Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Ahmet Aksoy


Sayfa : 1 2 [3] 4

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:31 PM
Kaçık Kent
Kaçık bir kentti gözlerin
Hep bir şeyler arayan
Dumanlı fabrikaları
Hep bir yere giden yollarıyla

Kaçık bir kentti yüreğin
Kimi zaman sisler altında
Kimi zaman güneşli havada
Hep bir karmaşaya esir

Kaçık bir kentti aklın
Felsefesi, sosyolojisiyle
Mitolojisi bile vardı aklının
Kacık bir kenttin kendine has bana çılgın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:31 PM
Kader II
sahibi var yalnızlığımın
sebebi kırılmış bir sonuç
içimde canlanan doğru
süzülür parmaklarımdan kum
taneler aralanır hayata
ve ben avuçlarım kesik
kanarım karanlığıma
sahibi var yokluğumun
yalnız ve yoksulum kendi dışımda
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:32 PM
Kadere Karşı
elini ısırdım zamanın
ve dişlerimde kırıldı çelik
kan sızmadı böylesi hiç bir yaradan
lakin ölen bendim
............yıllar değil

geleceği öğüttüm geçmiş yaptım
.......su aktı hayat oldu
oysa ancak çocuklar bu şekilde kanardı
büyüdüm ve kaybettim hayatı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:32 PM
Kaderin Bıçağı
Acı bir bıçaktır gerçek
Kaderin kaldırdığı
Vurur vurur vuruş üstüne
Kanlar fışkırır dostun yüreğinden

Dost acı söyler acıdır şarabı
Dostun elindeki bıçak
Lime lime eder
Başka bir dostun yüreğini

Dostun elindeki bıçak
Kaderin bıçağı dostun değil
Bıçak gerçek olur dost kader
Bu böyle sürer gider

Dost dost gerçek gerçek oldukça
Bir bıçak kalkar kalkar iner
Bir dostun elinden
Baka bir dostun yüreğine

Kaderin bıçağıdır bu
Keskindir, gerçek keserde
Kadrin kaldırdığı, vurur vurur vuruş üstüne,
Kanlar fışkırır dostun yüreğinden

Yine dostun keseceği
Kanlar fışkırır bir daha dönmezcesine
Gerçek gerçek dost dost oldukça
Kanlar fışkırır dönmezcesine, dostun yüreğinden.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:33 PM
Kadir Şinas
Külleri serilirken
Bir ateşin üzerine
Yakılmış bir yiğit
Bilir ateşdeki etkisini

Ki o etki bedeldir
Nice suya nice toprağa
Ki ateş halkın bilmediğini
Yiğidin kadrini bilir
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:33 PM
Kalabalıkda Bir Adam
'herkes kendi içinde ölür'

kalabalıkda bir adam
yalnız
yürüdü boşluk da
kendine doğru
bırakın yürüsün
kimin umurunda

kalabalık da bir adam
takılıp düştü
yüzü koyun
çekil be adam
önümüzde durma

hastaymış adam
ölüyomuş
kimin umurunda
bırakın ölsün

tabutunda içeriz
üstünde
meşk ederiz
kimin umurunda

önümüzde durma
bırakın ölsün
meşk ederiz
kimin umurunda

bırakın ölsün
bırakın ölsün
bırakın ölsün.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kalbimi Otel Belledin
Kalbimi otel belledin
Çıkıp çıkıp dönüyorsun
Sahibini tanıyorsun diye
Hesabı umursamıyorsun.

Kürkçü Dükkanı

Kürkçü dükkanına döndün
Dönüp dolaşip sana geliyorum
Aklıma denk değil sevgim
Aklımdan da öte.

Çöz beni

Bir gün kolların açılır da iki yana
Sarmak isterse beni rüyanda
Ne olur sakın darılma, elimi
kolumu bağladın çözmeden sarılma.

Dingin Ol

Bitti artık bitti giden
Dingin ol dönmene gerek kalmadı artık
Kalan beklemiyor hala seni
Kalan çoktan öldü kalmadı artık.

Aşkım

Tüm şairlerin sevdasiydi
Sana olan aşkim ki
Bir Mecnun yetmezdi anlatmaya
Hem Mecnun hem Ferhat hem de Kerem’ dim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kalpsiz
Kalbi yoktu
Yıllar önce
Depozitosuz vermişti
Aynı derece sevildiğine inanarak
Ayrılırken istemeyi de
Unutmuştu üstelik
Çektiği acının büyüklüğünden.
Kalpsizdi ve
Yinede yaşıyordu.
Yaşamaksa.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kalpteki Acıların Mürekkep Lekeleri
I

köprünün altından çok sular geçer
bilemezsin sen artık kim olduğunu
dönmek dönmek istersin bir an olsun
oysa yerinde yeller esmektedir ölü aşkın


II

bir gün biri çıkar biri çıkar karşına
gözlerindeki ışık ruhunu sarar
oysa bilirsin bilirsin artık
afroditin kendisi bile dindiremez acını
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kan-dı-rıl-mak
Kırsal bir metropoldü yüreğim
kalabalığından kırsallığı küskün
yalnızlığından metropollüğü kırık
çaresiz sadece yürek olduğundan

oysa öyle değildi elbet
kullanma kulavuzuna bakarsan
aşk olmalıydı mutluluk olmalıydı
çalınmış sayfalar olmamalıydı

uyum vadeden başlangıç
ahenksizliklere mahkum olmamalıydı
seçilenin verilmediği seçimler olmamalıydı
bir akıl bir yürekle aldatılmamalıydı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kan Terazisi
içime vuruyor yine düşün gücü
mavi bir gökyüzü
....mavi bir deniz
kimsesizim kimsesiz adasında
yeşil mi yeşil
bakir mi bakir doğa
rüzgar okşuyor tenimi
.......sevgi kıvamında
mutluyum varlığımla
aniden ağırlaşıyor zaman
..kayıyor düş terazisinden kan
ağır basıyor gerçek
...ah bir gün boşaltacağım
için yalan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kan Zindanı
……………………………kaçtıkca gölgesi büyür farklılığın

sınırdışı edilmiş umutlarım bir yaz patiskasında,
geçen kanılar kadar yavaş ve bir karınca kadar ağır.

ben bir proleteryayım, ellerim yapışkan ellerim sağır
uzansam tutacağım tutunamayacağıma,

binlerce proleterin ekmek kavgasında,
bir ulusun yalnızlığı gibi bir pazarın kıyısında,
çalınmış çalıştıklarım, çalınmış çalıştıklarım

kan taşır yuvarlarım zindanlarıma,
zaman hep kaygıya varır ekmek tadında,

köylü asker işçi, köylü asker içşi
ben bir proleteryayım, ellerim yapışkan ellerim sağır

Ne zaman ortak kılınsam bir savaşa,
……………Tensiz bir çocuk kalışlarım…
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kan, Para ve Cinayet
doğunun çetin yollarından geçer kervanlar
ve batar güneş eski haramilerin saldırısı altında
bir çöl çadırında gizlenir mana
kan para ve cinayet kokar her zorba

sen kaldır gözlerini kağıttan yüksel semaya
göreceksin böyle yaşar canavarlar dünyada
böyle yürür kervanlar binlerce yıldan bu yana
kan, para ve cinayet kokar her zorba
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kaptan Olmak
köprük sularla sevişirken dalgalar
vapur bir liman arar fırtınadan kaçmaya
sallanırken, ürkek tahtaları gıcırdar
korkan bir adamın dişleri gibi

rüzgarsa umarsız uğuldar
bir şenlikten bir şenliğe koşar
ki öyle bir fırtınada; deniz ne yeşil
ne mavi, gök ne gün ne de gecedir

lakin onca gürültü, onca top sesi
yankılanır da vapurun gövdesinde
nice kaptan vardır metin
gittiği yolun bilincinde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:34 PM
Kar Taneleri
Kaçıncı fasikülünde bilmiyorum
Birinde yazıyor olmalı fakat
İşte bu yüzden arıyorum
Ki etmekteyim sebat

Ümit tohumları ekilidir yüreğime
Karamsarlık yoktur bu uğurda
Ki yakamaz çaresizlik güneşi
Azmin gölgesi altında

Cilt cilttir, emin ol hayat
Ve yüklüdür evrenin manaları onda
Ki yaşamın anlamları da
Muhakkak yazmaktadır onda

Kimi şanslıdır bu yolda
Ulaşır aşka ilk bakışta
Kimi biraz daha şanssız
Çaba sarf etmeden ulaşamaz ona

Lakin hayat aşktır
Bu yüzden döner maddeler
Işık saçan çekirdeğin etrafında
Bununla beraber;

Yapmak
Yaptığını anlamak
Değildir şüphesiz....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:35 PM
Kara Sevda
Hüznü esrarından mıdır
Bilinmez kara sevdanın
Mahzunluğu otuz beş arşındır
Karşılıksız aşkla yananın

Ki bir de boşuna çıkarsa
Onca seviş onca bekleyiş
İşte o zaman, su bile, ateş gibi
Yakar yüreğini, sevdalının

Onca ak onca kara olur
Onca mutluluk onca elem olur
Gündüz gece bir olur
Tuz dediğin yaraya, merhem olur

Bu yüzden kaçmalı
Sevdanın kara olanından
Tutmayacaksa dikişler
Giyilmemeli ceket

Bekleyecek olan beklenmeli
Sevecek olan sevilmeli
Sevdanın karasına, dikkat etmeli
Boş yere yürek, deli divane edilmemeli.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:35 PM
Kara Trenler
Kara tren girdi istasyona
Kimler var içinde kimler var
Kara tren çıktı istasyondan
Kimler var içinde kimler var

Bin arzu bin ayrılık
Bin hüzün bin sevda var
Dünya oldukça kara trenler olacak
İçinde kimler kimler olacak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:35 PM
Karabasanın Günlüğü
Bütün gece dolaştım ve çok yoruldum
Bir evden çıkıp bir eve girdim
Nice zenginler nice fakirler gördüm
Herkes karabasanı çok sanır
Oysa ben tek bir karabasanım
Ondandır her gece gelememem
Ondandın seyrek ziyaretlerim.
Bu sefer yine çok dolaştım
Önce zengin bir evin
Zengin yatak odasına girdim
Yağ tulumu gibi bir adam uyuyordu
Gülüyordu yüzü, para sayıyordu rüyasında
Birden çöktüm üstüne
O an paralarının hepsini kaybettiğini sandı
Ölecekti neredeyse, acıdım
Acınası haline acıyarak bıraktım.
Sonra bir iktidar sahibinin evine uğradım
Yatıyordu ama tilki uykusundaydı adeta
Vakit kaybetmeden çöktüm üstüne
Rüyasında, oturduğu koltuk
Altından kaydı sandı
Dehşete kapıldı varı yoğu o koltuktu ne de olsa
Ölecekti neredeyse acıdım korkusuna
Koltuğunda sanıyor kendini hala.
Bir sonraki durağım tefecinin biri oldu
Rüyasında faiz alıyordu

Duraksamadım bile çöktüm üstüne
Birden borçluları geldi
Verdiler aldıkları paraları
En çok da ellerinden kurtulmaları
Korkuttu tefeciyi, artık sıkıştıracak
Kimse kalmadı sandı o an
Neredeyse ölecekti acıdım ona da
Sırasıyla bir hırsıza
Çalacak bir şey bırakmadım
Bir kaçakçıya kaçıracak bir şey
Hepsi korkudan ölüyordu neredeyse
Acıdım süzüldüm uzaklaşarak
Hala mutlu mutlu uyuyorlar yataklarında
En sonunda bir eve girdim
Şimdiyse ben uyuyamıyorum
Yıkık bir mahallenin dökük bir eviydi
Yıllardır uğramadığım, nereden çıktıysa
Kırık döküklü eşyalar, tabi eşya denilebilirse
Bir odada üç çocuk
İkincideyse yalnız bir adam
Yatıyordu ter içinde, umursamadım
İşimi bitirip gitmekti tek dileğim
Süzüldüm yavaş yavaş üstüne
Lanet olsun o ana, gözüme uyku girmez oldu
Kaybedecek bir şeyi yoktu
Acıdım ilk kez kendime.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:35 PM
Karafaki
uzayan *******inde ömrün
gölge bir karabasandır
dikilir ardında gövde
sanki dişleri kan çanağıdır
ve tutturmuştur bir türkü dilinde
ellerim sıkar gırtlağını karafaki
..............dostum değil misin
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:35 PM
Karam
................'sessiz ve acılı bir ağaç gibi
........................büyür içimde yalnızlığım'

senden açıldığımdan beri ana kara
kaderinde mahsur bir gemi gibiyim
.........hangi liman hangi koy
ki kaç fırtına eskittim pruvamda
ne badireler atlattı kıçım
.................kurtardım
bir an olsun gülmedi yüzüm
hiç bir tecrübe yakmadı umudu
.....çünkü hep biliyordum
insan uzaklaştıkça küçülür kendinden
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:36 PM
Karanlığım
Bir karanlıkta pusudasın
Sanki dalsam karanlıklara
Üstüme atılıp parçalayacaksın
Gölgem vursa ışıkta, gölgemdesin

Umutta değil umutsuzluktasın
Hoş bir düş olmadın hiç
Esenlik vermedin bir an
Sanki boynuma kötülükten çelenksin

Çıkarsam atsam seni
Kurtulsam diyorum içimden
Ama ruhuma işlemişsin
Yüreğim karanlıklarda

Bazen hiç gece olmasın diyorum
Karanlıklar ışıkta boğulsun
Sana güç veren yok olsun
Üstümden ağırlığın kalksın istiyorum

Ama gün çabuk bitiyor
Karanlıksa hem gecede
Hem de gündüzde devam ediyor
Dedim ya ruhuma işlemişsin

Küçülmek istiyorum
Yok olurcasına küçülmek
Gölgemden nefret eder oldum
Sen karanlığım geldiğinden beri

Al yüreğim senin olsun
Al aklımı da sende kalsın
Yeter ki ruhumu bırak
Ruhum karanlıkta olmasın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:36 PM
Karanlık
Göz gözü görmez olmuş
Kurtlar bekliyor her yanda
Bir düşsen parçalayacaklar acımadan
Ama düşmeye niyetin yok
Savaşacaksın sonuna dek
Yılmayacaksın ne karanlıktan
Nede yaralarından.
Gözünü kırpmadan bekleyeceksin
İkinci şansı bulamayacağını bildiğinden
Tahammülün olmayacak tek bir hataya
Bekleyeceksin yılmadan
Bu karanlığın sonunu
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:36 PM
Karanlık Çürümektir
Pluton’ dan gelen var
Aç kapıyı yer yüzü
Elinde kırılmış dişler var
Köpeklere özgü

Derdi biraz can sıkıcı
Değiş tokuş etmek niyeti
Elindeki kırık dişleri
Bir avuç tohumla

Pluton’ dan gelen var
Aç kapıyı yer yüzü
Elinde bir çift boynuz var
Boğalara özgü

Derdi biraz can sıkıcı
Değiş tokuş etmek niyeti
Elindeki bir çift boynuzu
Bir yudum suyla

Amacı zenginlik götürmek
Yer üstünden yer altına
Aç kapıyı yer yüzü
Acı çürümüş suratına

Ki o Pluton’ dan gelmiş
Hades’ e dönecek
Ver istediklerini
Götürsün yer altı kralına

Yardım et ona yeryüzü
Sakınma verdiklerinden
Unutma ki güneştir asıl zenginlik
Karanlık çürümektir.


*Pluton Yun. Ve Rom. Mitolojisinde ölüler ülkesinin tanrısı hades’in adlarından biri Pluton adı tarımsal zenginliği yöneten yer altı tanrısının iyi yönünü yansıtır
*Hades Yun ve Rom. Mitolojisinde yer altı ve ölüler ülkesinin tanrısı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:37 PM
Karanlık II
yaşlılık gibi çöktün üzerime
ki tek bir diş kalmadı damağımda
yaşamın çarkını döndürecek
belki de bu yüzden
midemdeki migren
bütün bütün yuttuğum kederden
belki de bu yüzden
farklı renkler renk vermiyor artık
'çark kırıldı'belki de bu yüzden
devrilmiş bir imparatorluk
içimdeki umut
ve riya
sunduğun gülücükler ancak
bir cinayete kalpak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:37 PM
Kardan Alev
Yazı;
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere
Mesaisi taş çatlasa on altı saat
Kuryeler geldi uzak memleketlerden
Doğum ve ölüm imgesiyle
Toplar hazırlandı el yordamıyla
Sulandırılmış şakalarda soğuk yumaklar
Belkide buz ve alev ilk kez birleşti
Ve ortak oldular insanca
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere
Nar tanelerinden nardan alevler yapıldı
Nar tanelerinden nardan alevler
Ve çığlık duvarları yıkıldı çocuk yüreklerde

Tura;
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere
Vicdansız icracı çöktü şehre
Yüzü soğuk elleri soğuk
Ve çığlık duvarı yıkıldı fakir evlerinde
Sobadaki ateş korktu, o kaçtı ilk
Ekmek ekmeye katık yapıldı, adam başı iki dilim
Sonra sonra sokakta ölü cesetler bulundu;
Yani zihinlerde ölü sayılan
Bir kez daha öldü, yani son kez
Artık belgelenebilirdi imza ile
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere, kış geçti;
Narlar eridi, alevler unutuldu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:37 PM
Kargı
dillerinde akrepler gizler insanlar kimi
kiminin tez kiminin geç öldürür zehri
sen kaldır üzerlerinden sis perdelerini
görecesin tavşana kaç tazıya tut dediklerini
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:37 PM
Karınca İle Ağustos Böceği
Karınca çalışmış bütün yaz
Ağustos böceği çalmış saz
Yaz bitmiş kış gelmiş
Kapanmış evine karınca
Ağustos böceği dayanamamış
Açlığa soğuğa
Gitmiş karıncaya
Bana yardım et demiş
Karınca da ben çalıştım
Sen yattın, çalıştığımı
Sana yedirmem demiş
Kızmış ağustos böceği
Gitmiş adam toplamış
Eşkıya olmuş
Karıncayı dövüp
Neyi var neyi yoksa
Üstüne konmuş.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:37 PM
Karsan da Karsın
bir kumarbazın
........kardığı kağıtlar gibi
dağıttın beni ölüm
toprak memnun çekti hüznümü
böcekler yedi etlerimi
kemiklerim toz oldu
bedenim elinden yok oldu

bir kumarbazın
........kardığı kağıtlar gibi
dağıttın beni ölüm
yaşarken hep senden korktum
yaşamı çektin aldın benden
şimdiyse bana karşı güçsüzsün
elindeki kartlar yaşayanları geçer
sendeki dört asa
.................benden rest
....................................ölüm.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:37 PM
Karşıt Ok
Neden soyuta düşer insan zihni
Sanki bir kül tablasında sönmek ister gibi
Ve neden ağlar insan yanarken
Kül olmaktan daha kötü gibi
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:44 PM
Katiyet Üzerine
Akdinin çoktan yitirmiş
Bir kiracı gibi ruhum
Şu toprak bedende
Ki zaman alehine işlemekte

Sürgüsü bir çekilse kapısının
'Derhal' alacaklısı eşikte

Bense bilmiyorum bunca çaba
Ve onu bu çamurda tutan ne
'Tezat' insan pisliği çekerde
Pislik insanı çek-mez

İşte bu yüzden 'zora gelmez'
Zora gelmeli vaktinde...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:45 PM
Kaybedilen Çocukluk
Bir uçurtma yaptım tahtadan
Çocuktum oyuncağım uçurtmamdı
Kuyruğu vardı kağıttan
En güzel uçurtması değildi
Belki mahallenin ama benimdi uçurtmamdı
Bir gün annem öldü ardından babam
Onun cenazesi için uğraşırken
Bir araba altında kalmıştı
Ve ben evin küçük oğlu
Uçurtmama bağladım o gün acılarımı
Öfkeliydim ve artık büyümeliydim
Hem annemi hem de babamı kaybetmiştim
Güçlü ol diyordu hem yengem hem de amcam
Artık büyümeliydim ve o gün
Gökyüzüne bıraktığım uçurtmamla
Acılarıma veda etmeliydim ama yazık ki
Giden yalnız uçurtmamla çocukluğum oldu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:45 PM
Kaygısız
Artık süngüm
dirayetimden
koptu kopacak
ki ek beni zaman
istediğinde; tomurcuk
gibi yarılacağım

Artık süngüm
dirayetimden bağsız
ister buğday
ister arpa olayım
kantar fark etmiyor artık
yüreğimi kurtlar yedi yansız.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:45 PM
Kayık
kafatası kırık düşüm
us çıkmazında

