![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() saçların bahar kokuyor
ellerin üşümüş bana kendinden söz et... parça tesirli bir sözün vurduğu yüreğinden yerlere dökülürken yaşam kanının nasıl donduğundan, aysız ayaz biz sessizlik dimdik dururken kapıda içinde üşüyen küçük çocuktan söz et... gülümseyerek gelen güne “merhaba” derken. içinde sallanan zaman sarkacı on ikiyi vurur artık eski ”sen” olmadığını kabul etmenin gözlerine yenilgiyi nasıl çivilediğinin hüznüyle yakalanmaktan korktuğun için nereye kaçtığından söz et... vurup elimize sevgilerimizden bazılarını ölüm aldı, bazılarını yaşam. hangisine daha küskün oldugundan söz et. kilidi paslı anahtar işlemez kapılar önünde içinden mevsimler geçer avuçlarında kuruyan gülleri kime sakladığından söz et... kör bir limandır demir attığın ıssız, ışıksız bir gece sevdalanırsın sessiz usul kanayan yaralarını bir başına sarar tuzla dağlarsın kanayan yalnızlığından söz et. günlere kırgın geçersin ömrün içinden kül renginde zamanlar bırakırsın ardında gecenin siyah teninde yorgun uykuları bırakıp umutsuz avlulara kapılar açarsın bitmeyen yorgunluklarından söz et ayaz vurmuş toprağına cemre düşer kış ortasında çiçeğe durur dalların saçlarında bahar yeli karanlığı yırtan bir yıldız kayar... korkarsın bana korkularından söz et...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 10 (0 üye ve 10 misafir) | |
|
|