www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 05-07-2006, 02:43 AM   #1
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3040
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan enteRESAN MI gariplikler Mİ?

El Yazılarının Farklılığı
El yazısına bakarak yazanın kadın mı, yoksa erkek mi olduğunu tespit edemezsiniz. Bir el yazısının analizi sonucu, yazanın kişiliği, karakteri, hissi durumu, açıklığı, akıl durumu, enerjisi, motivasyonu, korkulan ve savunması, hayal gücü ve uyumluluğu gibi birçok konuda fikir sahibi olunabilir ama cinsiyeti konusunda bir karar verilemez. Gerçi kadınların ve erkeklerin el yazılarında ayrı ayrı bazı karakterleri benzer şekilde kullandıkları bilinmektedir ama bu tüm bir yazı hakkında tatmin edici bir fikir vermez.

El yazısı analizi kişinin şuuraltında yatanlar hakkında az çok ipucu verebilir ama bu da bir noktaya kadardır. El yazısından sadece cinsiyet değil ırk, din ve hatta yazanın solak mı, yoksa sağ elini mi kullandığı da tespit edilemez.

Bu konu nörobiyoloji dalında çalışanların da ilgisini çekmiş ve bilim insanları sinirkaslarının reaksiyonlarını sınıflandırmaya çalışmışlardır. Bazı sinirkası reaksiyonlarının benzer kişiliklere ve beyin ikazlarına sahip insanlarda olduğunu görmüşler, buradan da yazı tarzı ile kişilik arasında bir bağlantı olabileceğini saptamışlardır.

El yazısı insandan insana değişir. Her çocuğa ilkokulda harflerin yazılması belirli bir kalıpta öğretilmesine rağmen, çocuklar çok kısa sürede kendi bireysel özelliklerini harflere ve yazı şekillerine yansıtırlar. Zamanla insan olgunluğa erişince kendi kişiliğine özel ve bakıldığında yazanın kim olduğunu ele verecek yazı stili oluşur.

Aslında çok azımız düşündüğümüz gibi yazarız. El yazımız düşüncemizden ziyade kişiliğimizi yansıtır. El yazısını analiz etme artık sosyal bir bilim dalı olarak kabul edilmektedir. Eğitimli ve tecrübeli bir analizci yüzde 85-95 doğrulukla yazının sahibi (cinsiyeti değil) hakkında bilgi verebilmektedir. Bu analizcilere iş başvurularında, firmalara ve devlete adam almada hatta mahkemelerin yaptırdığı tatbikatlarda başvurulmaktadır.

Sahte imzalar da benzer bir konudur. Sahtekar taklit ettiği imzaya kendi yazı stilinden de bir şeyler katar. Çoğu kez bu sahte imzalar kolaylıkla ayırt edilebilir. Sahte imzayı atan, imzayı çok incelemiş, imzayı atış şeklini ve kalem hareketlerinin sırasını çok iyi uygulamışsa bile imzanın sahte olduğu tespit edilebilir, ancak sahte imzayı atan hakkında bilgi edinilemez


Dabbe +++++++++++++++
KURAN'DA BİLDİRİLEN "DABBE"NİN ÇIKIŞI KIYAMET
ALAMETLERİNDEN BİRİDİR

O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. (Neml Suresi, 82)

Kuran'da "dabbe"den bahsedilen Neml Suresi'nin 82. ayetinde "o sözün insanların başına geldiği" bir döneme işaret edilmektedir. Bu ayeti ve dabbe kelimesi ile neyin kastedildiğini tam olarak anlayabilmek için "o söz" kelimesinin Kuran'da ne şekilde kullanıldığının üzerinde düşünmek gerekmektedir.

"O söz" kelimesinin Arapçadaki karşılığı "kavl"dir ve Kuran'da "anlaşma ve söz" anlamlarında kullanılmaktadır. Bu iki anlamın dışında aynı kelimenin "görüş, inanç, düşünce ve akide" gibi anlamları da bulunmaktadır.

Kavl kelimesi bazı ayetlerde müminlerin güzel ve maruf sözleri, insanlara yaptıkları tebliğ ve konuşmalar anlamında kullanılmaktadır. Örneğin Allah müminlere "Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır..." (Bakara Suresi, 263) şeklinde buyurmaktadır. Bir diğer ayette ise yetimlere ve yoksullara "...güzel (maruf) söz..." (Nisa Suresi, 8) söylenilmesini emretmektedir.

Bu anlamının yanı sıra, "kavl" kelimesi ayetlerde doğrudan Kuran anlamında da kullanılmaktadır. Allah'ın Hz. Muhammed aracılığıyla insanlara indirdiği hikmetli sözleri birçok ayette "söz" kelimesiyle ifade edilmektedir. Bu ayetlerden bazıları şu şekildedir:

Şüphesiz o (Kur'an), ayırdeden bir sözdür. (Tarık Suresi, 13)

Şüphesiz o (Kur'an), üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten (Allah'tan getirdiği) sözüdür. (Tekvir Suresi, 19)

O (Kur'an) da kovulmuş şeytanın sözü değildir. (Tekvir Suresi, 25)

Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Müminun Suresi, 68)

Hiç şüphesiz o (Kur'an), şerefli bir elçinin kesin sözüdür. O, bir şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz? Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz? (Hakka Suresi, 40-42)

Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi "kavl" kelimesi bazı ayetlerde Kuran'ı -Allah'ın sözünü- tanımlamak için kullanılmaktadır.

"Kavl" kelimesi Secde Suresi'nin 13. ayetinde Allah'ın sözünün -vaadinin- gerçekleşmesi olarak kullanılmaktadır:

Eğer biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat Benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkar edenlerle) tamamıyla dolduracağım." (Secde Suresi, 13)

Saffat Suresi'nin 31. ayetinde ise söz kelimesi Allah'ın yıkımı ve azabı olarak ifade edilmiştir:

“Böylece Rabbimizin sözü (yıkım ve azab va'di) üzerimize hak oldu. Şüphesiz, (azabı) tadıcılarız.” (Saffat Suresi, 31)

Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi Allah'ın vaat ettiği sözü, cehennemin inkar eden insan ve cinlerle tamamen doldurulması, azabın insanlar üzerine hak olmasıdır. "O söz" gerçekleştiğinde inkar edenler sonsuz cehennem azabıyla karşılaşacaklardır. "Söz" kelimesinin vaat anlamında kullanıldığı diğer ayetler ise şu şekildedir:

Biz, bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun 'varlık ve güç sahibi önde gelenlerine' emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadağın ederiz. (İsra Suresi, 16)

Böylelikle biz ona: "Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azab gerekmiş) onlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır" diye vahyettik. (Müminun Suresi, 27)

Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık... (Kasas Suresi, 63)

Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar. (Yasin Suresi, 7)

(Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir). (Yasin Suresi, 70)

... Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azab) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdi. (Fussilet Suresi, 25)

İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azab) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır. (Ahkaf Suresi, 18)

Zulmetmelerine karşılık, söz, kendi aleyhlerine gelmiş bulunmaktadır, artık konuşmazlar. (Neml Suresi, 85)

Ayetlerde de görüldüğü Allah'ın sözü tüm inkar edenler için "büyük bir helak ve sonsuz bir azap"tır. Üzerine "söz hak olmuş" olan kimseler için bir kurtuluş, çıkış ya da kaçış yolu yoktur. Onlar hem dünyada hem de ahirette büyük bir azaba uğrayacak, bu azaptan hiçbir şekilde uzaklaşamayacaklardır. Çünkü bu, Allah'ın vaadidir ve Allah vaadinden dönmez.

Buraya kadar incelediklerimizden Allah'ın sözünün sonsuz azabın başlayışına, dolayısıyla kıyamet gününe baktığı anlaşılmaktadır. O gün Allah'ın sözü inkar edenler üzerine hak olacak ve onlar büyük bir helak ile azaba uğrayacaklardır.

Kıyametin gelişi ise pek çok alametle anlaşılacaktır. İşte ahir zamanda meydana gelecek olan bu alametlerden biri de Neml Suresi'nde bildirilen "dabbe"nin çıkışıdır

İnsanları öldürdüklerini, öldürdükleri insanların etlerini yediklerini, bahar günlerinde bütün yemişi yiyip bitirdiklerini ve ekin ve sebzeleri yediklerini söylemişlerdir. İşte Ye'cüc ve Me'cüc'ün bu hareketlerinden, bahsi geçen kavim bıkmış, usanmıştı. Karşılarında Zülkarneyn'i görünce ondan yardım istediler. Hatta "Bize yardım edersen, sana vergi, yani para da veririz."



Bütün mahlûkat, mevcudat fânîdir, Allah Celle Celâluhu'ndan başka. Fânî olan her şeyin takdir edilmiş vadesi, ömrü vardır. İnsandan hayvana, bitkilerden dağlara, taşlara, denizlere, göklere ve göklerde bulunanlara varıncaya kadar bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün yaratıkların takdir edilmiş bir eceli bulunmaktadır. Bunun yanında içinde bulunduğumuz dünya ve dünyanın da içinde bulunduğu bu evrenin de bir eceli ömrü ve vadesi bulunmakta olup; bunun adı "kıyamet"tir.

İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar, "dünyanın ömrünün sona ereceği bir gün"den sürekli bahsedile gelmiştir. Dünyanın sonunun gelmesinin yani kıyametin kopmasının sonrasında büyük bir hesap gününün varlığından bahsedilmekte, o güne hazırlık yapılması gerektiği anlatılmaktadır.

Kıyamet ile ilgili haberlerin en sağlamı hiç şüphesiz Kur'an–ı Kerîm'de geçmektedir. Kur'an–ı Kerîm'de birçok âyet–i kerîmede kıyametten bahsedilirken, sadece birkaç âyet, kıyamet kopmadan önce meydana gelecek alâmetlerden ve olaylardan bahsetmektedir.

Kur'an–ı Kerîmde bahsi geçen kıyametin söz konusu habercisi olaylar şunlardır:

1–Ye'cüc ve Me'cüc'ün ortaya çıkması,

2–Dabbetü'l–arz'ın çıkışı,

3–Duman'ın çıkışı,

3–İsa Aleyhisselâm'ın zuhuru.



Ye'cüc ve Me'cüc'ün ortaya çıkması:

Zülkarneyn Aleyhisselâm batıda yapacağı icraatı yaptıktan sonra doğuya hareket eder. Orada da birçok icraatlarda bulunur. Bize bunları Kur'an–ı Kerîm haber vermektedir. Netice itibariyle yerküre üzerinde birçok icraat yaptıktan sonra:

"Sonra yine bir yol tuttu." (1) Ve öyle bir yere gelip dayandı ki:

"Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu." (2)

Buranın neresi olduğu konusunda ciddî bir bilgi yoktur. Değişik onlarca yorum ve tahminler bulunmaktadır. Asya'nın en doğusu diyenler olmuş, Orta Asya diyenler olmuş, Türkistan diyenler olmuş, Sibirya diyenler olmuş, Kafkaslar diyenler olmuş; daha birçok değişik yer ismi verenler olmuştur. Her şeyin en doğrusunu Allah Celle Celâluhu bilir. Bu kavim karşılarında bir peygamber görünce:

"Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cüc ve Me'cüc bozgunculuk yapmaktadır. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?" (3)

Bu kavmin şikayeti, Ye'cüc ve Me'cüc'ün bozgunculuk yapmasıydı. Nasıl bir bozgunculuk olduğuna gelince İslâm âlimleri bunda da değişik görüşler ortaya atmışlardır. Çoğunluk; onların insanları öldürdüklerini, öldürdükleri insanların etlerini yediklerini, bahar günlerinde bütün yemişi yiyip bitirdiklerini ve ekin ve sebzeleri yediklerini söylemişlerdir. İşte Ye'cüc ve Me'cüc'ün bu hareketlerinden, bahsi geçen kavim bıkmış, usanmıştı. Karşılarında Zülkarneyn'i görünce ondan yardım istediler. Hatta "Bize yardım edersen, sana vergi (yani para) da veririz." dediler.

"Dedi ki: Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım." (4)

Zülkarneyn Aleyhisselâm, o kavimden maddî yardım yerine bilfiil güçleri ile yardımda bulunmalarını ister. Bu engel yani sed konusunda birçok ilahî sır ve hikmetler bulunmaktadır. Niçin savaş değil de sed? Bütün peygamberler cihad etmişler ve tebliğde bulunmuşlardır. Niçin Zülkarneyn Aleyhisselâm'a savaşmak yerine sed yapması teklif edilmiştir? İşte burada çok büyük incelikler bulunmaktadır. Netice itibariyle Zülkarneyn Aleyhisselâm sed yapmaya karar verir ve onlara der ki:

"Bana demir kütleleri getirin. Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): Üfleyin (körükleyin)! dedi. Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim." dedi." (5)

Burada çok büyük işaretler bulunmaktadır. Bir defa bu öyle bir teknoloji ki, dağ gibi sed yapılıyor, demirler kızdırılıp kor hâline getiriliyor, sonra da üzerlerine erimiş bakır dökülüyor. Bunu bugünün teknolojisiyle dahi yapmak mümkün değildir. Hangi insan o erimiş bakırın yanına yanaşabilir. Bir yanda bu büyük bir mucize, diğer yanda da peygamberlere verilen bilgi, ilim ve sanayinin çok açık bir belirtisi var. Süleyman Aleyhisselâm'a verildiği gibi.

Bir diğer konu da bu Ye'cüc ve Me'cüc taifesinin ne kadar tehlikeli yaratıklar olduğudur. Bu öyle bir taifedir ki, onlardan kurtulmak için önce demir kütleleri ile bir duvar, sed yapılıyor, sonra yapılan bu sed sayesinde Ye'cüc ve Me'cüc'ün önüne engel çekilmiş oluyor. Ancak bu da yetmiyor; bu seddin üzerine erimiş kor bakır dökülüyor. Aklımıza şöyle bir şey gelmiyor değil. Bundan birkaç yıl önce Rusya'da meydana gelen Çernobil faciasını hatırlıyoruz. O Çernobil'den dünyaya yayılan zehirli radyasyon maddesinin bulaştığı her şey, yerin altına gömüldü. Gömülmekle kalınmadı; üzerlerine kireç karışımı asitler ve tonlarca beton dökülerek örtülmeye çalışıldı. Bunların birkaç yüz sene tesirlerini devam ettirebilecekleri söyleniyor.

Bu yapılan sed o kadar sağlam ve muhkem olmuştur ki,

"Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular, ne de onu delebildiler." (6)

Seti aşamadılar ve o bahsi geçen kavim de Ye'cüc ve Me'cüc taifesinin bozgunculuk ve fesadından kurtuldu. Sonra,

"Zülkarneyn: Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vadi gelince, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vadi haktır dedi." (7)

Yeryüzünde neler yıkılıp aşılmadı, neler geçilmedi ki, bu sed geçilmesin. Fakat bu sed geçilmedi. Demek ki, bu sedde farklılık var; bu sed başka manilere benzemiyor. İşte bu yapılan iş, Rabbimizin bir rahmetidir.

"O gün (kıyamet gününde bakarsın ki,) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir hâlde bırakmışızdır. Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir." (8)

O gün hangi gün? Ye'cüc ve Me'cüc'ün birbirine çarparak, çalkalanarak, serbest bırakıldıkları gün… Yeryüzüne akın edecekler, Zülkarneyn Aleyhisselâm'dan önce olduğu gibi hatta daha şiddetle bozgunculuğa, fesada ve saldırıya başlayacaklar.

"Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman" (9)

Bu zaman kıyametin çok yakın olduğu bir zamandır. İşte nedenledir ki, Ye'cüc ve Me'cüc'ün sedlerini aşarak dünyayı felakete sürükleyecekleri zaman kıyamet alâmetlerindendir. An be an o günü beklemekteyiz.

Elmalılı Hamdi Yazır der ki: "Bahsi geçen kavim, tefsir bilginlerinin naklettikleri üzere Türkler idiyse, burada, Zülkarneyn'e kuvvetle yardım eden Türklerin, geçmişte yeryüzünü bozgunculuktan kurtarmak için yaptıkları hizmetin önemi anlatılmış olmaktadır. Böylece yüce Peygamberimizin peygamber olarak gönderilmesinden sonra da İslâm'a yapacakları hizmete işaret edilmiş olunmaktadır. Ve şu hâlde Türklerin yok olması; Ye'cüc ve Me'cüc seddinin yıkılıp, yeryüzü düzenini bozulması demek olacaktır ki, bu kıyametin alâmetlerindendir. (10)

Bir hadis–i şerif ile Ye'cüc ve Me'cüc bahsini kapatalım.

Zülkarneyn Aleyhisselâm seddi yaptığı günden bu güne Ye'cüv ve Mec'cüc seddi yıkmak için uğraşmaktadır. Ta ki takdir edilen vakte kadar bu uğraşı devam edecektir.

"...Sedde açılan delikten insanların üzerine boşanırlar. Önlerine çıkan suları içip, kuruturlar. İnsanlar onlardan korkup kaçarlar. Ye'cüc ve Me'cüc göğe bir ok atar. Bu ok kana bulanmış olarak kendilerine geri döner. Şöyle derler: " 'Arzda olanları ezim ezim ezdik, semada olanları da alçaltıp alt ettik.' Allah onları enselerinden yakalayacak bir kurt gönderir. Bu kurt onları toptan helâk edip, her birini parçalanmış hâlde yere serer. Muhammed'in nefsini elinde tutan Zat'a yemin olsun ki, yeryüzündeki bütün hayvanlar, onların etinden yiyerek canlanır ve semirir." (11)



Dabbetü'l–arz'ın çıkışı

"Dabbe"; "yürüyen hayvan", "mahlûk", "debelenme" mânalarında kullanılır. Daha açık ifade ile; haşereler için, hatta kurtlar için de kullanılır.

