Tam Sürümü Görüntüle : Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:43 PM
Aşka Aşk
Emin ol ki ırmak bakışlı kız
Seni unuttuktan sonra da
Yine böyle titreyecek dizlerim
Kalbim yine bambaşka heyecanlarla çarpacak...
Çünkü ben
Senden daha fazla sevdim aşkı
Ve her kanayışımda daha da büyüttüm içimdeki ozanı…
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Acı Eskir Şiir Kalır Ardında
Sobası tutuşmayan sabahların ayazındayım
Kar beyazının yönetime el koyduğu büyük şehirlerde
Kimsenin tanımadıklarına selam vermediği vakitlerde
Çoktan bitmiştir aşklarım fahişe gülüşmelerde
Gündüzler kandırır beni
Eriyen kar beyazının
Çocuk yüreğime bıraktığı ihanetlerde
Hanginiz yürür ölümüne türkü söyler gibi bilmesem de
Cesurum artık sevdiğimi söyleyecek kadar
Gündüzler kandırır beni
Gece anlar yalnız
Destanlarda kalır o yürekli sevdalar
Acı eskir
Şiir kalır ardında dost
Dost ölür selamı kalır...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Acılar Bütün Kadınlardan Daha Doğurgandır
Acılar bütün kadınlardan daha doğurgandır bu gece
Ve hissedebildiği için bunca kederlidir insan
Herkes sevildiği için güzeldir.
Bense şairim
Sadece baktığım için gözlerine...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Acılar mı Büyüttü Çocuk Yüzünü
Günden güne azalan bir şeyler var içimde
Artarken içimde yiten acının utancı
Çiçekler solduktan sonra zamansız ölümlerin göğsünde
Geçebiliyorsam eğer bir mezar taşının kıyısından yüreğim daralmadan
Acılarımda nankördür en az sevinçlerim kadar
Büyüdü toprağında çiçek
Ateş söndü kendiliğinden
Acılar mı büyüttü çocuk yüzünü
Yoksa sen mi acıları büyüttün çocuk yüzünde
Bilemeden geçtik
Her an yıkılacakmış gibi sallanan köprülerden
En kötüsüde kabullenmekti acıları
Boğazın düğümlenmeden geçebilmek
Bir zamanlar içini kül eden yangınlar ortasından
Kuma benziyordu zamanlar
Akarken hızla parmaklarımın arasından
Tutamıyorum hiçbir sevinci
Adı sonsuzluk olan hiçlikler içinde
Ve sana en güzel şiirlerini yazdıran
Güneşin yakıcılığını yüzünde saklayan bakış
Vedalar bile yitiriyor artık anlamını
Siliniyor günden güne külleri soğuyan ayrılık
Ama yine de hep taze kalıyor umut
Hangi gelecek eskir
Hangi şiir pas tutar ki dost
Umudu anlatıyorsa eğer...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Acılar Tohumlarıdır Şiirlerimizin
Acılar tohumlarıdır şiirlerimizin
Mürekkebidir en güzel dizelerimizin
Kırarak daralan bir göğsün kafesini
Yazılır her akşam kentin yoksul duvarlarına
Bir koyu kızılı ararken gün batımında
Ve sahip olamadıkların
Gömülürken güneşle beraber o uzak sulara
Bambaşka bir duyguyla sarsılır fikrin
O sancıyan dünyanın
İyi kalpli çocukları da aşık olurlar
Çünkü mayasına sevda katılmıştır onların bir kez
Ve seçme şansları yoktur acı çekmekten başka
Sarmak isterken yaralarını
Koskoca bir halkın
Kendilerine bile yetmez olur
Bu kocaman yürekleri
Acılar tohumlarıdır şiirlerimizin
Mürekkebidir en güzel dizelerimizin
O iyi yürekli çocuklarının hikayelerini anlatırlar
Akşamüstünün kızıl göğü çevirirken yüzünü ağır ağır siyaha
Yola koyulurlar aşk çağının o sürgün yürekleri
Çıkmaz sokaklarda dövüştüklerini bile bile...
23 Mayıs 2003
02:25
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Acılarımın Çetelesini Tutmadım Hiç
Acılarımın çetelesini tutmadım hiç
Ya da çıkartıp kılıcımı kınından
Savaşmadım tek başıma
Gecenin üzerime saldığı hüzünlerle
Dünyada yazılmış bütün şiirleri ezbere bilip de
Tek bir dize yazamayan adam kadar garip
Yahut usta bir şairin
Yüzlerini bile görmediği insanların yaralarını sarıp
Yanı başındakilere duyuramadığı ses kadar derin
Şizofren bir sayıklama gibi belki de
Ceylan bakışlı bir sevgili yaratıp satırlarında
Sonra onun için ******* boyu uykusuz kalmak
Hayır
Acılarımın çetelesini tutmadım ben hiç
Oynamadım da hiçbirinizin yaralarıyla
Ne demir kapıları pas tutmuş karanlık zindanlarda yattım
Ne iğrenç ıslığını duydum ıslak bir sopanın
İnerken ense köküme
Peki nedir o zaman
Şu kahrolası dünyayla alıp veremediğim
Her gece boğazımı saran bu yağlı urgan
Hiç kimse duymadığı halde
Kulaklarımı sağır edercesine çınlayan o ses.
Oysa o kadar sessiz ki *******i bu şehir
Ve odam o kadar huzurlu
Ne bir polis sireni
Ne kırılan camların karanlığa savruluşu.
Yine de mümkün mü sanıyorsunuz
Mil çekip yüreğimin gözlerine
Kendi vicdanımın yüzüne tükürmek
Mümkün mü
Kenarı desenli kağıtlarda aşkı ağlatmak
Kolay mı be dost
Sadece kendi acılarımın çetelesini tutmak…
2005
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Acılarına Benzemek İstiyor İnsan
Acılarına benzemek istiyor insan
Varmak için türkü tadına
Sevinçlerinin kanlı bıçaklı düşmanı oluyor
Unuttuğunda terk edilmiş bir köşe başında bıraktığı
Son yorgun ve yarım kalmış kelimelerini…
2007
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Açıldı İşte Perde
I.
Açıldı işte perde
Çıktı sahneye oyuncular birer birer
Yine çalmaya başladı o şarkılar
Yıllardır görememiş gibiydim yüzlerinizi
Ve bir asır geçti tutamadan ellerinizi
Şimdi çok uzaklardayım
Araya yıllar
Asırlar girsede aramıza
İlk ve son kezde olsa
Çıkarsızca gülmüşse eğer gözleriniz gözlerime
Daha da içinizdeyim artık
Ayrı ayrı dursakta
II.
Bir şiir daha direniyor göz kapaklarım
Bu gece illaki yazılacak bu şiir
Kapatsamda karanlık bir ortaçağı
Vazgeçmedim yüreğimden şu kısacık ömrümde
Şiirler biriktirdim
Sıcak yaz günlerinden
Kederin baharı zaptettiği yerde
Açıldı işte perde
Yine aynı şarkı gecemde çalan
Bambaşka gözler
İçimi ormanlar gibi yakacak olan,
Şiirler okunacak yine aynı yerde
Dağlar bakmasa da artık
Odamın tozlu camlarına
Başka yerde olsam da
Başka zamanda veya
Yürek aynı yürek
Kafa aynı kafa...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Açlık
Aşka olan açlığımdan
Ömrümün bütün doğrularını bir çırpıda silip
Tek bir yalana inanmaya hazır bekleyişim...
Ve hürriyete olan sevdamdan
Kurtuluş düşleri kuran kumral bir çocuğun
Her gece uykularıma karışması…
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Adımı Anmayı Unuttuğun Gün
Adımı anmayı unuttuğun günden beri
Aşkı kirletiyorum karanlık sokaklarda
En suskun şahidim oluyor gece
Ama bil ki namuslu oluşundan değil
Dilsizliğinden susuyor
Koyu bir yeşile bıraktığımdan beri bilincimi
Unuttum hüzünlenmeyi
Silindi ezberimden birkaç şiir daha
Kurudu artık düşlerimin sağanağından arta kalan
Yok artık ağlamak ayrılığı anlatan şiirlere
Kazımak yok beynime acıtan veda sözcüklerini
En çok acıtan bazen de söylenmeyenlerdir
Çok uzaklarda kimseler görmeden solan
O güzelim dağ çiçekleri gibi
Kimsenin açlıklarını ve öfkelerini bilmediği insanlarım gibi
Bütün şiirlerim yarım kalıyor artık
Bitiremiyorum söylemeye çalıştığım hiçbir cümleyi
Çürüyen bir ceset gibi zaman
Hırpalıyor günden güne
Güzelliklere olan inancımı
Yüzün ne kadar temiz derdin oysa bana
Yeni doğmuş bir çocuk kadar günahsız sanki
Ama yetmezdi hiçbiri sevebilmen için beni
Anlatırdın sabahlara kadar en mahrem sırlarını
İnsanlardan kalma yaralarını anlatırdın her seferinde
Daha açıkken yaralarım kendi yüreğimde
Koskoca bir denizi hapsetmişken göz bebeklerimde
Senin yaralarını sağaltmaya uğraşırdım hep
Nerede ağlayan bir çocuk görsem
Unuturdum kendi umutsuzluğumu
Yani bir tek kendi yangınıma su dökemezdim
Kül olurken göz göre göre yüreğimdeki orman.
Adımı anmayı unuttuğun günden beri
Kirlettim yüzümü karanlık sokaklarda
Fırsatı olsa dile gelecekti gece
Anlatmak için bütün bildiklerini
Hüznümü geri ver bana ey çürüyen zaman
Geri ver güzelliğe olan inancımı
Kuruyan bir dağ çiçeğiyim şimdi dağ başlarında
An gelir kokum yayılır ışıklı şehirlere
Duyarsınız açlıklarını ve öfkelerini o güzel insanlarımın…
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Ağaç Değil Fidandım
Ağaç değil fidandım
Bükülmedim kırıldım
Yaralandım
Gizli gizli kanadım *******ce
Kimseye anlatamadım
Hiçbir yara acımazdı ilk anında
Zaman geçtikçe anladım
İnfazlara yenik düştü en güzel düşüm
Morarmış bir urgan izi boğazımı saran
Aşkın bayrağına sar
Gel göm beni kendi topraklarına...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Ağlamakta Güzeldir
Ağlamak ta güzeldir
Gülmeyi unutmamışsan eğer
Elmacık kemiğinin üstünde
Bir yüreğin renksiz tuzlu kanı
Bilirim ki güneş sır tutmaz
Boşver çocuk
Boşver
İyidir boğazın düğümlenmesi
Kalın yağlı bir urganın düğümlenip
Sarmasından sahipsiz bir boğazı
Kalmadı bir türkülük sesim
Ama ne var ki
Ne zaman böyle daralsa göğsüm
Daha güçlü oluyorum her zamankinden
Her vuruşunda kafesini parçalayan bir isyanla
Kederin akrebi çevirdi yine yüzünü akşama
Ay ağlayan yüzünü saklıyor
Gölgelerin ardında
Ve ben iki kelime konuşsam boğulacak gibi oluyorum.
Gecenin yalancı ışıkları akıyor yine bahçeme
Beynimde bir şiirlik resim
Ağlayabilmek te güzel şey diyorum
Gülmeyi unutmamışsan eğer...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:44 PM
Ağrıyan Yanlarımı Sende Bıraktım
Ağrıyan yanlarımı sende bıraktım
Ne olur çek çıkar beni bu karanlıklardan
Tuz basmadan yaralarıma,
Ağzımın kuruduğu *******de
Bir bardak su gibi gel
Her eylül sonrası
Aşkına küstüğüm caddelerde
Yürüdüm yorgun adımlarla
Kimseye kırılmadan kendimden başka
Hangi dökülen yaprağını ezmişti ayaklarımız
Kederi yüzüne vurmuş eylül akşamının
Güneşin son hükmüdür denizlerdeki
Doğuşudur yapraklarının sarısına yağmur suyu bulaşan
O hüzün mevsiminin
Bu vakitlerde sararırsın sen hep
Hep bu vakitlerde çalmışlardı aşklarını
(Yahut bırakmamışlardı sana çalınacak bir aşkı)
Şimdi nerede görsen o ateşi
Kaçıyorsun patlamaya hazır bir dinamit gibi
Ne zaman bir çift el uzansa ellerine
Korkuyorsun tutmaktan o sıcacık beyazlığı
Tutulmaktan daha doğrusu bir imkansıza
En çok kederine vurulmuştuk biz o aşkın
Nefes almayı bile şiirleştiren güzelliğine
Karanlığa sızan ince bir ışık gibi duruşuna
Şimdi en çok da unutmak koyuyor adama
Unutulmaktan da çok
Boğazım düğümlenmeden söyleyebilmek
Hüzün makamındaki o şarkıyı
Kısacası korkuyorum ben aşık olmaktan
Aşksız geçecek bir ömürden korktuğum gibi en az...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
Ağzını Her Açısın İsyan Olsun
Bilmezdim meşruluğunuzun
Kapı ardında
Kopartıp kafalarımızı
Kendi içki sofralarına
Meze yaptığını
Bizi önce zehirleyip
Sonra panzehirini satan
Vahşi kapitalizmin
Köpek dişleri çırılçıplak tenimde.
Alnımda resmi yarası silahlarınızın
Ey benim,
Gençliğine doymamış nice kurbanlar verdiğim
Ve ömrümü bir an bile düşünmeden yoluna serdiğim güzel yurdum,
Bilmezdim insan kalan yanımın
Emperyalizmin tek dişi kalmış ilkelliğine boğdurulduğunu...
Asırlar var ki
Kollarında dikiş tutmaz yaraları
Paslı bıçakların,
******* boyu üzerimize yağdırılan tonlarca misket bombası
Ve ciğerimde en büyük yarası
Bağrımızdan kopmuş ihaneti kendi döllerimizin
Santim santim satılan
Her karışı uğruna kan dökülmüş vatan toprağı
Söylediğim her kelime
Boynunun borcu olsun çocuk
Ağzını her açışın isyan olsun
Ve öyle sağlam dur ki
Hiçbir rüzgar savuramasın seni...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
Ah Benim Şehirli Kederim...
Ne zaman
Tükürüp yüzüne
Bütün nihavent makamı hüzünlerimin
Yanık bir bozlak tadında gelmek istesem kapına
Bir kemanın ağlayışı tutar yakamdan
Sonra kayan bir yıldız gibi
Düşer aklıma gülüşün
Alnında kızıl perçemin
Küçücük parmaklarınla
Ah benim şehirli kederim
Ne zaman bir klarnetin iç çekişini duysam
Beynim firari bir kuş misali çarpıyor dünyanın tavanına
Karanlıkta düşlemek seni;
Bütün ışıkları söndükten sonra şehrin
Cımbızla çekip el değmemiş hüzünleri
Yüreğimin en saklı yerinde imbiklemek
Marifetsiz parmaklarımın çalamadığı
En güzel şarkı gibi
Ya da portesiz bırakılmış bir nota.
Karanlıkta düşlemek seni;
Ayın şavkında
Kadeh kadeh yudumlamak denizi
Buğulu gözlerimde
Çekmek ciğerlerime
İyot kokan her zerreni
Ne zaman tükürüp yüzüne
Nihavent makamı hüzünlerimin
Bırakıp kaçmak istesem
Bu düş teröristi kenti
Kendi kurşunuyla vuruluyor şehirli kederim.
Gidemiyorum...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
Aldanma
Aldanma
Belki sığ bir sudur
Sana okyanus gibi görünen
Ağlama
Üzüldüğün kadar
Güleceksin de mutlaka bir gün
Eğilme
Düşmeni bekliyorlar senin
Tepende uçan leş kuşları
Erteleme
Hayat
Ertelenmeyecek kadar kısa...
Gül gülebildiğince
Yaşa yaşayabildiğince
Sev sevebildiğince
Zorlayarak yüreğinin sınırlarını
Beynindeki tüm duvarları yıkarcasına
Aldanma...
Ağlama...
Eğilme...
Erteleme...
Sev sadece sev
Sevebildiğince...
6 Mayıs 2003
00:30
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
Amansız Bir Sayrılık da Olsa...
Gözlerine baktığım her kızda
Seni arıyorum
Elifi çalınmış bir alfabeyim,
Ne başlangıcım var
Ne de sonum,
Yağmuru çalınmış bir bulutum
İçime döküyorum gözyaşlarımı
Hangi hayatın bahçesine sığar ki
Düşlerimde açan yarının kızıl gülü
Söyle bana ey güzel
Hayatın bize biçtiğinden
Daha fazlasını yaşamak hangimizin harcı
Oysa ölüm dediğin iki türkülük yol olsa da
İnadına söylemek isterdim
Sınırlar içindeki sınırsızlığımdın sen benim
Tek bakışında saklıydı sanki kainatın bütün sırrı
Seni sevmek hem eksik kalmak
Hem fazla olmaktı hayattan...
Nereden bileceksin ey ırmak bakışlı kız
En güzel şiirlerin sensizliğe yazıldığını
Acı çekmenin bağrında yakıldığını türkülerin
Diyeceğim şu ki
Aşk amansız bir sayrılık da olsa
Ey sevgili
Ölümüm yalnızca onun elinden olsun isterdim...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
An Geldi!
An geldi
Sustu gramofon
Eski zamanlardan bir cuma çalmıyor artık
Nice dostlar yitirdim
Tebessümleri kanar hala sol yanımda
Ne kadınlar sevdim seninle
Zaten hiç yoktular.
Yokluğa aşık olmayı
Seninle öğrendim ben
Beş yaşında bir çocuğun
Etrafına sürekli gülücükler saçan bakışlarıydı tutulduğum
“Üniversiteli bir kız rüyasıydı”
“Sen benim hiçbir şeyimsin” diyerek
Kendime bile yalanlar söylediğim
An geldi işte
Çisil çisil yağan yağmur altında ıslanırken
İstanbul sokakları,
Dilimin ucunda söyleyemem
Yazamam beyaz kağıtlara......................!
Vurulmuş yatar
Gece trenlerinde mızıkacı çocuk
Boynunda yeşil fularıyla
Duydum sesini gecenin ateş kokan yalnızlığında
Marş söylemeden ölmek yakışmazdı ya sana
Sırf bunun için
Kullanılmamış bir gökyüzü bıraktın bize mısralarında
An geldi
Ölümsüzleşti işte Attila İlhan.................................!
2005
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
An Olur
An olur
Bir soluk için yalvarırsın
Acını bile özlersin heyecansızlığında
Damarlarında kan
Ve bedeninde ruh dolaşmaz olur sanki
Titrek bir ışık altında
Kurtarmaya çalıştığın dünyalar
Memleketinin yolları kadar
Uzak ve imkansızdır artık
Silersin zihninden adının anılmadığı coğrafyaları
Yeni duygular keşfedersin duygusuzluğunda
Hiç olmadık zamanlarda bile
Gülebilecek bir şeyler bulabiliyorsan
Ağlamayı unutmadığın içindir
Ve her duyguyu iki kez yaşayan kalbin
Binlerce heyecana gebedir hala...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
Anlamıyor İnsan Acıyı Yaşamadıkça
Anlamıyor insan acıyı yaşamadıkça.
Kanı çekilecekmiş gibi olmadıkça damarlarında.
Karnın toksa,
Ve başını sokacak damın varsa ayazda.
Nasıl anlayabilirsin ki
Köşe başında elleri titreyen çocuğun kederini.
Bakıp bakıp iç geçirirsin
Şükredersin sırtındaki pardösünün sıcaklığına.
Ama elinden hiçbir şey gelmez acımaktan başka.
En çok güneşte kalan bilir
Kıymetini bir ağaç gölgesinin.
Bilemezsin susuzluğu
Çatlamadıkça dudakların çöller gibi.
Anlamazsın yaşamadıkça
Acısını ölümün ve ayrılığın
Kanamaz yüreğin her dakika.
Gelip geçen bir hüzün sağanağıdır sadece.
Hiçbir şey gelmez elinden
Acımaktan başka.
En iyi öksüz kalmış bir çocuk bilir
Ne demek olduğunu annesizliğin.
Evladı dönmeyen ana bilir
Bir parçasını toprağa gömmenin yangınını.
Anlayamaz insan acıyı yaşamadıkça
Kanı çekilecekmiş gibi olmadıkça damarlarında
Yapma kederler üretir kendi kendine
Hiç yaşanmamış zamanlarda
Oysa bütün acımasızlığıyla dönmektedir dünya
Gördüklerin ve göremediklerinle.
Yaşanmışlıkları
Ve yaşamadan gitmenin hüznüyle.
Dönmekte hala dünya
Acıların ekseninde...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
Anlatamam
Anlatamam,
Tükenmiş bir umutla
Aynı odayı paylaşmadım ki daha önce
Anlatamam,
Hiçbir ölümü öpmedim alnından çünkü,
Hiçbir tabutun üstüne yazmadım soyadımı,
Anlatamam,
Hiçbir kardeşin gözyaşıyla ıslanmadı avuçlarım
Kağıt, kalem olmadan
Yas tutmayı
Çoktan unutmuş gözlerim
Anlatamam
Bir ölüm nasıl anlatılır bilmiyorum çünkü
Nasıl çekilir damarlarından kan
Anlatamam
Toprakla nasıl kardeş olur insan...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:45 PM
Anlayan Olur Bir Gün Mutlaka
Daraldı zamanlar
Günler daha kısadır artık ömrümüzde
Dar ve uzun bir koridor,
Önümde uzanan şu hayat.
Koşarak geçiyorum karanlıklar içinden
Adına güzellik
Adına umut dediğim ne varsa
Tükete tükete ilerliyorum işte
Tükene tükene.
Düşüyorum büyük mutlulukların uçurumlarından
Kederin o karanlık kuyusuna.
Sonra bir ışık yanıyor ansızın.
Karanlığa alışmış gözlerim kamaşıyor.
Parlayan yüzüyle bir çocuk
Kalk diyor bana
Her karanlık içinde
Bir ışık vardır görebilene
Ve her sözde bir umut vardır duyabilene...
Kalk diyor
Her ölümde dirilen birileri vardır yine de.
Mevsim bahardır
Ve zamansız yağan kara direnir çiçekler
Yaklaştığını sandığın her son
Bir kıvılcımdır
Patlamaya hazır bir başlangıcı alevlendiren.
Yeter ki sen yüreğini koy ortaya
Bir gün bir anlayan çıkar mutlaka...
29 Mart 2003
01: 28
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Anneye Sesleniş
Güzel annem,
Kaç güz geçti
Sana böyle seslenmeyeli
Kaç Eylül
Yaslamayalı başımı yaslı koynuna.
Yirmi üç yaşımın göğsünde
Üç kurşun yarası
Zamansız patlayan üç kızıl gonca dalında
Oysa annem sen ne çok severdin kızıl gülleri
Kıyamazdın koklamaya
Üzülme anne
Artık kanamıyor yaralarım
Kar yağsa da toprağımın üzerine
Üşümüyorum artık...
Bahara armağan ediyorum işte beynimi
Açacak çiçeklere
Özgürlüğü çağıran güvercinlere
İnsanlığa bırakıyorum işte yüreğimi
Ardım sıra yürüyeceklere.
Güzel annem,
Sen yine de sev çiçekleri
Ne olur kopartmasın dalından çocuklar
Taşısınlar kokusunu
Gelecek mutlu yarınlara.
Sen yine de sev çiçekleri
Sakla onları
Korkusunu saldırganlığının ardında saklayan zalimden
Sakla, sevginin kıymetini bilmeyenden.
Gökyüzüne bak anne
Milyonlarca oğlun ve kızın
Sana tebessümlerini yolluyorlar
Her eylül şafağında.
Saçındaki her beyaz tel
Zamansız düşen bir oğul
“getirecekler sana bir gün mutlaka
O çiçekler içindeki ülkeyi”
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Asıl İnsanlık
Hep eksik yanlarını ararken hayatın
Yaşayamaz oldunuz güzellikleri.
Kördü gözleriniz
Kendi ayaklarınıza bulaşan çamuru göremeyecek kadar
Ve sağırdınız
Yanı başınızda
Can çekişen hayatın çığlıklarını duyamayacak kadar
Sadece yaralarımı acıtmak için
Akıttınız tuzunu göz yaşlarınızın
Ve erdemden saydınız
Dişleri kendi yavrusunun kanına boyanmış
Timsah bakışlarınızı
Oysa yoksulluğunda çoğaltıp
Yüreğinin varsıllığını
Son lokmasını hiç düşünmeden paylaşabilmekti
Asıl merhamet
Asıl insanlık,
Borç bilmekti kendine
Herkesten iki kat fazla gülebilmeyi
Ve ağlamayı herkesten iki kat fazla...
2005
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Asıl Kahreden Bizi Yaşayamadıklarımız Değil
Asıl kahreden bizi
Yaşayamadıklarımız değil
Bizi asıl kahreden
Yaşayıp ta yitirdiklerimizin sancısı
Hasret duymak zordur yaşamadıkların için
Sen yaşarken öğrendin ağlamayı.
Gözyaşlarında saklanan gizli hikayenin
Son sayfasıdır bu yaşadıkların
O kuşlar bir daha konmayacak pencerene
O yokuşları tırmanmayacaksın artık
O bayram sofrası bir daha hiç kurulmayacak
Artık öpemeyeceksin ellerini, yitirdiklerinin
Asıl yiten bayram sabahlarının sevinci değil
Yiten biziz aslında
O sevinçler bir fotoğraf karesinde tutsak kaldı
Zamandan borç almıştık gülümsememizi
Hacizlere gitti bize getirdiği ne varsa
Ne zordur kim bilir
Bir mezar taşıyla bayramlaşmak
Sarılmak bir mezar taşına ne zordur
Bayramlar mı toprak olan
Yoksa biz miyiz.
Şimdi zaman
Yasını tutma zamanı değil
Yaşayıp yitirdiklerimizin,
Zaman,
Umutlanmak zamanıdır
Yaşayabileceklerimizi düşünüp...
5 Aralık 2002
15: 56
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşık Değilsin Sen...
Şairim,
Şiirim kafa tutuyor sensizliğime
Üstat vuruyor sazın teline
Saz ağlamaya başlıyor...
Ey şair,
Nerende büyüttün o kelimeleri
Aşık mısın
Yoksa aşk mısın sen?
Ey toprağın tenine iz düşürdüğü esmerlik
Ey sözüne aşk bulaşmış güzel çocuk
Nasıl sallanır bilirim
Kalbinin derinlerindeki kırık
Islanan benim
Nehirlerinden taşan sularda
Islaklığın bulaştığından beri ellerime
Göğsümde yakamoz taşıyorum *******i
Yani şiir gözlüm
Aşık değilsin sen
Ta kendisisin aşkın...
Melih Coşkun
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşık Olduğu İçin Şiir Yazmaz Gerçek Şair
Aşık olduğu için şiir yazmaz hiçbir şair
Şiir yazdığı için aşık olur sadece...
Önceden çizilmiş bir resimdir
O beyazlar içindeki düş
Gece, kağıdına çizdiğin kadar siyahtır
Ateş, yazdığın kadar sıcak
Ve bitti bitecek derken hayat
Ufak bir kıvılcımla alevlenir yine
Umulmadık bir zaman
Bambaşka bir yürek çarpıntısı
Coşar birden bire içinde nehirler
Kıra kıra yüreğinin duvarlarını
Ve adının anılmadığı bütün coğrafyaları
Terk edip gidercesine
Yeniden başlarsın her şeye
Yazılsın diye hikayesi
Bütün ayrılıkların
Düzmece bütün aldanışlar
Bu gidiş;
En güzeli için vedanın
Çünkü aşık olduğu için şiir yazmaz hiçbir şair
Şiir yazdığı için aşık olur sadece...
25 Mart 2003
01: 15
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşık Olmak mı Güzel Şiir Yazmak mı?
Aşık olmak mı güzel
Şiir yazmak mı?
Yoksa aşık olup şiir yazmak mı?
Güzel olan tek şey var aslında
O da şair olacak kadar
Çok sevmek
Seni...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşıksan Yarımsın Diyen Şarkılara İnat
Aşıksan yarımsın diyen şarkılara inat
İkiyle çarpıyorum kendimi
Bir yarım sende yaşıyor hala
Öbür yarım meçhul denizlerde...
Ey aşk,
Yarım kalmış şiirler gibi bekledim seni
İmgelemini yitirmiş bir şairin
Yüreğindeki o derin boşluk gibi...
Hiçbir geminin bir daha dönmediği
Terk edilmiş bir liman olsa da kalbim
Yine de inatla bekleyeceğim
Ve aşıksan yarımsın diyen şarkılara inat
Her gün seni biraz daha kendime ekleyeceğim
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşk Başka Türlü Bir Cesaret İstiyor
Aşk başka türlü bir cesaret istiyor.
Ne savaştaki yiğitliğe benziyor
Ne de karanlıkta
Islık çalmadan yürüyebilmeye.
Aşk başka türlü bir cesaret istiyor.
Dizlerin titremeden,
Damağın kurumadan konuşabilmeye
Ne yiğit bir türküye benziyor
Ne de bir şafak vakti
Herkesi ve herşeyi bırakarak ardında
Çekip gidebilmeye
Güneşin doğduğu yere…
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşk Eğildi Şiirin Önünde
Aşk eğildi şiirin önünde
Sevileni de aştı sonunda
Sevmek...
Sevinçleri acemi bir çocuk
Önemsiz elleriyle
Başladı dünyayı değiştirmeye
Konuşmaya başladı önemsiz sesiyle,
Sustu o laf kalabalıkları
Yüreğine sığmayan sevgisiyle
Titrek ve küçük adımları
Titretmeye başladı
Zulümle örülmüş bir şehrin duvarlarını
Sevdanın yüreğe akan yangınında
Zalim attı kararan dumanı içinden,
Sebep oldu kavgada yaşamak adına
Bir nefes daha soluyabilmek,
Koklayabilmek
Yarin yumuşacık boynunda açan
En güzel bahar çiçeklerini
Ölmemek dostum ölmemek
Bir öpüş daha ölmemek
Bir nefes daha ölmemek
Yaşamak için bir bakış daha
Belki de bu koskoca bir ömür demek
Aşk eğildi şiirin önünde
Sevileni de aştı sevmek...
2003
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşk Ellerimdedir
Aşk ellerimdedir
Sesimde ve
Sessizliğimdedir en çok
Ve sevmeye değer olan
Sadece tutabilendir o eli çıkarsızca
Yarım kalmış bir resmi boyayabilendir
Kendi renkleriyle
Aşk gözlerimdedir
Sadece görmek isteyen sevebilir çıkarsızca
Aşk kalemimdedir
Yarım kalmış bir şiiri tamamlamaktır bütün güzelliği
Aşk bendedir yani
Senden de öte bir yerde...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:46 PM
Aşk Emperyalizminin Sömürgesi
Sen aşk emperyalizminin
En zayıf düşmüş sömürgesi;
Topraklarında yalancı bir gülümseme
Yabanın postal izi var yüreğinde
Ve ihtilaldir artık bu yaşanılan,
Yüreğinin askerleri çoktan zaptetmiştir
Beyninin kalelerini
O gözler 146. Maddeden daha acımasızdır artık
Sözlerin darbeci generallerin buyrukları gibi
Beynin kaybetti iktidarını
Sen artık yüreğinin sömürgesisin
Sen artık uzak diyarlara gidip de
Dönemeyişin diğer adısın
Sen artık özgür olduğunu sanıp ta
Esir düşmenin en büyük tanığısın
Yürek himayeyi kabul etti
Düştü beyninin toprakları
Aşksızlığın dağlarında
Özgür türküler söylemek varken
Bu beden mavi bir bayrak altında
Yaşamayı kayıtsız şartsız kabul etti...
Yürek mandayı kabul etti
Ve esirdir artık beyin...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:47 PM
Aşk İnsanlar İçin Var
Aşk insanlar için var elbette
İnsanlık aşk için değil
Öyleyse ölmekten daha güç değil midir yaşamak?
Acı çekmek daha zor değil midir?
Kayıtsızca teslim olmaktan karanlık geceye.
Hırpalanıyor ve hor görülüyorsak
Sevebildiğimiz içindir elbette
Karanlığı korkuttuğu için aydınlık gözlerimizin ışıltısı
Aşk mücadele etmektir
Ateşler içinde kıvrandırırken seni illet bir hastalık
Ayağa kalkıp deliler gibi koşacağın günleri hayal etmek gibi
Yahut sabahlara kadar uykusuz kalıp
Kendi yüreğinle yarışırcasına şiir yazmak.
Kör olmaktır belki de aşk
Herşeye yüreğinin gözleriyle bakmak
Kendi benliğini unutup
Başka bir bedende varolmak
Birazda acılardı onu anlamlı kılan
Uğruna kan dökülen bayraklar gibi
Yani feda etmek uğruna
Belki en güzel baharlarını
En güzel yazlarını hiç yaşayamamak
Ancak bunun için en ufak pişmanlık duymamak
Kısaca aşk;
Teslim olmamak asla...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:47 PM
Aşk?
Aşk;
Bir kış günü
Pencerene konan serçedir.
Yüreğini sızlatır
Alırsın avuçlarının arasına
Ve bırakamazsın bir daha...
Yağmur döverken şehrin kaldırımlarını
Kırık bir şemsiyenin altına sığabilen
Iki yalnız yürektir belki de.
Koskoca dünyayı sığdırmak isterken
Sığdıramazsın küçücük bir kalbi
Göğsünün hiçbir yerine.
