![]() |
Vedat Akdeniz
14 Şubat Şiiri
14 ŞUBAT ŞİİRİ Çocuklar ne olur Beni de alın oyununuza Yine yapayalnızım bakın Bir sevgi gününde Bomboş bir sokağın ortasında. Hadi tutun elimden ne olur İsterseniz sizinle Hayal kurmaca oynayalım Herkes bir hayal kursun Ama kendi filminde bir figüran olsun Ve herkes kendi eliyle yaksın Başrolünü oynadığı hayali Çünkü bize vermez bir türlü Gök tanrı mucizelerini. 17.02.2004 Yeni su / Silifke Vedat Akdeniz |
Acami Şair
ACEMİ ŞAİR Bugüne kadar iki kişiyi çok sevdim İkisi de acılar denizinde yüzdürdüler beni İkisi de esmerdi sevdaları gibi İkisi de bir birinden alımlı ve güzel Biri bir zamanlar en yakın arkadaşımdı Aynı sıranın beklentilerini paylaştığımız, Diğeri umutlarıyla kule yaptırdı Tutup elimden koşmak istercesine, Her ikisi de bir birini kıskanırcasına İnsafsızca çektiler çocuk sevdamın tetiğini Biri dostluğuyla hançerleyip yüreğimi Tanıdığım bir yabancı oldu şimdi, Öbürü umutlarının kulesinin altında ezdi beni Daha ilk duruşmada kalemi kıran hâkim gibi Sonunda yarattılar elbirliğiyle Ve paketleyip hediye ettiler topluma Sevdalardan ürken ayyaş bir acemi şairi! 25.10.2004 Vedat Akdeniz |
Acemi
ACEMİ Bu şiirler resimdeki bir şairin ilk şiirleri Uçurumlar var mısra aralarında Uçurumlar gözlerinden yüreğime Bu sözler acemi bir aşığın ilk sözleri Seni seviyorum derken bile Hiç de yakıştıramaz ağzına 16.07.2004 Vedat Akdeniz |
Acı Çekmek
ACI ÇEKMEK Kağıtla kalem de anlamaz oldu beni Harfler inadına bir araya gelmiyor Argolaştıkça argolaşıyor kelimeler Argolaştıkça dilimde küfre dönüyor Sövüp sayıyorum bu rezil düzene Sevdalar ayaklar altına alınmış, Dürüstlük tozlu raflar arasında Kendine yer edinme çabasında, Umutlarsa gözden ıraklarda Köreziyik ışığıyla var olma savaşında diye. Bizse ayrı şehirlerde Ayrı dünyalarda yaşıyoruz Ve acı çekmek düşüyor payımıza Acı çektikçe yaşadığımızı fark ediyoruz. 01.05.2003 Vedat Akdeniz |
Akşamdan Kalma
AKŞAMDAN KALMA Yol tutmuş yelkovanın yorgun sesinde ******* yokluğunu milyon kere çoğaltıyor Anahtar deliğinden sızan Sözcüklerinle avuturken kendimi Boşalan şişelerde sevdanı biriktiriyorum Masada akşamdan kalma şarkılar Pencerede sabah sarhoşluğunun gözyaşları var Ama tükendikçe kadehler, Kaybolacaksa yüzün Bırak yansın o zaman Her hasret kendi limanında Ve bir kez daha boşalsın kadehler Kaybolurken yüzün kadehlerin buğusunda. 10.05.2004 Vedat Akdeniz |
Akşamın Hüznü
AKŞAMIN HÜZNÜ Her sabah bir başka ağacın Dalında yaprak olup yeşerse de yüreğim Her akşam nereye gittiğini bilmeyen Bir otobüs gibi ayrılır o daldan Çünkü güneş gidince bu kente karanlıklar kalır Ve akşam içimi bir başka hüzün kaplar Hani su olsam bardağında asırlardır durgunlaşan Yine de yüreğimde bir kaşık suda fırtınalar kopar... Haziran 2003 Vedat Akdeniz |
Aldanış
ALDANIŞ Bütün sevgiler yalan şimdi Bütün sevdalılar yalancı Çünkü sevmedi hiç kimse bir başkasını Badem ağacının sevdiği gibi baharı Bütün baharlar sana özenmiş Bense badem ağacına Ne vakit gülüversen bana Yalancı baharın güneşi gibi Zemheride eritirsin her şeyi Bense açıveririm uluorta sana Kaç mevsimdir baharı bekleyen çiçeklerimi Oysa bilirim acımasızca kırıvereceksin Umutlara bezenmiş dallarımı Genede aldanırım her mevsim İşte vazgeçemem huyumdan Kırılan dallarıma aldırmadan Şimdiden beklemeye koyulurum Bir sonraki görüş gününü Umutların açacağı bir sonraki baharı İşte bütün sevgiler yalan şimdi Bütün sevdalılar yalancı Çünkü sevmedi kiç kimse bir başkasını Benim seni sevdiğim gibi... 10.03.2006 |
