![]() |
Ömer Bedrettin UŞAKLI
Aşkımın Kini
O çoşkun gençliğimi bütün yoluma verdim, Git, kanlı gözlerimde ateşlenmesin derdim.. İçimde şimdi sana bir fırtına var kinden, Hicran zamanlarında mesuttum şimdikinden... Şimdi harap gönlüme ne gelen var, ne giden, Şimdi öksüz ruhumda eser yok hiç sevgiden, Gönlüm bahtımdan ölgün, ben gönlümden ölgünüm, Yakıyor, zehirliyor beni her geçen günüm.. Ruhum serinleyecek, hiç kalmayacak tasam, O zalim yüreğini bir kere parçalasam! .. |
BATAKLIK GÜNEŞLERİ
Kuyrukları düğümlü atlarımız çamurda Kamışlarla çizilmiş bir aynada gölgemiz... Gözlerimiz akşamdan süzülen ince nurda; Karşımızda nehirle kucaklaşmış bir deniz Kamışlarla çizilmiş bir aynada gölgemiz! Bu uzun bir ova ki karlı dağlardan ıssız; Suların üstündeki her sazlık birer ada Bacakları çırçıplak sıtmalı bir köylü kız Bu bataklık içinde güneşle bir arada! Bacakları çırçıplak, sıtmalı bir köylü kız! Bu nurdan ve çamurdan ovayı bırakarak Sürdük atlarımızı kızıl denize doğru! Hâlâ orda gözyaşı çamurlara akarak İzimizden fışkıran sulara dalan yolcu; Bataklıkta güneşle birlikte kalan yolcu! |
BURSA`DA AKŞAM
Bu gün de sonbahardan süzülüp doğdu akşam Dağların yere indi koyu serin gölgesi. Uludağ etekleri al ipekten bu akşam Düştü yeşil ovaya kubbelerin gölgesi. Ufuklarda bu akşam ne sis var, ne bulut var Selvilerin içinde bir alev Emir Sultan. İçten dualar gibi geçiyor sanki rüzgar Bir ilahi adaya benzeyen Yıldırım`dan. Orada ince yollar gölgeleniyor işte Karşıdan renk içinde solgun ay görünüyor. Güneşin son nurundan bir damlacık içmiş de Şu karşıki kulübe bir saray görünüyor. Gözlerine vurunca kubbelerin gölgesi Öz cenneti gönlümle seyr ettim ben bu akşam. Göklerde ne bir nefes, ne de bir kanat sesi Uludağ etekleri al ipekten bu akşam... |
BİR HANÇER İSTİYORUM
Portakallar altında geçmiyor bu yıl güzüm Gönlüm uzak bir köyün gelecek baharında. Aylar var ki, ey tanrım, görünmez oldu yüzüm Dört atlı yaylıların süslü aynalarında. Dağlar önümde boy boy, güneş gözümde tel tel At üstünde söylenen şiirler kadar güzel Türküler yakılacak ölümler istiyorum. Bayburt`un kalesinden sakatlar geçmez elbet Çoruh`un sularından hastalar içmez elbet Yiğitçe saplanacak bir hançer istiyorum. |
Deniz Hasreti
Gözümde bir damla su deniz olup taşıyor Çöllerde kalmış gibi yanıyor, yanıyorum Bütün gemicilerin ruhu bende yaşıyor Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum Nasıl yaşayacağım ey deniz senden uzak Yanıp sönüyor gözlerimde fenerin Uyuyor mu limanda her gece sallanarak Altından çivilerle çakılmış gemilerin? Sevmiyorum suyunda yıkanmamış rüzgarı Dalgaların gözümde tütüyor mavi, yeşil... İçimi güldürmüyor sensiz ay ışıkları Ufkunda yükselmeyen güneşler güneş değil Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden Dağlardan, ormanlardan sana akacak mıyım? Ey deniz, şöyle bir gün sana bakacak mıyım Elma bahçelerinden, fındık bahçelerinden? |
Deniz Sarhoşları
Köpükten omuzları birbirine dayanmış Yüksek, mağrur başları akşam rengiyle yanmış Sahile koşuyorlar bak deniz sarhoşları! .. Bazen yırtık yelkenli bir sandala çarparak Bazen ufkun kıpkızıl şarabına taparak Gitgide coşuyorlar bak deniz sarhoşları! .. Rüzgarların ıslığı en yakın yoldaşları Yıllarca dövünerek içi yenmiş taşları Bir anda parçalayıp doyacak bu sarhoşlar! .. Çılgın gönüllerinde aşkın en büyük kini Yosunlu kayaların o yeşil gözlerini Deli aşıklar gibi oyacak bu sarhoşlar! .. |
