www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 08-19-2007, 02:09 PM   #41
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

sultan

Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:09 PM   #42
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

UYARILAN ŞAİR

Bakımlı parkların görgülü ağaçları
eli yüzü düzgün kibar dalları
Sarı yaprakları günışığını sarınmış bırakmamış
Banklardan her birinde gündüzden kalma bir koku
Bir kedi miyavlar yalnızlık hakkında
elinde bir belgeyle geçer
Yakın denizde bir derinlik kokusu
ve kımıldayan bir ölüm duygusu
Ve deniz
Onun sularda olmayan bir sesle
mendireğin iri kayalarına yalvarışı
Işıklarını takınmış zillerini kapamış son ada vapuru
Haydi ay da sulara kaysın denize yaysın gümüş dantelasını


Bir şair olarak geç karşılarına
Bir de sevgili yavrula kalbinin minicik seslerinden
Yavaş yavaş boğulan
Hafif bir de sarhoşluk özlemiyle kendini
Parktan anladığın dostluğa ver


Bir miktar da elbette ağlamak istersin
Saçın kararmış yakından neşeli insanlar geçmiştir
Haydi toprağa çök de ağla
Ve bre
Başının üstüne uykular çağıran adam


Kendi yamanevinden habersiz dam özleyen adam
Bu şehrin gecesinde bulduğun safiyet şeytandan
Deniz ve vapurlar ay ve ağaçlar ne de kedi
Ne de elin ayakların duydukların gerçek yerlerinden değil
Şimdi geç bunları geç parkları geç
Hepimizin yırtılır gibi olan ağzına bak


Yazdıkların şiir değilse kalsın
Cennetse sevdan çık dışarı
Solgun ışıklar
Sessiz ağaçlar parklarla
O cümbüş gecesini de tak peşine
Yazdığın şiir değilse bırak bunları kalsın...
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:09 PM   #43
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

VE ÇOCUĞUN UYANIŞI BÖYLE BAŞLAMIŞ

Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor
Acıyı ve insanlığı çocuklar
Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları
Onların bilgileri getirdi
Elleri önlerinde bağlı-duruşları
Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu
Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı
Ki şimendifer
Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu kutularını
Oralarda civarda
Böcekler sürüngenler bulunan kırda
Dönen çember- toprakla çalkalanan çocukların önünde
Bir dev gezinir
Şimşek düşer


***


Ve balık yumurtaları
Ki onları balıklar
Suyun gencine bırakırlar
Ve suları da gezer ölüm
Çelikağ yok eder insan eliyle uzanarak
Hem balığı hem yumurtayı
Hem yumurtadaki balığı
Hem balıktaki yumurtayı.


Toprağa dikili göz neler bulmaz
İstese dağlar mı bulmaz
Sonsuz gebelik ölümü suçiçeği gibi döken hayat
Suları ve karaları uluyor birbirine
Erkekler kadınla donlarının altında harp cep kitapları
Dudaklarında verem çiçekleri uzaktan
Yakından aynı ve ayrı uluslardan


***



Genç bir adamdım
Tren uğurlardım


Eski ve yeni efendileri
Taç giyen şehzadenin karpuz gibi
Ya da gemilere açılan çelik bir köprü gibi
Serin kırmızı ve sıcağını bırakarak
İkiye bölüneceği haberini
Büyük olayları hava limanlarında zonklayan
Trenlerle ben yolladım


Parklarım vardı akşamları
Kapatırdım
Saati vurunca trenlerin beklenip gelmeyenlerin


Bıldırcın tüneli ve bir açık bir örtülü tren
Akşamsa hemen
Korkardım-bir kızeline tutunarak
Karşı komadan sarışın-onu dökülmüş yapraklara yayarak
Çıkarırdım yanağından ürkek şapkalı
Ve çantalı adamı
Yaklaşırdı ve sorardı
-Oralı mısınız oralıyım
-alın ve okuyun incil ve yohannaya göre
-misyoner misin değilim
-O hah ha
-Değilim ve okuyun yohannaya göre
İnsana olan sevgim-bodurluğuna kurnazlığına
Birden bilerek
İstasyon bir boşluk
Çünkü bir yok bir var
Trenler çehreler



***



Üçüncü hat koş üçüncü hat
Katlan elele katlandık ey Anna taş içinde heykelim
Yonttum yonttum taş bitti sen çıkmadın
Yanıldım avrupalanmakla çün bizde
Kadını kelimeyle kurarlar saklarlar örtülerle
Derken katar üstümüzdeki katardan çoğaldı
Sen burgu oldun içimin dağlarına tünele girdin
Strasburg akşamın karnında
Uslu çocuk olarak bekledi
Bianka boğazlanan boğanın önünde kaldı
İstersek durduruldu diyelim
Çünkü halklar vardı
Güvercin halkı
Meydan
Göz halkı
İnce doğranmış fransız halkı
Ey anna sen kalkan balığı
Kafa vurmayan fakat gövde vuran
Ağzın karnından biraz yukarda
Karnında bir anne yeni kız doğuruyor işaretleri
Kan gidişmeleri
Açık göğün önünde açık meydan halkları
Bianka kıvılcım
Ucu kendine kıvrılmış kılınç


Öpüşümüz gizli olmalı
Öpebilirsek uzanıp kaderlerimizden öpmeli
Sıcak gözyaşı ve şikayetle
Ağzı konuşmaz kılan
Ağzımızda
Dilimizi şişiren ayrılık bademi


***


Senin elin söyler
Avucunun toprağa değip donan çizgileri
Anlatır
İstasyon çayevini dolduran gebeyi
Dumanlı ve biraz her şey kokan gebeyi
Aşkın
Şişen bir yara gibi gelişip
İçimizden iki yolcu gibi gideceğini


