Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Vahdet Nafiz Aksu


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:09 PM
-'Bir Vakte 'Dair
Sesine kulak verme zamanı şimdi
Ne yazmalarda gönül, ne konuşmalarda
Deryaya kesintisiz bakma zamanı şimdi
Yüzünün şavkı bütün sularda

Aynalarda ne sır kaldı ne bir zerre cam
Aynasızlık zamanı şimdi, aynasızlık
Güneş neden batmıyor artık her akşam
Nedir yıldızlardaki bu kararsızlık

Sen yine senden bahset, ben zamanı değil
Şaşkınlığıma gülümse taa uzaklardan
Eksikliğimi de bağışla, noksanlığımı da
Sürdür kuşku duymayı tamamlığımdan

Azarını kesme üstümden, kesme yine
Nazarından pay düşür fersiz gözlerime
Sözlerini uçur rüzgâr vaktinde aman
Harflerini gelin gönder sözlerime

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:10 PM
-.Bir Aşkın Ölümü
sabah yeni olmuş ışık daha toy
seher henüz çıkardığı gelinliğiyle
örtmüş ufku taaa boydan boya

ufkun arkasından nasıl da bakıyor hasretle
kirpiklerini kırpıştırarak bir çift yeşil göz

bahar çekip gitme hevesinde
yola koyulmuş bile yorgun adımlarla
derin ağlayışlar gizli rüzgarın sesinde

ikindiye vardığında vakit
aktini erken bozan baharda bir utanç
devralmış daralan bir yürek ihanet nöbetini
bin bir kurşun gizli feleğin gülümsemesinde

akşam, hey gidi gamın ev sahibi hey
bir kere koklatsaydı ya ellerini sevgili
bir kere gamzeleriyle selam alsaydı ya
hasretlere döşekler sermiş dudaklarımdan

gece yeni gelmiş mehtap daha toy
oooyyy kutsadığım karanlık oyyy
toplayıver ufkun mübarek giysisini

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:10 PM
-Ah....
ah şu gelmeden geri dönmelerin
şöyle bir göstermelerin yüzünü
şöyle bir selam vermelerin

ah şu ufuklar ardından gülümsemelerin
sonra ikizliği seçişin karanlıklarla
ah şu yüreğimle her atışında tokalaşan
minnacık, beyaz, yaramaz ellerin

ah şu aşk kanatlarıyla uçup uçup duran
temiz,duru,derin ve emsalsiz gönlün ah
ah kuşkulu, kararsız ve muvakkat sevmelerin

ah şu ölümsüzlüklere şifreli ışıklar gönderen
ölümlü yüreklerin ab-ı hayatı dudakların
felç olmuş duygulara yeşil kanatlar veren...
derin,anlamlı,sevecen gözlerin

ah şu boş dünyada tatlı sersemliğim benim
ah susuzluğumu zemzemlerle gideren kadeh
ah dünyamı velveleye veren sözlerin

ah can suyumu bardaksız koyanım
sehpalara çekenim masum sevdalarımı ah
ah her şeye rağmen cananım, canım!

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:10 PM
-Akşam Sensizliğin Adı
bak hele ufkun sevgilisine bak hele
bak hele ışıkların aşığı dağlara
bak hele soyunmuş gelinliğini yine
bahar umudunu bağlamış
gözlerine

gözlerime konuşlandırdım gönlümü
gözlerinden bahar solusun diye

ne umutlar bağladım bir bilsen ne umutlar
göz yaşlarının karıştığı yağmurlara
ab-ı hayat içmek dileyen canlar
göz kırpıp durmada bulutlara

yolumu bilmiyor mu demiş sevgili
bilmiyor mu döşediğim merdivenleri
o nasıl vuslat hevesi öyle
o nasıl susamışlık
acıkmayı bilmiyor mu acıkmayı
o nasıl aşıklık?

ah işte geliyor akşam
akşam sensizliğin adı
sessizliğin adı akşam

ve kopkoyu bir kimsesizliğin

çiyden bile incinir bilirim teni
dokunma gözlerinin yeşil süsüne
akşam kurbanın olayım
usul dök karanlığı yarin üstüne

artık gelmiyor mu demiş sevgili
sevmiyor mu demiş artık
seher çağında açılacak şişe
ve şaraba benim katık

körkütük sarhoşluklar istemiyor mu
şöyle uçup uçup gitmeler yedi kat göğe
beklemiyor mu elimizden mezeler
yoksa hala bilmiyor mu:

koynumuzda uyumanın adı sarhoşluk

ah işte geliyor seher
seher cana gelmenin adı
varolmanın adı seher

ve sonsuzluğa erebilmenin…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:11 PM
-Alışveriş
Yola koyulmuş cilveli bir kadın gibidir zaman
Kime dokunsa ihtiraslı dudaklarıyla ihtiyar olur
Bilinmez hangi handa konaklayacağı
Hangi oda ayırtılmıştır önceden
Bilinmez hangi seherde
Kimin koynuna girer
Kim vuslatıyla
Bahtiyar olur

Nizami kıvrımlarla yüce dağlara tırmanan
Bir yolun fersiz dizleriyle emekleyen yolcusu
Sevdayı ağına düşürmek için beklemektedir
Her hangi bir Ekim gününde doldurulur çifteler
Yerde çırpınan bir ay parçasıdır gördüğünüz
Kanlı gömleklerini meleklerin gelinliğe çevirdiği
Ve gözlerini kanatlara mücevher kılmış dilber odur
Odur yelkenlerini sonsuzluk rüzgârlarının doldurduğu
Ve faniliği bir engerek dikkatiyle soyunan

Hüznün iliklerimizle oynaştığı demdir bu işte
Yola koyulmuş cilveli bir kadınının ellerindedir
İpekböceklerinin özenle ambalajladığı gönüllerimiz
Yüreklerimiz sızıya talimlidir çok zamandan beri
Üflenmiştir burnumuza dudaklarından narkoz özenle
Can nasıl çekilip gitmiştir tenimizden haberdar değiliz
Vakit seherse eğer ve gelmişse beklenen konuk
Can fark edemez ölümün soğukluğuyla
Tatlı bir uykunun anne sıcaklığını

Alışveriş zamanıdır zaman
Vermektir bu an almanın adı
Böyle verir aşk sultanı
Verdi mi muradı…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:11 PM
-Ama
Şarap, kadehi sevmedi hiç, sevdi kanımı ama
Almadı sarhoşluğun aklımı, aldı canımı ama
Bir sır söylemek istedim fısıltıyla kulağına
Sardı âşıklar birdenbire her yanımı ama
Bir kumruya yoldaş olmuş çoktandır omzum
Bir tek nağme bile okşamadı kulağımı ama
Ağlayan bulutlara çok yoldaşlık etti gözlerim
Hak etmedi çöller bir katre ihsanımı ama
Nice yıldızlar yuttu gönlümün kara deliği
Zühre tanımadı hala zindanımı ama
Cana can katma davasından vazgeçtim
Cananistan kıldım dergâhımı ama
Sürüp durmadayım bir dilberin izini
Yapamadım sevdanın izahını ama
Şarap, kadehi sevmedi hiç, sevdi kanımı ama
Almadı sarhoşluğun aklımı, aldı canımı ama

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:11 PM
-Analar ve Oğulları
Ellerini sızılar içindeki dizlerine
Düzgün aralıklarla vurarak
İlahi müzikler bestelemekteler
Pişkin yüzlere karşı sesiz, ümitsiz
Çığlıklarla okunsun diyerek
Anacıklarım hey anacıklarım

Körpe bir fidanın baltayla kesilmesinden
Titremesi gibidir ormanın… İnlemeleri
Ses tellerinin ev sahibidir kara haberler
Yürekler ah yürekler ne kadar harabeler
Sırf bir evlat musallaya konulmuş diyedir
Böyle içtenlikle ezan dinlemeler
Anacıklarım hey anacıklarım

Başlarında yuva yapıp durmada
Zulmün alıcı kuşları
Bütün saatler eceli vurmada
Bundandır telaşları
“Ölüler hey ölüler
Doyulmaz sevgililer “
Diyerek ağıtlar yakmada yine
Anacıklarım hey anacıklarım

Bir daha gelmemenin adı burada sevda
Bir daha sessiz yürek vuruşlarıyla
Selam vermemenin yani
Bir daha gülümsememenin adı burada ölüm
Bir daha ana diyememenin yani
Bir daha oğul diyememenin
Anacıklarım hey anacıklarım…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:11 PM
-Ansızın
ansızın müjdeciler göründü ufuklarda
gül kokuları sardı etrafı ansızın
nasıl olmuşsa kurtarıp yüzünü aynalardan
güzelim dayandı kapımıza ansızın

yollar imana geldi ansızın
vazgeçti ayrılıklar ısrarından
dağlar geçit verdi sevgiliye ansızın

ansızın cana bir sevinç düştü ki sorma
kanatlar armağan etti kuşlar gönlümüze
bulutlarla saklambaç başladı ansızın
badeleri çift koydu saki önümüze

al dudaklar imdada geldi ansızın
göğüsler yastık kılındı başa
düşlere hücum etti alem ansızın

meclis ab-ı hayat müjdesiyle çınladı
diz vurmaya başladı yarimiz ansızın
ricamızı galiba yanlış anladı
gönlüne nice yaşmak çekti ansızın

bir velvele sardı şehri ansızın
bir feryada bin orkestra eşlikte
israfil el koydu kulaklara ansızın

sonra gergin dudağında müşvik bir tebessüm
gamzelerde sonsuz bir merhamet ansızın
seher gelir gelmez okundu hüküm
her suça bin beraat verildi ansızın

ard ardına uyanmalar ansızın
aşk su döktü sarhoşların başına
şaraplar sirkeye döndü ansızın

ansızın müjdeciler göründü ufuklarda
gül kokuları sardı etrafı ansızın
nasıl olmuşsa kurtarıp yüzünü aynalardan
güzelim dayandı kapımıza ansızın

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:11 PM
-Aramanın Şiiri
Göz gözeliği özlemiştim zahir
Efsunkâr bakışlar arıyordum
Her hangi bir akşamın
Her hangi bir vaktinde
Yeşil ışıkları yakan sendin
Hayatın en kasvetli kavşağında

İliklerimde kutup rüzgârı…
Sımsıcak nefesler arıyordum
Her hangi bir gecenin
Her hangi bir vaktinde
Her zerresi buz tutmuş bir şehri
Isıtan sendin soluklarınla

Kirlenmemiş aydınlıklar arıyordum
Her hangi bir seherin
Her hangi bir vaktinde
Titrek nurlar düşüren sendin
Yağmur yerine gökyüzünden

Duymak için bir ses arıyordum
Her hangi bir şafağın
Her hangi bir deminde
Orkestralara notalar dağıtan
Sendin dağarcığından

Tutmak için eller arıyordum
Her hangi bir günün
Her hangi bir vaktinde
Omzuma bir gölge düştü
Buldum kendimi kollarında

Bir koyu bensizlik arıyordum
Her hangi bir zamanın
Her hangi bir anında
Sensizlikti menzil
Sevda aynalarında

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:11 PM
-Aşkolmak!
hasretin sımsıcak kollarında
derin uykular hayal ededursun gönül
yüreğimde çifte kanatlar çırpmada sevda
aşk otağlar kurmuş ruhumun yücelerine

gözümün nurunu yeşile boyadı bahar
dağlar rüzgar beklemede nefesimden
sesimden orkestralar medet ummmada hey
hey gidi ses tellerimi dudaklarıyla sulayan
sevgili heyyy

tövbelerimi bozduran işvene ne deyim ne
ne söyleyim ferman dinlemeyen parmaklarıma
dudaklarıma zemzemler ikram etmede saki
günahkar niyetlerimi alkışlamada tövbe
nur topu bebekler koşmada
kucağıma

gölgeni salsan ne zaman menzile
gel demelere niyetlensen usuldan
dağalar bir bir çekilmede yollardan
uçaklar imrenmede ayaklarıma

hele bir göz at şehre bir göz at
aşıklar halkalanmış köşe başlarında
aman neylere bir bak, aman tefleri dinle
diz vurup sarsmada dansçılar yerleri
her nefeste bir düğün, her nefeste bayram

yüreğimde çifte kanatlar çırpmada sevda
aşk otağlar kurmuş ruhumun yücelerine
aşık zincirlere vurulmuş
bir koca sarayda

gel bir and içelim bir and içelim gel
ne tasamız olsun ayrılıklardan
ne buluşmalardan umudumuz
aşkolsun sevdanıza aşkolsun denmiş
aşkolmuşuz

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:20 PM
-Baharla Gelsen…
Bir dağ inşa etmeye koyulduk
Gözlerinden ruhsat alarak
Tam da şehrin bittiği yerde

Tan vaktinde tarifsiz bir sevinç
Yeni bir ufku olacak seherin
Ama gönlüne bıraksak
Güneş hiç doğmayacak

Gözlerinde zifiri karanlığın
O küstah egemenliği…
Dudaklarına hiç bilmediğim bir dilin
Bakir İtiraz sözcükleri sinmiş

Gözlerinden ruhsat alarak
Tam da şehrin bittiği yerde
İnşa etmeye koyulduğumuz
Mor sümbüllü dağa
Bir de kokunu versen
Baharla gelsen…

Böyle tatlı telaşlara alışık değiliz
Uğramaz semtimize şiddetli fırtınalar
Bir de kurtulsak boynumuza asılı dağlardan
Anlarız ki uzatmış pembe dudaklarını
Yumuşak huylu ilkbahar

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:21 PM
-Barıştık Karanlıklarla Bu Sefer
sarhoş girdik meyhaneye
sakiye de küsüz, kadehe de
döner durur başımız sebep aman aman
barışmalar arzu eder sevgili
karışır birden bire meydan
'devran yine o devran '

bir tazelik gelir cana
heyecan üstüne heyecan
duman dağılmak üzre
mahcup bir şekilde
el uğuşturmada zaman

kavgalar başlamadan daha
daha kanlar dökülmeden ayak yollarına
çekip gitsek mi diye geçer aklımızdan da
kaş çatışlar düşer gönül aynamıza

şu ayaz geceden ürkermiydim hiç
bir yudum mahmurluk giyindirseydi
kendi elleriyle sevgili
ve soyundursaydı cümle mahmurluklardan
şafaklar semtimize uğramadan

perdeler kıpırdıyor nihayet
bir nefes ötede seher
zifiri karanlıklarla
can düşmanı değiliz
bu sefer

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:21 PM
-Bayram Ederler Kim İle Şimdi?
Mübarek kurban bayramında, sms, mektup, e-mail göndererek bayramlaşma yerine, fırsatım olsaydı da gönül dostlarıma güzel güzel tatlılar, şekerler, çikolatalar ikram edebilseydim; onlara bayramlıklar, hediyeler alabilseydim…

Ama ne mümkün... Dünya iletişim ve ulaşım alanında küçüldükçe küçülüp 'küresel bir köy' haline dönüştüğü ölçüde, gönül yadlıklarının ve ruh uzaklıklarının da kavileşmesine sahne oluyor. Mesafeler kısalıyor, ayrılıklar derinleşiyor. Dostunuzun, sevgilinizin ruhunuza gıda veren tatlı sesleri aha bir tuş mesafesi ötenizde… Lakin hasretiyle kavrulduğunuz mütebessim yüzlerle aranızda kilometrelerce mesafe var. Artık yalnızlıklar dağ başı yalnızlığı değil. İnsanlık zorunlu bir 'halvet der encümen' halini yaşıyor. Halk içinde yalnızlık... Büyük kent kimsesizliği... Milyonların içinde tecrit hali, şehir denen medeni koğuşların tam göbeğinde hücre mahpusluğu... Üstelik bu zahiri garipliği bir ruhi vuslata çevirebilecek 'hak ile olma' keyfiyeti de mevcut değil. Bayramlar çare olabilirdi buna, hakkıyla yaşanılabilseydi.

Böyle haklı dertlenmelerle zaman zaman gönlümüz meyus olsa da,'Ah eski bayramlar' nidasıyla dizlerimizi boş yere dövmeyelim. Ne kadar eskiye gitsek, eskinin adamının da aynı veya benzer sözlerle kendinden önceki zamanları özlediğine tanık oluyoruz. 'Eskiden böyle miydi dünyanın hali' feryatları, binlerce yıl evvelinin tabletlerine kargacık burgacık yazılarla nakşedilmemiş midir?

O yüzden büyüklerimizin geçmişi kutsayan iyi niyetli ahlanmalarını, göçüp giden gençliklerine duydukları haklı ve masum özlem olarak görmeli biraz. Elbette vardı eski zamanların da, bayramların da bu gün kaybettiğimiz insani faziletleri... Ahlaki ve kültürel yozlaşmanın alıp götürdüğü nice değerlerimiz gibi, zamanın aşındırdığı nice güzel bayram hasletlerimiz de mevcut.

Bir yandan da düşünüyorum. Bindir acıyla, hüzünle yoğrulmuş tarihimizi. Harple, darpla geçmiş yüz yılları. Yenilgilerin, işgallerin, mezalimlerin hırpaladığı toplumumuzu. Mesela 17.18.19.yüzyılların çileli Erzurum’unu... Yedi cepheye kurban niyetine gönderilen genç Dadaşları... Onların yuvalarından, ailelilerinin kendilerinden uzak geçirdiği gamlı bayramları... Ve o fukaralık yıllarının ' kurban alamamak üzüntüsüyle ','hacca gidememek hüznüyle' dizlerini döven samimi müminlerinin hayali, çağlar ötesinden mıh gibi saplanıyor zaman zaman yüreğime.

Allah'a yüz binlerce şükürler olsun. Müstakil vatanımızda harpten darptan uzak... Başı dik yaşıyoruz. Birde şu iç sıkıntılar, hıyanetler olmasa... Yavrularımız kendi vatanımızın dağlarında, yollarında kahpe kurşunlarla şehit edilmeseler... Bayram o bayram olacak. Şükür dedim de... İnsaf ve vicdan ile bir düşünsek. Ne kadar şükretsek gerçekten az vallahi. Sorunlarımız, sıkıntılarımız, geçim darlıklarını yok sasıyor değilim. Bu memlekette fakir fukara kalmadı da demiyorum. İşsizimiz de çok, aşsızımız da... Ama birde madalyonun diğer tarafı yok mu yani... Bakın her mahallemizde en az üç beş evden, her apartmanın bir iki dairesinden hacca gidebilen hemşerilerimiz var. Zorluklarla da olsa, hemen hemen her kapıda bir kurban kesiliyor. Her gelininin kapısına, sarı sarı altınlarla süslü koçlar çekiliyor. Çoğu evin kapısından buram buram kurban kavurması kokuları ulaşıyor burunlarımıza... Her aile çoluk çocuğuna iyi kötü bayramlık alabilecek durumda. Üstelik birçok yavrumuz yeni elbise giyinmek, bir tike et yiyebilmek için bayram gelsin diye beklemiyor artık.

Sanıyorum ki, kadim İmparatorluğumuzun haşmetli zamanları hariç, tarihimizin büyük bölümünü kapsayan bir araştırma yapılacak olsa... Hane başına kesilen kurban, kişi başına verilen zekât, ev başına hac yapabilen şahıs sayısında bu gün daha iyi bir durumdayız. İslam’ın toplumsal ve breysel olarak daha iyi yaşanıp yaşanmaması ayrı bir bahis. Amma, kişi isterse eğer bu vecibeleri daha kolaylıkla yerine getirebilecek ortama kavuşmuş durumda, şükür...

Yani ben kendi hesabıma, ' ah nerede o eski bayramlar' diye dövünmüyorum, aksine bu günün bayramlarıyla birçok açıdan övünüyorum. Siz bakmayın, kapısını bacasını kilitleyip sahillere koşanların günden güne çoğalmasına... Bakın bu fakir gibi nice can, sılayı rahm için, zemheri, kar kış demeden baba ocağına, ana kucağına koşup durmada...'Derin Millet' kahır ekseriyetle dini, ahlaki, kültürel değerlerine öyle sıkı sıkıya sarılmış ki, yedi cihan bir araya gelse o aslanpençeleri gevşetemez, soysuzluğa ve milletsizliğe doğru düzülen kervanlara müşteri bulamaz, hiç endişelenmeyin...

Asırlardan beri, dört gün süren kurban bayramının ilk günlerinde kurbanlar kesilir. Eti fakirlere dağıtılır... Ne güzel bir İslam âdetidir, inşallah kıyamete kadar böylece sürüp gitsin... Büyüklerin ziyaret edilmesi, el öpülmesi, harçlıkların alınması eskiden pek itibar edilen adetler idi... Bu güzellikler de inşallah milletimiz var oldukça yaşayacaktır. Yaşması için aile büyüklerinin çok özen göstermesi lazım, ama... Tabi Bayramların çocuklar için çok özel anlamları vardı eskiden, şimdide öyle değil mi? Ve eskiden onlara özgü eğlence yerleri bile tertip edilirmiş... Acaba diyorum, bizim Belediyelerimiz de, çok özel ve değişik Bayram şenlikleri düzenleyemezler mi? Bayram süresince açık mekânlar, çocuk tiyatroları... Dini, ahlaki ve milli terbiyelerin de ihmal edilmediği neşeli, keyifli eğlence programları... Çocukların da interaktif katılacakları organizasyonlar... Başkanlarımız düşünsünler bence bu noktayı...

Bu kadar kuru laf ettik, sıkıldınız belli... Eğer kabul ederseniz, bayram baklavası niyetine hatırımda kalmış bir kaç güzel beyti, şiiri sunayım size de dimağınızı tatlandırayım…

Bayram için ne çok şiirler kaleme almışlardır Divan şairleri, bilirsiniz. Bence en güzel bayram beyti, Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbi) 'ye aittir. Sadece o beyti yazıp bir başka şey söylemesek Kurban Bayramı için kâfi bir armağan olur...

Kabedir kuyun nigara gelmişiz kurban için
Dostum etmez misin uşşakı kurban vaktidir

(Ey sevgili mahallen Kâbedir, kurban için gelmişiz: Dostum, âşıkları kesmez misin, kurban zamanıdır)

Ve Mevlana şöyle buyuruyor:
Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
İnananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.

Büyük Mutasavvıf ve Şair Avlarlı Lütfî Efendinin
O muhteşem Bayram şiirini hepinizi birisiniz, ilk kıtasını alayım sadece.

Mevla bizi affede
Gör ne güzel ıyd olur
Cürmü hatalar gide
Bayram o bayram olu

Nedim, Damat İbrahim Paşa’ya sunduğu Iydiyede şöyle diyor:

“Iydin mübarek olsun eyâ âsaf-ı cihân
Gelsin edeble pâyına bûs etsin âsümân
Tutsun cihânı debdebe-i tabl-ı haşmetin
Olsun felekte devlet-i câhın cihan cihan cihan”

Ve yine Nedim’in Coşkulu Bayram anlatımı:

Ve likin bu mübarek ıyd vakti eyleyip teşrif
Stanbulun ferahla ıyd be ıyd oldu her yanı
Binip sat iz zü naz ile semend-i şühreftara
Güzeller at meydanında alır şimdi meydanı
Hususa hazreti eyyub ile meydan-ı tophane
Birer takrip ile elbette cezbeyler civanananı


İyd erişsin bais-i şevki cedid olsun da gör
Seyr-i sadabad’ı sen bir kere ıyd olsun da gör
Guşe guşe mihrler mehler bedid olsun da gör
Seyr-i sadabad’ı sen bir kere ıyd olsun da gör

16. yy. yaşamış, Hayalî’nin bir bayram şiiri:

“Iyd-ı kurban erdi halkı yine şadan eyledi
Gonce-leb dilberleri gül gibi handan eyledi”

Yahya Kemal’in, Süleymaniye’de Bayram Sabahı adlı nefis şiirinin başlangıç kısmını da hatırlayalım mı?

“Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.”

Bizden evvel göçüp gidenleri de, Âşık Veysel’in şu dörtlüğü ile analım hadi:

“Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın”

Necip Fazıl’ı da iki güzel mısraı ile analım:
“Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var”

Orhan Veli’nin “Rüya” adlı şiirinden…
Annemi ölmüş gördüm rüyamda
Ağlayarak uyanışım hatırlattı bana,
Bir bayram sabahı
Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakarak
Ağlayışımı...

Kul Himmet, Yüzyıllar öncesinden bakın nasıl gurbet üflüyor ruhumuza:
Diyar-ı gurbette Cezayir'lerde
Eller bayram etsin ben ah edeyim
Ağ gerdan üstünde siyah tellerde
Teller bayram etsin ben ah edeyim

Abdurrahim Karakoç, “bayramlar hani “ sorusuyla, eski bayramlara özlem duyanlardan:
Bayram demek takvimdeki yazı mı?
Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?
Açıp yüreğimi, yumup gözümü
Özüne girdiğim bayramlar hani?

Türkülerimizde de, neşesiyle hüznüyle bayramı buluruz. “ Bayram kurbansız olmaz – Ben de sana kurban kız “ da deriz, “Bayram gelmiş neyime /Anam anam garibem/Kan dolmuş yüreğime / Anam anam garibem...” mısralarıyla da ayrılığımızı bayramla paylaşırız, bir nevi…

Ve Büyük Hacı Bayram-ı Veli’nin Bayram şiiri, hakikaten bayram kadar güzel, bayram kadar muhteşem…
Bayramım imdi bayramım imdi
Bayram ederler yâr ile şimdi
Hamd-ü senâlar hamd-ü senâlar
Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm

Yar ile bayram kılan gönüllere selam olsun. Ve bu güzel bayram gününde, gönlümüze asılıp duran bir sual var ki, günde beş vakit cevabını aramamız lazım?

Ya o… Pakistan’ın evsiz barksız çocukları… Ya o Irak’ın asrın en hoyrat zulüm ve istilası altında inleyen, bayram topu yerine düşman bombalarıyla sabahı karşılayan; aç, ilaçsız, hasta çocukları… Ya o Kerkük’te, Filistin’de, Türkistan’da, Afganistan’da Afrika’da... Boynunda esaret ve açlık zinciriyle dolaşan… Bayram ruhu ve neşesinden uzak… Milyonlarca çocuk… Ya elimizi uzatsak değecek mesafedeki, açlığını ölmüş tavuklarla gidermeye çalışıp, virüslerle saklambaç oynayan bizim yavrularımız…' O kimsesiz avare çocuklar,hele sizler hele sizler ' dediği şairin...O yetimler,öksüzler...Yuvalarda yurtlarda bir tutam şefkate muhtaç olanlar...Ve onlardanda beterleri, ana kucağının sıcaklığına doymadan, köprü altlarının soğuk yüzüne mahkum olanlar...Tinere,esrara,kapkaça kurbanv erdiklerimiz şu kurban bayramında...

YA ONLAR,

Bayram ederler KİM İLE şimdi?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:21 PM
-Bazen
olmazlar, olamazlar şaha kalkar
oksijeni bol yaylalarda bile
nefes alamayız bazen

geliş yollarına mayınlar döşer felek
gitmelere kutsal anlamlar yükleriz
kalmak hayatın ta kendisidir oysa
kalamayız bazen

ayrılıklardan medet ummak niye
niye kelepçeler vurmak vuslat kollarına
mutluluk aha şuralarda bir yerde
bulacağız azıcık arasak
aramayız bazen

gezinir dururuz sahillerde avare
tenimiz bir yudum su özlemiyle kavruk
ne deniz, ne okyanus susuzluğa çare...
hafif serinlemelerdir denizle alışverişimiz
ama derinlerde bir yerde hazine
dalamayız bazen

kulağına bin bir özenle söylediğimiz
şu sevda sırrı var ya şu sevda sırrı
gönlümüzü alevistan yapalı beri
her gün yeşil manşetler atar gözlerimiz
bilinmez diyarlarda arar dururuz bilineni
aramaktan başka ne işimiz var ne gücümüz
bulamayız bazen

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:21 PM
-Belki de…
Görünmez kalemlerle alnıma yazdıkları
Belki de senin sevdan, belki de
Aynaya her bakışımda
Gözlerini gözlerime alışım
Bu yüzdendir, bu yüzden… belki de

Karışık bir rüyanın orta yerinde
Çatlak dudaklarımı yakan öpücük…
Yeşil prangalara vuran gözlerimi …
Nazlı emzirmelerle körkütük edip
Saçlarıyla bağlayan ellerimi
Sensin ey sevgili sensin belki de

Belki de şafağın o kızıl rengi
Feleğin kadehine döktüğün şarap…
Yorgun başını göğsüne dayayıp
Hıçkırıklarla ağlayan çocuğu
Kandırıp susturmak için
Her seher emzirdiğin zehir
Şu gönül yarama şifa belki de

Belki de ılık ve tatlı nefesinle
Her sabah uyanmakta şehir

İlkönce yüzüne uğrar ilkbahar
Yağmur dersi alır bulutlar gözlerinden
Ne zaman açmaya niyet etse bir gonca
Minnacık dudaklarıyla öper ellerinden

Belki de başımda dönüp dolaşan
Tatlı belaların ta kendisisin
Kem gözlere milsin belki de
Belki de meleklerin dua sesisin

Sevdam sonsuz bir susuzluk
Dudaklarınla bentler vurmuşsun suya
Bu yüzden şarapla dostluğum bu yüzden
Bu yüzden ebedi sarhoşluğum, belki de

Görünmez kalemlerle alnıma yazdıkları
Belki de senin sevdan, belki de
Aynaya her bakışımda
Gözlerini Gözlerime alışım
Bu yüzdendir, bu yüzden… belki de

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:21 PM
-Bilmiyordu Ne Çok Susadığımı
Sadece dudaklarımı kıpırdatarak
Sessiz bir şarkı söyledim peşinden bu gece
Saldım gök kubbeye yüreğimin yiğit sesini
Dolaştım sokakları gönlüme masallar anlatarak

Rüyalarımı esir alan ısrarlı kederlerin
Hiç birine yüz vermek istemezdim bu gece
Ama neden ama neden bu kadar soğuktu ellerin
Ama neden ısınamıyordum gönlünde

Ve sonra yine ıssız ve sesiz
Patikalardan geçerek doluverdi
Gözlerimizden ruhumuza karanlık
Perdeler erkenden çekilmiş
Kapılar kilitlenmiş çabucak
Sığınmış duvarların ardına
Bütün insanlık

Bu gece rüyalar çok karışıktı
Saçlarını döşek döşek sermiştin
İşareti bana,işmarı bana
Gözlerini başkasına vermiştin

Bu gece rüyamda sana
İmalı bir şeyler söyler gibiydim
Kapında taht taç bırakmış
Padişahlar gibiydim

Hasretten çatlamış dudaklarım
Taaa şafak sökünceye kadar sevgilim
Gölgelerle sevişip durdular
Çünkü dudakların derin bir uykudaydılar

Omzunda bir başka baş
Koynunda bir başka aşık
Uykuya dalmada yavaş yavaş
Ne bir tek ses, ne ışık

Vakit geceden sehere döndüğünde
Fark ettim ne kadar susadığımı
Deryalar içinde yüzüyordu sevgili
Bilmiyordu su aradığımı

Bilmiyordu su aradığımı
Bilmiyordu ne çok susadığımı

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:21 PM
-Bilmiyorum
Gölgelerin özlemesi birbirini
Alabildiğine aydınlık bir günde
Bir minik bulut bile yokken
Güneşin önünde…

Hazin olan nedir bilir misin?
Ufuk seyyahı gözlerim için…

Yeşile hudutlar çizmiş mevsim
Mavinin bir küçük hükmü yok
Ve daha akşam bile değil
Ve daha sehere çok var

