişsem ben sevdim Girme arama Sevdanda yok oldum Beni arama Yel değmiş gülüne Elin dilinde Vurgun yemiş sevdan Sarma yarama |
Yakılmaları Gerekirdi!
Yakılmaları gerekirdi Çünki onlar İlle de bilim İllede pozitivizm Ve sosyalizm diyenlerdi Yakılmaları gerekirdi Çünkü onlar Cellâdına bile Kardeşim diyenlerdi Yakılmaları gerekirdi Yakılmaları gerekirdi Çünkü onlar Beleşe alın Sizin olsun sevgim diyenlerdi Yakılmaları gerekirdi Çünki onlar Kahrolsun savaş, Sömürü ve fukaralık Yaşasın iş emek Yaşasın barış Ve kardeşlik diyenlerdi Yakılmaları gerekirdi Çünki onlar Düzenin tekerine Çomak sokup Nehirin akışına hız verenlerdi Yakılmaları gerekirdi Onlar Soygunlarına Sömürülerine onlar Yozluklarına Yobazlıklarına Onlar Halkı hançerlemelerine Amerikan emperyalizmine engellerdi Yıkılmaları gerekirdi Çünki onlar Yalanla Dolanla Dalavereyle Tehditle Korkuyla İşkenceyle Yıkılmayan kalelerdi Yakılmaları gerekirdi Çünkü onlar Ele avuca sığmayan Çünkü onlar İpe yulara gelmeyenlerdi Yakılmaları gerekirdi Çünki onlar Roma’da spartaküs Basra’da Muhammed al Burkui Anadolu’da Börklüce Mustafa Dadaloğlu Pir sultan Çünki onlar Bedreddinler Atatürklerdi Yani kısaca onlar Devinimler Değişimler Devrimler Onlar oyulması gereken Gören gözlerdi yakılmalıydılar onlar halk için yanan gönüller yediveren güllerdi Yakılmaları gerekiyordu Çünkü onlar Nasreddince gülüşler Pir Sultanca ölüşler Onlar türkü Onlar şiir Onlar deyişlerdi Yakılması gerekirdi Çünkü onlar Sürüden ayrılan Asi güvercinlerdi Onlar yanıp tutuştular Onlar cennete uçtular Ve bize barıştan, kardeşlikten yana Bambaşka bir dünyayı Güzel yarınları muştular |
Yalancı
YALANCI Sevdamız oldu rüya Kırdı kandını riya Hani ölürdün yoluma Yani severdin güya Sevdan yürekte sırdı Taşlara çarpıp kırdı Açtığın bu yarayı Sen değil eller sardı |
Yanak ta Kalsın Öpüşün
Ömür durmaz biter gider Önü sonu yiter gider Felek bakmaz kimsin nesin Çiftesini atar gider Yâri yakmasın sözümüz Kinle bakmasın gözümüz Patiskanın en ucuzu Söyle kaç karış bezimiz Yanakta kalsın öpüşün Yürekte kalsın gülüşün Yolcuya bir damla su ver Boş ver yarım kalsın işin Ömür durmaz akar gider Yollar seni yakar gider Bu oyunda rolün nedir Herkes filime bakar gider |
Yanıla Yakıla Gider Bir Gelin
Yaprağı yolunmuş gülleri solmuş Yanıla yakıla gider bir gelin Ela gözlerine hüzünler dolmuş Yanıla yakıla gider bir gelin Yaşamı çıkılmaz yokuşa benzer Kâbuslara düşmüş bir düşe benzer Gerilerde kalmış bir kuşa benzer Yanıla yakıla gider bir gelin Yalanlar riyalar yakmış özünü Titrer sesi hep kaçırır gözünü Dudağında nice yılın hüzünü Yanıla yakıla gider bir gelin Salınan selvi gibiyken geliş Ay vurmuş pınar sanırdın bakışı Arkasından görünürdü gülüşü Yanıla yakıla gider bir gelin |
