Eyy Aşk ...

Herkeslerin hepimizin peşinden koştuğu duygu..... AŞK! SEVGİ!.. olmasa olsun diye beklediğimiz, onu bulmak için yollara düştüğümüz, çeşitli hallere şekillere büründüğümüz, yolunu gözlediğimiz, ellerimiz semalarda dualar ettiğimiz..... Olduğu zaman "Allahım bu aşk beni öldürecek", "bu sevgi bitirecek beni çıldıracağım" diye içten içten o yoğun duygular altında zaman zaman ezik, zaman zaman çaresiz zaman zaman da dünya yansa size bişey olmazmış gibi güçlü hissettiğiniz....
Hani olmazsa olmazları insan hayatının.....

Yalnız bildiğim ve gözlemlediğim bir durum var ise o da insanın sevince sevilince, aşık olunca , olununca ciddi bir evrim geçirdiği inanın bana o duygu yani sevmenin ve karşılık görerek sevilmenin hazzı, aşkın o vücutta yarattığı kıpırtılar derken insanın bakışları bile değişiyor. dikkat edin bakın seven insanın, aşık insanın gözbebeklerinin içinde iki koca güneş oturuyor ve en janjanlı en kımıl kımıl haliyle parlıyordur hatta ole ki ışık saçıyordur etrafa yüzüne hoş bir sima yerleşmiştir..... güzelleşmiş ya da daha yakışıklı bir hal almıştır.... hani bu nası bir durum biliyor musunuz? kanımca beyaz gelinliğin yakışmadığı hiç bir bayan yoktur... yani hani çirkinlikten belkide yüzüne bakılmayan bir bayan bile o beyazlara bürününce o beyazın büyüsüyle güzel görünür.... işte aşk işte sevgide böle bişey..... yakışmadığı ve güzelleştirmediği kimse yok anlıyor musunuz? Ve sadece güzellik olsa ışıltı olsa o kadarda değil... bu duygular insana inanılmaz da bir cesaret verir hani en silik en sinmiş insan bile aşık olunca sevince bir aslan edasıyla kükremeye başlar bir deli cesareti gelir insana..... aşık insanın gözü karadır ve sevgiliye giden her yol mübah ve sevgili için yapılan herşey olağandır anormal bişey dahi olsa ) önemli olan mutlu olmak ama dahada önemlisi sevdiğinizi mutlu edebilmektir... hayatınızın gayesi amacı o olur..... o dünya olmuştur ve sizde ay onun yörüngesinde turalayan o ışıktır , siz ışığa pervane olmuş kelebek..... hiç yapmadığınız şeyleri bile yaparsınız...

yıllardır ağzınıza vurmadığınız ve adını dahi duyduğunuzda iğğğğğğğğhhhh yaptığınız yemekler bal gibi gelir yar elinden, yapmaktan hoşlanmadığınız şeyler keyif vermeye başlar onla yapıldığı için, daha az uyur daha çok düşünürsünüz.... telefon elinizden hiç düşmez..... hatta sağlam telefon bile arada bir ele alınıp bakılır "ulan bozulmuş falan olmasın , hat var mı, sesi kısıkta mı kalmıştı yoksa " falan gibi paranoyak kontroller başlar ) hatta öyle ki cidden abartmıyorum çevrenizde gördüğünüz ilk aşığa sorun ))
tuvalete bile telefonla girilir ya ordayken ararsa diye daha önceleri insanlara çok güzel laf yetiştirip ağızlarının payını veren umursamaz biriyken sevgilinizin bir bakışıyla saatlerce ağlayabilecek bir sözüyle günlerce kahrolacak kırgınlıkta bir porselen bibloya dönüşürsünüz...... ama diğer yandanda bir sözü bir bakışıyla sizi mutluluktan bulutların üzerine uçurduğuna da şahit olursunuz.... hele birde sizin için saatlerce uğraşıyorsa , sizin için her türlü kahrı çekmeye razı olduğunu söylüyorsa "yeterki sana bişey olmasın gülümmmm" diye canı gönülden feryat ediyorsa o zaman sanırsınız ki dünyadaki en değerli varlık sizsiniz, eşsiz bir hazinesiniz.. ve kendinizi o sevgiyle öyle güçlü hissedersiniz ki dünya yansa kütür kütür taşlar betonlar düşse başınıza ufacık bir çizik bile olmayacaktır ve siz o sevgiyle dimdik ayakta salınacaksınızdır herkül edasıyla.... Sabahlar onsuz başlamaz, günler onsuz geçmez akşamlar onsuz bitmez öyle böyle değil çılgınca bişeydir bu sevgi bu aşk.... aslında sorarsanız pekte akıl işi hatta hiç ama hiç akıl işi değildir " AŞK KALBE GİRİNCE, AKIL SEYAHATE ÇIKAR!" ne kadar doğru değil mi kaçınız kullanabiliyorsunuz mantığınızı aşk hallerinde...??kaçınız hükmedebiliyorsunuz yüreğinize?? en mantık abideleri bile gafil avlanırlar bir gün aşka.... Nasıl avlanmasın ki ya... bir yerlerde sizi düşünen hayatı siz olmuş kalbi sizin için çarpan bir can var.... her telefon açışınızda "canımmm" diye bağrından kopup gelmiş müthiş bir sıcaklık, bir canım deyişiyle ağzından on canım çıkan biri var..... Düşünün şimdi hal böyle olunca suratınıza aptal bir sırıtıklık, boğazınıza düğümlenmiş heycan zerrecikleri, göğüs kafesinizin içinde deli gibi çırpınan bir kuş olmaz mı? hemde nasıl olur... birde bir endişe başlarki acaba çevremdeki insanlar kalp atışlarımı duyuyor mu bu pişmiş kelle gibi sırıtık bakan suratımı görüyor mu amannnnn boşver dersiniz sonra görürlerse görsünlerrrrr umrumda mı ki ha bakın bide böle umarsızlıklar başlar....
çünkü ondan başka hiç bir şey o kadar önemli, öncelikli ve umra alınacak bişey değildir.....

Hep diyoruz ya .. aşk bu çağırmayın ses vermez, beklemeyin gelmez diye.... hakikaten öyledir.... ararsan bulamazsın ama aramadığın ve belkide umudunu yitirdiğin anlarda ot gibi biter gönül topraklarında.... en büyük özelliği yüreği gafil avlamak, pusuya düşürmek ve bir virüs gibi sinsice zerk etmektir kendini kurbanının tüm iliklerine.. Ve siz farkında bile olmadan hatta çoktan imzayı atmışsınızdır aşk sözleşmesine.... ve ilk satırda yazıyordur....

EY AŞK !
SAYGIYLA EĞİLİYORUM ÖNÜNDE......

[constantina]

abi bu gece şairlik damarınmı tuttu ne yaww

harikaydı teşekkürler

[CaKaLBoT]

teşekkürler harika...