www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Mahmut Nazik (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135485)

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

Mahmut Nazik
 
* - Ellere Gönül Verme Gözlerim Üstünde Ankara
Nasıl yazgı nasıl kader
Bendin yıkan sele döndük
Gelen budar giden budar
Hazan vurmuş güle döndük

Emeği çar çur etmişiz
Yoksulluğu yar etmişiz
El âlemden ar etmişiz
Evimizde ele döndük

Küstü Hoca’nın gülüşü
Mevlana’nın gel deyişi
Şeyh Bedreddin’in ölüşü
Ot bitmeyen çöle döndük

Çiçeklerken yüreğimi
Sevdanın yedi rengi
Kinden kandan
Kanayan yürekten
Katledilen kentlerden
Çalınan emekten
Faili meçhul cinayetlerden
Karanlıklardan beslenip
İçimize sağılan
Param parça kırılıp dağılan
Geceye ve gündüze
Sâri gibi yayılan
Adı konulmamış korkulara
Yüreğe yuva kurmuş korkuluklara
Teslim olmuş sokaklar

Sırtımızda taşıdık
Deve hörgücünce
Habis bir ur gibi
Bin ton acıyı ömrümüzce

Dört yanımızı kuşatmış yasaklar
Ve her yasak
Bir zalimin günahını
Mazlumun bir ahını saklar

Saray avazıyla havlayarak
Karanlıkta sırtlan dişi gibi
Gülümserken ihanet
Güle diken olmuş
Pusu atar yollarına
Kin ve gıybet
Gözaltında ana kucağı
Baba ocağı
Ayıp görülür yasaklanır
Bir öpücüğün sıcağı

Yarıda kalmış
Kitaplar satılır sahaflarda
Kimi yanık
Belli ki yangınlardan kurtulmuş kimi
Solmuş sararmış
Kıran artığı belli ki
Yarısı yırtık
Müebbede mahkûm kitaplardan
Her sayfasında kan
Zalimin mührünü
İşkencenin ve zulmün izini
Mazlumun gözyaşını taşıyan
Saçma sapan tutanaklardan öğrendik
Faili meçhul cinayetlerin katilini

İstemedik
Kan değsin ellerine sevdanın
İster miydik
Göğsünde yanardönerken
Yedi rengiyle evrenin
Kırılsın kanadı güvercinin
İster miydik
Dağlara düşsün sevdamız
Karabulutlar çöksün üstüne
Bahara durmuş
Güneşe uyanırken dünyamız
İster miydik
Adımız eşkıyaya
Adımız asiye
Adımız sakıncalıya çıksın
İster miydik
Sevdamız yüreğimizden alınsın
İster miydik
Düşlerimiz elimizden
Yavrumuz yuvamızdan çalınsın
İster miydik?
Hasada durmuşken tarlamız
Yansın da harmanımız
Eli koynunda kalınsın
İster miydik
Sevda türküleri yerine
Adımıza ağıtlar
Yâdımıza yakımlar yakılsın
İster miydik
Kanayan yüreğimizden
Parmak izimiz alınsın
Söyle bacım
Anam babam söyle
Buz gibi namluyu kucağında
Yavuklu yerine
Hangi yiğit yeğler
Söyle hele söyle
Bu ne iştir böyle

Kanar gülüşü dudaklarından
Bulanır gök mavisi gözleri
Çiğdemler öper yanaklarından
Bir kuş dolanır semah semah
İsyan eder de genç ölümlere
Yaşanmamış sevdalara
Bir çığlık olur umutlar
Eyvah
Eyvah düşer göklere
Söyle
Anam bacım söyle
O yiğidin yârini kim eğler
Söyle hele söyle
Bu ne yazgıdır böyle

Gözyaşıyla sular
Çiğnenen çiçekleri bulutlar
Nakışlamak varken
Sevdanın yedi rengiyle

Gözyaşı ıslatsın istemedik
Güllere dönüşmüş yüzüyle güzel
Işığa düşmüş gözüyle aydın
Kundaktaki bebeği

Gülüşü güle
Bakışı ateşe
Gönlü güneşe benzerken
Ülkemin oğulları kızları
Biz mi çürüttük kozasında kelebeği

Dedik ki
Sevgililer
Basılmış fıstık içi
Harşlanmış
Fasulye tanesi gibi ayrılmasın

Avcılar vurmasın yuvada kekliği
Ana vurulup da yazıda
Yetim kalmasın yavru yuvada

Kalmasın sevdaları
Siyah beyaz resimlerde
Kazılmış ağaç gövdelerinde
Çürümesin çiçekler dallarında
Bahara karışsın
Gençlik gülüşleri fidanların

Dedik ki
Takılmasın umutları
Zümrüdü Anka’nın kanadına
Soğumasın öpücükler
Yârin yanağında
Hep sıcak kalsın
Kapanmasın Kapılar
Köprüler yıkılmasın
Hep açılı bir kucak kalsın

Dedik ki
Can vermesin canlar darağacında
Gülücükler solmasın dudağında

Yani sevgilim yani
Dedik ki
Ar etmesin fukaralıktan
Düşman karşısında
Şeytandan gayrı
Tüm yaratılmışların
Secde ettiği insan

Ülkem ki
Üşüse sonbahar
Sevinse bahar olur gözünde
Yeter ki bir tohum düşsün bağrına
Sevda semah durur gökyüzünde
Kızları
Salım salım salınan çınar
Oğulları bir deli rüzgâr olur
Bir adım at yeter ki
De ki bir ‘Merhaba! ’
Gözlerine sevdan düşer nehar olur

Her biri can verir yoluna
Kara sevdaya tutulur
Ya can
Ya da yar olur

Çaresizliğin
Naçarlığın
Yüreklerine lök gibi çöktüğü
Zulmün
Fukaralığın
Güz yaprakları gibi döktüğü
Oğulları ve kızlarıyla
Neden ve niçin kahrolur
Söyle anam babam söyle
Bu nasıl olur

Onlar ki
Duruşuyla destan yazar
Gözleri ak deniz mavisi
Gülüşleri Isparta’da gül tarlası
Saçları çukur ovada
Başağa durmuş buğday tarlası
Savrulur rüzgâr olur
Sevdası firari kalır yarınlara
Sevdası düşmüş dağlara
Adları yadigâr olur

Bir güzel ülke koymuşken
Hayallerinin orta yerine
Zehirli oklar saplanır
Düşlerinin can evine
Sevdaları bergüzar olur

Onlar ki
Dolaşık yolların uslusu
Sevdanın namuslusu
Onlar ki mazlumun,
Ezilmişin, yarım kalmışın
Çığlığı, sesiydiler

Onlar ki
Aç kalmışların nefsi
Esaretin kırılan kafesi
Düşenlerin son nefesiydiler

Onlar
Barışın
Kardeşliğin
Yarının
Yaşanılası düşüydüler

Onlar ki
Dünyanın gidişi
Baharın gelişi
Umudun gülüşüydüler

Yani bir tanem
Onlar kavuşum
Onlar devinim
Onlar eytişim
Onlar değişim
Onlar
Devrimin ateşiydiler

Her biri İsa
Her biri bir Musa kadar usta
Yarınlar güzel olsun diye
Sevdalar özgür olsun diye
Her biri bir havari olup
Işık taşıyıp karanlıklara
Yıldızladılar geceyi

Peki
Kırıp da kanadını
Kim attı kapımıza bu serçeyi
Kim boynunu bükük koydu
Kim soldurdu yüreklerde biten menekşeyi
Kim kararttı yüzümüzde
Papatya gibi açan neşeyi
Hangi kahpe geçirdi
Bileklerimize bu kelepçeyi

Oysa
Kesildikçe fışkıran köklerimizle
Kırıldıkça çoğalan üretkenliğimizle
Ay doğmuş gibi gülüşlerimizle
Ne kadar da sevdalıyız hayata
Dört güvercin yuvalanmış
Dört gözüne kalbimizin
Sevişiriz odamıza giren ışıkla

Şeytanın aklına gelmezken
Ayetlerle çerçeveleyip
Yalan ve ihanet tohumlarını
Satır aralarına serptiler
Bir ders gibi okutuldu
Okulda mabette ve sokakta
Burç verdi kin ve nefret
Diyorlar ki eğil
Dinden
İmandan çıkmamak elde değil

Alkışlayıp soysuzluğu
Mayınlandı yollarımız
Sağ göz düşman edildi sol göze
Onun için böyle şaşı ve
Hasım bakar gözlerimiz

Fesat fidanına
Can suyu oldu akan kanımız
Siğil gibi
Ur gibi uç verdi sevgisizlik
Onun için kan damlar kalemimiz
Kin eker dillerimiz

Hoyratlığın önünde
Diz çöktürüldü
Töre terbiye
Ar namus
Ve tarihimiz,
Sevgimiz
Ve milletimiz

Pazara çıkarılıp
Haraç mezat satıldı
Harami ellere düştü sevgi ve aşk
İpinden kemendinden kurtulup
Özgürlüğünü ilan etti gecenin hırsızları

Adı konulmamış korkulara teslim yüreğimiz
Onun için böyle düşmandır
Onun için böyle huysuzdur ellerimiz
Dost sesine hasretken
Neden ürperir yüreğimiz

Ama tadı kaçsa da hayatın
Gülleri solsa da sevdanın
Bir şiir asılı kalmış gibi
Gökkuşağının orta yerinde

Yalanlar çerçevelense de
Kutsal sözler içinde
Bir umut uç verir
Açacak elbet günün birinde

Düşün ki
Bu topraklarda sevmiş
Mevlana Hacı Bektaşi Veli
Ferhat ile Şirin Şeyh Bedrettin

Bu toprağın sevdasına yanıp
Hapislerinde yatmış Nazım
Şu yaylagüzellerine sevdalanmış
Türkü yakıp söylemiş Karacaoğlan
Bu topraklarda gülmüş Hoca Nasreddin

Bu toprağın oğlu Sinoplu Diyojen
Bu toprağın kızı Nene Hatun
Troya’lı Helen
Bu topraklarda ölmüş Pir Sultan

Taa Orta Asyalardayken biz
Adını güzelliğini duymuşuz
Vurulmuşuz gönül koymuşuz
Iraklardan gelip
Yapışıp emmişiz memesinden kana kana

Sevdasıyla mührünü vurmuşuz Alparslan
Mührünü vurmuş
Çıngı saçan atlarının nalıyla
Fatih, Yavuz, Kanuni bir nice sultan
Ve Anadolu demişiz adına

Daha dün
Dumanı üstünde henüz
Kuvvayi Milliye Çanakkale Sakarya
Devrimleriyle şaha kaldırmış
Gazi Mustafa Kemal Başkomutan
Bu topraklarda yazılmış bir nice destan

Hanıyla hamamıyla
Göğe uzanan minareleriyle
Mührünü vurmuş Koca Sinan

Masalı ve ninnisiyle
Eğin Türküsü
Ney üfleyen nefesiyle
Halay dönen
Horon tepen
Dadaşı efesiyle
Mührünü vurmuş bir nice insan



Oğlum kızım eşim yoldaşım
Bir tanem güzel kardeşim
Sevdalara kapama yüreğini
Öldürme içindeki keşişi
Yollara
Dağlara düşür yüreğindeki dervişi

Usul usul anlat
İnsan olmanın emek
İnsan olmanın nefsini erteleyebilmek
İnsan olmanın dünü bugünü yarını
Gideni geleni gelmekte olanı
Görmek olduğunu

Usul usul anlat
İnsan olmanın vermek
İnsanın olmanın alıç gibi dökülmek
İnsan olmanın
Hesapsız kitapsız sevmek olduğunu

Satılmışım
Sırtlanların önüne atılmışım
Utanırım ar ederim fukaralığıma
Vurgun yemişim öz dölümden
Yüreğimde koskoca bir yara

Bakma öyle sessiz
Bakma öyle susta kaldığıma
Bakma öyle ele elemete karşı
Kan kusup kızılcık şerbeti dediğime
Bakma öyle kuytularda
Bakma öyle *******i
Bakma öyle gizli gizli ağladığıma
Yüreğimde bir kara sevda
Yüreğim yanan bir çıra


Susta değil pustayım
Kara karanlıkta kara sacın üzerinde
Kara karıncayı görürken ben
Söz geçiremem
Cehalete
Kör yalana

İmrenirim ellere
Su geçmez boğazımdan
Tuz basma yüreğime
Yüreğim paramparça
Yüreğim kapkara

Ellere gönül verme
Gözlerim üstünde Ankara

Mahmut NAZİK 2006 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

1-Hangi Sevgi Öğretti Sevgiyi Sana Sen Aşk mı Diyorsun Evcilleşmiş Olana
Bize söylenen değil bu dünya
Daha özgür bir sevdaydı
Daha güzel bir dünya
Hani
Vaat edilen güya
Oysa
Dalında titremek
Tetikte beklemek düştü payına

