Tramvay- ihtiyari durak
burası Bağlarbaşı şimdi
tam karşımda bir mezarlık var, içinde Tatyos efendi yatar
'Gamzedeyim devâ bulmam/Garibim bir yuva kurmam
/Kaderimdir hep çektiğim/Ağlarım hiç rehâ bulmam'
onun kemanından yükselen sestir bu nasıl tanımam
dalgalanarak bir tatlı yel olur uçar, eser
Kadıköy’den bile uşşak bir vakarla dinlenir.
son tramvay’ın Bostancı’dan hareket saatidir.
burası Kalamış şimdi
tam karşımda bir koca çınar, altında Selahattin Pınar
“Bir bahar akşamı rastladım size/Sevinçli bir telaş içindeydiniz
/Derinden bakınca gözlerinize/Neden başınızı öne eğdiniz”
masa arkadaşı sorar, siz beyefendi rakıyı nasıl içerdiniz
tamburun ilan-ı aşk teli yanıtlar, hicaz makamında.
bir ağacın gövdesine vurulan ilk baltanın sesidir
karasevda masalları ilk satırları doldurmaya başlamış
tramvayın Göztepe’den geçme saatidir.
burası Erenköy şimdi
arkada susmuş şarkılar, ahşap bir konakta yaşayan ölü anılar.
ne ilk vapurun yolcuları kalmıştır,ne Suadiye plajının kadınları
ilk vapurdaki yolcuyu bekleyen lülelenmiş sarı saçlı, şapkalı.
o eski insanlar belki son tramvaydaki son yolculardı
susan her keman gibi şarkıların artık bir yerlere gönderilmediği
kopan teli gibi tamburun, masada içilmemiş her kadehin devrildiği
o eski insanlar belki son tramvayın son yolcularıydı.
yüksek ağaçların gölgeleri,yolları dönmemecesine terk ediyordu.
ben ağlamaya hazırlanıyordum, Yahya Kemal’in sesi çıkmıyordu
yatılı gezmeler de yavaştan sona eriyordu artık bu şehirde.
büyükhanımlar ölüyor, besleme kızlar
gecekondu camlarında cam güzeli oluyorlardı.
burası Caddebostan şimdi, burası Suadiye,
burası Kızıltoprak, Feneryolu, Burası Selamiçeşme
burası tramvay ihtiyari durak …
- vatman amca, sen beni görmezlikten gel
saklarım kendimi ben arka sahanlıkta bir anı olarak.
artık beni görecek hiç kimsenin yaşamadığı bu şehirde
sen beni görmezlikten gel.
İstanbul; bu ben değildim desin, kendini tanımasın
bizde hiçbir şey söylemeyelim, kalbi kırılmasın …….
Cevat Çeştepe
|