Venedik birdenbire kavruldu
Nedensiz ve niçin
Çün korkunç
Ve savaşla gidiyorsun
Ama ancak sen
Vurulduktan sonra ve kurşun
Benden ayrıldı
Ve gittin
Ve dağ çöktü


***


Artık dayanamam
Yabancı isimlerin isim ebelerinin içinden
Yabancının ter kokusunun içinden
Yabancının buyruğuyla geçmeye


Ey toprağım kalkamadığım
Üs kimin üssü
Kime ait minare


Ey sen karşımda paylaşılan
Alna dudağa ve kalbe ayrılan
Sen aşkım sabah doğrulunca bağırdım
*******i sancınla kıvrandığım


Karanlığı itiyorum yine gelir
Sabahı seviyorum özlüyorum
Seni aydınlığa getirip anlıyorum
Daha sonra ışıksızlıkta anlamsız
Ve sancım var
İnceden ve derinden gözlüyorum
Çılgınlık ve inceliyorum
Kilom elli beş boy bir yetmiş üç
Sen kendime etiplikle eklediğim
Kanı benden canı ciğerimden alırdın
Aydınlıktın
Hep onarırdım eskiyenlerini güneşle


Ay gece görününce açar aylığını
Kurbanlar ve senin büyüklüğün dağınıklığın
Çünkü her bölgeni başka bir şehirde yaşadım


Küskünlüğünü aşk öncesi şehirde
Etinin lekelerini doğduğum şehirde
Korkularını ve yüksek korkmalarımla
Irmağı kapayan boydan boya
Suyu toprağa ilave eden şehirde
Gidişini özel olarak
Kalbimin bağışlandığı şehirde- en önce
Ayrılık vardı hep


Ay gece olunca pay eder ayrılığı
Ey güzelce yakalandığım
Mutlulukla sunulan
Bize bahşedilen armağan kılınan
Ayrılık sen ki
Aşkın ve sanatın
Durmadan doğumlar getiren anası
Hep orada gebe karınların dibinde içinde
Doğuma en yakı
Doğmadan gibi ve aralıksız doğarak


***


Böyleydi kuruluş yapı ve bizim ustalığımız


***


Fakat sen
Hep karşımda kalan
Ağzı ağzımdan alınan
Paylaşılmakta olan


***


Biz dördüncü Muratın kılıcının sivri ucunu tutuyoruz
Keskin yanında karılarımız ve çocuklarıyla
Hızla akan bir vatan tuttular
Aşkın ve birlikteliğin çatısını orda kurdular


Karılarımız her asrın insan güzelleri
İmkan bekçileri
Ağır arabalarla taşınan sancılarımız
Ağır tabanlarımız
Etten değil gibi az yiyen gövdemiz
Toprağın ürününe avuç açan karşı koyan
Yeri var olmayan bir lisanla bağlayan
Sıcağa ve nalın kıvılcımına gerçek isimler koyan


Irmak ve ırmağı süren yol
Biri uzağında kaldığımız
Öteki içine daldığımız


Buzul uzaksa ve beraberlik ateşi kucaklamışsa
Sabaha çıkmamız kolay
Güneşi bir mızrak boyu yükseltmemiz
Yabanı kolundan tutup germemiz
Alnına bir mıh
Sırtına bir yafta ekleyip göndermemiz
Yekin seslerindeki yanlışlığı düzeltip
Büyük doğrulamanın aklına geçmemiz
Yavuz boğalara benzeyecek
Ve sancı değiştiren hayvanlara


Küçük kahraman öğütlerle büyük esere
Bir mısramızdan girer
Bir çocuk avlusunda salıncaktaki çocukların
Anneleri ablaları sahilde çay içen evden konuşan
Gelecekle haberli yemiş tutan elleri
Şimdi salıncakta aynı anda
Bir fotoğrafta gibi
Her geçen anı bir fotoğraf olan çocukların
Altlarındaki toprağa
Öğütlerle büyük eser okları işaretleri
Düştükleri taşlara dizlerini kanatmak için
Biz açıyoruz
Ekonomik iktisat risaleleri


Her şey benzinle aşk ve ilkbahar bile
Barut ateşle harmanlandı
Kılıç nasıl deldi geçti ve çekildi
Ve nasıl kan göstermedi et
Tanrı adıyla renk değiştiren mavileşen ateşe
Örtü yayıp otururlar ateşten ateş ve yanmazlar
Güvercin teslimiyeti içinde
Bakın istiyorsak


Nasıl yıllarla sürüyor bir salise
Sabah bulantıları birlikte yatılan akşamlar
Kuşların yalnız uzanıp pencereden


Havaya alıştıkları saksıları kavrayıp uzaklaştıkları
O gökler ağaçların tulumba gibi çalışan özsu boruları
Sızıları tahta kulübelerin
Dağda tahta kulübelerin


***


Ateş için odun topladık
Ben makki ve beşimiz
Kısa ama kesin çağırarak
İçeriksiz coştuk hemen. Hey önce ateşin içinde ol
Hey önce alevin sıçrasın
Yüreğimizi kavra soluğumuzu başka yollardan geçir
Aynı an ayağa kalkındı
Doğranıldı
Nasıl söyler bir erkeğe bir kadın
Denize atılan bombanın
Balıklar delirttiğini
En zor sorunun yöneltildiği
Bir kadındı
Nasıl ki kelimesiz ve gözler olmadan


Renksiz bir iz seçiliyor
Belki karanlığın kendisi işaret veriyor
Saçların değişiyor
Karanlık tahta kulübe ve saçların
Hepsi bu hepsi bunlar