...yenilmiş bir aşkla
yutulmuş yarın
..gibi kalkar üstümden
zamansız çekilmiş bir yorgan

yani, tıpkı ölüm
sensizlik sanıcında gülüm
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:45 PM
Kayıp
küvezde unutulmuş bir çocuk
.............vefa mı bekler
.....................hayattan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:47 PM
Kayıp III
ah derin düşlerime somya
kaç ayin eskittim sana kavuşmaya
kırılgan güzlerden arda kalır elem
bir ölü bedenden daha ne bekler aşk
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:47 PM
Kayıp/sız
düşünürken seni
korktuğum başıma geldi
başını kaybettim
tuttuğum ipin
şimdiyse yetişmek mi
kime? ne şekilde? ve ne için?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:47 PM
Kefensiz
Madem dönmeyecektin
Keşke yarım bıraktığın
İşi tamamlasaydın
Beni terk ettiğin geceden beri
Kefensiz dolaşıyorum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:47 PM
Kelebek
Beyaz kanatların vardı
Çırpardın ritmik
Uçardın baharda
Uçardın bir günlük
Çocuk büyük yaşlı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:47 PM
Kesilme
Kesişme, ölü bedenlerin
Ruhlarını bulup yükselmesi
En yükseğe en yükseklere
Ve birleşen yolların ayrılması
Bir zombiye döndürmez mi insanı
Ki o yer kendi beynini
Ve onunla beslenir ruhu
Kısa bir film aşk
Bir kısa filme sığacak kadar
Ses, görüntü ve dokunuş
Kısa bir film, kısa
Olabildiğince eksik dekorsuz
Sadece his avuntusuz
Onulmaz ve kimsesiz
Ruhun omzundaki ağır yük
Kendi kameranla kendini çekerken
Filmin, pilin ve kolların
Aynı anda bitmesi ayrılık
Demekki metraj yandı
Ve son geldi
Kesişen kesildi son karede
Donuk son yalnızlık.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:47 PM
Kesit
tutsaklığımız resminde gizli, batıni bir çocuğun kanlı dişleri
ölü bir kadının sathı ve ruhsuz bir adamın şevki
nicedir uçsuz uçsuz tartışıyoruz
................geçirgen kavkı zırhlarımız kırılgan

iki ayaklı bir yılan zaman
şimdi elinde flaş royal kazanan

oysa nasıl da biriktirdim
................biriktirtdin
.....................elimde ki birlileri

ironi;
bir oldu!
'bir olmak isteyen'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kır Çiçeği
hey! kır çiçeği,
selam söyle düş bekçisine
madem çıkacaksın açsın kapıyı
ben tek kalayım düşlerimde

önce kurduğum evi unutayım
ardından doldurduğum eşyaları
sonrasında çokuklarımız silinsin bir bir

hey kır çiçeği
selam söyle düş bekçisine
sen çıkınca sonlandırsın bu oyunu

ben içeride kalıyım
düş anahtarını sana versin sen kır
en son ben yok olayım
kır çiçeği kır çiçeği
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kırık Güz
………………………”sessizlik büyüyor
…………………………..hiç küçülmediği kadar”

yağmurda unutulmuş bir çamaşır gibi
ıslanıyorum zamanın gitinde

ruhum hiç bu kadar alçalmamıştı
……seni kaybettiğimde bile

şimdi toprağına sarılan bir ölüyüm
…….başka sarılacak kimim var ki

bir devir kapandı
…onunla gördüğüm gün seni

artık benim için ilerlemiyor
………saatler
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kırıltı/lar
yıldızlar kayar küs çiçeklerinde
kırıltı kalır iner yüreğine

narindir insanoğlu
.....aldanmaya gelmez

.......kapar kabuğunu tesbih böceği
kendi istemedikçe çözülmez bağı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kırk Mumluk Ayna
…………………….”ölüm bu”

tekinsiz hayatlar sürdüğümüz
geçmiş yok tenimizden başka

içimiz dışımız ivedi ayrılıklar
saklı zamanların büyüdüğü tarla

ki ölüm bir okyanustur
aslı kimsenin yokluğu

yokluğun yokluğu
…………………sonsuzluğa!
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kırkın
Kırkın çıkmadı henüz
Kırk dakika olur
Kiminde kırk gün olur
Kiminde kırk yıl olur
Kırk asır olur kırkın
Kiminde, aşk.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kısaca
örselenmiş zamanlar geçiyor,
bizse dönüp bakmıyoruz bile
.......geride kalanlara,
ihtiraslarımızda kavrulurken
......gözlerimize kadar gömülmüşüz
...............aynazlara,
ki umursamazız
......bizim gibi olanlara.

'bunu anlamazlar tabi
........fikir babası, sırıtkan
................akışkan olanlar'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kıvrım II
için yazgısına kin duyan bir adam
şehrin bıyıkları kırmızının bıyıkları
kesilmiş umutların ayrıkları, kırıkları,
üç tutam seyrelmiş yılan

gökyüzünde binlerce sarkıt akla uzanan
bir tepsi kan bir testi ölüm
masada duran

biliyorum kendine yanılır insan
kimsenin eli yok.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kim Bilebilirdi
Kim bilebilirdi, bu kadar
Gençken yaşlanacağımı
Yılların geçmeden geçeceğini
Ve yaz gelmeden son baharın gelebileceğini

Kim bilebilirdi olmayacağın olabileceğini
Kim bilebilirdi benim bile bilemeyeceğimi
Kim bilebilirdi gideceğini, sen bile bilmezken
Ve gittiğinde, bir daha bahar gelmeyeceğini.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kim Deli
Muhabbet eden iki adam
Biri tutmuş bahçe kenarını demirini
Sallıyor hiç durmadan
Ve katılıyor gülmekten

Diğeri hep zıplıyor
Hep zıplıyor durduğu yerde
Yükselmeye çalışıyor sanki,
Bağırıyor acayip acayip avazı çıktığı kadar

Deli mi ne bu insanlar
Bu kadar gülecek
Bu kadar bağıracak ne var

Onlar mı deli yoksa ben mi
Normal normal konuşan insanları
Bu şekilde görerek.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kimler
Kime ne benden kime ne senden
Kimler sevmedi ki beni
Kimler sevmedi ki seni
Benim seni
Senin beni, sevdiğin kadar.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kimliğim
Ben bir şairim,
Kollarımda asaletin yüzü,
Kalemim bir neşter,
Kimi zaman bir yargıç,
Kimi zaman bir doktor hünerinde.
Ben bir şairim, gün gelir
Azap tomurcuk olur yüreğimde,
Gün gelir mutluluk filizler verir,
İyilik de çıkar dilimden kötülük de,
Ben yaşamın aynasıyım,
Kırıklarıyla çatlaklarıyla,
Ben bir şairim,
Yani hayatı yansıtan,
Kötülükde de iyilikde de,
Ki sizler sorumlu tutmayın
Beni yazdılklarımdan,
Çünkü ben sadece dinlerim,
Ve dinlediklerimi söylerim,
Kimi zaman şeytan fısıldar kulaklarıma,
Kimi zaman en masum melekler,
Bu yüzden bana kızmayın,
Yüreğime basılmış bir kez,
Şairin dövmesi,
Ödevim dil olmak hayata,
Kimi zaman bir yargıç,
Kimi zaman bir doktor,
Günahlarıyla sevaplarıyla.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kimse Bilmedi
gemiler kalktı durmadan fidanlıkdan
güneş karanlık yol boyu gürbüz
ağıtlar yakıldı gelenin ardından
kimse bilmedi neden yağmur
kimse bilmedi neden deniz
kimse bilmedi neden buhar

çan kulesi yıkıldı bir kez daha
acılar demlendi sıyrıldı kadınlardan
bir koyun katıldı çöle doğru yalnız
kimse bilmedi neden doğum
kimse bilmedi neden ölüm
kimse bilmedi neden yaşam
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:48 PM
Kimse Görmedi
kimse kalmadı kapılar kapanıp
ışıklar karanlığa çekilince
kimse kalmadı vücutlu
sade hayal ve ses
kimse görmedi suskun ruhu
son çıkan gölge bile

ayrılık sızmadı eşikden
yalnızlık çömelmişti sandalyeye
keder ağlıyordu kendi kendine
zaman boşlukta voltayken
bir hüzün gülüyordu
oyun kağıtları elinde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:49 PM
Kimsesizliğimiz Üzerine Yazılmış Bir Kitap
gün geçiyor,
ölüsü kutsanmış bir aziz gibi
ve biz, sadece biz
……ardımızda bırakıyoruz kimsesizliği

hep sevgiden bahsettik
……..birbirimizi ne kadar sevdiğimizden
oysa, bize sorarsan, biz,
………….biz değil miydik?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:49 PM
Kimseye Sahip Çıkmıyorum
kasımpatılar açıyor içinde büyüdüğümüz zamanlar
kapı kulları
yoksunluklarından zengin olanlar

sayfanın en sonuna eklenmiş harfler
……..ayrılmışlar birbirlerinden
bir anlamsızlığı teşkil eder gibi
üst üste, alt alta geçiyorlar sözler

“kalem kimin elindeyse ona sorun” diyor şair
“ben sadece yolcuyum
….yol önceydi ben’den”
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:49 PM
Kira
bakışlarında zenci sabrı
yitirilmiş pazar sepetleri
alacaklısı hazır verecekli yorgun
dinginken kati huzursuzluk
ev sahibi almaya geldi olmayanı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:49 PM
Kirpi
kendine saklı dikenleri
................kirpi
sevdiğine mi takar
...........sevmediğine mi
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:49 PM
Kol Düğmesiz
bu günlerde mevsim
sonbahardan kışa döndü
hava bir hayli soğuk
yapraklardaki yeşil
yerini sarıya devrediyor

anlamlı bir hüzün hakim hayata
havadan mı dersin
yoksa zorluklardan mı bilemem

bu günlerde işim yok
boş geziyorum
ve boşluktan mı bilmem
seni düşünüp
seni özlüyorum

sevdiğin şarkılar geliyor aklıma
en çok Barış Manço'nun
kol düğmeleri şarkısını severdin
fakat ben dinleyemiyorum artık
yüreğim kaldırmıyor

seni düşünmek bile ağır gelirken
işimi zorlaştırmaktan korkuyorum
ki iyiki bir çif kol düğmesi
almamışım senden
yoksa halim nice olurdu...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:49 PM
Kolaj
Pastel boyayla eşgali
.........çoktan belirlenmiş katilin.
Tabutlar yapılmış
.........sigara paketlerinden,
Üzerlerine, toprak serpilmiş
.....mezarların, kibrit barutlarından.
Fail umursamaz
.....dolşıyor kafasındaki keple
keple keple keple.
Halk yürüyor
....ihbardan uzak gözleriyle
ki herkes korkuyor, katili
........ihbar etmekten yüreğine.
Oysa ressam, eşgali
....belirlemiş, içinde bir kolaj.
lakin biliyor herkes,
neye yarar,
..yazsa da altında;
'sağlığa için bu kolaj'.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:49 PM
Komik Aynalar
lunapark aynaları arasında
……..geçti yıllarım
ben, kimi zaman zayıf
……kimi zaman şişman
ben, kimi zaman uzun
…….kimi zaman kısa
lunapark aynaları arasında
….ellerim büyük ellerim küçük
kimi zaman tek kimi zaman on parça
luan park aynaları arasında
ne olduğumu anladım
………..ne de olmadığımı
……..geçti yıllarım.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:51 PM
Koridor
hangi kapı arasında sıkışmış tufan
duyuluyor bir kara haber uğultusu
duygular birbirine sessiz ki, durgun su
bu ne soğuk kalorifer yanında, hastane koridoru
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Korkma
Pişman olursan
Tekrar istersen
Dönmeyi eski günlere
Ben hep buradayım
Eskisi gibi olmaz
Diye korkma sakın
Kırılmış olsam da
Yokluğunda bir gün
Yüzü görmediysem de
Ağlamaktan gözlerim
Ağlayamaz olmuş olsa da
Ben hep buradayım
Yaralı kırık paramparça
Ama hala seni seven bir yürekle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Korkmayı Öğret Musam
sudan korkmayı öğret bana
.................boğulmayayım
ateşten korkmayı öğret bana
....................yanmayayım
ölmekten korkmayı öğret bana
..................ölümsüz olayım
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Koşar Adım
Koşar adım gidiyorum bir yerlere
Sanki yetişmem gerekiyor gibi
Bazen kaçıyorum hızla bir yerlerden
Sanki ardımda beni arayan bir ordu var gibi
Bazen beni arayandan korkuyorum
Bazen de yetişememekten beni bekleyene,
İki arada yasıyorum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Koy Ver Gitsin Güzelim Hayata
terk edip de sen gitmişsin beni
ferman salmış unutmuşsun beni
yokdu demişsin arada sevgi
koy ver gitsin güzelim hayata

bir kaç günde bulmuşsun birini
mutlu olmuşsun leylalar gibi
seviyormuşsun deliler gibi
koy ver gitsin güzelim hayata

vefasız geçermiş ömür demi
aşkımız artık batık gemi
sen de tat benim gibi kederi
koy ver gitsin güzelim hayata
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Köprücük
Köprücük

zaman kırsal çocukların metropolünde
geçiş derinleşirken hüzne
eksilenler artarak çoğalıyor

sancılanıyoruz düş gücünde
ki kıl döküyor zamanlar
beyaz bir çarşaf üzerine

her kıl kendini anlatır beyaz yeminlerle
sadece anı vardır en acı yüreklerde
dağılır bulutlarca sim
bir üflesek üzerine

krize gir sen kaçış yine krizin içinde
ölme dur sakın ölme
bak ışık geçidin önünde söz!
en az bir pervane çıkacak ışığın üstüne
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Kör Bir Ebeyim Seni Arıyorum
kör bir ebeyim
seni arıyorum
koca dünyada

yerini bilmeden
yersiz bir azimle
kaybederek

oysa ben kimleri ebeledim
seni ararken
kimleri kendime güldürdüm
sen sanarak

kör bir ebeyim
gözlerim yok
sana dek

ah aşk
gözlerim ol
mutluluğu göreyim

hiç değilse
bir kez
sevip de
sevildiğimi göreyim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Kör Bir Kuyu
kör bir kuyu gibidir ayrılık
dibi yoktur düşersen
işte sırf bu yüzden
itilmemeli insan
bir aşkın çerçevesinden

çıkartılan olmamalı
bir işlemin işlevinden
ki talihi açık olsun
yoksa ne düşüş
durmaksızın

kör bir kuyu gibidir ayrılık
aşktan körelen gözlerin
engeller uçurumu görmeni
işte sırf bu yüzden
düşmemeli

kör bir kuyuya, itilmemeli
yoksa o kör talih, izler peşini
tutunacak ipler çürür çıkarken
dayadığın merdiven çekilir birden
ve sen kör kuyunun kör talihlisi

düşersin kalkmadan
durmadan durmadan durmadan.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Kör Olası Sensizliğim
annesinden koparılmış
bir çocuk gibiyim,
alabildiğine mahsun,
a benim kör olası sensizliğim.

nicedir rüzgarsız
bir deniz gibiyim,
alabildiğine durgun,
a benim kör olası sensizliğim.

gittiğinden beri kaç mart
yitirdim takvimlerden
lakin ömrümü tüketemedim,
a benim kör olası sensizliğim.

nicedir toprağa onlarca
yiğit vermiş bir baba gibiyim,
alabildiğine mutsuz,
a benim kör olası sensizliğim.

nicedir gökte dünyasız
bir dolunay gibiyim,
aladildiğine yalnız,
a benim kör olası sensizliğim.

ki gittiğinden beri kavrulmakta
yüreğim bir soğan gibi, belki de
bu yüzden durmuyor göz yaşlarım
benim kör olası sensizliğim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:52 PM
Kördüğüm
Gök taşı tufanına maruz kalmışken yüreğim
Ki bir gezegendir, dünyandır yüreğim senin
Sanır mısın en hassas yerinden vurmaz seni
Beni yakarken kızgın parçalar, dikilirken önünde
Beni delip geçmez mi sanırsın gerçekten
Daha ne kadar dayanırım bilmezken
Sen bilir misin ne zaman biter bu tufan
Elbette bilemezsin çünkü sen sadece
Yaramaz bir çocuk gibi düşürdün halıya kibriti
Bense yanıyorum yangınının içinde
Ki artık korkmuyorum zarar görmenden
Çünkü ben kıvranırken bir kez olsun
Düşünmedin tattığım ateşin yakışını
Tek korkun zarar görmekti zaten
Öyle ki ben ölürken tek düşündüğün
Gitmekti ve gittin de lakin gidişinle
Öyle büyüdü ki acım, dünyan bir depren arifesinde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:53 PM
Kördür Umutlar Döneceğe Dair
Kor bir umut düşerse işine
Bırak yansın için
Hoplayıp zıplarken
Sen yanmanın etkisiyle

Bırak düştüğü yeri yaksın
Nasıl olsa küllenir
Sen yalnızca
Kendi haline bırak

Yoksa maazallah
Bir tutayım dersen
Daha fazla yanar
Daha fazla yanarsın

Çünkü kördür gidenin
Dönmesine dair umutlar
Kördür ve bakamaz
Baksa da göremez göz yaşlarını.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:53 PM
Kral Çıplak
Ben ne sıkıntı bilirim
Ne de hüzün
Bomboş bir sayfa bilirim
Bomboş sayfalar bilirim
Ben yazılmış değil
Yazılmamış aşkların romanıyım
Ben ulaşılmış değil
Ulaşılmamış aşkları anlatırım
Kral çıplak anlayacağın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:53 PM
Kralındır Zaman
Doğada yaşarken insan
Ki her insan ormana doğar
Kükreyen,
Bir aslan değil
Yalnızca zaman

Dişleri keskin, dişleri demir
Kükreyişi gür,
Bulutlar ardından,
Uzak, duyulması güç
Lakin varlığı şüphesiz

Belki bir sevinç,
Belki bir hüzündür, bu kükreyiş,
Krallara özgü, aslanlara değil
Ey büyük orman sende bil,
Kralındır senin zaman

İnsanlara hükmeder
Hayvanlara hükmeder
Bitkilere hükmeder
Gelip geçişleri kanundur
Haktan aldığını Hakka verir.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:53 PM
Kritikler Yapmaktan Yoruldu Meleklerim
Kritikler yapmaktan
Yoruldu meleklerim
Bir açık oturum hengamesinde
Reytingi düşük reklam arasız
İzleyicisi tek

Tartışmaktan yoruldu
'Tartışmasız' meleklerim,
Çözümsüz bir çözümün
Mecburi hizmetinde
İzleyicisi yorgun

Kararsızlık sürümcemede
Hem taraflar hem de
İzleyicilerin fikrine
Çünkü hala çözümsüzdür sorun
Sevaplarımdan mıdır
Yoksa günahlarımdan mıdır
Sana olan sevgim....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:53 PM
Kurt
Kurt düşmüş yola
Yılların açlığıyla
İçi yanık içi aç
Bir yudum suya
Bir lokma aşa
Sen çıkmışsın karşısına
Tüm açlığına rağmen
Acımış bana.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:53 PM
Kurudum
Bana verdiğin çiçek
Hala duruyor canım
Baş ucuma astım
Hala duruyor canım

Ne dalı ne de yaprakları
Kalmış kurumadık
Neredeyse, durduğu yerde
Yok olacak çiçek

Sen terk ettin ama
Hatıraların hala yanımda
Bende verdiğin kuru çiçeğe
Döndüm, soldum kurudum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:53 PM
Kuz
kış mevsimiydi sen gittiğinde
sessiz baharlar devrilmişti belki de
ruhum unutmuştu evreni
unutmuştu akıp giden vakti
her şey birbirine girmişti

bir arabaya binmiştim
bir dostum kullanıyordu
ve bir yerde durmuştuk inmişti arabadan
geceydi ve karanlıktı yol boyu
bense camdan bakıyordum
koşmak koşmak geliyordu içimden
açıp kapıyı karşı tarafa
belki de daha çok ölmek
ölmeyi istiyordum bir araba altında

yapamadım yapamadım o an
kıyamadım düşüncelerimdeki sana
ve belki de biliyordum
zaten ölü olduğumu içte içe.

21 Mart 2004
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Kuz II
............'birinin boşalttığı yeri
......................doldurabilir mi bir diğeri'

zamanın kadranına sıkıştırılmış ömürler
sanki bir patlamaya hazırlanan imgeler

şu saat, şu saat;
.....kendi hesabıma patlasam diyorum
bir an önce bir an sonra
..benim içim ne fark eder

ben seni hep yelkovan sanırdım
meğer akrep senmişsin...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Küçük işçi
İç çekişlerinle atmosfer soğuyor
Çünkü sen dünyanın merkezindesin
Bilgelerin ulaşamayacağı bir yaş
Ellerindeki çizgilerden geçiyor kutsal yollar

Hiç bir mürekkep taşımaz ruhunu
Çünkü sen aziz kanı döküyorsun
Biliyorsun yakarsan dağ olur ormanlar
Her gün her gün çalışıyorsun

Onlar sana küçük derler çocuk
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Küçüktüm Büyüdüm
Küçücük yüreğimle aşka yeltenir
Sever sever üzülürdüm
Bir kavuşamamazlıkdı sevgim
O zamanlar çok küçüktüm

Ufak dünyalarda büyük sevdalar
Büyük acılar yaşardım
Bir sevgiden başka bir sevmeye
Giden, otobüs şoförüydü aklım

Küçük acılarla yoğruldu yüreğim
Daha büyüklerine yol açmak için
Küçük acılarla büyüdü yüreğim
Şimdi hala küçük benliğim büyük bir yürekle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Kül Kedisi
aslında kimse bilmez,
……kül kedisi,
sürekli yandığı için küldür,
ve bir anka kuşudur
……….matmazel.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Küp
Ayrılığın eleğinden geçtikten sonra,
elde kalan anlamsız acılar yalnızca,
ki döneceğim demiştin giderken,
bu yüzden kıpırdanmadığım yerimden,

kanmak gibi bir şey olmalı
içine düştüğüm keder sarmalı
ayrılığın tek kapılı bir küp belki de
kapağı dışardan belli, çevrilmiş

keşke şöyle demiş olsaydın,
bir filmde duyduğum gibi
'beni hiç bir zaman
......unutma diye gidiyorum'

hiç değilse inanırdım
gittiğin halde beni sevdiğine,
oysa neden gülüm, neden
öyle demek yerine,

'seni seviyorum diye
..........dönerim sanma dedin'
çaresizlikten mi yoksa her
ne kadar dilim varmasa da, bana
sonsuz acılar vermek istediğinden mi,

ki döneceğim demiştin intihar
eşiğindeki bir telefon konuşmasında,
bende öylece kandırmıştım kendimi,
ve içine hapis olmuştum

'cehennemden kurtuluş bileti,
.....................çıkışsız bir küpün'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Küpeşte
gün kayarken kıyısından denizin
ölü yağmurlar büyüttüm
nicedir zamanı sorgular içim
çemberim
yansız düşlerimde
cansız rüzgarlarda doğar
geçim
sizlik de öyle
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Küskündür Sana Küllerim
Küskündür sana küllerim,
Artık yakmak için bile
Hatırlamadığından.