Efenin Bayramı
Eğilmez başın gibi Gökler bulutlu efem.. Dağlar yoldaşın gibi, Sana ne mutlu efem! Oyna, yansın cepkenin, Yansın güneşten tenin, Gün senin, şenlik senin, Bayramın kutlu efem! . |
Efenin Müjdesi
Çoban yıldızı gibi Gönlüme kaydın Ayşe! Bir peri kızı gibi Saçını yaydın Ayşe! Şanımız, ünümüz var, Çok sevinç günümüz var Yarın düğünümüz var: Gözlerin aydın Ayşe... |
Engin Şarkısı
İşte yapayalnızız Güzelim, altım tacım. Bırakta sandalımız Engine yelken açsın; Ben senden utangacım Sen benden utangaçsın.. Meleğim, can kaynağım, Engine...ah, engine! Korkup ta bakmadığım Gözlerinin rengine Enginde bakacağım! . Kıskanç, hain bakışlar; Hasutlar görmesin de, Nefesim nefesinde, Ne olur görsün bizi; Seyretsin ikimizi, Perişan sesli rüzgar, Yorgun kanatlı eşler... Benden yangın akşamlar, Sanden solgun güneşler... Utangaç aşıklara Çok tenha bir yer ister; Bu sahiller bize dar, Bize aşkımız kadar Derin enginler ister! .. Meleğim can kaynağım; Engine...ah, engine! .. Enginde bakacağım Gözlerinin rengine! .. |
Kim Bilir?
Güneşle beraber söndüğüm akşam, Ağlayacak hangi rüzgâr, kim bilir? Mermer bir heykele döndüğüm akşam, Baş ucumda kimler yanar, kim bilir? Her yanında yanık bülbüller öten Bahçelerden bir gün sessiz geçerken Tabutumu yeşil dallar içinden Seyredecek hangi bahar, kim bilir? `Nerde bizi candan seven o yolcu? ` `Niçin türküleri aksetmez oldu?` Diyerek ruhuma çam kokusunu Yollayacak hangi dağlar, kim bilir? O yıl güllerimi kimler derecek? Bağımda üzümler nasıl erecek? Bana en son yudum suyu verecek Hangi pınar, hangi pınar, kim bilir? |
Sarıkız Mermerleri
Afrodit, aşk tahtını kurmuş yüksek başında, Yakubun rüyasından sanki iz var taşında... Şahikanda yaşamış efsane dünyaları, Senden birer parçaymış kainatın dağları... Yalçın tepelerinde kartal saklı yuvalar, Eteğinde Aşil`den ses veren Truvalar; Binbir çiçek açarken ormanlarında yer yer, Saçlarını tararmış körfezinde periler... Bahar, meşalelerle sende alkışlanırmış, Yapraklar solarken de başında ağlanırmış... Venüs, şen sahilinde yatarmış kumsallara, Her taşın bir taç gibi sunulmuş krallara... İlyad`ı çamlarının dibinde yazmış Homer, Lesbos`tan akşamları seyretmiş seni Bodler... Barbaros, göklerinde tanımış ülkelerini, Yeşil ormanlarında yapmış gemilerini... Sarıkız`ın derdiyle çatlamış kayaların, Sarıkız`ı anarak esiyormuş rüzgarın... Taşında ve suyunda ağlıyor onun sesi, Zümrüt tepelerinde türkmenlerin kabesi... Mağrur güzelliklerin ruhunda ve tenimde, Senin yüksek başından dileğim var benim de... Bir şey istemiyorum, ne çiçek, ne de çemen... Ne dağ çileklerinden, ne beyaz çam balından, Ne gemiler yapılan o kızıl çam dalından... Ne ceylan, ne de ince türkmen dilberlerinden... Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden... Ne üstüne destanlar, sevdalar yazmak için; Ne şekilsiz derdime bir şekil kazmak için... Fıskiyeli havuzlar, heykeller kurmuyorum; Mermerinden saraylar yapıp oturmuyorum; Bir şelale parçası, bir kevser ister gibi, Onu çürütmeyecek bir cevher ister gibi; Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden... Ne ceylan, ne de ince türkmen dilberlerinden; Sarıkız`ın gözyaşı damlamış bir yerinden Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden... Toprağına gömdüğüm bir dağ sümbülü için, Eteğine koyduğum bir küçük ölü için... |
