Tam Sürümü Görüntüle : fıkralar
Seager
07-20-2007, 08:14 PM
Yeni evlenen mutlu çift odalarına çekilirler.
Damat Bey yeni karısına: ' Senden bana söz
vermeni istiyorum. Başucumda duran bu komidinin
ilk çekmecesini hiç açmayacaksın ve bana da
hiç bir zaman bunu sormayacaksın. ' Karısı
söz vermiş ve aradan 10 yıl geçmiş. Kadın
merakdan çıldırıyormuş. Artık dayanamamış
ve sözünü unutup çekmeceyi açmış. Çekmecede
3 yumurta ve 750 $ görmüş. Kocasına merakını
yenemediğini anlatmış ve ne olduğunu sormuş.
Adam ' Madem gördün bende sana anlatayım o zaman.
Evlendiğimiz gün kendi kendime karar verdim.
Seni her aldattığımda çekmeceye bir yumurta
koydum. ' Kadın kocasının 3 kaçamağını affetmiş.
Ve tekrar sormuş ' Peki o 750 $ ne için? '
Adam: ' Yumurtalar çekmeceye sığmayınca onları
satıp dolar aldım. '
Seager
07-20-2007, 08:15 PM
Bir profesor 3 kız öğrencisinin " durum degerlendirmesi" yeteneklerini sınamak istemiş... Durumu anlatmış üçüne de ..
-"Denizde bir salın uzerinde yarı çıplak ve yapayanlızsinız. Birden içi erkek dolu bir teknenin size doğru geldiğini görüyorsunuz. Hallerinden belli, bu balıkçı teknesi aylardır denizde ve hiçbiri aylardir kadın yüzü görmemiş. Hepsi aç kurt gibi size bakıyor. Sorunu çözmek için ne yaparsınız. ?"
Kumral kız yanıt vermiş...
-" Salın yönünü akıntıya doğru çevirir, kaçmaya çalışırım..."
Esmer olan daha kabadayı çıkmış...
-" Yanımda bir rambo bıçağı var..Ona sıkı sıkı sarılır, bakalım sala atlayacak erkek kimmiş beklerim..."
Sarışın başını iki yana sallamış...
-" Durumu anladık Hocam da , sorun ne?"
Seager
07-20-2007, 08:15 PM
Bir Makine Mühendisi, Bir Elektrik Mühendisi ve bir Bilgisayar Mühendisi bir gün eski bir araba ile yola çıkmışlar. Issız bir otobandan geçerken, araba aniden durmuş, baktılar çalışmıyor, Makine Mühendisi
- Ben simdi hallederim!" diyerek atılmış, önce arabanın altına yatmış, kaputu açmış, bir kaç girişi sıkıştırıp, bir kaç yere çekiçle filan vurmuş ama tik yok! Başı eğik arabaya geri dönmüş.
Bunun üzerine Elektrik Mühendisi atılmış hemen, o da elektrik girişlerini, sigortaları kontrol etmiş, kablolarla oynamış ama hareket yok! Bunun üzerine ikisi birden dönüp,
Bilgisayar Mühendisine bakmışlar. Sıranın kendisine geldiğini anlayan Bilgisayarcı,
- Eeee şey, arabadan bir çıkıp tekrar girsek?
Seager
07-20-2007, 08:15 PM
Başkan Bush'un yeni talimatı:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim...":D
Seager
07-20-2007, 08:16 PM
Clinton, Küba’ya gelecekmiş. Kübalılar toplanmış, bir hoşluk yapacaklar. Ülkenin en iyi ress****** başvurmuşlar. Bir tablo yap, Adı,'Clinton Küba da' olsun" diye. Ressam "Hadi oradan" demiş. "Ben adamı görmedim bile. Adam hayatında Küba’ya gelmedi. Şimdi ben nasıl 'Clinton Küba da' diye atmasyondan resim yaparım?" Tesadüf bu ya, bizim Temel, puro almaya Havana'ya gelmiş o sırada. Sıkıntıyı duymuş.
- "Ben size istediğiniz tabloyu yaparım. Bana bir sandık puro verirseniz" diye. Vermişler Temel bir hafta sonra, Kübalıları çağırmış. "İşte tablonuz" demiş. Tuvalin üzerini örten bezi hızla aşağı çekivermiş. Kübalılar da dönüvermişler. Tabloda, yatakta iki kişi, al takke ver külah.
- "Bu ne" diye gürlemiş, Turizm Bakanı"Bu ne? Bu kadın kim?"
- "Clinton'un karisi" demiş, Temel.
- "Peki bu üstündeki adam kim?"
- "Clinton'un uşağı"
- "Peki Clinton nerde ulan"
- "Clinton Küba’da" demiş Temel!
Seager
07-20-2007, 08:16 PM
Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır.
Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür ve karısına e-mail atmaya karar verir.
Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir.... Tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür,
arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır.
Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür.
Kime : Sevgili karıma
Konu : Yeni ulaştım.
Tarih : 16 Mayıs 2004
Benden haber aldığına şaşıracağından eminim.
Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz.
Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım.
Her şey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış.
Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum.
Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.
Not : Burası çok sıcak.
Seager
07-20-2007, 08:16 PM
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. seçtigi adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına çağırdı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu: - "Para nerede?" Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi: - "Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiginizi anlamıyorum." Tercüman tercüme etti: - "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş. " Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beyninedayadı: - "Şimdi sor bakalım, para nerede." Tercüman işaretle sordu: - "Para nerede?" Sağır-dilsiz kan ter içinde isaretle yanıt verdi: - "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacınn kovuğunda yüz bin dolar var." - "Ne söyledi?" dedi Baba. Tercüman yanıtladı: - "Dedi ki, hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz g.. istermiş."
Seager
07-20-2007, 08:16 PM
Titanik battığında üç kişi kurtulur. (İngiliz,Fransız ve
Temel)İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu,
Temel de hamsi konservesini kurtarabilmiş. Bunların canları çok
sıkılmış. Fransız hadi golf oynayalım demiş. İngiliz de katılmış.
Temel de çok sevinmiş sonra da benim hamsiyi yeriz ,ama ben nasıl
oynandığını bilmiyorum deyince ,çok kolay, Sopa, top ve delik lazım
demişler. İngiliz: Bende sopa var. Fransız: Bende de top var. Temel:
Ben oynameyrum
Seager
07-20-2007, 08:16 PM
Bir gün bir bilim adami yilbasi nedeniyle hastaneleri gezip akillanan delileri salmaya karar vermis. Bir sürü hastaneyi gezmis fakat hic akillandigina kanaat getirilen deliye rastlamamis.
En sonunda bir hastaneye gitmis birde bakmis ki bütün deliler zipliyor hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormus:
-"Bunlar neden böyle zipliyorlar?"
-"Bunlar kendilerini misir patlagi zannediyorlar." demis
Birde bakmislar ki bir tanesi ziplamadan yatagin üzerinde sabit bir sekilde duruyormus. Hemen ona yaklasarak sormus.
-"Sen neden ziplamiyorsun?"
-"Ben tavaya yapistim..."
Seager
07-20-2007, 08:16 PM
İki ihtiyar oturmuş, kendi unutkanlıklarını konuşurlarken biri; "Artık o kadar unutkan oldum ki, bazen merdivenin ortasında duruyorum, aşağı mi iniyordum yukarı mı çıkıyordum hatırlayamıyorum." der.
Öteki araya girip; "Yapma yahu, bir doktor var. Sen de ona git. Ben çok faydasını gördüm." diye tavsiyede bulunur.
Unutkanlığından yakınan adam heyecan ve merakla; "Kim o doktor?"
Diğer ihtiyar; "Dur, hani bir aşk hikayesi vardı. Adam dağları deliyordu, kimdi o?" diye sorar.
"Ferhat." diye yanıtlar öteki. "Peki sevgilisinin adı neydi?" diye sorunun devamını getirir. "Şirin." yanıtını alınca adam sevinir ve mutfağa doğru seslenir; "Şiriiin, şu benim doktorun adı neydi?"
Seager
07-20-2007, 08:17 PM
Karanlik Ve Firtinali Bİr Gecede, Meksİka'da Tenha Bİr Yolda Bİr Adam
>>otostop İÇİn Ttİtreyerek Beklemektedİr.firtina O Kadar Şİddetlİ,gece O
>>kadar Karanliktir Kİ, Bİr Metre İlerİsİnİ Zor GÖrÜr. Bİrden, YaklaŞan
>>bİr Otomobİl Fark Eder, Otomobİl Bİzİmkİnİn ÖnÜnde Durur. Adam
>>kendİsİnİ Arabaya Atar Ve Hemen Kapiyi Kapatir, SÜrÜcÜye DÖndÜĞÜ Anda
>>İrkİlİr. Dİreksİyonda Kİmse Yoktur! Araba YavaŞca Hareket Etmeye
>>baŞlar.adam Şoktadir. Yola Bakar Ve İlerİde Bİr Vİraj GÖrÜr. Dua Etmeye
>>baŞlar....vİraja Gİrmek Üzereyken, Dİreksİyonda Bİr Elİn BelİrdİĞİnİ Ve
>>arabanin Vİraji DÖndÜĞÜnÜ GÖrÜr. Kafayi Yemek Üzeredİr,sonrakİ BİkaÇ
>>vİrajda Da Ayni El Arabayi YÖnlendİrİr. Adam Korkudan Ölecek Gİbİdİr
>>artik. Kendİnİ Arabadan Atip, En Yakin IŞiĞa DoĞru KoŞar. Bİr Yol GeÇen
>>barina Dalar Ve İkİ Tekİla İsteyİp, DhŞet İÇİnde Olanlari Oradakİlere
>>anlatmaya BaŞlar. OrtaliĞi Bİr Sessİzlİk Kaplar... Bİraz Sonra, Ayni
>>bara İkİ KİŞİ Daha Gİrer. Gİrenlerden Bİrİ Bİzİm
>>adami GÖrÜr GÖrmez Yanindakİne DÖner Ve "bak Pepe, Bİz Arabayi İterken
>>bİnen Herİf Buydu İŞte!!!....
Seager
07-20-2007, 08:17 PM
80 yasinda bir adam muayene için doktora gider. Doktor, adamin sagligini sordugunda su cevabi alir:
-Sagligim çok iyi. Ayrica 18 yasinda bir karim var ve benden hamile
Bunun üzerine doktor, bir kaç dakika düsündükten sonra adama döner ve kendisine bir hikaye anlatacigini söyler ve baslar anlatmaya:
-Avlanmaktan çok hoslanan bir adam varmis. Her gün tüfegini alarak ava gidermis. Fakat bir gün dalginlikla tüfegi yerine semsiyesini almis ve ormana gitmis. Agaçlarin arasinda yürürken karsisinda bir geyik görmüs. Hemen semsiyesini çikarmis, nisan almis veee patt....Geyik yere yikilmis.
Adam sasirmis ve doktora dönerek:
-Olamaz!... Baska birisi vurmus olmali.
-Kesinlikle!!!...
Seager
07-20-2007, 08:17 PM
TANIŞMAK İÇİN
Paris'te karşı kaldırıma geçmek için yeşil ışığın yanmasını bekleyen güzel kızın yanına yaklaşan delikanlı:
- Pardon matmazel, Georges Duval adında bir genç tanıyor musunuz?
- Hayır, ne yazık ki tanımıyorum.
Delikanlı gülümsedi:
- Öyleyse onunla tanışmak ister misiniz?
Seager
07-20-2007, 08:17 PM
Mahkemede hakim, Temel'e sormus;
>>> - Kiminle evlisin?
>>> - Bizum kariylan!
>>> Hakim sinirlenmis,;
>>> - E, herhalde. Sen hic erkekle evlenen duydun mu?
>>> - Duydum tabi, nasil duymadum!
>>> - Kimmis,?
>>> - Bizum kari.
Seager
07-20-2007, 08:17 PM
Çiftçi tavukları için yorulmayan bir horoz almaya pazara gider. Pazarcı;
- "İstediğiniz herşeyi bu horoz yapar" diye azğınmı azğın bir horoz satar.
Adam çiftliğe döner, horozu kümese koyar koymaz tüyler uçuşur, gıdaklamalar başlar. Çiftçi çok memnundur. Ama horoz çok azğındır, adam endişelenmeye başlar horoz iki günde ölecek diye. Horozu tutmaya çalışır, başaramaz.
Neyse der, eve döner. Ertesi gün bir bakar'ki horozun ayaklar havada dil dışarıda yatıyor ve hatta tepesinde bir akbaba uçuşuyor.
Çiftçi kendi kendine;
- "Eh işte geberdi" diye söylenir.
Horoz bir gözünü hafif açarak çiftçiye yarım ağızla ve kısık sesle homurdanır;
- "Git lan git!.. Kaçıracan şimdi akbabayı"...
Seager
07-20-2007, 08:18 PM
Bir uçakta (herzamanki gibin) bir yunan bir ingiliz bir amerikalı birde türk warmış.motorda oluşan bir arıza sonucu uçak düşmeye başlamış.pilot hemen gelmiş bu dördünün yanına pilot: "uçakta çok yük war bir kaçınız atlamalısınız" demiş. bunun üzerine amerikalı geçmiş uçağın kapısına:"YAŞASIN AMERİKA" demiş atlamış. ama hala çok fazla yük olunca ingiliz geçmiş kapının önüne:"YAŞASIN İNGİLTERE"demiş atlamış.ama hala çok fazla yük olduğunu gören Türk kapının önüne geçmiş ve:"YAŞASIN TÜRKİYE"demiş we yunanlıyı aşağı atmış
Seager
07-20-2007, 08:18 PM
Elektrik supurgesi saticisi, bir apartman dairesinin kapisini
calmis, kapiyi acan bayana:
- "Hanimefendi, bu elimde gormus oldugunuz kovanin
icinde at pisligi var!" demis ve bu bir kova pisligi evin icine
dogru savurarak dokuvermis.
Sonra da:
- "Hanimefendi, elimdeki elektrik supurgesi ile 10
dakika icinde bunu temizleyemezsem, bu boku yiyecegim..!"
Kadin saticiya soyle bir bakmis
- "Beyefendi, ustune domates sosu da ister misiniz?
- "Neden sordunuz ?"
- "Elektrikler kesik de..!"
Seager
07-20-2007, 08:18 PM
Şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş.Adam birazyürüdükten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına oturmuş. Şapkalarla dolu sepetini de yere koymuşve uykuya dalmış. Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış. Bir de bakmış ki yanındaki sepet boş.Şapkalar gitmiş. Kafasını kaldırıp ağaca bakmış ki, ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları...
adam düşünmeğe başlamış :
" Ben şimdi ne yapıcam, şapkaları
bu maymunlardan nasıl geri alacam?? "
Düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bakmış ki, maymunlar da adamı taklidini yapıyorlar, kafalarını kaşıyorlar. Adam ellilerini havaya kaldırmış maymunlarda...derken adam ne yapacağını bulmuş, kendi kafasındaki şapkayı çıkarıp yere atmış, maymunlar da...
Adam böylece bütün şapkaları geri almış, sepetine koyup yoluna devam etmiş.
Aradan 50 yıl geçmiş...Artık adamın bir torunu varmış, o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş. Günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş. Hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına
oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış... Bir saat sonra uyanmış, bir de bakmış ki sepetin içinde şapkalar yok... Derken tuhaf sesler duymuş, bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bir sürü maymun, hepsinin kafasında birer şapka. Düşünmüş...
" Dedem yıllar once bana bir hikaye anlatmıştı...ne yapacağımı çok iyi biliyorum..." Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar... adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da.. ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere atmış... o anda ağaçtaki maymunlardan biri yere inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve şöyle demiş:
"Sadece senin mi deden var serefsiz !!!"
Seager
07-20-2007, 08:18 PM
Dünya genetik projeler yarışması yapılıyormuş.tüm ülkelerlerden katılmışlar.fransız profösör anlatmaya başlamış.ben inek genleri ile tavuk genlerini birleştirdim.ortaya çıkan mahlukatın eti kırmızı et kadar lezzetli,beyaz et kadar sağlıklı demiş.diğer ülkelerde anlatmış.sıra türkiyeden gelen laz profösöre.başlamış anlatmaya:ben karpuz genleri ile hamamböceği genlerini birleştirdim demiş.diğer profösörler gülmeye başlamış.ne işe yararki demiş.laz prof.acayip işe yarıyor,karpuzu kesiyorsun çekirdekleri sağa sola kaçışıyor demiş.
Seager
07-20-2007, 08:18 PM
Temel yıllarca çalıştıktan sonra kendi işini kurup başarılı bir
işadamı
olmuş. Bir iş gezisi için Mısır'a gittiğinde, işlerini bitirdikten
sonra
turistik takılmaya karar vermiş. Yolun kenarında deve kiralayan bir
adam
görmüş. Kendi kendine: - "Buraya kadar gelmişken deveye binmeden
gitmek
olmaz", demiş ve bir deve kiralamış.
- "Hemşerim, bu hayvan nasıl gider, ne deyince durur?"
diye adama sormuş.
Adam da: - "'Oh' deyince gider, 'oh oh oh' dersen hızlı gider,
'amin' dersen durur", demiş.
Temel binmiş deveye, oh demiş, gerçekten de deve yürümeye başlamış.
Temel'in hoşuna gitmiş. "Oh oh oh", demiş, deve hızlanmış.
Temel iyice keyiflenmiş.
"Oh oh oh oh oh oh oh", diye diye deveyi iyice hızlandırmış. Temel
Mısır'ın güzelliklerini seyre dalmış. Ancak bir anda ileride bir
uçurum
olduğunu farketmiş;
deve son hız uçuruma doğru koşturmakta... -
"Ulan, ne deyince duruyordu bu hayvan?" diye kendi kendine düşünmüş.
Aklına gelen şeyleri teker teker söylemiş ama nafile. Deve bir türlü
durmamış.
En sonunda Temel bildiği bütün duaları etmiş ve 'Amin' demiş.
Deve, uçurumdan düşmelerine ramak kala zıpkın gibi durmuş.
Temel de bunun üzerine derin bir 'Oh' çekmiş...
Seager
07-20-2007, 08:18 PM
Zengin bir iş adamı oğlunun salaklığından çok şikayet edermiş.Çünkü Adam ne iş kurarsa batırırmış.Adam bakmış olacağı yok yurt dışından en son teknoloji makineleri ithal ettirerek oğluna iş kurmuş.ilk gün oğluna:
-Bak oğlum senin bişey yapmana gerek yok sadece şu makinenin üstünden canlı hayvanı atıcaksın diğer taraftan da hazır sosis olarak alacaksın anladın mı?
çocuk bunun üzerine:
-Tamamda baba peki ben üstten sosisi koysam alttan bana hayvan olarak çıkar mı?
Bunun üstüne öfkelenen baba:
-Hayır oğlum bir taraftan sosis alıp diğer taraftan hayvan çıkartmak sadece annene mahsus
Seager
07-20-2007, 08:19 PM
İsviçre Çin'e savaş ilan etmiş. Bir şekilde Çin'e kadar gelmişler. Haber Çin başbakanına geç ulaşmış.
"Başbakanım İsviçreliler saldırdı, Pekin'e girdiler."
"İsviçre de ne?"
"Avrupa'da bir ülke."
"Kaç kişi bunlar?"
"5 milyon."
"Hangi otelde kalıyorlar?"
Seager
07-20-2007, 08:19 PM
Gerçekten de öz dumur bir olay anlatacağım size! Hani su İETT’nin yeşil otobüsleri var ya; çevreci ve ABS frenli olanlar... Gayet güzel bir gün herkes kendi kıvamında ve tadında yolculuk ederken, birden bir telefon sesiyle irkildik.
Gazman'inki gibi çalıyordu. Neyse adam çalan telefonu açtı ve konuşmaya başladı. Biraz argosu rahatsız ediyordu çevreyi ama, asıl rahatsızlık veren kapalı olması gereken telefonun açık ve kullanılır vaziyette olmasıydı.
Tabi çok geçmeden İETT şoförünün ikaz sesi duyuldu:
-Beyefendi cep telefonuyla bu otobüste konuşmanız yasak!
Adam hiç iplemeden konuşmaya devam etti. Şoför tekrar uyardı:
-Beyefendi kime diyorum, cep telefonuyla konuşmanız yasak, aaaa!
Adam hala konuşuyor, hiç tınmıyor. Şoför daha fazla dayanamadı bir hışımla el frenini çektiği gibi, caaaart diye durdurdu otobüsü ve herifin tepesine dikildi.
Kardeşim ne laf anlamaz adamsın sen yahu! Bu otobüste cep telefonuyla konuşamazsın. Yasak yahu yasak! Şoförün bu hiddetli hareketinin ardından telefonla konuşan adam bir an duraksadı ve telefonda konuştuğu kişiye dönerek:
- Alo, Hilmi abi benim bu otobüste cep telefonuyla konuşmam yasakmış abi. Ne yapalım abi, tamam sen konuş ben sadece dinliyorum abi...
Cümleten apıştık kaldık billa...
Seager
07-20-2007, 08:19 PM
hööhhhh otobüs deince bizim bi arkadaş hani bi şeyler yapcak ya dolmuş şoföre NAmüsait bi yerde incek var demiş....Sonra dolmuş şoförü duymaz gibi yapıp devam etmiş sonra bi rampaya çıkmış tam ortasında el frenini çekip bizim arkadaşa in burda o zaman demiş....Munzurluun sonu...
Seager
07-20-2007, 08:19 PM
Bir gün Ali, sınıfta arkadaşlarıyla konuşuyormuş. Öğretmen görmüş ve bunları tahtaya kaldırmış. "4 kelime yazıp yarın getireceksiniz" demiş. Ali eve gitmiş. - Baba bana bir kelime söyler misin? - Git len başımdan. Ali yazar. Annesine gider annesinin yağı bitmiştir, annesi "Sana, sana" der. Ali yazar. Ağabeyine gider. Ağabeyi de Tarzan kitabı okuduğu için sorusuna cevap olarak "Tarzan Tarzan" der. Ali yine yazar ve hemen telefonda sevgilisiyle konuşan ablasına gider: "Abla bana bir kelime söyler misin?" der. Ablası da telefonla konuşurken. "Gelemem şekerim randevum var" der. Sabah okulda öğretmen Ali'yi kaldırır. Ali okumaya başlar. - Git len başımdan. Öğretmen: - Bana mı? - Sana, sana. - Sen kendini ne sanıyorsun? - Tarzan, Tarzan. - Yürü bakalım doğru müdüre. - Gelemem şekerim, randevum var.
Seager
07-20-2007, 08:20 PM
Hitler üç esir yakalamis, Ingiliz, Fransiz ve bir Yahudi.
- "Size soru soracagim, bilirseniz sizi birakacagim" demis.
Ingiliz'e sormus
- "Titanik kaç yilinda batti?"
Ingiliz hemen cevap vermis
- "1912" diye.
Hitler göndermis Ilgiliz'i. Fransiz'a sormus bu kez:
- "Titanik'te kaç kisi öldü?"
Fransiz cevap vermis
- "1050".
- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür birakmis.
Ve Yahudi'ye dönmüs;
- "Say lan isimlerini!"
