Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Ali Arslan


Sayfa : 1 [2]

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Paradoks

Bir şarkı çalınır
Bir şeyler gelir geçer ağırdan
Suzinak makamında,
Dökülür durur geçmişten

Bu dağlara,
Bir zamanlar sırtımızda parkalar,
Ayağımızda bol bağcıklı postallarımız
Bir nefes kalan sigaramızın ucunda tüten dumanıyla,
Bakardık çok uzaklardan.

Şimdi bu dağlarda
Biz varız.
Sırtımızda mavi tulumlarımız
Başımızı ak baretlerimizle siper etmişiz Güneş’e
Ağzımızda aynı türkü
Bakarak çok uzaklara
Bu dağlardan.

Alevler sarmalasın
Işıksız vadilerimiz,
Aydınlıklarla kaplansın istiyorduk.

Az kaldı
Çevrimine Suyun.
Işıklar,
Nerdeyse parladı parlayacak!

Sol döşümüzün altında aynı yaranın sancısı
Değişmeyen,
Aynı sevdadan dökülen coşkularını,
Karıştırır durur birbirine.

Düşünsen bir,
Hangisi hangisinden
Çıkacak aslında?
Eğer ışıklar parıldayacaksa
Geriye kalan,
Bir yanılgı mıdır?
Bu paradoksun,
Çözülmesi zor
Zamana meydan okuyan çıkrığında.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Pencerenin Önünde Bir Kız

Pencerenin önünde bir kız
Oturmuş ağlıyor
Yağmurla birlikte
Her damlamasında camın iki yüzüne
Beride geçmişi
Öte yanda geleceği ağlıyor
Serinliğin ve sıcaklığın duyusu aksederken
Sanki buğulanan camda bir ömür ağlıyor...

Pencerenin önünde bir kız
Oturmuş ağlıyor...

Yüreğini açamadı
Ne kadar da ısrarlıydım
Daha fazlasına kıyamadım
Siyah iri gözleri vardı
Omzuna dökülen siyah saçlarıyla
Bence ne kadar da güzeldi
Söyleyemedim
Dudaklarından aldığım aşk tadından
Islanmıştı gözlerim
Hala ağlıyordu ben terkederken
Camın önüne oturmuş.

Pencerenin önünde oturmuş bu kız
Yağmuru mu seviyordu
Ağlamasını mı?
Bilmiyorum
Bildiğim tek şey:
Onu o an
Ne kadar da çok sevmiştim

Söyleseydi belki
İçindeki acı sevince döner miydi?
Hiç bir şey
Söyleyemedi.

Pencerenin önündeki kız
Bilmiyorum hala ağlıyor mu
Her yağmur yağdığında
Sanmıyorum hatırlasın beni
Konuşmalarımız giden yağmur damlalarıyla yıkanmıştır kimbilir
Sadece camda kaldı yazılanlar
Kalınlaşan buğular şimdi onları
Çoktan
Anlamıyla tüketip
Silmiştir tüm sözcükleri.

Ne zaman bir kız görsem pencerenin önüne oturmuş
Yağmur yağarken.
Aklıma gelir
İçimde bir hıçkırık birikir
Söyleyemediklerim
Söyleyemedikleri...

Unutur giderim az sonra.....

Bir daha yağdığında yağmur
Ben pencerede başka
Ağlayan bir kız arayana değin...

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Pervin

Gök yüzüne her gece baktığımda
Bir yıldız demetidirler çifter çifter gelirler
Sarılan sarmaşıklar gibidirler,
Pırıl pırıl bir gerdanlığı andırırlar.
Onlar ki uzayın rakkaseleridir
Oynaşır dururlar birbirleriyle.
Güneşin saldığı her ışıkla süzülerek,
Kendi tülleriyle kanatlanan bu yedi gelin.
*******imin kör yalnızlığında,
Devamlı yanarlar dururlar gök kubbemde.
Bir muamma olurlar hep bana,
Ay ‘ın küresine pervanedirler karışık,
Ay ‘a dolaşık,
Bir muhteşem Pervin! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Rayiha

Bende berrak
Bir damla Çiy
Demlenir.
Erken gelen bir Baharın,
Taze süt kokularıyla her sabah.
Çimlenir içim kımıl kımıl.
İçim
Bir ben,
Bir bakarsın sen
Olur.

