![]() |
Abdullah Gültekin
Ağlama Bebek
Bir zamanlar bizde bebektik bebek Senin gibi duramaz ağlardık elbet Bir gün gelir sende büyüyeceksin Koca fani dünyada acılar çekeceksin Ağlama bebek neyin var senin Yoksa hayallerini mi aldılar senin Ağlama bebek sen ne istersin Yoksa geleceğini mi çaldılar senin Gecenin bir vaktinde haykırıyorsun Anamı mamamı niye bağırıyorsun Gece gündüz fark etmiyor hep ağlıyorsun Üç kuruşluk uykumuz var içine ediyorsun Ağlama bebek neyin var senin Yoksa hayallerini mi aldılar senin Ağlama bebek sen ne istersin Yoksa geleceğini mi çaldılar senin |
Al yanına
Yapma gülüm yapma bana Hançer vurma şu yarama Düştüm senin ocağına Gel,de beni al yanına Kaderim baştan yazayım Senide ona katayım Sensiz bu canı satayım Gel de beni al yanına Güneş doğuyor batıyor Bu günler sensiz geçmiyor Gönlüm kimseyi sevmiyor Gel de beni al yanına Güle kıymet veren belki dikendir Ortaya canını koyan elbet sevendir Güneşsiz bir bahar yaşanmıyorsa Benim gönlümün baharı gözlerindedir Abdullah Gültekin |
Allah’ım
Allah’ım içimdeki sıkıntıyı Kalbimi yakan sızıyı Gözlerimdeki perdeyi Kafamdaki fırtınayı Lütfünle at bir kenara Derdimi sana dökerim Yardımı senden isterim Karanlık dünya içinde Beni bana bırakma rabbim Kuru toprağı ıslak yaparsın Kuruyan dala can katarsın Mazlumun hep yanındasın Çıkar beni buhrandan ver aydınlığa Abdullah Gültekin |
Ana
Her seher vaktinde açılan çiçek Gece karanlıkta parlayan yıldız Gönülden gönül’e konan kelebek Issız denizlerde sandalsın anam. O pamuk ellerin nasırlar tutmuş Ceylan gözlerinin ferimi sönmüş? Bütün zorluklara göğsünü germiş Dağlar kadar güçlü dimdiksin anam. Ağaç dalında filizlenen çiçek Toz duman içinde bir kar tanesi Çatlayan toprağa can veren yağmur Kaybolan umuda ümitsin anam. Uykusuz ******* bitmedi daha Zifiri karanlık şahidim benim Akrep yelkovanı kovalamıyor Ninnilerin yoksa yatılmaz anam. Şeker vardı ak sütünde bal vardı Sevgi vardı sözlerinde can vardı Nur yüzün, bakarak uyuya kaldım Cihana ışıksın, güneşsin anam. Kim bilir kaç gece uykusuz kaldın Bıkmadın baş ucumda sabahladın Kendini unutup hep bana yandın Hakkını ödemek mümkün mü anam? Umudum o ki beni af edersin! Vardır bende kusur sen kusursuzsun Eline bulaşan tandır külünü Yaptığın ekmeği öpeyim anam. Abdullah Gültekin |
Anla Ama
KAF dağın ardındaki yaşadığın soğuğu Güneş altında kavrulana anlatamasın Kederli gündelik defteri tutulmalı Suya bırakılmalı acıları İsa gibi Süzülür gider alan çıkar elbet Mazilere güvendik külfetli acılarla Kuşun kanadında süzülen rüzgar gibi Kış değil insanın içini üşüten Ne yakıcı güneşlerde donmuştur insan Sevgisi yarıda bırakılmış yar gibi Görmezden gel ne olur düşen yapraklarımı Mizansen mi gerçek mi gördüm rüyalarını Yaşanır mı ölümde ihanet kadar acı Gönlüme giren sevda bir o kadar yakıcı Yağmura hasret kalmış toprak gibi Abdullah Gültekin |
Aşıksın