Özgürlüğü kur
Suyu dök yürek etlerimizi
Parçalanmalarımızı topla
Büyük ateş meydana yağmur getirdi
Gökteki kazan devrildi
Ağaçların gece aydınlığı
Duygunun canlılığı
Kıvrılıp eğilişi dalların hüznü ateşe
hüznü ateşe
hüznü ateşe tutuşu
Toprağı üzüntüden ayıklayışı
Sende kaybedebildiğim yani ey korkulu hayat
Taktığım tarafımızdan sevilen
Haklarımız esenliğimiz karanlığımız
Güzelliğin ellerin alnımla
Mızrağına seç önce seç kabarık alnımı
Fırlat kayaya kimliğini kişiliğini
Dişlerimin ortasına
Sar beni kumla ağaç kütükleriyle
Ki suyu geç beni kurula


Arkamdan rüzgâr seğirtiyor
Ellerim dağdaki kulübeden ses ediyor
Orman uğultular kurt ulumaları
Aşkın omurgan
Yapışkan
Yak beni çocuğumsuz


Senden ışıklandırılmış havuzlarımda
Ve gizli su yollarımda
Sözün ediliyor


O sen sen
Gölgemi bırak beni sürme
Ben benimleyim


İçim büyük sabırla haşlandı
İçim ey içim bu yolculuk nereye
Yine bir şehrin ölümünü başladır gibisin


***

Ve çocuğun uykusu böyle başladı
Çünkü yeni bir çocuk uyanacaktır

Ey ana
Parkları çocuğunla eş doğurdun
Çimenleri mutlu kıldın



Bayrakların sularda aktı
Pulatın
İnce ve yumuşak saçın
Yaralı ağzın


Mutlu kılan çocuk
Çimene düşen yaprakları


Kadın sen tattın
Babanınkine benzeyen
Çocuğun böbreğindeki katlar.


***



Gün gelişini açıkladı
Sen kapanan gözü açıkla
Karısına arabayla tabut taşıyan adamı
Güzel yontulmuş ve parlak sarıları olan kadını
Yeni bir çocuk planı yapan
Yeni ve ölümü de transfer eden aileyi


Nalçayı yiyince nasıl çöküyorsun yere
Nasıl dumanını üfürürken ve solarken ciğerlerime
Düşten yıkanıp ava değil çocuğa yatıyorum
Değil vurmaya ve rastlantıya
Değil hülyalanıp dalgalanmaya
Çıkara değil kedi gibi sokulup ayartmasına
Değil sarı demire
Değil söylev'e asla değil aştım gitti yirmi dokuz yıl önce ölenleri



Nalçayı yedikçe nasıl çöktüm yere
Zorla ezilenin zorlu öldürmesi olur
Fabrikanın kasıklarını ovan işçilerin
Hak dünyasında hastalanırım olağandır
Neden mi şimdi tepilebilirim
Maden ocaklarına dinamit yerine



Bir hakkın düşmanıyla kucaklaşıyorsam
Sök beni yeniden şakağıma it ellerimi
Bileklerime aklım aksın
Damarlarımı lif lif denetle çöz gözümün perdelerini
Trenleri uzlaştır sulh fenerlerini yak
Nerede olursan ol kim olursam olayım


Sesimi bir dağ zannet
Irmağa ver haberi
Yangına doğru sürünen haberi
Güneş beni saklar
Sen alnımdaki dumanı kazı
Kemiğinin geleceğini düşün beni yont alıştır


Sararan örtü cafe müller
Gırtlakta sarı halka
Esirlik ve kendinden kayma halkası
Yalnızlığın çarmıhı dere balıklarının ilanı
Çarmıh yaylı ve değişken
Karın çarmıhı belkemiği ve baldırın
Karnımız ayrı sancılardan kaymış
Yeşil ya da yeşil olmayan çocuğun ağzından çoğaltılmış



***



Ey gece sen de aldatıldın
Sana da tuzak kurdu yüzü güneş parıltılı kız


Rosemariegirbach



***



Gidip bilmediğin kentlerin
Böğrünü delen harp mikkaplarını gördüm
Kartpostal tüccarlarını
Kilise ortak Pazar birlik orak çekiç
Ve asya ve afrikaya ayak atma postallarını


Ve kimseyi göstermeyen aynaları



Ve bir istasyonda
Hatta önemsiz bir memurun yakınında
İçinden asya çıkan bir balya


Geleceği
Ormana terketmeyi dener gibi yeni doğan çocuğu
Ananın karın bulaşıklarını arıtmadan
Çalıları ve topraklaşan yaprakların içine
Alabildiğine
Gevşeyip bırakılmış gerginliğin ortasına iterek
Geleceği ormana iter gibi ormana iterek
Meleklerin hayatını yaşamaya
Gidelim sizinle kendinde insan olmadan
Kimseyi insanlamadan yaşamaya
Sıcak kayayı arayan iki tavşan gibi
Evleri korkutmadan uluyan kurtlar gibi
Bellemeden
Etle bilinçlemeden
Evdeki sevinci kırgınlığı ballanan üzümleri
Bilmeden aşkı ve aşk benzerini
Çocuk sesinin düzlüğünü arayan bir çeşit insan gibi



Görevi bu olarak
Yalnızlığımızı sessizce ortaya koyalım
Erkekçe sessiz ve erkekçe
Kiminki sahipse ölümü o karşılasın
Ağırlasın