Ana
ANA Bölsem tam ortasından ömrümü Yarısı gurbettir şimdi Ama her defasında sen Uğurlarken beni Tutamadığın gözyaşlarınla Delik deşik edersin yüreğimi! Gene de nasıl dayandı dersin Çocuğun, komünistin, dinsizin O hayın gurbet akşamlarına İşte o döktüğün gözyaşlarına Tutunarak yaşadım ben, ana! 26.12.2004 Vedat Akdeniz Vedat Akdeniz |
Anlat
ANLAT Hadi bana bir şeyler anlat Canım çok sıkılıyor Hadi anlat, ne olur anlat Cesaretlendir beni, beni rahatlat Niye çekiniyorum bilmiyorum Utanıyorum belki, belki de korkuyorum Han bir şey söylesem sanki Gökyüzü ortadan ikiye bölünecekti Denizler bin bir yerinden yırtılıverecek Ve bir daha diken olmayacaktı Yıldızlar bir bir düşecekti Asılı olduğu yerlerinden Cellatlar bana kızıp Beni sallandıracaklardı caddeler boyu Güneşi elinden alınacaktı dünyanın Ve korkular salacaklardı üzerime Seni benden almaya dair. Hadi bir şeyler anlat Dedim ya canım yanıyor Anlat da sözcükler dökülüversin dilimden Ben de kurtulayım işkenceden 20.07.2003 Vedat Akdeniz |
Anlıyorum
ANLIYORUM Şimdi daha iyi anlıyorum Dalgaların neden böyle durmadan Acımasızca sahili dövüşünü Akarsuyun alelacele bir yere koşuşunu Taşıtların hep bir yerden başka bir yere kaçışını İnan daha iyi anlıyorum şimdi Bu derde düşeli Bir çoban ateşinin dumanını Küçük bir uğultunun fırtına oluşunu Bir kar tanesinin çığa dönüşünü Seni tanıyalı daha iyi anlıyorum Bir şairin nasıl şiir yazdığını Türkülerin nasıl yakıldığını Mecnun’u, Kerem’i, Ferhat’ı Hayyam’ın şarap felsefesini İşte şimdi anlıyorum yaşayarak hepsini. 09.03.2004 Vedat Akdeniz |
Anne
ANNE şimdi çocuk olsam yeniden beni sırtına hopedip yada kucağına alıp usanmadan yine taşır mısın anne! gene yere düştüğümde, elimden tutup kaldırır kanayan dizlerime üfler misin anne! bak uçurtmalarım uçmaz olmuş sevginle onlara rüzgar olur musun anne! hayatın yorgunluğu olsa da üzerimde uyku tutmaz *******i bir türlü sen o çağlayan sesinle bana yine ninni söyler misin anne! benim bildiğim tüm öyküler nedense acılarla bitiyor sen bana o güzel masallardan yine bir tanesini anlatır mısın anne! bütün bilgilerim beni yalanladı beceremedim bir türlü sensiz olmayı bana masmavi bir umutla yeniden yaşamayı öğretir misin anne! ben çocukluğumun değerini bilemedim belki çocukluğum senin değerini bilir anne bir an önce büyüyüp uçmak istedim büyümem sana ihanetti, bağışla beni anne! ... 26.04.2006 vedat Akdeniz Vedat Akdeniz |
Annem İle Babam
ANNEM İLE BABAM Ben destansı bir aşk yaşayan adamın oğluyum Bu yüzden ömrümde ençok babamı sevdim Annemi herkesten ve her şeyden çok sevdiği için. Ben ana yüreğini her şeyin üstünde tutan bir kadının Oğluyum Bu yüzden ömrümde en çok anneme kızdım Beni babamdan daha çok sevdiği için. Ben tapılası bir anne ile babanın oğluyum Ömrümde en çok bu yüzden mutlu oldum Böyle bir anne ve babaya ait olduğum için. 30.06.2007 Yenisu / Silike Vedat Akdeniz |
Antik
