www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Mahmut Nazik (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135485)

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

Mahmut Nazik
 
* - Ellere Gönül Verme Gözlerim Üstünde Ankara
Nasıl yazgı nasıl kader
Bendin yıkan sele döndük
Gelen budar giden budar
Hazan vurmuş güle döndük

Emeği çar çur etmişiz
Yoksulluğu yar etmişiz
El âlemden ar etmişiz
Evimizde ele döndük

Küstü Hoca’nın gülüşü
Mevlana’nın gel deyişi
Şeyh Bedreddin’in ölüşü
Ot bitmeyen çöle döndük

Çiçeklerken yüreğimi
Sevdanın yedi rengi
Kinden kandan
Kanayan yürekten
Katledilen kentlerden
Çalınan emekten
Faili meçhul cinayetlerden
Karanlıklardan beslenip
İçimize sağılan
Param parça kırılıp dağılan
Geceye ve gündüze
Sâri gibi yayılan
Adı konulmamış korkulara
Yüreğe yuva kurmuş korkuluklara
Teslim olmuş sokaklar

Sırtımızda taşıdık
Deve hörgücünce
Habis bir ur gibi
Bin ton acıyı ömrümüzce

Dört yanımızı kuşatmış yasaklar
Ve her yasak
Bir zalimin günahını
Mazlumun bir ahını saklar

Saray avazıyla havlayarak
Karanlıkta sırtlan dişi gibi
Gülümserken ihanet
Güle diken olmuş
Pusu atar yollarına
Kin ve gıybet
Gözaltında ana kucağı
Baba ocağı
Ayıp görülür yasaklanır
Bir öpücüğün sıcağı

Yarıda kalmış
Kitaplar satılır sahaflarda
Kimi yanık
Belli ki yangınlardan kurtulmuş kimi
Solmuş sararmış
Kıran artığı belli ki
Yarısı yırtık
Müebbede mahkûm kitaplardan
Her sayfasında kan
Zalimin mührünü
İşkencenin ve zulmün izini
Mazlumun gözyaşını taşıyan
Saçma sapan tutanaklardan öğrendik
Faili meçhul cinayetlerin katilini

İstemedik
Kan değsin ellerine sevdanın
İster miydik
Göğsünde yanardönerken
Yedi rengiyle evrenin
Kırılsın kanadı güvercinin
İster miydik
Dağlara düşsün sevdamız
Karabulutlar çöksün üstüne
Bahara durmuş
Güneşe uyanırken dünyamız
İster miydik
Adımız eşkıyaya
Adımız asiye
Adımız sakıncalıya çıksın
İster miydik
Sevdamız yüreğimizden alınsın
İster miydik
Düşlerimiz elimizden
Yavrumuz yuvamızdan çalınsın
İster miydik?
Hasada durmuşken tarlamız
Yansın da harmanımız
Eli koynunda kalınsın
İster miydik
Sevda türküleri yerine
Adımıza ağıtlar
Yâdımıza yakımlar yakılsın
İster miydik
Kanayan yüreğimizden
Parmak izimiz alınsın
Söyle bacım
Anam babam söyle
Buz gibi namluyu kucağında
Yavuklu yerine
Hangi yiğit yeğler
Söyle hele söyle
Bu ne iştir böyle

Kanar gülüşü dudaklarından
Bulanır gök mavisi gözleri
Çiğdemler öper yanaklarından
Bir kuş dolanır semah semah
İsyan eder de genç ölümlere
Yaşanmamış sevdalara
Bir çığlık olur umutlar
Eyvah
Eyvah düşer göklere
Söyle
Anam bacım söyle
O yiğidin yârini kim eğler
Söyle hele söyle
Bu ne yazgıdır böyle

Gözyaşıyla sular
Çiğnenen çiçekleri bulutlar
Nakışlamak varken
Sevdanın yedi rengiyle

Gözyaşı ıslatsın istemedik
Güllere dönüşmüş yüzüyle güzel
Işığa düşmüş gözüyle aydın
Kundaktaki bebeği

Gülüşü güle
Bakışı ateşe
Gönlü güneşe benzerken
Ülkemin oğulları kızları
Biz mi çürüttük kozasında kelebeği

Dedik ki
Sevgililer
Basılmış fıstık içi
Harşlanmış
Fasulye tanesi gibi ayrılmasın

Avcılar vurmasın yuvada kekliği
Ana vurulup da yazıda
Yetim kalmasın yavru yuvada

Kalmasın sevdaları
Siyah beyaz resimlerde
Kazılmış ağaç gövdelerinde
Çürümesin çiçekler dallarında
Bahara karışsın
Gençlik gülüşleri fidanların

Dedik ki
Takılmasın umutları
Zümrüdü Anka’nın kanadına
Soğumasın öpücükler
Yârin yanağında
Hep sıcak kalsın
Kapanmasın Kapılar
Köprüler yıkılmasın
Hep açılı bir kucak kalsın

Dedik ki
Can vermesin canlar darağacında
Gülücükler solmasın dudağında

Yani sevgilim yani
Dedik ki
Ar etmesin fukaralıktan
Düşman karşısında
Şeytandan gayrı
Tüm yaratılmışların
Secde ettiği insan

Ülkem ki
Üşüse sonbahar
Sevinse bahar olur gözünde
Yeter ki bir tohum düşsün bağrına
Sevda semah durur gökyüzünde
Kızları
Salım salım salınan çınar
Oğulları bir deli rüzgâr olur
Bir adım at yeter ki
De ki bir ‘Merhaba! ’
Gözlerine sevdan düşer nehar olur

Her biri can verir yoluna
Kara sevdaya tutulur
Ya can
Ya da yar olur

Çaresizliğin
Naçarlığın
Yüreklerine lök gibi çöktüğü
Zulmün
Fukaralığın
Güz yaprakları gibi döktüğü
Oğulları ve kızlarıyla
Neden ve niçin kahrolur
Söyle anam babam söyle
Bu nasıl olur

