www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 02-04-2008, 10:27 PM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57913
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan annemden sakladığım bir gözaltının

annemden sakladığım bir gözaltının
işkence sonrası düştün yine usuma.
yağır yaraydı hücrem,
ve ben pusatsız uykuların özlemindeydim.
açtım, sigarasızdım,
şiir güzelliğince yağıyordu içime yokluğun
kağıtsızdım, kalemsizdim,
sevda ürünü tarlalarda göğeren hasretimdin
menzile yatarken zulmün burcunda,
öfkemin kabzasına
bir sensizlik daha işledim.
gece çıplaktı, ay çıplak
duvarlar,
parmaklıklar,
ve ben çıplaktım.
canımla uğraşıyordum sorgularda,
bir de;
silah sesli konuşmalardan sakladığım
yokluğunla.
döşümde çöreklenen yumruk yalımı,
bileklerimde kelepçe ağrısı,
gözlerimde cam kırığı hasretinin
sancısı kanıyordu.
..ve ben kavganın esmer güzelliğinde
sarışın direngenlikle karşı koymaktaydım
kurşun yaralı kayaların üzerime devrilmesine..
hey! direncimin kutsanmış çocuk gülüşlü kızı,
özgürlüğe bilenmiş göklerin yıldızı,
sevdam,
sen, elimde pimi çekilmiş bombam,
yiğidim,
gözümün Nur'u
gecemin ay'ı
senindir artık bu gökkuşağı
yeşiliyle, sarısıyla, kırmızıyla,
senindir bu yağmalanmış kanayan yürek.
nikotin kınalı parmaklarım,
geçip de yakılmış bahçelerden,
ve darmadağın edilmiş hanelerden
kapına duru bir aşk söylencesi getirecek.
ki, feryadı sende kaldı,
eğilmezliği boynumun,
ve bakışlarımda dokunduğun yalnızlığımın.
açıldı çelikten kelepçeler,
iki geceye,
ve üç gündüze sığdırdığım
has ölümler sınandı,
kanatlanıp gitti canımın ağrısı,
sönmesiz bir yangın yeri şimdi
yüreğime astığın sitemin ağıtı.
ürküler,ne filizlenir tenimde
ne alnım çatından yiter ölümün uçurumları,
serp tohumu kara bağrına toprağın
ve sula gözüm yaşı ile,
kanım ile,
terim ile,
yaban çiçekleri umutlansın.
mevsiminde asit yağmurları,
akar tüm sokaklar öznesine
ve sevdan,
gencecik bir servi dal misali
boy verir yüreğimde.
gürültülerin sırtıma kamburlanışından
öğrendim dalga dalga seni,
çığlık katarı soykırımların
dudağımı ısıran tanımından...
*
hey! gülüşsüz sevinçlerimin çocuk sesli kızı,
karanlık denizlerin ışık yüzlü yıldızı,
sevdam,
bir gözümdeysen;
diğer gözüme emanet edemediğim
yiğidim,
yüreğimin Nur'u,
aynı solukta türkülere durduğum.
bir yıldızdır alnımda kurşun kurşun
sevdamın tek kanatlı kuşu
ve aşkımın tek taraflı tutuşuşu.
öfkesi var sevdamın,kanıyor asırlardır.
kafesten yeni kurtulmuş bir kuş gibi,
maltaları,
havalandırmaları yarıpta
şaşkın ve ürkek
bilinmeze kanat açmak
ve bir hayale çıldırasıya sevdalanmak
elbette cezasız kalmayacaktı.
denizlerin bütün tekneleri batacaktı,
birer birer düşecekti asmaların yaprakları,
şarkılar susacaktı;
..ve bütün kuşlar vurulacaktı...
kırılsın kalem,
kesilsin cezam,
suçluyum.
ki, ben seviyorum yalnızca
bu deli oyunda biliyorum,
yani cezalı çocuğuyum oyunun,
ebesiyim
ve ortağı yok suçumun.
şarkılardan falları ben tutuyorum,
ve belki de,
anlamak istediklerimi anlamaya zorluyorum,
düşün;
kendimi bile aldatıyorum.
suçluyum elbette;
suçluyum,
yasak sevdalar büyütüyorum yüreğimde
ben ki,
yaşamın hep ''yaramaz çocuğuydum''
ve hep şikayet edileni oldum.
oysa,
güneşi ellerinde taşımaya
bedenlenmişti gözlerim,
hiçbir ayrılığın resmine
yakıştırmayacaktı kendini ümitlerim,
bebeğinden,
Bishnoi mavisi bakacaktı gözlerinin.

ama,
başımda esen hardal rüzgarları
koca çınarları devirecekti,
ve mağrur ölümler ile
dışlanmışlığın mezarına
platonik kanatlı kuşlar diri diri gömülecekti.
avuçlarımda
umut yaralı bir güvercin,
ana karnında vurulan karaca,
postuna sebep doğmadan boğazlanan kuzu,
yaşamın kademsiz sokak aralarında yitecekti.
sesimin kurşun kurşun oluşuyla,
kara tufan düşer de çığrıma,
bekler kınında cembiyeler;
kamalar, hançerler,
şom keskinliklere bilenecekti...
baktıkça eskir yüzleri ergen kızların,
yani,
üstüme çöreklenen uğursuzlukların
haramiliğine
inatla sıkılmıştı yumruklarım,
dayatmıştı,
ama hiçbir diken
ayaklarımızı yırtmadan
boy atmamıştı,
ve sevdam;
yüreğimi böylesine kanatmamıştı.
başımda bin bir türlü bela,
bir o kadar da uğursuzluk var,
üryanlığından utanan dağlara sorsunlar,
yeminimi, kasemimi,
madem ki cenkteyim
bu savaşı kazanacağım,
ya bir hocaya gidip
kafamdan aşağı kurşun döktüreceğim
yani,
uğursuzluklardan kurtulacağım,
ya da; kafama
bir kurşun sıkacağım!..

( N.ya)
03.Ağustos.2000/İstanbul
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:04 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.