O aşk ki
Yaşama sebebindir
Yürekli bir kavganın ortasında,
Sadece bir bakış için
Bir gün daha ayak diremek ölüme…
O aşk ki
Sevebilmektir
Gülü dikenine rağmen.
Ve sonunun ne olacağını düşünmeden
Koyabilmek ömrünü
Bir gönlün çıkmazına…
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:47 PM
Aşka Ölmek
Ey aşk,
Yağlı bir ilmek olsaydın
Bir an bile düşünmeden
Takardım seni boğazıma.........................!
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:47 PM
Aşkı Biz Seçmedik
Aşkı biz seçmedik
Aşk bizi buldu saklandığımız kuytulukta
Hayal:
Kara kalemle çizilmiş
İçi boş bırakılmış bir resim
Boyandı birden bire
Ete kemiğe büründü düşünce
Doğdu hiç gülmemiş bir ülkenin
Beyazlar içindeki kahramanı
Belki hiç yürümeyecektik bu yolda
Yol buldu ayaklarımızı
Biz sevmedik kavgayı
Ve olmasın istedik hiç düşmanımız
Kalleşlik inadına çağırdı bizi isyana
İnadına kavgaya
Bizi kalleşlik buldu
Kalleşlik bizi vurdu...
Gerek yoktu bir ayrılığı anlatmak için
Das Kapital’in üçüncü cildini okumaya
Ve her gidiş on ciltlik bir hayat ansiklopedisi
Hayır ayrılığı seçmedik hiçbirimiz
Ayrılıklar bizi buldu
Ve İnan ki aşkı biz seçmedik
Bir gün o bizi buldu...
Aşk bizi buldu
Aşk bizi vurdu...
1 Şubat 2003
22: 49
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:47 PM
Aşkın Emekçisiyim Ben
Aşkın emekçisiyim ben
Düşler denizinin balıkçısıyım.
Hepiniz derin uykulardayken
İmgeler çekip çıkarırım karanlık sulardan.
Şükretmesini de bilirim
Küfretmesini bildiğim kadar.
Hiç tutmamış olsam da
Bilirim ellerinin sıcaklığını.
Aşkın emekçisiyim ben
Aydınlığın hiç uyumayan savaşçısıyım,
Kanlı düşmanıyım karanlığın.
Sevmesini de bilir yüreğim
Nefret etmesini bildiği kadar,
Bilir herkesten gizli gizli kanamasını
Sözlerin sıcak bir kurşun gibi saplandığında.
Ve en önemlisi;
Bilirim direnmesini
Esir düşsem de teslim olmamayı asla.
Şairim ben
Aşkın emekçisiyim yani
En iyi ben bilirim seni sevmesini…
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:47 PM
Aşkın K'si
Aşk’ın K’sını özelleştirmişler
Aş kalmış geriye sevmelerden
Kavganın adı aşk değildir artık
Bu kavga aş kavgasıdır.
Artık bir parça ekmek için deliniyor dağlar
Uzak yollar aşılıyor tok bir yaşam uğrunda
O şarkılar hüzünlendirmiyor artık
Kendi kendine bile fısıldayamıyorsun şiirlerini
Bir adam
Elinde bir sopa
Vuruyor beline bir lokma için gelenin
Terbiye ediyor, sıraya geçmesini öğretiyor
Bilmiyor ki açlığın sırası olmaz
Ve terbiye olmaz insan açlıkla
Ve aç kalmayı hak etmez hiç kimse
Sadece insan olduğu için.
Her sopa sanki beline iniyor bir halkın
Bilmiyorlar ki o sopa
Onlarında eline geçer bir gün...
Mavi renk satılığa çıkmış Amerikan pazarında
Tüm yeşiller kiralık
Satar olmuşsun kanını
Ciğerini satar olmuşsun.
Açık arttırmada bütün sevdalar
Eskiden bembeyaz kağıtlara yazılırdı
Şimdi yeşil dövizler üzerinde
Oysa hepimize yeterdi bu sevgi
Ekmek ve tuz yetmese de hepimize
Sevgi yeterdi,
Yeterdi bir bakış,
Bir gülümsemeyi bölüşebilirdik aramızda...
9 Aralık 2002
21: 12
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:47 PM
Aşkın Ve İsyanın Elleri
Aşkın ve isyanın
Birbirinin ellerini sımsıkı tuttuğu yerde bekliyorum seni...
Bir şiirlik kalemim kaldı elimde
Acıların mutluluğun yüzüne kara çaldığı yerde
Bembeyaz bir şiir yazıyorum sana
Sıklaşan damlalar
Sel olup akıyor saçaklarımdan
Şakaklarımda insanlardan kalma bir ağrı
Zonkluyor durmadan
Kurumadan ellerim
Koşarak getiriyorum sana sabah olmadan
Yastığımın altında sakladığım o ıslaklığı
Bir şiirlik hüzün biriktirdim yine zulamda
Geçirip gecenin o en karanlık süzgecinden
En berrak şiirimi yazıyorum sana
En güzel rüyaları eksik uykularımın
Bir yıldız kayar gibi transit geçiyor gecenin dördünü
Unutulmuş dizeler gibi
Kaybolup gidiyor sabahın yorgun bakışlarında yüzün
Aşkın ve isyanın birbirinin elini
Sımsıkı tuttuğu yerde bekliyorum seni...
28 Mayıs 2003
00:52
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:48 PM
Aşklar Yalan Değil
İnan bana sevdiğim
Bizim için sadece
Tüm acılar ve mutluluklar
Hangimizin daha az yanıyor canı
Hangimiz silip atabiliyor
Geçmişin içimize döküp geçtiği
Cam kırıklarını
İnan bana sevdiğim,
Aşklar yalan değil
Yalan olan biziz aslında...
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Aşktan Bahsetmeyen Bütün Şarkıları Azat Ettim...
Aşktan bahsetmeyen bütün şarkıları
Azat ettim beynimden bu gece
Çenemde kilitli kalmış bütün cümleleri
Ki özgür olsalar da söylenmeyeceklerdi belki çoğu
Sana
Seninleyken
Sensizlikten bahseden cümlelerimin
Aşkı anlatmayan bütün şarkıları
Azat ettim beynimden
Hani o üç kuruşa meyhane köşelerinde okunan
Hani o üçüncü kadehten sonra olma sahte kahramanların
Alkol kokan ağızlarından geceye yayılan
O ucuz şarkıları.
Acıları alkolle evcilleştirmenin bir faydası yok
Yahut bütün şarkıları silip atmanın beynimden
Bu gece bir şiir yazsam yeter
Sana
Seninleyken
Seni özlemeyi anlatan...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Ayılana Dek
İçki masalarında yapılan
Devrimler gibi yaşıyoruz artık
Üzüm suyunun
Alyuvarlarımızı örgütlediği akşamlarda
“Kurtuluş yakın” yazmasa da
Hiçbir şarabın etiketinde
Kurtuluş yakın
Hele bir gelsin şişenin dibi
Çapraz tüfek kuşanıp
Dağlara vuracağız kendimizi
Seninle beraber
Yasaklanmış şiirler yazacağız
Karakolların duvarına
Bir gece de olsa
Kurtuluşu yaşayacağız seninle
Ayılana dek! ..
15 Mayıs 2003
00:06
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Aykırı Sözüm, Yasak Türküm
Beynimden taşacak sandığım hayallerim
Kan kırmızı sesine boyandı
Kül olup gidecek birazdan
Hayallerimin masmavi ormanı
Kirli aynalarda
Aradım bulanık gözlerimi
Utandım karanlığa bulaşan çıplaklığımdan
Tüm kitaplardan çıkartılan
Sakıncalı bir düşüncesin şimdi
Hem sevip
Hem terk etmek zorunda kaldığım kendi içimdeki sürgünsün
Ne garip şey bilsen
******* boyunca düşünüp
Düşüncemi alıp götürecek
Bütün fırtınalardan uzak kalmak
Ne garip şey
Rüyalarıma girdiğin *******in sabahında
Yalnızlığın burukluğunu duymadan uyanmak
Sonra
Bütün kavgalardan uzak kalıp
Kendi kendimle savaşmak
Uzak türküm
Eksik kalan sözüm
Kan kırmızı sesine boyansın kısılmış sesim
Senin için ağlamayı özledim
Dişlerimi ve yumruğumu sıkıp
En namuslu kavganın koynuna sığınmayı özledim
Aykırı sözüm
Yasak türküm benim
Bir cehennem arifesinde yalnızlığım
Bu son gecem
Diline dolanan ilk türkü gibi çağır beni...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Aynadaki Yüzün
Aynadaki yüzün,
Renksiz,
Tepkisiz,
Ne sevginin gülen yüzü
Ne ölümsüz kavga,
Aynadaki yüzünde
Ne dostun sıcak yüzü
Ne kalbi yerinden fırlatacak bir bakış
Ağzından isyankar dizeler dökülürken
Aynadaki yüzün
Her zamankinken aydınlık ve cesur
Sıcak bir ekmeği
Çıkarsız bölüp verirken
Kaldırımda sıtma tutmuşçasına titreyen çocuğun eline
Görebildin mi hiç
Nasıl güzelleştiğini gözlerinin
Yıllar değil
Azaltan aynadaki yüzünün aydınlığını
Hepsi eksilmiş bir gülümseme
Ve mutsuzsundur artık
Umutsuzsundur
Adım atmaktan korkarsın
Bu yoldaki adımlarının yürüdükçe
Daha da azalacağını düşünürsün
Eski bir arkadaşı görmek derinden yaralar seni
Geçmişin kanatır gününü
Her eski dost yitirdiklerini hatırlatır
Ve bütün aynalar düşmandır artık sana
Bakamazsın korkarsın
Öyle bir ülkede tüketmişsindir ki yıllarını
Yıllar boyu bir yalana inanmak zorunda kalmışsındır
Zorunda bırakılmışsındır
Çünkü gerçek barındıramaz olmuştur gerçeği içinde
Tanıyamaz olmuşsundur artık aynadaki yüzünü
Siren sesleri altında korkak
Ve umutsuz bir çocuk gibidir bakışların
Aynalar göstermez yüreğindeki
O en sert çelikleri bile eriten sıcaklığı
O ateş içinde saklı kalır her zaman
Ve sonunda anlarsın
Tüm aynalar yalancıdır
Gerçek olan sensindir sadece...
16 Şubat 2003
02: 03
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Aynı Uçurumun Kıyısında İki Hayattık
Aynı uçurumun kıyısında iki hayattık
Aramızda demirden perdeler
İsimler koyuyorduk yaşanmamış günlerimize
Aynı yerinden kırılan
İki taze dal gibiydi kalbimiz
Sesimiz gittikçe güzelleşen bir şarkı
Belki sen de girmiştin bir çıkmaza
Ömrünün en kırılgan çağında
En güzel şiirlerini yazmıştın
Kafanda yarattığın o güzelliğe
Ve böyle bir anda vermiştin kararını
Haydi gönlüm neyim kaldı
Kaybedecek senden başka
Ve böyle bir akşam
Katıp kanının kızılını mürekkebine
Yazdın hiç silinmeyecek destanlarını
Aynı yerden alev alan
İki kağıt parçasıydık
Karalanmış iki defterdik
Tozlu raflarında hayat denilen kütüphanenin
Kalbimin yarısını aradım
Sende atıyordu
Ve sende kanıyordu hiç kapanmayan yaralarım
Ben senden öğrenmiştim sevmeyi
Seni hiç tanımadığım zamanlarda bile...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Ayrılığın Ve Kavuşmanın Başkenti: Otogar
.......Ayrılığın ve kavuşmaların başkentidir otogarlar. Biten ve başlayan hasretlerin en gürültülü ve en suskun durağı.
.......Birbirinden farklı binlerce insan vardır otogarlarda. Aslında hemen hemen birbirinin aynıdır sevinçleri ve hüzünleri bütün bu insanların.
İşte bir kaç insan fotoğrafı, otogarın kederli *******inden birinde;
.......Bir sonbahar akşamı Antalya otogarı
.......Saat 22:.45
.......Derin bir uğultu geniş ve yüksek tavanlı bekleme salonunda, camın kenarında ağlamaklı bir kadının yüzünde ya gitmenin ya da geride kalacak olmanın hüznü. Hangisi daha zordur bilinmez ama kalanlarda sürgündürler en az gidenler kadar bazı yolculuklarda.
.......Mavi gözlü küçük bir çocuk huysuzlanıyor durmadan, annesinin “bak seni burada bırakırım susmazsan eğer” diyerek korkutmalarına rağmen.
.......Uzaktan bakıldığında kendi kendine konuşuyormuş gibi görünen adamın dudaklarından eski bir türkü yayılıyor geceye.
.......-Kütahya’nın pınarları akışır. Yer yer sözlerini unutuyor olacak ki türkünün sadece melodisini mırıldanıyor ve insanlar yaklaştıkça yanına, utancından alçaltıyor çatlayan sesini.
.......Ve şair üzerinde dişlerinin izi olan kalemiyle yazıyor buğulu gözlüklerinin ardından herkesin sadece bakmakla yetindiği o yerde bütün gördüklerini siyah kaplı defterine.
.......Antalya otogarı saat 23:00
.......İşaret verildi ve aynı anda birbiriyle yarışırcasına fırladı otobüsler peronlarından. Dağılıyor yavaş yavaş geriye kalanlarda.
.......Saat 23:10
.......Şimdi yalnızca şair kalmıştır geriye az önceki insan yığınından. Kendi bile bulamazken cevabını neden orada olduğunun, bekliyor bir sonraki veda saatini. Siliyor gözlüğünün kirlenen camını. Aklına bir düşünce takılıyor gitmek ve kalmak üzerine: (En büyük belası olmuştur zaten durduk yere aklına gelen bu düşünceleri.)
.......-Hemen hemen her yerde bizi sınıflara ayırabilen hayat burada da bir şekilde ayırıyor bizleri gidenler ve kalanlar olarak. Ama tek farkla, çünkü hepimiz sürgünüz bu yolculukta. Zira görmektir şairin işi başkasının sadece baktığını.
.......Yeni bir gün başlıyor işte ayrılığın ve kavuşmanın başkentinde. Ve şair ayrılığa dair bir şiir daha yazmanın mutluluğu ve yorgunluğuyla yavaş adımlarla evinin yolunu tutuyor...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Babalar Hep Kendi Ardına Saklanır
Babalar hep kendi ardına saklanır
Gizli gizli gözyaşı biriktirirler akşamlarında
Herkesin uyuduğu vakitlerde
Bilirim ki uzaklarda
Yapayalnız bir çocuk düşer aklına
Boşalan kadehlerde
Geceye yakılan gizli bir ağıttır
Saklı kalan gözyaşları.
İsimsiz bir mezar taşıdır artık
O hiç yaşanmayan
Akşamları masa başlarında
İlk aşk ki o hiç paylaşılamayan
Ve bıyıkları yeni terleyen gençliğimizin
İlk düşüncesidir anlatılamayan.
Temizlemek için gündüzleri bile siyaha boyanmış dünyaları
Hiçbir zaman göğsüne yaslanıp uyuyamamaktır
Resimlerde kalmış bir babanın.
Babalar hep kendi ardına saklanırlar
Ve sadece çocukları bulur onları...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Bahaneydi Bütün Sözler
Bahaneydi bütün sözler
Kırılmalar bir bahar dalı gibi
Öfkeler, sevinçler
Tüm yaşananlar yalan
O şiir zaten yazılacaktı
Siz olmasanız da
Sizden öncede yazılıyordu
Ve yazılacak,
Sizden sonrada...
Kesişmiyordu aslında hiçbir yol
Ay ışığı vurur muydu denize
Balıklar azdırır mıydı yakamozları aysız *******de
Yazılmayacak olsa öyküsü...
Bütün o karşılaşmalar köşe başlarında
Renksiz bir mürekkep olup çizilir
Beyninin sayfalarına
Ve bir dize yırtılır çıkar hücrelerinden izinsiz
Bir şiir yazılmaya başlar kendiliğinden...
Yazılacaktı zaten o şiirler
Siz olsanız da
Olmasanız da
Yazılıyordu sizden öncede
Ve yazılacak
Sizden sonrada...
18 Mart 2003
19: 17
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Bahar
Bahar,
Hanım eli kokusudur
Nisan yağmurlarıyla ıslanan yapraklarda.
Adı olur çoğu zaman kavuşmaların
Mutlu biten romanlarda.
Ağladığımda olur benim baharda
Bazen kendi çaresizliğime,
Bazen bakıp
Küçük bir kız çocuğunun gözlerine.
Saklarım göz yaşlarımı
Ya utandığımdan
Ya da üzülmesin isterim annem.
En sevdiğim türkülerimi okurum baharda.
Akdeniz vurur yüzüme tuzlu dalgalarını
Ve hala kar vardır dağlarının doruklarında.
En çok bu mevsimde aşık olmak isterim ben.
En çok bu mevsimde kanatılsamda.
Bahar,
Meyve olmaya hazır çiçektir dalında.
Adı olur geri dönüşün
Mutlu biten romanlarda...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Bahar Bitmeden
Az yol var önümde
Güneş kar topluyor masmavi ayazlarda
Çocuklar şarkılar mırıldanıyor sokaklarda
Az yol var önümde
Az zaman
Dik yamaçlardan şiirler yuvarlayacağım ayaklarınızın dibine
Islak kaldırımlarda kurumuş bir çiçek düşecek önünüze
Susacak yer, gök ve ıslak sokaklar
Sıra bana gelecek
Daha mevsim bahar
Ve kararmadı henüz gökyüzü
Her köşe başında ben bekleyeceğim
Her mezarda bir çiçek
Sevdalıya verilememiş her paketin üzerinde
Benim adım yazacak
Açılacak karlı dağ yolları
Mektup ulaşacak sılaya
Bahar bitmeden aydınlığa çıkacak yollar
Güneş eksilmedikçe tepemizde
Çiçeğini dökmemiş son dalda bekleyeceğim seni...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Bahar Geldi İşte
Bahar geldi işte
Güneş ısıtır sanırdım her newrozda
Anladım ki
Karda yağarmış bütün cemreler düştükten sonra gönlüme
Ve sadece insansız coğrafyalarda yapılıyormuş artık bütün devrimler
İşçiler izinsiz bir sevda yürüyüşünden hükümlü
Sendikasız çalışmakta bütün aşıklar
Tüm resimleri siyah beyaz bir dünyada
İyimser kuşlar saldık gökyüzüne
Kötümser mermileriyle saldırdılar üzerlerine
Bahsetsek sürekli güzel şeylerden
Kurtulur muyuz üzerimize bulaşan bu çamurlardan
Düşünerek getirebilir miyiz baharı?
Gecikti yine bahar!
Her sevda alacaklıydı biraz hayattan
Ve her hayat biraz borçluydu sevdaya
Kapanamadı hiçbir hesap
Alacaklı kaldık bu hayattan...
Yaz gelecekse eğer
Çaresiz geçeceğiz bu eksik kalmış marttan
Belki gözyaşları içinde
Bir mayısı daha devirecek gözlerim
Ama çaresiz yine gelecek yaz
Kapanmak üzere üçüncü perdesi ömrün
Muhteşem oynanmalı oyun...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Bakışların Dile Geldiği Yer
'Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz'
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Bakışların dile geldiği yerdir
Büyümek
Sessiz hecelerim göz ucumda
Gebedir gecenin o büyük yangınına.
Gözlerim anlatır sana
Hasretin en büyüğünü
En güzelini kavuşmaların
En temiz öpücüğümü
Bembeyaz teninde hayatın
Büyüdüm,
Eskisi gibi küçük değil artık gözümde hiçbir şey
Ve büyüdü aşk gözlerimizde
Sadece küçücük bir bakışla...
Sahte sevişmelere ayarlanmışken bütün saatler
Çıkartıp attım gönlümden
Bütün yalanlarını ömrümün
Kendimi bile soyutladığım
Bir ben sunuyorum sana.
Al sar beni
Yavru ceylan bakışlarına...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:49 PM
Balık Olmak Vardı
Balık olmak vardı
Uçsuz bucaksız şu deryada
Deryayı bilmeden dolaşmak gamsızca
Bilmeden şu koca dünyanın tasasını
Bilmeden zulmü, esareti, korkuyu
Sonsuz derinliklerde yaşamak hürriyeti doyasıya
Aç kalmadan, uykusuz kalmadan
Düşünmeden zalimin elindeki geleceğini
Silmek vardı beyninden acı geçmişi
Bir balık gibi
Her gün temiz bir sayfa açarak hayata...
15.06.2002
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bana Benzediğiniz İçin Kanattınız İçimdeki Beni
Bana benzediğiniz için acıttınız içimdeki beni
Benim kadar asiydiniz
Aşıktınız belki benim kadar
Aynı şeyleri anlatıp durduk birbirimize
Kırdık kırıldığımız yerden
Ağlattık ağladıklarımız için
Çürüdü en mahrem duygularımız
Dostun yaramıza basıp yürüdüğü yerde
Küsmedim yine kimselere kendimden başka
En temiz yerimden vuruldum
En savunmasız yerimdi çünkü
Tersten esti bütün rüzgarlar
Bütün sonları erteledim
Mısralara kazınmamış bütün sokaklarını gezene dek bu şehrin...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bana Geri Ver Sevdiklerimi
Çekil git artık
Yeşil siluetli çirkin yaratık
Bana geri ver sevdiklerimi
Sen girdiğinden beri aramıza
Gösterdiğinden beri çirkin yeşil suratını
Tüm yeşiller utanmaya başladı yeşilliklerinden
Eskiden başkaldıranlar keskin kılıçlara
Esir oldular bugün küçük kağıt parçalarına
Ve alın yazılarıdır artık onların
O küçük kağıtlar üzerinde yazanlar
Çık git aramızdan
Yeşil siluetli çirkin yaratık
Bana geri ver sevdiklerimi
Biz eskiden severdik birbirimizi
Dostun selamı selamdı o zamanlar
Gülümsemesi gülümsemeydi.
Sevgiler sevgiydi o zamanlar
Yaşanırdı kavganın içinde
Sisli sokaklarda
Bir barikatın arkasında
Demir parmaklıklar ardında...
01.12.2002
23: 00
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bana Kalbini Uzat
Bana kalbini uzat
Betonlar arasından
Elimi uzatıyorum sana
Hayat çizgimin ortasına yazılmış adınla
Alnımda senin için yazılmış yazımla
Ellerimi uzatıyorum sana
Betonlar arasından
Tut ellerimi
Malzemesi çalınmış yürekleriyle
Yaşanmamış günlerinden çaldılar ömürlerimizin
İlk darbede çöktü kolonları
Bütün hayallerimizin
Enkazın griliğine bırakırken umutlarımızı
Kaç aşk bitti zamansız
Kaç ömür yitti mezarsız
Sesini ver sessizliğime
Umudunu ver umutsuzluğuma
Bana kalbini uzat betonlar arasından
Belki gözlerin açık
Bayram sevincini taşır gibi
Umutla gülümsüyorsundur
Karanlıklar içinde
İnan ki orası kadar karanlık
Yukarıdaki hayat
İnan ki ağır değil
Yaşamak kadar
Göğsünde taşıdığın binlerce ton beton
Her gün binlerce ve binlerce
Ölen insanlığımız
Son nefesini veriyor seninle beraber
Ve bu insanlar
Yaşayamadıklarının hesabını soruyorlar artık size
Kireçlenmiş bedenlerinin hesabını soruyorlar
Kapanmıyor açık kalmış gözleri
Kapanmıyor
Yari kucaklar gibi iki yana açtığı kolları
Ömrümüzün sonuna dek
Sarsılacak kalbimizdeki bu kırık
Sarsılacak insanlığımız
İçimizde şehirler yıkılacak her ölümde
Malzemesinden çalınmış insanlığımız yıkılacak
Ve kalkmayacak bu enkaz
Kalbim hep altında kalacak...
5 Mayıs 2003
22:16
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bana Selamını Getir
Bana selamını getir
Tenime rengini veren
Yedi tepeli istanbul toprağının
Bir vapurun haykırışını
Yahut gül yüzlü annemin sesini
Ben şimdi dört yanı yalnızlıklarla çevrili bu şehirde
Aşktan ve kavgadan uzak kalan yüzümle bir başımayım
Hani ya martıları bile
Başka türlü bağırırlardı bu şehrin
Hani o denizin asi çocuklarıydı onlar
Yaşarlardı tüm yokluklara inat
Yaşardım
Bir gün bana getirir diye rüzgar
Hasret kaldığım o sesi
Yaşardım
Severek
Sensizliğime inat...
Antalya
(Hasret günlerinden)
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Barış
Öyle bir barış ki bu
Adı her anıldığında söverim
Sağ ayağımla basamadığım her karış toprağa……………………..!
02/10/2005
(Bir gazinin gözlerinden kağıdıma düşen)
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Başka Kentin Çocukları
Bir başka kentin çocuklarıydı onlar
Başka zamanlarda yaşadılar
Başka zamanlarda dövüştüler
Olmadık zamanlarda türküler söylediler
Şiirler söylediler sabaha karşı
Dağ başlarında ateş yaktılar,
Gelecek sabahı beklediler
Korkmadılar,
Etrafı saran dişi kanlı
Kurt sürülerinden,
Tepelerinde uçuşan leş kuşlarından,
Bir şafak vakti
Aşık oldular güneşe,
Ve bir akşam güneş batınca
Öldüler...
31 Ekim 2002
23: 03
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Başlıyor En Zor Sınavı Hayatın
Başlıyor işte en zor sınavı hayatın
Bir ömür boyu sürecek
Ve belki tek bir yanlışın
Bütün doğruları götürecek
Kaleminin ucu kırık
Silgin başkalarının eline geçecek
Silecekler istedikleri gibi
Hayatında olmasını istemedikleri ne varsa
Ve bütün o aydınlık düşler
O kahverengi sıraların boşluğunda kalacak
Yeni yeni açılırken fikrin yeni ufuklara
Yeniden keşfederken tadını,
Aşkın ve hürriyetin
Sıtma tutmuşça titremeye başlar birden bedenin
Her yol ayrımında
Ayrı duvar
Her yol ayrımı
Ayrı zindan
Adını uzak diyarlardan
Bir akşamüzeri ansızın çıkıp gelen
Eski bir sevgili gibi andığın ne varsa
Kaybolup gider bir anda
Ve hızlı bir koşuşturma başlar
Sanki yaşanmıştır
Yaşanması gereken ne varsa
Sanki söylenmiştir
Bütün söylenmesi gerekenler
Başlar eksik kalmış bir ömrün
Karanlık orta çağı
Yüzü karanlık hakimler
Mahkum ederler inadına aydınlık yüzünü
Müebbet kedere
Her yol ayrımında
Ayrı duvar
Her yol ayrımı
Hayal kırıklığının soğuk iklimi
Eski bir dost çıkar karşına
Çocukluk bahçelerinin o eski ağaçları
Ağlamaya başlar sonra
Ve sarılırsın dostuna
Çocukluğuna sarılır gibi
Boynuna takılan ilmektir
Artık büyümek denilen o esaret
O gizli gizli çocuk kalmalar
Herkesten saklanarak yazılan şiirler
Yorma kendini boşuna
Ne kadar dirensen de
Geçeceksin bu yolları sonunda
Bekler seni her yol ayrımında
Başka aşk
Her yol ayrımında
Başka keder...
İşte başlıyor en zor sınavı hayatın
Bütün bir ömür boyu sürecek
Belki de tek bir yanlışın bütün doğruları götürecek...
26 Mayıs 2003
00:39
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bataklıklar İçinde Kurulmuş Cennet
O bataklıklar içinde kurulmuş cennet
Sahte dünyanın o rüya bahçesi
Bir lokma ekmek için
Kapısında yıllarca beklediğin
Uzak diyarların
O yabancılaşan hüznü
Farklı renkler
Farklı yüzler
Keşfedilmemiş nice baharlar
Perde aralanıyor yavaş
Başlıyor dördüncü perdesi
O yaşamak denilen
Trajikomik senaryonun
Oyuncular birer birer çıkıyorlar sahneye
Kiminin suratı asık
Düşmanca bakıyor yüzüne
Hazırken sen onları hesapsızca sevmeye
Kimi okuyor
Yüreğinin en derininde yazılanı...
Kapılarında asma kilitler var
O kurtuluş denilen yeşil bahçenin
Yüzler var ki karşımda
Yıllardır tanıdıklarım yabancı
Yüzler var ki karşımda
İlk defa görüyor olsam da dost bana...
Balık olup da isyan etsem
Şu sonsuz denize
Biliyorum ki yaşamak imkansız artık
Ne onunla
Ne de onsuz....
31 Mayıs 2003
00:36
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bayrak Olmalı Yüreğin
Bir bayrak olmalı yüreğin
Yarınına bir bardak su gibi hasret bırakılmış
Çok uzak ülkelerin
Bağrında esen isyan rüzgarlarıyla dalgalanan
Tavana vurmalı beynin
Sözlerini anlamadığın bir şarkının her notasında
Kızıldeniz’in bütün kızıllığını
Gözlerinde taşırcasına bakan
Umudu öfkesiyle harmanlanmış
Milyarlarlarca insanın sancısını duyabilmelisin
Göğsünün tam üstünde...
Ve kıvılcım olabilmeli sadece bir sözün
Soysuzluğun kökünü tarihin tutanaklarından
Kazıyarak çıkartacak...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bazen Geç Kalabiliyor İnsan
Bazen geç kalabiliyor insan
Bazı şeyleri yaşamak için
Çoktan vazgeçmiştim çocukluğumdan
İlk defa gördüğümde ateş böceklerini
(Bir yanım hep çocuk kalsa da)
Ve bundan mıdır bilinmez
Utandım ağlamaktan sevdiklerimin ölümlerine
Çoktan vazgeçmiştim çocukluğumdan
Gerçek bir mermi geçtiği zaman üzerimden
Yüzleri asıktı
Belki de hiç gülmemişlerdi ömürleri boyunca
Öldür dediler sadece ölmemek için
Ölmeyecek kadar çocuktum oysa ben
Ve öldüremeyecek kadar insan
Başka şeyler vardı oysa beynimde
İnsanca ve insana dair
Aşk gibi hürriyet gibi
Dağ başlarında değil
Bir sevgilinin gözlerinde sabahlamak mesela
Işıl ışıl bir şehrin tan yerinde
Yorgun argın uzanmak sımsıcak yatağıma
Seni sevmek gibi bir şey vardı oysa beynimde
Bazen öyle geç kalıyor ki insan
Yaşamak için bir çok şeyi
Yirmi yaşımı çoktan geçmiştim
İlk defa gördüğümde ateş böceklerini
Ondandır sürekli çocuk gülümseyişi yüzümün...
(En gerçek türküyü söylemek için uzun bir süre Şırnak Milli'de olacağım. Dönüşümde o türküleri hep birlikte okumak dileğiyle...)
Jandarma Komando Asteğmen- Melih COŞKUN
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bazı İnsanlar Vardır
Bazı insanlar vardır.
Cefa çekmeye gelmişlerdir bu dünyaya,
Hiç hak etmedikleri halde
Sefa sürerken birileri.
O da öyle birisiydi
Çile çekerek, ezilerek yaşamış bir çınar ağacı
Ömrü boyunca şükrederek her lokmasına
Hiç çocuk olmadan
Yüreği erken büyümüş
Nicelerinden birisiydi o
Hiç şikayet etmedi, kızmadı kimseye
İsyan etmedi hiç,
Direndi hayata inadına,
Ne kadar zor olursa olsun yaşamak için bir gün daha,
Çok şey istemezdi;
Öldüğünde bir kefeni olsun
Başında bir taş,
Bir de geleni olsun bayramdan bayrama,
Çileli bir gecenin sabahında uyanmayıverdi
Bitti çilesi
Bitti bir ömrün bitmez tükenmez kederi
Sustu bir kuş gibi küçücük yüreği
Sıcak bir temmuz sabahı...
Yüreğimizde yaşayacak ilelebet,
O ufak tefek ama yüreği kocaman kadının sevgisi,
Sevgili Ananeme...
28 Haziran 2002
23:54
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bazı Kitaplar Yasaktır Buralarda
Bazı kitaplar yasaktır buralarda
Bazı şairlerin kitapları
Bulunmaz karaborsa tezgahlarda bile
Burada bazı sözler hiç söylenmez
Fısıldanması bile yasaktır bazı düşüncelerin
Bazı şiirler kanla yazılmıştır
Tırnaklarla kazınmıştır rutubetli duvarlara.
Kara çalarlar
O güzel
O tertemiz
O namuslu ellerine
Hiçe sayarlar alın terinin kutsallığını
Sen güzelim çocuk
Gözlerinin rengini
Yurdumun toprağından almışçasına bakan
Ve her bakışında
İçimdeki yemyeşil ormanları yakan
Seni ağlatırlar
Gezinirler yaralarında ******* boyunca
Ama asla pişman edemezler yaşadığına
Çünkü insanlıkla yoğrulmuştur senin yüreğin
Ne olur insan olmayı yasaklasalar bize
Dalga olurdum o zaman
Vururdum deniz kenarındaki mahpushanelerin yosunlu duvarlarına
Vururdum bir şairin yüreğinin kıyısına
Bazı kitaplar yasaktır buralarda
Bazı zamanlar aşktan bahsetmek bile
Yasa dışı düşüncem olurdu gözlerin öyle anlarda…
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:50 PM
Bazılarının Çocukları Mektuplarda Doğarlar
Bazılarının çocukları mektuplarda doğarlar
İlk adımlarını atarlar sararmış resimlerde
Baba demeyi öğrenirler ilk önce
Çok uzaklardan çağırırcasına hasretlerini
Ve bazılarının sevdikleri ölürler birgün o mektuplarda
Resimleri ve şiirleri de nasıl solar sararırsa insanın.