Yeşerir yemyeşil
Gittikçe ortasından beyazlaşan çizgilerim
Boy verir sarılırlar usul usul,
Boynu bükük her bir nazenin dalından,
Derinlerine düşer bir tohum
Köklenir yayılır püskül püskül,
Büyür
Büyür içinde kocaman tomurcuk
Olur.

Can suyuyla kabaran uçlarından
Meyvesini,
Dişlerken şehvetini bir bedenin;
Dudaklarımda kavurgan
Alev alev,
Kızıl bir sevdanın yangını
Amansızca tutuşur.
İşte sevgili,
Senden bana bu ateşin armağan,
Hiç tükenmeden,
Seni doyasıya koklayacağım bir rayihan
Olur.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Renklerine Dokunamadığım Sen

Dudaklarıma usulca yanaş,
Yavaş yavaş soy çıplaklığını.
Kumsalda kimse bulmasın izlerimizi
Yaladığında deniz bizi,
Çekilirken geri geri,
Çözül zülüflerinden,
Süzül,
Tülün inceliğinde.
Ay düştüğünde karanlığa ve sonsuzluğun aralığında yürüyen geceye
Ver,
Kasıklarının arasında gülen karanfilinden sıcaklığını.
Dalgaların içinde bir çırpıntı.
Bilincim soluyor yapraklarında.
Tarihi tutamıyorum ve sen an diyorsun buna.
Yavaş yavaş olmuyor ölüm,
Birden bire.
Çektiğin yerlerde kalamıyor,
Kayıyorum ben.
Bir var bir yoksun.
Attığın o bir adımla,
Aralık bırakılan kapılarda renklerine dokunamadığım sen

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Sakın Beni Düşürme

Sessizliğinin içine
Müptelâsı olan bir mahkum gibiyim
Sakın düşürme

Her bir zerresinde gözyaşlarının
Ben akarım
Toprağına tutunan
Her yeşilliğinde dallarının bir çiy damlasıyım
Üşürüm
Sakın düşürme

Seninle çağlayan bir baharla
O aşk
Ne kadar kalsa bile geçmişte
Ve ne kadar solsa da
Yakana ilişmiş bir nazlı çiçek gibiyim
Sakın düşürme

Sakın beni düşürme! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Saklansak Mı? ..

Akıl yutkundu
Taş yontan heykeltıraşlar gibi ömrü
Yontan sularda.
Bekleyen zaman
Neyi alkışlardı
Kimdi soluk alan her cümlesinde şiirin? ..
Sen yıkan! ..
Sen yont! ..
Sen dökül kelimelere! ..
Ömür sürüklüyor bizi bak istenilmeyen mecralara
Hangi deniz,
Hangi nehir,
Ağız ağıza öpüşür gibi alıp verecekler birbirlerine
Adı kavuşmak olan
Bir hasretin dalgalarında? ..

Şimdi bir şafak türküsüdür
Çalınsın varsın.
Aklın yontulan
Yontuldukça yıkanan,
Piramitlerinde şekillensin desek mi yaşam? ..

Zirvede kalandan
Bize bırakılan
Bir öpüş,
Bir gül
Ve bir yudum su
Kalsın.

Damlasın içimize;
Yutkunsak
Yutkunsak
Bir damlasına kansak
Su olsak.. Hep
Kaybolsak…
Kaybolsak/Saklansak
Koynunda şiirin
Aşkla ağlaşsak
Saklansak
Mı? ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Saklı

Fıkır fıkır bir aşk bu
Kokusu
Bir kahve fincanında köpüklenen
Cümlelerin içinde
Kelimelerin birbirine
Her örülmesinde
Bir farklı
Farklı bir aşk bu
Bir dudağın
Bir dudağa
Her yeniden buluşmasında renklenen
Saklı
Saklı bir aşk bu
Çok uzağında bir yüreği
Yakınına
Dokunan bir yürek gibi alan
*******in ıssızlığında birbirine sürüklenen

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:02 AM
Savrun

Kışın bahara dönüşen yüzünde
Ay karlarla,
Karlarla kalkar düşer iner.

