![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12100
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ATLAR
Pencereden atları gördüm. Berlin’deydim, kıştı. Işık Işıksızdı, gökyüzü yoktu gökyüzünde. Havanın aklığı ıslak bir ekmek gibi. Ve penceremden boş bir sirk Kışın dişleriyle kemirilmiş. Ansızın bir adamın yedeğinde On at göründü sislerin içinden Çıkarken titremediler, ateş gibi, O saate kadar bomboş olan Evreni doldurdular gözlerimde. Görkemli, yangınlı Uzun bacaklı on tanrı gibiydiler, Yeleleri tuzun düşlerini andırıyordu. Portakaldan ve evrenlerdendi sağrıları. Baldı derileri, amber, yangın. Boyunları gururun taşlarından Oyulmuş kulelerdi, Ve kızgın gözlerine güçlü bir dirim Eğilmişti bir tutuklu gibi. Ve orada sessizlikte, ortasında Günün, kirli ve dağınık kışın Haşarı atlar kan, Uyum ve yaşamın kışkırtıcı gömüleriydiler. Baktım, baktım ve yeniden yaşadım: Kaynağın, altın dansın, gökyüzünün, Güzellikte yaşayan ateşin Orada olduğunu bilmeden. O kapanık Berlin kışını unuttum. Ama atların ışığını unutmam. |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|