Onlar ki
Duruşuyla destan yazar
Gözleri ak deniz mavisi
Gülüşleri Isparta’da gül tarlası
Saçları çukur ovada
Başağa durmuş buğday tarlası
Savrulur rüzgâr olur
Sevdası firari kalır yarınlara
Sevdası düşmüş dağlara
Adları yadigâr olur

Bir güzel ülke koymuşken
Hayallerinin orta yerine
Zehirli oklar saplanır
Düşlerinin can evine
Sevdaları bergüzar olur

Onlar ki
Dolaşık yolların uslusu
Sevdanın namuslusu
Onlar ki mazlumun,
Ezilmişin, yarım kalmışın
Çığlığı, sesiydiler

Onlar ki
Aç kalmışların nefsi
Esaretin kırılan kafesi
Düşenlerin son nefesiydiler

Onlar
Barışın
Kardeşliğin
Yarının
Yaşanılası düşüydüler

Onlar ki
Dünyanın gidişi
Baharın gelişi
Umudun gülüşüydüler

Yani bir tanem
Onlar kavuşum
Onlar devinim
Onlar eytişim
Onlar değişim
Onlar
Devrimin ateşiydiler

Her biri İsa
Her biri bir Musa kadar usta
Yarınlar güzel olsun diye
Sevdalar özgür olsun diye
Her biri bir havari olup
Işık taşıyıp karanlıklara
Yıldızladılar geceyi

Peki
Kırıp da kanadını
Kim attı kapımıza bu serçeyi
Kim boynunu bükük koydu
Kim soldurdu yüreklerde biten menekşeyi
Kim kararttı yüzümüzde
Papatya gibi açan neşeyi
Hangi kahpe geçirdi
Bileklerimize bu kelepçeyi

Oysa
Kesildikçe fışkıran köklerimizle
Kırıldıkça çoğalan üretkenliğimizle
Ay doğmuş gibi gülüşlerimizle
Ne kadar da sevdalıyız hayata
Dört güvercin yuvalanmış
Dört gözüne kalbimizin
Sevişiriz odamıza giren ışıkla

Şeytanın aklına gelmezken
Ayetlerle çerçeveleyip
Yalan ve ihanet tohumlarını
Satır aralarına serptiler
Bir ders gibi okutuldu
Okulda mabette ve sokakta
Burç verdi kin ve nefret
Diyorlar ki eğil
Dinden
İmandan çıkmamak elde değil

Alkışlayıp soysuzluğu
Mayınlandı yollarımız
Sağ göz düşman edildi sol göze
Onun için böyle şaşı ve
Hasım bakar gözlerimiz

Fesat fidanına
Can suyu oldu akan kanımız
Siğil gibi
Ur gibi uç verdi sevgisizlik
Onun için kan damlar kalemimiz
Kin eker dillerimiz

Hoyratlığın önünde
Diz çöktürüldü
Töre terbiye
Ar namus
Ve tarihimiz,
Sevgimiz
Ve milletimiz

Pazara çıkarılıp
Haraç mezat satıldı
Harami ellere düştü sevgi ve aşk
İpinden kemendinden kurtulup
Özgürlüğünü ilan etti gecenin hırsızları

Adı konulmamış korkulara teslim yüreğimiz
Onun için böyle düşmandır
Onun için böyle huysuzdur ellerimiz
Dost sesine hasretken
Neden ürperir yüreğimiz

Ama tadı kaçsa da hayatın
Gülleri solsa da sevdanın
Bir şiir asılı kalmış gibi
Gökkuşağının orta yerinde

Yalanlar çerçevelense de
Kutsal sözler içinde
Bir umut uç verir
Açacak elbet günün birinde

Düşün ki
Bu topraklarda sevmiş
Mevlana Hacı Bektaşi Veli
Ferhat ile Şirin Şeyh Bedrettin

Bu toprağın sevdasına yanıp
Hapislerinde yatmış Nazım
Şu yaylagüzellerine sevdalanmış
Türkü yakıp söylemiş Karacaoğlan
Bu topraklarda gülmüş Hoca Nasreddin

Bu toprağın oğlu Sinoplu Diyojen
Bu toprağın kızı Nene Hatun
Troya’lı Helen
Bu topraklarda ölmüş Pir Sultan

Taa Orta Asyalardayken biz
Adını güzelliğini duymuşuz
Vurulmuşuz gönül koymuşuz
Iraklardan gelip
Yapışıp emmişiz memesinden kana kana

Sevdasıyla mührünü vurmuşuz Alparslan
Mührünü vurmuş
Çıngı saçan atlarının nalıyla
Fatih, Yavuz, Kanuni bir nice sultan
Ve Anadolu demişiz adına

Daha dün
Dumanı üstünde henüz
Kuvvayi Milliye Çanakkale Sakarya
Devrimleriyle şaha kaldırmış
Gazi Mustafa Kemal Başkomutan
Bu topraklarda yazılmış bir nice destan

Hanıyla hamamıyla
Göğe uzanan minareleriyle
Mührünü vurmuş Koca Sinan

Masalı ve ninnisiyle
Eğin Türküsü
Ney üfleyen nefesiyle
Halay dönen
Horon tepen
Dadaşı efesiyle
Mührünü vurmuş bir nice insan



Oğlum kızım eşim yoldaşım
Bir tanem güzel kardeşim
Sevdalara kapama yüreğini
Öldürme içindeki keşişi
Yollara
Dağlara düşür yüreğindeki dervişi

Usul usul anlat
İnsan olmanın emek
İnsan olmanın nefsini erteleyebilmek
İnsan olmanın dünü bugünü yarını
Gideni geleni gelmekte olanı
Görmek olduğunu