Bir nefes arasında bile
Geçmediğinden,
Gözlerinden gölgem,
Kırıktır küllerim.

Oysa ben,
Hektarlarımı sende yitirdim,
Bir kış günü,
Bir yaz yangınıyla,
Ki artık ciğersizim.

Buruktur sana yüreğim
Sana olan haykırışlarına
Dönüp bakmadığından

Bir çölün ortasında,
Rüzgarsız bir,
Gece sessizliğinde bile
İrkilmediğinden

Oysa ben,
Damarlarımdan sana,
Tel tel duvaklar ördüm,
Kırmızıyı sevdiğinden,
Ki artık damarsızım.

Ve sen;
Duymayan, hatırlamayan
Mümkün müdür ki
Hatırlamıyor olasın
Senden aldıklarımı
Sana verdiklerimi

Aşkımı, aşkını,
Sevgimi, sevgini.
Ki almadığını, vermediğini
Söyleyebilirsin.
Çoğu davalıdan
Beklendiği gibi

Ama sana son verdiğim
Son sözüm üzerine olsun ki
Sanma ki hukuk yanılır ahrette,
Bilesin....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:54 PM
Lal
insan kaç kez
...bir hayaletin önünden geçer
ömrün yatağında akarken
......bilinç tayftır
süzülüşü derin
.......duruşu saydam

insan kaç kez fark eder
......kendi dışında olanı
son akrep vuruşuna kadar
...kaç kez taşır ayrılığı
......bilinç tayftır
süzülüşü derin
........duruşu saydam
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 01:55 PM
Lamba
Seni ben yaktım lamba
Seni bu direğe ben taktım
Nasıl anlaşmıştık nankörlük yapma

İşin aydınlatmaktı insanları
Eğlenmeyecektin serseriler gibi.
Aydınlatmaktı insanları işin.

Öyle anlaşmamış mıydık.
Öyleyse niye su koyuverdin
Niye su koyuverdin nankör lamba?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Lokomotifini Arayan
Lokomotifsiz vagon
Üşüyen vagon

Gidiyorsun karanlıklara
Gidiyorsun durmadan
Kaybettin lokomotifini
Kaybettiniz birbirinizi
Ve sen hala peşindesin
Gitmen gerekene gidebilmen için.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Madalyon
yüreğimde erimiş kurşun damlasısın
...................madalyon
coşku ve hüzün

..............ruhumda
altın sarısı yüzün
..................madalyon

içinde akrep yeli
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Mademki
Kurşundan olmaz canım
Kurşundan olmaz
Verdiğin kalem tükenmez
Olmalı canım tükenmez
Mademki hataya yer yok
Tek bir kez
Kurşundan olmaz canım
Tükenmez olmalı tükenmez.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Mağlup General
nicedir üzengileri
.......takılmış atımın.
takibindeyim
....Azrail katarının.
kırbaçlar elde,
.......lakin yetişmek
.................elde değil.
kara tren gittikçe
..............kararıyor
istasyonsuz yolda
...............uzaklaşırken.
ki nice dostu
........oturtmuş gerisine,
bana gelince,
.....yüz çeviriyor.
yürek dayanır mı
......esaretin böylesine.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Mahkeme Duvarı
Neler görmüştü yıllardır
Nice vakaya şahit olmuştu.
Sevdiği halde ayrılanları,
Para için birbirini öldürenleri,
Bir hiç yüzünden kavga edenleri.
Mahkeme duvarı olarak
Örüldüğünden beri.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Mahkum
seni her ne zaman düşünsem
kurşun gibi dökülüyorsun yüreğime
hıçkırıklarla döküyorsun göz yaşlarımı
bedenimi ısrarlarla sarsarak

her ne zaman gölgen vursa hatırama
katran gibi iniyorsun boğazımdan
içimde ne varsa yakarak
kan gibi sarıyorsun bedenimi

seni unutmayı istememek ve
yalvarmamak köpekler gibi
benim için birk lüks aslında
fakat ya-pa-mı-yo-rum

öyle bir işlemişsin ki beynim ve
yüreğimde ki her bir hücreye,
gardiyanlar dikilmiş sanki,
içeriye herhangi bir ses koymamaya

işte aşk diyor aşıklar aşığı,
hem de katran gibi siyahı,
aşk denilen sefalet vadedeni sevmekse eğer,
sen diyor, bahtiyarlar bahtiyarı,

ki aslında kanmak gelmiyor artık içimden,
lakin kilitlenmişim zincirlerle yüreğine,
işte bu yüzden kaçış yok çileden
ne kaçmak geliyor ne durmak elimden.

işte aşk, işte aşk, işte aşk.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Mahpusluk
ne zaman düşer ruh bir bebeğin bedenine
ve ne şekilde yerleşir tenine
muhakkak ki girmiş olmalı kaburgaların içine
yoksa zindansız mahpusluk mu olur
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Mahrem
ne kadar zaman oldu sen gideli
tarih bilincini yitirmiş çocuk zihnim
aheste bir tren gibi yolsuz yolcusuz
ne kadar zaman oldu
...unutalı yüreklerimizin zifaf gecesini
söylemediğim en mahrem söz
dillense bir ulusun özgürlük bilinci
...ancak senin kadar güzel olabilirdi
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Mahşer
hüsnünü yitirmiş vakit, bu yüzden
esaret gibi çökmüş karmaşa
'geçilecek tümsekler düzelmiş'
aşamasız yaşam

insanla hayvan arasındaki, ince tül
'us' korkudan buz kesmiş
neyseki urganlar çözülüyor
son bulacak bekleyiş.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Majüsküller Arasından Seslenen Adam
kalp sızısındandır düşün gücü,
bu yüzden acıtır hatıralar,
ki o düşler aynasıdır yaşananların,
silmek istiyorsan;
............yaşananları da sil
...........................düşlerin de silinsin.
istesen de istnemesen de,
.......anmak senin elinde midir?
hayallerin geçmişine zincirlidir,
o yüzden ki unutmak için,
en azından,
...........bir hafıza kaybı gerekir,
bunu,
....elinde olmayananı
..................elde etmek için,
apartman kıyılarında yürüyenler
..............................iyi bilir.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:01 PM
Makber II
olağan kavgalarla sınırlandırılmış ilişkiler,
kendi içinde öfkeye turtsaklık gizler,
kendi kavgalarında başrolü paylaşırken sevdalılar,
bilmezler gömecekleri aşkın, makberini kazdıklarını,
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:02 PM
Makinist
Ben bir makinistim
Ömür treninde
Bazen tik tak bazen çuf çuf
Her saat bir durak olmuş
Lakin istasyon neye yarar
Dinlenecek vakit olmadan
Öyle bir tren ki bu tren
Aydınlık geçmişten karanlığa giden.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:02 PM
Mancınık
elleri ölü zamanlar, kısrak koşumu
yarış,nereden nereye varış,
…………kimden kime
içinde bitmez saklanış,

Tanrı ve ruh, gizemli açıklık,
Kimsenin görmeye aziz olmadığı,
……yani,
……..herhangi bir kimsenin
bir gün anladığı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:04 PM
Manifesto
Düşük zamanlar manifestosu;
Eksik harf, erken gecikmişlikler.
Yanlış soru, iki kalp hecesi
Ular mı ulamaz mı birbirine.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:04 PM
Masalımız
Sen benim
Yaşadığım masal
Kül kedim pamuk prensesim

Ben senin
Herkül’ ün yiğidin
Kurbağadan prensin

Ne de güzel
Sevişirdik ne kadar mutluyduk
Ta ki cadı büyüsüne kadar

Beni aslan seni ceylan yapan
Beni kötü kalpli papaz
Seni Esmeralda yapan

Yaptığın bir iksirde
Malzeme olayım diye
Seni cadı beni yılan yapan

Seni uykulara
Beni yel değirmenlerine
Mahkum kılan

Haydi şimdi mutlu bitsin bu masal
Uzat saçlarını yanına geleyim
Ayrılık bitsin artık...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:06 PM
Maşuk
Vecdini kaybetmiş maşuk gibiyim
sevilenine karşı umarsız mahçup
ki o çiçekler verip güller derdiğim
ki o peşinden ölüme gittiğim

aşkıyla coşup gözlerimi kör ettiğim
lakin gözlerim, görmüyorsa artık, dünyevi aşkı,
Leyla' yı Şirin'i Aslı' yı ne edeyim
ilahi aşkla kuşanmışsa yüreğim
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:06 PM
MaT
aklını törpülerken günler
toplumu dermek derdi şiir
o büyük bir düştür kendi küçük
.....çocuklar gibi
*
kalpazanlar dört döner
.....erdemler türer pisliklerden
insan derin siyah
....karanlıkdır gölgesinden
ışıktan kaçar
/
derindir şairin düşü
.............kendi ödün
kopar bir gün zembereğinden
umarsız ölür
+
siyahı yak
...henüz vakit varken
gerisi boşdur
....ne kalır
erkinin izinden başka
-
büyük aydınlık
..yok edecek her rengi
yalnız uyum kalacak
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:07 PM
Maymun Şair
kalemi ve kağıdı aldım elime
düşündüm ne yazayım diye
önce kollarım omuzlarımdan çıktı
ardından dilim sarktı yere,

daha sonra kaşlarım bıyık oldu
kulaklarım göz, gözlerim gamze
en sonundaysa; bir şiir için,
maymun oldum zihinlerde.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:07 PM
Mazlum
Mazlumdur adı
Karıncayı incitemez ona sorarsan
Kadehte rakı oldu mu fakat
Tavadaki balıklar can taşımaz olur
Bir de kırdı mı yanında soğanı
Aç açık unutulur

Oysa ağadır mazlum
Karıncayı incitemez
Ama...
İncitir karıyı kızanı
Açlığa dayanamaz karnı
Ama...
Çocuk dedi mi açım
Basar tekmeyi kıçına

Kumarı yoktur ağanın
Dinden imandan açar bahsi
Ne zaman örse kağıdı zarı
Oysa değildir inançtan
Ya parasına kıyamaz
Ya da aklı basmaz karışık işe

Merhamet ondadır ona sorarsan
Mevzu para oldu mu lakin
Dul yetim haksızdır ona karşı
Dedik ya ağadır mazlum
Yüreği büyüktür gururu kadar
İşte bu yüzden daha çok
Kötülüğe yer vardır
Yürek ne kadar büyük olursa...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:07 PM
Mecaz
sizler kumsal taşları, güneşlenirken
sırtımıza batan, bir zaman nefret ettiğimiz
bir zaman köpekleri kovaladığımız,nasıl
tanımlardık duygularımızı,siz olmasaydınız
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:07 PM
Mecnun Misali
oynadık bir oyun seninle
aşkmış meşkmiş kime ne
sen gömdün ben öldüm
ben öldüm sen gömdün

başlayan bitmezmiş
aşkmış meşkmiş kime ne
biter sanırmış bitsin diyen
maşuk kanarmış leyla ya ne

oynadık bir oyun seninle
aşkmış meşkmiş kime ne
sen gömdün ben öldüm
ben öldüm sen gömdün

bitmezmiş başlayan çile
bitmezmiş sevda ömürce
mecnundan kaçarmış leyla
ruhuna sahip mecnuna ne
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:08 PM
Meftun Bir Yalnızlık
Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
Acı vermiyor insana
Düşündürmüyor kara kara

Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
Tutuşturmuyor yakmıyor sönüğü
Söndürmüyor tutuşanı

Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
Sessiz ve sade, ayrılık değil
Bu ölümün yalnızlığı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:08 PM
Melankoli
içimde bir dehliz var,
…..ve çatısından su damlıyor,
öylesine soğuk öylesine
…………soğuk ki duvarlar,
akmıyor hiç bir su damlası,
…………..hür olarak,
ve içim, yani dehlizin kendisi,
….öylesine sessiz öylesine
………………sessiz ki,
damlayan her su katresi,
…………..damlayışında dahi,
……gürlüyor top gibi,
dehlizim, yani ben,
öylesine yalnız öylesine yalnızım ki
…………”anılarım anılarım”
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Meleğim
O gece,
Ayrılalım derken
Sesin Azrail gibiydi
Öleceğim diye korkmuştum
Sana meleğim dediğim
Aklıma geliyor şimdi
Ve Azrail’ in de melek olduğu
Gördün mü yanılmamışım
Sana meleğim demekle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Melek
Bir yağmuru bilirim
Gözlerinden damla damla akan
İr gök gürültüsü bilirim
Gök gürültüsü gibi olan öfkemi

Bir melek bilirim
Sesi senin gibi
Yüreği senin gibi
Seni melek bilirim

Ve senin melekler gibi uçuşunu
Ve benim ardından bakışımı
Gitmeyeceğini sanan gözlerimi bilirim
Şimdilerde sel sel akan.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Melek Göğe Durdu
bilirim kurşun vakti yıkılır dizler
.................................bilirim
göğe durdum
padişahın ferman dediği sesin
bilirim aslana atılır ceylan gibiyim
................................bilirim

bilirim ağlanmaz yitenin ardından
...............................bilirim
melek durdum
aşkın tetiğindeyken yüreğin
bilirim gözleri kapalı girilir tabuta
...............................bilirim
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Memeli Şiir
ben izlerimi sana bıraktım
…..kim dokunsa göğüslerine
………..bana dokunur
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Menekşem
................'meraklısına; gizli hece aşk'

(gidiyorsun sensizlik ölüm
gidiyorsun ayrılık keder
kaçıyorsun yokluğun haram
gidiyorsun gam kefen olur)

senden siyah bir gül kaldı
senden siyah bir gül kaldı
ah menekşem ah menekşem
ah menekşem ah menekşem

bir gün olur yel olur can
hicran solur el olur can
senden siyah bir gül kaldı
öldüğüm gün söz olur can

ah can yarim toprak oldun
goncaydın açmadan soldun
ah menekşem ah menekşem
ah menekşem ah menekşem

ben bekliyorum başında
gün olur bende dönerim
hicran dediğin yel olur
öldüğüm gün aşk söz olur

(senle ben bir heceydik canım
şimdi anlamsız birer harf
senle ben bir majeskül canım
şimdi biz birbirinden uzak
anlamsız...)
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Menfaat
kimbilir belkide gerçekde hayat,
menfaatler kumpanyası,
bizlerse, senaryosu kaybolmuş
bir oyunun oyuncuları

kimbilir belkide işleyen çark,
bizim usumuzla dönüyor,
kim inkar eder
günahkar olduğunu,

hesaplar üzerine kurulmuş yaşamlar
loş bir ışık altında kesişiyor,
herşey karşılıklı diyor sakallı bilgeler,
bizse; yani, çoğumuz ya da çok azımız,
“efendim hiç öyle olur mu diyerek”
gülüyoruz bıyık altından yarım ağızlarla,

oysa çoğumuz ya da çok azımız,
aklında düzenlerle giriyor çıplak yataklara,
ne verirsen onu alırsın demiyor belki
demiyor ama öyle söylemiyor bilinç altı,

oynanan menfaatler kumpanyası,
ya katıl ya da seyirci ol diyemiyor insan,
çünkü dışarı da kalanları göremez içeri de olan,

yine de son söz; söz meclisten dışarı,
dışardayım diyen dışarıda kalsın,
ya da en azından öyle sansın,
içeride olana sözüm,

çıkar ağzındaki çıkarı
bakalım kiminki daha büyük bu şiirde….
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Merhaba Ölüm
çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
sen bizi görmezden geldin
biz seni gördük mağrrur gözlerinden

çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
bari otur, rahat rahat soluklan
sen ki tanrı misafiri sayılırsın

açsan biraz helva verelim
yorgunsan döşek serelim biraz uzan
ya da bir kahve ikram edelim
öyle ya biz de hatırın kalmasın

çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
sen ki sefaletimize tuz biber ektin
her şeye rağmen yine de merhaba

çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
lakin çabuk ayaklandın, gidiyor musun
bari söyle gitmeden bir daha gelecek misin
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Merhamet
Bir hak yiyen gördü mü
Dişlemek gelmezdi içinden
Sadece geçip karşısına
Ağlardı içten
Hangi kötülük dayanabilirdi
Bu şefkat göz yaşlarına
Hangi kılıç keserdi merhameti
Öyle bir merhamet ki
Mazlumdan çok kötüye acıyan
Kötü ki kendine gösterilen
Merhametin önünde diz çöker
Kötülüğe ayna tutmak gerek
Kötü de kendine gelir elbet

Ve merhamet
Bir gün öldü
İyiliğiyle gömüldü
Toprakta yer kalmadı
Başkasını alacak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:09 PM
Mesai
Mesleği aşkdır her sevdalının,
................ve mesaisi mutlulukla başlar
........................................mesaisi acıyla biter,
ve her sevdalı mesleğini;
..............aşk meydanında icra eder,
ki iş yoğunluğundan olsa gerek,
...................her sevdalının yüreği
..........................bir iş kazasında yiter,
ki sonuç; ne yazak ne yazık ki,
..........................kederden emekli
................................ve izin, ölüm izni.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:10 PM
Metten Cezire
Bir kıyıdır seni düşündüğüm
Ve sen deniz gibi gelirsin aklıma
Bir metten bir cezire

Önce güneş gibi yükselir
Sonrada güneş gibi batarsın
Bir yükseliş bir alçalışla

Yükselişin ne büyük mutluluktur
Ah birde beni boğduktan sonra
Alçalışın olmasa.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:10 PM
Mezarlık konuşmaları I
I

Bakma bana öyle ölü
Korkuyorum git, bu akşam
Beni bana bırak
Çok soğuk üşüyorum
Ben bir faniyim
Dayanamam yüzüne
Çehren korkutuyor beni
Git yaklaşma ne olur
Ben de dayanacak yürek yok
Git bakma bana ne olur


I

İki ölü konuşuyordu
Biri bakkal biri marangoz
Bakkal sordu marangoza
Acıtıyor mu diye kurt ısırışları
Marangoz şaşkın sordu
Hani kurt hangi ısırışlar
Bakkal sustu, daha
Fazla konuşamadı
Hatırlamıştı pirinçlere
Kattığı suları.


II

Bir zengin adamı getirdi
Kalabalık bir topluluk
Her dilde bir dua
Her dilde Allah’ a bir niyaz
Gömdüler başka bir zenginin yanına
Yatan ölü şaşkın, bakarken kalabalığa
Dedi bu adam çok yardımsever
Çok hak bilir olmalı yaşamında.


III

Bir cenaze alayı göründü
Yalnızca altı kişilik
Biri imam dördü mezarlık görevlisi
Bir de gözü yalandan yaşlı bir kadın

Tabutu sedeften, öyle vasiyet etmiş
Olmalı rahmetli, diye düşündü
Gelenin mezar komşusu ve
Herhalde pek seveni olmamalıydı

Hakkında dua eden imamdan başka.





IV

Bugün her günden farklıydı mezarlık
Her yere bir başka vuruyordu güneş ışınları
Sanki ölümün izleri silinmişti mezar taşlarından
Tarihler değişmiş geçmiş silinmişti sanki

Sarmıştı her yanı bir mutluluk ve
Ölüler arasında tatlı bir telaş
Öyle değil miydi yeni gelecek
En büyük böcek ilaççısı


V

Bugün her günden farklıydı mezarlık
Her yere bir başka vuruyordu güneş ışınları
Sanki ölümün izleri silinmişti mezar taşlarından
Tarihler değişmiş geçmiş silinmişti sanki

Neden olmasın bundan sonrası daha mesut
Hayatında etrafına mutluluk veren
Huzur saçan şu ünlü zat gelirken yanında
Neden getirmesin yanında dertli ölülere biraz rahat.


VI

Son yolculuk değildir
Mezarlığa geçiş
Yalnızca belli bir akıbetin
Durak noktasıdır.


VII

Ölüm dediğin mukaddes bir
Tekerlemenin tekrarıdır
Ölülerin dilinden düşmez bu tekerleme
Doğan ölür doğan ölür

Mezarlıklar şahididir bu tekerlemenin
Her mezar taşı bir tekrarın simgesidir
Bu tekerleme dünya kurulduğundan bu yana
Tekrara gelir, doğan ölür doğan ölür.



VIII

Taze bir can düştü toprağa
Yeniydi besbelli şu dünyada
Daha topraktan olalı ne olmuştu da
Toprağa dönüşü ne kadar olmuştu

Belli ki daha bebekti
Ne mezarı büyük ne toprağı yüksekti
Üzüldüler elbet diğerleri
Onlarda ana onlarda babaydı, zamanında.


IX

Tabutçu geldi mezarlığa
Yanında dev bir tabutla
Ve tabutuna göre bir yer aradı
Doğrusu büyük de adamdı
Ama bulamadı çünkü burada
Her tabut eşit olmalıydı.


X

Ölüm en büyük öğretmendir
Ve yılmaz, öğrencileri, ne kadar
Haylaz olursa olsun,
Bıkmaz öğretmekten tekrarla
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:10 PM
Mezarlık konuşmaları II
XI

Bulut bulutu anlamaz
Ağaç ağacı, taş taşı anlamaz
İnsan insanı, anlamazda anlarım sanır
Ama mezar mezarı anlar ölü ölüyü.


XII

Kara bir köpektir dolaşan
Unutulmuş mezarlıkta
Unutulmuşların mezar aralarında
Bir kemik kuru bir kemik için.


XIII

Cevabını aradığım bir soru var
Dedi bir ölü bir diğerine
Tekrar ne zaman dirileceğim
Buraya geleli yani öleli asırlar oldu

Diğer ölü dedi inan ben geleli
Senin gelişinden çok daha fazla oldu
Ama bende bilemem istersen git
Ve birde en eskimize sor belki o söyler

Gidip buldu ölü, mezarlığın
En eski sakini ve en bilgesini
Ve sordu, aldığı cevap, en doğrusu
Kıyamete kadar oldu.