ANTİK Bir kuru gürültü olmuş hayat çağımızda Yarını düşünmeden yaşanıyor anlar Sevişmeler artık sanatsal değil Gözlerinde insanların ahlaksız bakışlar Beton yığınlarına dönmüşken duygular Özenle yetiştirilmiş yemyeşil bir bahçe gibi Saklayarak büyüttüm eski çağdan kalma sevgimi Bilinmez kaçıncı yüzyıldan kalma bu sevda Ezelden gelmiş ebede gider gibi Sen ellerin olmuşsun birkaç bin yıl önce Yüreğimdeki umutlar antik değerini hala korumakta. Tarihten önce bir zamanda dikmiştin oysa Kendi ellerinle bahçeme isimsiz çiçekleri Sevda keşfedilmeden önce sevmiştim ben seni Sonra hasreti icat ettin sen tüm zarafetinle Yerle bir ettin onca emekle yapılan kaleleri Yıktın geride kalan bütün köprüleri giderken Akarsular ortalıkta kaldı,denizler kayıp artık Limansız gemileri tutuşturdun bana yitişlerde Alevli türküler söyler oldum zaman içinde Hiç kimsenin anlam veremediği sözcüklerle Esmer şiirler yazdım adına, edebi değeri olmayan Eksoz dumanı griliği yutarken bütün renkleri Hasretlerim kan kızılı hala, sevdam gökyüzü mavisi Bir kuru gürültü olurken hayat gri çağımızda Yüreğim antik sevgilerin cebhesi…. Yüreğim katıksız sevmelerin cephanesi… 28.08.2005 29.08.2006 Vedat Akdeniz |
Aptal Aşık
APTAL AŞIK Herkes şaşırıyor Senin beni sevmeyeceğini bilebile Seni bu kadar sevdiğime Bana “sen aptalsın” diyorlar Doğrudur diyorum Aşk insanı aptallaştırırmış Bende aşığım işte. 01.07.2004 Vedat Akdeniz |
Ara Ne Olur
ARA NE OLUR Baktığım her çehre, işittiğim her ses Bana, seni andırıyor istemeden Çalan her telefonu sensin diye bin bir umutla açıyorum Sonra yine, yine hüsrana uğruyorum Yaralı bir turna gibi süzülüyorum geçmişe Ağlamak geliyor içimden ağlayamıyorum düşündükçe Hani sen telefon ederdin bana hep olur olmadık zamanlarda Bir şeyler anlatırdın bana soluk suluğa, heyecanla Ya şimdi bin yıllık bir çınar gibi yapayalnızım Bir idam mahkumunun dönmesini bekleyen anası gibi Yüreğimdeki kor yangınla aramanı bekliyorum hala Bak denizler suyunu çekti hayal dünyamda Çöllerdeki seraplar bile isyanlarda Hasret zincirine vurdun genç yaşta Bir tiryaki gibi bağladın kendine yalancı bakışla Şimdi ara ne olur, hiçbir şey anlatmasan da ara Sadece sus, hiç konuşmasan da ara Bir tek senin olduğunu bileyim yeter, yeter bana... 08.05.2001 Vedat Akdeniz |
Arayıp Sorma
ARAYIP SORMA Çek üzerimden esmer karası *******ini Al götür istemem artık hasretlerini Ve bir daha arayıp sorma beni Sevmeyeceksen sende, benim gibi Her arayışın yeni bir umut verir bana Her sormaların bendeki sormaları çoğaltır Sevmeyeceksen eğer sende Böylesine işkence çektirme bana Ve ne olur bir daha arayıp sorma! 02.07.2004 Vedat Akdeniz |
Asırlar Sonra
ASIRLAR SONRA Alın beni şimdi Dondurucu şubatında Torosların En yüksek tepesine koyun Bir anıt gibi Buza kessin her yanım Yaşadığını hissederek Ama hareketsiz ve suskun Bir asır değil Bin asır geçsin böyle Değişsin her şey Tüm dünya, insanlar Evrim geçirsin her şey Kendi öz benliğinde Ve sonra çözün beni Buza kesen her yerimi Söylediğim ilk sözcük Bil ki adın olur Ve seni sayıklar dururum En ilkel kelimelerle Hiç kimseler anlamasa da. 13.02.2004 Yeni su / Silifke Vedat Akdeniz |
Asırlar Var Aramızda
ASIRLAR VAR ARAMIZDA Asırlar var şimdi aramızda Aynı gökyüzünde iki yıldız kadar uzak Ben sevdalar çağında yaşıyorum Sen vefasızlar sokağında oturuyorsun Bir sokak ötede olsan da gözlerime Seni yüzyıllardır görmüyorum Bin asırdır hasretim güzelliğine. Ben çağlar önce sevdim seni Âdem benden öğrendi sevmeyi Sense daha adı verilmemiş bir çocuk gibi Görülmemiş güzelliğinle yeryüzünde Asırlar önce günahkâr ilan ettin beni. Beni tanrısızlık çağında put diye dik sokağına Görmek için bir tanrıçayı, tanrı edasıyla Geçerken tutmak istesem yaşlı ellerimle ellerinden Asırlar göçer gelir, girer aramıza 09.07.2006 Vedat Akdeniz |