O mektuplara hiçbir zaman cevap yazılmaz
Ucu yakılmaz hiçbir zaman...
Ayrılıklar kıyasıya iç çekişidir yalnızlığın
Ve gidip de hiç dönmemenin müzmin gurbetidir yaşanılan sancı.
Postacılar en çok hasretleri taşırlar heybelerinde
Bazen bir tutam saçtır gönderilen cevapsız mektuplarla
-İnsandan daha uzun yaşar derler saç telleri bilir misin?
Bazen memleket kokar her satırı
Postacılar en çok uzak şehirleri taşırlar heybelerinde.
Bazılarının sevdikleri mektuplarda ölürler
Ve cevap yazılmaz hiçbir zaman okunmayacağı bilinen mektuplara...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:51 PM
Belki Bir Akşam
Belki bir akşam
Beyaz bir yastığa boşaltırım
Ömrümün kızıllığını
Hiçbir gazete örtmez bedenimi
Bütün üçüncü sayfalar az gelir
Hiçbir mezar örtmez bedenimi
Mezar taşına sığmaz ömrüm
Papatyalar sarmaz bedenimi
Kar suyu ıslatmaz toprağımı
Bilinmez hangi şehrin toprağına karışır toprağımız
Bu kadar şiiri götüremem belki yanımda
Düşüncem yeşermez toprak altında
Belki hatıralarda silinir gider
Ama mutlaka hatırlanacak bir şeyler kalır
Ölüm öldürse de anıları
Adını bırakır yaşadığın akşamlara
Varsın olsun
Yeter ki söyleyecek bir sözün kalsın son akşamında...
17 Şubat 2003
01: 33
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:51 PM
Belki Son Anında
Belki son anında gelecek aklına
En güzel dizeleri ömrünün
Ne bir kağıt olacak yanı başında
Ne bir kalem
O gün diyeceğim ki sana
Ey bakışlarında ırmak serinliği taşıyan güzellik
Çiçekler açarsa bir gün mezarımda
Bil ki ölmedim
En güzel şiirimi yazdım sana...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:51 PM
Bembeyaz Kalabilmek
Zor olsa da
Bembeyaz kalabilmek
Siyaha boyanmış zulmün çağında,
Sırtında insan olmanın yükünü taşır
Eksik kalmış bir devrimin gözyaşıyla ıslanan her çocuk
Kalleşlik çağının
Temiz kalmış çocuklarıydık biz
Otuz yılın
Bağrından kopup gelen
Gözyaşlarıyla ıslanan
Yok mu ardın sıra gelen,
Yağmur mu yağdı yoksa?
Damla damla kızıllığını bıraktığın caddelere
Tükenme ne olur
Silinmesin
Hayatı ölümle sınayan bu cesaret
Tükenme
Sıtma tutar *******imi
Karalanır beyaz kalmış yanım
Tükenme
Akmak istiyorum
Bir ananın gözyaşıyla birlikte
Bulanıyor
Sayfalarına
Tuzlu sularımı bıraktığım
Sahipsiz kitap
Bulandıkça yazılar
Daha da çoğalıyorum
Biliyorum ki yalnız değilim
Azalıyor olsak da
Eriyen karlar gibi
Kurumaya yüz tutmuş ırmaklar gibi
Azalsak da
Her gün daha da çoğalıyorum ben
Yürümek gibi
Konuşmak gibi
Yemek-içmek gibi
Meşruiyet kazanmış olsa da
Oluk oluk akan kanım
Tenime dağlayarak kazısalar da
Zulmün adını
Yalnız değilim yine de
En kalleş çağında yaşıyor olsak da yeryüzünün
Bu kıvılcım çakmaya devam ettikçe göğsümüzde
Sönmez bu ateş
Biliyorum ki
Yalnız değiliz...
23 Nisan 2003
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:51 PM
Ben Aşık Olduğum Zaman
Ben aşık olduğum zaman
Her an mevsimin adı değişecekmiş gibi olur
Daha gür akar Kütahya’nın pınarları
Yolları açılır uzak dağ köylerinin
Ben aşık olduğum zaman
Vaktinden önce gelir bütün baharlar
Nereye baksam
Bir çift gülen göz olurum
Sadece güzel sözleri işiten bir çift kulak
Ben aşık olduğum zaman
Çözülür zincirleri hayatın
Yeniden tadına varılır tuzun ve ekmeğin
Bilincim yüreğimin esiri olur
Ben aşık olduğum zaman
Yeni anlamlar yüklenir eski sözcüklere
Yeniden yürürlüğe girer
Adam gibi şeylere hüzünlenmek...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:51 PM
Ben Bir Dalgayım
Ben bir dalgayım
Mahpushanenin duvarına çarpan
Yüzüm bulut griliğindedir,
Sesimi tanırsın benim yüzyıl öncesinden
Benim, göğsünün duvarında yosunlaşan.
Nice sevdalardan geçtin
Yüreğin avucunda
Geçtin gittin de adın kaldı bir tek
Kederli kafiyelerinde kayıp şairlerin
Nice sevdalardan geçtin
Karanlığa boyanmış sokaklardan
Ayıptı sözlüklerde aşık olmak bir halka
Ve ayıptı sözcüklerle anlatabilmek o aşkı
Ben bir dalgayım
Mahpushanenin duvarına çarpan
Tanır beni bütün zindanlar
Tüm hücreler bilir adımı.
Tanır beni üç yanı hasretlerle kaplı memleketim
Tanır rüzgarda söylediğim şarkıdan
Ve eski dostum
Tanırsın beni
Mahpushanenin duvarına bıraktığım yazıdan
“Dışarıda deli dalgalar
Gelir duvarları yalar”
Ben o dalgayım işte
Tanır beni bütün sürgün yürekli şairler...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:51 PM
Ben Bir Hamalım
Ben bir hamalın bu limanda
Düşlerinizi taşıyorum her gece karın tokluğuna
Sakat bir çocuğun
Kırmızı bisikletiyle rüzgarı giyinişini.
Kirletilmiş bir genç kızın
Beyaz gelinliğini
Sekiz köşe kasketinin her köşesinde
Ayrı keder taşıyan adamın
Evine ayda bir kez götürebildiği
Yırtık siyah poşetlerini...
Ben bir hamalım bu limanda
Dünyayı taşıyorum sırtımda
Bir tek gülümsemeniz karşılığında...
Ben bir eskiciyim ömrünüzün çıkmaz sokaklarında
Tükenmiş umutlarınızı yükleyip arabama
Size yeni heyecanlar veriyorum.
Sokaktan geçen hiç tanımadığınız bir adamın
Dudakları arasından çıkan sımsıcak selamı
Dost ellerin uzattığı
Yürek sıcaklığında demlenmiş bir bardak çayı...
Ben bir eskiciyim
Kederlerinizi alıp yok pahasına
Sebepsiz mutluluklar getiriyorum kapınıza...
Ben bir insanım bu dünyada
Sizler için beş damla gözyaşı akıtıyorum
Her gece başımı yastığıma koyduğumda...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:51 PM
Ben Bir Kere Aşık Oldum Sadece
.......Ben bir kere aşık oldum sadece. Küçücük bir gülümsemeyle başladı her şey. Oysa hiç kimseden hiçbir şey istememiştim ben.
.......Daha önce de kalbimin hızla çarptığı zamanlar olmuştu hayatımda. Ama hiçbir zaman böyle sıkışmamıştı göğsüm, böylesine ağrımamıştı sol yanım ve böylesine güzel gelmemişti daha önce dinlediğim hiçbir şarkı.
.......Ben bir kere aşık oldum sadece. Gelip geçici hüzünlerdi diğerleri sadece o çok sevdiğim şiirdeki “ters yönlerde ilerleyip bir süre sonra gözden kaybolan trenler” gibi yada Edip Cansever’in dizelerindeki caz müziği gibi gelip geçici hüzünlerdi yıllar sonra adlarını bile hatırlayamadığım.
.......Ben bir kere aşık oldum sadece. Beş yaşında bir çocuğun etrafına sürekli gülücükler saçan bakışlarıydı tutulduğum, “Üniversiteli bir kız rüyasıydı” sen benim hiçbir şeyimsin diyerek kendime bile yalanlar söylediğim.
.......Hiç bir şeyim eksik değil sanıyordum atabilmek için yüreğimi aşk denen kuyunun bilinmeyen karaltısına. Sevgiliye söylenebilecek en güzel sözler ezberimdeydi hala ve kendimden bile vazgeçebilme kabiliyetiyle hazırdı gönlüm damdan düşer gibi ayaklarımın dibine yuvarlanan aşka.
.......Oysa ne kadar yanıldığımı zaman gösterdi bana. Sabahlara kadar konuşabilecekken ve anlatabilecekken bildiğim her şeyi sevgiye dair, susmak düştü yine payıma. Çünkü dünyanın en zor şeyiydi bir sevgiyi söyleyebilmek şayet gerçekten seviyorsanız. Kaybedeceklerini göze alamamak ve inadına her gün biraz daha kaybetmektir artık yaşanılan.
.......Oysa ne kadar isterdim bir kerecik olsun kendini benim gözlerimle görebilmeni. Belki o zaman anlardın, beni sevmeyecek olsan bile neler çektiğimi.
.......Ben bir kere aşık oldum sadece
.......Gerisi mi?
.......Boşver gerisini.........................!
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:53 PM
Ben Hep Sekiz Yaşında Olacağım
Bana ölümü anlat anne
Daha çok küçüğüm
Beceremem ki ölmeyi
Daha sekiz yaşında bir kız çocuğuyum ben
Bilmiyorum ölümü
Hayatı bilmediğim gibi henüz
Bana göremeyeceğim mutlu günlerimi anlat
İlk aşkımı anlat bana
İlk öpücüğü yanağımdaki.
Nasıl olacaktı gelinliğim
Çocuklarımı anlat bana
Hiçbir zaman göremeyeceğim
En kıymetli varlıklarımı anlat.
Söyle bana anne
Hangi çocuklar oynayacak artık
O en çok sevdiğim bebeğimle
Artık kimse kutlamayacak mı doğum günlerimi
İyi ki doğdun yazmayacak mı artık
O çok sevdiğim çikolatalı pastanın üzerinde
Bana, bensiz günlerini anlat anne
Nasıl kaldırır bu yükü bir ana yüreği
Üzülme anne
Göz yaşların acıtır yüreğimi
Ben her akşam sen uyurken rüyalarında
Sana sarılıyor olacağım...
Sende sıkıca sarıl bana
Senin sıcaklığına ihtiyacım var...
7 Eylül 2002
00: 02
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:53 PM
Ben Her Akşam
Ben her akşam
Hayal kırıklıkları biriktiririm
Odamdaki o kara kaplı defterde
Her hüzün bir mutluluğu götürür
Benim test kitaplarımda
Ama kızmam hayata
Memnun olurum yaşadığıma
Çünkü bilirim ki birazda hüzünlerdir
Adam eden adamı
Ve kansız bir düşünce inkılabıdır
Şair eden adamı...
31.08.02
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:53 PM
Ben Varım Her Yanda
Ben varım her yanda
Yazılmamış kitapta
Bembeyaz yalanda
Yasak bir şarkının ilk notasındayım
Bak
Duvarda yazan benim:
“EY ZULÜM
HANGİ ZİNDANA SIĞAR YÜREK”...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:53 PM
Ben Yazmadım O Şiiri
Ben yazmadım o şiiri
Ellerim, beynim, yüreğim değil
Uzak yolların elleri değdi sayfalarıma,
Tren yolunun gecenin beyazlığını
Bir bıçak gibi kesen o parlak demiri
Ben yazmadım o şiiri
Siz yazdınız aslında
Umutsuz aşkların sözsüz fermanı
Ve Mayıs şafağında
Kurulan darağacı
Kıpkırmızı mürekkep
Ölüme ve sevdaya dökülen gözyaşındaki saflık
Oyuncağı elinden alınan bir çocuğun haykırışı değil bu
Ya da sahte dünyaların sahte gülümseyişleri
Göğüste açılan meşruiyet kazanmış
Bir kurşun yarasıdır artık,
Çizildi acının o sararmış resmi
Ben yazmadım o şiiri
Siz yazdınız aslında...
28 Mayıs 2003
00:57
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:53 PM
Bende Kendi Acılarıma Ağlayacak Kadar Yürek Kalmadı
Bende kendi acılarıma ağlayacak kadar
Yürek kalmadı.
Başkalarının acılarına sığınıyorum artık
Kurtulmak için kendi acılarımdan
Başkalarının acılarına ağlıyorum
Müthiş kederi sırtında kambur gibi
İnsan olmanın
Koskoca bir halka yetebileceğini düşünürken,
Bölerken yüreğini milyonlarca kez
Sana kalan bir hiç olur çoğu zaman,
Ve artık sende sana yetecek kadar yürek kalmamıştır...
Başka yangınlara koşarsın hep
İçindeki orman kül olurken göz göre göre
Kendi acılarına ağlayamazsın...
Su dökemezsin kendi yangınına bile
En çok senin acıların vardır
Havaya kaldırılan her pankartta,
Haykırılan her sloganda
Hayalleri yarım kalmış bir çocuk ağlar.
İnatla yürüdüğün her yolda
Kendi isyanın vardır.
Yaşanamamış bir aşkı düşünüp
Daha da sıkarsın yumruğunu
Anlaşılamamış olsa da
Sevdanın en temizidir yüreğindeki
Bunun içindir yar diye sarılıp mavzerine
Vurman kendini dağlara
Girdiğin her çatışma sevgiyi yok edenlere karşı
Sevgisizliğin bağrına sıkıyorsun aslında bütün kurşunları
Hani ağlamak ayıptır ya sana
Merak etme
Gecenin ağzı sıkıdır
Dilsizdir gece
Gece sır tutar
Ağla
Dinsin diye gözyaşı uğruna ağladıklarının,
Ağla gülebilsin diye bir halk...
Bu yürek senin değildir artık
Ve sende sana yetecek kadar yürek kalmamıştır...
21 Nisan 2003
00:10
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:53 PM
Beni Anlamayacak Olsanız da
Denizi seviyorum
Sularında boğulsam da
Çığı seviyorum
Karları altında kalsam da
Seviyorum sizi ey insanlar
Beni hiçbir zaman anlamayacak olsanız da...
20 Şubat 2003
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:54 PM
Beni Kendinle Yalnız Bırak
Beni kendinle yalnız bırak
Bölme sensizliğinde büyüttüğüm hüznümü
Unutma ki
Her şair yalnızlığına sevdalıdır en çok...
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:54 PM
Benim de Sevinçlerim Vardı
Benim de sevinçlerim vardı bir zamanlar
Yüzümün kıyısında gülüşler bırakan
Tatlı heyecanlarım vardı
Uzandığında utangaç ellerim
Yarin titreyen ellerine
Verebilir misin bana şimdi
Yaşamadan yitirdiğim günlerimi?
Peki ya gençliğimi
Bükülmeden kırılan boynumu hiç sorgusuz.
Kim öder söyle şimdi bu diyeti?
Benim de aşklarım vardı bir zamanlar
Uğruna şiirler yazdığım
Uzak denizlerin kıyısında
Akşamlar boyunca ağladığım.
Benimde sevenlerim vardı
Her gidişimde dönüşümü
Hasretle bekleyen birileri vardı hayatımda.
Tüm şafakları beraber güne kavuşturduğum
Ve adımı her andıklarında
Kulaklarımda çınlayan hasret türküleri kadar gerçek.
Benim de umutlarım vardı
Mutlu, güzel geçireceğim günlerim adına
Özgürlüğüm adına.
İsimler bulurdum henüz doğmamış olan çocuklarıma
Deniz olurdu oğlumun adı
Kızımın adı Eylül.
Hüznünü taşısınlar diye belki de
Yaşanmadan çalınmış bütün baharların.
Benim de sevinçlerim vardı
Çalıncaya kadar siz gülümsememi.
Ve benim de bir hayatım vardı bir zamanlar
O hain mermi delinceye kadar göğsümü
Gözlerim açıktır hala
Söyle bana sen ödeyebilir misin bu diyeti,
Geri verebilir misin yaşanmamış günlerimi?
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:54 PM
Benim Şiirleri Yakılmış Şair Çaresizliğim
Benim şiirleri yakılmış
Şair çaresizliğim
Her şiir eksilen bir gündür artık ömrümüzden
Her dize bir yaşanmamışlık hikayesi
Tüm kapılar kilitlenmiştir hayatımda
Masmavi kan gibi akıyor
Damarlarımdan silinen şiirlerim
Sana ulaşamayıp ağladığımda değil
Sana şiir yazmaktan vazgeçtiğim gün kaybediyorum seni...
Şimdi ruhumu alevlendirecek
Bir an gerek
Bir anki
Boşa geçen bütün zamanlara eş
Yapılmış bir resmi yeniden boyamak değil
Tükenmiş bir umudu yeniden diriltmek değil
Yeni resimler
Yeni umutlar
Ve binlerce yaşanmamış hikayeyi yazmak yeniden...
Savaşıp yeniden kazanmak bütün kaybettiklerini
Daha güzelini yazmak şiirin
Bütün imkansızlarını tüketip ömrün
En yüreklisini yaşamak sevdanın
Akan mavi kan şiirimin değil
Kanayan benim yağmur altında
Deryadan usanmış bir balık gibi
Sonu olmayan yolların yolcusuyum
Bir ses bekliyorum sadece
Uyuklarken yorgun otobüs camlarında
“bu son durağı acının
İşte güzelim çocuk
Acıların bittiği yer burası
İşte burası alın terinin hürriyeti
Yasak kitaplarımın yeniden yazıldığı şehir
İşte o yer çocuk,
Hayallerinin başkenti
Şiirlerinin yeşile boyanmış memleketi
Bekle beni
Geleceğim yeniden yazıp öksüz şiirlerimi
Haykıracağım yine güzelliğini
Bekle beni hayal şehrim...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:54 PM
Berbat Bir Yok Oluş Bu Yaşadığımız
Berbat bir yok oluş bu yaşadığımız
Ne kadar çoğalsak ta
Bu gitgide azalış
Kanserli hücreler gibi sarıyor her yanımızı
Sıradan bir dünyanın
Önemsiz insanlarıyız artık biz
Ağız dolusu gülmeleri tarih kitaplarında bıraktık
Sıradan yaşıyoruz artık her şeyi
Hüzünler, sevinçler
Ve pişmanlıklarımız
Bu sıradan dünyanın
Sıradan insanlarıyız artık biz
Cenaze evlerinde konuşulan
Zoraki konuşmalar gibiyiz
O asık yüzlü törenler
Eğitim zayiatı ölümler
Sıradan yaşıyoruz artık her şeyi
Göğsümüzde açılan kurşun yarası
Kaldırımda donup kalmış bir adamın cesedi
Makineye kaptırılan kol
Ve alevler içindeki ev
Basitleştik
Ve anladık ki
Bu dünyanın yükünü
Ona aldırmadan taşıyabiliriz ancak sırtımızda
Akşam sofralarında demlenilen bir kadeh rakı gibi artık
Seni seviyorum demek bile
Yılları damıtıp göğsünde
Yarandan çekip çıkarttığın bütün dizeler
Soluk almak yemek, içmek kadar sıradan
Çekiliyor kanı damarlarımdan
O mükemmel yaşamın
Ölüyor günden güne
O her duyguyu iki kere yaşayan çocuk
Tek başına
Koşacak olsa da bir imkansızın peşinden
Yeni de çıkmış olsa da bu yola
Hepinizden daha iyi biliyor ki
Böyle bitmeyecek bu hikayenin sonu...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:55 PM
Betimleme
Nasıl sığar bir şiire
Aklımın sonsuzluğunda uçan martı
Bir balık nasıl yüzdürülür mısralarda
Kara kalemle mi yazılır bir ölüm
Ak kağıtlara……………………!
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:55 PM
Beyaz Bir Gül Gönder Bana
Beyaz bir gül gönder bana
Kefensiz çocuklar ülkesinden
Yüreğim dar geliyor artık acılarıma....
Ölümlerine mezar taşlarının bile ağladığı çocuklar tanıdım
Nasıl gülsün yüzüm
Onurun alaşağı edilip
Aymazlığın baş tacı edildiği günler gördüm
Nasıl dinsin sızısı kalbimin
Nasıl zor bir bilsen
Masal diye anlatabilmek hayatı
Sığınaklarda ölümünü bekleyen minik bedenlere
Seni kandıramam küçüğüm
Ak güvercinler yerine
Top mermileri uçuşurken göğünde...
Şimdi kavgam,
Dünyanın göğsünde açılan şarapnel yarasıdır
Sakla öfkemi küçüğüm
Sakla ve içindeki yaşama sevinciyle harmanla
Gözyaşıyla sulanmış toprağının mirası olsun bilincin
Beyaz bir gül gönder bana
Kefensiz çocuklar diyarından
Beynim dar geliyor artık acılarına...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:55 PM
Beyaz Bir Güvercinsin Sen
Beyaz bir güvercinsin sen.
72 mayıs şafağında Ankara’nın.
Avlulardan havalanan bir beyaz güvercinsin
Kimseler görmez seni
Tanımaz
Bilmezler
Neler geçer içinden bilinmez
Sen karanlığın fedaisi
Asık, çirkin suratıyla
Soğutan en sıcak *******imizi
Kanatan bütün şafaklarımızı
Neydi bunca korkutan seni
Bir gökyüzünü paylaşmak
Bu kadar zor muydu
Hiçbiriniz görmediniz
O beyaz güvercini
Kanat sesleri
Yırtarken gecenin çıldırtan sessizliğini
Bir kağıt vardı o gece
O beyaz güvercinin ayağına bağlanmış
Kim varsa özgürlüğe inanan
Yüreklerinde yazanlardı kağıtta yazılı olan.
Korkma beyaz güvercin
Kelepçe takamazlar sana da
Zincirler bol gelir sana
Sen hür yaşadın ömür boyu
Kardeşçe yaşadın
Onun için beyazdır rengin
Onun için çırpınır sürekli yüreğin
Ne zaman kanatsalar gecemizi
Bir çırpıntıyla gelirsin hemen
Ne zaman mayıs gelse Ankara’ya
Havalanırsın darağacı kurulan
Bütün avlularından şehrin.
(Ve sen haylaz çocuk
Bakışın eksilmesin meydanlarımdan...)
15 Kasım 2002
21: 22
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:55 PM
Beynimde Sürekli Tükenmekte Olan Bir Düşüncesin
Beynimde sürekli tükenmekte olan bir düşüncesin şimdi
Renkleri solgun resimlerde
Aramaktan vazgeçtiğim eski dost yüzleri gibisin
En kalabalık meydanlarda
Yaşanılan bir yalnızlık hikayesi
Daracık bir hücrede
Milyonların çırpınışını hissetmek gibi
İlk aşk gibi yada
Durup durup kendini hatırlatan
Üzerine karalanmış bir kelimesin şimdi
Yazılmaktan vazgeçilmiş şiirlerde
Gözlerimi kapattığımda
Yüzün gelmiyor artık gözümün önüne
Dizlerim titremeden ayakta durabiliyorum
Ve ağzım kurumadan anlatabiliyorum istediğim her şeyi
Söylemek isteyip de
Hiçbir zaman söyleyemediğim şarkılar vardı oysa
Yazmak isteyip de hiç bitiremediğim şiirler vardı
Beynimde sürekli tükenmekte olan bir düşüncesin şimdi
Seni hatırlatacak bir resmin bile kalmadı bende...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:55 PM
Beyninin Sol Yanı
Beynimin sol yanı
Alıp başını gidecek nerdeyse bu şehirden
Damarlarımda kurumaya yüz tutmuşken o coşkun nehir
Hatırlat bana kendini
Ey göğsümü çatlatan heyecan
Hatırlat bana kendini
Ey yürekli sevda
Bak türküler okuyor hala o güzel çocuklar
Bakışlarını güneşin doğuşundan ödünç almışçasına
Hala öyle güzel bakıyorlar
İnan bana hala öyle içten gülüyorlar o çocuklar
Kan değirmenlerinde öğüttükleri yüreklerinde
Nice yürekli sevdalar saklıyorlar
Ama niyedir bilinmez
Damla yaş akmıyor göz pınarlarından...
Eski hüzünler kaldırıldı yürürlükten
Adam gibi şeylere ağlamak tarih kitaplarında bile yok
Çünkü o kitaplar savaşları yazdı sadece
Ağlayanları değil
O kitaplar kazananı yazdı sadece
Kaybedeni değil
Kabarıp taşacak nerdeyse içimdeki asi deniz
Tut kolumdan
Çek götür beni bu limandan...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:55 PM
Bilincim Taş Atılmış Su Gibi Bulanık
Bilincim taş atılmış su gibi bulanık
Dalga dalga vuruyor kıyılarına şehrin
Olta atıyorum beynimin derinliklerine
Çırpınmıyor çektiğim hiçbir balık
Ölü bir denizin yalnızlığında
Şairler ölüyor şiirlerinin tam ortasında
Polis köpekleri kovalıyor isyankar düşlerimi sokak aralarında
Yüz binlerce ayak olup yürümek istiyorum yollarda
Yosunlu bir taş olup fırlatılmak istiyorum
İşgal edilmiş *******in ortasına
Her gece geldiler üzerime
Her gece yalanlamaya çalıştılar doğru bildiğim her şeyi
Her gece kurşunladılar beni milyonlarca kez
Hiç öldüğüm olmadı
Bilincim patlamaya hazır bir bomba
Yüksele yüksele büyüyor bir ses kulaklarımla
Kırılıyor demirden kapıları karanlığın
Ve güneş bütün ihtişamıyla uyanıyor derin uykusundan
Her gece şiirler yazdım
Her gece bağırdım inadına doğru bildiğim her şeyi
Her gece boğmaya çalıştılar sesimi kuru bir ağacın dalında
Hiç öldüğüm olmadı...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bilincimi Çaldılar Bir Gece Yarısıydı
Bilincimi çaldılar,
Bir gece yarısıydı
Gözyaşımın sürekli içime akışı bundandır
Kalemin kağıtla sevişmesi
Ve toprağın yağmuru özlemesi hep bundandır
Her sonuç bir sebep yaratır kendine
(Her sarhoş içmek için bir sebep bulur kendine
Ben bulamam neden şiir yazdığıma)
Sabahlarım kimi gece sorgularda
Söyleyecek hiçbir kelime gelmez aklıma adından başka
Güneş doğar gecenin rahmini parçalayarak sancılar içinde
İlk sigaralarını yakarken işçiler yokuş başlarında
Dilim çözülür bir anda
Haykırırım seni nasıl sevdiğimi...
Kimi zaman
Uyuyakalırım duygusuz bir mitralyözün göğsünde
Göğünde bayrağımın sallandığı meçhul bir coğrafyada
Meçhul bir asker olarak
Hiç cevabı yazılmayacak mektuplar gönderirim
Hiç kimsenin oturmadığı adreslere
Yurtsuz ve hüviyetsiz bırakılırım kimi zaman
Savunduğum için kendi hasadını toplayan bir yurdu
Ve korkmadan söyleyen kendi türkülerini
Bilincimi çaldılar
Bir gece yarısıydı,
Denizine ulaşmadan kurur içimde nehirler
Miladıdır şiirin kağıdın kalemle ilk sevişmesi
Bu tarihtendir ki sonuçlar yaratılır sebepsiz
Ayyaşlar bahaneler aramazlar sarhoş olabilmek için
Aynı neden aşık oldun sorusunun
Cevabı hiç olmayan saçmalığı gibi
Bilincimi çaldılar
Bir gece yarısıydı
Gündüzün haberi olur mu bundan bilinmez
Denizler ki kurumuştur çoktan...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bilinç
Bilinç;
Ayaklarını
Tahta kurularının kemirdiği
Çürük bir idam sehpasıdır artık
Bu ansızın yok oluş,
Son sözünü
Odanın duvarına astığın
Siyah beyaz bir resim gibi
Asıyorsa
Gecenin o karanlık,
O kendini bilmez boşluğuna
Çoktan aydınlatmaya başlamışsındır
Etrafında kararan gökyüzünü
Düşünebildiğinden bile fazla yapabileceklerin
Göğsünde taşımanın sancısı
Kendinden bile büyük bir yüreği
Budur işte farklı kılan seni
Son sigaradan
Ayakları çürümüş sehpadan
İşi sadece öldürmek olan o cellattan
Budur işte seni farklı kılan...
Budur işte seni ağlatan
Yanı başında yitirmemiş olsan da hiçbir dostunu
Karanlık bir zindanda bırakmamış olsan da ciğerini
Sen, kavga mevsiminin sessiz çocuğu
Bu yükü taşımak zor olsa gerek
Anlamak yaşanan zulmü ve esareti
Ve anlatamamak hiçbir şeyi, hiç kimseye
Tek başına savaşmak
Var olduğunu sanan yokların ordusuyla
Budur işte
Ölürcesine sevip de
Sevilmemene sebep
Sevgisiz koskoca bir ömür tüketmektense
Aşkla ve kavgayla
Bir çeyreği yeter demiştin bize hayatın
Çok geç anladın ki
Hiçbir yaşama sığmıyor o sevmek denilen
Sevgisiz bırakılsan da
Sevmek hiçbir ömre sığmıyor...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Biliyorum Bu Kaçış Artık Beni Kurtarmayacak
Biliyorum
Kurtarmayacak beni
Bu dört duvar
Bu inziva,
Kaçmak
Uzaklaştıkça daha da koynuna düşmekti korkularımızın
Kaçmak daha da korkmaktı kederimizden
Kaçamadık...
Bu yenilgi benim değil
İnsanlık yenildi aslında
Yenildi dünya
Ve biz yenildik
Dağları istemedim veya denizleri sizden
Sonsuzluk içinde bir an istedim sadece
Bir ömür değil istediğim
Yeter ki duyun sesimi bir defa
Sonra gideceğim sesimi duyamayacağınız uzaklara
Dinle ki sussun sesim!
Susmak istiyorum artık
Dinleyin beni...
Konuşmak başka şeylerden
Dağlardan, denizlerden
Umuttan, hürriyetten
İnsanlığın kurtuluşundan mesela
Beş dakika istedim sizden
Ömrünüzü değil! ...
Beni böyle yıldıran
Ve böylesine çıldırtan
Güzel yaşayamamak değildi
Paylaşmasıydı hak etmeyenin
Payıma düşen sevinçleri
Buydu isyanım geceye...
Bunun için kurşun gibi geceye savurduğum dizeler
Yasak dizeler saklıyorum beynimde
Menzil dışında uçuyor kuşlarım
Kurşun işlemez artık bilincime
Biliyorum artık
Yırtsam gecenin siyahını
Gündüzün haberi bile olmayacak
Bu kaçış
Bu inziva beni artık kurtarmayacak...
9 Mart 2003
16: 22
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bilmezdim
Bilmezdim önceleri
Karadeniz’in Marmara’yla
Kan kardeşi olduğunu,
Kağıdın kaleme olan
Delice aşkını,
Kollarını göğe uzanır gibi açarak
Sarıldığın dostunun
Elinin ayasında sakladığı bıçağın keskinliğini
Bilmezdim
Engereğin ağu dilinin bile
Acıtamayacağını insanlar kadar...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bilmezsiniz
Bilmezsiniz ki
Ayak üstü şiirler yazdığımı şu köşe başında
Bilmezsiniz
Hangi şarkılarda ağladığımı sabahlara kadar
Hangi kızın gözyaşında kaybolduğumu geceleyin
Bilmezsiniz kaç kez seviştiğimi
Dokuz altı yalnızlığında
Ve ne hayaller kurduğumu kurtuluşa dair
Söylediğim türküleri
Hasreti ve hürriyeti anlatan
Ve hiç bilmezsiniz ama hiç
Ne kadar sevdiğimi hepinizi...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bin Çocuk Kuracak Geleceği
Bir tek ses
Bin yeni şiir demek
Bin çocuk cehennem yürekli
Ölseler de savaşırlar tarihin acımasızlığıyla
Bin çocuk mısra döker *******i.
Cesaret silah tutmak değil
Cesaret tutabilmek sevdiğinin ellerini
Suskun *******de.
Bin çocuk aşık olur güneşe her sabah
Bin çocuk yitip gider güneş battığında.
Biz ki günün her rengine ayrı ayrı adımızı yazmışız.
Korkmamışız hiç kurttan, kuştan, karanlıktan.
Silah tutmuşuz dağlarda
Ama tutamamışız bir yarin elini kaygısızca
Dizlerimiz titrememiş hiçbir zaman
Sevdiğimizin karşısında titrediği kadar.
Bir tek ses
Bin yeni şiir demek
Bin çocuk cehennem yürekli
Bin çocuk kuracak geleceği…
01.02.2005
Şırnak
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bir Borandı Sanırım
Bir borandı sanırım
Kanarken kayıp bir güvercinin
Kanadında umut.
Öyle günler vardır
Ne kadar bağırsanız da
Ulaşmaz sesiniz
Hiçbir zamana ve mekana
Kaldırımlar
Kör, sağır ve dilsizdir
Öyle günlerden birinde
Girdiler koluna
Ete kemiğe bürünmüş zebanileri karanlığın...
İncecik dal gibi bir oğlandı
“Fidanlara isim konmaz” derdi eski bir dostum.
Bir öğle vaktiydi kaybedildiğinde
Kaldırımlar
Kör, sağır ve dilsizdi.