Seager
07-20-2007, 08:20 PM
Askerin bir oturmuş karısına mektup yazıyormuş yazmış yazmış sonuna gelmiş mektubun birden bir itirafta bulunası gelmiş ve devam etmiş karıcım seni aldattım bir sokak kadınıyla,ama inan pişman oldum ve burda onlarla beraber olmak çok pahalı demiş ve sıkıla sıkıla postalamış mektubu. Ertesi hafta tek cümlelik bir cevap gelmiş.''kocacım 100 dolardan fazla verme ben burda okadar alıyorum''
Seager
07-20-2007, 08:20 PM
Çocuk Esİrgeme Yurdunda Yasayan Bİ Çocuk Yilbasinda Noel Babaya Mektup Yazar Mektubunda Sunlar Yazmaktadir.sevgİlİ Noel Baba Herkez Senİn GerÇek Olmadini Zanneder Ama Ben Senİn GerÇekten Var Oldunu Bİlİyorum Ve Senden ÜÇ Tane İstegİm Olacak.bana Bİ Ayakkabi,bİr GÖmlek Ve 50 Mİlyon Nakİt Para GÖndermenİ İstİyorum Der Ve Mektubu Postaya Verİr.postacilarda Mektuplarin Nereye Gİttİklerİnİ Kontrol Ederler Örn. Bu İstanbula Bu İzmİre Gİbİ Bİde Bakarlar ÜstÜnde Noel Babaya Yazan Bİ Mektup Var Bunlar Merak Eder Mektubu AÇar Okurlar Ve Çok ÜzÜlÜrler Çocugun İsteklerİnİ Yaparlar Yanliz 50 Mİlyonu Paralari Kalmadiklari İÇİn GÖnderemezler.Çocuk Hemen Noel Babaya Cvp Yazar Noel Baba Ayakkabilar Tam İstedİgİm Gİbİ GÖmlek SÜper Oldu Yanliz 50 Mİlyonu Bulamadim Bİlİorum Sen Kesİn GÖndermİssİnde Der Ama O Serefsİz Postacilar Parayi İÇİnden Almislardir.
Seager
07-20-2007, 08:20 PM
BİR akıl hastanesine yeni bir başhekim atanmış. Başhekim, hastaneyi dolaşırken, aşağıdaki mutfağa da inmiş.
Bir de bakmış ki, mutfağın ortasında yere tebeşirle çizilmiş koskocaman beyaz bir daire: dairenin de içinde yere yatmış yüzükoyun, sırtüstü kıvranıp duran 7 - 8 deli...
Bir başka deli de, yemek masasına tek başına oturmuş; reçeli, tereyağı, zeytini, peyniri, rafadan yumurtasıyla, yerde kıvrananlara bakıp bakıp gülerek bir güzel kahvaltı ediyor.
Başhekim, masada oturana sormuş:
- Yerdeki beyaz dairenin içinde; bir yüzükoyun, bir sırtüstü uzana döne, ne yapıyor bunlar?
Masadaki deli:
- Tebeşirle o beyaz daireyi ben çizdim, demiş. İçindekilere de dedim ki:
"- O beyaz dairenin altından geçerseniz, ancak kahvaltı edebilirsiniz benim gibi...
- Neden öyle kıvranıyorlar ki?
- Yere çizilmiş dairenin altından geçmeye çalışıyorlar da, ondan.
Başhekimin gözleri hayretle açılmış ve yine sormuş masadaki deliye:
- Senin adın ne?
Hiç beklemediği bir yanıt gelmiş:
- Günter Verheugen...
***
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, Günter Verheugen'in son Türkiye ziyaretiyle ilgili bir yığın deli fıkrası anlatılmaya başlanmış nedense...
Onlardan biri daha işte:
Yine bir akıl hastanesine, yeni bir başhekim atanmış. Başhekim hastanede dolaşırken; bir diş fırçasının boyun bölümüne uzunca bir ip bağlamış, köpek niyetine dolaştıran bir deliye rastlamış. Delinin keyfini kaçırmamak için, eğilip diş fırçasını okşar gibi yapmış:
- Ne güzel köpek bu böyle, demiş.
Deli, şöyle bir bakmış başhekime:
- Hadi ordan doktor, demiş; bu köpek değil, diş fırçası...
Başhekim hemen doğrulmuş ve içinden, "Sandığım kadar da deli değilmiş" diyerek uzaklaşmış oradan.
Başhekim iyice uzaklaşınca, deli eğilip okşamış diş fırçasını:
- Hadi gözümüz aydın olsun, bunu da atlattık Fifi...
***
Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:
- Irak'ın Telafer kasabasındaki Türkmenleri bombalayıp duruyormuş Pentagon; neyse ki Ankara uyardı Washington'u. Sen ne diyorsun bu işe Hoca, şimdi ne yapacak Amerika?
Hoca, gülümseyip sakalını sıvazlamış:
- Bırak şu Amerika'yı demiş; ne zaman uyarılsa, hiç aldırmadan sürdürüyor çuvallamayı. Biliyorsun geçen sefer de çuvallamıştı. Bana sorarsan, uyarılarımıza karşın, çuvallayabilir bu kez de yine... NATO'nun Akdeniz manevralarında bir Amerikan zırhlısı, bizim Muavenet muhribini yanlışlıkla vurup çuvallamamış mıydı; onun adeti böyle, her zaman çuvallıyor.
***
Günter Verheugen'in Türkiye ziyaretiyle ilgili bir de, bir sirk fıkrası dolaşıyor Avrupa başkentlerinde... Verheugen, aralık ayında AB üyeliği için müzakerelerin başlayabileceğini söylemişti ya, onun üstüne...
Sirk müdürünün odasına, iş arayan bir akrobat girmiş:
- Sirk çadırının 50 metre yüksekliğindeki orta direğin tepesine kadar tırmanabilir, oradan aşağıya balıklama atlar ve yere tepe üstü düşüp, sonra da halkı selamlayabilirim...
- Böyle bir numara için ne istiyorsunuz peki?
- 200 dolar diyelim...
- Tamam, kabul. Önce bir görelim ama, hadi yapın bakalım numaranızı...
Akrobat, sirk çadırı direğinin ta tepesine kadar tırmanmış ve oradan balıklama boşluğa bırakmış kendisini. Tepe üstü yere düşüp, bir süre öyle dimdik durmuş tepetaklak. Sonra hafif sersemlemiş durumda, ayağa kalkmış, sağa sola selam vermiş...
Sirk müdürü:
- Oldu, demiş; hemen başlayın numaranıza, 200 dolara...
- Yok, demiş, 200 dolar olmaz, 500 dolar isterim...
- Nasıl 500, siz kendiniz 200 dolar demediniz mi?
Yeni akrobat:
- 200 dolar dediğim zaman, demiş; henüz hiç denememiştim yaptığım numarayı...
Böyle bir fıkranın Verheugen ile ne ilgisi var demeyin...
Müzakere tarihi hakkında ziyaretinin başında söyledikleriyle; sonunda, kem kümle karışık söylemeye çalıştıklarını hatırlayın: "Evet, tabii eşik aşılmıştır ama, şayet, fakat, lakin..."
***
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın, Sait Faik'in ölümü üstüne yazdığı "Sait'e Ağıt" şiiriyle bitirelim yazıyı:
Ölmüş Sait
Deniz mavisinden erken
Bunca sevgiden sonra
Ölmüş annesini öperken
Ölmüş eli ayağı uzak
Camların üstü buğu
Ölmüş çocuklar izin vermeden
Yüzünde sarışın çocukluğu
Yıldızlar gitmez gün doğmaz
Ölmüş korkunç uykusu yerde
Ölmüş belli belirsiz düşcek
Üşür balıklar öykülerde
Ölmüş
Ölmüş ağaç bir gölgesi iki
Ama neden ölmüş
Ölmek yaşamaktan iyi mi ki
Seager
07-20-2007, 08:21 PM
Bir gün otururken pamuk prenses demiş ki: -
Benim çadırımda sihirli ayna var girip sorayım hala en güzel ben mıyım?
Çadıra girip çıkan pamuk prenses demiş ki:
- Aynaya sordum hala en güzel benmişim.
Bunun üzerine herkul :
- Bir de ben sorayım hala en kuvvetli ben miyim ?
Ve çadıra girer. Çadırdan çıkınca derki
- Hala en kuvvetli benmişim.
Sıra notre dame'ın kamburuna gelmiştir. Oda
En çirkin hala ben mıyım sorayım diye çadıra girer.
Çadırdan on karış suratla çıkan nortedome'ın kamburu sınırlı bir
şekilde derki;
- Kim lan bu Reha Muhtar?
Seager
07-20-2007, 08:21 PM
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...
Seager
07-20-2007, 08:21 PM
Temel, Of'ta bir gozlukcuye gidip 'bana bir okuma gozlugu verin' der. Hemen gozlukler cıkarılır. Temel, butun gozlukleri denedigi halde bir turlu okuyamaz. Gozlukcu, kan-ter icinde 'yahu' der:
- Sen, okuma yazma bildiginden emin misin?
Temel 'haaa' der:
- Yoksa sartmidur?
Seager
07-20-2007, 08:21 PM
Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...
Seager
07-20-2007, 08:21 PM
Temel bir gün kahveye girmiş.Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuslar. Temel: "Kaynanamı gomduk."diye cevap vermiş. Kahvedekiler: "İyi de bu halin ne?" Temel: "Biraz direndi de.
Seager
07-20-2007, 08:22 PM
Öğrenci Sözlüğü
OKUL :Öğrencinin alınına yazılan kötü kader .
TAŞINIR MALLAR : Kalem , kitap , defter .
TAŞINMAZ MALLAR : Kapı , pencere , tahta ve sıralar .
DİSİPLİN : İdam masası
ÖĞRETMEN : Okulun demişbaşı .
ÖĞRENCİ : Okulun vazgeçilmez incisi .
ZİL : Öğrenci kurtarıcısı .
ARKADAŞLIK : İdeal birleşme .
CASUS : Onur kuruluna seçilen öğrenci .
CEZA-İ ŞART : Yıllık ödev .
ESNAF : Kendi halinde öğrenci .
MALİYET : Öğrenci Harçlığı .
BÜTÇE :Toplanan spor , fotokopi vs paraları .
İNEK : Gözünü dersten ayırmayan öğrenci .
ÇALIŞKAN : Aklından zoru olan öğrenci .
YAZILI : Bir çok hayatı alt üst eden kara yazı .
HÜR TEŞEBBÜS : Sözlüde parmak kaldıran öğrenci .
ŞİRKET : Sınav öncesi kurulup , sınavdan sonra dağılan ortaklık .
ENFLASYON : Kopya değerinin yükselmesi .
KIYMETLİ EVRAKLAR : Vazgeçilmez kopya kağıtları tabiikide .
KOPYA : Denizdeki yılan .
ÇEK MAFYASI : Kopya kağıtlarını bulunduran ve dağıtan BABA öğrenci .
İHRACAT : Kopya vermek .
İTHALAT : Kopya almak .
ÖĞRENCİ AVCISI : Nöbetçi Öğretmen .
KOMPLO : Beklenmedik " kazık " sorular .
İNDİRİM : Kazık gibi soruların indirilmesi .
SADAKA : Çalışmayan öğrenciye verilen kopya .
CİMRİ : Arkadaşlarından bir soruyu esirgeyen öğrenciler .
ADAK : İyi bir not alabilmek için arkadaşlara adanan çikolata .
GAYRİ SAFİ MİLLİ HASILAT : Yıllık biriken kopya kağıtları .
İPOTEK : Öğretmenlerin kopya kağıtlarına el koyması .
SERBERST PİYASA EKONOMİSİ : Kopya çekilmeyen sınavlar .
FİRAR : Dersten kaytarma .
KAZAN : Dersi kaynatmak için gereken araç .
ÇÖP ÇATAN : Öğrenci ile dersin arasını bulmaya çalışan öğretmen .
PARAZİT : Başkalarının sırtından sınıf geçen öğrenciler .
DEVÜLASYON : Öğrenci değerinin düşmesi .
BÜTÇE AÇIĞI : Taktir veya teşekkür notlarının eksik gelmesi .
KAR / ZARAR CETVELİ : Karne
DİPLOMA : Öğrenciyi kovmak için verilen kağıt parçası .
DEMOKRASİ : Şartsız kurul .
TRAJEDİ : Beceri sınav sonuçları .
DRAM : Beceri sınavını geçen öğrencinin hali .
Seager
07-20-2007, 08:22 PM
Trafik memurları bir gün, trafik kontrolü yapıyorlarmış. karşıdan gelen temel ile fadime yi gören komiser hemen arabayı durdurmuş. ikisini de emniyetkemeri takılmış görünce,
- ya beyefendi bu gün yaptığımız kontrolde tek emniyet kemerini takan çift sizsiniz, bu yüzden size 500 milyon ödül veriyoruz der. "ama merak ettik bu parayla ne yapacaksınız. temel sevinçle
- "ne yapacağım hemen gidip kendime bir ehliyet alacağum der. komiser şaşkın şaşkın
- "ne ehliyetiniz yok mu der, fadime olayı toparlamak için, kusura bakmayın memur bey temel içince ne dediğini bilmez der. komiser daha da şaşkınlıkla
- "ne bir de içkili misiniz diye haykırır. arkadan yaşlı adam öne atılır ve
- "ben demiş idum çalıntı arabayla yola çıkmayalum başumuza bi iş gelir diye. komiser neye uğradığını şaşırmışken, bagajdan atlayan idruste koşa koşa gelerek
- "ne oldi geçtuk mi sınırı"der.
Seager
07-20-2007, 08:22 PM
Karisindan bosanmis olan bir adam, o gün annesini görecek olan kizina
- Al kizim bu zarfi. Sen artik 18 yasina bastin. Bu annene verecegim son nafaka çeki. Bunu annene ver, sonra 1 adim geri çekil ve annenin yüzündeki ifadeyi seyret demis.
Kiz annesine gitmis :
- Anne babam bu zarfi sana gönderdi. Ben artik 18 yasima bastigimdan sana gönderdigi son nafaka çekiymis. Zarfi sana verip sonra 1 adim geride durup senin yüzündeki ifadeyi seyretmemi söyledi.
Annesi :
- Peki kizim .simdi babana git. 18 seneden sonra O'na aslinda senin gerçek baban olmadigini söyle. Sonra 1 adim geri çekil ve yüzündeki ifadeyi seyret !
Seager
07-20-2007, 08:23 PM
Temel dursun'a geçen gün çıktığı avı anlatmaktadır.temel:
-ula dursun geçenlerde ormanda ava çiktum.bide ne göreyum karşimda kocaman bir ayı bana bakay.başladum kaçmaya! ben kaçtum o kovaladu.tam yakalayacak demiştum kaydu düştu.tekrar kovalamaya başladu gene kaydu düştu.tekrar kovalamaya başladu gene kaydu düştu.
Dursun:
- temel sen de amma cesaretli imişun.ben yerinde olsaydum altuma ederdum.
Temel:
-dursuncuğum sen ayunun neye basup da kayduğunu zannedeysun.
Seager
07-20-2007, 08:23 PM
Temel ile Dursun hararetli bir sekilde iddialasirlar.
Temel:
-"Ula Dursun, hapuraya pen pu pinanun çatisundan pi pardak suya paluklama dalarum daa."
Dursun:
-"Nah dalarsun, ula imkanu yoktur"
Vardir yoktur bir milyarina iddiaya girer kafadarlar. Temel gider bir bardak su getirir ve kaldirima koyar.
-"Iyi izle ula, nasil dalacam hamsi cibi.."
Dursun ise hala Temel'i umursamamakta, dalgasini geçmektedir. Temel catiya çikar Dursun'a seslenir:
-"Ula Dursun iyi izleyesun ha celeyrum!" der ve kendini bosluga birakir.
Tam yere üç bes metre kala Dursun yerdeki bardaga bir tekme sallar:
"Geber ula ..
Seager
07-20-2007, 08:23 PM
Kadının evınde cam kırılmıştı camcıyı aradı ve sıparış verdi yarım saat sonra zil çaldı
Kadın megafondan seslendi
-Kim o ?
-Camcı bea..
Kadın kapıyı açtı ve camın takılacaği yeri gösterdi beş dakika sonra yine zil çaldı
-Kim o ?
-Camcı bea..
-Yanlışlık var .Az önce bir camcı gelmişti
-Düştük bea .
Seager
07-20-2007, 08:23 PM
Adamın biri arabasıyla gidiyormuş. Giderken, yol kenarındaki
tabelada 'YAVAŞ 50' diye bir yazı çıkmış. Adam hızını
50 km.'ye indirmiş. Biraz sonra karşısına 'YAVAŞ 40' diye
bir tabela çıkmış, hızını 40 km.'ye düşürmüş. Sonra
sırasıyla 'YAVAŞ 30', 'YAVAŞ 20' VE 'YAVAŞ 10' tabelaları çıkmış.
Adam sinirli bir şekilde, hızını 10 km.'ye indirdikten bir
müddet sonra yeni bir tabela görmüş:
'YAVAŞ KÖYÜNE HOŞ GELDİNİZ.'
Seager
07-20-2007, 08:24 PM
Okula yeni bi din ogretmeni atanmıs.sınıfta kendini tanıtmıs.
hoca: ben de sizleri yavas yavas tanıycam artık. mesela oglum senin adın ne demis
ogrenci : fatih
hoca: hadi bi fatiha oku da dinleyelim
ogrenci güzelce okumus fatihayı.
hoca: kızım senin adın ne?
ogrenci: kevser hocam.
hoca: hadi sen de bir kevser duası oku da dinleyelim.
ogrenci okumus.
hoca yürürken köseye sinmis bir ogrenci görmüs
hoca: oglum senin adın ne?
ogrenci: hocam benim adım yasin ama arkadaslar bana kısaca sübhaneke derler.
Seager
07-20-2007, 08:24 PM
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"
Seager
07-20-2007, 08:24 PM
Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar: - "Tekrar deneyin." Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: - "Tekrar deneyin." ... ... ... En sonunda sinirlenen Temel: - "Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi."
Seager
07-20-2007, 08:24 PM
Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki çizgileri çekmektir. Temel'e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; "1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre.." "Temel", der "her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?" Temel cevap verir: "Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum."
Seager
07-20-2007, 08:25 PM
Temel İngiltere'ye gitmişti. Arkadaşları Temel'e: - "İngilizce bilmezdin İngiltere'de çok sıkıntı çektin mi?" demişler. Temel: - "Hayır, sıkıntıyı asıl İnciluzlar çekti..."
Seager
07-20-2007, 08:25 PM
Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beşyüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp : - "Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık..."
Seager
07-20-2007, 08:25 PM
Temel ile Dursun ilk defa İstanbul'a gelmişler.. Bir sokaktan geçerken kadının biri onlara "araba mı park eder misiniz?" diye sormuş. Onlar da "bizimle birer kere birlikte olursan ederiz", demişler. Kadın "tamam" demiş, kadının evine gitmişler. Kadın cebinden iki prezervatif çıkararak "biz bunları çocuğumuz olmasın diye takıyoruz, alın siz de takın" demiş. Temel'le Dursun "tamam" demişler. Aradan aylar geçtikten sonra Temel ile Dursun tarlada çalışırken, Dursun Temel'e: - "ula ben bu şeyden sıkıldım, o kadının da çocuğu olursa olsun; artık bunu çıkarıyorum ben", demiş.
Seager
07-20-2007, 08:25 PM
Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.. 'Ulan' diyor, "Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?" Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor. "Bana bir fvisku.. yok böyle anlarlar".. "Bana bir rakı, yok" diyor "böyle de anlarlar". "Bana bir bira.. tamam" diyor "böyle iyi.. anlamazlar". Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor: - "Barmen bana bir bira". Barmen Temel'i biraz süzdükten sonra soruyor: - "Birader sen laz mısın?" Temel: "uuuy nasil anladın" diyor: - "Burası resepsiyon bar karşıda.."
Seager
07-20-2007, 08:26 PM
İstanbul'a tüp geçit yapılması için ihale açılmış.. Amerika, Japonya vs. hepsi teklif vermiş, 10 milyar, 20 milyar dolarlar... Bizim Temel'le Dursun ise 10 bin dolarlık bir teklif getirmişler.. Komisyon gitmiş Trabzon'a; Temel'le Dursun'u görmeye.. Demişler ki, "ihaleyi size vereceğiz, anlatın bakalım projenizi?" Temel başlamış anlatmaya... - "Ben gidicem Anadolu yakasına başlıycam denizin altından kazmaya, İdris de gidecek Avrupa yakasından kazacak. Denizin altında ortada buluşucaz." Yetkililer sormuş: - "Peki ya hiç buluşamazsanız ne olcak?" İdris de bu sefer atılmış: - "O zaman bir tüp geçit fiyatına iki tüp geçit yaptırmış olacaksınız..."
Seager
07-20-2007, 08:26 PM
İki avcı ava çıkarlar.Yürüme esnasında avcılardan biri yere düşer ve hareketsiz olarak yatar.Arkadaşı hemen yanına gelir ve bakar ki arkadaşı nefes almıyor.Hemen acil servisi arar.Arkadaşım öldü ne yapmam gerekiyor diye sorar.Telefonun ucundaki ses:
"Sakin olun ben size yardım edebilirim ama önce arkadaşının öldüğünden emin olmamız gerek" der ve birkaç saniye sessizlikten sonra bir el silah sesi duyulur.Sonra telefonun ucundaki ses şöyle der:-"Tamam şimdi ne yapacağım?"
Seager
07-20-2007, 08:26 PM
Karı koca 100 km hızla gidiyorlarmış.Arabayı adam kullanıyormuş ve karısı birden "Hayatım" demiş. "Seninle 15 yıl boyunca güzel bir bera- berlik yaşadık.Ama ben artık boşanmak istiyorum." demiş.Adam sesini çıkarma- mış.Ama hızı 110'a çıkarmış.Karısı:"Neden diye soracağını biliyorum.Bu- nu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.Ama arkadaşın Joe ile birkaç aydır beraberiz.Ve üzgünüm ama onunla daha iyi anlaşıyorum." demiş.Adam yine ses çıkarmadan hızı 120'ye çıkarmış.Kadın devam etmiş:"Evi ben istiyorum." demiş.Artık 130'la gidiyorlarmış.Kadın: "Ayrıca bütün çeklerini,kredi kartlarını,arabayı da istiyorum." demiş. Ve adam hâlâ sesini çıkarmadanhızı 140'a çıkarmış.Kadın sormuş:"Hiçbir şey söylemeyecek misin?Sen hiçbir şey istemiyor musun?" Adamhızı 160'a çıkarmış ve cevaplamış:"Hayır.Ben ihtiyacım olan her şeye sahibim." Karısı şaşırmış..."Öyle mi?Nedir o?" demiş.Ve araba karşıdaki duvara, sa- atte 160 kilometre hızla çarpmadan önce adam cevap vermiş:"Airbag bende!"
Seager
07-20-2007, 08:26 PM
Genç kız ve sevgilisi lokantaya giderler, yemekleri söylerler, genç adam sevgilisine çok sıkıştım bi wc ye gidim gelem hemen dönerim, çorbalar gelir adam gelmezzz çorba buz oldu adam yok oldu, gelmiyorrr.