İçin yanıyorsa kor ateş gibi Varsa yüreğinde kanayan yara Gülleri koparmaya elin değmiyorsa Hekim gerekmez sen aşıksın arkadaş Sakın alma gururunu ayaklar altına Karanlıkta yürüyüp te güvenme sen şansına Kalan ömrünü adamışsan sevdana Hekim gerekmez sen aşıksın arkadaş Ümit beslediklerin derya olup taşacak İçindeki sevdan belki dağlar yıkacak Damarındaki kan oluk oluk akacak Hekim gerekmez sen aşıksın arkadaş Aşka burun kıvırma sakın O çöl ortasındaki rüzgara benzer Ümitlerin kaybolup tükendiği an Hekim gerekmez sen aşıksın arkadaş Önümde iki ışık var biri beyaz biri sarı Biri insanın yolunu aydınlatıyor Diğeri içini ferahlatıyor Ne yazık ki ikisi de bana uzak kalıyor Abdullah Gültekin |
Aşk masumu
Sevgi dediğin rüya aşka inanma Can adayacakmış boş söze kanma Ne kadar ihanet aldatma varsa Sevgi katarak aşkla yoğrulmuş Düşerken gökten süzülen kar beyazdır Yere düşünce bak siyaha bürünür İlk tattığın anda aşkta beyazdır Yaşadığın anda karalar bağlar Ciğer parçalayan yürekler burkan İstediği anda cana can katan Ferhat’tı dağ delen mecnun’du çölde yatan Aşkın neresi masum söyleyin bana Abdullah Gültekin |
Bahar
bahar geldi güller yeşerdi BAHAR dallar üstünde kuşlar belirdi şu gönlümün baharı neden gelmedi her yere geldin de bana gelmedin BAHAR gözlerin bakışları baharla güzelleşti belki de biten aşklar baharla geri geldi kışlar geride kaldı umutluyum baharla sıcak bir yazın habercisidir BAHAR sen yanımda olunca bana her günüm BAHAR sen olmadıktan sonra bahar bana ne yazar bırakıp gittiğinden beri her tarafım kar istemem sensiz bahar gelmesin BAHAR Abdullah Gültekin |
Bekleyen
Gencin varı yoğu bir tek sevdası Önüne hep engel başlık parası Hayat kısa yollar uzuyor Tasalanma boşuna bekleyen bekler Kendini kaybetmiş hayatından korkmuyor Ama ödü kopuyor gülü solacak diye Ayakta tutan yürekteki sevgisi Sevgisini sulayan eminim sevgilisi Gün batımı battı dünyası gencin Ölüm kara çalı oluverdi güllere Geceledi sabahla mezarda öldü Bir sevda daha bitti fani dünyada Abdullah Gültekin |
Bir Güneş Doğmalı
Bir güneş doğmalı karanlığıma Gücüme güç katacak bir güneş Maziye bakıp ta seslenen Usulca sokulacak içimi ısıtacak Sevgiyle beslenen umut gibi Bir güneş doğmalı aşksız yüreğime Bahar getirecek karşılık verecek sevgime Yakmalı içimi kor ateş gibi Sıcaklığıyla beslenen gül gibi Abdullah Gültekin |
Biz
Taş yumuşamaz bilirdim Taş gibi kalbim eridi gitti Ter temiz ciğerine çekersin zehiri Güneşi beklersin *******de Çaresizliğin öfkesiyiz biz Ağacın toprağı meyvenin özüyüz Suya bırakılmış boş sandal gibiyiz Kavuşamayan sevgilerin sevdasıyız biz Bir bulut kayar gözlerinin önünden Her yer karanlığa bürünür Kaybettiklerin gelir düşlerine Yumulursun yavaş yavaş eğilirsin Abdullah Gültekin |
Boğuşmak
Varlığın acı veriyor Yokluğun ızdırap İçimde fırtınalar kopuyor Sana geliyor benliğim istemeden Dom dom kurşunu gibi saplandın kalbime Hiçbir hekim yanaşmadı deşmeye Bu kurşunla razıysam eğer ölmeye Tutar mısın elimden dalarsam rüyalara Ben bal arısı sende gül olsan Ben toprak olsam sende yağmur Her halükarda sana ihtiyaç duysam Bana da verir misin bir parçacık kendinden Abdullah Gültekin |