İncecik dal gibi bir oğlandı
Fikri deryalar kadar uzak
Bedeni kayıp umutlar gibi tutsak.
Vakit bir akşamüstüdür şimdi
Gürültüler geliyor uzaklardan
İş çıkışında memurlar durakta
Belki bir kadın yorgun argın
Semt pazarından evine dönüyor
Akşam ne pişireceğinin telaşında.
Ve konulduğu kafeste
Kanayan güvercin
Dinlemektedir bütün bu sesleri
Duymasa bile hissetmektedir yüreğinde
Aş pişmeyen ocakların kederli *******ini.
Gittikçe azalıyor
Pencereden sızan ışık
Diline bir türkü dolanıyor güvercinin
Umutlu güzel günleri anlatan
“Unutma halkının önünde
Halk için savaşanlar yürür”
Halkları onlar için çektikleri acıları anlamasa da...
Her Cumartesi kaybedilir bedenim benim
Hiçbir Cumartesi bulunmaz ama
Her Cumartesi kayıp bir güvercin havalanır
Hiçbir Cumartesi dönmez yaralı yurduna...
Bir borandı sanırım
Kanarken kayıp güvercinimin kanadında umut.
Dünya;
Kör, sağır, dilsizdi
Bükerken boynunu
İsimsiz bir fidan
Bütün yeşilleri çalınmış bahçelerde.
Her Cumartesi kaybedilirim ben
Hiçbir Cumartesi bulunmam ama......................!
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bir Dize Daha Dökebilmek İçin Hayatın Kalıbına
Bir dize daha dökebilmek için hayatın kalıbına
Göğsünü avuçları arasına alıp kanatıncaya dek sıkar şair
Çok sevdiğin bir türkü dillenip
Göğe uzatır mağrur başını
Ve deniz küser sahipsiz çocuklarına
Kalbim duracak gibi olur
Her gece yatağıma uzandığım anda
İstanbul kendine küser
Kadersizliğine küfreder sürgün yürekleri kenar mahallelerin
Ekmeğin buğusuyla karınlar doyurulur
Bir dize daha yazabilmek için
Trol atıp beyninin derinliklerine
Sabahlara kadar bekler şair
Yine de çalan olmaz kapısını.
Rengarenk ışıklar yanar kirletilmiş evlerinde
Vapurlar dinlenmeye çekilir iskelelerde
Şehir derin derin uyur
Bense şarkılar söylerim en berbat sesimle
Seni çağırırım
Uğruna savaştığım her şeyi atıp bir kenara...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:56 PM
Bir Düşü Vurulurken Gördüm
Bir düşü vurulurken gördüm ben
Çığlık çığlığa
Onun için çıplak gözle bakamam hiçbir kırmızıya.
Duydum insan olmanın sancısını
Göğsüm parçalanmış bir kaya parçasıydı
Kızgın güneşin altında.
Bir düşü vurulurken gördüm ben
Dili tutulmuştu toprağın
Ve acı çoğaldı günden güne içimizde
Aktıkça büyüdü dere yataklarında
Onun için kan kırmızı akması bütün nehirlerimin.
En büyük feryat oldu gecenin sessizliği
Sustukça ağladım
Ağladıkça sustu gece.
Bir düşü vurulurken gördüm ben
Öylece düşüp kaldı olduğu yere
Sıcaktı daha elleri
Gözyaşı kurumamıştı göğsünde.
Öptüm gözlerindeki pırıltıyı
Kendi küçük ama
Yüreği yüz yaşında bir çocuğun.
Titredi yüreğim titreyen elleriyle birlikte.
Bir düşü vurulurken gördüm ben
Onun için bakamam hiçbir kırmızıya…
25.02.2005
Şırnak
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:57 PM
Bir Elin Parmakları Kadar Kaldık
Bir elin parmakları kadar kaldık
Gözümüzün içine bakıp anlayacak derdimizi
Yanmamış birkaç kibrit çöpü tutuşmayı bekleyen
Nemli sobalarda
Şehrin betonları arasında
Solmadan kalan birkaç gül dalıydık
Bir elin parmakları gibiydik
Kangren akşamlarda bitti hikayemiz
Haylaz bir çocuğun ayakları altında
Ezildi yapraklarımız...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:57 PM
Bir Gün Biterse Heyecanım
Bir gün biterse bu heyecanım
Şiir yazmak gelmezse içimden bir daha
Sen yine de bırakma ellerimi
Ve kırılırsa çelikten direnci yüreğimin
Sen diren yine de ikimizin yerine.
Haykır kısıldığı zaman sesim
Bütün sustuklarımı bağırarak söyle meydanlarca
Yazdığım şiirleri sen oku
Esmer yürekli yoldaşlarıma
Benim yerime yürü
Birlikte geçtiğimiz bütün yolları
Gençliğimizi bıraktığımız o kaldırımları
Sen şiirlerimin solgun yüzlü çiçeği
Sen benim yürekli sevdam
Eksik olmasın yüzünden
Yüreğinin ışıltısı
Gün gelir vurulursa aşk alnının ortasından
Ne olur yine sev beni...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:57 PM
Bir İnsanı Anlamak
Önsözünden gerisi okunmamış
Tozlu bir kitabın satır arasında
Saklı kalmış yaraya dokunabilmektir
Bir insanı anlamak...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:57 PM
Bir Kadehin En Derin Yerinde Aradım Seni
Bir kadehin en derin yerinde aradım seni
Yoktun
Hiçliğe dönerken bütün saatler
Kapalıydı bütün kapılar
Bütün denizlerin durulduğu bir vakitti
Deniz aşırı ülkeler gibiydi gözlerin
Kaybolmak koyu mavinin koynunda
Kendini unutarak
Soyunup bütün alçaklıklarımızdan
İnsanlığımıza dönmek
Kimselerin oturmadığı kentlerin
Tek tük yanan sarı ışıklarında aradım seni
Yoktun
Kaçınılmaz sona yaklaşırken bütün takvimler
Tüm yollar uzaktı
Adın imkansızlığın ilk hecesi
Kitap aralarına yazılmış şiirler kadar sahipsizim şimdi
Beni buldukları zaman
Çoktan gitmiş olacağım belki...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:58 PM
Bir Kadının Ağlayan Gözleridir Ayrılık
Uzaklaştıkça güzelleşen bir kadının
Ağlayan gözleridir ayrılık
Ve o yangını söndüren,
O ıslaklığı
Yanaklarına kavuşmadan kurutan
Sadece ve sadece zamandır...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:58 PM
Bir Kar Tanesiyim Bahçenizde
Bir kar tanesiyim bahçenizde
Görünmez ellerim
Hepiniz gibi kederlenir
Hepiniz gibi şarkılar söylerim...
Fark etmeseniz de hiçbiriniz
O gürültülü çokluğunuz içindeki
Yokluğumu
Hepiniz için ayrı ağlar
Sevincinizde hepiniz için ayrı gülerim
Ah benim karşılıksız sevmelerim
Beynimde deli boranlar gibi savrulan şu öfkem
Göğsümde yükselip alçalan yaşama sevinci
Yine de pişman değilim ey can
Bile bile yanmaktan
Uçurtmasının ipini elinden kaçıran
Bir çocuğun telaşıdır bakışlarım
Bir kar tanesiyim bahçenizde
Siz bahara teslim ederken gövdenizi
Ben inadına erimez direnirim gelecek yaza...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 05:58 PM
Bir Kuş Olsa Yüreğim
Ah ömrüm,
Nasıl da imkansız şimdi
Bir daha yürümek o yollarda
Bir kuş olsa yüreğim
Uçup gitse
Doğduğum topraklara…
Pişmanlığım çoktan aşmış boyumu
Bir muhacir kederidir ki
Bir şiirlik hüzün saklarım zulamda hep
İnsanın doğduğu yerlerde
Daha güzel doğarmış güneş
Daha içli okunurmuş türküleri
Çiçek daha pembe gülümsermiş toprağına
Yenilen her lokmada daha bir doyulurmuş
İnsan doğduğu yerde
Daha mutlu ölürmüş...
Al götür beni yüreğim
O uzak diyarlara
Al götür beni yüreğim
Kendi aklımın sonsuzluğuna
Kanadım olmasa da…
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:21 PM
Bir Şiir Daha Seviyorum Sizi
Yağmurlu bir yaz akşamıdır şimdi
Avuçlarımı dolduran berraklık
Terli bir haziran gününde
Vururken yüzüme serinliği
Bir şiir daha büyüyorum kendi ellerimde
Sadece utanmak kalıyor
Sadece utanmak bana
Daralan bir göğüsle beraber daralmayan göğsümden
Bir şiir daha seviyorum yaşamayı
Bir şiir daha seviyorum bugün sizi...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Bir Şiir Okumalısın
Bir şiir okumalısın içinde umut olmalı
Bir söz söylemelisin içinde sevda olmalı
Ve yürümelisin yolun sonunu göremesen bile
Yolun bir sonu olduğunu düşünerek
Yaşamalısın direnerek hayata
Hayatın bir sonu olduğunu bilsen bile
Bir türkü okumalısın
Son türkün olduğunu bilsen bile...
20 Mayıs 2002
00: 12
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Bir Şiir, Bir Destan ve Bir Hayat
Bir destan,
Eski zamanlardan,
Kahramanları hiç yaşamadılar
Hiç görmediler
Nasıl parladığını güneşin
Sevmediler ölesiye
Ve ölmediler beyaz yorganlar altında...
Bir şiir,
Son dizeleri ölmekte olan bir ozanın
Kanadı kanlar içindeki bir kuşun
Son kez kanat çırpışı gökyüzüne
Ve son satır:
Ölüm öldürmez ki şairi
Her sesin yankısı vardır elbet
Bir hayat,
Günden güne su alan bir gemi
Tüm kahramanları hain ilan edilir
Ve hainleri kahraman
Zaman ihanetten yana çevirmiştir yüzünü
Bu sebeptendir ki zaman
Elleriyle kapatır yüzünü
Bu şiir hayatın kıyısında yaşanan bir destandır
Herkes içindedir biraz
Ve biraz dışında
Görmek isteyen görür çünkü yalnızca
Nasıl parladığını güneşin
Ölüm öldürmez şairi
Her sesin yankısı vardır elbet...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Bir Temmuz Daha Geçti Ömrümüzden
Bir temmuz daha geçti ömrümüzden
Yitirilen arkadaşların gülüşleri gibi,
Yaşanmamış ne varsa arkasında bırakarak
Hafiften bir hüzün salarak yüreğimize
Öfkelenerek gökyüzüne
İsyan eder gibi bileklerimizi oyan paslı zincire
Varsın geçsin bir temmuz daha ömrümüzden
O gider biz kalırız burada
Henüz yaşamadık en güzel günlerimizi
An gelir belki sonbahar oluruz eylül sabahı
Kardelen oluruz şubat ayazında
Yeşeririz bir nisan
Belki de ölürüz gülüm bir mayıs şafağı
Deniz oluruz haykırırız sonsuzluğa
Nazım oluruz severiz yeryüzünü
Çıldırasıya...
01.08.2002
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Bir Yürek Resmi Çiz Ellerinle
Bir yürek resmi çiz ellerinle
Kirletilmemiş bembeyaz kağıtlara
Tertemiz bir yürek resmi çiz
Unutma ki bu beden emanettir sana bu dünyada
Topraktan alınmış bir emanet
Bir gün istemesen de alacaktır geri...
Bu yürek,
Bu eller,
Bu gözler senin değil aslında
Güzel yaşamalısın
İyi yaşamalısın ki
Hıyanet etmiş sayılmayasın emanete
Gitmelisin ayaklarının gidebileceği her yere
Bakmalısın gözünün görebildiği en uzak ufuklara
Düşünmelisin düşünebileceğinin en güzelini
Sevmelisin yüreğinin sevebileceğinden daha da çok
Ve bilmelisin ki
Emanet olmayan
Sana ve bir tek sana ait olan
Düşüncendir bu dünyada
Bu beyin senindir sonsuza dek
Ve sonsuzluktan sonrada
Beyninde filizlenen aydınlıklar
Toprağın emaneti değildir sana
Güneşin sıra dışı bir armağanıdır
Ve hürriyetin armağanıdır sana beyninin
Ne kadar özgürsün diye sorduğunda
Kendi beynine ve düşüncene
Elbette ki düşünebildiğin kadar diyecektir sana
Ve ne kadar yaşayacağım diye sorarsan
Bu yarını karamsarlıklarla dolu dünyada
Yüreğinin taşıdığı yere kadar diyecektir sana...
Sen bu yolun sürekli giden bir yolcususun
Farz etki bir otobüs bu hayat
Hepimiz aynı otobüsün yolcularıyız
Kimimiz biletli kimimiz kaçak bu yolculukta
Kimimiz kurulmuş en rahat koltuklarına otobüsün
Kimimizin ayakta duracak yeri bile yok
Gülüyor birimiz
Ağlıyor onumuz
Derin bir ah çekiyor ayaktaki yolcuları
Oturan anlamıyor ayaktakinin halinden
Bir gerçek vardır bu otobüste
Herkesin bildiği
Ancak bilmemezlikten geldikleri değişmez gerçek
Bir gün biteceğidir bu yolculuğun
Ağlayanıyla, güleniyle
Ayakta gidenleriyle, oturanlarıyla
Aynı yolun yolcusuyuz hepimiz
Ve asıl önemli olan bu hayatta
Yürüyerek tüketmek değil
Herkesin yürüdüğü bu aşınmış yolları.
Asıl önemli olan
Bir yürek resmi kazıyabilmektir tırnaklarınla
Yürüdün yollara
Senden sonra yürüyenlerinde görebileceği
Tertemiz bir yürek resmi çiz ellerinle
Emanet etme bu yüreği sakın
Sende sonra yürüyecek olana
Tırnaklarınla kazınmış bu yürek
Armağanın olsun
Bu yolun yolcusuna...
17 Kasım 2002
22: 39
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Biraz Zaman Kalmış Olmalı
Büyük bir hevesle başlayıp ta
Nasıl bitireceğimizi bilemediğimiz bir cümle gibi
Uzayıp gidiyor hayat.
Sonunu hayal etmek bile istemediğimiz
Ve acemi bir çocuğun tedirginliğinde
Sürekli imla hatalarıyla ıskalanmış
Ve sürekli ıskalanmakta olan uzun bir yolculuk hikayesi oluyor.
Zaman pişmanlığın haritasını çiziyor yorgun yüzlere
Yaşanmamışlık gitgide aşıyor boyumuzu
Bir şeyleri geri çevirmek için
Mutlaka biraz zaman kalmış olmalı diyoruz kendimize
Nefes alan her canlı için yaşama umudu olduğu gibi
Akrepleri deliler gibi koşturmaktaysa hala zamanın
Hala yaşanabilecek güzel anları vardır demek ki hayatın
Evet mutlaka biraz zaman kalmış olmalı
Hayat hatalarıyla güzeldir elbet
Ve böyle hatırlayabiliriz ancak insan olduğumuzu,
Tüm başarılanlar hataların toplamıdır
Pişmanlıklar kullanma kılavuzudur belki de ömrümüzün...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Birazdan Bütün Kızıllığını Yağdıracak Gece
Birazdan bütün kızıllığını yağdıracak üzerimize gece
Yol kenarlarına yığılacak bütün yalnızlıklar
Sessizlik kılık değiştirip
En korkunç yüzüyle dikilecek karşımda
Şiir yazmak isteyeceğim belki
Ancak tükenmiş olacak kalemim
Söz bitecek
Sükut karaborsa sarraf tezgahlarında
Gece bütün kızıllığını yağdırıyor üzerimize durmaksızın
Böyle zamanlarda ne yalnız oluşum geliyor aklımda
Ne biçare oluşum
Ölmek bile dokunmuyor adama
Bir daha şiir yazamamak kadar...
Ölmek bile dokunmuyor bu kadar
Bir daha aşık olamayacağını bilmek kadar...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Birleşince Güzel Hayat
Parça parça vuruyorsun yüzüme
Yüzüme atom atom
Rengin süzülüyor boşlukta
Nefesin çarpıyor kalbime
Bölmeyin atomu
Renk birleşince güzel
Koku birleşince güzel
Hayat birleşince,
Birleşince güzel dünya
Sevgi tek başına
Yarım kalmış devrimler gibi
Ne olur yarım bırakmayın geceyi
Sabaha çıksın karartma altındaki çocuk
Yol tükensin hasret yetişsin sılaya
Ruhuma çarpıyor atomların
Bende yarım kalmış bir Demokritos
Sessizliğin gürültüsü ağrıtıyor başımı
İsyan var şakaklarımda
İsyan...
Düşünürken kan ter içinde bir beden
-Düşünmek zahmetli ve tehlikeli iş bu topraklarda-
Taş ve demir işçilerinin
Namuslu ter kokusu yayılıyor
Odanın duvarları arasında
Dolaşıyoruz boşlukta parça parça
Farklı yerlerde
Aynı yerlerden bakamadığımız için
Farklı görüyoruz her şeyi
Sen umursamazken bardakta kıpırtısız duran suyu
Ben fırtınasından bir gemiyi kurtarmaya çalışıyorum
Sen bakarken bulutların griliğine
Ben arkasındaki maviliği hayal ediyorum
Fark bu aramızdaki
İşte budur birleştirmek varken
Parça parça eden atomu
Azalıyoruz günden güne
Ruhlarımıza çarpmıyor artık ruhlarınız
Yüzümüze renkleriniz
Ellerimiz yok artık
Atom parça parça...
Ruh paramparça...
03 Şubat 2003
00: 17
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:29 PM
Birlikte Daha Güzel Okunur Bu Türkü
Gecemi aydınlatan alev toplarıdır
Güzel çocuklarının ellerinde savrulan
Kaldırımları ezen ruhsuz tank paletlerine
Ve karanlığın sokak çetelerine
Hesabıdır bu sorulacak olan
Üç kuruşa satılan üçüncü dünyaların
Büyük bir gürültüyle parçalanan
Camdan ruhudur gecenin
Yürürken karanlıklarda yüreğime batan
Gri dumanı fabrikaların
Ne haykırışlar taşır gökyüzüne bilir misin
Bilir misin sigara dumanından
Boşluğa şiir nasıl yazılır
Bir yumurtayla
Koskoca bir ekmek nasıl katık yapılır
Ve tek göz oda, on beş nüfus
Aç ve arkasız *******de nasıl yatılır
Hesabıdır sorulacak olan
Lokması sarhoş masalarına meze yapılan
Derya gözlü çocuğun,
Susuşum bile küfürdür artık benim
Haykırışım çağlayan
Gel sende sesini ekle sesime
Birlikte daha güzel okunur bu türkü...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:30 PM
Bitmez Çiçeğin Hasreti Toprağa
(Bitmez çiçeğin hasreti toprağa,
Camdan vazolar içinde hapis olsa da...)
Kurumuş bir tarlanın
Buluta türkü yakmasıdır bu anlatılan
Ve bulut anlayamaz hiçbir zaman bunu
Çünkü rüzgara aşıktır o.
Nereye sürüklerse oraya gider.
Ve nereye yağmasını isterse
Oraya boşaltır içini.
Oysa kurumuştur tarla
Ağlamak ister
Kendinden çok gövdesindeki binlerce hayata
Ağlamak ister emek adına
Yaşamak adına,
Ama birkaç damla gözyaşı bile kalmamıştır
Göz pınarlarında
Ağlayamaz...
Anlatamaz derdini buluta
Çünkü asırlar kadar uzaktır o.
Dolaşmaktadır bir hoyrat rüzgarla dünyaları
Anlatamaz
Ne zaman açsa ağzını
Yarım kalmıştır sözleri
Günler, haftalar, yıllar boyu konuşmak isterken
Hatta ömrünün sonuna dek
Bağıra bağıra
Çatlatırcasına gökyüzünü
Konuşmak isterken,
Tıkanıp kalmıştır hep üçüncü cümlede
Hep eksik kalmıştır söyleyecekleri
Eksik bırakılmıştır.
Ve derin yarıklar açılırken gövdesinde
Yiten binlerce yaşamın sancısıyla
Kendinden vazgeçip yaşamak için başkaları adına
Birkaç damla suydu uğruna yalvarılan
Bir okyanus değil...
Bunu anlayamadı hiçbir zaman bulut
Kurumuş bir tarlanın
Buluta türkü yakmasıdır anlatılan
Ne tarlanın sevdası biter buluta
Ne çiçeğin hasreti toprağa...
16 Mart 2003
17: 41
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:30 PM
Biz Ateş Yaktık Sadece
(Bu zulüm,
Korkunun ta kendisidir aslında
Ve bakışlarının sertliği kadar korkaktır onlar.
Korktukları kadar zalim.)
Zulüm:
Korkunun diğer adı,
Bundandır kurşunlanması tertemiz
Ve namus timsali *******in,
Bundandır yakılışı kitapların,
Bundandır Filistin askısı,
Davul gibi şişmiş, tuzda yürütülmüş ayak,
Bundadır patlayan bir bombayla
Dört yana savrulan et parçaları,
Ve bundandır çapraz ateş,
Bu yarınsızlık,
Bu sevgisizlik,
Ve kara bıyıklar altında saklı olan nefret
Eskisi gibi sıcaktır hala
Susun dediler bize
Susun yoksa...
Susun dediler bize
Susmadık ve kan kusmadık asla...
Biz ateş yaktık sadece
Isınmak ve aydınlanmak için
Kurt ve çakal sürüleriydi bunlar
Kanlıydı dişleri
Yaklaşamadılar ateşe
Bakamadılar aydınlığa
Ve kanlıydı dişleri
Gözlerinden okunan korku
Bin yıllıktı
Ve bin yıldır yanıyordu bu ateş
Ve onlar bin yıldır korkuyorlardı bu ateşten
Susmadık işte
Susmadık ve kan kusmadık asla
Korkmadık
Etrafı saran kurt sürülerinden
Biz ateş yaktık sadece
Korku düşmesin diye yarına...
22 Aralık 2002
22: 51
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:30 PM
Biz Bunu Hiç Hak Etmedik
Sarı saçlarını gecenin karanlığına savurup giden
Hayırsız bir sevgili gibi
Sırtını dönüp gidiyor bize yaşam
Kimi sevmeye cesaret etsek
Sonbahar yerimizden vuruyor
Dilimizde suskunluğun ilk hecesi
Ne tek bir mısra dökülüyor kalemimizden
Ne yanaklarımızdan süzülen bir damla gözyaşı
Hüznün istimlak ettiği
Anlık mutluluklarımız gibi
Yüreğinin diliyle
“Seni seviyorum” diyebilmenin karşılığı gibi
Hep o eski hayırsız sevgilinin
Akıttığı gözyaşları parmaklarımızın ucunda...
Sarı saçlarını savurup giden
Hayırsız bir sevgili gibi gelip geçti hayat
Yalnızca kırık dökük bir cümle kaldı şimdi
Acı yüzlü çocukların dilinde
'ben bunu hiç hak etmedim'
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:30 PM
Biz Hala İçki Sofralarında Kurtarılan Ülkelerdeyiz
Biz hala içki sofralarında
Kurtarılan ülkelerdeyiz
Ne titreyen ellerimi tutacak
Sımsıcak bir yar eli
Ne de koyu kırmızıya sevdalanmak var ömrümde
Şimdi sadece
Geceyi meze yapıp
Ekmeğe ve tuza hasret kalmış sofralarımızda
Bir sazın teliyle gizli gizli sevişmek var
Bu gece içip içip
Yasak düşler kurmak var
Yasaklar ülkesinin sessiz mahallelerinde
Biz hala içki sofralarında
Kurtarılan ülkelerdeyiz
Dilimin ucunda hala o sözcük
Yasak hala en güzel düşlerimiz
Ve takvimlerden koparılmış bir yaprak gibi
Yitip giden günlerimiz...
2004
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:30 PM
Biz Kaybetmedik Gidenleri
Biz kaybetmedik gidenleri
Gidenler kaybetti aslında sevgimizi...
Belki de hiç bilmediler
Böyle sevildiklerini
Belki korktular
Bu kadar sevilip de sevememekten
Biz kaybetmedik sevmeleri
Onlar kaybetti aslında bizi...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:36 PM
Biz Seninle En Derin Acıları Paylaşmıştık
Biz seninle
En derin acıları paylaşmıştık
En gizli yaralarımızı göstermiştik birbirimize
Ne sevmeyi becerebildik
Ne de vazgeçebilmeyi
Birbirimizi kırmıştık en çok
Başka kimseyi bulamadığımızdan belki yanımızda
En çok ayrı düştüğümüz zamanlarda sevmiştik birbirimizi
Yokluğa aşık olmaktı belki bize düşen
Biz seninle
Bir türkülük hüznü paylaşmıştık
Üç telli bir sazın sesi yeterdi bizi ağlatmaya
Bizden başka hiç kimselerin bilmediği
Ve hiçbir zaman öğrenemeyeceği sırlarımız vardı
Belki de bu sırlardı
Bizi birbirimize böylesine bağlayan
Seviyorduk yurdumuzu
Karşı çıkıyorduk yapılan bütün haksızlıklara
Karanlık sokaklarda geziniyorduk her akşam
Ve şarkılar söylüyorduk belki de korkumuzdan
Biz seninle
İki gemiydik yurdumun fırtınalı denizinde
Vaktimiz yoktu bir aşkı yaşamaya
Hürriyet çok uzaktaki bir limandı
Ve daha aşılacak binlerce mil vardı
Kırmamıştık hiç kimseyi kendimizden başka
Aklımızdan bile geçmezdi incitmek hiçbir canlıyı
Ama yine de kırdılar bizi
Her gece kurşuna dizdiler bütün şehir derin uykudayken
Doğan gün örtemedi acılarımızın üstünü
İnce bir sızı yayıldı dünyaya kan sızan dudaklarımızdan sadece
“Ey Halkım Malumun Olsun Çektiğimiz Acılar”
Sonrası mı?
Tarih utanır anlatamaz belki sonrasını…
Biz mi? .................
Birbirimizi hiç………….miydik?
Boş ver.
Zaman yok bunları konuşmaya…
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:36 PM
Biz Üvey Çocuklarıydık Ülkenin
Karartılmış *******de
Siyah perdelerin ardından
Kaçamak birkaç bakıştı bizim sevdamız
Ne söyleyebilmiştik birbirimize
Ne de vazgeçebilmiştik
Biz ki üvey çocuklarıydık bu ülkenin
Hem sevip
Hem cefasını çekmiştik
Sefa sürmeyi bir an olsun aklımızın ucundan geçirmeden
Her ağacın gövdesine
Bizim adımız kazınmıştı
Her sokak ayak izlerimizden tanırdı bizi
Solgun yüzümüzden ve iç çekişimizden
Tanırdı bu şehir bizi
Biz ‘gönüllü sürgünleriydik’ yeryüzünün
Her türkü bizi anlatır biraz
Her şiir bizim yüreğimizde alevlenir
Her annenin yüreği gizlice kanar bizim için
Her baba yas tutar yiğit çocuklarının ardından.
Yasaklı *******de
Kaçamak buluşmalardı bizim sevdamız
Bizim için icat edilmişti sanki bütün acılar
Mutluluk; çok uzaklarda kurulmuş bir dağ köyü
Oysa demişti ki biri bana
Artık kimseler oturmuyor o köylerde
O köyler boşaltıldı (sevgisizlikten)
Öyle severdik ki herkesi ve her şeyi
Öyle kanardı ayaklarımız
Keskin bıçakların üzerinde gezerdik geceleyin
Zehir şiirler yazardık
Kahrederdik kirli yüzünü dünyanın
Biz ki üvey çocuklarıydık bu ülkenin
Kaçamak bir aşktı bizimkisi
Ne söyleyebilmiş
Ne de vazgeçebilmiştik…
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:36 PM
Bizden Olmayanı da Sevmek Bize Yazılmış
Bizden olmayanı da sevmek
Bize yazılmış.
İşte bu sebeptendir ki
Çirkin yazılmış yazımız
Her temmuzda
Bizim sazımız yakılmış
Her konuştuğumuzda
Bizim sözümüz yasaklanmış
Bizden olmayanı da sevmek
Bize yazılmış.
Bu sebepten
Sevilmeden sevmek
Bizim alnımıza yazılmış...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:36 PM
Bize Düşen
Bize düşen sorulmasıydı en güzel sorunun
Yanıtlar değildi verilmesi gereken
Sorduk en güzelini...
Çünkü işiydi şairin
Bahar günü aşık olmak çiçeğe..!
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bizi Anlamadınız
I.
Uğruna sabahlara kadar gözyaşı döktüklerimiz
Bizi anlamadınız
Oysa aynı dünyadaydık
Aynı gökyüzüne uyanıyorduk her sabah
Aynı havayı soluyorduk
Aynı demir parmaklıklarda tükettik yıllarımızı
Aynı darağacında can verdik
Biz açık denizlere gönül vermiştik
Oysa susuz bir çöldü sizin hayaliniz
Biz şiirler okuyorduk aşka ve kurtuluşa dair
Siz intikam çığlıklarıyla bölüyordunuz *******imizi
Siz, uğruna kan ve gözyaşı döktüklerimiz
Ve yine de dökeceğimiz
II.
Sen de ağlamaz mısın birileri için
Veremez misin ömrünü
Bir şiir acıtmaz mı yüreğini
Sen hiç sevmez misin
Söyle;
Sen hiç sevemez misin?
İnsan için ölebileceğin gün gel
Gözlerin ağlamayı öğrendiği gün gel
Sevmeyi öğrendiğin gün gel
Biz burada olacağız
Beraber ağlayalım o gün
Beraber gülelim
Ve beraber ölelim...
21 Ekim 2002
21: 11
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bizi Ayıran Kelepçenin Soğuk Demiri
(Yarına sesinin yankısını bırakan bütün çocuklara armağandır)
Bizi ayıran bir yoldu
Bizi ayıran kelepçenin soğuk demiri
Ve sevdamızdı hayata dair
Kenetlenmişti ellerimiz
Omuz omuza yürümüştük yollarda
Sevmemiştik sırtımızdaki demir yığınlarını hiç
Hep uzak dağların ardında ararken mutluluğu
Görememiştik bir an bile
Burnumuzun dibinde akıp giden hayatı
Yaşayabilecekken sıcak bir odada
Kendi hürriyetlerimizi
Bir sevgilinin gözlerinde kaybolup gitmek varken umarsız
Bir akşamüzeri düştük yola
Anamızın gözyaşını bırakarak ardımızda
Sevmedik sırtımızda çapraz asılı duran canavarı
“Biz adam öldürmedik Reis,
Biz cana kıymadık hiç”
Bu kavga yaşatmak içindi
Yaşamak için
Eşit
Hür
İnsanca...
Asfaltlara ayak izimizi bıraktık
Bozkırlara sevdamızı
Kurşun yoktu silahlarımızda
Yüreğimizi doldurup şarjörümüze
Düştük yola
Bir öğle sonrasıydı vakitlerden
Havada ihanetin ağır kokusu
Kurşun sesleri yankılanıyor dağlarda
Kırılıyor dağ çiçeklerinin boyunları
haykırıyorum:
vurmayın çiçekleri
onlar bilmezler kavgayı
yok onların silahları
Çelik bir canavar bütün acımasızlığıyla tükürüklerini saçıyor
Dönerek yakıyor gökleri
Bedeninde bahar görmemiş çiçekler açıyor
Ananın yüzü düşüyor aklına
Gitme derken döktüğü gözyaşında
Boğulurken dünyalar
Şimdi çeksem diyorsun pimini ömrümün
Saçsam dünyaya yüreğimi
Ölmek dert değil de
Yazık olmaz mı umuda
Belli yolun sonu
Yolun sonunda umut yok
Ya bedenini alacaklar ya ruhunu
Yada itiraf ettirecekler sana bir kuş olduğunu
Uçacaksın mavi boyalı bir binanın dördüncü katından
Bizi ayıran bir yoldu
Bizi ayıran kelepçenin soğuk demiri
Suçumuz belliydi
Herkesten biraz daha fazla sevmiştik hayatı
İhanetleriyle, sessizlikleriyle, korkularıyla
Ölümüne sevdiğimiz insanoğlunun
Solmasın diye yeryüzünde açmış çiçekleri
Gülsün diye avurtları çökmüş anamızın yüzü
Düştük yola.
Hayata sevdamız adına...
9 Ocak 2003
Düzenleme-2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bizi Hiç Tanımıyorlar Çocuk
Ömrümüz şiirlerdeki o büyülü sözcüklere benzemiyor hiç
Çarpıyor yüzümüze tokadını
En olmadık yerinde terli bir temmuz gecesinin
Ah yavrucağım
Ömrümün bahar yeri yiğidim
Bizi hiç tanımıyorlar
Bilmiyorlar yağmur altında ıslanan bir kızın
Ürkek bakışlarına ağlayabildiğimizi
Mart güneşine aldanan erkenci bir çiçektin sen
Umudu kanatılmış yurdumun arka bahçelerinde
Yaprakların, düşlerindeki gökyüzüne dayalı...
Ah güzelim benim,
Tek başına bahar olmaya çalışanın
Kaderiymiş meğer erken solmak
Bizi hiç tanımıyorlar çocuk
Bilmiyorlar öfkemizi sevdamızla harmanladığımızı
Ve gözlerimizin ardında ne derin uçurumlar sakladığımızı
Hayatı hiç tanımıyorlar
Aptalca bir yarıştan ibaret sanıyorlar her şeyi
Bir mal alım satımından belki
Yorgun bir paydos düdüğünden,
Bilmiyorlar dünyanın gözlerinin içine bakıp
Gerçeküstü hayaller kurmayı
Sonra hayallerinde yarattıkları o ceylan bakışlı sevgiliye
Sabahlara kadar şiirler yazmayı
Bizi hiç tanımıyorlar çocuk
Bilmiyorlar nasıl ağlayabildiğimizi bir türküye gece boyu...
