![]() |
![]() |
#9 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3008
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() 2. Yetişkinliğin Evreleri
Evre kuramcıları çocuk gelişimi gibi yetişkin gelişiminin de birbirini izleyen evrelerden oluştuğunu kabul ederler. 1970'lerde Daniel J. Levinson ve Yale araştırmacıları yetişkinlikteki gelişim evrelerini saptamaya çalıştılar ve erkek yetişkinin gelişiminde altı evre saptadılar. Levinson ve arkadaşları yetişkinliğin tcmel görevinin yaşamboyu süren bir yapı yaratmak olduğunu kabul ederler. Bir erkek, yeni bir yapı yaratarak ya da eskisini yeniden değerlendirerek yaşamını dönem dönem yeniden kurmalıdır. Levinson'un, Erikson'un psikososyal kuramına dayanan gelişim kuramında yerleşik evreler ile geçiş evreleri birbirini düzenli bir sıra içinde izler. Yerleşik evrelerde insanlar amaçlarını az çok sakin bir biçimde izlerler; geçiş evrelerinde ise insanın yaşam yapısında büyük değişimler olur. İlerde açıklanacağı gibi, Levinson'un evre kuramında temel kavram yaşam yapısı kavramıdır. Yaşam yapısı, bireyin topluma girme yolları (roller, üyelikler, ilgiler, yaşam üslubu, amaçlar), aynı zamanda bireyin yaşadığı kişisel anlamlar, düşlemler, değerler olarak tanımlanır. Bu kuram ilk ve orta yetişkinlikte ortaya çıkan çeşitli evreleri ve geçişleri saptamaktadır. Betimlenen yaşam akışı, huzurlu ya da kargaşalı olabilen geçişlerle kesintiye uğrayan görece kararlı dönemlerden oluşmaktadır. Geçiş'ler bir insanın yaşamını yeniden değerlendirmesine ve varolan ya da yeni bir yaşam yapısına yeniden bağlanmasına ilişkin bir bunalımı içerir. Yeni bir yaşam yapısı seçilirse meslekte, yaşam üslubunda, evlilikte dramatik değişimler olabilir. Levinson'un erkek yetişkinin gelişimi dönemleri tablosu aşağıda yer almaktadır (Tablo 7). Levinson'un erkek yetişkinin gelişim dönemlerine ilişkin açıklamaları şöyledir: a. Aileden ayrılma. Onlu yılların sonu ve yirmilerin başlarında başlayan bu dönem, aile odaklı ergen yaşamı ile yetişkin dünyasına girme arasındaki geçiş dönemidir. Genç erkek askerlik ya da üniversite gibi bir geçiş kurumu seçebilir ya da evde kalmayı sürdürerek çalışmaya koyulabilir. Bu dönem sırasında ailede kalmak ile dışarıya gitmek arasında hemen hemen eşit bir denge vardır. Ailenin sınırını tam olarak aşmak temel bir gelişim görevidir. Çünkü bu değişiklik yeni roller edinmeyi, yaşam düzenlemeleri yapmayı, daha özerk ve sorumlu olmayı gerektirir. Bu dönem aşağı yukarı üç-beş yıl sürer. Tablo 7 Yetişkinin Gelişim Dönemleri Dönemler - Yaşlar Aileden ayrılma; aileden bağımsız olma çabası - 16-18'den 20-24'e Yetişkin dünyasına katılma; yeni bir ev, yetişkin rollerinin keşfi ve üstlenilmesi, ilk yaşam yapısının biçimlendirilmesi - 20'lerin başlarından 28'e Otuz yaş geçişi; yaşam yapısının yeniden değerlendirilmesi - 28'den 30'a Durulma; kararlı bir yuva kurma, başına buyruk olma - 30'ların başlarından 38'e Orta yaş geçişi; yaşam yapısının yeniden değerlendirilmesi - 38'den 40'ların başlarına Orta yetişkinliğin kararlılık kazanması - 40'lann ortaları Kaynak: Levinson ve ark., 1974. Aktaran Liebert ve Wicks-Nelson, 1981 b. Yetişkin