Usul usul anlat
İnsan olmanın vermek
İnsanın olmanın alıç gibi dökülmek
İnsan olmanın
Hesapsız kitapsız sevmek olduğunu

Satılmışım
Sırtlanların önüne atılmışım
Utanırım ar ederim fukaralığıma
Vurgun yemişim öz dölümden
Yüreğimde koskoca bir yara

Bakma öyle sessiz
Bakma öyle susta kaldığıma
Bakma öyle ele elemete karşı
Kan kusup kızılcık şerbeti dediğime
Bakma öyle kuytularda
Bakma öyle *******i
Bakma öyle gizli gizli ağladığıma
Yüreğimde bir kara sevda
Yüreğim yanan bir çıra


Susta değil pustayım
Kara karanlıkta kara sacın üzerinde
Kara karıncayı görürken ben
Söz geçiremem
Cehalete
Kör yalana

İmrenirim ellere
Su geçmez boğazımdan
Tuz basma yüreğime
Yüreğim paramparça
Yüreğim kapkara

Ellere gönül verme
Gözlerim üstünde Ankara

Mahmut NAZİK 2006 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

1-Hangi Sevgi Öğretti Sevgiyi Sana Sen Aşk mı Diyorsun Evcilleşmiş Olana
Bize söylenen değil bu dünya
Daha özgür bir sevdaydı
Daha güzel bir dünya
Hani
Vaat edilen güya
Oysa
Dalında titremek
Tetikte beklemek düştü payına

Öyleyse
Vedalaş acıya hüzne
Vedalaş sana dikte edilene
Sözcükler yetmez aşka
Ve yer aç kendi hikayene

Hangi sevgi öğretti
Sevgiyi sana
Sen sevgi mi dedin
Yinelenen yalana
Aşk vahşidir güzelim
Sen
Aşk mı diyorsun
Evcilleşmiş olana

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

2-Seviyorsun Farkındayım
Ben bana benzerim
Sen sana
Öyle zorlayıp durma
Kırarsın
Dökersin
Tüketirsin
Yok edersin sonra

Acımız
Sancımız
Sevgimiz
Sevincimiz aynı
Bunca benzerlik
Yetmez mi insana

Hangi göz hangi göze
Hangi iz hangi ize
Kim kime söyle
Farklılık değil mi ki
Anlam katan bize
Anlasana

Sevmezsen
Anlarım
Ayrılırsan
Ağlarım
Koparıp da kırlardan
Saksılara koyma beni
Solarım


Bırak
Sen sen ol
Ben ben olayım

Öyle kalıplara
Kafeslere
Koyma ne olur
Sen sen-de- kal
Ben ben-de- kalayım

Öyle şekilden şekile girme
Olduğun gibi
Doğduğun gibi ol
Kurbanın olayım
Seviyorsun farkındayım

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

-Memo'nun Ve Memed'in Ağıdı AğladığıdırHERGÜN GÖRÜRSÜNÜZ ONLARI
HANİ
YANAKLARI KIZARIR YA KONUŞURKEN
HER GÜN GÖRÜRSÜNÜZ ONLARI
ÇARŞIDA PAZARDA
TARLADA TAPANDA
HARMANDA
TIRPANDA

ELİNDE SEFER TASI
İŞE GİDERKEN
SOKAK SÜPÜRÜRKEN
ÇALARKEN
ÇIRPARKEN
BELKİDE SOKAĞA TÜKÜRÜRKEN
YA DA BİRİLERİ ONLARIN
YÜZÜNE TÜKÜRÜRKEN
YA DA
BİR ÇALININ DİBİNDE
İBADAT EDERKEN


HANİ GÜLERKEN
BELKİ DE SAZ ÇALIP
TÜRKÜ SÖYLERKEN
ARADA BİRDE
DÜŞÜNÜRKEN GÖRÜRSÜNÜZ ONLARI

BELKİ MEMET
BOYU BİR KARIŞ BİR YİĞİT
UFAK TEFEK
HANİ TÜFEK KADAR

HELE ANASINA
YAVUKLUSUNA SORUN BİRDE
MEHMET AĞRI DAĞIDIR

FARZEDİN Kİ
OĞLUNUZ
YAVUKLUNUZ
YÂRİNİZ
YARENİNİZ
KARDEŞİNİZ

Hani perçemleri hani
Parça parça yarı yanı
Düşmanları doyurdumu
Memedimin akan kanı

VAZİYETİNDE GELDİ
BİR DÜŞÜNÜN ALAH AŞKINA
NE YAPAR NE EDERSİNİZ

İŞTE MEMO VE MEMET
O KURBANLIK KOYUNUN ADI
ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN İNADI
O ACININ TADI
HER HESAPLAŞADA
ARADA KALANI
KANAYANIDIR

MEMO DA MEMED DE
BU KÖR DÖĞÜŞÜN
BİR YANIDIR

MEMO OLMUŞ
MEMET OLMUŞ
DAVUT OLMUŞ
DEYVİT OLMUŞ
NE FARKEDER
HEPSİ DE
Dağlar dağlara dayanır
(Anam her sese uyanır)
Düş görüp anam uyanır
Akşam haber almış idi
Sabah oğulsuz uyanır
İNSAN EVLADIDIR
HER İKİSİDE
BİRİLERİNİN CANIDIR
CANANIDIR

HANİ ŞU HABERLERDE
HANİ BİRİNE GÖRE ŞEHİT
DİĞERİNE GÖRE…
İT OĞLU İT

ASLINDA HER İKİSİ DE
OLANIN BİTENİN
FARKINDADIR
İŞTE BU ONLARIN
AĞIDI
AĞLADIĞIDIR


ŞU YANINIZDAKİ
SAÇINI OKŞADIĞINIZ
UÇARI ÇUCUK
YA DA ŞU KUNDAKTAKİ BEBEK
YARININ MEMEDİ
VEYA MEMOSU
OLABİLR Mİ ACABA
NE DERSİNZ