Allah Celle Celâluhu Kur'an–ı Kerîm'de hayvanlardan (canlılardan) bahsederken "Dabbe" kelimesini kullanmaktadır. Nur sûresinde "Allah, her canlıyı (her dabbeyi)... (12) buyrulmaktadır. Bir başka âyet–i kerîmede de: "Yeryüzünde yürüyen her canlının (dabbenin).." (13) buyrulmaktadır.

Bu ve benzeri âyet–i kerîmelerden anlaşıldığı üzere Allah Celle Celâluhu "Dabbe" kelimesini hayvanlar için kullanmıştır. "Dabbetü'l–arz" da "Yer hayvanı" manasına geliyor.

Kur'an–ı Kerîm'de:

"O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir Dabbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler." (14)

Bu konuda da İslâm âlimleri değişik görüşlerde bulunmuşlardır. Her ne kadar Kur'an âyetlerinde "Dabbe"nin karşılığı hayvan, yürüyen, debelenen hayvan olarak gelmişse de, bu âyet–i kerîmede konuşacak olan bir "Dabbe"den bahsedilmektedir. Ne zaman çıkacağını âyet–i kerîme, kıyametin yaklaştığı zaman olarak bildirmektedir. Kıyametin yaklaştığı zaman çıkacak olan "Dabbe" şüphesiz kıyametin alâmetlerindendir. "Dabbe" ile ilgili olarak birkaç görüşü aktaralım:

Denilmiştir ki: "Bununla, cehalet ve bilgisizlikte hayvanlar gibi olan, en şerli kimseler kast olunmuştur."

Kadı Beydavî, "Dabbe"yi, "casus" olarak açıklamıştır. Ebû Suûd da "Dabbe"yi aynı şekilde "casus" olarak anlamıştır. Her şeyin en doğrusunu Allah bilir. Açık olarak bilinen bir şey var ki, kıyamet yaklaştığı zaman yerden bir "Dabbe", mahlûk çıkacak ve iman etmemiş insanların yüzlerine karşı kâfir olduklarını söyleyecektir.

"Dabbetü'l–arz" ile ilgili bir hadis–i şerifte Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

"Dabbetü'l–arz, beraberinde Hz. Musa'nın asası ve Hz. Süleyman'ın mührü olduğu hâlde çıkar. Asa ile mü'minlerin yüzünü cilalar, mühür ile kâfirlerin burnuna damga basar. Öyle ki, sofra ehli toplanınca biri diğerine (yüzündeki parlaklıktan dolayı "Ey mü'min!" der, diğeri de (öbürüne, burnundaki mühür damgası sebebiyle "Ey kafir!" der. (15)

Dabbetutü'l–arz ile ilgili bir başka hadis–i şerifte de:

"Çıkış itibariyle kıyamet alâmetlerinin ilki, güneşin battığı yerden doğması, kuşluk vakti insanlara Dabbetü'l–arzın çıkmasıdır. Bunlardan hangisi önce çıkarsa, diğeri de onun hemen peşindedir." (16)

Çıkacak olan bu taife–i mahlûkat, kâfirlerin ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün bozgunculuk ve fesadına karşı büyük bir savaş verecek; gerek kâfirlerin, gerekse Ye'cüc ve Me'cüc'ün, hem yaptıkları tahrifatı düzeltecek, hem de kendilerini perişan edecektir.
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-07-2006, 02:45 AM   #2
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3040
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Garip Gerçekler
şte, uzmanların yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan şaşırtıcı gerçeklerden bazıları:

- Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.

- Bal bozulmayan tek gıdadır.

- Ördeğin sesi yankı yapmaz.

- Denizyıldızlarının beyni yoktur.

- Üzüm mikrodalga fırında patlar.

- İnsan yılda en az bin 460 rüya görür.

- İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.

- Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.

- İnsan kalbi dakikada 60-80 defa çarpar.

- "Pi" sayısının bir milyarıncı rakamı 9'dur.



- Dünyada insanlardan daha çok tavuk var.

- İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.

- Türkiye'de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.

- Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.

- Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.

- Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor.

- Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz.

- Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.

- Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor.

- Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer.

- Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.

- Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan daha fazladır.

- Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır.

"ABD'DE BİRÇOK OTELDE 13. KATTA ODA BULUNMAZ"

- 13 rakamının uğursuz olarak bilinmesi nedeniyle ABD'de birçok otelde 13. katta oda bulunmaz.

- En uzun boylu insan 1940 yılında ölen 2.72 metre boyunda ABD'li R.P. Wadlow olmuştur.

- Kibrit kutusu büyüklüğündeki altın külçesi yufka gibi açılarak bir tenis kortu büyüklüğüne kadar yırtılmadan uzatılabilir.

- İnsan daha çok oksijen alabilmek ve vücudundaki karbon gazını boşaltmak için esner.

- İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500-700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir.

- Dünyanın en hızlı kuşu boğazlı kırlangıçtır. 3 saniye süreyle saatte 128 km. sürate ulaşmıştır.

- Ünlü basketbolcu Michael Jordan bir yılda Nike'tan Nike'ın Malezya fabrikası personelinin hepsinden fazla para kazanıyor.

- ABD, Ohio'da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır.

- Eğer aynı zamanda aksırır, hıçkırır ve gaz çıkarırsanız, patlarsınız.

- Aşık olduğumuzda beynimiz "phenylethylamine" üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Bu kimyasal madde çikolatada da vardır.

- Uzayda yerçekimi olmadığı için astronotlar ağlayamaz. Çünkü gözyaşı aşağı düşmez.

- Birinci Dünya Savaşı'nda Fransa ülkedeki tüm taksileri devraldı ve askerler cepheye bu taksilerle taşındı.

- 1994 Dünya Kupası'nda, Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu "OV" ile bitiyordu.

- Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmaz, sizi gizler. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamalarını engeller.

- Kahve sarhoş bir insanın ayılmasına yardımcı olmaz. Hatta çoğu zaman alkolün etkisinin artmasına yol açar.

- Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.

- Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gereklidir.

- Klinik ölüm sonrası insan 5 dakika içinde hayata geri getirilebilir. 5 dakika sonra beyin hücreleri ölmeye başlar, ama yine de bu süreyi 5 dakika daha uzatmak mümkündür.

- İnsan uzun süre bir böbrek ve bir akciğerle, midesiz, dalaksız yaşayabilir, ama karaciğersiz bir dakika bile yaşayamaz.

- Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.


Cin Ve Peri Nedir
Cinler hacmi ve kütlesi olmayan, bu alemde bir başka boyutta bulunan (yaşayan) varlıklardır.
Halk dilinde Cin erkek Peri de kadın olarak düşünülür. Gerçekte de durum farklı değildir. Cinler de erkekli dişili bir yaşam sürerler; doğarlar, yaşarlar, ürerler ve ölürler. İnançları ve idealleri vardır.

“CİN” adı geçtiği zaman, genelde hepimizin içine düştüğü büyük bir yanılgı vardır!.. Hemen aklımıza, kısa boylu, ayakları ters, kulakları uzunca, gözbebekleri dikine, seri hareket edebilen, her kılıkta görünebilen varlıklar gelir… Ya da beyninde belirli bozuklukları olan kişilerin görmüş olduğu halusünasyonlar.

Kuran-ı Kerim’de bildirildiği gibi cinler dumansız ateşten yaratılmıştır. Diğer bir deyişle bir enerji birikimidir. Yani şöyle tanımlayabiliriz.

Cinler hacmi ve kütlesi olmayan, bu alemde bir başka boyutta bulunan (yaşayan) varlıklardır.

‘BEN O CİNLERİ DE İNSANLARI DA ANCAK BANA KULLUK ETSİNLER DİYE YARATTIM.’ (Zâriyet surêsi ayêt: 56) Diyor ayeti-i Kerimin mealinde.

Bu arada cinlerin ilk atasının CANN isminde bir varlık olduğunu yine Kuran dan öğreniyoruz. ’CANN IDA YALIN BİR ATEŞTEN YARATTI’ (Rahman suresi ayet: 15)

Yine Kuran’ın bir çok Ayetinde Cinlerin; Ateş halinde bulunan dünyanın içine, merkezine kadar inmek, göklerde ışık hızında gezinmek ve benzeri işler yapabilmek için zorlanmadıkları anlatılıyor. Ama Dünya ve çevresinden ayrılamadıklarını da Kurandan öğreniyoruz.

Allah’ın cinleri yarattığını hepimiz biliyoruz.Bizlerin onlardan üstün olduğumuzu da biliyoruz.

Genelde insanları bilinç altına girerek etkilerler. Cinlerin daha önceki bölümlerde de bahsettiğimiz gibi mantıkları yoktur. Değerlendirme yapamazlar. Sadece verilen görevleri yaparlar.İnsanlar gibi üstün duygu hisleri yoktur.Akıllarını tam olarak kullanamazlar .En iyi özellikleri çok hızlı hareket etme kabiliyetleri ve istedikleri insan ve nesnenin şekline girebilmeleridir.

