![]() |
Nuray Yıldırım
A r ı y o r k e n
Gözlerimle karşılaştım bu sabah aynada, henüz suyun ıslaklığı üzerindeydi. Bir başka geldi bakışları bana, sanki yabancı bir insandı karşımdaki. Sonra bir avuç su daha yüzüme çarptım şiddetle, bu yabancılık geçer diye. Yine olmadı bu ben olamazdım. Nasıl da derinlerden yabancı bir bakış atıyordu o sırları yer, yer dökülmüş aynaya. Çekip bu yana mı alsam dedim, o yabancı yüzdeki gözleri. Olmuyordu işte, böyle bir yetenek henüz düşlerden, gerçek sanılan şu soğuk dünyaya gelmemişti. Ayrıldım yansıyan yabancı benden, aynanın önünden. Soğuk bir gün başlamıştı ve bu diyarlarda hiç yaşamamış gibi yabancıydım. Pencereyi açtım, bir parça temiz havayı ciğerlerime çekmek için. Garipti, sabah bile yabancılaşmış, sanki hareketsiz bir doğayla karşımdaydı. Yapraklar kıpırdamıyor, o minik ürkek serçeler ses çıkarmıyordu. Sabahın tatlılığı da yok olmuştu, oysa dün sabah içime öyle çok çekmiştim ki şu pencerenin önünde sabahın mahmurluğunda benim sandığım ciğerlerime. Şimdi ne olmuştu da böyle her şey yer değiştirmişti. Yoksa… Evet yoksa aynadaki o yabancı gözler… Hiç olmaz dediğim bir düşü bakışları ile gerçek mi yapmıştı. Dün benim olan, aynanın diğer tarafına, Aynadaki ise bu dünyaya mı gelivermişti. Nuray Yıldırım |
Affetme...
Aklının bir köşesine Yaz demiştin, Önemli olduğunu düşündüğün anları, Ama ben yine unuttum Doğrusu mâhcubiyetimden Arayamıyorum bile seni. Oysa aramamak için hiçbir neden yokken! Düşüncesizliğimden işte, Anla… Unuttum anne Senin beklediğini bildiğimden de Daha bir gevşedim, Çantada keklik sanıp, Unuttum seni anne… Söz vermiştim Bekledin, zamanı sorgulamadan Perdeyi ne çok çekiştirdin, Şu ön balkondaki sokağın karşısındaki durağı gören Ama beklendiğimi, Unuttum anne Düşüncesizliğime say da diyemeyeceğim Onu daha önce kullanmıştım, Hani tansiyonun yükselip bir hafta boyu Hastanede yattığın zamanlarda… Sana şu an telefon açmaya Yüzüm yok! Üretecek bahanem de, Sadece unuttum Beni özleyeceğini, Düşündüğünü de biliyorum ya, Buna güvendim. Ve seni yine Unuttum anne Sesime su kadar İhtiyacın varken, Düşüncesizlik ettim Şimdi azarla, kötü söz söyle, Öyle mahzun ve kırık bir sesle Hoş geldin kızım deme, Deme lütfen… Kabul de ediyorum kabahatlerimi Bir daha yapmayacağım diye Yeminler etsem bile… Yüzsüzlüğe vurup kendimi, Geldim, önündeyim yine.. Her ikimiz de biliyoruz ki, İlk gülücüğün ve öpüşün ile Tekrar bu plak yeniden çalacak, Ve ben düşüncesizlik edip Seni yine unutacağım… Bencilleşmiş yaşamlarımız içinde İnsanlığımızın yıprandığının, Hiç farkına varmıyoruz, Ya da bilip de bilmiyor edasındayız… Oysa sen, öğütlerinde büyüklere saygı küçüklere sevgi göster demiştin… Büyüklerin de bir süre sonra çocuklaşıp sevgi istediğini Unutmuşum anne Beni ne olursun affetme! Söv, söyle, bağır, çağır Sarılıp da tüm tatlılığın ile Affetme Ne olur anne.. Seni ben, Affetmiyorum; Bağışlayıcı olduğun için, Hatalarımı yok kabul ettiğin için, İyi adına ne varsa hep bana Kötülüğüme rağmen Sunduğun için, Sendeki Beni Ben Affetmiyorum ANNE… Nuray Yıldırım Nuray Yıldırım |
Aklım
Duruyor aklım bilmem ki hangi köşede Kuytularda Beklemesinin amacı ne Kaçışları, yokoluşları Belki de yeniden varoluşları için tüm bu sessizlik Nuray Yıldırım |
Alışacaksın
Zamanla alışacaksın diyenlere K a n m a y ı n Siz siz olun y a n ı l m a y ı n Gün olur da Bir köşede u n u t u l u r s a n ı z Sesiniz çıktığı kadar Avaz avaz b a ğ ı r m a y ı n Nasılsa fark e d i l e m e z s i n i z Nuray67 Nuray Yıldırım |
Anneme...
