![]() |
|
Eskiler (Arşiv) Eski konular |
![]() ![]() |
|
Konu Araçları | Görünüm Modları |
![]() |
#1 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Sep 2007
Yaş: 31
Mesajlar: 1,588
Teşekkür Etme: 5 Thanked 22 Times in 21 Posts
Üye No: 44466
İtibar Gücü: 1618
Rep Puanı : 1110
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Çetin Altan “Beyinlerin buzlanmışlığı yeterince çözülebilse; bayramların tadı sık sık kaçmaz, kaçan tatlar da geri dönerdi” diyor, Mehmet Barlas bayramın sadece çocuklar için bayram olduğunu söylüyor. Selahattin Duman oğlu askerde olan kız kardeşinin duygularını anlatıyor, Mümtaz Soysal “ölülerimizin her bayrada evlerine dönmüş gibi olduğunu” yazıyor. Güngör Uras Osmanlı geleneğine göre zengine “her gün bayram” olduğunu, dini bayramların ise “halkın bayramı” olduğunu söylüyor. Ahmet Hakan “Herşeye rağmen iyi bayramlar” dilerken, Ergun Babahan “Çocukluğumuzun bayramları siyah-beyaz Türk filmleri gibi uzak” olduğunu belirtiyor. Köşe yazarlarının bayram yazıları...
Çetin Altan (Milliyet) BA...BA...BAY... BAYRAM, DİYE KEKELEMEDEN BAYRAM Geçmiş bayramlara da, gelecek bayramlara da; daha ilkokullardayken takılmak istenen “at gözlükleri” yerine, “evrensel gözlüklerle” bakıldığında; nerelerde “havanda su dövüldüğü” de anlaşılır, nerelerde -uzay çağı ile küçümenleşen dünyada- taptaze adımların nasıl atıldığı da... * * * İstanbul’da bayramı, değişik bir şekerleme gibi tatlandırmak isteyince; hava sümbülî olsa bile, gidip Çubuklu’da “Hidivin korusunda” anıtsal ağaçlarla, bakımlı bahçeler ortamında demli bir çay içmek ve o canım Boğaz’a tepelerden bakmak, yeter de artar bile... * * * Şimdi dostlar ola ki soracaklardır: - Bayramın tadı böyle mi çıkar? Havanda nasıl su dövüldüğünü irdelemek, tadını kaçırmaz bayramların. Tadı kaçmaya başlayan bayramların “tadını”, kaçtığı yerde bulmaya başlar. * * * Şimdiye kadar yaşadığımız Şeker Bayramları... Türkiye’den de, dünyadan da habersiz yaşadıklarımız; uydular döneminden sonra TV ekranlarından gördüklerimizle yaşadıklarımız... Buruk olanı, buruk olmayana... * * * Evrensel bir gözlükle bakıldığında ise; o kadar değişik görünüyor ki her şey... İnsan, hem son Hidiv Abbas Hilmi Paşa’nın hayatını da düşünüyor, hem Gabar şehidi Mehmet Coşkun’un da hayatını... O zaman da daha iyi görüyor, “burukluk”ların nerelerden tohumlandığını. * * * Beyinlerin buzlanmışlığı yeterince çözülebilse; bayramların tadı sık sık kaçmaz, kaçan tatlar da geri dönerdi. * * * “Yönetim saltanatı” didişmelerinden, “üretim saltanatı” bütünleşmelerine doğru, nice nice bayramlara... Mehmet Barlas (Posta) BAYRAMLARI SADECE ÇOCUKLAR YAŞAR Nerede o eski bayramlar veya nerede o çocukluk günleri… Her bayramda yeniden çocuk olmak isterim. Her şeyin “yeni” ve “ilk” olacağı bir dünyada yaşamaktır çocukluk. O kitapları okumamış olmak, o filmleri görmemiş, o besteleri hiç duymamış olmak. Çocuk Panait İstirati ilk kez Köstence’de Karadeniz’i gördüğünde suyun büyüklüğüne şaşırır ve doya doya içmek için Karadeniz’i avuçlar. Suyun tuzu gırtlağını yakınca denizin ne olduğunu ilk kez anlar... .... “Neden Türkiye’nin bütün dış ilişkileri ya Kıbrıs’a, ya da Ermeni soykırım tasarılarına endeksli” diye merak etmezsiniz eğer çocuksanız. “Bütün dost ve müttefik ülkelerde karşı neden bu kadar nefret duyuyoruz” diye merak da etmezsiniz. Bunların ne demek olduğunu bilemezsiniz ki çocuksanız. Ve bunların ne olduğunu bilemeyen gelmiş ve geçmiş bütün çocukların, büyüdükleri zaman yine bu soruların cevabını bulamayacaklarını da bilemezsiniz. Bayramları