Yanmışım Tutulmuşum Ben
Yoksulluktan ar etmişim Namusluyu yar etmişim Sevdasını nar etmişim Yanmışım tutulmuşum ben Zalimlere yuh demşim Güzellere nuh demşim Düşenlere vah demişim Yanmışım tutulmuşum ben İsyanım var cehalata İsyanım var sefalete Baş kaldırdım nalete Yanmışım tutulmuşum ben Bu ulusun öyküsüne Şarkısına türküsüne Masalına öyküsüne Tarihine ülküsüne Yanmışım tutulmuşum ben Denizine göllerine Dikenine güllerine Ateşine küllerine Yanmışım tutulmuşum ben Ey gökyüzü ey yer yüzü Şahittir yokuşu düzü Şahit olun yazı güzü Yanmışım tutulmuşum ben Yazı yazan ellerine Yakım yakan dillerine Mızrabına tellerine Yanmışım tutulmuşum ben Konya’da koca Mevlana Gözleri ahu ceylana Kurban olam ben belana Yanmışım tutulmuşum ben |
Yaralar Yadigar Olur
Olur mu karın kalkmazı Olur mu yolun bitmezi Sevgi sabır dağı deler Olmaz gecenin gitmezi Sel uslanır pınar olur Fidan büyür çınar olur Sevgi düşerse yüreğe Yaralar yadigâr olur |
Yaşadıklarım Ne ki Yaşamadıklarım Yanında Nasıl Telafi Etmeli Bilmem ki
Yaşadıklarım ne ki Yaşamadıklarım yanında sanki Tadına bakamamak bir meyvenin belki Belki gönlünce giyememek bir giysiyi Yada Yüreğinde duymak acısını Dostlarca vurulan bir hançerin Yaşadıklarım neki Belki Yaşamak yoksulluğu Nice kuyruklarda Ayrı kalmak ana kucağından Baba ocağından Yar sıcağından Ya da yakalanmak Bir utancın kucağında suçüstü Dostsuz kitapsız Yıldızsız yağmursuz kalmak Hapis damlarında Yani yoksulluk Yani yalnızlık Yani hasret Yâda yürekte Samanlığa düşmüş Bir köz gibi Zulan da sakladığın sevdan Olsun Gelir geçer şeyler Bir çıkar yol bulunur elbet Sonu ölüm değil ya Ama Az şey değil Bir insana gülümsemek Az şey değil Gülümsemeyi yüzde görmek Az şey değil Her şeye rağmen Bir kalp atımı sevmek Az şey değil sevildiğini bilmek Neler verilmez Nelere değmez ki Yanağına bir mühür gibi vurulan öpücük Az şey mi sanırsın Yârin dudağında Ay gibi gülen gülücük Yaşadıklarım neki Yaşamadıklarım yanında hani Ya okumadığım kitaplara Duymadığım türkülere Kuruttuğum fidanlara ne demeli Ne demeli elimde kalan tohumlara Ne demeli düşümde kalan sevdalara Mesela kardeşlik Mesela barış Mesela sevgi Hele Teşekkür edemediğim Kırıp da Gönlünü alamadığım Sevip de söyleyemediğim Hele hele Helalleşmeye yetişemediğim İnsanlara ne demeli İşte onlar Asıl onlar yakar yüreğimi Yaşamadıklarım yanında neki Yaşadıklarım yanında sanki Yol uzun Zaman kısa Nasıl telafi etmeli bilmem ki |
Yaşam Dediğin