Yeniden dünyaya gelseydim, Yine annem olmanı isterdim… Şu çocuk yüreğimde yankılanan sesle… Yokluğunda yarım kaldığımı bilmelisin, Biliyorsun ki bir yarım sende … Büyümek, gerçekten içi zehirli bir sarmaşık… Uzayıp gökyüzüne tüm çekiciliği ile nam salan… Özlüyorum bu günlerde, bazen de öyle bir nefret sarıyor ki tutamıyorum kendimi Parçalıyorum sözcükleri kanatarak ve hançerleyerek, Çevremdekilere, sevenlerime hissettirerek… Tüm kaprisim biliyorsun ki sana Ve senin onulmaz yokluğuna… Bırakmamalıydın beni, Sende tutsak kalsaydı varlığım, ruhum… Şimdi serseriyim… Varım da diyemem yokum da… An içinde yaşayan o rengarenk kelebekler gibi Ölümü kucaklıyorum her gece… Her sabah tırtılın kozasını delip, Muhteşem bir kelebeğe yeniden dönüşünde var oluyorum… Ne fayda ki hiç biri benim gerçeğim değil.. Tek gerçek varlığında varlığımı dünyaya getiren sensin… Yabancı bir adreste, Uzağında… Sessiz çığlıklarımda adresimsin… Gece meşalemsin, ateşine ateşimi katan, Rüzgarları engelliyorum… Setler kuruyorum dört bir yanına… Bu çabama rağmen mum oluyorsun, Uzağına veremiyorsun enerjini… Düşüncelerimde galaksilerin en parlak yıldızı sensin, Güneş sönük bir gezegen… Gün ışıyıp düş sona erince, Soğuk sevimsiz sözcüklerin kıskandığı o özel sözcüksün… Seni çok özledim anne… Fısıldıyorum, Güneydoğunun rüzgar hakimine, Keşişlemesine… Bana saçlarından bir tel getirsin diye… Eşarbından sen fark etmeden çalınıyor, rüzgara veriliyor Bilmiyorsun… Gece kızıllığı çöktüğünde şehrime… Kırlaşmış bir tel saç saçlarımda… Senden habersin gelen bir tel saç… Gerçeğin oluyor bende o an için… Saçlarıma katıyorum… Kokun yayılıyor, gülümsüyorum, Gözlerimse, çok ötelerde arıyor sararmış tarihleri… Işık yoğunlaşıyor zaman kadranında… Minik pembe ellerim geri benim oluyor ve minicik bir kız görüntüsündeki bende… Sarıyorum bedenimi bedenine… Sancım düşüyor yüreğine, hissediyor musun? Büyüdükçe körleşiyor duygular, Bencillik sarıyor dört bir yanımızı… Bana öğrettiğin doğrular ve yapmamam gerekenler, Şimdilerde depremler görmüş, Tepe takla olmuş durumda… Kimliğimse hata yapmaktan, Nefreti beslemekten hoşlanan, Bir ruhun içinde sıkışmış, Minik bir kız çocuğu çığlığında… Nuray Yıldırım |
Ara
Beni benden sonrasına sorma Beni benden öncesinde ara Satır satır değil harf harf te Beni ara Noktaların arasında kalan boşlukta. Nuray67 Nuray Yıldırım |
Aşk
Nedir aşk? bizi düşlere iten, açken tok tutan üşürken ısıtan ağlatırken güldüren aşk tezat duyguların çarpışma meydanı mıdır? büyülü bir bakış mı? dokunuşun yaydığı ürperti mi? aşk söylenecek çok sözü olan söylemesini bilen görmesini bilen bilip de hissedenlerin tanıştığıdır O aşk sözde dilde özde bilinmezde.... aşk bu çözemezsin nasıl sana hükmettiğini bilemezsin bir gün büyüsünde sende kalırsın kaldığında hissedeceksin sözcüklerin sendeki melodisini... nuray67 Nuray Yıldırım |
Aşkın Tanımı
Dünya aşk üzerine kurulmuş Adem’in aşkı Havva da son bulmuş Ardından milyonlarca aşk olmuş Biri bitmiş kalpte biri oluşmuş Kulmuş seven de sevilen de Kalbi yerden yere vurup Göklere çıkaran da Bu son diyip hep yenisini bulan da Şimdi evreni sarar aşk bulut bulut Sen sonsuz aşkı unut Hiç olur mu dünya üzerinde Senden öncesi yoktu diyen Ve seni uğurlayıp giden Sevgiliydim diyen. Nuray Yıldırım |