Öyleyse
Vedalaş acıya hüzne
Vedalaş sana dikte edilene
Sözcükler yetmez aşka
Ve yer aç kendi hikayene

Hangi sevgi öğretti
Sevgiyi sana
Sen sevgi mi dedin
Yinelenen yalana
Aşk vahşidir güzelim
Sen
Aşk mı diyorsun
Evcilleşmiş olana

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

2-Seviyorsun Farkındayım
Ben bana benzerim
Sen sana
Öyle zorlayıp durma
Kırarsın
Dökersin
Tüketirsin
Yok edersin sonra

Acımız
Sancımız
Sevgimiz
Sevincimiz aynı
Bunca benzerlik
Yetmez mi insana

Hangi göz hangi göze
Hangi iz hangi ize
Kim kime söyle
Farklılık değil mi ki
Anlam katan bize
Anlasana

Sevmezsen
Anlarım
Ayrılırsan
Ağlarım
Koparıp da kırlardan
Saksılara koyma beni
Solarım


Bırak
Sen sen ol
Ben ben olayım

Öyle kalıplara
Kafeslere
Koyma ne olur
Sen sen-de- kal
Ben ben-de- kalayım

Öyle şekilden şekile girme
Olduğun gibi
Doğduğun gibi ol
Kurbanın olayım
Seviyorsun farkındayım

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

-Memo'nun Ve Memed'in Ağıdı AğladığıdırHERGÜN GÖRÜRSÜNÜZ ONLARI
HANİ
YANAKLARI KIZARIR YA KONUŞURKEN
HER GÜN GÖRÜRSÜNÜZ ONLARI
ÇARŞIDA PAZARDA
TARLADA TAPANDA
HARMANDA
TIRPANDA

ELİNDE SEFER TASI
İŞE GİDERKEN
SOKAK SÜPÜRÜRKEN
ÇALARKEN
ÇIRPARKEN
BELKİDE SOKAĞA TÜKÜRÜRKEN
YA DA BİRİLERİ ONLARIN
YÜZÜNE TÜKÜRÜRKEN
YA DA
BİR ÇALININ DİBİNDE
İBADAT EDERKEN


HANİ GÜLERKEN
BELKİ DE SAZ ÇALIP
TÜRKÜ SÖYLERKEN
ARADA BİRDE
DÜŞÜNÜRKEN GÖRÜRSÜNÜZ ONLARI

BELKİ MEMET
BOYU BİR KARIŞ BİR YİĞİT
UFAK TEFEK
HANİ TÜFEK KADAR

HELE ANASINA
YAVUKLUSUNA SORUN BİRDE
MEHMET AĞRI DAĞIDIR

FARZEDİN Kİ
OĞLUNUZ
YAVUKLUNUZ
YÂRİNİZ
YARENİNİZ
KARDEŞİNİZ

Hani perçemleri hani
Parça parça yarı yanı
Düşmanları doyurdumu
Memedimin akan kanı

VAZİYETİNDE GELDİ
BİR DÜŞÜNÜN ALAH AŞKINA
NE YAPAR NE EDERSİNİZ

İŞTE MEMO VE MEMET
O KURBANLIK KOYUNUN ADI
ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN İNADI
O ACININ TADI
HER HESAPLAŞADA
ARADA KALANI
KANAYANIDIR

MEMO DA MEMED DE
BU KÖR DÖĞÜŞÜN
BİR YANIDIR

MEMO OLMUŞ
MEMET OLMUŞ
DAVUT OLMUŞ
DEYVİT OLMUŞ
NE FARKEDER
HEPSİ DE
Dağlar dağlara dayanır
(Anam her sese uyanır)
Düş görüp anam uyanır
Akşam haber almış idi
Sabah oğulsuz uyanır
İNSAN EVLADIDIR
HER İKİSİDE
BİRİLERİNİN CANIDIR
CANANIDIR

HANİ ŞU HABERLERDE
HANİ BİRİNE GÖRE ŞEHİT
DİĞERİNE GÖRE…
İT OĞLU İT

ASLINDA HER İKİSİ DE
OLANIN BİTENİN
FARKINDADIR
İŞTE BU ONLARIN
AĞIDI
AĞLADIĞIDIR


ŞU YANINIZDAKİ
SAÇINI OKŞADIĞINIZ
UÇARI ÇUCUK
YA DA ŞU KUNDAKTAKİ BEBEK
YARININ MEMEDİ
VEYA MEMOSU
OLABİLR Mİ ACABA
NE DERSİNZ


ASKERDE ŞEHİT DÜŞEN
MEMEDİN AĞIDI
ANASININ AĞLADIĞIDIR

Sıra sıra gelir şehitler
Bir çare bulmaz zahitler
Adam deyip seçtiklerim
Bu mu verdiğiniz vaatler

Giderken davul döğerdi
Ana oğulu överdi
Dostları şöyle dursun
Düşmanını severdi

Memedimin bağrı yanık
Son nefeste yârin anık
Kara haber tez ulaşır
Kâğıdının ucu yanık

Alkanları yere akmış
Ölürken güneşe bakmış
Komutanın zamanı yok
Kâğıdının ucun(u) yakmış

Haber gelir çıfıt ile
Karşılanır ağıt ile
Anasına haber gelmiş
Ucu yanık kâğıt ile

Dağlar dağlara dayanır
(Anam her sese uyanır)
Düş görüp anam uyanır
Akşam haber almış idi
Sabah oğulsuz uyanır

Dediler geldi oğlunuz
Melekle doldu avlunuz
Sevdalısı ağıt yakar
Der böyle miydi gavlimiz

Ağıda gelin ağıda
Anası hayrın dağıda
Dağlara sığmayan yiğit
Nasıl sığar bir kâğıda

Esti de sam yeli esti
Tetiğe cin eli değdi
Böyle yazgı olur mu
Bize kimin dili değdi

Haber geldi anasına
Dokunamam yarasına
Yüz bin destan yazsam azdır
Kaşlarının karasına

Kan içinde kan içinde
Her yanları kan içinde
Memed gibisi varmola
Köyde onca can içinde

Kurşun oğlun yok mu senin
İşçilerin tok mu senin
Kan içerek doyuluyor
Din imanın yok mu senin

Yanası dağlar yanası
Nasıl dayansın anası
Böyle gelin görülmüş mü
Kanla yakılan kınası

Hani perçemleri hani
Parça parça yarı yanı
Düşmanları doyurdu mu
Memedimin akan kanı

Yavuklusu dama çıkar
Çıkıp da dağlara bakar
Ellere soğan acısı
Ateş düştüğ(ü) yeri yakar

Memmedin gözleri üzüm
Adına türküler düzün
Karanfil sandım yarasın
Hiç çiçek açar mı güzün

Düşman ataşı harlamış
Kurşun döşünde parlamış
Kardeşleri can derdinde
En az bir saat hırlamış

Ay buluta düştü mola
Kurt karnını deşti mola
Memedimin yarasına
Acep kurtlar düştü mola

Kem gözlerden sakınırken
Dokunmaya çekinirken
Nasıl yatar taş yastıkta
Yün döşeğe yakınırken

Dala baykuş konmuş şimdi
Umutlarım sönmüş şimdi
Işıl ışıldı gözleri
Bakışları donmuş şimdi

Kuşun gelip onu buldu
Can havliyle otlar yoldu
Anasının bir tek oğlu
Elleri koynunda kaldı

Ana kalkmaya erinir
Bu ne iş diye yerinir
Dağda taşta duvarlarda
Gözüne oğlu görünür

Dağlar dağlara dayanır
Gün doğar herkes uyanır
Bana derler sabret bacım
Buna yürek mi dayanır

Sebep olan sebep olan
Benim yürek kebap olan
Kapıcıkları kapansın
Bu acıya sebep olan

Ana çıkamıyom gardan
Medet yok gardaştan yardan
Tam meyveye duracakken
Sam yeli vurdu bahardan
Düğününü edecekken
Ölüsü geldi dağlardan

Saklamaz dağın meşesi
Dalına hazan düşesi
Bir Memet vurulma ilen
Biter mi köyün neşesi

Yağmur yağar sicim sicim
Gördüğümle azar acım
Ölenin öldüğü kaldı
Ölen senin benim necim

Efene gülüm efene
Gelin konmaz ki kefene
Yere göğe sığmaz idin
Nasılda sığmış kefene

Uyar mı bize uyar mı
Kan il karın doyar mı
Geride kaç yetim kaldı
Yoksul yoksula kıyar mı

Baldan tatlı baldan tatlı
Benim yavrum baldan tatlı
Seninki benimki yok ki
Herkesin oğlu kıymatlı

MEMO’NUN AĞIDIDIR

Tayyareler hırım hışım
Bir belaya bulaşmışım
Yer gök ateşten yanıyor
Ana belada bu başım
Yardıma gelmez gardaşım

Bir belaya bulaşmışım
Sevda değil bu bir hışım
Etim savruldu göklere
Yirmi değil daha yaşım

Dağlar dağlara yaslanır
Kuşlar eşine seslenir
Ocağı sönesi felek
Yârin mavzeri paslanır

Peş peşe gelir şehitler
Analar yakar ağıtlar
Yüreğim yanıyor aney
Hiç kar etmiyor öğütler

Kurşun yemiş de döşüne
Mor sinek konmuş yaşına
Şehit mi gazi mi söyle
İnsan kıymaz kardeşine

Kan içinde kan içinde
Siyah kâkül kan içinde
Çürüyesin yağlı kurşun
Cehennemin yan içinde

Azarına nazarına
Düşmüş de can pazarına
Hiç kardeşi yok muyudu
Baykuş konmuş mezarına

Kan kusuyor kan kusuyor
Namlular mermi kusuyor
Kardeş kardeşe kıyar mı
(Ala canlı kan kusuyor)
Can çıkmıyor kan kusuyor

Şu yiğidin bakışına
Yol yürünmez yokuşuna
Kuruyasın zalım Fırat
Aldı gitti akışına

Başına varıp oturdum
Görünce aklım yitirdim
Kurşun yuvan parçalansın
İnsanlığımdan utandım

MEMET’LE MEMO’NUN
Belki de
Bir söğüt ağacının dibinde
Belki de yıldızlar altında
Gecenin bir beyrinde
Gudul gudul
DERTLEŞİP AĞLAŞTIĞIDIR

Dal sallanmaz esmeyince
Uzar gider kesmeyince
Yiğidin derdi görünmez
Yarasını deşmeyince

Anadolu hırçın gelin
Seni derdin bitmez mi hiç
Nedendir hiç durulmadın
Belan öte gitmez mi hiç

Yıldızın üçü terazi
Goyak goyak oldu sızı
Dertlerimiz dizi dizi
Nasıl kader nasıl yazı

Yalnıza kardeş değilsen
Mazluma yoldaş değilsen
Dört kitapta haramdır bu
Garibe yandaş değilsen

Bir yanda toprak ağası
Bir yanda para babası
Tuttuğun yol hiç hoş değil
Olmuşlar da baş belası

Arkamızdan göz ederler
Karanlıkta iz ederler
Şaka değil hiç düş değil
Yalanları öz ederler

Attınız hakkı hukuku
Sattınız kâfire halkı
Bunca akan kan iş değil
Hak böyle koymamış narhı

Dal sallanmaz esmeyince
Uzar gider kesmeyince
Engerekler huysuz olur
Zehirini kusmayınca

Dert birikti dert üstüne
Kanı karanfil üstüne
Başım beladan kurtulmaz
Bilmem feleğin kastı ne

Ne güzeldi gülüşümüz
Çiçek açardı düşümüz
Acep kimi güldürdü ki
Kan içinde gidişimiz

Gözyaşlarım dizim dizim
Suç onların değil bizim
Öldüğüme gam yemem de
Açık gidecek bu gözüm

Kurşun gelip canım aldı
Ana acı haber saldı
Kardeş kardeşi vuruyor
Oğul kız arada kaldı

Bu dünyada nice zulüm
Yiğide tez gelir ölüm
Tören terbiyen yıkılsın
Bizi düşman eden zalim

Felek belasın sürümüş
*******i kan bürümüş
Şurada vurulan yiğit
Gözlerine yaş yürümüş

Baldan tatlı baldan tatlı
Benim yavrum baldan tatlı
Seninki benimki yok ki
Herkesin oğlu kıymatlı

Namlıdan ateş savrulur
Değer de saçım kavrulur
Yaşam da ayakta gerek
Yiğitler bir bir devrilir

Kurşun oğlun yok mu senin
Patronların tok mu senin
Kan içerek doyulmaz ki
Din imanın yok mu senin

Feryat figan ün eder
Kimi gününü gün eder
Benim yavrumun ölümü
Bilmem kimi zengin eder

Goncaydı dalında kaldı
Gülüşü gülünde kaldı
Gayrı beyler kına yaksın
Muradı gönlünde kaldı