Savrulur Savrun,
Dik yamaçlarından akan sularla
Oyuklarına kayaların,
Saklanır.
Maviye çalan mor renginde,
Gülümseyen nehir çiçekleriyle
Akar gider kendi yüreğiyle.
Uykuya hasret yatağına,
Ağlar cümle bedenini dolayarak.

Ay karlarla üşür,
Karlarla kalkar düşer iner.
Savruna yaşlı bir çamdan kopan,
Çürümüş kökler karışır gider.

Kösepınarında hüzün neden
*******i hep böyle dibe çöker?

Kışın bahara dönüşen yüzünde
Savrun karlarla,
Karlarla kalkar düşer iner
Akar gider bir hayat Çukurovaya.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:03 AM
Sel

Düşersem birbirine geçen halkalarına gözbebeğinin,
Aşk kırılırsa parça parça olursa içim;
Ben o taze baharınla yeniden sürgün veririm,
Her seferinde kendime.
Fışkıran her bir pırıltısında buğulanırsa şayet gözlerin,
Sen bir su olursun
Yeşeren her dalın ucunda damla damla dökülürsün içime.
Farklı her bir yüzüne bakarken,
Kalbim ne kadar da kırılgan bugün.
Neden hüznün beni kahrederken her seferinde kendime
Senin o başka başka yüzlerin düşer içime? ..
Ne çok yüzün kaldı şimdi! ..
Hayaller bile soluyor zamanla bak:
Yaprak dökümü mü? ..
Bir küçük esintiyle düşer altına için için tutuşan bir çınarın;
Kavrulan kabuklarını saklar,
/gün gelir/ gün gelir de
Neler anlatır kalanlara sevgili.
Senin yüzün
gül ve aşk
Seninle gülecekti hani? ../gülşeninde/
Şimdi ne taze bir bahar/ ne de yaşlı bir çınar
/ağlamaklı düşer bu akşam /
Yağmura yüklü gökyüzü içi kanar
Düşer bir bir...
/Anlaşılmak ne zor/
Sarılamamanın korkusu sardı her yanımızı
Bu gün hangi bir yüzündü senin sahi küsen bana? ..
Hangi yüzünün mahkumudur bedenim? ..
Kemale ermek için yüz yıl mı beklemek gerek?
/gerekse/
Yüz yıl senin her bir yüzünde ölmek
/varsın olsun/
Sen çal yine de..
Sana acımak mı? ..
/sevmek varken/
Seni bin yüzünle de olsa
/sevmek/
Bence budur işte.
İnce tellerindir senin neden çizmeden acıtır? ..
Her kayışında bedenimden geçen bu yayı kemanının.
/ruhumuza kıyarken/
Bu akşam bir yürek duruyor önünde
/kanamalı/
Geldin…
Kanattın…
Yavaş yavaş darmadağın ettin
/bıraktın tarumar/
Sen ey taşkını olan gönlümün
Sel.

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:03 AM
Sen

Göz bebeklerindi önce...büyüyen......ve içime korkusuzca dökülen
Taze bir rüzgâr oldun kış içinde, bende bir bahar gibi çiçeklenen,
Yaprak yaprak her yanıma yeşil dallarım oldun......nasıl da sarıldın.
Aşk bir sendeydi bir bendeydi, içimize saklanan bir şeylerdeydi.
Sana her bir gelişimle,.....bana karmakarışık olan o sen miydin? ..
*******ime kapandığında,.kaçışın kendinden mi benden miydi?
Düşlerimden...düşlerine ben sen mi oldum masal masal dökülen.
Şimdi ne haller............ne haller oldu.....öyle darmadağınıksın sen,

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:03 AM
Sen Kendini Saklıyorsun

Sen kendini saklıyorsun;
kırık çizgileri gibi sanki,
Sularla kucaklaşan
Sere serpe söğüt dallarının.
Bir inip bir çıkan
Ve her kayboluşunda özlemi,
Her gelişiyle sevinci,
Yüreklerimize fısıldayarak sokan.
Bizler birer kör ebe;
Gözlerimiz bağlandığından beri sana.
Saklambacımız sen;
Çocuk ruhun, pervasızca bizimle oynaşan.