Ayaklarım ağrıdı güvercin izlemekten
Onun başının önündeydi alevli sancak
Elimi ve kalbimi uzattım
Eriştim tanrıya çağırma kuleli evin
Bekleyen güvercinine
Güneşi ayı ve yeryüzünü bütün şekilleriyle
Bir kutlu çehrenin emrine kul bildim
Bilesiniz
Ona döndürüleceksiniz


Ve başı yeşil hâleyle çevrilen
Yüzünde tarihten ve gelecekten bir renk beliren
Atmacanın pençesinde atmacayı kendinden geçiren
Bir güvercin ki ne gören olmuş
Ne işiten


Bir sabah bir çeşit güvercin fırtınasıydı sur önünde
Gözleri burçlara
Bayrak tebdiline dikilmiş bir kartalın
Buyruğundan hızlanarak
Bir kartaldı gözünü burçlara dikmiş
Döşü surları geriletmiş
Durur güvercinlerin en önünde


Emrolundu. Haliç bir yılan gibi yönelip
Soktu Kayser'i


Zaman bir takla attı
Zaman bir takla daha attı



Zaman altında kalan
Çıplak boynu hançer kuşattı
Başı sülük ağızlarında
Ayakları boşlukta çırpınan
Bir millettik artık



Güvercin
Merhamet kılınçlarını toplayabildi ancak



Camide toplantı var davranın
Aşkı denetleyen güvercinler
Kılınçlar eskinin habercileri
Keskin bekçiler
Bildiriciler.


Bu iç çığlıkla
Yürürken üstüne bir mısır habbesinin
Yeni yorum yatırımcıları
Ve büyük doğrulma günüyle
Bir aliterasyon olan güvercin



Dansöz kalkışlı güvercin
Gel. Sen gelince
Azap çıkacak her evden
Gidecek kendi evine


Organlar sizinle benim savaşım
Ben ahretim
Ahret yere gebedir



Sizinle hep beraberim
Dağı tutmuştunuz kalbinizden geçendim
Güzel duydunuz ve durduruldum
Atımı atınız büyüledi
Okyanus everesti nişanlayıp durdu
Çünkü etin ötesinde
Bir şey değildi everest ve okyanus


Korkunun yüzüne ayna konmuş gibi
Başkayım sizinle
Aynayı eline alan korkuyu bilir
Çün korku etin içinden yekinir


Hep koşmaklayız kitabın onayıylayız
Tarlayı çok severiz. Yaradan
Lokma lokma bölmüş isteyenlere
Karından gelenlere
Ve karna gelenlere


***



Aşkı cambazımız aldı
Tokmak kırıldı
Kapının çatlağı esner
Gözetleyen göz şişer küçülür
Et aralığından görmeyi dileyince.



Duyulur iç ses
Uyan ey kaplumbağa kelimeyi kımıldat
Çünkü kıyamet sezilsin otobüs devrilsin
Kımıldat kanlarını
Koşanın yıldırım gibi duranın
Susanın ve dağlarla konuşanın
Kendiyle
Dağları konuşturanın
Aklı çok kez hançerce bulunduranın
Kendini sürü için öldürüp
Sürüyü çobansız bırakan çobanın
Hep içilmez sulara varan koyunların
Mermerin namütenahi bekleyen kayanın
İçinden hata edilerek çıkarılanların



İnsan yüzleri
Çömelmiş inleyen ve içgüdü şekilleri
Yaralar kan akmayan
Kanla işi olmayan
Taştan çıkanın ve çıkaranın birlikte söylevleri
İnsan sanatı çığlıkları
(bir yerde onlarlayım)
Öpülerek topuğu parlatılan tuncun
Günah anlatılan karanlıkların
'Enriko istersen anlat önce sonra işel'


O dağlar güvercinin yabanına yuvadır
Hiç solunmamış bir hava üfler rüzgâr
Dünya sürü yürüdükçe döner
Çoban sürü için ölmez gelecek sürüler için
Yaşamağa bakar
Kısa süren bir hatıra değildir toplum



Mısır taneli çocuk avuçları
Fotoğrafını çek günahların
Tövbeleri yıldırımla yayınla yine de


Esmeri
Karayı
Kızıl ve sarıyı bir tutanı
Benden aldın



Buruşmaz entarisi İstanbulun entarisi buruşmaz entarisi
Maraşın seferde
Fakat İstanbul ve Maraş
Fakat Maraşın
Her kurban arayışında
Fazla davrandım ben
Yangına uğradım
Kara bir moloza ayrıldım
Bazen marsık sanıldım



Maraşın her kahraman kurban arayışında
Ve bulup sunuşunda
Mutlaka bir işareti vardı
Bayram çöreklerini tuzundan yağından anlayışın
Sertçe düşmanca gibi tokça kucaklanışın
Harbeder gibi sevişin


Mesela adil erdem aynı silahla mücehhezdi


Üstümüzden aynı katar geçti
Mutluluğumuz anlaşılsın yıkıldık
Toprağa yayıldık ve büyüdük
Çünkü topraktan ancak böyle geçtik



***



Kızlar burgulu
Etlerinde tahta kıymıkları karınca yığınları
Alabildiğine açılmış bir organ
Bir gramofon
Geniş ağızlı



Her adımlarını bildiğimiz
Hangi yörüngeyi güttüklerini
Hangi suyu geçtiklerini
Ne çeşit bir şölenden koyulduklarını
Çünkü sokağı aman nasıl eğilerek geçiyorlar
Hangi tahta kapıdan çıktıklarını
Zenginini ve bulgurla su içenini
Ellerinin çatlaklarını yine krem sürülenini
Göğüslerinin bakımını tahta sütyenlerini
Ocaktaki dumanın yaktığı sapladığı göz sürmelerini