Şu dağların ninnisine
Ses vermedi yar sesime
Yüreğinde sevdası yok
Kurşunun yar nesine

Haylamadı hoylamadı
Baba beşik sallamadı
Ana değil ki ağlasın
Kurşun ninni söylemedi

Yağmur yağar siğim siğim
Giden can benim sevdiğim
Eller gülüp oynaşıyor
Umurunda mı öldüğün

Aç, feryat figan ün eder
Kimi şimdi düğün eder
Memo memet ne fark eder
Bilmem kimi zengin eder

Hey ağalar aklı erenler
Abuk subsuk konuşanlar
Yok mu bunun bir imkanı
Her yerde akıl verenler

Çekilmiş bedenden kanı
Hani içindeki canı
Mesaj yollan teller çekin

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

A A -Oğula Oğüt
Güleç yüzlü olda yakıcı olma
Tatlı sözlü ol da yıkıcı olma
Verdiğini başa kakıcı olma
Mecliste bir kere anma ha Can’ım

Dilinden bal akar insan sanırsın
Yararcıdır verir ihsan sanırsın
Türlü çiçek açar nisan sanırsın
Yaz bahar ayında donma ha Can’ım

Her gördüğün yurda konup göçülmez
Bilmediğin elin suyu içilmez
Dost bilip herkese sırrın açılmaz
Diline sahip ol yanma ha Can’ım

Yalan ile yârin gönlü alınmaz
Sev deyince hiç sevdalı olunmaz
Gönül kuştur uçar gider bulunmaz
Bülbül değilsen güle konma canım

Gereksiz sözlerden midem bulanır
Kimileri akbabadır dolanır
Leş yemişte kanı revan yalanır
Her yüze gülene inanma Can’ım

Dostun hası kara günde bell(i) olur
Kem sözlerden yüreciğin kül olur
Gönül sever görmeyince del(i) olur
Her güzeli güzel sanma ha Can’ım

Kazan yanında gezen olur kara
Densizin sözüyle düşersin dara
Hal bilmezler yürekte açar yara
Riyakâr sözüne kanma ha Can’ım

Bin dost azdır dostlarını çok eyle
Bir düşmanın varsa çoktur yok eyle
Gözünü gönlünü daim tok eyle
Terlemeden servete konma Canım

Ölenin borcunu diriler öder
Hay hay ile gelen servet tez biter
Cahil dost insanı canından eder
Cahil ataşında yanma ha Can’ım

Okur isen işte insan önünde
Kimi insan kimi hayvan donunda
Her insanın hata vardır dününde
Sonuca bakıp da kanma ha Can’ım

Koyu olur yüce dağın gölgesi
Engin olur insanların bilgesi
Çiçeksiz ağacın olmaz meyvesi
Kavrulsan dalına konma ha Can’ım

Sevda çekmeyince yürek durulmaz
Varsıllardan yoksul hali sorulmaz
Bilmeyince doğru yola varılmaz
Hak yoldan bir adım dönme ha Can’ım

Vereceksen dökül ki alıç gibi
Dik durasın çekilmiş kılıç gibi
Çok bil ama eğilesin hiç gibi
Zalimin önünde sinme ha Can’ım

Tuzaklar hep bir yem ile kurulur
İnsanoğlu yana yana durulur
Günü gelir her yaptığın sorulur
Elinle ateşte yanma ha Can’ım

Dostuna köle ol kulun edesin
Yâri öyle sev ki Leylan edesin
Söze sahip ol ki kölen edesin
Şarabın rengine kanma ha Can’ım

Bir gün elbet ölünecekse eğer
Vatan namus insan ölmeye değer
Kurdu it eden bir kakaç etmiş meğer
Her verileni ihsan sanma Can’ım

Mahmut NAZİK 10. 05. 2008 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

A Netmeli Yoksulluk Seni Netmeli Seni Dipsiz Kuyulara Atmalı
Netmeli yoksulluk seni netmeli
Isız koyaklarda taşa tutmalı
Olmazsa suyuna zehir katmalı
Bir soğana muhtaç hallere döndük

Netmeli yoksulluk seni netmeli
İndirime çıkarıp da satmalı
Seni dipsiz kuyulara atmalı
Rezil rüsva ettin dillere düştük

Yoksulu görünce kaçar kardeşi
Yolun değiştirir eski yoldaşı
Gizli gizli gözyaşıdır sırdaşı
Yarimin yanında ellere döndük

Yoksulun herkese boynu bükülür
Fukaralık her yanından dökülür
Arkasından baksan bile görülür
Sokağa atılan güllere döndük

Kime neyledik ki bu kimin ahtı
Kapanmış talihi bağlanmış bahtı
Kurulmuş köşeye tepremez (kurmuş da) tahtı
Kervanı kırılmış yollara döndük

Cehalet üstüne lök gibi çöker
Yoksullar yoksulun kanını döker
Neden hep tersine döner bu teker
Yellerde savrulan küllere döndük

Bir soğana muhtaç ettin sen beni
Köle pazarında sattın sen beni
Bilmez bulmazlara kattın sen beni
Palanın altında çullara döndük

Her nereye çıksam kesilir yolum
Elimi verince gidiyor kolum
Doğruyu söylesem kesilir dilim
Talihi kırılmış kullara döndük

Nasıl düzen kimse bakmaz amele
Varsıl isen herkes sana kul köle
Aynı suçtan yoksul düşer de dile
Yoksuluz geçmez kalp pullara döndük

M.NAZİK 14.09.2007 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Adalet Destanı (NESİ SUÇ BUNUN SAVCI BEY)
Küfretmişsek namussuza
Neyi suç bunun hakim bey
Yalancıya namussuza
Neyi suç bunun savcı bey

İt kapınca hoşt demişiz
At tepince höst demişiz
Namussuza puşt demişiz
Neyi suç bunun savcı bey

Yoksulu soyan değiliz
Haramla doyan değiliz
Bire bin koyan değiliz
Neyi suç bunun savcı bey

Bilime iman etmişiz
Yüreği umman etmişiz
Zulümden aman etmişiz
Neyi suç bunun savcı bey

Üretelim gülüşelim
Kardeş kardeş bölüşelim
Doğru neyse buluşalım
Neyi suç bunun savcı bey

Malımız hak yolumuz hak
Dilimiz hak halımız pak
Çalmadık ki yüzümüz ak
Nesi suç bunun savcı bey

Hak’ka doğrudur özümüz
Halka doğrudur sözümüz
Haramda yoktur gözümüz
Neyi suç bunun savcı bey

Camiyi pazarlamadık
Güzeli nazarlamadık
Yoksulu azarlamadık
Neyi suç bunun savcı bey

Biz halkı havel etmedik
Malını düvel etmedik
İslamı değel etmedik
Neyi suç bunun savcı bey

Derdini Gadanı alam
Ayağının tozu olam
Saçım kalmadı ki yolam
Bunun neyi suç savcı bey

Eğilmedik bükülmedik
Direndik de sökülmedik
Yozlaşıp da dökülmedik
Neyi suç bunun savcı bey

Kalleşe kalleş demişsek
Mazluma kardeş demişsek
İllaki barış demişsek
Neyi suç bunun savcı bey

Yoksulluktan hırsız olduk
Hak aradık arsız olduk
Yaralandık yarsız olduk
Nesi suç bunun savcı bey

Kimi yılan kimi çıyan
Onlar altımızı oyan
Dediğimiz ey halk uyan
Neyi suç bunun savcı bey

Kimseleri sömürmedik
Çuval dibi kemirmedik
Haram rüşvet semirmedik
Neyi suç bunun savcı bey

Biz gencinden gocasına
Ateistten hocasına
Ortak olduk acısına
Nesi suç bunun savcı bey

Dandiklere dantel dedik
Kofiklere entel dedik
Ne yatarsın hantal dedik
Neyi suç bunun savcı bey

Ülkeyi satan değiliz
Haramla yatan değiliz
Yoksula çatan değiliz
Neyi suç bunun savcı bey

Fidanlar solmasın dedik
Umutlar ölmesin dedik
Zalimler gülmesin dedik
Neyi suç bunun savcı bey

Kalmışız öyle biçare
Bizler nere eller nere
Yuh olsun böyle kadere
Dedik bir çare kedere
Neyi suç bunun savcı bey

Taş bağlı köpekler salgın
Aydınları bitap yorgun
Bu halk bu düzene kırgın
Nesi suç bunun savcı bey

Nasıl yapı nasıl kapı
Nideyim ki bizden sapı
Hak aratma kapı kapı
Nesi suç bunun savcı bey

Medet hâkim beyim medet
Nedamet eyle merhamet
İstediğimiz adalet
Nesi suç bunun hâkim bey

Hani kuşu hani kurdu
Önünde secde dururdu
İblis gelip yere vurdu
Suç diyorsan bu hâkim bey

Sürü olduk cehaletten
Ar ederiz sefaletten
Umar yok mu adaletten
Suç diyorsa bu hâkim bey

Halini ağlamak yasak
Dersin ‘asi! ’ hemen asak
Gurban dağlara mı çıkak
Suç diyorsan bu hâkim bey

Her yan riyadan geçilmez
Mümin münafık seçilmez
Neden bundan söz açılmaz
Suç diyorsan bu hâkim bey

Ne kitap bilir ne Allah
Kardeşi verse eyvallah
Neler bilirler maşallah
Suç diyorsan bu hâkim bey

Dinleri paranın dini
Paranınsa yok imanı
Hangi kitap yazar bunu
Suç diyorsan bu hâkim bey

Kimi Mekke’nin tüccarı
Hazine malı icarı
Bunlar zamane deccalı
Suç diyorsan bu hâkim bey

Bırakmazlar mangalda kül
Edebiyatta hiç fakül
Çok şükür tespihte püskül
Suç diyorsan bu hâkim bey

Devlet sırrı mevlet sırrı
Akladılar onca kiri
Yok mu soracağın soru
Suç değil mi bu hâkim bey

Tersinden okur kitabı
Çevirir her tür dolabı
Kalmamış edep adabı
Suç diyorsan bu hakim bey

Kan kusuyor hep antenler
İhanettedir enteller
Bilmen mi nerede eller
Suç değil mi bu hâkim bey

Kimi gıcık kimi kaçık
Ekranlar hep vıcık vıcık
Konuşalım açık açık
Suç diyorsan bu hâkim bey

Bu ülkenin ayıları
Yağmalarlar kıyıları
Hükümette dayıları
Bu suç değil mi hâkim bey

Ülkeyi mal edip satan
Deveyi hamutla yutan
Bir yalana bini katan
Bu suç değil mi hâkim bey

Hastane posta hane
Her şey olmuş bir kerhane
Beyimin keyfi şahane
Suç diyorsan bu hâkim bey

Ülkem ova ülkem deniz
Ne de rahat soyar domuz
Sen de verme hine omuz
Bu suç değil mi hâkim bey

Hain gezer sere serpe
Ar etmez utanmaz kahpe
Haklıya kurulur sehpa
Suç diyorsan bu hakim bey

Borçlanmak marifet oldu
Yozlaşmak zarafet oldu
Alın teri külfet oldu
Suç diyorsan bu hâkim bey

Çöplüğe döndü nehirler
Bir karmaşada şehirler
Hain gençleri zehirler
Suç diyorsan bu hâkim bey


‘İdris suretinde iblis’
Tam münafık hem de halis
Namusluysan adın keriz
Suç diyorsan bu hâkim bey

Sokaklarda magandalar
Sağda solda her yandalar
Yer yer doymaz ki mandalar
Suç diyorsan bu hâkim bey

Yüksek makamda hırsızlar
Meydanda gezer arsızlar
Yalakalar namussuzlar
Suç diyorsan bu hâkim bey

Halk yalanla uyutulur
Ninnilerle büyütülür
Bu düzende öğütülür
Suç değil mi bu hâkim bey

Evliyaymış hizuşşeytan
İblise ruhunu satan
Karanlıktaki göz atan
Efendisi amerikan
Suç diyorsan bu hâkim bey

Hayır desek kafir olduk
Aynı kökten tekfur olduk
Bu nasıl iş sefil olduk
Suç diyorsan bu hakim bey

Sanırsın bir yiğit kişi
Görünmüyor zehir dişi
Her sözünde riya işi
Suç diyorsan bu hakim bey

Şu eşkiya dediğinden
Az mı suçlu rüşvet yiyen
Az mı borçlu halkı soyan
Suç diyorsan bu hakim bey

Vilayete düştü yolum
Elim verdim gitti kolum
Ne bu çile ne bu zulüm
Bu suç değil mi hâkim bey

Seni hor görmek mi dersin
İpe un sermek mi dersin
Başa çorap örmek mi dersin
Bu suç değil mi hâkim bey

Ülke yoksul ülke harp
Çevirirler onca dolap
Ne der okuduğun kitap
Bu suç değil mi hâkim bey