ASKERDE ŞEHİT DÜŞEN
MEMEDİN AĞIDI
ANASININ AĞLADIĞIDIR

Sıra sıra gelir şehitler
Bir çare bulmaz zahitler
Adam deyip seçtiklerim
Bu mu verdiğiniz vaatler

Giderken davul döğerdi
Ana oğulu överdi
Dostları şöyle dursun
Düşmanını severdi

Memedimin bağrı yanık
Son nefeste yârin anık
Kara haber tez ulaşır
Kâğıdının ucu yanık

Alkanları yere akmış
Ölürken güneşe bakmış
Komutanın zamanı yok
Kâğıdının ucun(u) yakmış

Haber gelir çıfıt ile
Karşılanır ağıt ile
Anasına haber gelmiş
Ucu yanık kâğıt ile

Dağlar dağlara dayanır
(Anam her sese uyanır)
Düş görüp anam uyanır
Akşam haber almış idi
Sabah oğulsuz uyanır

Dediler geldi oğlunuz
Melekle doldu avlunuz
Sevdalısı ağıt yakar
Der böyle miydi gavlimiz

Ağıda gelin ağıda
Anası hayrın dağıda
Dağlara sığmayan yiğit
Nasıl sığar bir kâğıda

Esti de sam yeli esti
Tetiğe cin eli değdi
Böyle yazgı olur mu
Bize kimin dili değdi

Haber geldi anasına
Dokunamam yarasına
Yüz bin destan yazsam azdır
Kaşlarının karasına

Kan içinde kan içinde
Her yanları kan içinde
Memed gibisi varmola
Köyde onca can içinde

Kurşun oğlun yok mu senin
İşçilerin tok mu senin
Kan içerek doyuluyor
Din imanın yok mu senin

Yanası dağlar yanası
Nasıl dayansın anası
Böyle gelin görülmüş mü
Kanla yakılan kınası

Hani perçemleri hani
Parça parça yarı yanı
Düşmanları doyurdu mu
Memedimin akan kanı

Yavuklusu dama çıkar
Çıkıp da dağlara bakar
Ellere soğan acısı
Ateş düştüğ(ü) yeri yakar

Memmedin gözleri üzüm
Adına türküler düzün
Karanfil sandım yarasın
Hiç çiçek açar mı güzün

Düşman ataşı harlamış
Kurşun döşünde parlamış
Kardeşleri can derdinde
En az bir saat hırlamış

Ay buluta düştü mola
Kurt karnını deşti mola
Memedimin yarasına
Acep kurtlar düştü mola

Kem gözlerden sakınırken
Dokunmaya çekinirken
Nasıl yatar taş yastıkta
Yün döşeğe yakınırken

Dala baykuş konmuş şimdi
Umutlarım sönmüş şimdi
Işıl ışıldı gözleri
Bakışları donmuş şimdi

Kuşun gelip onu buldu
Can havliyle otlar yoldu
Anasının bir tek oğlu
Elleri koynunda kaldı

Ana kalkmaya erinir
Bu ne iş diye yerinir
Dağda taşta duvarlarda
Gözüne oğlu görünür

Dağlar dağlara dayanır
Gün doğar herkes uyanır
Bana derler sabret bacım
Buna yürek mi dayanır

Sebep olan sebep olan
Benim yürek kebap olan
Kapıcıkları kapansın
Bu acıya sebep olan

Ana çıkamıyom gardan
Medet yok gardaştan yardan
Tam meyveye duracakken
Sam yeli vurdu bahardan
Düğününü edecekken
Ölüsü geldi dağlardan

Saklamaz dağın meşesi
Dalına hazan düşesi
Bir Memet vurulma ilen
Biter mi köyün neşesi

Yağmur yağar sicim sicim
Gördüğümle azar acım
Ölenin öldüğü kaldı
Ölen senin benim necim

Efene gülüm efene
Gelin konmaz ki kefene
Yere göğe sığmaz idin
Nasılda sığmış kefene

Uyar mı bize uyar mı
Kan il karın doyar mı
Geride kaç yetim kaldı
Yoksul yoksula kıyar mı

Baldan tatlı baldan tatlı
Benim yavrum baldan tatlı
Seninki benimki yok ki
Herkesin oğlu kıymatlı

MEMO’NUN AĞIDIDIR

Tayyareler hırım hışım
Bir belaya bulaşmışım
Yer gök ateşten yanıyor
Ana belada bu başım
Yardıma gelmez gardaşım

Bir belaya bulaşmışım
Sevda değil bu bir hışım
Etim savruldu göklere
Yirmi değil daha yaşım

Dağlar dağlara yaslanır
Kuşlar eşine seslenir
Ocağı sönesi felek
Yârin mavzeri paslanır

Peş peşe gelir şehitler
Analar yakar ağıtlar
Yüreğim yanıyor aney
Hiç kar etmiyor öğütler

Kurşun yemiş de döşüne
Mor sinek konmuş yaşına
Şehit mi gazi mi söyle
İnsan kıymaz kardeşine

Kan içinde kan içinde
Siyah kâkül kan içinde
Çürüyesin yağlı kurşun
Cehennemin yan içinde

Azarına nazarına
Düşmüş de can pazarına
Hiç kardeşi yok muyudu
Baykuş konmuş mezarına

Kan kusuyor kan kusuyor
Namlular mermi kusuyor
Kardeş kardeşe kıyar mı
(Ala canlı kan kusuyor)
Can çıkmıyor kan kusuyor

Şu yiğidin bakışına
Yol yürünmez yokuşuna
Kuruyasın zalım Fırat
Aldı gitti akışına

Başına varıp oturdum
Görünce aklım yitirdim
Kurşun yuvan parçalansın
İnsanlığımdan utandım