Genç kız erkek wc'sine kontrole gidemeyeceği için garsona seslenir arkadaşım gitmiştide bayağı bir zaman geçti gelmedi bi sorarmısın kapıdan,
Garson gider kapıyı çalar ses yok tıktıktık yok ses yok
seslenir artık bağırır kardeşim çıksana ishal oldukkk duramıyoruzz
Bunun üzerine çok ıkınmalı bir ses gelir"NE MUTLU SANAA" HERİF KABIZ OLMUŞDA KURTARANI YOK
PİYANGONUN BÖYLESİ
Adamın biri rüyasında ak sakallı dedeyi görür, dede şöyle seslenir; bak evladım bu verdiğim numaralar hayatını değiştirecek,
Adam hışımla uyanır, hemen kağıt kalem filan yazar numaraları not eder. Sabah ilk iş sayısal oynar,çekiliş olur tık yok, rüyasında yine dede hayatın değişecek dede der yok değişmedii.
ertesi gün olur gider at yarışı oynar yok yine dede rüyada tabii hayatın değişecek yaw dede oynamadığım poh kalmadı hala değişecek değişecek alalaa
Adam ertesi gün yolda giderken bir milli piyango satış bayisi görür koşar bir bilet kalmış onuda alıyorlar bırak o benimmm bu benim şansım ben alıcam filan derken kavga çıkar adam bileti alanı öldürür ve bakar ki numaralar uymuyor
direkt hapis yolu,, ceza evini boylarken fotoğraf çekilir eline bir numara verirler kayıt numarası nedir dedenin verdiği numaradır... Ulen dede aksakalınaaa ......
Seager
07-20-2007, 08:26 PM
Sirketin Bilgiislem departmanindan gelen son derece alimli genç
kiz,yeni ise baslamis olan genç adamin bilgisayarini kurmasina yardim
ediyordu.Kurulum tamamlandiktan sonra kendini begenmis tavirli gence döndü ve bir password seçmesini istedi. Zaten taciz için firsat kollamakta olan genç hemen cevabi yapistirdi: Penis.
Hafifçe bozulan kiz, genç adamdan passwordünü kendisinin girmesini
istedi ve bilgisayarin verdigi cevabi okuyarak kahkalara boguldu.
"PASSWORD REJECTED, NOT LONG ENOUGH"
((sifre reddedildi , yeterli uzunlukta degil))
Köylü ve Avukat
Bır gun bır uçakta bir avukatla bir koylu yan-yana oturuyor. Bakıyorlar yapmaya bir şey yok avukat demiş.
Hadi bir-birimize soru soralım. Sen bilemezsen bana 5.000.000 verirsin ben bilemezsen sana 50.000.000 veririm.
Avukat ilk soruyu sormuş:Japonyanın baskentı neresi? Adam bir şey soylemeden çıkarıp parayı vermiş.
Sıra şimdi koylude sormuş:O ne ki merdiveni uç ayaklı çıkıp 4 ayaklı iniyor?Avukat bir dakika duşunmuş
bilememiş 10 dakika duşunmuş bilememiş sonunda parayı vermiş ve sormuşahi cevap neydi?Koylu yeniden çıkarıp adama 5.000.000 vermiş.
Seager
07-20-2007, 08:27 PM
Bir zamanlar uzaklarda bir ülkede çok yakisikli bir prens
yasarmis....
Ancak prens daha küçükken ülkedeki kötü kalpli cadinin lanetine
ugramis, ve üzerindeki bu lanet yüzünden her yil sadece 1 kelime
konusabiliyormus....
Mesela prens 2 kelime söyleyecegi zaman bir yil boyunca susuyor
böylece ertesi yil da 2 kelime söyleme hakki oluyormus...
Bir gün bu yakisikli ama talihsiz prens dere kenarinda
otururken, bir de bakmis karsida küçük bir kulübe, ve kulübenin
bahçesinde muhtesem bir kiz..saçlari altindan daha sari, gözleri
gökyüzünden daha mavi, dudaklari kirazdan daha kirmiziymis ..
Prens bu güzelligi görünce akli basindan gitmis, o anda
vurulmus.. ve 2 yil boyunca konusmamaya karar vermis, 2 yil sonunda
kiza ;çok güzelsiniz; diyebilmek için....
Ama 2 yilin doldugu gün prensin içindeki bu ates daha da büyümüs
ve kiza ;size asik oldum;demek için yanip tutusur olmus...
Böylece ÇOK+GÜZELSINIZ+SIZE+ASIK+OLDUM == toplam 5 kelimeyi
söyleyebilmek için, gecen 2 yilin ardindan 3 yil daha konusmamayi
göze almis....
Ve 5 yilin sonunda prens konusmak için hazir oldugu sirada,
birden bu muhtesem güzel ve zarif kizla evlenmeyi, onu sarayinin
prensesi yapmayi ne kadar istedigini fark etmis...
Böylece ÇOK+GÜZELSINIZ+SIZE+ASIK+OLDUM+BENIMLE+EVLENIR MISINIZ
toplam 7 kelime söyleyebilmek , için 5 yilin ardindan 2 yil daha
sabretmeye karar vermis....
Ve prens bu platonik duygularla 7 koskoca yili tamamladigi gün,
artik dünyanin en heyecanli ve en mutlu erkegi olarak kizin yasadigi
kulübeye kosmus....
Kiz yine kulübenin bahçesinde oturuyormus ve bir kitap
okuyormus....
Prens elindeki bir tek kirmizi gülü kiza uzatmis ve sormus:
- ÇOK GÜZELSINIZ, SIZE ASIK OLDUM, BENIMLE EVLENIR MISINIZ?
Kiz basini kaldirip prense bakmis...... Kulaklarini örten altin
sarisi saçlarini geriye atmis...
... ve prense söyle demis:
- PARDON ANLAMADIM?.
Seager
07-20-2007, 08:27 PM
Karadenizliler, bir konferans düzenlerler. Bu konferansa konusmacı olarak ünlü bir Amerikalı bilim adamı da davet edilir. Amerikali konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem de Türkleri yakından tanıma fırsatı bulur. Karadenizliler ile Amerikalı bilim adamı hemen her konuda anlaşırlar, uyum içinde konferans biter. Ayrılık günü gelir, Karadenizlileri alır bir düşünce. Biz bu değerli bilim adamına ne alalım? Aralarında toplanırlar, başkan konunun önemini vurgulamak için der ki: Biz bu Turk dostu, degerli bilim adamına nasıl bir hediye alalım ki bizi unutmasın? Hem kullanışlı bir şey olsun, hem her eline aldığında bizi hatırlasın? Salonda kısa bir sessizlik olur, arka sıralardan Temel elini kaldırır:
"Sünnet ettirelim..! "
Seager
07-20-2007, 08:27 PM
Doktorlar, delileri test etmek istiyorlarmış ve kim akıllandıysa onu bırakacaklarmış.
Duvara kocaman bir resim asmışlar. Resim, kırmızı bir otobüs resmiymiş.
Doktorlar delilere, "Atlayın otobüse" demişler ve deliler resme doğru yürüyüp gitmeye çalışmışlar.
Bir deli arkada dikilmiş.
Doktorlar "Sen neden otobüse girmiyorsun?" diye sormuş.
Deli cevap vermiş:
- Biletim yok!
Seager
07-20-2007, 08:28 PM
Şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş.Adam biraz
yürüdükten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına
oturmuş. Şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış.
Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış. Bir de bakmış ki
yanındaki sepet bomboş.Şapkalar gitmiş. Kafasını kaldırıp ağaca bakmış ki,
ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın
şapkaları...
adam düşünmeğe başlamış :
" Ben şimdi ne yapıcam, şapkaları bu maymunlardan nasıl geri alacam?"
Düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bakmış ki, maymunlar da adamın
taklidini yapıyorlar, kafalarını kaşıyorlar. Adam ellilerini havaya
aldırmış, maymunlarda...derken adam ne yapacağını bulmuş, kendi
kafasındaki
şapkayı çıkarıp yere atmış, maymunlar da... Adam böylece bütün şapkaları
geri almış, sepetine koyup yoluna devam etmiş.
Aradan 50 yıl geçmiş...Artık adamın bir torunu varmış, o da dedesi gibi
şapka satıcısı olmuş. Günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş.
Hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla
dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış... Bir saat sonra uyanmış,
bir de bakmış ki sepetin içinde şapkalar yok... Derken tuhaf sesler
duymuş,
bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bir sürü maymun, hepsinin
kafasında birer şapka. Düşünmüş...
" Dedem yıllar once bana bir hikaye anlatmıştı...ne yapacağımı çok iyi
biliyorum..."
Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar... adam
ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da.. ve adam gülümseyerek kendi
başındaki şapkayı çıkarmış yere atmış... o anda ağaçtaki maymunlardan
biri yere inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat
atmış ve şöyle demiş:
"Sadece senin mi deden var !!!"
Seager
07-20-2007, 08:28 PM
bu da benden,arattim bulamadim.Umarim yayinlanmamistir...
Bilim adamları, birgün mağarada yaşı 1.582.903 olan bir insan fosili bulur,
bu fosili istihbarat teşkilatlarını sınamak amacıyla kullanma kararı alırlar.
Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dk sonra dışarı çıkıp derler ki;
- Bu fosilin yaşı 1.400.000 ila 1.600.000 arasında...
Daha sonra CIA girer ve 12 saat sonra baya bi havalı şekilde çıkarlar;
- Bufosilin yaşı 1.500.000 ila 1.600.000 arasında...
Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2 gün kalırlar.
49. saatte çıkar derler ki;
- Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasında...
En son olarak bizim MİT girer.
Aradan 1 hafta geçer mağaradan ses yok,
1 ay olur ses yok,
1.5 ay olur ses yok.
Mağaranın dışında bekleşen gazeteciler daha fazla beklemeyip içeri girerken bizimkilerden biri çıkar dışarıya...
Yaka paça dağılmış gömleğin yarısı dışarıda...
Sigarası için bir ateş ister, sigarasını yakar, o sırada gazeteciler heyecanla;
- İçeride çalışmalar nasıl efendim ? Fosilin yaşını bulabildiniz mi ?
Bizimki sigaradan bir fırt çeker ve;
- Fosilin yaşı tam olarak 1.582.903, der.
Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla sorarlar:
- Nasıl başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl tahmin ettiniz ?
Bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve derki;
- Zor oldu ama "Konuşturduk pezemengi"
Seager
07-20-2007, 08:28 PM
Temizlikçi kadın ilkokul diploması almak için imtihana girer. Tabiat bilgisinden sınıfta kalır. Sorular şöyledir:
Soru : Mide ne iş yapar?
Cevap : Sindirim yapar.
Soru : Akciğer ne iş yapar?
Cevap : Solunum yapar
Soru : Kalp ne iş yapar?
Cevap : Dolaşım yapar.
Soru : Beyin ne iş yapar?
Cevap : Kapıcılık yapar.....
Seager
07-20-2007, 08:28 PM
Trafik polisi arabayı durdurmuş ve eğilip sormuş:
-Ehliyet ruhsat lütfen
-Tabi buyrun demiş şöför ve vermiş.
Polis bakmış bir problem yok.
-Pekii demiş polis, çevre vergisi pulu?
-Burada, buyrun demiş adam.
-İlk yardım çantanız var mı? demiş polis.
-Tabii deyip bagajı açmış adam.
Polis bakmış içinde eksik yok.
-Yangın söndürücü?
-Burada buyrun.
-Zincir?
-Derhal çıkarayım buyrun.
Polis daha sonra tekrar sormuş:
-Mezdeke kaseti var mı?
Şöför çok şaşırmış.
-Evet var buyrun demiş.
Polis : Tamam siz onu takin teybe
ve sesini açın demiş ve başlamış polis oynamaya.
Şöförün şaşkınlığı daha da artmış ve dayanamamış
sormus.
-Hayrola memur bey?
Polis cevap vermiş:
-Ee eşek değilsin artık takarsın bi 20 milyon...
Seager
07-20-2007, 08:28 PM
Adam köyden gelmiş. Biniyor ilk defa otobüse. Bakmış ki bazıları bi kağıt gösterip PASO deyip para ödemeden geçiyomuş. Üstünü aranmış adam, tek bulabildiği evlilik cüzdanı olmuş ve bir şansımızı deneyek hele demiş. Biletçiye yönelmiş ve cebinden çıkardığı evlilik cüzdanını göstererek PASO demiş ve tam ilerleyecekken biletçi adamı kolundan yakalayarak;
-Hemşerim sen o pasoyla anca karına beleş binersin demiş.
Seager
07-20-2007, 08:29 PM
Cennet
Bir gün padişah Nasreddin Hoca'dan sormuş :
-Hocam ben ölünce cennete mi gideceğim yoksa cehenneme mi, söyle bakayım? demiş.
Hoca padişahtan korkmadan :
-Cehenneme gidersiniz padişahım? demiş.
Padişahın sinirden sakalları titremiş. Bu durumu gören Hoca :
-Kızmayın padişahım ben aslında size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarınızın kılıçlarıyla ölen suçsuz kişilerden cennet dolup taşmış. Bu yüzden cennete sığmazsınız diye cehenneme gidersiniz dedim, demiş.
Seager
07-20-2007, 08:29 PM
Temel bir gün avrupaya gider.
Temel'in kötü bir aliskanligida vardir, sürekli içki içer.
Birgun bir bara girip barmenden üç bira ister ve hepsini içer.
Üç-bes defa böyle yapinca barmen merak eder ve sorar;
-"Niye hep üç tane bira içiyorsunuz?
Temel cevap verir;
-"Ben, Dursun ve Hamdi bizler üçüzüz. Hepimiz dünyanin farkli yerlerindeyiz. Hepimizde bara girdigimizde birbirimizin yerine bira içeriz, öteki iki birayi o yüzden içiyorum" der.
Yine günlerden bir gün Temel bara gelir ve iki bira ister, barmen verir.
Temel biralari içtikten sonra tam kalkarken barmen sorar;
-"Allah rahmet eylesin efendim, kardesinizin biri öldü heralde?" deyince Temel cevap verir;
-"Hayir ben içkiyi biraktim da.."
Seager
07-20-2007, 08:29 PM
Einstein ölünce öteki tarafta sorgu melekleri sinavdan geçirip, dünya defterini okumuslar. Üstad, insanliga olan katkilarindan dolayi cennete gitmeye hak kazanmis. Eisnstein'i büyük bir kapidan içeri büyük bir bahçeye getirmisler. Burasi cennetmis. Triplex bir villa ve etrafi çiçeklerle kapli bir bahçe vermisler. Einstein, sevinçle yerlesmis ve yasamaya baslamis. Bir gece geç saatlerde purosunu tüttürüp kitab okurken kapisi çalmis. Einstein merakla kapiyi açinca karsisinda bir adam görmüs. Adam:
-Benim IQ'um 180 demis
Einstein çok sevinmis ve hemen adama, "gel içeri seninle Quantum fizigi, izafiye teorisi biraz da felsefe konusalim" demis. Adami 7 gün 7 gece misafir etmis. Bir süre sonra yine bir aksam kapi çalinmis. Yine bir adam:
- "Benim IQ'um 90" demis.
Einstein "Gel seninle siyaset ve ekonomi konusalim" diye içeri almis adami.
Adam 7 gün 7 gece kalmis villada.
Aradan yine vakit geçmis ve bir gece vakti kapi çalinmis. Yine bir adam:
-"Benim IQ'um 15" demis.
Einstein bakmis bakmis "Buyur içeri, konugum ol" demis.
"Seninle de fenerbahçe'yi konusuruz".
Seager
07-20-2007, 08:29 PM
Kapi vurulur ve bir erkek kapiyi açar.
Kadin :"Iyi günler. Az önce caminiz kirildi ve bunu
yapan benim çocugum.
Lütfen özrümü kabul edin. Ne kadar masrafi varsa
ödemek istiyorum".
Adam :"Hiç sorun degil. Cocugunuz cami kirdi ve içeri
giren top degerli bir vazoya çarpti ve o da kirildi"
Kadin içeri girdiginde gerçekten bir vazoyu kirilmis
görür ve daha fazla üzülür.
"Çok üzgünüm bunun da masrafini ödemek istiyorum" der.
Adam :"Hiç önemli degil aslinda çok büyük bir iyilik
yaptiniz bana"
Kadin merakla :"Ama caminiz ve degerli bir vazonuz
kirildi. Nasil olur ?"
Adam :"Hanımefendi ben bir cinim ve 100 bin yildir o
vazoda hapis kalmistim.
Cocugunuz sayesinde özgürlügüme kavustum. Dileyin
benden ne dilerseniz."
Kadin sevinçle : "Ayy ne desem. Güzel bir malikane
istiyorum, hem de Paris'te."
Adam bir kisa telefon konusmasi yapar ve :"Tamam
hanfendi isteginiz oldu, dilediginiz zaman
gidebilirsiniz yeni evinize." "ya ikinci dileginiz ?"
Kadin : "çok lüks kiyafetler istiyorum"
Adam kisa bir telefon konusmasi daha yapar ve
:"armani, versace ve dkny'de kiyafetleriniz hazir
alabilirsiniz" der ve üçüncü istegi sorar.
Kadin :"En degerli mücevherleri istiyorum"
Adam yine bir telefon konusmasi sonrasi :"ok bvulgari
ve tiffany'den dilediginiz mücevherleri alabilirsiniz"
Kadin havalara uçmustur.
Adam :"yalniz ben de birsey rica etsem sakincasi olur
mu ?"
Kadin merakla :"Nedir ?"
Adam :"Biliyorsunuz 100 bin yildir bu vazodayim. Kac
zamandir bir kadin yüzü görmedim. Acaba bir gece
benimle olur musunuz ?"
Kadin biraz düsündükten sonra :"Neden olmasin ?" der
ve sabaha kadar birlikte olurlar... Sabah
uyandiklarinda adam :"Güzel hanımefendi acaba kaç
yasinda" diye sorar.
Kadin :"32"
Adam :"VAY BE BU YASTA HALA CINLERE INANIYOR MUSUNUZ ?"
Seager
07-20-2007, 08:30 PM
Askerden mektup.....' (Komik Demiyorum kırılcaksınız...!!)
Sevgili hakkuş,
Mektubunu aldım. gelmesi ne denli sevindiriciyse de okuduklarım o denli üzücüydü... demek asker gittiğinden beri çavuşun size özellikle de sana yapmadığı kalmamış."suçum olsa yanmam" diyorsun.sana inanıyorum dostum. olur olmaz seni dövdüğüne göre, yazdığın gibi o herif asker ocağına yakışmayan sadistin teki... sen sivilken ağzına kötü söz almazdın. adamın beşiğinden mezarına kadar nesi varsa içinden sövdüğüne göre gerçekten çok sinirlenmişsin. ama haklısın.ben de olsam ondan nefret ederdim. Oysa hepiniz aynı vatanın evladısınız.neden ayırım yapıp en ağır işleri sana yaptırıyor ki???.. senin gibi aklı başında, sorumluluklarının bilincinde olan insana böyle davranmak için çok adi birisi olmalı. zaten "adinin teki" demişsin. neyse hakkuş, vatan borcu bu... herşeye, insanlıktan uzak olan çavuşuna bile, katlanıp vazifeni yerine getirmelisin. sen yine elinden geldiğince iyi asker olmaya çalış.beni de mektupsuz bırakma. Mektupları dışardan yollamakla iyi ediyordun. çavuş iti okursa bir de mektuplar için dayak yersin sonra. özlemle gözlerinden öperim.
....................... <__dostun recai__>
**** **** *** *** *** *** ***
Ulan recai iti,
Ben sana ne zaman mektup yazdım da o Allahın belası mektubu gönderdin?? mektuplarımızın okunduğunu bildiğin için bu adiliği yaptın di mi köpek?? senin yüzünden gül gibi çavuşumun bana yapmadığı kalmadı. tonla dayak... bir hafta da hapis cezası yedim. çavuş beni bölüğün önüne çıkarıp "KARŞINIZDA ORDUMUZUN EN ŞEREFSİZ ASKERİ DURUYOR." dedi. ne dediysem, senin nasıl adi bir yaratık mektubunun da o eşşek şakalarından biri olduğuna inandıramadım. bir daha mektup falan yazma...zaten ilk izne gelişimde ellerini un ufak edeceğim. birkaç yıl eline kalem alamayacaksın.en kısa zamanda başına bir kaza gelmesini, sürüm sürüm sürünmeni dilerim.
....................................__Hakan__
***** ****** ******* ******* ******
Merhaba Hakkuş,
Yanında olamadığım, sorunlarını ve acılarını paylaşamadığım için kahroluyorum. mektuplarını okudukça içim kan ağlıyor. manyak çavuş iyice azdı ha... vay sadist vay... bir de adam bilip çavuş yapmışlar.böylelerinin eline hiç yetki vermemeli.. sonra ne oldum delisi oluyorlar."sivil olsam yapacağımı bilirdim" diyorsun. ama haklısın hakkuş.sinirlerine hakim ol..askerlikte üste saygısızlık olmaz.adama askerliği bitirtmezler. vallahi... uyma o hayvana dostum.zor ama sayılı günler gelir geçer.buralar bildiğin gibi eksikliğini hep hissediyoruz. en güzel günler seninle olsun...
...............................__Kardeşin Recai__
****** ****** ******* ****** ******
Recai denen hayvan,
Lan sana hayvan demek iltifat, hayvanlara hakaret olur, oğlum sen çıldırdın mı? çavuş fıttırdı... adamın bir ağzıma yapmadığı kaldı. "yazmadım komutanım." diyorum yemin billah ediyorum dinlediği yok. ah ulan eşşoğlueşşek yaktın beni... askerliğim şimdiden bir ay uzadı. her gece tuttuğum 8-5 nöbetleri, günde yalnız başıma tam teçhizat 20km koşu, iki çuval ıspanak ayıklamak imanımı
gevretiyor. Yeter artık Recai!...şakanın çıkacak suyu muyu kalmadı. cımcılık oldu. bu gidişle biraz zor ya, izne gelirsem kendine kaçacak delik ara. tüm kemiklerini kıracağım. allah belanı versin...
.........................__Hakan__
******* ********** ********** ********
Hakkuş'cuğum,
Yooo, yazdıklarına inanamıyorum. bu kadarı da olmaz ama... artık o ********* çavuşun sana yaptıklatını insan yapmaz. Nedir bu eşşoğlueşşeğin sana çektirdiği? yani afedersin ama insan sokaktaki uyuz ite bile daha iyi daha merhametli davranır. bak
hakkuş, sakın benden gerçekleri saklama, yoksa görevden mi kaytarıyorsun? eninde sonunda ikiniz de bu vatanın evladısınız.böyle yapması için ya kafadan sakat ya da soysuz olmalı..ne diyeyim hakkuş? sabredeceksin. allah sevdiği kuluna çektirirmiş. Seni de seviyor olmalı ki çavuş gibi bir namussuzu başına bela diye salmış
.................................................. ............................. _Candostun Recai__
****** ********** ************** **********
Recai soysuzu stop!
Sayende askerliğim bitmeyecek stop!..
Firar ettim stop!..
Seni parçalamaya geliyorum stop!..
Seager
07-20-2007, 08:30 PM
Adam, karısının kedisinden nefret etmekte. Kadın evde yokken arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı.. Eve geri gelir bakar bizimki kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor..
Ertesi hafta daha uzağa bırakır.. Geri gelir bizimki gene kanepenin üzerinde!..
Bir hafta sonra daha da uzağa bırakır, geri gelir, gene evde!..
En sonunda alır hayvanı gider, gider, gider..
Akşam evde telefon çalar.. Karısı telefonu açar.. Karşısında kocası.
"Alo? Necla kedi evde mi?"