Yattığı arpa sekisi
Çaldığı AB türküsü
Nerde devrimin öyküsü
Suç diyorsan bu hâkim bey

Aklım gider cehaletten
Ülkem gider ihanetten
Utanırım sefaletten
Suç diyorsan bu hâkim bey

Ninnilerle uyuduk biz
Yalanlarla büyüdük biz
Boş vaatlere doyduk biz
Suç diyorsan bu hâkim bey

Sevda kutsanır kan ile
Borç ödenir mi can ile
Gerçek bulunmaz san ile
Suç diyorsan bu hâkim bey

Cehalet olmuş diz boyu
Yobazlık zifirden koyu
Sürüden olmaz kamuoyu
Suç diyorsan bu hakim bey

Yoksulluk ölümden beter
Kız kardeşim kendin satar
Yeter hâkim beyim yeter
Suç diyorsan bu hakim bey

Aydınlarım bitap yorgun
Yoldaşından yemiş vurgun
Taş bağlı da köpek salgın
Suç diyorsan bu hâkim bey

Bankalar hep iç edildi
Değerlerim hiç edildi
Ekinimiz **** edildi
Suç değil mi bu hâkim bey

Kim bilir ne der Nasreddin
Şeyh Bedrettin Celalettin
Çöpe atıldı tarihin
Suç diyorsan bu hâkim bey

Adam sandık bakıp sözüne
At izi karışmış it izine
Kar yağdı der tükürsen yüzüne
Suç değil mi bu hâkim bey

Sömürüden saltanatı
Yalanlarla büyür tahtı
Bindiği şirk şehvet atı
Suç diyorsan bu hakim bey


Medet hâkim beyim medet
Zalımda olmaz merhamet
Tek isteğim adalet
Neyi suç bunun hâkim bey

Adalet bizlere gülmez
Ya geç gelir ya hiç gelmez
Geç gelen adalet olmaz
İşin özü bu hakim bey

Nasıl yazgı nasıl kader
Düşündükçe derdim artar
Bu terazi nasıl tartar
Suç değil mi bu hâkim bey

Halkımı havel ettiler
Malını düvel ettiler
İslamı değel ettiler
Suç diyorsan bu hâkim bey

Evliya olup şeytana
Bela olmuşlar insana
Riya karışmış sevdana
Suç diyorsan bu hakim bey

Sağcıyı ettiler sağır
Solcu didişmekten soğur
Halk sağılan dişi sığır
Suç diyorsan bu hakim bey


Diyorlar ki diz çök eğil
Eğilmek yiğitlik değil
Yarın ne derler be oğul
Suç diyorsan bu hakim bey

Bunca haksızlık şahtandır
Haksıza susan şeytandır
Duyarsızlar mı insandır
Suç diyorsan bu hakim bey

Söyle ben susmalı mıyım
Susup sesim kısmalı mıyım
Tavuk olup pısmalı mıyım
Bu suç değil mi hâkim bey

Söylemezsek kaz olunur
Bildirmemiz farz olunur
Hallerimiz arz olunur
Saygılarımla hâkim bey

Mahmut NAZİK 07.03.2007 MERSİN
‘‘Mevlana Celaleddin’in oğlu Sultan Veled’e göre bir adam Allah adamı iddiasıyla mal mülk, kudret iddiasındaysa ona ‘İdris kisvesine bürünmüş İblisler’ demek gerekir demiştir.’’(
Hizbuşşeytan: Şeytanın özel ekibi
‘’Hamza el-Harici, İslamı yozlaştıran Emevi Krallığının kurucusu muaviye’nin yönetimini ve kişiliğini anlatırken ‘Hz. Peygamber tarafından hem kendisi hem de babası lanetlenmiş bir adamdı. Allahın kullarını havel, Müslümanların mallarını düvel, Allah’ın gönderdiği dini değel yaptı.Sonra da yok olup gitti.(cahız el –Beyan ve’t_tebyin)

Havel: Köleleştirmek, sürüleştirmek
Düvel: Halkın malını saltanat elde etmek için kullanmak.
Düvel: Bir değeri kurumu pusu kurmak amacıyla kullanmak.

‘’Aldatan, sizi Allah ile aldatmasın’’ (Kur’an; Lukman 33, Fatir 5, Hadit 14)

Y. N. ÖZTÜRK, ALLAHALA ALDATMAK S.47, 48

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Ahir Evvel Enel Hak İnsan Dediğin
Sen senin olanı korkulara değiştin
Gündüzleri kaygıydı *******i seviştin
Yaşamın gerçek değil bir sahte gülüştün

Gerek var mı olmadığın gibi olmaya
Kendi yazgındı gıdım gıdım kemirdiğin

Yaptığın putların kulu kölesi oldun
Şeytanın askerlerinin kalesi oldun
İblisin atlarının yemi yelesi oldun

Sandın ki kapım demirden kalem yıkılmaz
Sahteden olunca erir demir dediğin

Koydular önüne sahte bir cenneti
Unutturdular sana ölümü ahreti
Kıblen senin sana en büyük ihaneti

Sis kalktı ortadan anladın ki kanmışsın
Zaman bitmiş gelmiş geçmiş ömür dediğin

Yüreğin körelmiş sevmeyi unutmuş
Ellerin kırılmış vermeyi unutmuş
Gözlerin kör olmuş görmeyi unutmuş

Gözün olsa görür kalbin olsa severdin
Ahir evvel enel hak insan emir dediğin

Mahmut NAZİK 10. 09. 2006 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Akıp Gider Hayat Kendi Yolunda / Varlığın Yokluğun Kimin Umurunda
Bir bebek vardı hani
Uykusunda bile gülen
Boşaltıp içini aşkın
Sözlere tutsak ettin

Özgürlük diye diye
Kendini tutsak ettin
Korkuya teslim olup
Yaşamı yasak ettin

Aldın kayıt altına
Çekilmiyor yaşamın
Sevişmeler ısmarlama
Acı çeker akşamın

Kayıp gider altından
Ömür dediğin ne ki
Yaşamı öteleme
Ağlamasın aşkın

Sözcüklerle anlatılmaz
Hiç özgür olan
Anlamını yitirdi
Yükledik nice yalan

Kör oldun aymaz oldun
Söylemez duymaz oldun
Sessizlik bozuldu da
Karmaşadadır anlam

M.NAZİK 30.10.2007 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Anadolu 1
anadolu- anadolu -anadolu

Anadolu hırçın gelin
Senin derdin bitmez mi hiç
Nedendir hiç durulmadın
Belan öte gitmez mi hiç

Nerde kirvem kan kardeşim
Hani benim can yoldaşım
Göster nerde mezar taşım
Senin yüzün gülmez mi hiç

Azdın Fırat yine azdın
Kaç yiğide mezar kazdın
Kaç ağıt kaç destan yazdın
Sevenin gün görmez mi hiç

Kandan can suyu olur mu
Yaraların kapanmadan
Kan üstüne kan olur mu
Gamın gadan bitmez mi hiç

Hani Lidya hani Selçuk
Bizans Hitit dünkü çocuk
Selam sana kucak kucak
Bunca acı yetmez mi hiç

Mahmut NAZİK 28.08.2006 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Anadolu 2
Güzelliğin dile destan
Niceleri oldu hastan
Ne şah taktın ne de sultan
Sevdan deli etmez mi hiç

Şefkatin yok hainlere
İnsafsızsın lâinlere
Senin aşkın şahinlere
Senim sevdan bitmez mi hiç

Güzelliğin başa bela
Sevdandan olmuşuz Leyla
Son sevdanız artık anla
Seni seven yatmaz mı hiç

Güzelliğini duymuşuz
Görmeden gönül koymuşuz
Ta uzaklardan gelmişiz
Verilen can yetmez mi hiç

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Anadolu 3
Güzelliğin dile destan
Niceleri oldu hastan
Tarih ettin hainleri
Ne şah taktın ne de sultan

Çalışana yaren oldun
Hal hatırın soran oldun
Seni sevip saranların
Yarasını saran oldun

İnsafın yok hainlere
Şefkatin yok lâinlere
İhaneti affetmedin
Senin sevdan şahinlere

Senin için çalışanlar
Yarenlere karışanlar
Senin karasevdan oldu
Rüzgârlarla yarışanlar

Bak hele her yer virane
Yunus derdinden divane
Türkü oldun destan oldun
Pir Sultan’a Bedrettin’e

Nicelerin yalan ettin
Sarayını talan ettin
Sevdana sadık kalanı
Yüreğinde kalan ettin

Sen ki neler gördün neler
Nice canlar ne yiğitler
Kimler geldi kimler geçti
Yağız atlar uyuz itler

Şahlar gitti adı kaldı
Bilgelerin yâdı kaldı
Hiç güzele doyulur mu
Sevişinin tadı kaldı

Yiğitleri delin ettin
Güzelleri gelin ettin
Sana ihanet edenin
Her şeyini elin ettin

Güzelliğin sana düşman
Sırtın dönen bin bir pişman
Kutsal kitaplar üstüne…
Senle gelir ahir zaman

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Anılar Anılar Salıncakta Sallanırlar
Anılar anılar
Anlar anılar
Kimi buruk
Kimi acı
Kimi yürekte sancı
Kimi eyolmaz dert
Kimi
Karanlıkta kara köpekler
Isırmayı bekler

Kimi hasret
Kimi yar yüzünde
Güldür gülümser

Kimi kör bıçaktır
Yüreğini ortadan böler

Kimi dudakta bir gülücük
Kimi yanakta öpücüktür
Anılar anılar
Kimi çoban ateşi
Göz kırpar
Kimi gelip usuna
Cin gibi çarpar
Anılar anılar
Allı güllü
Dallı dikenli anılar
Salıncakta sallanırlar

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Anne Çocuk Yunus Ay ve Deniz
Gel, dedi yunusa
Bu gece ay gecesi
Deniz çarşaf gibi
Çok dikiş var dikilecek
Başla hadi
Nasıl yaşanır dünya
Bunca yırtık sökükle
Kim bu hanenin sahibi
Her yer kir pas içinde

toprağı yeşert
Gök yüzünü ağart
Hadi durma
Dalgaları çitile
Sevgisiz olmaz unutma

Ne kadar sökük varsa yürekte
Başladılar dikmeye
Hem de
Sahildeki çocuğun
Gözleri önünde
O gece herkes
Barış gibi
Kardeşlik gibi
Su gibi
Bir şarkı söyledi düşünde

Gel, dedi annesi çocuğa
Bu gece bulut yok
Gökyüzü ayna gibi
Uzat avuçlarını
Yıldızlar dökülecek
Ay kalaylanmış kap sanki
Annenin okşuyordu sesi
Çocuk sandı ki
Türkü dokuyor annesi
Türkü söylüyor gülüşünde

Anneniz,
Çocuk, yunus siz
Ay ve deniz
En güzeli hangisi
Bilemediniz
Seviyorsa yüreğiniz
Siz en güzelisiniz
Yoksa siz
Güzel değil misiniz

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Annemin Gülüşü Gonca Açtı Açacak
Bir kocaman kucaktır annem
Sarıldı sarılacak
Gülümseyişi gonca
Gülüşü çiçektir annemin
Açtı açacak
Bazen bulut olur gözünde hüzün
Sanırsın yağdı yağacak
Gelişi güneştir annemin
Doğdu doğacak
Yanıktır yüreği
Türkü söyleyecek
Sesi sıcacık annemin
Elleri yumuşacık
Okşayıp
Ninni söyleyecek
Dudağın da gülümseme
Öptü öpecek

Annemin gözleri açmış bir çift çiçek
Fistanında kelebek
Uçtu uçacak

Yani Annem açılmış
Kocaman bir kucak
Annem sıcacık
Annem öpücük

Annemin dünyası kucağında

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Annemin Yalanları Ne Güzeldi
Şu annemin yalanları ne güzeldi
İyiler, kötülerle;
Yiğitler, namertlerle baş ederdi;
Öleni melek
Yalancıyı kötüyü
Kötüyü taş ederdi

Favorim de
Yusufçuk kuşunun masalı
Bir de
Kibritçi Kızın hikâyesiydi
Bir yetim
Bir yoksul görmeye dursun
Gözü bulutlanırdı
Neden bilmem
Gizlese de hüznünü
Ağladığında yıkayıp
Suyla akar giderdi
Annemin hüznü bile güzeldi
Her baharda
Her şafakta
Yeniden
Yeniden umutlanırdı
En çok da
Okul dönüşü
Gülerdi yüzü
Arkasından görürdü
Bir çocuğun mutlu olduğunu
Eritip öpücüğünde
Gamı kederi
Sanki rüyanda gördüğün
Kötü bir düş ederdi

Hele bir kızmaya görsün
Hay büyük olasıca
Seni gidi derdi kırılası
Başı yıldıza değesice
Vay peri kızına vurulası
Okuyup da aklı durulası derdi
Halk yokunda yorulası

Sana bir şey söylüyüm mü?
Seninkini bilmem ama
Annemin bedduası bile özeldi

Annemin düşleri
Annemin gülüşleri
Annemin yanlışları ne güzeldi
Yalancıyı taş
İyiler kötülerle baş ederdi

Hep güzellik üretir
Hep çoğaltır annem
Biri iki,
Biri beş ederdi
Elleri gül eker anemin
Bakışı karanfil dokur
Dokunduğu her şeyi
Ama her şeyi güzel
Hoş ederdi

Tüm darağaçlı sabahlara inat
Hani
Annem söylerdi
Türkülerin en güzelini
Umutları kırmazdı annem
Bir goyak dolusu gülüş ederdi
Ölmezdi, öldürmezdi annem
Kardeşliği düş ederdi
Ayırmazdı sevdalıları birbirinden
Bir çift kuş ederdi.