Çünkü kara dumanlı ocak
Ve sürmeydi


Sürmeyi niye çekmeli
Sürmeyi çekmeli mi



-Annen ne söyledi
-(Elmanın yarısını kardeşin yesin)
Kardeşin yesin anne yemesin mi



Elmayı yemiyorsun bir
Ve öyle sıkılıyorsun ki elma ölecek
Ne sen yiyeceksin
Ne kardeşin ne annen



Bu evde yılanı yine değiştirmemişler
Baba ana ve kardeşler
Aynı odada soluyorlar
Oda şişip iniyor
Dışarıdan bakınca odaya
Duvarları kıvrılan oda
Özel bir korku ve kuşkuyla irkilerek
Tehlikenin hayvanları yönünden
Boğularak
Yılandan gizli işaret alarak
Göz kırpar gibi yapıp uluyor
Oda uluyor



Yılan göz kaş işareti
Konuşmayan hiçbir şey yapmayan


Başını yılandan çevri yemek taşmasın
Başını yılandan çevri kuyu yakın
Başını yılandan çevir unutma babayı yürekte tut
Baba dağ ve balta



Anne
Kolundan koynunda karnında çocuklar
Gitti pazara dolandı çığlık beğendi



Anne eve dönünce
Anne eve dönecek



Ölün bilinecek küçük ölün
Mahalle daracık bilinecek



Alçak duvar ötesinde ölün tahta sıcak su
Ve odun kokusu
Kabre akıtılan sabunlu suyu
(Yolun burasında coşkuyla karşı ko)
Nasıl ki beyninden apartman fışkıran mimarın
Yaşamın öte yarısı
Burçları gezer
Kutup yıldızından söz eder



Gök çoğalınca
Göğe açılan göz kapanınca
Beni duyacak anlamayacaksın



Bunlar hep senin ölün
Bir yerinde yatağa sığmayan çocukların
Suçları bir atmacayla alınan çobanların



Her şey karıştı çünkü öldün
Artık kimse bulamaz kendini
Eller birbirinin içinde
Senin ölmüş elin yapışır
Benim tetiğimin üzerine
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:10 PM   #44
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Yanma

Ve elbet
Gözlerin sularımdan çekilince
Ürkek bir ceylanla anlaşırım
Yüzünün çok yakını olan bir limana
Dilinin ve ağzının verdiği baş dönmesine
Bahçeni tutan tavşanlara sığınırım

Kanımdan geçilmiyor moraran ağzım
Kovalanıyorum
İkindi zaman karanlığı iç çarşılar
Ey şafak bir askerle anlaş
Çünkü namluya sürüldün
İşte burada bir ordu yürüyen karnımda
İzim sürülüyor köpeklerin sürünerek yaklaştığı
Anlaşılıyor
Hatırlarımıza dokunulmamış
Fakat el konmuş aşkı yaşatırken kuğuların
Geleceğimizin serin suları ve göllerine

Ey kadın kokla beni
Hayatım yasaksınız

Gelinmiyor akşam zaman kaplanı
Kaçmıştım yeni bir ırmak şeklinde
Hayvanların ilkbahar sıcakları bölümünde
Kıvrılıp yeniden yakalanıyorum
Cam kesiyor göğüslerimi
Boynuma zümrüt bir gerdanlık atmışım

Hem şarklıyım ben
Gövdem yara dolu

Sevdiğim kolla beni
Anlıyorum

Fakat artık dayanılmaz sarmaşıklara
Öpüşüyorlar
Harbin bittiğini söyle ayrılsınlar
Çünkü gece zamanın katranıdır
Gelip geçecek gibi değil omurgamdaki didişme
Çantamda sevişme askerleri
Harbin bittiğini söyle

Önce beni boğacaklar özgür ve sevecen olmak için
Bir bıraksam
Yakut bir kuşun içinde duran ellerimi

Sevdiğim
Önce kemir bu tel örgüleri gövdemden
Geç derimin altındaki tehlikeleri
Yürek kızgın bir kuma devrilmeden
Yokla beni

Anlıyorum kaçmaya zaman yok
Şafak birden doğrulacak
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:10 PM   #45
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

YEDİ GÜZEL ADAM 1

I.



Bu insanlar dev midir

Yatak görmemiş gövde midir



Bir yara açar boyunlarında

Kolkola durup bağırdıklarında



-Ya kurbanın olam

Dağlar önüme durmuş

Ki dağlanam



Çekip pırıl pırıl mavzerler çıkardılar oyluk etlerinden

Durdular ite çakala karşı yarin kapısında



1.