Aymazlık
Aymazlık Altımız üstümüz yalan Biz insan olan İnsanım diye geçinen Şu Acizler topluluğudur Seslendiğim Kıyamet mi kopacak? Zaten kopmuş! Farkına varmadın mı? Aymazlığınla Olup bitenin Bak ta gör! Aç geziyor Şu yaşlı beden Ürkek bakışlarını Acemice saklayansa Henüz genç kabul edilen Reşit olmayanları da hiç sormayın Onlar istatistiklerde Fire sayılmakta zaten Nuray Yıldırım |
B o ş l u k l a r
dolduramaz isen b o ş l u k l a r ı n ı simsiyah kareler olacaktır y ü r e ğ i n ve düşüncelerin k a r a n l ı ğ ı n e f e n d i s i silgi bulup silmelisin t e r e d d ü t l e r i yer verme i h t i m a l l e r e şıklara ve çengi zilleri şakırdayan a p t a l c a s ö z l e re i n a t e t kötünün kötüsü b i l i n s e d e g ü n e ş doğurmuşsa d ü ş ü n c e l e r i n e u m u t l a r ı bir bebek doğdu pembe p o p o l u... a ç d u d a k l ı ağıdını anaç m e m e d e s u s t u r a c a k v a r o l u ş t ü r k ü s ü n ü.... Nuray Yıldırım |
B u l u t
Apak bir bulut o l s a m Kötülüklere y a ğ s a m Donsam b u z o l s a m İçimde h a p s e t s e m A k ı t m a s a m Güneş çıktığında e r i s e m Buhar o l s a m Eser kalmasa k ö t ü l ü k l e r d e n Dünyayı cennete d ö n ü ş t ü r s e m İnsanları m e l e k l e ş t i r s e m Kötü ne yerde ne g ö k t e Hiçbir yerde hiçbir z a m a n d a V a r o l m a s a Ve bu düşten hiç u y a n m a s a m Nuray Yıldırım |
Bahar Karmaşası
Baharı anlatsam aklın bir karış havada anlamasan Konuşsam karşımdaymışçasına sense aklın bir karış havada anlamasan Vazgeçsem anlatmaktan baharı bana hissettirdiği derin yalnızlığı tutunmak için aradığım dost gülüşü bu sefer de ben aklım bir karış havada anlamasam Nuray Yıldırım |
Bebek
Canımın içi içime sinen kokusu masum en derin bakışlım cilve yapan tatlı yanım Bebeğim Nuray Yıldırım |
Ben
korkuyorum ben, korkumu bile bile yine korkuyorum... kimden sorusuna bile korkarak verdiğim yanıt, ben... en büyük dostum ben, en tehlikeli düşmanım ben, ah bir çözebilsem şu kilidi... yapacağımı bilirim ben... Nuray Yıldırım |
Bırak Gitsin
Bırak gitsin Azat et Sıcak basmamış ve İnsanlar uyanmamışken Çok ötelerde bir yerlere Adresini asla vermeden Hatta toparlanmadan Soluksuz kaçışlarda Unutmak için Unutulmak için Ezberden silinen adreslerde Dönmemek üzere Gönderilmişken Gün olur geri döner Gerisin geriye eski ilk adrese Hatta fiyakalı bir takım elbise Parlak rugan derili bir çift ayakkabıyla Eski azminden geriye hırs dolu bir çift gözle Tanıştırmak için gözlerindeki hayrete gelmişse Sense halen çıkaramamış isen ifadelerini Şu karşındaki yabancının duruşundaki cesareti Bir sabah toprak ıslakken Ardına bile bakmadan git dediğin Soluksuz aşkı gözlerinde şimdi Hüzünle içerken Ve halen kim olduğunu bilmeden İçindeki acının katranlaşmış hüznünde Hafızanı güncellemeye çalışırken Acırsın inatla inkar ettiklerine Sana kavuşan yabancı bir yüreğe Bakarkenki şu acıdan ezik kalbine Boş yere geçen onca zamanı İçen acımasız yaşam sürecine Nuray Yıldırım |
Bizi Biz Yaptın