XIV

İsrafil üflediğinde Sur’ una
Haydi kalkın tüm ölüler
Hesap vakti geldi dercesine, söyle ölü
Sen ne düşünüp ne yapacaksın.


XV

Karanlıktır şimdi orası
Ne olur dönmeyelim
Biraz daha dolaşıp
Aydınlığı bekleyelim.
(Düşteki ruh)


XVI

Sınıfta yoklama yapılır
Askerde yoklama yapılır
Hapishanede yoklama yapılır
Bir mezarlıkta bir mezarlıkta yapılmaz
Çünkü herkes yerli yerindedir ne de olsa.




XVII

Hayatı mezar taşlarına
Yazı yazmakla geçti
Bir kendi mezar taşına yazamadı
Onu da başkaları yazdı.


XVIII

Karanlıktır mezarlık
En büyük yalnızlıktır
Dikilir ortada anıt
Bir gitmeye gör
Kaç gün sürer
Ziyaretçi defterindeki
Kabarıklık.


XIX

Bir uçak düşer
Bir tren çarpar
Bir otobüs devrilir
Bir savaş çıkar
Bir insan insanı öldürür
Mezarcıya iş çıkar


XX

Gün doğmuştur yine mezarlıkta
Mezar taşları parıldar güneşte
Her şey apaçık ortaya çıkar
Mezarlıkta bile, her sabah güneş doğar.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:10 PM
Mezarlık konuşmaları III
XXI

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Tümüyle hazırlıksız yakalandık
Benim çocuklarım vardı okutulacak
Çalışılarak ödenecek borçlarım vardı

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Yanımdaki yeni evlenmişti
Karısı üç aylık hamileydi, baba olacakmış
Ama yüzünü bile göremedi

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Diğer yanımdakinin üzerinde çok hak varmış
Helalleşecek mutlu edecekmiş kırdığı insanları ama
Ne helalleşmeye ne de gönül yapmaya vakti olmadı

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Bir diğeri günah işlemekteymiş ölüm geldiğinde
Daha farkına bile varamamış ecelin
ağlayarak tövbe etmeyi oda istermiş yoksa

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Teker teker topladı hepimizi
Kimi hırsız kimi dolandırıcı kimi katil
Ölüm beklemez toplanmasını

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Teker teker topladı hepimizi
İyilerde geldi kötüler gibi haberli habersiz
Ölüm toplanmamızı beklemedi

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Ey yaşayanlar sizi de beklemez
Ölümün diyarı, ölüler diyarı mezarlıktan
Yaşayanlara selam, ölüm beklemez, toplanmanızı.


XXII

Azrail’ in başbakan olduğu yerdir mezarlık
Ve Azrail’ in evinin arka bahçesidir
Gün geçer mi bilmem, büyük melek
Bir gün olsun tohum ekmesin




XXIII

Aydınlığın kanatları sarsa da karanlığı
Karanlık bakidir, gizlenir derinlerde
Aydınlığın hükmü kısa sürer, karanlık iner
Sonsuz aydınlık kıyameti bekler

Aydınlığın kanatları inse de karanlığın üstüne
Karanlık bakidir yeryüzünde
Aydınlığın hükmü kısa sürer mezarlıkta
Bütün ölüler sonsuz aydınlık için kıyameti bekler.


XXIV

Gelmesin isterdi, gelenlerin hepsi
Kime sorsan çok erken olduğunu söylerdi
Her birinin kim bilir, daha ne yapacakları vardı
Şu mezarlık sakinleri, ne de meşguldü ölüm gelene kadar.


XXV

Aydınlık gösteriyorken kendini açık açık
Dünyada hayatına son vererek
Kara kara düşün bakalım bin pişman
Mezarlıkta, kıyameti bekleyen çaresiz ruh.


XXVI

Senin taşın parlak
Benim taşım mat
Kim görür yaşayandan başka
Ve kime faydası var.











XXVII

Bir trense beklediğin
Nafile, buradan geçmez
Gördüğün gibi ne bir vagon
Ne de bir lokomotif var

Bir uçaksa seni götürecek
İstediğin yere, yıllardır
Bu alana hiçbir uçak inmedi
Buraya sadece yolcuları getirirler

Otobüs desen, gelecek
Tek bir otobüs var bildiğimiz
Hepimiz onu beklemekteyiz
Sende geç dinlen köşende

Kıyamete kadar daha çok var



XXVIII

Kar mıdır düşen
Kar mıdır düşen mezarlara
İyi ki yağmur, iyi ki kar var
Yoksa hepten suya, hasret toprağımız


XXIX

Ölüm dediğin karanlık bir
Makber değil yalnız
Ölülerde yaşar ölülerde solur
Dünya değil midir
Sudan yağmur topraktan hayat
Tek fark, artık ruh yoktur.
(ÖLÜM DEDİĞİN)


XXX

Şubat ayının soğuğu bastırdı yine
Toprak neredeyse dondu donacak
Kurtlar böcekler bile büzüştü
Etsiz kemiklerim neredeyse donacak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:10 PM
Mezarlık konuşmaları IV
XXXI

Kurtlar sarmıştı yeni geleni
Bir bir kemiriyorlardı
Dünya ya dair ne varsa
İşleri çoktu, aceleleri vardı besbelli

Şaşkındı kemirilen
Bütün bunlara ne gerek vardı
Soran bakışlarına karşı, alışırsın dedi diğerleri
Bu bir yoldur hepimizin geçtiği.


XXXII

Bir gün, bir mezarlığa
Bir hırsız girer
Soyacak bir şey soyulacak biri
Var sanır garip, ölümden başka.


XXXIII

Ölüler konuşmaz
Ölüler ağlamaz
Ölüler anmaz
Ölüler yalnız zikreder.

Ölüler konuşmaz
Ölüler ağlamaz
Ölüler anmaz
Ölümdür yalnız yad eden.

XXXIV

Önce babamı getirdiler
Sonra da kardeşlerimi
Zaten ben geldiğimde
Annem çoktan gelmişti

Keşke senin gibi
Kimsesiz olsaydım
Her seferinde
Acı çekmekten yoruldum.




XXXV

Bir ölü sordu diğerine
Gördün mü geçeni diye
Nasılda kurumlu ve mağrur
Sanki hiç aramıza gelmeyecekçesine.


XXXVI

Ölüler ağlar her gece ölüler ağlar
Yalnız mezarlarında
Her gece ölüler ağlar
Ölüler ağlar her gece ölüler ağlar

Yalnızlardır yattıkları yerde
Ve bir ölüm sessizliği
Kol gezmektedir karanlıkta
Ne bir ses ne bir seda vardır

Ölüler ağlar makberlerinde
Kabir sessizliğidir içlerinde
İlk zamanlar böcekler vardır, sonraları
Yalnızdır ölüler, sessiz *******inde.


XXXVII

İnsandır en eski saat
Kuruludur kalbi zamanlı
Bekler insan saatin gelmesini
Bekler içindeki pilin bitmesini

Ve bir gün biter bedenin pili
Durur içindeki saat
Ve bir hurdalığı andırır
Saatler için mezarlık.









XXXVIII

Gecenin karanlığında
Bir baykuş öter mezarlıkta
Başka bir baykuş ötüşüyle
Ona cevap verir

Sessizliğin hakim olduğu karanlıkta
Tek konuşsan garip kuşlardır
Onlarda olmasa karanlıkta
Ne bir ses ne de bir seda vardır.


XXXIX

Ölüler firar etmek isterler
Kaçacaklardır mezarlıktan
Bıkmışlardır yatıp durmaktan
Ama takatleri yoktur kıpırdamaya

Her şey hazırdır oysa
Bedenleri çürümüş
Kemikleri ayrılmıştır bir kez
Tutacakları yoktur kıyametten başka.
(onları tutan)


XL

Bir gün bir kahkaha
Duyuldu bir mezardan
Kurtlardan biri gülüyordu
Diğerinin anlattığı, fıkraya.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:11 PM
Mezarlık konuşmaları IX
LXXXI

Alacağı varmış alamamış
Ağlıyor hiç durmadan
Alıp da neler yapacakmış
Komik adam doğrusu
Hala öldüğünü anlamamış.


LXXXII

Bindiğim tramvay nereye gidiyor bilmezdim
Yoksa tren miydi binmem gereken
Yeni bir şehirse geldiğim acemilik çekerdim
Ama hiç değilse birileri olurdu soracak

Ey beni buralara getiren ölüm, beni en hazırlıksız
Anımda aldın, oysa toplanacaktım hazırlanacaktım
Şimdi kime neyi soracağım ve kimden öğreneceğim
Bu yeni şehirde beni nelerin beklediğini.


LXXXIII

Kaygısızca yaşadım
Kaygısızca öldüm
Şimdiyse kaygılıyım
Cehenneme dair.


LXXXIV

Hep mesuttum
Tek bir an bilmem
Acı olsun keder olsun
Her şeyim oldu
Ne arzuladıysam

Ama yetmedi
Her istediği olmayan ben
En büyük isteği
Ölmemek olan ben
Şimdi ölüyüm.

LXXXV

Nereye düşse orayı yaktı
Bir ocak yoktu uğramadığı
En uğramaz sanılan yuvalar
Bir bir tattı acısını, sırasız uğradı

Topladı bir bir toplayacaklarını
Hesap vermedi yaşayan kimseye
Onun hesabı başkaydı
Ölüm, yapması gerekeni yaptı.


LXXXVI

Biz primatlar milyonlarcamız
Yaşadı sizden önce
Binlerce yıl vardı varlığımız
Ey bizden sonrakiler
Bizden ders almalıydınız
Oysa çoğunuz hiç ama hiç
Ölmeyeceğiz sandınız.

LXXXVII

Bugün ne yaptın
Yaşamına anlam katacak
Bu gün ne yaptın ölüm geldiğinde
Kendini huzurlu kılacak
Ve bugün ne yaptın seni iyi yapacak
Biz mezarlıktakilere rağmen.


LXXXIIX

Tazelik var mezarlıkta
Çiçekler bir başka açmış
Güneş bir başka vuruyor
Mezar taşlarına

Ve ölüler bu gün
Daha az kederli
Besbelli bir neşe var havada
Bugün ölüler bile bayramlıklarınla

Bu gün bayram, yeni ölüler
Yaşayan yakınlarını bekliyor
Sanki hiç ölmemişler
Ve hasret giderecekler.


LXXXIX

Tazelik var mezarlıkta
Çiçekler bir başka açmış
Güneş bir başka vuruyor
Mezar taşlarına

Belli ki toprak ve geri kalan
Ne varsa bayrama hazırlanıyor
Ama herkes mutlu sanma
Kederde var arada kalmış


Belki bugün bayram ama
Bazı ölüler mutlu olsa da
Bir de keder var aynı çerçevede
Kimsesiz kalmış ölülerin kederi.


XC

Önce öleyim dedim
Öyle ya çok acı çekmiştim
Aşk yarası kanıyordu
Ve kan akışı durmuyordu
Bir de kaybetmek var
Kaybettiğinin bir daha
Dönmeyeceğini düşünmek
Her gün acı çekmek zor işti
Ağırdı acılar oynamıyordu
Oturdukları yerden
Bir kaldıraç gerekiyordu
Güçlü ve büyük ama nereden
Nereden bulunabilirdi
Böyle bir araç bilemiyordum
Evet demiştim ölmek
Acıları birden uzaklara
Atacak tek kaldıraç
Ölüm olabilir ölmeliyim
Ama nasıl ve ne şekilde
Zaten ölü değil miydim
Yaşamak mıydı yaptığım
Hiçbir zevkim kalmamıştı
Yokluk içindeydim ve boşluk kötüydü

Ölümün o an
Aradığım beni kurtaracak ilaç
Olmadığını anladım
Boş bir sonuç verebilirdi ancak
Ardı boşluk olabilirdi yalnız
Bana gereken ölmek değildi
Olamazdı, kendini öldürüp de
Cehenneme gitmek vardı
Ve büyük utanç yenilmişliğin verdiği
Hem sonra ölsem isteyerek
Nasıl bakacaktım beni yaratanın yüzüne
Yanlıştı top yekûn, bir acı
Başka bir acı yaratmamalıydı
Artık mutluyum yine öldüm
Ama ecelimle yarı yolda bırakmadan
Yolun sonuna kadar geldim
Son tabelasını gördüm yani
Yol bittiğinde yol bittiği için durdum
Şimdi huzurluyum diğer ölüleri görünce
Ve aralarındaki eceli oyun sanmış olanları.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:11 PM
Mezarlık konuşmaları V
XLI

En büyük marangozu ölmüş kasabanın
Ardından en büyük nalburu ve oduncusu
En sonundaysa en büyük tüccarı
Hepsi yaşarken ustaymış işlerinde

Ehillikleri ün salmış tüm ülkede
Karar vermişler yeni tabutlar yapıp
Mezarlıktaki ölülere satmaya
Ama nafile yapamamışlar tek bir tabut.

XLII

Ölümün evi değildir mezarlık
Sadece uğradığı canları
Kullandığı otobüsle bir bir
Getirdiği duraktır

Son bile değildir
Sadece bir ara noktadır
Kıyamete kadar
Ölülerin beklediği bir salon.


XLIII

Etlerim dökülüyor parça parça
Hey kaçmayın kurtlar
Geri verin kopardıklarınızı

Derim soyuldu önce, şimdide
Etlerim ayrılıyor bir bir
Rahat bırakın beni defolun kurtlar

Bir kıpırdayabilsem canınıza okuyacağım
Göstereceğim size hırsızlığı
Beni rahat bırakın sessizliğimde.


XLIV

Kiminin burnuna
Kükürt kokusu gelir
Kiminin burnuna
Çayır çimen

Hepsinin bir sonu vardır
Hepsinin gideceği bir yer
Kimi cenneti umar
Kimini alev bekler

Dünyada yaptıklarının
Hepsini bilir ölüler
Ve kıyametle
Hakkıdır hepsinin alacağı.




XLV

Yalnız olduğumu söylüyorlar
Sözüm ona ölmüşüm
Evet doğru belki ölüyüm ama
Hiç değilse burada kurtlar var.


XLVI

Yalnızlığın anıtıdır mezarlık
Yalnızlığın aynasıdır ölüm
Yaşamla başlayan yalnızlık
Ölümle devam eder

Yaşarken yaptığın komşuluk
Ne kadar iyidir bilmem
Ama şu mezarlıktakiler
Artık yeni komşuların.


XLVII

Kurtları sarmışsa toprağın
Dört bir yanını
Anla ki ölmüşsün
Ve dönüş yok artık.

XLVIII

Tarih bir mezarlıksa eğer
Benim adımı da düşün satır arasına
Bende yaşadım bende içtim
Şu dünyada şu dünyanın sularından

Ve şimdi yavaş yavaş mezarındayken
Dönüyor, kirasını ödediğim
Şu beden, dünyanın toprağına
Ruhumsa hesap gününü bekliyor.








XLIX

Solucanlar dolaşırken toprakta
Bazen bir kemiğe çarparlar
Dolaştıkları mezarlık toprağıdır anlarlar
Ve ölümü hatırlarlar mutlak ölümü.

L

Sen yalnızlık nedir bilir misin
Bir ölünün yalnızlığı
Sen hiç bir ölü gördün mü
Kurtların eline düşmüş
Kurtların yediği
Sen hiç öldün mü dostum
Hiç öldün mü?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:11 PM
Mezarlık konuşmaları VI
LI

Karanlık bir makberdir seni bekleyen
Yaşayan, sana tek tavsiyem
Yap yapmak istediğin tüm iyilikleri
Dönüş yok, dönüş yok inan
Düşdünmü bir kez bu kara delikten
Biliyorum kötülüktür bırakmaz peşini
Biliyorum bir nefistir seni kandıran
Biliyorum bir şeytandır seninle uğraşan
Ama bak daha yol yakın
Dön kötülükten iyilik yaparsan iyilik
Kötülük yaparsan kötülüktür seni bekleyen


LII

Bitik bir yalnızlıktır sana vereceğim
Bitik ve kıyamete kadar
Önceleri sorsa da birileri
Ağlasalar da senin için
Sanma ki bu vefa
İlelebet sürer
Onlarda gelecekler
Onlarda olacak
Senin olduğun yerde
Bil ki gelenin gidenin
Son bulacak, kimse yaşamaz
Kıyamete kadar
Seni daima hatırlayacak kadar
Öyle ki sen ne ilk
Ne de son ölensin
Bu toprak kimleri gördü
Kimleri sardı kimleri öğüttü
Bil ki gerçek bir yalnızlıktır
Sana vereceğim
Kurtları saymazsak eğer.


LIII

Oyun oynayalım dedi ölüler
Ama nafile, kör ebe oynamak için
Birinin gözleri kapalı olmalıydı
Ama hepsi kaybetmişti görmeyi
Öldüklerinden beri zaten kördüler

Yakalamaç, saklanmaç
Hepsi koşmayı gerektirirdi
Ama koşacak ayakları yoktu
Vazgeçtiler sonunda oynamaktan
Sonunda biri dedi buldum

Tıp oynayalım kıyamete kadar.


LIV

Bitmişliğin gölgesidir mezarlıkta
Mezar taşlarına vuran
Bitmiş bir hayatın meyvesidir
Mezarlıktaki kurtarın topladığı

Artık geriye kalan
Sadece kurtlara yarar
Ruhtur çekilen
Uzun bir bekleyiş için.


LV

Ne ölümler gördüm
Ne ölüler şu hayatta
Birlikte ne kazılar yapmıştık
Ne tahtalar çakmıştık

Sende ölecekmişsin demek
Sende bırakacakmışsın şu dünyayı
Oysa daha ne ölenler ne ölüler olacaktı
Sen değil miydin bana mezarcılığı öğreten.

LVI

Annem öldü babam öldü
Sırayla her kardeşim öldü
Bir gün evlendim karım öldü

Bir gün bir de farkettim ki
Ben bile ölmüşüm
İlahi ölüm ne habersizsin.


LVII

Yaşarken ışıkları görürdüm
Güneşi mehtabı severdim
Bir güzel kadın görsem
İçim bir tuhaf olurdu

Kış ayrı bir zevkti
Yaz ayrı bir zevk
Ah bir de sonbahar vardı
Dökülen yapraklarda yürümek

İlk bahar da kelebekler uçardı
Ömürleri bir günlük
Ne ahenk ne uçuş
Hepsi gelip geçermiş

Ah yaşam nasıl bir ahu
Ne büyük güzellikmiş
Hepsi yalan hepsi yalanmış
Nasıl da inanırdım ölümsüzlüğe

Bir mezar taşı görsem
Kafamı çevirirdim
Hiç uğramazdım mezarlıklara
Şimdi hiç çıkmadığım mezarlığa.






LVIII

Biliyorum uyanıksın şimdi
Ve ölümü düşünüyorsun
Oysa yaşıyor yaşıyorsun
Ölümü merak edip düşünüyorsun

Korkuyorsun besbelli
Biliyorum çünkü
Bende senin gibiydim
Ve şimdi her şeyi biliyorum.

LIX

Hey saygısız sana diyorum
Basma toprağıma
İn mezarımın
Kenarındaki mermerlerden

Görmüyor musun
Burada ben yatıyorum
Rahat bırak beni
Beş karış toprağımda

LX

Güneş ne kadar güzel
Doğuyor her sabah
Umuttur dünyadaki
Her varlığa ama ne yazık
Yazık ki onunda, topu topu
Beş milyar yıllık ömrü var.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:11 PM
Mezarlık konuşmaları VII
LXI

Elli yaşındaydım öldüğümde
Yanımdakiyse atmış beşmiş
Kimi on kimi yirmi yaşında gelmiş
Beş iki bir hiç fark etmez
Yüz yaşında da var
Hatta belki inanmazsın ama
Bin yaşında geldiğini
Söyleyen bile var aramızda
Ama hiç fark etmez anlıyor musun
Bir çoğuna sorsan çoğu da
Erken geldiğini söyler
LXII

Hayattır yalkalamaç
Ölümdür ebe
Ebelenmekle ebe olunmaz
Mezarlıktır ebelenenlerle dolu.


LXIII

Pazarlıksız geldik buraya
Fark ettiğimizde artık çok geçti
Ölmüştük ve pazarlık yapacak
Hiçbir şeyimiz kalmamıştı.


LXIV

Umutsuzca söylenen sözler
Umutsuzluğun sözleriydiler
Gerçekse bambaşkaydı
Bu böyle sürmeyecekti
Elbet kıyamet gelecek
Mezarlıktaki esaret bitecekti.


LXV

MEZAR TAŞI

Sen böyle dikilirken gururla
Mağrur mağrur övünürken öldüğüme
Bana acıdığını söylerken gelene geçene
Zaman seni aşındırıp yok etmez mi sanırsın.













LXVI

MEZAR TAŞI

Mezar taşıdır dikilmiş
Etrafa bakmakta
Sanki dillenmiş
Bir kaderi anlatmakta

Ben demekte ben kanıtıyım
Altımda yatan insanın
Bana sorun ben anlatırım
Yaptıklarını altımda yatanın

O da koşardı o da oynardı
Anası babası çocukları vardı
Sevdiği seveni vardı
Bana sorun, onu ben anlatayım

Ben bilirim onu bir ben
Çünkü en yakın dostuyum
Ben bilirim inleyişlerini
Geçmişe özlemle iç çekişlerini

Bana bakar insanlar
Gelip geçen yolcular
Sorar gözleri dostumu
Neydi ne değildi

Mezar taşıdır dikilmiş
Etrafa bakmakta
Sanki dillenmiş
Ortak bir kaderi anlatmakta.