Yedi adam biri bir gün

bir kan gördü

gereğini belledi

yari alsa koynuna

Ayırmaz kanı yanından



Beyaz haberlerim var kardeşlerim

-Bir güzel ince gelin

Kabartır göğsünü toz duman içinde

gelinliği durur çıkartıp bıraktığı yerde

İçerlerden bir taşlı tarladan

Kaynayan nehrin gözünde

unutmuş gelin alınlığını

Avuçları sıcacık yumulu beline dayalı

Kalın bilekli badem topuklu

Seyirtir o ince gelin

grevli'ler şifalar götürmek için



Beyaz haberlerim var kardeşlerim

-Gölgesiz meydanlara

aklı yağmalayanlara arasından

yayılırsa karanlık fısıltılar

Ya da güzel dışlı yapa çiçekleri

Muhtemel bir genç kızın

Başına atılırsa



Yedi adamdan biri

Bir gün bir kan göreni

Kabukları soyulmuş

Taze devrilmiş bir ağaç gibi

Çeker çıkarır kendi kadınlardan

Fırlar yataklarından tatlı uykudan

Çıplak çıkarır kendi kadınlarından

Fırlar yataklarından tatlı uykudan

Çıplak yalın ve güzel adaleli

O er alarak

Seğirtir danseder gibi

-Önce sağlam olmalı arkam

O ince gelin

Belirir hemen ardında erin

1000 yıl durmadan en atmış bir çınar gibi



Gidiyor dansöz gibi

Yere ve göğe açık avucunda o kan

O işlem onda güvercin ve sevap

Onlarda en ağrımalı yara

Ve yollanıyor o güvercin onlara

Güvercin değişiyor gittikçe ondan

Güvercin değişiyor vardıkça onlara

+ ve aman ne uzun sürüyor bir düşman öldürmek+

Yedi adam artık bir kan göreni

Varıyor dengede

Kuğu gibi sarkıyor onlara

akıyor onlara

şiirler söylüyor ve mısralarında

işlek çelik kümeleri

ve kalkıyor her bir ulaşmasında

iki yanında sülüs ve yay gibi

bir vuruşta öldüren elleri

-Karanfil serpercesine

Bir kez daha vurdum ya Allah diye açtığım yaralara



-Güzelin düşmanı güzel olur

Güzelin yari güzel olur



O varıyor tüm meydanlara

Kanı okşayarak ve kabartarak



Kanı okşa ve kabart

Ve sonra sabah kahvaltısında

İçinden geçirmekle varsın sofrana

Çocuklarımızın ellerinde büyüyen gagalı şeylerin

Tanrının buyruğu ile ortaya çıkarttığı

Gürbüz bir yumurta
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:11 PM   #46
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

YEDİ GÜZEL ADAM 2

Yedi adam biri bir gün

bir aşk bir gün

gereğini belledi

ölüm girse koynuna

Ayırmaz aşkı yanından



Beyaz haberlerim oluşuyor kardeşlerim



Daha ne kadar saklanabilirdik seninle:

Yaylalardan nasıl geçtik

Çobanlara yetişemedik ama uzaktan

zahmetsiz ve hiç kimseye değil gibi konuşan ağızlardan

Ne bilge sözler dinledik

Sığındığımız

Ve içinde saçlarımız göle girmiş ıslanan

O dev O kabul eden O sizin veren mağaralar

Yine açık yine buyur’lu

Çekildi üstümüzden. -Çalıların

Bilen duruşlarıyla karşılaşırdık koşuşurken gizlilere



Güneşi tez gördük dağlarda

Ormanın ay çiçeği gibi uyanan hayvanlarıyla

İlk iş gövdemizin acıktığını anlamak oldu

Gittik kokladık ekmeğimizi tarlalarda



O gün gezdim seni ellerimle

Söyledin: Geniş vuruyor yüreğin



Ülkeyi tez giden ayaklarımla varıyorum

Kanım temizliği seven bir kolla atılıyor durmadan

Yıkanmış güneşte yeni kurumuş çarşaflar gibi

Serin ve ürpertici gövden

Yaklaşmaktasın ve / çok yakınıma taşıdığın / güller

Sana canı gönülden âşık oldum meleğim

Kollarına gümüş bilezikler düşündüm

Dostlar buldukça onlara

Kalın kaşlarını övdüm

Güzeldin

Gövden gerilmiş devinmekteydi

Bir tabloda gibi her bakmaya değişen

Karanlık anlamlardan arınan yüzünle

Hakkı verilmiş

Zehirleri alınmış kazanlarda

Demirle birlikte çeliğe koşmaktaydın

Ve döllenmekteydin mengenelerle kucaklanarak



İşçi eğilir bükülür ve doğrulur

Köylü bükülür doğrulur eğilirken

İnsan iyi maden kuyumcuda



Güzeldin / Gövden

Yeni bir iklim gibi yayılmaktaydı karalara

Ağaçlar, kırdaki hayvanlar kasabadaki insanlarca

İşte davetliydin

Acıktık bıçaklarına kanımızı gütmekteymişin gibi

Gelip acı sözlerin için

Bir çekmece koydun yaralarımıza



Ve ellerin uçuşan yapraklar gibi

Birden

Nasıl yalnız olduğumuzu anladım

Kimseler yoktu ikimizden başka birbirine bakan



Susuyor sessizce

Aşkla ilerliyorum

Milletim bileniyorum

Devirmeye

Devirmeye safrası beynimi üleşen

Elleri karımın üstünde birleşenleri



Bundan böyle yekinmeye hevesli yüreğim

/sanatsever halkımıza duyurulur/

Aklım eski izlerde şimdi

İz demek

Bir geniş

Bir kendine dönük bir en ileriye

Yol demek



Usulca kalkıp gedene: Dur

Ki çevrileceksin



Toydun cesurdun

Gençtin atıldın

Bilmezdin atıldın

Kabuğu oydun oydun

Kabukta kaldın



Sis iner örter mermeri

ağacı binayı



Sis kalkar kalkmaz

Görünür mermer

Ağaç ve dev

Bu kadınlar dev midir

Yatak özlemez gövde midir

Gül açar boyunlarında

Kolkola durup bağırdıklarında

Bomba düşmüş gibi deprenir toprak

Konuştuklarında



-Yar kurbanın olan

dola yaşmağını bileğime

Ki düşmanı güzel vuram



Çekip mavzerler çıkardılar oyluk etlerinden

Durdular ite çakala karşı yarin kapısında
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:11 PM   #47
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