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Aşk Olsun
Sevgiyi alıp eline
Getirenlere aşk olsun
Yüreğini tüm evrene
Yetirenlere aşk olsun

Şu dünyanın hayı huyu
Önü sonu bir kör kuyu
Bu firensiz zor koşuyu
Bitirenlere aşk olsun

Nefsini edip de köle
Işık olmak yere göğe
Kanat açıp özgürlüğe

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Ay Buluttan Geçer Gibi
AY BULUTTAN GEÇER
GİBİ
Serime bir sevda düştü
Ne hallerde görüldüm ben
Yıldızlar başıma üştü
Yerden yere vuruldum ben

Gülüşü gül açar gibi
Gidişi kuş uçar gibi
Ay buluttan geçer gibi
Bir güzele tutuldum ben

İnsanım sevdim var oldum
Kara kıştım bahar oldum
Yağmur oldum rüzgar oldum
Bulandım da duruldum ben

Konuşur san pınar gibi
Pınardan su akar gibi
Önündeki çınar gibi
Çiçek çiçek serildim ben

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:13 PM

Ay doğarken Uyunur mu Hiç
Ey yürekte büyüyen sevda
Ey daldaki ham meyva
Ey zindanlarda çürüyen
Ey alanlarda yürüyen
Karasevda
Ey ciğeri çizilmiş dünya

Siz ki gecenin göz kırpan ışıkları
Siz ki şehrin sırılsıklam aşıkları
Ay doğarken uyunur mu hiç
Akdenizli şarkılara verdim yalnızlıkları

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Ayakta Alkışlamak Varken Yaşamı
Yalnızlık ormanında bir fidan olduk
Çektiğimiz bunca emekler boşa mı
Kanattık sevdayı gonca iken yolduk
Tan renginde karşılamak varken akşamı

Yaşamın yollarına tuzaklar kurulur
Sevdanın kollarına zincir vurulur
Nedendir insanlar acıyla durulur
Ayakta alkışlamak varken yaşamı

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Ayı Gardaş Kurt Gardaş Yine Gardaş Yine Gardaş
AYI GARDAŞ KURT GARDAŞ
YİNE GARDAŞ YİNE GARDAŞ

Ne oldu da bu zamana
Dağ taş uğradı gümana
Haklı haksız belli değil
Karıştı toza dumana

Yanmış elin sevdasına
Düşman olmuş gardaşına
Ayıdır bir kurttur ama
Ben yanarım ataşına

Kardeş derdik yılan oldu
O sevdamız yalan oldu
Göze gelip nazar değdi
Ocağımız talan oldu

Kartal olup dolansaydık
Köpek olup yalansaydık
Bu hallere düşmektense
Kapı kapı dilenseydik

Deriz yiğitler ölmesin
Yâri arada kalmasın
Kardeş olup sarılalım
Düşmanlar bize gülmesin

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Bakın Şu Dünyanın Geldiği Hale
Bakın şu dünyanın geldiği hala
Viraneye dönmüş şehir misali
Ağu katar arı yaptığı bala
Cahile minnetin zehir misali

Kimi güz yaprağı gibi savrulur
Kimi yaz toprağı gibi kavrulur
Kimi deryalara varıp durulur
Zaman akıp gider nehir misali

Pınar köklü ise önü kar tutar mı
Can suyuna kan katsan nar tutar m
Kör derelerde hiç yarpuz biter mi
Muhannet yiğide kahır misali

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Bakışın Gül Etti Beni
Zincirler zapt etmezken
Mahpuslara sığmazken
Dağlara baş eğmezken
O gözün kul etti beni

Dağları yakan idim
Çeliği büken idim
Çalıda diken idim
Bakışın gül etti beni

Ceylan olup koşar iken
Şimşek gibi düşer iken
Sel olup da coşar iken
Bir sözün göl etti beni

Acımasız zulüm idim
Gulyabani zalim idim
Ben bir kara ölüm idim
Yar sevdan kul etti beni

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Bana Sevmeyi Anlat
Alıp da yüreğimi elime
Gelmişim kapına
Anadan üryan
Çırıl çıplak
Sevdayı anlat bana
Şefkati anlat bu gece
İçinde Yalan dolan
Riya olmasın ama
Bilirsin hallerim nice
Bilirsin bir ince tel olur
Yürek sevince

***
Kaç kere yanmış
Duman olmuşum
Kaç kere dalmış
Umman olmuşum
İpinden kopmuş boncuk gibi
Dağılmışım kaç kere
Kaç kere saçılmış *******e
Yıldız yıldız umudum
Söyle nedir bulut olmak
Abartmadan ama

Tutkuyu
Tutulmayı
Tutunmayı anlat
Bir şiirin dizesine

Denize varıp durulmayı
Aslı’dan
Mecnun’dan Leyla’dan özge
Vurulmayı söyle bana
Bilir misin
Nar gibi
Yarılmak nedir
Yüreğinin orta yerinden

****

Söyle bana
Sevmeyi
İnsan olmayı
Umudu söyle
Dedim ya dolanmadan
Abartmadan
İçinde riya olmasın ama


***

Dostluğu
Kardeşliği anlat bana
Söyle hele
Yar ne
Yâren ne
Kardeş nedir
Söyle bana
Dost kim
Düşman kimdir
Söyle hele
Kimi dost
Kimi hasım nedendir
Gerçeğini anlat şunun
Söz uzamasın
Hikâye olmasın
İçinde riya olmasın ama

Yolu
Yoldaşlığı anlat bana
Yârin yakmayanı
Dostun başa kakmayanı
Yoldaşın
Yolda koymayanı olsun
Hikaye olmasın
Kar zarar gaye olmasın ama

******

Sevdanın hasını
Sevginin en safını
Dantel dantel dokumayı söyle
Yarin yanağına
Dokunmayı söyle yârin yüreğine

Bana
Dal olmayı
Dalda gül olmayı
Gülde al olmayı söyle
Sözü dolandırmadan şöyle

Bak ay doğmuş yenice
Yıldız göz kırpar
Seni görünce
Söyle ey sevgili
Bana söyle
Sevda nere gider ölünce
Söyle hele
Yıldız mı gecede
Baharda açan çiçek mi yoksa
Sahi niye olmasın

Sevmiştim hani
lekimşahın altından
Sandım ki uçacağım
Bana uçmayı söyle
Sevmişim
Sanki gül açacağım
Bana açılmayı
Abuhayat olup içilmeyi
Tohum olup saçılmayı söyle

Sevmeyi anlat bana
Anlat ne olursun
Cehennem nerde
Cennet nerende
Tenimin her hücresine
Sevilmeyi anlat
Hece hece
Bana aşkı anlat bu gece
Kalmayı bir ömür cennette
Anla artık anlasana
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Artık biliyorsun işte

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Bebekken Uykunda bile Gülerdin
Bebekken uykunda bile gülerdin
Gördüğün düşlerin yalan mı oldu
Sende olanı herkes ile bölerdin
Senle alay edip gülen mi oldu

Korkunun yalanın kalesi oldun
Yaptığın putların kölesi oldun
Nasıl aşk bu yârin çilesi oldun
Sevdin de elinden alan mı oldu

Görmez olmuş gözün dostu kardeşi
Seni senden etmiş dünya telaşı
*******dir yalnızların sırdaşı
Çocuk hayallerin talan mı oldu

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Ben Benliği Soyup Geldim
Bana nesin diye sorma
Ben benliği soyup geldim
Neyin var deyip de yorma
Ben neleri koyup geldim

Malı mülkü pul eyledim
Yüreğimi kul eyledim
Dikenleri gül eyledim
Yalanlara doyup geldim

Dağa taşa tahtım dedim
Ne bulduysam bahtım dedim
Yarınlara ahtım dedim
Güzel ömrüm yoyup geldim

Yellere verdim acımı
Sulara saldım sancımı
Nefsimden alıp hıncımı
Yalanlara doyup geldim

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:14 PM

Ben Bu Duyguyu Bir Yerden Tanıyorum
Ben bu duyguyu bir yerlerden tanıyorum
Üç yaş mı desem beş mi
Yoksa menekşe mi toplamak okul yolunda
İlk görmek mi ispinozun alasını yoksa
İlk duyduğumda mı desem
Yağmurdan sonra toprak kokusunu
Ben bu sesi
Bu sevgiyi
Ben bu duyguyu
Bu kokuyu
Bir yerlerden tanıyorum
Kulağıma çalıyor
Gözüm ısırıyor bir yerlerden
Ben bu türküyü tanıyorum bir yerden
Ama nerden
Belki başımı alıp dağlara vurmuşluğumdur
Belki ilk şaşkınlığımdır
Görüp de ebem kuşağının yedi rengini
Belki de
İlk ay ışığını görmüşlüğümdür

Ben bu duyguyu bir yerlerden tanıyorum
Kim bilir belki
Tattığım ilk sevgi
Hiç yabancı değil bana
Daha önce yaşamışım sanki
M.NAZİK MERSİN
10 Temmuz 2007

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:15 PM

Ben Bu Gece Sensizim
Köprüleri yıkmışım
Ben bu gece huysuzum
Yar yüreğin yakmışım
Ben bu gece sensizim

Gün batarmış sana ne
Ay doğarmış bana ne
Sarhoş olmak bahane
Yalnızım sevgisizim

Ben bu gece sensizim
Ben bu gece ıssızım
Dokunmayın bana nolur
Yar darılmış yalnızım

Ben bu gece susuzum
Ben bu gece ussuzum
Ben bu gece huysuzum
Bu gece uykusuzum

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:15 PM

Ben seni çok sevmişim
SALAKO

Ey fakirim fukaram
Amelem işçim
Yazgısı karam
Başımda tacım

Ben senin saflığını
Silikliğini
Ben senin salaklığını
Ben senin yalaklığını
Yalakalığını sevmişim
Ben seni alıklığın
Ben seni dangalaklığın için sevmişim

Ben seni yalnızlığın
Ben seni ıssızlığın
Ben seni aymazlığın
Seni anlamazlığın
Dostu düşmanı ayıramazlığın
Ben seni duymazlığın için sevmişim

Ben seni
Korkaklığın ürkekliğin
Naçarlığın biçareliğin
Senin sana düşmanlığın
Ben seni korkaklığın için sevmişim

Ey benim hiçim
Ey benim ****im
Ne esef et ne yerin
Ne de düşün derin derin
Sen beni dinle
Ben senin için de düşünürüm
Takdiri ilahi
Alın yazısı
Buymuş senin kaderin

Sen bana değil
Yazgına küfreyle
Bakma sen bize
Yemişiz içmişiz
Uçmuşuz
Kalmışız
Kahpe dünyanın küfrüyle

Hiç düşünme
Sorma neden böyle
Altı da var yerin
Biz yaşayalım
Biz götürelim
Sen haline şükreyle

Ey benim açım
Mutfakta aşçım
Yatakta turacım
Hep böyle kal
Hep böyle kal nolur
Sana muhtacım

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:15 PM

Ben Sevdamı Türkülere Bölmüşüm
S
EV
DAN

Yüreğime
Yuva kurdu
Bu kara sevdan
Uçursam dağlara
Salıversem
Ebemkuşağının rengine
Kırarlar kanadını
Söyleyemem
Söylesem
Taşa tutarlar
Rüsva edeip
Dile düşürürler adını

Yani bir tanem yani
Sevdan
Salkım söğüt dalarında
Sallanamayacak rüzgârda
Şaha kalkmış
Dörtnala tayların
Yelesiyle yarışamayacak öylesine
Öyle yan yana
Bir yayla dolusu
Çiçeğe durmuş savanlarda
Koşamayacak delicesine