LXVII

Önce bir kıpırtı oldu toprakta
Sonrada bir çatırtıdır
Aldı yürüdü mezar taşlarından
Mermerler oynadı bir bir

Ölüler sevindiler, bir çığlıktır
Yükseldi derinlerden
İşte kıyamet işte kıyamet geldi sonunda ama
Kısa sürdü bu mutluluk depremdi hareket.

LXVIII

Toplu bir mezardır toprak
Ve sürekli hareket eder
Engindir ve büyüktür toprak
Sadece ölümdür, içinde hareket eder

Toplu bir mezardır toprak
Yaşamış her canlıya analık eder
Ve basar bağrına gelince vakit
En büyük mezarlıktır ölülere toprak.


LXIX

Bak yine birini getiriyorlar
Bakalım kimmiş
Ve bize anlatacak
Ne hikayesi var
(Her ölünün başka bir hikayesi vardır)


LXX

Mezarlıktaki ölüler arasında
En büyük mitostur
Toprağında hiç
Kurtları olmayan mezarlık.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:11 PM
Mezarlık konuşmaları VIII
LXXI

Bir meçhule gidiş
Değil yolculuğumuz
Doğduk ve öleceğiz
Mezarlıktakiler gibi
Bizde doğup bizde öleceğiz

Biz ki koca kurtlar
Bizde toprakta
Toprağın olcağız
İlelebet sürmeyecek
Hareketli varlığımız.




LXXII

Kimi çadırda yaşadı
Kimi barakada
Kimi apartmanda
Kimi zengin bir villada

Kiminin tenceresi yoktu
Kiminin sobası
Kiminin televizyonu yoktu
Kiminin bahçesinde havuzu

Şimdiyse hepsi aynı yerde
Hiçbirinin, bir mezar taşı
Bir sıra mermerden başka
Hiçbir şeyi yok

Bazısınınsa sadece toprağı var
Hiçbirisinin işi gücü yok
Hepsi eşit ve isteksiz
Mezarlık eşitliktir.


LXXIII

Önce cumhuriyetçiler
Sonra demokratlar
Sonra da sosyalistler toplanmış
Herkes eşit olsun demişler

Buldukları en iyi düzen
Mezarlıktaki olmuş
Ve hepsi ölmüşler
Eşitlik için.


LXXIV

Ölüm toprağı besler toprak ölümü
Öyle bir oyundur bu
Dünya kurulduğundan beri
Sürüp gider, bitişi kıyamet.





LXXV

Ne zaman bir ölü hareket etse
Ardındaki bir kurttur kemiren
Ya büyüktür, ya küçük hareket
Kurtların iştahına göre.


LXXVI

Ölüm dediğin muzaffer kahraman
Söyle var mı onun ordularına yenilmeyen
Ve söyle var mı ona yenilmeyecek
Şu gördüğün mezar yeni kazıldı
Söyle var mı boş kalacak mezar
Hangi kahraman hangi komutan
Yenebilir yiğit ölümü İskender de öldü
Cengiz han bile tüm kuvvetine rağmen
Her kes ölür ve kimse kaçamaz ölümden.


LXXVII

Yüzüne bil bakmazdı
Yaşarken kapıcısının
Şimdiyse yan yana
Ve ister istemez komşu


LXXVIII

Dinlediğim masallar geliyor aklıma
Ve kulak asmadığım öğütler
Masallardaki padişahlar
Öğütleri veren büyükler
Ve şimdi hepimiz aynı yerdeyiz
Ne padişahlar yaşıyor
Ne de öğütleri verenler
Hepsi benimle birlikteyiz.


LXXIX

Güneşi görmüyor odam
Güneş girmeyen eve
Doktor girermiş ama buraya
Doktorlar bile uğramaz
Ölmeden tabi, yoksa
Hepsi burada eksiksiz
Zaten hastalıkta yok ki
Doktora niye gerek olsun
Öylesine amaçsız konuşuyorum işte
Yoksa yapacak bir şey olsa
Beklemekten başka inan farklı olurdu.


LXXX

Dostluk dediğin buraya kadar
Eşmiş sevgiliymiş hiç biri yok artık
Çocuklarım vardı onlarda terk etti
Ah kurtçuklar sizde olmasanız
Hiç değilse aldığınızın hakkını verdiniz
Ara sıra uğruyorsunuz.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:11 PM
Mezarlık konuşmaları X
XCI

Özgürdür ölüler kıyamete kadar
Yoktur yapacakları bir iş
Yoktur başlarında emreden
Ve yoktur bir dost topraktan başka.


XCII

Bir gün mezarlığa
Yanarak ölmüş
Birini getirdiler

Bütün ölüler memnun
Sordular yeni gelene
İçlerini kemiren soruyu

Yanmak ve
Yandığını hissetmek
Nasıl bir şey.


XCIII

İsimleri yoktur ölülerin
Boşunadır yazılan mezar taşlarına
Anılmaz hiçbir ölü adıyla
Ölüler diyarında

Yalnız yaşayanlar içindir
İsimmiş tarihmiş
Ölüm ki yaşı dünyayla bir
Ölüler diyarında ölüler isimsizdir.


XCIV

Ortak bir telakkidir
Ölümün kaçınılmazlığı
Bizde bilirdik şimdiki
Yaşayanlar gibi

Bilirdik bilmesine ama
Kimimiz gelmez sanırdı
Ne yazık o kimler geç anladı
Şimdiki bazı yaşayanlar gibi.


XCV

İdrak etmek pek kolay olmuyor
Eninde sonunda ölümün geleceğini

Bazen idrak etmekte yemiyor
Ölüme hazırlanmak için.

Nice ölüler var ölümü idrak eden
Nice ölüler var hazırlıksız göçen.


XCVI

Biz niye öldük biz niye öldük?
Sadece ecel miydi ölüşümüz
Neye yarar mezarlıklar
Yaşayanlara ölümü hatırlatmazsa.


XCVII

Akıl yoksa düşünecek
Yürek yoksa sevecek
Ayak yoksa yürüyecek
Neye yarar ölüm

Kemiklerse geriye kalan
Acılı yaşlarsa toprağa damlayan
Hatıralarda yaşamaksa geride kalan
Ruhtan başka ne var hayatı anlamlı kılan.


XCVIII

Ölümün yok edemediği
Yalnız ruhundur
Şu mezar şu toprak
Bir ona erişemez

Şu beden değil seni tutan
Bir tek ruhundur kalan
Girmeden şu kabre, yaşarken iyilik yap
Ve bırakma ruhunu cehenneme mahsur

Kızma bana akıl veriyorum diye
Ben zaten ölüyüm
Şu mezarlıktaki tek ödevim
Yaşayana gerçeği hatırlatmak.


XCIX

Mezarımı derin kazın demedim mi
Hani başucumda olsun dediğim selvi
Mermerler bile, istediğim gibi değil
Nerede deniz, mezarımdan göreceğim

Toprağım çok sert taş dolu
Ayıklamalıydınız tek tek tüm taşları
Nerede gözlerim göremiyorum
Kulaklarım nerede duyamıyorum

Bacaklarım neden tutmuyor
Kalkamıyorum ülkemi gezmek için
İsteklerim olmamış, vurduracağım
Asilerin başlarını, asamı verin ben kralım

Çağırın cellatlarım gelsin
Çağırın halkımı konuşacağım
Ben kralım çağırın cellatları
Hainlerin başını vurduracağım

Neden kimse beni dinlemiyor
Nerede muhafızlarım
Yakın meşaleleri neden bu karanlık
Işığı hissetmeliyim ben kralım.


C

Muhtemel bir ölümün
Habercisiydi açılan mezarlık
Kim bilir bu sefer kim gelecekti
Hangi kral hangi soytarı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:15 PM
Mezarlık konuşmaları XI
CI

Değildir mezarlık ölüler için
Mezarlık mahsustur yaşayanlara
Mezarlıktır bir anıt bir abide
Yaşayanlara ölümü hatırlatmaya.


CII

Kimine zülaldir ölüm
Kimine acı bir şurup
Ne mutlu hayır ile anılana
Zordur ukubet görmesi

Ukubet ki ateştir yakar
Cehennemdeki ceza
Hayırsız ölüler arasında
Anılır her an azapla.


CIII

Bir düşlen içersinde yaşamak
Bir düş içinde var olmak
Yaşamın sunduğu bir ahu
Ölümdür gerçeğe mezarlıkta uyanmak.


CIV

Seni hatırlayan var mı sanırsın
Herkes unuttu bir sen kaldın
O büyük ailenden geriye
Eski günleri yad eden

Herkes kendi derdine düştü
Soyadın kurudu, mezar taşlarında kaldı
Soy ağacın hepten devrildi
Gömüldü kara toprağa

Bırak sende anmayı aileni hayatını
Her şey bitti anlamıyor musun
Sen öldün onlar öldü
Bırak yad etmek kurtlara kalsın.


CV

Ey bilir kişi ölüm
Talep ediyoruz senden
Yanımıza önce kötüleri getir
Getir ki görelim dünyayı
Görelim huzurlu ve mutlu

Ey ölüm biliriz elinde değil
Sen yalnız ecelin elçisisin
Ama bil ki topraktayken henüz
Görmek isteriz dünyayı
İsteriz görmek kötülüksüz

Bizi anlamaz yaşayanların çoğu
Anlamazlar kötünün kötülüğünü
Ey ölüm sende yardım et
Yardım et iyiliğe et ki, Kötüler
Anlasınlar kötülüğün kötülüğünü.


CVI (9)

Ölümün estirdiği rüzgar
Geçeceği yerleri bilir
Eseceği yöne yönelir
Her gün yeni bir ruh getirir

Toprak ki engin ve geniştir
Her geleni bağrına basar
Ölümü besleyip büyütür
Toprak ki ölüme beşiktir.


CVII

Taze mezarın toprağı yüksektir
Ve zamanla çöker ağır ağır
Bedendir zaman içinde
Toprağın altında yitip giden

Dünyada yaşayıp da ölen
Geriye ne kalır, bedenden(ters sıradaydı)
Bir ruh vardır geride kalan
Yaşayıp da ölen insanın ardında.


CVIII

Bir çukur kazmaya gör
Kısmetlisi hemen gelir
Yeni bir mezarlıksa açılan
Müşterisi hemen gelir

Toprak çağırır içli
Toprak bekler gelecekleri
Yaşayanlar silkelensin
Durmadan yayılıyor mezarlar.


CIX

Topraktan korkmaz mısın
Ölümü hatırlamaz mısın
Bu ne hırs yaşayan
Hak’ ı unutmaya utanmaz mısın.


CX

Sen dalga geçerken ölümle
Ölüm hep alttan aldı
Sen sazlı sözlü yaşarken ve
Söylerken ölümsüzlük türküleri

Ölüm hep alçakgönüllüydü
Mezar taşları ağladı
Sen ağlamadın olanlara, peki
Saltanatın hani nerede şimdi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:15 PM
Mezarlık konuşmaları XII
CXI

Hep karanlıktır mezarlık
Unutulmuşluğun sisidir
Kabirlerin üstünde
Nerede mezarlıkta bir aydınlık

Toprağın sıcağı, toprağın soğuğu
Mevsimlerin farkı nedir ölü için
Hissedilir mi sanırsın sıcak
Hissedilir mi sanırsın soğuk

Ölüler kadir bilmez
Önce onlar unutur dünyayı
Ne gerek vardır hatırlamaya
Vefasız, hatırsız anıları.


CXII (8)

Bir düş mü sanırsın ölüm
Ya da bir rüya mı yoksa
Belki bir rüya gibidir
Yaşarken bedeninde ruh

Ölümle bir rüya görür
Bir uyku halindedir ruh
Kıyamettir beklediği
Varlığını sürdürmeye

Mezarlıksa bir duraktır
Ölümün hüküm sürdüğü
Rüya dinlenme yeridir
Ruhun uyanması için.


CXIII

Ben mezar kazarım
Sizinki nerede olsun bayım
Kazdığım mezara toprak koyarım
Killi humuslu nasıl istersiniz bayım

Ve ben kazdığım mezarlara kurtlar koyarım
İri, ufak, yavru, yetişkin nasıl olsun bayım
Ben ölümüm ölümdür getirdiğim
Ve sana sormam ne zaman bayım.


CXIV

Sesler duyuyorum acıklı
Sesler duyuyorum acınası

Ey yaşayanlar sesleriniz geliyor
Yarı yenmiş kulaklarıma

Daha mı kötüdür haliniz benden
Ağlanıp sızlanıyorsunuz hayatınıza.

CXV

Şu şehirler şahittir, gün gelir
Işıklar birer birer söner
Işık dediğin bir sestir
Elbet yankısı biter

Işığın yanıp yanıp söndüğü
Koca koca şehirler var
Ve yalnız şehirdir mezarlık
Milyonlarca ışığın söndüğü yer.


CXVI

Yüzlerce kolinin altında
Kalmış gibiyim
Ah pişmanlık
Eziyorsun insanı

Oysa ben sana ne yaptım
Rahat bırak yakamı
Ben sana ne yaptım
Çek kurtlarını.


CXVII

Kimleri öğüttü yıllardır
Ne alimler ne yiğitler
Girdi kara toprağa

Kimleri öğüttü yıllardır
Ne krallar ne soytarılar
Girdi kara toprağa

Yaşam bir döngüdür
Sende öleceksin bir gün
Hakkını vererek toprağa.








CXVIII

Korkunç bir yalnızlık
Anlattığım
Ölünün yalnızlığı değil
Ondan da öte
Böcekler bile terk etti artık
Her şeyin bittiği yerde.


CXIX

Toprak veriyor her şeyi
Toprak alıyor her şeyi
Aldığını veriyor
Verdiğini alıyor

Önce şefkatle veriyor
Sonra aldığı ölü evlatlarını
Bağrına basıyor
Tekrar vermek için

Bir doğurgan kadın
Bir tüccar bir katil oluyor
Verdiklerini alıp
Aldıklarını vermek için.








CXX

Gölgeler bir bir büyür
Ben ayaklarımdan korkarım
Bu ayaklar benim mi
Ben miyim yaşayan
Ben miyim bu karanlıklarda
Yaşamı alt üst
Kurt ulumalarında
Sürgün düşmüş
Korkarım kendi ayaklarımdan
Bu ayaklar benim mi
Beni cehenneme götüren
Korkuyorum ne olur
Artık yürümeyin
Bitmek istemiyorum
Ben alevden korkarım
Ne olur durun artık
Bakın yalvarıyorum
Pişmanım yüzlerce kez
Binlerce kez ağlıyorum
Götürmeyin pişmanım yaptıklarımdan
Tövbeler tövbesi.
Ne olur bu düş olsun
Pişmanım yaptıklarımdan
Aydınlık olsun
Bütün bunlar rüya olsun
Bu ayaklar benim değil
Benim olmasın
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:15 PM
Mezarlık konuşmaları XIII
CXXI

Hep mi arar insan seni
İnsan oğlu meyve misali

Topraktan gelir toprağa gider
Dalında olan dalında olgunlaşan
Ve olgunlaşınca toprağa düşen

Hep mi arar insan seni
İnsan oğlu meyve misali.





CXXII

Düşen bir saksıydı Azrail
Ve ben bir adım kadar yakındım
Bir saksı hızıyla gelecek ölüme

Ve şimdi anlıyorum
Geç olmuş olsa da
Ölüm bir tesadüf kadar yakın.


CXXIII

Bir mezar taşı
Çevrelenmiş mermer
Birkaç tahta
Ve bir tabut mu
Sanırsın kabri yalnız
Dahası da var
Düşün bakalım.


CXXIV

Ölümle yaşam arası
Sadece bir an
Ne olduğunu bile
Çoğu zaman
Anlamaz insan

Ölüm çalar kapını
Tek bir an ve
Beklemez hazırlanmanı
Acelesi vardır, kim bilir
Daha kimlere uğrayacaktır


CXXV

Ölümü bana sormayın
Ben bilmem ölümü
Şu mezarlar şahittir
Ben daha ölmedim

Dünya duruyor henüz
Ben dünyayı bekliyorum
Bilmem ben daha ölmedim
Ben ölüm değil ecelim.







CXXVI

Eşsizdir ölüm ötesini arama
Yaşayanlar anlayamaz tadını
Her anlatılana inanma
Ölüp de dirilen var mı

Yaşayanlar atar tutar
Birde ölülere sormalı
Bil ki ne kadar farklıdır
Ateş yakar demekle ateşe deymek


CXXVII

Ölüler anlatır ölümlerini
Kimi kurşunla kimi kılıçla
Kimi bir okla kimi bir topla
Ölüler anlatır ölümlerini

Kim bilebilir ölmeden
Nasıl öleceğini henüz yaşarken
Var mıdır tek bir bilen
Az sonra ölüp ölmeyeceğini.


CXXVIII

Bitecekse bir gün hayat
Zevk sürmeye çalışacağına
Elinden geldiğince iyilik yap

Kötülük olmasın ardında kalan
İyilik olsun yanında gelen
Bitecekse bir gün hayat

Hangi mezar yalan söyler
Aç gözünü kulağını ibret al
Dinle biz ölüleri örnek al.


CXXIX

Ölmeden ölümü hatırlaman için
Daha ne kadar çoğalmalı mezarlıklar
Görmüyor musun ölüm kaçınılmaz bir an
Gün geçmiyor diri bedenler toprak olmadan

Ölmeden ölümü hatırlaman için
Daha ne kadar mezarlık gerek
Silkelen ve kendine gel yaşayan
Ölüm olmadan hazır olman gerek.


CXXX

Hayır hayır yaşayan çağırma ölümü
Hayır hayır yaşayan sen bilemezsin ölümü
Ölümün bil ki bir bildiği var zamansız uğramaz
Emir büyük yerden anlıyor musun

Şu toprak şahittir şu gökyüzü de
Ölüm bir yalnız nerede ve ne zaman geleceğini
Sen fani yaşayan sokma burnunu ölümün işine
Bil ki sıralıdır zamanı var çalışma sıranı değiştirmeye.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:16 PM
Mezarlık konuşmaları XIV
CXXXI

Terennüm eylemez günahkar ölüler
Gecenin karanlıklarında
Bunu asuman iyi bilir *******de
Belki bir inlemedir duyulan

Sanma ki mutlu ve huzurludur
Günahkar olan ruhlar
Şarkı türkü yoktur onlar için
Olsa olsa acıdır inlemedir duyulan



CXXXII

Ölümdür ayrı kılan
Ölümdür bir gerçeğin
Yüze çarpılışı
Ölümdür gerçek
Mezarlıksa bir rüya
Gerçek içinde bir düş
Kimine cennet
Kimine cehennem.



CXXXIII

Saracağın bitmedi henüz
Bak dünya yerli yerinde
Ey ipekten kumaş keten kumaş
Saracak çok kefensiz var kefen bekleyen.


CXXXIV

Dumanları tütüyor taze mezarların henüz
Gün geçmiyor toprak acıyla yoğrulmadan
Ama doğrusu kızamıyorum ölüme
Hatta acıyorum bunca acıya ortak oluyor diye.


CXXXV

Ölüler bile özlese özlese
Bir tek aşkı özlemeli
Şu acılar dünyasında
Yaşarken aşksız olmamalı
Aşk ki yaşamda
En büyük mutluluk
En azından
Yaşarken inandığımız.


CXXXVI

Kor bir lav gibi düşer acısı
Etrafındakileri de yakar
Bir ben gelsem neye yarar
Yanımdakilerin acıları oldukça

Ölüm gelir ecelle fakat
Sadece öleni etkilemez, etrafında
Seveni kim varsa, onlardan da
Bir şeyler götürür toprağa.

CXXXVII

Mezar taşı sıcaktır yaz güneşi altında
Mezar taşı serindir kara kış soğuğunda
İlk baharda kelebekler sonbaharda yapraklar konar
Sanır mısın mevsimler ölünün umurunda.

CXXXVIII

Bütün askerler ölür
Mezarlıkta yalnız siviller yaşar
Mezarlıktır yalnız orduların
Ve savaşın ulaşamadığı yer.


CXXXIX

Dolu dolu olmalı her şey
Yaşam dolu dolu
Ölüm dolu dolu

Dolu dolu olmalı her yer
Beşikler dolu dolu
Mezarlar dolu dolu

Dünyanın dönüşüdür
Bir döngü dolu dolu olmalı
Her şey dolu dolu


CXL

Mezarlıktaki saat
Her saat çalar ve her
Çalışıyla, yeni bir
Ölümü haber verir.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:16 PM
Mezarlık konuşmaları XV
CXLI

Mezarlık saatlerin durduğu yerdir
Toprak altında ölen için zaman durur
Ancak bir sonraki an
İşleyişin devamı için kıyamettir.


CXLII

Top tüfek yoktu artık
Matara miğfer yoktu
Eğitim, yoklama yoktu
Askerlik bitmişti artık

Tezkere nüfusa geçirilmiş
Dosya kapanmıştı, Nicedir
Yükselen gürültü bitmişti
Bütün hay huy bunun içindi

Öldürülmek ölmek hepsi buraya kadar
Korku yoktu artık rahattı asker
Ölümün kanatları altında
Onu öldüren düzene inat.


CXLIII

Topraktan beslenir
Yaşayan her insan
Zamansa yaşayanları yer
Ve bitişiyle tekrar toprağa verir.


CXLIV

Bakkalın hesap defteri
Kapanmıştır artık
Alacak verecek kalmamıştır
Ölüm geldiğinde hesap kapanmıştır.


CXLV

Ölüler somurtmaz
Ölüler gülmez
Ölüler ağlamaz
Sabittir bakışları
Kapalı gözlerinin ardında.


CXLVI

Ölümü anlatmak ister ölüler
Bunun içindir mezarlıklar
Ölümün şahitleridir bunca mermer
Ama ne yazık herkes anlamaz.






CXLVII

Sevmek senin seçimin
Sevilmemek değil
Yanmak senin seçimin
Yanmamak değil
İyilikle yaşamak senin seçimin
Ölmemek değil.