Saklıyorsun sen kendini;
Kırık çizgilerinde,
Acılarına dudak bükerek,
Geçmişinin;
Ki seni, asıl sen yapan.

Sen kendini saklıyorsun
Hala
Aşk bahçelerimizde,
Sevişmelerimize hasret, bir çiçek gibi! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:03 AM
Sen Olsaydın Gül Bağım Sen Olsaydın

Buralarda bak başladı yağmurlar;
Bildiğin o Nisan yağmurları işte.
Şimdi İstanbul gümüş *******inde
Ay’ın altında bir başka zamanda beyhude yıkanır.
Sen olsaydın,
Sen olsaydın gül bağım sen olsaydın! ..

Bir Kasım sonuydu galiba gelişin ve bir zemheri sabahıydı terk ettiğin
Bahar’ın daha ilk tomurcuklarına bile bırakmadın
Kalamadın.
Bir mevsimlik miydin ki sen? ..
Buralarda yağmurlar incecikten başlar;
Birden bire bilek gibi başlar dökülmeye bu dağlara.
Vadilerinde Savrun’ un bir nehir olup taşar sanki kalbim,
Parçalanmış cam kırıklarıyla kim bilir bu bahar,
Hangi deryalara koşar koşar.
Sen olsaydın,
Sen olsaydın gül bağım sen olsaydın! ..

İstanbul’da Büyükdere Caddesinde,
Çok katlı bir binanın kim bilir hangi katında bir kadın,
Çok uzaklara bakar.
Çok uzaklarda tek mevsimlik o aşkı mı hâla arar? ..
Gümüş *******inde İstanbul’un,
Boğaz köprüsünde,
Her akşam iş dönüşü hep gözleri Güney’e dalar dalar.
Sen olsaydın,
Sen olsaydın gül bağım sen olsaydın! ..

Buralarda yağmurlar yine başladı gül bağım;
Bildiğin işte,
O bildiğin Nisan yağmurları;
İncecikten içime sensizliğin sızısı olur akar akar.
Sen olsaydın,
Sen olsaydın gül bağım sen olsaydın! ..

Bir adam,
Bir kadına bir İstanbul’a,
Bir de Nisan yağmurlarına aklı şaşar bakar bakar.
Ağlar kendi kadife yapraklarına kapanan kırmızı bir gül,
Bin kez ağlar;
Şimdi artık ölü olan o gümüş sırlarındaki beyaz papatyalarına.
Sen olsaydın,
Sen olsaydın gül bağım sen olsaydın! ..

.
Kimbilir ne farklı bir bahar olacaktı bu bahar! ..

Ali Arslan

GooD aNd EvıL
03-30-2009, 11:03 AM
Seni Ben İşte Böylesine Sevdim.

Düşüncelerime yüklendin önce kesin, kararlı gerçeğinle,
Altı çizili yazılara saklanırdı düşündüklerin.

Damlardı bir gül,
Bin yaprağında her biri bir başka kırmızı.
Sonra yüreğim çarpmaya başlardı kızıl bir alev renginde
Şaşkın kalakalırdım
Ve asıl olan sevinçli huzurundu
Bayrak bayrak dalgalanırdı avuçlarında,
Deniz renginde sen bir güzel maviliklere boyanırdın.

Sensizliğim,
Sessizliğimde soluyor şimdi bak tükeniyorum artık
Kan kelebeklerin içimde kanatlanırken bir bir.

Sen ki ey bütün aşkları sanki bir anda sende yaşadığım,
Seni ben işte böylesine sevdim.

Ali Arslan