Şu yolcu niye susuz
Tam da pınarın başında
Kurumuş dudaklara hasret su
Şişeler bulmak telaşında

Hazin olan hasret değil hayır
Ayrılık edepli bir konuk
Umutlar kelepçelenmemiş
Yarınlar mütebessim
Ya niye bu yorgunluk?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Bir Aşkın Anısına
sabah yeni olmuş ışık daha toy
seher henüz çıkardığı gelinliğiyle
örtmüş ufku taaa boydan boya

ufkun arkasından nasıl da bakıyor hasretle
kirpiklerini kırpıştırarak bir çift yeşil göz

bahar çekip gitme hevesinde
yola koyulmuş bile yorgun adımlarla
derin ağlayışlar gizli rüzgarın sesinde

ikindiye vardığında vakit
aktini erken bozan baharda bir utanç
devralmış daralan bir yürek ihanet nöbetini
bin bir kurşun gizli feleğin gülümsemesinde

akşam, hey gidi gamın ev sahibi hey
bir kere koklatsaydı ya ellerini sevgili
bir kere gamzeleriyle selam alsaydı ya
hasretlere döşekler sermiş dudaklarımdan

gece yeni gelmiş mehtap daha toy
oooyyy kutsadığım karanlık oyyy
toplayıver ufkun mübarek giysisini
başımın üstüne koy

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Bir Helalleşme Öyküsü
Ağustos sıcakları bunaltıyordu…

Göklerin uçsuz bucaksızlığında
Sessizlik kanat takmış uçuyordu

Bir ihtilaf vardı hayatla aramızda

İşte tam da böyle bir anda
Bir şafak vaktinde yani
Bir olup eşkıyayla
Hayatın yolunu kestik

Sahipsiz ve efkârlı rüzgârlarla buluşup
Estik ha estik

Soyup soğana çevirmek vardı
Ve bağlamak ellerini anasını satayım
Ama yorgundu ellerimiz
Ve tonlarca narkoza bedel bir seher mahmurluğu
Üstelik önümüz ölüm sevdalısı sonbahardı

Hayat kurtuldu elimizden
Sökmedi sevdaya eşkıyalığımız
Borçlu kaldık üstelik el âleme
Yok, kimseden alacağımız

Böyle olacağı belliydi ama
Yola çıktığımız ilk anda taa
Issız ve sesiz bir şafak vaktinde yani
Aşkla helalleşmiştik…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Bir Sevda Çıkmazı
rüzgârlar gemilerin istemediği yönden esiyor*
güneş bazen doğudan doğmuyor sevgilim
bazen yıldızların gözü kör alabildiğine
ruhum karanlıklarda geziyor...

gönlümün tutunuşu bu yüzden yeşil gözlerine
her fırtına koptuğunda uçsuz bucaksız denizlerimde
kürekleri onlar çekiyor

o kadar uzağız ki sahile
feri kesilmiş deniz fenerlerinin
bir tarifsiz sevda yine
iflahımı kesiyor

ruhum karanlıklarda geziyor
yıldızların gözü kör alabildiğine
güneş bazen doğudan doğmuyor sevgilim
rüzgârlar gemilerin istemediği yönden esiyor

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Bir Sevda Sonrasının Karlı Düşleri
Fark etmeyecektim susuzluğumu
Dudaklarıma düşmeseydi çiy taneleri
Seher vaktinin o kutsal ayazında

Bir yudum çay hasretiyle ettik sabahı yine
Yine nice canlar söküp aldık haşin dalgalardan
Sırrımızı bir sana verdik, bir de rüzgâra
Omuz yaptık kendimize palandökeni
Kanat kuşandık sonra ejderden
Mihnet mi eder artık gönül
Yıldızlara

Sessizliğin kibrinden kurtar notalarını
Şiir değil diye dudak büktüğün sözler
Aşk dergâhında saltanat sürmekte şimdi
Yüreğimizle nice gözler sürmelenmekte
Gözlerimizle nice körler görmekte şimdi

Beyaz işveleriyle gecemize baş kaldıran
Ve sonra koynumuzun bütün soğuğunu
Sırtlanıp bir sadık hamal gibi taşıyan
Şu kanatsız kuşlara bir öpücük ver
Bari benim payımdan

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Bir Şehir Dolusu Ben
Uyurgezer insanlar kılığında
Bir şehir dolusu ben
Hiç ayılmaya hevesli değilim
Özlemim yok sıcak döşeklere
Ve bir tek rüya bile görmeyeceğim
İstemesen

Çakırkeyif sarhoşlar kılığında
Bin meyhane dolusu ben
Usanmışım üzüm şaraplarından
Bir bıkkınlık gelmiş teflerden
Seslerden… Tenime değen
Nefeslerden

Bir aba, bir hırka dervişler kılığında
Yüz bin mescit dolusu ben
Bu gün uçma talimlerinde gönül
Dün yürüyemezken

Lanetlenmiş iblis kılığında
Viraneler dolusu ben
Vesveselerle oynaştayım işte
Kuşkularla aynı sofrada
Çalınmış imanlar, koro halinde
İsmini haykırmada yedi kat göğe
Tanıyacaksın milyon ses içinden sesimi
Kulak versen

Eli tırpanlı Azrail kılığında
Köşeler dolusu ben
Her hasta başında en nizami nöbetçi
Her can üstünde limitsiz hak sahibi
Düşecek elimden tırpan
Şefkatle gülümsesen

Söz sultanı şairler kılığında
Kitaplar dolusu ben
Kitaplara sığmıyorken sen

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Birazcık Ölüm
ne zaman geleceğini bildirmeyen
iki konuktan birisin sen
diğeri ölüm

yokluğun böyle bir şey işte
varsan ölüm yok
yoksan ölümle kardeşsin
gülüm...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Boşluk
Söyleyeceklerim her hangi bir zamana ait
Akşam diyemem, ikindi hiç diyemem
Belki gecenin yarısından biraz önce
Belki sabaha biraz daha yakın
İyisi mi vakti bana bırakın

Bir hıçkırık öncesi hazırlığı gibi
Bulutların havada oynaşması
Rüzgarda tarifsiz bir huzursuzluk
Ufukların canı fena sıkılmış yine
Dağların arkasında sınırsız bir boşluk

Yalnızlığın bayram anı
Evhamların coşku saati
Kuşkular, kaygılar el ele
Ruhlarda bir galeyan
Ve tükenmez bir velvele

Söyleyeceklerim her hangi bir zamana ait
Akşam diyemem, ikindi hiç diyemem
Belki sabaha biraz daha yakın
Seherin tam öncesi belki de..
Bir nazlı rüzgar dağ eteklerinde
Çiçekleri öperek dolaşmada
Bulutlar yar koynundan küme küme
Gök yüzüne taşınmada ….

Bak yine yenildin karanlık
Bak yine yakınlarda bir yerde
Şefkatli ve tanıdık ışıklar yanmada ….
Tam da nehri geçtim derken
Tökezleyip suya düşen
Bir cana
Minnacık bir el
Uzanmada ….

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Brazcık Şafak
Şöhreti ıskalamış babacan bir türkücünün
Yorgun sesiyle uğurlanırız gurbetten

Nedir ki gurbet?
Her gün bin ölüm doğuran şu sesiz kuyudan
Yükselen güçsüz feryatların bestekârı kim?

Kim subaşlarında deliksiz uykular çekip
Sonu gelmeyen kâbuslar tasarlayan
Kimdir şu dönmemek üzre gidenlere
Her gün adet olsun diye ağlayan
Gariban?

Sıradan bir öykünün anlatıcı meleği
Feleği gamzeleriyle kandırmasaydı
Altından kalkamazdık bu sevdanın
Yenemezdik bir hamlede feleği

Annemin börek açması gibi açmasaydı
Yüreğini kat kat ve özenle sevgili…
Ulaşabilir miydik şafağa
Çözülür müydü seherin dili

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Bu Sabah Ben Yenilmeye Gidiyorum
güneş ha doğdu ha doğacak
anlıyorum seherin telaşını
rengini solukluğa rehin vermiş
her hangi bir dağın yamacındaki
her hangi bir papatyayla
bir yudum suyu paylaşmak için
telaşlı adımlarla yürüyorum
düşler kurmuyorum bu sabah
bu sabah ben yenilmeye gidiyorum

yokuşu dik yolların tanrı yolcularına
nice meyveler vermiş şu dost ağaçlar
savmışlarsa ikram sırasını
iş dağarcığımızdakilere kalmıştır hepten
ve vakit telaş vaktidir telaş
ve vakit tutma vaktidir
yeşil gözlerinin yasını

telekleri pençe darbeleriyle seyrekleşmiş
bir alaca kargayla karşılaşmak alaca karanlıkta
hüznün gölge düşümüdür yürek ortasına

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Bu Sefer
Bu sefer hangi siyah
Dalımıza tüneyen
Zifiri karanlık gecede
Pervasızca gülümseyen

Dallarında ateşten meyveler
Dizilen bir ağacın
Upuzun gölgesinde
Huzurlu bir serinlik

Derinlik doz aşımı
İhtiyar denizimde
Gövermeye yakın bir mavilik
Suya düşen yüzümde

Bu sefer hangi beyaz
Sayfamıza musallat
Bu devran hangi devran
Bu saat hangi saat

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:22 PM
-Büyücü
Notalarla barıştırdı bizi suskunluğun
Pes etmeye karar vermeden az önce
Madem gizlilerin gizlediği
Ve aşikâr olanların açıkladığısın
Nedir öyleyse gözlerinin
Bakışlarımdan sakladığı
Nedir kızıl saçlarının
Avuçlarıma meydan okuyuşu…

Bırak kilitlemeyi nerde kapı varsa
Nerde yol varsa kapamayı bırak
Kör tıpalar üretme musluklara
Nehirlere bent vurmayı bırak
Yol ver gitsin şu gamlı eylülde
Yol ver sararmış kuşkulara
Bak biz “taşa çaldık arı namusu”
Bırak utanmayı, sıkılmayı bırak

Saçları kızıla boyalı kadın
Perdenin tam arkasında
Belki de her solukta bin kapı açtığımız
Şu pembe duvarın öte yanında
Kurmamış olsaydı dergâhını
Cömert nefesiyle ısıtmasaydı bizi
Canansız kalacaktık ikimiz:
Ben ve can yoldaşımız Eylül...

Gözlerine ferler yükle diyor göçmen kuşlar
Bakışlarında uçuş hevesleri gizli çünkü
Tak kanatlarımıza bir sevdalı yürek
Boynumuza narin bir mektup bağlar gibi…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Çiçeksizlik Zamanı
Bahçe öyküleri anlatan “can”lar arasında
Adı hiç geçmeyen çiçeksin sen
Çiçek sayılmayacak
Ve öykülere girmeyecek kadar
Gerçeksin sen

“Ben yârime gül demem
Gülün ömrü az olur”
Türküsü bazen
Bize farz olur

Lakin bu da değil gerçek sebep
Çiçeksizlik özlemimin daha derin
Ve hem de daha makul
Gerekçesi var
Ne çatlamak üzre tohum
Ne mevsim ilkbahar

Hazan öyküleri anlatan insanlar arasında
Yüzünü avuçlarında gizleyerek
Ufkun arkasına rüzgârlarla
Gözyaşı havale eden
Bir sesiz ihtiyaarrrrr
Kadarrrrr
Keyifsizim
Çiçeksizim şu an

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Çözerse Yeşil Gözlerin Çözer....
Bir zayıf aydınlık, bir titrek ışık
Şafak sökmemekte ısrarlı
Seherin nemli gözleri yenik uykuya
Karanlık çekilmemekte kararlı

Felek kirli gelinlikler giydirmiş
Geceden cesaret alıp namlı fahişelere
Bozmuş sözleşmesini gönlümüzle sevda
Kapamış cümle kapılarını yüreğimiz
Alış verişlere

Aşk nurlarına hasret
Binlerce canın a güzel
Sarması bundan etrafını
Çözerse yeşil gözlerin çözer
Güneşle ufkun ihtilafını

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Dedim Dedi
dedim vuslatsızsa sevda zulümdür
dedi aşkta başka ihtimal olmaz
dedim sensizliğin adı ölümdür
dedi ondan öte daha yol olmaz

dedim ayrılığın pek zor pek çetin
dedi sevme eğer yoksa kuvvetin
dedim senin kadar tatlı hasretin
dedi koklanmadan gonca, gül olmaz

dedim şifa gözlerinin yeşili
dedi bakıp durma çok tehlikeli
dedim tutkunuyum aşka düşeli
dedi daha bundan güzel hal olmaz

dedim dudakların deva derdime
dedi ayırmışım ilaç kendime
dedim coştum sığmıyorum bendime
dedi aşıklara bend misal olmaz

dedim gel de sönsün biraz bu ateş
dedi aşk yangını cehenneme eş
dedim olsak bari biz bacı kardeş
dedi bundan saçma bir masal olmaz

dedim nefesin misk, mest olur adem
dedi yakın durma bas sırra kadem
dedim dudağın bal,dilinse badem
dedi ya şu sinem, hiç emsal olmaz

dedim gezip durma böyle yolumda
dedi zaten başkası var kolumda
dedim şampiyonsun gönle zulümde
dedi kolum her konana dal olmaz

dedim söyle bu sevdada mana ne
dedi sevda senin bundan bana ne
dedim hem sarhoşum hem de divane
dedi böyle yüke can hamal olmaz

dedi ne muradın söyle uzatma
dedim yumup gözün ruhum karartma
dedi çok methedip beni şımartma
dedim methetmekle dilim lal olmaz

dedim yeşil gözlüm aşk olsun sana
dedi aşktır bilir misin can katan cana
dedim yüzün çevir bari bu yana
dedi yüz vermekle ateş kül olmaz!

dedim vuslatsızsa sevda zulümdür
dedi aşkta başka ihtimal olmaz
dedim sensizliğin adı ölümdür
dedi ondan öte daha yol olmaz

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Demem O ki...
bir sadelik var canda
karışık duygulara inat
ellerim hüznün gırtlağında
gönlümde milyonlarca kanat

uçuş talimleri boşuna
karanlıktan setler kurmuş felek
vurmuşum kendimi yine
sevda yokuşuna

demem o ki
sevgili kuzum
uykusuzum
huzursuzum

ellerinden tutmayı çok istedim
tutuşmayı çok seven ellerinden
takıldım dudaklarının tuzağına
özür diliyorum gözlerinden

demem o ki
sevgili kuzum
korkusuzum
soluksuzum

biraz çakırkeyfim,hayır sarhoşum
otağ kurmuşum üzüm bağlarına
badeler içmişim sayısız bardak
takılmışım saki ağlarına
yollar eğri büğrü yürünemiyor
yılan arzuyla süzüyor avını
sürünemiyor

demem o ki
sevgili kuzum
varmam sana imkansız
yolsuzum

ufkun hemen arkasında seher
saçlarıyla örtmüş geceyi
yıldızlara kıyamıyor belli
indirmiyor peçeyi

demem o ki
sevgili kuzum
umutsuzum
mutsuzum

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Dün Akşama Dair Karışık Notlar….
Bahçeye girer girmez yöneldiğin
Dalları mağrur bir oyunla kıpırdayan
Genç bir ağacın altında uykuya dalmışım
Galiba bu yüzden, evet bu yüzden
Ancak karışık rüyalarda görülen cinsten
Ağlayışlar içindeyim

Başımda tüneyen dalak balı bulutların
Koynunda mı hala sicim sicim yağmurlar

Yüzlerce dille konuşan sevdanın
Bir sözcüğünü bile anlamadan
Geçip giden şu rüzgâra bak hele
Bak hele ıslıklarıyla kendini kutsayışına
Bak hele karanlığa dert anlatışına
Ve telaşına…

Karakış…
Gözlerinden düşür beyazı artık
*******e meydan okuma renginle
Bahara meylet biraz bahara
Dövüş kendinle

Ağır kadehlerle sarhoşluklara veda…
Veda gözlerinle sunduğun mezelere
Bir daha çalmasın kapımızı
Meclisimize misafir olmasın bir daha
Gömleği yırtık sakiye veda

Öncü bir sözcük gelip geçsin sayfamızdan
Kitaplarımızla ocaklar tutuşturduğumuzda
Aklımıza mıhlanacak olan
Anlam var oldukça
Kalacak olan

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Eğer
Nazdan surlar döşemeseydin eğer
Yüreğinin etrafına her gece
Bilmecelerle etmezdim sabah
Sehere sırlar söylemezdim
Gizlice

Ne köşkler inşa ettim ne köşkler
Hüznün arka sokaklarında
Gelmeyi çok istedim çok
Şu sevda şenliğine
Kırmızı ışıklar yanıyordu
Aşk kavşaklarında

Ne ömürler tükettim ne ömürler
Gurbetin patika yollarında
Sılaya bir adım kala tükendi azık
Can verdi umudum can verdi
Kuşkunun şefkatsiz kollarında

Sessizlik bayramına denk geldi
Şarkılar haykırma isteğim
İzin verirse yine de sevgili
Kulağına bir şey söyleyeceğim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Ellerinde Büyüttün Yüreğimi…
Bir minik civcivi avuçlarında okşayıp
Üşüdüğünde nefesinle ısıtır gibi
Isıttın soluklarınla kış bahçesi gönlümü
Ellerinde büyüttün, ellerinde yüreğimi

Bir küçük tohumun toprağa sevdası gibi
Gözlerine tutkum ey sevgili, gözlerine
Gönlüme verdim gözlerimin görevini
Gözlerimin bakış borcu var gözlerine

Dupduru ağlayışlar süzülsün göklere
Dualarıma kanat olsun iç çekişlerim
Göğsünde bir baş ihtiyarlasın istedim
Süs olsun dudaklarında gülümseyişlerim

Bir sabah ezanının muhteşem musikisiyle
Uyanır gibi fani fakat sımsıcak düşlerden
Kucağımda uyansın istedim sarhoşluğundan
Sevgili, tatlı sayıklamalara benzeyen sesiyle

Bir sonsuzluk soluğu gibi yoldaş nefesimize
Faniliği koyup gelmiş eşiklerde
Asırlardır duyulmamış ninniler eşliğinde
Sallayıp durur gönlümüzü esrarlı beşiklerde

Ne zaman hülyalı gözlerini asıp aynama
Hayaliyle resimler çizmeye dursam
Gizli bir el kurar alarmını saatin
Zaman durur ne zaman
Tahtının önüne otursam

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Gece Huylanmaları
Uykuya tebdil hava verdiğim bir geceydi
Sıcak bir nefes çekmişti canım yine
Gözlerini dikmiş öyle bakıyordun
Ama perdeleri indirmişti felek
Nedense gözlerine

Zaman su yolu etmiş mekanımızı
Konukluğu pek zor, ağırlanması pek çetin
Her öğünde bir parça ömürdür ikramımız
Her parçada bir taze can

Zamanı dudaklarından öptüğüm bir gece
Çözüldü bilmece sandım ey sevgili
Yırtıp attım beynimin prangalarını
Yıktım bir darbede gönlümün surlarını

Ayak seslerine değiştim bütün gündüzleri
Krallığım baki o yüzden karanlık diyarında
Ellerine kelepçeler vurmuşum bir fermanla
Ve ellerim zincir seherin ayaklarında

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Gece ve O...
elleriyle perdeyi aralayıp bakar yollara
bir hayalin sınırlı çerçevesine sığmayan
karanlıkların korkunçlaştırdığı *******de
sessiz bir kararlılıkla için için ağlar ve
bin bir mana yükler yalancı masallara...

seherin ıssız ve sessiz ve kimsesiz bir deminde
ufuklara gamze vurarak
zamanın tahtı önünde el pençe divan durur
derin gözleriyle zifiri karanlıkların rakibi
aydınlık yüzüyle mehtabın taaa kendisi olur

ıssız ve zifiri karanlık bir gecede
daha ayak basılmamış karanlıklar üzerinde
nefesiyle yüzünü ısıtarak yürüyen
bir hayalin parlak kıvılcımları çakar
sakin bir rüyaya hazırlanan gözlerinde

kimsesiz gönlüne uzaakkk ufuklardan
yorumlanmaya muhtaç haberler gelir
şafağın hemen öncesinde
ışıklardan çoook evvel
gözlerine
fersiz bir
umut yerleşir

eliyle perdeyi aralayıp bakar yollara
bir sevdanın sınırlı çerçevesine sığmayan
coşkun duygularını bastırır
elleriyle göğsüne

sonra kıyamaz insanlığın karanlıklara
mahkum olmasına da
saçlarından asar yüzünü
uçsuz bucaksız göklere

her gece açar perdesini,her gece ayrı bir oyun
sahnede bir birinden habersiz aktörler gezinip durur
ötelerde bir yerden belli belirsiz heceler duyulur
suflör tane tane okur özenle yazılmış bir metni
ve sesizce yola koyulur

gamın peşinden koşar durur
tasanın üç vakit öper ellerini
her gece, bin bir törenle uğurlar
kendi seherini
her seher binbir törenle karşılar
kendi şafağını

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Gece ve Sancı
Ne var elinde senin a canım elinde ne var
Titreyen parmaklarınla okşayıp durduğun
Nurlarla zırhlanmış yürek kimin, kimin söyle..
Ufuklarla oynaşıp duran gözlerinde ne var
Şu maviler kimin, şu rengarenk yeşil kimin, söyle

Bir parça nur ver gözlerime, şu görmeyen gözleri bir gör
Tut götür ellerimden,yahut bir asa ver kuşburnu ağacından
Bir gül bul şu diken ehline, şu güle bir bülbül tayin et
Al meyveleri al hele şu fersiz ağacın kucağından
Yüzleri topla dallardan, yüzsüzleri bir gör

Heyyy taptaze yüzünde yüzlerce kıvrım barındıran
Heyyy baygın bakışlarıyla serhoşları andıran
Dağıt bu meclisi, kov sakiyi de, serhoşu da meyhoru da
Yık gitsin duvarları, sök pencereleri, kır camları
Hastayı da yoksay, ilacı da, doktoru da

Gel, sadece sen gel, öykülerini de koy kapıda
Diline prangalar vur, sök ses tellerini yerinden
Gözlerimle bak hatta kutsadığın dünyaya
Vazgeç gözlerinden

Yahut git bu kapılardan a canım, bu bahçeyi yok bil
Sök bütün ağaçları kökünden, tüm dalları kır hatta
Yık gitsin asfaltları, patikalara setler kur
Kır uçakların kanatlarını, patlat tüm tekerleri
Yıka yüzünü de gel sofraya a canım, gel otur!

Ne var elinde senin a canım elinde ne var
Titreyen parmaklarınla okşayıp durduğun
Nurlarla zırhlanmış yürek kimin, kimin söyle..
Ufuklarla oynaşıp duran gözlerinde ne var
Şu maviler kimin, şu rengarenk yeşil kimin, söyle

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:23 PM
-Geceyle Gündüz Arasında....
Konuksever akşamlar buldum ikindilerden kaçarak
Hayalime gölgeler vursun istemedim
Gamla kan kardeşi yaptım sevdamı
Besledim hüznümü buruk sevinçlerle
Kimseden bir lütuf beklemedim

Kardeş ******* buldum akşamlardan kaçarak
Her yıldızın boynuna bir hüküm astım
Ve saatler boyu ağlayarak
Senden ve benden uzaklaştım

Isısız şafaklar buldum *******den kaçarak
Zifiri karanlıklar yıldızımı boğsun istemedim
Ay ışığı vuslatımı kıskanmaya başladı
Hasetlikti feleğin son ettiği oyun
Üzülmedim

Dost seherler buldum şafaklardan kaçarak
Güneş ufkun koynunda huzursuz ve uykusuz…
Mutsuz gözlere doğmayı dilemekte
Uyanmış derin uykusundan bir kadın
Umut ve özlemle gülümsemekte…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:24 PM
-Gitmek
Bir umudu ertelemenin adı gitmek
Gitmek geleceğe ödünç vermektir “hal”i
Ve zayıf bir boyna yüklenen
İhanet denen vebali
Taa derinden
Özümsemektir
Gitmek

Gitmek
Arkada bir şey bırakmak değil
Öne almak ihtirasla süslü vesveseleri
Bir gönlü abad etmek delice hayallerle
Dağıtmak isterik kahkahalarla sisleri
Derin bir yürek acısıyla saatlerce süren
Bir kâbusun iz bırakan etkisidir gitmek

Gitmek
Uçsuz bucaksız yolların
Şifrelenmesidir yürekte

Gitmek
Palandöken başında özgür bir duman
Issız ovalarda sessiz bir rüzgar
On dörtlük ayın peçesi bulut
Milyonluk şehirde bir yalnız umut
Gürültü patırtıda sahipsiz sükut

Ve gitmek sanki gelmeye nispet
Ve bir kısmet ki alna yazılı değil

Gitmek, istemez mi sanırsın emek
Gitmek, Sendeleyerek diz üstü çökmek
Gitmek nur yağarken gökten
Çelikten şemsiyelerle örtünmek….

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:24 PM
-Gittin...
Su arzulanmadan içilmeyi
Sindiremediğinde içine
Kezzap olmak istermiş
Yahut en etkilisinden zehir
Ve bakamazmış mahcubiyetten
Dupduru Pınarların yüzüne
Rahat edemezmiş buharlaşmadan

Gittin susuz kaldı şehir

Sevdalar efsane oldu sevdin
Gittin gelmeler düştü gözden
Şarabın böyle utanıp kızarması
Şişeye öfkesinden değil
“Sen” sarhoşu olmuş bütün ahali
Boşalmış hepten meyhane
Ve saki o saki değil

Gittin uyandı şehir

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:24 PM
-Gün Batımı
Bakışlarından umutlar devşirdiğim
Akşamların gamına kurban
Sen bile hüzün sen bile
Gelip geçerken buradan
Bir yarım selam ver
Bir yarım selam
Hasret yorgunu gözlerinle

Dualarını neden rehin bıraktın neden
Kurumuş ve çatlak dudaklarında
Gelmeyecek otobüsler mi beklersin hala
Hayatın kalleş duraklarında

Sessiz bir türkü mırıldan bari
Ayrılık ve hüznün hatırı için
Gök kubbeden hayır bekleme bu gece
Sorma hiç zöhreye bu karanlık niçin?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:24 PM
-Günaydın
Ara sıra bir şey iste benden
Şöyle sıradan, şöyle bahaneden

Sabah olduğunu fark edeyim diye yani…
Güneşin doğduğunu…

Minik elleriyle yüzünü peçelemiş bir mahcup yavru
Gamze ikram etmede misafir göklere
Tertemiz bir sevdanın yorgunluk anında yani
Tam da hasret işlemişken iliklere
Öyle bir gamze buldum
Yüreğimin yanı başında

Yıldızlar nöbet devretme telaşında
Seherin etekleri aralandı aralanacak
Birazdan güneş doğacak

İşte şimdi, şu anda bir şey iste benden
Şöyle sıradan, şöyle bahaneden…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:24 PM
-Hece
Süzgün bakışlarınla ağlar ördüğün gece,
Kanat çırptığım bütün kayalıklara...
Uğur böceği olmuştu gönlüm
Çırpınarak ölmek pahasına

Kanatlarımda nedensiz bir arıza
Ve tanımsız bir eksiklik duyularımda
Uykularımda yaklaştıkça büyüyen gözler
Yusuflar yutan kuyular misali …

Emsali olmayan bir sessizlik
Ve uğultulara nota yazan bestekarlar
Kıyamet şarkısı çalmakta neyler
Sesini taklit ederek

Giderek yaklaşmakta seher
Tan vaktine mühür vurman gerek
Badeye banmış dudaklarınla
Kucakla bu sarhoşu kucakla
Fethetmek istiyorsan yolları

Gözlerimi karanlıklara alıştırdığın gece
Her yeminine inandım ey sevgili
Lal olmadan sadece biraz önce
Bir tek hece kaldı ezberimde

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:24 PM
-Hele de Gözlerin
dağılmışım, daralmışım,çökmüşüm
söyle imdadıma gelsin gözlerin
yollarına yeşil çimen ekmişim
kadir kıymetimi bilsin gözlerin

bakışınla gönlüm sehere çıkar
şelale olur da ruhuma akar
sinemde her gece bir gonca açar
daha gül olmadan dersin gözlerin

bir tezcanlık bir velvele canımda
anlarım ki hayalin var yanımda
alev ateş dolanıyor kanımda
hadi yorgan döşek sersin gözlerin

ne ah çeker gönlüm ne feryat eder
ne ayrılık bilir, ne hasret çeker
ne ağlar gözlerim ne de yaş döker
yeter ki bir selam versin gözlerin

bilirim kusur çok, kabahatim var
aşk ekmişim mevsim ise sonbahar
gül susamış lakin kurumuş pınar
şu kara yazgıyı silsin gözlerin

gözlerin bak hele nasıl da derin
şubatta sımsıcak temmuzda serin
dudağından gönlüm derki pay verin
söyle dilim dilim dilsin gözlerin

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Hep Bu Yüzden
“Gitme” demekten ibaret duam

Ve çoktandır duayı nefes yaptım kendime


Niyazım beş vakit “gel” demekten ibaret

Ve çoktandır “niyazı” nefes yaptım kendime


Mahkum ettim kendimi müebbet hapse

Sevdandan ölmeyerek


Özgürlüğüm esirliğinden ibaret

Ve bu yüzden gönlünü kafes yaptım kendime

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Hep sen, Yine sen
Elimi kolumu bağlayan da sen
“Sarılmalar eksik, sarılmalar” diyen de
Dilime suskunluk kelepçeleri vurup
Her sabah her seher şiirler bekleyen de

Her nefes öldürüp, her nefes dirilten de
Sehpalar kuran da sen her adım başı
Bir bakışla infazlar erteleten de
Deli gömlekleri diken öz elleriyle
Sonra beş mühürlü meczup raporlarını
Hükümsüz kılan da sen
Bir yarım gülümsemeyle

Giden de sen her gidenin ardından
Her gelenle gelen de sen

Cahilliğin mucidi de sen ve en çok bilen de sen
Döken başımızdan kazan kazan kaynar suları
İçimizin kara kazanlarında düzenli aralıklarla
Kaynayan da sen

Ve bulutlu gözlerini çorak ovalara diktiğinde
Yemyeşil çayırlar armağan eden bize
Okyanusların bulanık sularını maviye boyayan
Çekilip gittiğinde gökyüzünden
Bize karanlıkları yoldaş eden…

Maymuncuklar dağıtan sevdasıyla zindan ehline
Özgürlükler üreten en şiddetli esaretten

Ama şu an, şu eylül ikindisinde
Ferman kılıp kurtaran da sen bizi
Ses tellerinin müebbet hapsinden
Suskunluğumuzu kutsayan da sen

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-İhanet
bir kanatları ihanet, kuşların
memnun görünmüyorlar göklerinden
konmanın belki de gelmiş zamanı
dallar çok ırak menzillerinden

alev ateş şimdi bütün yer yüzü
her tepeden göğe saçma yağmada
peçeler esir almış bir güzel yüzü
güneş bile her gün tersten doğmada

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Kargaşa
Her aynada bir çocuk yüzü
Gülücüklerinde saklı bir mahzun anne
Şahane gözlü bir kadının rüyası hayat
Şu an…ve daha sonra …

Ve kudretli bir aşk taşkınına düşmüşüz
Ki hiç sorma
Kulaç atışımızı sarılma sanıyor felek

Ellerini iğne oyalarına adamış sevgili
Gergef ettiği bu yüzden on dokuz bin alemi
Bu yüzden yüreğimizdeki gözenekler
Gönlümüzdeki afra tafra bu yüzden