sensiz
Sensiz geçen günleri istemiyorum artık Kalbimde yeni bir nesil istiyorum özlemsiz Huzura kavuşmak istiyorum artık Deliler gibi sevmek istiyorum özlemsiz Aşkı seninle tatmak istiyorum Apansız acılar içinde sevmek istiyorum Ayrılık denen illetin bitmesini istiyorum Yüreğimde senin yerin var başkasını istemiyorum Kaybetmeden yenilmeyi öğrenmeliyim Sevmeden yaşamayı bilmeliyim Rüyamda bile sen görmeliyim Bu diyardan seninle beraber gitmeliyim Geceyi bin yıldıza bölerdim sensiz Uykularımı kendime haram ederdim sevgisiz Dünyaya yemin ederdim ağlamamak için özlemsiz Seversiniz ama yaşamayı bilemessiniz. |
Sevgiliye
Yolunda gençliğim sönse de, yine İçimde kız senin aşkın var, yeter. Baygınlık çöksün de kirpiklerine O kumral saçlarla beni sar yeter. Varlığın düşerken en şakrak çağa Dolaştım bakıştan,nurdan bir ağa; Beni öldürmeğe ve yaşatmağa O baygın gölgeli bakışlar yeter.. Karşında hasretle gelsem dize de Anlatsam şu gönül ne felekzede. Bahar yollarında ikimize de Manekşe türbeli bir mezar yeter... |
Sevgiliye Üç Sual
İnerken çiçekli bir uçuruma Gönül yoldaşından ayrılır mısın? Çıpklak kollarına hasret boynuma Bir çılgın neşeyle sarılır mısın? ... Gece bahçelerde kalma her zaman, Şen güneş yüzüne doğmadan uyan. Bir sabah rüyanı tamamlamadan Uykundan uyarsam darılır mısın? .. |
Son Dilek
Aşıkım, dağlara kurulu tahtım, Çobanlar bağrımı dağlarda geçer, Günümü yıl eden şu kara bahtım, Engin gurbetlerden çağlarda geçer Hasretle doldurur geçtiğim yeri, Vahşi kuş sesleri, yaban gülleri Bazen Akpınar`a giden bir peri, İnce yollarımı bağlarda geçer Örtse gözlerimi sonsuz bir diyar Mezarım kalsa dağlara yadigar, Gönlümü çiğneyip geçen nazlı yar, Belki mezarımdan ağlar da geçer. |
SON ŞEHİR
Anneme Duvarda canlı ışıklar bir hayal Bu yaldızından alevler taşan resim. Ölümle gölgeli bir düştür, ihtimal Bakıp bakıp bana mahzunlaşan resim. Bu ince çerçeveden başlıyor düşüm Gözümde canlanıyor mavi bir liman. Bu rengi, bilmiyorum, nerde görmüşüm? Deniz parıltılı, dağlar duman duman... Düşünce yollara köy köy, konak konak Nasıl arardık o aydın şehirleri. Derinleşen uçurumlardan korkarak Nasıl geçerdik o azgın nehirleri... Nasıl arardık o aydın şehirleri. Önümüzde şarkın o kar yüklü damları Ve işte buzdan ışıklarla bir şafak! Beyaz ufuklara karşıydı camları Benim kızaktır o billur yokuşta bak! Ve işte buzdan ışıklarla bir şafak! Bir ince kız gibi omuzumda mavzerim "Çakırcalım" diye başlardı türküler... Birer ateşti o çapraz fişeklerim Güneş batınca yavaşlardı türküler "Çakırcalım" diye başlardı türküler... Uzaklaşırken at üstünde bahçeden Düşerdi omuzuma nurdan bakışların. Limon çiçekleri dallarda ürperen... Alevlenirdi gururdan bakışların Düşerdi omuzuma nurdan bakışların... Bu son şehirde kapanmıştı gözlerin: Sütun sütundu uzaktan şelaleler. Deniz güzel... *******, çeşmeler serin... Bahar sefasına dalmıştı bahçeler Sütun sütundu uzaktan şelaleler... |
