![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Küle bulanmış ekmekler
Rumeliden bir ses geldi ruhumu okşayan rüzgârlar gibi. türküleri, oyun havaları, ve çingeneleri; Rumeli oğluyum ben nasıl doğulum nasıl akdenizlim egelim ve karadenizlim varsa.... aynen öyleyim; ve onlar gibiyim. çocukluğumun fırınlarını hatırladım; çınar ağaçlarının altındaki. çilekeş ve yorgun anam somunlar yapardı bize ve biz odun külüne bulanmış haliyle yerdik onları ve büyük olasılıkla ülkemdeki yaşıtlarımda çocukluk dönemlerinde analarının küle bulanmış somunlarını yerlerdi. yani biz; bir ananın çocuğu bir toprağın oğlu uzaklıklara rağmen uzaklıkların farkı yaratamadığı bir çoğrafyanın çocuklarıydık. merhametimizin ve insanlığımızın, ve adamlığımızın ve kadir- kıymet bilişimizin sebebi hep aynıydı; sebep; küle bulanmış ekmeklerdi. insancıllığın kokusu, evrensel insan hakları beyannamesinin hazır kalıpları hep hilesiz yapılan bu alınteri yüklü ekmeklerle büyüyen çocukların genetik yapılarında yüklüydü adaletin türk soyunda tecellisi bu küçük ayrıntılarda gizliydi.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mevcudiyet; hepsi o! ! !
Ne muzaffer olsaydı da adı farketmezdi, ne de Kemal. Ne kazanmanın tadını yaşayabilecekti, ne de olgunluğun; ne olduğunu bilebilecekti. Onu durmadan törpüleyen iyi ve sağlıklı olan neyi varsa talaş gibi döküveren bir hayatı vardı. Ve yalan değildi bütün bunlar,emin olabilirdiniz. Adı Nazımda olsa şiir yazamazdı, Picasso olsa resim yapamazdı. Taş yontamazdı heykeltıraş da olamazdı. Üstelik her acı çeken sanat yapacak değildi ya! ! ! Sırtına kazınmıştı ve dövmelenmişti ve de adeta çöreklenmişti bir daha çıkmamacasına da çekiçlenmişti kaderi ve; bakır gibi ezilmişti ciğerleri. Ömrü boyunca hep kötü müzik dinleyecek onunla efkarlanacaktı. Köpek öldüren şarabıyla da zıkkımlanacaktı. Ve bir yudum şarabı da nasibinden sayacaktı. Onun yazgısı binlerce yazgıdan sadece biriydi. Birde adammış gibi sevdalanacaktı, adammış gibi yüreği yanacaktı. Oysa mahallesinin delikanlı kızları da onu satıvereceklerdi bir kalemde; Bakımlı dedikleri zengin çiplerine iki dakikada. Türk filmlerine benzemediğini anlayacaktı belki hayatın. Hiç kimse gelip gözünden dökülen yaşları silmeyecekti, hele öyle bir sevgili zaten olmayacaktı. Araç mezat satacaktı ömrünü parası olan züppelere. Aklar düşecekti saçlarına ve bedeni zavallı bedeni hergün biraz daha bitecek, ve onu taşıyan omurgası çökecekti. O ise kendisine zengin gelen hayallerin yamaçına bile yaklaşamayacaktı. Ömrünün asıl amaçının sadece bir mevcudiyetten ibaret olduğunu anlayamadan, çekip gidecekti bu hayattan.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Müze yüzlü sevecen insanlar
ressam olmayı ne zaman ister adam ...................... ve insanın kolu kanadı ne zaman kırılır ...................... ve insan ne zaman,ne kadar üzülür ...................... ve insan ne zaman,donakalır,dili tutulur ..................... zamanın yıpratıcılığı ve insanın nice göçler sonucunda meydana gelen boşluklar,bakımsızlıklar sonra rüzgarın hoyratlığı ve yalnız yapayalnız kalmış,derbeder olmuş kadersiz ker*** ev. ....................... eskiden ders çalıştığım petek gözlü pencerenin arkasından; korkarak-ürpererek ve kahrolarak