Her pencerede kabul görmemiş bir ışık
Aşık, tespihlere abanmış seherden beri
Duanın dudaklara ettiğine bir bakın
Öyle fırlamış ki yuvasından söz
Dönmesi ne mümkün geri

Yine baş köşeye oturtulmuş karanlık
Doğum sancıları başlamış korkuların
Kurtuluş fermanı bekliyor iblis
Seherin günahkar ellerinden

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Kış Bakışı
Oturma odasının loş bir köşesinde
Beyaz sakalını ılık gözyaşlarıyla okşuyor ihtiyar
Zamanla sessiz sedasız bir cilveleşme ayini…
Doksan dokuzluk tespihte bile şu an
Anlatılmaz bir fanilik iklimi
Var

Kesilmiş içi dopdolu sevdaların nabız atışı
Bir kesin yenilgi coşkunun küllendiği yürekte
Ve paragrafa sığmamış anlatılmak istenen
Ne yeni bir sayfa imkânı ne yeni bir satır başı
Her harfte belirgin bir “son” telaşı

Oturma odasının loş bir köşesinde
Beyaz sakalını ılık gözyaşlarıyla okşuyor ihtiyar

Gökyüzünde allı bir turnanın zarif kanadında
Yıllar öncesinden emanet bir çift yeşil bakış
Asılı kalmış
Bulutların hürmetle yol verişi bu yüzden
Bu yüzden rüzgârın kanatlarla oynaşması
Bu yüzden ufkun yüzü böyle kızarmış

Ve hayatında ilk kez avcılık hevesi ihtiyarda
Bu yüzden tetik çeker gibi tespihe asılışı
Ve bir ömrün peşinden baktığı gibi
Bu yüzden allı bir turnanın ardından
Baka kalışı

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Körebe Oyunu
Gözlerimi açsam bozulacak
Bu sonsuz körebe oyunu
Göz bebeklerim usanacak büyümekten
Ve gölgeleri sonsuz büyütmekten
Geceyle bitecek bütün anlaşmalarım
Vazgeçeceğim seher uğruna
Üşümekten

Kimmiş diğer oyuncu
Ve bilmiyorum nerde gizlenmiş
Bir küçük dokunsa yanacağım
Kim kimi bulacak bilmiyorum
Bu sonsuz ve keyifli körebe oyununda
Bildiğim o ki oyun son bulduğunda
Sökecek şafak uyanacağım

Kanat gücümü aşar bu sonsuz mesafeler
Hem menzil öteler de mi, yoksa yakınımda mı?
Bir yorgunluk var üstelik canımın taa içinde
Hatırın için katlanacağım

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Kumar
öfkelerden gıdalandık nice zaman
şimşek şimşek bakan gözlerden...
dökük çehrelerden umut devşirdik
hayırlar umduk kem sözlerden

bir işveye bir hayat adadık biz
bir vuslata ömür tahsis ettik
bir nazlı göz süzüş uğruna
uçurumlarda tünedik

sabır dedik ömrü törpüleminin adına
ilkeler rehin aldı yaşamı çoğu zaman
çoğu zaman dört nala sürdük hayal atını
yolun nereye vardığını anlamadan

ve hep iç sızlatan şarkılar besteledik
hep cana kezzap döktük mısralardan
sabunlarla yıkadık sen kokan harfleri
büküp boynumuzu çekildik aradan

gerekçeler yarattık hayalimizde
hükümler mühürledik kanımızla
bir oyun kurmuştu sevgili,sorma
katıldık ikindi vakti canımızla

hilesiz ve hurdasızdı oyun
üstelik iyi karılmıştı kağıtlar
şans işte, kaybediverdik
hadi başlasın ağıtlar....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-lk Aşk Gibi Yani..
Kutsadım güzelliğini daha ilk görüşümde
Soluklarımdan alevler döktüm yoluna
Zemheri soğuklarından korun diyerek
Yüreğimi taktım koluna

Kutsadım gözlerini daha ilk bakışında
Mavi boncuklarla döşedim her aynayı
Gözlerim el pençe divan durdu karşında

Kutsadım ellerini ilk tokalaşmamızda
İncinmesin diye ellerin biliyorsun
Uzattım el yerine yüreğimi ellerine
“Kendim, kendi ellerimdeyim “ diyorsun

Ansızın geliverdi gönlüme bahar
Seher kuşlarına döndü ses tellerim
Kutsadım sessizliğin eşsiz notalarını
Karanlıkla kardeş oldu gözlerim

Bölük bölük sarhoş yolcular
İzimi takipteler ki sorma
Ruhsatları iptal edilmiş meyhanelerin
Bir kadeh bade için canını yorma

Sevdamı bir bebek büyütür gibi büyüt
Yüreğimle beraber, ipekten ellerinde
Sehere beş kala mutlaka emzir
Ve sonra sallayıp uyut gözlerinde

Kutsadım ayrılığını ilk ayrılışımda
Tenezzül etmedim bir gecelik zifaflara
Bir kutsal duman gibi başımda sevdan
Çevirdim yüzümü ufuklara

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Meğer
Kıvrılıp bükülen her yol sonunda
Bir hüsran durağı bekler yolcuyu
Bazen de menzilde sevdadan saray
Gönül tahta çıkar bir ömür boyu

Yolcuysan pazarlık hakkın alınır
Bahtına ne çıkar hiç bilemezsin
Güneş bir solukta çekilir gider
Geceyi bir türlü bitiremezsin

Ne yıldız aşinan, ne mehtap dostun
Rüyalar karışık, kabuslar sonsuz
O senden habersiz ve sen de onsuz

Şimdi hüznün ne gereği var
Diyen bir ses duyarsan eğer
Bil ki sevda kılıç kuşanıp gelmiş
Ayrılık hükmüne baş eğmiş meğer

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-Nöbet Tutanağı
susamış bir adamım gecenin yarısında
akşam suyla küsmüşüm ama
bardakla kavgam var taa ikindiden
bir çare gelmiyor aklıma

ateşim yükseldi yine
yine başladı sayıklamalar
gah düğün evinde def sesleri
gah ölü evinde ağlamalar

yıldızlara kara perdeler çekmiş
ışıkla aramı bozan felek
iblis toplamış tayfasını
aralamakta perdeleri
gülümseyerek

üstelik dualarım aminle dargın
parolalar sormada alnıma seccadeler
uğultular,iniltiler,feryatlar
hepsi kolkola gecedeler

güneş yükselirdi şu mendebur ufuktan
çekilirdi şu alçak karanlık...
kaldırsaydı başını seher
hele birde aralasaydı gözerini
yeşil nurlar kurtulurdu
prangalardan...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:25 PM
-O geldi, O
bu gün kanatlarımız hiç kapanmıyor
gönlümüz uçma talimlerinde bu gün
bu gün kederler hepten izinli
hüznün yüzü dökük bize bu gün

o geldi dünyamıza bu gün, o

gamzesiyle verdi önce müjdeyi
kahkahalar sökün etti peşinden
bakışlarıyla tattık sarhoşluğu
konçertolar dinledik şuh sesinden

o geldi dünyamıza bu gün, o

yitirmiştik imanımızı sevdaya
elleriyle kutsadı yüreğimizi
yeşile,çimene döndürdü bakışlarıyla
karanlık kuyulara dönen gözlerimizi

o geldi dünyamıza bu gün, o


ayrılıklardan söz etmekteydi dilimiz
taaa konuşmaya çıktığımız günden beri
vuslat müjdeleri aldık sözcüklerinden
dudaklarında yine ayrılık izleri

o geldi dünyamıza bu gün, o


biz daha ulaşmadan cennet-i alaya
cennet kokuları geldi burnumuza
bir huri gönderdi belli ki Tanrı
ödül olsun diye imanımıza

o geldi dünyamıza bu gün, o

bu bayramı övgüye güçleri yetmez
özür dilemeli sözcükler ondan
çekip gitse ne gam bedenden bu can

o geldi dünyamıza bu gün, o
Vahdet Nafiz Aksu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-O Yüzden
Zamanın ricat vakti…
Taa seherle başlamıştı kaçış
İşte ışıkların kayboluş saati
Ufukta belli belirsiz bir heyecan

Omzuma bir gölge düştü
Kolun sandım

Yolcu… ihtirasına esir şu an
Bundan … menzil diye tutturuşu
Feleğin kelepçeler vurduğuna bakmayın
Özgürlük heykeli gibi muhteşem ellerine
İnanmayın pes edişine


Bir meçhul yol düştü
Çoktandır ayaklarıma
Yolun sandım

Yürüyüşüm ondan

Hey gidi avareliğimin coşkulu bestesi
Yani sessizliğe heveslenip ağlayışım
Hey gidi dumanlı başım...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Ölümsüzlük
En sevdalı fısıltılara niyetlendiğinde bile
Ellerinden tutmak isterim derdi, ellerinden…
Gözlerime güvensizlikler musallat derdi
O yüzden beklentim yok gözlerinden…

Bir eli böylesine kutsayan bir deli
Belki bir daha gelmez dünyaya derdi
Hey gidi ellerini öptüğümün güzeli
Sözü bile elleriyle söylerdi

“Her ele el vermek olmaz” derdi

Konuk ettiğinde yüzünü avuçlarına
Sanırdım ki dünya daha bir güvende
Elleri uzaklığı seçtiğinde
Duman bile bir başka hüzne düşerdi
Şanlı Palandökende

Ellerinizi birbirinizin ellerine sadece bir kez
Ellerini ellerime verdiği gibi verseydiniz
Ey fani dünyanın fani insanları
Vallahi ölmezdiniz!

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Öteki Yalnızlık
uzun soluklu ayrılıklardan çıkıp gelmiş bir can dostudur yalnızlık
sensizliğimden gıdalanan akşamlarda bana yoldaş
içimde bir yerlerde gizlenmiş sızıların kardeşisin
bakıyorsun gözlerimden dünyaya sarhoş sarhoş

naralarımla ulaşan sensin ürkek ve pısırık kulaklara
her kuşluk vaktinde sıvışıp giden gölgedir sevdan
memleket hasreti için yakılan türkülere benzersin biraz
beş vakit haykırılan erzurum yaylalarından

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Özlem…
Uzaklığın değil, yüreğimden...
Ya da gözlerinin ufkumdan batışı…
Özlem yüreğe elin erişmemesi
Özlem ruhun sende kalışı

Kim yüz verir gama
Kim kederle yoldaş olur
Gamzene söz geçirip
Hadi gül desen

Hasret gülümseyişinin
Aynalarda kalışı…

Kalkar hükmü dünyadan
Aleykümselamın
Her nefeste aşk ile
Selam demesen

Toprağa düşmemesi cemrenin
Özlem
Kokunla bezenmemesi rüzgârın

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Özlemeye Gidiyorum Seni
Bir suçlu var ufkun tam arkasında
Yüzleşmek istemiyor mağlup sevdalarla
Kızaran yüzünü çevirmiş bulutlara
Sansürlü rahmet yağmurlarından
Medet umuyor

Yeşil vedasını çoktan tamamlamış
Sırtı dönük bir güzel gözlerini yumuyor
Bir yürek girmiş saat kılığına
Ve akreple yelkovan
Aynı rakam üzerinde duruyor

Tam o anda işte… O kutlu ve özel anda
Bir tazelik peyda olmakta ki sorma, canda
“ Bir letafet bir zarafet” uçsuz bucaksız
Mekânda…

İzin ruhsat vermişim gel demelere
Gitmelerin hüznünü azat etmişim
Bir küçük hasret eğilimi görmüşüm sende
Özlemeye gidiyorum seni

Güneşle ufkun ihtilafını
Çözemiyor yeşil gözleriyle sevda

Can ağzımıza gelmiş meğer
Ferman ucunda dudaklarının
Mührüne mürekkep taşıyıp duran
İki gürbüz kanatlı kuştur gönlümüz
Yuvası sımsıcak yüreğidir cananın...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Rapor
Yaya yürümelerin adıdır sevda
Uzun ve gergin ******* boyu
Hayatın dar ve çetin yollarında
İki büklüm olmaktır her nefeste
Her göz kırpışta ağır ışık koması
Kederli bir beste her kulak verişte

İşte edalı son baharın bir kenarda unuttuğu
Mahzun sesini parçalı bulutlu göklere salan
Yeşilden soyunmaya hazır bir servi…
Bahar sevdasından arta kalan

Kezzap bulutları gezdiğinde başımızın üstünde
Yağmur dualarına şevkle amin dediğimiz gün
Yüzümüzü feda etmiştik sana ey yüce sevda

Düşmüşsen yollara ve bir şey bekliyorsan yolculardan
Gözlerin alacaklıysa hala ufkun ardındaki ışıktan
Ve omzunun göz hizasıyla baktığında görebildiğin bir noktasına
Titrek ve hatta kopmaya hazır kanatlarını emanet etmişse bir kelebek
Farz olmuştur şişkin ayaklarının ıstırabına aldırmadan yürümek

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Rüya
İşaretten ibaret öpücükler dağıttığın
İkindi rüyasından uyanan
Bir çocuktu gönlüm

Ömrüm derin uykularla geçsin istedim
Yüzünü geceye rehin verdikçe sen

Canımla oynayıp dur
Gönlümle zar at sevdasına
Hileler düşün seher vaktinde
Doldur dağarcığını hicranla
İndir sultanı tahtından

Coşkular üret hiç yoktan
Neşe devşir fırsat bu fırsat
Yak kandilini asumanın
Ufkun ardından ateş çal

Dinle periler şahından
Kadim bir masal

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Rüyalarda Başlar İhanet
önce rüyalarda başlar ihanet
simsiyah bir perde iner
pembe bahçelerin üstüne
bir tek soluk bile almadan
sabah olur nihayet

bu kötüye işaret
saçlarının bulut olmayışı yani
yani gözlerinin vazgeçmesi
'fecre' yoldaşlıktan
ve oksijensizliğin demir atması temelli
bütün atmosfere, inatla

kelebekler prangalanmış bir bir
haber yok süzülen serçelerden
çiy oynaşmayı kesmiş yaprakla
tohum hepten bozuşmuş toprakla

delinmez amborgalar ihdas etmiş sevgili
düşler fermana tabi 'şimden geru'

önce rüyalarda başlamış ihanet
ilhama el uzatmış şimdide şeytan
uzun sevişmeler bir meçhul hayalle
medet ummalar sessiz ve ıssız
karanlıktan...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Sabah
aslan pençesini andıran
avuçlarımdan
nasıl da kurtardın
minicik yüreğini
ve en güçlü sevdalara bile
başkaldıran gözlerini
yusuf kuyusu gözlerimden

nisan yağmurlarıyla bir olup
nasıl yırttın perdeleri
ve yüzün meydan okudu akşamlara
kapandı gece seherin ayaklarına

sarhoşluğu terkettim
uykunun hatırına
sevdalara kelepçeler vurdum
bir düş uğruna
sevinç naralarına ses kattım
yürekten isteyerek
sesizliğinden azar işittim
sesinle kutsadım yalnızlıkları
affedişin gözüktü
bir yıldız ötesinden
gülümseyerek
sabaha beş kala

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Sadece Gözlerin Değil
Çengelli iğnelerle bir yakaya tutturulmuş
Kurumuş bir çiçek yaprağına benzeyen
Gözlerine ısrarımız yok bundan böyle
Çünkü gözlerin değil artık
Yüreğimizi bezeyen

Ürkek bir edayla kulağımızda çınlayan
Sabah mahmuru günaydınlara razıyız
Razıyız ağır aksak gülümseyişlere
Ve elektronik gamze imzalarına

Musluklar sökülmüş çeşmemizden
Kör tıpalar yürek sularına set
Burası çünkü, çünkü burası
Çoktandır sevdaların kutsanmadığı
Bir memleket

Gitmen ya da bir daha hiç gelmemen
Bilmen kapılardan dönüşlerin anlamını
Yahut hiç bilmemen
Sonuçta değişen bir şey yok
Yahut hiçbir şey kalmadı değişmeyen

Her sevda masalının olmazsa olmazı
Soluğuyla bütün insanlığın soluklandığı
Ay yüzünden gözlere nur pay edilen
Ve cümle yıldızların kıskandığı
Peşinden dev analı dağlara gidilen
Prensesimizsin sen

İşte o yüzden
Sadece gözlerin değil
Yüreğimizi bezeyen

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:26 PM
-Sadece Sesini Duyuyordum…
Uyuyordum
Yorganım pencereye çok yakın
Kuşlar konuyordu ara sıra camın önüne
Havada milyonlarca ses uçuşuyordu
Sadece sesini duyuyordum

Uyuyordum
İkindi vaktinin hüznüne inat...
İçimden gökyüzüne şelaleler düşüyordu
İnceden bir kar serpiştiriyordu…
Rüya hali işte… Ceplerimi bulamıyordum
Ellerim çok üşüyordu

Eteklerine yüz sürmeye hazır bir nehir
Gezinmek için geniş sokaklarında
Bir şehir arıyordu
Hıçkırmayı unutmuştu şehir
Sessiz ve derinden ağlıyordu…

Uyuyordum
Papirüsler istiyordum rüya perilerinden
Geçmiş sevdalara dair öyküler yazmak için
Kalemin değdiği her yer yüzün…
Harflerle barışık tek öykü
Hüzün…

Şafaklara aralansın istiyordum perdeler
Perdeyi kımıldatıyordu ılık bir meltem
Ah izin versen gözlerine bir kere
Ve düşse yüzüne gölgem
Sabahı müjdelerim İsrafil suruyla
Bayram eder tüm ölüler

Uyuyordum
Bir ikindi vaktine hüznümü rehin vererek
Havada milyonlarca ses uçuşuyordu
Sadece sesini duyuyordum…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Safak Ötesi
sarhoş girdik meyhaneye
sakiye de küsüz, kadehe de
döner durur başımız sebep aman aman
barışmalar arzu eder sevgili
karışır birden bire meydan
'devran yine o devran '

bir tazelik gelir cana
heyecan üstüne heyecan
duman dağılmak üzre
mahcup bir şekilde
el uğuşturmada zaman

kavgalar başlamadan daha
daha kanlar dökülmeden ayak yollarına
çekip gitsek mi diye geçer aklımızdan da
kaş çatışlar düşer gönül aynamıza

şu ayaz geceden ürkermiydim hiç
bir yudum mahmurluk giyindirseydi
kendi elleriyle sevgili
ve soyundursaydı cümle mahmurluklardan
şafaklar semtimize uğramadan

perdeler kıpırdıyor nihayet
bir nefes ötede seher
zifiri karanlıklarla
can düşmanı değiliz
bu sefer

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Sana Kavuşmak
Kanadı kırıkmışta
İyileşip uçmuş
Bir kuş…

Hain bir tuzağa düşmüş
Sonra …bir mucize…
Kurtulmuş tuzaktan
Nazlı bir ceylan

Daha yazın başı, ılık bir deniz
Canlarda dayanılmaz yüzme arzusu
Zokayı yutan yavru bir balık
Ve imdada yetişen
Merhametli el

Harpte..ön siperde
Binlerce askerin öldüğü yerde
Savaşıyormuş, ateş kes olmuş
Ve tezkere almış
Bir asker …


Çok halsiz ve mecalsizmiş
Evhamla nice doktor gezmiş
Kötü bir tanı konmuş
Biyopsi yapılmış...
Tahliller iyi gelmiş
Hasta …

.....

Böyle gibi bir şey işte
Sana kavuşmak

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Sancı
Taşları suların dibine özenle dizen
Ellerin hala ıslak değildi akşam
Avuçlarındaki birkaç çakıl taşına
Sehere dek besteler yaptırışın…
Ve eşlik etmen sönük gözlerinle
Yıldızların bildik telaşına
Sevdadan vazgeçiş ayini
Olsa gerek

Sancıların keskin bıçaklar gibi
Yüreklere üşüştüğü anlarda
Çıkmak için kapılar aralayan
Bitkin canlara inat
Şafakla cilveleşen
Çifte kanatlı ruhlar
Gibi umutlar

Geç kalmışım yine
Sabahlıklar giyinilmiş özenle
Güneş ışıkları vurmuş kahvaltı tabaklarına
Gözlerimdeki ürkekliği emanet etmişim aynalara
Pencereden daha bir vakur daha bir cesur
Bakıyorum sokaklara

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Selam!
Hangi şehrin büyücüsü gelmiş yine
Yine hangi masalın kahramanıyız bu gece
Yeşile mi konuk bu gün gözlerin, maviye mi?
Hangi idam mahkûmunun canıyız bu gece

Kaybolup gitmiş gölgemizde kutsadığın siyahlıklar
Hükmü bir nefes bile sürmemiş kahverenginin
El etek çekmiş âşıklar bizim güzelimizden
Azad edilmiş cümle yıldızlar
Gecemizden

Sarhoşlar meze isyanındalar yine
Ne şarapla bir merhabamız var bizim
Ne bir saki yüzü görmüşlüğümüz
Gel gör ki bir köhne meyhaneyedir
Sürülmüşlüğümüz

Şaşı gözlerle baktığımız sevdaya selam
Selam anlamdan sıyrılmış şu saf söze
Selam maviye, yeşile konuk olan
Şu iki göze

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Sen Diyorum
Gönlümüze vuran her sevdalı yeşil senin eserin
Gözlerine vebal yüklemem denizler mavi diye
Sayende sevdalarım bu kadar derin
İki parmak kalmış başımın arşa değmesine
Sen de beni sevdin diye

Ne zaman derin sevdalardan söz açsam
Ve sevdalı yeşil gözlerinden
Ben diyor gönlüm, ya ben diyor
Düşünüp şöyle inceden ince
Sen diyorum

Şu kasvetli Ankara'da, hasretin başşehrinde
Beş milyon candan birisin sen
Ama beş milyon insan her sabah her seher
Parlak nurlar emiyor gözlerinden

Sonra titreşimler devşiriyor ruhum
Aşk göğünün yıldızlarından
Gitmeler yüreğime dert
Gelmeler vicdanıma yük diyorsun
Gelme sen diyorum

Neşe’yi kapımıza kul eden lütuf senin eserin
Gama asfaltlar döşeyen yüz dökmeler de
Bir şey diyemem gitmeleri kutsayan iradene
Lakin bir tek soluk almam bile muhal
Gelmesen diyorum

Çekilip gittiğin günden beri göz bebeklerimden
Penceremden mehtap ayırdı yolunu
Her sabah kendi yüzüm gülümsüyor aynalardan
Ama ben bu sen diyorum

Uçsuz bucaksız ufkun arkasında
Gizlemişsin yüzünü
Şu zifiri karanlık biliyorum senin eserin
Unutmuşsun vakt-ı seheri sen
Ve dudaklarımda hasret uçukları
Çare nedir diyorsun gözlerini kısarak
Busen diyorum

Sessizliğimi yırtan İsrafil suru senin eserin
Ve mahşerde saf saf dizilmede âşıklar
Her can cehennemî bir telaş içinde
Her nefs ben diyor
Ben sen diyorum!

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Sen Olmasan *
Bir ikindi vaktinin boynu bükük hüznü
Elinden tutarak gün görmüş gölgelerin
Akşamı karşılamaya çıktığında
Gözlerinin ışığını çağırmam gerek
Hava kararmaya başladığında

Unutmam gerek ellerinin müşfik sıcaklğını
uyutmam gerek içimdeki alevlerle oynayan cocuğu
Bir yarım gamzeyle idare etmem gerek
Bitirmem gerek bu pusulasız yolculuğu

Gözlerime söz geçirebilsem bir kerecik
Hayallerim reddetmese yalvarışlarımı
Tövbemi bozmasam her nefes alışımda
Bir de uslandırabilsem göz yaşlarımı

Kükremelerle sarsmasa gönlümün dağlarını
Parçalayıp kaçmasa kafesini şu huysuz aslan
Baş mı eğerdim bu hırçın sevdalara
Sen olmasan

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Seni Sevmenin Adı
daha konulmadı seni sevmenin adı
aşk başka bir şey, sevda ayrı iş
bak hele şu fırtınaya bak hele
bak hele şu coşkuya, şu velveleye yetiş
şu heyecana bak hele

kutlu olsun bu rüzgar, kutlu olsun
kutlu olsun yağmurun bu nazlı süzülüşü
toprağa sinmiş ten kokuna selam
kutlu olsun tohumları dirilten göz yaşın
kutlu olsun kökleri emziren göğsün
kutlu olsun sırdaşın, kutlu olsun yoldaşın

başını kaldırma yerden ihanet
vesveselere salma temiz gönlümü
övgülere boğ yeşil gözleri övgülere
yeşillere boya yeşillere ömrümü

sen şarabı sevdin, ben sarhoşluğu
o yüzden yalpalayıp durmadayım yollarında
uykusuz kalan benim ******* boyu
uyuyan bir başkası kollarında

mahmurluğumu giderme zaman
dokunma sarhoşluğuma aman
göğsüme bir baş gerek
göğüme bir bir yıldız
hey kalleş ışıklar hey
nerelerde kaldınız

kov karanlığı kov hadi saki
seherin gelme vakti şimdi
gelen seherse eğer
ya giden kimdi?

ayrılığın dolular gibi yağmada
yine korunaksız başıma
açmayışım nedensiz değil şemsiyeyi
kaçmayışımı vermeyin telaşıma

sen yağıyor gökten başıma sen
ne yağmur yağar, ne kar
gülümsemesen

daha konulmadı seni sevmenin adı
aşk başka bir şey, sevda ayrı iş
bak hele şu fırtınaya bak hele
bak hele şu coşkuya, şu velveleye yetiş
şu heyecana bak hele

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Sensiz Bir Sabah Daha
tam da uykunun kapımı çaldığı vakit
bir tebessüm belirir penceremde
bir geliş gidiş başlar aramızda
bir sessiz ve belirsiz alışveriş
içime yüklü bulutlar dizilir
yağmur kokuları gelir derinlerden
ne hayaller uçuşur gözlerimde

sabah çağlarının zevkini özlerim
seher gelsin isterim aydınlığıyla
saçında dolaşıp durur sabaha kadar
bir gül yaprağını okşar gibi ellerim
ve her gece yokluğunla bin kez ölürüm
ve her seher gelişinle yüzbin kez dirilirim

hadi git git zifiri karanlık
hadi gel gel şafağın nazlı gelini
al kendine vadedilen cenneti al
ver bana seherin şifalı elini

indir tülünü gelinliğinin indir
aç yüzünü hele ay parçamız aç hele
bir peşrev at hele gönlümüzün meydanında
bir soluklan minderimizde hele bir soluklan

hele müjdeler eriştir gönlümüze lutfette
hele yenilgiyi tat bir kez bu kutlu oyunda
hele söyle kulağımıza söyle ne var kısmette

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Sevda Direnci…
Şöyle bir uğrayıp giden serinlik
Ağustosun yakıcı sıcaklarında
Aniden parlayıp sönen bir ışık
Gurbet karanlığında

Tutmuş yol ortasında astım krizi
İkram edilen ferah bir nefes
Uçmayı özlemiş esir kanarya
Açılmış kafes

Hasta yatağıma ulaşan şifam
Dudağıma pamukla sürülen zemzem
Ancak nefesinle erer sehere
Sancılı gecem

Ay parçam, ışığım, şafağım
Bu koyu sessizlik diyarında
Bana ödünç bir ses versen
Ağlayacağım

Yine ilkbaharla depreşen sevdam
Şöyle bir yüzümü yalayan rüzgâr
Hadi git göğsüme saplanan sancı
Vakit tamam

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:27 PM
-Sevda Konseri
şu kasvetli sonbaharda bahar o diyar
hazan meğer hatırının esiri olmuş
mahcup düşmemek için yeşil gözlerine
ne yaprak sararmış, ne gonca solmuş

fanilik teneffüs vermiş tebessüm miktarı
yol haritamız alnındaki sonsuzluk izleri
ve dudaklarda o ağır hükmün kesinliği
deli gömlekleri mi bekler yoksa bizleri

bizleri mahşere davet eden sihirli sesten
şen kahkahalarını farklı kılan işte o yalan
evet senin bu ses, bu müzik senin besten
ve sonsuz bir sağırlık konserden geri kalan

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:28 PM
-Seviyorduk…
…..

Suskunduk hatta
Sözlere emanet edilmeyecek derin bir şey…
Derin bir şey…. vardı yürek hizamızda bir yerde
Kavşakta zorla durabilmiş dudaklar taşıyorduk
Hüzünlü gülümseyişlere ayrılıklar yüklüyorduk

Alışıyorduk…
Buluşmaların yakıcı ayrılıklar üretmesine
Soluksuz kalmalara gönüllü rıza gösterip
Kavuşmalara esrarlı inatlarla set çekiyorduk
Konuşmanın tam da gelmişti zamanı
Susuyorduk…

Çocukça hislerle çoğu kez coşuyorduk
Koşuyorduk sevdalara ışık hızıyla
Sevdasızlıklarla oynaşıyorduk
Bir büyük aşkı, aşkı inkar ederek
Yaşıyorduk

Bir düşten ibaretti bir büyük sevda
Yetim bir çocuk başı okşar gibi
Şefkatle okşuyorduk

Yorgunduk hatta
Sırtımızda bütün günahkar aşıkların yükü
Yüce palandökene tırmanmış gibi bir akşam vakti
Rüzgar uzak bir diyarın kır çiçekleriyle öpüşüp gelmiş
Ufkun arkasında biliyorum,biliyorum gizlenmiş gözlerin
Gecenin sessizliğinden ürküp sehere sığınan canlar
Gözlerinde gözlerinin feri ve dillerinde senin sözlerin

Ve biz,yani sıradan ve sevdalı binlerce can
Yüreklerinde coşkulu, taşkın bir heyecan
Senin sözlerinle konuşuyorduk….