Seni marş yaptık Besteledik dile doladık can yaptık Sen ki bizi biz yaptın Yalan yanlış kötü ne varsa Uğramıyorsa şimdi bizim sokağa. Söylemiştin paylaşmak bilgi denizidir Sizlerin rehberliğinde bizlerin gözünde Çoğaldıkça evreni sarıyor Ve bu deniz işte böyle doluyor Nuray Yıldırım |
Boşlamışım
Hırçın saçlarım yüzümde tel tel savuruyor kendini umursamıyorum gözlerim bulutlandı acıtmıyor akan damlalar yanaklarımdan süzülürken boşlamışım zamanın bana yansıyan dilimini uçarcasına geçiyor iken senelerin film şeritleri bir bir tanıdıklar selam durmuş el sallıyor bana bense vagonların birinde sonsuz yolculuğa hazırlanırken bir bahar gününde... Nuray Yıldırım |
Buram Buram
Gece cinsellik koktu burnuma buram buram şöyle en kalitelisinden açılmış şarap yanında sevgi sözcüklerinden tepeleme bir masa doyur isteklerini arzularını yasakları ez geç acıma toprak doyurmadan önce bedenini... Nuray Yıldırım |
Buruk Kalmak
Tut ellerimden Hiç tereddütsüz Sorma Sorgularken dahi bakma Sadece güven Apansız Dokunuşlarıma Bilir misin Saçlarımın yumuşaklığında Hissettiğin şu aşk sarhoşluğundaki yüreğimin heyecanlarını Hele ki En dokunulası Hissettiğin Bana dair benimle geçen Zamanlarda Gözlerimin içini yakar Hallerini Düşüncelerinin en Mahrem yerlerinde Apansız bir Yolculukta Kaybetme beni Hatta kenetle mümkünse Temsilin olan güzel İnsan kimliğine Unutmak değil Unutulmak böylesi Acıyken Acıtıyorken Yüreklerimizi Şu arife günlerinde Nuray Yıldırım |
Can Geldi
Can geldi bedene bir çift martı kanadında Sustu tüm evren çıt yok Ağlamaya başladı avaz avaz Ağlama bebek seni seviyor tüm bu gelecek Dokunsan sineme ateş var Senden geçen hücrelerime pıt pıt Sarhoşum gözüm görmez ne sağı ne solu Bir sen varsın bir senden sonrası Nuray Yıldırım |
Can Olmak
Aklıma geldiğinde adın Can olur akar yüreğime Nedenini bilemez Can gibi can olmayanlar Canı çıksın dışında bu kelimeye uzak duranlar Huyunu beğenmeyip de canı çıksın diye beddua edenler Varsın onlar canı et kemik sansınlar Oysa can olabilmek İmkansızlık ötesi imkansızlık. Nuray Yıldırım |
Coşmak
Boş bir kağıt sunsam size duygularınızı yazın diye sonra oturup okusam nehirlerden göllere denizlere ulaşsam deseniz ki daha çok yazacak var kalem yoruldu düşünceler mola tanımaz kendine bekle yeni bir beyaz kağıt sun bize hazır coşmuşken sizi bulmuşken Nuray Yıldırım |
Çığlık
Görünmez bir yaradır çığlık Boğazda sancıdır Ruhundaki derin acıdır Dokuz boğumda çığlık Boğazda yaradır İçinden kanar, kanatır Doğum yapmış kadının Haykırışındaki acı feryattır Çığ gibi düşer bedene Güneşin gölgesinin düştüğünde Toprağa yansıdığı gibi Nuray Yıldırım |
Deneyin
En zor olan en kolay yapılandır bilir misiniz? bir kalbi kırın bakayım ne de kolay değil mi yapılması, peki onarmaya çalışın şimdi... bakın ne zor değil mi? en kolayı tercih edin şimdi bir gülücük atın sebepsiz bir kuşa, bir ağaca hatta şu geçen külüstür dolmuşa... ne zor değil mi? zorlanıyor dudaklarınız inatlaşıyor sizinle.... ama yılmayın zamanla o da gülümsemesini öğrenecektir................. yaşama... Nuray Yıldırım |
Dilimin Ucunda