Onlarda insanlar gibi ,yemek yerler, içerler ,sarhoşu,uyuşturucu bağımlılıkları olanları ,spor yapanları vardır.Nasıl insanlar yaşıyorsa, onlarında aynı şekilde yaşamlarını sürdürmeleri mümkündür.

Onlar da dünyadadırlar. Bizim bu dünyayı kullandığımız gibi onlar da bu dünyayı kullanırlar. Genelde düşünce yapıları ve inanışlarına göre yaşamları vardır.Gruplar halinde yaşarlar ,kabileleri vardır. Kimi zaman onlarla bilmeden iç içe yaşarız, eski zamandan günümüze gelen bir çok tabir,bunlarla iç içe yaşamamızdan kaynaklanmaktadır.

Mesela ; karanlıkta yada yağmurlu bir havada destursuz yere basmamak, gece tırnak kesmemek, ıslık çalmamak, gibi.

Onlarında değişik yapıda olanları vardır. Kimileri evlerin banyolarında, samanlıklarda ,helalarda ,pisliğin içinde yaşayanlarla ,odalarda, salonda, temiz yerlerde yaşayanlar da vardır.

Kabileleri 1 kabile 2 kabile 3kabile diye sıralamak mümkündür .

Kendilerine ait şehirleri vardır.Köyleri vardır. Kısacası yaşantıları insanlarla benzerlik arz eder.

İyileri korkutmamak için insanlara pek fazla gözükmezler.Kötüleri de bir büyü sonucu yada onlara zarar verecek bir harekette korkutmak için size gözükebilirler.Bir yerlerden ses gelmesi, gece yatarken kapı çalması, ışıkların yanıp sönmesi, çeşmeden su akma sesinin gelmesi gibi buna benzer tepkiler gösterebilirler.

Sonuç olarak insanları öldürmek gibi bir hareket içinde olamazlar. Allah onlara bu izni vermemiştir.

Cinlerin daha üst kademelerine hüddam, ifrit gibi değişik isimlerde rütbeleri vardır.Bir bina yüksekliğinde daha büyüğü ,kanatlısı,çift başlısı, yılan kafalısı gibi değişik şekillerde görmek mümkündür.
İnsanlara zarar vermeleri bir büyü sonucunda olur demiştik. O zaman bu durumda gösterecekleri etki yapılan büyünün durumuna bağlıdır.Müslüman bir cin, insana zarar vermez. Hayır işlerinde kullanılırlar, görev alırlar, zararsızlardır.Kendilerine zarar verildiğinde, rüyalarda neden zarar verildiğine dair hatırlatmalar yaparlar vede sizi korkutmadan olayı anlatmaya çalışırlar. Eğer anlamadığınız taktirde, en son yol olarak korkutarak anlatmaya başlarlar.Nedeni de, burada sizlerin ihmalciliğinizden kaynaklanmaktadır.Zamanında yapılan uyarıları dikkate almayıp yaparız gibi niyetlerde bulunmanızdan dolayıdır.

Evet bu bedensiz varlıklar gerçekte vardır. Onlarla bizim aramızda bir enerji yoğunluğu farklılığı vardır, bu yüzden onları göremeyiz fakat onlar bizleri görebilirler. Hareket kabiliyetleri çok fazladır, istedikleri şekilde bazı insanlara gözükebilirler ;onlar da bizim gibi inaçları olan (Müslüman, Hıristiyan, şeytana ve ateşe tapan vs. )kabileler guruplar şeklinde yaşarlar.Yerler, içerler, ibadet ederler. İnançsızları, alkolikleri, cinsel sapıklıkları olanlar vardır; düşünün ki insanın emrinde olan her şeyden onlarda nasibini almaktadır. İnsan olarak onlardan farkımız üstünlüğümüz irademizdir, mantığımızdır:burası çok önemli dikkat edilmesi lazım iradeye. Genelde insanları bilinç altına girerek etkilerler

Kötü cinler ağaç altlarını, çöp kutularını, pisliğin olduğu yerleri, eğlence mekanlarını çok severler. Eskilerin dediği gibi destursuz geçmeyin, gece tırnak kesmeyin gibi bazı kelimeleri mutlaka duymuşunuzdur, bunlar birer anlama işaret eder genelde karanlık yerlerde gezerken yere tükürmemeye ve de elinizdeki çöpü yerlere atmamanızda fayda vardır .

Cinlerde kabileler vardır 3 kabile ye mensup 7 kabileye mensup diye her kabile bir farklı görevi vardır en kötüleri ise şeytana tapanlardır amaçları devamlı suretle kötülük

Bazı insanlara musallat olurlar onların başka karşı bir cinsle evlenmelerine izin vermezler kendileriyle cinsel ilişkiye zorlarlar zarar vermek isterlerse verebilirler fakat bunların şartları vardır .

Bazı zamanlar insanların rüya aleminde korkuturlar karabasanı buna bir örnek vermemiz mümkündür.ekil olarak en tehlikeli bazı insanlarında gördüğü yedi cücelere benziyen şekilde olanlar genelde uçan cinsi olup evlerde perde kenarlarında gözükürler ,hayvan şeklinde yılan olarak gözükenlerde tehlikeli olanlara örnek verebiliriz.

Özetle Cinlerin kalbi, gözü, kulağı, aklı, zekası, vardır. Kendilerinden gayrıya gizliler, ama birlikte yaşıyorlar. Nefisleri vardır, İsimleri vardır, beslenirler ve çok uzun yaşa salarda onlarda ölüyorlar diyebiliriz.

Cinlerin yaradılışı insanlardan öncedir. Bildiğimiz Şeytan lanetlenmeden önce cinlerin ileri gelenlerinden biriydi. Allah-ı Teala'nın emrine karşı gelen Şeytan sonsuza dek lanetlendi.

Şimdi diyeceksiniz ki madem bir başka boyut söz konusu cinler insanlara nasıl zarar verebiliyorlar? Evet haklısınız. Ancak bazı durumlarda bu boyutların kapısı açılıyor.

Aşırı korkuyla
Aşırı sevinçle
Cin ve Ruh daveti yapmakla
Mistizmi yanlış kullanmakla
Başkalarının size büyü yapmalarıyla
Bu ve bunun gibi durumlarda cinler yaşantımızı alt üst edebiliyorlar. Cinlerin verdiği zararlardan kurtulmak ve korunmak elbette mümkündür. Ancak yinede bilinçsiz yapılan korunma yarar yerine zarar verebilir.

Halk dilinde sara denilen hastalık, uyur gezerlik, zamanlı zamansız bayılmalar, Uykuda kabus görmek, sıçramak ve konuşmak, Yel de denilen vücutta gezen ağrılar, Sebepsiz asabiyet, hırçınlık, Ve daha birçok rahatsızlıklar, Tıp'bın ç****iz kaldığı bütün hastalıklar cinlerin eseridir.
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-07-2006, 02:47 AM   #3
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3040
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Dünyayı sarsan 50 gerçek
BBC Programcısı Jessica Williams, dünyanın röntgenini çekmiş. Tespitlerini ise “Dünyada Değişmesi Gereken 50 Gerçek” adını verdiği bir kitapta toplamış. Seyfi Öngider’in editörlüğündeki Aykırı Yayınevi’nden piyasaya yeni sürülen bu kitap, oldukça ilginç.

“50 gerçek” olarak adlandırılan aykırılıklar, yanlışlıklar veya sorumsuzluklar, ilk bakışta birbiriyle ilintili gözükmeyebilir. Ama her biri, dünyanın çivisinin üzerine bir balyoz gibi iniyor.
“Yokoluş”a doğru hızla sürükleniyoruz.
Kendi ikbalimiz için fır dönerken, bir de dünyanın nasıl döndüğüne bakalım...