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:28 PM
-Şimdi Ben
bir buluşma ertesinin
dayanılmaz hüznüyle eksik
gözlerinden ışıklar devşirmenin
tarfisiz hazzıyla tamam
şimdi ben nasıl öksüzüm
anlatamam

şimdi ben kuşlarla akraba
bulutlarla sevda ortağı
şimdi ben palandöken gibi dumanlı
şimdi ben nasıl başı göğe ermişim
anlatamam

şimdi ben kuyuda mazlum Yusuf
zindanda en kıdemli mahpus şimdi ben
şimdi ben sehpaların müdavimi
deli gömlekleri içinde mağrur şimdi ben
şimdi ben nasıl sıkışmışım
anlatamam

içi boş davullar gibi feryattayım şimdi ben
şarkılar söylemekteyim akortsuz sazlarla
şimdi ben meyhanenin gedikli serhoşuyum
başımı sulara sokup nasıl da ayılmışım
şimdi ben
anlatamam

şimdi ben ellerim ve ayaklarımdan
ve yüzümden
kaldırımlar döşemekteyim
tahtına varacak tüm yollara
hükmünü nasıl bir hasretle bekliyorum
şimdi ben
anlatamam

can havliyle dudaklarında unutmuşum
bir nefeslik canımı şimdi ben
seher vaktinden almışım müjdeli haberi
kulluğundan azad edilmişim şimdi ben
hür olmak ne büyük kayıp
anlatamam

ne diye umutlardasın gönül
ne diye kederdesin yürek
ne diyeyim size şimdi ben
sevdaya gerekçe mi gerek
şimdi ben
anlatamam

sözden geçmişim şimdi ben
anlamdan kaçmışım bir hızla sorma
sessizliğe kurbanım şimdi ben
sensizliğe ne şiirler söylemekteyim
şimdi ben
anlatamam

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:28 PM
-Şimdi Sen
cennet nurlarının aksettiği
her yüzde parlamadasın şimdi sen
şimdi sen yeşil gözlerde bir hale
kirpiklere asılı bir damla yaşsın
şimdi sen

şimdi sen derin iç çekmelerle
yerleşmiş bir konuksun bin yürekte
ayrılığın sancaktarısın şimdi sen
şimdi sen kavuşmalarda nazlı bir nota
vuslat şarkılarında sözsün şimdi sen

şimdi sen canınla savaşı seçmişsin
mermiler saplamışsın bağrına şimdi sen
bir bir delinmiş kalbinin kalkanları
sehpalardan yol bulmuşsun tahtlara
şimdi sen

saçının her teline astığın yüreklerde
aziz mi aziz misafirsin şimdi sen
canını dualarına el yapmışsın belli
her söze dua elbisesi giydirmişsin
şimdi sen

şimdi sen sözün sınırlarında asker
azametli kumandansın anlamlara şimdi sen
sevdalara hükmeden büyük padişah
aşkların eşiğinde köle şimdi sen

bahtına ayrılık haritaları çizmiş felek
patika yolların yalnız yolcususun şimdi sen
şimdi sen menzile ışık yılınca uzak
vuslatın can tazeleyen kollarındasın
şimdi sen

zevklere ev sahibisin şimdi sen
şimdi sen mahmurlukların dadısı
cadısısın saf ve temiz sevdaların
cennetimizin yegane hurisisin şimdi sen

sıfatlarından soyunmuşsun şimdi sen
şimdi sen koynumuzda öylece çıplaaak
bir çocuk korkaklığıyla ağlayarak
emzirme talimlerindesin şimdi sen

gel hele hele gel neredesin şimdi sen
şimdi sen anlat başından geçenleri
anlat hele aşka verdiğin bedelden
ecelden beter sonlardan hikaye et
kezzap dökülen yüzlerden
mil çekilen gözlerden anlat
sözün sultanısın şimdi sen

şimdi sen bir tahtın tek varisi
tartışılmaz hükümdar
vallahi yalan, yalan gerisi
öyle gerçeksin ki
şimdi sen

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:28 PM
-Şükür
Bir vakitsiz geliş öyküsü anlatılıyordu akşam
Sırf yalancı çıkmasın diye zarif hikâyeci
Şöyle bir uğradı sevgili soframıza
Çakırkeyf sözcükler eşliğinde
Katıldı aramıza

Toprak kokuları aldık
Nurlu sular fışkıran teninden
Mekân bir anda yoklukla doldu
Zaman kurtulmak istiyordu elinden

Zevke dair şiirler mi söylüyordu ne
Sözlerinde en yüce hazlardan izler
Denizler nefesiyle köpürmelerde
Gökler gözler kadar sessizler

Eşsiz nağmeler melekler orkestrasından
Güftekâr diz çökmek üzereyken
Derin bir itaatle sakinin önünde
Bir velveledir ki koptu
Ve ışık hızıyla haberci
Çıka geldi ferman elinde

Kadehler çatlayıp durmada
Dizlerimizden eksilmede derman
Bir uğultu sarmada gök kubbeyi
Yıldızlar telaşla kaçışmada
Ve tan ağarmada

Gönülsüz rüyaların bittiği ana şükür
Şükür çekip gidişine sevgilinin
Geceye şükür…
Sehere şükür…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:29 PM
-Tövbe Bozumu...
Bir ikindi vaktinin boynu bükük hüznü
Elinden tutarak gün görmüş gölgelerin
Akşamı karşılamaya çıktığında
Gözlerinin ışığını çağırmam gerek
Hava kararmaya başladığında

Unutmam gerek ellerinin müşfik sıcaklğını
uyutmam gerek içimdeki alevlerle oynayan cocuğu
Bir yarım gamzeyle idare etmem gerek
Bitirmem gerek bu pusulasız yolculuğu

Gözlerime söz geçirebilsem bir kerecik
Hayallerim reddetmese yalvarışlarımı
Tövbemi bozmasam her nefes alışımda
Bir de uslandırabilsem göz yaşlarımı

Kükremelerle sarsmasa gönlümün dağlarını
Parçalayıp kaçmasa kafesini şu huysuz aslan
Baş mı eğerdim bu hırçın sevdalara
Sen olmasan

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:29 PM
-Unuttum Yokluğunu
Çokluğunu fark ettim neden sonra
Unuttum yokluğunu

Dudaklarının titrekliğini ilan ediyordu deniz
Dalgaların havayla her temasında
Bir çılgın öykünün izini buldum
Benim olmadığın her anın inadına
Her salise senin oldum

Çekik gözlerini dikmiş gözlerime
Ufuk kırık dökük anılarla meşgul
Renklerin yeşile karşı hain ittifakında
Parmağı var biliyorum haşin seherin

Ve o aşina seher ilk kez baş kaldırıyor
Sabaha emanet ettiğim umutlarıma
Kezzaplar ekiyor özenli bir ıslarla soluğu
Ama ben hala güveniyorum bulutlarıma

Yoksulluğunu kutsuyorum sevdanın
Elinden tutup gezdiriyorum ayrılığı
Unutmuşluklara, unutulmuşluklara
Şiirler söylemiyorum artık
Umut bağlamıyorum dost ufuklara

Çokluğunu fark ediyorum neden sonra
Unutuyorum yokluğunu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:29 PM
-Üşüme Vakti, Ya da…
Tam da üşüme vaktiydi
Hani yarım baharların
Cana kastı vardır ya
Zaman öyle bir zaman…

Gecenin Tanrı misafirini
Ağırlama telaşına düşmeden
Akşamın gamına beşikler bulmak gerek
Derin uykulardır kederin süs aynası
Gömüp aynalara abus çehreleri
Uyanıklık telaşından kurtulmak gerek

Sevmeyi ertelemek gerek
Kara sevdaya isyan vaktidir seher
Bir tek sehere o yüzden
Bin sabah kurban etsek, değer…

Kaçıran sevgili değil
Yıldızların neşesini
Meğer zifiri karanlıklarla
Ufkun ittifakıymış
Yırtıveren güneşin peçesini

Demli çaylar tükettiğimiz
Kendine özgü şafakların birinde
Düştün hayalimize yine
Teklifsiz, tekellüfsüz
Kıskanılacak bir vakar
Ve sadelik içinde

Devran öyle bir devran…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:29 PM
-Yani Ben
hiç asmadığın bir tablo duvarlarına
tuvaline uğramayan renk cümbüşü...
ve gönlümün ebemkuşağı
öylece sahipsiz asılı
gök yüzüne

yaprağını hiç kıpırdatmayan rüzgar
toprağının yarıklarından
hiç sızmayan yağmur
tarlana hiç ekilmeyen
bereketli tohum

sessizlik orkestralarına
yazılan beste
bir çift kulak bulamayan
öksüz ve yalnız seda
ebedi ve ezeli sükut

bir tek harfe bile hasret anlam
bir sözcüğe bile rastlamamış mana
hiç bir cümlede kullanılmamış virgül
bir gül ki dikensiz, kalkansız

bin bir tabyayla sarılmış
surlarla örülü bir yüreğe
güçsüz ordularla hücum eden
beceriksiz bir kumandan

mengenelerle ahbap bir can
prangalara teslim yürek
milyonlarca zincir,binlerce kürek
ve can çekişmekle meşgul bir heyecan

gözlere geri dönmek isteyen,
kirpiklere asılı iki damla yaş
omuzlar üzerine zorla tutturulmuş
bir baş

işte böyle bir şey hayat
arkadaş!

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:29 PM
-Yani Hiç
Bir çiçeğin çiy tanesini kucaklaması gibiydi
Açman kollarını hasretle benden yana
Belki de sırf bu yüzden
Bu yüzden evet
Sarılmalar doyasıya olmadı hiç

Bir kelebeğin telaşla kaçışması gibiydi
Gelip bahçemizde şöyle bir gözükmen
Belki de sırf bu yüzden
Bu yüzden evet
Bahçemiz mamur olmadı hiç

Bir arının çiçekle öpüşmesi gibiydi
Dudaklarının yüzümüzle ünsiyeti
Belki de sırf bu yüzden
Bu yüzden evet
Dudaklarım yorulmadı hiç

Tavus kanatlarını seyretmesi gibiydi
Gözlerimin gözlerinde gezinmesi
Belki de sırf bu yüzden
Bu yüzden evet
Gözlerim ufuklarla tanışmadı hiç

Dilsizin sağırla konuşması gibiydi
Dilimin sözcüklerle alış verişi
Belki de sırf bu yüzden
Bu yüzden evet
Senelerdir hatırım sorulmadı hiç

Bir meleğin kanat çırpması gibiydi
Gözlerini kırpıştırarak el sallayışın
Belki de sırf bu yüzden
Bu yüzden evet
Ayrılıklar ölümcül olmadı hiç

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:29 PM
-Yani Sabah…
Sel olmayı seven sularla buluştuk
Bulutların öfkesinden çekinmeyerek

Can, sıkıntıyla barışmış, keder bizden biri
Göz dikmişiz neşenin sarp kayalıklarına
Şu cilveli akşamın en hüzünlü deminde
Kapanmışız karanlığın ayaklarına

Can dudağa tutunmuş kalmış
Geceden biraz önce, akşamdan biraz sonra
Ak alnımızda ihlâssız secde kırıntıları
Bir titreyiş kaplamış serin suları

Biri kaşlarını çatmış, nedeni gerçekten meçhul
Makbul bir söz bulamayıştan sekteye uğramış dua

Eller, çoktandır avuç olmayı unuttu gülüm
Parmak uçlarımızla dikenlerin sevdası
Sözü şiir yapmaya yetmez bilmez misin?
Bilmez misin hiç bitmez, ellerin
Avuç olma hülyası

Hangi rakkaseyi bekliyor meydan
Hangi çalgıya nasip bu fersiz soluk
Sarhoşluğumu hoş gör diyor
Uçsuz bucaksız bir deniz
Zifiri karanlıklara oluk oluk
Seherler dökülüyor

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 01:29 PM
-Yeni Baştan…
Bir nefes bir nefes daha, yeni baştan
Soluksuzluğumda günahın var çünkü
Vebalin var her nefes ölüşümde
Ve bir büyük mucizen
Her nefes dirilişimde

Hayatı yorgun kollarımızla sarıp sarmalama çabası
Ve sonra okşamak umutların kırlaşan saçını
Kâbuslar kurgulamak geleceğe dair
Kederli Ankara akşamlarında…

Bir umut bir umut daha, yeni baştan
Esenlik dileklerine has dualar
Kederlere tebdil hava vermeler
Kurtulma ayinleri, telaştan

Sensizliğin yan etkisi çok anlayacağın
Bensizliğe hiç benzemiyor sensizlik
Sensizlik hepten kimsesizlik

Bir selam bir selam daha, yeni baştan
Çek al gönlümü kalabalıklardan
Sessizliğe buyur et beni, sessizliğe
Ayırt et diğer aşıklardan

Günüm günüme uymuyor doğru
Gelişler gidişler içindeyim
Gezginim muhtelif dünyalar arasında
Nerde olsam ama seninleyim
Kimle olsam sendeyim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:07 PM
-Yeşilin Vedası
gecenin tam yarısı
uykuyla ihtilaftayız
belki sehere çok az kalmış
belki bir daha
şafağa ulaşamayız


iğneli fıçı gibi şimdi gözlerin
ve yüreğim usul usul akmada
gözlerine şimdi

ve kapanmak üzreyken göz kapakların
kirpiklerini veda niyetine okşayan
yüreğimdi....


evet şu anda...şimdi
mağrur başım
ey kader hükmüne
saygıyla eğildi

evet şu anda şimdi
bütün kainat mezar
bütün canlılar ölü

her kırmızı gül fidesinde
açıp durmada aralıksız
bir siyah fanilik gülü

eylüle yenik düşmemek için
ağustos sıcaklarında daha
nazlı yeşiller solmayı seçmişti

açıktı gönül kapımız ve o hür bir kuştu
kanat çırpışlarından anladım
biraz yorgun ve sarhoştu
yüreğimi takmak istedim kanatlarına
nazarlık niyetine
çoktaaan uçmuştu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:07 PM
-Yine de
sensizlik öfkeli dolular gibi
yağıp durmada şemsiyesiz başıma
karanlık koymuş ağlayışın adını gece...

ninni söylemeyi unutmuş
bir annenin kucağında yıldızlar
uyanık,kederli ve çok uzaaaaaktalar...

pencereler aralasaydı felek yeşilliklere
gözlerini açınca gördüğün gözlerim olsaydı
saçlarını bir kez salsaydın omuzlarıma
omuzlarım taşırdı dünyayı hiç üşenmeden
hele bir de birlikte uyumalara
vakit kalsaydı

umrunda olmak güzel şey yine de
bir şey ifade etmek imkansızlıklarda
yüz binlerce nefes içinde bir tek soluk
bir tek tebessüm milyonlarca kahkaha arasında
bir kısa iç çekiş, sessiz ve nedensiz ağlamalarda…

umrunda olmak güzel şey yine de
gerisi vallahi umrumda değil…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:07 PM
-Yoksa Küstün mü Yine
Uykunun yolunu yüzün mü kesti yine
Saçlarında kaybolan gece miydi yoksa?
Ay yüzüne resim yapan dudakların mıydı
Seher vaktine buzlu şerbetler kavuşturan
Ellerin miydi bir solukta

Kaşlarını ufka neden siper yapmadın
Kirpiklerin yağmadı düşman bakışlarına
Ürkmedi gecenin kalleş efkarı, yürüyüşünden
Bir taş atmadı gamzelerin korku kuşlarına

Her gördükçe derdim artmada diyor sevgili
Ayrılıklarla sükun bulmada dalgalarım
Bu yüzden anlamıyor musun, bu yüzden
Ayırılıklara umut bağlamlarım

Gönlümün başını alıp gittiği *******de
Keşke saçlarını salmasaydın rüzgara
Böyle suskunluklara mahkum olmazdım
Umut bağlamazdım karanlıklara

Soğuk yüzlü *******den korkmuyorum artık
Üşümüyorum buz saçaklı zemherilerde
Ellerimi koyuyorum yüreğimin üstüne
Vefa arıyorum kelimelerde

Kadehle aramda derin bir sorun
Şarabı sirkeye çevirmiş felek
Sözün ucunu da iyice kaçırmışım
Şiir söyleyeceğim diyerek

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:07 PM
-Yüzde yüz Eylül
Şimdi şifalı ellerini
Şöyle alnıma koyup
Yüreğimi yüreğine indirmenin
Tam da zamanı
Çünkü mevsim yüzde yüz güz
Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

Çetin bir gün yani, yol yokuş yokuş
Yorgun bir kuş kanatlarına küsmüş
Rüzgâr söylemedi istediği Türküyü diye
Bir yaprak bir dala küsmüş
Tanrıya yalvarmanın tam da zamanı
Zamanı gözlerini çevirip göğe
Ayetet-el kürsi okumanın
Çünkü mevsim yüzde yüz güz
Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

Kirpiklerin bir okşuyor
Bir okluyor geceyi
Bulmak imkânsız
Kara gözlerinin izini
Dizini seherin dizlerine
Dayamış felek
Çehresini şafaklara
Çevirmiş
Şimdi “bir al şale bürünmenin” zamanı
Yürümenin zamanı şimdi
Çünkü mevsim yüzde yüz güz
Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

Yol upuzun, güvenli ve aşina
İz belirsiz, yön meçhul, işaretler sökülmüş
Yıkılmış oteller, harabe istasyonlar
Dökülmüş ağaçların yüzü kara toprağa
Sularda belli belirsiz titremeler
İnlemeler şükre ve dualara karışmış
Can korkusu yolcularda, eşkıya kaygısı
Saygı duyulmuyor araba markalarına
Beygir gücüne, fren emniyetine… Konfora…
Zora düşmüş ki gönüller sormayın gitsin
Yol boyunca taçsız taşsız gariban mezarları
İhlâssız fatihalara itirazda: biz ölmüş müyüz?
Bir fısıltı, bir dedi kodu, bir başkaldırış kervanda
Kervanbaşı hain miymiş neymiş ve cümle pusulalar arızalı
Can havliyle öksürmeler, abdest tazelemeler taze dualar için
Heyy kaybolan ruhlar şu uçsuz bucaksız gökten
Bir yıldız da siz seçin… Diye bir seda yankılanmada heyyy

Çünkü mevsim yüzde yüz güz
Çünkü ay yüzde yüz Eylül…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:07 PM
******.............Sunum
Tam dumanların koynuna girmişti ki tepe
Bir titretme aldı arzın derinliklerini
Bulutlar korkusunu yensin diye boşa bekledik
Boşa yırttık dağın eteklerini

Bir patika yolda zamanın izleri
Gözleri çapaklanmış dev anasının
Boy aynasına ihanet etmiş bir yüz
Kesmiş gamzeleriyle bir kız öz bileklerini

Dileğimi sorma ey tavus kanatlı dilber
Gözlerimi diktiğim gökte hayalin yok senin
Ellerinin çoktan bitti yüzümdeki görevi
Çekti felek perdesini gözlerinin

Önünde el pençe divan durmaktayım
Mahkeme-i kübra mübaşirinin
Hakimin hükmüne kurban
Kurban al renkli sehpalara
Ve ak sabahlara

Ben dumanlı palandöken tepelerinde
Sevdalara ne derin mezarlar kazdım
Kızdım kefen renkli giysilerine sevdanın
Kara kalemlerle ayrılıklara şiirler yazdım

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:07 PM
******.......Bir Kış Günü Tutanağı
Eşkıyanın inmediği bir günü kollayıp
Pazılarımla fethetmek istedim şehri
Gönül ferahlığıyla uzattım ellerimi
Uzaktan kumandalı kelepçelere

Mahpusluk istiyordu canım
Gardiyanla bir ruh alış verişi…
Özbeöz sevgili diyarında
Bir hasret yükselişi

Bıçak uçlarına havale bir kılcal damar
Dikiş tutmayan yaşlı dokular
Nasıl da esir almış ufku hey gidi
O bildik kadim korkular

Güya çıkarmıştık gündemimizden
Kasvet rayihalı gurbet türkülerini
Dudakları susuzluktan çatlamış
Nice can öptü bu gün gözlerimizden

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
El en sevdalı fısıltılara niyetlendiğinde bile
ellerinden tutmak isterim derdi, ellerinden…
gözlerime güvensizlikler musallat derdi
o yüzden beklentim yok gözlerinden…

bir eli böylesine kutsayan bir deli
belki bir daha gelmez dünyaya derdi
hey gidi ellerini öptüğümün güzeli
sözü bile elleriyle söylerdi

her ele el vermek olmaz derdi

konuk ettiğinde yüzünü avuçlarına
sanırdım ki dünya daha bir güvende
elleri uzaklığı seçtiğinde, bilseniz
ne bet kalırdı bende ne beniz

ellerinizi birbirinizin ellerine
ellerini ellerime verdiği gibi verseydiniz
Ölmezdiniz

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Kaçış Zamanın ricat vakti…
Taa seherden başlamıştı kaçış
İşte ışıkların kayboluş saati
Ufukta belli belirsiz bir heyecan

Omzuma bir gölge düştü
Kolun sandım

Yolcu… ihtirasına esir şu an
Bundan …. menzil diye tutturuşu
Feleğin kelepçeler vurduğuna bakmayın
Özgürlük heykeli gibi muhteşem ellerine
İnanmayın pes edişine

Çoktandır ayaklarıma
Bir meçhul yol düştü
Yolun sandım

Yürüyüşüm ondan

Hey gidi avareliğimin coşkulu bestesi
Yani sessizliğe heveslenip ağlayışım
Hey gidi etrafımda fır dönen saki
Uzaklaş dönmesin başım

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Göç Senfonisi Sakındığı köşklerini açtı düşünmeden
Kırk yılda bir gelen konuğuna
Hiç alışamamıştı ama hiç
Geçen zaman içinde
Yokluğuna

Bir şeyler vermek diledi geliş müjdesine
Bir sille yedi ki sorma gelişin ta kendisinden
O yüzden unutkanlıkları kutsadı
Sevdi ihmal edişleri o yüzden

En büyük devlet bildi bir anlık gafleti
Kırkladı göz yaşlarıyla baş koyduğu yastığı
Ne kir kaldı göğün yedi katında
Ne bir zerre leke yerin yedi kat dibinde
Epey günler geçirdi epey
Aşkın sonsuz saltanatında

Bir cılız naralanmaya şiir dedik, izin verdi
Sizin ulaşılmazınızla sehpaya çıktık biz
******* boyu sürüp giden yolculuklarda
Deli gömleklerine hiç yabancı değiliz

Yolcuysak eğer …ve …
Dağarcık taşıyorsak sırtımızda
Başımız dağarcığımız için
Aşımız kaselerinize kurban

Tutun ellerimizden tutun
Çekip gidelim buralardan ….

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
İntikam Çifte benlerle geldi üstümüze
Ne savaşlar verdik aşk meydanında
Soluklanmadan...bir yudum su içmeden...
Ne kerbelalar yaşadık divanında

Sessizliği umut belledik nice an
Suskunluklardan saraylar inşa ettik
Ayrılıklara bir gün bile ağlamadan
Nice vuslatlar tükettik

Çeşmeler başında pusular kurmuştu iblis
Vazgeçtik bir yudum su uğruna orucumuzdan
İki kudretli el gibiydi bir çift narin kanat
Tutup götürdü bizi kolumuzdan

Ah kimler yararlanmadı ki yokluğumuzdan
Yoksulluğumuzdan abideler dikdik
Her nefeste hazineler bulduk
Her solukta eksildik

Bir tutam saçla çıktık bahara
Alemin en şedit zemherisinden
Daha yeşil çalınmadan dağlara
Tattık yeşili gözlerinizden

Bir ikindi vaktine sığdırıp efkarı
*******i azat kıldık kasavetten
Seheri kutsadık bakışlarımızla
İntikamı böyle aldık felekten

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Diyordu ki Diyordu ki ******* ne kadar amansız
Dermansız bakışların sınırsızılığında...
Gözleri kör olmuştu zamanın
Sabaha çıktığında

Diyordu ki soğuk bir kışın kuşluk vaktinde
Dualarımın keser yolunu bin bir sebep
İkindilere hasret türküleri söylerim o yüzden
Dinleyen gölgelerdir sözümü hep
Ve deli fermanlarını alan elimden

Sehpalara çıkarılmış hayallerim yine
Meğer mahkumiyet alan benmişim
Yedi kat göğe kurulan mahkemelerden
Celladı irademle seçmişim
Urganlar örmüşüm kelimelerden

Diyordu ki ölüm ateşli bir dudağın son busesi
Yahut bestesi şımarık bir sessizliğin
Nihayet duymuştu özlediği sesi
Sağır olmadan biraz önce
Vuslattı adı çaresizliğin

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Aşk Adlı Eski Arkadaş Aşk adlı eski bir arkadaş
Sekerek yürüyor önüm sıra
Toplayarak son kırıntılarını
Bitmez sandığımız saltanatın

Kolay yalan söylenen
Mevsimindeyim hayatın

Can sunuluyor kadehlerde
Mola verilen her sofrada
Yolcuların hepsi körkütük sarhoş
Ayık dolaşan bir benim ortada

Her zerresi bin esrara bürünen
Mevsimindeyim hayatın

Her solukta yeni bir kıyamete
Uğrayıp durmada dünyam
Her solukta toplanmada mahşer
Yoklamada herkes tamam....

Kalıntıları toprakla örtülen
Mevsimindeyim hayatın

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Gezi Geçitlere al puşilerden işaretler koyarak
Aşmasına aştık sıradağları
Ama gölgemiz nöbetlerdedir hala
Zirvelerde bir yerde

Buruk bir tad kaldı dimağımızda
Bulutlarla sır dolu sohbetlerden
Seher ışıklarına müjdeler sunan
Gözlerimizden destur alıp
Göçtük sevda yurdundan

Üstatlar öyle buyurdu
Ruhlarımızı iliştirdik çimen tohumlarına

Toprağın hararetli yarıklarından
Nazlı nazlı süzülüp gelen
O ırmağın köprüsüdür gönlümüz

Gelip geçenlerden pay alırız
Aşk birikir mendilimizde
*******imiz madem yıldız fukarasıdır
Bir damla yağ olsak yeridir
Kendi kandilimizde

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Çoktandır.... Çoktandır umudumun yatağı soğuk
Üşümüş ellerine cep bile bulamıyor
Nefesiyle ısıtacak bütün alemi
Nefes alamıyor

Çoktandır içi geçmiş gönlümün...
Gezinip durmada kuşkular ortasında
Bir gelebilse kendine ah bir gelebilse
Alemler dönecek etrafında
Gelemiyor

Çoktandır güzelliklerin üstünde
Tozlu,bulanık perdeler, perdeler
Bir ayna tutulabilse yüzüme bir ayna
Ah bir pay edilebilse hisseler
Edilemiyor

Çoktandır anlayamaz oldum dilinden
Yeni sözcükler mi peyda etti kendine
Bir çevirmen bulunabilse bir çevirmen
Ah bir erişilebilse alfabesine
Erişilemiyor

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Nedendi? Ellerimizden tutup çeke çeke
Götürdüğün gölgelikte
Yüzümüzün ışığını
Rehin verişin nedendi

Yolu menzilimize varmayana
Kokusu burnumuza hepten yabancı...
Rüzgarımızla ıslık çalmayana...
Israrla selamlar gönderişin
Nedendi

Nedendi emanet verişin canı
Can olmayana

Nedendi gözlerimize mil çekişin
İndirişin hışımla perdeleri
Nedendi....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Umut Bunun Adı Umut bunun adı umut sevgilim
Saçlarının omzuna değişi gibi
Yanağında gamzenin yayılışı
Dilinin türküler söyleyişi gibi

Bakışlarının semada salınışı yani
Yani gözlerinin okyanuslaşması
Ellerinin çiçeklere dokunuşu yani
Pınarın güneşte buharlaşması

Zemheride tenimize değen nefesin
Temmuz sıcağında serinlik yani
Issız dağ başlarında neşeli sesin
Şu sığ denizlerde derinlik yani

Sanki kavuşmanın tılsımlı tadı
Susuz dudaklara zemzem servisi
Hasret alerji yapmış ciğerlere
Soluğun oksijenin ta kendisi

Ve sanki son nefeste iman gibisin
Dudağıma pamukla sürülen su...
Balayı gecesinde bir güveyinin
Gelin kucağında ilk uykusu...

Umut bunun adı umut sevgilim
Unutmaya kurulan sehpa bir nevi
Biliyorsun ben sihirbaz değilim
Seninle bu alem bir sihir evi...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Bir Güler bir yüz dolaşıyor göğümüzde
Göğsümüzde bir yürek çarpıyor
Göğümüzdeki de bir
Göğsümüzdeki de

Seher yeli nöbet tutmada başımızda
Kapımızda sıralanmış yıldızlar
Başımızdaki de bir
Kapımızdaki de

Katı açılmamış düşler *******imizde
Hecelerimizde yorgun argın yorumlar
*******imizdeki de bir
Hecelerimizdeki de

Ta can evinde bir sevgili ateş
Eş serin rüzgarlara, nemli yellere
Ateşimizdeki de bir
Rüzgarımızdaki de

Yine kurmuş padişah çadırını bahçemize
Soframıza bağdaş kurmuş sarhoşlar yine
Bahçemizdeki de bir
Soframızdaki de

Ateşten kurtaran el erişti elimize
Dilimize kelepçeler misafir oldu
Elimizdeki de bir
Dilimizdeki de

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:08 PM
Bir Unuttum ki Sorma... Bir unuttum ki sözümü
Öyle bir kovdum ki
Yeminleri kapımdan
İşret sofrasında
Arama vefadan zerre
Yararlanma ne olur
Bin türlü zaafımdan

Bir uyuttum ki
Coşkuları sorma
Öyle avuttum ki
Heyecanları
Öyle bir ah ettim ki
Sehere karşı
Titremeler tuttu canları

Şundan bundan
Bahsettim durdum yine
Sohbetimin ucu
Bir türlü gelmedi sana
Methiyeler düzmek
İstiyordum gözlerine
Bir ağırlık çöktü cana

Nüzul indi dilime
Ne harflerde anlam
Ne sözcüklerde sır
Nedenini bulamam

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Gece Ve... Gece çıkageldi elleri bağlı
Karanlığı kovmuş gözlerinden
Azad etmiş ayrılık şarkılarını
Öyle anladım sözlerinden

Işıkla da barışmış bir güzel
Kardeş olmuş güneşle,ayla
Almış koynuna ikisini de
Sırayla

Geldi çattı düşlerin ıstırabı
Yine düğümler atıldı bahtımıza
Göz dikti felek varlı vakitsiz
Tacımıza, tahtımıza

Şefkatini ikram edip duruyor
Hüznünü cevirmiş aşk müjdesine
Şafak işte, işte seher; gün doğuyor
Her can dönüyor kendi kıblesine

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
İhtiyaç Bir nefes bana enfes bir nefes
Gürültüler içinde
Kaybolmayacak
Bir ses bana
Şifalı bir ses

Bir yüz bana, nurlu bir yüz
Ayın şavkıymış gibi
Parlak ve pürüzsüz
Bir çift göz bana
Bakar ufuklara
Ölümsüz...

Bir dil bana tatlı mı tatlı bir dil
Alfabesi sevda yani
Sırların şifresi sanki
Her harfi bir muamma
Anlaşılır gibi değil

Bir can bana canan gibi bir can
Hicran içinde neşe
Hüzün yanında coşku
Her nefeste sarhoşluk
Her an bin heyecan

Bir sevda bana bana bir sevda
Bir yanı sen sevgilim
Bir yanı yokluk
Bir sevda bana bir sevda
Her anı sarhoşluk

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
İkindi Sayıklamaları Hadi anahtarları al gel
Yahut söke dur kilitleri
Hazineler bunaldı kasalarda
Hadi davet et çilingirleri
Göçünü toplasın keder
Tebessümle barışsın hüzün
Bilmem kader buna ne der
Tutar mı elinden gönlümüzün

Bu gece suya yatır kadehleri
İzin ver gitsin sakiye bu gece
Şarabı döküver ayak yoluna
Ab-ı hayat sunsalar bile içme
Suya da küs badeye de
Bu gece kesil memeden
Ağlamaya son ver
Gülmeye de

Suru da çalma bu gece
Sessizliğe egemenlik ver
Çengileri kov bu gece
Raksçıya bir yatak göster
Zöhreyi yatır uykusuna
Bu gece yolu sen göster

Hadi anahtarları al gel
Yahut söke dur kilitleri
Hazineler bunaldı kasalarda
Hadi davet et çilingirleri

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Bir Gece Türküsü Şimdi sözlerini unuttuğum bir Türküde
Boynunu bükmüş bekliyordur adın
Ne zamanki suskunluğu seçti gönül
Esir kaldı zindanlarda muradın

Aşk rüzgarları taramıyor saçlarını
Gözlerin bulutlarla küstü küseli
Ellerinden kelepçe hiç eksik değil
Ayakların bu yollara düştü düşeli

İncinmeyi unuttu gönlümüz çoktan
O yüzden duymadık barış çağrını
Ama hep merak edip durduk
Kime emanet ettin yürek ağrını

Sessizlik unvanını kaptırmadı kimseye
Gece, sarhoş naralarına aldırmadan
Koynundaki karanlığa aşığız biliyor
Soyunup duruyor utanıp sıkılmadan

Seher ellerimizi ısrarla bağlamasaydı
Kırağılar çalan göğsümüzün üstüne
Olmazdı sarılmaların haddi hesabı
Kulak vermezdi kimse gecenin Türküsüne

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Neden Bu gün bana haram ediliş günün
Yahut o günün aynaya aksi
Yedi kat cehennemi göze aldım da geldim
Peşimde yüzlerce yıldız, binlerce galaksi

Yine aldatış ipine sarılmışsın sıkıca
Yüzünü almışsın bu gece bizden geriye
O yüzden bulamadım yolunu, izini
O yüzden kuşatmış iblis alemi gözleriyle

Kader kazaya döndü bir tek gülümsemenle
Ruhuma kanatlar taktı bir meçhul adam
Uyandım uykulardan mahzun sesinle
Ne kaldı isteğim, ne arzum, ne çabam

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Eğer... Soluk almama hünerini öğretti bize
Dudaklarımıza ambargolar koyarak
Karanlıklarla yarıştığımız ******* boyu
Ardımızdan koştu sessizce ağlayarak

Sarhoşluk sırrını açıklasaydım eğer
Öykülerimi kader yapmak isterdiniz
Abı hayat dudağında saklı sakinin
Ama elleriyle sizin derdiniz...

