![]() |
![]() |
#41 |
Yeni Üye
![]() Üyelik Tarihi: Feb 2006
Yaş: 37
Mesajlar: 19
Teşekkür Etme: 0 Thanked 7 Times in 4 Posts
Üye No: 9388
İtibar Gücü: 1442
Rep Puanı : 360
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() aşkın mevsimleri
Her ilişki bir bahçeye benzer. Eğer yeşerip gelişmesi isteniyorsa, düzenli olarak su verilmelidir. Beklenmedik hava değişiklikleri kadar, mevsimleri de dikkate alarak özel bakim gösterilmelidir. Yeni tohumlar ekilmeli ve yabani otlar ayıklanmalıdır. Tıpkı bunun gibi, aşkın büyüsünü canlı tutmak için de, mevsimlerini anlamalı ve aşkın kendine özgü ihtiyaçlarını doyurmalıyız... AŞKIN ILKBAHARI Aşık olmak, ilkbahar gibidir. Sonsuza dek mutlu olacakmışız gibi bir duyguya kapılırız. Eşimizi sevmemek aklımızın ucundan bile geçmez. Bu bir saflık dönemidir. Aşk ölümsüz gibi görülür. Her şeyin kusursuz sanıldığı ve tıkır tıkır işlediği büyülü bir donemdir bu. Eşimiz tıpatıp bize uygun görünür. Hiç çaba harcanmaksızın, uyum içinde dans ederiz ve şansımızın yüzümüze gülmesinin tadını çıkarabiliriz .. AŞKIN YAZ MEVSIMI Aşkımızın yaz mevsimi boyunca esimizin sandığımız kadar kusursuz olmadığını ve ilişkilerimiz üzerinde çalışmamız gerektiğini anlarız . Eşimiz hata yapan, bazı bakımlardan aksayan bir insan olarak da karşımıza çıkar. Sürtüşmeler ve duş kırıklıkları belirmeye baslar, yabani otların kökünden sökülmesi ve yakıcı güneş altındaki bitkilerin fazladan sulanması gerekir. Artık aşkı vermek de, gereksindiğimiz aşkı almakta o kadar kolay değildir. Her zaman mutlu ve sevgi dolu olmadığımızı görüp anlarız..Bizim aşk konusunda düşlediğimiz tablo değildir bu. Birçok çift, bu noktaya geldiğinde düş kırıklığına uğrar. İlişki üzerinde çalışmak istemezler. Hiçte gerçekçi olmayan bir tutumla, hep ilkbahar olmasını beklerler. Eslerini suçlarlar ve pes ederler. Aşkın her zaman kolay olmadığını, ara sıra yoğun bir çalışma ve sıcak bir güneş istediği gerçeğini görmezler. Aşkın yaz mevsiminde, kendi sevgi ihtiyacımızı olduğu kadar esimizin ihtiyaçlarını da doyurmamız gerekir. Bunlar kendiliğinden gerçekleşmez... AŞKIN SONBAHARI Yaz mevsimi boyunca bahçemize iyi baktıysak, bu çalışmanın sonucu olarak hasadımızı alırız.. Güz mevsimi gelmiştir. Bu altın bir cağdır, zengin ve doyurucu. Gerek kendimizin, gerekse eşimizin kusurlarını kabullenen ve anlayışla karşılayan daha olgun bir aşktır yaşadığımız . Bir şükran ve paylaşma zamanıdır. Yaz boyu çok çalıştığımız için, simdi dinlenebilir ve yarattığımız aşkın tadını çıkarabiliriz .. AŞKIN KIŞ MEVSIMI Sonra hava yeniden değişir ve kış bastırır. Kışın o soğuk, verimsiz ayları boyunca doğa kendini tümüyle içine çeker, kapanır. Bu bir dinlenme, düşünme ve yenilenme zamanıdır. İlişkilerde de çözümlenmemiş açılarımızla veya gölge benliğimizle yüzleşme zamandır. Kapağımızın açılıp acı dolu duygularımızın ortaya döküldüğü zamandır. Aşk ve doyum için eşimizden çok, kendimize bakmaya gereksinme duyduğumuz, kendi kendine gelişim zamanıdır. Yaraların iyileşmesi, acıların dindirilmesi zamanıdır. Erkeklerin mağaralarına çekilip kışladıkları ve kadınların kuyuların dibine indikleri zamandır bu... |
![]() |
![]() |
![]() |
#42 |
Yeni Üye
![]() Üyelik Tarihi: Feb 2006
Yaş: 37
Mesajlar: 19
Teşekkür Etme: 0 Thanked 7 Times in 4 Posts
Üye No: 9388
İtibar Gücü: 1442
Rep Puanı : 360
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() İhanet