Görünen oki
Yoksulun umudu gibi
Eşkıya ateşlerinde yanacak *******i
Görünen oki
Türküye dize olup
Şiirin hüznüne tutulacak heceleri
Görünen oki
Belki bir bebeğin bakışı
Belki bir pınarın akışı
Belki
Yarına kanat çırpışı umudun
Bahar olacak
Baharda gül
Yoksula yar olacak
Bir demet öpücük olup
Konacak goncaları
Yar yanağına
Sevdan.
Yani
Sevdam sevdalandı
Yuva kurdu yüreğime
Turnalar semaha durdu
Bir zehirli ok olup beni
Can evimden vurdu
Azat edip
Salıversem dağlara
Uçursam sabahın kızıllığına
Demezler ki
Sevda vurgunudur
Töre möre anlamaz
Demezler ki
Sevda bir deli çocuktur
Ferman dinlemez
Kuran'dan ayet indirirler
Taşa tutarlar
Kırarlar kanadını
Ayıp derler
Rezil rüsva ederler
Yaban gülü adını
Görünen oki bir tanem
Sevdan zindanlara
Sevdan zincirlere
Prangalarda sevdan
Müebbede mahkûm yüreğimde
Bilemezsin
bu sevdadan
Kaç yiğit yıkıldı
Bu sevdadan
Kaç gül şişlendi can evinden
Yani
Dediler
Bellettiler
Yani ezberlettiler ki
Bu sevda harami

Ben acımı
Türkülere bölmüşüm
Ben sancımı
Tellere gömmüşüm
Ben sensizliğe ölmüşüm
Eller kavuşmuş ben gülmüşüm
Sakın nedir niyedir
Kimdir Kimedir diye sorma
Kanatırsın yaramı

Ama biliyorum
Sevdam
Karanfil
Sevdam
Bir kızıl gül olup açacak
sabahında Bir nevruz bayramı

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:15 PM

Beni Bu ülkenin Acıları Aymazları Delirtti Beni Bu Ülkenin Güzellikleri Şair Etti
BENİ
ÜLKEMİN
DERDİ
GAMI KEDERİ
GÜZELLİKLERİ DELİRTTİ
VE BENİ BU ÜLKENİN
GÜZELLİKLERİ
ŞAİR ETTİ

Beni
Binlerce gazi
Binlerce şehit
Dip diri dururken

Milyonlarca genç
Kalbini çıkarsan
Güvercin uçar ortasından
Ama yoksulluktan
İhanetten
Fukaralıktan
Kan ağlayan

Utançtan
Avuç açmaktan
İşsizlikten kıvranan
Erdemli çalışkan
Milyonlarca can
Bu ülkenin hali delirtti

Daha dün
Bir nesil geçmedi üstünden
Sakarya afyon
Her taraf her yan
Kanla sulanıp
Karış karış alınan
Bayramlarda
Dosta düşmana öğündüğün

Gelini gül
Kızı gonca
Yazıyla kışıyla
Ozanıyla sazıyla Türkü
Her karışı bir öykü
Her karışı destan

Kendi öz oğlunca
Çarşaf çarşaf ilan
Satışa çıkarılan
Ekersen can
Sıksan kan damlar topraktan
Söyle anam babam
Bacım söyle
Nasıl çatlamaz yürek
Nasıl delirmez
Nasıl dayanır insan

Yaralı asker koğuşları
Tıklım tıklım doluyken ağzına kadar
Bu kadar kararsız kalmadı bu şehirler
Böylesine ağlamadı gökler
Böylesine durgun akmadı bu nehirler
Böyle yanmadı
Böylesine kederli
Kahır dolu olmadı bu şiirler

Basmaya korkardı
Birbirinin ayağına
Aynı amaç uğruna
Olgun başaklarca yan yana

Omuz omuza
Türkü söyler gibi giderdik
Ölümlerin en hasına

Ortaktık
Yanardık
Birbirimizin gadasına belasına

Talan girdi
Kaçtı toprağın beti bereketi
Yalan girdi
Kalmadı sözün hikmeti
Bir ataş attılar
Başağa durmuş tarlanın ortasına

Uyup hayatta kalma güdüsüne
Yağız atlar
Yürekli yiğitler
Bölük bölük göçüp gittiler
Kimi hiç gelmedi
Kimi yılan deliğinde zehirlendi
Kimini sevdası soldurdu
Kimileri sıla hasretiyle öldüler

Kimi döndü ama
Döndüğünde
Tanınmayacak haldeydiler

Kalanlar
Hapislerde
İşkencelerde
Güz yaprakları gibi döküldüler

Nasıl demlendi bu devran
Yüzüne tükürdü
Aşkın sevdanın
Ne varsa insana dair olanın

Takılı kalmış
Acılar gördük annelerin gözlerinde
Öyle derin öyle engin
Teselli olmaz
Bir o kadar ulaşılmaz
Yağmalanmış bütün duyguları

Anasını takip edip
Yavrusunu yuvada vurdular
Analar ve babalar
Hapishane ve gurbet mektuplarından
Gözyaşlarını okşadılar
Oğullarının kızlarının
Anısını takip edip
Sevgisini yürekte buldular

Ölürken onlar da
Gözleri açık gittiler
Oğula kıza
Eşe ve güneşe hasrettiler

Bağladılar gözünü
Hayalin hülyanın
Prangalara vuruldu elleri sevdanın
Adres yazması yasaktı
Yazdığı mektuba hasretin

Eşkıyalar bastı ülkemin dört yanını
Haramiler
Dönekler
İşbirlikçiler teslim aldı
Yalanlarla talanlarla
Vurgunlarla
Ülkemin dört yanını
Yerini göğünü
Aşkını sevdasını kirlettiler
Tüm güzellikler
Bir bir bizi terk ettiler

Sevda ışığa durmuş
Sevda henüz beşiğe konmuşken
Sevda süt kokulu bir bebekken
Yağlı kurşunlara geldi
Alnının orta yerinden

Bilmezler ki
Melanetin ihanetin
Kinin ve nefretin
Elindeyse mavzer

Bilirse ki sevda
Rezaletin sefaletin
Şeytanın ve şirretin
Elinde olacaksa heder
Sevda firar edip
Dağlarda gezer

Keşiş olur
Derviş olur
Sevgiliye güneş olur
Seviş olur
Eşkiyaya
Haramiye ateş olur
Zalimi sefil
Rezil rüsva eder

Bir od düştü
Ülkemin can evine
Bir hüzün bağdaş kurup oturdu
Dudakların kenarına
Yabani otlar engerekler bastı
Seki seki ekerken toprağını
Saçından tutup
Alıp gittiler

Kirlettiler tüm kutsiyetlerini
Bilekleri büküldü
Bilimin bilginin
Bilekleri büküldü
Alın terinin erdemin sevginin
Nutku tutuldu
Evrimin eytişimin bilgenin
Yolu kesildi
Gerçeğin evrenin ve yaşamın
Zehir zıkkım ekildi
Yaşamın her anına

Hasret düştü düşüne sevdiğine
Umudu
Güz yaprakları gibi döküldü
Zümrüdü Anka kuşu oldu
Kaf dağının ardına sürüldü
Bu nasıl dolap nasıl değirmen
Bu nasıl makina
İnsan dair bütün değerler öğütüldü
Unufak edildi

Bu nasıl çark nasıl düzen
Taş bağlı köpekler salındı sokağa
İblisin ordusu topyekûn örgütlü
Güneşin çocuklarının elinde bukağı
Olmadı
Tarih yazmadı böylesini
Bu nasıl zaman

Zalimliğin
Zulmün
Hainliğin
İşkencenin
Ve ölümün tarihi yazıldı
Merhameti kalmadı adaletin

Politikası yapıldı
Hainliğin
İşbirlikçiliğin
Teslimiyetin
Politikası yapıldı
İhanetin
Riyanın
Rüşvetin

Et tırnaktan
Cenin rahimden ayrılır gibi
Yüreklerden kazındı
Dürüstlük
İnsanlık
Erdem
Helalinden bir lokma ekmek hani

İhanet
Lümpenlik
Zalime teslimiyet
Liyakat madalyası verildi
Riyaya, ihanete, işbirlikçiye

Beceriksize çıkardılar adını
Dürüstlüğün erdemin

Can evinden vuruldu
Bedreddin’in düşü
Mevlana’nın bilişi
Can evinden vuruldu
Dadaloğlu Köroğlu
Pir sultan’ın duruşu
Karartıldı içi boşaltıldı
Hoca Nasrettin’in gülüşü
Karacaoğlan’ın sevişi
Can evinden vuruldu
Çağdaş uygarlık hedefi
Kutsal isyanlar
Kurtuluş savaşı

Yer açıldı
Soysuza soyguncuya
Haine işbirlikçiye
Yer açıldı
Arsıza
Hırsıza vurguncuya
Sömürünün her türlüne

Dört kitaptan
Ayetlerle kutsandı
Yalanlar riyalar
Doğadan çevreden ve sistemden çıkarılıp
Rüyalarımıza
Uyanık halimize
Dâhil edildi kötülüğün her türlüsü
Süslü sözlerle çerçevelendi
Bir de sömürü

Kan kusarken kalemşörler
Teller, antenler
‘Entel fahişeler’
Götürenler
İktidar ve halk dalkavukları
Ağzından ötürenler

Unutturdular bize
Çanakkale’de Memet gibi ölmeyi
Unutturdular bize
Unutturdular kardeş kardeş bölüşmeyi
Fırat nehri gibi bölüşmeyi
Bahara durmuş
Erzurum yaylaları gibi gülüşmeyi
Unutturdular bize
Kop Köroğlu gibi
Dadaloğlu gibi
Sırtını verip dağlara
Döne döne dövüşmeyi
Unutturdular bize
Hacı Bektaşi velice sevmeyi
Ayıp dediler
Yasak ettiler
Haine Vurguncuya
Soyguncuya soysuza işbirlikçiye
Ana avrat
Yedi sülale
Gelmişine geçmişine
Ağız dolusu sövmeyi küfretmeyi

Kardeş kardeşe düşman
Bir tuhaf oldu insan
Teslim aldı ruhumuzu şeytan
Tersine döndürdüler
Eytişime uyup değişmeyi
Bilinç çıktı zıvanadan
Akıl tutulması
Kan tutması yaşanan
Nice güzellikler terk etti bizi
Unutturdular
Sevmeyi Türkü söylemeyi

Burası müstemleke değil
Burası
Yabancı bir ülke değil
Taşıyla toprağıyla
Altıyla üstüyle zengin

Fatih’in Yavuz’un
Koca Sinan’ın
Mevlana’nın
Miskin Yunus’un
Bir nice değer bir nice aklın usun
Oğluyla kızıyla yiğit
Tarihiyle kültürüyle engin

Vakur
Şanlı ve şerefli bir ulusun
Hanıyla hamamıyla
Mabetleri
Töresi ve terbiyesiyle
Türküsüyle türbesiyle
Canıyla kanıyla
Türk’ün mührünü vurduğu
Erenler evliyalar
Şehitler zahitler yurdu
ANADOLU

En önemlisi
Tüm bunların sorumlusu
Ermeni değil Yunan değil
Rum değil düşman değil
Memuruyla mebusuyla
Seçeniyle seçilmişiyle
KENDİ ÖZ OĞLU! ! !

Bire kurban olduğum
Bu nasıl düzen nasıl değirmen
Bu ne iştir
Hemo kuşu gibi
Terk eder yavrusunu ana yabana
Bu ne kuştur
Bırakır dölünü elin yuvasına
Bu ne dosttur
Nasıl kardeştir
Kimler bozdu huyunu
Bu düşman ne kalleştir
Bu nasıl bir alicengiz oyunu
Kimse bilmez ne olduğunu

Bu nasıl devran nasıl zaman
Bilenler söylemez
Söyleyenler bir şey bilmez
Ne de söylenenden bir şey anlar insan.
Karanlıkta iz sürer
Sırtlan gülüşlü kör şeytan.

Sanma ki
Sevr, Mondros
Tarihin
Tozlu raflarında unutuldu
Her gün kutsal bir ayet gibi
Çıkarılıp şeytanın zulasından
Üç vakit beş vakit
Pazar ayinlerinde
İblisin çocuklarına okutuldu

Unuturken sen
Yetim kalmışlığın
Sömürülmüşlüğün
İç edilmişliğin acısını
Düşünmezken
Nedenini nasılını niçinini
Maraş’ın, Antep’in,
Otuz Ağustos’un üzerine mim konuldu
Onlarda kuyruk acısı varken
Yaşarken yenilmişliğin utancıyla
Sanma ki dost olundu

Kendileri gitti ama
Geride bıraktılar
Yüreklerindeki iblisi
Geride bıraktılar
Nifak tanrıları Eris’i

Geldiler
Dedikleri gibi geldiler
Onlar zengin onlar arsız
Onlarda para
Benimkiler mecalsiz
Bizimkiler yoksul fakir fukara

Geldiler
Arsızca
Acımasızca
Fütursuzca
Eşkere eşkere
Göstere göstere geldiler
Donlarıyla dolarlarıyla geldiler
Misyonerleriyle
Lejyonerleriyle
Milyonerleriyle geldiler
Popuyla topuyla geldiler
Afyonlarıyla papyonlarıyla geldiler
Alicengiz oyunlarıyla geldiler
Gelenler insan suretindeydiler

Tüm bunlar olurken
Ninniler söylediler
Beşiğini saldılar ki
Uyanmayasın.
Masallar anlattılar ki
Ayılmayasın.