Sılaya Giderken
-Babamın ölümü üzerine- `Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var.` Diye ağladığın gün gözümde yandı anne! Öksüz gönlümde yine bir dert uyandı anne! Teselli edemiyor beni ne gül ne bahar... Şu öksüzlük acısı derin.... Çok derin anne! En sonra çıktı söylediklerin anne! ... Bulutlar, kara kuşlar dolaşıyor başımda; Bilmiyorum, varlığım alevden bir gölge mi? Dumanlı bir hatıra titriyor göz yaşımda, Haykırıyor gönlüme engin denizler, dağlar: `Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var!` |
TAHTACI GÜZELLERİ
Güneşi baltaların Ucunda taşıyarak Burdan daha çok uzak Bir ormana gidiyor Tahtacı güzelleri... Yemyeşil ormanların Baştacı güzelleri... Kırmızı, al, yeşil, mor Fistanları rüzgarın Elinde birer bayrak Gür siyah saçlar, gümüş Paralarla karışık Omuzlara dökülmüş Çam kokusuyla dolu Taşkın göğüsler açık... Türkülerle gidiyor Tahtacı güzelleri... Kırmızı, al, yeşil, mor Fistanları rüzgarın Elinde birer bayrak. Semiz katırlarıyla Yapraklara basarak Ormanlardan ormana Türkülerle gidiyor Tahtacı güzelleri... Yemyeşil ormanların Baştacı güzelleri... |
UFUK HASRETİ
Sarp dağlardan örülmüş dört duvar içindeyim Nerdesiniz güneşler, nerdesiniz ovalar? Dağılmaz simsiyah bulutlar içindeyim Nerdesiniz güneşler, nerdesiniz ovalar! Yine duman kapladı zindanımda her yeri Çoruh`a savuruyor yaprakları sonbahar. Nerdesiniz ey sabah ve akşam güneşleri Nerdesiniz atımı koşturduğum ovalar? Duvarlara çarparak çırpınan bir kuş gibi Gözlerim uzak geniş bir ufku arıyor. Çoruh, dağlar içinde akamaz olmuş gibi Süzülerek geçtiği ovaları anıyor. Ufuk... Ufuk... Upuzun deniz olsun, göl olsun! Gözlerimi dikince kanarak indireyim Doğan, batan güneşleri içime sindireyim Ufuk... Ufuk.. İsterse alevden bir çöl olsun... Bir gün ufuk derdine gönlümü verip bir an Ufuk... diye dağları gözümle deleceğim... Bir gün ufuk! Diyerek bu çıplak kayalardan Bir siyah kartal gibi göğe yükseleceğim... |
Veda
Arı nasıl ayrılır, Altın rengi balından.. Gül nasıl koparılır Mor dikenli dalından? Bıraktın ellerimi, İşte bindiğim gemi Ayrıldı sandalından... Son bir defacık görün; Denizde güzel yüzün Batan bir güneş gibi Değil belki çok uzak Bir gün yine doğacak Bu şen güneş denize.. Ruhumuza işleyen O tatlı yedi günden Bir rüya kaldı bize.. Elveda ey sevgili! Salladığın mendili Bırak, rüzgar uçursun.. Güç olacak bu hasret, Bir mabut gibi emret! Bindiğim gemi dursun.. |
Yıldızların Altında
Benim gönlüm sarhoştur Yıldızların altında Sevişmek ah ne hoştur Yıldızların Altında Sular rüzgarı dinler Aşıklar hep serinler Çoban yolları inler Yıldızların altında Yanmam gönlüm yansa da Ecel beni ansa da Gözlerim kapansa da Yıldızların altında Mavi nurdan bir ırmak Gölgede bir salıncak Bir de ikimiz kalsak Yıldızların altında Ne keder ne yas olur Çakıllar elmas olur Bir kadeh bir tas olur Yıldızların altında Ettiğim ah değildir Bahtım siyah değildir Buse günah değildir Yıldızların altında |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:32 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.