Sana hiçbir şey söylemek istemiyorum. Bütün sözcükler yetersiz.. Hiçbir şey yazmak istemiyorum. Engin denizlerde kulaç attığım, üstüme gökkuşağını kuşandığım bu aşk yalanmış. Şimdi karanlık sularda boğuluyorum. Gökyüzü kurşun gibi ağır. Ne yana dönsem yalan. Gülüşler yalan, vaatler yalan..İnsanlar yalan. Ben seni mi sevdim..Senin gözlerinle mi baktım dünyaya.. senin ellerinle mi çiçek derledim.. sevinçti, aşktı göğsüme bastım. Kocaman bir yalanı seninle mi yaşadım? Gözlerine baktığım zaman cennet bahçesine geçerdim.. Bir aldatmacaymış, kötü bir rüya.. Kötülüğün bile bir yüzü vardır, bir görünüşü.. ama en beteri buymuş.. bu aldatmaca. Bir masal olsaydın razıydım, bir şiir olsaydın, alır saklardım.Güzel bir yüz kalırdı senden geriye, hoş bir anı.. kimsenin dokunamıyacağı bir tarih. Ama hiçbir şey kalmadı.. Bir yokluğu varsaymışım. Bir HİÇ’e sarılmışım. Çölde serap bile değilsin. Serabın gizli ışığı vardır. Sen ışığı yutan karanlık.. bir kör kuyu.. Ben kör kuyularda kaynak suyu aramışım. Nasıl olsa biterdi bu aşk. Ama unutulmaz bir hatıra, gençliğin en güzel anısı olarak kalsaydı.. Sen hiçbir şeyin değerini bilmedin. Kökün çürük, yaprağın kül, meyvan zehirmiş. Ben seni aşkın yerine koymuş aldanmışım. Kabahat sende değil, ben insan tanımamışım. Sana karşı öfke duymuyorum, kırgın değilim, kızgın değilim.. Çünkü sen zaten yokmuşsun. Asıl kızılacak kişi benim.. Küçücük bir toz tanesini bir mücevher sanmışım. Senin ihanetin bana koymadı..Beni kahreden, beni yokeden, beni bin pişman eden tek şey.. bir aşk yaratmış tek başına yaşamışım. Sen zaten yokmuşsun ki.. senin neyine yanayım? |
![]() |
![]() |
![]() |
#43 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2572
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Hayatı Iskalama Şansın Yok Senin
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin. İki ucu keskin bıçaktır bu işin... Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman... Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak İçin uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zaman ki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun Unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana... Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. "Yürek sesi ne?" bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu... Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini... Nazım Hikmet Ran |
![]() |
![]() |
![]() |
#44 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Oct 2005
Mesajlar: 137
Teşekkür Etme: 1 Thanked 11 Times in 7 Posts
Üye No: 1389
İtibar Gücü: 1497
Rep Puanı : 560
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Ayrılık
İki rayı gibiyiz Bir tren yolunun Yakın olması Neyi değiştirir Son istasyonun Dudak Payı Çay bardağında Bırakılan dudak payı Kadar bile Uzak kalamam Gözlerine Yakın olsun isterim Ellerime ellerin Yanındaki beton binaya Yaslanması gibi Köhne bir evin Seni bir çivi Gibi çaktım Çünkü beynime Ve toplayıp Bütün kerpetenleri Attım denize
__________________
hayatta enzor şey karanlık bir odada siyah bir kedi aramaktır, hele de o odada siyah bir kedi yoksa... kung-Fu tse |
![]() |
![]() |
![]() |
#45 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2572
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Bilim ilk görüşte aşkı kanıtladı. Beyin tanışır tanışmaz o kişi hakkında karar verip, ilişkinin geleceğini öngörebiliyormuş. İlk görüşte aşkın varlığı bilimsel olarak kanıtlandı! İlk izlenimin önemli olduğu uzun süredir biliniyordu, ancak Amerikalı bilim adamlarının yaptıkları yeni bir araştırma beynin sanılandan çok daha kısa sürede karşıdaki kişiyi değerlendirip kategorize ettiğini ortaya koydu. Ohio ve Minnesota Üniversitesi'nden bir ekip, 164 öğrenciden birbirleriyle tanışarak, üç, altı veya 10 dakika sohbet etmelerini istedi. Her tanışma ve sohbetten sonra öğrenciler tanıştıkları kişiyi ne kadar sempatik buldukları, ortak yönleri olup olmadığı, gelecekteki ilişkilerinin nasıl olacağı, aralarında arkadaşlık veya dostluk oluşup oluşmayacağına dair yöneltilen soruları yanıtladı. Bilim adamları