www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Adult (+18) Yetişkinlere Özel > Adult eski arşiv

 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 07-24-2008, 11:11 AM   #11
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ateş Nefsinde İki Ruh Taşır
Apostol'la Yüz Doksan Beşinci Sayfanın Kaynakçası
1/:
Bedeni dökülmemişse sözün ey şahım,
Mistik bir simyanın serüveninde retorik kalıplara,
Beğenilmek zor zanaattır eski zaman ehlince,
Herkes kendince hesap üretir,
Zamanlı zamansız sormak için,
Özgür vilayetlerin asık duvarlı gümrüklerinde,
Oysa biz kaçın kurasıyız şahım?
Neden dem çekeriz gazel söyleyerek boş koridorda?
Ve niye bir enfusi körük ah çeker ateş içinde,
O ateş ki nefsinde iki ruh taşır:
Biri yakar isterse Roma’yı ruhu ile,
İbrahim’e çiçek tarhı olur bir diğer hali.
O bilir ne zaman çatallaşır yılanın dili,
Hangi cihet hangi duyguların aritmetik yurdudur...
Zaman be şahım,
Her şey gibi kuralarını da yutar lotaryanın,
Ben unuturum gideceğimiz yönü,
Ya sen anımsar mısın Roma’daki sürgün günlerini?
De hele şiirin içrek diliyle...
2/:
Ve ey şiir ve aşk sever ademoğulları...
Şöyle bir hikayetti benimkisi de:
Apostol acildi. Zaman biraz hızlanmıştı hilkatinin gereği olarak. Destursuz dalarak dağıtmışlardı demir urbalı atlılar. Zar kanatlılar ölü gözleri üstünde turkuaz ve mat... Dara, kızıyor ve dara çekiyordu bilcümle tekfurları. Sapsarı bir baldıran simyadan ılgıt ılgıt... Kıt bir merhamet... Ganimet gani... Yani kimseye göstermeden sallayıp alkollenmiş elini: 'Sıvış.' Diyordu Bizim Ap. İşaret ederek paslı zincirli esirleri. Gladyatörleri hizaya sokuyordu ölüm korkusu. Yaklaşan harbin korkusu arenaların küflü koridorlarında. Aralarında dakikalar süren bir dalaş... Ve ölümcül bir yavaşlıkla işkence bilimi... Ve yaşlı savaş ustalarının ellerinden kurtuluyordu cariye ehli. Hatta Apostol’un dişi ışılıyordu. Ve fısır fısır: 'Ben sana demiştim.' diyordu. 'Meğerse o bir ajanmış.' Ben bunu da duyuyordum ya kendi avucuma düşüyordum. Bir anda, çevreyi saran fısıltı kesiliyordu. Petersburg evriliyordu. Romanof devriliyordu. Çevriliyordu Volga boylarında Menşevikler ordusu. Su bir kez daha kaynıyor muydu ne? ...
*** ***
'Lan barba ikiletme de doldur,” diyordum ben de usulca.
“Şıradan olsun gladyatör itin ölümü,
Bolşevik atın ölümü şeytan suyundan...'
Şiir de böyle bitmezse nasıl biterdi hani?
Bilen ya şimdi söylesin bildiğini,
Ya da sussun diğer devrimin şafağına kadar...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:44 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.