![]() |
Gül Elin Oldu
Canıma nasıl kıyarsın? El sözüne mi uyarsın? Söz verip niye cayarsın? Büyüttüm, gül elin oldu * Akça göğsünü çözdürme Tomurcuk gülün bozdurma Sevdiğin ele sezdirme Büyüttüm, gül elin oldu * Gözlerine sürme çeksen Zülfünü gerdana döksen Sakınıp bahçemde gezsen Büyüttüm, gül elin oldu * Coşkun sular gibi çağla Hep gülme bazen da ağla Tut kendini hakka bağla Büyüttüm, gül elin oldu * Hasan yalansız sözünde Yandı, kül oldu özünde Hiç oldu dünya gözünde Büyüttüm, gül elin oldu Hasan Kocamanoğlu |
Gül Yaprağında Boğulur
Çalış, ışığın parlasın Hak yolunda hizmetin harlasın Hakkın çelişi, seni hakka çeker Hayra erişin, seni çilelere eker Sevgilinin meyli örtülü ve gizlidir Aşığın meyli davul zurna izlidir Yetimin ağlamasından arş titremesin Dumanların göğe yükselmesinden, Yıldızlar ıstırap çekmesin Işık arayan gölgeler, Işığı görünce tabana kuvvet kaçmasın O’nun zatı önünde var ve yok Yokluk içinde varlık, Varlık içinde yokluk açar. Toprak yokluktan baş çıkarır Huzuruna güneş yanaklı Yusuflar varır Nice ekşi yüzlünün, tatlı ruhu vardır Mezarlığa bak, konuşanların suskunluğu vardır Nice kişiler var ki neşeli ekmek yer, Boğazına tıkanır da ölümü olur Yine nice kişiler var ki çileli ekmek yer Kevser başında gül yaprağına boğulur. Hasan Kocamanoğlu |
Gül Yüzlü Gelin
Evlendiği gece, cepheye gitti yari Susar, düşünür, bekler yanar anar gayri Kar beyaz eli, tatlı dili, billur kalbi İlk günden çok mu gördü yar sevmeye Rabbi? Kar beyazından ak elbiseler giydiler Beyaz atlarla gülen ölüme gittiler Ölüm tarlaları kan revan içindeydi Şehit olan yiğitler mesut biçimdeydi Devrilen her fidan bir gözün bebeğiydi Canlar, bedenler birer insan öbeğiydi Bembeyaz kefenlerinden ruhlar çıkardı Güvercinler gibi sonsuzluğa uçardı Çakır ayazında karlar buza keserdi Gül yüzlü bir gelin türküler bestelerdi Hayat büyüsün kaybederdi hasretinden Renkler siyahlara dönerdi mateminden *******e ağlardı, yıldızlar sayardı Şafaklara kadar gelecek diye yanardı Gül yüzlü gelin, malını mülkü neylesin Yarinden ayıranlar gün yüzü görmesin Gelin, gönül mülkün viraneye döndürdü Koca şehit, evlat yetim, ocak söndürdü Gül yüzlü gelin ağlar da karalar bağlar Gül yüzlü gelin, görenin yüreğin dağlar Hasan Kocamanoğlu |
Gülüm
Nehir olsan da ak derim Ateş olup da yak derim Yalnızca bana bak derim Böyle severim be gülüm Fidansan yağmur olurum İçim geçer hoş olurum Yoluna kurban olurum Böyle severim be gülüm Yüreğim aşka düşürdüm Aşkım gurbete götürdüm Aklım sevda da yitirdim Böyle severim be gülüm Gülmesin bir gün kaderim Bir değil, bin birdir kederim Ölüm gelse de giderim Böyle severim be gülüm Ayrılık, sensizlik zulüm Hasretten sonradır ölüm Gün nedir ki geçer gülüm Böyle severim be gülüm Hasan Kocamanoğlu |
Gün Geldi
Doğu ile batının hesaplaşmasında, Doğunun yüzyıllar temsilcisi olduk. Gün geldi, batıyı çiğnedik… Gün geldi, batıya çiğnendik! Gün geldi, durgun ve kızgın güneş altında, Kıymetli hamle ve değerlerimizi kaybettik. … Orta Asya’nın ulu dağlarından indik, Durmaksızın yürüdük zamansız ve mekânsız… Anadolu ırmaklarından sular içtik, Atlarımızı sürüdük batıya dermansız… … Gün geldi, dolu dolu yaşadık! İslamiyet’te kendimizi, kendimizde İslamiyet’i Gün geldi, heyecanlar içinde taşıdık! Kılıçların kabzalarında en uzaklara adaleti … Gün geldi, İslamiyet’in fikir ve hikmet kutbunda kat kat, Ruhlarımızda sonsuza uzayan ışıklar yaktık. Gün geldi, Her türlü nefis ve hakikat Muhasebesinden uzak yaşadık… … Gün geldi, tefekkür adamı yetiştiremedik… Gün geldi, batının madde