Kılıflar dikildi minare boyunca
Korkular salındı yüreğine
Bir dudağı yerde bir dudağı gökte.
Afyonlanmış düşlerle beslendi umutların.
Borsa, kumar, loto, toto, faiz haram,
Onurun sürünürken yerde;
Yalanlar,
Ezberletilmiş olanlar
Büyür, yüreğinde,
Sanırsın ki dünya avcununi çinde.

Sen ki
Emeğinin
Alınterinin ırzına geçilmiş köylüsün

Sen ki
Yanağının alı
Yüreğinin yeşili alınmış
Tüm güzellikleri
Betonlara gömülmüş şehirlisin

Sen kölenin kölesi kadın
Hadım edilmiş memur
Gölgesinden korkan işçisin

Sen ki
Çocuk hayalleriyle oynanmış
Hayalleri kafdağının ardına sürülmüş
Düşük bel giyinen
Kulağında küpen
Allahına kadar lümpen üniversitelisin

sen ki
Haftada iki saat matematikli
İmam hatip liselisin
Bir şey için çıktı sesin
Soru sormasını bilmiyorsan
Her soru sıfır sekizle değil
Seksenle çarpılsa ne yazar
Sen çarpılmışsın çarpılacağın kadar

Dirisini sen taşıdın sırtında
İmam olsun ki
Ölüsü de inmesin yoksulun üstünden
Umurunda mı sanırsın
Okumuşsun okumamışsın
Onların ta şeyine kadar

Hangi kumpasın ürünü
Evindeki eşyayı bir saysan
Karının kilotu Çin’den
Boyası Paris’ten
Gayrimüslim ortaklı yediğin salam
Sana ağlamak bile haram
Bir şeyin özgürlüğüne layıksın sen
Başörtüsü türban
Bir de ihram
Harami eller dolaşırken yarinin döşünde
Sen neyin peşinde
Neyin savaşındasın
Keşke bir düşünebilsen

Onlar ki,
Kendilerine yaşamayı hak,
Sana sürünmeyi yazgın belletmişler.
Biz ki
Ezilmeyi,
Biz ki ihaneti,
Bu melaneti,
Cehaletimizle;
Biz ki
Sülüklerin,
Kenelerin bedenini
Kanımızla, alın terimizle beslerken;
Biz ki
Amansız dertlere tutulurken,
Ölürken zamansız
Bir günümüz geçmezken kaygısız;
Demedin ki yazgım bu mu?

Düşünmedin ki
BÖYLE KADER OLUR MU?

Bir kere sormadın kendi kendine
‘‘İnsan kendi eliyle heder olur mu? ’’
Sormadın bir kere
‘Ne yapmalı? ’’ diye
Tepremedin yerinden
Bir şey yapmalı, diye

Şimdi sor istersen
Kârdır bilirsin
Zararın neresinden dönsen,
Şimdi sor lütfedersen!
Nasıl odu?
Neden, niye?

Dudağından öpecek
Prensi beklerken, sen
Donuna kadar
Tüm kazandıkların
Limanların
Madenlerin
Tören terbiyen
Tüm değerlerin
Bir bir gitti,
Gidiyor elden.

Sen ki
Komşunun itine attığı
Taşa bile tahammül edemezken
Bir yanlış söz için
Eşini dostunu
Tavuk gibi boğazlayan sen
İşsizlik yoksulluk
Kızlarını oğullarını sokağa düşürürken
Bunca alçaklığa
Namussuzluğa
Hayınlığa
Nasıl tahammül edersin
Nasıl çanak tutarsın bilmem
Nedir bu delalet?
Bu zillet bu ihanet neden?

Yer mi delindi
Gök mü yere indi

Ne oldu
Güneşin oğullarına
Ayın kızlarına
Işığın çocuklarına ne oldu
Bu mu sana layık görülen
Bu mu Tanrının sana yazdığı kader

Bir düşün hele
Sen ki
Taa ıraklardan duyup da güzelliğini

Çöllerle,
Kuru ve sıcak rüzgârlarla gelen
Laneti atıp üzerinden;
Demirden dağları eritip,
Sarp yokuşları düz edip;
Yoluna çıkan kırk kavimle döğüşe döğüşe;
Eşkin, tırıs, dörtnala
Göze alıp bin yıllık bir koşuyu;
Taa uzaklardan gelip,
Yurt edindin Anadolu’yu

Sevdanı kattın
Kanını kattın
Bu ülkenin can suyuna
Sen ki halel getirmedin
Ulusunun şanına şerefine

Bir kulak ver
Orhun abidelerine
Elegeş kitabelerine
Bedreddin’e, Akşemseddin’e
Kulak ver Mustafa Kemal’e
Biz ki
Baş eğmedik yedi düvele
Son bir damla kanımız,
Bir sıkımlık canımız kaldığında bile;

Kartal olup uçmak varken yıldızlara
Güvercin olup geçmek varken
Lekimşahın altından
Yerlerde çöplenmek niye
Şahin olup süzülmek varken
Bulutların arasında
Bir deli tay olup kişnemek varken
Uçsuz bucaksız savanlarda
Yerlerde sürünmek niye

Biz ki
Ana avrat söğmüşüz
Sömürünün, baskının, esaretin;
Zulasında cinlik
Zulasında hainlik
Yüreğinde yamukluk
Saklısında iblislik olana
Verip atını tımarını eline
Sövmüşüz ceddine
Yedi sülalesine
Nasıl olur da
Yatarsın gaflet uykularına

Zifiri karanlıkta
Kara sacın üzerindeki
Karıncayı gören sen
Nasıl düşersin karadulun ağına


Doğrulmalı
Silkinmeli ayağa kalkmalı
Uyanmalı gaflet uykularından
’BİR ŞEY YAPMALI’’


Gör gözüm
Kime ne ettik
Ne günah işledik
Kimin tavuğuna kış dedik
Bu iş, iş değil
Kedi çıkmış kaplan avına

Bu gidiş, gidiş değil
Ah ederiz
Ar ederiz
Bu biz miyiz
Sürüm sürüm sürünmek düşmüş payına

Bu geliş geliş değil
Yer delinse içine gireceğiz
Kim bilir daha neler göreceğiz

Görmez misin
Sana adam olmak
Sana adam gibi yaşamak yasaklı
Bilmez misin
Bir avuç haine
Namussuza işbirlikçiye karşı
Gücün birliğinde saklı

Derdini belasını aldığım
Bunca dinsize imansıza
Kitapsıza merhametsize
Bunca haine
Bunca lâine karşın
Bu dağların suskunluğu
Bu nehirlerin durgunluğu
Bu insanların kör sağır ve dilsizliği
Şaşkın etti
Bu ülkenin aymazları
Duymazları
Yüreğimin yağını eritti

Bire g******
Gadasına kurban olduğum
Beni bu ülkenin destanları
Beni bu ülkenin sevdaları
Mecnun etti delirtti
Beni bu ülkenin acıları
Şair etti.

Bakma celallendiğime
Biliriz
Belada da açar dağ başlarında çiçekler
Yeter ki
Horona halaya dursun
Bu ülkenin oğlu kızı yan yana
İnsanın beş paraya satıldığı yerde
Bu çilede de türküler söylenir köylerde

Henüz oyun bitmiş değil
Yüklenip de alını yeşilini
Karanlıkların içinden
Sabaha varacak umut
Bekle yarını
Bekle de gör hele
Ayakta alkışlanacak son perde

Maviş bakışlı
Melek tenli
Ay yüzlü bebek
El ele tutuşturup
Tüm güzelliklerini cennetin
Alıp gelecek salya sümük
Doğup gelecek sancılar içinde

Gör o zaman
Nasıl gömülürmüş kötülükler
Yedi kat yerin dibine
Gör o zaman
Nasıl sığmaz kabına
Nasıl yükselir yürek
Dokuz kat gökyüzüne.
Gör ki
Nasıl çiçek açarmış dudakta
Nasıl kızarırmış elma yanakta
Gör ki o zaman
Ne işe yaramış bilgi,
Nasıl gelin olurmuş hayat,
Sevgi çalışma ve aşkta.
Bekle de gör
Nasıl çiğdemleşir gülüşler
Nasıl gerçekleşir düşler
Gör ki o zaman
Nasıl çiçeğe durur nisan.
Nasıl şahlanır
Kuşun kurdun
Secde ettiği insan

Ama
Doğrulmalı
Silkinmeli ayağa kalkmalı
Uyanmalı gaflet uykularından
’BİR ŞEY YAPMALI’’

Tören terbiyen talan olmadan
Bu ulus, bir zaman olmadan
Koskoca bir tarih, yalan olmadan
’BİR ŞEY YAPMALI’’


Dağların boynu bükülmeden
Üstümüze kaynar sular dökülmeden
Doğrulmalı
‘’BİR ŞEY YAPMALI’’

Kuşlar bizi terk etmeden
Ana yavruyu atmadan
Evlat atayı satmadan
Oğul anayla yatmadan
Göğün, yerin
Ve aradakilerin soyu tükenmeden
Ayağa kalkmalı
’BİR ŞEY YAPMALI’

Üzerimize sinmeden dağların laneti
Başımıza yıkılmadan insanın ihaneti
Yer değişmeden
Yalanla doğru olan
’’BİR ŞEY YAPMALI! ’’

Kulağın duyduğuna
Gözün gördüğüne
İnanmakta zorlanmadan
’’BİR ŞEY YAPMALI! ’’

Sakındığın sana ihanet etmeden
Geçmişin geleceğin lanet etmeden
Tarih yüzümüze tükürmeden
Doğrulmalı
Ayağa kalkmalı
’’BİR ŞEY YAPMALI! ’’

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:15 PM

Beter Ol Nazım Beter / Söz Milletin Artık Yeter
NAZIM’A SİTEM

Kimse vatan haini değil artık Nazım
Yarını öngörmek senin nene lazım
İçtiğin su,
Yediğin ekmek değil artık vatan.
Çıktı artık soluduğun hava,
Uğruna öldüğün toprak;
Vatan olmaktan.

Vatan cebindeki para
Vatan sattığın fabrika
Kazık atmayı bilmektir
Fakire fukaraya

eşe dosta yâre

Arsıza hırsıza namussuza
Küfretmek,
Yüzüne tükürmek değil;
Haspaya kahpeye,
Sülüğe sömürüye
Tahammül etmektir vatan.

VE DAHİ
Öküzü hamutuyla,
Deveyi havuduyla,
Ağacı köküyle armuduyla
Götürendir vatansever olan

Oğul için, kız için
Her türlü çıkar için
Arsız için, hırsız için
Mısırdan, yumurtadan
Göbekten gübreden kar için
Çıkıyor kanun, nizam

Devlet malı deniz
Güzel de götürüyor domuz
Hırsıza mühür, makam,
Aptalız ya kesiyor ahkâm

Can dostumuz amerikan
BOP’a eş başkan seçildi
Daha dünkü boz adam
Aklım ermedi bir türlü
Nedir ne iş yapar bu makam

AB diyor: Kapıya bağlarım,
İçeri almam!
İllaki girerim diyor ağam
Onurlu olmakmış,
Kaburgalı dik durmakmış ne gam

Ne demek demiryolu
Ne demek örgüt
Ne demek kooperatif
''Bunlar komünist işi''
Yabancı sermaye olmalı lokomotif
Ney imiş sosyal devlet anlayışı
KİMİ BULURSAN AT KAYIŞI
ALTTA KALANIN CANI ÇIKSIN
ACIMA BİTİR İŞİ

Ne tekel kaldı ne tütün
Verip Morris Efendiye
Attık üstümüzden yükü büsbütün
Başarı buymuş Nazım
Sattığımız basında
Böyle yazar sütun sütun

Tüpraş, Telekom gitti gider
Çalmak çırpmak
'Babalar gibi' satıp savmak
Yurtseverlikte elzem olan şeyler

Diz çökenler, dönekler
Seviyesizler, lümpenler
Vatanın gururu götürenler
Her köşede dolu
Ağzından ötürenler

Çevir be Nazım
Şiş yanmasın çevir
Kapandı o senin dediğin devir.
Artık özgürdür basın gazeteler.
Şimdi revaçta ‘entel kahpeler’.