Asi
ASİ Sen ki darbeci bir generalsin Sokağa çıkma yasağı koyar gibi Yasaklarsın tüm sevmelerimi Bense inatçı bir asi sevdalınım Gizlice balkon diplerinde Kenevir yetiştirir gibi Yüreğimin kuytuluklarında yetiştirdim Yasa dışı sevgilerimi Sabaha karşı baskınlarında Yakmadım tutunduğum şiirleri Hep doğruları söyledim Gözlerinle yaptığın sorgularında Bir kez olsun yılmadım Sende yargılanırsın diye Elbet sevda mahkemesinde 28.12.2004 Vedat Akdeniz |
Aşk Adamı Vurur
AŞK ADAMI VURUR Aşk adamı vurur Döner döner vurur derler Vurdukça aptallaşır adam Aptallaştıkça saçmalar durur İçmeden sarhoş olur Sözcükler şiir kokar Yemek içmek boştur artık Aşığın karnını sevda doyurur. Sevmek hoştur amma Karşılıksız olursa işte o zaman Açılır yürekte kapanmaz bir yara Yıkılsın dersin her şey Karışsın gökyüzü yere Biçare gönül unutur belki yıllar sonra Unutur amma Harabeye dönmüştür artık adam İşte aşk adamı vurur Hem de döner döner vurur Hasretlikse acımadan öldürür. 07.07.2006 Vedat Akdeniz |
Aşk Tek Kişiliktir
AŞK TEK KİŞİLİKTİR Aşk tek kişiliktir Sanmayın Ferhat’la Şirin Çok sevdi bir birlerini Delicesine seven Ferhat’tı Uğruna Demir Dağını deldi Şirin’in ki sevgiden ibaretti Sevdiği Ferhat’ın sevgisiydi İşte aşk tek kişiliktir Tarih bize böyle öğretti. Arılar çiçeğe âşık Çiçekler baharda açar Bahar güneşi bekler Güneş kimi sever, meçhul Aşk tek kişiliktir Böyle öğretti iklim bize. Geyikler dağa sevdalı Dağ ırmağa âşık Irmak hep denize dökülür Deniz kimi sever bilinmez Aşk tek kişiliktir Böyle öğretti doğa bize. Ben sana vurgun Sense bir başkasına Senin sevdiğin şahıs Kimi sever belli değil Zaten umurumda da değil Aşk tek kişiliktir Böyle öğretti hayat bize… 04.08.2006 Vedat Akdeniz |
Aşka Çağrı
AŞKA ÇAĞRI Yıkalım aramızdaki duvarları Bırak erisin bu buzlar Gözlerini kaçırma benden Bak da, gözlerinin değdiği yerde Aleve dönsün Tutuşsun kıvılcımlar! ! Aralık 2003 Vedat Akdeniz |
Aşkname
AŞKNAME Şu karşıki yaylada bir güzel gezer Açmış zülüfleri canı candan eder Ağustos yağmurları gibi cilve eder, naz eder Güzel sende kara toprağa yar olursun. Ey güzel çakır gözlerinde kartallar yatar Bakışların nice yiğitlerin yüreğini parçalar Gün gelir kazanlar kurulur, davullar çalar Güzel sende bir çirkine gelin olursun. Aşık Vedat der sözü dinlenmez Karşı yaylanın güzeline meyil verilmez Kirmen tutan ele orak verilmez Yörük kızı sende bir kötüye yar olursun. 02.07.2007 Yenisu / Silifke Vedat Akdeniz |
Aşktır Bunun Adı
AŞKTIR BUNUN ADI Ya ben sana şiirler yazsam sayfalarca Uyku tutmasa beni Dönüp dursam sabaha kadar Gittikçe arabeskleşsem Biraz daha, Derken biraz daha Ama yenilmiş bir halde Ve karamsarca değil Namuslu bir kederle Seni düşünsem Ve senin için Kıpır kıpır çarpsa yüreğim Var mı ötesi bir tanem Yoktur elbet Aşktır bunu adı 22.12.2003 Vedat Akdeniz |
Aydınlık