baktım. bir yaşamdan artakalan korkunç manzaraya. artık; kollarına tansiyon aletiyle bakmanın gerekmediği bu viraneye. ressam olmak gerekliydi kazımalıydı bu yağlı boyanın yarattığı imgeleri kim yaptıysa becerememiş deyip bir bilen edasıyla, yoketmeliydi; bu yokoluş imgesini,vurgusunu. kiremitleri kırılmış,kimisi çalınmış gözlüklerinin arkasında göz kalmamış omurgası eğrilmiş, kendisini taşıyamaz olmuş. ................................... rüzgar hoyratça yaramaz bir çocuk gibi girip-çıkıyor delik deşik olmuş bedenine yaşanmış hatıraların sırtında bir topaç gibi oyuk-oyuk ediyor,canına okuyor onların. ve umurunda olmadan bir ker***in bedeninden ayırıyor bir saman parçasını zengin sarısı bedeniyle uçuşuyor bilinmedik yerlere isteksizce. ah diyorum ah yine çıksa nuriye teyze zamanın esaretinden kurtulup ortaya, yine sarmısaklı-yoğurtlu yufkayı bize verse sönük ve bitkin gözleriyle,kemikli elleriyle ve de yüzündeki bitkin haliyle, insancıllığıyla,dedikodusuzluğuyla farkında olmadan insan olmanın gereklerini sergileyen müze yüzüyle! ...yorgun sesiyle 'hadi yiyin bakalım *** kuruları'deseydi. ve sonra ağzından hiç düşürmediği cıgarasıyla çeltikçi ustası ahmet amca açsaydı kapıyı üzerinden hiç çıkarmadığı paltosu ve kirli sakallarıyla bize seslenseydi; 'o yufkayı yiyinde şu parayla bana ispirto alıverin çocuklar'deyip. gıcırdayan kapıyı tekrar üzerimize kapasaydı. ve biz düşünseydik yine ispirtonun nasıl olupta ciğerlerini yakmadığını bu adamın ..................... anam söğüt ağaçının altındaki fırında yaptığı sıcak ekmeklerden nuriye teyzeye yine verseydi. ve nuriye teyze anama: 'kızım rabia birazda tuz-biber var mı? susamlı olanından' deseydi. ve mis gibi susamlı tuz-biberin kokusu kaplasaydı her yanı. anam sorsaydı yine: 'nuriye teyze,ahmet amca gidecek mi yine gönene çeltiğe? ' ve nuriye teyze yine kızarak cevap verseydi: 'sıçtığımın çavuşu,körolası herif romatizmadan geberecek mara rabia kızım, ama alışmış bir kere alışmış kudurmuştan beterdir, gideyi,gideyi boşa elde yok,avuçta yok ölümü bulacak benim bu evde, mara kızım,gidinin gavuru, gidecek herhalde yine'deseydi. ....................... petek gözlü pencerenin arkasından baktım korkarak,ürpererek ve kahrolarak ...................... kalakaldım; kurşun yemiş bir insan gibi donakaldım. gözlerim donakaldı, gözlerim çivilendi,bulunmaz hint kumaşı karakterlerle yüklü geçmiş zamana. artık anladım, anlamı yoktu ve boşunaydı; hiçbir romancının ruh üfleyemeyeceği vücuda getiremeyeceği karakterleri; şimdiki zamanda aramanın! ... ....................... yüzlerinin her kıvrımına insan olmanın gerekleri yüklenmiş bu insanlar, müze yüzlü bu insanlar benim düşünce dünyama sunulmuş hediyelerdi sanki! ...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Narin eşkiyalar
düşümdeki sevgili gibisin canın istediğin zaman geliyorsun aktif gönüllü zamane kızı yüzyıllardan beri aynısınız her biriniz acıyı üretmede birer ordinalyus şirinde de öyle aslı da öyle ben kendimi bildim bileli hep öyle çoban osmanın vefasızlığınıza kurban gidişide öyle altınızdaki atı hunharca kullanan onu çatlatırcasına koşturan bitişi olmayan adına yarış bile denemeyecek bir hadisede surdibi et kesicilerinin yüzünü güldüren narin eşkiyalar .............