MEMET’LE MEMO’NUN
Belki de
Bir söğüt ağacının dibinde
Belki de yıldızlar altında
Gecenin bir beyrinde
Gudul gudul
DERTLEŞİP AĞLAŞTIĞIDIR

Dal sallanmaz esmeyince
Uzar gider kesmeyince
Yiğidin derdi görünmez
Yarasını deşmeyince

Anadolu hırçın gelin
Seni derdin bitmez mi hiç
Nedendir hiç durulmadın
Belan öte gitmez mi hiç

Yıldızın üçü terazi
Goyak goyak oldu sızı
Dertlerimiz dizi dizi
Nasıl kader nasıl yazı

Yalnıza kardeş değilsen
Mazluma yoldaş değilsen
Dört kitapta haramdır bu
Garibe yandaş değilsen

Bir yanda toprak ağası
Bir yanda para babası
Tuttuğun yol hiç hoş değil
Olmuşlar da baş belası

Arkamızdan göz ederler
Karanlıkta iz ederler
Şaka değil hiç düş değil
Yalanları öz ederler

Attınız hakkı hukuku
Sattınız kâfire halkı
Bunca akan kan iş değil
Hak böyle koymamış narhı

Dal sallanmaz esmeyince
Uzar gider kesmeyince
Engerekler huysuz olur
Zehirini kusmayınca

Dert birikti dert üstüne
Kanı karanfil üstüne
Başım beladan kurtulmaz
Bilmem feleğin kastı ne

Ne güzeldi gülüşümüz
Çiçek açardı düşümüz
Acep kimi güldürdü ki
Kan içinde gidişimiz

Gözyaşlarım dizim dizim
Suç onların değil bizim
Öldüğüme gam yemem de
Açık gidecek bu gözüm

Kurşun gelip canım aldı
Ana acı haber saldı
Kardeş kardeşi vuruyor
Oğul kız arada kaldı

Bu dünyada nice zulüm
Yiğide tez gelir ölüm
Tören terbiyen yıkılsın
Bizi düşman eden zalim

Felek belasın sürümüş
*******i kan bürümüş
Şurada vurulan yiğit
Gözlerine yaş yürümüş

Baldan tatlı baldan tatlı
Benim yavrum baldan tatlı
Seninki benimki yok ki
Herkesin oğlu kıymatlı

Namlıdan ateş savrulur
Değer de saçım kavrulur
Yaşam da ayakta gerek
Yiğitler bir bir devrilir

Kurşun oğlun yok mu senin
Patronların tok mu senin
Kan içerek doyulmaz ki
Din imanın yok mu senin

Feryat figan ün eder
Kimi gününü gün eder
Benim yavrumun ölümü
Bilmem kimi zengin eder

Goncaydı dalında kaldı
Gülüşü gülünde kaldı
Gayrı beyler kına yaksın
Muradı gönlünde kaldı

Şu dağların ninnisine
Ses vermedi yar sesime
Yüreğinde sevdası yok
Kurşunun yar nesine

Haylamadı hoylamadı
Baba beşik sallamadı
Ana değil ki ağlasın
Kurşun ninni söylemedi

Yağmur yağar siğim siğim
Giden can benim sevdiğim
Eller gülüp oynaşıyor
Umurunda mı öldüğün

Aç, feryat figan ün eder
Kimi şimdi düğün eder
Memo memet ne fark eder
Bilmem kimi zengin eder

Hey ağalar aklı erenler
Abuk subsuk konuşanlar
Yok mu bunun bir imkanı
Her yerde akıl verenler

Çekilmiş bedenden kanı
Hani içindeki canı
Mesaj yollan teller çekin

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:11 PM

A A -Oğula Oğüt
Güleç yüzlü olda yakıcı olma
Tatlı sözlü ol da yıkıcı olma
Verdiğini başa kakıcı olma
Mecliste bir kere anma ha Can’ım

Dilinden bal akar insan sanırsın
Yararcıdır verir ihsan sanırsın
Türlü çiçek açar nisan sanırsın
Yaz bahar ayında donma ha Can’ım

Her gördüğün yurda konup göçülmez
Bilmediğin elin suyu içilmez
Dost bilip herkese sırrın açılmaz
Diline sahip ol yanma ha Can’ım

Yalan ile yârin gönlü alınmaz
Sev deyince hiç sevdalı olunmaz
Gönül kuştur uçar gider bulunmaz
Bülbül değilsen güle konma canım

Gereksiz sözlerden midem bulanır
Kimileri akbabadır dolanır
Leş yemişte kanı revan yalanır
Her yüze gülene inanma Can’ım

Dostun hası kara günde bell(i) olur
Kem sözlerden yüreciğin kül olur
Gönül sever görmeyince del(i) olur
Her güzeli güzel sanma ha Can’ım

Kazan yanında gezen olur kara
Densizin sözüyle düşersin dara
Hal bilmezler yürekte açar yara
Riyakâr sözüne kanma ha Can’ım

Bin dost azdır dostlarını çok eyle
Bir düşmanın varsa çoktur yok eyle
Gözünü gönlünü daim tok eyle
Terlemeden servete konma Canım

Ölenin borcunu diriler öder
Hay hay ile gelen servet tez biter
Cahil dost insanı canından eder
Cahil ataşında yanma ha Can’ım

Okur isen işte insan önünde
Kimi insan kimi hayvan donunda
Her insanın hata vardır dününde
Sonuca bakıp da kanma ha Can’ım

Koyu olur yüce dağın gölgesi
Engin olur insanların bilgesi
Çiçeksiz ağacın olmaz meyvesi
Kavrulsan dalına konma ha Can’ım

Sevda çekmeyince yürek durulmaz
Varsıllardan yoksul hali sorulmaz
Bilmeyince doğru yola varılmaz
Hak yoldan bir adım dönme ha Can’ım

