![]() |
![]() |
#11 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ayrılık Treni (Gurbet)
(Bu şiir 60’lı yıllarda çalışmak için Avrupa’ya gelen ilk kuşak işçilerimiz, babalarımıza atfen yazılmıştır.) Biraz sonra kalkacak ayrılık treni Bağışlamaz ayıracak iki candan seveni Götürecek uzaklara, tanıtacak gurbet elleri Bilmem kaç yıl göremiyeceğim nazlı yari Son bir kez sarılıyorum sevdiğime sımsıkı Hissediyorum kalbinin delice çırpınışını Salıvermemek için zor tutuyorum gözyaşımı Bizi bu hallere koyan kader mi yoksa para mı Öpüyorum son bir kez elma yanaktan doya doya Kokluyorum yarin ılık nefesini doya doya Daha şimdiden hüzün çöktü, sonu hayrola Biliyorum ela gözler dolacak yaşla, ama ne fayda Son kez tutuyorum yarin yumuşacık ellerini Son kez okşuyorum saçlarını, öpüyorum gözlerini Son kez duyuyorum o ahenkli, tatlı sözlerini Biniyorum trene, bir haykırış dillerde; unutma beni Tren çalışıyor, kapıları tamamen kapandı Açıyorum camı son bir kez göreyim diye yari Bir anons duyuyorum, gelmiş hareket vakti Yıllarca gitmez hayalimden yarimin şu son hali Çöküp sızmışım koltuğun bir köşesinde Dalmışım sevgi dolu güzel hayallere Gözyaşlarım sel olmuş, vagon dönmüş denize Nasıldım, ne oldum, Allah acısın hepimize Sevenlerin kaderi mi bu bilmem ama Bu bir suçumuzun cezasımı yoksa Ne olursa olsun ayrılık çok mu çok zor Kimseye göstermesin diye yalvarırım Allah’a Gözlerimi açtığımda baktım gelmişiz gurbete Kimi bagajının, kimi yoldaşının peşinde Ben sanki ölü gibi donup kaldım yerimde Ahh, ahh bir kavuşabilsem tekrar nazlı yarime Boynum bükük, gözlerim yaşlı indim trenden Kimi bir öpücük bekliyor sevdiğinden Kimisi coşuyor kavuşmanın sevincinden Ağlıyorum benim kimsem yok, dahi bir bekleyen Götürdüler beni tenha bir sokakta bir köhne eve Tanıştırdılar orada kalan bir kaç genç ile Dediler bu gece yatın yarın başlayacaksınız işe Anladımki daha şimdiden rahat huzur yok bize O gece hep düşünüp durdum, uyku girmedi gözüme Sabaha doğru dalmışım gözlerim yaşlı bir halde Beni uyandırdılar, ağlama dediler be arkadaş Teselli ettiler, geçer ilk gün biz de ağlamıştık diye Sabah erkenden kalktık, varıp başladık işe Üstelik en ağır en pis işleri verdiler bize Zaten bütün talihsizler düşmüş gurbet ellere Vazgeçilmez girmişiz bir kere biz bu işlere Günler böyle devam edip giderken Aylar yaşanmadan çekip giderken Kimbilir dünyada nice mutlu insan varken Biz her gün kahrolup ölüyoruz yaşarken Söylenirim bazen hapishane burdan iyidir diye Hiç olmazsa gelirdi sevdiklerim görüş gününde Zaten bu gurbetin hapishaneden farkı ne İşi işkence, evi bahçesi, hasret ise zindanı Dil bile bilmezsin derdini anlatasın doktor beye Zaten sırt dönüyorlar, bakmıyorlar yabancı diye Bir esir bir köle gibi çalıştırıyorlar bizi ölesiye Kimsen yok dertleşecek, ağlarsın gözyaşın bitesiye Bayram olur ana baba yokki ellerini öpesin Sevdiğin yanında yokki sarılıp sevesin Çoluk çocuk ta yokki göz öpüp harçlık veresin Bayramlardan daha çok ecelini istersin Kime dert yanayım kime isyan edeyim Seveni sevenden, dostu dosttan ayıran Ana, baba, evlatı birbirinden koparan Bizi ayıran şu kara tren mi devrilsin diyeyim Sanırım bütün gurbetçiler hep benim gibi Kimi yardan, kimi sıla, vatandan ayrı Kimi