YEDİ GÜZEL ADAM 3

Yedi adam biri bir gün

bir yar gördü

gereğini belledi

yari asla koynuna

Ayırmaz yari yanından



Alev gerekli kentliye

Bu ısıtma devleri kente

bir an önce inmeli oğlum



/bütün gün badem çırptım

üzümün tehini armudun çürüğünü ayıkladım

uykuya geç vardım

yatağın içine elimi daha yeni koydum

rahatıma doymadım ama.../



ÜMMETİ GÖZETMEN GEREKLİ

Ben seni beyaz haber ustası

Olasın DİYE boğmadım -DOĞURDUM



Beyaz haberlerim için hazır olun kardeşlerim



Anam su döküyor ellerime

Bedenim hızla kaçıyor

Gözlerime toprak atan uykudan

Suyu çarptıkça yüzüme ve gözlerim yalnız

Yanıyorlar



Yemi torbanın dibine gelince beygir

İri saman saplarının arasından

İri etli dudaklarına

Küçük zor bulunan arpaları topluyor



Bir parça daha yükselen

Bir parça küçülen

Bir parça daha uzak duran yıldız

Beygir ve yanında duran semeri

Evin gerisinde yığınla odun- badem dalları

Ve kuru alıç kökleri

Ve ben o zaman bilmezdim halka

Ateş gerektiği

Çalışır gün boyu koru ağaçları devirir

Badem çırpar budardım yaban çalıları



Gün tepeme değsin öğleye durayım



Gün tepene değsin öğleye durasın

Kökleri hem derinleri hem sığları sarmış

Durmaksızın nimet devşiren

Ceviz ağacının altında.-

Öğleye durmayı

Hiç düşündüm mü ağaç neden havyan değil:

Çünkü kan'dır hayvan

Damardır ağaç



O ceviz ağacının altında

Dallarına ve köklerine

Bir öz su damarı gibi bağlanarak

Onlar ve ağaçlar

Toprak ve kalbinden doyurduğu hayvanlar

İşitmişler bakın onlarla

Onlar ve yapraklar

Geniş bir ağızla üfürülüyormuş gibi kımıldamaya başladılar



Onlar ve tüfeğimi doğrulttuğum kuşlar

Şimdi öldürme vaktim değil



Başına omuzlarıma konun

Dudaklarımdan ve kalbimden dinleyin

/işte bakın ekmek böyle tutulur/

öğleye durarak bağlıyorum bu tepeleri

O tepelere



Eğlenme doğada - kentte bu gece ışıklar yanmadı

Damlardan

Çorba dumanı yükselmemekte

Yufka ekmeği

Toprak ve ağaç kokulu ellerimle

/ işte bakın ekmek böyle tutulur/

Şu en artist

Ve lokmayı taşıyan parmakların ucunda

Pıt pıt bir damar gibi atan

Yemin ve billah

Sıcak bulgur aşının kalbidir



Dedim çünkü kalk

Yoksa sütüm helal olamaz



Düşündüm sol kolları kesik insanların

Ne denli mahir olduklarını sağ kollarında

Beyaz haberlerim için toplanan kardeşlerim



-Adım Mustafa ve Niyazi ve Abdurrahman

Kafkas yaylalarında çadırlarımın

Sürülerimin ocak taşlarımın

İzleri vardır/doğup yürümeye başlayınca

Çıplak basmıştım toprağa/



Yine de ana'vâzın duymasam hiç uyanmam

Bedenim öylesine yorgun babam öylesine ölü

Ölü gibi kımıldamıyor dedem

Sini belli kendi belli değil

Ne bir hak torunlarında ne yaşayan bir arzusu



Ellerim yumruk dizlerimin arasında (tam üç yüz yılı)

Etim etimin sızını alsın diye



Kalk çünkü sabah yıldızı

Bir mızrak boyu yükseldi

iri ve zeki

uçları nemli bir göz gibi
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:12 PM   #48
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

YEDİ GÜZEL ADAM 4

Yedi adam biri bir gün

bir bela gördü

gereğini belledi

Yalvarsa evleri harap kadınlar

ve ağlayan birkaç çocuk

Kamalar salınsa karnına

ayrılmaz belalı yanından



Haberlerime kulak asmayıp-Duymadık

Demeyesiniz kardeşlerim



Ülkem bugün

Yariyle buluşmuş gizlilerde

Tepeden tırnağa yeni yıkanmış

Ve örtüler içinde

Göz kapakları kale kapıları

Gibi örtülü

Yassı gözlü kabarık alınlı

Kalbine ve beline zengin

Düzgün bedenli bol saçlı erkekler gibi



Ülkem

Tepeden eteğe yıkanmak için

Aşıdan sonra paklanan

Ovalara yayılmış kadınlar

Evi uçsuz bir yol gibi bekleyen

Yavruya yerinde bekleten

O kadınlar gibi ülkem



-Yürürüm bayırlarda

Gücüm ne merkezde tartmak için

Kulak verir

Dinlerim ağacı



Geçerken beton döşeli apartman kaykılı toprakta

Sesim nasıl etkili yoklamak için

Durdurur sorarım kentliyi

Ne haber böyle:

Nereye:



Bela üreten elim

Nasıl davranır belalar içinde

Sınamak için

Uzanır okşarım saçlarını ey yarim

Bakarım hoyrat ve âşık ellerime



Bir gün sapsarı kesildim

Öyle bir tabiat vardı ki gövdemde

İnsanları görmezdim bile yanımdan

Bir hava bulutu gibi geçerlerdi

İçimden

Gidip dağlara

Kafa tutmak gelirdi



Bir gün ben

İri ve kaslı gövdem

Sapsarı kesildim

Hali harap bir dev çıktı önüme

Gözlerini öyle açtı ki yüzüme ve ağlamış

Sonra söyleştik



Bu bir nöbet devriydi kardeşlerim



Bizimle aşkta olanların

Eline su döksünler

Çadırlarının önüne o küçücük

Kilimleri sersinler
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:12 PM   #49
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

YEDİ GÜZEL ADAM 5

Yedi güzel adam

Biri bir gün bir dağ gördü

Gereğini belledi.