"Evdeee.."
"Versene şu lavuğu telefona, yolu tarif etsin.."
Seager
07-20-2007, 10:21 PM
Kapi vurulur ve bir erkek kapiyi açar.
Kadin :"Iyi günler. Az önce caminiz kirildi ve bunu
yapan benim çocugum.
Lütfen özrümü kabul edin. Ne kadar masrafi varsa
ödemek istiyorum".
Adam :"Hiç sorun degil. Cocugunuz cami kirdi ve içeri
giren top degerli bir vazoya çarpti ve o da kirildi"
Kadin içeri girdiginde gerçekten bir vazoyu kirilmis
görür ve daha fazla üzülür.
"Çok üzgünüm bunun da masrafini ödemek istiyorum" der.
Adam :"Hiç önemli degil aslinda çok büyük bir iyilik
yaptiniz bana"
Kadin merakla :"Ama caminiz ve degerli bir vazonuz
kirildi. Nasil olur ?"
Adam :"Hanımefendi ben bir cinim ve 100 bin yildir o
vazoda hapis kalmistim.
Cocugunuz sayesinde özgürlügüme kavustum. Dileyin
benden ne dilerseniz."
Kadin sevinçle : "Ayy ne desem. Güzel bir malikane
istiyorum, hem de Paris'te."
Adam bir kisa telefon konusmasi yapar ve :"Tamam
hanfendi isteginiz oldu, dilediginiz zaman
gidebilirsiniz yeni evinize." "ya ikinci dileginiz ?"
Kadin : "çok lüks kiyafetler istiyorum"
Adam kisa bir telefon konusmasi daha yapar ve
:"armani, versace ve dkny'de kiyafetleriniz hazir
alabilirsiniz" der ve üçüncü istegi sorar.
Kadin :"En degerli mücevherleri istiyorum"
Adam yine bir telefon konusmasi sonrasi :"ok bvulgari
ve tiffany'den dilediginiz mücevherleri alabilirsiniz"
Kadin havalara uçmustur.
Adam :"yalniz ben de birsey rica etsem sakincasi olur
mu ?"
Kadin merakla :"Nedir ?"
Adam :"Biliyorsunuz 100 bin yildir bu vazodayim. Kac
zamandir bir kadin yüzü görmedim. Acaba bir gece
benimle olur musunuz ?"
Kadin biraz düsündükten sonra :"Neden olmasin ?" der
ve sabaha kadar birlikte olurlar... Sabah
uyandiklarinda adam :"Güzel hanımefendi acaba kaç
yasinda" diye sorar.
Kadin :"32"
Adam :"VAY BE BU YASTA HALA CINLERE INANIYOR MUSUNUZ ?"
Seager
07-20-2007, 10:21 PM
Adam, karısının kedisinden nefret etmekte. Kadın evde yokken arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı.. Eve geri gelir bakar bizimki kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor..
Ertesi hafta daha uzağa bırakır.. Geri gelir bizimki gene kanepenin üzerinde!..
Bir hafta sonra daha da uzağa bırakır, geri gelir, gene evde!..
En sonunda alır hayvanı gider, gider, gider..
Akşam evde telefon çalar.. Karısı telefonu açar.. Karşısında kocası.
"Alo? Necla kedi evde mi?"
"Evdeee.."
"Versene şu lavuğu telefona, yolu tarif etsin.."
Seager
07-20-2007, 10:22 PM
Bir sarışın, bir kızıl ve bir esmer kız yanmakta olan bir binanın çatısında mahsur kalmışlar. İtfaiye hemen olay mahalline gelmiş, gerekli cihazları çıkarmış. Çatıdan atlayanları tutmak için yanlarında getirdikleri çarşafı tuttuktan sonra, çatıya doğru seslenmişler;
- ''Atlayın bu tek şansımız''.
Esmer olan kız çatının kenarına kadar gelmiş ve kendisini aşağıya bırakmış. Tam çarşafa gelirken, itfaiyeciler birden çarşafı kenara çekmişler. Esmer kız domates salçası gibi yere yapışmış. İtfaiyeciler tekrar çatıya seslenmişler;
- ''Hadi atlayın yoksa kurtulamayacaksın''. Kızıl saçlı aşağıya bağırmış;;
- ''Atlamam biraz önce yaptığınız gibi çarşafı çekersiniz siz''. İtfaiyeciler;
- ''Hayır çekmeyiz biz sadece esmerler için bunu yaparız''.
Böyle söylenince, kızıl saçlı da kendisini çatıdan aşağıya bırakmış. İtfaiyeciler esmer kızda olduğu gibi yine aniden çarşafı kenara çekince, kızıl saçlı'da elmalı kek gibi yere serilmiş.
Çatıda sadece sarışın kalmış. İtfaiyeciler daha önce'de yaptıkları gibi;
- ''Atla atla yoksa yanarak öleceksin''.
Sarışın;
- ''Kesinlikle atlamam iki arkadaşım atladığında çarşafı çektiniz, ben atlarken'de çekersiniz''.
İtfaiyeciler;
- ''Kesinlikle çekmeyeceğiz söz veriyoruz''.
Sarışın kız;
- ''Bakın, sizin çarşafı çekmeyeceğinize güvenemiyorum. Şimdi çarşafı yere bırakın ve etrafından çekilin''...
Seager
07-20-2007, 10:22 PM
Lunaparkta bir yarışma: Tüfekle turnayı gözünden vuran hediye kazanıyor.
Bir adam geliyor. Dili dönmez sarhoş bir durumda olduğu her halinden belli:
-Deneyebilir miyim?, diye sorar.
İşletmeci: Kardeşim git işine, gerçek kurşun, sarhoşsun, elinden kaza çıkacak. Fakat adamın ısrarlarına dayanamaz. Bir de ne görsün, atış tam isabet.
Adama nesli tükenmekte olan bir tosbağa hediye verir.
Biraz sonra adam bir daha gelir. Bu kez daha sarhoş ama yine isabet ettirmeyi başarır. Al sana bir tosbağa daha.
Üçüncü kez gelir, ayakta duramaz ama yine isabet ettirir kurşunu. İşletmeci tosbağaları kalmadığından adamın eline büyük oyuncak ayı tutuşturur.
Sarhoş şaşkın şaşkın bakar ve sorar:
-Bademli kurabiyelerinden kalmadı mı?
Seager
07-20-2007, 10:22 PM
Genc ve güzel sarisin, alisveris merkezinin beyaz esya reyonuna girer ve saticiya sorar:
- "Su küçük televizyonu almayi düsünüyorum, fiyati nedir ?"
- "Kusura bakmayin hanimefendi sarisinlara satis yapmiyoruz.!"
Genc kadin sinirlenir, evine gider, sacinin rengini degistirir ve ertesi gün magazaya geri gelir, ayni saticiya yaklasir ve:
- "Su küçük televizyonu satin almak istiyorum." der
- "Kusura bakmayin hanimefendi sarisinlara satis yapmiyoruz !!!!"
Kadin iyice sinirlenmistir, solugu bir kuaforde alir, bu defa köklü bir degisiklik yapar, hatta makyajindan,göz rengine o tam bir esmer bombadir artik.. Ayni magazaya gider, ayni saticinin yanidadir ertesi gun:
- "Su küçük sevimli beyaz renlki televizyon ne kadar ???"
- "Kusura bakmayin hanimefendi, sarisinlara satis yapmiyoruz"
- "Inanmiyorum, nasil anladiniz sarisin oldugumu, üç gündür kendimi esmere cevirmek icin yapmadigim kalmadi!"
- "Hanimefendi 3 gündür satinalmaya calistiginiz sey Mikrodalga firin!"
Seager
07-20-2007, 10:22 PM
Günün birinde İstanbul’da sarışının biri hayattan o kadar bezmiş ki kendini boğazın soğuk sularına bırakarak hayatına son vermeye karar vermiş.
Boğaziçi köprüsünden geçerken arabasını durdurmuş, bariyerlere çıkmış ve titreyerek az sonra kendisini bu çekilmez hayattan kurtaracak olan sulara baka baka ağlarken yanına genç ve yakışıklı bir genç gelmiş.
Genç ona acımış ve sarışının ellerini tutup "Bak, yasaman için çok neden var.Yarın sabah gemim Amerika'ya gitmek üzere demir alacak. Eğer istersen, seni de çaktırmadan gemiye alıp saklayabilirim. Sana hem yemek getiririm hem de sana çok iyi bakarım." demiş.
Sarışın bakmış kaybedecek bir şey yok; belki de Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yaparım umuduyla denizcinin teklifini kabul etmiş. O akşam denizci genç onu gemiye almış ve filikalardan birine saklamış.Her gece sarışına üç sandviç ve bir meyve getiriyormuş, sonra da sabaha kadar sevişiyorlarmış.
Bir kaç gün sonra, kaptan rutin kontrolleri sırasında sarışına rastlamış.Orada ne aradığını sormuş. Sarışın da "Ben bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım. O bana her gün yemek getiriyor ve Amerika'ya gitmemi sağlıyor. Ben de onun benimle sevişmesine izin veriyorum." demiş.
Kaptan,
"Seninle seviştiği kesin küçük hanım da .... Bu Kadıköy-Beşiktaş vapuru".
Seager
07-20-2007, 10:22 PM
Yolcular uçagin yaninda otobüsten inmisler.. Bavullarini
gösteriyorlar. Bir bakmislar uçak sirketinin minibüsü
yanlarinda durmus. Içinden kaptan pilotla, yardimci pilot inmisler...
Yolcular
fena halde sasirmislar.. Nasil sasirmasinlar.. Kaptan pilotun
elinde
bir beyaz baston. Kolunda üç noktali bant.. Yardimci pilotun
elinde
bir k*pek tasmasi.. Tasmanin ucunda bir k*pek.. Saga sola
çarparak öyle ilerliyorlar uçaga.. Günlerden 1 Nisan degil ama, "Saka
herhalde"
demis yolcular, dolusmuslar uçaga..Uçak pistte hizla
ilerlemeye baslamis. Yolcularin gözleri camda. Uçak hizlanmis.. Yolcular
endiselenmeye baslamislar.. Ucak daha hizlanmis. Pistin sonu hizla
yaklasmaya baslamis.. Uçak iyice hizlanmis.. Bazi yolcular
paniklemis,
dua etmeye baslamislar. Uçak son hiza ulasmis. Bu arada pistin
sonuna
da ulasmis. 10 metre sonra betonun bitip çimlerin basladigini
gören
yolcular dehset içinde çigligi basmislar.. Tam o anda da
kaptan
pilot
levyeyi sonuna kadar çekmis.. Uçak tam pist biterken
tekerleklerini
yerden kesmis, havalanmis. Kaptan pilot arkasina yaslanmis
derin
bir
nefes almis ve yardimci pilota dönmüs:
- Biliyor musun? Bir gün çiglik atmakta gecikecekler ve hep
birlikte
geberip gidecegiz!..."
Seager
07-20-2007, 10:22 PM
Savcı, morgdaki üç ceseti incelemek üzere gelmişti.
Birinci ceset sırıtıyordu. Savcı nedenini sordu:
- "Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp
krizi geçirdi ve öldü" dediler.
Ikinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu:
- "Bu neden sırıtıyor?"
- "Bunun da oğlu doğmuştu. Sevinçten kalbine yenik düştü"
diye açıkladılar.
Üçüncü ceset Temel'in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu.
- "Bu neden öldü?"
diye sordu savcı.
- "Efendim, buna yıldırım çarptı"
dediler.
- "Peki neden sırıtıyor?"
- "Fotoğrafını çekiyorlar sanmış."
Seager
07-20-2007, 10:23 PM
Adamin lastigi tam timarhanenin önünde patlamis,kaldirima ancak
yanasabilmis.Sonraki islem malum... Kriko, stepne, bijon anahtari derken, birde bunlarin yanina talihsizlik eklenince,söktügü 4 adet bijon yuvarlanip yagmur mazgalina düser.Mazgal açilir gibi degil, bijonlar görünür gibi degil.
Talihsiz sürücü bir sagina bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde
kaderiyle basbasa, kaldirima çöker.Olayi en basindan beri timarhanenin demir parmaklikli penceresinden izleyen bir deli,çaresiz adamin halini bir süre daha aci***** izledikten sonra seslenir;
- Ulan salaaak! Sen ne yapiyorsun orda öyle?
- Sorma birader, lastik patladi ve degistirirken bijonlari mazgala
düsürdüm.
- Düsündügün seye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane sök hepsi 3 bijonlu olsun.
Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen ise girisir. Herseyi
tamamlayip bagaj kapagini kapatan sürücünün akli deliye takilir.
Arabasina binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akil
hastanesindeki adama seslenir:
-Senin ne isin var timarhanede? diye sorar
- Biz burada ' delilik'ten yatiyoruz kardesim, salaklik 'tan degil.
Seager
07-20-2007, 10:23 PM
Temel' e ikramiyeden büyük miktarda para çıkar ve imajını değiştirmek ister.İlk önce gözlük almaya karar verir.Gözlükçüden kaliteli bir gözlük ister,gözlüğü takar ve fiatını sorar 10 Milyon cevabını alınca bu gözlük yakışmadı diyerek başka gözlük dener fiatı sorar 100 Milyon lafına da karşılık yakışmadığını soyler.Gözlükçü çelik kasa da saklı dünyada benzeri olmadığını söylediği gözlüğü çıkarır. Temel gözlüğü takar hoşuna gider.Çünkü gözlükçü karşısında çıplak durmaktadır.Etrafına bakar tüm insanlar çıplak gözükmektedir.Gözlüğü 100 Milyar'a satın alır evin yolunu tutar Fadimeye hava atacaktır.Eve girince köyden hemşerisi Dursun misafir gelmiştir fakat Fadime ile Dursun'u çıplak görmektedir.gözlüğü çıkarır yine çıplak görmektedir.Gözlüğü takar çıplak,çıkarır çıplak sinirlenip gözlüğü ayaklarının altına alır lanet gözlük ne çabuk bozuldu der.
Seager
07-20-2007, 10:23 PM
Öğrenciler fizik dersinden zlü sınavı olyorlarmış.
İlk öğrenci içeri girmiş. Hoca sormuş "Oğlum otobüstesin hava çok sıcak ne yaparsın?"
Öğrenci cevaplamış "Camı açarım."
"İşte, camdan içeri giren havanın ivmesi kaç?". Öğrenci cevaplayamamış çıkmış dışarı. Dışarıdakilere her ne olursa olsun camı açmamalarını söylemiş.
İkinci öğrenci içeri girmiş. Hoca sormuş "Oğlum otobüstesin hava çok sıcak ne yaparsın?"
Öğrenci cevaplamış "Ceketimi çıkarırım"
"Oğlum çok sıcak"
"Gömleğimi çıkarırım"
"Oğlum çok sıcak diyorum"
"Atletimi çıkarırım"
"Oğlum öyle böyle değil"
"Pantalonumu çıkarırım hocam"
"Oğlum neyini çıkarsan fayda etmiyor"
"Hocam kendimi öldürürüm, o camı yine açmam!!!"
Seager
07-20-2007, 10:23 PM
Mikrocerrahi Teksaslı üç cerrah golf oynarken yaptıkları başarılı operasyonlardan bahsediyorlarmış. Birincisi başlamış: "Teksas'taki en iyi cerrah benim. Hastam olan konser piyanisti bir kazada yedi parmağını kaybetmişti, ben ameliyatla yeniden diktim sekiz ay sonra İngiltere kraliçesine özel konser verdi".
Diğeri atlamış: "O da bir şey mi? Genç bir adam kazada her iki bacağını ve kolunu kaybetmişti, ben yeniden monte ettim, iki yıl sonra olimpiyatlarda atletizmde altın madalya kazandı."
Üçüncüsü başlamış: "Beyler, sizler daha amatörsünüz. Birkaç yıl önce kokain ve alkol ile kafayı çekmiş bir kovboy atını saatte 120 km hızla giden trenin üzerine sürmüştü. Kazadan çalışmam için arta kalanlar sadece atın götü ve kovboyun şapkası idi".
"Eeeee Hocam...Peki şimdi ne oldu ?"
"Şimdi kendisi ABD başkanı
Seager
07-20-2007, 10:23 PM
Berberin biri dükkanında çalişirken radyodan bir anons duyulur: Dikkat! Akil hastanesinden bir deli kaçmıştır, çok tehlikeli ve saldırgan olduğundan sakın tartışmaya girmeyin ne derse yapın....
Berber hay Allah neler oluyor derken birazdan içeri biri girer koltuğa oturur:"Beni traş et..!"
Berber:"Nasıl olsun efendim?.."
"Kafamın tam tepesini traş et yanlar kalsın..."
Berber:"Amma cins adam der..Traşı yapar..bitirir."
Adam:"Şimdi git biraz tütün ve köz getir...Çırağı gönderip getirtir.."
"Şimdi tütünle közü traş ettiğin tepeme koy..."
Berber:"Eyvah deli bu galiba...Çaresiz denileni yapar"
Deli:"Şimdi nargileye benzedimmi...."
Berber biyik altindan gulerek:"Evet!" der
Deli ayağa kalkar,fermuarını indirir...
"ÖYLEYSE, ÇEK BAKALIM!.."
Seager
07-20-2007, 10:23 PM
Bir gun taxiye binen bir musteri sofore bir sey sormak icin hafifce
omuzuna dokunur. Sofor bir ciglik atip,direksiyonun
kontrolunu kaybeder, bir otobuse carparmak uzere iken direksiyonu kirar,
kaldirima cikip, bir vitrinin onunde arabayi durdurur arkaya donup
musteriye:
"hayatta bir daha bunu yapmayin!" diye bagirir.
Musteri ise sakinlikle bir ufacik dokunmanin onu bu
kadar korkutup sicratacagini dusunemedigini soyler. Bu
arada kendini toparlamis olan sofor, musteriye donup: "haklisiniz, aslinda
sizin kabahatiniz yok" der. Bugun benim ilk taxi soforlugum, 25
senedir cenaze arabasi soforuydum.
Seager
07-20-2007, 10:24 PM
Amerikalilar yeni bir ucak gelistirmisler. Ve bu ucagi denemek icin Arabistan'a gotururler. Bir arap pilotunu ucaga bindirirler ve ucak havalanir. Arap pilotu ucagi kullanirken 4 motordan biri patlar.
Gostergelerde “Don't panic.This is American technology" yazisi gorulur.
Pilot rahatlar. Daha sonra bir motor daha patlar ve gostergede ayni yazi gorulur. Biraz sonra iki motor ayni anda patlar ve hic motor kalmayinca arap pilot panikler. Tam bu esnada gostergelerde "Don't panic. This is American technology" yazisi gorulur ve ucak kendi kendine rahat bir sekilde yere iner.
Araplar sasirir ve kendileride boyle bir ucak yapmaya karar verirler. Yaptiklari ucagi Amerikalilara denetmek icin bir
Amerikan pilotunu ucaga bindirirler. Ucak kalktiktan birkac dakika sonra bir motor patlar.
Gostergelerde "Don't panic.This is Arabic technology" yazisi gorulur. Birkac dakika sonra 2. Motorun patlamasiyla ayni yazi gostergede gorununce pilot "Ulan bizim ucagin aynisini taklit etmisler. Ne taklitci adam yav bunlar" dedikten sonra kalan 2 motorda patlayinca ucagin kendiliginden yere inecegini dusunen pilot gostergede su yaziyi gorur.
"Don't panic.This is Arabic technology. Please repeat after me; Eshedu enla ilahe İllallah, ve eshedu..."
Seager
07-20-2007, 10:24 PM
Soguk ve karli bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir isadami ve sekreteri
arabalarini terketmek zorunda kalirlar ve uzun bir yuruyusten sonra usumus
ve islanmis durumdayken bir kulube bulurlar.
Kulubede bir yatak, bir uyku tulumu ve bir suru battaniye bulunmaktadir.
Geceyi gecirmeye hazirlanirlar ve isadami bir centilmen olarak, yatagi
sekreterine verir,
"Ben yerde uyku tulumunda uyurum" der. Sekreter yatağına yatar, adam uyku
tulumunun icine girerek fermuari ceker. Bir sure sonra tam uyumak
uzereyken, sekreterinin sesini duyar;
"Efendim, ben cok usuyorum." Adam fermuari acar, uyku tulumundan cikar, bir
battaniye alip kadınin uzerine orter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumak
uzereyken yine sekreterinin sesini duyar;
"Efendim, ben hala cok usuyorum." Adam yine fermuari indirir, tulumdan
cikar, bir battaniye daha alip kadınin ustune orter, uyku tulumuna girerek
fermuari ceker. Tam uykuya dalacagi sirada yine duyar;
"Ben yine coooook usuyorum". Adam yattigi yerden;
"Bir fikrim var." der,
"Burasi issiz bir yer. Neler oldugunu kimse goremez, istersen evliymisiz
gibi davranabiliriz." Genc kadın kikirdar;
"Tamam, bana gore hava hos." Adam yattigi yerden avazi ciktigi kadar
bagirir;
"OYLEYSE KALK VE KAHROLASI BATTANIYEYI KENDIN AL!!!!!"
Seager
07-20-2007, 10:24 PM
Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider. Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve Kocanızın ölmemesini istiyorsanız şu kağıda yazdıklarımı uygulayacaksınız der:
1- Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve ise mutlu gitmesini sağlayın
2- Ögleleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.
3- Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı. Eve gelince eline bir kadeh içki verin dinlenmesini sağlayın.
- "Eger bu dediklerimi harfiyyen uygularsanız kocanızın sağlık yönünden hiçbir problemi olmayacak" der doktor.
Eve geldiklerinde adam karısına sorar,
- "Ne dedi doktor sana?"
- "... ölecekmişsin.."
Seager
07-20-2007, 10:24 PM
Uçakta hostes, papaza sormus :
- Viski, cin, sarap...Ne emredersiniz?
- Kaç metrede uçuyoruz kızım?
- On bin metredeyiz peder!
- O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakiniz, ayip olur!
Seager
07-20-2007, 10:25 PM
Kadının biri bir gün golf oynarken topu ormana kaçmış. Topunu aramaya koyulmuş ve tuzağa yakalanmış bir kurbağa görmüş.
Kurbağa ona,
"Beni bu tuzaktan kurtarırsan, sana 3 dilek hakkı tanıyacağım".
Kadın onu kurtarmış, kurbağa da
"Teşekkür ederim, ama sana dileklerinle ilgili bir koşulu söylemeyi unuttum. Ne dilersen dile, kocan 10 kat iyisine veya fazlasına sahip olacak!"
Kadın
"Tamam" demiş.
İlk dilek olarak dünyadaki en güzel kadını olmak istemiş. Kurbağa onu uyarmış, "Bu dilek, senin kocanı da dünyanın en yakışıklı adamı yapacak ve kadınlar onun başına üşüşecek"
Kadın,
"Bu önemli değil, çünkü ben en güzel kadın olacağım, onun gözü benden başkasını görmeyecek".
KAZAM ve dünyadaki en güzel kadın olmuş.
İkinci dilek olarak, dünyadaki en zengin kadın olmak istemiş. Kurbağa da,
"Bu kocanı dünyadaki en zengin adam yapacak, senden de 10 kat zengin olacak"
demiş. Kadın,
"Bu da önemli değil, çünkü benim olan onun, onun olan da benimdir",
KAZAM ve dünyadaki en zengin kadın oluvermiş.