Bir uzun yürüyüştür yaşam dediğin Bilirsin Sonucu salt sana ait Seni acıtır en çok Yol ayrımlarında Verdiğin tüm kararların Birde sevenlerini acıtır Açılan yaraların Ve bir şarkıdır Şefidir herkes kendi bestesinin Yankısını duyarsın Yüreğe çarpıp dönen Kendi sesinin Belki yuhalanırsın Belki de Ayakta alkışlanırsın Son notasında hayatın Alkışlanmak veya taşa tutulmak O kadar da önemli değil aslında En önemlisi ne biliyor musun Sen seni alkışlıyor musun |
YAŞAM ÖYLE oyun DEĞİL
Gel ey dostum güzele dön Giden senin soyun değil Nere gider böyle bu yön Yaşam öyle oyun değil Yalandır cahilin yolu İndiğin bir dipsiz kuyu Tersine akıtma suyu Akan senin suyun değil Bir kez inanırım sana Haydi olsun bir kez daha İnsanı hep kanar sanma İnsan sürü koyun değil |
Yaşamaktan Nedir Kastın
Yaşamaktan nedir kastın Arkanda ne koyup gittin Dön de geri bir bak hele Üç beş zaman sohbet ettin Soy hele mal mülkünü Çıkar üstünden kürkünü Yıllar soldurmuş rengini Söyleyen var mı türkünü Kâh gürleyip kâhı estin Ne yaşattın neyi kestin Yaşamak dediğin bu mu Arkanda ne koyup gittin Yar dediğin koyup gitti Yüreğini oyup gitti Samur kürkün kaftanını Sevdiklerin soyup gitti |
Yedi Düvele MALAMAT OLDUK
Sevdandan vurmuşlar yoktur çaresi Gayrı bakılacak yüzü kalmamış Bu sendeki hovardalık yarası Tarlada tapanda izi kalmamış Utan Karadeniz Akdeniz utan Yoksulluktan öldü şurada yatan Senin kızın kendini satan Ortaya çıkacak yüzü kalmamış Eğil Ağrı dağı utan da eğil İnsanlığa değil paraya meyil Giden gelir ama eskisi değil Kurt girmiş gövdeye özü kalmamış Ne yol belli ne iz birlik bozuldu Bereket kalmadı dirlik bozuldu Söz ayrı öz ayrı erlik bozuldu Nerde köroğlu’nun izi kalmamış Haspanın oyununda biz mat olduk Sanki kıyamete alamet olduk Biz yedi düvele malamat olduk Bu toprağın tadı tuzu kalmadı Seçtiğimiz gitti ele kul oldu Emeğimiz boşa gitti kül oldu Namussuza devletlimiz kul oldu Sömürünün azı uzu kalmadı Harami elinde kalmış umutlar Adil değil bize gelen komutlar Halımıza ağlar gara bulutlar Hep vurulduk sizi bizi kalmadı |
Yeterki Sev Günah Benim Suç Benim
YETER Kİ SEV GÜNAH BENİM YÜK BENİM Özü sözü bir olmalı insanın Riyakâr sözüne karnım tok benim Gülü sümbülü açmalı nisanın Kin ile kan ile işim yok benim Yiğit gam kasavet ile yıkılır Riyadan yalandan beli bükülür Cömert olan alıç gibi dökülür İnsanlıktan öte işim yok benim Helal olsun hak yola akan kanım Güzel olda senin olsun bu canım Gizlim saklım yok doğuştan üryanım Seviyorsan vereceğim çok benim Sevgin yoksa Karun olsan sen açsın Sevdan yoksa derya olsan bir hiçsin Sevgin yoksa Kerbela’dan kıraçsın Yeter ki sev günah benim yük benim Sevgisiz yürünmez eli duşuna Yatarsın nefretin girer düşüne Sevgi yoksa ibadetin boşuna Aşktan gelen günah benim yük benim |
Yetmiş İki Dilden Sevdiğim
