Al Beni Sar Koynuna
Gözlerinde
evrene açılan kapı önünde gözlerim
usulca geçerken
evrenine
düşüm senle sırdaş vaktinin seyrindeydi
Kim anlardı
söyle
sırrı
ikimizden başka
Yalnızlıkların koynunda
çoğaltılan dargın bakışlar
ve üzgünlüğün asilliği ile
gülümserken günde hayata
dün üstüne
bin öykü dilleniyordu
git gel dün
kalakaldığım bir noktadan
kazıdığım ören yeri sanki
kazıdıkça kayda değeri az olan
gülümsediğim hayat sordu seni
sordu bana
al beni sar koynuna
Kentler geçti içimden
yahut ben kentlerin içinden geçtim
zehirin şerbetinin peşi sıra
dağlarda kartalken en yükseğe uçan
ovada bir tutam ottum
susuzluktan sararan
savaşlar içinde tükeniyorken insanlık
zeytin dalları yağıyordu barış adına semalardan
bir düşte bir gerçekte yaşamanın rengiydi içime dolan
sen gök
ben kızıllık
al beni sar koynuna
Gözlerinden inerken evrenine
önümü aydınlatan loş ışıkla
titrek bir mum alevinin söneceği ihtimali kadar
ilerleyebilirdim bu uçsuz bucaksızlıkta
oysa
sende bulduğum sonsuz ışığın
gücü oldu beni içinde tutan
güneşe mecbur herhangi canlıyım yeryüzünde
al beni
al sar koynuna
*******de yalnızlığım koyu bir düş örtüsü
yıdız serpilir üzerine
ısıtmaz içimi uzak ve sonsuz çoklukta yıldızlar
güneşim olsun
al beni sar koynuna
Derya Kızılgöz
__________________
Buraya Kadarmış ..
|