Kurbağa, üçüncü dileğini sorduğunda, kadın
"Hafif bir kalp krizi geçirmek istiyorum" demiş...
Bu hikayeden çıkarılacak ders: Kadınlar akıllıdır. Onlarla uğraşmayın!
Seager
07-20-2007, 10:25 PM
Andrea Doria Hacli donanmasinin bashinda Akdeniz'de seyrediyormush... Gozcu
bagirmish:
-Ufukta Turk gemileri gozuktuuuu!..
Andrea Doria sormush:
-Kac gemi?..
-20 kadar...
Andrea yardimcisina donmush:
-Bana hemen kirmizi gomlegimi getir, demish, carpishirken yaralanirsam
askerlerim anlasin istemiyorum...
Kirmizi gomlek getirilmish, Andrea giymish.. Bir sure sonra gozcu yine
bagirmish:
-Turkler sandigimizdan kalabalik geliyorlaaar...
Andrea Doria sormush:
-Kac gemi?
-60 kadar...
Doria tekrar yardimcisina donmush:
-Hemen kahverengi pantolonumu getir!..
Seager
07-20-2007, 10:25 PM
Temel bir gece eve gelmiş hanımıyla birlikte olmak istiyor. Karısı
karşı
çıkmış ilk etapta "-Bu gece kandil gecesi, gunahtır yapmayalım.. " Ama
temel niyeti bozmuş bir kere demiş ki Fadimeye:
"- Bugun hoca vazetti bize; Bu gece birlikte olanlar 10.000 düşman
askeri öldürmüş gibi sevap alacaklar diye. Niye bu sevaptan mahrum
olalım?,10.000 tane düşman askeri öldürmek varken." "-olur." demiş
Fadime "öldürelim düşmanları."
Neyse uzatmayalım bir defa ilişkiye girmişler. Sonra Fadime demiş ki :
"-yahu 20.000 tane düşman askeri öldürmek varken
niye 10.000 de kalalım hadi bir daha..." Tekrar halletmişler
işlerini...
Fadime yine: "-yahu 30.000 tane düşman askeri öldürmek varken niye
20.000 tane öldürmekle yetinelim.....". 40 50 60 70, derken
Fadime; "-yahu 90.000 düşman askeri öldürmek varken niye
80.000 de kalalım..." deyince Temel dayanamamış artık:
"- Valla Fadime benim uykum var, topta burda,
tüfekte burda, doldur doldur öldür. Ben yatıyorum."
Seager
07-20-2007, 10:25 PM
Kadro baya kalabalık
bi gün bi uçakta fransız,ingiliz,alman,rus,iranlı,hollandalı ve türk laylaylom gidiyolarmış.neyse uçak rotasını takip ederek giderken ingilterenin üstünden geçiyo.ingiliz şöyle bi aşşağıları süzüyo ve lafa giriyo:
-arkadaşlar,burası benim memleketim ingiltere bizim diyo biramız acaip meşhurdur şahane biralar üretiriz içmelere doyamazsınız..
neyse ingiltere bitiyo fransa nın üstünden geçiyo ve fransız dalıyo:
-burası da fransa bizim kızlarımız meşhurdur öpmelere kıyamazsın.
derken almanya ya geliyo uçak alman bi iç çekiyo ..
-hey gidi memleket diyo biz diyo bi arablar üretiriz binmelere kıyamazsınız..
sonra efenim geliyo hollanda ya hollandalı bakıyo şööyle bi aşşaa:
burası da hollanda diyo ah o güzel evler diyo bizim evlerimiz meşhurdur...
uçak geçiyo rusyaya sonra (nasıl bi rotaysa artık):
-rus bakıyo aşşaa bizim diyo kgb miz meşhurdur dünya da sinek havalansa haberdardır...
sonra irana dönüyo uçak iranlı bakıyo şöyle bi göz süzerek:
-abiler diyo burası da iran bizim de halımız meşhurdur diyo yumuşacıktır..
geldik türkiye ye.. türk bakıyo abi aşşa düşün düşün nerden başlasamki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki en orjinalini söölemeliyim diye)
hah buldum diye düşünüyo ve başlıyo anlatmaya...
arkadaşlar diyo burası türkiye bizim diyo delikanlımız çok meşhurdur...öyleki alır fransızın kızını içer ingilizin birasını atar almanın arabasına götürür hollandalının evine yatırır iranlının halısına çatır çatır s..r kgb nin de bi şeyden haberi olmaz
Seager
07-20-2007, 10:25 PM
Günün birinde üc adam ormanda yürürlerken karsilarina büyük ve vahsi bir nehir cikti. Ama nehrin karsi kiyisina mutlaka gecmeleri gerekiyordü. Peki bunu nasil basaracaklardi?
Birinci adam, dizlerinin üstüne coktü ve Tanriya dua etti: "Tanrim, lütfen nehrin karsi kiyisina gecebilmem icin bana güc ver!"
Tanri ona uzun kollar ve güclü bacaklar verdi. Böylece nehrin karsi kiyisina geçebildi. Ancak bunun icin 2 saat boyunca dalgalarla bogustu ve neredeyse 3-4 kez bogulma tehlikesi gecirdi. Ama, basarmisti!!!!
Bunu gören ikinci adam da Tanriya dua etti: "Tanrim lütfen nehrin karsi kiyisina gecebilmem icin bana güc ve gerekli araci ver!"
Tanri ona bir tekne verdi ve o da nehrin karsi kiyisina gecmeyi basardi, ancak birkac kez teknenin alabora olma tehlikesiyle karsilasti...
Tüm bü olan bitenleri izleyen ücüncü adam, dizlerinin üstüne coktü ve Tanriya yalvardi: "Tanrim, lütfen nehrin karsi kiyisina geçebilmem icin bana güç, arac ve zekayi ver!"
Tanri adami bir kadina dönüstürdü... Kadin haritaya bakti.... Nehrin biraz yukarisina dogru yürüdü ve köprüden karsiya gecti....
Seager
07-20-2007, 10:26 PM
Bir Alman,bir İngiliz,bir Fransız,Temel ve bir Malezyalı uçağa biniyorlar.Temel şaşkın şaşkın Malezyalı'ya bakıyor :
- Sen yenisin galiba !
Seager
07-20-2007, 10:26 PM
Bizim fransız alman ingiliz ve temel bu sefer trenle yolculuk ediyorlarmış. Tren fransadan geçerken bizim fransız başlamış anlatmaya. Arkadaşlar şimdi ben bir mektup zarfı alıcam üstüne annemin adını soyadını yazıcam ve o mektup anneme gidicek. Arkadaşları hadi leyn demiş öyle şey mi olur hiç, neyse harbiden de mektup annesine ulaşmış. Bu sefer tren almanya dan geçerken alman demiş ki şimdi sen seyret ben sadece üstüne annemin adını yazıcam mektuba ve annemin eline geçicek bu mektup. Harbiden de alman ınkide annesine gitmiş. İngiltere den geçerken de ingiliz ben demiş sadece annemin adının ve soyadının baş harfini yazarım anneme ulaşır. Dediği olmuş bizim ingiliz in herkes hayretle kalmış. Tren Trabzon yolundayken temel hemen atlamış olaya ha bakın şimdi ben bir zarf alıyorum elime ve zarfa tek kelime yazmadan anneme ulaştırıyorum. Herkes Temel le dalga geçmeye başlamış Temel bakın demiş şimdi. Tren çocukların yanından geçerken almış zarfı 2 parmağının arasına bağırmaya başlamış çocuklara bu kime bu kime... Çocuklarda hemen cevap vermiş ANANA ANANA
Seager
07-20-2007, 10:26 PM
1. gün: Fare uzun süre labirentin içinde dolandı ama peyniri bulamadı .
-- İç güdüleri zayıf.
3. gün: Negatif. Sadece labirenti değil, odanın hemen her yerini aradı; tüm dolapları, çekmeceleri, kavanozları karıştırdı. Hatta bir tablonun arkasına ve ceplerime bile baktı.
-- Bu fare tam bir salak.
7. gün: En ufak bir ilerleme yok.Artık arama isteğini bile kaybetti, telefonla köşedeki büfeden iki karışık tost,bir ayran istemiş.
-- Zekadan böylesine yoksun oluşu deneylerimde yol almamı önlüyor.
18. gün: Zamanla becerilerini geliştirmesi lazımdı,ama sıfır! Bursa'dan aradı, "kaygılanmamamı, peyniri bulacağını" söyledi. Ona gittikçe peynirden uzaklaştığını anlatmaya çalıştım, ama dinlemedi.
-- Ciddi zeka problemi!
74. gün: Umutsuzluğa kapılıyorum; fare, henüz bir zeka belirtisi gösteremedi. En son Tibet'ten aradı, hayatın anlamı gibisinden birşey bulduğunu söyledi. Ama peyniri bulamamış ve artık umrunda da değilmiş.
-- Aptal hayvan! Hayallerimden ve kariyerimden geriye küflü peynirler kaldı.
93.gün: Labirentin içine koymayı unuttuğum içinfarenin peyniri bulamadığını farkettim.
Seager
07-20-2007, 10:26 PM
rakı ve almanlar
Karl ve Hans, Türklerin neden bu kadar rakıya düşkün olduklarını ve içerken ne hissettiklerini merak etmektedirler.
Konuyu araştırmak için İstanbul’a gelirler. Bir meyhane seçerek içeri girerler. Acemice etrafa bakındıktan sonra bir masaya oturarak yan masadakilerin söylediklerinin aynısını sipariş ederler. İlk kadehler bittikten sonra Hans Karl’a sorar;
Ne hissediyorsun?
Daha bir şey anlamadım. Devam edelim.
İkinci kadehten sonra Karl, Hans’a;
Nasıl gidiyor. Değişiklik var mı?
Hiçbir şey yok. Devam edelim.
Mezeler eşliğinde bir-iki kadeh daha içildikten sonra Hans tekrar sorar;
Ne hissediyorsun?
Karl ağırlaşan göz kapaklarını ağır ağır açarak;
Boşver şimdi ne hissettiğimi Hans, ne olacak bu Almanya’nın hâli?
Seager
07-20-2007, 10:26 PM
Karadenizli Temel ile Adanalı Birol birlikte tatile çıkarlar.
Fethiye'de, Kelebekler Vadisi'nde kamp kurarlar. Aksam güzel bir
yemek yiyip sonra uykuya dalarlar. Bir kaç saat
sonra Birol uyanır ve Temel'i de dürtükleyip uyandırır. Temel
uyku sersemidir:
-"Ne oldu? Ne istisun?"
-"Temelciğim. Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle."
Temel gökyüzüne bakar ve cevap verir:
-"Ha punun içun mu uyandirdun benu?. Paktum iste. Milyonlarca
yilduz cörirum...İsıl isıl parliyan milyonlarca
yilduz..."
Birol tekrar sorar:
-"Peki, bu sana neyi gösteriyor?"
Artık iyice uykusu kaçan Temel biraz düşünür ve filozofça cevap
verir:
-"Teolojik olarak Allah'ın kudretinu ve kendu acizliğimuzu
cörirum. Felsefi olarak, evrenun sonsuzluğunu ve onun
karşisındaki önemsizliğimuzu cörirum.
Astironomik olarak galaksilerun, yilduzlarun, gezegenlerun
varliğini corirum. Meteorolojik olarak pucün havanun çok
güzel olacağinu cörirum. Yilduzlarun konumuna bakarak da gecenun
körü ve saatin 3 olduğunu, penu luzumsuz yere
uyandirduğunu cörüyurum...niye sordun punu paa? Ha sana neyi
costerur?",
Birol cevaplar:
-"Ulan hıyar, çadırımızı çalmışlar...
Seager
07-20-2007, 10:27 PM
Bir matematikçi,bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe başvurular.Görüşmeci matematikçiye sorar:”İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi cevap verir:”Dört”
Görüşmeci sorar:”Kesin dört mü?”
Matematikçi kendinden emin cevaplar:”evet kesin dört”. Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer.
Bu sefer görüşmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar:”Yüzde 10 aşağı veya yukarı oynayabilir, ama ortalama dört eder!”
Ekonomist de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona sorulur.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşarak sorar:”Kaç etsin istersiniz!”
Seager
07-20-2007, 10:27 PM
Nihayet Mars'a insanli ilk uzay ucusu gerceklesir ve uzay araci gezegenin yuzeyine yumusak inis yapar. Gorevli astronot disari cikar ve atmosfer yapisini kontrol eder. Aa, Mars'ta da soluk almaya elverisli bir atmosfer vardir. Uzay elbisesini ve basligini cikarir.. Ormanlarla cevrili yemyesil bir vadidir burasi...
Bir muddet yurudukten sonra, cayirin ortasinda beyaz citlerle cevrilmis cok sirin bir ev gorur. On kapiya yonelir ve kapinin acik oldugunu farkedince iceri suzulur. Kulak kabartinca, mutfak tarafindan sesler geldigini farkeder, seslerin geldigi tarafa dogru ilerler. Su ise bak! Astronotun daha once hic gormedigi guzellikte sarisin bir kadin ocagin basinda durmus elindeki kepceyle bir kazani karistirmaktadir. Kadin kepceyle karistirdikca kazandan fokurtular ve buharlar yukselmektedir. Durumu bir muddet seyreden astronot nihayet konusmaya baslar:
- "Merhaba Marsli... Ben dunyadan geliyorum.. Sen ne yapiyorsun burada boyle?" Kadin ona dogru doner ve gulumser:
- "Merhaba dunyali.. Mars'a hosgeldin.. Gordugun gibi ben burada bebek yapiyorum.."
- "Ne? bebek mi yapiyorsun ? Nasil yani?"
- "Bak gor.." der kadin ve kazani karistirmaya devam eder... Nihayet fokurtular iyice yukselince kadin kepceyi kazana son bir kez daldirir ve kazanin icinden bir bebek cikarir.. Anlasilan Marslilar bu sekilde bebek yapmaktadirlar.
- "Cok sasirtici..ama biz dunyada bebekleri boyle yapmayiz...." der astronot Kadin
- "Oyle mi?" Peki dunyada bebekler nasil yapiliyor?" diye sorunca astranotun gozleri parlar:
- "Gel yatak odasina gidelim ,sana dunyada nasil yapildigini gostereyim.."Yarim saatlik muthis bir deneyimden sonra astranot arkasina yaslanip sigarasini yakinca Marsli kadin saskin bakislarla sorar:
- "Eee, hani bebek nerde?"
- "Ohooo.. bebegin gelmesi dokuz ay alir...." der astronot...
- "Eee, kasigi niye cikardin o zaman? Karistirmaya devam etsene.."
Seager
07-20-2007, 10:27 PM
köylünün biri ineğini satmaya şehre götürmeye karar vermiş. köyden çıkmış yüyüyerek otoyola inmiş. otostop çekmiş bir arabayı durdurmuş. aracın şöförüne benişehre kadar götürürmüsün demiş.
şöför götürürüm ama inek ne olacak demiş.
köylü : onu arabanın arkasına bağlarız yavaş yavaş gelir , demiş
tamam demiş şöför ve ineği aracın arkasına bağlamışlar ve yavaş yavaş yola koyulmuşlar.
bir müddet sonra şöför biraz eğlenelim diye geçirmiş içinden ve aracın gaz pedalına basmaya başlamış. aracı 2.vitese almış. hız :25 km bakmış inek peşinden geliyor biraz daha basmış gaza 3.vites hız 40 inek yine rahat rahat geliyor. 4.vitese çıkmış ama kızmayada başlamış. hız olmuş 70 inekte tık yok yine geliyor. iyice sinirlenmiş 5.vitese atmış 100 km.yi geçmiş aracın hızı. dikiz aynasından ineğe bakmış, ineğin dili dışarı da olduğunu görünce pişkin pişkin köylüye dönmüş
" senin inek yoruldu galiba demiş "
köylü geriye dönüp ineğe bakmış, sonrada şöföre dönmüş ve şöförü bitiren sözü söylemiş
" yorulmadı seni sollayacak sinyal veriyor "
Seager
07-20-2007, 10:27 PM
Bir matematikçi,bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe başvurular.Görüşmeci matematikçiye sorar:”İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi cevap verir:”Dört”
Görüşmeci sorar:”Kesin dört mü?”
Matematikçi kendinden emin cevaplar:”evet kesin dört”. Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer.
Bu sefer görüşmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar:”Yüzde 10 aşağı veya yukarı oynayabilir, ama ortalama dört eder!”
Ekonomist de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona sorulur.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşarak sorar:”Kaç etsin istersiniz!”
Seager
07-20-2007, 10:28 PM
Sultan en güvendiği adamını Arabistan'a hünkar göndermiş. Hünkar, Arabistan'da gezerken bakmış, araplar entari giyorlar ama altlarına don giymiyorlar. Bir rüzgar estimi, manzara felaket! Haber salmış, altına don giymeyenler kadı huzuruna çıkartılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş Arabın bir tanesi don giymemiş ve ilk rüzgarda olay farkedilmiş. Kadı huzuruna çıkartmışlar. Kadı sormuş; -"Adın?" -"Aptülmecit" -"Baba adın?" -"Aptülleziz" -"Evli misin? -"5 tane karım var!" -"Kaç çocuğun var? -"Ilkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden 13, beşincisinden 18 tane." Kadı kararını vermiş ve söylemiş: -"Aptulleziz oğlu, Apdülmecit'in, don giymeye vakti olmadığından beraatine karar verilmiştir!"
birtane daha
Temel 70 yaşına gelmiş Fadime ile akşam evde otururken içi gıcıklanmış, Fadime ' ye seslenmiş - Fadime suyu koy, olmazsa çay yaparız...
Seager
07-20-2007, 10:28 PM
Bir kadının bir süreliğine is seyahati için İngiltere ye gitmesi gerekmektedir. Kadının kocası esini havaalanına kadar götürür. Karisi: - "Teşekkür ederim kocacığım, senin için İngiltere den ne getirmemi istersin?" diye sorar. Adam güler ve yanıtlar: - "Bir İngiliz kızı istiyorum hayatim..." Kadın sessiz bir şekilde kocasından ayrılır ve yola çıkar. 2 hafta sonra adam karisini tekrar hava alanından almaya gider ve sorar: - "Hayatim gezin nasıldı?" Karisi: - "Teşekkür ederim hayatim çok güzeldi." Adam: - "Peki hediyem nerde?" Kadın: - "Ne hediyesi?" Adam: - "Hani bir İngiliz kız istemiştim ya..." Kadın: - "Haa hatırladım, evet elimden geleni yaptım, simdi biraz beklememiz lazım kız olup olmayacağını görmek için... !!!!"
Seager
07-20-2007, 10:28 PM
Mehmet Bey köpeğinin tasmasından tutmuş yolda giderken, hoşlanmadığı bir komşusuyla karşılaştı. Komşu sordu:
- Bu eşekle nereye gidiyorsun?
- Yahu bu köpek be, diye tersledi Mehmet Bey. Köpekle eşeği birbirinden ayıramıyor musun?
Komşu aldırışsız:
- Ben köpekle konuşuyorum. Sen ne diye söze karışıyorsun?
Seager
07-20-2007, 10:28 PM
Bir gün padişah Nasreddin Hoca' ya sormuş.
Hocam ben ölünce cennete mi gideceğim yoksa cehenneme mi, söyle bakayım? demiş.
Hoca padişahtan korkmadan :
-Cehenneme gidersiniz padişahım? demiş.
Padişahın sinirden sakalları titremiş.
Bu durumu gören Hoca :
-Kızmayın padişahım ben aslında size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarınızın kılıçlarıyla ölen suçsuz kişilerden cennet dolup taşmış.Bu yüzden cennete sığmazsınız diye cehenneme gidersiniz dedim, demiş.
Seager
07-20-2007, 10:29 PM
bir gün Nasrettin Hoca pazara giderken çocuklar etrafını almışlar. Hepsi birer düdük ısmarlamış, ama para veren olmamış.
Hoca çocukların tümüne olumlu cevap vermiş:
- Peki, olur...
Çocuklardan yalnız biri, elinde para olduğu halde, Hoca'ya şunları söylemiş:
- Şu parayla bana bir düdük getirir misin ?
Hoca akşama doğru pazardan dönmüş. Yolunu bekleyen çocuklar hemen
Hoca'nın etrafını sararak düdüklerini istemişler.
Nasrettin Hoca, cebinden bir düdük çıkarıp kendisine para veren çocuğa uzatmış.
Ötekileri bağırmaya başlamışlar:
- Ya bizim düdükler nerede ?
Hoca'nın cevabı kısa ve anlamlı olmuş:
- Parayı veren düdüğü çalar.
Seager
07-20-2007, 10:29 PM
Hoca’nın kadılık yaptığı sıralarda bir adam gelmiş:
-Hoca efendi demiş,size bir şey danışacağım.
-Buyrun sorun.
Demiş Hoca, adam sözünü sürdürmüş:
-Geçen gün , komşuların size ait olduğunu söyledikleri bir inek, tarlada bizim ineğin karnını vurup öldürmüş. Şimdi ne yapmam gerek?
Hoca , sakallarını sıvazlayıp bir an düşündükten sonra :
-Hayvan bu, demiş, dava edecek değilsin ya!..
-Teşekkür ederim kadı efendi.
-Sahibinin de bu işte suçu yok;ne bilsin böyle olacağını?
Adamın yüzü gülmüş, tekrar söze başlamadan önce:
-Kusura bakma kadı efendi, demin ben bir yanlışlık yaptım, ölen inek benimki değil, seninki imiş.
Hoca , yerinden doğrulup:
-Bak demiş, şimdi iş değişti. O halde verin raftaki kara kaplı kitabı da hele bir bakalım! ...
Seager
07-20-2007, 10:30 PM
Nasreddin Hoca, kirda sesinin yettigince bagirarak ezan okuyor ve olanca
hiziyla kosuyormus.
Bu durumu gören birkaç kisi, Hoca ya birsey oldugunu düsünerek yanina
yaklasip sormuslar :
- Ne oldu sana, Hoca efendi? Bu ne istir?
Hoca, kosmasini sürdürerek :
- Sesimin nerelere kadar gittigini merak ettim de... demis. Onun için
arkasindan kosuyorum...
Seager
07-20-2007, 10:30 PM
Bölgelerarası folklor yarışması düzenlenmiş.
Finale, Karadeniz horon ekibiyle Ege zeybek ekipleri kalmış.
Ve yarışmayı, zeybekler kazanmış.
Karadenizliler duruma çok bozulmuş.
Temel yenilginin nedenini açıklarken 'Biz oynarken çok acele ettik demiş:
- Keşke biz de zeybekler gibi düşüne düşüne oynasaydık!..
Seager
07-20-2007, 10:30 PM
Bir gün 75 yasinda bir ihtiyar sperm testi yaptirmak icin doktora gider. Doktor adama bir kavanoz verir ve bunu doldurup yarin bana getirin, der. Ertesi gun ihtiyar kavanozu getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve bos oldugunu görür ve sebebini sorar. Ihtiyar anlatmaya baslar:
>>>Doktor bey,
dun gece sag elimle denedim olmadi, sol elimle denedim gene olmadi. Karimi cagirdim, o da sag ve sol elleriyle denedi, agziyla denedi, Ünce disini cikararak, sonra disini takarak denedi gene olmadi.Baktik olacak
gibi degil komsunun karisini cagirdik o da iki elini ve agzini denedi gene olmadi,deyince doktor kendini tutamamis: Naaptiniz, komsununkarisini da mi cagirdiniz, diye sormus. Ihtiyar da: Napalim, acamadik su lanet kavanozu bir turlu Doktor Bey...