Kış mevsimi kör edecekti bizi
Gözlerin imdadımıza yetişmeseydi
Işığımız, rengimiz senden yadigar
Bir de bahçemize kar düşmeseydi

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Yani O Unutulmuş bir masalda, öyküde
Boynu bükük bir harf gibi durmada
Hüzünle söylenen adsız türküde
Kendini boşluğa salmış bir seda

Belki de zamana verilen esir
Zamandan alınan ödünç belki de
Bir ihtimal ötelerden bir sestir
Gerekçe aramak yersiz belki de

Belki menzil, belki yolun kendisi
Belki sevda, belki aşk, belki nefret
Belki bu alemin tek efendisi
Belki sonsuz vuslat, belki de hasret

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Durum Sevdaya
Bir tanım arayadur sen
Dedikodu meleği ol da...
Söz de senin olsun
Sohbette senin
Sarhoş gibi eğri büğrü
Yürü düz yolda

İster balık gibi takıl ağlara
Dağlara anne de ister a ceylan
Sürsün yeter ki bu devran
Bitmesin seyran

Anlamlara boğulmayı da bırak
Geç derin esrardan
Yüzüne çakılmış mıh gibiyim
Şekilperestim şu an
Sen en yüce günahkar
Ben çarmıh gibiyim

Saltanatlar içinde mağlup
Köşkler içinde fakirim
Bir döşek hasretindeyim hala
Hala bakirim

Anlamdan çok öte
Şekilden üstün
Gönlümde öyle
Bir yere düştün....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Yine Özlemlerde Karar Kıldık... Bir kurulukta boğulup gittik yine
Yine susuzluğu kutsadık bu akşam
Doldurup içimizi ateşten denizlerle
Dedik indirin gemileri vakit tamam

Su üstünde yürüyüşler yaptı gönlümüz
Göğümüz kızıl bulutlar sundu bize
Deliler gibi seslere boğuldu kulaklarımız
Korsanlar kelepçeler vurdu ellerimize

Deli gömleğimizi yırtışın olmasaydı
Taa uzaklardan göz ucuyla bakıp....
Sular çoktan çekilmiş olacaktı,evet...
Bizi ıssız vadilerde yalnız bırakıp...

Yine özlemlerde karar kıldık yine
Yine vuslattan geçtik bu akşam
Zırhlarımızı teslim ettik ellerine
Ne korku kaldı; ne kaygı, ne gam...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
O ve Ben Gözlerimi emzirmiş memeleriyle
Onlarca bahar, binlerce seher
O yüzden arşa varır gözümün nuru
O yüzden “ bakışım bir ömre değer “

Kundaklara sarmış ateşli bedenimi
******* boyu özenerek, bezenerek
O yüzden garip saymam kendimi
Gurbetteyim diyerek

Sözler örmüş dilinden dilime
Esrarlı divitlerle yazılar yazmış
Her gece bir ferman vermiş elime
Her seherde bin zafer kazanmış

Canlar üflemiş meğer her nefeste
Her nefes can çekişen canıma
O yüzden kapımdan ayrılmaz ebed
O yüzden ezel yoldaştır hicranıma

Hasret haritaları çizmiş pusulasıyla
Okyanus ötelerinde ülkeler kurmuş
Ne denizler yarmış minnacık asasıyla
Ne tufanlardan kurtulmuş

Ne sevdalar yeşertmiş çorak gönlünde
Ne aşklara tabut yapmış kalbini
Ne sultanlar taç bırakmış önünde
Nice kula köle etmiş kendini

Hey gidi fani sevdalarım benim
Ölümsüzlük şarapları sundunuz bana
Meğer elinizdeymiş kırk kapının anahtarı
Meğer hükmeden sizmişsiniz zamana

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Boşluk Gamıyla okşandım bu gün
Sevinciyle neşelendim
Bir dilek tut dedi sevgili
Sadece gülümsedim

Kuşkusu can tazeledi
İnkarı umudum oldu
Bir ödül arıyordu gözleri
Gözlerimi buldu

Zafer çığlıklarını sevdim
Yenilgisini kutsadım
Umursamazlığını bile
Umursadım

Susmak huyunu öldürdü
Gülmemeyi unuttu bu gün
Dünyayı velveleye veren
Yüreğini uyuttu bu gün

Kadehi kendiydi bu gün
Badesi bizzat sarhoşluk
Öncesini söyledim işte
Sonrası...boşluk....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:09 PM
Öykü Felek ince dantellerden örmüş zırhımı
Zifiri karanlıklarda nur yüklenmiş gözlerine
Müjdeli haberler bekliyor kapıda düşman
Fermanlar tutuşturulmuş ellerine

Rehineyim has bahçende asırlardır
Güya özgürüm ki hasretim zindanlara
Alemin dünya denen elemli köşesinde
Ağlar dururum halime ağlayanlara

Ceylanımız göklerde koşup durmada
Menzili dağa bile erişmez kurşunumuzun
Hem sevgili işvelerle barışı kutsamada
Terhisini istemede ısrarla ordumuzun

Bunaldım süslü, görkemli oltalardan
Avcının hürmetle ellerinden öperim
Çekilme zamanı gelsin ortalardan
Sessiz sedasız çekilip giderim....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:10 PM
Şifa Seni bir kez öptüm diye
Halkın malı oldu dudağım
Oksijenden ahaliyi
Nasıl mahrum bırakacağım

Nefesin seherde esti yüzüme
Ab-ı hayat şifresi artık çehremde
Sözümde bin anlam buluyor herkes
Halka tutmuş şiir ehli çevremde

Ölümcül hastalıklar sarmış
Dünyanın dört bir yanını
Ellerini bir kez tutmuşum diye
Ellerime bırakıyor herkes canını

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:10 PM
Ancak Sen.... Bin bir cevheri yoğurup bir tahta teknede
Ancak sen dökebilirdin bu eksantrik kalıba
Seviyorum dar gelen hudutlarımı seviyorum
Seviyorum çılgınca seni ve kendimi galiba

Örtülerin altında solmayı bekliyorsa mehtap
Gecenin bir suçu mu var bu densizlikte
Kendini nasıl gizledin kara örtüler altında
Neden istedin neden varolmayı bensizlikte

Yüzyıllarla bir anı kardeş eden hasrete aferin
Aferin yollarda kayıklar yüzdüren göz yaşına
Bilir misin kimdir galibi bu tantanalı seferin
Kim geçmiş bu akşam mağlup orduların başına?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:10 PM
Anlatıyordu Titrek sesini akşamın ayazına katarak
Ve içten içe ağlayarak anlatıyordu...
Sözlerine helalinden saf, temiz,berrak
Hayaller katıyordu

Akşamı seviyordu sözcükler
Anlamlar tam bir gece aşığı
Dişlere beyaz bir peçe gibi
Örtünüyordu gülücükler....

Bir sessiz çığlık bekleniyordu
Bir sessiz inleyiş hatta
Her nefese bir hicran tohumu
Özenle ekiliyordu

Parmak uçlarında bir tatlı uyuşukluk
Sanki kevser serhoşluğu dimağda
Nizami adımlarla canevinden
Yorgun ordular çekiliyodu

Anlatıyordu
Sesi ötelerden bir müzik...
Notalardan gönüller dökülüyordu
Oluk oluk kan akıyordu gözlere
Gözlere hılkatten sürmeler
Çekiliyordu

Anlatıyordu
Sözcüklerin suskunluğuna inat
Harflerle vuruşuyordu, cümlelerle dövüşüyordu
Yedi kat gökten noktalar düşüyordu

Bir küçük kızın zemheri ayazında
Elleri üşüyordu
Her kar tanesiyle birlikte gökten
Bir çift eldiven düşüyordu...

Titrek sesini akşamın ayazına katarak
Ve içten içe ağlayarak anlatıyordu...
Sözlerine helalinden saf, temiz,berrak
Hayaller katıyordu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:10 PM
Sıradan Bir Gece Gönlümün hovarda yan kesicisi
Akşam telaşını fırsat bilerek
Etrafımda dolanıp durmakta yine
Gözlerine ek ışıklar yükleyerek

Bilir bin bir mücevher doludur kesem
Üstelik çakırkeyif olmuşum daha akşamdan
Satın alabilirim bütün şarapları istesem
Yine de vazgeçmem üzüm bağlarından

Kalabalıklar çekilmede sessizce sokaktan
Asfaltın suçlu çehresinde yorgunluk izleri
Bir adam yeni dönmüş şehrine uzaklardan
Tutunacak bir seher aramakta gözleri

Bir sokak köşesine kendini atmış bir ev...
Bazen Kabe, bazen put hanesi şeytanın
Seherle tekbir sesleri yükselir bazen
Bazı şafaklarda sarhoş naraları

Bahçe rahmet özlemiyle yüz döktüğünde
Uzak diyarlardan şebnemler sökün eder
Bir tanrı misafirini bekler tek kadehlik bade
Bir masum yüzlü kahpe gözyaşlarında yüzer

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:10 PM
Ümit Gah can olmuş sunduğum armağan
Gah ciğerim asılmış gözlerine
Soğuk bir kış akşamüstünde
Şarap kılmışım kanımı
Konuklarıma

Ateşe tapanlar gibi meclis
Ateşin ta kendisi saki
Aleme çökmüş ki bir sis
Ufukta nurdan bir levha
Hüvelbaki

Sehere erişmez bu hasta
Yasta o yüzden insanlık
Kefeni dokur durur asırlardır
Şuracıkta bir yerde İdris

Gaddar bir melek gibisin
Gözyaşlarının kıdemli sultanı
Ya bu kurban alış neden, neden
Hani gömmüştün savaş baltanı

Büyü reddedilmemiş olsaydı eğer
Büyücü olmak isterdi gönlüm
Gülüm dikenlerine çakıldı gözlerim
Evvel gözlerimi teslim aldı ölüm

Kış olmasına rağmen mevsim sevgilim
İlkbahar niyetine attım tüm tohumlarımı
Ve gülün açmasından hiç ümitsiz değilim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:10 PM
on Mahpus göz hücrelerinde mahpus
geçmiş günlerden nice sır
ve beyninde tükettiğin
yüzlerce binlerce asır

zamanın bütünü nerde
nerde esrarın parçacıkları
sırları sıkıştırmışsın göğsüne
anılar hayatın pis artıkları

sonsuzluk umudu şimdi
havale bir başka mevsime
pranga vuran kimdi hayale
kimdi ses veren sesime...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:10 PM
Biliyorsun Karanlığa alışmaya çalışan
Gözlerinle birlikte
Nice ******* büyüdüm
Biliyorsun

Koynuna sığmayışım o yüzdendi
O yüzdendi vuslatlara isyanım
Ayrılığa o yüzden uygun adım yürüdüm
Biliyorsun

Yüz vermedim zamaneye
Hatta zamana
Hiç aman dilemedim felekten
Göz bebeklerin küçülsün istemedim hiç
Biliyorsun

Deli gömleklerinden
Güveylikler dikti modaevleri
Gözlerinle yırttın gömleklerimi
Ellerinle söktün darağaçlarını
Biliyorsun

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
...Çok Eğlenceli! ! ! Kadir gecesinden bir gün önce...İkindi saatleri...

Felluce’ye yönelik büyük imha saldırısı bütün hızıyla devam ediyor...

300.000 nüfuslu şehirde 50.000 civarında kişi kalmış.

İşgal ordusuyla birlikte şehre giren Iraklı askerler bir hastaneye baskın düzenlemişler... Hastalar, hastaneye sığınmış yaralılar ve doktorlar yerlerde sürükleniyor...Gözleri bağlanıyor, tekmeleniyor, tutuklanıyor...

ABD güçleri, şehri füze ve bomba yağmuruna tutuyorlar...Şehrin işgalini Irak ordusuna yaptırıyorlar...Iraklıyı ıraklıya katlettiriyorlar... ABD askerleri siper, Felluceliler ha bire mezar kazıyor...

İşte o hengamede iri yapılı bir CONİ...

Başında çelik miğfer, belinde salkım salkım el bombaları, elinde tam otomatik makinalı....Önüne görkemli modern bir tankı siper etmiş, Felluce’ye kurşun yağdırıyor.

Savaşı izleyen bir Televizyon muhabiri mikrofonu uzatıp soruyor askere:

- Şu anda neler hissediyorsun? Savaş nasıl gidiyor?

Coni sırıtarak cevap veriyor:

- Çok eğlenceli ! ! !

***

Aylardan Ramazan...Günlerden her hangi bir gün...

Arabistan’dan İran’a, Suriye’den Mısıra, Endonezya’dan bilmem nereye kadar koskocaman İslam coğrafyasında her gün kuş sütü eksik olmayan mükellef iftar sofraları kurulmakta...

Mekan Felluce...Bir iftar vakti. Aylardır işgal altında inleyen fakir halkın iftarını açacağı bir tek zeytin, bir tek hurma bile yok belki...Belki bir yudum suya hasret birlerce mazlum Müslüman..

Başında çelik miğfer, belinde salkım salkım el bombaları, elinde tam otomatik makinalı....Önüne görkemli modern bir tankı siper etmiş CONİ , Felluce’ye kurşun yağdırıyor.

Savaşı izleyen bir Televizyon muhabiri mikrofonu uzatıp soruyor askere:

- Şu anda neler hissediyorsun? Savaş nasıl gidiyor?

Coni sırıtarak cevap veriyor:

- Çok eğlenceli ! ! !

***

Hatırımda Çanakkale, Yemen, Trablusgarp...Ecdadın karşısında yedi düvel...Aylardan Ramazan, Günlerden her hangi bir gün...Vurmuş Rus doğudan, ihanet etmiş ermeni içeriden...Kağnılarla yüz binler yollarda...Güç, silah, erzak “ ırzı kırıklarda “

Aylardan Ramazan...*******den Kadir..

Başında çelik miğfer, belinde salkım salkım el bombaları, elinde tam otomatik makinalı....Önüne görkemli modern bir tankı siper etmiş CONİ, Camiler şehri Felluce’ye kurşun yağdırıyor. ABD askerleri siper, Felluceliler ha bire mezar kazıyor...Savaşı izleyen bir Televizyon muhabiri mikrofonu uzatıp soruyor askere:

- Şu anda neler hissediyorsun? Savaş nasıl gidiyor?

Coni sırıtarak cevap veriyor:

- Çok eğlenceli ! ! !

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
Bir Farklı Gecenin Düzensiz Tutanağı Bu gece biraz farklıydı karanlık
Bir anlık umutların göz kırpması
Gibiydi yıldızların seyrüseferi
Bu gece karanlık tamamen
Nur yüzünün eseri

Ellerimde yeni doğmuş bir çocuk
Hava soğuk mu soğuk üstelik
Hayallerimi kundak yaptığım
Bebeğin tuttu öksürük nöbeti
Çekildi damarlarından cihanın
Asırlardır biriktirdiği
Gücü, kuvveti

Başı neredeyse arşa değecekti gönlümün
Şayet hıçkırıkların kesmeseydi menzilimi
En yüzsüz dilenciler gibi sarmıştım
Tam da ayak altına mendilimi
Tövbekar günahkarlar gibi
Yüzümde mahzun bir gölge
Ellerimi öpüyordu tazimle seher

Pişman değilim bu sefer
Zafer bütün zerrelerinde evrenin
Sevgili aşk; zafer bu sefer
Esirin senin

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
Kısmet Kimi sevsem ben oluyor
Git gide çoğalıyorum
Yine de gündemim sensizlik
Sessizliğe mahkumum ya
Notalardan bunalıyorum

Hey gidi tarifsizliğin adı
Muradımı alıp gittin
Hiç bırakmadın inadı
Yıldız yıldız kayıp gittin

Şimdi şu anda evet
Yine kovulma,yine davet
Bir sevda düştü içime
Kime niyet, kime kısmet

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
aşkın Bir Adam.... Ağlarla barışık balıklardan bahsediyorum
Susuzluktan şikayet etmeyen çimenlerden...
Sevdayı ninniler söyleyip uyutmuş bir adam
Beni dinliyor gülümsemeler eşliğinde

Can pazarında gölgeler uzamaya başladığında
Kollarımızı şiddetli silkelemelerle sallayıp
El sıkışmayı başardık nihayet zamanla

Zamana hazineler bağışlamış bir adam
Kabuslar ısmarlıyordu bana ısrarla
*******den korktuğumu kestiremeden...

Çocuk yüzlerine sansür uyguluyordu aynalar
Göklere tebessümü kesiverdim o yüzden
Bir anda sesiz bir çığlığa dönüştü ağlamalar

Tepelere doğru kıvrılıp giden patikadan
Ayak izlerini silmek istedi ruhum zamanın
Bir titreyiş başladı sularda sehere yakın.....

Ağlarla barışık balıklardan bahsediyorum
Susuzluktan şikayet etmeyen çimenlerden...
Sevdayı ninniler söyleyip uyutmuş bir adam
Beni dinliyor gülümsemeler eşliğinde

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
Öncesi ve Sonrası Kaleme havale etmiştim seni
Harflere nüzul inmeden önce
Daha yeni yeni başlamıştı
Aşk divanına çağrılmalar
Eşiklere henüz dizilmiştik
Sansürlenmemişti sesler

Ayrılıklar yaratılmadan çoook önce
Vuslata talip bile değilken canlar
Ve hatta diyebilirim ki
Rüya halindeyken
Heyecanlar....
Perde aralarından içime sızan
Bir titrek ışık/tı hayat

Rüyalarım hala karmakarışık
Aşk ne, kim aşık, hüzün nerelerde
Bir zavallı yürektir sıkışıp kalan
Ara yerde

Daha kağıt icat edilmemişti
Mürekkep hala sırdı üstelik
Kaleme havale etmiştim seni
Harflere nüzul inmeden önce....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
Şehir ve Gece Bereketli bir nur tarlasıdır şu an şehir
Evlerin bütününden şaşkın ışıklar
Aynalardan saklanan yüzlerin şavkını
Eyyüb sabrıyla göklere taşımaktalar

Benzer ve ayrı öykülerin el sıkıştığı
Kalabalıklar, meydanlarda kol gezer
Beli alabildiğine bükük yalnızlık...
Sessizlik bilir misiniz o hengamede
En muteber koroların haykırdığı
Müziğe benzer

Her bir nefese eşlik eder
Evrenin eşsiz ve düzenli savruluşları
Taaa saman yolundan duyulur
Ufku arşınlayan adamın kalp atışları

Şehir..ah kalabalıkların gizli ve mağrur putu
Uykuların tutsak alındığı sancılı *******in
Şafağa yaklaştığı hafif serin bir anda
Kopar gelir çoook derinlerden bir uğultu
Boğulmaması gerçek bir mucizedir o an
Karaltılardan merhamet dilenen yolcunun....
Durursa işte o an durur zaman

Bulutlarla ufkun kesiştiği o seçkin noktada
Ellerini tam da kaşlarının üstüne siper ederek
Bir adam dolaşıp durur varlı vakitsiz
Saygılı gülümsemelerle secde ederek...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
.....Ferahlık* Minnacık ellerinin içinde açmıştı
Çiçek olmaya heveslendiğinde yüreğim
Bütün evrene bahar gelmişti o gün
Bütün evrene hazan gelse bu gün
Üzülmeyeceğim

Yeşil gözlerinin içinde yanmıştı
Işık olmaya heveslendiğinde gözlerim
Bütün yer yüzüne nurlar inmişti o gün
Bütün yer yüzünü karanlıklar sarsa bu gün
Üzülmeyeceğim

Kanat çırpıp duran yüreğine konmuştu
Allı turnalara heveslendiğinde gönlüm
Bütün gökleri kuşlar sarmıştı o gün
Bütün kuşları avcılar vursa bu gün
Üzülmeyeceğim

Faniliğe meydan okumuştu bir ikindide
Ezel yollarının susuz yolcusu canım
Ölüm köşe bucak saklanmıştı o gün
Azrail kapı komşum olsa bu gün
Üzülmeyeceğim

Zaman tezgahında dokumuştu güvey elbisemi
Felek elleriyle donatmıştı vuslat otağını
Tefler çalmıştı melekler orkestrası o gün
İblis ney üflese meyhanemde bu gün
Üzülmeyeceğim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
..Hal Hatır... Nasılsınız harfcağızlarım;
Sözcüklerim, cümlelerim, paragraflarım
Birlikte kervan düzüp yola koyulduğumuz
Eşsiz, emsalsiz, kadim yoldaşlarım
Nasılsınız?

Seher vaktine borç takan hilebaz kumarbaz...
Şafakla ittifak edip siyaha ihanet eden alçak
Biliyorsun ki şuh öpücüklerin şiire döndürdüğü sözler
Kıyamete dek konuşulacaklar

Nasılsınız beynimin arsız çocukları
Binbir emekle zamana gürbüz bebekler doğuran
Kuşkular, fikirler, vesveseler, anlamlar...
Her nefeste ruhumuzu elleriyle yoğuran
Ve ufukların her gün ödünç aldığı akşamlar....
Nasılsınız?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
...Soğuk Bıyıkları buz tutmuş bir adam
Sıcak bir nefes arıyordu
Şehrin en virane penceresinden
Buğulu dudaklarını ısırarak
Bir kadın gülümsüyordu

Şefkatli dalgalarla dövüyordu kıyılarımızı
Uyuyabilelim diye deniz
Sırf fırtınalı ruhlarımızın hatırına
Yola isyan etmiyordu ayaklarımız

Sıcak şömineler önünde anlatılan
Masallara benzetme öykümüzü
Eğer söyleyeceksen bu akşam vakti
İliklerimizi titreten rüzgara karşı söyle
Ayrılık türkümüzü

Titrek seslere münasip çalgılar bulduk
Şen şakrak olmasa bile alemimiz
Bu meclisin az değil fedaisi
Bu şarap dudaklar için çok tanıdık
Ve saki kahpenin ta kendisi

Akşam, pek sayıyordu
Kapı komşusunun hatırını
Her karanlık çöküşünde ölüm
Bir köhne yalnızlığa dayayıp sırtını
Konukları için ağlıyordu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
Yüzün Söndürülmek sırasını bekleyen bir ışıkla
Göz göze geldiğimiz anın hatırı için
Yüzünü tüm ayrıntısıyla nakşettim
O gece hafızama bilir misin?

Gölgeler bir sahip bulmak telaşıyla
Koşup duruyorlardı mahşeri kalabalıklarda
Aydınlıklar tutsağıydı yedi kat göğün
Envai türlü sessizlik çınlıyordu kulaklarda

O anda evrene müjdeler salan yüzün
Bölüştürüldü sofralara ganimet olarak
Yüzün ki bin bir bereketi ömrümüzün
Yüzün ki yeter aleme nimet olarak

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:11 PM
Anlatamamak Yıkıldı gitti bir duvar
Gözlerimin önünde
Buldozer öyle iştahlıydı ki
Anlatamam

Bir servi devriliverdi
Gözlerimin önünde
Baltalar öyle hırslıydı ki
Anlatamam

Bir gemi batıverdi
Gözlerimin önünde
Dalgalar öyle şehvetliydi ki
Anlatamam

Duyduğum hıçkırıklar
Kesilen nefeslerdi
En çok direnen zulme
Kısık, canhıraş seslerdi

Elleriyle yüzünü kapatmış
Bir çocuğun yüzünde
Bir kıyamet özeti okudum
Bir tek hilaf yoktu sözünde

Yıkıldı gitti bir duvar
Gözlerimin önünde
Buldozer öyle iştahlıydı ki
Anlatamam

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:12 PM
Ferman Sesi güzel bir tavusun kanat tüylerinden
Taç giyinmiş padişahım ben
Kırk bin kere maşallah desin sevgili
İnlesin hasetler yurdu sesinden

Bir göz kırpması yeter biad için
İlk fermanım sultanlığına dair
Gel bile giyotin bıçaklarını
Böyle istiyor şair

Hüznün milyonuncu yıldönümünde şehir
Bulutlar simsiyah...şimşek kokuyor gökler
Mızıkayı rüzgar çalıyor, dolu vuruyor davula
İblis kapmış orkestrayı, sesiz bir zikirde melekler

Sesi güzel bir tavusun kanat tüylerinden
Taç giyinmiş padişahım ben
Tahtımı çalmış Süleyman
Zaman vakur ve kibirli gülümsemede
Elinde ferman...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:12 PM
Herhangi Bir Gece Yüzü vidayla tutturulmuş gibi
Arkası boş göklere
Şu zamane mehtabının
Ayakları basmaz mı hiç yere

Aşk yüklü bir bulutu
Ateşli dudaklarından öperek
Hışımla çakıldı yere
Şafağa beş kala
Şimşek

/ bir ilgisi yok bunun
şairliğimle /

Dallar sevda kurusuydu
Takatsiz, fersiz, ince...
Gökten gürültülü
Haberler gelince
Anlaşıldı ki tamam
Vakit yangın vaktidir

Yangın merdivenleri döşemiştim
Çocuk aklımla her yıldıza ayrı ayrı
Cehennemden firar edersem diye...
Rüzgarın ve karın sesli sevişmelerinden
Korktuğum *******de
Kor alevler oynaşırdı
Maymun çehreli pencerelerde
O kâbuslu demlerde
Hiçbir yıldızın
Dokunmadı bana hayrı
Zühal'den gayrı

Emzirme mahkumu sevgili
Yalnızlığı doyurayım derken
Sütü kıt göğüslerinden
Kan damlardı bembeyaz gerdanına
O an boşalırdı zaman zemberekten

Cılız gölgelerin bir gecede döktüğü
Baştan savma asfaltlar üzerinde
Dönen uzaktan kumandalı tekerlekler
Üstlerinde perdeleri inik arabalar
Büyük ihtimal
Şehri Seherle
Terk edecekler

Ne kimse fark edecek
Ne kimse ağlayacak
Bir alışkın el sadece
Kızıl ve büyük harflerle ufka
' SON ' yazacak

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:12 PM
Hey Gidi Sevgili Hey Şu göz yeşili bahar
Bakış israfının eseri
Uykusuna bir yenilse
Şöyle bir dalsa hafiften
Dönecek geri sonbahar

Saçlarını okşama ihtimali
Hepten kalksa ortadan
Alıp gözyaşlarını rüzgar
Çekip gidecek buradan

Dünya çıkacak yörüngesinden
Gevşetse azıcık kollarını
Savurup atacak koynundan
Kâinat yıldızlarını

Hey gidi sevgili hey
Hey ' ol ' emrinin gerekçesi
Seni sevmek güzel şey

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:12 PM
İtiraz Rüzgâr ısrarla dalgalan diyordu
İtirazına hak verdim denizin
Ötede birazcık ötede
Şavkını gördüm
Gözlerinizin

Deniz ısrarla es es diyordu
İtirazına hak verdim rüzgârın
Ötede birazcık ötede
Saçları ıslak ıslaktı
Kızların

Yağmur ısrarla yağayım diyordu
İtirazına hak verdim bulutların
Ötede biraz ötede
Kökleri çürüyordu
Umutların

Güneş artık doğayım diyordu
İtirazına hak verdim yıldızların
Ötede biraz ötede
Oynaşması yeni başlamıştı
Aşıkların

Saat ısrarla dur diyordu bir soluk
İtirazına hak verdim zamanın
Ötede birazcık ötede
Sabrı tükenmişti
Vuslatın

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:12 PM
Kuyu Bir çalı vardı pınarla aramızda
Dudaklarımız kanıyor hala
Kan kardeşi olduk
Suyla

Yollar uzun, güneş tepede
Yorgunluk,hüzün ve gurbet
Yürüyoruz yıllardır kardeş kardeş
Ey çatlayan dudak...kuruyan dil,
İşte yaklaştık kuyuya
Yusuf'tan çok önce
Dost olduk
Kuyuyla

Her yıldızda bir kadeh
Ay kesmiş sofra başını
Görseniz şaşarsınız vallahi
Rüzgarın telaşını
Bir şenlik ki kuyuda sorma
Su su su dedik
Sus sus sus dediler
Ses sese verip Clarenceyle
Ölmeden biraz önce
Serhoş olduk
Ağladık
Korkuyla

Uyuyuş o uyuyuş
Ölüş o ölüş
Paramparça serhoş gömlekleri
Görmüyor Adem babamızın
O gün bu gündür gözleri
Vahdet Nafiz Aksu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:12 PM
.Küçük Bir Kadın Meydan okurdu gök yüzüne
Küçük bir kadın iri mavi gözleriyle
Avuçlayıverirdi dünyayı
Minnacık elleriyle

Ara sıra sevdaya düştüğünde
Saçlarını dolardı hayatın beline
Gam yer etmezdi gönülcüğünde
Yaş uğramazdı gözlerine

Keserdi feleğin sesini
Neşeli şarkılarıyla
Bütün yürekleri ısıtırdı
Koynunun sıcaklığıyla

Tuzaklar kurardı gamzeleriyle
Oklardı kirpikleriyle hasreti
Hüküm ferman dudaklarınındı
Diliyle öldürürdü Vahdet 'i

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
Öyle Sıkı Sevmişti ki Öyle sıkı tutmuştu ki oku
Fırlatıp attığında bana
Kendisi de geldi peşinden
Katarak tozu dumana

Öyle sıkı bakmıştı ki bana
Kirpiklerinin açtığı yoldan
Girivermişti yüreğime
Sormadan

Öyle sıkı öpmüştü ki beni
Aldığında dudaklarını geri
Ab-ı hayat fermanıydı
Yüzümde dudak izleri

Öyle sıkı sarmıştı ki belimi
Seherle koyulduğunda yola
Belimde unutmuştu kollarını
Ve ben kanatsızım hala
O kolsuz hala

Öyle sıkı sevmişti ki beni
Öyle sıkıydı ki ihaneti
Sadık olsa vadedilmişti
Tereddütsüz reddetti cenneti
Sadık olsam giymezdim bu gömleği
Tereddütsüz seçtim cinneti

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
Taç Giymişim ezelden fanilik tacı
Bu taç beni aşka padişah etmiş
Ayrılığın özlem olmuş ilacı
Hasretin gönlümü güzergâh etmiş

Akşam vakti gelmiş seherde gitmiş
Ne akşam tükenmiş ne seher bitmiş
Güneş hiç doğmamış hatır gözetmiş
Ulaşmış ikindi gölge ahhh etmiş

Hadi gönül hadi zaman dar olmuş
Giden de yar idi gelen yar olmuş
Gidişte kâr idi geliş kâr olmuş
Başlamış ticaret aşk siftah etmiş