çelmesiyle yıkıldık, Gün geldi, davamızı, vecdimizi, aşkımızı taşıyamadık, Gün geldi, ruhumuzu ve ahlakımızı kaybettik… … Gün geldi, Viyana önlerinden döndük, Mücevherleri, kırık kılıç kabzaları, Sorguçları, kürkleri, incili kaftanları, Kırık top namluları, cins cins ölü atları Çil yavrusuna dönmüş yeniçerilerle Nice sayısız fırsatları Anadolu’ya dönüş yollarında bıraktık… … Gün geldi, binlerce yıllık bir tarihin sahibi bu millet, Şahlanıp mekânda kurtarsa da bu memleketi… Gün geldi, silkelenip atamadı bu millet, Ruh planındaki batıyla gelen illeti… Hasan Kocamanoğlu |
Güneşin Battığı Yerde
Sızar dallarından gecenin gölgesi Duyulur uğuldayan rüzgârın sesi Elemler içinde öyle yalnızım ki Ağlar ruhum güneşin battığı yerde * Bağırır gönlüm duyuramaz sözleri Söner de gider perde perde özleri Düşer kalır kuyu bir yerde gözleri Bakar gider güneşin battığı yerde * Şu gönülüm sever, yardan biçaredir Ağu içer, baştan ayağa yâredir Duymaz olur mecnun gibi avaredir Umut biter güneşin battığı yerde * Ne başı bulutlarda bir yar bulunur Yakın uzağa, uzak yakın konulur Yürek yangınından şerbetler sunulur İçip düşer güneşin battığı yerde * Gönül kıvılcımlarım ak şimşek gibi Yar sevenin onuru hep tutsak gibi Yıllarca anlatılır bir destan gibi Söz edilir, güneşin battığı yerde Hasan Kocamanoğlu |
Güzel
Tutulursam bırakma beni Boynumu büktürme güzel Ümitle süslenen bahçemi Baharda döktürme güzel Kadrimi bilmeyeceksen Göz yaşımı silmeyeceksen Candan sevmeyeceksen Divaneye döndürme güzel Bülbüllere güller uyansın Yiğitlere güzeller yansın Kalbim sana nasıl dayansın Boş yere yandırma güzel Gönlümü dermeyeceksen Saçlarını sermeyeceksen Ömrünü vermeyeceksen Dudağını öptürme güzel Hasan Kocamanoğlu |
Haber Gelmeyince
O sevgisiz hiç yaşayamaz Hayat yükünü taşıyamaz Döker geriyi toplayamaz Yârinden haber gelmeyince * Yârin haberi gelse kanar Gece gündüz adını anar Dumansız ateşlerde yanar Yârinden haber gelmeyince * Goncaları solar açmadan Yavrular yuvadan uçmadan Hayat canı alıp kaçmadan Yârinden haber gelmeyince * Mektubu gelsin diye bekler Anar da günü güne eker Düşer de kalkar, kalbi tekler Yârinden haber gelmeyince * Hasan çokça söyler sözünü Hep o, sağlam eyler özünü Hasret bürür iki gözünü Yârinden haber gelmeyince Hasan Kocamanoğlu |
Hasretindeyim
Ararım seni Sorarım seni Sararım Seni Hasretindeyim * Hecemde sen Gecemde sen Hücremde sen Hasretindeyim * Hülyamda sen Rüyamda sen Dünyamda sen Hasretindeyim * Gözümde sen Gönlümde sen Özümde sen Hasretindeyim * Yazımda sen Kışımda sen Aşkımda sen Hasretindeyim Hasan Kocamanoğlu |
Hatay
Fransız’lara karşı her neferi, bir siperdi Sınırları çizen, al kanlarıyla çizerdi Hatay yaralıydı, ayrıydı ana vatandan Hoş bir sada kaldı sana, güzellik atandan Gökyüzünde ay yıldızlı bayrak dalgalanır Sana gönül koyanların yüreği dağlanır Dünyada bir başka dengin de yoktur hiç senin Yüzü güler, gönlü bir hoş olur, hep sevenin Antakya kültürlerden bir miras sunar sana Huzur, barış ve mutluluk daima yan yana Amik ovan uzanmış hep yatar sere serpe Kırıkhan nazlı gelin, Kumlu daha çok körpe İskenderun`da güneş batar, sular kızarır Belen yaylaya, Arsuz’un hep güneşe hazır İs demir ülkeye çelik halatların serer Dörtyol ve Erzin yaz kış narenciyeler derer Hassa’nın insanı hastır kendi adı gibi Güzel üzümleri sunar, hep bal tadı gibi Samandağı denize bakar, bakar evhamlı Uzanır Yayladağı, Altınözü, Reyhanlı Hasan Kocamanoğlu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:15 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.