![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ateş Çiçeği-05
Önce sapsarı kesildi gece Sığır sidiği renginde / sonra safran Ardından limon ve yumurta sarısı Birden yeşil oldu her şey Çimen yeşili- ardıç Püren rengi / acı güveyik çamaşır kili üzerlik Yeşil yeşil kanadı bir ala geyik Bir göz cacık cacık baktı Ardından dudu yeşili Kıpkırmızı bir kuş yardı Ağulcu acı otunu Gagası gece karası Gözleri ap ak Elinde kırık bir sıtara Geldi de başına kondu Hatçe’nin Kekme vurdu alnına Uzaktan anasının ağlayan sesi geldi kurum rengi bir ormanın içinde yanık yanık ağıt eder oturur Hatçe o yana seyirtti Seyirttikçe uzaklaştı ormandan Ağladı deliler gibi Birden babasını gördü demirkır bir at üstünde Baba dedi Bu kimin atı baba Babası gülümsedi baktı manalı manalı Bu Tebelek gavurunun O kuşu da ben saldım başını keksin diye Sonra at konuştu Ben Kar’ Üseyin’in atıyım Ben de havasım Hatçe’ye Ben de gelip gireceğim koynuna Babası gülmeğe başladı Sonra da kişnemeğe At güldü / babası kişnedi Anası güldü Kar’ Üseyin ağıt etti Bağırarak uyandı Hatçe Gözleri yaş içinde Karşısında Kar’ Üseyin bağdaş halinde Mayıl mayıl bakıp durur Hatçe ağlamağa durdu O ağladı / Kar’ Üseyin baktı yüzüne Bir yalvarış / çığlık çığlığa Uzaktan bir horoz öttü İçimi mılcıttın / canın mılcısın Güzelliğim miydi cümle günahım Al işte cılkımı çıkarttın Sonra arkasını döndü eğdi başını Sabah ezanı duyuldu İki gölge gibi kalakaldılar Şafak ışıdı dışarda / yayla ayazı çöktü Çıkıp gitti Kar’ Üseyin Oturduğu yerde uyudu Hatçe... Küçük ilçenin sokaklarında Ölü çıkmış evlerin hali Ker*** evlerin alnında güneş keder eğiriyor Bir yerlerden ağıt sesi geliyor Bir çocuk / çöpten bacaklı / çember çeviriyor Neredeyse kemikleri görünecek yüzünün Dam diplerinde yaşlılar Işıksız gözlerinde acıya bağdaş kurmuş Uğursuz bir kıtlık yeli esiyor Karşı mahallede kavgalaşan kadınlar Güllü kakınç kakıyor Satı oynuyor Satı bağırıyor Güllü oynuyor Küçük ilçenin sokaklarında Kasalak ağa evleri Önü salındırma kuyulu sırtları kavi Bir de ellik gavurları Demirci- kalaycı- rakıcı- arabacı sair meslek erbapları Bir elleri yağda- diğeri balda Yüzleri güleç mi güleç Tüm bunların arasından Al kutnu sayasının içinde boynu eğik Geçip gider Filik kadın Bu kaçıncı gelişin Bayraklı Kapıya Kaçıncı ağlayıp yalvarması Kızımı alıp kaçtı eşkıya Kör tırnaklarınıza kurban olayım Varın alın cerenimi çapulculardan Ben garip bir kadınım kimsiz- kimsesiz Tamam abıla dediler Sen git çaresine bakarız Bütün dünyalara küsmüş Yürüdü istenci yıkık boynu bükülmüş Suvermez’e doğru yaya yapıldak Rahmetli kocası del’izzet Heybetli bir adam idi Udlu- küşümlüydü insan içinde Hey gidi Deli İzzet hey gidi Derdi ki kurt- kuş börtü- böcek Onca hayvan içinde en şereflisi biziz en ********i Katili- hırsızı- yüreklisi- yüreksizi hey gidi - hey hey gidi Ne harplere girmiş- belalar görmüş Tarlaysa - evirmiş araziyi Ekecek tohum yok ki Derler ki Del’ İzzet’in ala bir kısrağı vardı Sıkıştığı zamanlar da yol keser ellik gavuru soyardı İzzet daha tıfıl iken Pörnek’te şaki Dimitri Gelenin- geçenin yolunu keser Soyardı deveyi- katırı İnsan oğlu çiy süt emmiş Korkudan sayar hatırı Gözleriyle görmüş İzzet Yalvarmış kervancılar Demişler Dimitri gardaş merhamet et amanı- imanı bilin mi Karıncanın ocağına kuş bile konmaz Ellik gavurundan eşkıya olmaz Kimisi de dedi bu gavur değil Türk’ün içinden tutması / adını saklıyor Kimisi / niye saklasın Gavurun köpoğlu köpeği Kimisi öyle dedi - kimisi böyle dedi Dimitri eşkıya / ne gavur ne müslüman Dediler zaptiye baskın eylemiş kuruşunu yemiş İlçede hanayı var şu Tebelek gavurunun Pörnek’te akan çayı var suyunda değirmeni var Del’ İzzet önünü kesti ekizce’nin berisinde Tebelek gavurunun atı yeğindi Dizginleri salıverdi aktı bozkırın göğsünde İzzet’in cılız atı erişemez ki Avını kaçırmış bir avcı gibi ağlarcasına söylendi Len zalım Osmanlı dedi Yazıklar olsun sana Gavuruna şahan atlar verirsin Sıskası kalır müslümanına İsmail’den olma / Hapılı’dan doğma Beş bacının bir goncası En kibarı en incesi Deli İzzet’in karısı Oturdu taşın dibine kocadım gayrı dedi Neredesin Del’ İzzet’im gel geri Uzak cephelerden gelmiş Altında ala beygiri adına Del’ İzzet denmiş Ortalık kaçak kaynıyor Kaç kadın kurtardı başına çökülmekten Kimi selinti toplarken kimisi cacık kazarken Kişifleyip kıstıran kaç çapulcu yakaladı Ellerini urganlara bağlayıp Dolaştırdı sokak sokak- köy köy Attığı dayakları seyre çıktılar Tilki tövbesine çekti çoğunu Sığmadı dağa- taşa Del’ İzzet’in yüreği Cem- i cümle cephedeyken Ar etti kendisine buralarda beklemeyi En sonunda çekip gitti ala kısrağın sırtında Bir daha geri dönmedi Arta kalanına biçilen yazgı acı bir ağıt üstünde Adı bilinmez bir yerden Şehitlik haberin verdiler sarı bir kağıt üstünde...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|