sadece çocuklar yaşar. Bayramlar büyükler için gerçek yaşamdan bir kaçıştır. Çocuk içinse yaşam bir bayramdır. Bu yüzden büyükler “Nerede o eski bayramlar” diye hep iç geçirirler. Tüm okurlarıma çocukça coşkularla dolu mutlu bir bayram diliyorum. Selahattin Duman (Vatan) HER ANANIN ASKERDEKİ KUZUSU KURBANLIK GİBİ Keşke keyfim olsaydı de neş’eli bir bayram yazısı yazabilseydim.. Eskilere çatsaydım.. Süslenip püslenen kimi kadınlarla kafa bulsaydım.. Ama olmuyor.. Sessiz ağıtların vurgununu yemiş eller kilitlenip kalıyor.. Bayram, bazen bayram değildir.. Her çocuğa sonsuz bir eğlencenin müjdesini veren ve yetişkinleri “Eskiden bayramlar bir başkaydı canım..” diye konuşturan özel günlerden söz etmiyorum.. Kimin “eskinin bayramları..” hikâyesi yok ki.. Ama bugün, öyle bir gün değil.. Bugünü içine sindire sindire “Bugün bayram..” diyecek birini tanımıyorum.. *** Öğleden sonra kız kardeşim ile eşi gelecek.. Bayram ya! Sivillere tatil ya! Asker olan oğlu ile hasret giderecek.. Düne kadar asker nedir, üniforma nasıl bir şeydir farkında bile olmayan kardeşim yolda devriye gezen bir jandarma görmesin.. “Kurban olurum ben sana..” diye başlıyor saydırmaya.. Oğlu asker olduğundan beri her ananın askerdeki kuzusu, kız kardeşime göre kurbanlık oldu... Mümtaz Soysal (Cumhuriyet) ÖLÜLERİMİZ HER BAYRAMDA EVLERİNE DÖNMÜŞ GİBİ OLUR Öyle bir gündeki yokluklarının yol açtığı anımsayışlarla... Gidişlerinin üzerinden çok vakit geçmiş olduğu için belleklerimizden silinmeye başlamışlarsa, bayram günleri onları mutlaka anımsatacaktır. Artık olmayan nineler, dedeler, anneanneler, büyük babalar, analar, babalar... .... Acıklı olan, bayram gibi aslında sevinç, iyilik, şenlik ve mutluluk demek olması gereken bir olayla kahredici kayıpların ve üzülüşlerin bir araya gelişidir. Bayram haftasında şehit olmak. Bunun şehit evlerine getirmiş olabileceği hüznü düşünmek bile ürkütücü ve isyan ettirici değil mi? Çocukluktan çıkalı ancak birkaç yıl olmuş aslan gibi delikanlının birdenbire gidivermiş olması kolay katlanabilecek bir acı olmasa gerek. İnsan, şu günlerde en çok o anaları düşünüyor. Onlar için hiçbir şey yapamayışın, daha doğrusu ne yapılsa o acının dinmiş olamayacağını bilmenin acziyle... Güngör Uras (Milliyet) BU BAYRAM HALKIN BAYRAMIDIR Osmanlı döneminde bayram merasim ve şenliklerinin bir kanun ile tanzimi Fatih Sultan Mehmet Han’ın eseridir. Osmanlı dönemindeki bayramları nakleden belgelerde, sadece saraydaki kutlamalarla saraya bağlı askeri ve mülki erkânın ve de saray çevresindeki zengin sınıfın merasim ve şenlikleri anlatılır. Halkın bayramından genelde söz edilmez. Açık anlatımıyla Osmanlı döneminde bayramlar belli bir çizginin üzerinde yaşayanların, varlıklıların bayramı olarak benimsenmiş, bu üst ve üstün grubun, fakirleri, güçsüzleri hatırlama, onlara gıda ve para yardımı yapma vesilesi olarak değerlendirilmiştir. Zamanla sarayın, varlıklı askeri ve mülki çevre ile saraya bağlı zengin çevrenin dağılması, bayram kutlamalarının halka yayılmasını sağlamıştır. Zenginin “her gün bayram” ettiği günümüzde, dini bayramlar “halkın bayramı”dır... En fakir evlere kadar dini bayramlar günümüzde bir anlam ifade eder. Ahmet Hakan (Hürriyet) HERŞEYE RAĞMEN İYİ BAYRAMLAR Artan terör olaylarına, verilen şehitlere, ABD’de Ermeni soykırımının kabul edilmesine... “Kadir Gecesi dansöz oynattıysam ********im” diyen İbrahim Tatlıses’e, “Resmi tarihten gına geldi” diyerek 40 yıldır söylenenleri tekrar eden romancı Ayşe Kulin’e, ulaşıma havaya ray döşeyerek sorun bulacağını