anne, baba, kardeş kimi yuvadan ayrı Bence gurbetçilerin hepsinin bahtı karalı Hatırlarım bazen eski anıları, maziyi Daha nişanlıyken asker ocağında geçen günleri Yine de çekmemiştim bunca özlemi Kimbilir ağlamaktan kan dolmuştur yarin gözleri Gurbet öyle acıki giden geri gelmiyor merhum gibi Gurbet öyle bir çukurki düşen çıkamıyor mezar gibi Yollar öyle çok ırakki bitmek bilmiyor dünya gibi Hasret öyle zorki yiyip bitiriyor insanı canavar gibi Yaşanmaz bu gurbette eğer ağlamakta olmasa Gelir bir mektup ayda, bir kart bayramlarda Bazen sevinç bazen de hüzün dolu satırlarda Daha zarfı açmadan ağlıyorsun, ağlada ağla Eskiden istemezdim bir gün bitip diğeri gelse Bilmiyorum dünyamı yoksa benmi döndüm tersine Şimdi yalvarıyorum Allah’a günler çabuk geçsin diye Nazlı yare kavuşmak için razıyım şimdi herşeye Yine bir gün döndüğümde işten eve Arkadaş derhal istedi benden müjde Sevinçten kendimi attım yerden yerlere Çünkü gurbetten kurtulmayı almıştım göze Bir kızım olmuş yolladılar resmini bana Gözlerim doldu bakarken o şirin yavruya Hadi bizim suçumuz olsun candan sevmek Peki bu yavrunun suçu ne, dünyaya mı gelmek Ben okumam gerekirdi kulağına ezanı Affet Allah’ım affet benim günahlarımı Sende görüyorsun Tanrım neler çektiğimi Ah zalim gurbet ayırmasan olmazmı sevenleri Bazen yinede kendi halime şükrediyorum Çünkü burada yabancılarla evlenenleri görüyorum Doğan çocuklarının hallerini biliyorum Kendimden daha çok onlara üzülüyorum Kim olduğunu, nerde doğduğunu unutuyor bazıları Kalmıyor şu Avrupalılardan farkları Elleriyle değiştiriyor cehennemle dünyayı Birde bu acı gerçekler yakıyor beni, çok acı Bir gün yeter dedim, bırakın da gidelim izine Korkmayın kaçmayız, alıştik biz bu cehenneme Artıyor hasreti yurdumuzun günden güne Yetmiyor mu gençliğimizi feda ettiğimiz size Dayanamadım atladım trene gitmek için izine Binbir zorluklarla vardım güzel köyüme Görse bir eski dostum beni tanımaz bile Çünkü saçlarım ağardı, veda ettim gençliğe Görünce yarim beni sevinçten düşüp bayıldı Değdirince elimi tenine, yeniden ayıldı Bitanem, canım diyerek sıkı sıkı sarıldı Tutamayıp kendisini için için ağladı Kızım büyümüş girmiş onbir yaşına Yıllarca babasını sorup durmuş anasına Yazıkki gördüğünde beni kim diye sordu Sarılıp öptü beni duyunca babası olduğumu Bak sevdigim döndügüme çok sevinçlisin Bilmiyorsun bu izin değil, birkaç gün izin Ağlama birtanem kaderimizdir bu bizim Ömür boyu sürecek bir derdimiz bu bizim Aslında gurbeti şiirler değil, romanlar bile anlatamaz Okuduğunuz bu uzun şiir birkaç olayın anısı Bir gün değil bir ömür böyle yaşar gurbetçiler Bunu yaşamayanlar beni asla anlayamaz Sanmayınki bu öykü burada bitip gidiyor Gülmeyi bekledikçe yüzümüz hiç gülmüyor Günler acılarla geçiyor, lakin ömür de bitiyor Gurbette ölen birine mezar bile bulunmuyor Tanrım gurbette muhtaç etme sen hiç kimseyi Sen büyüksün hasrete düşürme hiç kimseleri Ayırma sen nolur birbirini çok sevenleri Gurbeti, hasreti yok et, mesut et seni bileni Hep ben anlattım derdimi, ağrıttım başınızı Sağolun yinede dinlediniz bu gurbetçi arkadaşınızı Biraz da siz anlatsanız büyük aşklarınızı Ensar’ım, ağlamayı çok severim akıtarak gözyaşımı |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|