Dilimin ucunda Ama tadı Tanımsız Adı mı O da Belirsiz Diyorlar ki Özelmiş Desteklenmeliymiş Bir armağan ile Bir söyleyiş ile… Ya Düşünüyorum da Yerimiz mi dar ne? Yoksa yüreğimiz mi? Bak bize anımsatıyorlar Şimdi ne Roma dönemindeki Yasak konulmuş! Ne askerleri savaştan alıkoyacak Kadınları kalmış Var bir acayiplik bunda Kanımca Zannımca Aşk bunun Kıyısında köşesinde… Yada Tatsız Tuzsuz Bir Şekilde Anımsanır Bedeli de Peşin Alınır olmuş… Gelin V a z g e ç i n Aşkı A ş k i ç i n Hissettiğiniz i ç i n İstediğiniz i ç i n Bildiğiniz g i b i S ü r ü k l e y i n Düşüncelerinizde Ve Yüreğinizde bir yerlerde… Nuray Yıldırım |
Doğum Günü Dedikleri
Doğmuşum dediler bir kasım gününde Bilmem ki nasıl sevindiler ya çok gülümsediler ya epey ağladılar gizli gizli sevinçten Babam belki büyük annem konu komşuyu tatlıya boğdu sevincini yedi mahalleye duyurdu. Bugün doğmuşum yılları saymayın kasım soğuğunda annemin koynunda. Minik bedenimi korumuş yıllar yılı hiç yargılamadan Ne haytalığımı ne sorumsuz gecen yıllarımı ne kırdığım anlardaki tavırlarımı Yaşam seni acıtacak o güzel yüzlü biblolar seni yerden yere vuracak Olgunluk adına diyip gizliden ağlayacaksın Sonra salonlara çıkıp umursamaz gözükürken fersiz güleceksin Sen kaya kadar sağlam değil sen narin bir çiçek bedenindeki yavrum İyi ki doğdun annen baban tüm sevdiklerin gülümsüyor tüm içtenliği ile sana. Sen yinede bağışla seni anlamakta zorlananları sen anlat sendeki seni Tanıyınca tüm pişmanlıklar dile gelecek bir bir. Ve içten sıcak halin yayılacak bir kasım gününe. Mumları üfleme yansın bitene dek Sen de düşün geçen tatlı acı yılları İyi ki geldim dediğin ne çok çıkacak Sev sevil yaşamın gerçeği bu Kederi askıya en köşeye poşetle Ölüm soğukluğundaki düşünceleri Mazgallara akıt gitsin. Sen kasımı çevir en içten haline. nuray67 Nuray Yıldırım |
Dört İşlem
Matematikten ikmale kalıp Basit bir soruyu çözemedim Sordu bana dört işlemi Yaşam dedim! Ezberden Başla dedi hışımla Yenilginin acısıyla Önce bir sen bir yaşam Topla eder sen Çıkar eder sen Böl eder sen Çarp eder yaşam… İşte basit bir cevap İkmale kalmama sebep Ne demeliydim ki? Sorduğunda Doğmak yaşamak anlamak ve Unutulmamak. İşte sorunun sendeki cevap anahtarı. Nuray67 Nuray Yıldırım |
Duyduk Duymadık Demeyin
Acıya inat mutluluk var bende Sıcak sıcak fırından yeni çıkmış ekmek İster misin depremin soğuk acımasızlığını yaşayan İzmirlim Ya sen kömür alacak parası olmayıp Buz gibi soğuk havaya inat sürüklenen beden Sen üzüm gözlü güzel şefkat ölmedi daha üzülme Tatlım gel buraya diyen maskeli insancık sen de unutma Bir gün senin yakınına da diyecek senin kadar kansız biri Duyduk duymadık demeyin Acıya inat mutluluk satıyorum Sudan ucuz gel vatandaş gel Bir çadır vereceğim yamaları bitsin de geçmiş 99 depreminden Sütler toz halinde raf ömrü geçmiş yinede sıcak bir bardak su getirsene Soğuktan kaskatı kesilmeden içelim şöyle karşılıklı duman duman Duyun beni acıyı pazarlayanlar neredesiniz Hangi salonda haftanın şıklarına adaysınız Ey millet sahur davulcusu niyetine Duyun beni acı satmıyorum Mutluluk var bende ziyadesiyle Aldıkça çoğalan büyüsüyle Annemin ördüğü hırka da henüz çok yeni Biraz büyük