AYDINLIK Bir büyüğüm bana Şiir yazacaksan Halkı yaz demişti Kaldırıp başımı Etrafıma baktım Meydanları dolduran İnsanları gördüm Gümbür gümbür haykırıyorlardı Vatan diye, bağımsızlık diye Emek diye, iş diye Diken diken oluverdi tüylerim Ne duruyorsun dedim kendi kendime, Meydanlara koştum. Bir büyüğüm bana Aşkı yazacaksan İşte sana malzeme demişti. En büyük aşktır verilen mücadele. İnsanın kavgaya girmesidir tüm benliğiyle. Fabrikalarda, tarlalarda, meydanlarda Kavgayı gördüm, aşkı gördüm. Yumruk yaptım bir elimi, Kalem tuttum öbürüyle Omuz verdim şiirlerimle. Bir büyüğüm bana Umudu yazacaksan Aydınlığı yaz demişti. Açtım gözlerimi Sensiz gecenin sonunda, Doğan güneşi gördüm. Mumlar yaktım Her biri bir geceyi deviren. Ve yanan insanları gördüm sırayla Çıkarmak için karanlıkları aydınlığa. Durdum, kendime baktım sonra Hiç düşünmeden atladım ateşe. Bir mum tek başına Aydınlatabiliyorsa koskoca geceyi, Bir insan, belki de binlerce insan Neden aydınlatmasın karanlık beyinleri? Hem tek başına bile olsa insan, Yandığı sürece aydınlatırmış etrafını. İşte aldım elime kağıdı kalemi Yazdım AYDINLIK’ın şiirini. 19.04.2005 Vedat Akdeniz |
Aylak
AYLAK ne *******in yargıcı olabildim ne de gündüzlerin sahibi geceleyin çalmazdı uykular kapımı ve gitmek bilmezdi gözlerimden hayalin gündüzleriyse sokak arlarında seni görebilmek için gezen aylak bir gezgindim sadece bir tek sevdam vardı çantamda bir tek sevdam vardı elimde onu da ayaklarının altına serdim ama sen ezip geçtin acımasızca… 15.04.2004 Vedat Akdeniz |
Ayrılık
AYRILIK Kaç yüzyıl var bilmem ki aramızda Bakamıyor gözlerin gözlerime Nehirler gelip Uzanıp yatıveriyor aramıza. Dağlar yerleşiyor sonra bir bir Sonsuz ovalar, engin denizler… Haber getiren güvercinler yoruluyor. Kokunu alıkoyuyor bu dağ. Rüzgârım sade esiyor artık Ne bir umut ne bir haber senden. Bakamadığın o gözlerime Kaç asırdır uyku uğramıyor. Kirpiklerimle duvarlara Adını taşıyan şiirler yazıyorum. Yolunu kaybeden mısralar Her gece gelip kapımı çalıyor. Topluyorum olmuyor, Dağıtıyorum yine olmuyor! Bütün duvarlardaki şiirler İmkânsız sevdamı anlatıyor. Ellerimi uzatıyorum Ellerim ellerinin boşluğunda kayboluyor. Yalnız sen değil Çağdaşlarım beni anlamıyor Her çağda bu imkânsız sevdalar Gelip beni buluyor Ve aramıza yıllar gelip Sayfa sayfa seriliyor…. Ve her sayfada ise Seni yeniden seviyorum… 10.04.06 Vedat Akdeniz |
Ayrılıklar Sevdaya Dahil Değil
(Attila İlhan’a) AYRILIKLAR SEVDAYA DÂHİL DEĞİL Bak, yanıldın usta bu defa! Ne ayrılıklar sevdaya dâhil; Ne de ayrılanlar hala sevgili. Sanki hiç yaşamamışlar gibi geçmişi; Birbirini tanımayan iki yabancı oluverirler Şimdi. Elbet vardır ayrılığın dayanılmaz bir tadı. Her hatıra yaralar insanı; Ama kavuşmak yoksa sonunda Paylaşılmaz bu yalnızlık, Hiçbir zaman bir başka suç ortağıyla. Ne bu serçe o eski sevdalı serçe; Ne de bu ağaç o eski yaşam dolu ağaç. Hiç yuva yapmamış gibi o dala Bak, uçup gidiyor işte serçe, Aldırmadan geçmişteki günlere Yüreğindeki ölü düşlerle. Yuva yapılmış dallarını unutmak istercesine Dökmüş yaprağını, çıplak ve utangaç; Düşman olmuş tüm sevmelere Tanıdığımız o eski yaşam dolu ağaç. Ayrılığın başladığı yerde bitmiştir sevdalar, İnce bir çizgiyle çizilmiştir sınırlar. O günden sonra yalandır artık, yaşananlar. İşte, bu yüzden sevdalara dâhil değildir, ayrılıklar. 23.12.2004 Vedat Akdeniz |
Ayşegül