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nasılda teskin olurum
Ne zamandan beri düşünürümde şu mevcut alfabetik yapının çizdiği sınırlar içerisinde seni nasıl anlatabilirim; en yalın biçimde nasıl ifade edebilirim. Dünyanın en zor işi be! Saçına düşmüş akların, yüzüne vurmuş hüzün dalgalarının, merhametindeki sınırsızlığın anlatımını nasıl yapabilirim. Ve gözlerindeki evlat ışıltısını hiç yapmacık olmayan evrensel evlat sevgini nasıl anlatabilirim. Bana mı düşmüş bu derim de kahrolurum, kahroldukça yanarım. Sırtımdadır çocukluk zamanlarımdan kalma şefkât dokunuşların; hâlâ daha dün gibi hissederim ve onlar ki en çok üşüdüğüm zamanlarda, ve en çok ağladığım zamanlarda aklıma gelir nasılda teskin olurum. Seni düşününce sen aklıma düşünce anacığım inan bana göç imkânı kalmıyor. İsyan bulutları içerisinde derbeder bir halde tam kendimi yakayım diyorumda, dediğime diyeceğime pişman ediyorsun. Yüzünde nasıl bırakırım bir dramatik senaryonun izlerini. Ve sisli bir gecenin sabaha yakın bir vaktinde elâlem derin uykulardayken ben seni derin acılara nasıl sevkederim; bir köy çeşmesinin dibinde. İki elin yapışırda kefenime bırakmazsın bilirim, öbür tarafa mahsus biletimi yakar; günahlarıma ilişkin bir hesap kapamadır bu desemde, böyle bir mizanı tanımaz geçersin. Bu yüzden varlığın sanki varlığımın teminatı, senin hatırına yaşamak, sen varolduğun müddetçe varolmak, sanki evlat olmanın gereğidir. Bana yakışmaz seni acılara bırakmak; iyi misin dediğinde, iyi olmasamda, vücudum ve ruhum derin ıstıraplar içinde de olsa, emin ol vereceğim cevap hep aynı olacaktır. 'İyiyim anacığım,iyiyim ben' diyeceğim hep. Yemin ederim ki; sana evlat acısını yaşatmak benim hesapsız ve ayarsız insiyatif duygumdan kaynaklanmayacak; ta ki yaradanın bana tahsis ettiği nefes sayısı bitene kadar. Velhasıl ben sana kendi olasılıklarım dahilinde ne ebedi bir acı ne de gündelik bir acı yaşatamam. Yaşadığımız müddetçe ancak önünde eğilir ve ellerinden öperim. ................ Sırtımdadır çocukluk zamanlarımdan kalma şefkât dokunuşların, hâlâ daha dün gibi hissederim, ve onlar ki en çok üşüdüğüm zamanlarda, ve en çok ağladığım zamanlarda aklıma gelir nasılda teskin olurum. ................. Rüzgârlar senin kokunu bana getirir nasılda teskin olurum.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Olasılıklara kan doğramışım
ben çaresizim şu anda hiçbirşeyi anlatma derdinde değilim anlatamayacağımı bildiğim için bu tasaya böyle bir kaygıya yol vermişim böyle bir şeyi anlatabilme olasılığına kan doğramışım senin gözlerindeki düpedüz samimiyetin ağababasıdır sevmelerin kıralıdır şefkatin anayasasıdır ben bunu anlatamam gözlerindeki okyanusları insanoğluna sunamam ben daha henüz bu kadar büyümedim senin şaheserliğini ulaşılmazlığını anlatacak olgunlukta değilim beni affet ben seni bugünkü dünyaya tercüme edecek yeterlikte değilim tercümede yetersizim bu yüzden ben seninle ilgili bütün olasılıklara kan doğramışım
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Olmasınlarda
Bir kuşun kanadına koymuşum ömrümü kuş pencerenin kenarında ürkek titrek pır-pır endişeli gitmemeye çalışarak tutunmaya çalışarak düz mermere ve üşüyerekte aynı zamanda bir sırat vaktinde duruyor yani. ahşap penceredeki kurtçuk umurunda değil Tek derdim Hane halkı Olayın farkındalığında olsun olsunda onu üstelemeden ve de bilmeden gitmesine neden olmasınlar .................... Olmasınlarda ....................