ama boşver giy gitsin Nasılsa sallanıyor yeryüzü ninnileri de bizden EEE eee uyusunda büyüsün acılarım Acı acıyı değil artı eksiyi çeker kutup başlarında Acı bir varmış bir yok olmuş puf diye Güneş kadar güzel bir kız olmuş Yakmış sevdasıyla yürekleri Çoğalmış mutluluğu yeryüzünde Bu haykırış bitmez müsaade etmez insan olan Sen de duy beni ey acıyı gözümüze dilimize düşürenler Bilin ki yürekte hissedilmedikçe burun sızlamaz Sen de aniden yakalanırsın kim bilir senin de acın devasa olur Ama başa gelmeden sen acıyı yaşatma Hakkımız yok ömrünü acılarla geçiren bu insanlara Mutlu olmak varken paylaşamadığımız niye Sonuçta hepsi yeryüzünde oysa bizim işimiz gökyüzünde Duyguları verin atmosfere burnumuza çekelim büyüsünün sarhoşluğunda İnsan olmanın onurunda Mutluluk var bende ziyadesiyle Duyduk duymadık demeyin Yardımlaşma özünde dilinde en çok da şu güzel yüreğinde Olanlara SİZLERE selam olsun. Nuray Yıldırım |
Duygu Seli
Yağma yağmur böylesine hızlı Acelen olmasın seni özlüyor iken Şu duygu selindeki insan yüreklerimiz Korkmasam şehri su basacak diye Setler kurardım önüne Betondan zeminlere Yüksek duvarlarla çepeçevre Söyleyeceklerimi akıtsam Göz pınarlarımdan avuçlarına Karışsa yağmur sularına Bulansan acımdan kederimden Sense arıtsan tüm saflığınla Yağma yağmur böylesine hızlı Acelen olmasın seni özlüyor iken Şu duygu selindeki insan yüreklerimiz. Nuray Yıldırım |
Düşünceler
Düşünceler Tırmalıyor Sonuç Diye Bağırıyor Bense Tepkisizce Bakınıyorum Sağa Sola Nuray Yıldırım |
Düşünemiyorum
donakaldım düşünceler diyarında düşünemiyorum düşünmek istediklerimi... ne düşündüğümü de bilmiyorum ya... inatlaşan kulaklarım sa... bir bir süzerek buyur ediyor içeriye teklifsizce gelen düşünceleri... bense düşünceler balosunda bir yabancı... Nuray Yıldırım |
Eh Beş Dakika Daha İzin
Haydi hüzün kanatlarımdan düş artık, bak uçmak da gelmiyor içimden zorlanmayayım mevsimler değişirken ve göç hazırlığındayken ben. Şimdi alınmışsındır kesin, hele o dudak bükmelerin var mı alimallah öldürür insanı, peki peki sana bir beş dakika daha izin sıkı tutun mecalim tükenirken kazaya gitmeyesin adresini bile bilmediğin sokak aralarına düşmeden. Geldik sayılır bak bizim o meşhur çim saha şu kenardaki de köhne eğrelti teneke baraka. Şimdi kana kana suda içmek istersin bilirim, kurumuş damağına yutkunduğun sözcüklerinin arasına damla damla. Takıl bari şu titrek bacaklarıma kanatlarımdan da düş artık bak geldik suyu cılız akan dere kenarına. İçtin mi suyunu keyfini de sürdün mü sefam olsun dediğin kanatlarıma tutunduğun zamanlara. Şimdi terk etmek düşüyor bize bu mahalleden havalar soğumuş ayaz keskin öterken kulaklarımızda. Belki gelirim, bilirsiniz gittiğim yılın ertesi hep bir daha dönmeyeceğim dediğim mahalleye. Siz yinede kiraya vermeyin şu köşede caminin solundaki trafoyu sapı samanı da dökmeyin möbleli niyetine Seneye inşallah yine misafiriniz olacağım elbette üç günden ziyade. Nuray Yıldırım |
Eksiliyorum