Boşa Gitti
Hasretinden eridim kurşun gibi Şu kalbimi bir türlü delmedin gitti Bütün uğraşım boşa gitti neyleyim Seni bana yazmayan kaderime küseyim Toprağı ezemedin beni ezdiğin kadar Şu yüreğimi aç kanayan yaramı gör Senin gönlünü çalan sor o insanoğluna Acaba ölümüne sever mi benim kadar Dalımdayken kuruttun açmayan güllerimi Bir damla suya hasret kalmış gül gibi Ciğerime döktüğün kezzabı ben taşırım Görmediğin sevgiyi sen nerden bileceksin Abdullah Gültekin |
Buhran
Sevda denizlerini sana bahşettim Aldım ömrümü yoluna feda ettim Güzel gözlüm güneş batmaya gelmiş Ay ışığında beraberce duralım Maviler durağında dalgaları bekledim Nice aşıklar geldi sevda sözü vermedim Saçların parmaklıktı gözlerimin önünde Azat etmesen beni kırarım zincirleri Sigaramın dumanı süzülürken öfkemden Sevgi bilmez ki can çıkmadan bedenden Benim için bir parça ayırmışsan sevginden Sal onu rüzgarlara getirsin şu aşığa Abdullah Gültekin |
Çile
Allah’ım çaresizim gece gündüz arayıştayım Bir umut ışığı bir aydınlık karanlıktayım Denizdeki parıltıdan alsan versen de gönlüme Dünya sarardı güneş batmakta ben sevgisizim Ruhum daraldı yollar uzadı tutmuyor dizim Dayanılmaz acı var dinmiyor sızım Baharda açmayan çiçekten umutsuzum Susuz kalmış kuruyan dere misali Özlem hasretine karıştığı an Kuş olup dağlara uçasım gelir Uzaklarda olmanı düşündüğüm an Yaralı yüreği yakasım gelir |
Dağlar
Dağlar başında karlar eksilmedi hiç sevdam Çok biliyormuş gibi dimdik karşımda durma Şimdi yarim uzakta sana geldi mi dağlar Yerinde dimdik duran hiç eğilmeyen DAĞLAR İçimde sıkıntı var bitmez oldu bu yollar Herkes sevdiğine yar benimki nerde DAĞLAR Gök yüzündeki kuşlar kanat çırparak uçar Benim çırpınışlarım fayda etmedi DAĞLAR Ferhat delmişse seni garezin ne ki bana Sevgi nedir bilseydin yarimi verir miydin Sevdiğimi almışsın taş etmek istiyorsun Aşk acısı çekseydin sende çökerdin DAĞLAR Aldın ya benden canımı cananımı Korktuğun varlık varsa bende karşında dağım Hiç olmamak üzere yıkılasın oy DAĞLAR Abdullah Gültekin |
Deli Gönül
Gönlüm rüzgara kapılmış bir kum tanesi Savrulur o yana bu yana Gülün üstünde bir damla Korkar güneşten düşmekten Denizde batan bir gemi Balıklara yuva olmuş Gönül kafesimdeki kuş Uçtu şimdi azad olmuş Aklını kaybetmiş delidir derler Gönül yarasını nerden bilirler Bülbül feryat eder gül için söyler Mahkum oldum gel kurtar beni Abdullah Gültekin |
Doğum Günün
Bu gün senin doğum günün Sensin benim dünüm yarınım Mumları yaktım uzasın ömrün Doğum günün kutlu olsu sevgilim Senin sevdiğin müzik çalıyor Yokluğun ömrümden ömür alıyor Pastan küflendi mumlar eridi Beklediğim kişi yine gelmedi İstemem ayağına bir diken batsın Ömrümü al senin ömrün uzasın Sen meleğim tek güvercinimsin Doğum günün kutlu olsun sevgilim Abdullah Gültekin |
Dost ve Zan