Ooy be gülüm, oy! Oy ki ne oy Hani ay kıskanırdı gülüşünü Hani sözcükler esef ederdi Sevgilim deyişine Hani eşkıya türküleri Söyleyecektik dağlarda Hani güvercin uçuracaktık Gökyüzüne sabah kızıllığında Hani hiçbir şey Ama hiçbir şey ayıramayacaktı bizi Sevdadan gayrı Yaşamak derdin hani Suda balık Havada kuş Baharda çiçekler kadar özgür Öyleme ısmarlama değil Çiçeğin açışı gibi Pınarın akışı gibi olmalı Bir kere gelmişiz madem Öyle ıskalanmamalı yaşam Çok şükür, Çok şükür demeli insan Gün erişince akşam Sevmek derdin Kavuşmak derdin İpil ipil dereler gibi Hani Ay ışığıyla sevişmek gibi Yani Kendiliğinden İnsan derdin Su derdin Saflık derdin Olabilmek Ay kadar çıplak Anasını emen bebek gibi Huzur içinde Yaşamak derdin Görebilmek gün doğuşunu Sevgilinin saçlarında rüzgârı Duyabilmek Sabahın soğuğunu yüzünde Tadına varmak yediğin elmanın Yani Gülebilmek Bir tarla dolusu papatya gibi hani En umutsuz gecede bile Görebilmek Ayın doğuşunu Yıldızın göz kırpışını Anlamak anlamak Anlamak derdin Dünü bugünü Gelecek günü Baharın sancısını Olmuşu Olanı Olacak olanı Çekebilmek doğum sancısını Ölüm derdin Hani ölüm Ne oltada balık Ne tazı ağzında keklik Ne de göz gez arpacık. Gidişi gibi olmalı Seher vakti bir yıldızın. Batımı gibi olmalı tan ile güneşin Yaprak dökümü gibi olmalı Nar mevsimi ağacın, Yani Ağzında memeyle Uykuya dalmalı insan Koynunda hayatın Kekom Göbüşüm İki gözüm Böyle miydi sözümüz? Böyle mi olacaktı kavlimiz Apansız donup kalacak mı rüyamız Bırakma kendini Umudun yitirme Göçünü çek de gel ne olur Öksüz kalmasın sevda Obası gitmiş Yurt yeri olmasın dünya Tut elinden sevdanın Sen yine türkünü söyle Yarınlar hatırı için Baharın hakkı için ne olur Oyy be gülüm oy! Gene oy! Hani düşmandın karanlıklara sen Tahammüllün yoktu Lacivertine bile ebemkuşağının Türküler söylerdin Özgür sevdalar üstüne Sevdaya kesmiş Bambaşka dünyalar üstüne Olmasa derdin olmasa Karanlıklar olmasa Ölüm olmasa Ayrılık olmasa Solmasa derdin Solmasa Çiçekler solmasa Sen ki Koparmadan koklardın kırlarda Laleyi Sümbülü Nergisi Sevgide bulmalı derdin İnsan sevgide aramalı saadeti Ve Ölmeden yaşamlı İnsan cenneti Sen ki Fesleğen kokularını avuçlarda Öyle derdin insana Eşine dostun ’Merhaba! ’ Kekom Göbüşüm Gadağım Gadasını aldığım Yetmiş iki dilden sevdiğim Sen ki Ölmeden derdin ölmeden İnsanın türküsü yaşarken söylemeli Veresiye güzelliği neylemeli M. NAZİK 2006 MERSİN Gadak: kardeş anlamında yerel bir söz Gadasını aldığım: Derdini, acısını aldığım Keko: Kardeş, dost, yoldaş.. |
Yıkılsın Şu Feleğin Töresi Terbiyesi Sefaletle Sınav da Neyin Nesi
Yıkılsın Yere batsın şu feleğin Töresi terbiyesi. Acıyla Açlıkla Hasretle Sefaletle sınav da neyin nesi Ey Yüce Rabbim Kaldı ki sen koydun Bu kafese bu nefsi |
YIldızla Dansın Vakti Gelmedi mi?