dünyasına katılma. Bu dönem erkeğin yaşamında ailesinin odak noktası olmaktan çıkmasıyla başlar. Yetişkin arkadaşlar, cinsel ilişkiler ve çalışma yaşamıyla erkek kendini bir yetişkin olarak tanımlamaya başlar. Bu yeni tanım ona, onu geniş topluma götürecek geçici yaşam yapısını biçimlendirme olanağını verir. Bu dönem sırasında erkek, yetişkin rollerini, sorumluluklarını keşfeder ve üstlenir. Bir iş kurabilir, bir meslek geliştirebilir, sonra onu terkedebilir; otuz yaş dolaylarında, yaşamına daha fazla düzen ve kararlılık getirmesi konusunda baskılar artıncaya dek, bunalımını artıran bir başıboşluğa kapılabilir. c. Durulma. Bu dönem genellikle otuzlu yılların başlarında başlar. Erkek, toplum içindeki yerini almış, bir yuva kurmuş, uzun süreli planlar yapmış ve bunların peşine düşmüş, geleceğine ilişkin bir görüş, bir düş geliştirmiştir. Sonraki yıllarda yaşam çizgisinde temel değişiklik, düş kırıklığına uğrama, aldanma ya da ilk düşe yeterince ulaşamama ile ortaya çıkar. d. Başına buyruk olma. Bu dönem otuzlu yılların ortasıyla sonları arasında ortaya çıkar, erken yetişkinliğinin en yüksek noktasını ve geleceğin başlangıcını temsil eder. Bu dönemde erkek, ne elde etmiş olursa olsun yeterince bağımsız olmadığını düşünür. Üstündekilerin otoritesinden kurtulmak ister, genellikle üstlerinin kendisini çok fazla kontrol ettiklerini ve ona çok az serbestlik tanıdıklarını düşünür. Kendi kararlarını verebileceği ve işi gerçekten yürütebileceği zamanı sabırsızlıkla bekler. Eğer birlikte çalıştığı daha deneyimli bir arkadaşı ya da patronu varsa, bu dönemde onlardan uzaklaşır. Bu dönemde erkekler toplum tarafından, en çok değer verdikleri rolleri içinde tanınmak isterler. Önemli bir ilerleme, terfi ya da bir başka yolla tanınmak isterler. e. Orta yaş geçişi. Bu dönem, daha kararlı iki dönem arasına gelişimsel bir geçiş dönemi, dönüm noktası, sınırdır. Bu dönem çoğunlukla erkek kırklarındayken ortaya çıkar ve erkek başarılı da başarısız da olsa gerçekleşir. Bir erkek son derece başarılı olabilir, yine de bir boşluk ve acı bir tat duyar. Eğer başarısızsa bir türlü köşeyi dönememenin acısını yaşar. Genel olarak, "şimdi elimde ne var?" sorusu ile "gerçekten istediğim ne?" sorusu arasındaki farklılık erkekte bir ruh arayışı ara dönemi yaratır. f. Yeniden kararlılık kazanma. Kırk beş yaş dolaylarında orta yetişkinlik yaşamına temel oluşturacak yeni bir yaşam yapısı biçimlenmeye başlar ve üç-dört yıl sürer. Bu, son gelişim dönemi değildir, ancak Yale araştırmacılarının incelediği son dönemdir. Bu dönem, yeniden meydan okunan, yeni bunalımların yaşandığı, benliğe yönelik tehdidin oluştuğu bir dönemdir. Freud, Jung, Goya, Gandhi gibi erkekler derin bir orta yaş bunalımı yaşamışlar ve bundan müthiş yaratıcı kazançlar elde etmişlerdir. Dylan Thomas, F. Scott Fitzgerald, Sinclair Lewis gibi erkekler ise bu bunalımla başa çıkamamışlar ve bundan zarar görmüşlerdir (Vander Zanden, 1981). Yetişkin gelişimi konusunun gitgide daha fazla ilgi çekmesine karşın, yetişkin kadının gelişim evrelerinin henüz pek araştırılmamış olduğu söylenebilir. Levinson'un erkek yetişkinin gelişiminde saptadığı