![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ADIM SONBAHAR
nasıl iş bu her yanına çiçek yağmış erik ağacının ışık içinde yüzüyor neresinden baksan gözlerin kamaşır oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() AN GELİR
an gelir paldır küldür yıkılır bulutlar gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet o eski heyecan ölür an gelir biter muhabbet çalgılar susar heves kalmaz şatârâbân ölür şarabın gazabından kork çünkü fena kırmızıdır kan tutar / tutan ölür sokaklar kuşatılmış karakollar taranır yağmurda bir militan ölür an gelir ömrünün hırsızıdır her ölen pişman ölür hep yanlış anlaşılmıştır hayalleri yasaklanmış an gelir şimşek yalar masmavi dehşetiyle siyaset meydanını direkler çatırdar yalnızlıktan sehpada pir sultan ölür son umut kırılmıştır kaf dağı'nın ardındaki ne selam artık ne sabah kimseler bilmez nerdeler namlı masal sevdalıları evvel zaman içinde kalbur saman ölür kubbelerde uğuldar bâkî çeşmelerden akar sinan an gelir -lâ ilâhe illallah- kanunî süleyman ölür görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa / korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatli bir bombadır patlar an gelir Attila ölür |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BELÂ ÇİÇEĞİ
alsancak garı'na devrildiler gece garın saati belâ çiçeği hiçbir şeyin farkında değildiler kalleş bir titreme aldı erkeği elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler çantasını karısı taşıyordu hiç kimse tanımıyordu kimdiler gece garın saati belâ çiçeği üçüncü mevki bir vagona bindiler anlaşıldı erkeğin gideceği bir şeyden vazgeçmiş gibiydiler bir türlü karısına bakamıyordu ayaküstü birer bafra içtiler gece garın saati belâ çiçeği şimdiden bir yalnızlık içindeydiler karanlık gelmişi geleceği birdenbire sapsarı kesildiler vagonlar usul usul kımıldıyordu |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BÖYLE BİR SEVMEK
ne kadınlar sevdim zaten yoktular yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular bıraksam korkudan gözleri sislenir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir hayır sanmayın ki beni unuttular hâlâ arasıra mektupları gelir gerçek değildiler birer umuttular eski bir şarkı belki bir şiir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir yalnızlıklarımda elimden tuttular uzak fısıltıları içimi ürpertir sanki gökyüzünde bir buluttular nereye kayboldular şimdi kimbilir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() CEBBAR OĞLU MEHEMMED
kaman cıvarına bahar gelince yıkılır ovadan apdal çadırları yücesinde pâre pâre duman tutmuş düdüldağ'ın yaylâsında mekân kurulur hoş gelmişsin evvel bahar nisan ayı içinde donanır dağlar donanır yeşilinden alından istasyon deresi kabarmıştır hacıdağ'ın selinden dağlar sıra sıradır eylim eylim dağlar uzanır bir uçtan bir uca dağlar bir birinden yüce yamaçlarında kireç yakılır bir ömür boyunca kahrı çekilir kimse anlamamış sırrını hikmetini bu bereket nereden gelir başınızdan duman eksilmesin gâvurdağları siz hikâyet eylediniz bana bahçe kazasının kaman köyünden cebbar oğlu mehemmed'in hikâyesini yılların yücesinden şöyle bir seyran edelim bir avuç toprağıma çöreklenmek için yürümüş selâmsız sabahsız destursuz girmiş memleketime yedi çeşit frenk askeri uğursuz bir hava çökmüş üstüne memleketimin uğursuz ve karanlık çocuklar gülmemiş artık sessiz sessiz ağlamış analar oduna giderken vurulmuş ve yahut harman yerinde avuçları buğday kokan delikanlılar ve nice gâvurdağı kızlarının birer birer ırzına geçilmiş yalvarmış ihtiyarlar allah'a - rivayet şöyledir kim - dumanlı bir güz akşamı şu mor dağlar efendim destur demiş de yürümüş silkinip kalkmış ayağa gel haberi öteden verelim çıkmış dağlara kendiliğinden cebbar oğlu mehemmed fransız'a silâh çekmiş hür yaşamak uğruna ırz uğruna namus uğruna ana için baba ve kardeş için şu mübarek topraklar şu mübarek vatan için derken efendim bir gün kaman'dan öte uğrun uğrun haber ulaşmış urfa'nın antep'in köylerine gözü kanlı maraş beylerine cebbar oğlu mehemmed burcu burcu çam kokan bir yaz akşamı omuz vermiş bir ağaç gölgesine usul usul türkü söylüyor - hasret kuşun kanadında deli kuşlar uçun gayrı yazımız böyle yazılmış bu diyardan göçün gayrı - kirveleri durdu ve süleyman on sekiz adım gerisinde şahin gibi tünemişler kayaların üstüne avuçları sıcak bakışları ok gibi deliyor her dokunduğu yeri biri doğuya bakıyor diğeri batıya iptida durdu görüyor geleni yel midir toz mudur anlamıyor lâkin bıyıkları terlemeden çeteci olan garip ökkeş çok geçmeden getiriyor haberi tabur tabur üstümüze varıyor düşman yola çıktı savranlı'dan hemen mevzie sokuldu mehemmed yanıbaşında durdu ve gerisinde süleyman çeteler yer tutup pusu kurdular kanlı geçit boyuna düşman yanaşırken kaman köyüne bekletmeden yaylım ateş açıldı mermi kurşun yağmur gibi saçıldı ilk seferinde on beş kişi vurdular ve bir hayli düşman kırdılar yamaçlarda koptu kızılca kıyamet cesaretlerine söz yoktu ama neyleyip nitsinler düşman daha çoktu düştü birer birer bütün yiğitler gürültüler boğazda sustu nihayet demek diz üstü düşmüş mehemmed kirvesi durdu'nun yanıbaşına kanlar akar yarasından al al olmuş çevresinden köpük köpük gözlerini doldurur bir başına mehemmed yedi düşman öldürür mavzerinin namlusu hâlâ sıcak tutulmaz ölümün derdi büyük yiğenim çâre bulunmaz aynı akşam doğurmuş karısı döne mavi gözlü bir çocuk sarışın bir avuç toprak sarmışlar altına ve kemal koymuşlar adını |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() CİNAYET SAATİ
haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu dört bıçak çekip vurdular dört kişi yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu deli cafer ismail tayfur ve şaşı maktulün onbeş yıllık arkadaşı üçü kamarot öteki aşçıbaşı dört bıçak çekip vurdular dört kişi cinayeti kör bir kayıkçı gördü ben gördüm kulaklarım gördü vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü hiç biriniz orada yoktunuz demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu on üç damla gözyaşını saydım allahına kitabına sövüp saydım şafak nabız gibi atıyordu sarhoştum kasımpaşa'daydım hiç biriniz orada yoktunuz haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi polis kaatilleri arıyordu deli cafer ismail tayfur ve şaşı üzerime yüklediler bu işi sarhoştum kasımpaşa'daydım vapuru onlar vurdu ben vurmadım cinayeti kör bir kayıkçı gördü ben vursam kendimi vuracaktım |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() DUVAR
- bu şiir ikinci dünya savaşı içinde kahredilen bütün dünya duvarları için yazılmıştır.- ben bir duvarım hiç güneş görmedim sen hiç güneş görmemiş bir başka duvar yüzümüz benek benek tahta kurusundan ve sinemiz baştan başa ak üstünde karalar - kelepçeden kahroldu kahroldu bileklerim - sıyrılıp çıktım artık ölüm korkusundan - dilim dilim sırtımdaki yaralar ben demirbaşım sığır siniriyle dayak yedim biz de duvarız dinliyen duyan düşünen duvarlar bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar yüzündeki deniz parlaklığıyla durur hatıramızda o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda bir cumartesi akşamı girdi kapımızdan gözlerinde kıpkızıl diken diken öfkesi adeta birden bire aydınlandı zindan onu böyle görünce nasıl da korkmuştuk sapından fırlamış bir balta gibi çehresi ve omuzlarında delikanlı gölgesi o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda o sırt üstü yatağında yatardı sımsıcak gözleri şimdi bile aklımdadır bir sana bakardı bir bana bakardı dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır toprak ana bütün zincirlerinden çözülmüş sabahlar akşam üstleri manolya gibi parlak tarlaların yüzü gülmüş işte her akşam geçtiği denize çıkan sokak ah işte annesi annesi sevgilisi işte biz dinliyen duyan düşünen duvarlar işte o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk o bir kaç defa kartal gibi gitti kartal gibi döndü çığlıklarını değil kırbaç sesini duyduk biz duvarız neyleyim gözlerimiz ağlamayı bilmez onu bir gece sabaha karşı büsbütün götürdüler kendi gitti ismi kaldı yadigâr bağrımızda o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil getirirler vururlar biz öyle dururuz yağmurlar gözyaşı bulutlar mendil elimizden ne geldi de yapmadık ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık bir mayıs sabahı toprak rezil gök rezil yıldızlar küfür gibi yüzümüze tükürür gibi şafak sancılarıyla iki büklümdü ufuk ve simsiyah çamur gibi bir manga ortasında siyaset meydanına geldi dev yumruklu çocuk bulutlar eğilip alnının terini sildiler ve mermiler birdenbire ölümü getirdiler o düştü biz yine ayakta kaldık halbuki ne kadar yorgunuz öyle bakmayın bu yaralar şerefli yaralar değil ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ELDE VAR HÜZÜN
söyleşir evvelce biz bu tenhalarda ziyade gülüşürdük pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının ne meseller söylerdi mercan köz nargileler zamanlar değişti ayrılık girdi araya hicrana düştük bugün ah nerde gençliğimiz sahilde savruluşları başıboş dalgaların yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller elde var hüzün o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması sırılsıklam âşık incesaz kadehlerin mehtaba kaldırılması adeta düğün hayat zamanda iz bırakmaz bir boşluğa düşersin bir boşluktan birikip yeniden sıçramak için elde var hüzün |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() KİM O?
kapının ziliyle sıçradım gecenin saat üçü açtım baktım kimseler yok zili duyduğum kesin birisi çalmış olmalı gelen yoksa ben miyim kırk yıl daha genç polisten bırakmışlar |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|