Vereceksen dökül ki alıç gibi
Dik durasın çekilmiş kılıç gibi
Çok bil ama eğilesin hiç gibi
Zalimin önünde sinme ha Can’ım

Tuzaklar hep bir yem ile kurulur
İnsanoğlu yana yana durulur
Günü gelir her yaptığın sorulur
Elinle ateşte yanma ha Can’ım

Dostuna köle ol kulun edesin
Yâri öyle sev ki Leylan edesin
Söze sahip ol ki kölen edesin
Şarabın rengine kanma ha Can’ım

Bir gün elbet ölünecekse eğer
Vatan namus insan ölmeye değer
Kurdu it eden bir kakaç etmiş meğer
Her verileni ihsan sanma Can’ım

Mahmut NAZİK 10. 05. 2008 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

A Netmeli Yoksulluk Seni Netmeli Seni Dipsiz Kuyulara Atmalı
Netmeli yoksulluk seni netmeli
Isız koyaklarda taşa tutmalı
Olmazsa suyuna zehir katmalı
Bir soğana muhtaç hallere döndük

Netmeli yoksulluk seni netmeli
İndirime çıkarıp da satmalı
Seni dipsiz kuyulara atmalı
Rezil rüsva ettin dillere düştük

Yoksulu görünce kaçar kardeşi
Yolun değiştirir eski yoldaşı
Gizli gizli gözyaşıdır sırdaşı
Yarimin yanında ellere döndük

Yoksulun herkese boynu bükülür
Fukaralık her yanından dökülür
Arkasından baksan bile görülür
Sokağa atılan güllere döndük

Kime neyledik ki bu kimin ahtı
Kapanmış talihi bağlanmış bahtı
Kurulmuş köşeye tepremez (kurmuş da) tahtı
Kervanı kırılmış yollara döndük

Cehalet üstüne lök gibi çöker
Yoksullar yoksulun kanını döker
Neden hep tersine döner bu teker
Yellerde savrulan küllere döndük

Bir soğana muhtaç ettin sen beni
Köle pazarında sattın sen beni
Bilmez bulmazlara kattın sen beni
Palanın altında çullara döndük

Her nereye çıksam kesilir yolum
Elimi verince gidiyor kolum
Doğruyu söylesem kesilir dilim
Talihi kırılmış kullara döndük

Nasıl düzen kimse bakmaz amele
Varsıl isen herkes sana kul köle
Aynı suçtan yoksul düşer de dile
Yoksuluz geçmez kalp pullara döndük

M.NAZİK 14.09.2007 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Adalet Destanı (NESİ SUÇ BUNUN SAVCI BEY)
Küfretmişsek namussuza
Neyi suç bunun hakim bey
Yalancıya namussuza
Neyi suç bunun savcı bey

İt kapınca hoşt demişiz
At tepince höst demişiz
Namussuza puşt demişiz
Neyi suç bunun savcı bey

Yoksulu soyan değiliz
Haramla doyan değiliz
Bire bin koyan değiliz
Neyi suç bunun savcı bey

Bilime iman etmişiz
Yüreği umman etmişiz
Zulümden aman etmişiz
Neyi suç bunun savcı bey

Üretelim gülüşelim
Kardeş kardeş bölüşelim
Doğru neyse buluşalım
Neyi suç bunun savcı bey

Malımız hak yolumuz hak
Dilimiz hak halımız pak
Çalmadık ki yüzümüz ak
Nesi suç bunun savcı bey

Hak’ka doğrudur özümüz
Halka doğrudur sözümüz
Haramda yoktur gözümüz
Neyi suç bunun savcı bey

Camiyi pazarlamadık
Güzeli nazarlamadık
Yoksulu azarlamadık
Neyi suç bunun savcı bey

Biz halkı havel etmedik
Malını düvel etmedik
İslamı değel etmedik
Neyi suç bunun savcı bey

Derdini Gadanı alam
Ayağının tozu olam
Saçım kalmadı ki yolam
Bunun neyi suç savcı bey

Eğilmedik bükülmedik
Direndik de sökülmedik
Yozlaşıp da dökülmedik
Neyi suç bunun savcı bey

Kalleşe kalleş demişsek
Mazluma kardeş demişsek
İllaki barış demişsek
Neyi suç bunun savcı bey

Yoksulluktan hırsız olduk
Hak aradık arsız olduk
Yaralandık yarsız olduk
Nesi suç bunun savcı bey

Kimi yılan kimi çıyan
Onlar altımızı oyan
Dediğimiz ey halk uyan
Neyi suç bunun savcı bey

Kimseleri sömürmedik
Çuval dibi kemirmedik
Haram rüşvet semirmedik
Neyi suç bunun savcı bey

Biz gencinden gocasına
Ateistten hocasına
Ortak olduk acısına
Nesi suç bunun savcı bey

Dandiklere dantel dedik
Kofiklere entel dedik
Ne yatarsın hantal dedik
Neyi suç bunun savcı bey

Ülkeyi satan değiliz
Haramla yatan değiliz
Yoksula çatan değiliz
Neyi suç bunun savcı bey

Fidanlar solmasın dedik
Umutlar ölmesin dedik
Zalimler gülmesin dedik
Neyi suç bunun savcı bey

Kalmışız öyle biçare
Bizler nere eller nere
Yuh olsun böyle kadere
Dedik bir çare kedere
Neyi suç bunun savcı bey

Taş bağlı köpekler salgın
Aydınları bitap yorgun
Bu halk bu düzene kırgın
Nesi suç bunun savcı bey

Nasıl yapı nasıl kapı
Nideyim ki bizden sapı
Hak aratma kapı kapı
Nesi suç bunun savcı bey

Medet hâkim beyim medet
Nedamet eyle merhamet
İstediğimiz adalet
Nesi suç bunun hâkim bey