Ki o dağ

Ağaçsız ve yalnız

Gökte alıp veriyordu.

Rüzgârla ürperir gibi olurdu

Beygirin derisi nasıl ürperirse boydan boya

Dokununca.

Yılanla akreple kertenkele

Tavşan keklik kurtla

Onlarla

Hayvanlarla kımıldanırdı



Dağ bu

Serpilmiş atılmış yer kapmış

Başa kurulmuş. Böbürlenmeden iri kendiliğinden koca



Dağ bu

Devir, söz gelsin, kervan devri

Eteğinde ipek yolu zencefil yolu

Kara ve beyaz yolu zenci. Develer

İçerek karınlarından tüylerinden geçirerek

Dağı yiyerek, söz gelsin, beslenirlerdi



Dağ bu

Devir kuş devri

Geçerdi kartal



İşte o kartal

Renksiz ısı vermeden

Ürkmeden ürkütmeden

Kendinden geçerek süzülür

Dikine batar dikine çıkar

Coştumu

Vurur kendini dağa - ölürdü parçalanarak



Dağ bu

Devir aslan devri

Yer yer toplaşarak

Erkekli dişili

Sık sık oynaşarak



Devir insan devri

Geçti geçti

İnsan geçti

Et geçti kan geçti

Göz geçti

Gelenler

Yeni gelen yeniden sonradan gelen

Geçti geçti



Dağ bu

Yılanla kımıldanırdı

Yılanla kımıldanırdı



Yedi güzel adamdan biri

Bir gün bir dağ göreni

Durdu sevmeden bilmeden devinirken

Durdu durdu seyreyledi



Sordu:

dağ nicesin

günde mi gecede misin

geçmişte şimdide

yoksa gelecek bir düşte misin



Dağ serpildi

Atıldı yeniden yer tuttu

İlk kez yılanla kıpırdanmadı



Gözü görür görmez

Dağa göçtü güzel adam

Eteğinden yukarıya üç gün

Yürüdü. Bir yılda dolandı

Çevresini. Eğlenerek kayalarda *******i

Yürüdü günde ve bir kuş gibi

Görerek de



Durmadan dolandı dağın çevrisini

Artık dağ yılanla kımıldamadı

Kımıldardı onunla



Hırçındı adam hep hırsla

Yaralıymışça inlerdi

Yüzü durgun gözler duru berrak

Hırslanırdı ayağıyla- avuçlarından ter akar

Omuzlarını burardı.



Ola ki anlatsa dağ

Der hırcındı adam ince bilekli

Azgın topuklu

İnce uzun parmaklı karınsız

Karşı koyan omuzlu

Yerken güzel yer doymadan kalkar

Oturarak ve hayvanlarda bile

Gizlenerek işerdi



Adam hırçındı-saçları uysal akardı

Rüzgârla kardı

Esinti olmadan zaten akmaktaydı

Uzun boylu değildi

Ama kendinden uzunu yoktu - yalnızdı



Geçince önünden

Mağaralardan kuş tavşan kurt yavrusu

Dağa vururlardı

Serçe tohum düşürürdü ağzından

Tavşan yeşerince onu

Yerdi kökünden



Ot üremedi

Ağaç üremedi



Dağ ağaçsız ve yalnızca

Gökte alıp veriyordu

Adam küçük bir kaya düzlüğünde

Toprakta mağra içinde mağra kapısında

Kaynak başında kuru yamaçta

Dururdu

Eğilip alnını

Yaydıkça yere iki elinin arasına

Göksü çatırdayarak eğilir

Parçalanarak doğruldukça

Dağ cezbelenir

En yüksek zirvesini kayalı alnını

Yamaçlar yamaçlara yayılan yüzünü

Adam eğilip koydukça yüzünü toprağa

Eğilip koyacak yer arardı
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-19-2007, 02:12 PM   #50
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

YILDIZLAR ÜSTLERİNDE

Orda şehitler Afgan

Derler ki gel iman armağanıyla boyan



Kan sancağı

Cennet sedirlerinin basamağı



Yanlarında savaş atlarının cezbesi

Her biri islâm ocaklarının gözbebeği



Fidan gibi

Demir yapılı çocuklar şehit fideliği



Serinliği koşuyor nehirlerinin cennet

Bildikleri yalnız emret! emret!



Bir dalga ki

okyanus yavrusu



bir dalga

bedir'den besli



mübarek kalblerinde

fatma ve meral isimleri



bir uçlarından yaktılar mı

kağıt gibi tanklar



elbet şehitler

kırmızı ışıklar çelik ışıklar



bu renkler bu renkler

kaslar kayalara çalınmış gibi



dil uçlarında ünlü ruhlar

analar dualar dualar



bir gül açtı şöyle bir gül açtı: besmele

baskın emri rehber'in emrinde



bu kalkış gece akınına

yatsı geliyor aralarına



menekşe soluklarıyla

önlerinde diz kırıyor gece



yıldızlar üstlerinde

bakışlar kırpışırlar dikkat içinde



+ bir omuzun delinmiş

heryana hâlâ dağlar düşüyor



gözkapakların gittikçe ağır

damarlarında sanki bir fil kalabalığı



yaran sıcak ve buğulu ateşleriyle

alıyor gövdeni içine



başında bir mücahit dost nöbette

sanki dünya sanki kainat tehlikede



orda şehitler Afgan

aşk adı cennet sedirlerinin basamağı
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:44 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.