AYŞEGÜL Sen gül yine Adın gibi gül İsterse sevmesin seni Hiçbir haylaz gönül Soldurmasın seni bu mevsim Sen yine yemyeşil umutlarınla İnadına destansı sevdalara gül Çevirseler de nehirlerinin yatağını çöllere Sonsuz dağları sıralasalar da bir bir önüne Ateşlere atıp hasretliği salsalar da üzerine Sen gir yine bir gece vakti sevdanın şehrine Sonrada gül yine Adın gibi gül Sevdanın adına, sevginin adına Her sabah doğan güneş gülsen Benim hatırıma İstersen çırılçıplak bir ırmak gibi soyunup Üryan gülümseyiver bir bahar akşamında Deli şubata isyan edercesine Gülüşlerin cemrem olup düşsün rüyama Sonra adındaki güller açsın ört bir yanda Ama nadasa bırakma hiçbir bahar gülüşlerini Ezan gibi insanoğlunu beş vakit sevdaya çağırsın Hatta mayası olsun sevdaların yüreklere çalınsın Gülüşlerinin iz düşümünden sevdanın gülleri açsın Gök mavisi gülüşlerin ne güzel uyar şarap kızılı dudaklarına Görünce tapası gelir insanın seni veren toprak anaya Esirgeme ne olur, bak gülüşlerin dönmüş Şahruda Armağanın olsun bu cennet biz insanoğluna 08.06.2007 Vedat Akdeniz |
Bağbozan Sevdan
BAĞ BOZAN SEVDAN Ben ömrümde ilk defa senin için kıydım gözlerime Bir Pazar günü, oturup pencerenin dibine. Şu küskün duvardaki kimsenin bilmek Zorunda olmadığı herhangi bir kız resmine Bağlarken şahin bakışlarımı Sana benzetiyordum gözlerini Kaybolsa da bakışları gölgede Yıldız yıldız, ışık ışıktı Şu sözün geçmediği kırılgan bölgede. Kumraldı yüzü belki Ama ben esmer tenine benzetiyordum hep O anne sözü dinler gibi çocuksu masumiyetini. Şu yorgun damlalar emekli olurken kölelikten Sana olan hasretim gibi koşuyordu yanaklarımda Ve türkü söylüyordum senin için Utansam da kendimden zaman zaman. En tenhalara, en kuytulara kaçsam da Kurtuluş var mı senin bağ bozan sevdandan 06.05.2001 Diyarbakır Vedat Akdeniz |
Bakışların
BAKIŞLARIN Gözlerinden ah uçup gitsem şimdi Saçların arasından salınarak Kanat çırpışlarımın sesleri Yankılansa kulaklarında Sözleri bir türlü hatırlanamayan Tiz bir şarkı gibi tırmalarcasına. Hani tutsam ellerinden Kanatlarım kırılıverecekti oracıkta Gidemeyecektim hiç biri yere sensiz. Gözlerim kavrulurdu baksam yüzüne Kıyıp öpemezken o dudaklarından Konsam kirpiklerine usulca Ve kanatırcasına ısırsam dudaklarını Bir türlü söylenemeyenler için Sonra, sonra vursam sarp yollara Kuruyan ağaçlara, kıraç topraklara Aramalı bakışların hep aynı kalsa Ve bakışlarında sevdam bulunsa... Haziran 2003 Vedat Akdeniz |
Barış'a
BARIŞ’A Sen kız arkadaşına Cevap yetiştiremezken Ben bir mesaja hasretim Ama ne fark eder Barış kardeşim Gece yarıları açlıktan kıvrandığımızda İkimizde peynir ekmeği Ket çaplayıp yemiyor muyduk? 20.10.2003 Vedat Akdeniz |
Başka Engeller Var
BAŞKA ENGELLER VAR Bir hüzünlü nağmede Hasretin dolar cam kırığı gibi içime Sana doğru yola çıkarım Yalın ayak ne sarp yollar Ne dağlar aşarım da Varamaz bir türlü sana Kanlar içindeki ayaklarım Yağmur, çamur değil Taşlar, dikenler hiç değil Başka engeller var arada İşte bu yüzden hep yarım kalır varışlarım! Ağustos 2003 Yeni su Vedat Akdeniz |
Bekleyiş
BEKLEYİŞ Bak sabıkalı bir gecenin avucundayım Gözlerim uyku yoksulu kaç gecedir Bir bağnazın yağmur duasından sonra Gelmeyecek olan yağmuru beklemesi gibi Dikilip pencerenin önüne kaç zamandır Şu karanlığı yırtıp gelmeni beklerim. Birazdan şafak ağaracak yine sensiz Gözlerim yine yosunlu bakacak insanlara Her sensiz gün, biraz daha küflendirecek ömrümü Dilimde yine aynı cümlenin eksikliğiyle Her gün batımında gülüşlerinin kıyısına sığınacağım Ellerinin yerine elimde tuttuğum bu yalnızlıkla Bir gün gözlerinin yatağında uyutmanı bekleyeceğim. 20.05.2005 Vedat Akdeniz |
Ben Varım Gölgem Yok