Ölürsen dünden ne kalır elde Uyanmanın zamanı gelmedi mi Aydınlık da karanlık da gönülde Yıldızla dansın vakti gelmedi mi Irak limanlarda neler var neler İnsanın güzeli güller periler Seni bekler nice derya denizler Demir almanın vakti gelmedi mi |
Yine Sevdam Ağlar Bugün
Tepelerden bir ay doğar Iraklarda yıldızlar var Deniz dağın saçın tarar Neden sevdam ağlar bu gün Ovalarda güller biter Yaz gelmişte kuşlar öter Ilgıt ılgıt yeller eser Yine sevdam ağlar bu gün Mor dağlardan esen yeller Uçan kuşlar açan güller Düşenlere selam söyler Yine sevdam ağlar bu gün Sevdam düşmüş de dağlara Kırk yerimde kırk bir yara Umut gelecek bahara Yine sevdam ağlar bu gün |
Yuh Olsun
Kuşların dillendiği yerde Bereketin bollandığı Sevdanın sellendiği yerde Fakirliğe fukaralığa yuh olsun Yuh olsun Bu yazıyı yazana Yuh olsun Harflerini dizene Yuh olsun Bunu kabul edene Okuyana okutana Yuh olsun Yuh olsun Böylesi düzene Soyana da yuh soyulana da Düzene de düzülene de Yuh olsun |
Yük Ağır Gönül İnce
Yük ağır gönül ince Yürek ağlar ince ince Yar el gibi bakıp durur Yeni bir gül sevince Sevdan ile ağladım Bağlamama bağladım Kanattın da yaramı Sevdan il dağladım |
Yüreğe Ulaşan bin Bir Yol Sende
Açtım yüreğimi gelmek istersen Yönün cana çevir gülmek istersen Gidene bak yazgın bilmek istersen Pınar sende nehir sende göl sende Yârin efendisi yâre kul olan Tahtında oturur halka çul olan Elinde gül tutar kendi dal olan Tohum sende toprak sende gül sende Zaman geçmişleri masal eyledi Çektiğin acıyı misal eyledi Kimin(i) kötü kimin(i) güzel eyledi Yüreğe ulaşan bin bir yol sende |
Yüreğim Hoştu Bu Gece
Yüreğim Yâri gördü Coştu bu gece Yüreğim Bir deli tay gibi Koştu bu gece Yüreğim Sevdalara Yüreğim Yıldızlara Düştü bu gece Yüreğim Belalara Yüreğim Sevdalara Koştu bu gece Yani Yüreğim Hoştu bu gece |
Yürekte Sevdası Yok Kurşunun Yar Nesine
Şu dağın ninnisine Ses vermez yar sesime Yürekte sevdası yok Kurşunun yar nesine Yolunda yorulmuşum Yellere sorulmuşum Peşimde haramiler Dağlara vurulmuşum Üstümüzde bulutlar Gönlümüzde umutlar Sevdamla büyüttüğüm Gülümü kuruttular Arkamdan ağlamayın Yaramı dağlamayın Türküye gömün beni Karalar bağlamayın Yaz yağmurları yusun Kuşlar yasımı tutsun Dağlar kılsın namazım Bulutlar da ağlasın |
Yürekten Bir Bakabilsen Dağlara Bahar Gelir
Bu korkular maskeler Bu kılıf sana dar gelir Bu boyalar maskaralar İnsan olana ar gelir Kabuğundan çıkabilsen Yatağında akabilsen Yürekten bir bakabilsen Dağlara bahar gelir Hiç yonga kopar mı yoktan Kurtul üstündeki yükten Şu yıldızlar kopup gökten Yağmur olup yağar gelir Akarsın elin arkında Değilsin bunun farkında Dönersin elin çarkında Acı bir sel boğar gelir Bu şekil kimin biçimi Bu yolun kimin seçimi Yüreğinde gül açımı Bir seherde doğar gelir Her yanın balta yarası Sevdanda korku karası Gelir sevginin sırası Nar mevsiminde yar gelir |
Yüzümün Gülüşü Yarim