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bizim Ellerimiz
Hesap sormaz mı sanıyorsun
Defterinden yıtıp attığın şiir
Kolay mıdır yok etmek
Yaratmak kadar?
Ahı tutar birgün insanlığın zulmedene
Kızgın bıçak durmaz asla kınında
Ve bağlayamazsın dilini asla türkülerin
Ey kendi benliğinin karanlık çukurunda kaybolmuş yaratık
Yapışmaz mı sanıyorsun yakana
Yaratan elleri emeğin,
Ekmeğine namusu gibi sarılan elleri,
Tarlasının taşlarını tırnaklarıyla ayıklayan fedakar elleri,
Elleri analarımızın,
Kundaktaki çocuklarımızın
Yarını kuracak elleri,
Bizim ellerimiz
Kenetlenip sıkıca boğacak elbet
Zulmü, kederi
Boğacak mutlaka birgün çaresizliğimizi...
21.12.2005
ŞIRNAK
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Boşuna Bu Yorgunluk
Anladım ki
Boşuna yoruyorum kendimi
Anlatmak için bir şeyleri
Yanı başımda çalan şu kemanın sesi
Söylenen bütün sözlerden güzel oysa
Çünkü onun tellerinden çıkan sesle
Kırılmamıştır hiçbir kalp
Yarım bırakılmamıştır
Söylenmek istenen hiçbir söz...
İşte bunun için saklıyorum sizden tüm yazdıklarımı
İçimden akan tüm nehirleri
Yaramı saklar gibi saklıyorum
İçimde hapis olmuş bu sevgiyi
Aynı çatılar altında yaşayan
Milyonlarca yabancıyız biz aslında
Birbirini tanıdığını sanan
Bir birimizin gözünün içine baksak ta
Anlayamıyoruz ve anlatamıyoruz
Ne fırtınalar koptuğunu içimizde
Ve artık farkına varıyorum yavaş yavaş
Beni kendi içine çeken şu kırılganlığımı
Ve neden bu kadar kanattığını
Yanı başımda çalan şu kemanın sesinin
Çünkü ben
Sevgisini sevgisizliğiyle çarpanların coğrafyasında büyüdüm
Ve bu topraklarda yaşıyorum hala
Pazarlanmış aşklarımla
İçine korku katılmış bütün sevinçlerimle
Sevgisizliğimle
Yaşıyorum hala
Adına yaşamak denirse bu zulmün...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Boşuna Yorma Kendini
Yağmur altında ıslanan
Bir kız çocuğunun ürkek bakışlarını gördüğünde
Burulmuyorsa yüreğin biraz olsun
Bir an olsun çevirip bakmıyorsan mağrur başını
Yanı başında can çekişen hayata
Neye yarar zehir sözlerin
Bakışımla dünyayı yakarım dediğin
O alevden gözlerin
Sürekli halktan bahsedip
Unutmuşsan kendi halkının gözyaşını
Ağlamamışsan bir türküye ******* boyu,
Anlamamışsan okuduğun kitapların
Ve bitirdiğin okulların
Seni adam yapmaya yetmeyeceğini
Boşuna yorma kendini,
Beş para etmez senin
Ne aşkın
Ne de kavgan...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Böyle Değildim Eskiden
Zaman öylesine körükledi ki nefretimi
Böyle değildim oysa ben eskiden
Gülümseyerek bakardım bütün dünyaya.
Şimdi yargısız infazlara
Kurban edildi iyimserliğim.
Belki rüzgar uçurmuştur evimin çatısını
Toza, çamura kesmiştir ayaklarım.
Ama yüreğimin duvarları dimdik ayakta
Direnmekte hala bu kalleş sarsıntıya.
Zaman öyle değiştirdi ki çocuk yüzümü
En yakın dostlarım tanıyamaz oldu beni.
Tanıyamaz oldum kendi yüzümü aynada.
Şimdi böyle kederliysem
Ve artık gülmek gelmiyorsa içimden
Hüznüm coşup yırtarcasına dolduruyorsa beyaz kağıtları
Yola düşme vaktim çoktan gelmiştir
Hiç durmadan bir halk gülünceye kadar…
27.12.2004
Şırnak
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Böyle Sevdikçe Hayatı
Hayat bir tesadüfte olsa kimi zaman
Beklemek yetmez yarını yaşamak için
Kendi tesadüflerini kendin yaratacaksın
Beklemeyeceksin yolların kesişmesini
Yollar ayrı olsa da aynı yerde tükenirler
Bu koridorun bütün kapıları aynı odaya çıkar
Her hayat ayrı yaşansa da
Bir gün birleşir bir ölümde...
Bekleme,
Belki yağmaz yağmur
Sen bulut olup ıslatmalısın tarlaları,
Neden olmalısın hep
Sonuç değil,
Kesişecek mutlaka yol
Doğacak bir gün güzel günlere inanan çocuk
Yağacak yağmur tarlalara bereketiyle
Ve Sen bir tesadüf değil mucize olacaksın
Böyle sevdikçe hayatı
Sen bir destan olarak kalacaksın...
19 Şubat 2003
00: 35
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Böyle Yaşamak da Güzel
Ne ayrılık biter
Ne şiir
Boşver gönül
Böyle yaşamak da güzel
Düşlerde kalsa da o kavuşmalar
Ne o aşk biter
Ne kavuşmak
Yüreğim haylaz bir çocuk
Hangi zindan uslandırır seni
Aldırma yüreğim
Aldırma
Sen söyle yine de o türküyü
Böyle yaşamak da güzel...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bu Gece Her Şeye İnat...
Artık her günümüze
Bir acı sığdırabiliyor zaman
Ve her zamankinden fazla kanıyor şairler.
Zaman mı böylesine daralan
Yoksa acılarımız mı
Gün be gün çoğalan.
Bu gece
Öfkem, sevincim karıştı birbirine
Bu gece
Sevişmek arzusu var
Beynimdeki cehennemle.
Bu gece romantik bir devrimin
Aşka yenilişi var zulamda.
Biraz eksik kalışım
Biraz fazla oluşum hayattan.
Bu gece
Her şeye inat
Seni sensizliğinde sevmek var...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bu Gece Uyumaktan Önemli İşlerim Var
Bu gece uyumaktan önemli işlerim var yapılacak
Var mısın
Şiirler yazalım sabaha kadar
Buharı tüten dizelerle karşılayalım doğan günü
Var mısın sabaha kadar türkü söyleyip ağlayalım
Kimse görmesin bizi
Daha önce kimselerin adını bile anmadığı kuytuluklara
Gidip haykıralım sevdamızı
Sonra koskoca birer taş alıp elimize
Savuralım rast gele gecenin siyahına
Dünyanın bütün şiirlerini yazalım sahil boyunca kumlara
Birilerinin beynine dank edinceye kadar.
Onlar uyanana dek nöbet tutalım bu sahilde
Onlar uyanana dek biz hiç uyumayalım...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bu Kadar Özgür Olmamalı Bu Dünya
Bu kadar özgür olmamalı hiçbir şey bu dünyada
Denizi maviye esir etmeli mesela
Bir gün değiştirmek isteyememeli rengini
Ağacı yeşile esir etmeli
İstediği zaman dökememeli yapraklarını
Sarartamamalı canının istediği zaman
Ağlamayı yasak etmeli kederli gözlere
Hep gülmeye mahkum etmeli yüzleri
Barışa esir etmeli
Yanmış yıkılmış şehirleri
Bombalara yasaklamalı patlamayı
Bütün silahlar susmalı
İkinci bir emre kadar
Ve silmeli bütün sayıları birden sonra gelen
Umuda esir etmeli insanoğlunu
Yasaklamalı umutsuzluğu...
27 Kasım 2002
00: 08
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:37 PM
Bu Kentin Şairleri Erken Ölür
Bu kentin şairleri erken ölür
Kanadından vurulan kuşlar gibi
Daha nice şiir yazabilecekken
İnadına gençken
Güzelken inadına
Bu kentin şairleri hep erken ölür
Zindanda olup da
Özgürlüğü yazmak,
Yaşıyorum diyebilmek kadar zordur şimdi bu yerde
O yüzden hep yarımdır
Bu kentte yazılan bütün şiirler
Bu kentin şairleri hep erken ölür
Her şafak sorgusuz bir infazı sığdırır göğsüne
Onca gece varken hiç yaşanmamış
Yar göğsünde sabahlanmamış
Nasıl sığar bir mezar taşına ey gönlüm
Bu yangın nasıl söner...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:38 PM
Bu Olmayacak Gençliğinin Bedeli
Dik tut başını
Bu olmayacak gençliğinin bedeli
Talan mevsiminde açan çiçeğisin sen yurdumun
Sürgünsün doğduğun topraklarda
Ekmek ve aşk
Hürriyet kadar zordur sana yaşamak
Doğum ve ölümün yüzleştiği
Dar ve soğuk koridorlarda
Erken yazılmış bir hikayesin şimdi
Ne yazabilmek mümkün seni
Ne de çıkarabilmek bir an beynimden
Umudunu kaybettiğin anlarda olacak elbet
Hayat, ağır bir yük gibi çökecek omuzlarına
Asıl işin
İşte öyle anlarda ayakta kalabilmek olacak,
Ve ne olursa olsun
Teslim olmayacaksın
Esir düşsen de,
Tokat gibi çarpabileceksin yüzlerine öfkeni
Sen yine de dik tut başını
Bu olmayacak
Yiten gençliğinin bedeli...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:38 PM
Bu Sıcaklarda Hüzünlenmek
Bu sıcaklarda
Hüzünlenmek bile zor be güzelim
Yemek, içmek, düşünmek
Yaşamak yalnızlığı zor be güzelim
İsyan kokar bu havalar
Eriyen kaldırımlarında şehrimin
Başkaldırırken gökyüzüne
Düşünmek özgürlüğü
Viva Liberta diye haykırmak gibi,
Bahar rüzgarlarıyla savrulan yurdumun dağlarında
Şunu anlamadık ki güzelim
Hayat saymak değil bitmez tükenmez şafakları
Hayat bugün yaşamak hürriyeti doyasıya
Düşünmek dağları denizleri
Savurmak kendini sevdanın rüzgarına
Hayat bugün sevmek insanları karşılıksız
Hayat bugün düşünmek yaşanmamış en güzel günlerimizi...
18 Temmuz 2002
23: 02
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:38 PM
Bu Şiiri Yazmak İçin
Bu şiiri yazmak için
İzin almayacağım kendimden bile
Adına ne dersen
İster aşk
İster ihanet
Ama şunu bil ki
Gecenin ikisinde
Boşuna ıslanmaz hiçbir yastık...
23 Mart 2003
23: 29
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:38 PM
Bu Tükeniş Sizin
Belki son nefesimde
Bir yavru ceylan düşer aklıma
Üşürüm,
Ellerim titrer yine
Bir ana gözyaşı döker
Ansızın gidişime.
Benim değil bu tükeniş
Ben bu ağacın son yaprağıydım
Kopardılar.
Ağaç sizdiniz anlayamadınız
Ben sizin içinizdeki son beyaz noktaydım
Karalandım...
Son aşk da sürülünce deniz aşırı diyarlara
Sanma açar bahar çiçekleri dallarında
Sanma güler bir çift göz çıkarsızca.
O şiirler yazılmaz olur artık
Biter söylenecek bütün sözler
Bu tükeniş kurulsun diye her şey yeniden,
Tüm söylenmiş sözler
Yeni cümleler kurulsun diye,
Değişsin diye sevginin tanımı,
Bir küçük tebessüm için.
Yaşamak adına bu ölüm.
Bu sürgün aşkın ta kendisidir aslında.
Bu tükeniş sizin...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Bugün Kendin İçin Birşey Yap
.......Bu gün sadece kendin birşey yap. Hayatın erken büyüttüğü her çocuktan birer kağıt mendil al mesela. Bir yavru kedinin başını okşa ürkütmeden.
.......Kendi vicdanınla hesaplaşmak için değil ya da günahlarını azaltmak için Tanrı’nın huzurunda. Yüreğinin saklısındaki insanı hatırlayabilmek için yeniden.
.......Zaman ve mekan gözetmeksizin herkesin içinde bağıra çağıra söyle sevdanı uykusuz *******inin hesabını sorarcasına...
.......Uzun uzun gözlerinin içine bak insanların, hiç kimsenin tanıdıklarına bile selam vermediği kalabalık caddelerde yürürken. Gözlerin utandırsın bakışlarını senden kaçıranları.
.......Merhaba de insanlara, yanıt vermeseler de sana. İster pejmürde kılıklı bir evsiz olsun, ister kendini yeryüzünün sahibi zanneden kalın enseli bir züppe. Hatırlat onlara sıcak bir merhabanın ırk ve sınıf tanımayacağını.
.......Sadece aynı havayı soludukları ve aynı güneşte ısındıkları için günaydın de insanlara. Anlat onlara sebepsiz yere sevebilmenin ne demek olduğunu. Gökyüzünü maviye ve ağacı yeşile boyadığı için değil sadece insan olduğu için bu sevgiye hakkı olduğunu nefes alan her canlının...
Bugün sadece kendin için bir şey yap;
Çıkarsızca sev bu dünyayı
'sev sevebildiğin kadar'
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Bugünlerde Hayat...
Koskoca bir çelişki şu hayat,
Hüzün makamı çalarken bir keman şehrin kaldırımlarında
Radyoda en neşeli şarkılar...
Yahut kaybetmiş bir adama anlatılan
Zafer hikayeleri gibi
Ah ömrüm, geçtiğimiz bütün duraklar yalanmış oysa
O duraklarda düşlerine giden otobüsü bekleyen
İstanbul bakışlı kızların parıldayan gözleri yalanmış
Bütün buluşmaları erteliyor şimdi hayat
Ağaçlar her zamankinden erken döküyor yapraklarını
Yıllardır görmediğin bir dostun ölüm haberine çaldığı zaman telefonlar...
Kızmayın bana dostlarım
Ne yüzünüzü unuttum hiçbirinizin
Ne silindi kulaklarımdan dost sesiniz bir an olsun
Kızmayın ne olursunuz,
Bugünlerde hayat
Kendi acılarımın yasını tutacak kadar bile
Bırakmıyor kendimi bana...
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Buralarda İnsanlar
Buralarda insanlar,
Bulduğu her lokmaya şükredecek kadar vefakardır
Ve namusludur alın terini ayaklar altına almayacak kadar
Bu yüzden buralarda insanlar bazı akşamlar aç yatarlar.
Buralarda şairler,
Yıldız kopartırlar annelerinin saçlarından
Darağaçlarının dökülen yapraklarını toplarlar şafaklarda
Bu yüzden buralarda şairler bazı ******* hiç uyumazlar.
Buralarda çocuklar,
Çocuk gibi yaşayamazlar genellikle
Sevinçleri çalınmıştır çünkü onların
Kısacası buralarda her çocuk biraz erken büyür
Erken ölen insanlar gibi...
Buralarda kadınlar,
On beşinde yasak hayaller kurarlar
(ki kendi başlarına yapmalarına müsaade edilen tek şeydir bu)
On altısında gelin edilirler
On yedisinde yeni hayatlar yaratırlar kendi tutsak bedenlerinde
Aşk çağında aşka küfredercesine...
Bense buralarda daha da yalnızım her zamankinden
Bütün şehirlerden daha da kalabalık olmasına rağmen bu şehir...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Bütün Camlarını Yumruklayarak Kırabilirim Bu Kentin
Bu akşam
Bütün camlarını
Yumruklayarak kırabilirim bu kentin
Bütün duvarlarına yazabilirim kahrolsun diye
Kahrolsun tüm inandıklarım
Kahrolsun değer verdiğim ne varsa
İnip deniz kıyısına
Sahildeki bütün taşları atabilirim denize
Sonra çıkarıp
Başıma bela olan bu beyni ve yüreği
Atabilirim derin karanlık sulara
Ey karanlık sular
Böyle daha güzelsiniz bu akşam
Yarın maviye dönünce kaybedeceksiniz güzelliğinizi
Ben bu akşam bu sahilde
İyiye ve güzele olan inancımın tükendiği bu yerde
Usanmadan bakıyorum
Karanlık göklerdeki
Kızıl bulutlara
Af diliyorum bu akşam
Tüm sevdiklerimden
Sadece sevdiğim için onları
Af diliyorum
Ağladığım için onlar için
Af diliyorum
İnandığım için
İyiye, doğruya ve güzele...
6 Kasım 2002
23: 05
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Bütün Köşe Başlarında Bekliyor Aldanmışlık
Bütün köşe başlarında bekliyor aldanmışlık
Kayıp ümitler mezarlığıdır artık yeryüzü
Kurumuş çeşmenin suyu
Bir zamanlar hayatı yudumladığımız...
Kuşun uçuşuna aldandık
Özgür sandık kendimizi
Aldandık bir gülümsemeye
Aşık olduk hiç yoktan
Sahte devrimler yarattık beyinlerimizde
Takvim yapraklarından silinmişti oysa
Bütün Ekimler
Küçük mutluluklara aldandık
Hüzün denizinde küçük bir adaydı oysa mutluluk...
Aldandık dünyadaki altı milyar insanın kalabalığına
Unuttuk her seferinde yalnızlığımızı...
Biz aldandıkça
Çoğaldı aldatanlar gitgide
Karaborsaya düştü umut
İnanç satılır oldu bit pazarında...
Kalabalıklaştı giderek dünya
Ve azaldı payımıza düşen düşler
Azaldık
Aldandıkça...
17 Ocak 2003
23: 52
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Bütün Soruların Yanıtı Vardı
Bütün soruların bir yanıtı vardı elbette
Ayyaşın içmek için bir sebep yaratması gibi
Belki sadece şiir yazmak için sevebilirdi insan
Ve yaşayabilirdi sadece bunun için
Mesela aç uyuyabilirdi kimi akşam
Tok yatabileceği akşamları düşleyerek
Sadece sevmek için yazabilirdi bu şiiri
Yaşamak için yahut
Ölebilirdi yahut gerektiğinde sevdası uğrunda
Sınırsızca
Dur durak bilmeksizin koşabilirdi
Uçurumda olsa yolun sonu...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Bütün Suç Sonbaharın
Böyle olmak istemezdim
Hep hüzünden bahseden
Güleç yüzlü bir çocuk gibi
Gülümseyerek bakan acıyan yanlarına
Bu keder bana
Armağanıdır düşen sarı yaprakların
Belki hiç çıkmayacak bir doğum lekesi
Belki ağır bir yük sırtıma yüklenmiş
Onun içindir kendimi
Hayatın hamalı belleyişim
Belki sadece aşktan söz edebilirdim sana
Kendi güzel günlerimden
Evimin bütün odalarına girdiğinden güneşin
Sadece kendi sıradan kederlerimi anlatabilirdim sana
Bireyin kurtuluşunu falan...
Böyle olmak istemezdim ben de
İnan bana
Bütün suç sonbaharın...
2004
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Bütün Şarkıların Güzelleştiği Bir Anda...
Bütün şarkıların güzelleştiği bir anda
Çıkacaksın karşıma
Ağız dolusu söyleyeceğim seni ömrüm boyunca
Aniden bastıran kar gibi
Saracak ellerin bir anda her yanımı
Eksik kalan yanımı tamamlar gibi
Ömrüme tırnaklarımla kazıdım adını
Ölümüm
Ya senden olacak
Ya da sensizlikten...
2004
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Büyüdük
Büyüdük bugün
O eski resimlerde gülen çocuk yok artık
O sokak artık eskisi gibi
Uzun görünmüyor,
Sihrini kaybetti artık
Büyümek hürriyeti.
Çocukluğumun şehri değil bu şehir
Bu sokaklar, bu bahçeler
Çocukluğumun dünyası değil artık bu dünya
Dünyada büyüdü benimle birlikte
Büyüdükçe kaybetti güzelliklerini
Bu daracık şehir İstanbul değildir artık
Yürüdüğüm sokaklarda çocukluğum yok
Büyüdük bugün
Çoğaldı gözyaşı döktüğümüz mezar taşları
Büyüdük ve gurbeti gördük bugün
Büyüdük bugün
Büyüdük ve
Türkü söylemeyi öğrendik.
Bu şehir İstanbul değildir
Ve o resimlerde gülen çocuk ben değilim artık...
23 Eylül 2002
21: 59
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Büyüdüm İstanbul Kadar
Bir sabah
Çok erken gideceğim
İstanbul en derin uykusundayken
Duymayacaksınız ayak seslerimi hiçbiriniz.
“Gitme” diye seslenecek ardımdan annem
“Daha çok küçüksün”
“Büyüdüm Deniz kadar” diyeceğim
Artık demir almalı
Kızıl gövdeli teknemle güneşin doğduğu yere
Bir sabah çok erken çıkacağım yola
Kuşların bile haberi olmayacak.
“Gitme” diyecek ardımdan babam
'Daha çok küçüksün'
'Büyüdüm Erdal kadar” diyeceğim...
Ne yarım asır yaşamak gerekli
Ne de yazılmış ve yazılacak olan
Bütün kitapları okumak
Çözmek için yaşamın anlamını...
Bir sabah
Çok erken gideceğim
Haydarpaşa’da bir tren düdüğü uğurlayacak beni
Marmara, binlerce yılın sancısını taşıyan yaslı gözleriyle
Bakacak kızıl gövdeli tekneme
Ağır ağır yol alırken
Güneşin doğduğu yere...
“Gitme” diye seslenecek ardımdan biri
“Büyüdüm İstanbul kadar” diyeceğim ona...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:39 PM
Büyük Bir Savaşın Ortasından Geçiyoruz
Büyük bir savaşın ortasından geçiyoruz beraber
Kendimiz bile farkında olmadan
Kimimiz aşk diyor adına
Kimimiz ekmek
Hiçbir yara sağalmıyor ama
Hiçbir ağıt dinmiyor
Büyük bir kavganın içinden geçiyoruz beraber
Kimimiz kızıyor bütün bu yapılanlara
Ama bıçak açmıyor ağzını
Kimimiz konuşuyor
Ama susmaya mahkum ediliyor ömür boyu
Hepimiz bu kocaman savaşın içinden geçiyoruz
Daim olsun istiyoruz umudumuz
Daim olsun istiyoruz
Bizi her şeye rağmen ayakta tutan yaşama sevinci
Ama gel gör ki dostum
Tutunamayacak kadar uzak duruyoruz birbirimize
Tutulmayı öğrendiği zaman ellerimiz
Öğrenecek belki ayazda üşümemeyi de...
Akılda kalan, kazanılan zaferler değildir
Beraber dövüştüm diyebilmektir
Kaybetsek de...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Büyük Şiirler Ceviz Masalarda Yazılmadı
-Ellerin kardeştir nemli ayazıyla şehr-i İstanbul’un.
Ayakkabıların ezbere bilir şehrin öbür ucundaki
Evinin yolunu
Ha bir de her damlasında kaderine sövdüğün
Sonbahar yağmurunu
Yani güzel abim,
Şairliğin beş para etmiyor bu günlerde
-Olsun be kardeşim
Varsın olsun
Son akşamımızda
Cebimizde sadece şiir taşıyacak kadar zengin ya yüreğimiz...
Boşuna mı sanıyorsun
“kıydık menekşe parasına”
-Güzel kardeşim
Şunu yaz beyninin bir kenarına;
Büyük şiirler
Ceviz masalarda yazılmadı
Yapış yapış sesleriyle bölünmedi
İpek eldivenleri uşakların
Doğum günlerinde hediye edilen
Pahalı dolmakalemleri olmadı şairlerinin
Kürk mantoları
-Şu kağıt kalemi tutuşturmasalardı elime
Bir halt olurdum ben de adım gibi biliyorum.
Ah be kardeşim
Ben istemez miydim sanıyorsun
Başımı yastığa koyar koymaz uyuyabilmeyi.
İki tek atıp akşamları
Unutmayı bütün gamı, kasaveti...
Ama ne var ki şu hayat
Sonbahar yerimden yakalamış bir kere.
Güneş saklanmış günlerce
Ben yine de gülümsemişim
O da gülümser diye bir gün bana.
Doğduğu gün ölür derler ya insan
Belki benim de ölümüm bir ekim sabahı olacak
Yüksek yerlerine kar yağacak şehrin
Çocukların yüzünde gelecek bayramın sevinçli telaşı
Ana babalarının yüzünde yine geçim tasası
Kışlık parası
Odun parası
Ev kirası...
Diyeceksiniz ki ardımdan,
-İyi bilirdik
Bilmezdiniz be çocuk
En iyi bu şehrin duvarları bilirdi beni
Ömrümün en çetin yazılarını yazdığım
Bilmezdiniz be kardeşim
Nereden bileceksiniz
Sevilmeden seven bir adamın
Ruhu ne amansız fırtınalara gebedir
Ve neler geçer aklından üçüncü kadehten sonra.
Bilmezdiniz be azizim
Beni, kendim kadar...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Büyümek
Büyümek ne zor şeymiş
Her duyguyu iki kez yaşamakmış büyümek
Öfkeyi iki kez
Sevinci iki kez
Sevgiyi iki kez yaşamakmış büyümek.
Fark etmek olanı biteni dünyada
Atmak kendini kirletilmiş sokaklarına şehrinin
Yürümek, yürümek, yürümekmiş...
Kurtlar sofrasına düşmekmiş büyümek.
Büyümek;
Kirletilmesi en temiz çocuksu duygularının
Ve anlamakmış kısaldığını sevgiye ayrılan zamanının
Ve büyümek; kanına dokunması artık yapılan kalleşliklerin
Bir insanın gözlerinin içine bakarak ağlayabilmek
Gülebilmekmiş insanlar gülebildiklerinde.
Ve fark etmek yüzüne her gülenin dostun olmadığını
Büyümek;
Boşver gitsin diyememekmiş olan bitene.
Büyümek;
Kaybetmek teker teker değer verdiğin ne varsa
Daha iyi anlayabilmek ölümün kalleşliğini
Şaşırmak ne kadar çabuk geçtiğine yılların
Ve pişman olmakmış büyümek
Boşa geçirilmiş günler için...
(Büyüdük bugün
Ancak hala yaşıyoruz
Boşa geçirdiğimiz günlerde olsa
Daha yol var gidilecek
Zaman var hala sevdalanmak için)
18 Eylül 2002
21: 45
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Büyüyoruz Çocuklar
Çocuklar büyüyoruz
Gittikçe kısalıyor gözümüzde
Çılgınca koştuğumuz sokaklar
Şimdi öyle yorgun
Şimdi öyle çaresiz
Nereye varacağını bilemeden yürüdüğümüz
Çocuklar büyüyoruz
Annemizin en sevdiği şarkıyı mırıldanırken
Sebepsiz yere doluyor gözlerimiz
Daha iyi canlandırıyoruz beynimizde
Nasıl bir şey olduğunu ayrılığın
Daha önce hiç gitmediğimiz şehirler tanıyoruz
Ve hasret çekiyoruz sevdiklerimize
Büyüyoruz çocuklar büyüyoruz
Acı çekmeye başladığımızda anlıyoruz bunu
Öğreniyoruz çaresizliğin yükünü tek başımıza taşımayı
Her yıl birkaç yüz daha eksiliyor eski fotoğraflardan
İsimlerini unutmaya başlıyoruz çocukluk sevdalarımızın
Artık daha iyi anlıyoruz
Neden boynu bükük gezdiğini insanlığımızın
Ve ne kadar kıymetli olduğunu her bir anımızın…
2004
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Can Suyu
Ey düşenler;
Ağzımdan çıkan her söz
Sazımdan çıkan her nota
Yaktığım her ağıt,
Göğsümüzden süzülüp
Toprağınızı sulayan
Birer damla yaş olsun...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Cehennem Olsan da
Cehennem olsan da
Bulur yine boğarım sıcaklığını
Kısılsa da sesim
Yine de söylerim ben bu türküyü
Onurunu satılığa çıkaranın
Adını anmaz dudaklarım
Ateş olsa gözlerin
Ancak kendi kendini yakar
Çarpışırım korkularımla göğüs göğüse
Dağlar kardeş olur yalnızlığıma
Kavrulur tenimde beyazlık
Çatlak dudaklarımda
Bir çift söz olur hürriyete dair
Ekmek olur açlıktan kıvranan midemde
Aşk olur sevgisizliğin korkunç bağrında
Ateş olsan da alnımda alevlenen
Bulur yine boğarım sıcaklığını
İnsanlığını inkar edenin adını anmaz dudaklarım...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Ceplerime İstanbul Doldurdum
Ceplerime bir avuç İstanbul doldurdum
Yeniden doğdum ve ben
Yeniden kurulmuş bir İstanbul oldum
Korkunun ve cesaretin kalesidir bu şehir
Ne kadar cesursa dost
Bir o kadar korkaktır düşman
Yalnız kaldıkça cesur
Kalabalıklaştıkça korkak
Anladım şiirsiz bir ömrün boşluğunu
Kar altında kağıtsız kalemsiz
Şiirler kazıdım kafatasıma
Denizi yazdım
Martıların hatırı kaldı içimde
Boğazı yazdım
Çamurlu sokakların sevdası kaldı yüreğimde
Şehrin bütün vapurlarından selam getirdim size
Ceplerime bir avuç İstanbul doldurdum
Genzinize kokusu kaçarda
Belki sizde aşık olursunuz diye bu şehre
Ceplerime İstanbul kokulu şiirler doldurdum
Yeniden doğdum ve ben
Cesaretle yeniden kurulmuş bir İstanbul oldum...
18 Şubat 2003
00: 16
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Cesaret Dediğin...
Ardında kaybedecek
Hiçbir şeyi olmayanın cüretidir
Cesaret dediğin
Yüreği göğsünün kafesine sığmayan bir adamın
Kendi gölgesinden korkması gibi karanlık sokaklarda
Uzun uzun düşündüm
Ayın ondördü beyazlığını salarken tedirginliğime
Her şeyini kaybetmişsen eğer
Neyin kalır geriye kazanmaktan başka...
Senin için ağlayan kimse kalmayacaksa ardında
Neden çılgınca korkar insan ölmekten
Oysa kahramanlık
Vazgeçebilmek demekti sahip olduğun her şeyden
Ardında onca bekleyenin varken
Boğazına takılan o koskoca yumruğu yutup
Ardına bakmadan yürüyebilmekti
Bir düşün peşinden...
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Cesedin Genç Olursa Eğer
Cesedin genç olursa eğer
Fazla yaşadım diyebilmelisin yine de herkesten
Her sabah
Gün ışığı vururken odanın penceresine
Aynanın karşısına dikilip
Bugün de sevebilirim diyebilmelisin kendine
Ve her adımında yeni umutlar sarıp yorgun ayaklarına
İnadına düşebilmelisin yollara
Sevgisiz bir ömrün bitkinliğini sırtlarında taşırken insanlar
Sonun başlangıcını yaşadıkları bezgin *******de
Tütün olup basılabilmelisin yaralarına
Delikanlım,
Cesedin genç olursa eğer
Ve toprağa kavgasını katmışsa asi bedenin
Hepinizden fazla yaşadım diyebilmelisin son anında...
2003
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:40 PM
Cesur muyum?
Cesur musun? diye sorsalar bana
Bilemem
Hiçbir kavgada dövüşmedim kıyasıya daha önce
Hiçbir kurşun sıyırıp geçmedi kulaklarımı
Korkak mısın? diye sorsalar
Herkes korkar derdim
Kaçıyorsa eğer
Herkes cesurdur oysa
Korkularıyla savaştığı kadar
Yaşamak elbette güçtür
Bir acıyı yazmaktan
Hem yaşamak
Hem de yazabilmekse
Şair eder adamı
Hem de baştan ayağa kadar...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Cotigo Ergo Sum
Boşver matematiği
2+2= “Sen” diyor bana yüreğim.
Yalanlıyor beynim
Sensiz yaşanmış bütün günlerimi
Kışın yağmıyor kar
Yazın güneş yakmıyor tenimi
“Sensiz bütün devrimler yarım” diyor Marks
Bütün sofralarda eksik tuz ve ekmek
Ve her yürekte eksik
“Hürriyet”
Sen olmayınca
Doğmadan can veriyor
Yaşama delice sevdalı binlerce çocuk
Mürekkepten nehirler akıyor yüreğimin yamacından,
Kağıtların beyaz düzlüğüne
Adını yazıyor bütün deltalar
Senin akmadığın derelerden
Kuşlar su içmiyor.
Seninle karanlık zindanlarda hürriyet
Ve sensizlikle
Sonsuz yeşil bahçelerde esaret.
“Şimdi seni düşünüyorum ya
O halde gerçekten varım ben...”
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çabuk Büyü Çocuk
Çabuk büyü çocuk
Ödenecek borcun var daha senin
Borçlu doğdun sen
Yurdunda doğan her çocuk gibi
Borçlusun,
Çabuk büyü,
Erken yürü ki
At kendini sokaklara
Mendil sat, ayakkabı boya
Kalabalık kaldırımlarında şehrinin,
Okula gidemeyeceksin
Gitmene gerek yok zaten
Hayat çok şeyler öğretecek sana
Öğreneceksin kaçmayı zabıtadan
Kovalamayı bir lokma ekmeği kar altında,
Yüreğin erken büyüyecek
Yüreği erken yaşlanmış bir çocuk olacaksın
Biraz daha büyüdüğünde küçük hayaller kuracaksın
Sıcak bir yuva, sıcak bir yemek belki de
Parçalayacaklar yırtıcı kuşlar
Bu küçük hayallerini bile senin
Çabuk büyü çocuk
Daha çok borcun var ödenecek
Büyü ki öde borcunu...