İşte Dünyayı tersine çeviren 50 gerçek:

1- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece 39 yıl yaşıyor.
2- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
3- ABD ve İngiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken hamilelik oranına sahip.
4- Çin’de 44 milyon kadın kayıp.
5- Brezilya’daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.
6- 2002’de idamların yüzde 81’i ABD, Çin ve İran’da gerçekleşti.
7- İngiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha fazla bilgiye sahip.
8- AB’deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon, Afrika’nın yüzde 75’inin günlük geçiminden daha fazla.
9- 70’in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak, 9’unda ise cezası ölüm.
10- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle yaşıyor.
11- Rusya’da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda hayatını kaybediyor.
12- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.
13- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat kalıyor.
14- Hindistan’da 44 milyon çocuk işçi var.
15- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6-7 kg katkı maddesi yiyor.
16- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78 milyon dolar, yani saniyede 148 dolar kazanıyor.
17- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.
18- 15 yaşındaki İngilizler’in yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte biri sigara içiyor.
19- Washington’daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş kongre üyesi için 125 kişi çalışıyor.
20- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.
21- 1977’den bu yana ABD’deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve taciz vakası yaşandı.
22- Mc Donalds’ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan tacını tanıyanlardan fazla.
23- Kenya’da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.
24- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.
25- Amerikalılar’ın üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.
26- 150’den fazla ülkede işkence var.
27- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç kalıyor.
28- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.
29- Dünyanın üçte biri savaş halinde.
30- Petrol rezervleri 2040’da tükenebilir.
31- Sigara içenlerin yüzde 82’si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
32- Dünya nüfusunun yüzde 70’i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.
33- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek için yaşanıyor.
34- Afrika’da 30 milyon kişi AIDS.
35- Her yıl 10 dil ölüyor.
36- İntiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.
37- ABD’de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.
38- Dünyada en az 300 bin düşünce suçlusu var.
39- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.
40- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.
41- İngiltere’de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol’un ilk sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.
42- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.
43- ABD, “haydut devlet” diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha fazla askeri harcama yapıyor.
44- Dünyada 27 milyon köle var.
45- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani her üç haftada bir Ay’a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.
46- Sıradan bir İngiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya yakalanıyor.
47- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa’ya satılıyor.
48- Yeni Zelanda’dan İngiltere’ye uçakla getirilen bir tane kivi, atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.
49- ABD’nin, BM’ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.
50- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali, zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla.

40 numaralı koltuğun sırrı
Çanakkale’ye gitmek için otobüse binen yolcu, ısrarla 40 nolu koltuğa oturmak istemedi. Çünkü 5 numaralı koltukta bekleyen eceli vardı. Kaza mı, kader mi? İşte sır dolu bir olay.Yolculuğa karar veren herkes gibi o da valizini hazırlamaya başladı. Her yolcunun düştüğü yanılgıya o da düşerek elbise dolabını küçük bir valize sığdırmaya, birkaç gün kalacağı bir yere bir ömür yetecek giysi götürmeye çalışıyordu.

Hava soğuk olursa kazak, süveter ve hırkaya ihtiyaç olabilirdi. Kar yağarsa palto bulundurmakta yarar vardı. Resmi görüşmeler için bir takım elbise, birkaç gömlek ve kravat alsa iyi olurdu. Yağmur ihtimaline karşı yağmurluğu unutmamalı, ayağındaki mevsimlik ayakkabıya güvenmeyip valize botlarını da koymalıydı. Valizinde pantolonların rengine uyumlu birkaç çift çorabı mutlaka olurdu. Tıraş takımı, diş fırçası ve macunu bavulun ceplerinde yerlerini alır, otelde kalınacak olmasına rağmen, ne olur ne olmaz denilerek havlu, sabun, şampuan, kağıt peçete bulundurmaya dikkat edilirdi.

Sonunda hazırlık tamamlandı ve bir taksi istendi telefonla. Otobüsün hareket saati yaklaşmıştı ve şoförün elini çabuk tutması gerekiyordu. Sık sık seyahat etmesi yüzünden durağın şoförleriyle arasında garip bir yakınlık oluşmuştu. Şoförlerin hepsi onu tanır, nereye gideceğini, hangi firmanın otobüsüyle yolculuk edeceğini bilir, yine de muhabbet olsun diye “Bu defa yolculuk nereye abi?” demeyi ihmal etmezdi. O da “Nereye olabilir?” diyerek muhabbete katılır, “Biraz çabuk olalım!” diye nazlanır, “Oralardan istediğiniz bir şey var mı?” diyerek gönüllerini alırdı. Dönüşte herhangi bir taksiye binmek yerine durağın taksilerinden biriyle evine gelmek ister, bu yüzden otobüsünün geleceği saati telefonla bildirerek karşılanmasını sağlardı.


YETİŞME TELAŞI YAŞADI

Seremoni tamamlandı. Taksi hızlandı. Yolcu saatine baktı. Yetişeceğini bildiği halde yetişemeyecekmiş gibi dizlerini salladı. Heyecanlanmadığı halde heyecanlanmış gibi bıyığı ve dudağıyla oynadı. Sık yolculuk yapmanın verdiği rahatlıktan utanır gibi yolcuların içinde bir kara tren gibi dolaşan sıkıntıya kendi istasyonunu da açtı. Taksi zamanında terminale vardı. Yolcu mesafeyi bildiği için önceden hazırladığı paraya bahşişi de ilave ederek şoförün avucuna koydu. Valizini taşımasına izin vererek, uğurlanmanın sıcaklığını hissetti. Yazıhanelerin önündeki ses ve beden barajlarını bir bir aşarak, her zaman yolculuk ettiği firmanın yazıhanesine emin adımlarla ilerledi.

Yazıhanedeki çalışanlar bu bildik yolcuyu tebessüm ederek karşıladılar. Hiçbir şey sormadan, önceden ayırtmış olduğu yerin biletini uzatıp, iyi yolculuklar dilediler. Taksiciden emanet aldıkları valizi otobüsün bagajına yerleştirmek için harekete geçtiler. Yolcu tekrar saatine baktı. Otobüsün kalkmasına beş dakika vardı. Otobüsün ikramda kusur etmediğini bilse de, yolcunun azığı kabilinden bir şeyler almasına yetecek bir vakitti bu. Hem birkaç dakika gecikse bile onu almadan gittikleri vaki değildi.


ÖNCE 40 NUMARALI KOLTUK

Otobüs hareket etmek için onu bekliyordu. Şoföre selam verip ön sıralarda yerini aradı. Beş numaralı koltuktan kolay kolay vazgeçmezdi. İlk yolculuğunda kaç numaralı koltukta seyahat edeceğini sormuşlar. Önce “Önlerden olsun” demiş, sonra cevabının yetersiz olduğunu düşünerek ilk aklına gelen rakamı söylemişti:

Beş. İyi de beş numarada başkası oturuyordu. Rezervasyondan önce satılmıştı demek ki yer. Ancak böyle durumlarda önlerden başka bir yer verilirdi ona. Oysa öndeki koltukların hepsi doluydu. Bir yanlışlık olmalı diyerek elini ceketinin iç cebine attı ve hışımla biletini çıkardı. O da ne 40 numaralı koltuk verilmişti kendisine! Hemen muavini çağırdı ve itiraz etti. Muavin otobüsün dolu olduğunu, yapacak bir şey olmadığını anlatmaya çalışsa da yolcu ikna olmadı, dahası sinirlendi. Şoför yolcuyu tanıdığı için özür diledi ve geçici olarak yerine oturmasını rica ederek, meseleyi çözeceğini söyledi. Şoförün beş numaralı koltukta oturan yolcuya neler söylediğini ve onu nasıl ikna ettiğini bilmiyoruz. Bildiğimiz çok geçmeden kırk numaralı koltukta oturan yolcuyla beş numaralı koltukta oturan yolcunun yer değiştirdiği.

5 NUMARALI KOLTUK ALIŞKANLIĞI

Alışkanlıklarından vazgeçemeyen yolcu beş numaralı koltuğa oturur oturmaz derin bir oh çekti ve otobüse binmeden az önce aldığı gazetelerden birini açarak okumaya başladı:

“Geçtiğimiz hafta Ankara’dan Çanakkale’ye gitmek üzere yolcu otobüsüne binen turizmci Hasan Kuyubaşı, çok arkada olduğu için kendisine verilen 40 numaralı koltuğa oturmak istemedi. Otobüs muavininin yaptığı düzenlemeyle Kuyubaşı o sırada boş olan 5 numaralı koltuğa alındı ve otobüs yola çıktı. Ahmet Demir (53) idaresindeki yolcu otobüsü, saat 04.30 sıralarında Bursa-İnegöl yakınlarındaki Subaşı dinlenme tesisi yakınlarında buzlanma ve aşırı poyraz nedeniyle kontrolden çıktı. Devrilen otobüste 13 yolcu yaralandı. Bir kişi ise otobüsün altında kalarak öldü. Otobüsün altında sıkışarak feci şekilde can veren, Ankara’da koltuğunun değişmesi konusunda ısrar eden Hasan Kuyubaşı’ydı. Kuyubaşı’dan boşalan kırk numaralı koltuğa oturan yolcu ise kazadan yara almadan kurtuldu.”

__________________
Korkunç biR hikaye
Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri “Hadi cin çağıralım” demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: “İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!” Kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.
Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, “Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz” demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, “Hemen gel, ben de seni çok özledim” demiş.

Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız, “Teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım” demiş. Teyzesi de “O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz” demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, “Meğer benim teyzem cinmiş” deyip gülümsemiş.

Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: “Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-07-2006, 02:49 AM   #4
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3040
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Nederseniz Deyin
Istanbul fenerbahçe'de oturan 18 yasindaki E.A kendisine dogru gelen arabayi göremeyince kendisini kaldirima atti.Ama ilginç olan kaldirimda yürüyen sokak köpeginin üzerine düsmüs olmasi ve köpegin kendi köpegi olmasiydi. Doktora giden kadina doktor soyun diyince kadin ama doktor bey daha muayene etmedinizki demis kadin çirilçiplak olunca doktor isini bitirmis

MERAKTAN GELIR: Murat'in asiri meraki basina dert açti. Bir gün tuvalette iserken osurugunun yanip yanmadigini denemek isteyince olanlar oldu. Alev alan osurugu götünü tutusturdu.

KIZLAR:Yolda kizlara laf atmak için saga sola bakan bir sürücü belediye kazi alanina düstü.

ETEK: Kadinin birinin doktorla randevusu varmis aceleyle evden çikmis duraga gittiginde gözlügünün tozunu silmek için etegine uzanmis eteginin olmadigini farketmis.

TRAFO:Sanliurfa'da iseyecek yer bulamayan 15 yasindaki çocuk trafoya girip isemek isteyince olanlar oldu. Çisinden elektrik geçen çocuk yaklasik bacaklari,seyi, ve seyini tuttugu eli alçiya alindi.

DAHA BU YASTA:Osman(15) isimli çocuk odasinda masturbasyon yaparken yakalanan babasi tarafindan yakalaninca babasi çocugun çükünü kopartti.

*****2:***** 2 oynayan Hüseyin T.(34) oyunda sürekli yenilince beylik tabancasini çekmis yandaki komsusunun kapisini çalmis ve kursun yagmuruna tutmus.

GERDEK GECESI:Gerdek gecesindeki çiftin basina garip bir olay geldi. Karisiyla cinsel iliskiye giren adam zevkten öldü. Bunu gören karisi kalp krizinden öldü.

KÖPEK:Belçika'nin Ostende kentinde bir aydinlatma direginin bir aracin üzerine devrilmesi ve sürücüsünün rastlanti eseri kurtulmasi üzerine sorusturma baslatildi. inceleme yapan uzmanlar, kazanin, köpeklerin sürekli olarak diregin dibine çis yapmalari sonucu çürüyen diregin devrilmesi ile meydana geldigini tespit ettiler.

DOMUZ:Bulgaristan'in baskenti Sofya yakinlarindaki Dupnitsa kasabasinda yasayan bir köylü, bahçesine verdigi zararlar nedeniyle domuzundan nefret ediyordu, sonunda domuzu dinamitle öldürmeye karar verdi. Arkadaslariyla iddiaya giren köylü komsularinin saskin bakislarinin arasinda dinamit lokumunu hayvanin agzina sokarak fitili atesledi. Bahçe duvarinin arkasina saklanip patlamanin sonucunu bekleyen "hain" sahip ve arkadaslari, ummadiklari bir olayla karsilastilar. Domuzun, agzindaki dinamit lokumuyla aniden evin açik unutulan kapisindan içeriye girmesiyle dinamitin patlamasi bir oldu. Harabeye dönen evine bakip bakip dertlenen köylü, "Bu domuz, basima sürekli dert oluyordu. Ancak, ölümü en büyük belayi basimiza açti" dedi.

TAZI VE AVCI:ABD'nin Kentucky eyaletinde Inez kentinde avlanmaya çikan bir avcii yeni aldigi tazinin acemiligine kurban gitti. John Philip adli avci, vurdugu kusu tazinin agzindan almak için tüfegini yere koydu. Ancak acemi tazi, kusu birakmak istemeyince avci ile köpegi arasinda bir çekisme yasandi. Köpek bu sirada yanlislikla yerdeki tüfegin tetigine basti ve silahin ates almasi sonucunda Philip, bacaklarindan yaralandi.

AYNI ANDA YARALANDILAR:Londra'nin güneyinde minibüsüne bir otomobil çarpmasinin ardindan Terry Connell'in bir kolu ve bacagi kirildi. Talihsiz kazazede ertesi gün The Sun Gazetesinde bir baska Terry Connell'in fotografini gördü. ikinci Terry, Londra'nin kuzeyinde buzda kayarak düsmüs ve onun da bir kolu ile bacagi kirilmisti. Her iki Terry'de 52 yasindaydi, ikisi de kasapti ve ikisi de Noel'i yatakta geçiriyordu. Aralarindaki tek fark birinin sag, digerinin ise sol kolunun kirilmasiydi.

PATLAYAN FARE:Ingiltere'de Roger ve Sylvia Blindell çifti, evlerine musallat olan farelerle savasmak için belirli köselere çok güçlü bir zehir yerlestirdi. Fare, zehiri yedikten sonra beklenmedik birsey oldu. Zehirin içinde bulunan fosfor, hayvanin vücut hücrelerinden disariya sizdi ve havayla temas ederek reaksiyona geçti. Patlama sonucunda çikan yanginda ev tamamen tahrip oldu.

SÖFOR VE KAZAZEDE AYNI:
Viyana'da Anna Hascher'a 1983 yilinda Milance Zivojinoviç'in kullandigi bir minübüs çarpti. Tam 10 yil sonra 21 Mayis 1993'te Bayan Hascher'a bu kez de bir kamyon çarpti. Kaza yeri 10 yil öncekinin 500 metre uzagindaydi. Kamyonun sürücüsü yine ayni kisiydi: Milance Zivojinoviç.


23 YIL ARAYLA AYNI KAZA:
Brezilya'nin Salvador kentinde 1966 yilinda kamyonunun denetimini kaybeden bir sürücü, Cristina Costa'nin evine girdi. Bu olaydan 23 yil sonra ayni sürücü, yine kamyonla Cristina Costa'nin evine çarparak hane sakinlerini sok etti.


ANNE VE KIZ BULUSTU:
Hollanda'da yillardir birbirleriyle görüsmeyen 63 yasindaki anne ile 44 yasindaki kizi birbirlerine çarptilar. Anne, otomobiliyle bir kavsakta sola dönüs yapmak isterken, motosikletiyle oradan geçen kizina vurdu. Hastaneye kaldirilan dargin anne kiz tedavi altina alindi.


LAZ FIKRASI GIBI KAZA:
Rize'nin Çayeli ilçesinin Yanikdag köyünde eski model çakmakli dolma av tüfegini temizlemek isteyen 15 yasindaki Mustafa Safi, tüfefinin namlusuna su doldurarak sobaya soktu. isinan namludaki barutun ates almasi sonucu tüfek birdenbire infilak etti ve saçmalar Mustafa'yi kasigindan yaraladi. Çayeli Devlet Hastanesine kaldirilan Mustafa Safi "Atesle barutun yan yana gelmeyecegini böylece anlamis oldum" dedi.


TECAVÜZ:Kör adama tecavüz edilince gözleri açildi.

ÇÜK DAVASI: 13 yaslarindaki küçük çocuk köpegini Moda'da dolastirirken
sokak köpeklerinin köpegine tecavüze yeltenmesi ile cebindeki gazetenin
verdigi çakiyi çikardi ve sokak köpeklerinden birinin çükünü kesti.


OTOBÜSTE OSURDU:Belediye otobüsünde osurarak ortaligi kokuya bogan adam, yolculardan sille tokat dayak yedi.Adami yaka paça otobüsten indiren öfkeli yolcular "Utanmaz arlanmaz adam, toplu tasima araçlarinda bu is yapilir mi" diye konustular.

DENIZDE MAYOSUNU ÇALDIRDI:Sile'de denize giren Hayati Sütün adli genç, yüzerken mayosunu çaldirdi.Iki kisinin kendine dogru yüzdügünü söyleyen Sülün,"Suyun içinde mayomun çalindigini anlayamadim.Denizden çikarken mayomun olmadigini gördüm"dedi.

ASANSÖRDE SOYULDU:Yelda Uyanik isimli sekreter bindigi asansörde önce bayiltildi sonra çirilçiplak soyuldu.Gözlerini hastanede açan Yelda"Benimle asansöre bir erkek bindi.Sonrasini hatirlamiyorum, bir daha tek basima binmem"dedi.(Burcu)

101 TASIT BIRBIRINE GIRDI

BALIGA GITTI TIMSAHA YEM OLDU

DONUNU UNUTTU:Otobüste uyuyakalan Gönül adindaki kadin, bacaklarinda bir serinlik hisstedince külotunun çalindigini farketti.Durumu soföre bildiren Gönül,"Külot giydigime eminim.Iyi ki baska seyimi çalmamislar"dedi.

86'LIK DEDENIN BASINA VURDU:86 yasindaki adam yanlizligin verdigi aciyla 20 yasindaki kiza saldirdi.3 saat sonra bir olmuyacagini anlayan dede kaçti.Su an polis tarafindan her yerde araniyor.

GELIN ARABASI:Silahli 4 kisi bir isyerini soyduktan sonra plakasinda "mutluyuz" yazan gelin arabasi ile kaçtilar.

KÖR SOFÖR:Iki gözü kör soföre alkollü diye ceza kesildi.