Yüreğimin kar çiçeği Cemremin düşüşü yarim Bahçemdeki narçiçeği Baharın gelişi yârim Kuş olup kondum dalına Arıydım geldim balına Bağladım sazın teline Yarınların düşü yarim Görmez iken gözüm oldun Lal odum da sözüm oldun Boş idim ben özüm oldun Yüzümün gülüşü yârim |
Yüzünüze Tükürsün Sevda
Siz ki karanlığın şeytanları Siz ki riyanın ihanetin Siz ki cehaletin Siz ki melanetin yedi katlıları El koyup saflığa güzelliğe Her şeyi talan etti Sahte değerleriniz El koydunuz saflığa güzelliğe Benim dediniz yazgınız benim Her şeyi murdar etti egemenliğiniz Ayazdan değil şerrinizden Tir tir titrer ağaçta yaprak Gülde gonca Zehre doydu hava su ve toprak Sevginin hırsızı ettiniz insanı Şehvetin arsızı etti Ahlak diye sunduğunuz zincirleriniz Sevginin dili tutuldu Nutku tutuldu ümidin Sırlan gülüşünüzle alalayıp Köpek dişlerinizi Türkülere Dizelere diz çöktürdü zulmünüz Timsah gözyaşlarınızla ağladınız Kararttığınız düşlerimize Siz ki iblisin atlıları Siz ki Aşkın sevdanın cellâtları Siz garabetin Siz husumetin Siz musibetin yedi katları Bunca dert Bunca bela Kan revan içinde insan Buysa vaat ettiğiniz dünya Buysa özgürlük Buysa eylediğiniz ihsan Belanızı versin aşk Yüzünüze tükürsün sevda |
Zamanın Zulasında Sakladım Sevgimi
Zamanın zulasında Sakladım sevgimi Ay balam Aydan balam Dokunmayın ne olur Kanamaya hazır yaram Dokunmayın ne olur Kulun kurbanın olam Yıkmış bu sevda bendini Dağlara vurmuş kendini Ay balam aydan balam Bilmeyen der deli mi? Ay balam Aydan balam Dokunmayın ne olur Kanamaya hazır yaram Dokunmayın ne olur Kulun kurbanın olam Kime anlatam kendimi Kimseler bilmez derdimi Yüz yılların hasreti var Herkes der bu deli mi? |
Zemheriye Cemre Düştü
Zemheriye cemre düştü Seni sevdim diye canan Yaban gülleri gülüştü Seni sevdim diye canan Kuru ekmek yayla balı Filiz verdi kuru çalı Açıverdi bahardalı Seni sevdim diye canan Yıldızlar el ele tutuştu Ağlayan bebek yatıştı Kuşlar dillenip ötüştü Seni sevdim diye canan Dallar erkenden burç verdi Kibir kin hep sona erdi Düşman düşmanı öperdi Seni sevdim diye canan |
Zemheriyi Nisan Eyle
Söylüyorsam dinle beni Farklı isem anla beni Kirli isem akla beni Çirkinlikten yar olur mu Kötü isem insan eyle Yoksul isem ihsan eyle Zemheriyi nisan eyle Kötülükten kar olur mu Hüzünlüyü mutlu eyle Her insanı kutlu eyle Yarından umutlu eyle Kinden kandan var olur mu |
Zor Şey değil Sevmek
Zor şey değil be gülüm Zor şey değil sevmek Elinde varsa verirsin Yoksa yine seversin Bir şeyin yoksa Senin canın sağ olsun Allah’ın selamı beleş Bir selam verir geçersin Tanrıya da inanmayadabilirsin hani Ama zor şey değil değil sevmek Gülümsersin yine seversin Bir bilsen Sen nelere kadirsin m. nazik 2007 mersin |
Zulmünüz Korkutmaz Bizi
Zemheri üşütmez beni Önünde bahar olursa Zulmünüz korkutmaz beni Yanımda yarim olunca Dikenleri gül eyleriz Kötülüğü kul eyleriz Zehir olsa bal eyleriz Yanımızda yar olursa Yokuşları düz ederiz Karakışı yaz ederiz Acıları az ederiz Gönlümüzde kor olursa M. NAZİK 2005 MERSİN |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:40 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.