söyleyen İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a, dua ederken Ermenilere küfür eden müftüye, Kaz Dağları’nın delik deşik edilmesine... Yani her şeye rağmen... İyi bayramlar! Ergun Babahan (Sabah) SİYAH-BEYAZ TÜRK FİLMLERİ GİBİ... Çocukluğumuzun bayramları siyah-beyaz Türk filmleri gibi uzak bir anı. Dost ve akrabalara yazılan bayram kartları, el öpmeye gidilen komşudan mendil içinde alınan bayram harçlığı, bolca yenilen şekerler, bulunduğunuz Anadolu kenti veya kasabasında kurulan bir çeşit lunaparkı ziyaret... Bugün sanki bir başkasının hayatı gibi geliyor insana. Büyük kent yaşamı, temposu, gelenekleri aslında hızla değiştiriyor. Gelenek elbette moderniteye direniyor ama gelir ve eğitim düzeyi yükseldikçe, geleneğin şansı giderek zayıflıyor. Bayramlar artık ailecek bir kaçamak fırsatı. Sabahın köründe kalkıp okula giden, dershanelerde yıpranan, ailesiyle görüşme periyotları giderek uzayan çocuklar için de anne-babasıyla bir arada olmak için bir Bazı evlere ateş düşse bile bugün Bayram. Mübarek bir aydan sonra, herkesin birleştiği, ceplerindekini bölüşmenin gerektiği günler. Eskiden hat bulursak telefon ederdik. Burhan Ayeri (Akşam) HATIRLADIKÇA BURNUMUZUN DİREĞİ SIZLIYOR Bazı evlere ateş düşse bile bugün Bayram. Mübarek bir aydan sonra, herkesin birleştiği, ceplerindekini bölüşmenin gerektiği günler. Eskiden hat bulursak telefon ederdik. Posta kartları yollardık. Şimdi durum farklı. Dokun tuşa Kanada, Avustralya, Belçika, Fransa, Ankara ve de İzmir. Telgrafın telleri bile kalmadı. Türkülerde yaşatılıyor. Ata ninelerimizin, annelerimizin bir hafta önceden başlayarak açtığı yufkalar yüzünden evde yürümeye yol bulamazdık. Şimdi öyle mi? Ver siparişi tepsi tepsi baklava ve börek kapınızda. ‘Şarküteri Gelinleri’ dönemindeyiz. Yaptıklar iş sadece ‘Hangi markadan olsun’a karar vermek. Osmanlı Dönemi’nde, bir ay kapalı kalan meyhanelerin, hatırlı müşterilerine, açılışlarından 24 saat önce yolladıkları ‘Beni Unutma Dolması’nı - Midye - bilen kaç kişi kaldı. Fener’le Balat’ı birbirine bağlayan Vodina Caddesi’ndeki anılarımızı unutmak mümkün mü? Tatlılar, çirozlar, lakerdalar annemizden. Muhteşem yaprak sarmaları Meri Teyze’den. Hatırladıkça burnumuzun direği sızlıyor. Buradan imkânı olanlara sesleniyoruz. Lütfen ihtiyaç sahiplerini unutmayın. Gösterişsiz, çaktırmadan, yoksulları hatırlayın. Bu işleri sadece Deniz Feneri gibi kuruluşlara bırakmayın. Onların yoğunluğu zaten başlarından aşmakta. Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak) SOYKIRIM VE BAYRAM Bayram sıkıntılı başladı. Kürt sorunu bir kez daha şiddete teslim olarak çıkmaza girdi. Toplumsal öfke siyasete ve düşünceye yöneldi. Siyasi iktidar derhal askerileşme ve sertleşme belirtileri gösterdi… Şişli Adliyesi Ermeni Soykırımı meselesine dair ürkütücü bir karara imza attı. Hrant Dink’in bu kararla bir kez daha mâhkum edilmesi ve cezanın Agos’un sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yapan yakınlarına intikal etmesi manidardır… Sanıklara alt sınır olan 6 ay ceza yerine, 1 yıl ceza verilmesi, bunun Ermeni kökenli olan iki yurttaşımızın kişilikleriyle ilişkilendirmesi manidardır… Kararın Ermeni Soykırım Yasa Tasarısı’nın kabul edilmesine denk gelmesi de manidardır. Siyasi iktidar ses verecek mi? 301. maddeyi savunanlar, 401 yapıştırıcısına benzeten bakanlar, içtihat oluşsun diye bekleyen devlet adamları, AK Partililer, bu mudur, arzu ettiğiniz? Böyle mi ulaşacak Türkiye demokrasiye? İyi bayramlar… |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|