![]() |
![]() |
#3 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() REFÎ CEVAT (ULUNAY)
1890 yılında Şam'da doğmuştur. Önce İttihatçı karşıtlığı, Mütareke döneminde ise Millî Mücadele düşmanlığı yapmıştır. İngilizcidir. 150'liklerdendir. Sürgün döneminin çoğu Paris'te geçmiştir. 1938 yılındaki afla Türkiye'ye dönmüş ve Yeni Sabah ile Milliyet gazetelerinde çalışmış, 1968 yılında ölmüştür. "Siyasette hangi yol? İngiltere'nin eğilim duyduğu taraf şimdiye kadar siyasetin hiçbir safhasında hiç iflas etmemiştir, edemez. Menfaatimizi, İngiltere'nin müttefikleriyle bize açacakları ana siyasette görüyoruz." (6 Ocak 1919, Alemdar) (15) Ermeni tehciri bahanesiyle yapılan tutuklamalar sırasında insanlıktan çıkmış bir nefreti dışa vurarak şöyle yazar: "Sehpalar bu adamlara lâyık değildir. Koparılması lâzım gelen bu kafalar kütükler üzerinde kesilip günlerce ibret taşında kalmalı." (12 Mart 1919, Alemdar) (16) "Tutuklamalar gözümüzü doyurmadı. Daha çok şiddet! Daha çok şiddet! Daha çok şiddet!" (13 Mart 1919, Alemdar) (17) Boğazlıyan Kaymakamı Kemal bey hakkında ise nefretini şu sözlerle kusar: "Özellikle dünya kamuoyunun aleyhimizde ciltler dolusu eserler yazmasına sebep olan katletme davaları hiç şüphesizdir ki, dünya kamuoyunu lehimize çevirecek edecek ve bundan bütün millet ve vatan yararlanmış olacaktır." (11 Nisan 1919, Sabah) (18) "O (Kemal Bey) bir kol idi. Şeriatın kuvvetli satırı, insanlık için zararlı bir unsur olan bu kolu kopardı. Sıra onu düşünen dimağlardadır. Bu kafalar, taşın altında ezilmeli, onlar nasıl milletin kadınlarını dul bıraktılarsa kendi kadınları da dul kalmalı..." (12 Nisan 1919, Alemdar) (19) "Onun cenazesi, dört hamal ile mezarına gönderilmeliydi." (15 Nisan 1919, Alemdar) (20) Diğerleri gibi Refi Cevat da İngilizciliğini açıkça yazar: "İngilizleri bekliyoruz. Türkler kendi güçleriyle adam olamaz. İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak. İngiliz mandası için İstanbul'da 24 saat içinde 40 bin imza toplandı." (21 Nisan 1919, Alemdar) (21) "Biraz nur, biraz hayat: Elde kuvvet olmadıktan sonra 'son neferimize kadar hayatımızı feda ederiz' demek faydasızdır. Şimdiye kadar çok öldük. Artık ölmeyeceğiz. Acele yardıma ihtiyacımız var. İngiltere uzanacağımız dost eli tutacaktır. Son kozumuzu ortaya fırlatıyoruz. Bizi takviye etmesini istediğimiz İngiltere'nin Doğu ile, özellikle memleketimizle büyük bir ilgisi vardır." (22 Mayıs 1919, Alemdar) (22) "Yegâne dostumuz olan İngiltere, bugün de bizi şu durumdan kurtaracak yegâne kurtarıcımız olabilir. Öncelikle tamamiyet ve bağımsızlık, ondan sonra İngiltere'den himaye ve yardım talebi…" (30 Mayıs 1919, Alemdar) (23) "Türkiye'nin yabancı bir devlete dayanması şarttır. Bu devlet İngiltere'den başkası olamaz. İslâm dininin anahtarını İngiltere'nin güvenilir eline teslim etmekte, İslâm âlemi için hiçbir tehlike yoktur. Soruyoruz: Geç kalmıyor muyuz?.." (14 Temmuz 1919, Alemdar) (24) "Manda ister himaye, ister vesayet anlamında alınsın bağımsızlıkla bağdaşamaz, sözleri karşısında hayrete düştük. Bir millet güvendiği bütün şahsiyetleri iktidara getirdiği halde yararlanamazsa, geleceğimizin malî buhranını gidermeye çare yoksa, bir memlekette kuvvet, para olmazsa ne yapar? Başka bir çare varsa ayıp değil ya, öğrenmek istiyoruz. Bunlar lâfı güzaftır. Bu devlet yaşamak için İngiltere vesayetini kabul etmelidir." (19 Ağustos 1919,Alemdar) (25) "Biz de bağımsızlık fikrine şiddetle bağlıyız. Bağımsızlığımızı sağlayabilmek için de kuvvetli bir devletin gözetimine muhtacız. O devlet ki İngiltere'dir, İngiltere olması lazım gelir. Bizi elimizden tutmalı. Elimizde kalan kısımları korumak için tecrübeli bir hocaya ihtiyacımız var. Bağımsızlık diye bağıranlar kötü niyetlidir." (31 Ağustos 1919, Alemdar) (26) "İngiltere bizi bizden daha iyi düşünüyor." (1 Eylül 1919, Alemdar) (27) "Anadolu'dakiler ne istiyor? Tekrar savaş mı