Seager
07-20-2007, 10:30 PM
80'lik ihtiyar 20 yasindaki kiza asik olur ve
> evlenirler. Küçük kasabada büyük olay yaratan evlilik
> memnun mesut devam ederken bir yil sonra ihtiyar karisini dogum
> yapmak üzere hastaneye getirir. Herkes saskinlik içindedir. Derken
> hemsire gelip adami tebrik eder,
> -"Bu mükemmel birsey! Bu yasta bunu nasil basardiniz?"
> -"Eee" der ihtiyar, "Motoru sicak tutacaksin kizim!"
> Ertesi yil 80'lik ihtiyarin 20'lik karisi tekrar
> hamile kalir ve yine ayni hastaneye gelirler. Hemsire
> yine buyuk bir saskinlik içinde, -"Tebrik ederim, bu
> olaganüstü birsey!"deyince
> ihtiyar kis kis guler, -
>
> "Sana söyledim. Motoru sicak
> tutacaksin!" Bir sonraki yil, ihtiyarin karisi yine
> hamiledir ve karisi dogumhanede iken gelen hemsire ihtiyara,
>
> "Vay be ne erkekmissin!" der. ihtiyar, "
>
> Motoru sicak tutacaksin" diye cevap
> verince hemsire atilir:
> -"Eh artik yagi degistirsen iyi olacak. Bu defaki ZENCİ !!!!
Seager
07-20-2007, 10:30 PM
Dallas'daki NASA uzay üssünde, üs komutanı,
George ve Bob adındaki astronotları yanına çağırıp,
ertesi gün çıkacakları Mars yolculuğu hakkında
son talimatları verir ve bu zor yolculuğun
öncesinde uyumak üzere evlerine gitmelerini söyler.
Her iki astronot da, talimata uyup evlerine
giderler. George tam uyumak üzereyken telefon
gelir. Arayan Bob'dur.
"Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?"
"Henüz değil."
"Ben çok heyecanlıyım. Uyku tutmadı. Sana da
uyarsa, benimle birlikte içmeye ne dersin?
Uzun süre içki içemiyeceğiz..."
"Ok."
Bir saat sonra George ve Bob buluşurlar, bir
bara girip içki söylerler.Barmen tam içkiyi
verirken ikisine de dikkatlice bakar.
"Hey men. Sizi tanıdım. Yarın Mars'a gidecek
astronotlarsıniz. Size içki verdiğim ortaya
çıkarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben.
Kusura bakmayın."
George ve Bob barmenle tartışmalarına rağmen o
barda içki içemezler. Başka barlarda şanslarını
denerler; ama TV programlarını sürekli izleyen
barmenler onları her seferinde tanırlar ve içki
vermeyi reddederler.Marketlerde kapalıdır. Tam
eve dönmeye karar verdiklerinde Bob'un aklına
bir fikir gelir.
"Yahu George'cuğum. Bizim uzay roketine koydukları
yakıtın kokusunu hatırlıyor musun? Aynı viski
gibiydi. İstiyorsan ondan içelim."
Birlikte uzay üssüne girerler. Kontrol etmek
bahanesiyle yakıt tankının yanına gelirler.
Kimse şüphelenmez. Onlara güvenmeyip te kime
güveneceklerdir ki zaten. Ertesi sabah füzeye
binecek olanlar onlardır.George ve Bob yakıt
tankından aldıkları yakıttan birer kadeh
içerler; sonra da evlerine giderler. George
tam uyumak üzereyken telefon çalar. Arayan yine
Bob'dur.
"Alo George. Yine ben. Rahatsız ettim ama kusura
bakma. Sana birşey sormak istiyorum. Karnın
ağrıyor mu?"
"Evet Bob. Hem de çok."
"Peki. O zaman sakın gaz çıkarayım deme. Ben
seni TOKYO'dan arıyorum..."
Seager
07-20-2007, 10:31 PM
Ferdinand Porsche, ölür ve öbür dünyada melekler tarafindan
karsilanir. Melekler kendisinin olaganüstü
otomobil tasarimindan dolayi bir dilek hak ettigini
söyleyerek, istegini sorar...
Porsche "Tanri ile bir konuda konusmak isterdim." der.
Melek derhal istegini yerine getirmek üzere Ferdinand
Porsche'yi bir salona alir.
Porsche Tanriya sorar:
" Kadini yaratirken düsüncelerin nerdeydi?"
Tanri: " Ne demek istiyorsun?"
Porsche: " çok hatali yaratmissin!"
1.Ön taraf aerodinamik degil.
2.çok ses yapiyor.
3.Bakim masraflari yüksek.
4.Ayda 5-6 gün tamamen kullanilmaz durumda.
5.Arka taraf çok sarkik duruyor.
6.Sürekli boyanmasi ve yenilenmesi gerekiyor.
7.Egsoz, emisyona çok yakin.
8.Farlar genellikle küçük.
9.Yakit da son derece pahali.
Tanri kisaca düsündükten sonra cevap verir :
"Ferdinand, bunlarin hepsi dogru olabilir ama istatistiklere
göre bir çok erkekbenim icadima senin icadindan daha fazla biniyor!!"
Seager
07-20-2007, 10:31 PM
Adamın biri nerde eğilmiş bi kadın görse arkadan dalarmış.Bu böyle sürüp gitmiş.
Bir gün adam tam iş başındayken melekler onu yanına çagırmış bir daha yaparsan seni cehenneme göndeririz demişler. Adam tövbe etmiş bi süre. Bir gün adam otobüse binmiş önündeki kadın parayı düşürmüş almak için egilmiş ve adam dayanamamış. İş bitince puf diye cehenneme gitmiş. Kadın hamile kalmış ve çocukta aynı babası gibiymiş. Bir gün melekler onuda yanına çagırmış ve bir daha yaparsan seni de baban gibi cehenneme göndeririz demişler. Çocuk tövbe etmiş ama üç beş gün sonra dayanamamış ve puf diye cehenneme gitmiş. Çocuk bi bakmış cehennem buz gibi herkes donuyor.
Zebanilerin yanına yaklaşmış demiş ki:
-Ya cehennem dediğin yanar kazanlar kaynar burası neden böyle?
zebani cevap vermiş:
-...... koyiim baban izin vermiyo ki eğilipte iki odun atalım!
Seager
07-20-2007, 10:31 PM
Politikacı
Bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için Teksas'ta dolaşıyorlarmış. Otobüs büyük bir çiftliğin yanından geçerken, şoförün dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole uçmuş. Çiftçi koşarak gelmiş, gece kurda kuşa yem olmasınlar diye cesetleri gömmeye başlamış. Ertesi sabah, şerif soruşturma için çiftliğe gelmiş. Çiftçiye sormuş: 'Otobüsteki bütün politikacıları gömdün demek... Hepsi de ölüydü, eminsin değil mi?' Çiftçi cevap vermiş: 'Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz... Nasıl yalan söylerler!'
Seager
07-20-2007, 10:31 PM
AKILLI KOPEK
Büyükçe bir köpek ağzında bir torbayla
kasap dükkanına girer. Ağzındaki torbayı
yere bırakır, kasabın karşısına oturup
bekler.
-"Bu da nesi" der kasap diğer müşterilerine
bakarak.
-"Herhalde et alacak" der birisi.
Köpek de tasdik eder :
-"Hav"
-"Nasıl et istiyorsun bakalım, kıyma, kuşbaşı,
biftek?"
-"Hav" diye keser köpek kasabın sözünü.
-"Peki ne
kadar?,
bir kilo, iki kilo?"
Tekrar
-"Hav" sesi
duyulur.
Şaşıran kasap
siparişi sarar ve torbaya
yerleştirirken, etin parasının da torbada
olduğunu görür. Köpek dükkanı terk ederken kasap meraktan
çatlayacağına
köpeği takibe karar verir, dükkanı da
yardımcısına emanet eder.Köpek bir kaç
sokak ötede bir apartmana girer, üçüncü kata çıkar ve bir kapının
önünde durarak
pençesiyle kapıya vurmaya başlar. Kapıyı kızgın bir adam açar ve başlar köpeğe
bağırmaya. İzlemede olan kasap ortaya çıkar ve adama
;
-"Dur bir dakika " der "Ne yapıyorsun? Gördüğüm en akıllı köpek,
ona niye
bağırıyorsun ?"
Adam ;
-"Akıllı mı ?" der," bu hafta üç oldu, anahtarını yanına almayı
unutuyor."
Seager
07-20-2007, 10:32 PM
>>>>Iki araba karsilikli birbirlerine yaklasiyorlardi... Birinin
>>>>> > > >>içinde bir
>>>>> > > >>adam, digerinde bir kadin... Tam yan yana geldiklerinde
>>>>>adam
>>>>cami
>>>>> > > >>açip
>>>>> > > >>kadina
>>>>> > > >>INEK
>>>>> > > >>diye bagirdi....
>>>>> > > >>Ve devam edecekken kadin çok sinirlendi ve o da cami açip
>>>>>adama
>>>>> > > >>HAYVAN
>>>>> > > >>diye cevap verdi... Ve arabalar yollarina devam
>>>>>ettiler...
>>>>> > > >>
>>>>> > > >>Kadin tam viraji dönmüstü ki...... Yolun ortasinda duran
>>>>kocaman
>>>>> > > >>bir inege
>>>>> > > >>çarpti...
>>>>>
>>>>> > > >>*Bu hikayeden çikarilacak realist sonuç :
>>>>> > > >>
>>>>> > > >>1. Kadinlar erkekleri dinlemeyi bir ögrenebilseler...
>>>>> > > >>2. Erkekler de kadinlarla konusmayi bir ögrenebilseler...
Seager
07-20-2007, 10:32 PM
BANKACI
> >> Çok zengin adam çok lüks bir restauranta gider garsona sipariş olarak kırmızı et, beyaz şarap , havyar ve salata istiyorum der.
> >>
> >> Tam o sırada çok güzel bir kadın gelir ve adamın ön masasına oturur ve adamın verdiği siparişin aynısından ısmarlar.
> >>
> >> Adam yemeği yedikten sonra hesabi ister. 500 milyon hesap gelir. Adam 500 milyon da bahşiş olarak toplam 1 milyar TL bırakır.
> >>
> >> Ayni hesap kadına da gelmiştir.
> >>
> >> Fakat kadın 1 milyar bahşiş olmak üzere 1.5 milyar TL bırakır.
> >>
> >> Bunu gören adam kadına yanaşır,
-"Hanımefendi, affedersiniz bir şey sormak istiyorum. Benim fabrikalarımın sayısını, paramin hesabini bilemezken 500 milyon bahşiş bırakıyorum. Siz kim oluyorsunuz da 1 milyar bahşiş bırakabiliyorsunuz" ...
> >>
> >> Kadın adama gülümser ve, -" Benim bankalarım var..." der.
> >> ...
> >> Adam,- " Öylemi, ben Türkiye deki bütün banka sahiplerini ve müdürlerini tanırım, ama sizi hatırlayamadım " der.
> >>
> >> Kadın tekrarlar,
- " Benim bankalarım var, bakin size anlatıyım ", der.
> >> " Kadın dudaklarını okşa***** : - " Bunlar var ya bunlar, ŞEKERBANK ..."
> >> " Ellerini göğüslerine ko***** : - " Bunlar da PAMUKBANK..."
> >> " Elini eteğinin önüne tutarak: - " Burası İŞ BANKASI ", der ...
> >>
> >> Adam, " anladım, ya bu bankalar bir gün iflas ederse " , diye sorar.
> >>
> >> Kadın : -" Arkada GARANTİ BANKASI var.."
Seager
07-20-2007, 10:32 PM
Temel'in yazıcısı bozulduğu halde yazıcısından çıktı almayı başarabiliyormuş,
nasıl mı* aşağıda
http://forum.kanka.net/attachment.php?attachmentid=14953&stc=1&thumb=1&d=1126536084 (http://forum.kanka.net/attachment.php?attachmentid=14953&d=1126536084)
Seager
07-20-2007, 10:32 PM
Don't panic this is Arabic Technology"
Amerikalilar yeni bir ucak gelistirmisler.
Ve bu ucagi denemek icin Arabistan'a gotururler.
Bir arap pilotunu ucaga bindirirler ve ucak havalanir.
Arap pilotu ucagi kullanirken 4 motordan biri patlar.
Gostergelerde "Don't panic.This is American technology"
yazisi gorulur.
Pilot rahatlar. Daha sonra bir motor daha patlar ve
gostergede ayni yazi gorulur.
Biraz sonra iki motor ayni anda patlar ve hic
motor kalmayinca arap pilot panikler. Tam bu esnada
gostergelerde "Don't panic.
This is American technology" yazisi gorulur ve
ucak kendi kendine rahat bir sekilde yere iner.
Araplar sasirir ve kendileride boyle bir
ucak yapmaya karar verirler.
Yaptiklari ucagi Amerikalilara denetmek icin bir
Amerikan pilotunu ucaga bindirirler. Ucak
kalktiktan birkac dakika sonra bir motor patlar.
Gostergelerde "Don't panic.This is Arabic
technology" yazisi gorulur.
Birkac dakika sonra 2. Motorun patlamasiyla ayni
yazi gostergede gorununce pilot "Ulan bizim ucagin
aynisini taklit etmisler. Ne taklitci
adam yav bunlar" dedikten sonra kalan 2 motorda
patlayinca ucagin kendiliginden yere inecegini
dusunen pilot gostergede su yaziyi gorur.
"Don't panic.This is Arabic technology.
Please repeat after me;
Eshedu enla ilahe llallah, ve eshedu..."
Seager
07-20-2007, 10:33 PM
babasının dursuna mektubu
Uy sevgili uşağum Dursun
Allah'ın selamı üstine olsin...
Mektubu çok yavaş yazayrum, çünkim bilirum, çabuk okuyamazsun !
Benden yana sual edersen, Allahuma pin şükür iyiyüm, yeni pir iş puldum.
Emrimde yüze yakın adam var, hepsi de sessüz sedasuz, kendi hallerinde.
Ne iş pulduğumu soraysan söyleyeceğum patlama, mezarluk pekçisi oldum.
Bacin Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midur, kiz midur, pelli değül. Haçan o yüzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin söyleyemeyrum.
Temel emicen de tükan açtı, o da otuza aldigini yirmipeşe verir, sürümden kazanaymiş oyle dedi.
Bizim köye findukçularin Temel'i muhtar sectuk, akillu usak da! Geçen gün hepimizi zelzeleye karşi aşi etturdu. Temel akilludur, hem de durusttur..
Geçenlerde bir taksinin şoforu köye varmış, muhtari arayu, meğer yolda pir tavuk ezmuş sahibini soraymuş. Muhtar Temel tavuğa pakmış, ha pu bizden değildur, pizum köyde yassu tavuk yoktur, demiş.
Senin küçüğün Memet cok akilli bir uşak çıktı. Geçen gün tepeye varmiş, elinde bir ip sallayup duriy. Anan, “Uy uşağum ne edeysun orada ?” demiş. O da hava turumuna bakayrum demiş.
Çektum oni akşam karşuma, anlat pakayum şu hava turumu işinu dedim. Anlatti, meğer ip sallanunca havanin rüzgarli olduğuni, ip islaninca da yağmur yağdiğuni anlaymiş.
Çok akilli uşak vesselam. Sen o yaşta böyle akilli degildun!
Yaa işte boyle usağum.. Memleçetten sağa pol pol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazarum..
Baki Hudaya emanet ol.
Baban
Seager
07-20-2007, 10:33 PM
Amerika'da koyu dindar dört kadin, bir
yandan kahve
içiyorlar,
bir
yandan sohbet ediyorlardi.
Birinci kadin, oglundan söz açti; "benim
oglum rahiptir" dedi.
"Bir topluluga girdiginde onu gören herkes
kendisine 'peder'
der."
Ikinci kadin da kendi oglundan söz etti:
"Benim oglum ise
papazdir" dedi. "Bir topluluga girdiginde
onu gören
herkes
kendisine,
'Aziz Peder' der."
Üçüncü kadin da ogluyla övündü: "Benim oglum
ise kardinaldir"
dedi. "Bir topluluga girdiginde onu gören
herkes
kendisine
'Yüce Aziz'
der."
Üç kadin ogullariyla övünmelerini bitirdikten
sonra, dördüncü
kadini dinlemeye hazir olduklarini belirtmek
için
gözlerini
ona
diktiler, beklemeye basladilar. Fakat
dördüncü
kadin konusmuyor, büyük
bir keyifle kahvesini yudumluyordu... Ilk
üç kadin
bir agizdan sordular: "Ya senin oglun?" dediler. "Sen
de söz etsene
oglundan..."
Dördüncü kadin, kahvesinden son yudumunu
aldiktan sonra
agir agir
konusarak oglunu anlatmaya basladi: "Benim
oglum 1.85
boyunda,
dalgali siyah saçli, ela gözlü, genis
omuzlu,
atletik yapili,
son
derece
sik giyinen ve 29 yasinda olmasina karsin
çok
zengin bir
kisidir"
dedi.
"Bir topluluga girdiginde onu gören tüm
kadinlar
birbirlerinin kulaklarina egilirler ve 'AMAN
ALLAH'IM' derler".
Seager
07-20-2007, 10:33 PM
Bolu'da Bİr İlÇeye Bİr Kaymakam AtanmiŞ.kaymakam Yanina BaŞÇavuŞu Alip,
KÖylÜlerle TaniŞmak Üzere KÖy, KÖy DolaŞmaya BaŞlamiŞ...
BakmiŞlar Kİ Yolda Bİr Adam KucaĞinda Bİr EŞek Yavrusuyla Gİdİyor...
Kaymakam BaŞ ÇavuŞ'a DemİŞ Kİ...
"ben Bu KÖylÜlye Bİraz SataŞayim"
BaŞÇavuŞ Kaymakami UyarmiŞ.
"aman Efendİm, Bunlar Lafta Altta Kalmazlar.dİkkat Edİn"
Kaymakam "bİr Şey Olmaz. Ben Yillarca Mektep Okudum.kÜltÜrlÜyÜm.cahİl Bİr KÖylÜ
MÜ Benİ Lafta Yenecek DemİŞ."
Arabayi Durdurup KÖylÜye YanaŞmiŞlar
Kaymakam Selam Verİp SormuŞ
"nereye BÖyle KucaĞinda Yavrunuzla"
KÖylÜ Bİr Kaymakama BakmiŞ, Bİrde BaŞÇavuŞ'a "mektebe DemİŞ.........
Mektebe Yazdirmaya Gİdİyorum....
"Çok Okursa Kaymakam, Az Okursa BaŞÇavuŞ Olsun Dİye".......
Seager
07-20-2007, 10:33 PM
temel bir gün şehir dışındayken otle yerleşmiş aradan 1 saat geçikten sonra resepsiyonu aramış otel sahibine bi tane kadın göndermesini istemiş ve telefonu kapatmış otel sahibinin hanımı telefonun ne için geldiğini sorunca kocası söylemiş kadın duruma çok sinirlenmiş ve hemen kocasına temelin haddini bildirmesini bu otelin öyle yerlerden olmadığını söylemiş kocası da boşver önemseme demiş tam o sırada temelden bi telefon daha gelince kadın sinirli bi halde kendisi yukarıya çıkmış ve ardından kavga gürültü patırtı ve bağrışmalar temel aşağıya kan revan içinde inmiş adam karısı temele haddini bildirdi diye sevinirken pişkin pişkin temele ne oldu diye sormuş temelde iki kere aradım be kardeşim gönderdiğin karı bu muydu yaptırmam diye tutturdu kavga gürültü yapasıya kadar anam ağladı demiş
Seager
07-20-2007, 10:33 PM
Ve nihayet tüp geçit projesi tamamlanmıştır. İstanbul belediyesi Tüpgeçiti yaptırmak için ihale açar ihaleye amerikan firması, fransız firması, japon firması türklerden de temelin firması katılmıştır belediye firmalara açıklama yapmasını ister ilk önce amerikan firması anlatmaya başlar biz ilk önce eş zamanlı olarak iki taraftanda tüp geçiti yapmaya başlarız tam ortasında buluştuğumuzda heaslarımıza göre 1 metrelik boşluk kalır onuda giydirme sistemi ile telafi ederiz derler. arkasından fransız firması geilr o da aynı şekilde anlatmaya başlar onlarda biz ortasında buluştuğumuzda yarım metrelik boşluk kalır derler onuda giydirme sistemi ile telafi ederiz derler, ardından japon firması onlarda ortasında buluştuğumuzda 10 cm lik boşluk olduğunu söylerler en son temel gelir ve anlatmaya başlar biz sahilin iki tarafından da eş zamanlı olarak döşemeye başlarız tam tüp geçidin ortasında buluştuk buluştuk eğer buluşamassak iki tane tüp geçidiniz olu derler
Seager
07-20-2007, 10:34 PM
bir gün trende 1 albay 1 asker güzel bi kız ve yaşlı bi kadın aynı kompartmanda karşılıklı gidiyorlarmış, tren bir müddet sonra karanlık bir tünele girmiş ardından bir öpücük sesi ve ondan sonra kuvvetli bir tokat sesi gelmiş tren tünelden çıktıktan sonra herkes şaşkın şaşkın birbirine bakmaya başlamış. Yaşlı kadın içinden kendi kendine söylenmiş - Bak sen albaya güzel kızı buldu nasılda öptü ama helal olsun kıza nasılda tokatı yerleştirdi kız diye düşünmüş. Kız da aklından o sırada - bak sen Albaya benim gibi güzel bi kız dururken nasıl olduda öptü o yaşlı kadını ama aferim nineye yapıştırdı tokatı albaya diye düşünüyormuş. - O sırada albay kendi kendine mırıldanmış baksen bizim askere kızı öptü kıimseye çaktırmadan ama tokatı ben yedim demiş. O sırada asker içinden içinden gülmüş ve demişki - Ne akıllıyım ama kendi elimi öpüp nasılda yapıştırdım tokatı albaya diye içinden geçirmiş
Seager
07-20-2007, 10:34 PM
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
Seager
07-20-2007, 10:35 PM
Kravat
Iki seyyah çölde seyahat yaparken sulari tükenmis. Kavurucu sicagin altinda
ilerlemeye çalisirken bir kervana rastlamislar. Kervandakilerin de hiç suyu
yokmus ama develerinde yüklü olan kravatlardan hediye etmek istemisler.
Bizimkiler almamis, harap ve bitap bir halde yollarina devam etmeye
çalisirlarken bir vahaya gelmisler. Vahada bir kösk görmüsler. Sakir sakir sulari
akan çesmeleri varmis, kapida ise kocaman bir yazi "Kravati Omayan Giremez".
Seager
07-20-2007, 10:35 PM
Temel ilie Dursun Sultanahmet'te gezinirken bir turist gelip, elindeki kâğıtta yazan adresi öğrenmek ister. Turist İngilizce, Almanca ve Fransızca sorar, fakat bizimkiler anlamaz.Temel der ki:
-Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti!
Bunun üzerine Dursun:
-Ula neye yarayacak ki, bak adam üç dil biliyor;yine de derdini anlatamıyor!
Seager
07-20-2007, 10:35 PM
addenin genclige hitabesi...