7 Haziran 2002
23: 59
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çabuk Gel Çocuk
Çabuk gel çocuk
Gel ki aydınlansın karanlık *******im
Gel ki ışısın gözlerim
Sol yumruğunun namusu için gel
İki damla gözyaşı için gel
Düşüşün bir depremdir senin çocuk
Yıkarsın bütün dünyayı
Yeniden kurarsın aydınlık yarını
Gel ki doğsun yine güneş
Ay yine aydınlatsın gecemi
Gel ki bitsin bu hasret
Gülmeyi unutan çocukların gülsün
Karlar kalksın dağlarından
Sen giderken bir ayazdı
Gel ki ısınsın yüreğim
Emeğimin namusu için gel
Sol yumruğumun namusu için gel...
18 Eylül 2002
21: 49
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çağımın Son İsyanı
Özgürlük, çiçek olup açtı
Küçük bir kız çocuğunun alnında.
Kimi zaman bomba olup yağdı evimizin çatısına.
Dostluğun uzattığı el;
Kore'de kopan kol,
İtalyan mayınıyla
Yiten gençliğimiz oldu.
Kimi gün kurşunlandık yaşımız kadar,
Kimi gün haraca bağladılar hürriyetimizi
Parası kadar hür olan bir yurdun
Ne kadar haykırılsa da
Seslerin duyulmadığı
Yahut duyulsa bile
Kimsenin aldırış etmediği tenha sokaklarında.
Her sarsıntıda kayboldu bedenimiz,
Enkazlar altında kaldık
Binlerce
On binlerce.
Kireç tozu döktüler acılarımızın üzerine.
Toplu mezarlarda.
Hep söyledik
Ne kadar çok sevdiğimizi
Ancak
Malum olmadı kimselere hiçbir zaman.
Çektiğimiz hiç bir acı.
Yalnızım şimdi
Kundaklamış bir ormanda
Hayatta kalan
Son çam fidanı kadar.
Tek isyanıyım şimdi çağımın
Beni sevmesenizde olurdu
Yeter ki anlasaydınız
Birazcık olsun…
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çalmayın O Yalnızlığı Benden
Çalmayın o yalnızlığı benden
Benden o şiiri,
Yalan da olsa bölmeyin
Gecenin o en güzel anını.
En güzel hayali düşler ülkesinin
İçinde en güzel sevgileri saklayan
Ve seni seviyorum diye haykırabilmek
Yırtarcasına sessizlikleri
Seni seviyorum diyebilmek
Bir manifestoyu
Şehrin en kalabalık meydanlarında
Yüreğinin olanca sesiyle okumak gibi
Belki duymadınız hiçbir zaman ayak seslerimi
Hiçbir zaman önemsemediniz
Çocuk yüzümü
Şiirim kadar çok severken hepinizi...
En umutsuz zamanlarda
Uzak dağlarda yanan ışıklar
Kamaştırırken karanlığa alışan gözlerimi
Yeni doğan bebeğin ilk çığlığının
Eli kulağında bir şafağı uyandırması gibi,
Ölüme ve sevdaya dökülen ilk ve son gözyaşında
Yalnızlığın kulağını çınlatan her fısıltıda
Ve bir kitabın
Bütün hücrelerimi yakan yangınında
Sevmekti elimizden gelen
Sevmekti sadece
Hiçbir şey beklemeden karşılığında.
Yani dost, yorulmaya değecek bir şeyler var hala...
Mutlu olunacak bir şeyler var ki hayatta
Onun için çekilen bunca acılar.
Uğruna ölünecek sevda bitmedi daha,
Ateş sönmedi
Umut mu?
O zaten beni hiç terk etmedi...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çatlamaz mı Bu Gece Bu Yürek
I.
Çatlamaz mı bu gece bu yürek
Fırlayıp göğüs kafesinden
Hürriyetini istemez mi bu gece
Alıp başını gitmez istemez mi uzak denizlere
II.
Doğuştan esir di zaten bu yürek
Kısılmıştı bir göğüs kafesinin içine
Yıllar geçti,
Büyüdü ve bir gün sığmaz oldu kafesine
Gün oldu sevdalanmak kederi,
Gün oldu ihanet,
Çırpındı kafesinde yıllar boyu
Yıllar boyu hür olamayacağını bilemeden
Ve öğrendiği gün sonsuz esareti
Çırpınmaz oldu birden
Artık ne sevdalanmak kederi
Ne ihanet
Gayrı sı sadece ölüm...
5 Ekim 2002
00: 15
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çevirdim Başımı Sol Yanıma
Çevirdim başımı sol yanıma
Gülümsüyordu duvarımda
En yakışıklı fotoğrafı devrimin
Bir sonbahar şafağında doğuşumdandır belki
Böyle dişlerimi sıkarak okumam bütün türküleri
Rüzgarsız göçen her kahramanın
Aydınlık izi düşer karanlık sokaklara
Ve her sesin yankısı vardır
Her düşüşün yarattığı bir deprem vardır mutlaka
Martın, Eylülün çocuklarıdır onlar
Kimse sormamıştır onlara
Karartırken gökyüzünün mavisini
Çalarken beyazını
Kanla, emekle yaratılmış cennetlerin
Ve kanunları yapanlar
Hiç şiir okumamışlardır belki hayatlarında
Yüceliği üzerine insanlığın
Yaratmanın ve yaratılmanın
Yani onuru üzerine insan olmanın
Kanunları yapanlar güçlüler midir o zaman
Türküleri yaratanlar kadar
Halkının kaderini kanla yazarken tarih
Yumruklaşan bir heyecanla
Kırılıyor paslı zincirleri sessizliğin
Koşuyor güzel kızları
Ve yakışıklı çocukları devrimin
Düşüşlerinde depremler saklıyorlar
Ve güneşten ödünç almışçasına
Alev gözlerini
Öyle güzel bakıyorlar hala
O alev gözleriyle
Gülümsüyor hala duvarımda
En yakışıklı fotoğrafı devrimin
Bir sonbahar şafağında doğmuş olduğumdan mıdır bilinmez
Ne zaman bir marş dinlesem sıkıyorum dişlerimi...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çiçek Toplayacağım Ben Bütün Yaz
En güzel çiçekler uçurum kıyılarında açar
Korkmuyorum artık düşmekten
Uzanmak istiyorum sadece hesapsızca o güzelliğe
Derin bir boşlukta
Zamansız bir ölümde olsa bedeli
Halbuki zamansız yaşanmıyor hiçbir şey
Herşey zamanı geldiği için
Nasıl olsa her ölüm bir sebep bulur kendine
Nasıl olsa soğur damarlarındaki kan
Korkmuyorum artık
Bir tek mağlubiyetim kaldı geriye
Çünkü korkmak
Her gün kaybetmektir eksik yaşanılan şu ömrümüzde
Kaybolmaktır her an bir bilinmezin boşluğunda
İpince bir sınır korku ve cesaret arası
Bir adımlık yol
O uçurum kıyısındaki zirve
Mevsimler değişiyor
Yüreğimin ikliminde,
Belki yine kurak geçireceğiz bu yazı
Eğilip bakmaya bile korktuğumuz
En güzel çiçeklerin açtığı
O uçurumların kıyısında
O en güzele
O en iyiye
Feda etmekten korktuğumuz
Yitip gidecek belki bir hiç uğrunda
Ve yıllardır düşündüğün o cevapsız sorular
Çözülecek kafanda
Hızla yaklaşırken o dipsiz boşluğa
Uçurum diplerinde bekle beni
Çiçek toplayacağım ben bütün yaz....
1 Haziran 2003
01:09
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çiçeklerimi Sulamayı Unutma
Silahının kabzasına
Gülen çocuk resimleri çizen
Zoraki bir kontrgerillayım ben dağlarında.
Nişan almayı bilmez ellerim
Kalem tutmayı bildiği kadar
Anne bak
Senin için gül büyüttüm koynumda
Koklama sakın
Dokunma
Güzel annem/ Ağlama...
Dicle'm;
Sen gözyaşıydın dağlarımın
Taptaze kurşun yarası döşümde,
Kızaran yanağı gelinlik kızın
Oğlanın sert bakışının ardında sakladığı
Ölümüne sevdası,
Saymadım
Toprak olan kaçıncı ana yüreğidir adım
Kaç mektubum var hiç yollanmamış
Hasretimin çetelesini tuttuğum defterin arasında
Silahının kabzasını
Gökkuşağının yedi rengine boyayan
Zoraki bir kontrgerillayım ben dağlarında
Bir parka verdiler adımı
Güleç yüzlü çocukların oynadığı
Bak güzel annem
Senin için gül büyüttüm koynumda
Çiçeklerimi sulamayı unutma...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:41 PM
Çocuk Kalmak mı Zor Şair Ölmek mi? ..
Bilincimin kurtarılmış topraklarında
Her akşam sınırlarımı geçiyorlar izinsiz
Sorgusuzca yıkarak beynimin tel örgülerini
Mayınlar ekilmiştir
Kendi hasadını toplayamayan bir yurdun kurak topraklarına
Hüzünle mutluluk arasındaki o yerde
Savrulurken binlerce umut
Sınır boylarının ağrılı *******ine
Soluk almaya çalışıyorum
Ciğerlerime dolan o eritilmiş kurşun tadıyla
Kirli sakalları ardında saklı kalan çocuklar
Gülümseyerek çürütüyorlar o ağlamayı
Ekmeğe, aşka ve hürriyete kesmiş bir yurdun
Bütün şiirlerini okuyarak
Yürümeyi öğretiyorlar durana
Ve konuşmayı öğretiyorlar susana
Ve bütün güzellikleri bırakıp demir bir kapının ardında
Yepyeni bir hayata merhaba der gibi
Ya da ölüm döşeğinde
Hayatı anlatan öyküler dinler gibi
Uyanıyorlar her sabah
Yaralı bir kuşun
Tekrar kanat çırpışı gibi
Yaşamayı öğretiyorlar
Sancılı bir vatanın uzak topraklarında
Yarını kurtarmaya yeminli bir çocuk doğuyor belki bu sabah
Gözlerinde güneşin yedi rengi
Mayıs’ın kasveti
Daha yeni vuruyor o ölüm ayının yüzüne
Ölmek zor da olsa şaire Haziranda
Kalmak da yürek istiyor ustam
Gidenin ardından...
Söyleyin bana
Çocuk kalmak mı zor şimdi
Şair ölmek mi? ..
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çocuk Kalmış Bir Mayısı Büyüteceğim
Ağlıyorum
Çocuk kalmış bir mayısı büyüteceğim göz yaşlarımla
Ağlıyorum
Delik deşik bir geceye
Biliyorum ki darağacını aşmaz sesim
Bir kere geçilecekse eğer bu yoldan
Yalnız bir ölümün varsa alacakları
En muhteşem yerinde kapanmalı kitap
Ne kalleş bir yürek enfarktı
Nede sebebini kendinin bile bilmediğin bir savaş
Bu kez adam gibi ölmeli
Bu kez yaşamak için
Ve geceyi aydınlatan ateş
Sönmemeli gün kavuşmadan dağlarına
Eğer bir kere yaşanacaksa o muhteşem son
Destanlar yazmalı hayatın romanında
Ağlıyorum,
Büyümemiş bir mayısı büyüteceğim
Göz yaşlarımla...
Ağlıyorum,
Ama göz yaşlarım çaresizliğimden değil
Yapraksız kalmış bir Mayıs’ın fidanını yeşerteceğim ellerimle...
01 Mart 2003
01: 21
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çocuksuz Kalan Babalar
Hani hep saklanırsınız ya kendi ardınıza
Hani en iyi siz saklarsınız göz yaşlarınızı kendinizden bile
Acıyı göğsünüze gömüp
Taş kesilir ya bakışlarınız
Oysa bilmez miyim sanıyorsunuz
Çocuksuz kalan babalar
İki kez tadarlar ölümü...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çoğaldıkça Şiirlerimiz
Çoğaldıkça şiirlerimiz
Bil ki yaşlanıyoruz
Ve şunu bil ki yaşıyoruz daha
Bir şiirlik ömür dileyerek Tanrıdan
Bir dizelik nefes dileyerek
Çoğaldıkça şiirlerimiz
Bil ki vazgeçmemişiz sevmelerden
Yazıldı inadına
Yazılacak ta daha
Sevildi
Daha da sevilecek
Ve yazıldıkça hikayesi
Daha da aşık olacak şair...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çok Uzakta Olmanın Kederi
Sırtıma küçük bir şehir resmi çizmiş sonbahar
Bulaştırmış yüzüme eylül
Çok uzaklarda olmanın kederini.
Pişmanlık da bazen kâr getirmiyor
Hatta yaşadıklarımdan mutlu olmayı bile beceriyorum bazı zamanlar
Şaşırıyorum
Ömrümde ilk defa gördüğüm zaman ateş böceklerini
İlk defa uçarak geçtiğim zaman
Yurdumun bir ucundan diğer ucuna
Uçsuz bucaksız ovalar keşfediyorum
Hiç sonu gelmeyecekmişçesine uzanan yollar.
Bulaştırıyor yüzüme eylül
Çok uzakta olmanın kederini.
Bakıp bakıp hüzünleniyorum
Esmer yürekli insanların yüzlerine.
Kuruyan dere yataklarında çırpınan balıkların çaresizliğine üzülüyorum
Kendime benzetiyorum onları
Çaresizliğime üzülüyorum
Ama yine de mutlu olmak gerek diyorum
Sırf yaşadığımız için borçluyuz bunu kendimize.
Bazen
Her şey bitebilir de diyorum
Duygusuz bir çeliğin namlusunda.
Attığım her adımın
Son adımı olabileceğini de
Geliyor aklıma dehşetle.
Ama başlama ihtimali de var diyorum
Herşeyin yeniden.
Aşık olmak da var yeniden
Yeniden suyla dolması topraktaki çatlakların,
Yolların bu sefer kavuşmak için uzayıp gitmesi,
Ve çok uzaklardan bir çocuğun
Çıkartıp üzerindeki kirli elbiselerini
Tarayıp dağılan saçlarını aynada
En güzel giysilerini giymesi.
Yeniden ilkbaharın gelmesi ihtimali de var,
Ve dönmesi çocuğun çok uzaklardan...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çok Uzaktaki Şehir
Herkesin yanı başında olup da
Hiç kimselerin görmediği şehirler vardır.
Ne kadar sessiz dursalar da
Patlamaya hazır dinamittir insanları.
Dudaklarından sızan kanla
Ellerine kınalar yakan
Suskunluklarında
Patlamaya hazır bin yıllık volkanlar saklayan
Adından ve çaresizliğinden başka
Söyleyecek sözü olmayan
Kaç esmer yürekli çocuk;
Acıların erken büyüttüğü,
Kaç kadın;
Dünyayı kondusun penceresinden göründüğü kadar zanneden,
Kaç adam;
Sekiz köşe kasketinin her köşesinde ayrı keder taşıyan…
Ah şu metropol kederi
Umudu çalınmış yaşamların.
Dillerinde doğduğuna bin kere pişman edilmenin
En ağlamaklı şarkısı
(Bu şarkı arabesktir,
Hiçbir yere ait olamayışın serzenişi)
Ve en kalabalık yalnızlıklarıdır
Tek göz odalarının çatlamış duvarları.
Gün gelir
Susmaya yeminli milyonlarca ağız
Kopartır paslı zincirlerini suskunluğun
Gün gelir
Farkına varırlar elbet
İnsan olduklarının...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çok Yakınlarda Bir Yerdeydi Sevgi
Çok yakınlarında bir yerdeydi
Sevgi,
Ve sen farkında değildin bunun
Uzak dağların ardında aradığın
O kayıp ülke
Kurulmamıştı oysa hiçbir zaman
Bulutların arkasındaki gökyüzü
Mavi değildi sandığın kadar
Ve binlerce milyonlarca kez tekrarladığımız sözcükler
Unutmak içindi herkesi ve her şeyi
Kendimize bile anlatamadık
Kurumuş derelerde aradık suları
Yanı başımızda gürül gürül akarken hayat
(“Çünkü yanmalıydı birileri
Çıksın için karanlıktan aydınlığa”)
Ama uğruna yandıkların
Kurumuş bir dal gibi,
Uğruna soldukların,
Yanlış mevsimlerde açmış bir bahar çiçeği gibi,
Bugün nefret dolu yüzlerle bakıyorlarsa yüzüne
Yılmamalısın
Çünkü bu sınanmasıdır yüreğinin,
Şefkatin zulümle
Sevginin sevgisizlikle
Umudun çaresizlikle sınanmasıdır.
Sevdan kalkan olmuştur artık göğsünde
Hasretinden eriyecek kadar uzak
Ve gözlerinin içine bakacak kadar yakındadır
Ve sen farkında değilsindir bunun,
Binlerce, milyonlarca kez tekrarladık aynı sözleri
Unutmak için herkesi ve her şeyi
Unutamadık
Farkına varamadık
Oysa sevgi çok yakınlarda bir yerdeydi hala...
16 Mart 2003
17: 58
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çokça Rengin Var Senin
Çokça rengin var senin
Kimseler görmez
Bilmezler nereden geldiğini aydınlığının
Her sabah yarıp kafatasını
Güneşi doldurduğu beynine.
Rengarenktir aydınlığın,
Güneş gibidir.
Göremez kimseler
Her nisan yağmurunda ışığına vurunca sular
Bir gökkuşağı uzanmaya başlar başının üzerinde
Önce yeşilini verirsin bize
Koşarız çayırlarda özgürlük türküleri söyleyerek,
Bayrağıma çalarım kırmızını,
Beyazını alır
Yeniden başlarım yaşamaya,
Mavilerini verirsin aşık olurum hiç yoktan...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çöktü Acının Toprağı
Çöktü acının toprağı
Etleri dökülürken biten umutların,
Şimdi hangi odanın
Hangi yanan ışığı
Geri getirebilir bitmiş olanı,
Düşünmek dünün bir daha yaşanmayacağını
Ve gelmeyeceğinin bir daha yarının
Hatta düşünememek
Hatta görememek
Hatta....................................!
Kandırmayın beni
Aldanmak yok artık hiçbir gülümsemeye
Düşünmek yok fikrimde yeşeren bahçeleri
Yok artık o yatak
O güneş ışığının bile uğramadığı karanlık oda yok
Hiçbir ayna göstermez üzgün yüzümü
Söndürün artık ışıkları
Oyun bitti...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çöz İpini Kelimelerin
Çöz ipini bütün kelimelerin
Bırak özgürce salınsın cümlelerin
Beyaz kağıtlarda.
Söylemek istediklerini sadece
Başkalarının duymak istediklerini değil.
Korkma göğsünü sıkıştıran geceden
Ve esirgeme ne olur
Dünyada yazılmış en güzel aşk sözcüklerini
Bakışlarında ırmak serinliği taşıyan sevgiliden.
Çarp yüzüne bütün bildiklerini,
Sadece duyduklarını
Ömrünün tek gerçeği sanan cahilin yüzüne.
Çöz ipini kelimelerin
Serbestçe salınsınlar evrende
Patlamaya hazır dinamit gibi duran bu heyecanım
Ağzından çıkacak bir tek kıvılcımı bekliyor.
Senin kaleminden çıkacak
Bir kaç sözle değişecek
Değişmesi imkansız dedikleri şu kaderim.
Seninle değişecek bahtı
Bütün köylerin ve ışıklı şehirlerin
Seninle güzelleşecek
Kendi kendimize vaat ettiğimiz
Gelecek o güzel günlerim.
Çöz ipini kelimelerin
Özgürce salınsınlar sonsuzlukta.
İnan bana
Yeni çağın destansı öyküsünü
Tarih değil
Sadece şiir kitapları yazacak...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Çöz Kanatlarını Bırak Uçsun Kuşlar
Çöz zincirlerini
Yıllar boyu karanlık bir zindanda
Esir ettiğin duygularını
Bırak uçsun kuşlar
Çöz kanatlarını
Devrimci marşların heyecanıyla yaşamalısın aşkı
Dişlerin vurmalı birbirine
Beton gibi sıkmalısın yumruğunu,
Bir halk olmalısın sen
Yürümelisin durmadan yarına.
Silahlarla değil kitaplarınla yürümelisin
Yürümelisin beynin kadar
Bedeninde hür olana dek...
12 Aralık 2002
00: 33
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Dağların Dili Var mıdır?
Dağların dili var mıdır?
Sordum bu soruyu kendime
Uzanırken boylu boyunca
Mavi güney rüzgarlarının koynunda Cudi.
Anlar mı acaba okuduğum türküden
Esmer yüzlü çoban çocuğunkini anladığı kadar.
Dağlarda sorgular mı acaba
Nerede doğduğu mu,
Okuduğum kitapları
Hangi dilde yaktığımı ağıtlarımı
Yaşken kırılan fidanlarına.
İzim kalır mı bilmem
Korkarak yürüdüğüm o patikalarda
Kollarımı parçaladığım dallarda
Hışırtısında sararan yaprakların,
Kuruyan sidikli meşelerin
Parçalanmış gövdesinde.
Dağlarda ağlayabilirler mi benim gibi
Kanayabilirler mi kapanmayan yaralarım gibi
Avutabilir mi beni de kendi dilimde
Anlar mı benim de şu bitmeyen hasretimi
Esmer yüzlü çocuğunkini anladığı kadar?
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:42 PM
Daha Çok Seviyorum Şiiri
Daha çok seviyorum şiiri
Yazmama sebep olanlardan
Kalabalık içinde
Ya da yalnız
Öfkeli ve aşık akşamlarımın elinden tutan tek dostu
Selamımı mürekkebine katıp
Hiç görmediğim şehirlerin
Kederli akşamlarına armağan eden
Öldürmeyen tek zehri
Yaralamayan tek bıçağı
Kaybettikçe kazanan dizelerin son satırı
Kaybetmeyi öğrendiğim yerde kazandım seni
Hiç çevirmedin başını
Ben gülerken gözlerinin içine
Üzülme dost
Acı eskir şiir kalır ardında
Yol biter kalır ayak izin
Hasret biter,
Kavuşmak kalır sana en sonunda...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Daha Genciz
Daha genciz
Daha çok türkü söyleriz
Daha çok şiir yazarız hayata dair
Daha çok *******imiz olur
Ve yine severiz
Yine ağlarız
Ve yine umut ederiz inadına
Yine şükrederiz yaşadığımıza
Hayaller kurarız kafamızda
Bir mutluluk fikri tasarlarız beynimizde
Bir sabah bir yürek ihtilaliyle uyanır bir yürek
Daha bir anlam kazanır renkleri bütün doğanın
Deniz daha bir mavi
Ağaç daha bir yeşil
Yüreğine ateş düşer bir şairin
Kurtuluş günlerinin sevinci gelir aklına
Birdenbire bir tebessüm belirir bir çocuğun gözlerinde
Sözcükler daha bir güzelleşir.
Mutlu günlere inanan çocuklar
Çıkıp gelirler bir akşamüzeri ansızın
Türküler söylerler...
Ve türküler söyleriz
Çünkü daha genciz
Yaşıyoruz
Ve daha çok türkü söyleriz....
31 Ağustos 2002
00: 52
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Daha Şiirin Var Yazılacak
Damarlarından enjektörlerle çekilse de
Kanının siyaha çalan kızıllığı
Bir kuyu gibi azalsa da sular bedeninde günden güne
Kalbine kan yürüdükçe
Daha koşacak vakit vardır yarınlar için
Yarın biraz daha fazla sızacaktır
Güneş ışığı pencerenden odana
Yine türküler çalıyorsa duvarlarının arasında
Hızlanıyorsa kalbinin çalkantısı
Gördüğün her mavilikte
Düşüncen yarıp çıkmaya çalışıyorsa beynini
Marş söyler gibi geçiyorsan yollarından şehrin
Bitmemişse hala dünyada zulüm
Dostun unutmamışsa seni
Daha çok şiirin var demektir yazılacak...
5 Ocak 2003
13: 28
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Daha Vakit Erken
Daha vakit erken
Vurmadı akrep gecenin ikisini
Ve gece farkında değil henüz gece olduğunun
Daha vakit erken
Ay ışığı çizmedi resmini daha sulara
Deniz çekiyor şehrin bütün ayyaşlarını kıyısına
Ne kadar da kolay sarhoş olmak bu gece
Deniz kokusunu imbiklemek ciğerlerinde
Yahut düşünmek bir çift gözün imkansızlığını kalbinde
Onun için ağlamaklıdır bu gece bütün şarkılar
Ve farkında değildir gece,
Gece olduğunun,
Çünkü ay ışığı yıkanmamıştır henüz sularında
Şimdi kopartıp otuz yılın bağrından
Koskoca bir taşı yosunlar içinde
Savursam Dolmabahçe kıyısından geceye,
Küfretsem ağız dolusu gelen sabaha
Biliyorum,
Faydası olmayacak
Denizler yükselip boğmadan bu kenti
İsyanımı kimse duymayacak
Tükenip, kahrolmadan
Yüzüme kimse bakmayacak...
Gece bekçileri uyuklamaya başladı işte nöbetlerinde
Son ışıklarda söndü apartmanlarda
Sustu son vapurunda düdüğü
Baş başa kaldık işte seninle gece
Şiirimin anayurdu yalnızlığımla birlikte
Kim boyadı şu masmavi denizi siyaha
Almayın elimden kalemimi
Bu kadar acımasız oldukça gerçek
Daha çok şiirim var yazılacak
Daha çok gecem var
Deniz kıyısında yalnız yaşanacak...
18 Mart 2003
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Dalganın Kayalıklara Öfkesidir Bu
Dalganın kayalıklara öfkesidir bu
Hıncını bir tokat gibi savuran geceye
Sahipsiz bir öfkedir
Okyanusların maviliğine sığmayan
Günler değil
Haftalar ve aylar değil,
Bin yıllık bu kavgadır bu anlatılan
Ve nice kayalıkları parçalayan bu direniş
Almak için bir gün karşılığını varoluşunun
Yüzyılların öfkesini sırtlanarak
Daha bir sert vurmaktadır artık
Zulmün kıyılarına
Ve yaşama sevincini harmanlayıp isyanla
Yürümektedir üzerine kederin
Düşüşünde depremler saklayan çocuklar,
Bıkmadan, usanmadan
Yürümektedirler
Yürümektedirler
Kızılay’da
Taksim’ de
Beyazıt’ta
Yürümektedirler
Hürriyete sevdalı bütün meydanlarında dünyanın...
6 Nisan 2003
20: 06
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Dediler ki Şiir Yazılmaz Buralarda
Dediler ki şiir yazılmaz buralarda
Ve tel örgüler çekilmiştir
Delice özlediklerinin yollarına
Martılar başka türlü haykırırlar acılarını
Her damlasında kafama kafama vurur mayıs yağmuru
Ölümü yenmişlerin ayıdır mayıs bilir misin?
Cesaretin ve kahramanlığın yazılmamış şiiridir.
Gün olur
Takvimler bizden yana çevirir yüzünü
Gemilerin dev dalgaları parçalayışı gibi
Yırtar geçeriz geçmez denilen zamanın tam ortasından
Gün olur yeni baharlara varır ömrümüz
Ve yeniden farkına varırız elbet bir gün
İnsan olduğumuzun…
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Değişti Coğrafyamın Kırmızısı
Değişti coğrafyamın kırmızısı
Geldiler ellerinde boyalarla
Boyadılar haritamın kırmızısını
Kapladılar yeşil kağıtlarla şehirlerimizi
Her yanımız yemyeşil
Her yanımız kapital
Kaldırıp kafasını baktı çıplak ayaklarıyla bir çocuk
Tepesinde uçuşan demir yığınlarına
Baktı toprağa,
Çamura,
Baktı uzun uzun anasının yüzüne sonra
Sokağın çamuruna bulanırken umut
Tütmeyen bacalar altında titrerken insanlığımız
Gelirler ellerinde dolarlarla
Her yanımız IMF olur
Her yanımız Amerika...
Fark edemedik küreselleşirken
Aç, açık ve arkasız sabahlarda
Sobalarında inancını yakıp ısınan
İnsan yığınları arasında
Geçerken kan ter içinde günlerimiz...
Sen ki sefiller birliğinin tam üyesi ülkenin çocuğu
Dalgalı kurlarda kıyılara vururken yüreğin
İçinde yeşeren aydınlıklar
Habercisidir kopacak fırtınaların
Yeniden yaratılmanın coşkusuyla
Gümbür gümbür koşarken zaman
Damarlara sığmazken kan...
Giderler geldikleri gibi
Giderler kapital kapital
Giderler IMF IMF
Giderler Dolar Dolar
Ve geliriz bir sabah vatan vatan...
14 Ocak 2003
00: 51
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Değiştim Ben de Yeryüzü Gibi
Değiştim bende yeryüzü gibi
Cüzdanımda para yerine şiir taşıyorum artık
İnsanların şiirlerini
Ağlayan insanların şiirlerini
Bir gün insanlar gülebilsin diye ağlayan insanların şiirlerini
Sevdalanmak yok benim şiirlerimde
Çünkü kanatılmış bir eylül akşamıdır
Artık bende sevdalanmak hürriyeti
Başkalarının şiirleri yetmiyor artık bana
Bana kendi yüreğimden taşan nehirler gerek artık
Bir çocuk resmi kimi zaman
Kimi zaman ağlayan bir ana
İnsanlar ağlıyorlarsa da bugün şiirlerimde
Ama elbette gülecekler bir gün
Doğuracak büyük acılar büyük mutlulukları
Her giden otobüs bir gün dönecek mutlaka
Her hasta bir gün iyileşecek
Bir şairin yüreğine bir gün aşk düşecek
Dünya daha güzel olacak yarınlarda...
26 Eylül 2002
23: 13
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Delikanlı Bir Ateş Yaktım
Delikanlı bir ateş yaktım
Gecenin karanlığında
Rengi kavgamdan da kızıl
Mavi tulum
Ve özgür uyunacak *******in aşkına
Ekmek buğusu
Emek ve gözyaşı adına
Kahreden sessizliğime inat bekle beni
Bekle dişi kanlı son kurdu kovana dek gecemizden
Söylenecek sözlerim var daha
Yürünecek yollarım,
Şiirim var daha yazılacak
Şifrelenmiş bir hayatın çözülüşüdür adın
Son sözümdür sana
En uzak diyarlarda söylenmiş
Belki bunca ayak diremezdim yaşamakta
Hiçbir zaman görmediğim gözlerin
Son sözüm kadar güzel olmasa...
2003
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Deniz Gibi İnsan
Deniz gibi insan
Rengi bile bir muamma
Fırtına mı eser
Durgun mu olur yoksa
Deniz gibi tıpkı insan
Gün gelir
Çekilir bütün suları
Bütün gemileri karaya oturduğunda
Anlar
Bir hikayenin bittiğini...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Depremler Oluyor Kalbimin Kırıklarında
Bak yine depremler oluyor kalbimin kırıklarında
Çok derinlerde bir yerde
Bir çocuk çığlık çığlığa
Atıyor kendini sokağın serinliğine
Ben görüyorum sadece
Gökyüzünde parlayan milyonlarca yıldızı
Benim kulaklarımda hala o uğultu
İçimde bir şehir yerle bir oluyor bu gece
Hepiniz derin uykulardayken
Düşlerim yarınsız
Aşklarım aşksız
Sıcak eller yerine
Kapkara toprağı avuçluyor parmaklarım
Mezarsız kaldım
Bana ait olduğunu bile bilmediğim bir ölümle birlikte
Bütün sevmelerimi düne gömdüm
Yeşermeyecek artık beynimde hiçbir yarın...
Sizleri dünümde bırakıyorum bedenimle beraber
Dün aklımdan geçenleri bırakıyorum sadece yarınınıza
Sizi size bırakıyorum kalbinizin kırıklarında...
27 Nisan 2003
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:43 PM
Derin Denizlere Atılan Balıklar Gibiyiz
Küçük bir akvaryumdan
Derin denizlere atılan balıklar gibiyiz artık
Bu sonsuz karanlık içinde
Adına ne özgürlük diyebiliyorum artık
Ne de büyümek
Kaçtık sürekli birilerinden
Ya da kovaladık
Kaçmamak için sürekli
Öldürdük sürekli birilerini
Ölmemek için
En çok ta kendimizi
Yaşamak için
Şimdi bizler o çıkmaz sokağın
Yorgun yolcuları
Şimdi
Buğulu gözlerimizde
Siliniyor bambaşka dünyaların düşü
Hayat bütün sıradanlığıyla yürüyor üzerimize
Kaçtıkça daha içine çekiyor yorgun yüreğimizi...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:44 PM
Dev Çivilerle Çakılmış Ayaklarım
Dev çivilerle çakılmış ayaklarım yere
Sert bir rüzgar sırtımda
Dostların dili zehir küpü
Her şey daha zor artık dünden
Yürümek
Durmak
Konuşmak
Susmak
Ben umudu ertelemedim hiç
Bir anda yitirilmeyecek kadar değerliydi Umut
Ve asıl korku yitirmek değildi doğmamış bir günü
Korkulan asıl aysız bir gökyüzü
Cesur bacaklarınla tekmelerken tabureyi
Kalın sicim habersizdir
Uçup giden bilincinden
Kimseler türkü yakmaz ölümüne
Tatmışsan yüreğinde heyecanı
Duymuşsan bir kır çiçeğinin kokusunu genzinde
Kolay değil silmek bir anda her şeyi
Cefasız gelmeyen güzellik
İhanettir alın terine
Ve korkaklığın
En büyük ihanetindir kendine...