İçimde yara var laf anlatmayın Yeter artık bir daha aldatmayın Karşınızda taş değil bir insan durur Önümde bir kapı ver onu da kapatmayın Sıkıntılı bekleyişler bana kaldı hep Çok dost tanıdım hiç olmadı eş Dara düşmek yada çaresiz kalmak Bu girdaptayken dostu aramak Gül kokusu bile güzel gelmez ki sana Dostunun elinde diken olursa Bu anlattıklarım belki isyandır Dost sandıklarıma belki fermandır Yine ellerim boş yine yalnızım Hüzün dolu yanlarım kanatlar kırık Hayaller boş oldu anlamsız kaldı Yok edendir sevgimi dost sandıklarım Abdullah Gültekin |
Dostum
******* yalnız kalınca geçmiyor dostum Kuru ayaz ciğerlerimi çürüttü dostum Düşününce senle geçen günleri Ne acılar çektik beraber dostum Felek kurdu bütün tuzaklarını dostum Ne yaptı etti sonunda ayırdı bizi Eğer bu dünyada yaşam bize yasaksa Varsın beraber sürsünler marsa Özlem çaresizliğe benzemez dostum Toprağın ölüyü sıktığı gibi sıkar insanı Bir kurt gibi tek tek söker damarlarını Sonrada vampir gibi emer kanını Düşler kurarım gene kavuşur muyuz dostum İhtiyacım var sıcaklığına dostluğuna Şehir insanı senin vurduğun gibi vurmuyor Yiğitçe değil kalleşçe arkandan sıvışıyor Abdullah Gültekin |
Durular
Arzunun bedene düştüğü anda Rakip tanır mı ki fani dünyada Mavi hayat saklar derinliklerde Kim çözer bunu matematikte Nice evliyalar geçti dünyadan Vazgeçmedi mecnun derin sevdasından Ne bekler ki insan oğlu hayattan Kisralar bile pay alamadı mirastan Kayalar kadar sert oldu yürekler Leyla olmasa mecnunu kim bekler Bir gün gelir şirin Ferhat'lar biter Gözü doymayan insan Firaun'dan da beter Abdullah Gültekin |
Duy Rabbim
Ey içimde kıpırdayan umutlar duyun İki dağın arasına sıkışan karıncaya el atan Çaresizliğimle iki dağın arasına sıkıştım Ne olur duy beni duy beni rabbim Gönderdiğin acı elemler ilaçtır bana Yeter ki insan ellerinde bırakma Acımasız zalim düşüncesizdir onlar Ne olur duy beni duy beni rabbim Verdiğin acı tatlı isyan etmedim Bir tek isyanım varsa çekişen insanlara Güneş, ay,gece, gündüz gibi tut beni Ne olur duy beni duy beni rabbim Sabır istiyorum dünya zorluklarına Dayanacak güç ver yıkılmayayım burda Şeytanın şerrinden sığınıyorum sana Ne olur duy beni duy beni rabbim Abdullah Gültekin |
Ezilen Sevgi Değil
Engin denizlerde değil göz yaşlarında boğuldum Yüreğin burkuldu mu neler hissettin giderken Çocukça çırpınışlarım fayda etmiyor gönlüme Cehennemi yaşatmaya hakkın var mıydı dünyada Her sevgide bir ayrılık olması mı lazım sence Farkındaysan kader değil sen kattın beni bu derde İsyan etmemi istersen sana olan bu sevgime Rehin kaldım meyhanede isyankar oldum sayende Yaşanmaz oldu artık senin olduğun dünyada Taş üstünde taş bırakmam senin olduğun mekanda Sevgi tanımaz yüreğin olurda bir gün severse Tek dileğim Allah’ım dan sende girersin bu derde Abdullah Gültekin |
Garip
Duman dolmuş kahve köşelerinde Oturur bir garip düşlere dalmış Belli ki derdi vardır herkes habersiz Bakınır etrafa bir umut için Garibin soranı yok fani dünyada İçmediği sigaranın dumanını çekerken Uyumak ister amma uyutmaz sesler Bumu hayat der biz gariplere Yalnız bırakmış belki sevdası Dışarıda kuru ayaz su tutmuş camlar Kahveci derki niye geldin buraya Sormaz ki o garibe neyin var senin Abdullah Gültekin |