CXLVIII

Duman duman olmuşsa
Toprağın üstü, sanma ki
Ölüler nefes alır olsa olsa
Güneşin uğramasıdır.


CXLIX

Rakı nerede mey nerede
Kur bakalım hadi çilingiri
Bardak nerede masa nerede
Ölümle sarhoş musun aklın nerede

Rakı nerede şarap nerede
Elin kolun nerede
Hani ya gözlerin onlar nerede
Ölümle sarhoş musun bedenin nerede

Hani ölüm gelmeyecekti
Hani anlaşmıştın Azrail’le
Şu mezarlar şahittir sana
Söylediğin sözler nerede.


CL

Yaşadıkların geliyorsa aklına
Öleceğin de gelsin
Zamanın geçtiğini hatırla
Yaşayan, gözün arkada kalma.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:16 PM
Minnet
siz ki bir asımlık ömürlerle mahşere ulaştınız
artık sonsuza kadar yerinizdir üstünde başımız
can verdiniz aşkla adına insanlık ve halklarınız
artık sadece ölümsüzlüğüzün tadına varınız
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:16 PM
Mitralyöz
Bir mitralyözün başındaydı kader
Hayat meydanında
Ömür tepesinde bekliyordu
Kumdan çuvallarla çevreli bir siperde.
Hayat meydanındaydı savaş
Hayat meydanındaydı insan
Kaderin beklediği tepeye koşmakta
Kaderin büyük mitralyözüne doğru
Kaderin sıktığı kurşunlara karşı
Onurlu bir savaşta.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:19 PM
Mor Çimen
Acın mor çimen
Acın mor çimen
Benzersiz ve görülmemiş
Acılar benzersiz çimen
Ve bu büyük çayırda
Herkese yeter toprak
Benzersiz çimenler için.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:19 PM
Mukozo
düş sepetinden geri düş
klişelerinde mahsur kalınmış bir yarın
gibi dağıl heybetinde
ah de ukdeleşmiş hayallerinde
sırılsıklam sıyrıl toprağından
sonra sonra tekrar ol zamanın boşluğunda
hoşgelsin hoşgitsin misafirlerin
herkesten bir tuğla al ve tekrar inşa ol
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:23 PM
Mum Ateşi
Karanlıkta ayak sesleri
Bir başka gelir kulaklarıma
Sesler büyür bir bir dağ misali
Kimi bir gıcırtıdır kimi yankı

Sesler vurur kulaklarımdan
Ta yüreğimdeki damarlara
Her bir ses başka bir sese açılır
İçimdeki surlar yıkılır

Karanlıktır beni kıskıvrak yakalar
Kuşatır düşüncelerimi kafatasıma sızar
İşte öyle anlarda sen yanarsın benliğimde
Bir mum ateşinde rüzgar darbeleriyle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:23 PM
Musanna
musanna evren, yapısız ruhlar
.......sarnıcında ağulu umman
kain-at hüznün yükselir
...yüzleşen boşluğunda için

düşündeki ortay böler anı, ruhlar
.........siyah ve beyaz
sevişirken med cezir devinim
........kain-at bilinen bilinir
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:24 PM
Mutlu Ayar' a Bir Şevkiye
Nedim sensen Fuzuli benim
Galip sensen Baki benim
Rimbaud sensen Rilke Benim
Schiller sensen Hesse benim

Cibran sensen Hayyam benim
Akif sensen Nafiz benim
Goethe sensen Baudelaire benim
Neruda sensen Cros benim

Nazım Sensen Necip benim
Muhip sensen Hüsnü benim
Mayakovsky sensen Hugo benim
Kavafis sensen Ritsos benim

Orhan sensen Melih benim
Cahit sensen Ziya benim
Haldun sensen Vahdet benim
Mungan sensen İskender benim

Mutlu sensin Ahmet benim
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:25 PM
Mutluluğun Öldüğü An
Azrail, mutluluklarını siyaha boyar aniden
Yeni doğan bebeklerini toprağa veren çiftlerin
İşte bu yüzden, ağlar ağlar ağlar, yakınır mutluluk
Adı ölümle anıldığı için, dövünür durmadan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:25 PM
Mübrem İç Döküm
Vazgeçilmezlerimin ısrarları,
Kanatıyor beynimdeki hücreleri
Acıtmak istiyorlar etrafımdaki değerler,
Belki hepsi değil belki hepsi değil ama
Bir çoğu göründükleri kadar melek değiller,
İçlerinde şeytanlar var gülüşlerinin,
Boynuzları sivriltilmiş çalıntı zülfükarlarla,
Ki batıyor batıyorlar yüreğime,
Bense muzdaribim ütüme kapalı kapılardan,
Anahtar deliklerinden dahi, aydınlık alamadığımdan,
Kütleleşmiş kistler, vazgecilmez olmazlarım,
Bıktığım bıktığım ama yol veremediğim değerler
Her ne kadar istesemde kaybolmalarını
Biliyorum yakamdan düşmeden,
Sınanmış acıları tekrarlayıp
kanatmaya devam edecekler.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:25 PM
Müflisin Umutsuzluğu
beyhudedir döner sanmak
henüz kaybedilmiş bir sermayeyi
keskin iflas iki parçaya
ayırırken zamanı

oysa katidir, olduğu yerde
sayarken öz varlık
süratle yönelmiştir
eksiye doğru

kaybetmek kaybetmek içindir
yıkım için değil
umut umut içindir
mutluluk için değil

lakin yazıda geçen
parasal kayıp değil
ömürsel bir kayıptır bu yüzdendir
müflisin umutsuzluğu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:25 PM
Münevver Mevzusu
mümpen bir ışık yayılırken
aydınlığa hasret münevverden
zaman geçmektedir
dökerek gözyaşı

ki cehalet sürekli
alırken sayıları
irfan çaresiz
izlemektedir kaybı

ve bir kurt gibi
dolanırken hurafe
ak koyunlarla dolu
bekçisiz ağılları

bir bir düşmektedir
şimdiden geçmişe
savunmasız
insanoğulları

bununla beraber şüphesiz
suçlanacaktır münevverler
faydasızlıkla, şimdi geçmiş
gelecek şimdi olduğunda.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:25 PM
Mürekkep
savrulan mürekkepler çıkmaz hayata
.....silindi sanılır yaralar
bir ovmalıkdır
......ya da okşamalık
yüzey gider iç hava alır

ilk okul orta okul lise
......hatta üniversite
insanda okumuş acılar kalır.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Na Asri
ben nükleer bir savaşda
……..atsız şövalye
savaşıyor savaşıyorum
…..maruz kalırken zırhlarım
.…….radyasyona

ki hangi zırh dayanır ki atoma
….benimki de dayanmıyor
ah etim vah etim
…kılıcım yok ki
radyasyonu keseyim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Nasıl ki
Nasıl ki civa
Sıcakta yükselirse,
Derecenin, cam tüpünde

Benim de kanım
Öyle beynime sıçrardı
Yanında birini gördüğümde

Nasıl ki bir serçe
Kış ayazında titrerse
Benim de yüreğim öyle titrerdi
Sesini biri işitse

Ah birine lanet bile okusan
Kıskanırdım beddualarını alanları
Böyle meftundum ben sana işte
Sana olan aşkımla kendimi avuturdum

Neyse ki gün geldi sende yaşlandın
Gözlerimin ışığı önünde
Ve bu gün sende toprak oldun
Şimdiyse yalnızca benimsin
Sana en sadık olan ölümünsün.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Nasıl Oldu?
Paraleldi yollarımız
Aynı yolun yolcusuyduk
El ele yürek yüreğe yürüyorduk
Birleşmişti vücutlarımız her şeye rağmen
Ruhlarımız mutlu ve huzurluydu
Her şey yerli yerindeydi
Ta ki Hava’ yı kandıran Şeytan
Yolumuza çıkana kadar
Nasıl oldu bilmiyorum inan
Nasıl başardı seni kandırmayı
Nasıl inandırdı seni
Yolarımızın ayrılması gerektiğine
Ve sen nasıl
Machbeth’ in ağabeyine
Brutus’ ün Sezara
Kressida’ nın Troilos’ a
Veremeyeceği kadar büyük
Bu acıyı verdin bana.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Nasıl Olurda
Sen orada ben buradayken
Sen beklemez ben beklerken
Nasıl olurda ruhum huzur bulur
Nasıl olurda yüreğim bağırmaz
Acıyor diye.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Nasip
olsam olsam ne olsam
denizin dibinde yengeç olsam
uzanır ellerin kırar kabuğumu

olsam olsam ne olsam
dağ doruğunda kartal olsam
gözlerin kurşun olur bulur yüreğimi

olsam olsam ne olsam
başa dönüp cisimsiz ruh olsam
yahut cehennem olup teninde kavrulsam
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Ne
Ne cennet cennet olurdu
Sen olmadan
Ne de cehennem cehennem olurdu
Sen olduğunda
Şimdiyse cennet cennet değil ama
Cehennem cehennem.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Ne Değişti?
Ne güzeldi ellerin
Ne güzeldi parmakların
Bana dokunurken eskiden
Ne de güzel dokunurdun

Dokunduğunda ben
Ben değildim
Her zamanki ben
Başka biri olurdum

Hala ellerin
Hala parmakların tenimde
Tek farkla, ellerin
Sadece boynumda.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Ne Vardı?
Cenneti cehenneme
Dönüştürecek ne vardı aşkım
Zebani zebaniliğinden
Şeytan Şeytanlığından utanırdı
Cehennemini görse
Göz yaşı gözyaşlığından
Acı acılığından utanırdı
Ağladığımı görse
Uyku uykuluğundan
Gece geceliğinden utanırdı
Kabuslarımı görse
Cenneti cehenneme
Dönüştürecek ne vardı aşkım.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Neden Yaşam
saklandığımız yerlerde yorulduk
umuttan tomurcuklar yuttuk
.......birbirimize yutturduk
nedenler ürettik zihinlerimizde
afilli sözler türettik
.......gelecek üzerine

ağzımızın yarısı kötüyüz derken
diğer yarısı iyi olacağız dedi
yeni yıllar tükettik
...geçmişi elem
........geleceği aydınlık
neden yaşam.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:26 PM
Neden?
Tabut tabut
Sevgililer yolladın yüreğime
Soruyorum sana
Neden?

Neden öldürdün onları
Neden vurdun onları da
Beni vurduğun hançerle
Neden acımadın onlara da
Bana acımadığın gibi

Soruyorum sana
Neden bunca tabut
Neden iki karışlık yüreğim
Bir mezarlığa döndü
Senden sonra

Ki suçsuzdu onlar
Benim gibi sevmemişlerdi seni
Seni tanımamışlardı bile
Sadece resmini biliyorlardı
Gözlerime baktıklarından

Neden sen ölmedin
Ve dolaşıyorsun
Gözlerin kan çanağı
Neden bunca tabut
Neden iki karışlık yüreğim
Bir mezarlığa döndü
Senden sonra

Neden izdüşüm gibi
Düşüyorsun aklıma
Ne zaman sevebileceğim
Bir sevgili edinsem.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
Nefha
marşandizdeki değerlerde mihenk
sağduyusuz yaklaşımlara kanmaz
kaldır pabuçlarını yürürken
kıvılcım saçıyor sürtünme kuvveti

kaldır dudaklarını sözcüklerden
değer bahsinde yürek aranıyor
hiç bir filozof düşünü
iç çwkişlwelw aınırlandırmaz

ki kaktüs tarlasında ararken
gül olur mu gül denilen
lakin gerçekten düşlersen
gonca değil midir diken
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
Nekes
ucuz ekmek kuyruğundaki zengin adam
neden paralamaz sıradaki fakirleri
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
Nicedir
Eski bir otobüsün
Arka koltuğuydu seni beklediğim
Ben beklerken otobüs gidiyordu
Bugüne kadar bir çok duraktan geçtim
Bir çok durakta durdu otobüs
Ne binenler oldu ne inenler
Kimler geldi kimler geçti
Nicedir hesap yapmaz oldum
İşlemez oldum belleğime isimlerini
Tek beklediğim sen oldun
Tek beklediğim sen oldun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
Nokta
önceleri kasılırdım
......şimdiyse kaskatıyım,
ne zaman kendi penceremden
....yaşama ayırsam perdelerimi,
bakıyorum da, ölüm bir avcı gibi,
.........gömütlerden fırlayıp,
..............avını kapıyor.
nasıl diyorum,
nasıl bir aslan acımadan
yeni doğmuş, bir yavruyu parçalıyor
................nasıl nasıl nasıl

önceleri kasılırdım
.....şimdiyse kaskatıyım,
yetti gördüklerim.
çoktan kasıklarımı dondurmaya.
içimden biri durmadan bağırıyor,
.......ölüme ölüm! ölüme ölüm! diyor.
fakat aklımın buzundaki
..........................ince elektirik,
her süzülüşünde bir kalp,
..........ikazları vuruyor,
'ölüm hep aynı noktada'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
Nöbet
en son teknoloji
....................ısmarladığın
metal bir dedektöre
.............takılacakken göz yaşların
bir yılan gibi süzülür
................hüznün yüreğine
ki gördüğün o mudur
.........bir sanrı mı bilinmez
birden testi kırılır
..........boşalır yağmur
oysa hızla giderken tren
........tanıdık gelmiştir bir yüz
aslında senin için
........ağlamak yalnızca bir nöbettir
gördüğün yüzler bahanesi
.....................an an tuttuğun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
Nuh
bir kez olsun kendine Nuh ol,
biriktir kendi tufanını,
sonra yanına al inandıklarını,
gerisi, geride kalsın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
Nur'a Dizeler
ulaşılmış hangi zafer mutlu eder sensiz
bu dünyada sultan ahirette olsam aziz
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
O Gün Bu Gündür Asılıdır Yüreğim
Önce gözünden düştüm
Sonrada aklından
Ne yavaş ne de hızlı
Zamansız...

Zaman birimini yitirmiş
Bir yolculuktur aşk,
İki tarafı da keskin değildir
Yani kılıç gibidir.

Ucu bucağı yok sanır
İnsan başında,
Oysa bir yol gibi başlayan
Keskin bir sonda sonlanır.

Bir kılıç gibidir aşk
Başında birlikte başlayan
Sonunda daralan yolda
Düşmemeye dayanır durmadan....

Önce gözünden düştüm
Sonra da aklından
Ne yavaş ne de hızlı
Zamansız....

Kılıç gibiydi aşkımız
Ve dar geldi bize de sonunda
Ya sen düşecektin
Ya da ben.

Ama ben düştüm
İstemeden.
Sırf sen; yolunda
Yalnız olmayı seçtiğinden.

Ve bilirsin, burukta olsa
İhmalsizdir sana karşı yüreğim
Sana kıyamam.
Yıkılmışlığı, acıyı ve elemi ben aldım

Düşüşünü düşünerek
Ben kılıcın ucuna
“Düşerken” yüreğimi taktım
Sırf sen yaralanma diye...

O gün bu gündür
Asılıdır yüreğim
Sahibinin acılarına simge
Bir madalya gibi kılıcın üzerinde...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
O Kadar
O kadar iyiydin ki
İnsan sana baktığında
Neye ihtiyacı varsa onu görürdü
Bazen yaz güneşi gibi
İçini ısıtırdın insanın.
Bazense sonbahar güneşi gibi
Sana bakınca hüzünlenirdim
Bazen de sanki;
Mehtaplı gecede dışarı çıkıp
Ayın güzelliğini gören insan gibi
Şükrederdim güzelliğini görünce.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
O Son An
yitirmek bir ömrü,
kavuştuğu anda kaybetmek gibi
ve sanmak her şeyden öte
ölümün süzülüşlerini,
ki o an
inerken gözlerin üstüne,
us düşünür geçmişin
sadece bir düş olduğunu,
belki de o an kavrar varlığını,
ki o son an,
bir hafıza kaybıdır,
kaslar çözülürken ağırdan,
gelecek yalnızca,
zihnin derinliklerinde
kırılgan bir sedadır.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:27 PM
O Yıllar/ım
üniversite yıllarında,
......tek kaldığım zamanlarda,
düşlerim fazla uzadığında,
.....makasla keserdi yalnızlığım.
umutlarım vardı
....her gördüğüm yeni yüzde,
aradığım ve buldum sandığım
.........sevgiler vardı,
üç beş satır sözde.
lakin hiçbiri olmadı
.......yaptığım her şeye rağmen
............olmadı,
kimi zaman tekrarlamak kalırdı,
..umduğum her yüzden sonra,
ben sevilecek adam mıydım
neyim vardı söylenmiş
ya da söylenecek sözlerden başka,
neyim vardı yıllardır içime kıstığım
.........karşılıksız sevgimden başka,
neyim olabilirdi
.....başkalarının kelepir sayacağı
.........paha biçilemeyen,
işte bunlarını yaşayarak geçti
......senden sonraki üniversite
....................................yıllarım,
makas mı? hep aynı oynaşda.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
O Yüzden
Ben seni severken
Aslında sen değildin
Sevdiğim
Ben seni severken
Gerçekte
Bana vereceğin acıları sevdim
O yüzden di
Ettiğim yeminler
O yüzden di
Hayatımda sen varken
Yolda yürürken
Kalkmayışları gözlerimin yerden
O yüzden di
Onca hayal
O yüzdendi geleceğe dair
Yakılmış onca çimen
O yüzden di
Bunca uğraş
O yüzdendi sana olan sevgim

Ve kıvanç
Yalnız kalışımdır
Şimdilerde...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Odun
Ben bir odunum
Yontulmam gerek
Dur hemen yakma
Yakarsan bir kerelik
Olur ömrüm

Ama marangozum olursan
Ben bir eser sense
Bir sanatçı olabilirsin
İkimiz bir olur
Birlikte yaşarız

Korkma ölürüm diye
O zaman, ben
Seni anlatırım
Senden sonrakilere
Yont beni marangozum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Okan Savcı Dostuma Sevgilerimle
not:bu iki şiiri sevgili dostum Okan Savcı' ya
armağan ediyorum aslında armağan olmaz çünkü bu iki
şiir onun eseridir.İki başlık onun buluşu ve bence çok güzel
bu iki başlıktan yüzlerce şiir çıkabileceği inancındayım
onu kutluyorum ve yoksul yüreğimden çıkan bu iki şiiri de
bir dostluk nişanı olarak kabul etmesini diliyorum

-yokluğumla iyi geçinmeye bak-

ne sevdamız eskisin değirmeninde, zamanın
ne de ağıt yakılmış düşlerin, geride kalsın
sen beni bırakıp giderken, yanıp ağlamadın
şimdi yalnız! yokluğumla iyi geçinmeye bak

aklımda hep sesin olurdu, estiğinde rüzgar
kalbimde tek aşkın olurdu, huzura aşikar
neye çarpsa başım sen akar kandın, azar azar
şimdi meftun! yokluğumla iyi geçinmeye bak

bir söz olmadı olmayacak, sana dair canım
gittin de çekildi artık, deymezmiş sana ahım
yıkıldı ellerimde sana, son kurduğum tahtım
şimdi kanmaz! yokluğumla iyi geçinmeye bak

sen ki onca muhtaç insan arasında, özgeydin
bir an olur muydu hiç ahirde, özlenmediğin
vermediğim mi oldu istedin de, emelimdin
şimdi nankör! yokluğumla iyi geçinmeye bak


-ışığı söndürünce başlamıştı ayrılık-

ne zamanlar yaşanmıştı ah sevdasında ömrün
ne mutluluklar aranmıştı sağrısında gönlün
az gelmişti de yanmıştın bir bedenlik ömrün
ışığı söndürünce başlamıştı ayrılık

şimdi nedamet! kanarsın makberinde sürgün
sevda düşer mi artık sana tek derdin hüzün
azraile sorsan, haline o bile üzgün
ışığı söndürünce başlamıştı ayrılık

amelin kapandı işlemez sen de öldün
dünyalık sevgi sürmedi toprağını düzgün
kalmadı artık gerçek aşka bir tek günün
ışığı söndürünce başlamıştı ayrılık
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Ol-ma-dı-ğın-dan
Bir O.....yla evlenebilmeli
her er-kek
O.....luğu suçu olmadığından

ve bir yüreği görebilmeli her insan
o.....nun da olsa
yürek olduğundan

bilebilmeli her fert
yargılamanın suçla suçlu arasında
adil olmadığını
adelet beşerde kamil olmadığından

ve asılmalı boyunlara
hüzünden birer çelenk
mutluluk adil olmadığından
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Olta
Misinanın bağlı olduğu sopayla
Misinanın ucundaki kanca
Bekliyor sahibinin elinde sabırla
O da istemiyor belli

Sahibinin tutkusu öldürmeyi
Olta ne bekler avdan
Sahibi olmasa
Ne bekler bunca zaman.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Olumsal
her olum gökyüzü sancılarına benzer
........................ışık ve ses
karanlık bir çarşaf gibi yırtılır
.....içimizden taşar yangınlar
sokaklar caddeler ve yollar

boşluğun gölgesi sarılır
düşlerden kalkan rüzgarlara
ormanlar barut taşırır
..........bitmek kördüğüm

devinirken uzam maskeler erir
.......cezir doğar med ölür
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Olunmak
....................'şair anlayandır anlaşılanı'

duygularda gel git ızdırapları
varlığın anlam sanrıları
olunmak ve oldurmak
yokluğu tatmadan varlığı tatmak
ve büyük azap
......kayıp ruhlar içinde
çarpılan duvarlar
........yıkılan surlar
ki aslında çekilen her çile
..........kendine çiledir
ve çözmek ister kendini
huzursuzluk nöbetlerinde
oysa güçtür kaybolonu bulmak
zamanın düşü içinde
bir bir kırılsada anlam tuğlaları
gerçek mana açık giz.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Onca
daha ne kadar kırılabilir yüreğim
daha ne kadar şiir olur elemim
benki kayıp ruh halindeyim
benki okyanusta kırık bir gül