5 Şubat 2003
00: 45
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:44 PM
Devrilen Son Şişe
Tüm kadehler karıştığı zaman birbirine
Devrilen son şişenin dibinde
Bekliyor seni gülümseyişim
Üç mısralık bir şiirim mezar taşlarında
Kurumuş toprakta üç damla su
Gözyaşım akmaz artık
Ellerim aramaz belki ellerini
Oysa sadece gül tutmak isterdim
Dikeni batsa da ellerime...
Silahlar tutuştururlar elime
Yayılır geceye uğultusu sebepsiz kavgaların
Kardeş kardeşi vurur
Kan bulaşır kurumuş toprağa
Aşk çağına zulüm bulaşır
Yalnızca gece şahittir buna
Eli kolu bağlanmıştır karanlığının
Ağlamaktır sana kalan
Şiirsiz bir geceye...
2004
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:44 PM
Devrim
Bir çocuğun
Rüyasında gördüğü oyuncaktır devrim.
Fırından yeni çıkmış ekmeğin
Ağza yayılan sıcak buğusudur.
Hiç kimsenin adını bilmediği bir sokakta
Müzisyenin akordeonundan çıkan
Kanyak yakıcılığında bir zafer şarkısıdır.
Öldü zannedilen ozanların
En zehir zemberek sözlerini söylemek için dirildiği
Ve “bu günü gördüm ya ölsem de gam yemem gayrının”
Resminin yapılabildiği günün adıdır devrim...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:44 PM
Dilsizdi En Güzel Satırlar
Dilsizdi en güzel satırlar
Kalemler kimsesiz
Hiçbir ömür yetmezdi anlatmaya
Yetmezdi hiçbir hayata sevmek
Son satırda bitti işte
Dizildi üç nokta art arda
İlki kanayan bir yara
Kimse bilmeyebilir bunu şairden başka
İkincisinde her yanı saran sessizlik
Farkına varırsın neler olup bittiğinin
Bitimsiz olan tek şeyin umut olduğunu
Ve ona sarılarak su üzerinde kalabileceğini fırtınalı denizlerde
Üçüncü noktada utanmaya başlarsın
Unutmaya alışan yüreğinden
Utanmaya başlarsın
Dinleyip de gece boyu eskisi gibi ağlayamadığın o türküden
Daha sonrası mı?
Daha sonrası yalnızlıktır sadece
Ağlayamamaktır artık gidenin ardından
Yani unutursun
Ve eninde sonunda unutur seni unuttukların
Son satır da bitti işte
Ne rüyalarımı zapteden o aşk
Ne bir ağıt ölenin ardından
Tüm yaşanılanlar
Karanlık sulara gömülür
Batan bir gemi gibi
Bir tek şiirini bırakır ardında
Ne sen kalırsın
Ne bir başkası
Ses durulur
Yankısı yaşanmayana vurur
Biter son satır
Ve şair vurulur...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:44 PM
Dindi Bütün Yağmurlar
Dindi bütün yağmurlar
Eser yok gökyüzünü çatlatan
O zamansız fırtınadan
Koskoca bir kuraklık sadece
O düş sağanağından arda kalan.
Olur olmaz ağlamıyorum artık hiçbir şarkıya
Hiçbir deniz kıyısında sabahlamıyorum.
Vazgeçtim hayal kırıklığını anlatan şiirler yazmaktan
Gözlerine dalıp uzun uzun hayal kurmaktan
Artık seni sevmiyorum...
21.12.2004
Şahin Tepe/ ŞIRNAK
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:44 PM
Dinle Beni
Sıradan bir akşam
Sıradan bir şeyler üzerine konuşuyormuşum gibi
Dinle beni
İster bir roman gibi
İstersen tek kişilik bir oyun gibi tiyatro sahnesinde
Ayyaşın ağzından dökülen
Sırılsıklam bir cümle gibi
Mavi tulumlu işçinin
Yorgun bir iş dönüşü
Sabahın ilk ışığına savurduğu küfür gibi dinle beni...
Dinle
Yitik bir sonbahara kucak açan şu sesim
Yarım bırakılmış bütün şiirlerini haykıracak sana
Ve diyecek ki
Bil ki sendendir tüm eksik kalmışlığım
Durduk yere kanayışım sendendir
Yeniden doğuşum seninledir
Seninledir tüm vakitsiz ölmelerim...
Dinle beni
Yoktan var edilmiş zaferler gibi gelecek sesim
Güçsüzün güçlü oluşu
Ve taştan bir kalbin sevmeyi öğrenmesi gibi...
Dinle ilk defa dinlenen bir türkünün
Alıp seni uzak denizlere götürmesi gibi
Dinle beni
Sıradan sesim
Bir çığ gibi gelecek kulağına...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Dinmişse Bütün Rüzgarlar
Dinmişse tüm rüzgarlar
Ve tükenmişse önünde tüm denizler
Vaktidir okyanuslara açılmanın
Biten her umudu
Yuvarlayıp yüksek uçurumlardan
Başı dik
Direne direne
Yürümek yeni hayatlara
Kaybedilmiş mutluluklara üzülürken
Pişmanlığını duymamak için
Uçup giden hayatın
Gitmek çözüm değil
Beynini de beraberinde götürebilmek bütün mesele
Bu yara her şehirde sızlar
Nerede olursan ol sızar damarlarından kan
Belki kırılacaksın kuru bir dal gibi
(Oysa kendin kaçmıştın bütün yağmurlardan kuruyana dek)
Başladığını sandığın anda tükenecek umut
Ayrılık hain bir bıçak gibi saplanacak sırtına
Hiç ummadığın bir zamanda,
Yalnız kalacaksın
Belki bekleyeceksin haftalar, aylar boyunca
Beş dakika dökebilmek için içindekileri
Kendinden vazgeçercesine
Kimse seni anlayamayacak olsa bile
Aldanacaksın belki de
Düşüneceksin
Hayatın sana hak ettiğini vermeyeceğini hiçbir zaman
Kırılan her hayal
İnsan olduğunu hatırlatmalı sana her seferinde
Hatırlatmalı
Üzüntüler olmazsa
Hiçbir işe yaramayacağını mutluluğun
Güçlü olmak
Asırlık bir çınar gibi dimdik görünmek değildi düşmanına
Güçlü olmak yüreğin kan ağlasa da
Aynaya bakıp tüm içtenliğinle gülebilmekti
Kendi kendine
Anlatmaya gerek olmadan
Kendinden başka
Hiç kimseye ve hiçbir şeye
Ve ağlamak
Zor iş dedik yıllarca
Kuytu bir köşe aradık hep
Kimsenin uğramadığı bir yer
Anlayamadık
Tükenmek için değil bu gözyaşları
Tüketmek için bu tükenmişliğini
Boşaltmak için bu iğrenç zehri damarlarından...
Bu tükeniş varolmak için yeniden...
21 Mart 2003
21: 17
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Doğduğu Gün Ölür Herkes
Yine sararıyor başaklar
Bu ölümün çağırışıdır geceyi
Ölümüne hazırlanıyor yaşlı bir kadın
Kuş gibi çırpınan yüreğiyle
Çünkü sararmaktadır başaklar
Bir yaz günü doğmanın kaderidir artık ölüm
Herkes doğduğu gün ölür çünkü
Susuz kaldığı zaman bir ıhlamur ağacının
Yada Temmuz sabahının
Terli bir otobüs camında
Uykusuz gözlerle karşılarken gelen sabahı
Uzaklaştığını sanırken giderek acılarından
Zoraki bir tebessümle hoş geldin derken kedere
Yolculuk düşer yine payına
Ne kadar yalansa hayaller
O kadar gerçektir çünkü ölüm
Çünkü herkes doğduğu gün ölür...
21 Mart 2003
00: 21
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Doğdun Bu Sabah
Bebeğim
Doğdun bu sabah,
Bir şafak vaktine ağladın
Serin bir sonbahar sabahına merhaba dedin
Gülüyorlardı seni bekleyenler
Ağlayanlar da vardı dünyada
Gülenlerin yanı sıra
Farkında değildin o sıralar.
Sokaklarında askerleri görmedin sen çocuk
Duymadın tank seslerini
Görsen de anlamazdın o zamanlar
Ne istediklerini o adamların
Pencerelerden bakmadın
İrkilip postal sesleriyle
Büyümeye başladın
Öğrendin
İnsanların nasıl üzebileceklerini seni
Boğazındaki bu düğümlenme
Çocukluğundan yadigardır.
Tozlarını yuttuğun ders sıraları,
Saçı bitli arkadaşların,
Fakir bir kentin çocukları,
Kayıp bir kentin çocukları hepsi
Ekmeğini paylaştığın,
Birlikte dayak yediklerin...
Biraz daha büyüdün,
Azaldı doğum günlerini kutlayanlar,
Azaldı sevgiler,
Her geçen yıl
Azalttı gülmeleri hayatındaki
Her doğum gününde
Biraz daha hüzünlendin,
Derken büyüdün
Büyüdün ve fark ettin
Dünyada ağlayanların olduğunu
İşte o gün büyüdü
Resimlerde kaygısızca gülen
O kırmızı yanaklı çocuk
Türküleri keşfettin
Türkülerini memleketinin ve şiiri
Akan sulara resimler çizmeye başladın
Ertelenmiş bir Ütopya hayal ettin kafanda
Herkesin birbirini sevdiği
Sen doğarken ertelenmiş bir Ütopya,
Kelimeler anlatamaz oldu söylemek istediklerini
Beynini dolduran duygular
Sığmamaya başladı beynine.
İnsanların gözleri korkutmaya başladı seni
Gülümsemelerin gerçek olmadığını anladın
Hayatın,
Para denen o kuduz köpeğin
Dişleri arasında olduğunu öğrendin
Hür olamayacağını öğrendin
O kuduz köpek ölene dek.
Ve fedakarlık
Denizdeki martılara atılmış
Bir simit parçası gibiydi
Sen değer verdikçe dostuna
O sattı sevgini o kuduz köpeğe,
Aşık olmayı beceremedin
Kendi içinde kusursuz bir sevda tasarlıyordun
Ama korkuyordun da
Kanar diye yüreğin
Bunca yıl devirdin
Öğrenemedin adam gibi yaşamayı
Adam gibi sevmeyi
Becerebilecek misin
Adam gibi ölmeyi bir gün
Bugün doğum günündür
Yaşanmamış günlerinin
İlk günü yani
Kimseler bilmese de
Bugün doğduğunu
İçinde bir sevinç olmalı
Gülümsemelisin düşmanına bile
Sadece yaşadığın Dünya için
Yaşanmamış günlerin için
Seni yaşatan
Yaşama sevincinin hatırına...
27 Ekim 2002
21: 46
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Doğruyla Yalan Arasındayım
Doğruyla yalan arasındayım
Hayalle gerçek
Bilincimin doruklarından düşen çığlar
Ayaklarımın altında çıldıran toprak
Atmak için damarlarımdaki bu iğrenç zehri
Derinlerimde üstüne basıldıkça
Kendini hatırlatan bu yara
Demirden yapılmamış bile olsa
Pas tutmasıdır bir yüreğin yağmurlu akşamlarda
Roman olmadan içime yazdıklarım
Gitmeliyim buralardan
Daha da büyümeden
Durup durup kanayan bu yara...
18 Mayıs 2003
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Doğum Günlerimiz
Doğum günlerimiz,
Bir nehrin suları gibiyiz hepimiz
Denize ulaşmayı bekleyen nehir suları gibiyiz
Ne zaman biteceğini bilinmeyen
Bir serüvenin kahramanları olan biz
Doğum günlerimiz,
Üzülmeli mi bugün tükettiğimiz günlere
Sevinmeli mi yoksa düşünüp
Yaşayabileceğimiz mutlu geleceğe
Şanslı sayabilir mi insan kendini
Sadece dünyaya geldiği için
Gidiş-dönüş kesilmiş bir tren bileti hayatımız
Ve hiç de demokrat değil hayat
Seçme hakkı vermiyor insana
Ne gelirken
Ne de giderken
Geldiğimizde ağlıyorduk
Büyüdük kimse anlatmadı bize gülmeyi,
Öğrenemedik yaşamayı
Yine ağlıyoruz.
Giderken de böyle ağlayacak mıyız
Bir gün, bittiğinde bu serüven
Mezar taşlarına oyulmuş
Siyah boyalı bir tarih olacak sadece
Doğum günlerimiz...
20.10.2002
23: 50
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Dost Olduğunu Sanan Yabancılar
Dost olduğunuzu sanan
Yabancılarsınız hepiniz
Yalan arkadaşlık
Dediğiniz ne varsa
Uzak dağlar kadar
Gölgeyle güneş kadar
Yabancısınız birbirinize
Çünkü siz kaldırmadınız
Hiçbir zaman
Bir dostun cesedini sokak ortasından
Ve sarmadınız kanayan bir yarayı
Bembeyaz gömleklerinizle...
Bir bardak suyu paylaşmadınız
Susuzluğunuzda
Ve yıllanmış bir şarabın dibinde sandığınız kurtuluş
Unutulan arkadaşlıklar kadar uzaktı oysa
Yan yana olsanız da uzaksınız birbirinize
Arasına okyanuslar girmiş ülkeler kadar
Dost olduğunu sanan
Yabancılarsınız siz aslında
Çünkü siz paylaşmadınız
Bir hücrenin rutubetli duvarlarını
Düşmediniz yola
Birbirinizin ardı sıra
Bozkırda yakılan cılız ateşin başında
Sabahlamadınız
Korunmaya çalışarak
Etrafı saran kurt sürülerinden
Yabancısınız hepiniz
Kapatmadınız ellerinizle
Dostun açık kalan gözkapaklarını
Asılmadınız beraber
Bir şafak vakti
Sorgusuzca...
6 Mayıs 2003
00:28
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Dostların Adımı Andığı Zamanlara Dair
Eskiden sadece dostlarım adımı andığında
Çınlardı kulaklarım
Şimdi ne zaman
Bir mermi o iğrenç ıslığını çalsa yanı başımda
Ben anıyorum dostlarımın adlarını
Her şiirim ilkimdir benim
Belki de sonumdur kimseler bilmez bunu
Kimse duyamaz benim gibi
Bahar yağmurunu kana kana içen toprağın kokusunu
Nefes aldığım her an
Biraz daha dirilir dünya
Mavisi biraz daha mavi
Yeşili biraz daha yeşil
Nefes aldığım her gün
Biraz daha aşık olurum ben
Her gün biraz daha unutsa da beni sevdiklerim
Eskiden sadece adımı andıklarında çınlardı kulaklarım
Şimdi ne zaman bir mermi dönerek parçalasa yalnızlığımı
Şimdi ne zaman kırılsa kır çiçeklerinin boyunları
Şimdi ne zaman erken tükense mevsimler
Ben anıyorum dostlarımın adını...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Dostluk Paylaşmaktır
Dostluk:
Paylaşmaktır
Paylaşılan ne olursa olsun
Paylaşılan bir zindanın parmaklıkları da olsa kimi zaman
Kimi zaman kanayan bir yarayı
Korkunu
Özgürlüğünü
Sevgini ve sevincini
Ve geleceğini,
Olduğu gibi kabul edeceksin dostunu
Eksik kalmışlığıyla seveceksin
Senden fazla olan yanıyla veya
Beraber ağlayabilmelisin bir türküye
Beraber dövüşebilmelisin kavganda
Yarım kalmış bir şiiri tamamlayabilmelisin beraber
Gerekirse beraber ölebilmelisin
Yaşayabilmek adına...
22 Aralık 2002
23: 37
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Dostum Diyebilmek
(Uzaktaki yakın dostlarıma)
Şimdi bir parça İstanbul bağlayıp
Beyaz bir güvercinin kanadına
Uçurmak vardı çok uzak diyarlara
Yedi tepesinde
Yedi ayrı keder taşıyan
Ağrılı bir İstanbul yüzdürmek uzak denizlerde
Ufukta güneşle birlikte
Kaybolan ilk gemiyle birlikte
Ve içinde güleç yüzlü çocuklar taşıyan
O gemiyi beklemek
Belki bir ömür boyu…
Bir şairin hiç bir zaman kurulmayacak
Ütopya’sı olarak kalsa bile
Ümit etmek
O muhteşem günlerini ömrümüzün
Ve dostum diyebilmek
Yüzünü hiç görmediğin insanlara
Sonsuzluk içinde sadece bir an olarak kalacak bir dertleşmenin adı olsa bile…
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:45 PM
Dostum O Kadar Benziyoruz ki Birbirimize
Dostum o kadar benziyoruz ki birbirimize
Onun için bütün bu kavgalarımız
Dostlarım o kadar benziyoruz ki birbirimize
Onun içindir bu dünyada bunca savaş
Bunca dökülen kan
Ve bu itişip kakışmalarımız
Anlayamamış olduğumuzdan
Yeryüzünde aynı noktada durmanın
İmkansızlığını
Düşmanlığımızın renk körü yaptığı gözlerimizle
Göremiyoruz döktüğümüz kanın kızıllığının
Ne kadar benzediğine kendi damarlarımızda dolaşan kana
Ve siper ardında göz göze geldiğimizde
Süngülerimiz neredeyse yaracakken
Birbirimizin göğsünü
Duyduğumuz korku birbirinin aynısıydı
Dostum o kadar çok benziyoruz ki birbirimize
Hep en iyisini istiyoruz kendimiz için
Ama bu dünyada
Hepimize yetecek bir en iyi olmadığını göremiyoruz hiçbir zaman
O kadar benziyoruz ki birbirimize
İkimizin de ağlayacak çocukları
Dönemezsek bu savaştan
Ve biliyorum ki benim kadar senin içinde türkü yakılacak
Yitip gidecek gençliğine
Dostum
Fark ettin mi
Ne kadar benziyoruz birbirimize
İkimizin de arkasında eli çomaklı adamlar
Dürterek sırtımıza
Zorla götürüyorlar bizi savaş meydanlarına
Öl ve öldür diyorlar
Bak yine ötüyor savaş boruları
Karanlık basıyor gitgide
Yine kaybolacak birileri
Zulüm kalelerinde
İri popolu adamlar
Ellerinde pürolarıyla poz verecekler
Resimler konulacak önlerine
İnceleyecekler savaş meydanına dağılan organlarını senin
Yüzlerini pis bir gülümseme saracak
Dostum
Bu savaş,
İnsanlık adına demişlerdi sana buraya gelirken
Can verirken insanlar
Anlayamamıştın hangi insanlıktan bahsettiklerini,
Utanmaya başlamıştın kendi insanlığından
Adına barış demişlerdi vahşetin
Yatarken yerlerde çocuk ölüleri
Mermiler kesiyor papatyaların gövdelerini
Korkuyorum
Bırakmayın beni bu meydanlarda yalnız başıma
Dostum yazmayacak seni tarih kitapları
Haber bültenlerinde alt yazı olarak bile geçmeyecek adın
Seni uçuruma itenler kocaman kafalarıyla
Poz verirken gazetelerde
Dostum o kadar benziyoruz ki birbirimize
İkimizde yaşamak istiyoruz sadece
Bu çelik yığınlarından uzak
Mavi bir gökyüzüne uyanmak her sabah
Öpmek istiyoruz yanağından kardeşimizin
Gel gömelim silahlarımızı
Kimsenin bulamayacağı yerlere
Sevgimizi biriktirip ekelim dünyanın tarlalarına
Çocuklarımız yaşasın en azından bizim yaşamadığımız gibi
İnsanca...
3 Ocak 2003
15: 37
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Dönek
Eğer bir gün
Kavgamın yüzüne tükürürse şairliğim
Boynunun borcu olsun çocuk
Kalemimi kırmak kendi ellerinle...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Dört Kişi Ateşin Başında
Gece sırnaşık bir kedi gibi
Dolanıyor ayaklarıma
Dört kişi ateşin başında
Adlarını ve adreslerini bilmediğim
Dört kişi yalnızlıklarını yakıp ısınmakta
İlki, iri yarı görünüşünün ardında
Bir çocuğun kalbini taşıyan saf bir adam
Hiçbir düşüncesi olmamış bu güne kadar
Dünyaya ve insanoğlunun kurtuluşuna dair.
Aklında daha görmediği üç aylık oğlu
Dilinde çok eski bir türkü
Bir taş plağın buğulu tınısından armağan kalan
“gözlerimde kanlı yaşlar”
“Dört kişi ateşin başında
Dört kişi bu gece
Büyük hasretlerini yakıp ısınmakta”
İkincisi,
Sarı benizli, zayıf bir adam
Dudaklarının ucunda
Sırrını dumanının ardına sakladığı
Tek nefesi kalmış sigarası,
Topallayan bacağında
Kendiyle bir başına kaldığı gecenin acı hatırası
“Dört kişi ateşin başında
Dört kişi bu gece
Kimsesizliklerini yakıp ısınmakta”
Üçüncüsü,
Yarım asırlık ömrüne
Binlerce yılın öyküsünü sığdırmış
Bilge bir adam.
Görüp gezmediği hiçbir şehri kalmamış memleketin
Ve şahit olmadığı hiçbir acı
Aşık olmuş bir kez ölesiye
Sevilmemiş ama.
Beyninde hiçbir zaman çözemediği bir soru:
Hayat neden en çok güzel çocuklarını kanatır?
“Dört kişi ateşin başında
Dört kişi bu gece
Yaşanmamışlıklarını yakıp ısınmakta.
Sonuncusu
Her duyguyu iki kere yaşayan
Genç ve heyecanlı bir adam
Ne kör karanlık zindanlarda yatmış kısa ömründe
Ne de beklemiş iğrenç ıslığını
Ense köküne inecek olan bir sopanın
Ama hissetmiş acısını yüreğinde
Dünyanın öbür ucunda denize düşen bir gül yaprağının...
Bakın diyor gözlerime
Bakın gözlerim ne diyor;
“bir gün
ama bir gün mutlaka”
Ay ışığı sızıyor
Parmaklarımın arasından
Dört kişi kayan yıldızlar gibi
Akıp geçiyor otobüsün penceresinden
“Dört kişi ateşin başında
Dört kişi bu gece büyük sırlarını yakıp ısınmakta...”
2005
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Dört Yanı Denizlerle Kaplı Yalnızlığım
Merhaba,
Benim dört yanı denizlerle kaplı yalnızlığım
Kanatları kesilmiş güvercinler gibi
Duvarlara çarpan hasretim
Adıma özgürlük demişlerdi bir zamanlar
Konamıyorum artık hiçbir ağacın dalına
Serin sularıyla boğazlar girdi aramıza
Çetin kitaplarda kaldı
Ölümlere gidip gelmelerim.
Koparttılar tellerini,
Kırık sazımda kaldı
Yasak türkülerim
Düşünce suçumdu benim
Düşlediğim o kusursuz hayat
Esir edişim beynimi özgürlüğe
İnfazımı beklediğim *******de
Hiçbir idam öldürmez beni artık
Haykırmışken bir defa dünyaya sevdamı
Hiçbir silah öldürmez beni
Gözlerin kadar...
En temiz yerimdi oysa
Sana ait olan yeri beynimin
Anlamasalar da
Bölüyorum işte yüreğimi hesapsızca
Boyamıyorum hiçbir kara parçasını siyaha
Sildim beynimden bütün sınırları
Sevmeyi öğreteceğim size
Anlamasanız da...
(Düzenleme-2005)
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Durduramazlar Zamanı
Ne yaparlarsa yapsınlar
Durduramazlar zamanı
Yasaklayamazlar aklımdan geçen bir düşünceyi
Yahut sahip olamazlar geceleyin rüyalarıma
Bilincim kor bir alevdir aysız *******de
Susuşum en büyüğüdür başkaldırının
Beynimin her hücresinde bir şiir
Beynimin her hücresinde yitik bir türkü
Kağıtsız ve kalemsiz kalırım
Dağların sırtlarına tırnaklarımla kazırım
Kanımla yazarım bu şiiri sana
Ne yaparlarsa yapsınlar
Durduramazlar zamanı
Yasaklayamazlar düşlerimi
Yasaklayamazlar gülümseyişimi...
(Tuzla Piyade Okulu acemilik günlerinden)
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Durma Gözyaşım
Ne zaman kendimden kaçsam
Biraz daha kendim oluyorum
Acını acıma ekliyor
Daha da çoğalıyorum
Ya da kandırıyorum kendimi
Ateş gerçekten de düştüğü yeri yakıyor
Gözlerimde zoraki bir hüzün kırıntısı
Tek bir damlayı çok görüyor
Yüreğim gözlerime
Sonra tabutu kendinden ağır bir çocuğun sessizliği
Boğuyor bütün çığlıkları
Durma gözyaşım
Durma ak göğsüme
Sen olmasan
Kül olacak yüreğimdeki
Binlerce gencecik fidan
Durma gözyaşım
Acıya kelimeler yakıştırmak
Sana ağlamaktan da zor …
2007
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Durmuşum Bir Yol Kenarında
Durmuşum bir yol kenarında
Kendimi arıyorum gecenin içinde
Bulamıyorum
Gece uzun
Gece karanlık
Hüzün nöbetim gelmiş
Bir şarkı söylemek istiyorum
Gecenin en karanlık yerinde
Sabahın en çok yaklaştığı an.
Ve güneşi ilk ben karşılamak istiyorum
Güneşle birlikte doğmalı umutlarım
Dostum, her ne olursa olsun sana da doğmalı güneş
Bilmelisin ki yarın sen olamasan da
Ülkenin üzerine yine doğacak güneş
Işık saçacak aşsız evlere
Girecek karanlık bir hapishanenin daracık penceresinden
Sevinecek bir gün, çıplak ayaklarıyla kaldırımları aşındıran
Şu yoksul çocuk,
Birileri yine çılgınca sevecek birbirini
Ve kardeşim sen ki taşımalısın bu ışığı yanında
En karanlık zindanda bile
Işık senin içindedir.
Yüreğinde...
31 Mayıs 2002
23: 22
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Dünya Yetmezken Bana
Bu dünya yetmezken
Beynimdeki inancı sınamaya
Bu karanlık dar odalar
Zamansız bir infaz olur gençliğime
Şüphesiz ki en güzeli ölümün
En onurlusu
Sadece haklı olduğu için ölebilmektir.
O mavi kapaklı kitapta yazanları
Okuyacak kadar yürekli değildi insan
Ve kırılırken hayat yanı başında
Çöller ortasında bir matara suyu
Bölüşebilecek kadar kusursuz değildi hiç kimse
Anlayamadılar ki
Satın alınmaz hiçbir ölüm
Ormanı kuşatılıp, aç bırakılıp
Şehre salınan yabani hayvanlar gibi
Satın almak istediler açlığımızı
Anlayamadılar ki
Satın alınmaz onur...
2 Mart 2003
14: 13
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Dünya Yine de Güzel
Kendi yorgunluğuna küfreden
Bir fahişedir artık dünya
Umudun peşinden koşmamıza aldırmadan
Çevirir yüzünü sürekli geceye.
Her gün bir başkası kapanır
Sadece içerden açılabilen kapıların
Her gün yeniden yüzüne tükürülür
İçindeki o en temiz aşkın.
Ben bir beyaz gülümseyişim
Sokağın kirletilmiş siyahında
Üzerime yürür boyasız apartmanlar
Çıkmaz sokaklarında ömrümün.
Hergün oynarlar yaralarımla
Çirkefliğin çirkin yüzlü savunucuları.
Hergün inadına
Başım biraz daha dik kalkarım yatağımdan.
Her duruşmada
İnsan olmaktan yargılarlar beni
Karşılıksız ve çıkarsız sevmekten.
Ömür boyu bitmeyecek kedere mahkum ederler.
Bakarak hayatın gözlerindeki acı tebessüme
Sensizlikle sınanmış şairliğimden utanıp
Özenirim sıradan yaşamlara.
Boşver be derim
Boşver
Dünya yine de güzel
Yine de yaşanası.
Yine de...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Düşbaz Çocuğun Kırık Masaya Cevabı
“Sevgili dostum ve ağabeyim Ayhan Sönmez’e sevgilerimle”
Biliyor musun kırık masa, o düşbaz çocuğun düşlerini kimse öpmedi şimdiye kadar ve genç ömrünü birlikte tükettikleri bile anlayamadılar onu senin anladığın kadar.
Göremediler, tıpkı ayağın gibi kırık olan düşlerini. Bilemediler, düşlerinin peşinden gidenlerin aslında acıya gönüllü olduklarını, bilemediler *******i odasının kapısı örtüldükten sonra aklından neler geçtiğini o düşbaz çocuğun. Tütün yerine tuz bastılar durup durup kanayan yaralarına...
Kenarına ilişip içtiğim iki bardak çaydan çok daha önce tanışıyoruz aslında seninle. Akdeniz’in ilk mavisinden, gümüş renkli balıkları ve suları birbirine karışan Karadeniz’le Marmara’nın kan kardeşi olduğu günden...
Hatırlar mısın savaşlarda ölen ilk çocuğun mezarını beraber kazmıştık seninle. Beraber saklamıştık göz yaşlarımızı gencecik fidanların mezarları başında.
Kırık bacağına bakarken bir kez daha hatırladım hissedebilmenin aslında yaşamaktan da öte olduğunu. Ne duvarları nemden yeşile boyanmış karanlık zindanlarda yattım, ne ense köküme inecek bir copun iğrenç ıslığını bekleyerek sabahladım göz açıp kapar gibi devirdiğim çeyrek asır boyunca. Sessiz ve huzurluydu odam. İstesem bütün dünyayla arama kalın duvarlar örme “hürriyetiyle hürdüm”. Adına hürriyet denilebilseydi eğer sadece kendi kurtuluşumun.
Bizim korkularımız vardı kırık masa. Korkuyorduk “cebinde mezarlıktan alınmış bir avuç toprağı taşımayan insanların cüretinden.” Korkuyorduk, dostun iki dudağı arasından çıkacak bir çift sözden, en çok da çocukların gözlerinden kırık masa, delice korkuyorduk onların gözlerinin içine bakamamaktan.
Bizim düşlerimiz vardı kırık masa, ne vazgeçip ne peşine düşebildiğimiz. Ne zaman bırakıp gitmek istesek bu düş teröristi şehri, annemizin ağlayan gözleri dolanırdı ayaklarımıza.
Bizim düşlerimiz vardı. Onun için bir yanımızın hep kırık dökük olması. Yarına olan sevdamızdan bugünümüzü hoyratça tüketmemiz...
Varsın olsun be güzel dost,
Yaşamaktan da güzel değil mi yine de hayal kurabilmek. Düşlerini yitirenler değil midir daha yaşarken ölüme boyun eğenler. Eğer yaşamak adınaysa bu kavga, güzel şey yenilmek bile.
Ve inatla
“bir gün mutlaka” diyebilmek...
2006
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:46 PM
Düşüncem Düşümdendir Benim
Düşüncem
Düşümdendir benim
Düşerim
Düşlerken imkansızlığı
Düşümde kurduğum ülkenin
Arka sokaklarında…
Ve sonra eski bir şiir gibi
Seslenirim ardın sıra;
Sen benim düşümde yüzdürdüğüm kağıttan gemimsin
Belki de ilk rüzgarı sırtına alıp gelirsin
Sararsın yaralarını bütün yetim kuşlarımın...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
Düşünmek, Söylemek Ve Belki Acı Çekmek
Ömür dediğin
Koşarak yaşanmalı
Tökezlesen de çukurlarında bu yolun
Masmavi bir sabah göğüne uyanır gibi
Kalkmak yeniden
Ve avuçlamak dipdiri bir bahar güneşini
Bir ceylanın kurttan kaçışı gibi
Soluk soluğa akşamların sabahında
Uyanmak geçmiş ve gelecek günlerini düşünerek
Kazandığın ve kaybettiğin ne varsa öykünde
Düşünmek
Söylemek,
Ve belki acı çekmek bir ömür boyu
Mutlu olmasa da
Ben bunu denedim diyebilmeli insan
“Mutlu olabilmek adına
Acı çekiyor olsam da
En güzel şiirlerimi yazdım yaşayamadıklarım adına
Bugün kötüyüm
Ancak hala yaşıyorum ve daha çok günlerim var yaşanacak”
Diyebilmeli insan
Ne olursa olsun
Ciğerlerinde nefes
Bedeninde ruh
Ve beyninde azalmadıkça umudu
Buradayım ve burada olacağım
Ve mutluluk denen bir şey var ki hala
Adına çekiliyor bunca acı diyebilmeli
Herkese ve her şeye rağmen...
8 Nisan 2003
21: 59
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
Düşünülen, Yaşanılan ve Anlatılan
Eğer düşünülen
Aşmış olsaydı kendini bir fikir olmaktan öteye
Yazılması güç bir destan olurdu yaşanılan...
Eğer yaşanılan
Bir hüsrandan öteye gitmiş olabilseydi
Eksik kalmış ömrümüzde
Hayalden de öte bir gerçek olurdu anlatılan...
Eğer anlatılan
Anlatılmaktan öteye gitseydi
Ve inansaydı herkes bizim gibi
Gelecek güzel günlere
Şiirden öte koskoca bir mutluluk olurdu bu yazılan...