*pantolonum dieselden, clubberım ezelden
*ortama akacak tikky caddede durmaz
*geçti mango indirimi sür porşeyi konverse
*hacı hacıyı mekkede tikky tikkyi caddede bulur.
*caddenin düşkünü, barbour giyer kış günü.
*solaryum girmeyen eve doktor girer.
*caddeliyim ezelden, dötüm geçmez dieselden
*ameleyi solaryuma sokmuşlar yine de amele yanıgı demiş.
*acele giden oha falan olur yane.
*ne insan gördüm üstünde tommy si yoktu,ne tommy gördüm içinde insan
yoktu
*her başarılı tikky'nin arkasında oha falan olan zengin bir baba
vardır
*puma balçıkla sıvanmaz.
*tikky'i rockistanbul'a koymuslar yine de club'ım demiş
*kal geliyorum demez
*cluba gitmek ibadetin yarısıdır.
*gucci'den babam çıksa giyerim.
*bir armani'nin nesi var, iki armani'nin cok strong bi presence'i var
*polosuz kaldığınızda bilin ki tek çare yine sizin tommy'nizdir
*insan nike'ı ile karşılanır gucci ile uğurlanır
Seager
07-20-2007, 10:35 PM
85 yaşından bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir.
>Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra
>yaşlı adama sorar:
>D-"içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
>A-"Evet, eşim."
>D-"Ama bayan 25 yaşlarında..."
>A-"Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"
>D-"Yoo, aklıma benim dedem geldi de."
>A-"Nesi varmış dedenizin?"
>D-"Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca
>zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma
>dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve
>hazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline.
>Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik
>gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe
>bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."
>A-"Olur mu, başkası vurmuştur onu."
>D-"Ben de onu demeye çalışıyorum işte."
Seager
07-20-2007, 10:36 PM
AIDS
Temel birgün ölümcül hastaliga yakalanir. Dursun da yaninda refakatçi olarak
kalmaktadir. Temel gelen herkese ben AIDS im der. Dursun artık dayanamaz ve
sonunda sorar :
- Temel sen AIDS felan degilsin neden herkese yalan söylüyorsun?
Temelde:
-Haçen öylede ölücem böylede. En azinda kariyi saglama alalim bari...
Seager
07-20-2007, 10:36 PM
ÇİMENTO TORBASI
İnşaat amelesi viziteye çıkıp haftalardır tuvalete çıkamadığını söylemiş..
Doktor muayene edip, amelenin külotunu indirmiş ve yüzükoyun masaya yatmasını istemiş, adam denileni yapınca Doktor içeriden getirdiği beyzbol sopasını 3-4 kere sertçe indirmiş amelenin poposunun tam ortasına, "Tamam" demiş sonra, "Şimdi tuvalete gidin.." Birkaç dakika sonra tuvaletten rahatlamış şekilde çıkan amele "Sağol Doktor bey.." demiş,
"Hep böyle olabilmek için ne yapmalıyım?.."
"Bir şey yapmana gerek yok.." demiş doktor,
"Tuvaletini yaptıktan sonra poponu çimento torbasıyla silme yeter..!"
Seager
07-20-2007, 10:37 PM
Bir gün arkadaşları sabancıya bu dünyada işin iş:: marSA toyotaSA bosSA lasSA.... hepsi senin Bakalım öbür dünyada napıcaksın demişler
O da demişki: SAĞ TARAFIMDA iSA SOL TARAFIMDA muSA WAR DEMİŞ:D
Seager
07-20-2007, 10:37 PM
Başbakan Ecevit, dış destek aramak için İngiltere'yi ziyarete gitmiş.
Ziyareti sırasında Kraliçe tarafından çay içmeye davet edilen Ecevit,
kraliçeye kendi liderlik felsefesinin ne olduğunu sormuş. Kraliçe de
'çevremi akıllı insanlarla doldurmak' cevabını vermiş. Ecevit bunun
üzerine kraliçeye çevresindeki insanların akıllı olup olmadıklarını
nasıl ayırt ettiğini sormuş. Kraliçe, 'onlara doğru soruları sorarak
ayırt ediyorum' diye yanıtlamış ve 'izin verin göstereyim' demiş.
Hemen Tony Blair'ı aramış ve 'Sayın Başbakan, lütfen bu soruya cevap
verin' demiş: "Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve
bu çocuk sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu?" Tony Blair
'bu benim' diye yanıtlamış. Kraliçe 'doğru, teşekkürler, iyi
çalışmalar sir Blair' demiş. Ecevit, 'majesteleri, çok teşekkür
ederim, bu metodunuzu kesinlikle kullanacağım' diyerek oradan
ayrılmış. Yurda dönüşünde hemen Hüsamettin Özkan' ı çağırmış.
"Hüsamettin, sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum" demiş.
Özkan cevap vermiş:
"Tabii efendim, nedir?"
Ecevit: "Annenin bir çocuğu var, babanın bir çocuğu var, ve bu çocuk
senin ne kız ne de erkek kardeşin. Kimdir bu?"
Hüsamettin Özkan sağa bakmış sola bakmış düşünmüş taşınmış ve en
sonunda: "Efendim bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem?" demiş.
Ecevit kabul etmiş ve Hüsamettin Özkan vakit kaybetmeden Bakanlar
Kurulu'nu toplantıya çağırmış. Saatlerce bu soru üzerinde
düşünmüşler, ama kimse bir cevap bulamamış. En sonunda Hüsamettin
Özkan işlerinin yoğunluğu nedeniyle toplantıya katılamayan Kemal
Derviş'i aramış ve durumu açıkladıktan sonra: "Annenizin bir çocuğu
var, babanızın bir çocuğu var, ve bu çocuk sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu??"
Derviş 'bunda bilemeyecek ne var, tabii ki benim!' diye yanıtlamış.
Cevabı alan Özkan hemen Ecevit'i aramış:
"Cevabı buldum efendim, kim olduğunu biliyorum, Sayın Kemal Derviş! ".
Ecevit büyük bir hayal kırıklığıyla cevap vermiş:"Yanlış cevap verdin!
Doğru cevap Tony Blair idi"...
Seager
07-20-2007, 10:37 PM
Bir GS'li, bir
Fener´li ve BJK´li Arabistan'da yasak olmasina
ragmen
bir otelde içki içerken yakalanirlar... Mahkemeye
çikarilirlar...
Karar IDAM... Itiraz ederler ve karar ömür boyu hapis
cezasina
çevrilir.
Ama o gün, bayrama denk geldigi icin Prens Hazretleri
cezayi
kaldirip
hepsine 20 kirbaç ceza verir. Bizimkileri sempatik
buldugu için
de bir
kiyak daha yapip herkese cezasini hafifletmek için bir
istek
hakki
tanir.
BJK li: "Sirtima bir yastik baglayin" der. 10
kirbaçtan sonra
yastik
paramparça olur ve pek fayda etmez. Uyanik Fenerbahçe'
li bunu
görünce:
"Sırtıma iki yastik baglayin" der. Ama iki yastik bile
10 kirbaca
dayanmaz.
Sira Galatasaray' lıya gelince Prens Hazretleri:
"Bak ben de
Galatasaray' lıyım!!! Sana ceza vermek istemezdim ama ne
yaparsın
kurallar
böyle..Bu yüzden sana iki istek
hakki veriyorum"
Peki der Galatasaray' lı:
"O zaman bana 40 kirbaç vurulsun". Herkes saskina
döner. Prens
Hazretleri: "Peki ikinci istegin nedir?" diye
sorar...
Galatasaray'lı
pis pis siritarak: "FENERBAHÇE´liyi sırtima baglayin"
Seager
07-20-2007, 10:37 PM
Adamin biri ana kuzusudur.. ve hikaye bu ya evlenir..anne oglunun ilk gecesi için çok endiselidir; dayanamaz ve oglunun evini arar. Telefona oglu çikar. Kadin sorar: "napiyorsunuz oglum?" Oglansa "hiiiiiiiiçç TV seyrediyoruz" der. Kadin ilginç bir vurgu ile "yatak odasina geçsenize oglum" der. Adam peki der ve telefonu kapar. Anne çok pimpirikli oldugundan dayanamaz ve biraz sonra tekrar arar... "Oglum napiyorsunuz?" oglan da yatak odasinda tv seyrettiklerini söyler. Anne bunun üzerine kizar.. der ki "oglum üstünüzdekileri çikarsaniza..!!". Adam peki der ve telefonu kapar. Aradan 5 dk geçmeden anne gene arar. Oglum napiyorsunuz? ,hiiiiç!, yatak odasinda, çiplak olarak tv seyrediyoruz.." der.. Annenin kafasinin tasi atmistir.. "OGLUM HERSEYI BEN MI SANA SÖYLEYECEGIM! SENIN EN KILLI YERINI, KARININ ÇISINI YAPTIGI YERE SOK!!!" der. neyse kadin verdigi talimatin rahatligi ile 15 dk oturur, ardindan oglunu arar.. fakat bu sefer telefona gelini çikar.. anne sorar "Naaaapiyorsunuz??" Gelin cevap verir : "Ben çiplak olarak tv seyrediyorum ama vallaha kocamin ne yaptigini anlayabilmis degilim; Kafasini Klozete sokup sokup çikariyor.
Seager
07-20-2007, 10:37 PM
İki kadın dertleşiyormuş: - "Sorma hayatım" demiş biri, "başıma öyle bir felaket geldi ki, anlatılır gibi değil..." - "Hayrola, ne oldu?" - "Kocam yüzde 100 iktidar kaybına uğradı. Seks hayatım tamamen sona erdi." Lafı öteki kadın almış: - "Güzelim demiş, sen gene de haline şükret! Ya benim durumum? Benimki yüzde 300 iktidar kaybına uğradı!" Yüzde 300 lafını duyan birinci kadın itiraz etmiş: - "Hiç öyle şey olur mu ayol? Yüzde 100 kaybı anlarım da, yüzde 300 kayıp nasıl olur?" İkinci kadın anlatmış: - "Benimki geçen gün merdivenden iniyordu. Birden ayağo kaydı yere düştü. Hem parmağını kırdı, hem dilini ısırdı!"
Seager
07-20-2007, 10:38 PM
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar
-Göster canım göster.
kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ileride görünen sarı bina varya ,onun 3.katı
Seager
07-20-2007, 10:38 PM
Beyler sakin bu duruma düsmeyin ?!!!
Sabah kahvaltida kadin; " Eminim sen bugunun ne oldugunu hatirlamiyorsun
bile" dedi.."
"Tabii hatirliyorum " dedi adam... Cikti, gitti.
Ögleye dogru kapi calindi.. Cicekci cocuk harika bir kirmizi gul buketi
birakti..
Az sonra kapi tekrar calindi, bu defa kosedeki pastanenin ciragiydi
gelen... Kocaman bircikolata kutusu birakti gitti.
Ogleden sonra gelen kutudan da, olaganustu guzel bir elbise cikti.. Kadin
kocasinin donmesinizor bekledi ve daha kapida boynuna sarildi..
" Once cicekler, sonra cikolata, en son da elbise..
Bu hayatimdaki en guzel Cumhuriyet Bayrami.."
Adam içinden .........hadi beeeeee::!
Seager
07-20-2007, 10:38 PM
>Benim Oğlum...
> > >
> > >Dört arkadas barda muhabbete dalmistir.
> Içlerinden biri tuvalete gider.
> > >Üç arkadas sohbetlerine devam ederler.
> > >Birinci adam oglundan söz eder, "Benim oglan
> araba yikamakla ise basladi.
> > >Bir baltaya sap olamayacagindan korkuyordum ama
> bir gün arabasini
> >yikadigi
> > >adamlardan biri ona is teklif etmis. Sonra iyi
> bir araba saticisi oldu.
> > >Hatta o kadar iyi para kazandi ki geçenlerde bir
> arkadasinin dogum
> >gününde
> > >ona
> > >Mercedes aldi !"
> > >
> > >Ikinci adam da mevzuya girer, "Benim oglum da
> biraz problemliydi.Büyük
> >bir
> > >emlak sirketinde çalisirken inanilmaz bir is
> kapti ve ondan sonra
> >ilerledi
> > >acayip zengin oldu. Çalistigi sirketi de satin
> aldi. Bir arkadasinin
> >dogum
> > >gününde ona bir ev bile hediye etti."
> > >
> > >Digerlerini dinleyen üçüncü adam da heyecanla söz
> alir, "Aynen benimki de
> > >öyle.
> > >Ise bir borsa sirketinde temizlik elemani olarak
> basladi.Bir gün kendi
> > >kendine
> > >hesaplar yaparken patron tarafindan fark edilince
> broker oldu ve büyük
> > >basarilarla inanilmaz bir servete sahip oldu.
> Üstelik de en iyi
> >arkadasina
> > >bir
> > >milyon dolarlik hisse senedi armagan etti !"
> > >
> > >Bu sirada dördüncü adam tuvaletten çikmis ve
> sohbete katilmistir.
> > >Digerleri ona
> > >çocuklarindan bahsettiklerini söyleyince adam
> içini çekerek konusmaya
> > >baslar,
> > >"Ehh...benim oglumun bir hayal kirikligi oldugunu
> itiraf etmeliyim. Dogru
> > >düzgün bir iste dikis tutturamadi, berber
> çirakligi falan yapti,
> > >eroine bulasti. Derken onun yoldan çikmis
> oldugunu fark ettim, maalesef
> > >homoseksüelmis ! Çok çok üzüldüm. Bir sürü
> erkekle birlikte oldugunu
> > >duydum."
> > >Adam, gülümsemeye çalisarak konusmasina devam
> eder, "Ama ise iyi
> > >tarafindan
> > >bakmaya çalisiyorum. Geçen dogum gününde bu
> homoseksüel arkadaslari ona
> > >bir
> > >Mercedes, bir ev ve bir milyon dolarlik hisse
> senedi hediye etmisler !"
Seager
07-20-2007, 10:39 PM
Adamin biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasini görür. Bir bakar ki 3 milyar küsur lira fatura. Beyninden vurulmusa döner. Hemen ayrintili fatura ister. Fatura gelir. Aranan bütün numaralar adamin arkadaslarina ve dostlarina aittir. Adam "Bu nasil olur? Ödeyecegiz mecburen" der.. O sirada gözü papaganina takilir. Bir an tereddüt eder. Gece papagani gözlemeye karar verir. Papagan kafesinden çikar ve telefonun basina gidip rehberi açar, adamin arkadaslarini tek tek arayip saatlerce konusmaya baslar. Adam sinirden cildirmis bir sekilde papagani yakalar ve kanatlarindan duvara çiviler.Papagan carmiha gerilmis bir vaziyette duvarda asili kalmistir.
Adam sinirle papagani azarlar; "Bir hafta burada asili kal da aklin basina gelsin. Çek bakalim cezani."
Adam gider. Papagan bir bakar karsi duvarda çarmiha gerilmis İsa durmakta. Hemen muhabbete koyulur; "Birader sen ne kadardir buradasin?" "2005yildir buradayim" der Isa.
Papagan hayretler içinde kalir; "Ohaaaa! Nereyi aradin lan öyle?"
Seager
07-20-2007, 10:39 PM
Genç rahibelerden biri kosarak gelir ve basrahibenin önünde diz çökerek; "Degerli hemsire, sormayin basima neler geldi ..." "Neler geldi kizim?""Arka bahçede çiçek topluyordum, nerden
geldi bahçivanin oglu ortaya çikti ve maalesef bana...
"Tecavüz mü etti ?"
"Evet..."
"Himmmm, peki kizim sen simdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç...'
"Aaa, limon hamileligi önler mi ?"
"Hamileligi önlemez de, en azindan o yuzundeki aptal siritmayi engeller..."
Seager
07-20-2007, 10:39 PM
Trafik polisi arabayi durdurmus ve egilip sormus:
-Ehliyet ruhsat lutfen
-Tabi buyrun demis sofor ve vermis.
Polis bakmis bi problem yok.
-Pekii demis polis, cevre vergisi pulu?
-Burada, buyrun demis adam.
-Ilk yardim cantaniz var mi? demis polis.
-Tabii deyip bagaji acmis adam.
Polis bakmis icinde eksik yok.
-Yangin sondurucu?
-Burada buyrun.
-Zincir?
-Derhal cikarayim buyrun.
Polis daha sonra tekrar sormus:
-Mezdeke kaseti var mi?
Sofor cok sasirmis.
-Evet var buyrun demis.
Polis: Tamam siz onu takin teybe ve sesini acin demis ve baslamis polis
oynamaya. Soforun saskinligi daha da artmis ve dayanamamis sormus.
-Hayrola memur bey?
Polis cevap vermis:
-Ee essek degilsin artik takarsin bi 20 milyon...
Seager
07-20-2007, 10:39 PM
Adamın biri, bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş. Ağaçta bulunan başka biri de onu izliyormuş. Namazını bitiren adam daha sonra namazının kabul olması için Allah'a dua etmeye başlamış. - "Allahım sen namazımı kabul et." Ağaçtaki adam: - "Etmem", diye cevap vermiş. Adam şaşırmış. Tekrarlamış: - "Allahım sen kıldığım namazı kabul et." - "Etmem." Adamın şaşkınlığı iyice artmış. Yine: - "Allahım sen namazımı kabul et", demiş. Ağaçtaki adam tekrar: - "Etmem", deyince adam sinirlenmiş. - "Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım."
Seager
07-20-2007, 10:39 PM
Temel'le Dursun, promosyonlu meşrubat almış, şişeyi açmışlar kapağında bir yazı:
- Tekrar deneyin.
Temel, kapağı kapatıp tekrar bakmış, yine 'tekrar deneyin' yazıyor. Temel kapağı kapatıp tekrar açmış, yine 'tekrar deneyin' yazısı var. Sinirlenip Dursun'a 'ula' demiş:
- Bunlar bizi kandırıyor. İki saattir deniyorum, hala bir şey çıkmadı!..
Seager
07-20-2007, 10:40 PM
Temel komutandan izin istemis ve eklemis: 'Çocugum olacak da!'
Komutan: 'Ne zaman?' demis. Temel: 'izin verirseniz eve gittikten 9 ay sonra' demis
Seager
07-20-2007, 10:40 PM
Temel ile Dursun bir gun sokakta bir penguen bulmuslar ve onu karakola goturmusler. Komiser onlara 'Bu hayvani
cabuk hayvanat bahcesine goturun' demis. Aksama dogru komiser pencereden disari bakarken Temel ile Dursun'
ortalarında penguenle gezerken gormus. Komiser pencereyi acip "ula usaklar ben size o hayvani hayvanat bahjcesine goturun demedim mi" demis. Temel ile Dursun da "tamam da goturduk. Simdi de sinemaya gotureyruz' demisler
Seager
07-20-2007, 10:40 PM
Temel hastaneye gitmektedir. Giriste birinin agladigini gorur.Yaklasir ve sorar: "Hayrola hemserim! Neden agliyorsun?" .
Adam: "Kan tahlili yaptirmaya geldim. Parmagimi kestiler. " der. Bu sefer Temel daha siddetli bir
sekilde aglamaya baslar. Bu sefer susan adam Temel' e sorar: "Hayirdir hemserim. Sen niye aglamaya
basladin?" Temel: "Ben. . " der, "İdrar tahlili yaptirmaya geldim. . "
Seager
07-20-2007, 10:40 PM
Temizlikçi bir kadın dışardan ilkokul diploması almak için sınava girer.
Tabiat bilgisi soruları ve cevapları şöyle:
Soru : Mide ne iş yapar?
Cevap : Sindirim yapar, yediklerimizi öğütür
Soru : Akciğer ne iş yapar?
Cevap : Solunum yapar. Bizi yaşatır.
Soru : Kalp ne iş yapar?
Cevap : Dolaşım yapar.
Soru : Beyin ne iş yapar?
Cevap : Bizim apartmanda kapıcılık yapar...
Seager
07-20-2007, 10:40 PM
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağla***** yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"; antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir: - "Boru yetmedi."
Seager
07-20-2007, 10:41 PM
Temel, dere kenarinda oturuyormus. Oradan jeeple geçmekte olan bir adam
suyun derin olup olmadigini sormus. Temel,
- Derin degildir, geçebilirsin...
demis. Adamda Temel e güvenerek suya jeepiyle girmis. Jeep bir anda sulara
gömülmüs. Kan ter içinde sudan çikan adam Temel in yakasina yapisarak,
- Hani derin degildi ulan.
diyerek Temel i tartaklamaya baslamis. Temel de,
- Abi vallahi benim suçum yok. Demin bir ördek geçiyordu su beline geliyordu...
Seager
07-20-2007, 10:41 PM
Temel askerligini yunan sinirinda yapiyormus.
Temel'in cani cok sikiliyormus.
Yunan'a bir islik calmis elleriyle "Havaci misin?" isareti yapmis,
Yunan aldirmamis.
Bir islik calmis elleriyle "Karaci misin?" isareti yapmis,
Yunan aldirmamis.
Bir islik daha calmis "Denizci misin?" anlaminda yuzme isareti yapmis, yunan aldirmamis.
Bir islik daha calmis. El haraketi yaparak "Topcu musun?" demis,
yunan aldirmamis.
Bir islik daha calmis "Gozcu musun?" anlaminda durbun isareti yapmis, yunan aldirmamis.
Nöbetler degismis sira yine Temel'le Yunan'a gelmis.
Yunan'a hadi sinira git demisler yunan da:
- "Ben oraya gitmem. Orada bir deli turk askeri var, bana hava kararinca yuzerek gelip sana bir koyacam gozlerin firlayacak diyor.."
Seager
07-20-2007, 10:42 PM
Bir Türk, bir Amerikalı ve bir alman birlikte saunaya gitmişler. Bellerinde birer havlu saunada oturmuşlar ter atarlarken, bip bip bip diye ses duyulmuş. Amerikalı, sağ eliyle sol koluna dokunup,
- "Çağrı cihazım çaldı. Derimin altında elektronik devre var da..." demiş. Aradan biraz zaman geçmiş, bu sefer bir cep telefonu çalmaya başlamış. Bunun üzerine alman, sol avuç içini kulağına götürmüs ve konuşmaya başlamış. Görüşmesi bitince, Türk’e ve Amerikalıya dönüp,
- "Avucumun içinde cep telefonu devresi var da..."
demiş teknolojik olarak geri kalmayı gururuna yediremeyen Türk,
- "Bana bir dakika izin verin"
demiş ve dışarı çıkmış. Birkaç dakika sonra döndüğünde poposunun arasına sıkışmış tuvalet kağıdı sarkıyormuş. Amerikalı ve Alman’ın kendisine garip garip baktığını görünce,
- "Faks geliyor da.."
Seager
07-20-2007, 10:42 PM
Kendisini fare zannettiği için ailesi tarafından bir akıl hastanesine yatırılan adam, birkaç yıllık bir tedavinin ardından; iyice kendine gelmiş. Doktorlar, artık taburcu etmeyi düşündükleri hasta ile son bir görüşme yaparak,iyileştiğinden emin olmak istemişler. Adama sormuşlar:
-"Söyle bakalım; sen insan mısın, fare misin?" Adam gülümsemiş:
-"Doktor bey, o günleri geride bıraktım. Elbette ki ben bir insanım." Doktorlar, içleri rahatlayarak:
-"Tamam o zaman, artık burada kalmana gerek kalmadı", demişler ve çıkış belgelerini uzatmışlar. Birkaç dakika sonra, gruptaki doktorlardan biri bahçeye çıktığında, adamı bir ağacın arkasına saklanır halde görmüş.