BEN VARIM GÖLGEM YOK Ellerin öyle uzak ki şimdi Uzatsan da tutamaz artık gölgemi Çünkü bu dört duvar arasında Bir tek ben varım Bir de şu demir parmaklığın ötesine Çıkamayan deli düşlerim var Yok ki güneşim gölgem olsun Yok ki gölgem uzanıp tutasın Demem o ki bu dört duvar arasında Ne baharı bilirim ben ne kışı ne de yazı Ne de düşleyebilirim bana doğru kolları açık koşan deli bir kızı Sadece var olan bir özlem vardır gece karanlığında O da görebilmek kendi gölgemi Ve gölgemde kendimi ve her şeyi Bir bardak sudan fazlasını düşünemem anlayacağın Yağmur nedir, öyle bir şeyin varlığını Aklım almaz zaten oldum olası Yani uzun lafın kısası Ben bu daracık yerde Bir gölgeme hasretim Yalnızlığımı paylaşmak için Bir de düşünebileceğimden daha fazlasını düşleyebilmeyi 26.10.2002 Vedat Akdeniz |
Beni Unuttun
BENİ UNUTTUN Seni seviyordum bir zamanlar Zamanın birinde seni ne çok sevdiğimi Biliyordun Bile bile gülüşünle beni vuruyor Sonra sırtını dönüp, Uzayıp giden adımlarınla Acımasız bir cellâda dönüyordun. Gidersen demiyorum artık Sen gideli çok zaman oldu, Ne dağlar yıkıldı gidişinle Ne denizler kendini yerden yere vurdu. Enkaza dönen bir şeyler olsa da içimde Kimselere söyleyemediğim Söz dinlemez umutlarım solmuyordu işte. Her mevsim yağmurlara karışıyor Toprakta kaybolan bir damla gibi Kaybolup gidiyordum anılarından Geçmişin karanlık sayfalarına. Yoksun diyordum Yoktun amma yine de seviyordum Yokluğuna varsıl Sevgilerine yoksuldum. Her yerde seni yaşıyor Sensizliği sevda biliyordum. Şehirlerin yaktığı ağıtı Senin için sanıyordum, Ağlıyordum. Rüzgârların getirdiği haberlerde İntiharlar vardı bana düşen, Sende mutlulukların gözyaşları Giydiğin gelinliği ıslatıyordu Ben bilmiyordum. Umutlarım çürüyordu gözlerinde, Acıların rıhtımı yağmurlarda saklanıyordu. Bilinmiyordu yurdu sevdamın. Günahkârdı artık bu sevda, Anlatılan öyküde üçüncü şahıstı, İntiharlara zincirlenmiş Yok olmalara mahkumdu Üstelik geçmişte de sabıkalıydı Ve hiçbir zaman bağışlanmamıştı. Ama bu suçun masumluğunu En az benim kadar sende biliyordun Ve bile bile beni siliyordun Yıllar sonra hatırlayacaklarından, Bana inat beni unutuyordun Beklide çoktan unuttun bile…. 24.09.2006 Vedat Akdeniz |
Biliyorum
BİLİYORUM Biliyorum şimdi zaman senden yana Senin kadar acımasız Ama benim gibi yapayalnız Ve biliyorum herhangi bir anında Kesişecek senle yollarımız İşte o zaman ben hala sana ağlıyor olacağım Uzanacak ellerin yanağıma Dokunacak sus der gibi bir avuç göz yaşıma Ama ıslanmayacak ellerin asla Neden bilir misin? Çünkü o an zaman benim kadar sevdalı Ve senin gibi masum olacak Yanağımda süzülen gözyaşımda Bir ömrün titreyen çığlığı olacak Bir garip ürperti çökecek üzerine Bu zamanın sonsuz boşluğunda. Dönüp de baktığında Her şey kayıp gitmiştir avuçların arasından Hani gözlerinin pınarından akan Her damlanın kavuşması gibi toprağa Tutmak istersin de ama bulamazsın ya kendi varlığında Oysa her şey ne kadar kendisidir bulanık sularda Ve her şey kendince kokuşmuştur aslında Ama direnirken sevdam özlem oruçlarında Bir karıncanın çalışkanlığı kadar saf kalacak Ve her şey yitirirken benliğini karanlık sokaklarda Bir tek o duracak sönmeden adın gibi inadına Ve bir gün sen de aydınlanacaksın biliyorum Güneş gibi yanan sevdamın ışığında Ve tutuşturacak seni, yanacaksın! Yanacaksın yüreğimin ataşında Yanacaksın sen de biliyorum Yanacaksın en sonunda! ! Ağustos-Kasım 2001 Vedat Akdeniz |