Geriver Bana
Balıkçı teknesi gibi yalnızım Kıyıya vuran dalgalar gibi Ben sende bulmadım suda ararım Ne olur geri ver bana sevgimi Deniz mavisi gözlerine vuruldum Güneşi kızkandıran saçlarına tutuldum Çaresiz kalmışım yalvarıyorum Ne olur geri ver bana sevgimi Kadehler üst üste boşalıp doldu Bu acı bu hasret beni kavurdu Sayende hayattan zevk almaz oldum Ne olur geri ver bana sevgimi Abdullah Gültekin |
Gitti
Bir gurur bir inat tutturmuş gidiyorsun Böyle hamle yok hesapta Neden bana mat diyorsun Bilmiyorum söyle bana kural neydi Çaresizlik içinde kıvranıp duruyorum Her sevdiğim yüz çevirdi sebebini bilmiyorum Güçsüz kalma dostsuz kalma Yoksa yaşanmaz dünyada Karanlık *******e beni sorun kaldırıma Bir son verin yaşantıma güneş doğsun mezarıma Bir gül dikin baş ucuma sevenlere hediyemdir Geçip gitti garip desinler yalnız Abdullah Gültekin |
Güle Değmesin
Yağsın yağmur yağsın İşlediğim günahlarıma Kar boran olsun dağılsın dünya Batsın bu devran gitsin içimdeki heyecan Yollar birbirine girsin Bırakıp giden varmasın sılaya Atın taşları güle değmesin Yeter artık yeter sıcaklığına Hiçbir şey aranmasın cihanda Şafaklar sökmüş bana ne yar Sen vardın ya yollar bana dar Artık bende oldum yollara düşman Abdullah Gültekin |
Güneydoğu
Güneydoğu,seni gözlerimde yaşadım Çimenlerinde koşarken,korkmadım düşmekten Küçükken umutlar beslerdim Güneydoğum derdim,memleketim derdim Ah ah yine söylettirdin bana Güneydoğu,gönlümün solan çiçeği Sevgiyi bulamadım,Hasreti sende yaşadım Attım kendimi belirsiz şehirlere Sabahları kalkarken pencereyi Açıp bakmadım,sen yoksun diye Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Dağlarında karları eksik etmedin Tependeki kara bulutları göndermedin *******i uykusuz kalırken beni görmedin Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Adın çıktı,namsaldın dört bir tarafa Her şeyi buldun ama,kendini bulamadın Kendini bulamadığın gibi bana da kaybettirdin Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Yeter artık uyan aç gözlerini mahmurluktan Kaldır başını yaşam ver etrafındakilere Güneş doğmasın,güney doğsun sensizliklere Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Göster sendeki cevherleri,Sal etrafına müjdele kendini Başın eğilmesin sende yaşananlar var diye Paklan at içindeki pislikleri Haykır dünyaya,ben varım diye İYLİKLE Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Buruk bir sevinç benim içimdeki Arının bal topladığı gibi ümit toplarım Bir kanadım kırık hasretlerde yanarım Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Sendeyken isyan ederdim yaşadığım hayata Şehirleri görünce seni arar oldum rüyalarımda Ne kadar kötü olsan da Suyunu taşıyorum damarımdaki kanda Bu hasreti taşıttırdın ya bana Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Şehirlerde yaşam güzel hayat tatlıdır Paran varsa her zaman sofran ballıdır Lakin güzel yerlerde yıldızlar kaydı Bilmem beni bu yerlere beni kim saldı Güneydoğu gönlümün solan çiçeği Abdullah Gültekin |