Hani kuşu hani kurdu
Önünde secde dururdu
İblis gelip yere vurdu
Suç diyorsan bu hâkim bey

Sürü olduk cehaletten
Ar ederiz sefaletten
Umar yok mu adaletten
Suç diyorsa bu hâkim bey

Halini ağlamak yasak
Dersin ‘asi! ’ hemen asak
Gurban dağlara mı çıkak
Suç diyorsan bu hâkim bey

Her yan riyadan geçilmez
Mümin münafık seçilmez
Neden bundan söz açılmaz
Suç diyorsan bu hâkim bey

Ne kitap bilir ne Allah
Kardeşi verse eyvallah
Neler bilirler maşallah
Suç diyorsan bu hâkim bey

Dinleri paranın dini
Paranınsa yok imanı
Hangi kitap yazar bunu
Suç diyorsan bu hâkim bey

Kimi Mekke’nin tüccarı
Hazine malı icarı
Bunlar zamane deccalı
Suç diyorsan bu hâkim bey

Bırakmazlar mangalda kül
Edebiyatta hiç fakül
Çok şükür tespihte püskül
Suç diyorsan bu hâkim bey

Devlet sırrı mevlet sırrı
Akladılar onca kiri
Yok mu soracağın soru
Suç değil mi bu hâkim bey

Tersinden okur kitabı
Çevirir her tür dolabı
Kalmamış edep adabı
Suç diyorsan bu hakim bey

Kan kusuyor hep antenler
İhanettedir enteller
Bilmen mi nerede eller
Suç değil mi bu hâkim bey

Kimi gıcık kimi kaçık
Ekranlar hep vıcık vıcık
Konuşalım açık açık
Suç diyorsan bu hâkim bey

Bu ülkenin ayıları
Yağmalarlar kıyıları
Hükümette dayıları
Bu suç değil mi hâkim bey

Ülkeyi mal edip satan
Deveyi hamutla yutan
Bir yalana bini katan
Bu suç değil mi hâkim bey

Hastane posta hane
Her şey olmuş bir kerhane
Beyimin keyfi şahane
Suç diyorsan bu hâkim bey

Ülkem ova ülkem deniz
Ne de rahat soyar domuz
Sen de verme hine omuz
Bu suç değil mi hâkim bey

Hain gezer sere serpe
Ar etmez utanmaz kahpe
Haklıya kurulur sehpa
Suç diyorsan bu hakim bey

Borçlanmak marifet oldu
Yozlaşmak zarafet oldu
Alın teri külfet oldu
Suç diyorsan bu hâkim bey

Çöplüğe döndü nehirler
Bir karmaşada şehirler
Hain gençleri zehirler
Suç diyorsan bu hâkim bey


‘İdris suretinde iblis’
Tam münafık hem de halis
Namusluysan adın keriz
Suç diyorsan bu hâkim bey

Sokaklarda magandalar
Sağda solda her yandalar
Yer yer doymaz ki mandalar
Suç diyorsan bu hâkim bey

Yüksek makamda hırsızlar
Meydanda gezer arsızlar
Yalakalar namussuzlar
Suç diyorsan bu hâkim bey

Halk yalanla uyutulur
Ninnilerle büyütülür
Bu düzende öğütülür
Suç değil mi bu hâkim bey

Evliyaymış hizuşşeytan
İblise ruhunu satan
Karanlıktaki göz atan
Efendisi amerikan
Suç diyorsan bu hâkim bey

Hayır desek kafir olduk
Aynı kökten tekfur olduk
Bu nasıl iş sefil olduk
Suç diyorsan bu hakim bey

Sanırsın bir yiğit kişi
Görünmüyor zehir dişi
Her sözünde riya işi
Suç diyorsan bu hakim bey

Şu eşkiya dediğinden
Az mı suçlu rüşvet yiyen
Az mı borçlu halkı soyan
Suç diyorsan bu hakim bey

Vilayete düştü yolum
Elim verdim gitti kolum
Ne bu çile ne bu zulüm
Bu suç değil mi hâkim bey

Seni hor görmek mi dersin
İpe un sermek mi dersin
Başa çorap örmek mi dersin
Bu suç değil mi hâkim bey

Ülke yoksul ülke harp
Çevirirler onca dolap
Ne der okuduğun kitap
Bu suç değil mi hâkim bey

Yattığı arpa sekisi
Çaldığı AB türküsü
Nerde devrimin öyküsü
Suç diyorsan bu hâkim bey

Aklım gider cehaletten
Ülkem gider ihanetten
Utanırım sefaletten
Suç diyorsan bu hâkim bey

Ninnilerle uyuduk biz
Yalanlarla büyüdük biz
Boş vaatlere doyduk biz
Suç diyorsan bu hâkim bey

Sevda kutsanır kan ile
Borç ödenir mi can ile
Gerçek bulunmaz san ile
Suç diyorsan bu hâkim bey

Cehalet olmuş diz boyu
Yobazlık zifirden koyu
Sürüden olmaz kamuoyu
Suç diyorsan bu hakim bey

Yoksulluk ölümden beter
Kız kardeşim kendin satar
Yeter hâkim beyim yeter
Suç diyorsan bu hakim bey

Aydınlarım bitap yorgun
Yoldaşından yemiş vurgun
Taş bağlı da köpek salgın
Suç diyorsan bu hâkim bey

Bankalar hep iç edildi
Değerlerim hiç edildi
Ekinimiz **** edildi
Suç değil mi bu hâkim bey

Kim bilir ne der Nasreddin
Şeyh Bedrettin Celalettin
Çöpe atıldı tarihin
Suç diyorsan bu hâkim bey

Adam sandık bakıp sözüne
At izi karışmış it izine
Kar yağdı der tükürsen yüzüne
Suç değil mi bu hâkim bey