denekleri dokuz hafta izleyip, öğrenciler arasında gelişen ilişkilerle, sorulara verdikleri yanıtları karşılaştırdı. Uzmanlar, deneklerin 'Tanıştığınız kişiyle gelecekte nasıl bir ilişkiniz olacağını tahmin ediyorsunuz?' sorusuna verdikleri cevapların büyük oranda gerçekle örtüştüğünü gördü. Kişilerin beynin 'okey verdiği' kişilere daha yakın davrandığını belirten uzmanlar, ilk görüşte olumlu izlenim edindikleri insanlarla daha çok ve daha samimi şekilde konuştuklarını anlattı. Arkadaşlık tespitlerinin aşk ilişkileri için de geçerli olduğuna dikkat çeken bilim adamları, araştırma sonucunu 'İlk görüşte aşk vardır' diye özetledi.:biggrin: :smile:
|
![]() |
![]() |
![]() |
#46 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2572
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Türlü türlü hayallerim var,
Herbirini senin süslediğin, Birbirinden güzel umutlarım var, Herbirini senin yeşerttiğin... Sensiz bir şey düşünemiyorum, Her şeyde sen her yerde sen, Sensiz bir tat alamıyorum, Ne kendimden Ne ömrümden... Seni sevmeden yapamıyorum, Düşünmeden duramıyorum, Hani gülüşün vardıya, Sen gülmeden ben yaşamıyorum... Sen yoksun ya yanımda, Sevgin var Özlemin var, Sana karşı konuşamıyorum ya, Her defasında seni yazdığım, Kağıdım var kalemim var... Özlem ne yazdırırsa onu yazıyorlar, Yüreğim ne derse onu söylüyorlar, Sensizken boynu bükük bir köşede, İçin için kan ağlıyorlar... GeL...GeL...GeL...Ne Olur GeL |
![]() |
![]() |
![]() |
#47 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2572
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Aşk; yalnız bir operadır kış güneşinde dinlenen.
Aşk; bazen bir zaman hatasıdır. Aşk; bazen kavuşamamak, adını karalamaktır kağıtlara. Uzun bir suskunluktur ya da durmadan ondan konuşmaktır. Aşk; bir filmin, bir k****inde takılıp kalmak... Bazen tuhaf bir cesaretle meydan okumaktır. Aşk; bazen nedenini bilmediğiniz bir duraksamadır. Aşk; bir harabenin ortasında birşey bulup da ne yapacağını bilemeyen iki savaş çocuğu gibi kalmaktır. Eylül'ün toparlanıp gitmesini izlemektir. Bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi kalbinizi dolduran duyguların kalbinizde kalmasıdır. Aşk; canınızla beslemektir hüznün kuşlarını. Aşk; vazgeçmektir gözlerinden. Geceleri ansızın nedensiz uyanmaktır uykularından, usul usul ağlamaktır. Aşk; birgün anahtarın ters döneceğine inanıp ışığa kavuşmayı özlemektir. Aşk; buralardan öylece çekip gitmek ve sonunda kendine bir gül vermektir. Acını içine alıp, göz damlalarını tutup, güçlü olmaya çalışmaktır. |
![]() |
![]() |
![]() |
#48 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2572
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye
ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları. Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı... Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür.. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan... İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü! Yılmaz Erdoğan |
![]() |
![]() |
![]() |
#49 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2572
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Bazıları sevmeyi bilmez. Ne coşkuyla, hoyrat sevdalar yaratabilirler ne de bir kadifeye dokunuş yumuşaklığında dinginlik yaratabilirler ruhlarda. Karanlıkta kaybolup sürekli arayış içinde olan kayıp ruhlardır onlar. Kadın ve erkek olmanın kimlik savaşını veriyor olmaktan dolayı, unuturlar yüreklerinin derinliklerini. Hep saklanacak köşeler bulurlar. Kayıp ruhlardır aslında onlar. Kuralsız savaşıp, ihanet etmeyecekleri, hain olmayacakları tek savaş meydanında hep haini oynarlar. Oysa aşk denen sanat, ince dantellerin yüreklerde dokunup, bedenlerin ruhlara örtü olduğu iki kişilik sevdadır.