Yine mevsim hüzün yine derin boşluklar Demir soğukluğundaki tenha ******* Sevda büyük bir yalan etrafında dönen An be an. Söylenenleri de saymıyorum Onlar en acı darbeler Ruhum neredesin neden karşı koymazsın Seni işgal etmişken yüklü yüklü katarlar İçinde bir sen yoksun bir yüzün Sesin gelir yoksullaşan düşüncelerimden. Kayıt dışı tarifelerden. Eksiliyorum An be an dünyadan Negatife dönüşen gölge bedenimden. Nuray Yıldırım |
Engel
Neden engel koyarsınız ayaklarımın dibine Bilmez misiniz aceleci olduğumu adımlarımı çarçabuk attığımı ve tökezlemem an meselesi Elinizden geliyorsa bırakın ısrarcı engelleri kaldırın mertçe şu kısacık trajikomik yaşamdan tutun şimdi bir ucundan yaşama devam etmek adına Nuray Yıldırım |
Ey Şiir
Bakıyoruz dudaklarına ne söyleyecek diye manasız kelimeler bile can buluyorsa ruhumuzu derinden sarsıyorsa şiir tadı bu olmalı diyoruz beden ruh birbirinden uzaklaşmışcasına sarsıp bir anda bizi mekandan uçuruyorsa şiir ey şiir sen nelere kadirsin diyesim geliyor Nuray Yıldırım |
Farkımız Yok
gördüğümüz dokunduğumuz toprak soluduğumuz hissettiğimiz hava sıcağında mayıştığımız güneş romantizmi özleştirdiğimiz mehtap mekanlar dört yönde kuzey güney doğu batı insanlar beyaz siyah sarı toprak iklimlerinde hava mevsimlerinde zemin suyun korkutan çekiciliğinde var mı farkımız dil söyler harflerin farklı dizilişinde ifade kendini gösterir hep beden dilinde gülümser, ağlar, düşünür sonunda sımsıkı sarar anne şefkatinde. Nuray Yıldırım |
G i d e r i m
Giderim hiç ardıma bakmadan aşkları acıları dostları b ı r a k a r a k giderim ardıma baka baka ve gözyaşımı iz olarak b ı r a k a r a k... Nuray Yıldırım |
G ö z l e r
Gözlerindir seni u y a n ı k t u t a n hatta hayatı hafızana k a z ı y a n oysa gün gelir b u l a n ı k l a ş ı r saklanır çoğu z a m a n bir cam a r k a s ı n a kimi inkar edip l e n s e s ı ğ ı n ı r oysa her şey çoktan k a y ı t t a d ı r sen uyu i s t e r s e n yada yum g ö z l e r i n i inkar e d i l m e y e c e k e d i l e m i y e c e k belki de tek g e r ç e k t i r Gözlerinde y a ş a d ı k l a r ı n Nuray Yıldırım |
G ö z y a ş l a r ı m
Yasak bana gözyaşı terk ederken, kupkuru bırakırken hiç acımadan giderken de böyle kurumuş bir ağaç gövdesiydi duruşum. Gözyaşı yasak bana! gelmeyeceğine kanaat getirdi yüreğim o da silip attı narkozladı, düşüncelerimden. Suyu çok severim korkarım da çokça. su perisi rolümü kaptırmamışımdır suyla cebelleştiğim düşlerimde… Başka bir varlık olmam gerekseydi tercihim korkularımın adresi sudan yana olurdu, suya mahsus kalırdım. solungaçlarım ve özgürlüğü arayan düşlerim olurdu…. Çok nankör şu gözyaşı. Çok iyi bakıyordum, oysa ki gözlerime! Aynalara bile namahrem kılmıştım, İzlemiyordum çok beğendiğim filmleri ve bakmıyordum gerisin geriye dönüp kayıplarıma. Yinede beni sebepsiz katılaştırıp vedasız gittiğinde, gözyaşlarım… Nuray Yıldırım |
Gel
gel demleyelim aşkı bu gece sen sofrayı hazırlarken ben aşkı ne sabahı özleyelim ne bizi sevenleri bencilce sadece birbirimizi isteyelim aşk demini alınca soğutmadan içelim doymak bilmez duygularımıza bir ön ödeme gibi sunalım aşkın koynunda erirken sen ve ben biz olmuşken Nuray Yıldırım |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:43 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.