FELCE BAK:Nilgün adli kadin,felçli kocasi önünde saldiriya ugrayinca; Kamuran Bey bir anda ayaga kalkip yürümeye basladi.

ZEHIRLI MADEN SUYU:Uludag'da esi Metin'i, agaca bagladiktan sonra fare zehirli meyve suyu içirip bogarak öldüren Sengül mahkemde önce idam SONRA 30 yil hapse mahküm oldu.

KIYAMETI HABER VEREN SUTYEN:Japonlar, NASA teknolojisini kullanarak kiyameti haber veren sutyen ürettiler.

JAPON USÜLÜ SEVISME:Çapkin Aydin, sevgilisi Sevim ile Japon usülü sevisirken karyolanin çökmesi sonucunda kan revan içinde kaldi.

ARKADASININ ÜZERINE ISEDI:O gün eve birkaç kez girip çikan Engin, annesinin "Yeter artik bu kadar sik gelme.Misafirlerimle mesgul olamiyorum" demesi üzerine Engin, arsada sikisti birden ve pantolununu çözerek arkadisi Birol'u tepeden tirnaga islatti.

GÖBEK ATTIRAN HAP:Malezya yetkilileri,yutanin göbek atmasina sebep olan bir hapa karsi halki uyardi.(Selçuk)

97'LIK KADIN BASILDI:Fransa!nin Lyon kentinde yasiyan 100 yasinda bir erkek 97 yasindaki esini kendisini aldattigi gerekçesiyle terketti.Saglik durumu iyi olan, her gün 5km kosan delikanli kapiyi vurup çikti.

GERDEKTE APANDISTI PATLADI

OTOBÜSTE KAFASINA PANO DÜSTÜ

KOCASINA KIZDI, ÇOCUGUNU ISIRDI

KAPTIGI ÇANTA ANNESININ ÇIKTI

PATRONUNA TAKIMLARINI GÖSTERDI

BALDIZININ EVINE MOLOTOF ATTI

620 HACI ADAYI KAYBOLDU

KUDUZ ünya Saglik Örgütü(WHO), her yil elli bin insanin kuduaarak hayatini kaybettigini bildirdi.

KOPYA HAKKI:Banglades!te kopya çeken 10 bin ögrenci, lis bitirme sinavlarindan atildu.bunun üzerine kopya çekme ve ögretmenleri dövme haklari oldugunu iddia eden liseliler, siddet eylemlerine basvurdular.Kopya çekilmesinin yasak olmasina kizan liseliler, ögretmenleri tasa tuttu, sinav salonlarini atese verdi.

DOGALGAZ: Eve dogalgaz borusu dösetmeyen kocasi Engin'ne karsi tavir alan Aydan Demir, zangir zangir titriyerek çektirdigi çiplak fotorafla intikamini aldi.

IKIZINI ÖLDÜRDÜ: Marko ve Roberto de Solisa adliiki kardes, birbirleriyle pek iyi geçinemiyolardi.Roberto'nun sik kendisiyle dalga geçmesin dayanamiyan Marko, kardesini siktigi tek kursunla öldürdü.bu basit bir cinayet gibigörünebilir.Ancak gerçek öyle degil.Çünkü Marko ile Roberto ayni dolasim sisteminipaylasan ikizlerdi.Roberto'nun ölümünden 5 daakika sonra, kan dolasimi duran Marko'da öldü.

MAYINLA FUTBOL: Kamboçya'da 2 asker, patlamamis mayinla futbol oynamaya kalkincahayatlarini kaybetti.Olayi ilginç kilan birbaska nokta, parçalanarak can veren 2 askerin, Kamboçya ordusunun "en iyi mayin uzmanlari" arasinda yer almasiydi.

TÜKÜRÜK KURBANI: ABD'nin Alabama eyaletinde 25 yasindaki bir asker tükürme aliskanlaiginin kurbani oldu . Pencerenin kenarina oturarak tükürügünü, büyük bir tencere seklindeki sokak lambasina isabet ettirmeye çalisan asker , dengesini kaybetib 11. kattan düstü.

KOLADAKI ÇIVI:New Hempshere eyaletinde 10 yasindaki bir çocuk, kolasini çiviyle açmaya çalisirken hayatini kaybetti.Kolanin içindeki gaz basinciyla firlayan çivi çocugun bogazina saplandi ve çocuk hayatini kaybetti.

ÖLECEGI VARMIS: Amerikali bir genc, bunalima girerek 10. kattanasagia atladi.Ayni binanin 9. kavga eden anne ve babasi oturuyordu.8. katta ise intihar eden gencin hayatini kurtatara bilecek çelik bir ag vardi.Gencin intihara kalkistigi sirada, 9. katta anne ve babasi yine kavga ediyordu.Esine iyice sinirlenen baba, elindeki av tüfeginin tetigine basti.Anne kendini yere atarak kurtardi , ama tüfekten çikan kursun , o sirada 9 katin hizasinad bulunan gencin basina geldi.

YÜZMEK:Adiyaman'in Kahta Ilcesi yakinlarindaki Ataturk Baraji Golu kenarinda ailesiyle piknik yapan Kadriye Demir (17), sogumasi icin suya biraktiklari karpuzun kiyidan uzaklastigini gorunce suya atladi. Yuzme bilmeyen Kadriye Demir boguldu.

SEKERiyarbakir'in Baglar Beldesi'nde, Mesut Kup Seker Fabrikasi'nda calisan Mehmet Emin Ekinci (43), depodan kamyona yukleme yaptigi sirada, sirtinda tasidigi 50 kilogramlik seker torbasinin altinda kalarak oldu.

TAVUK:Osmaniye'de, yakalayamadigi tavugu tufekle vurmak isteyen bir kisi, komsusunu agir yaraladi.

BALIK:Adiyaman'in Sincik Ilcesi Kiran Koyu'nde Kiran Cayi'nda, enerji nakil hattina attigi elektrik kablosu ile akim vererek balik avlamak isteyen Aziz Cetinka ya (15), baligi yakalamak icin suya girince, akima kapilarak hayatini kaybetti.

BALKON:Malatya'da, uzerine anahtar almayan Timur Celik (36), evine balkondan girmek isterken yere duserek hayatini kaybetti.

TÜFEK:Manisa'nin Demirci Ilcesi'ne bagli Can Koyu'nde Y.O. (8), korkutmak amaciyla, babasina ait tufegini ablasi Emine Ozdemir'e dogrulttu. Y.O'nun tetige dokunmasiyla silah ates aldi ve ablasi oldu.

SATIR:Sivas'in Kangal Ilcesi'nde, Kangal Genc Futbol Takimi'ni kampa goturen otobuste yolculuk eden bir kasaba ait satir, otobusun ust bagajindan, Rusen Karakaya'nin basina dustu. Karakaya kazayi hafif yarali atlatti.

KAÇAK ELEKTIRIK: Samsun'un Salipazari Ilcesi Tacalan Koyu'nde Zekeriya Cobanoglu (28), evlerinin onunde bulunan elektrik direginden kacak olarak evine elektrik ce kmek isterken, dengesini kaybederek dustu ve olay yerinde oldu.

DAMAT:Sivas'in Gurun Ilcesi'nde adetlere gore damadi kacirarak sagdictan bahsis almak isteyen Bekir Karaodak'in (27) elindeki tabanca ates aldi. Damadin ya kini Gokhan Ucarci (17) bacagindan yaralandi.

KALE:Izmit'te, Gultepe Mahallesi'nde futbol oynamakta olan Mustafa Dulger, kale onune geldigi sirada, yuvasindan cikmis bulunan kalenin borudan yapilmis ust diregi basina dustu. Dulger (11), hayatini kaybetti.

REHA:
Haber: Bir yüzücü 350 Tonluk gemiyi ceker.
R. M. : - Nasil çekiyorsunuz gemiyi?
-Inanc meselesi, içinizde bunu hissetmeniz gerekir.
R.M. : - Neyi hissetmem gerekir? Gemiyi mi?


Haber : Mahkumlar tünel kazarak kaçar...
R .M. : Mahkumlar kaçmak için mi tünel kazdilar?


Haber : Bir okul müdürü cinsel tacizle suçlanir...
R. M. : Sen benim sözümü bile kestigine göre kim bilir daha neler yapmissindir.


Haber : Harika Avci kürtaj yaptirmistir.
R.M. : Peki, Bebek simdi nerede?


