![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() MUM
Mum'un söndüğü an Benzetme yapmak isterdim şu an. Yaşamım mı muma, mum mu yaşamıma benzemeli? Bulamıyorum. Gözünün önüne bir mum getir, o zaman beni daha iyi anlarsın. Elinde tuttuğun mum, herhangi bir mum. Hiçbir özelliği olmayan, kimse için birşey ifade etmeyen... Sade, basit, işine yaramadıkça bir köşede durmaya, unutulmaya mahkum. O, senin elinde hayat bulur. Sen, onun yaşamasına izin verirsin. Öyle birşey ki bu; yaşamının son bulması bile senin elindedir. Ufak bir kıvılcımla başlar hayatı. Dimdik ayaktadır. Sonra zaman geçer. Hâlâ karanlıktır. Sen ve o... Yalnızsınızdır karanlıkta. Birden şiddetli bir rüzgâr... Söner gibi olur ama tutunur zamana. Sönmez... Gün hiç ağarmasın diye yakarır tanrıya. Hep yanmalıyım der sessizce. Eğer, eğer istersem, çok istersem Ay kadar parlak olabilirim bir gün, der içinden... Zamanla erir mum. Önüne geçemez istese de. Artık geçtir hayalleri için; Artık geçtir yarından beklediği için. Yarın olmayacak. Bu günün doğuşu onun batışıdır. Yavaşça söner sonsuza dek. Son bulur herşey onun için. Hayat devam eder. Bir iz bile bırakamadan gitmiştir. Arkasında keskin bir koku ve günün ışıklarında kaybolan ince bir duman... |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|