şafaklar açmaz iç kuş yükselişleri
hangi avcı bekler gözü arpacıkta
hangi havalanır umut vurulmamakta
benki çölde tenha bir vaha

ah açılsın artık dikense dikenlerim
ben batıyorum aslımda cenk
kaç zaman tutsak bırakır anı
benki ölü bir acı anılarda
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Ontofobi II
saksız kırıltılar düşgeninde
göz kırpar yaşam bağı
varla yok arası, sürülgen tayf
usunda siyah ve beyaz çağı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:28 PM
Onuda Bana Bırakın
Kalın bir kitaptım
Sayfalarımı kopardılar tek tek
O çekti sen çektin
Çektiler çektiniz sayfalarımı
Bir kabım kaldı artık geriye
Onu da bana bırakın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:29 PM
Orta Çağ
kan çelikten damlıyor toprağa
kan sıcak ve akışkan
çelikse yorgun yaşadıklarından
ki çelik safken
…….şimdi kana bulanmış
kan ise artık can vermiyor
evet yanlış anlamadınız
kan damlıyor çelikten toprağa
topraksa garip, önce su sanıp
kucaklıyor damlaları
…..peki ya, sonra mı?
tuzdan kavruluyor biraz daha
çelik, kan ve toprak
kan çelikten damlıyor toprağa.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:29 PM
Osman Çavuş
Düşman dayanmış kapıya
Osman çavuş direniyor düşmana
Kaçacak yer yok
Tek vatan bu topraklar
Osman çavuşun kolu yok
Bacağı yok artık
Yüreği aklı yok
Hepsi bu toprakların
Osman çavuş ne yapsın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:29 PM
Otuz Beş Tetik
ne zaman bir hayinlik görsem
........küplere binen bendim
arkadaşını satanla-alana
......meydan okuyan adamdım
yine bendim alt sınıfken önüne geçilen
.....................yemek sırasında
üst sınıf olduğunda
sıranın en sonunda olan yine bendim
ah benim yediğim tokatlar
.......ah benim kaybettiğim haklar
geride kaldınız
....yatılı okul dolabımda

(ve/ah benim arkadaşım
...şimdi nerede kaldın
güreşirken birleştirdiğimiz ranzalarda
...bir ağabey tarafından yakalandığımızda
birbirimize zorla attırıldığımız tokatların izi
...hala duruyor mu yanaklarında
peki ya bize gülen dostum
.......duruyor mu hala
koşarak kafa attığın
.çelik dolapdaki alnının izi
peki ya bize bunları yaptıran
...................................zorba
gülüyor mu hala o günleri hatırladığında
hatırlıyorlar mı
..13. koğuşun soğuk ranzalarında yatan
12 silah arkadaşım
......ne zaman ışık yansa
...............gecenin ucunda
benim kalkıp çaktırmadan başladığım duaları)


biz ki kaç kişinin yatağını yapıp
......kaç kişi tarafından yangın kovalarıyla
.....................................ıslatıldık
bizki bir avuç ergen delikanlı
.......onurlu fakat güçsüz
bizki kıralların zulmünde köylü
........ne sayıldı göz yaşlarımız
ne de onarıldı kırılan gururlarımız
.......ama bilinsin
..............hala ayaktayız
.....ki cennetin elbet
..........bir köşesinde yer vardır
ezilip de ezmeyenler için
ve şuda bilinsin
........kendileri tek tek ölse de
............35 tetik gencin
son ana dek dikiliyor
.........kardeş dostlukları
ki krallar ölür
......kalır zorbalıkları.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:29 PM
Oyun Hep Aynı Oyun
Sonsuz bir
Kutu kutu pense
Oyunudur yaşam,

Oyuncular değişir
Ama oyun
Hep aynı oyun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Oyuncak Ayı
Şarkı söylemez oldu
Bana aldığın oyuncak ayı
Kaç yıl oldu ayrılalı
Bozulmuş olmalı

Daha dün gibi hatırlıyorum
Bana aldığın günü
Ve o gün münübüste çalınışını
Bizimse kalabalıkta utanışımızı

Üzgünüm şimdi canım
Çalınmaya çalınmaya paslanmış olmalı
Ayrılığımızdan beri şarkı söylemiyor
Beni üzmemek için olmalı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Ödül
...........'sana olan sevgim bir epigramdı
.................son yazısı unutulmuş bir filmin
..............................başlangıcı kadar sıkılgan'

aşkın haydutluğunu seçtim
ayyuka kadar kanun tanımaz deliliğim
ellerimde tek bir kelepçe var o da yüreğin

aşkım tarih kadar uzun
haydutluğunu seçtim sevgilim
en çok arananlar listesindeyim
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Öğe
esrik bir kadın gibi öpüyor ölüm
ağulu zamanlar bırakarak anlağımda
en çok eğlendiğim an, bir dönme dolabın ucunda
duruyor bedeni çürüten toprak

ben en çok seni sayıyorum ömrüm
ipimi eğiren Parka’ lara karşın
günahsız tutsaklar gibi hükmümü taşıyarak

ey çocuk nasıl da mutlusun
yaradılışın huzurunda
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Öldü
Hep düşünürdü bir şeyleri
İleriye dair hedefleri vardı
Ulaşılmayı bekleyen.
Yüzü bir gün olsun gülmezdi
Mutsuz olamayacak kadar
Şanslıydı oysa
Hep daha önemli
Kaygıları vardı ona göre
Her şey sıkıcıydı ona sorarsan
Ve yine sıkıcı bir gün
Düşünceli bir şekilde öldü.
Yüzündeki keder ile.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Öldüresiye
Öteki dünyaya
Mezarına koyduklarını
Götürebilseydi insan
Ben yanıma seni alırdım
Benden sonra,
Başkası alamasın diye

Ve önce sen ölseydin
Ölesiye
Yanına gelirdim
Düğünümüze gider gibi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Ölecek Adam mıydın?
Dağ gibiydin be dostum
Sarılmak için kollarını açtığında
Dünyayı saracaksın sanır korkardım
Parmaklarınla su bardağını kırardın
İçip de biraz keyfin yerine gelince

Bir gün seni ölü buldular
Sırtından vurulmuşsun
Sırtındaki bıçaktan
Arkandan vurulduğun
Yüzündeki gülümseyişten de
Seni vuranın sevdiğin
Biri olduğu anlaşılıyordu
Zaten sadece, dostlarına
Sırtını dönerdin
Beni vuracaksa
Dostum vursun derdin
İçtiğimizde dost meyhanelerinde
İçip de keyfin yerine gelince.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Ölesiye Seni Düşünmek
Bu gece yine seni düşündüm
Ölesiye seni
Ölümün bile erişemeyeceği
Ölümün bile ulaşamayacağı
Bir düşte seninleydim
Ama sen yoktun aksi şeytan
Hayalimdeki sen varken
Gerçek sen, kim bilir neredeydin
Kim bilir neredeydin
Beni terk etmişlikte.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Ölmek Üzere
şu son bir kaç gündür ard arda,
beni terk edişini yaşıyorum,
ki krize tutulmuş gibi kalbim,
neredeyse ölmek üzereyim,

hani derler ya, sıcağı sıcağına
acıtmaz herhangi bir yara,
işte öyle, yeni yeni vuruyor sanki,
onulmazlığın işleyişleri,

kaç gündür gözlerimde asılı,
kirpiklerimin esaretinden kurtulup da,
bir türlü, akmayan bir damla,
ve sanki, neredeyse çatlayacağım,

ki ben yıllardır, ağır bir tabut gibi
iki elim kanda taşıyorum seni,
lakin bir türlü öldüğüne,
inanıp da gömemiyorum seni,

ah eski sevildiğim,
şimdi gitmemiş olsaydın eğer,
ellerin avuçlarımda olurdu,
ve saçlarını koklardım bahtiyar,

hüznün koridorlarında esir olmazdım,
nicedir unuttuğum gülmekten kopmazdım,
ve bir nehir gibi çağlayıp çoşardım,
ölmek bile, başka türlü olurdu anlayacağın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Ölü Çiçek
Güzel bir saksım vardı
Ve güzel bir çiçeğim
Bir gün çiçeğim soldu
Gözüm gibi baktığım
Bakmaya ne doyduğum
Ne de kıydığım
Elimde toprak bir saksı
Ve bir avuç kuru toprakla kalakaldım
Önceleri yas tuttum ardından
Bıkmadan bekledim, tekrar açar diye
Ama olmadı, solan solmuştu bir kez
Ne beklemek fayda ediyordu
Ne de üzülmek
Zamanla anladım
Boş bir saksının haksızlık olduğunu
Hem kendime
Hem de saksısız çiçeklere karşı
Ve uygun çiçeği aramaya başladım
Sonuna dek
Eski bir saksı ve ölü bir çiçeğin toprağıyla.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:30 PM
Ölü Firavun
yüreğim bedenimde yükselen piramit
ve sen beni hakimiyetine alan dişi firavun
ömrümce öylesine sadık kaldım ki sana
tüm yaşamınla yüreğimde artık varlığın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölü III
kimse yokluğunu hissetmiyorsa
……….yoksun,
ama bu hiç var olmadığın
……anlamına gelmez.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölüler Gömüyorum Her Gece
Ben bir mezarcıyım
Ölüler gömüyorum her gece
Benliğime, etrafta kimse yokken
Sesler nesneleri terk etmişken

Ben bir gardiyanım
Milyonlarca mahkum kilitliyorum
Milyonlarca umutla
Umudun ekmek olduğu hücrelerime

Ben bir yargıcım
Binlerce kalem kırıyorum
Suçu masumiyet olan
Dökülmüş göz yaşlarıma

Ben bir bahçıvanım
Her gece mezarlardaki
Ölü çiçeklerine can suyu veriyorum
Gideni döndürmek istercesine

Ve ben meşhur bir kumpanyanın
Afişlerde kalmış oyuncusuyum
Son senaryonun son ezberleriyle
Hasta yatağımda “yalnız” ve “yalnızca”

Ölümü bekliyorum....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölüler Konuşmaz
Her haykırışın
Dipsiz kuyuya düşen taş oldu
Düşüşü sonsuz yankısı kendi olan
Beklediğin yıllar oldu
Sonsuzluğa denk
Duyulmayan feryatların oldu
Acı dolu, çaresiz
Sevdiğine, cevapsız soruların oldu
Birbiri ardına hiç bitmeyen
Unuttuğunsa bu oldu
Ölüler konuşmaz.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölüm
Şu dünyada
Zamanı gelse de gelmese de
Her şey öldü
Kimi zaman yaşlılar
Kimi zaman çocuklar
Genç yaşlı demedin
Hiç acımadın olum
Aşk öldü sevgi öldü
Yalnız iyiler değil
Kötüler de oldu
Hiç kıyamadığın oldu mu olum
Yada bir kez olsun elin titremedi mi
Hiç acımadın mı ölüm
Bir tek sen ölmedin
Korkmadın mı hiç
Düşünmedin mi kendi sonunu
Yoksa her şey gibi
Senin de sonun olabileceği
Aklına gelmedi mi ölüm
Hiç ne zaman demedin mi
Ne zaman sonum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölüm Gecede Gizli
Gece bir melektir
Kanatları var
Gökyüzünden süzülerek
Yeryüzüne iner

Gece bir melektir
Ölümün meleğidir gece
Her inişiyle birlikte
Güneşi boğar öldürür

Çekilir sonra inine
Ölüm sessizliğiyle
Yeni bir doğuşa
Yol vermek için

Her seferinde doğan güneş
Başka bir güneştir.
Ölümün meleği geceyse
Aynı gecedir, her seferinde

Bıkkın karanlığı kaplar yeryüzünü
Gecenin yeryüzüne her inişinde,
Ölüm karanlık bir süzülüştür yeryüzünden
Gecenin karanlığı bundandır

Ölüm gece gibi çöküp
Boğar insanları, yeni doğuşlara
Yol vermek için
Ölüm gecede gizli gece ölümde.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölümdar
ben tuhaf ben garip bir yıldız gibi ışıksız evrende
içimde ne zamandır uğuldar kurt soğuğu
hangi çerçeve taşır ki artık gövdemi
ben kaysam hangi yörünge kabul olur teyel

asılan kaç kayıp değer taşır kendine
yitmek o değil midir belirsiz imge
bir kabre yazılsam desem içimde
inanmak zorlanır umudun gölgesinde

ben tuhaf ben garip bir arı kovansız
elim kolum bal olsa kim görür yalnız
ah erisem bir ateşin sesinde
kim ağlar umarsız gidişime
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölüme Açılmış Güller
Ölümü uğradığı bir
Duraktır, her toprak
Ki bilir her insan
Topraktan gelmedir

İşte bu yüzden
Azrail dokunduğunda
“Sıradan” birine
Titrer içi diğerlerinin de

Kimi diken diken
Kaktüsler emzirir yüreğinde
Kimi gonca gonca
Güller derer sevgiyle

Kimi bilir ölümün gerekliliğini
Kimi yakınır gereksizliğinden
Oysa adildir ölüm
Doğanın olmadığı kadar

Ne bir aslan
Ne de bir tavşan güçlü
Ya da güçsüzdür karşısında
Üzülmek, isyan etmek beyhudedir

Değil midir ki ölümün
Uğradığı bir duraktır her toprak
Öyleyse ölüme açılmış her gül
Bir gün ölümle solmalıdır.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:31 PM
Ölüme Asker
Ağzının düşman dediğine yüreğin acırdı
Sorardı aklın neden diye
Ölümün vekaletiydi taşıdığın
Senin de vicdanın vardı be asker

Taşıdığın tüfek ağır gelirdi omuzlarına
Kurşunları kendinden ağırdı tüfeğinin
Vurduğunun da yüreği vardı
Vurduğunun da bekleyeni vardı be asker

Bir kendine acısan bir düşmanına acırdın
Tek fark safındı belki de
Aradaki çizgiydi seni ondan ayıran
O da başkalarının çizgisiydi be asker

Hiç istemezdin öldürmeyi
Zaten karıncayı bile incitemezdin
Ama karsı karsıya geldiğinde mecburdun
Düşmanını öldürmeye, kurşundan değildin be asker

Seninki de candı be asker
Taşıdığın yürekti
Sevdiğin vardı sevenin vardı
Senin de bekleyenin vardı be asker.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:32 PM
Ölümü Anlamak
Nerede gidenler
Daha demin buradaydılar
Ne çabuk gittiler.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:32 PM
Ölünün Rüyası
Dün gece uykuya yattığımda
Ağır bir rüyaya dalmışım
Ölmüşüm yatarken sözüm ona
Sabah olmuş, bedenim direnmiş kalkmaya

Bir kaç gözyaşı, bir kaç yakarış
Kulaklarımdan yüreğime uzanmış
Sonra tutanak tutmuşlar, öldüğüme dair
Başımda dualar okunmuş, hissetmişim

Ardından bir vakit geçmiş
Zaman basamaklarından gayri, geçmiş
Bedenimi ılık sulara tutmuşlar, tertemiz
Beyaz bir kefene sarmışlar

Sonra kapağı ağır, bir kutuya koymuşlar
Omuzlarına almışlar bir kaç kişi
Kulaklarıma çalınmış dualar ağlayışlar
Bir yol boyu götürmüşler beni

Garip huzurlu ve mahsun
İzlemişim çevremde olup biteni
Neden sonra terk etmiş insanlar beni
Sonra uyanmışım hep yattığım yatağımda.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:32 PM
Ömre Dair Bir Bakış
geçecek zaman kalmadığında
süngüsünü düşürebilmeli insan,
diklenmemeli ölüme,
ki ölüm tevekkülldür.

ve bilmelidir kanattığı kadar
kanayacak ruhundan dokunacaklar,
bu yüzden, yanmak istemeyen
yakmamalıdır henüz zaman aktifken,

ki saatler bir kez durduğunda
bilinir çalışmaz bir daha şarjsız,
bu yüzden, yaşarken yapılması
gereken yapılmalır, ki kaçınılmaz

'son alacaklı geldiğinde
alacağını almadan kaybolmaz.'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:32 PM
Ömürce II
uyku öncesi bir bardak sıcak süt
dağıtır mı kabus öncesi toplanmaları
ah bir ilaç olsa hastalığa
yaşatır mı ruhu bir beden daha

kartal bakışlarında kadın gözü
çelik mengenede yumuşak sünger
ah dalar mı insan yalnızlığa
üstünde durulacak bir damla toprak olsa.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:32 PM
Önce
Önce aklın kırıldı
Deliye döndün
Bir suru saçmalık yaptın
Biraz aklı olan birinin yapmayacağı

Sonra kalbin kırıldı
Ne kadar çok sevdiğini düşünerek.
Sevdiği kadar sevildiğine
İnanmanın aldanışlığı içinde

Ve içinde ne varsa, iyi olan
Sıraya girdiler seni terk etmek için
Mutluluğu unuttun
Gülemedin bir daha
Sevemedin bir kez olsun

Ve son olarak da terk edenlerin yerine
Çarçabuk başkaları geldi
Mutluluğun yerine mutsuzluk
Kahkahanın yerine gözyaşı
Sevginin yerine de nefret.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:32 PM
Önce
Önce
Soru işaretlerimiz oldu
Hislerimizi tanımaya yönelik
Sonra birbiri ardına virgüllerimiz
Hatalarımız oldu ara sıra
İki nokta üst üstelerle geçiştirdiğimiz
Bazen göz yaşlarımız oldu
Bir üzgünlükle bir sevinçle akıttığımız
Bazen ünlemlerle biten kavgalarımız oldu
Şiir gibi dize dize oldu aşkımız
Sözcük sözcük cümle cümle
Sonunda üç nokta arayıp da
Tek nokta bulduğumuz.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Örgülü İnfaz
bir kamu oyu yoklamasında kaçırılmış ip
............kimsenin geçmişi yok
dipsizliğin tarihi yatıyor uzuvlarda
......noktalar arası vals sürüyor
idamını bekliyor herkes kendi sehpasında
RH negatif kan aranıyor oluşumlarda
.......oysa örgüsü örgütsüzlük beyaz örümceğin
biliyor ucunun bağlı olduğunu tabuta
merak! içini sorguluyor vaktin
.......kimse yok kazanımlarda
sade bir kaç ölü örümcek
.....onlarda Dede Korkut masallarında.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Örümcek'ler
çek kılıcını Dartanyan
....dostum Portos sende hazırlan
...geliyor yaklaşan meteorlar gibi
.....................................savaş vakti

ki artık yok bizim için
............bahtiyar bir an
...ağımız meşakkattir
yıldızlara uzanan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Örümcek Ağı
nitrojen pompalanmış düşünceler,
................zihinlerde buz,
üretim durdurulmuş beyinlerde,
...................tabelada lokavt,
öyle ki çözülmüyor
.............herhangi bir iç güçle,
ve dışarıdan bir sıcaklık bekliyor,
yönelmek için tıkanmadan sözcüklere.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Ötesi Berisi Yok
Ötesi berisi yok başka
Ötesi berisi sensin
Aklım takılmış sana
Ötesi berisi yok senden başka

Hazin bir yalnızlık çektiğim
Seninle yalnızım şu dünyada
Dinlemez konuşmazsın
Kahrolur insan yanında

İçin başka aşk suretin başka
Suretindeki aydınlık
Yakıyor yüreğimi sonsuz
Şu dünyada seninle yalnızım aşk.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Öyle Böyle Değil
ben seni öyle sevdim ki
Nazım'ın Piraye'yi sevdiği gibi
.....................ve hiç bir hususta
Nazım' a yakın hissetmedim kendimi,
aşk hususunda hisstettiğim gibi,
ama ben seni hiç aldatmadım,
kendimi aldattığım gibi,
ben seni öyle sevdim ki,
.........senin bile haketmediğin gibi.
hiç bir süzülüşün olmadı zihnimde
...sana olan aşkımı hissetmediğim,
ve hiç bir kumadan hiç bir zaferden
..........zevk almamıştır,
bir kez de olsa senin yüreğini
...........................fetettiğim gibi,
ben seni öyle sevdim ki,
..........öyle böyle değil,
senin bile haketmediğin gibi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Öylesine Sardın ki
Bütün damarlarım tıkandı artık
Damarlarımda akan sevgin pıhtılaştı
Sen benim kanıma giren güzel
Daimi bir sarhoşluk vererek girdin içime

Daimi diyorum çünkü henüz ermedi ölüme
Doktorlar çare aramakta by pasdan öte
Öyle sarmış ki tıkanıklığın gövdemi
İçim dışım bir bütündür heykel gibi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Öz
sizler camekanlar içinde sevişen çiftler
gölgeniz dahi karanlıktır bize
çünkü bizler aşk insanlarıyız
evet aşk, sizin yüzyıllarca önce unutup
genlerinize unutturduğunuz
büyülü ve tılsımlı sözcük
üç harf tek hece
ve binlerce mana

sizler camekanlar içinde sevişen çiftler
ne öpüşerek ne de sözcüklerle başladığımız
ilişkiler benzer birbirlerine
bizler sevda insanlarıyız
ki hiç bir çürük yürek taşımaz
bizim tutkumuzda yanan ateşi
ne ihtirasımız benzer
ne de lisanımız
çünkü bizler asla
plastik mankenler olmadık
hiç bir birlikteliğimizi
yaldızlayarak sunmadık
riya ve hergelelik
içine girmedi kardığımız çimentonun
bu yüzden sizler
kervan duraklarında kısa vetereler
bizlerse hanlarız
yolcuların gıpte ile baktığı
sizler şişme ihtirasların hava kabarcıkları
bir gün anlayacaksınız
çürümüşlüğün ne olduğunu
ve bir gün sizin genleriniz
dolaşacak
isimlerimizin her bir harfinden
dikilen mermer anıtlarda
lakin dokunarak dahi
kirletmeye kalktığınızda
varlık ateşimizde yok olacaksınız
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:33 PM
Özgürlüğe
Koşan atlar koşar
Duran atlar durur
Özgürlerdir çayırlarda
Yabani atlar

Bu çayırlardan
Farklıdır o çayırlar
Yabani atlar özgürdür
Hara istemiyorum
Çayırları verin bana

Yağmur istiyorum
Rüzgar istiyorum umarsız
İstediğim kaygısız çayırlar
Hara istemiyorum
Çayırları verin bana.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Özgürlük
Gümbür gümbür geliyor sesin
Durduracak engel yok
Bir kere çağlamaya başladın
Önü kesilmez şelalesin

Yolunu kesmek isteyen
Sürüklenecek akıntına kapılarak
Sense durmadan, artarak akacaksın
Özgürlük nehirleriyle beslenen.