SEVISME:-Bir apartmanda en üst katta sevisen çift yatagi çökünce bir
anda kendilerini alt kattaki komsularinin yaninda buldular



Deccal
Deccal !!!!!!! pakistanin lahur öyünde fakir bir dul kadinin oglu olan , babasi kabileler arasinda olan bir catismada ölmüs, cocuk tek gözlü dogmus iki kasin arasinda anasi bunu dogurduktan sonra bunu saklamis kimseye göstermemis korkunc sekli yüzünden ta ki her disari cikisinda kadin elbisesi ile yüzünü örterek disari cikartiyordu.
cocuk büyüdü ismi masum cocuktaki zeka fark edilince onu bir büyücü alip büyüttü sonra cin ve seytanlarla olan ilim ile ugrasti o kadar nami yükseldi ki tüm pakistanda ismi yayildi.
bir cok iyilesmeyen hastaliklari iyilestirdi cok harikulade olaylar yapiyor
egtimini bitirdikten sonra yüzünü acti tek gözle milletin karsina cikti, millet korkmaya basladi. bir cok harikulade seyler yapiyor bunlardan: elini atese atip yanmiyor, tas ve cam yiyor, deniz suyundan iciyor, elini her cansiza isaret ettyse yanina geliyor o cansiz hareket ediyor cagirmasina icabet ediyor, topraktan altin yapiyor ve korumasini ise bir kedi üstlenmis.
nami yayildiginda devlet bunu yakaliyor ve hapise atiyor ama onu yakaladiktan sonra acayip olaylar oluyor hapishanedeki bütün polisler korkudan ne yapacaklarini bilmiyorlar.
cünkü her ne kadar kapilari üzerine kitledilerse kapilar kendilerinden aciliyor en sonunda devlet c****izlikten bunu sali veriyor ve serbest birakiyor.
bu arada devlet din adamlari ve alimlerden yardim istiyor ama hic kimse buna karsi bir sey yapamiyor. en sonunda devlet bunu öldürmeye karar veriyor ama hic bir silah ona islemiyor.
devlet alimlerden yardim isteyince bir alim hadislere dayanarak bunun deccal oldugunu acikliyor ve bir ara sonra kayip olacagi ve horasana gidip ordan cikacagini acikliyor.
ama diger alimler ise bu deccal degilde büyük bir büyücü oldugunu söylüyorlar gidip yakalandiktan sonra onun sihrini iptal edeceklerini söylüyorlar, ertesi gün bunun evine baski yapiyorlar aynen olan oluyor masum kayiplara karisiyor ve nereye gittigini kimse bilmiyor ....
acaba bu deccal midir alimlerin dedigi gibi ?
alimler ise onun deccel oldugunu acikliyorlar ve bütün pakistan gazeteleri resmini yayiyor
buda yayinlanan resmi ve yazilan gazete :
sunuda acikliyayim pakistandaki alimler onun deccal olabilecegini söylüyorlar kayip olmus horasanda cikacak simdiki son cikisi degildir yinede yüce allah bilir



Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur.

Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melâhim 14, (4315),

Allahın gönderdiği her peygamber, ümmetini onunla inzar etti. Nuh aleyhisselam ümmetini onunla inzar etti, ondan sonra gelen peygamberler de. O, sizin aranızda çıkacak. Onun hali sizden gizli kalmayacak. Rabbinizin tek gözlü olmadığı size kapalı değildir. O ise sağ gözü kör birisidir. Onun gözü, sanki (salkımdan) dışa fırlamış bir üzüm dânesi gibidir. (İki gözünün arasında ke-fe-re yani kâfir yazılmış olacaktır. Bunu her müslüman okuyacaktır).

Buhari, Fiten 27; Müslim, Fiten 100-103, (169)-(2933).

Allah’u Teala mü’minlere Deccal’i tanıma imkanı sağlayacak ve onun oyunlarına karşı bir firaset ihsan edecektir. Enes (R.A.)’den rivayetle Efendimiz buyurur: “Deccal’in iki gözü arasında kalın bir hatla belli olan (her mü’mine aşikâr) kâfirun(yazısı) vardır. Sonra onu heceledi:Ke-fe-re.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Fareler Kusamaz.
-Zürafalar yüzemez.
-Yılanlar duyamaz.
-Karıncalar uyuyamaz.
-Kirpiler suda batmaz.
-Kutup ayıları solaktır.
-Sineklerin 5 tane gözü vardır.
-Zürafanın ses telleri yoktur.
-Yunuslar bir gözlü açık uyurlar.
-Develerin 3 tane kaşı vardır.
-Bir sineğin hızı saatte 8 km.dir.
-Zürafanın dili 35 cm. kadardır.
-Istakozların kanı mavi renktedir.
-Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
-Fil zıplayamayan tek memelidir.
-Sığırların 4 tane midesi vardır.
-Kangurular geri-geri yürüyemezler.
-Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
-Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler.
-Fare, bir deveden bile daha uzun süre susuz kalabilir.
-Timsahlar dilini dışarı çıkaramazlar.
-Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
-Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
-2600 kadar kurbağa cinsi var.
-Yetişkin bir ayı at kadar hızlı koşabilir.
-Sadece domuzlar güneşten yanabilir.
-Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.
-Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.
-Hayvanların en büyüğü mavi balinadır. (uzunluğu 33 m., ağırlığı 190 t.)
-Kuşlara şimşek çarpmaz. Çünkü elektrik onların tüyünden geçemez.
-Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
-Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
-Deve deniz suyu içebileceği gibi bir defada 250 litre su da içebilir.
-Bir insanın su ve yemek olmadan yaşayabildiği en uzun süre 18 gündür.
-Karınca kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilir.
-Çekirgenin kulağı dizindedir.
-Yeryüzünün en sıcak yeri Afrika'da El-Ezize bölgesidir. (Gölgede 58 derece)
-Yeryüzünün en soğuk yeri Antarktika’da Vostok (Rusya) bölgesidir. (- 88.3 derece)
-Uzaya ilk defa 12.04.1961 tarihinde Yuri Gagarin uçtu.
-İlk defa aya 21.07.1969 tarihinde Neil Armstrong ayak bastı.
-Eski Roma'da şişeden hazırlanmış kaplar altın ve gümüşden daha değerli sayılırlardı.
-Dünyada en eski üniversitesi 989 yılındaki Mısır'ın El-Ezher üniversitesidir.
-Dünyanın en genç üniversite öğrencisi 11,5 yaşındaki Ganesh Sittampalam'dır.
-İlk yeraltı tünel 1 km. uzunluğunda olmuş ve bundan 4 bin yıl önce Irak'ta Fırat nehrinin altından geçmişdir.
-Paraguay dünyanın en yağışlı bölgesidir. Bölgede yağmur neredeyse ara vermez.
-Dünyada 2000 e yakın halk ve 3000 e yakın dil var.
-Tarih boyu yapılmış savaşların en uzunu İngiltere ile Fransa arasında olmuştur. Bu savaş 115 sene(1338-1453) sürmüştür.
-İnsanın saçında 102 bine yakın, derisinde ise 20 bine yakın kıl olur. Kıllar her gün 0.35-0.40 mm. uzar.
-İngiltereli Thomas Korne 207 sene yaşamıştır.
-Dünyanın en uzun ömürlü insanı Çin'de 253 sene yaşamıştır. (1680-1933)
-Güneş dünyadan 330,330 kat daha büyüktür.
-Bir köstebek sadece bir gecede 90 m. tünel kazabilir.
- Bir hamam böceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden 9 gün yasayabilir.
-Eski Mısırlılar taştan yapılmış yastıklarda uyurlardı.
-Bir hipopotam ağzını açarsa 120 cm boyunda bir insan onun içine rahatça sığabilir.
-Boğalar renk körüdür, bundan dolayı matadorun elindeki beze saldırırlar; rengi ne olursa olsun.
-Ortalama bir buzdağı 20,000,000 ton gelir.
-Zehirli oklu kurbağada 2,200 insanı öldürebilecek kadar zehir bulunur.
-İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.
-Hapşırdığımız zaman kalbimizde dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarımız bir an için durur.
-Gözleri açık tutarak hapşırmak imkansızdır.
-Kadınlar erkeklere oranla iki kat daha fazla göz kırparlar.
-Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.
-Sadece insanlar ve yunuslar zevk için cinsel ilişkide bulunurlar.
-İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak baş parmakta,en hızlı uzayan tırnak ise orta parmaktadır.
-İnsanlar 200 milyon soluk alıp verme, 1 milyar kalp atışı, 300 milyon mide kasılması ve 20 milyar göz kırpması kadar yaşarlar.
-İnsanlar beyinlerinin %10’nu kullanırlar.
-Bir insan yedi dakika içerisinde uykuya dalar.
-Sıcak su soğuk sudan daha ağırdır.
-Yetişkin bir insan günde ortalama 23.000 kez nefes alır.
- Sarışınların esmerlere göre daha fazla sacı vardır.
-Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çok Enteresan SEX posizyonları :)))) akanda666 Yabancı Adult Resimleriniz 1 11-29-2009 01:56 AM
**Enteresan Yol Şekileri** KoJiRo Eskiler (Arşiv) 1 10-24-2007 07:30 PM
enTEreSaN ... *puMa* Eskiler (Arşiv) 0 05-13-2007 08:42 PM
enteresan nick ler uprocking Eskiler (Arşiv) 5 02-14-2007 12:11 AM
Gariplikler Bostandere Eskiler (Arşiv) 0 03-06-2006 01:52 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:13 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.