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
Adsız Şiir Gamım gamsızlık benim
Neşem neşesizlik
Açlığım rızk benim
Kimsem kimsesizlik

Aşkım aşksızlık benim
Ayrılığımsa vuslat
En büyük kuraklıkta
En büyük hasat

Hesapsızlığa vurgunum
Harfsizliğe tutkun
Ebediyen dinlerim seni
Sessizlik ise nutkun

Zevklerin doruğundayım
Zevkleri terkten beri
Kalbinde bulursun beni
Hasreti versen geri

Kalbini yol etmişim
Durağım dudakların
Diyorsan dolsun kalbim
Boş kalsın durakların

Zamanım zamansızlık
Sonum sonsuzluk benim
Hayatım tam cansızlık
Ölümüm onsuzluk benim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
Akbabalar Bahar ölülerini gömer toprağa
Nizami bir ricatla çekilip giderken...
Akbabaların uçup durması bu yüzden
Yüklü yağmur bulutlarının altında

Can tohumlarıyla doğurganlaşan toprak
Müstakbel canlara gebeyken bile
Kemirip durur canlarımızı
Kuşlar kanatlarına bağlayıp hayallerimizi
Masal ülkelerine uçuyorken baharla
Bir avcı en sahtekar gülümsemesiyle
Ansızın keser yollarını
Ve kader birleştirir
Kuşlarla yollarımızı

Gök gürlemeleriyle titreyiverir
Arzın merkezine çivili dağlar
Bir fırtına kopar şimşekten önce
Yağmur niyetine şimşekler yağar

Sonbahar ölülerini gömer toprağa
Yüklü yağmur bulutlarının altında
Aç ve susuz akbabalar uçar

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
Alışveriş Gözü dönmüş bir yılan gibi
Kıvrılarak her gece yürür üstüme
Zehrine muhtaç olduğumu bilerek…

Müjde çanları yapar ıslıklarını
Birazına razıdır gönlüm
Çeker gider ama o sehere yakın
Dağarcığını avuçlarıma dökerek

Ben de bilmem anlamını bu alışverişin
Haşin ******* gâh kârla doludur gâh zararla
Alışta peşin, verişte peşin
Bitmiş asırlar evvel sayfaları
Veresiye defterinin

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
Anne* Anne ellerin çok uzaklarda
ellerime el değiyor
gözyaşı kurudu bende
yanağıma sel değiyor

tükenmede heyecanım
gitmek diliyor canım
ayağıma gel değiyor

önce gülistandı tenim
şimdi diken olan benim
yüreğime gül değiyor

bana bir iki şey gerek
anneciğim..biri duan…
biri eşref vakit,
yani o mübarek an

Anne çok uzaklarda ellerin ….
Gülümsediğinde benden yana
Bir çift yıldız oluyor gözlerin
Bir tazelik geliyor cana
Yanağıma sel değiyor


***

Analar


Ninni söylenen her evde
Ben uyurum
Beşikler yatağımdır
Söyleyin analar söyleyin
Dinleyecek çağımdır

Karşılığını veririm sevginizin
Kesildiği gün sesinizin
Mesela kırk yıl sonra
Yeriniz kucağımıdır

Gelin analar gidelim
Anasız kalsın dünya
Varalım dev analarına
Öpelim uzun memelerini
Ben biliyorum yerlerini
Korkmayın yurtsuz değilsiniz
Kaf diye duyduğunuz yer
Benim dağımdır

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
**Armağan ….
Karanlığın dehşetinden korkarak
Gözlerimden hicret edip
Yıldızların merhametine sığınan
Uykuları verseydiniz bana
Bu gece armağan olarak

Uysal bebekler gibi kollarımda uyuyarak
Huzurlu düşler görmeye alışık …
Görkemli kamburuyla önümde diz çöken …
Korkuları verseydiniz bana
Bu gece armağan olarak

Alacaklıyızdır birlikte seherden
Borçluyuzdur birlikte sehere
Nice ******* boyu ses sese zikrettiğimiz
Kuşkuları verseydiniz bana
Bu gece armağan olarak

Sahipsiz bir hüznün narası gibi sarsıcı …
Melaike düğünlerinde söylenmiş gibi şen şakrak...
Ve…orkestralardan ürküp sessizliğime sığınan
Şarkıları verseydiniz bana
Bu gece armağan olarak…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
**Aşk Olsun
Bir bakire utangaçlığıyla bakıyordu
Sevda yorgunu gözlerime
Hiçbir şey söylemeden öylece
Geçip gidiyordu
Her sabah
Aşk olsun sevgiliye
Aşk olsun

Karanlık *******i sabaha taşıyan gözleriyle
Ve gönül mıknatısı çehresiyle gülümsüyordu
Hiçbir şey söylemeden öylece
Geçip gidiyordu
Her öğle vakti
Aşk olsun sevgiliye
Aşk olsun

Taa uzaklardan ruhumu avuçlayan
Titrek ve terli elleriyle
İşaret edip gel diyordu
Hiçbir şey söylemeden öylece
Geçip gidiyordu
Her akşam vakti
Aşk olsun sevgiliye
Aşk olsun

Durgun mehtaba karşı şarkılar söyleyerek
Gösterip ay yüzünü perdeler arkasından
Islak al dudaklarını kıpırdatıyordu
Hiçbir şey söylemeden öylece
Göz süzüyordu
Her gece vakti
Aşk olsun sevgiliye
Aşk olsun

Çiy taneleri dökerek gamzelerinden
En yakın gonca yaprağına
Üşüyen bedenini nefesiyle ısıtıyordu
Gecenin sona yaklaştığı bir anda
Ak pak kollarını bulutlar üstüne atıyordu
Göz kapağını araladığında
Şafak yaklaşıyordu
Hiçbir şey söylemeden öylece
Her seher vakti
Koynuma giriyordu
Aşk olsun sevgiliye
Aşk olsun

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
**Aşkı Çıkar Aramızdan
Aşkı çıkar aramızdan
Kapımızdan defet sevdayı
Boş ver esenliği, mutluluğu
Boş ver gamı,çileyi, belayı

Boş ver duygulara, akla
Geç nefesten, geç kafesten
Terk et şiiri, sözü, sohbeti
Kurtul notadan, sesten

Tenezzül etme,lütfetme
Sığma cümlelere, sözlere
Hor gör heceleri, harfleri
Tepeden bak kelimelere

Çek çehreni aynalardan
Ne yüzüm kalsın ne hayalim
Siliver izini yollardan
Boynuna yüklensin vebalim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
**Bahar Havası
Bu gün güzel şehrim daha bir mahşer
Caddeler sokaklar insan kaynıyor
Nisan mevsiminin çılgın havası
Belli ki kanımla oyun oynuyor

Toprağı ana rahmine çevirmiş bahar...
Sancılı doğumlar yaşıyor doğa
Tohumlar... Kökler, dallar... Ve yapraklar....
Bahar boyu aşk soluyacaklar

Sona erdi efkarın uzun nöbeti
İçimizde bu coşku hayra alamet
Başladı neşenin canla sohbeti
Haydi hüzün sen sağ ben de selamet

Yeşiller giyinmiş, mora bürünmüş
Botanik parkının serinliğinde
Baharı kucaklarken akşam üzeri
Arabanı gördüm uzakta durdum
Galiba bir kişi vardı yanında
Bir sigara yaktım banka oturdum

Böyle bir meraka ne hakkım var ki
Haklısın bu bana hiç yakışmıyor
Nisan mevsiminin çılgın havası
Belli ki kanımla oyun oynuyor....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:13 PM
**Başağrısı
Nice vesveseyle verip ses sese
Şiirler söyleyip durmadayız
Zamanla kol kola girerek
Baş koyduğumuz yolun
Virane duraklarında

Uçurum başlarında inşa ettiği
Tantanalı köşklerde
Ölüm, yüzümüzden maskeler takıp
Şen şakrak balolar yaparak
Her gün yeni konuklar
Ağırlamakta
Zamanla kol kola girerek
Baş koyduğumuz yolun
Virane duraklarında

Hüznün ve çığrından çıkmış nice neşenin
Kardeşliği başlamışken bir gece yarısı
Nöbet saatini hatıryalarak silah kuşanır
O müzmin başağrısı

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:14 PM
**Ben
Bekleyenim şu an baştan aşağı
Baştan aşağı bekleyişim ben
İstenenim şu an baştan aşağı
Baştan aşağı isteyişim ben

Aşkım aşk şu an baştan aşağı
Baştan aşağı aşığım ben
Nazım şu an baştan aşağı
Baştan aşağı nazlıyım ben

Efkarım şu an baştan aşağı
Baştan aşağı efkarlıyım ben
Gamım şu an baştan aşağı
Baştan aşağı gamlıyım ben

Günahım şu an baştan aşağı
Baştan aşağı günahkarım ben
Suçum şu an baştan aşağı
Baştan aşağı suçluyum ben

Ayım ben şu an baştan aşağı
Baştan aşağı güneşim ben
Gölgeyim şu an baştan aşağı
Baştan aşağı gölgedeyim ben

Sevgiyim şu an baştan aşağı
Baştan aşağı sevgiliyim ben
İhanetim şu an baştan aşağı
Baştan aşağı hainim ben

Benim ben şu an baştan aşağı
Baştan aşağı senim ben
O yum şu an baştan aşağı
Baştan aşağı ondanım ben

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:14 PM
**Bir Sarhoşun Günlüğünden...
Belli değil mi hiç yürüyüşümden
Bu gün çakırkeyfim seni içmişim
Vazgeçmişim şiirimden, türkümden
Sesini gönlüme şarkı seçmişim

Bir kavruk mezedir can masalarda
Rüsvayım,rezilim bu gün yollarda
Gelmişim kapına başka kollarda
Seninle içmişim, senden geçmişim

Ne söylesem bu gün mazurum elbet
Bu gün ağlamadır, sükuttur sohbet
Dedi ki sevgili sohbeti terk et
Sözü tırpan yapmış mana biçmişim

Bir kadeh badedir aldığım senden
Bir yaralı candır aldığın benden
Bahsetme ebetten, hele ezelden
Hepmişim bu gün ben, hem de hiçmişim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:14 PM
**Bir Sonbahar... Akşamüstü...
küstah adımlarla yaklaşıyor zaman
solgun renkleri gök kuşağımıza ekleyerek...
peşinde beyaz bulutlara benzeyen izler...
ki izler de renkler kadar kimsesizler

derin iç çekişleriyle bir rüzgâr
faanilik tohumları atıyor gördügü her yarığa
sonra feleğin kavalından çıkan bir musiki
velveleler salıyor ortalığa

mevsimin adı mı var...ne çıkar
ha ilkbahar olmuş ha sonbahar
her mevsimde hiçlik ve yokluk
varlıktan ziyade aşikâr

amma velakin tebessüm de eksik değil
morarmış dudaklardan isterik kahkahalar da
el ele vermiş neşeyle hüzün aynı izi sürer
her bahar, her sonbahar,her yaz patikalarda

deli gömleğini giyinceye kadar tabiat
renk körü mevsimler kadim bir masalla avunurlar
şu haylaz çocuklar,ah bir bilebilseydim
şu kardan adamda ne bulurlar?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:14 PM
**Bir Şeyler Söyleyin Ona
Gözlerinin gözlerime vurduğu kelepçelere
Feda ettiğim günden beri özgürlüğümü
Işıklarımı alıp sığındım gölgelere
Hayalinden başka hiç kimseye
Anlatmadım rüyalarda gördüğümü

Bir şeyler söyleyin ona
Söyleyin bir şeyler halime dair

Kuşkular güneş oldu sonsuz göğümde
Yüzümde hep aksi vehim mehtabının
Gözlerimi kapatarak saçını her ördüğümde
Attım ilmeğini aşk ıstırabının
Habersizdi saçları ellerimden
Sağırdı yüreği gönül seslerime

Bir şeyler söyleyin ona
Söyleyin bir şeyler halime dair

Goncalar gül olmakta bir hayli mütereddit
Hayat kümelenmişti dikenlerin ucunda
Şerha şerha parçalanmıştı parmak uçlarım
Her gül okşayışı sonunda

Bir şeyler söyleyin ona
Söyleyin bir şeyler halime dair

Şafak ak atlastan deli gömlekleri dokuyordu
İdam sehpalarına mekan arıyordu seher
Müezzin davudi sesiyle ezan okuyordu
Cemaat mahşeri bir kalabalıktı bu sefer

Bir şeyler söyleyin ona
Söyleyin bir şeyler halime dair

Bu sefer seher ayrılığın görkemli tacını
Koydu bin bir emekle sevgilinin başına
Bu sefer seher vuslatın sihirli ilacını
Karıştırdı sultanımın göz yaşına

Bir şeyler söyleyin ona
Söyleyin bir şeyler halime dair

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:14 PM
**Bir Yarım Rüya
yolları sırtıma vurdum
az gittim uz gittim
dağ ardında bağ vardı
bağban devler kadardı

kim bilir kime sorsam
yar bağın neresinde
her rüzgar gül kokuyor
her yağmur gül yağmuru
her çiçeğin yüzü yar
her bülbül yar okuyor
her iz aynı kalemden
ya yolu nasıl bulsam

beğenmiyor her toprağı
yağmur özenle yağıyor
bulut toprağı kokluyor

Bugün yüzü görülecek
yar kokular sürünecek
rüzgar goncayı yokluyor

bir kıskançlık kriziyle
diken yaprağı okluyor

yolları sırtıma vurdum
az gittim uz gittim
dağ ardında bağ vardı
bağban devler kadardı

ve vakit erdi sehere
dedi ki Vahdet Nafiz;
devamı başka sefere......

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:14 PM
**Bir Yudum Su
Öğret tabip yare çareyi
Gözlerini üzerimden almasın
Eksik edip dudaklarından meyi
Damağımı susuzluğa salmasın

Yeşil çimen bile su beklemekte
Sırf bahar yetmiyor gül açmasına
Bulut topraklara gülümsemekte

Bir yudum su için bu kadar ahlar
Su için nice göz su ile ağlar
Kurumuş dudaklar dualardalar

Öğret tabip yare çareyi
Gözlerini üzerimden almasın
Eksik edip dudaklarından meyi
Damağımı susuzluğa salmasın

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:14 PM
**Birazcık Uzamış Çamların Boyu
Senelerden sonra ilk defa geldim
Senle yürüdüğüm çam ormanına
İzlerin kaybolmuş toprak yollarda
Gözlerinden mahrum kalmış çimenler
Parmak izlerin var kuru dallarda
Özlüyor çok belli yollar yolcuyu
Birazcık uzamış çamların boyu

Birazcık uzamış çamların boyu
Bir koku..geçmişten süzülüp gelen
Teninden toprağa sinmiş bir koku
Çayırdan çimenden göğe yükselen...
Saptım patikaya..tarifsiz korku...
Dallarda hışırtı gölgen mi gülen..
İşte vurdu geçti dört nala bir at
Uzakta aşıklar yürür el ele
Bir kuytu köşede gençler (çok rahat)
Hatırıma geldi ah neler neler
Sus aman söyleme diyor sözcükler
Kuş sesleri, kahkahalar, cilveler...

Dayandım durdum çam ağacına
Bir yağmur öncesi..bulutlar koyu
Değişen bir şey yok mekânımızda
Birazcık uzamış çamların boyu....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:15 PM
**Bu Akşam
Bu akşam biraz daha kurşuniydi gökler...
Biraz daha sessiz, biraz daha tenhaydı sokaklar
Yüzünde en kayıtsız ifade, dudaklarında kuraklık...
Gözlerinde bu akşam yabancı renklerin sergisi vardı

Bu akşam ellerin çiçek tutar gibi tutmadı ellerimi
Teninde bir ayaz sabahının keskin soğukluğu...
Hafif bir grip öksürüğü gibi selam deyişin
Kucaklayışında çok belirgin şefkat yoksulluğu
Bir komşudan ödünç alınmış gibiydi gülümseyişin...
Bu akşam yüreğin bir zeytin tanesi kadardı...

Bu akşam ışığın güneşle çekilip gitmişti ufkun arkasına
Bir kurşuni karanlıkla çökmüştün Ankara'nın üstüne
Saçlarını salmıştın omzuna haşin rüzgarların inadına
Bu akşam saçların dağıtmıyordu rüzgarları tel tel
Bu akşam suskunluğun şimşeksiz gökler kadardı
Sustun diye bu akşam bütün çalgılar susmuşlardı

Senin bensizliğine inat seninleydim bu akşam
Bu akşam yollarında daha bir sadık yolcuydum
Dizlerime ilave ferler yüklemişti yüreğim
Bütün dertlerden bu akşam taburcuydum
Tek derdim sendin çünkü, sevdiceğim...
Ve alemler kadardın sen bu akşam
Bu akşam yüreğim senin kadardı...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:15 PM
**Bu Gece
Bu gece bütün sayıları saydım
Bütün harfleri dizdim ardı ardına
Bütün anlamlarla aynı yatağı paylaştım

Öksürsem galaksilerde yankılanacak kadar
Bir koyu sessizlikte buldum izini
Zifiri bir karanlığı bu kadar sevimli kılan
Gözlerini hapsetmendi yüreğimize
Gerisi külliyen yalan

Metin olmalısın diye bir ses duydum korodan
Ellerimi ceplerinde ısıtan yüzleri maskeli dostlara
Bir öpücük verip çıktım kapıdan
Vakt erişince sabaha ….

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:15 PM
**Bu Sefer
Tanıdık yüzlerden ordular kurup
Ölüm her gece saldırıyordu
Düşlerimizin karanlığa açılan
Pencerelerinden
Gökyüzünün sonsuz boşluğuna
Melekler tırmanıyordu

Yeni doğmuş bebekleri emziriyordu
Nemli topraklardan bitmiş memeler
Bir türlü dinmiyordu sancıları
Hamile bulutların
Bir türlü bitmiyordu
İsterik sevişmeler

Hepsi gecenin eseri
Düş, kâbus, umut ve vehim
Neyse ki barışık değil
Bu gece uykuyla gözlerim

Hey gidi gül kokulu yastığım hey
Hey gidi bülbül düşmanı seher
Yeneceğim ikinizi de
Bu sefer....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:15 PM
**Can Sıkıntısı
Can havliyle sıkmışım yumruklarımı
Parmaklarımın her biri bir genç kaplan dişi gibi
Avuçlarımda kendi yüreğim …

Bir hasta odasına dönmüş dünya
Dağ başlarından şehre inen rüzgarda
Ciğerparemin sessiz, vakur iniltileri
Canım öylesine darda

Bir karınca yaşlanmış yollarda
Yaslanmış kambur bir sırt asırlık çınara
Havuzda kirli, yosunlardan ibaret bir su
Bentler vurmuş felek coşkun pınara

Kendi canım çırpınmada kendi ağımda
Dudaklarım çatlak yarıklar gibi toprağımda

İkindi güneşinde sırtımı ısıtırken
Can havliyle sıkmışım yumruklarımı
Parmaklarımın her biri bir genç kaplan dişi gibi
Avuçlarımda kendi yüreğim …

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:15 PM
**Eylül
Eylül göz kapaklarını usul usul
Yaz uykularından devralmaya başlar
Eylül tüm göçebe ruhları toplayarak çadırında
Bütün bir ömür ruhumda kışlar

Ah yeşil gözlerden fırlayan sarı bakışlar
Gözlerimi takıp çengelinize götürdüğünüz yerde
Kainatın cümle orman yangınlarından arta kalan
Küller mi var yine…Yine közlü odun başları mı
Mil çekecek suyu çoktan kurumuş gözlerime

Zamanın iğreti salıncağında sallanan insan
Birkaç sarı yaprağa çeker teslim bayrağını
Her diz vuruşu insanoğlunun hiddetle toprağa
Eylüle isyan…Güle isyan…Bülbüle isyan

Heyy koca yahut körpe gönüllere musallat
Umutsuzluğa denk hüzün…Sevdaya eşit melal
Hayali düşman belleyen akıl, şifresi çetin ruh
Size de yok felekten ihsan..Size de isyan

Heyy gidi yaz güneşi hey …
Heyy gidi baharın mağrur gururu
Heyy gidi Eylüle yüzbin kere mağlup olan
Zaferler ayı heyyyy…

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:15 PM
**Eylül’de Kuşlar
Kuşlar o seher gözlerimle gördüm
Saçmalardan kanatlar takmıştılar
Feleğin yedi kat çemberinden geçip
Simurgların himmetine tenezzül etmeden
Özgürlüğün hudutsuz göklerine uçmuştular

Asırlık çınarların narin dalları arasında
Muhteşem mi muhteşem saraylar
Sapan taşlarından yapılmıştılar

Belki beş bin kuşa beş on tane darı
Bir su kenarına atarlardı Eylül akşamları
Heyyy gidi kuş gagalarından sevdalar üreten
Kuğulu göllerin sesiz, durgun ve duru suları
Size emanettir iyi saklayın kuş uykuları

Alın azık edin kuşlar zihnimdeki kuşkuları
Ötüşlerinize nota yapın içimdeki coşkuları
Hele sizler, hele sizler “ eşini gaib eyleyen kuşlar “
Sizi de mi yordu dizlerimi felc eyleyen şu yokuşlar…..

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Eylülde Dağlar …
Örtse eteğini üşüyen cana
Sarsa sarmalasa tenimi dağlar
Yollarını verse yada, yabana
Tutsa ben razıyım elimi dağlar

Bulutlara versin yüce başını
Kurtlara,kuşlara sunsun aşını
Ayırsın gönlüme karlı kışını
Yok deyip bükmesin belimi dağlar

Başıma taç yapsın sarı yapraktan
Gencim, canım ürker kara topraktan
Gönlüm bade çeker coşkun ırmaktan
Bent vurup kesmesin selimi dağlar

Bilmem vakit ilkbahara erer mi
Yine gönül kardelenler derer mi
Yoksa felek tuzağını örer mi
Keser mi kökünden dilimi dağlar

Olur mu yüce dağ sedasız kalsın
Her ikindi vakti söylesin, çalsın
Yanına hoş sesli bir rüzgar alsın
Sazına bağlasın telimi dağlar

Her gece çıktığı sefer aşkına
Her nefes erdiği zafer aşkına
Hatırı çok yüce seher aşkına
Badı saba kılsın yelimi dağlar

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Gece ve Seher
göz kapaklarımın arkasındaki dünyadan
süzülüp yer yüzüne düşenlerdensin sen
ey vedalaşma anlarının yetim çocuğu
ölümlere paydos derim yemin olsun
meşrebimce bir kez gülümseyiversen

fanilik ikliminin ılık rüzgarlı baharında
açsın diye çiçekler vermeseydin son nefesini
yedi kat göklerde cümle melekler
okutuyor olacaktı cümle ervaha
ebediyet alfabesini

şimdi sen ve ben şu pencerenin arkasından
mahmur ve hüzünlü gözlerimizi kısarak
şaşkın ışıklara yol gösterirken
dost ******* veda şarkıları söyler
her seher hıçkırıklarla ağlayarak....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Gelmen Yetmez.....
Gelmen yetmez dedi sevgili
Kâfi gelmez buluşmalar
Böyle kadim ayrılıklara
Çare midir kavuşmalar

Elin say ki elimdedir
Dudakların dudağımda
Her nefes sarılıyorsun bana
Her anın geçiyor kucağımda
Yatağımdan daha müşfik
Daha yakınsın yorganımdan
Gelse almaya canını Azrail
Ayıramaz canını canımdan
Ben kadar bensin yani
Sen kadar senim ben de
Yine de söz ayrılıkların
Ne ben sende ne sen bende

Gelmen yetmez dedi sevgili
Tatmin etmez buluşmalar
Böyle hudutsuz sevdalara
Kafi gelmez kavuşmalar....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Göç
Şimdi bir köşede küçük kumrular
Pır pır eden yüreklerine
Kanatlarını bağlamışlar
Sessiz ağlayışlarla
Mevsime isyandalar

Günün ikindiye varan deminde
Göçmen kuşların iflahı kesilir
O kadar telaş arasında sürüden
Mutlak bir iki can eksilir
Ne tünemekte huzur,
Ne uçmakta rahat …

Hele de bu mevsimde
Bir akşam ağlayışıdır hayat

Eylülün yeşile usanmış göklerinde
Sevgilim bilir misin yine senin
Mevsimlere baş tutan öykün var
Olanca zulmüne rağmen hazanın
Bütün göçmen kuşların
Dilinde senin türkün var

Gurbet kokuları gelmekteyken
Uçsuz bucaksız göklerden
Bir köşede küçük kumrular
Pır pır eden yüreklerine
Kanatlarını bağlamışlar …

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
*Hayat Yolunda.... Saki çok oldu sana şiirler söylenmeyeli
Öksüzsün ' nedim-i Kadim ' den beri
O yüzden mi dökük kadehin yüzü
Meyhanende şarkılar dinlenmeyeli
Sarhoşlar unuttu gece gündüzü

Ya bir derin iç çekiş yahut bir davudi nara
Karışır, yıldızlara küskün karanlıklara
Dökülür umursanmayan zamanın yüzü
Uykular direnir dost şafaklara

Aşk şef garson üniformasıyla dolaşır
Meze artıklarıyla kirlenmiş masalar arasında
Sadakat ihanet kılıklı bir yosmayla oynaşır
Titrek ışıklara terk edilmiş meyhane terasında

Nedendir bu şahlanış böyle kükreyiş neden
Ey yol yorgunu gönlüm neler oluyor neler
Naralar atmadasın nasihat dinlemeden
Nedir keder evlerinde şarkılar söylemeler

Saki medet diye inleyen şairlerin
Toprağından sazlara nağmeler gelir
' Geceyi örten sular ' dan kâhinlerin
Yalancı tütsüleri yükselir...

Ey hayat...Nihayet çakırkeyf ettin gönlümü
Ayak sürümekteyim seherle verip el ele
Susuzum...Çeşme çok ıraklarda
Taa ufkun arkalarından bir ses diyor: gel hele
Tefler çalıp oynamakta deli gömlekli saki sokaklarda
Kuş sesleri...Ulumalar...Ve tarifsiz bir velvele

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Hayret
Seher seccadesi koktu nefesin yarim
Mahpusluğum bitip sarıldığımda
Seyyar menzillere döndü her diyar
Yoluna koyulduğumda

Gel ey sevgili seni bekliyor şehrim
Gel ey “ bezm-i elestten beri “ hemşehrim….
Davet edildim sen de ol yanımda
Sen de ol yanımda kovulduğumda

Şen şakrak *******e bir parça hüzün taksim et
Kaldır perdeleri camların kirli yüzünden
Hey şafağın süt kardeşi, hey utanmaz saki
Gel hele gel sarhoşluk neymiş seyret

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Hazan
Pencereden kendini seyreden
Yorgun gözlere aldırmadan
Tekerleklerle dövüşüyordu yol

Kızgın asfaltlara sıra sıra
Sahipsiz yürekler dizilmişti
Üstelik yetmemiş gibi bu keder
Yaya geçidine yakın bir yerde
Alaca karanlıkta fark edilmeyen
Bir köpek yavrusu ezilmişti

Ah …Eylülün çakırkeyf akşamı ah
Dudaklarının değdiği her alna
Özenle gurbet notaları nakşedilir
Asılır gökyüzünden sihirli bir ayna
Yoldaş yıldızların tantanalı eşliğinde
Fanilik en çok o an fark edilir

Devriyeler bile gezmez
Yalnızlığa müptela sokaklarda
Başıboş, hür, biraz da serseridir gece
Lambalar kırmızıyı,yeşili terk etmiştir
Siyaha teslimiyet vardır kavşaklarda

Bir şeyler…bilmediğimiz bir şeyler
Ellerimizin arasından kayıp gider
Yıldızların düştüğü dipsiz kuyulara
Işık, hızından emin olsaydı eğer
Teslim olmazdı kuytulara

Şaşırır ruhumuz bazen vaktini
ve bakar ki mevsimler girmiş iç içe
İlkbahar zanneder hazan vaktini


….

Sıradan bir gündü işte
Bir Eylül akşamüstü …
Rüzgardan istediği şarkıyı
Dinleyemeyen bir yaprak
Dala küsmüştü …

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Her Gece Doğar Zühal Yıldızı
O gece... yıldızlar için havuzdu okyanus
O gece... en güzel gül nazla asumanda açmıştı
Olmuştu aşkla titreyen her yürek bir yıldıza fanus...
Zühre, lütfu ile karanlıklara titrek nurlar saçmıştı

İyi ki doğdun dediğinde mehtap dile gelip Zühal'e
Serhoş canların raksı vardı bütün galaksilerde
Cennet,esrarlı nurlarını etmişti göğe havale
Karanlıklar sığıntıya dönmüştü kuytu köşelerde

Mehtap her gece hüzne düşüp yüz döker
O geceden beri ve der ki: Ulu tanrım bu ne hal
Benim en yakın güneşe, benim yanan, kavrulan...
Amma göklerin nazlı ve makbul kızı Zühal
Ki odur ******* boyu asırlardır parlayan
' O ' doğmuş doğalı her yıldız Zühal

Şafak sökmek üzre meğer... Ve işte seher...
Bu vakitte Zühal nurdur, bu vakitte ' nur ' aydır...
Bu vakitte derler ki 'bir an ' bir ömre değer
Bu vakitte dünya semalara kervansaraydır...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**Hüzün
Başı çoktandır okşanmayan
Bir yetim var derunumda bir yerde
Çehremde mutad üzre tebessüm…
Yüreğimle arasında bir perde…

Bir korku …kuş sütüyle beslenen
Umutların yollarında barikat
Hasret kesinlikle değil kıvamında
Gurbet diyarında sonsuz tahribat

Ağaçlar tam gölgelerde eksik var…
Yaprakları vurmuş bir bir fanilik
Şüpheliyim dalların vefasından
Zavallı gövdeler kadere yenik

Sevgili, eşsiz bir hüzün
Eylülden yüreğime armağan
Hazan kurbanı her yaprağa
Yüreğimle ağlayan …

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:16 PM
**İkibin Dördün Sonbaharı
güneşin kuru dudaklarıyla öptüğü yüzümüze
rüzgâr havuzdan su damlacıkları taşır
her yapraktan bir canın çekildiği andır bu an
her kökten bir damla ab-ı hayat uzaklaşır

nemli gözlerimize yeşilin vedasıdır ölüm
yeni boyanmış evler gibi kokar musalla
ses tellerinden vurmuş bülbülü felek a gülüm
bülbül işaretle şarkılar söylemekte hala

leylekler gibi yuva yapmayı bilseydim ben de
cennet köşkleri kurmaz mıydım viranelere
kahreden nefesler verilmiş olsaydı bana da
ne oyunlar ederdim Eylül gibi divanelere

yolumu kesen dilenciye harçlık vermemişim
selamlaşmamışım sokağın en garibanıyla
köşe başında kediciğe gülümsememişim
tanıştım tanışalı ikibindördün sonbaharıyla

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:17 PM
**İşkence
Kolay verilmiş bir vatanı
Kolayca almış kişiler...
Ortada soyundurulmuş erkekler
Çırılçıplak dişiler...