Bir Acayip Ben
BİR ACAYİP BEN Senle yaşanan anılar Bir kuşkanadına takılıp Uçup gittiler beynimdeki yurtlarından Ah! Unuttum derken seni Gece yarıları aniden kopan bir sağanak gibi Yağdın düşlerimin mayın tarlasına da Yıkmadın hiçbir zaman Öylesine büyümüş yarınları. Ben umutlarımı zemheride Çocuklar üşümesin diye yakanlardanım Isıtmak için tüm dünyayı Temmuz da bile sessiz sedasız donanlardanım Zaten bilmezdim yalnız çekilmeyeceğini sevdaların Rüzgarsız uçmayacağını uçurtmaların Ve bir sonu gelmeyeceğini arkadaşlar arasındaki sebepsiz tartışmaların. Biliyorsun ben, kendime beni bilmeyenler için bile kıyanlardanım Üç saniye gördüğüm biri için aylarca sevda çekenlerdenim Ben herkesin ağladığı günler de bile türkü söyleyenlerdenim Ben sevdiğine hiçbir zaman sevdiğini söyleyemeyenlerdenim Şimdi ben sana nasıl kıyar da unuturum seni Sen sevme istersen beni, bende umutlar tükenmez ki... 02.06.2002 Vedat Akdeniz |
Bir Gün
BİR GÜN O kömür karası saçların Beyaza büründüğünde Hiç bitmeyecek sandığın güzelliğin Sonbaharda dökülen yaprak gibi solduğunda Son esintide koparken dalından Tutunacak bir dal aradığında Beni anacaksın işte o rüzgarlarda Ulu bir çınar gibi yapayalnız kaldığında Gözünden akan yaşlar toprağa karıştığında Lise formasıyla peşinde koştuğum düşlerinde canlandığında Bana ağlayacaksın kara bulutların ardında Seninde dağlarına ağustosta karlar yağdığında Yüreğinde tarifi imkansız fırtınalar koptuğunda Sevdam yüreğini bir ateş gibi kavurduğunda Atacaksın kendini o özlem yağmurlarına Atacaksın da söndüremeyeceksin o ateşi yağmurlarında 01.12.2001 Vedat Akdeni |
Bir Hikaye Zamandan
BİR HİKAYE ZAMANDAN Zaman bizi burada karşılaştırdı Burada kesişti yollarımız Ve yine burada ayrıldık İki yabancı gibi Sen bir yana, ben bir yana Kan revan içinde kaldım O mağrur bakışların üzerimden çektiğin yerde Bir mahkumun firarı gibi Nasılda kaçırdın gözlerini gözlerime değende İkimizde birbirimizi tanımazlıktan geldik Sen bir selamı çok gördün bana Bir zamanlar ki sevgin gibi Bense geçen günlerden sonra Değmezsin dedim bir selama bile. Yalan oldu yaşananların hepsi yalan Seni görebilmek için sokağında kıvranmalar Uykusuz *******in sabahında Seni okul sıralarında beklemeler Yalan oldu daha neler neler Bak ne ben o eski benim Ne de sen o eski sensin Yüzümde hafif bir kirli sakal Saçlarımsa kısa şimdi, Uzun halini hiç bilmesen de Çocuksuluğum kalmadı artık Büyüdü sonunda o masum çocuk. Unutabilmeyi başardım sonunda Şimdilerde bir başka sevdanın Sancısı saklı yüreğimde Hiçbir şey kalmadı senden inan Geçmişteki yaşanan sevgilerin Yüreğimin kıyısında biriktirdiği tortudan başka Silifke’yi senle sevmiştim Sevgimi adınla –alevlerle- yaktın Bu kenti de vurdular bir seher vakti Aldın bu kenti elimden Bana karanlıklar bıraktın Eskidendi ama onlar eskiden Eser kalmadı yüreğimdeki sevginden Artık ne depremler oluyor içimde Ne volkanlar patlıyor Ne de fırtınalar kopuyor Seni gördüğüm zaman karşımda. Belki bir meltem esiverir hafiften O da silinemeyen hatıralar yüzünden Bu duyarsızlığım sanma ki Yüreğimin taş kesilmesinden Unuttum dedim ya seni gerçekten 22.07.2003 Vedat Akdeniz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:14 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.