Sömürüden saltanatı
Yalanlarla büyür tahtı
Bindiği şirk şehvet atı
Suç diyorsan bu hakim bey


Medet hâkim beyim medet
Zalımda olmaz merhamet
Tek isteğim adalet
Neyi suç bunun hâkim bey

Adalet bizlere gülmez
Ya geç gelir ya hiç gelmez
Geç gelen adalet olmaz
İşin özü bu hakim bey

Nasıl yazgı nasıl kader
Düşündükçe derdim artar
Bu terazi nasıl tartar
Suç değil mi bu hâkim bey

Halkımı havel ettiler
Malını düvel ettiler
İslamı değel ettiler
Suç diyorsan bu hâkim bey

Evliya olup şeytana
Bela olmuşlar insana
Riya karışmış sevdana
Suç diyorsan bu hakim bey

Sağcıyı ettiler sağır
Solcu didişmekten soğur
Halk sağılan dişi sığır
Suç diyorsan bu hakim bey


Diyorlar ki diz çök eğil
Eğilmek yiğitlik değil
Yarın ne derler be oğul
Suç diyorsan bu hakim bey

Bunca haksızlık şahtandır
Haksıza susan şeytandır
Duyarsızlar mı insandır
Suç diyorsan bu hakim bey

Söyle ben susmalı mıyım
Susup sesim kısmalı mıyım
Tavuk olup pısmalı mıyım
Bu suç değil mi hâkim bey

Söylemezsek kaz olunur
Bildirmemiz farz olunur
Hallerimiz arz olunur
Saygılarımla hâkim bey

Mahmut NAZİK 07.03.2007 MERSİN
‘‘Mevlana Celaleddin’in oğlu Sultan Veled’e göre bir adam Allah adamı iddiasıyla mal mülk, kudret iddiasındaysa ona ‘İdris kisvesine bürünmüş İblisler’ demek gerekir demiştir.’’(
Hizbuşşeytan: Şeytanın özel ekibi
‘’Hamza el-Harici, İslamı yozlaştıran Emevi Krallığının kurucusu muaviye’nin yönetimini ve kişiliğini anlatırken ‘Hz. Peygamber tarafından hem kendisi hem de babası lanetlenmiş bir adamdı. Allahın kullarını havel, Müslümanların mallarını düvel, Allah’ın gönderdiği dini değel yaptı.Sonra da yok olup gitti.(cahız el –Beyan ve’t_tebyin)

Havel: Köleleştirmek, sürüleştirmek
Düvel: Halkın malını saltanat elde etmek için kullanmak.
Düvel: Bir değeri kurumu pusu kurmak amacıyla kullanmak.

‘’Aldatan, sizi Allah ile aldatmasın’’ (Kur’an; Lukman 33, Fatir 5, Hadit 14)

Y. N. ÖZTÜRK, ALLAHALA ALDATMAK S.47, 48

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Ahir Evvel Enel Hak İnsan Dediğin
Sen senin olanı korkulara değiştin
Gündüzleri kaygıydı *******i seviştin
Yaşamın gerçek değil bir sahte gülüştün

Gerek var mı olmadığın gibi olmaya
Kendi yazgındı gıdım gıdım kemirdiğin

Yaptığın putların kulu kölesi oldun
Şeytanın askerlerinin kalesi oldun
İblisin atlarının yemi yelesi oldun

Sandın ki kapım demirden kalem yıkılmaz
Sahteden olunca erir demir dediğin

Koydular önüne sahte bir cenneti
Unutturdular sana ölümü ahreti
Kıblen senin sana en büyük ihaneti

Sis kalktı ortadan anladın ki kanmışsın
Zaman bitmiş gelmiş geçmiş ömür dediğin

Yüreğin körelmiş sevmeyi unutmuş
Ellerin kırılmış vermeyi unutmuş
Gözlerin kör olmuş görmeyi unutmuş

Gözün olsa görür kalbin olsa severdin
Ahir evvel enel hak insan emir dediğin

Mahmut NAZİK 10. 09. 2006 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Akıp Gider Hayat Kendi Yolunda / Varlığın Yokluğun Kimin Umurunda
Bir bebek vardı hani
Uykusunda bile gülen
Boşaltıp içini aşkın
Sözlere tutsak ettin

Özgürlük diye diye
Kendini tutsak ettin
Korkuya teslim olup
Yaşamı yasak ettin

Aldın kayıt altına
Çekilmiyor yaşamın
Sevişmeler ısmarlama
Acı çeker akşamın

Kayıp gider altından
Ömür dediğin ne ki
Yaşamı öteleme
Ağlamasın aşkın

Sözcüklerle anlatılmaz
Hiç özgür olan
Anlamını yitirdi
Yükledik nice yalan

Kör oldun aymaz oldun
Söylemez duymaz oldun
Sessizlik bozuldu da
Karmaşadadır anlam

M.NAZİK 30.10.2007 MERSİN

GooD aNd EvıL 10-12-2008 12:12 PM

Anadolu 1
anadolu- anadolu -anadolu

Anadolu hırçın gelin
Senin derdin bitmez mi hiç
Nedendir hiç durulmadın
Belan öte gitmez mi hiç

Nerde kirvem kan kardeşim
Hani benim can yoldaşım
Göster nerde mezar taşım
Senin yüzün gülmez mi hiç

Azdın Fırat yine azdın
Kaç yiğide mezar kazdın
Kaç ağıt kaç destan yazdın
Sevenin gün görmez mi hiç

Kandan can suyu olur mu
Yaraların kapanmadan
Kan üstüne kan olur mu
Gamın gadan bitmez mi hiç

Hani Lidya hani Selçuk
Bizans Hitit dünkü çocuk
Selam sana kucak kucak
Bunca acı yetmez mi hiç

Mahmut NAZİK 28.08.2006 MERSİN


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:07 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.