Hasret
Güneş yalnız lığı ısıtır mı sandın Gül bülbülü avutur mu sandın Çocukça hayallerimi seni görünce bıraktım Sen hayatın derinliklerinde Bense sevda denizinde Dağlar eğilir mi yere His etmesen de yazarım içimdeki deftere Acizane mahzun kalmış cihanda Bulutlar ağaçlar hepsi kıyamda Niceler geçti meşakkatli yollardan Bende göçerim elbet fani Abdullah Gültekin |
Havalı
Altında mercedes cip mini etekli Havasından geçilmez rüzgara benzer Anahtarı uzatır derki çek parka Her gördüğü insanı uşak zanneder Topuklu kundurası tak tak ediyor kuaför bırakmadı koca şehirde Görenler der sanki para basıyor O varken sırada çok kişi bekler Bilmez ki güzelliği bir gün gidecek Gece parlayan yıldız gibi sönecek Annende çok havalı bakardı En son gördüğüm bir mezarda yatardı Abdullah Gültekin |
Haykırış
Nedir seni engelleyen durduran Öfkene mi kızdın bana mı kızdın Gül bülbüle kızar mı söyle Bülbül olmasa gün anlamı ne Göçmen kuşlar döndü yuvalarına Kara kış bitti bak bahar geldi Şimdi desem ki baştan yeniden Yollar uzanmasın bitsin bu hasret Geç mi kaldık yoksa gül bahçesine Ne şafaklar söktü kara *******e Yüreğimde başladı fırtınalar Bülbülün tek dileği gülü kurumasın Abdullah Gültekin |
Hicran Eyle
Senin o masum duruşun Varya beni mahzun eder Kalb kalbe karşıdır derler Gelde beni hicran eyle Gönül telimden çaldılar Şu kalbimi ud sandılar Dertlerden derde saldılar Gelde beni hicran eyle Gülü bülbüle sorsalar Der onsuz gelmez baharlar Bitsin içimdeki kışlar Gelde beni hicran eyle Abdullah Gültekin |
İlham
Masam düzgün durmuyor kalemi kırar Yandaki küflü duvar vermiyor ilham Yüreğimdeki sesler dile gelmiyor Aklımla gönlüm anlaşamıyor Benimkisi volta atmaya benzer Canım sıkılınca yüreğim daralınca Alırım yanıma bir kağıt kalem Döke bildiğimi yazarım elbet Ağaç içtiği suyu dalına verir Rüzgar estiği an dayansın diye Bu gece ayaz titretir beni Eğer heves yoksa kır şu kalemi Abdullah Gültekin |
İsimsiz
Beyaz karlar altında isimsiz bir mezar Ne ağıt yakanı ne dua okuyanı Baş ucunda dikili yaprak dökmüş bir ağaç O kendine mi yansın dikilene mi yansın Kaç isimsiz mezar var kocaman mezarlarda Kim bilir ne umutlar beklemişsin hayattan Ne aşklar yaşamışsın ne acılar çekmişsin Her şeye evet deyip isimsiz mi kalmışsın Bir damla göz yaşı ister miydin kendine Kırmızı beyaz güller ekilsin mi bendine Senin sevdiğin varsa hatırlasın mı yine İsimsiz kalmayı sen mi seçtin kendine Abdullah Gültekin |
İstanbul
Taşın,toprağın altındı senin Uçsuz bucaksız denizlerin Kaç kişiyi yuttu; denizlerin,madenin Ne işim vardı,bilmem ki benim İstanbul… Vapurun, tramvayın, trenin Asya’yı Avrupa’ya bağlayan köPage Rankingülerin Çözülmez senin bu trafiğin Bu kadar insanı kaldıramaz,çökersin İstanbul… Güzel İstanbul’um olmuş kurtlar vadisi Medeniyetler beşiği,özgürlük abidesi Her tarafı bataklık budur Fatih Mehmet’im Bugün gidiyorum,döneceğim elbet geri Çulsuz bir garip değil,güçlüyken senin gibi İstanbul… Abdullah Gültekin |