edelim? Unsurlar arasına nifak mı sokalım? Milleti soyup soğana mı çevirelim? Bilfarz Rauf Bey, hangi hakla vatanperverlikten bahsedebilir? Bunlar milleti kırdırmak istiyor." (27 Eylül 1919, Alemdar) (28) "Mustafa Kemâl Paşa'nın zor kullanacağına ihtimal verilmez. Fakat işin içinde deliler var. Millî Harekâtı çığırından çıkarıyorlar. Bu harekete ne olursa olsun birkaç yüz kişi sallandırılmazsa, bir hayli adam tutuklanmazsa, kızgın saç üzerinde çıplak ayakla dans ettirilmek filan gibi eğlenceleri olmazsa ondan ne anlaşılır. Bundan Mustafa Kemâl Paşa'nın bilgisi olmadığına inanıyoruz. Çünkü Mustafa Kemâl Paşa'yı deliler arasına yakışmayacak bir zihniyette gördük. Fakat Kuvayi Milliye'nin yaptığı yolsuzluklar bizce gerçektir…" (26 Ekim 1919, Alemdar) (29) "Daha ne bekliyoruz? İngiltere'nin yönetimini, adaletini sevmekle vatanımın menfaatini sevmiş ve gözetmiş oluyorum." (1 Aralık 1919, Alemdar) (30) "Kuvayi Milliye, yılanın zehirini kertenkeleden alması gibi kuvvetini İttihat ve Terakkiden aldığı için, Kuvayı Milliye olmazdı. İttihat ve Terakki'nin yeni şekli olan Kuvayı Milliye, ancak mazlum kanı ile sıcaklık hasıl edebilir. On yıldır top tüfek sesinden kulakları rahatsızlanmamış, adeta kanıksamışlar olacak ki, Kuvayı Milliyeyi kurarak işkencelerini, tekrar bu mazlum millete musallat ettiler. Bu fikre muhalif olanlar vatansız sayıldılar…." (4 Mart 1920, Alemdar) (31) "Azimli bir hükümet, temiz bir elle Kuvayı Milliye adı altına sığınan bu haydutların kafasına neden bir yumruk indirmiyor?" (16 Mart 1920, Alemdar) (32) "Nereye Gidiyoruz? Zavallı memleketimizin felâketi son derekesini buldu…..Anadolu'da Celâlîler gibi türeyen sergerdeler kuvveti zavallı milleti kana ve ateşe boğuyor…. İtilaf Devletleri hükümetin bu canilere karşı eli bağlı durmasını zayıflık ve acizlik değil, belki fikren o kuvvetlerle ortak bulunmasına bağladıklarını kabul etmelidir ki bunun en ağır ve en yaman cezalarını da yine bu kötü talihli millet çekmektedir." (20 Mart 1920, Alemdar) (33) "Kendilerine haksız yere Kuvayı Milliye adını veren, yıllardan beri kanlı pençeleri altında inlettikleri zavallı milletin sakin adını bu son cinayet isteklerinin tatminine âlet etmekten de çekinmeyenlere karşı bütün milletin birleşik sinesinden kopan lânet ve nefret sesine en yiğitçe tercüman olanların başında hiç şüphesiz tarih, Ahmet Aznavur adını kaydedecektir…. Ahmet Aznavur bey, millî olmayan kuvvetlere karşı savaşı genişletmiş ve önemli başarılar kazanmıştır." (22 Mart 1920, Alemdar) (34) Anadolu Harekâtını tutan gazetelere çatarak; "Ukala dümbelekleri. Çeteye mensup gazeteler… Zorla değil ya bu memleket İttihatçıları ve İttihatçıların parmaklarını sokarak lekeledikleri Kuvayı Milliye'yi istemiyor. Onların kafalarına vurmak lazımdır. Bu memleket inşallah onların kafalarına adalet kazmasının inmesini yakında görecektir." (22 Mart 1920, Alemdar) (35) Anadolu Harekâtını tutan gazetelere çatarak; "Yılan Hışırtısı… Gizlendikleri kovuklardan gözlerini parıldatan yılanlar, nihayet dün dillerini çıkardılar. Bu zehirli yaratıkların kafaları ezilmeli. Bunu Hükümet'in dikkatine sunuyoruz." (13 Nisan 1920, Alemdar) (36) "Hükümet'in icraatından memnunuz ve bununla öğünüyoruz. O ne maskaralıktı yarabbi? Kuvayı Milliye adı altında hareket eden eşkıya, İstanbul'da bir şube açmak ihtiyacı duymuş olacak ki, mebus namıyla şuradan buradan birkaç kişiyi Fındıklı Sayı'na göndermişti. Bunlar mebus değil, çetenin yardakçılarıydı. Mustafa Kemâl emrediyor, onlar da ötüyorlardı." (15 Nisan 1920, Alemdar) (37) "Kesinlikle anlaşılmıştır ki, Kuvayı Milliye, zehrini İttihat ve Terakki'den alıyor. Zaten böyle olduğunu, takip edilen hatt-ı hareket ispat eylemiştir. Ankara'ya toplananlar hemen hemen genellikle İttihat ve Terakki ile önceden beri uzaktan yakından temas etmiş adamlardır." (17 Haziran 1920, Alemdar) (38) |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|