27 Şubat 2003
00: 14
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
Düşünüyorum, Ey Karanlıkların Bekçisi
Düşünüyorum
Ey karanlıkların bekçisi
Ey eli sopalı zabit
Haydi engelle beni
Saldır üzerime
Kuduz köpekler gibi
Parçala bedenimi.
Aklımdan hürriyet geçiyor şimdi
Vur kollarıma kelepçeyi
Esir et beni
Meçhullere gönder beni
Kaybet beni oralarda
Düşünüyorum
Bir gün sana atacağım tekmeyi
Hür yaşayacağımız günleri düşünüyorum
Yak bütün kitaplarımı
Sustur bütün çocuklarımı
Ağlat bütün anaları
Yine de düşünüyorum
Gerekirse çıkar beynimi yerinden
Sök kalbimi göğüs kafesimden
Düşünüyorum kalleşliğini
Sırtıma sapladığın bıçağı
Satılmış gözlerini
Bu beden fazladır senin satılmış beynine
Değiştirebilirsin zulmünle
Bütün fizyolojimi ancak
Bu değiştirmez
Düşünmüş olduğum gerçeğini
Söyletebilirsin dilime
Duymak istediklerini
Fakat aklımdan geçenleri değil asla
Bedenimi zaptedebilirsin
Ancak beynim yeşil bahçelerde
Özgürlük oyunu oynayan çocuklarla beraberdir şimdi
Beynim uzak dağlardadır,
Derin denizlerde,
Bir sevgilinin gözlerindedir.
Beynim bugünde değil
Yarındadır...
Ve sen yoksun
Ne dünde
Ne de varolacaksın
Yarınlarda...
10 Kasım 2002
21: 02
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
Ekmek Yetmiyordu Hepimize
Ekmek yetmiyordu hepimize
Bir somun ekmeğimiz vardı bizim
Bölmek istedik ikiye
Böldürmediler
Seviyorduk dünyayı hesapsızca
Hepimize yeterdi bu sevgi
Paylaştırmadılar
Kızıyorduk sessizliğe
Kin kusuyorduk
İhanet denen o kanlı bıçağa
Çoğalttılar
Söylenecek sözümüz vardı bizim
Okunacak şiirimiz
Türkümüz vardı
Söyletmediler
Şu dağlar,
Şu yollar,
Şu sokaklar şahidimiz olsun ki
Böleceğiz ekmeğimizi bir gün
Paylaşacağız sevgimizi
Söyleyeceğiz türkümüzü...
2 Kasım 2002
22: 15
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
Eksik Bir Çocuktum Ben
........İlk önce farkına varamadığım ama sonradan gerçekten dostum olduğunu farkettiğim insanlar da oldu hayatımda, dostum bildiğim ama sonradan sadece arkadaş olduğunu farkettiğim insanlar da...
.......Eksik bir çocuktum ben. Bilmezdim mesela bütün çiçeklerin adlarını ve kokularını…
İnsan kusurlarım vardı benim de hepiniz gibi.
İnsan kusurlarım vardı her soluk alışımda insan olduğumu hatırlatan.
.......Konuşurken beş yaşındaydı bakışlarım, kaç yüzyıl yaşadım satırlarda saymadım.
.......Utangaç bir çocuktum ben. Saklardım yazdığım bütün şiirleri annemden, kızarırdı yüzüm güzel sözler söylediğinizde ve bilmezdi babam yağmurda ıslanan küçük bir kızın tedirgin bakışlarına ağlayabildiğimi.
.......İnsanlar vardı hayatımda; cahili, alimi, köysülü, şehirlisi; zengini ve fakiriyle... İnsanlar vardı kendi gözlerinin gördüğü kadarıyla bilen, düşündüğü kadarıyla anlayan.
.......Mutsuz bir çocuktum ben. Umutsuz değildim ama. Bir tek hüznü yakıştırırdım yüzüme. Hesabı peşin ödenmiş hayatlara özenmezdim…
.......Minnetim olmazdı dünyada hiçkimseye, beni aşka ve hayata.çağıran bir çift gözden başka
.......Ve başka birşey beklemezdim hayattan, sadece kendime yetecek kadar bir ben bıraksaydı bana…
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
Eksik Kalmanın Ağıdı
Kim verebilir dönüşü olmayan bir yolculuğun tesellisini
Kim avutabilir söyle o ana yüreğini
Dindirebilir misin ağıdını eksik kalmanın
Toprak utanmaz mı gencecik bedeninden? Söyle
Ve neden bu kadar acımasızdır kader denilen! ..
Sığmaz gözyaşlarına
Sığmaz deryalara
Hiçbir şiir destanlaştıramaz
Kalleş bir ölümün soğukluğunu,
Zaman küllendirsede acılarını
Yanar yüreğinde için için görünmez yangın
Ve ne zaman sert esse rüzgar
Hatırlatır kendini hiç ummadığın an.
Hangi fedakarlık açıklar peki
Hiçbir zaman dönmeyecek bir oğlun feryadını.
Açabilir mi söyle hiçbir şey
Bir babanın sıkışan yüreğini...
18.12.2004
Şahin Tepe/ ŞIRNAK
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
El Değmemiş Bir Yürekle Sevdim Seni
El değmemiş bir yürekle sevdim seni
Kavgamı ve toprağımı
Özüm bu işte benim
Yazılı en büyük günahım yaftamda
Ne ölümden korktum
Ne kaybetmekten,
Korkmadım
Kör kurşundan
Cehennem ateşinden
Ama korktum
Yüreği beyninden küçük olanın korkaklığından
Sevdiklerimin dilinden dökülecek bir küçücük sözden
En temiz Türkçe’mle sevdim seni
Acını ve sevincini
Yedi bölgemde
Yetmiş yedi ayrı kederini
Gözleri kan çeşmesi
Her bir ana yüreğini
Yaşanmamış baharları
Kavgasıyla nişanlı binlerce gencini
Sen
Yüreğim
Gözlerimin bulanıklaştığı uzak hayalim
Gecemi üşümüşlüğüne yorgan yaptığım
Güzel yurdum
Kara çalınmamış bir aşkla seviyorum seni
Sen bilmesen de...
2006
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
Empati
.......Hep olmak istediklerinizin yerine koydunuz kendinizi. Güneşli bir günün ılık rüzgarında oltasını büyük bir keyifle çeken adamın yerine mesela...
.......Hep güzel yerler vardı düşlerinizde. Sonsuzluğa uzanan yemyeşil bir orman, size dünyanın bütün mavilerinin sahibiymişsiniz gibi hissettiren, dümeninde püronunuzu keyifle içtiğiniz kocaman bir tekne.
.......Oysa aklınızın ucundan geçmedi bir kere bile beyaz bir poşet içinde çırpınan balığın yerinde olmak
.......Düş ülkenizi kurmak için kendi düşlerini feda eden onca insanın yüzüne bile bakmak gelmedi içinizden ve kuru bir ekmeği çayla ıslatıp yumuşatmadınız sofralarında.
.......Sahip olduğunuz için mutlu olmanız gereken her şeyden nefret eder oldunuz. Ve sonunda ne sizi seven tek bir kişi kaldı yanınızda, ne de mutlu olacağınız tek bir yer.
.......Farkına çok geç vardınız o çok ulaşmak istediğiniz hayallerinizin sizinle dalgasını geçtiğinin, ulaştıklarınıza alıştıkça sizi yeni düşlerin beklediğinin ve en kötüsü, yeni hayallerinizin sahip olduklarınızın yüzüne tükürdüğünün...
.......Gün geldi büyük kahramaların yerine koydunuz kendinizi. Çektikleri hiçbir cefayı aklınıza getirmeden sefasını sürmek istediniz çalıntı asaletlerinizin. Koltuklarınızı kabartarak haykırdınız son sözlerini. Adımlarınızın izini bıraktınız uğuldayan meydanlara. Ama bir kere bile aklınızdan geçmedi ölümü alnınızın tam ortasında hissetmek, yahut kurşunlanan gövdenizde ayak uçlarınızdan yukarılara doğru tırmanan o son sıcaklığı duyabilmek.
.......Onun için hiçbir zaman bilemediniz ne demek olduğunu karşılıksız sevebilmenin.
.......Hep olmak istediklerinizin yerine koydunuz kendinizi
.......Ve en kötüsü de kendiniz bile olmayı beceremediniz hiçbir zaman...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
En Çok Ne Yaralar
En çok ne yaralar seni
Sevmediklerin mi yoksa seni sevmeyenler mi
Hayır,
Düşmanın kalleşliğidir asıl
Ayakta tutan
Seni ve inancı...
Ya sevdiklerin
Onlardır
Bir bakışıyla paramparça eden yüreğini
Onlardır açan hiç kapanmayan yaraları
Onlardır bir sözüyle
Atan seni dipsiz kuyulara
Üzgünsen,
Kırgınsan,
Kendini itilmiş hissediyorsan bugün
Sevdiğin içindir
Sevilmediğinden değil,
Böyle sevdikçe insanları
Bir gün layığını bulacaktır sevgin...
02 Aralık 2002
00: 27
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
En Gerçeği Budur Sevebilmenin
Senin yüreğinin aydınlığıdır
Yüzüne vuran o beyazlık.
Çocuk bakışlarındaki saflık
Hiç büyümemişliğindendir
Yüreğin yüz yaşında olsa da.
Belki buydu sebebi
Çok sevip de sevilmeyişinin
Yetim bir çocuk gibi
Sahipsiz kalışı yüreğinin.
Oysa en gerçek sevgiler
Senin ellerinle yaratılır.
Kanunudur belki yaşamanın,
İster bir çift gözü
İster bir memleketi
Budur bedeli karşılıksız sevebilmenin.
Oysa deli gönlüm
Demedim mi sana
Budur sebebi
Yüzünde parıldayan beyazlığın,
Yüreğindeki aydınlığın
“En gerçeği budur sevebilmenin”...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:47 PM
En Gerçek Türkünün Çocukları
En gerçek türküyü yaşamak
Onlara düştü
Bilemeden çocuk olmanın anlamını
Büyümeyi öğrettiler onlara
Mutluluktan paylarını almadan daha
Boğuldular acılar denizinde,
Feryatları yırtarak aşılmaz dağları
Ulaştı o büyük şehirlere
Mürekkep oldular şairin kaleminde
Kazındı adları dar ve karanlık sokakların duvarlarına.
Birazda unutturmamaktı şairin işi
Unutmamak akılda kalması gereken ne varsa
En gerçek türküyü yaşamak onlara düştü
Bir tarafları hep çocuk kaldı
Bir tarafları hep tertemiz kaldı
Onlar hiç büyümeyecekler
Hiç bilmeselerde çocuk olmanın anlamını
Çünkü düşlerini gömdüler onların bir şafak vakti
Yine de kin tutmadılar doğan güne.
Yaşanacak o kadar çok şey var ki dediler
O kadar yol var ki yürünecek.
Yağmurun toprağa ilk dokunuşuydu
Tenlerine bulaşan ıslaklık
Güneşten ödünç almışlardı bakışlarını.
Şimdi gözlerimizde iki damla yaş
Analarının göğsünde dinmeyen bir yastır hikayeleri
Onlar;
En gerçek türkünün kahraman çocuklarıydılar
En gerçek olandılar...
27.12.2004
Şırnak
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
En Güzel Hüzünler Yalnız Yaşanır
Herkesin anımsamaya bile cesaret edemediği
Yasaklanmış aşkları vardır
Hiçbir zaman adını koyamadığı
Ve tüm acılardan payını almıştır
İnatla insan kalmaya çalışan yüreklerimiz
Ne zaman hatırlasan
Derinliklerini iştahlı bir kurt gibi kemiren bu yarayı,
Bir mezar taşı gizli gizli soluk almaya başlar yüreğinde
Ölmüş anılar kalkıp gelirler çok eskilerden
Hala yaşıyormuşçasına
Herkesin en yakınlarından bile sakladığı yaraları vardır
Kimseler görmeden kanar sürekli
Onun için bir suç gibi saklarsın en güzel şiirlerini,
En tenha köşelerde akıtırsın gözyaşlarını
Çünkü
En güzel hüzünler yalnız yaşanır
En güzel şiirler gibi...
2003
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
En İyi Yapabildiğim İştir İnsan Olmak
En iyi yapabildiğim iştir insan olmak
Gülüşümde ve her damla gözyaşımda
Her soluğumda biraz daha iyi anlıyorum şimdi
Daha iyi anlıyorum
Sırt çeviremediğim için insanların çaresizliğine
Kalbim daha hızlı çarptığı için bazı zamanlarda
Korktuğum için,
Cesur oluşumdan bazen de.
Çok kez kaybettim bunun için
Ama yorulup düşmedim yere hiç
Düşmüş olsamda borcumdu ayağa kalkmak tekrar.
En iyi becerebildiğim işti insan olmak
İnsanlığını unutanlara anlatamadım birtek...
9 Aralık 2004
Milli J. Komando Taburu/ ŞIRNAK
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
En Kötü Sessizlik
En kötü sessizlik
Sabahlara kadar konuşabilecekken
Susmaktır bir ömür boyu
İşte o gün bütün trenler gitmiş olur artık bütün istasyonlardan
Bir dize bile çıkmaz olur kaleminden
Yaran açıktır oysa hala
Ama bir damla kan bile akmaz
Kederine hasret kalıp
En kötü sesinle söylediğin şarkıları özlersin.
Unutmak bile koyar insana böyle zamanlarda
Tüm kapılar kapanır bir anda
Anahtarı kaybedilmiş
Işıksız ve penceresiz bir odada
Yalnızlığın acımasız melodisi
Takılır kalır dudaklarına
En kötü sessizlik
Sensiz olan derdim bir zamanlar
Bugün kendim bile terk etti beni...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
En Onurlu Kavgalar Yalnız Yaşanır
Seni düşünmek için
Sana bile ihtiyacım yok artık...
Çünkü en onurlu kavgalar
Yalnız yaşanır her zaman
Benim değil eksik kalmış bu hesap
Benim suçum değil
Sevmek dünyayı en sevgisiz çağında
En vahşi çağında yeryüzünün
Bir ceylan olarak kalmak
Bizim suçumuz değil
Bu erkenden alevlenen cehennem
Duvarları delen
Çıldırtılmış uranyum
Hiroşima’da kül olurken bedeni
Küçük bir kız çocuğunun
(Ve dünyaya gelmekten başka suçu olmayan)
On bin metrede Rock’n Roll yapan
Kanatları kana bulanmış
O çelik yığını bizim değil
Düşünüyorum ve utanıyorum kendimden
Tütmeyen ocakları,
Aç ve arkasız akşamlarında
Korkunu bir yorgan gibi sermeni üzerine
Üşümüş bedeninin,
Düşünüyorum
Gökten binlerce kez üzerine yağan özgürlüğü
Sevmek diyorum sonra
Çıkarsızca
Yüreğini söküp yerinden çıkartırcasına
Ve kendinden başka kimseye ihtiyaç duymadan
Oluk oluk akarken çatlayan damarlarından kan
Tuz basarcasına yaralarına
Sürgünlere gidip de dönmemecesine
Yetmez miydi insanca yaşamaya
İnsanca ölmeye yetmez miydi biraz sevgi
Kalın betonlar altında kalmadan
Tatlı bir uykuya dalar gibi
Bizim değil bu katliam
Bu silahlar bizim değil
Birleştirmek varken
Paramparça eden yeryüzünü
Derin yarıklar arasında bekliyor yarınımız
Ve sevgimizden başka
Hiçbir şey yok
Yarın çocuklarımıza bırakacağımız
Bu tutsaklık bizim değil
Çünkü en karanlık zindanda bile
Bir parça hürriyet vardır
Yarını düşünebilene...
28 Mart 2003
22: 36
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
En Yaralı Yüzyılımda Rastladım Sana
En yaralı yüzyılımda rastladım sana
Kıpkırmızı ve ağlamaklı
Bir akşamüzeri,
Yorgundum
Ve titriyordu ellerim
Umutsuz değildim ama
Şiirler yazdım sana
Yaramdan akan kanla
En ağlamaklı yüzyılımda rastladım sana
Bir sürgüne hazırlanıyordu beynim,
Giderayak yaşanıyordu bütün sevdalar
Sana her bakışımda gidişimi anımsadım
Ağırlaştım kederden
Biliyorum taşımaz artık beynimi
Bu şehrin kaldırımları...
En acımasız yüzyılımda rastladım sana
Yüzün sert iklimleri gibiydi Orta Anadolu’nun
Üşüdüm sürekli
Titredi ellerim,
Isıtan olmadı buz tutan bedenimi.
En sevgisiz yüzyılında rastladım sana insanoğlunun
Kötülenmişti bütün sevdalar,
Karalanmıştı...
Siyahlar içinde bir beyaz noktaydım ben
Hiç kimse göremedi,
Hiç kimse sevemedi benim kadar...
16 Mart 2003
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
Ergen Düşler Kurarken Onbeşimde
Ergen düşler kurarken onbeşimde
Bir zamanlar darağacına çıkan yaşıtlarımdan
Haberim bile olmadan
Kırılgan adımlarımla bastım
Artık çocuk olmamanın
Çamurlu yollarına.
Sivilcelerin çirkinleştirdiği yüzümüzde
Ne çocuk
Ne de büyük adamlardık
Biz o zamanlar
Dünyanın tam ortasında
Dünyadan bir o kadar uzak çocuklardık
“Hani o derya içinde olup deryayı bilmeyen
Balıktan bile tuhaftık”...
Mavi gözlü bir aşka düşmeyi umut ettiğim
Sıcak yaz günlerinde
Üç onbir vardiyalarında
Omzuma yüklenen ağır tepsilerde tanıdım
Anne babamın o güne dek
Sürekli benden sakladığı hayatı...
O günlerde haykırdım
“Ömrümün ilk düşüncesini”
Yarı çocuk
Yarı adam
Sarı saman kağıtlarda
Yeni yeni okumaya başladığım
“Antepli Karayılan’ın o titrek sesiyle
-Nedendir dedim sürekli emretmesi
Birilerinin birilerine?
Neden el pençe divan duruşu insanoğlunun
Ciğeri beş para etmeyenin karşısında.
Ve bu kadar kolay mıdır
Üç kuruşu tercih etmesi,
Dost bildiklerinin.
Çağıldayan tek isyanıyım şimdi çağımın
Yalnızım gölgesiz bırakılmış bir ağaç gibi
“Bir ağac gibi tek ve hür değil ama.”
Şiirlerle ısıtıp soğuk yatağımı
Yeni şiirlerde gözümü açmayı öğrendim gelen sabahlara
Romantik devrimler yapardım
Her gece mavi gözlü bir devle
Sövüp sayardım bitmeyen kedere Enver Gökçe’yle.
Edip Cansever’le öğrenirdim
Bir kadehin elde şiir gibi durabildiğini.
Ve prangalar eskitirdim hasretimden Ahmed Arif’le.
Ergen düşler kurarken onbeşimde
Bambaşka ufuklara yelken açtı fikrim.
Anladım,
Adalet dedikleri şeyin
Aslında o kadar da adil olmadığını.
Gülüyorsa birimiz
Onumuzun ağladığını,
Aç ve arkasız bırakılmışlığını insanlığımızın,
Ve vatanını her şeyden çok sevenin
Kendi vatanında vatansız bırakılışını...
Son çığlıyıyım şimdi çağımın
Yalnızım sevgisizliğin ormanında
Bir ağaç kadar
“bir ağaç gibi tek ve hür değil ama”
Ne olur eksik etmeyin
Gölgenizi üzerimden.
Can suyum olsun
Beni yaratan o kavganız..............!
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
Ertelemek Yok Artık Hayatı
Öne alıyorum bütün ayrılıkları
Ertelemek yok artık hayatı
Yaşanmadan bitecek bütün kederler
Yağmur bastırmadan bu topraklara
Gitmek gerek artık güneşli kentlere...
30 Mart 2003
14: 04
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:48 PM
Ertelenir mi Ölüm
Hayat hep böyle mi akıp gidecek
Erteleyerek sürekli güzellikleri
Yarını yaşamaktan
Kahrettik günümüzü
Son çeyreğe sığar mı yaşamadıklarımız
Dostlar söyleyin bana
Ertelenir mi ölüm?
Dün acı çekiyordun bugünün için
Bugün yine acı çekiyorsun
Yaşanmamış günlerin için
Yarın da acı çekeceksin
Boşa geçirdiğin günlerin için
Şunu bil ki
Hayat uzun değil
Tüm ertelediklerini yaşayacak kadar
Hayat kısa
Günlerini kahredemeyeceğin kadar...
10 Ekim 2002
22: 43
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:49 PM
Esaret Güzeldir!
Esaret güzeldir,
Mutluluğa mahkum edilmişse aşk.
Güzeldir ayrılık
Kavuşmak varsa sonunda.
Ölmek yahut öldürmek yoksa
Güzeldir savaşmak
Hak bildiğin yolda.
Güzeldir kırmızı gülde
Kanda değil ama.
Ellerin ellerimdeyse güzeldir
Gözlerin bakıyorsa gözlerime.
Sevebilmek güzeldir
Herhangi birini
Ve herhangi bir şeyi
Hem de sebepler aramadan
Onu neden sevdiğimize.
Mesela bir şehri sevebilir insan
Caddeleri ışıl ışıl olduğu için
Bir insanı sevebilir
Gözlerinin güzelliğini anlatarak.
Oysa asıl sevmek
Sevebilmek için hiçbir neden bulamadan sevmektir.
Tükettim bütün bahaneleri
Çünkü ile başlayan sözcükleri
Sildim bütün Türkçe sözlüklerden.
Hiç yoktan
Sebepsiz yere seviyorum seni...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 06:49 PM
Eski Aşklarımın Başkenti
Sen, eski aşklarımın başkenti
Ve hiç kimselerin bilmediği
Bilse de bilmezlikten geldiği
Acıların ılık yüzlü şehri
Belki silindi çoktan ayak izlerim kaldırımlarında
Duvarlarına yazdığım şiirler çoktan silindi
Adımı bile unuttu belki aşık olduğum kızlar
Oysa ben unutmadım hiç kimseyi ve hiçbir şeyi
Sen, eski aşklarımın başkenti
Bekleyişlerim umarsızca köşe başlarında
Akdeniz tanır beni gözyaşlarımdan
Yüzlerce şiir yazdım sana
Aşklarına ve ayrılıklarına
Yahut hiçbir zaman kavuşmamalarıma
Bağırdım tüm sustuklarımı korkusuzca
Ağıtlar saldım gökyüzüne
Yaralı kuşların kanadında,
Tutanaksız acılardan geçtim
Dört yanı denizdi içimdeki hapishanenin.
Unutmadım
Yüzüme çarpılışını kapılarının
Unutmadım sevdiğim hiçbir kızı
Onlar çoktan unutsalar da adımı.
Sen, eski aşklarımın başkenti
Yok yere aklıma gelip
Hüzün sağanağına tutulduğum sokakların
Islak ve ılık yüzlü şehri...
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:32 PM
Eski Bir Yoldaş Tanırdım
Eski bir yoldaş tanırdım
Bir devrimci gibi aşık olamaz hiç kimse derdi
Kimse onun gibi koklayamaz çiçeği dalında
Ve onun gibi yürüyemez bir yüreğin çıkmazında
Kimse onun anladığını anlayamaz okuduğu öyküden
Sığdıramaz dinlediği şarkının her notasına
Binlerce sevinci ve kederi aynı anda
Eski bir yoldaş tanırdım
En basitinden
Kimse ölemez derdi bir devrimci gibi
Gerekirse inandıklarına inanmayanlar uğrunda...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:32 PM
Eski Limanda Bir Vapur Eskir
Eski limanda bir vapur eskir
Bir zamanlar aşkları eskiten
Hasret bitiren dalgalardan uzak
Bekler
Hiçbir şairin
Yanaklarını okşamadığı ıssızlıkta
Martı çığlıklarının özleminde
Ne zaman düşünse uzak denizleri
Pas tutar gövdesinde keder
Hüzünlü olur bütün kıyı kentleri
Ondan bunca tuzlu olur bütün denizleri
Savrulur acının tadı iç denizlerden
İç denizlere
Selamımı söyler bütün kıyı kentlerine
Madem ki bu sularda gezmiştir bu vapur
Yüzen bir ruhtur artık o
En çok o acılar çürütür eskimiş gövdesini
Onun için ne zaman
Çevirse burnunu ufka
Bağırır acıyla
Koyu mavinin kayıp çocuğu
Boyanır gövden yeniden aşkla
Bayrağın dalgalanır
Açık denizlerin
Özgürlük rüzgarlarıyla
Yeter ki eksilmesin güvertende o sevdalılar...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:32 PM
Eski Zamanlardan Kalma Bir Ağıttır Cudi
Ölmek ağırıma gitmezdi belki
Baharı bu kadar sevmesem
Bu kadar koymazdı senden vazgeçmek
Gözlerin düşmeseydi fikrime
Demişler ki dağlardadır şimdi sevdan,
Dağlardadır can yoldaşın
Rüzgarın çığlıklara boğulduğu doruklarda
Belki karlar altında kalmıştır künyesi
Belki üşümüş ellerini ovuşturmaktadır ateşin başında.
Böyle *******de üşümem oysa ben
Yüreğimde yanan köz ısıtır tüm bedenimi
Çakal ve kurt sesleri karışır dağ rüzgarlarına
Çok eski zamanlardan kalma bir türküyü söyler Cudi…
Oysa benim şehrimde güneş denizin üstünden batardı
Ve kurşun sıkılmazdı doğan güneşe.
Biz o ışıklı şehirlerin çocuklarıydık,
Süslü caddelerin.
Alışmamıştı gözlerimiz karanlığa.
Derin yarlar, kurumuş çaylar ortasındayım şimdi
Deniz kıyısındaki bir şehri düşlerim
Yasını tutarım künyesi dağlarda kalmış çocuklarının
Ve Dicle gözyaşlarıdır dağların durmadan akar.
Eski zamanlardan kalma bir ağıttır Cudi
Kanar durmadan dere yataklarında.
Kanarım yedi tepeli şehrimin uzaklığında.
İnan bana
Ağırıma gitmezdi ölmek
Bu kadar sevmesem baharı
Bu kadar koymazdı senden geçmek
Gözlerin düşmeseydi aklıma…
14.01.2005
Şırnak
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:32 PM
Ey Hayat, Kendimle Yalnız Bırak Beni
İçinde ölümlerin olmadığı sıradan hayat hikayeleri bile ağlatmaya yetiyor artık beni. Bir çocuğun avcunda sımsıkı tuttuğu bozuk para, yol kenarındaki adamın sekiz köşe kasketi, cenaze arabasının arkasında boş duran tabut kapağı.
Ey erken büyümüş çocuk, şairliğinle sınanması da varmış şu hayatta yüreğinin. Oysa ne gereği vardı bir anne kediyi, kendisine atılan yemek artığının son parçasını yavrularına taşırken görmenin.
Ben de neşeli şarkılar söylemek isterdim sizler gibi, hepiniz gibi sıradan sevinçlerim olsun isterdim, kederlenince sabahlara kadar içmek ve unutup evimin yolunu ucuz bir otel odasında sabahlamak...
Bazen kapatmak istiyorum gözlerimi görmemek için toprağa dökülen kanın siyaha boyanışını. Ama ne çare, ne zaman yumsam gözlerimi göğsünün üzerinde kızıl bir çiçek gibi açılmış yarasıyla bir bebek...
Bazen tıkamak istiyorum kulaklarımı duymamak için gökyüzünü dağlayan çığlıklarınızı. Ama ne çare,bir bebeğin ağla(ma) yışı boğuyor bütün çığlıkları.
Mutlu günleri anlat diyorsunuz bana sürekli. Oysa bilmiyorsunuz ki acılarınızın mirasıyım ben.
Mutlu günleri anlat diyorsunuz bana. Oysa bilmiyorsunuz ki şairin ağlayabildiği günlerdir en güzel şiirlerini yazdığı zamanlar.
Düşün artık yakamdan ne olur. Sadece kendi acılarımın yasını tutmak istiyorum. Dolmasın odama zincir sesleriniz. Duymak istemiyorum tuzda yürürken iniltilerinizi. Benim de bakıp bakıp ağlayabileceğim bir mahzun resim var zulamda.
Ey hayat,
Kendimle yalnız bırak beni
Bu gece yalnızca kendi acılarımın yasını tutmak istiyorum...
2005
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:32 PM
Ey İstanbul
Ey İstanbul
Çocukluğum, gençliğim
İlk heyecanım
İlk deniz kokusu
İlk martılar
Ve ilk fark edişim yeryüzünü
İlk düşünüşüm
İlk kez duyuşum ayrılığın hüznünü
İlk ezilişim,
İlk baş kaldırışım,
Sende sevdim hasretleri
Sevdim kederlenmeyi
Ölümü de sende gördüm, hayatı da
Ve karanlığı gördüm sende
Karanlık sokaklarının yutuşunu insanları
Ve çocukları gördüm sen de
Gözleri güneş gibi parlayan çocukları
O güzel gözleri gördüm
Ve sefaleti gördüm
Halkımın açlıktan kokuşmuş nefesinde
Ben sende kendimi gördüm
Bir sabah belki yine
Şiirler okuruz bu denize karşı
O martılar duruyorsa yine aynı yerde
26.06.2002
00: 40
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:33 PM
Ey Yüzüne Aşk Bulaşmış Çocuk
Ey yüzüne aşk bulaşmış güzel çocuk
Cılız bir ateşle
Kül olursa bir gün orman yüreğin
Dönüpte bak bir gerilere
Göz göre göre kayarken ellerinin arasından
Kum taneleri gibi zaman
Nerelerde bıraktığına kaybettiklerini
Parça parça ederken dünya
Bütün inançlarını
Yine kendine küstün sadece
Kendi yüreğineydi sadece o sürgün
Çevirdin başını
Bir zamanlar bakışlarında
Dünyanın sırrını sakladığını sandığın
O rüzgar saçlı sevgiliye
Ve küstüğünden beri
O aşk denen tek taraflı yalana
Şiirler yazdın sadece hayatın sıradanlığına
Sen yüzüne aşk bulaşmış çocuk
Sönerse bir gün içinde o yangın
Bekle tekrar yeşerene dek yüreğinin ormanı
Herşeyini kaybedenin
Neyi kalır kazanmaktan başka
Bil ki
Sevilenin değil
Sevenindir sadece o aşk...
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:33 PM
Ey Zulüm
Zulüm
Sessiz günlerin
Ekinlerini toplamakta bugün tarlalarımızdan
Bu toprağa su yerine kanını
Tohum yerine ölülerini saçmış ülkenin
Yeni yeşillenen tarlaları üzerinde
Tarla kuşları dolaşmakta
II.
Siz yarattınız kaburgalarınızın üzerine çöken
O çelikten canavarı,
Kendi ellerinizle boşalttınız kanınızı şişelere
Ellerinizle işlediğiniz yaşamın meyvelerini
Kendi ellerinizle doldurdunuz
Zulmün sepetlerine
Sormadınız kaptırdığınız kolun hesabını
Bir zamanlar dost elinizi uzattıklarınızdan
III.
En güzel çağına çığlar indi gençliğimizin
Bir hiçe endekslenmiş hayatların boşluğunda
Bağırsam avazım çıktığı kadar
Çıkmaz bir duyan
Boğazımı yırtıp taşan sesimi
Ses geçirmez duvarlarla kaplanmış her yanım
Dağları aşıp gitmiştir çoktan inandıkların
Seslensen sessizliğe
Sessizliğin bir dağ olup döner kimsesizliğine
Ey zulüm
Yalnızda olsam da bağırıyorum
İnandıklarım,
Dağların ardından sizi çağırıyorum
İnadına
İnadına
İnadına
Haykırıyorum...
24 Ocak 2003
00: 22
Melih Coşkun
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:33 PM
Eylül Gelmiş Memleketime
Eylül gelmiş memleketime
Darbe vurulmuş sevdalara
Yok edilmiş aşklar
Ezilmiş ayaklar altında insana dair ne varsa
Unutturmuşlar halkıma
Onuru, hürriyeti, eşitliği, insanlığı
Unutturmuşlar koca bir halka aramayı hakkını
Eylüller olmayacak artık ülkemde
Duracağız karşısında dimdik bütün Eylüllerin
İnsanlık adına, hürriyet adına
Daha yaşanası bir dünya adına
Güneş ışığı yerine
Atmış mumluk bir ampulün
Titrek ışığına muhtaç kalmasın diye gençliğimiz....
2 Haziran 2002
02: 05
GooD aNd EvıL
04-07-2009, 07:33 PM
Farzet ki Mavisin Sen
Kederin yoldaş olmuş bugün sana,
İçinde bir şeyler ağlamakta,
İçinde bir yerlerde bir gemi sallanmakta
Lodosa yakalanmışçasına,
Diline bir şarkı takılıyor
Ağlama diyor
Sil akan göz yaşlarını ağlama
Ağlama
Azaltma gülmeye ayırdığın zamanları
Farz et ki mavisin sen
Bir okyanusun en uçsuz bucaksız yerindesin
Bir gökyüzüsün kirletilmemiş
Bir çocuğun gözlerindesin
Sen dünyanın bütün mavilerindesin
Farz etki bilmiyorsun ağlamayı
Farz etki hüzünlenmek diye bir şey yok
Sen gülüyorsun tüm şarkılarda
Dünya gülüyor senle
Biraz sabret
Sabret,
Dev dalgalarla boğuşan o gemi
Yanaşır bir limana
Çoğalır gülmeye ayrılan zamanları ömrün
Tüm renkler mavi olur...
18 Ekim 2002
21: 52
Melih Coşkun
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.