İstanbul Kazan
Açılmayan gül’dü,Bizans’ın ellerinde Dört tarafı çevrilmiş,kafeslenmişçe sine Açtı 53’lerde kan kırmızı rengiyle Duyurdu tüm dünyaya ben,İstanbul’um diye Sığmam artık bendime,cihana haykırarak Kırdı duvarlarını,denizleri aşarak Dolduruldu boşluklar sanki; ayrı bir vatan Geliştikçe gelişti İstanbul oldu kazan Dediler ki ekmek yok,siz gidin İstanbul’a Masmavi denizleri,gök yüzünde dumanla Güneşi göremezsin Üsküdar’a varmadan Ömür yetiremezsin çünkü; İstanbul kazan Galata kulesiyle Hazerfan’a yaraşır Top kapı sarayıyla sultanlara yakışır Ucu görünmez surlar Çin seddiyle yarışır Doyurur tüm alemi çünkü; İstanbul kazan Destansı tarihinle taht kurdun gönüllerde Tanıttın Türkiye’yi dünya ülkelerine Barınamaz sende boş gezen,birde yatan Kim kepçe söyleyin çünkü; İstanbul kazan Abdullah Gültekin |
İsyan
Sensizlik kadar benlikte zor tek başıma Sabah gidip akşam dönmeyen yola Sordum damarımdaki akan boşluğa Yok,yok bir damla yağmur yağsın içime İlaç olur kanayan yüreğime Ah, ah bulut olup yağsan üstüme Gözlerime sordum geceyi hüzünle Karanlık ve uzun dedi sessizce Aklım isyan etti yeter Yeter dedi daha fazla düşünme Boşuna taşları üst üste koyarak Set yapamasın akan sonsuzluklara Abdullah Gültekin |
Kabus
Gecemdeydin yine ihanet kadar hain Ne ruhsuz bir o kadarda zalim Bir korku duvarı kabustu sanki Gözlerimi körledi şimşek gibiydi Bütün baharlarımı kışa çevirdin Ne gündüz ne gece rahat vermedin Dost musun düşman mısın düşünürümde Bari kabuslarını bana gösterme Aklını kaybetmiş deliler gibi Bir sağa bir sola koşarım her an Uzaktan bir ses çağırır beni Bu zamanki bütün sevgiler yalan Abdullah Gültekin |
Karışıktı
Biraz huzur ver bana rahatça uyuyayım Kafamdan çıkarıp,ta düşlerime alayım Eşkalini görmeden işkence çekiyorum Beni sana bağlayan nedir bilemiyorum *******im karışmış nahoş gündüzlerime Bir anlam verir misin acep şu sözlerime Bir nebze kül kadar vicdan olsaydı eğer Mecnunu atmazdınız ıssız çöllere elbet Yaren bir ben kalmışım gökteki yıldızlara Tek başına kalıpta dalmayan rüyalara Gözlerimde uzaksın beynimde bir canavar Hayalimde parlaksın düşlerimde gardiyan O kadar uzak gözlerin var ki sonsuza götürür beni Anlatamam karışık düşünceler ki yokluğa götürür beni Affet düşlerindeydim belki sendeydim kızma Sorma bir boşluktayım izah edemiyorum Kendimi kaybetmişim nerde bilemiyorum Abdullah Gültekin |
Karma karışık
Of of bitti yine karanlık bir gün Çöktü üstüme yalnızlığım Masada duran tek sigara Ben ona bakarın,oda bana Uzanmaktan korkar gibiyim Yine kabuslar bitmeyen ******* Hüzün dolu bir günün sonunda Kaldım tek başıma,bom boş odada Dizeler avutmaz beni,boşuna İçim kıpır kıpır arayışlarda Gözlerim yanıyor uykusuzluktan Ne olurdu hayal değil,gerçekte olsan Abdullah Gültekin |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:20 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.