Yolun sonu değil yakın
Ama zaman senin için geçecek
Gümbür gümbür geliyor sesin
Sen bir ulusun yüreğisin
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Özlem
bu vakitlerde, nereye gitsem,
olduğum yerden duyuluyor
……..çakalların uğultusu,
kurdukları meclislerde uluyorlar,
…ülkem ah benim ülkem,
çakalların bağdaş kurup oturduğu,
.ve sonrada doğa dedikleri düzen,
neden sonra düzelecek,
…..elbet düzelecek,
doğa dedikleri canavarlıklar
………bir gün devrilecek,
peki ya ben görecek miyim,
…..verilen kavganın
…………utkunu,
ruhum ölüme yenilmeden.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Öznel Savruluş
ne zaman sen gelsen aklıma
küçükken küstüğüm çocukları hatırlıyoum
nasılda solgun bakarlardı
............................haksız olduklarında
çocuklardı solarlardı
ki bende dargınlığından beri
...öylesine suskun öylesine sessiz
öylesine garip oldum ki
içimdeki çocuk ölüm döşeğinde
bırak ölsün diyeceksin belki
............ama
ben hiç büyümedim ki!

ne zaman sen gelsen aklıma
...beni terk ettiğin sıra çalan
...........müzik çalmaya başlıyor
ve gözlerimin önünde
......yine tekrarlar halinde
geleceğim kaldırılıyor katafalktan
ki şunu bilki sevgini sökmek için
........yüreğime döktüğün asit işledi
ve ellerini çektin giderken
.............kurduğumuz hayallerden
....bana yalnız haylar kaldı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Pandomonium
simetrik ölüler zıtlıkların yüceliği
siyah ve beyaz arasındaki cam

şeffaf bir perde gibi
kristal bir yatak istiyor insan
cennet ve cehenem arasında tehlikeli güvenlik
oysa tekil bırakılmış ayrılıklar
oğlunu arayan ana, öl ve yaşa

geceyi çığıran fırtına kuşları
karanlıktaki ışık sonun çıkmazı
güneş ne de aydınlık
biçim değiştitir zenginlik
iç devinimleri yaşamın

ey Orcus* zamanı ardında bırak
çekilmez bir gölgeyim


*pandomonium:
bütün şeytanların bulunduğu yer, cehennem, karışıklık ve yasadışının egemenliği.
*Orcus:Ölüm Şeytanı,Pluton.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Panorama
yağmur sonrası fırtına öncesi,
....ki her yağmur
hüznün kaldırımlarında
...............yürüyenler için
.......bir fırtına habercisi,
yağmur dindiğinde,
......savurgan ikindiler bitti.
oklar bir çürümeyi
........gösteriyor şimdi.
anıların yüklendiği dirsek çöktü,
bir akamüstü aymazlığında
....meczup acılar dolanıyor şimdi.

yağmur sonrası fırtına başlangıcı,
gözler bakışları delip geçti,
....geçmişin aynazında saplanmakta.
yavaş yavaş uğultusu duyuluyor
................................rüzgarın,
devşirerek geliyor kara bulutları,
........fırtına ve yağmur birleşiyor
..............ayrıldıkları yerde.
yolcu için hiç bu kadar
yükselmemşti çamurun seviyesi,
koridorlarda ışık tükeniyor
........tek aydınlık
...........yalnızlığın gölgesi.


fonda en acı senfoni,
...notalar kopuyor sanki
........flütlerin ruhlarından,
şimşekler yönetirken müziği,
...yorgun kaldırım bekçisi.
artık yolcu için ötesi yok
......................onulmazlığın,
azap azap duyuyor azaplığından,
ki son yıldırım kopuyor karanlıklardan.
anıların sessizliği yırtılıyor,
.............'fırtına bitti'
geride kalan hüzünden
................bir ıslık şimdi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Para-doks
soluk alırken meltem,
yaz günü, insan bekler,
ne olur biraz daha essin diye,
havadan gelen para gibi,

ve depardayken kuzey rüzgarı,
güz günü, insan isyan eder,
neden durmaz diye,
ödemesi gereken faturalar gibi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Paradoks II
yaşarken şaşkın olmak
......vuslatnda korkak bir sevdalı gibi
bir kayıp değildir de nedir
..............varlık içinde.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:34 PM
Paraşütçü
Paraşütüm açılmıyor artık
Talihsiz bir paraşütçüyüm
Atlamaya mahkûmum
Atlayış, ölüm kalım
Meselesi benim için
Her atlayış bir düşüş
Her düşüş bir ölüm

Paraşütüm açılmıyor artık
Her seferinde ölüyorum
Ne talihtir ki bu
Ölümsüz ruhum
Ben bir paraşütçüyüm
Atlamaya mahkum
Her atlayışı bir ölüm.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Paspartu
yılanlar dolanırken uzuvlarımıza salyangoz
hüzne yenilmiş aslanlar gibi titrek
'merhamet ceylanlar ölmesin demek'

biz ki bir vejeteryan kadar aziz
biz ki bir keşiş kadar sessiz
geçtik binlerce savaştan ürkek

dört yana gerilmek aslında çarmıhta
.................bir kasnak demek

iyiler de ölür evet!
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Paşa Babanın Paşadır Gönlü
Ben seni, bir hisarda bıraktım
Atımla yeni bir sefer için uzaklaşırken
Ve sen el sallıyordun
Hisarın yüksek bir kulesinden

Gidiyordum uzak bir kente
Sırf biraz daha umut yüklemek için
Senin sedeften kalbine,
Aslında biliyordum senin bilmediğini

Umut yoktu bizim için
Çünkü vermişti kararını paşa baban
Bizi evlendirmek vaadiyle
Beni düşman komutanına yollarken.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Peri
Billur bir pınar
Gibi sessizliğin
Su sesine dönmüş sözlerin
Aksin bir gölde, yakamoz
Ay ışığı değil yakamozun
Daha da güzel
Ve sen su perim
Karanlıklarda aydınlığım
Çıkıyorsun her gece
Çıkıyorsun karanlıklardan
Dünyamı aydınlatmak için.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Piramidal
………………Kelimece

……Aşk ve keder o ayrılmaz tufan
….……….Sarışında bonkör
………..Terk edişinde boşluk
.Sözcükler ve düşünce, ayrılmaz sembol
……Bir berberi kılıcı kadar keskin
…….…Küstah güneşlerde ateş
………..Avuntu, o derin terfi
Hiç kimsenin mutlak sahip olamadığı güç
…Kerhen arzulanmayacak kadar sahip
…Hiçbiri ama hiçbiri yalnız bırakmaz
..Ruh yaşam kuyusundan su içen derviş
…..Güzergahı keskin çiçeklerle dolu
………..Yol ayrılmaz iç simge
.Küp herkesin kendiyle gömdüğü zaman
…Sihirli cümle mukadder olan güçdür
..…..Güç güç güç güç güç eşsiz eş.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Pişman
Yüreğime takılmış kancan
Ne zaman çeksen misinanı
Beni de sürüklüyorsun peşinden

Çaresizim ki çaresizlik
Sövdürüyor beni

Lanet olsun
Onca balık arasından
Beni çektiğin güne
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Pişmanlık Denizi
Bir deniz var
Derin ve sonsuz
İçinde ise aldatan
Pişmanlık denizi
Bu deniz
Bir girdin mi
Hep beklersin
Seni kurtaracağı
Kendi kendine
çıkamadığından
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Piyade
Sen bir piyadeydin
Git dediklerinde giden
Gel dediklerinde gelen
İyi mi kötü mü düşünmeyen
Vurduklarında canı acıyan
Ama şikayet etmeyen
Her düşüşte
Tekrar ayağa kalkan bir piyade.

(Hiç atın olmamıştı, olmayacaktı da
Memnundun piyadelikten
Çünkü sen, sadece piyadeydin) .
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 02:35 PM
Piyon
kayarken yıldızlar bir dama tahtasında
sen yazgına mahçup ol
bir kez olsun sil geleceği geçmişten
bırak çorak çöller okyanusun olsun
damarlarındaki kan toprak

al sana uzanan kukulatayı başına tak
yani bir an olsun özgür ol
söz geçecek bu utangaçlık
sen sana varsın başkasını bırak
nasıl olsa dama tahtasında piyonsun
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 05:47 PM
Promosyon
bu gün ayrılıyorum
........nice yiğidin yanından
çünkü terfi ettim
....hüzünden aldığım madalyalarla
ki sakın sanmayın
....karşılıksızdır promosyonum
dün gece; eski
.....sevildiğimi düşünerek
bir cüzamlıyı
...dudaklarından öptüm.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:24 PM
Rehin Ruhun
Seni özledim canım
Bedenini de seni de özledim
Duygularımı senin
Olduğun yere gizledim

Özlemim seninle artık
Gerçek sen yaşıyorsun yüreğimde
Artık senden daha gerçek
Bir sen varsın içimde

Bedenin değer etmez artık
İçi benimle ben aldım
Ben topladım seni senden
Arama kendinde seni, nafile

Bir not bırakıyorum geriye
Fidye istiyorum
Bedenini de getir rehin ruhunu
Almak için geriye.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:24 PM
Resim
Bir resim gibiyim
Acemi genç bir ressamın
Tuvalinden çıkma
Güzel bir ressamın
İlk resim hevesiyle
İlk fırça darbeleriyle
Şekil verdiği
Bembeyaz sayfadan
Kapkara.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:24 PM
Risk Çapkını
dişlerimin arasına giren diken
tattığım gülden yadigar
ve midemdeki ağrı
sapla samanı ayıramadığımdan

ki eğer hazırlıklı olsaydım
başıma geleceğin vereceklerine
öyle temkinli olurdum ki
hayatım boş bir teneke gibi çınlardı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:24 PM
Ritim
Bir ritme tabi ruhun
Bir ritme
Senin dışında bu ritim
Özgür ve egemen
Ama sana hakim
Seni etkileyen.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:24 PM
Rubailer I
I(Kambur)

Benim içimdeki katran nehir
Benim dilimdeki ussuz zehir
Kıvamı tutturulmuş aşklardan kalma
Lehim yerimdeki sonsuz zahir

II

İçimdeki meçhul savaşçı
Usumdaki yılmaz azapçı
Seni unutmaya fırsat vermez
İçimdeki esrik şarapçı

III(İçimde Olan)

Aramışım yıllardır tek umar
Kanamışım yandığım bu kumar
Şimdi geç vakit yüzüme çarpan ise
Bulamadım sandığım bu şamar

IV

Aslımı azlettim suretimi ararken
Saklımı kaybettim dışarıda ararken
Şimdiyse arzum son bir mecal
Kadrimi sarfettim adabımı ararken

V

Ayırdına varılmamış ölümler geldiler
Zamanda kayarak gelip görünmez geçtiler
Hep kimsesiz hep yoksuldu uğradıkları
Ve ömrünü tamamlayıp kefensiz gittiler
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:24 PM
Rubailer II
VI

Bir gizemi aydınlatmak mı şairin derdi
Yoksa yosunun kayganlığını gidermek mi
Merakımdır en büyük şair bu konuda ne derdi
Yoksa esinin derdinden mi şiirin derdi

VII(Ardından)

Hızla yaşlanan insanlar gibiyim
İçde duygular deprem mum gibiyim
Oysa şuan daha kaç günümdeyim
Sen zamanla oynarken kum gibiyim

VIII

Serden geçtim seni özlerken
Kalpden geçtim seni severken
Oysa sen hiç yetinmedin ki sonunda
Aşkdan geçtim ruhu isterken

IX(Mahkum)

Sayeler geçiyor gözlerimden
Soyununca günüm hikmetinden
Bir ben kalıyorum kesif hücremde
Kasılırken usum med cezirden

X

Sanrılar çöl aynazı
Yoksa olmaz uz nazı
Çöllerde güzel kadınlar gibi
Çektirirler saymazı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:24 PM
Rubailer III
XI(Günah öncesi)

Mağrur bir gelecek beklerken
Şeytan söz ve günah dinlerken
Us ile yürek nasıl da çatışır
Vicdan ses ederek inlerken.

XII

Metresler tutmalı kendine insan
Renk rek cümbüşlü dekorlu kağıttan
Sonrada dökmeli onlara içinde ne varsa
Uğraşlar bulmalı saf temiz insan

XIII(sensiz rubai)

Aralanmaz ensiz kapılar
Acımaz beklerken anılar
Sen bir daha dönene kadar
Cana merhem koymaz acılar.

XIV

Yüreğime koyduğun haciz
Bıraktı umarsız bir veciz
Yarim bir daha dönmeyeceksen
Bu sevdada kalbim hep aciz.

XV

Acı dediğin serden geçti
Yüreğimi beklerken biçti
Ben ağlarken vakit geçti
Ve yarada bir gül bitti
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Rubailer IV
XVI

(Ah) mülk dedim mülk bana geldi
(Ah) eş dedim eş bana geldi
(Ah) eş para huzur vermedi
(Ve) Hak dedim aşk bana geldi

XVII

Akıl dediğim handa kaldı
Gönül gülücüklere kandı
Ömür dediğm yandı söndü
Canımla malım yelde kaldı

XVIII

Ağlarken gülen dertli
Açken hiç açım der mi
İçi gamla kederle kanasa
Hoş bir ses ver der mi

XIX(Dertli başım)

Bunca genç yaşımda
Bunca dert başımda
İş, eş, gelecek kaygım
Bunca çiğ aşımda

XX(ters yüz)

Gelişi güzel gidişi çirkin
Seviş güzel üzüşü çirkin
Kara sevda ile kapıldı mı yare
Ötüşü güzel ötüşü çirkin
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Rubailer V
XXI

Bağnaz yobaz din der iman der
Mekruh günah farzdır vacib der
Oysa bilmez şeytana uşaklık yaptığını
Herkes kaçarken hep kafir der.

XXII

Yediğim yemekler et oldu
İçtiğim sulardan kan oldu
Ben durmadan yiyip içerken
Öldüğümde can makber oldu

XXIII

Gözlerim görmüyor senden öte
Yüreğim sevmiyor senden öte
Ben sende bulmuşum kendimi
Toprağım olmayan candan öte

XXIV

Geleceksen gitme demedim mi
Gideceksen gelme demedim mi
Beni böyle sayacaksan sayma böyle
Üzeceksen sevme demedim mi

XXV

Kim gelir Haktan öte cana
Kim gelir O'ndan öte ruha
Kim ama kim huzur verir
Surda harç denizde su olsa
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Rubailer VI
XXVI(Dokunuş)

Dokunduğum nesnelerde kalan giz
Bıraktığım yılmadan, çaresiz iz
Varlığımdan gelen sade ben
Neden benden ayrılır da kalır iz

XXVII(Hak İle)

Denizler toprak gökyüzü yağmur olsa
Sevişler yüzsüz sevdalı ruhlar olsa
Benim usuma düşmez Hak'tan başka
******* gündüz acılı günler olsa

XXVIII

Umudum dumandır tüter yüreğimde
Bana sevdadır odun veremlerde
Hamurum aşk ile yoğrulmuştur
Bu sebeple yılmam nekes ölümlerde.

XXIX

Cihan devrilse üzerine
Deniz sel olsa üzerine
Aşık uslanmaz vermede
Ölüm gelmezse tam demine

XXX

Saçları seyrelmiş bakar teninde
Yazgıya uslanmaz söver dilinde
Hakkı saymaz geçerken zaman yine de
Ruhu kırıktır oysa hep içinde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Rubailer VII
XXXI(Nedamet)

Can bedenden geçip toprağa uzanınca
Ruh cihandan geçip evrene ulaşınca
Yaşarken anlamayan ölünce anlar sonunda
Aşk ile yanmayan yanmalı kavuşunca

XXXII

Ah sevilirse seven tek ana
Bir düşülür çıkılmaz dara
Sevilen seven ayrılırda sonunda
Kalpde kalır onulmaz yara

XXXIII

Demirden de olsa ördüğün duvar
Cehennem olur da saklıyken bulur
Aşk dediğin sen ne kadar kaçsan da
İçinden çıkar canından sen olur

XXXIV(Ömür Hesabı)

Savruldum hayat rüzgarında
Gençlik aktı hep bir pınarda
Yaşlılık geldi girdi koynuma
Dağıldım bedenden kaçıp da

XXXV(Azık)

Bana kantarla verilen zaman
Usa vurduğumda hesabım olan
Yeter mi istediklerimi yapmaya
Semadan gelse yapacak olan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Ruh III
I

engin çayırlarda açan papatyalar gibi
yangın külüne mahsur
hey koca çınar dallarında hayat
yaprak yaprak sarkıyor gözlerinden mehtap
mürekkep akan damarlar kalem
yazıyor alın yazını
bir çınar bir çınar ki toprağında akrep
kimi dallarında kovan kimi dallarında bal
hey ağaç! hangi ormana açılır penceren
bir görsen semayı toprak olmadan

II

kendine bir beden edin hava
varsın ama kimse görmüyor seni
berrak bir rmaske takınsan da
ne kirin iz ne de bekaretin
hey koca hacim gir sen bir kalıba
nasıl da göze gelirsin farkınla
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Ruh ve Melek
geçidin önünde ruh ve melek
yirmiş beş karış meleğin kanatları
ruh içinde nedamet
sordu melek neden
mırıldandı ruh
zor şey yaşamak
...ve adil değil hayat
bu yüzden yargılama beni
...sen hiç insan olmadın
güçtür güçlü olmak
söyle dedi melek
sen yenilmedikçe kim yenebilir seni
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Ruhum Ağlar
Ah sevgilim ne zaman geçsem
Herhangi bir parkın önünden
Hatıralara düşer kalbim
Gölgelerinde sen solursun

İçeri girerim duramam
Çökerim kırılmış bir banka
Sedalarla seni beklerim
Oysa sesler ağlar kuşlarla

Ben ne zaman seni beklesem
Ağaçlar kuşlar banklar ağlar
Ağlar bugün; dünüm yarınım
Yalnızlığımsa bana güler

Ah sevgilim ne zaman geçsem
Herhangi bir parkın önünden
İçeri girerim duramam
Ağlar ağlar ağlar ağlarım.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:25 PM
Rüzgar Tenimde İncelir
oturmuşum yalnız bir teras katında
.....ufkumda kırmızı kiremit
gece elbiseli bir kadın balkonda
kirli çamaşırları temiz askıda
........içinde bir sıkıntı muhakkak
dalgalar arasında yüzen antenler gibiyim
...........rüzgar tenimde incelir
.................ben hayatın eleğinde
bir lodos bir poyraz belki de bir meltem
..............ne fark eder
oturmuşum yalnız bir teras katında
.........düşünüyorum düşünmeyeni
..............cismin kantarında

08,05,2004
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:26 PM
Rüzgarın Yönü
ileri sürülmüş ölü
hırsını engin ormanlar büyütmüş
her şekle saldıran canavarlar gibi
elinde kral asası sırtında pelerin

her şey senin olmalı, hayat denilen neşter
ne kadar yıkarsan o kadar yükselirsin
………..kendine doğru, ardın uçurum

bakarsan aynaya görürsün
içinde mürekkebin kağıtta kalmışlık hissi
kimsenin olmayan tanıdık bir yüz

artık çok geç diyeceksin
zaman çizmiş çizgilerini
ve artık çok geç dönüş yok!

Oysa bir ilkle başlıyacak her şey
yeniden yıkanacak yüzün
kimbilir belki de ışıyacak

bu sürgün ne kadar sürecek ölü
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:26 PM
Saat Gece Yarısını Geçti
Saat gece yarısını geçti
Ve Nisan ayındayız
Sana ilk kez seni sevdiğimi
Söylediğim ay bu ay
Mayıs’ a da az kaldı
Bana beni sevdiğini
Söylediğin aydı Mayıs
Sonra birbirimizi
İlk kez öptüğümüz ay
Annemle tanıştığın
Sözlendiğimiz
Hepsi ardı ardına
Ha birde Mart ayı var tabi
Beni terk ettiğin Mart ayı

Biliyor musun?
Her yıl yaşarım aynı ayları
Ardı ardına ama sensiz
Ve her yıl ölürüm
Tekrar tekrar Mart ayında.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:26 PM
Saat Gibi
Saat gibi atıyor yüreğim
Her nefes alışım saniye
Aklım yelkovan bedenim akrep
Sonu bekliyor ruhum
Bir kuş gibi çıkmak için
Kurulduğu günden beri
Atıyor yüreğim
Ve on ikiyi bekliyor ruhum
Bir kuş gibi uçmak için.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:26 PM
Sadakat
Her şey terk eder seni
Bir zaman kalır seninle
Yaşamda ve ölümde.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
11-30-2008, 06:26 PM
Sadık Olan Bazen Gizlidir
tunçla örülmüş duvarlar arasında
sancak elde yürüyen atsız süvari
arar kaybettiği atını, belki bulur
belkide bulamaz, lakin arar kaybettiğini

oysa ardındadır sadık atı
yalnızca kendi görmemekte inatçı
ki anlaşılmıştır, at sadece bir simgedir
zorluklarda destek veren imlediği.
Ahmet Aksoy