Engizisyon zindanlarından
Ödünç alınmış ağır, kasvetli...
Zülüm ve vahşet moleküllerinden
Mürekkep bir hava
Yüz bin asır öncesinden bir hıçkırık sesi...
Yer yüzüne yeni indiği günlerde daha
Vahşi, hayasız, kıllı ve kuvvetli
Bir el uzanmış önündeki asma yaprağına....
' Yetiş ey adem ' diye haykırarak ağlıyor havva

***

Bağdat'ın batısında
Bir modern engizisyon zindanında
Bir ıraklı kadın değil ırzına geçilen
Bütün insanlığın temiz ve pak annesidir...
Ve oradan arşı alaya yükselen ses
Gelmiş geçmiş bütün mazlumların sesidir

Dört ayak üstüne bir kurbanlık koyun gibi
Çöktürülüp tasmalanan bir erkek
İpin ucunda müstehzi gülüşüyle bir kadın
Heyyy yemenden, Rumeli'den,Çanakkale'den
Tanıdığım müstevli ruh, ' tek dişli canavar '
Hey...sivri dişlerini insanlığın gırtlağından
Çekmeyen kuduz köpek...
Söyle..olur mu zulüm payidar
Sürer mi bu devran kıyamete dek

***

Kolay verilmiş bir vatanı
Kolayca almış kişiler...
Ortada soyundurulmuş erkekler
Çırılçıplak dişiler...
Göz yaşlarımın buğusunda bir sahne
Endülüs'ü teslim eden kumandan ağlıyor
Annesi hiddetle: ' ağlamak için çok geç '
' vatanı için erkekçe dövüşmeyenler '
' işte böyle alçakça ağlar ' diyor....

Bağdat...Tarihin gizemli,sihirli sehri
Nasıl düştün bu hale, ağladım sana
Mahzun uyur sende İmam-ı Azam
Bir şey anlar mısın FUZULI yazsam

Neden bu haldesin, neden bu zillet
Türbeler şehrisin türbedarın yok
Mazlumun çok lakin kahramanın yok
Ne Antep misilli gazi unvanın
Ne Urfa misilli şanlı unvanın
Ne kara Fatma’n var ne de Nene Hatun’un
Çanakkale daha beteri gördü
“Orduların yüklendi beşi,dördü “
“mehmetçik göğsüyle siperler ördü “
Hey zavallı vatan hey mazlum Irak
Can mı kalır, ırz mı kalır düşünce bayrak...
Türbeler şehrisin türbedarın yok
Mazlumun çok lakin kahramanın yok

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:17 PM
**Kapat Yüreğini Esen Rüzgara
Kapat yüreğini esen rüzgara
Aşkımın ateşi zarar görmesin
Göz kırpayım deme yar yıldızlara
Gökler davet sanıp yere inmesin

Çekilip karanlık erişir seher
Bahçıvanlar koşar hep birer birer
En güzel çiçekler sıraya girer
İstemem gönlüne bahar gelmesin

Ne sevdadan eser ne gönül olur
Korkarım ki yanar alem kül olur
Sevda toprakları ıssız çöl olur
Gözlerinden yaşı kimse silmesin

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:17 PM
**Oyun
Ellerinizi ellerimin üstüne koyun
Sıcaklığımla ısıtın yüreklerinizi
Sindirin bir tutam saçınıza ten kokumu
Gözlerimle bakın birazda gök mavisine

Sözlerimle söyleyin bir süre şarkılarınızı
Biraz da yüreğimin musikisiyle oynayın
Kederlenin ara sıra gönlümün efkarıyla
Penceremden bakın yolcusuz yollara

Ne gecede bulun ferahlığı ne gündüzde
Benim zamanıma ayarlayın saatlerinizi
Uzun ikindilerden gölgenizi kurtarın
Akşamın gamıyla vedalaşın bu akşam

Bir hasta hasretiyle beklemeniz niye şafağı
Seherle ne bu asırlar süren alışverişiniz
Gelin tan yerimle helalleşin bu sabah
Saçlarımı giyinin çiğ tanelerine karşı

Dünyanın haşarı ve sevimli çocukları
Sevgili ademcikler,sevimli insancıklar
Oyunlarımla eğlenin feleği bir an atlatıp
Oyuncaklarımla gidin bu gün parkınıza

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:17 PM
**Pasaport
Engerek gözlerinle ısırdın yüreğimi
Lezzet aldım sevdanın tılsımlı zehrinden
Bir ikindi vaktinde sunduğun ölüm
Ab-ı hayat içmek gibiydi ellerinden

Cennet bahçelerinden bir bahçeydi yüreğin
Uzanıp yatıverdim huzurla asırlar boyu
Nihayet üfledi galiba surunu İsrafil
Bölüverdi o muhteşem uykuyu

Ellerin...Sımsıcak pamuk ellerin sevgilim
Maymuncuklar taşır cennet kapılarına
Ben o diyarlara artık yabancı değilim
Pasaportlar yükledim bakışlarına

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:17 PM
**Perde.....
Solgun, titrek, yorgun bir nur..
Her seher konuğudur gönlümüzün
Daha görülmemiş bir hayal
Ruhumuzun rahmine düşmemiş bir düş
Daha tasarlanmamış bir hüzün...

Dudaklara musallat kalleş bir gülüş...
Karanlıkların yavrusu bir titrek ışık
Bir belirsiz kırılış, bir hafif dökülüş
Eşiklerde sabahlayan ürkek bir aşık...

Boşluklarda kucaklaşıp sonra kaybolan
Sesler ve titrek nurların gittiği yerde
Aşkı alnından öpmeye hazırlanan
Şehvetli dudaklara verdiğimiz
Yürekler dolusu selam
Ve kendiliğinden
Açılan
Binlerce kapı
Tatlı bir mahmurluk gözlerde
Ve yönetmenden
Kesin bir emir:
Perde.....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:17 PM
**Seher Yüzlüm *
Seher yüzlüm efkarlandım,daraldım
Şafağın zamanı geldi geçiyor
Karanlıkta asırlardır yol aldım
Sabahın zamanı geldi geçiyor

Gözlerim çoktandır hasret ışığa
Karanlığı kim dost kılmış aşığa
Doldurmuşum al kanımı kaşığa
İçmenin zamanı geldi geçiyor

Azcık çakırkeyfim sanma sarhoşum
Dost meyhanesinde yalnız berduşum
Hadi vur bir kanat sevgili kuşum
Göçmenin zamanı geldi geçiyor

Yeni çıktım daha yeni talandan
Gel haber ver bana elde kalandan
Aşk uğrana hem bedenden, hem candan
Geçmenin zamanı geldi geçiyor

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:17 PM
**Seherin Ardından....
Şuh bir fısıltı...özenle seçilmiş bir yalan
Gamlı bir seher vaktinde olur misafirimiz
Ve hele gözlerinin yeminini bozuşu
Düşürür gönlümüzü sonsuz bir küfre
Bin Yusuf kuyusu olur uykulu gözlerimiz

Baykuş öten viranelerde nedir bu raks
Bu ney, bu tef, bu kanun neyin nesi
Ayın aksi nura dönmüş cadı yüzlerinde
Her dikenli dalda bir tatlı bülbül sesi
Şerha şerha, gül okşayan ellerimiz

İlahi nağmeler...böcek orkestrasından
Ve sonra canhıraş feryatlar çeşit çeşit
Bir damla kan bile damlamaz
Yüz bin yürek yarasından
Ağlasa yeridir yüz bin Vahdet Nafiz
Bir seherin arkasından

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:18 PM
**Sen Diyordu Sevgili....
Deprem
Yerle bir etmişti şehri
Bir tek ev kalmıştı ayakta
Pencereleri aşık gözler gibi
Davet ediyordu
Beni

Nuh tufanı kopmuştu yeniden....
Sular üst üste binmişti yine
Ellerini uzatmıştı biri
Peygamberi bir şefkat vardı sesinde
Gemiye çağırıyordu beni

Dağları savuruyordu
İsrafil'in suru
Kulaklarıma
Pamuklar tıkıyordu biri
Titrek dudaklarıyla öpüyordu beni

Atom yağıyordu
Hiroşima'ya
Bir kişilik sığınak vardı yakında
O cehennemi telaşta
Bana vermek için yerini
Hadi gel diye sesleniyordu biri
Usulca sığınağa götürüyordu beni

Mahşer yerinde tüm insanlık...
Ana çocuğundan habersiz
Ben ben ben diye bir uğultu
Heyy sen diyordu biri...
Seviyordu beni....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:18 PM
**Sen Tanrının Verdiği Ödevsin Bana
Sen Tanrının verdiği ödevsin bana
Çözümü zor, karmaşık
Ama zorunlu...
Ben sınavlar öncesi
Sabahlamaya alışık...

Sen ihanet şekerli çay....
Her ikindi önüme konulan
Ben bir fincan kahve
Uykululara sunulan

Sevda mahmuruyum ben
Şarap baygınısın sen
Aşk yeliyim ben her seher esen
Kavak yelisin sen

Sen uğruna aynalar yaratılan...
Ben güzelliği ilk kez
Aynalar ve sularda
Bulan

Havada bulut yok asırlardır
İnsanlık yağmur duasında
Yalnızlığa ve sana
Ağlayan bir tek insan
Ve göz yaşlarından oluşan
Okyanus....ortasında
Bir ada, ben...
Ve sularla öpüşmeyi seven
Şuh bir kumsal, sen....

Sen bana Tanrının verdiği hayal
Sen tarifsiz, tanımsız bir hal
Sen insanoğlunun duyduğu
En güzel masal...

Anlatan ben....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:18 PM
**Sensizliğe Dair
çoktandır dışındasın ellerimin
avuçladığım yüzlerde yok göz yaşların
bir uzun gurbete çıktığın belli
yollar her akşümüstü varmada ufka
ufukları karartmakta her akşam
bakışların

çoktandır dışındasın gözlerimin
içime yağıp durmada bu yüzden
kalkanlara çarpip dönen kirpiklerim
kokmamakta ısrarlı çiçekler
yahut koklamamakta kararlı burnum

çoktandır dışındasın yüreğimin
seyrek heyecanların kurduğu saatler
hüzün vurmada ansızın gece yarıları
ve bir türlü bitmek bilmeyen nöbetler...
davetkâr işvelerle gülümsemekte dev anaları
emzirmek arzusuyla zehirli memelerinden....

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:18 PM
**Sonbaharda…
Sıradağ eteklerinde çadırlar kurup
Zirvelere işveler yaptığımız
Bir Eylül sıcağında
İkindi gölgeleri
Taht kurmuştu kucağında

Alt alta yazmak günü gelmişti
Cümle bilinmeyenlerimizi
Akılımızı takmıştık kuşkulara
Emanet etmiştik narin canlarımızı
Kâbuslara hepten gebe uykulara

Kımıldayan perdeler gibiydi hayat
Arkasında solgun ve mütereddit yüzler
Gölgeler koşuşturmakta loş avlularda
Misafir odalarında çakırkeyifti sakiler
Bin bir Kevser tadı vardı sularda

Kuşlarla iyi ki aşinalığımız var
Yokuşlar boyunca yoldaşlıkları hoş
Gönlümüzün bu nazlı göçmenleri
Uğramasalardı sakisiz kalan soframıza
İyice çekilmez olurdu Sonbahar

Sıradağ eteklerinde çadırlar kurup
Zirvelere işveler yaptığımız
Şu Eylül sıcağında …

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:18 PM
**Şafak
elini kaşının üzerine siper edip
gözlerini kısarak ufuklara bakan
bir yolcu gibi gönlüm şu an

gönlüm şu an yani gecenin tam yarısında
buğday başaklarına parmaklarını sürterek
uçsuz bucaksız tarlalarda yürüyüp durur

bir serin rüzgâra hasrettir belli etmez
sularda kaybettiği öz kokusundadır şifa
ağrıları sancıya dönüşür sehere beş kala
tüm karanlıkları esir alır gözleriyle ruhum
lakin şafak sökmez bu defa

seher...heyy bu alemin suskun gelini
bir barışabilseydin rüyalarımla
kafa tutabilseydin bir kez mağrur güneşe
eyvallah mı ederdim hüzne ben...

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:18 PM
**Şimdi
Ervah-ı ezelde kanıma giren gözlerin
Mahkum topluyor şimdi sehpalardan
Zincirleri çoktaaaan kırmış dudakların
Çoktaaann azat olmuşsun zindanlardan

Büyüyor insanlığın umudu ellerinde
Özgürlüğe yol buluyor inançlı ayakların
Kölelerin harabe bozuntusu evlerinde
Baş köşeyi süslüyor oyuncakların

Bütün yollarda sevgilim dudak izlerin
Divanına varılır bütün yollardan....
Ve ' eksik olmaz bu divanda divaneler '
Aşıklar nasipsiz değil vuslatından amma
Her vuslatta kızgın yağlar dökülür surlardan

Aşk sevgilim aşk...sihirli ve şifalı iksir
Ve o her nefeste doğan güneş, yüreğinden...
Mehtap cömertliğiyle sevgi dağıtıyor yetimlere
Ellerin, sevgilim ellerin aşk hazinesinden

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:18 PM
**Tanık
Çanaklar dolusu süt döktüm
Çatlamış kedi dillerine
Gözlerinin şefkatinden
Aldığım güçle

Sularla kan bıçak kavgalıyım
Bulutlarla ahbaplığından beri
Neden alamıyorum yüzümü
Bilmiyorum göklerden geri

Her nefes tokalaşıp duruyorum
Zamanın nasırlı elleriyle
Çoktandır yüreğimle
Buluşturmadın ellerini

Bu gece yüce yargıç
Yeni suçlar bulmalısın
Sehpalarla söz kestik geçen gün
Nikâhta tanık sen olmalısın!

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:19 PM
**Turnalar
Bir biri ardınca göğe çıktınız
Rüzgar yemiş saçlar gibi
Dağınıktınız

Hasret vardı gözlerinizde
Kanat etmiştiniz özlemleri
Dudaklarınızı çatlatmıştı susuzluk
Irmaklardan fersah fersah
Iraktınız

Dedim bir yadigar gerek bana sizden
Sesleriniz tutsaktı, kanatlarınız kelepçeli
Taa bulutların hizasına tırmanıp
Gözlerimi nişan alarak
İki damla yaş
Bıraktığınız

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:19 PM
**Tutanak
Yalnızlık türküleri çığırırken bile
Ankara'nın mahşeri meydanlarında
Diz vurup durdum asfaltlara aşk ile

Besteler yaptım sessizliğin sultanına
Seheri ürküten naralarımla
Bir zafer kazandım ki sorma
Neşeye karşı
Hicranımla

Ayrılıkların büktüm belini
Kavuşmalar icat ettim hiç yoktan
Her gece kovdum yüzünü
Yüzsüz mehtabın ufuktan

Kurtardım uykuyu uykusuzluktan
Düşlere yönetmelikler yazdım
Kolay bulsun karanlıkta
Ellerimi diye
Her kadehe
Bir çift yeşil göz taktım

Hadi sıyrıl mahmurluğundan
Söz vakti geldi ey sevgili
Ayıl sarhoşluğundan

Şafak aynasını koymuş ufka
Bak ellerini ovuşturmada zaman
Yaprağın yüreği yufka
Şebnemin vadesi tamam

Yalnızlık naraları atarken bile
Ankara'nın sesiz meydanlarında
Bırakmam seheri yalnız başına
Kurşuni gökyüzü ekranlarında

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:19 PM
**Vade
Öksüz bir sözün
Başını okşarım her akşam
Ellerime şefkat dökülür
Göklerden süzülür yüzün

Akşamın tanıdık gamından
Yanaklarımı alamam bir türlü
Yıldız kervanları geçer yanımdan
Kervanbaşı dinlenme özürlü

Gözlerini açacaksın sana kalsa
İzin vermiyor kirpiklerin
O yüzden fal bakılan fincanlarda
Yumuk yumuk gözlerin

Koyup dağarcığımıza başımızı
Yine vurduk dağlara, sehere yakın
Şafak sökmesine söktü, lakin
Vadesi tükendi aşkın ….

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:19 PM
**Yani...
Vahşi çiçekler açtı yine
Uysal gönlümde
Secde etti serhoşluğuma
Nice isyankâr

Hiçbir şey yazmadı
Asırlar boyu günlüğümde
Bir tek şarkı söylendi durdu
Sükûta boyanan ömrümde

Sürüp giden upuzun
Bir maceranın son deminde
Ayrılıklar görüşüldü....
Toy düğün kuruldu canevimde

Vahşi bir çiçek açmada yine
Uysal gönlümde
Bir tek sarı çiçek...
Afyon kokularıyla serhoş
Dolanıp durmada
Uçsuz bucaksız çayırda

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:19 PM
**Yarenlik
Parmaklarımın arasından
Tarifsiz bir aceleyle kayıp giden
Erzurum taşı şu yadigar tespihin
Sihrine kapıldığım günden beri
Avuçlarımdan bakar dünyaya
Kara gözlerin

Parmak uçlarımla geliştirilen
Bu alışılmadık ünsiyet
Zikrin taaa kendisi olsa gerek

Bakın şu kapkara taşların
Ellerime ettiğine
Yapıştırdı gönlümü
Bir parça kağıt gibi
Gönlünün eteğine

Bazen uyuşmuş
Ve karıncalar doluşmuş
Narin bir parmak ucunun
Kapkara taşlara dokunuşunun
Farkı yoktur bilirmisiniz
Sevda ve şehvetle titreyen
Dudakların buluşmasından

Ayrılık ipin kopmasıyla başlar
Toplanması muhal dağılan tanelerin
Ancak bir seher vakti bulunur izleri
*******de kaybolan divanelerin

Hey gidi hey karanın egemenliği
Hey gidi aşk denen güzel şey
Seher olmak üzre hadi
Başlatalım yarenliği

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:19 PM
**Yine Yalnızlık
Gel dolaş gönlümde sessiz sedasız
Yoldaş ol bunalan yalnızlıklara
Aç perdeyi vefasız
Göz kırpan yıldızlara

Ah yakıyor sıcaklar
Gelsen yakmayacaklar
Kuşluk vakti düştü aşk içimize
Yetişmeli gölgen ikindimize

Bir öpücük gönder kelimelere
Sahiplik etsinler manacıklara
Hudutsuz sonsuzluklar
Gelsen son bulacaklar

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:19 PM
**Yine...
Ah işte yine...
Çıngırak sesleri yine
İçimdeki yılanın
Panzehir ötelerde bir yerde
Takati kesildi canın

Ah işte yine...
Uluma sesleri yine
İçimdeki kurtların
Hançer uzaklarda bir yerde
Kudreti yok avuçların

Ah işte yine...
Baykuş ötmeleri yine
İçimdeki viranede
Şehir uzaklarda bir yerde
Meclis dağılmış meyhanede

Ah işte yine...
Ağlama sesleri yine
İçimdeki bebeğin
Emzik uzaklarda bir yerde
Sütü kesilmiş memelerin

Ah işte yine...
Elveda sesleri yine
İçimdeki sevgilinin
Duvağı uzaklarda bir yerde
Gelinliği yırtık gelinin

Ah işte yine...
Sonuna geldik yine
İçimdeki şiirin
Işığı uzaklarda bir yerde
Yemyeşil gözlerinin

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:21 PM
**Yürüyüş
Şehvetli, alımlı ve coşkulu...
Yedinci caddeye çıkmış yolu
Akşamüstü Bahçelide yürüyor
Kendinden çok emin bir zalim...
Ten kokusu bütün şehri sarmış
Elleriyle kalbini tutmuş yarim
Kalbi minik avuçları kadarmış

Gözleriyle güller ekmiş vitrinlere
Gamzeleri ömür biçmiş goncalara
Karlar, buzlar erimiş nefesiyle
Sayesinde çıkmış alem bahara

Siz onu salınıyorken görün
Takılır gider yollar peşine
Saçları dolanır beline göğün
Her ikindi vaktinde kızgın güneş
Koşup sığınır ferah gölgesine

Elleriyle kalbini tutmuş yarim
Kalbi minik avuçları kadarmış
Yer yokmuş kalbinde merhamete
Oraya yalnızca aşk sığarmış

Aşk..ki yükünü çekemez dağlar
Hem konmaz nazlı kuş toprağa taşa
Yumuşacık, sıcak,küçük bir yürekle
Kalmak ister sevda baş başa

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:21 PM
*.' Son ' Yazmıştı Adam!
tanıdı beni adam
illk bir otübüs garında karşılaşmıştık onunla
hamala verecek parası yoktu iki elde üç bavul
bir öfkeli telaş içinde hızla yürürken bakmıştı gözlerime
ellerinde ne varsa bırakıp yere/ceplerinde sigara aramıştı
sonradan geldi aklına sigarayı bırakmıştı

tanıdı beni adam
ilk bir hastane kuyruğunda karşılaşmıştık onunla
elinde bir sürü kağıt, sevk, sonra filmler falan
korkuyla karışık, kalbe kamçılar şaklatan bir heyecan....
kesik öksürükler..kaçamak bakışlar..huzursuz bir duruş
kulağı arada bir ad okuyan kişide /banka bir kalkış bir oturuş
sonuçlar kötü çıkmıştı

tanıdı beni adam
ilk bir dost cenazesinde karşılaşmıştık onunla
omuzlarımızla yer açarak ilerlerken önüne musallanın
kulaklarımıza faniliği perçinlemekteydi hüzünlü sesi salanın
gözlerini gözlerime dikmiş öylece bakıyordu /bir şeyler okuyordu
fersiz ve umutsuz gözlerinden iki damla yaş akmıştı

tanıdı beni adam
ilk bir düğünde karşılaşmıştık onunla
en kıvrak havaları çalarken orkestra
gözleri hüznün afacan kızıyla oynaştaydı
ağzı yarım yamalak açık, yüz hatları gevşek
kız kaçırmış damatlar kadar telaştaydı
oğlan tarafı mıydı, yoksa kızın davetlisi mi?
usulca süzülüp gelin hanıma ' hiç bir şey ' takmıştı

tanıdı beni adam
en son bir otel lobisinde karşılaşmıştık onunla
rengi kaçıktı, güçsüzdü, umutsuzdu,huzursuzdu
sabah ayrılırken bir kısa not bırakmıştı
yazızı bir hattatinki kadar kusursuzdu
keçeli bir kalemle pelur kağıt üstüne
' son ' yazmıştı adam!

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:25 PM
*....Umut
Zevk aşktan bize
Sefa sevdadan
Ne zaman bir hüzün
Ulaşsa cana
Koşarız ondan yana
Zevk sefayı yardan umarız

Ne zaman canımıza bir sızı düşse
Ne zaman gönlümüz ilaç istese
Biliriz şifadır aşıklara gam
O yüzden çareyi gamdan umarız

Lokman çağırsa çayhaneden
Gitmeyiz vazgeçip meyhaneden
Dudaklarıyla sunsa kevser şarabı
Biz badeyi yine camdan umarız

Sen seher vaktinde çıkıp gideli
Biz seherle dargınız ey sevgili
O yüzden himmeti *******den
Ve vuslatı akşamdan umarız

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:25 PM
*...Oyun ve Oyuncak.
Bir şeyler karışıyor bir birine
Bir şeyler olup bitiyor
Bakıyorum kederle
Kaderin gözlerine
Bir sonsuz siyahlık
Kara delikler gibi
Rüya gibi hayal gibi bir hal
Vakitsiz anlatılan bir masal
Uyuyorum bir rüya görüyorum
Meçhulden maluma götürülmüşüm
Ağlayanlar sızlayanlar …var..
Ölmüşüm

Oyuncaklar..oyuncaklar…
Daha kimler oynayacaklar
Oynuyorum…doymuyorum
Alıyorlar elimden oyuncaklarımı
Ağlıyorum

Çünkü şimdi bir başka
Oyun başlayacakmış
Kırmış oyuncaklarını dünya
Benimle oynayacakmış

Kader kederle bakıyor yüzüme
Bir şeyler anlatıyor bir şeyler söylüyor
Dudaklarının kımıldanışından belli
Rüya gibi hayal gibi bir hal
Duyamıyorum
Uyanıyorum
Ölmüşüm

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:25 PM
*..Bir Kış Gecesinde............
Gel tut ellerimi çok üşüyorum
Hayal kurmak ile gece bitmiyor
İğneli bir fıçı bu döşek sensiz
Yar yorganın üzerimi örtmüyor

Buz kesmede zemherinin ayazı
Sen üşüme alem donmaya razı
Tenine özenmiş giymiş beyazı
Ulu dağlar beyaz renkten geçmiyor

Özlemle, hasretle seni sararda
Korkarım kollarım kalmaz kararda
Eksi kırka varmış hava dışarda
Ateşimi söndürmeye yetmiyor

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:25 PM
*..Bu Gecenin Masalı
...........................O ' na...



Sevgili masal istiyor
Gecenin ruyayla
Buluştuğu noktada

Gerçekle gecenin
Alışverişini
Gerçi anlardı o
Biz anlatmasakta

Gerçekle gecenin
Buluştuğu noktada
Zaman takvimlere
Bir tarih düştü
Ruhuma karanlık
Sırlar üşüştü
“Bu gece ansızın”
Uykuyla gelen
O ne güzel rüya
Ne güzel düştü

Gerçekle gecenin
Buluştuğu noktada
Bir ' semt-i meçhule '
Doğru kanat vururum
Rüyamda omzuna
Konan bir kuş olurum

Karanlık yollarda
Menzile eşsiz giderim
Yıldız görmedim
Gökte Seneler var ki
O karanlığa ben
Güneşsiz giderim

Gerçekle gecenin
Buluştuğu noktada
Belki hakikatti
Belki hayaldi
Saydım Birer birer
Yıldızlar kaydı
Hissetmedi kimse
Bu manzarayı
Dünya semalara
Kervansaraydı

Gökten üç elma düştü
Herkes uykudaydı

Saat sıfır kırk üç

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:25 PM
*..Evet Gönlümde Yoksun*
Girmiş gönül köşkünde
Dolaşmış bu gece yar
Ne beni görmüş orda
Ne de kendisi var

Yangına öyle mi gidilir
Hani başında miğferin
Hani yangın elbiselerin

Gönlümde yoksun evet
Ama unutulmaktan değil

Gönlümdeki yangına
Benden çok sen dayandın
Öyle bir an geldi ki
Gönlümle sen de yandın

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:25 PM
..İki Kişilik Bir Oyun Müşteri ikimizden ibaret
Sahne yarım yamalak ışıklandırılmış
Dekor derme çatma, duvarda kaçak bir gölge
Bir perdesiz yerde yönetmen diyor ki “ perde “

Bir misafir ışık dolaşmada gözlerde
Neşeli bir şarkı söylenecek
Oyunun bir yerinde
Darbukanın kıpırdanışından belli
Ve akordun yumuşaklığından

Güzel mi, güzelliğini zamana
Rehin vermiş biri mi..aktris
saçları darmadağınık
Yüzündeki çetin aşkların yol izlerine
Ellerinin lacivert damarları tanık

Vücudunun yıllanmış sıcaklığından
İliklerimize yol bulan bir sıcaklık var
Yoksa fena halde üşüyeceğim
Pencereler yarım açık
Süklüm püklüm süzülmede
Sevda dumanları

Bir tanıdık müziğin yeniden
Doğmuş nağmeleriyle şenlendik
Aklımızda gamlanmak gibi
Nostaljiler vardı erteledik
Kaç perdelik bir oyundu bilmiyorum
Ne kadar sürdü oyundaki konser
Birileri es dedi biz ses dedik

İhtiyar hüznü …genç umudu…
Vakur gamı bekledik sabırla
Ağlamanıza benzer bir gülüşle güldük
Gülmenize benzer şekilde ağladık
Gece boyu hüzün çaldı biz oynadık

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:27 PM
*..Kışta Veda...
Ayaz ayaz bakıyordu gözlerin
Yüzünde bir zemheri maskesi
Eksikti dudaklarının
Mübarek gülümsemesi

Bir anlık tereddüt
Sonra yarım yamalak selam
Mecburi tokalaşmalar
Hava çok soğuktu
Eldivenlerim yoktu
Çıplak parmaklarımla
Buzlu bir demiri kavrar gibi
Tuttum ellerini
Derim teninde kaldı

Dudakların hala
Yanaklarımda

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:27 PM
*..Senle İlgili
Yıldızlar safa sürüyor kucağında
Karanlık ne aydan korkuyor
Ne ürküyor güneşten
Yüzün titretiyor
Karanlığı sadece
Sen odana çekilince
Geliyor gece

Yıldızlarla göz kırpıştığınız
Her gecenin seherinde
Gündüz diz çöküyor
Saygıyla önünde

İkindi gölgesinde saçının izleri var
Gözlerine umut bağlamış akşam
Göz kapakların kucakladığında
Hasretle yeşilin en güzelini
Yeşili siyaha döndürecek
Akşam, bıraksam

Sanırdım ki Allah’ın izniyle
Geceyi gündüze döndürensin sadece
Lakin dünya döneli beri etrafında
Sözü en çok geçenmişsin mevsimlere
Bahar: gülümseyişi yüzünün
Yazmış soyunup dökülüşün
Sonbahar: çehrene yerleşmesi hüznün
Ve kış gelirmiş güneşe kızdığında

Ne varsa şu misafirhanede
Benle ilgili ey sevgili
Hepsi senden
Senle ilgili

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:34 PM
*..Şiirimde Canlanıyorsun
Bütün sözler adına çıkıyor …
Sensiz bir bahis yok sohbetimde
“sen gelmezsen neler geliyor
hatırıma “ bir bilsen...

Şiirimde gözlerinden söz ediyorum
Kelimelerden bakışların akıyor
Ellerinden bir şeyler yazıyorum
Mısralardan ellerin uzanıyor

Bir dizede diyorum ki mesela
“ dudaklarınla mühürle şu yazıyı “
Dudakların beliriyor titrek titrek
Dokunuyor kağıda gülümseyerek

Sonra sıcaklığından bahsediyorum
Tam bir öykünün çatısını kurarken
Tam da üşümüşlüğüm depreştiğinde
Ta iliklerimde hissediyorum sıcaklığını
Ve gölgeni eşiğimde

Kavuşmalardan dem vuruyorum
Ayrılıklardan şikayetteyim
Elim yazmıyor, kalem duruyor
Acayip bir vaziyetteyim
Kağıt oyuncak bir uçak gibi
Bana doğru uçuyor

Şiirimde kokundan bahsediyorum
Harfler sen kokuyor

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:34 PM
*..Yasak
Ayrılık koymuş
Oluruz araya
Göz yaşı döksek,ağlasak
Gücüne gider hasretin
Ağlamasak

Başını taşa çarpan
Çağlayanız biz
Şırıl şırıl akmamız
Deryaya ayıp
Aşk kadehi boş kalır
Çağlamasak

Verip verdikleri kırk oda
Birisi yasak
Uğrasak hak incinir
Yar küser
Uğramasak

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:34 PM
*..Yol Yorgunluğu
Bir ihtiyar ümit şakaklarımda
Yorgunluğa direnmekte
Asırlardan süzülüp gelen
Efkar çizgileri
Vefalı aynama
Bir taze gelin
Edasıyla
Yürümekte

Ayak sesleri var zamanın
Sokağımızda
Eşkıya belli ki dağımızda
Ve kendi canımız çırpınıyor
Kendi ağımızda

Felek çok içten gülüyor
Fanilik vuruyor kapıyı
İşte görünüyor kıyı
Durak geliyor

Ağlamalar sessizleştikçe
Fi tarihinde ömrün
Ve karanlıkları
Tenhalıkların
Korkuttuğu gecede
Göz yaşları
İbadet serhoşu olur
(Gözlerini uykunun
kaptığı anda)
Binlerce yıldız
Kara bir delikte
Kendini bulur

Bir kervan
Kapımızda durur
Alır yolcusunu
Hep aynı biter
Binlerce değişik
Öykünün sonu

Bir çakıl taşı
Fırlatılır deryaya
Düzensiz,bıkkın
Ölgün …halkalar
Titreyen sularda
Kaybolur
Kaybolur
Kaybolur

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:34 PM
*.Bir Cevap Vermez misin*
Dolaşıyorum bu yokluk bahçesinde
Varlığı kokluyorum
Hayat dikenlerin ucunda
Yaralı parmak uçlarımla
Yokluyorum

Ruhumun hoş kokular
Özlediği şu anda
Ey sevgili …dudaklarınla
Dikenlere bir kez dokun
Ki ölümsüzlük gülleri açsın
Baharı getir hazanıma hatta
Soluklarınla

Gözlerinin tadını
Aldığı günden beri
Girmez gözüme uyku
Her gece o yüzden hasretle sabahlıyorum
O yüzden sabahlara kadar uykusuzlara
Masallar anlatıyorum

Her konuyu sana bağlıyor dilim
Masallarda bile seni unutmuş değilim
Bilirim hoş sohbeti seversin sevgilim

Ne anlattığımı hiç
merak etmez misin
“ Lûtf edip kahr ile olsun
bir cevap etmez misin'*

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:34 PM
*.Bir Su ile Toprak Öyküsü
Kupkuru, çatlak; ıslaklık arzusuyla kavruk
Bir toprağa bırakıldığından bu yana
Mütereddit, titrek sürünmelerle akıyor su
Su ile toprağın ilk karıştığı gündeki gibi
Taze ve nefis bir balçık kokusu …..