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Otoritelerin eğitim müfredatları
bize öyle öğretildi onlara da öyle öğretilmiştir muhakkak. ne kadar merhametli ve asilmişiz; onu öğrendik. onlarda merhametli ve asil olduklarını öğrendiler muhakkak. ortada nâmerd kalmadı hiç. savaş meydanlarında mazlumu ezmediğimiz söylendi, onlarada haçlı seferlerini yaparken ezmedikleri söylenmiştir muhakkak. ne kadar puşt bir dünyada maksatlı öğrenme yanılsamalarının yapıldığını gördüm. onlarda görmüşlerdir muhakkak. bu ezilenler ve mazlumlarda nereden türedi böyle. ben böyle düşünürken onlarda öyle düşünmüşlerdir muhakkak. ben düşünçede tam yol ayrımına girecekken, ve büyük olasılıkla onlarda girecekken .................... başıma vurdular balyozu büyük olasılıkla onlarında. sürüden ayrılanı kurt yermiş bizde öyle dediler, onlarda böyle bir söz varmıdır bilmem ama buna benzer birşey demişlerdir muhakkak. ..................... durup düşünürken ve onlarda düşünürlerken aklın yolu çakışıyordu bir düzlemde. ve hep bir ağızdan bağırdık anlamadığımızı ve anlamadığımızı söylemek için hep beraber: 'ezmenin ve ezilmişliğin mertliğin ve namertliğin asil olmanın ve olmamanın yoksulluğun ve fakirliğin milliyeti yoktur'diye. ................. dünyadaki otoritelerin eğitim müfredatları ne kadarda fabrikasyondu koli koli hazır mamuller zehirliyordu çocukları.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Paylaşımzede
Aaah ah! ... nasıl hasretim sana 'paylaşım duygusu' nasıl bir fazilet nasıl bir olgunluksun ekmek gibisin su gibisin senin yokluğunda nereye dokunsam yanıyor, parmak uçlarımla yıkıyorum gökdelenleri; boşalttığım yüksek voltajlı akımlarla. senin yokluğunu taşıyamıyorum omuzlarımda, birikiyorsun tonlarca. ve zaman ilerledikçe ağırlaşıyorsun anlatamamakların,yazamamakların derdini dökememeklerin, yükleri dağıtamamakların oluşturduğu enkazın altında bir paylaşımzede olarak kalıyorum ve cılız sesimle 'sesimi duyan var mı' diyorum.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Rantiye düşü olmayan çabalar
yazmalıyım diyorum, biraz; şair kendinibeğenmişliği yapıp bencilce davranarak, en güzelini ben yazmalıyım diyorum. şair bencilliği şartmıdır, en güzel söylem diline sahip olabilmek için, bilmiyorum ama; bildiğim tek şey şairin bencilliğide temizdir, cıvıl cıvıl çocuk çoşkusudur, içeriğinde karşı tarafı karalama yoktur. sadece en güzeli bulmak ve meydana getirebilmek ve ortaya koyabilmek çabasıdır. bu çaba başka çabadır; başkalarının itinayla uyguladığı el yordamı maharet yüklü, ve sonunda rantiye düşü yatan çabalar değildir elbet bunlar. sardunya çiçekleriyle konuşmak, kuşların kanatlarına beceri yükleyip postacı kılığına sokmak, bir köpeğin nasılda şımardığını, kuyruk salladığını anlatabilmek. tarlalarda çalışan kadınlarımızın omurga ağrılarını, ve delikanlıların sevda türkülerini anlatabilmek. bir kaynağın başında yılanın su içişini korkuyla