www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 03-08-2008, 12:20 AM   #1
KoJiRo
Aşmış Üye
 
KoJiRo Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: KoCaELi
Yaş: 40
Mesajlar: 34,356
Teşekkür Etme: 21
Thanked 162 Times in 97 Posts
Üye No: 23848
İtibar Gücü: 8777
Rep Puanı : 54700
Rep Derecesi : KoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Sana Nasihat Bana Mektup

Sana Nasihat Bana Mektup

Hayat akıp gitse de bazen, duruyorsun sen en olmadık durakta. Kafanda bir düşünce bulutu, buluttan akan yağmuru boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor işte…

Umut dolu sözler çıksın istiyorsun ağzından geleceğe dair, gözlerin yine ışıl ışıl olsun. Gözlerin gülüyor senin, dedirttirsin yine bir dosta… Ama sen gözlerini açmaya bile yorgunsun aslında. Yatak çekiyor başını bir mıknatıs misali. Öle bir uykuya dalmak istiyorsun ki, yaşadığını unutmak, yaşanılanı yok saymak, yaşayacağına umutla bakmak istiyorsun uyandığında. Ama yastık seni kendine ne derece çekiyorsa, uykuda o derece senden kaçıyor işte. Uyumadan uyanamayacağını biliyorsun aslında. O zamana denk düşen, acıklı bir şarkı, senin üzgün suratın, dostların ve onlarla yapılan anlamsız muhabbetler… Seni uykuya emanet etmeye çalışıyor dostların. Güvenebildikleri tek şey o. Sen uykuya teslim olmadıkça onlar gidemiyorlar, ellerinden de bir şey gelmiyor senin için diye hayıflanıyorlar. Ellerindekinin tamamını vermeye de hazırlar aslında, senin gülen yüzün ve gözlerin için. Sen onlarda azalmasın verdikleriyle diye, kabul bile etmeye utanıyorsun verilenleri. İyi niyetleri gözlerinden belli zaten diyerek iç geçiriyorsun, onlar üzülmesin bir de diye gülümseyen bir maske takmaya çalışıyorsun yüzüne… Ama ilk bulduğun aralıkta gözlerinden yaşlar akmasa da yaslar akıyor işte…

Güneşin gökyüzünde hiç belirmediği zamanlar, artarda yağan yağmur, yağmurlu günlerin hiç bitmemesi, seni daldığın karamsarlık denizinde nefessiz bırakıyor.

Yağmuru da sevmeye başlıyorsun bir zaman sonra. Başa gelen gitmiyorsa, onunla yaşamayı bilmeli dercesine. Dövünmenin bir âlemi yok. Alışmak lazım demek ki diyerek seviyorsun başında gezen ve sürekli ağlayan hüzün bulutunu da… Yağmurun sıkıntını akıttığını düşünüyorsun bir de bir zaman sonra. Senin yapamadığın işi gökyüzü üzerine almışçasına ağlıyor. Pencerende izi kalıyor yağmurun, yaşanılanları unutma dercesine. İzlere baktıkça canın daha çok acıyor. Hava bir açsa, güneşi yine görsek şöyle parıl parıl, yerini alsa yine gökyüzünde... İlk iş olarak cam silmeye gideceksin ama… Yağmur acının zerresini bile bırakmak istemiyor içinde, senin yanında aslında. Kasveti yaşatıyor sana yağmur günlerce, çekilecek çilenin hepsini çek diye. Bildiğin, inandığın ve güvendiğin tek şey dünyada sanırım gökyüzü, çünkü biliyorsun yağmurdan sonra bir gün güneş açar. Hele ikisinin arası çok kısaysa bir de gök kuşağı çıkar ki gökyüzünde, seyrine doyum olmaz…

Güller açacak yine yüzünde biliyorsun, yaşanması gerekiyormuş bunlarında diyeceksin bir gün biliyorsun, belki gülümseyerek hatırlayacaksın yaşanılanları ilerde ya da rakı masasına meze niyetine muhabbet bile yapabileceksin, o kadar önemsiz gelecek ve çektiğin acıya boşa zaman kaybettirmiş bana diyerek kızacaksın beklide bir gün… Bilinen ve her zaman söylenen nasihatler kulağında çınlıyor. Ya dostlar söylüyor ya sen kendine söylüyorsun. Bildiklerin… Her şeyin geçici olması, her şeye alışılıyor olunması, hiçbir şeyin imkânsız olmaması, acının daim olmaması ve bir gün bitiyor olması… Neler öğretti şu hayat sana ve bunları nasılda aklına akıtıyor yağmur. Her şeyi biliyormuşsun gibi lafta, ama yaşamak öle kolay değil işte. Bir deney gibi hayat, öğretici sıfatlı birileri anlatıyor sana teoride yaşama ihtimalin olan şeyleri. Dinliyorsun, hakta veriyorsun, kabul da ediyorsun birçoğunu. Sonra öğretici seni dışardan izlemeye başlıyor, sıra pratikte hadi bakalım diyor; sen daha önce hiç duymamışsın, hak vermemişsin, doğruluğuna inanmamışsın gibi şaşırıp kalıyorsun ne yapacağını bilemez bir halde… Hayat teoride çok güzelde, işi pratiğe dökmeseler diye dert yanası geliyor insanın işte…

Bilmek ve anlamak yetmiyormuş, öğreniyorsun. Yaşamak gerekiyormuş acıyı da sevinicide. Hiçbir şeye biliyorum dememeyi öyle güzel anlıyorsun ki; çünkü öğretici çok iyi, öyle güzel bir düzen kurmuş ki ne bir eksik kalıyor kafanda ne de kafana takılan bir fazlalık. Sen diyor; biliyor geçiniyorsun ya her şeyi, bir de uygulamada görelim seni. Uygulamada kalıyorsun sınıfta işte. Bilmek yetmiyor yaşamak gerek…

Hep anlatsa birileri diyorsun acı ve üzüntü verici şeyleri. Bilsek hayatta böyle şeylerin olduğunu da ama hep başkaları yaşar bunları zannetsek. Nasihat dinlemeyi sevmeyişin bundan sebep işte… Başına gelmez nasılsa diyerek dinliyorsun… Bende nasihat veriyorum sana di mi bu yazımla, bende bir yol gösteriyorum sana… Sen kim misin? Merak ediyorsun di mi? Bir isim ya da isimler eklenmeli bu sen diye hitap edilene... Sen bu yazıyı okuyan değilsin. Burada sen diye bahsedilen, benim aslında… Ben kimseye yol göstermeye, akıl vermeye gelmedim. Yaşadıklarımı anlatmak derdim, zira derdimin başka türlü beni terk etmesini sağlayamadım. Ben tüm sözlerimi kendime yüksek sesle söylüyorum, tüm yazılarımı kendime gelen bir mektup sayıyorum aslında…
__________________
KoJiRo çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:31 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.