| 
				  
 Anneme-Annelere
 Anneme-Annelere
 
 Karnında dokuz ay taşırken beni
 sen kanınla besleyerek can, veren annem.
 Bir ana kucağı özlemi duyup
 doğmuşum
 senin şefkatinle
 şefkatli ellerinde.
 İlk defa tenini okşayıp
 sütünden emmişim huzurla anam.
 Çocuğuna yanık bağrını açan
 can suyuna değer şefkatin annem.
 Uyutur bir ninniyle sesin
 ve usulca öpüşünde
 sıcacık nefesin
 uyutur.
 Hem fedakar, hem cefakar yürekte
 derin uykularını böldüğümden
 uykusuz *******in sebebi bendim.
 Anlatılmaz verdiğin emekler bize.
 Yıkaman,
 sıcacık sarıp, sarmalaman
 ve kundaklaman öpüp yüzümü.
 
 Kırıp dökmemize gülüp geçerdin.
 Bizi tehlikelerden kurtarman
 tutup ellerimizden kaldırıp.
 Yüreğin dayanmazdı düşmemize.
 Bir boynuma sarılışına hasretim
 ve birde yüzümde gezdirmene ellerini.
 
 Ben ilk gülmeyi senden öğrenmişim anne
 İlk emeklemeyi,
 ayakta durmayı.
 İlk anne, baba demeyi
 Ve ilk soru sormayı
 masallarınla büyürken.
 
 Bu günlere kolay gelmedik anne.
 Kuruyken yeşeren bir ağaç gibi
 seni görmek bile beslerdi beni.
 Gülüşün sabırdı, gülüşün keder
 her şeyde acılar sana düşerdi.
 Sözlerin teselli bütün dertlere.
 İlacımdı saçlarımı okşaman.
 Derdimizde sabrın tükenmez anne
 Senin ellerinin değdiği her şey
 odamızı doldururdu bir güneş gibi.
 
 Dertleşmeni özlüyorum anne.
 Birazda çekiştirmeni kim olursa.
 Gönlünü bir dinlendiremedin bizlerle.
 Bir yanın hep hasreti yaşadı,
 bir yanın yorgunluğunu hayatın.
 Resminde bir kınalı elini görsem
 ve görsem bir kınalı saçının telini
 cız eder yüreğim hasretinle bil.
 Neleri sığdırmadın derya gibi gönlüne
 Bayram sevincini yaşatırdın,
 öptüğümde elini
 
 Yollarıma bakıp geç kaldın diye
 sen çalardın zor günlerde kapımı.
 Neyin varsa paylaşırdın benimle
 bize kuldun, bize köleydin anne
 Hep omzunda ağır yüktük, ağır yük.
 Ardımızda yıkılmayan kaleydin.
 Yavrum diye kucaklayıp
 bağrına basardın, gurbetten gelsek.
 
 Işığın geliyor sönmüş yıldızlar gibi.
 Gözün açık, hasret gittin oğluna.
 Can damlalarıydı sözlerin, hayat veren.
 “Yavrum seni çok özledim,
 tütüyorsun burnumda” derdin.
 Bizim içinde sen öylesin anne
 her şey sen varsa bir anlam kazanır.
 Sensizlik düşmanımdır uğramasın yanıma.
 
 Şiirlerim tedirgin, seni anlatamıyorum.
 Sen bir mihenk taşısın yaşamımın.
 Senin sevgin son durağı yüreğimin.
 Son istasyonu gönlüm, orada in.
 Sıcaklığın tenimde
 Sözlerin kulağımda kalsın.
 Resmin,
 avutmuyor beni annem.
 Tutamıyorum ellerini
 senin karşılıksız sevgin var ya
 onu tadamıyorum
 
 Ben sevgi sarhoşuydum sen varken.
 dokunulmazlığımın tadını yaşardım.
 Sen benim özgürlüğümün sınırıydın,
 sen benim günahlarımın ceza keseni.
 Sen benim sevaplarımdın anne,
 aydınlık penceremdin.
 Sen benim bereketimdin
 sen benim örfüm.
 Yaşamda en güzel şeyleri
 bana layık görendin,
 yedirendin,
 tadına bile bakmadığın ne varsa.
 
 Öğütlerin ayaklarımın altında yol
 öğütlerin gözümün önünde bir perde
 büyüklere saygı derdin,
 küçüklere sevgi
 Ben onun için sayar ve severim anne.
 Hep senin içinde çocuktum
 sen affedendin.
 Şimdi affedenim yok.
 Acımasız sensiz her şey
 Senin varlığın umuttu, umut.
 Sensizlik hüznümün kaynağı şimdi.
 Sensizlik bir uçurum.
 Sensizlik yalnızlık demek.
 Sensizlik sevgiye acıkmak demek,
 bilemedim affet anne.
 
 Şimdi mezar taşlarına
 pişmanlıklar okunuyor dua diye.
 Bir rüyaya mahkum oluyor sevenlerin.
 Rüyalar bile terk ediyor kimi zaman sevenlerini.
 Bir resme mahkum oluyor bu gözler.
 Bir misafir gibi sessiz
 göz göze geliyoruz her andığımda.
 Sensizliğe hazırlıksız yakalandım anne
 zaman hep hasret dokudu tezgahında.
 Hep gelişini düşündüm son gidişinin,
 umutlar boşa çıkıyor, boşa.
 
 Muson yağmurlarına benzerdi dua edişin.
 Bir çöl fırtınası gibiydi kızışın.
 Hem sıcaklığını tadardım
 hem acının özsuyunu.
 Sevgi çıkmazlarını yaşıyorum seni düşünürken.
 Zincirlerinden kopmuş bir halka gibi,
 hasretim boşlukta anne.
 Üstü kapalı bir gülüş dudaklarımda
 uykuya dalarken seni düşünüşüm.
 Bir girdap yaratıyorsun rüyalarımda.
 Yeniden keşfediyorum seni,
 uyanıp hayata merhaba derken.
 Pusuya yatmış bir canavar gibi
 dünya telaş esi.
 Her gün savaşla uyanır günaydınlar.
 Ahh! ... annem, anneler, annelerimiz.
 Çocuklarınız şehit olurken,
 en çok üzülensiniz.
 Tüten ocağımızda hem kordunuz,
 hem de duman.
 Yavru çığlıkları gözyaşlarında
 Vatanını benden çok severdin bilirim.
 Onun için ölmeye yollarsın vatan uğruna.
 Onun için doğurmadın mı beni?
 Ama şimdi gel gör ki anne, nice evlatlar
 Bile bile gidiyorlar
 dünya barışı diye ölüme.
 Sen mutlu olmalısın anne vatan için
 Hala o ölecek yürek var bende.
 Hala o ölecek yürek var bende.
 
 Ahmet Canbaba
 
 Ahmet Canbaba
 |