gözleyip, o uzaklaşınça toprak testisini buz gibi suyla dolduran, hayvan güdücüsü küçük çocuğuda unutmadan, bu işe devam etmek. osmanlının küllerinden doğan bir ülkenin, çilekeş ve ağır işçi karasaban çekicisi kocaman boynuzlu sarı oğlanlarınıda söyleyip, içgüdüsüyle hareket eden bu yorgun hayvanların, bu doğmada ve kalkınmada en büyük pay sahibi olduklarına vurgu yapmak. yıllardan beri altına kaçıran bir sütninenin geçmişini öğrenivermek, ve gençliğinde, ve hamileyken, öküz arabasında doktora götürülürken, diz boyu çukur yollarda, bebesinin öldüğünü sarsıntılardan, bu hastalığında o acı yaşantının mühürü olduğunu anlatabilmek. ve yemek menüsünün ne olduğunu bilmeyen insanların, günde üç öğün,dört öğün ve belkide beş öğün, tarhana çorbasıyla besendiklerini, şehre geldiklerinde, karşılaştıkları yemek kültürüyle hayatın sadece bu çorbadan ibaret olmadığını anlayıp, şaşkınlıklarının fotoğrafını anlatabilmek. yılda bir et yemeyi, bir yaşlı ninenin dünyayı bir köyden ibaret sanması derecesindeki kadar doğal bir biçimde kabullenilmesini anlatabilmek. yavrusu yediği yonca otunun azotundan ölen bir süt ineğinin, nasıl ağlayarak otlaklardan evine doğru koştuğunu, yavrusunun ölümüne inanmadığından toprağı koklayarak onu aradığını, ve aslında bu hayvanın toprak koklama yeteneği olmasada, kendinin farkında olmadığı bir zamanda, yavrusunun kanının toprağa akıtıldığını; görmesede hissettiğnden dolayı, yerküreyi yarıp içine girmeye çalışmasını ve, günlerce, çilekeş dervişler gibi kendini yemden ve sudan uzak tutmasını anlatabilmek. ve satıldığında köy cambazlarına, küçük bir çocuğun rızasıyla nakliye aracına ancak binmeyi kabullenebildiğini anlatabilmek. ve akabinde de çocuğun günlerce sürecek bir ıstırap seli içerisinde pişmanlıklarla yüklü bir şekilde; 'ah elim kırılsaydı da onu yemliğinden söküp, cambazın nakliye kamyonuna sevkine aracı olmasaydım'dediğini. nasıl pişmanlık duyduğunu anlatabilmek. ülkenin doğusundan gelip batısına yerleşmiş kan davasından kaçmış, adı cemal olan bir çobanın bir kavgada hiç tanımadığı bu insanlar tarafından korunmasının sıcaklığını, ve milletimizin hamurunun, aslında hep aynı olduğunu, ve kan davalıları geldiğinde, bir köyün nasıl ona sahip çıktığını, onun canını koruma altına aldıklarını ancak gözyaşlarıyla anlatabilmek. ve aklıma gelen bu tür şeyleri anlatabilmek çabasının, nasıl farklı bir çaba olduğunu, illede benim anlatmayı istememin aslında tatlı bir bencillik olduğunu; ama, diğerlerininde anlatabilecekleri güzel şeylerdende,hüzünle karışık alabildiğine gurur duyacağımı, hüznümün sadece; onların söylediklerini, ben niye daha önce düşünemedimden ibaret olduğunu anlatabilmek, ve bu çabalarımızın farklı çabalar olduğunu, başkalarının itinayla uyguladığı el yordamı maharet yüklü, ve sonunda rantiye düşü yatan çabalara benzemediğini, anlatabilmek insanlarımıza.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|