Sözcüklerin anlamsız kalmasıdır aşk............. |
![]() |
![]() |
![]() |
#50 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2572
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Bir Adam, Bir Işık, Bir Ayrılık...
O gün erken uyandı Genç Adam. Yarım kalan bir filmin devamını izlermiş gibi, uyumaya çalışırken düşündüğü şeyler geldi aklına yine. Doğruldu, yorgundu hala. Başkalarına göre yeni bir gün başlarken, o ardındaki yarım kalmışlıklarla boğuşacaktı yine. Son haftada hayatı değişmişti Genç Adamın. Olmak istediği kişi değildi hala. Daha da kötüsü olmak istemediği kişiye dönüştüğünü geç anlamıştı. Olağan işlerini tekrarladı. Aynada gördü kendisini. Aynaya farklı bakıyordu artık. “Değişen neydi?” diye düşündü kendi kendine. Aynaya baktığında dudaklarındaki çatlaklardan çok, yaptıklarını görüyordu sanki… Yutkundu, O’na yaptıklarını hatırladı. Dayanamıyordu ve karar vermeliydi. Yanında olmadığını, kendisini duymadığını bildiği halde; O’nun kızdığı şeyi yaptı yine. “Özür dilerim” dedi kısık sesiyle. Böyle olsun istememişti. Her şey ne kadar da güzel başlamıştı oysa. Tam ihtiyaç duyduğu anda yanında belirmişti “Işığı”. Kendi karanlıklarında kaybolmak üzereyken çıkmıştı genç adamın karşısına. Kör olmak üzereyken, görmüştü o ışığı. İhtiyacı vardı ona. Genç adam ışığa doğru koşmuştu son bir umutla. Işık farklıydı ve gözlerini alamıyordu. Işığın sadece kendisi için yandığını anlaması uzun sürmemişti. Genç adam alışmıştı ışığına ve ışığı da mutluydu genç adamın yanında. Her an yanında olmasını istemişti. Işığın ve genç adamın sevgileri günden güne arttı. Işığını seyretmekten bıkmıyordu, Onu hiç bırakmayacaktı, ışığının da onu bırakmayacağını bilerek. Gözleri doldu. Nasıl bu hale geldiğini hatırladı bu sefer. Işığına ilk kez dokunmaya çalıştığında başlamıştı kabusu. Acı geçeği, aşkının imkansız ve bir o kadar da bencilce olduğunu o gün anladı. Bakmaya doyamadığı, yere göğe sığdıramadığı ve sadece onun için yanan ışığı bir mumdu. Genç adama baktıkça daha da çok ışık veriyor, daha çok mutlu ediyor ve daha çok eriyordu üstelik. O’nun erimesine daha fazla göz yumamazdı. “Bir şeyler yapmalıyım.” Diye düşündü kendi kendine. Ne kadar da fedakardı ışık. Kendini hiç düşünmezdi. Sonunu bile bile genç adamın yanında kalmak istiyordu. Oysa genç adam artık vermişti kararını. Işığın kendi kendini tüketmesini seyretmeye dayanmayacağını biliyordu. Giderse, kendisinin tükeneceğini de… Hırçınlaştı genç adam. Vermişti kararını artık. Daha fazla seyirci olmayacaktı, mumun kendisi için erimesine. Gidecekti… Buna alıştırmalıydı kendini. Işığı için yapmalıydı. Derin bir nefes aldı genç adam. Işığını özlemişti. Koştu tekrar ona, Son kez koştuğunu bilerek. Doya doya seyretti ışığını. Işık biliyordu genç adamın söyleyeceği her harfi ve fikrini değiştirmeyeceğini de. Kendini adamıştı genç adama, ne isterse yapmaya hazırdı. Gitmeye bile… İstenileni yaptı. Gitti… Genç adamın tek isteği sımsıkı sarmaktı, Işığın tek suçuysa imkansız olmak… |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Mecnun Leyla İle Sohbette | ÇaKıR- | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-28-2008 12:04 AM |
Ben Mecnun | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 01-06-2008 03:56 PM |
leyla ile mecnun | вσυя∂¢αη | Eskiler (Arşiv) | 0 | 07-13-2007 11:12 AM |
leyla ile mecnun | Angel of death | Eskiler (Arşiv) | 1 | 07-20-2006 09:24 AM |
Mecnun mu kör? | CoolTurk | Eskiler (Arşiv) | 3 | 05-30-2006 04:53 PM |