Toprağın şehvetli çatlakları andırıyor
Asırlar boyu öpüşmeyi bekleyen dudakları
Hafif meyilli ark aratmıyor sımsıcak kucakları
Ne toprak..ne su..ne kuraklık mahkumu tohum
Kestirebiliyor olacakları

Karıncalar telaşla kaçışıyor su yatağını ararken
Titriyor ağ başında böcek bekleyen
Örümceklerin bacakları

Gözeden çıktığından beri yolunu arayan suyun
Merak ediyorsanız sesini, bülbüllerden duyun
Ana kucağında ninni konçertoları
Dinleyen çocuklar gibi bu sesle uyuyun

Emilmeye doymayan suyun
Emmeye doymayan toprağın
Ve bu şiddetli vuslattan
Gıdalanan kökün, yaprağın
Sessiz şükrüne inat:

Vuslatın seslisine aşıktır kâinat
Bu yüzden gök gürlemelerinin suyla ünsiyeti
Suyun toprakla ünsiyeti kadardır
Suyun toprakla her vuslatında
Bu yüzden yağmurun payı vardır

Su ile toprağın ilk karışımından bu yana
Nerde bir avuç toprak
Nerde bir damla su görsem
Ruhuma ÜFLENEN bir ney dinlerim
Her rüzgarla birlikte o yüzden inlerim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:34 PM
*.İste Beni
Bilirim yokluğum nasıl çetindir
Kâbus gibi çöker hasret geceye
Yangının derinden için içindir
Yayılır bedende her bir köşeye
Eğer yoksam nefes mesafesinde
Kalpten çağır beni, gönülden iste
Geceden talep et seherden iste

Bilirim yokluğum nasıl çetindir
Değilsem yanında ey vahlar olsun
Ben yoksam her yokluk senin içindir
Boşuna bekleme sabahlar olsun
Kalpten çağır beni, gönülden iste
Geceden talep et seherden iste

Gönül arar bulur bir çaresini
Açılmış kollara set çekmez felek
Seher rüzgarına yükle sesini
Tutar ellerinden getirir melek
Kalpten çağır beni, gönülden iste
Geceden talep et seherden iste

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
*.Koy Noktayı Artık
Ne imlâsını koruduk
Ne anlamını bıraktık
Sevgilim bitti bu cümle
Getir koy noktayı artık

Denklemimiz ne güzeldi
Hesap ebed ve ezeldi
Sıfıra denk hale geldi
Elinde her sayı artık

Aşk şerbeti sür diline
Güneşi dola beline
Al yıldızları eline
Çehrenle tut ayı artık

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
*.Meyhane
Aşinayım nar suyuna
Üzüm suyunu neyleyim
Aşk kumarı çevirmişim
Yarsız oyunu neyleyim

Bütün alem kâr hanemdir
Alış veriş bahanemdir
Vaz geçtim dost meclisinden
Yar hanesi meyhanemdir

O yüzden hep serhoşum ben
Ayık olmayı neyleyim
“ yar derdiyle hoşum ben “
Şifa bulmayı neyleyim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
*.O Yüzden Bakiresin *
Seni övmekle geçti gecem
Erişti “ vakt-i seher “
O yüzden bakiresin hala sen
O yüzden bakirim ben

Sen kör gözler için yaratılmadın
Seyretmek seni senin kadar güzel
Bir kez vuslata cüret ettik hatırla
O günden beri körüm ben
O yüzden bakiresin hala sen

Yar üstüne yar sevmek
Değil sadece aşıka haram
Ses üstüne ses duymak ta öyle
“ seviyorum “ dediğinden beri
Başka ses duymadı kulaklarım
O günden beri sağırım ben
O yüzden bakiresin hala sen

“seviyorum” dediğimden beri
dilime kelepçeler vurdum
adını bile almadım ağzıma
susup durdum
o günden beri lalım ben
O yüzden bakiresin hala sen

Dudaklarımla tenine
ilk kez dokunduğumda
İlk kez nefesinle soluklandığımda
Kesilmişti nefesim,durmuştu soluğum
O günden beri soluksuzum ben
O yüzden bakiresin hala sen
O yüzden bakirim ben

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
*Al Koynuna
Çiçekçiye girer girmez
Güller bana koştular
Bu akşam sana geleceğimi
Duymuştular

Hele biri daha gonca
Görünümü sen,kokusu sen
Yaprakları tenin gibi sıcak
Tenin gibi yumuşak

Envai kokular salarak burnuma
Kıpırdattı yapraklarını
Dedi “onun gibiyim taptaze
daha kimse el sürmedi bana
öyle yakışırım ki vazosuna “

Sevgilim dudaklarını
Değdirdiğinde titreyen
Bu gonca o gonca..
Nasıl da sabırsızdı bilsen
Yol boyunca

Gerçi vazo sözü vermiştim ona
Ama kıyamıyorum şimdi
Tenin gibi sıcak ve yumuşak yaprağı
Madem bir kez değdi dudaklarına
Artık vazo mezar olur ona

Al onu koynuna

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
*Arı ve Kız
bütün çiçeklere aşina bir genç arı
dönüyordu evine önüne katmış rüzgarı
kızları gördü nehrin kenarında
ayakları çıplak..saçlar omuzlarında
hepsi daha onsekiz,on dokuzlarında
rüzgara saldığı bin bir çiçek kokusu
taru tazelerin nefesinden utandı
arı titredi, sarsıldı, yandı
talimliydi çiçeklere konmaya
bunlar insandı
kanatlarını avuç yapıp yöneldi Alla'ha, Arı:
'İlahi ' dedi ' nolur çiçeğe çevir şunları '

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
Aşık Nerede? İşitmiyor mu aşık
Aşık nerede

Kuşlardan,böceklerden, rüzgardan …
Bir meçhul kudurmuşlukla titreyen
Dalgalardan oluşan orkestradan
Yeni nağmeler salmak için aleme
Aşk toplamış cümle alemi

Notalar göklerde uçuşmakta
Nağmeler giderek coşmakta

İşitmiyor mu aşık
Aşık nerede

Her güftede başka anlam
Her bestede başka bir ses
Her mızrap vuruluşunda
Alınır bir nefes
Şef der ki: es
Verilir nefes

İşitmiyor mu aşık
Aşık nerede?

Kesilmiyor armoni
Hiç susmuyor solist
Kim duyar kim işitir
Kimdir vokalist

Sedanın kendidir aşk
Aşık’ın kendisi seda
Aşık anlamasa da
Kendisidir aşk

Dün geceki
İşrette
Lafı döndürüp dolaştırıp
Ağlamaklı bir sesle
Kaşla gözle işaretle
Kulağıma dedi ki aşk

Ben buradayım
Sen buradasın
Aşık nerede?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
*Aşk Alabildiğine Direniyordu...
Dağarcığında bir ömrü taşıyan yolcu
Dayanmıştı bir seher aşkın kapısına
Yüzünde yorgunlukla süslenen umut
Karışmıştı gözlerinin parıltısına
Aşk alabildiğine direniyordu

Alacakaranlıkta...Bir perdenin arkasından
Uykusuz gözleriyle bir yüz gülümsüyordu
Bir konuşsa ab-ı hayat dökülecekti kelimelerden
Israrlı bir sükutla ' o ' susuyordu

Israrlı bir sükutla ' o ' susuyordu
Yitirmişti tabiat esrar dolu sesini
Kolay değildi sükûtun musikisini dinlemek
Kolay değildi seslerin nefesini
Hissedememek
Hissetmenin tadını biliyordu

Dağarcığında bir ömrü taşıyan yolcu
İzden anlamıyor hiç bilmiyordu yolu
Yönler kafa tutuyordu pusulasına
Karıştırıyordu sağı solu

Aşıktı ezelden beri aşka
Aşk alabildiğine direniyordu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:35 PM
*Aşk Bende Başka Sende Başka
Aşk sende başka
Bende başka
Aşk bende benzer
Ancak aşka

Mana bulur bende sevda
Hasret taç takar şah olur
Sende köle olan vuslat
Bende padişah olur

Çile duvarımda tablo
Ayrılık yürekte süsüm
Kahkaha senin ziynetin
Ben tebessümlere küsüm

Dert omzunda
Yüktür senin
Bu yüzden derdin
Büyüktür senin

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:36 PM
*Aşk Okurum
Az oldu gelişim dünyaya
Ezelden seni tanırım
Büyük anamız Havva’ya
Bakar yüzüne inanırım

Sevmeyi sen bilirim
Aşkı, seninle olmak
Her an sana gelirim
Bilmem nedir yorulmak

Varı seninle bilirim
Yoku senden okurum
Ben bu dünya tezgahında
Aşk eğirir aşk dokurum

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:36 PM
*Aşk Türbesinde Gündemsiz Bir Gezinti
Sözün boğazımızda düğümlendiği yerde
Hasretin sessiz şarkısı bestelenir
Dize gelir kelimeler,şiir susar
Hıçkırıklar göz yaşlarıyla
Yüreğimize sürüklenir

Irmakların denize dökülmesi gibidir
Hicranların gönülde toplanması
Göz yaşlarımız karışınca deryaya
Başlar gökyüzü bulutlanmaya

Anlatışım sözle değil
Yürek işidir sevgilim
Anlayamadığını senin
Ben anlatacak değilim

Kim kimi bulacak bilmiyorum
Bu sonsuz ve keyifli körebe oyununda
Bildiğim o ki oyun son bulduğunda
Yitirenle bulanın kalmayacak farkı
Yeni sevdalar için dönecek
Feleğin çarkı

Yeni güller açacak sevdanın
Malum ve mamur bahçesinde
Gül için bülbül ağlayacak
Amma gülün sesi çınlayacak
Esasında..bülbülün yanık sesinde

Ve hep gönlün ensesinde
Bir sevda..bir keder..bir elem….
Ve aşkın muhteşem türbesinde
Sonsuza dek türbedar olacak bu kalem …..

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:36 PM
*Aşkla Kavgam ve Sonrası
Çiğ tanesinin deryayla kavgasıydı
Benim aşkla kavgam
Kurbağa kulaçlarıyla okyanusta
Çırpınıp durdum
Sabah akşam

Boğulma çırpınışlarını
Yüzme sandınız
Doğruyu söyleyen bendim
Deryaya inandınız

“ ol mahiler “ gibi, bilmedim derya nedir
“ saki olan kim mey-i sehpa nedir “
Rüzgarın bir eli elimde diyor okyanus
(Azgın dalgalarımdan bilirsiniz)
Diğeri kimdedir
Dersiniz?

Sahil özlemi içindeyim
Karaya vurmam gerek
Yeter bu çılgın yüzmeler
Durmam gerek
Kanatlar takın bana
Uçmam gerek

Madem “aşık-ı sadık benem”
Vuslat istemem
Adet yerini bulsun diyorsanız
Hayır demem!

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:36 PM
*Aynalar Yasak Ona
Kendi yüzünü özlüyor sevgili
Gözlerinin rengini bile unutmuş
Aynalara bakamıyor
Aynalar yasak ona

Bir ışık var gözlerinde
Teninde bir parlaklık
Terzinin cimriliği
Tutmuşsa bir de
Düşünün artık
Aynalara bakamıyor
Aynalar yasak ona

Örmüş saçlarını bir de
Örükler omzundan göğsüne süzülmüş
Perçemi alnına dökülmüş
Gerdanı umuma açılmış cömertçe
Bu yüzden aynalara bakamıyor
Aynalar yasak ona

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:36 PM
*Ayrılık
Bir nadide bahçenin
En seçkin çiçeğisin sen
Lakin ey sevgili
Bahçıvan değilim ben

Doluyum ara sıra
Karım bazen
Mevsimlerden bahar
Aylardan Nisan
Çisil çisil yağan
Yağmurum ben
Lakin ey sevgili
Bulut değilsin sen

Şırıl şırıl akıp giden
Deresin sen
Yüce dağlarda pınar
Deryaya koşan ırmaksın sen
Lakin ey sevgili
Derya değilim ben

Ben emsalsiz mücevherim
Paha biçilmez cevherim
Lakin ey sevgili
Kuyumcu değilsin sen

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:36 PM
*Ayrılık...Biz ve Gözlerin...
Aynı göğün altında değiliz şu an
Aynı güneş değil bizi ısıtan
Devasa kayalar düşüyor
Ruhlarımızdaki uçurumlardan

Başkalarına göz kırpıyor yıldızımız
Dolunay misafir göğümüzde
Yatıya kaldı yine yürek sızımız
Taht kurdu karanlık, gönlümüzde...

Gözlerinin ışığıyla yendim
Gönlüme musallat karanlıkları
Kirpiklerinle yakaladım
Sıvışan aydınlıkları

Bir tadımlık hayatımın
Bütün öğünlerinde gözlerin
Gamzelerin filtresi göz yaşlarımın
Gözlerin kaskosu yüreğimin

İyi ki hekimsin bu tımarhanede
Gözlerinle yırttın deli gömleklerini
Kabirsiz kalmak endişesi yokmuş bu viranede
Gözlerine gömermişsin sevdiklerini

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:37 PM
*Bahar Efkârı...
Bu gün efkarıma canan takıldı
Gözleri göğümde dolaşmadı hiç
Kirpikleri yüreğime çakıldı
Peşinden merhemi ulaşmadı hiç

Hayalinden medet umdum duymadı
Yüreğimi sevda yurdu saymadı
Umarım ki kavlimizden caymadı
Muhannet ehline karışmadı hiç

Semtime gelmedi bahar coşkusu
Çiçekler solgundu işin doğrusu
Gülün rayihası çiğdem kokusu
Bu akşam ruhumla buluşmadı hiç

Bir hoş heyecandı bir hoş fasıldı
Bu gün efkarıma canan takıldı
' Bir ah çektim karşı dağlar yıkıldı '
Amma ahım yare kavuşmadı hiç

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:37 PM
*Balığın Mektubu
Çakıl taşlarının en alası
Suni ama güzel yeşillikler
Süngerler bile unutulmamış
İnsanoğlu ne güzel bir akvaryum yapmış

Birkaç balık arkadaş
Sanki sınırsız bir deryadayız
Nazlı nazlı süzülerek
Bir birimize gülümseyerek
Akvaryumda Yüzüp durmaktayız

Odanın en muteber köşesindeyiz
Rengarek ışıkların pullarımızla teması
Sanki güzel kadın gözlerinin elmastan yansıması

Duvarlarda narin tablolar
Paha biçilmez mobilyalar
Acem işi halılar
Avizeler ki züleyha yıldızı gibi
Parlamaktalar

Ve sanki güzellikleri sınırsız
Oda tam tekmil suyla dolu
Yüzgeçlerimi vurdum muydu
Ta ötesindeyim dünyanın
Öyle çekici
Öyle sahici
Bir manzara ki…

Size bu mektubu yazarken
Ağabeylerim ablalarım
Suyla dolu sandığım görkemli odada
Acem halısının tam üstünde
Yüzmek için çabalıyorum
Dünyanın bütün motopompları
Oksijenini çekmiş odanın
Ve sanki güçlü bir motorla
Okyanusun sularını dökmüşler boşluğa

Kaptırmak üzreyim kendimi
Ölüm denen sarhoşluğa

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:37 PM
*Behey Fukara Adam
Behey fukara adam seninle biz
Özensiz yürüyüşlerde
Üzerine sakınılmadan basılan
Karıncalar gibiyiz

Suni gübrelerle büyütülen
Yılda üç kere sulanan
Yılda üç kere,
İyi bilenmiş tırpanlarla biçilen
Körpe yoncalar gibiyiz

Behey fukara adam seninle biz
Kadına da güzele de güle de
Asla yabancı değiliz
Fahişe ellerine sunulan
Goncalar gibiyiz

Bakıcısına inanmış
Bir parça kokmuş ete kanmış
Karın tokluğunu özgürlük sanmış
Hayvanat bahçelerinin
Daracık kafeslerinde
Kükremeyi unutan
Aslanlar gibiyiz

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:37 PM
*Ben Seninim
Sevgilim hasrete inat
Masamızı vuslat donat
Artık için etsin rahat
Ben seninim sen de benim

İndir feryadı tahtından
Ayrılık ölsün kahrından
Şikayet etme bahtından
Ben seninim sen de benim

Davet aldım gözlerinden
Kalbim fırladı yerinden
Tut ruhumun ellerinden
Ben seninim sen de benim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:37 PM
*Ben Sevmedim Günlük, Gecelik
Ben sevmedim yarim günlük gecelik
Sevdiğim yar, ömür oldu can oldu
Aşk bahsinde vardır nice incelik
Benim de çok bilmediğim yan oldu

Coşkun sular biraz biraz durulsun
Yanma sen de dur ateşim soğusun
Dedim yarın olsun kavuşma olsun
Koca zaman bir küçücük an oldu

Yüreğimin dileğine uymadım
Gönül dedi hadi durma duymadım
Koynumdayken sarılmaya kıymadım
Geçti gece seher geldi tan oldu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:37 PM
*Bilmece
Çektim elimi duadan
Ağlamam kaldı geriye
Çekildi herkes aradan

Gel dedi gözleriyle
Usulca, sessizce
Sorma neden,niye

Kayboldu belirsizce
Taşındı ötelere
Seyrettik ilgisizce

Selam olsun *******e
Geceyi örten örtüye
Selam bilmecelere

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:37 PM
*Bilmece Bildirmece
Biz gündüz susarız
Gece söyleriz
Çoğu kimse bilmez
Nice söyleriz
Gücümüz erişmez
Kelimelere
Harflerle anlaşır
Hece söyleriz

Heceler heceler
Zor bilmeceler
Çözmeye yeter mi
Uzun *******

Uzun *******
Uzun *******
Mehtap sevda okur
Yıldızlar aşk heceler

Her sözün başında
Bir çetin esrar
Esrarı çözmeye
Niye bu ısrar

Bilmece
Bildirmece
Nedir sizce
Bir uzun gece
Bir tek hece

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bilmiyordu
Sadece dudaklarımı kıpırdatarak
Sessiz bir şarkı söyledim peşinden bu gün
Saldım gök kubbeye yüreğimin yiğit sesini
Dolaştım sokakları gönlüme masallar anlatarak

Rüyalarımı esir alan ısrarlı kederlerin
Hiç birine yüz vermedim bu şen şakrak günde
Ama neden ama neden bu kadar soğuktu ellerin
Ama neden ısınamıyordum bu gün gönlünde

Vakit kuşluktan öğleye döndüğünde
Fark ettim ne kadar susadığımı
Deryalar içinde yüzüyordu sevgili
Bilmiyordu su aradığımı

Bilmiyordu su aradığımı
Bilmiyordu ne çok susadığımı

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bir Gece Muhabbeti
Öpmek için dudağından
Beklerim baharı ben
Gelsin bahar ey sevgili
Çiçek donat
Bağları sen

Tutmak için ellerinden
Beklerim akşamı ben
Gelsin akşam ey sevgili
Seyreyle
İhtişamı sen

Örmek için saçlarını
Beklerim geceyi ben
Gelsin gece ey sevgili
Kapatıver
Perdeyi sen

Dokunmak için tenine
Beklerim seheri ben
Gelsin seher ey sevgili
Kucakla
Baharı sen

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bir Gece Yarısı Hüzün Söylemeleri
Dokuz ayda dokuz hüzün doğurdum
Dinmedi ne yazık hiç sancılarım
Ab-ı hayat içti yarin elinden
O yüzden ölümsüz aşk acılarım

Yüreğimde gamın şah damarı var
Beynimin içinde keder santralı
Sevdanın da elbet bir kararı var
Bî karardır gönül sevdalanalı

Sevda fırınına hamur yoğurdum
O yüzden saçımda beyazlıklar var
Yalnızlığı sevdim, gurbettir yurdum
Has bahçemde gizli hırsızlıklar var

Birkaç aşık kaldık koca alemde
Yetim-i akranız a efendim biz
Sevgili ellerle zevkte alemde
Vefa tenhalarda kalmış sahipsiz

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bir Karışık Rüya
Bu gece rüyamda sana
Bir şeyler söyler gibiyim

Kapında taht taç bırakmış
Paşalar beyler gibiyim

Durmuş el pence önünde
Temenna eyler gibiyim

Bir sevdayı ihya için
Üflenen neyler gibiyim

Yüzün dökük ey sevgili
Boş niyaz eyler gibiyim

Bir acayip talandayım
Dökülmüş meyler gibiyim

Bu gece rüyamda sana
Bir şeyler söyler gibiyim

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bir Miktar Sevda
Dedim ki kulağına
Bir miktar sevda gerek
Dedi sevdaya ne gerek

Sevda özünde esrar
Aşk yüreğinde sultan
Varmış vuslat alemine
Cana ağ atmada can
Bir heyecan bir heyecan

Dedi ki kulağıma
Bir miktar sevda gerek
Dedim sevdaya ne gerek

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bir Sarhoşun Günlüğünden
Seslenseniz bilmem duyar mıyım
Aleykümselam der miyim selamınıza
Aradağınız yerde miyim şu an
Şu an var mıyım?

Bağda dolaşmış durmuşum sabaha kadar
Bir dala gözüm takılmış kalmış
Bir üzüm tanesini sevmişim

Vakt-i seher gelmiş
Bağ gecede kalmış
Canı hasret sarmış

Akşam olmuş
Soluğu meyhanede almışım
İçtikçe daralmışım içtikçe daralmışım

Ben üzüm arıyorum
İçtiğim üzüm suyu
Ben zemzeme hasretim
Suyla dolu kuyu

Ben vardan var istemem
Yardan ben yar istemem
Burası zararistan
Can satıp kâr istemem

Küplerde ondan bir koku…
Sakide ondan bir iz
Kadehte ondan bir lezzet
Hepiniz ondansınız
O değilsiniz

Sarhoşum naralardan besteler yapıyorum
Seslenseniz bilmem duyar mıyım
Aleykümselam der miyim selamınıza
Bilmem var mıyım
Burada mıyım?

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bir Sevda Titreşimi
Göğüme gözlerin doğalı beri
Minnetim kalmadı hiç yıldızlara
Karanlıklar dünyamdan çekildi geri
Nur doğdu güneşle tüm ufuklara

Tenime değeli sıcak nefesin
Rüzgarlara söyle esmesin bana
Her nefes bir konser veriyor sesin
Kahkahan işveler sunuyor cana

Bir gamze müjdesi her gülücüğün
Bir dişine sinmiş bin palandöken
Cansıza can verir tek öpücüğün
Şifaya kavuşur müzmin dert çeken

Dağıtsa rüzgarı saçın bir kere
Mis kokar bu alem kıyamete dek
Aşk ile değdirsen yüzünü yere
Kara toprak ak bayramlar edecek

Birkaç kere örtsen aynı yorganı
Dokunmuş bir bezde çiçek açacak
Ebedi kılacak bir can bir canı
Ne zaman kolların kucak olacak

******* memenden bade emince
Duyup kıskandılar bütün sarhoşlar
Gam ehli saf tutup sana gelince
O geceden beri hepsi bir hoşlar

Gözlerim kapalı elimde elin
Zamana mekana olmuşum galip
Ben sana güveği sen bana gelin
Ben sana talibim sen bana talip

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:38 PM
*Bir Yolcunun Not Defterinden
Ne bir yeşil yaprak gördüm
Ne açan bir çiçek
Ben bu hazan diyarında

Üşümüştüm
Isınma umuduyla sokuldum sana
Hazan vardı titrek dudaklarında

Ne sende ne bendeydi aşk
İhanetlere bendeydi aşk
Solgun bir orkideydi aşk
Sevgili kucaklarında

Bahar
Ama yeşil değil dağlar
Hazan hep galip bahara
Aşk solgun bir renk
Resmedildiği tabloda hazanın
Tabloda canlandırılmış
Hükmü, kazanın …

Bir fanilik iksiri içirilmiş
Bulutlardan ihtiyar dağlara
Gökler kendinden geçirilmiş

Hazan
Ebedi bir türkünün tek solisti
Bahar semtimizin küskün konuğu
Bahçıvanımızın kesilmiş soluğu
Aklına estiğinde bazen
Emzirir fanilik memesinden
Çoluk çocuğu

Anlatmak istediğim size
Bir yolcunun günlüğünden
Parça parça bir macera

Anlatamam yolculuğu

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Biraz da Tebessüm!
Komşusu açken elbet mümin insan tok yatmaz
Biri yer bini bakar kıyamet falan kopmaz!
*
Hatır ile gönül ile insafa gelmez katır
Bir hatır, iki hatır, üçüncüde vur yatır
*
Borca batan milletin elbet buyruğu olmaz
Bostana dadanmışsa eşek, kuyruğu olmaz
*
Silkinse zengin adam çıkar fakire servet
Namus düşkünü fakir, hırsız yesin sen seyret!
*
Çift sarılı yumurtlar zenginlerin tavuğu
Şans, kısmet,talih bulur puştu, yamuğu
*
Süslüyse püslüyse bey olur köpek
Zenginin basması görünür ipek
*
Çürük meyve düşerse çamura kopup daldan
İnsafa sığar mı hiç hesap sormak ağaçtan
*
Bir yaramaz kişiden bir şehre zarar olur
Bir baş soğan derler ki bir kazanı kokutur!
*
Fakir katlanır derde sesi soluğu çıkmaz
Yükün altında derler yorgun eşek anırmaz
*
Bir sürüyü boklarmış derler bir uyuz keçi
Uyuz keçiyle dolu bizim sürünün içi
*
Bir katar deveye bir eşek yol gösterir
Bir koca ahaliye bir ahmak akıl verir
*
İnan taksit taksittir fukarada umutlar
Zenginlerin tavuğu çift sarılı yumurtlar
*
Ayrıdır her aletin hayatımızda yeri
Zerdaliden kaval olmaz, al zurnadan haberi
*
Yumurtlar zenginin horozu bile
Talih aslan yapar domuzu bile

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Bitti Mührü
aşk dendiğinde ilk kez …
seviyorum dendiğinde evvela...
yüreğin de, sesin de…
sözcükleri özenle seçen
dilin de payı vardı elbet...

gizlice, sessizce, teklifsizce
çığ gibi büyüyen sevda
sonuçta..nihayet
bir bahar müjdesi gibi
dudaklarınla ilan edilmişti dünyaya

dudaklarından çıkmıştı şiirlerin en hası
dudaklarındı nazla büyüyen aşkının ihtirası
dudaklarındı bakire sevdanın iltiması

müjde yastığı gibi ilk müjdeydi dudakların
fanilere armağan kılınmış hayat gibi bir şeydi dudakların

keskin ayazları hücum ettiğinde hayatın bana
dudaklarındı kevser şaraplarıyla ısıtan beni
günah arzularıyla ne zaman titrese dudaklarım
dudaklarındı zemzemler damlatıp uslatan beni

tamama erdiyse şimdi bu öykü
söylenip bittiyse bu mahzun türkü
“es “ verin orkestra dursun
şef yerine otursun

bitti mührünü dudakların
vursun

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Bu Akşam Sevgili Bizimleydi
asırlar boyu sınırsız sevdalarla taçlanan
sonra da taç taht bırakmış bey gibiyim
ve kendi zindanında sürekli kırbaçlanan
'ayrılıklardan şikayet eden ney ' gibiyim

sen ki zamana hükmedemeyensin
dünün var senin, bu günün, yarının var
ben ' bu anda ' sevmiş olabilirim seni
'öbür bir an için ' neden itirazın var
diyerek gönlüme hüzün ekti sevgili
-sitem ederken bile tatlıydı dili-

aşk ikliminin kurak diyarlarında
gönlüm bir tek gülün hatırı için
yemyeşil bir gülistan olduğunda
ve ruhum bülbül kesildiğinde aynı gül için
senin şarkıların vardı repertuarında

aşk ehli ezelden beri o şarkılardan söyledi

....

bu akşam sevgili yine bizimleydi

aşk değil miydi dünkü kavlimiz dedim
' ama ben her an yeni bir işteyim ' dedi

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Can
Vakit çok geç..gece.. sırlar hep ayan
Sevgili gördün mü seyran oldu can
Vardı çokluk, geldi yokluk
Dilde bir can oldu can

Aferin azdır
O kan etmiş yare
Bilmekteyim
Çıktı mahpushaneden
Sultan oldu can

Bir bakışı gönlü aşktan
Temizledi çok şükür
Aşktan bile soyundu
Üryan oldu can

Ne ayrılık ürkütür gönlü
Ne ölümler korkutur
-Ne ayrılır ne ölür-
Ölmez itmez bir cana
Çünkü kurban oldu can

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Can Vakti
Şaşırır da gönlüm
Bazen vaktini
Can vaktidir sanır
Canan vaktini
Bu yüzden mevsimler
Girer iç içe
İlk bahar zanneder
Hazan vaktini

*******i perde
Çeker gözüne
Sehere erteler
İhsan vaktini

Utanır üstünden
Çekince tülü
Kızıla döndürür
Yar tan vaktini

Vuslata ayırır
Kuşluk demini
Ayrılığa saklar
Artan vaktini

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Çare
/Yoktur tahammülü dermana derdin /
Ben derman isterdim sen öyle derdin
Çarelere muhtaç gönlümü benim
Tabip senken muhannete gönderdin

Bir adım ötede halbuki çare
Yar olan diyarda olur mu yare
Ömrümü geçirdim gurbet ellerde
Bir hayal peşinde gezdim avare

Bilmem nerye varır sonu bu yolun
Galiba hiç bitmez gurbeti kulun
Bir menzil aradım ömür boyunca
Bulamadım dostlar bari siz bulun

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Çeyiz
Gel, bahçenden bir kucak
Çiçek getir, gül getir
Kucağın kadar sıcak
Dopdolu gönül getir

Dersen tütsün bu ocak
Bana çeyiz olarak
Öpülmemiş bir dudak
Tutulmamış el getir

GooD aNd EvıL
12-28-2008, 02:39 PM
*Çok Zaman Geçti
Dudakların uzaktı
Saki gece yine ayak sürüdü
Damağım hasret kaldı badeye
Dudaklarım kurudu

Çok çabuk tükendi Kevser şarabı
Dudağın payını
Yürekler içti

Ayrılığın kapısını arala
Yar vuslat deminde
Çok zaman geçti