evrelerin kadın yetişkine uygulanamayacağı da açıktır. Kadına yüklenen geleneksel rollerin günümüzde hızla değişmesi ve yerini daha çağdaş rollere ve anlayışlara bırakmasıyla, kadının yetişkinlik deneyiminin artık erkeğinkinden çok farklı olacağı, dolayısıyla farklı bir evreler kuramını gerektireceği söylenebilir. Nitekim, araştırmalar kadınların da benzer evrelerden, ama birtakım önemli farklılıklarla geçtiklerini göstermektedir. Örneğin, kadınlar otuzlu yaşlarında "durulma" yerine yaşam yapılarına yeni bağlanımlar getirmeyi denemektedirler. Öte yandan, yetişkin gelişiminde evre yaklaşımının yetişkin yaşamını aşırı ölçüde basitleştirdİği ileri sürülmektedir. Bernice L. Neugarten bu sava üç kanıt getirmektedir. Birincisi, yaşam olayları zaman dizisinin gitgide daha az düzenli olması ve genel çizgilerin daha akıcı bir yaşam döngüsüne yönelmesidir. İkincisi, her yaştan yetişkinlerin bildirdiği psikolojik temaların, tek bir sabit düzen içinde tipik bir biçimde gelişmeyen ve durmadan yeni biçimlerde ortaya çıkan temalar olmasıdır. Üçüncüsü, yaşam süresi boyunca pek çok içsel değişimin evreye benzemeyen biçimde yavaş yavaş ortaya çıkmasıdır. Lawrence Kohlberg, doğru bir evre kuramının şu dört niteliği taşıdığını savunmaktadır: 1) Bir evre kuramı gelişimin belirli noktalarında yer alan yapılarda niteliksel farklılıklar içerir. 2) Bu farklı yapılar bireysel gelişimde değişmez bir sıra, düzen ya da ardarda geliş gösterir; kültürel etkenler gelişimi hızlandırabilir, yavaşlatabilir ya da durdurabilir, ama sırasını değiştiremez. 3) Farklı bir yapıyı oluşturan değişik ögeler bütünleşmiş bir yanıtlar demeti olarak ortaya çıkarlar. 4) Evreler hiyerarşik bir bütünleşme gösterirler; daha yüksek evreler daha aşağı evrelerdeki yapıların yerini alır ya da onlarla bütünleşirler. Neugarten doğru bir evre kuramının bu niteliklerinin genellikle yetişkinliğe uygulanamayacağını ileri sürmektedir. Çünkü niteliksel değişimleri farketmek çoğu zaman güçtür; katı bir biçimde belirlenmiş biyolojik bir zaman düzeni yoktur; önemli yaşam olayları çocukluktakinden daha değişken bir düzen içinde ortaya çıkar. Levinson da, bir evre kuramının yetişkinlerin bir dizi evre içinde değişmez adımlarla ilerledikleri anlamına gelmediğini kabul etmektedir. Bir insanın yaşamındaki değişimin derecesi ve hızı kişilikten ve çevresel etkenlerden etkilenir. Levinson, insanların farklılığı nedeniyle yetişkinlikteki gelişimin düzenden yoksun olduğunu ileri sürenlere de katılmamakta, görevinin insanların yaşamının zaman içindeki açılımının temel ilkelerini bulmak olduğunu savunmaktadır (Vander Zanden, 1981).
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Uyku ve Yaşlılık | BeatLes | Revir | 0 | 04-05-2010 01:05 AM |
Ölüm | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-07-2007 07:40 AM |
'Yaşlılık aylığı yükseltilmeli' / 1 ekim | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-01-2006 03:30 PM |
'Yaşlılık aylığı yükseltilmeli' / 1 ekim | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-01-2006 03:24 PM |
Romatizma yaşlılık hastalığı değil | Karizmatix | Eskiler (Arşiv) | 1 | 03-19-2006 03:20 AM |