Aut oldu sosyalizm
Tahamülü yok, ona bile
Can çekişir Kemalizm
Şimdilik
Borsanın yüzde otuzu
Bankaların yüzde ellisi bizim
Artık kimse hain değil Nazım

Beter ol Nazım
Beter ol beter
Halkmış, hukukmuş
Senin nene lazım
Eşitlik kardeşlik
Artık özlemli
Solmuş bir resim

Sana inanan
Nasıl da yanılmış
Ne demek yurtseverlik
Kuvvayı Milliye Destanı
Koskoca bir yalanmış
Ne demek şehitlik
Ne demek gazilik
Çağdışı bir ilkellik

Buyurmuş
Emretmiş birileri
Atatürk devrimleri
Sakarya İnönü, Malazgirt zaferi
Ya boşaltın içini
Ya da yok edin ilkeleri
Can çekişiyor Lozan
Uç verdi Mondros,
hortladı Sevr
Taşa tutulur Kemal’in askeri

Hani amerika katil diyenler
Yani yeni deyişle halt yiyenler
Şimdilerde bir hal oldu
Kimi diyor uzaktan gelen dostumuz
Kimi selama durmuş
diyor ki o bizim üstümüz,
yükle yükle götürür
yankinin eşekleri
nolacak sanki o bizim
......... ustamız

Sana nazil olanlar
Zelil oldu Nazım zelil
Tutmadı Nazım
Tutmadı bu senin yaptığın tahlil
Tavşan boku elit, her yanda zibil

Rüyanda görsen inanmazsın
Alıp yanına İngiliz’i
Amerika özgürlük! getirdi Irak’a
Tavşana kaç, tazıya tut diyor
Dünyanın her tarafı bulaştı boka


Sınıfsız bir toplum kuruldu
Herkes dilenci sefil
Bir yandan yeni sınırlar çiziyor
Bir yandan da ulusal sınırlar yerle bir
İşini nasıl da biliyor kâfir
Sosyalist ülkeler yıkıldı bir bir
Adamlarda ne pişmanlık
Ne bir kahır

Kapandı be Nazım
Kapandı o senin dediğin devir
Ya diz çökmüş imamın önünde
Ya esas duruşta
Emir bekler bizim sefir

Yerle bir oldu
Sovyet denen o koca dev
Tabak tencere pazarlayıp
Kola reklâmına çıkıyor
Nobel ödüllü! Gorbaçev


dağıldılar ya
hani açtılar ya
Şimdi kolay geçimin yolu
E beşte iş çok
Hem de yorulmadan terlemeden
Her yan urupsu dolu
İşsizlik indi yüzde sıfır
Ne işe yarar gurur onur
Bitecek mi çalıştır babam çalıştır

gomanistken namussuzdular ya
kırklanıp bir bir
dine imana geldiler
kulluğu, orspuluğu
bayağı
geliştirdiler

bırakıp sporu valsi
geliştirdiler bir hayli
göbek atmayı
kahpeliği
birde seksi dansı

Hele bizde aç
lümpen namussuz çok
etrafında bal arısı

Sanma ki sokağa çıktı kadını kızı
Hepsi daha mutlu daha özgür
daha bir alır oldular yaşamdan hazzı
ülkemde geçirirler her kışı yazı
hacetini giderirler ümmeti müslümanın
kiminin oldular muta nikahlı karısıı

Tek bayraklı bir dünya kuruldu
Her yerinde dalgalanıyor şanla!
Şerefle! İhtişamla!
Tamı t****** elli üç yıldızı

Tutmadı bu senin yaptığın tahlil
Tutmadı Nazım
İşte sana delil

O senin dediklerin var ya
Hani eşitlik kardeşlik
Yani sınıfsız
Yani sömürüsüz bir dünya
İnsanca yaşamak güya
Bir masal bir rüya
Nostaljik bir sevda

Kahrolsun barış, kardeşlik, özgürlük
Yaşasın Dolar, Avro,her türlü kötülük
Sendika, kooperatif, örgütlülük
Kahrolsun her türlü angarya

Kahrolsun insanlık,
Hoşgörü, hümanizm!
Kahrolsun!
Emek, alın teri, kominizim!
Altta kalanın canı çıksın,
kahrolsun işçi köylü sosyalizm
Kahrolsun işçi köylü proleterya
Yaşasın küresel dünya

Yaşasın savaş, sömürü, militarizm!
Yokluk, yoksulluk, emperyalizm!
Yaşasın var oluşçuluk,
Yaşasın globalizim.
Hoş geldin Keyvenizm!
Yaşasın Amerika!

İnanmazsın Nazım,
Bilirim inanmazsın.
Çünkü sen bir sepitist;
Sen arlanmaz, uslanmaz,
Kronik bir komünistsin!

İşçi diyorsun
Köylü diyorsun
Eşitlik kardeşlik
Hak diyorsun
Sevgi
Aşk diyorsun
İlle de halk diyorsun
Sen nasıl adamsın
Vallahide billahi de sen
Ya hastasın, ya da safsın,

Hastasın Nazım hastasın
Sen her şeyi tersyüz etmekte ustasın
Bre kâfir bire rezil Nazım
Senin şiirlerini okumamak
Kitaplarını yakmak
Kemiklerini söküp
Köpek maması yapmak lazım

Vazgeç gayrı vazgeç,
Fakir edebiyatı yapmaktan.
Aşk yap,
Fala bak, dans et.
TV seyret,
hayal et.
Vazgeç saçını başını yolmaktan
Bıktı usandı bu millet

Bilirim
Sen arlanmaz
Sen uslanmaz
Sen pısmaz
Sen yine de susmazsın

Senin nene gerek be adam
Ezilsin yok olsun zelil olsun
Tutan tuttuğunu sıksın
Sürüm sürüm sürünsün,
Rezil, rüsva, sefil olsun.
Altta kalanın canı çıksın.

Bire Ayşo, bire Haso, bire Cahit!
Seni gidi şalvarlı köylü!
Seni gidi şeytanın dölü!
Seni gidi köylü kurnazı
Seni gidi ülkenin
gözü kursağı doymazı

Sen kimsin ulan, it oğlu it!
Gözünü toprak doyursun!
Ananı al da git!

Ya karışma seyret
Ya şahit ol
Ya da öl şehit

Bak yolunu gözlüyor ahir et!
Ya türbanlı bir bohça ol
Ya da sakallı bir koca ol
Tespihini çek, haline şükret!
Bu dünya nimetleri bana ait!

Beter ol Nazım, beter ol beter!
Söz milletin artık yeter!

İnanmazsın Nazım
Bilirim inanmazsın
Çünkü sen arlanmaz
Çünkü sen uslanmaz
Kronik bir komünistsin


Şimdi de diyeceksin ki
Bu mu senin kamuoyun
Oğlum biraz yazın okuyun
Okuduğunuzu anlayın
Geleni gideni görün
Söyleneni duyun
Cahil dediğin bir sürü
Bir uslu koyun
Sürüde ne gezer öngörü
Ancak senin gibisini yaratır
S****** çocukları
Tv kültürü
Sen işine bak hadi yürü

Beter ol Nazım
beter ol beter!
Söz milletin
artık yeter!

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:17 PM

Biliyor musun Henüz Küçüğüm
Anneciğim
Babacığım
Biliyor musun
Ben bir çocuğum
Ya da
Henüz küçüğüm
Sev
Saçlarımı okşa
Yanaklarımdan öp
Dallarıma rüzgar
Köküme su ver
Beni hep eleştirme
Geliştir
Anlıyor musun
Ben bir çocuğum
Belki de henüz
Çok küçüğüm
Kırılırım sana
Darılırım
Yok olurum sonra
Biliyor musun

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:18 PM

Biliyor musun Sen Nesin
Sen var ya sen
Biliyor musun nesin
Tüm ümitlerin
Tükendiği anda

Hani
Öyle garip
Öyle naçar
Kalmışken
Yapayalnız
Tek başına
‘’Ben geldim! ’ diyensin

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:18 PM

Bir Atımlık Saçması Kalanlara Nasihatimdir
Altmışında azanlara,
Bir atımlık saçması kalanlara.
Nasihatimdir,
Evinden yozanlara,
Yuvasını bozanlara,
Götü gakanlara.
Sıkın dişinizi,
Ne kaldı şunun şurasında.

Belki beş yıl,
Varsayalım ki yanıldım;
Sen de ekle beş yıl daha.
Dünyanın götüne
Kazık çakacak değilsin ya.

Belli ki
Unutmuşsun değerleri,
Okuduğun kitapları.
Nasıl olsa
Umudun kalmamış
Kızıl elmaya,
Umudun tükenmiş
Devrimden yana.
Gerçi sende zaten yoktu ya

siz yine de
Sıkın dişinizi
Demedi demeyin
Kepaze olursunuz
kalbiniz dayanmazda
Kaç yılınız kaldı şunun şurasında
dünyanın götüne
Kazık çakacak değilsiniz ya

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:18 PM

Bir Gün Gelecek
Ey, bakışı
Gökkuşağı boyalım.
Ey, gülüşü
Kır çiçeği oyalım
Ey, uykusu
Kır çiçeği rüyalım
Umuduna,
Ay vurmuş
Yayla *******ince gülenim

Düşlerimin en güzeline denk gelenim

Ey perakende,
Gecekondu sevdalarda ölenim.

Daha dün
Yüreğimizde kurşun
Devrilmiş selviler gibi yattığımız.

Her gün
Yarınlar gülsün diye,
Canımızı ölümlere attığımız.

Can suyuna
Kanımızı kattığımız bu çiçek;

Biliriz ki,
Bir gün gelecek,
Filizlenip, dal dal büyüyecek.

İşte o zaman bu dünya,
İşte o zaman bu sevda
On dördünde ay gibi gülecek.

Ve o zaman;
Perakende,
Ezberletilmiş olmayan;
Amasız,
Çıkarsız,
Hesapsız kitapsız;
Sevgilerle sevip, sevilecek insan.
Söyle
Bu değil mi insana layık olan?

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:19 PM

Bir Selam Ver
Solmadan bağının gülü
Kopmadan sazının teli
Sevidir barışın dili
Bükülmeden bir selam ver

Bir selam ver dağa taşa
Gökyüzünde uçan kuşa
Bir selam da şu gülüşe
Dökülmeden bir selam ver

Ölüm gölgedir yanında
Olgun alıçtır dalında
Sıyrılmış kılıç kınında
Çekilmeden bir selam ver

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:19 PM

Bir Sevdaya Düşmeye Gör
Bir sevdaya düşmeye gör
Görünmeyen gizi kalır
O ateşte pişmeye gör
Küllense de közü kalır

Açan bir çiçeğin rengi
Tanıdık bir seste belki
Gül dikeni batmış gibi
Yüreğinde sızı kalır

Unuttum sanırsın ama
Ansızın girer rüyana
Rüyan tuz basar yarana
İyi olsa da izi kalır
M. NAZİK 2005 Mersin

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:19 PM

Bir Şey Kaldı mı Sende
Her şey
İlk gün ki gibi bende
Her şey yerli yerinde
Ya sen
Ne yaptın onca zaman
Bir şey kaldı mı sende.

Bak alıştım ben
Bilirim
Sevda yarasını dağlamasını da
Sessiz sessiz ağlamasını da
Hadi usul usul anlat
Ne oldu ne bitti yüreğinde
Sıkılma söyle
Durabildin mi sözünde
Yine yüreğin titrer mi her gördüğünde

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:19 PM

Biz Bu Hale Nasıl Geldik
Nasıl yazgı nasıl kader
Bendin yıkan sele döndük
Gelen budar giden budar
Hazan vurmuş güle döndük

Eloğluna çul olmuşuz
Kapısında kul olmuşuz
Yanmışız biz kül olmuşuz
Sonu gelmez yola döndük

Emeği çar çur etmişiz
Yoksulluğu yar etmişiz
El âlemden ar etmişiz
Evimizde ele döndük

Unuttuk hakkın sözünü
Boyadık halkın gözünü
Kirletip aşkın özünü
Sanki deli bala döndük

Başımızda türlü bela
Katar katar olmuş çile
Nasıl geldik biz bu hale
Rezil rüsva dile döndük

Sevdamız dönmüş gezgine
Sözün uymuyor ezgine
Nefsin gelmiyor dizgine
Geçmeyen bir pula döndük

Geleni görmez gözümüz
Ses vermez oldu sazımız
Öze geçmiyor sözümüz
Çiçek açmaz güle döndük

Küstü Hoca’nın gülüşü
Mevlana’nın gel deyişi
Şeyh Bedreddin’in ölüşü
Ot bitmeyen çöle döndük

Pir Sultan Abdallar sustu
Karac(a) oğlan Yunus küstü
Sazım çalmaz telin kesti
Kurumuş bir göle döndük

Yediveren bir gül idik
Birbirimize kul idik
Tayfun idik yel idik
Biz bu hale nasıl geldik

Sultan idik kula döndük
Evimizde ele döndük
Ot bitmeyen çöle döndük
Biz bu hale nasıl geldik


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:55 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.