-"N'oldu yahu? Sıkılmadın mı buradan, çıksana, git özgürlüğün tadını çıkar!"
-"İyi de doktor bey, orada bir kedi var!"
-"Eee, ne olmuş kedi varsa; hani sen artık bir fare olmadığını biliyordun?"
-"Ya doktor bey, ben fare olmadığımı biliyorum da; kedi benim fare olmadığımı nereden bilecek?"
Seager
07-20-2007, 10:42 PM
Nasil yagmur nasil firtina, adam bir taksiye el kaldirir, taksi durur.
Adam gidecegi yeri söyleyince, taksici kizarak "Ohoo orasi çok yakin alamam
seni" der ve gazlar gider.
Adam çok bozulur ama sonra bir sekilde evine gitmeyi basarir.
Ertesi gün sans eseri bir bakar ki, dün geceki taksici, evinin önündeki
taksi duragindadir ve üçüncü siradadir.
Hemen plan yapar ve ilk taksi söförüne yanasir:
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bir kere beraber olalim
- Hadi be sapik misin,defol.
Adam bu cevabi alinca ikinci siradaki taksiye yanasir.
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bana bir kere beraber olalim.
- Vay sapik vay defol
Sira üçüncü taksiciye yani bizim taksiciye gelmistir.
Adam yanasir:
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Peki.Sana 20milyon veririm ama bir sartim var!!
- Nedir ?
- Giderken diger taksicilere el salliyacaksin!!!!!!
- Ayibettin abi tabii............
Seager
07-20-2007, 10:42 PM
Amerikalılar çok nadir görülen bir tür maymunun peşine düşerler. O kadar teknolojiye sahip olmalarına rağmen maymunu yakalayamazlar. Dünyaca ünlü maymun avcısı Temel'in yanına gelip yardım isterler. Temel; "Yeminliyum ama son jubilemi sizinle yapayum." der.
Eline bir tüfek ve birde köpeğini yanına alır, hazırım der. Amerikalılar şaşkınlıkla "Biz bu kadar aletle yakalayamadık. Bu nasıl yakalayacak." diye kendi aralarında tartışırlarken Temel'e sorarlar işin sırrı ne diye; "Marifet köpektedur. Ben ateş edup maymuni düşürurum o da aşağıda etkisuz hale getirur" der ve güler.
Yolculuk başlar, maymun bulunur. Çok yüksek bir ağacın tepesindeki maymunu düşürmeye çalışırlar. Ama olmaz. Temel "Ben yukari çikup ağacı sallayayum. Maymun düşerse sorun yok, ama ben düşersem VURUN HABU KÖPEĞİ!"
Seager
07-20-2007, 10:42 PM
10..9..8..7.. (Doktor fıkraları)
Adamın biri doktora gitmiş.Doktor muayene etmiş ve bizimki sormuş:
-"Ne oldu doktor bey? Ne kadar ömrüm kaldı?" Doktor cevaplamış:
-"10" Bizimki de
-"Ne 10'u doktor bey, gün mü, ay mı sene mi?" Doktor:
-"9, 8, 7, 6...."
25 CM. (Genel fıkraları)
Adamın biri bara girmis.. Üç duble viski içtikten sonra barmene
-"Ödeyecek param yok,Ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var.Sana istediğin herşeyi çalabilir.."
-"Hadi ordan sarhoş" demiş,barmen.Adam elini cebine atmış. Çıkarmış 25 santim boyunda bir piyanist. Piyanosu da önünde..
Barmen şaşkın
-"Türk marşı"diyebilmiş.Bir döktürmüş 25 santimlik piyanist, Mozart'ı..
-"Bu nasıl iş" demis barmen şaşkınlık içinde..
-"Hurdalıkta bir lamba buldum,bin yıllık.. Parlatmak için ovarken içinden bir cin çıktı..
Bin yaşında.Çökmüş.Kulakları da zor duyuyor.."
Elini öbür cebine atmış, bir eski lamba çıkarmış. Barmen'in önüne koymuş.
-"Ovala ve dilek dile" diye..
Barmen ovalamış lambayı.Hakikaten bir ihtiyar, ayakta zor duran cin.Bir eli kulağında
-"Haa.. Hii.." deyip duruyor..
-"Burada bu sigara dumanı ve içki kokuları arasında, iki ciğerim de perişan hale geldi.. Bana iki yeni ciğer" demis, barmen..
Hooop!.. Barın başında, pos bıyıkları , kocaman şapkaları, yeşil kırmızı kılıkları ile iki Yeniçeri.
-"Ama ben yeniçeri değil, yeni ciğer istemiştim" demiş barmen..
-"Ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanırsın!.."
Seager
07-20-2007, 10:42 PM
30 YIL (Genel fıkraları)
40 yaşlarındaki kadın kalp krizi nedeniyle hastaneye yatırılmıştı.Kendinden geçmis durumdaydı. Doktorlar kurtarmak için çilgınlar gibi uğraşıyordu..Tam bu sırada Tanrı kadına göründü.
-"Yanına geliyorum Tanrım," diye inledi kadın.
-"Hayır," diye cevap geldi yücelerden,"daha önünde 35 yıl, 2 ay, 8 gün var..."
Kadın nihayet kendine gelmişti. Doktorlar mutluydu. Kadın daha da mutluydu.
Biraz iyileşince kesenin ağzını açtı.
Yüzünü gerdirdi.Liposuction yaptırdı.Göğüserini silikonla dikleşirildi.Kadının ısrarlarına dayanamayan hastane yönetimi bir kuaförün gelip saçlarını platine boyamasına izin vermişti.Artık bomba gibiydi kadın. Kendini çok iyi hissediyordu.
Hayatının kalan bölümünü mutlu bir biçimde geçirmeye hazırdı.Nihayet taburcu oldu.
Dışarıya çıkıp temiz havayı içine çekti.
Taksiye binmek üzere caddenin karşısına geçerken bir ambulans çarptı kadına.
Vahimdi durumu. Derin karanlığa doğru kayarken sordu:
-"Ulu Tanrım, sen her şeyi daha iyi bilirsin, ama hani önümde daha 35 yıl vardı?"
Tanrı'nin cevabı şöyle oldu:
-"Tanıyamadım..."
Seager
07-20-2007, 10:43 PM
99 ASLAN (Av/Spor fıkraları)
Avcının biri palavra sıkıyormuş..
-"Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.." Arkadaşı dayanamamış,
-"100 de şuna bari" demiş. Avcı da
-"Bir aslan için yalan mı söyliycem sana" demiş.
Seager
07-20-2007, 10:43 PM
ACEMİ (Av/Spor fıkraları)
Avcılar aralarına yeni katılan acemi avcıyı sınamak isterler ve ellerinde bulunan; av kuşları ile ilgili kitabı çıkartıp bir sayfa açarlar.Bu sayfada bulunan kuşun gövdesini kapatıp bacaklarını acemi avcıya gösterirler, cevap alamayınca diğer resme geçerler...Ondan da cevap alamazlar ve birkaç resimden sonra alaylı biçimde
-"Senin iyi bir avcı olman için daha çok çalışman lazım" deyince,acemi olan avcı mahçup ve üzgün olarak aralarından ayrılırken, diğer arkadaşlardan biri
-"Arkadaşım senin adın neydi?" deyince acemi avcı paçalarını sıvayıp bacaklarını gösterir..
ADINI YAZMAMIŞ (Temel fıkraları)
Temel çok sıkıntılıymış.Onun bu hali Dursun'un gözünden kaçmamış..
-Ne oldu Temel?...Durgunsun biraz...
-Sorma...Başım belada...Bir mektup aldım,adam kızıyla ilişkimi kesmezsem beni öldüreceğini yazmış...
-Ne var bunda?..Sen de kesersin...
-Tamam da isim yazmamış..
Seager
07-20-2007, 10:43 PM
AĞAÇ YÜRÜMEZSE (Nasreddin Hoca fıkraları)
Nasreddin Hoca'ya yapılan sataşmalar tükenip bitmez. Akşehirliler bir gün Hoca'ya takılır ve sorarlar: - "Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?" Hoca'nın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar: - "Her halde öyle olmalı." - "Böyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize de görelim!" Hoca: - "Pekala şimdi size bir numara yapalım" der.. Karşısında durmakta olan çınar ağacına; - "Ey ulu çınar çabuk yanıma gel!" der. Tabii ne gelen ağaç var ne giden. Hoca yürümeye başlar ağacın yanına varır. Akşehirliler: - "Ne oldu Hoca ağacı getiremedin, kendin oraya gittin!" diye gülünce Hoca: - "Bizde kibir yoktur, dağ yürümezse abdal yürür", der.
Seager
07-20-2007, 10:43 PM
AH OĞLUM (Okul fıkraları)
Kimya dersinde öğretmen, elindeki metal parayı gösterdi:
-Şimdi bu beşyüzlüğü asite batırıyorum. Ne dersiniz eriyecek mi?
Nuri parmak kaldırıp cevapladı:
-Erimez, öğretmenim:
-Evet erimez, neden erimez?
-Eriyecek olsa asite atmazdınız da ondan...
Seager
07-20-2007, 10:43 PM
AHTAPOT (Hayvanlar Alemi fıkraları)
Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış dolaşıyorlardı.Erkek ahtapot eğildi hafif bir sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı:
-Ne güzel bir gece değil mi sevgilim?...Mehtap,yıldızlar,sen,ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz...
Seager
07-20-2007, 10:44 PM
AKILA BAK (Deli fıkraları)
Adamın biri otomobiliyle tam tımarhanenin önünden geçerken birden lastiklerden biri fırlamış..Adamcağız arabayı zor zar durdurmuş,gidip lastiği getirmiş ama bijonları bulamamış..Ne yapacağını kara kara düşünürken pencerede onu seyretmekte olan bir deli akıl vermiş;
"-Her lastikten bir bijon sök te öyle tak..Seni tamirciye kadar idare eder"..
Adam şaşkın;
"-Arkadaş bu zekayla senin orada ne işin var"? Deli;
"-Ben deliyim ahbap,aptal değil"..
Seager
07-20-2007, 10:44 PM
AKILLANIR.. (Temel fıkraları)
Temel on sekizlik oğlunu evlendiriyor. Çok erken değil mi diye soranlara,
- Şimdi evlensin, sonra akli paşina celir, o zaman da evlentiremem, diyor.
Seager
07-20-2007, 10:44 PM
ALBAŞI (Asker fıkraları)
Çavuşluk sınavında bütün sorulara iyi kötü cevap veren Recep'e, albay da bir soru sormak ister:
-Oğlum, rütbeleri asttan üste doğru bir saysana?
Cevap hemen gelir:
-Onbaşı, yüzbaşı, binbaşı, yarbaşı, albaşı...
Seager
07-20-2007, 10:44 PM
ALDIN MI CEVABINI (Evlilik/Flört fıkraları)
Adam barda gördüğü güzel bir bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaşır ve
- Afedersiniz hanımefendi biraz konuşabilir miyiz acaba? diye sorar.
Kız birden haykırır.
- Terbiyesiz ! Ben senin bildiğin kızlardan değilim !
Adam utancından yerin dibine girmiş, kıpkırmızı bir suratla yerine oturmuştur. Herkes ona bakmaktadır ve bu onu daha da rahatsız etmektedir. Bir süre sonra kız ona yaklaşır ve gülümseyerek..
- Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandıklarını inceliyorum.
Bu açıklama adamın canını daha fazla sıkar ve avaz avaz bağırarak cevap verir.
- Ne ? Gecesi 200 dolar mı ? Deli misin sen ?
Seager
07-20-2007, 10:44 PM
ALİFORTONFONİ (Asker fıkraları)
Görevli çavuş,teftiş öncesi saf er Mehmet'e bazukanın parçalarını ezberletmeye çalışıyormuş.En çok ta "alev örten huni"de zorlanmışlar.Teftiş günü gelmiş.Birliği dolaşan general,bazukanın başındaki Mehmet'in karşısına gelince o parçayı gösterip sormuş;
-"Bu nedir?..
Mehmet gururla cevaplamış;
-"Alifortonfoni,komutanım!...
Seager
07-20-2007, 10:44 PM
ALIK TUTUYORUM (Deli fıkraları)
Deli duvara oturmuş.Elindeki oltanın ucu sokağa sarkmış....
Yoldan geçen soruyor;
- Orada balık mı tutuyorsun sen?
- Hayır alık tutuyorum.
- Tutabildin mi bari ?
- çook ... Seninle 23 oldu !
Seager
07-20-2007, 10:44 PM
ALIŞKANLIK (Doktor fıkraları)
Doktor, hastasını uyarmış :
-Bakın, sonra söylemediydi demeyin, bu uyku haplarına devam edecek olursanız, sizde alışkanlık yaratır.
Hasta bilgiç bilgiç gülümsemiş :
-Sen ne diyorsun Doktor Bey! Ben bu hapları evelallah yirmi yıldır alırım, henüz alışkanlık yaptığını görmedim daha!
Seager
07-20-2007, 10:45 PM
ALMAN VATANDAŞI (Genel fıkraları)
Uzun çabalar sonucunda Alman vatandaşlığına kabul edilen genç, babasına sürpriz yapmak için sevinç içinde eve koşmuş:
- Babaaa, bak Alman vatandaşıyım artık...
Birinci kuşak milliyetçilerden olan baba çok sinirlenir:
- Ulan soysuz, hangi yüzle gider de Alman vatandaşı olursun," diye gürlerken oğlunun suratına bir de Osmanlı tokadı akşeder... Koşa koşa geri dönen oğlan bir yandan da şöyle
söyleniyormuş:
- Şu hale bak yaa, Alman vatandaşı olalı bir saat geçmedi Türklerle başım belaya girdi...
Seager
07-20-2007, 10:45 PM
AMELİYAT YERİ (Evlilik/Flört fıkraları)
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar. Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....
Seager
07-20-2007, 10:45 PM
AMİN (Genel fıkraları)
Çok iyi giyimli bir iş adamı Vatikan'a gelir papayla görüşmek istediğini söyler. Kendisini bir Kardinal'e götürürler. Adam ısrar eder.
- Sizinle değil, doğrudan Papa ile ve yalnız görüşmek istiyorum.
Sonunda adamı Papa'nın huzuruna çıkarırlar. Ama adamın ne istediğini merak eden Kardinaller kapının dışında kulak kesilmiş içeriyi dinlemektedirler.
İçeride sesler yukselmiştir.
Adam : - 1 milyar dolar.
Papa : - Olmaz
- 2 milyar dolar.
- Hayır.
- 5 milyar dolar.
- Hayır.
Adam kapıyı çarpar, hışımla uzaklaşırken Kardinaller içeri koşuşur.
- Sayın Papa hazretleri, 5 milyar dolar muazzam bir para. Düşünün bu para ile kaç katedral, kaç kilise yapılır, dünya üzerine kaç misyoner gönderilirdi. Parayı niçin kabul etmediniz ?
- Ne yani ? Her duadan sonra Amin yerine Coca Cola mı deseydik ?
Seager
07-20-2007, 10:45 PM
ANAM BABAM (Asker fıkraları)
Yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği Onbaşı Mehmet`in cezalandırdığı er, yüzbaşının karşısında :
-Komutanım benim bir şikayatim var.
-Söyle.
-Mehmet onbaşı beni döğdi.
-Git, ben onun cezasını veririm.
-Ama yüzbaşım; hem döğdi , hem söğdi.
-Anladım, git cezasını veririm.
-Anama babama laf etti.
-Git cezasını veririz dedik ya.
-Benim anam da yohtur, babam da yohtur.
-Allah rahmet eylesin.Benim de öyle.Sen git anladım.
-Ama yüzbaşım, Mehmet onbaşı benim anama da laf etti , babama da laf etti.Anam da yohtur, babam da yohtur.Anam da sensin, babam da sensin.
Yüzbaşı :
-Derhal koş; çağır Mehmet Onbaşı`yı buraya! dedi.
Seager
07-20-2007, 10:45 PM
ANCAK BULMUŞ (Doktor fıkraları)
Doktor telefonda yakaladigi hastasına:
- Tahliller belli oldu, demiş, sana bir kötü, bir daha kötü haberim var.
- Nedir kötü haber?
- Maalesef 1 günlük ömrünüz kaldı.
- Peki daha kötü haber nedir?
- Size 24 saattir ulaşmaya çalışıyorum, ancak buldum...
Seager
07-20-2007, 10:46 PM
ANDREA DORİA (Asker fıkraları)
Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş çıkmış. Venedik donanmasının komutanı Andrea Doria imiş. Gözcü Osmanlı donanmasının yaklaştığını fark edince hemen Andrea
Doria'ya haber vermiş:
-Osmanlı yaklaşıyoor.
Andrea Doria sormuş:
-Kaç gemi var?
Gözcü:
-10-20 kadar.
Komutan hemen emir erini çağırmış:
Oğlum bana hemen kırmızı gömleğimi getir.
Emir eri şaşırmış:
- Niçin komutanım?
Andrea Doria:
- Savaşırken yaralanacağız. Kan izi belli olmasın ve de askerlerin cesareti kırılmasın diye... Bu arada gözcüden yine ses gelmiş:
-Efendim 50 kadar oldular.
Andrea Doria heyecanlanmış ve emir erine tekrar seslenmiş:
-Gömleği boş ver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir..
Seager
07-20-2007, 10:46 PM
ANNENİZ NE DİYOR ? (Asker fıkraları)
Çok genç bir İngiliz subayı, general olan babasının yanında yaverdi, yaşlı bir albaya emri iletmekle görevlendirildi
-Babam birliğinizi şu karşıki tepenin yamaçlarına çekmenizi söylüyor, efendim, dedi.
Yüzü moraran albay da şöyle dedi :
-Demek öyle söylüyor!Peki anneniz ne diyor?!...
Seager
07-20-2007, 10:46 PM
ARSLAN OĞLU ARSLAN (Asker fıkraları)
Temel askerdeyken yeni başçavuş gelir ve tüm bölüğe şöyle der:
- "Sakin benim adimi unutmayin, benim adim Arslan Oglu Arslan...Eger adımı unutursanız geldiğimde canınıza okurum" der ve gider.
Aradan haftalar geçer ve Basçavuş gelir herkese adını sorar ve hepsi bilir. Sıra Temel'e gelir. Temel:
- "Bi hayvan oğlu hayvandi ama haçan hatirlayamayrum oni"..
Seager
07-20-2007, 10:46 PM
ASLAN VE BOĞA (Hayvanlar Alemi fıkraları)
Aslan ile boğa barda oturmuş,sohbet ediyorlardı..Aslan bir ara saatine baktı ve telaşla ayağa kaktı;
-"Geç olmuş gideyim..Hanım bekler şimdi..
Boğa güldü;
-"Koca ormanlar kralı hanımdan mı korkacak canım..
Aslan;
-"Öyle deme.beni evde bir dişi aslan bekliyor..Seninki gibi inek değil...
Seager
07-20-2007, 10:46 PM
AT YARIŞI (Temel fıkraları)
Temel,atıyla ilk kez bir yarışa girmiş..Bir müddet birinci gittikten sonra atın üstünden kaymış...Atın kuyruğu da elinden gidince yere çakılmış..Gayet sakin:
"-Bu at bitti,yenisini getirin...
Seager
07-20-2007, 10:46 PM
AVLU KARANLIK (Nasreddin Hoca fıkraları)
Nasreddin Hoca kapısının önünde bir şeyler aranıyormuş. Komşuları: - "Hayrola Hoca efendi", demişler "bir şey mi yitirdin?" - "Mühürüm düştü de..." - "Nerede düşürdün? Söyle, biz de bakıverelim." - İçerde düşürdüm, avluda." - "Avluda yitirilen şey sokakta aranır mı be Hoca?" - "Avlu karanlık. Burası daha aydınlık da onun için burada arıyorum!"
Seager
07-20-2007, 10:46 PM
AYAK NEREDE (Nasreddin Hoca fıkraları)
Hoca güzel bir Turnayı kızartıp tepsiye koyar ve Timur'a götürmek üzere yola koyulur.
Ancak tepsiden gelen mis gibi kokular Hoca'nın ağzını sulandırır.
Bir ağacın altına oturup Turna'nın bir budunu koparır yer.
Timur, Hoca'nın getirdiği Turna'nın tek ayaklı olduğunu anlayınca :
-Bu Turna'nın bir budu nerede Hoca?...diye sorar.
Hoca hemen yanıtlar :
-Bizim köyün Turnaları tek bacaklı olur da..
Timur inanmaz, gözüyle görmek ister.Kalkıp Hoca ile birlikte göl kenarına giderler.
Gölde Turnalar tek ayakları üzerinde durduklarından Hoca keyifli keyifli söylenir :
-İşte devletlüm gözünüzle görünüz...
Timur, Hoca'ya döner :-Al şu oku at, birini vur... emrini verir.
Hoca çaresizlik içinde oku atar.Turnalar birden öteki ayaklarını da çıkarıp kaçmaya başlarlar.
Timur : -Gördün mü Hoca, hepsi de iki ayaklıymış...
Hoca lafın altında kalır mı? :
-Aman Sultanım, sizde sıkıyı görseniz iki ayağınızla kaçmaz mısınız?
Seager
07-20-2007, 10:47 PM
AYIN KAÇI (Nasreddin Hoca fıkraları)
Birisi Hoca'ya iş olsun diye,Hocam ayın üçü mü,dördü mü ?diye sormuş. Soranın maksadını bildiği için de Hoca:Bilmem,alıp sattığım bir şey değildir...demiş.
AYNA (Temel fıkraları)
Temel iş icabı kasabaya inmiş..
Dönerken karısı Fadime'ye hediye olarak bir ayna
almış..
Eve geldiğinde daha önceden hic ayna görmeyen
Fadime'ye aynayı vermiş.
Fadime aynaya bakınca ağlaya ağlaya annesinin yanına
koşmuş;
"-Ana ana bak Temel'in yaptığına..Bunca yıldan sonra
üzerime kuma getirmiş..
Annesi aynaya bakmis;
"-Tüü gözün kör olmasin damat..Bu karı hem yaşlı hem
de çirkin..."
Seager
07-20-2007, 10:47 PM
AYNI İLAÇLAR (Doktor fıkraları)
Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin, sonraki muayenelerde 30 bin lira aliyordu. Bunu ögrenen Kayserili, muayeneye ilk gidisinde:
- İşte yine geldim doktor bey dedi.
Doktor soyunmasıni söyledi. Muayene etti, ücretini aldı:
- Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam edin!
Seager
07-20-2007, 10:47 PM
BABALAR YARIŞIYOR (Doktor fıkraları)
Çocuklar oturmuş birbirlerine babalarının ne kadar "hızlı" olduğunu anlatıyorlarmış.. Biri demiş ki:
- Benim babam ok attıktan sonra koşup hedefe oktan önce varıyor...
- O da birşey mi, demiş ikinci cocuk... Benim babam tabancasını ateşliyor ve hedefe kurşundan önce yetişiyor...
- O da birşey mi, demiş üçüncü çocuk... Benim babam devlet hastanesinde doktor... Mesai 5'de bitiyor benim babam eve 3:30'da geliyor.
Seager
07-20-2007, 10:47 PM
BAKAN (Genel fıkraları)
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!
Seager
07-20-2007, 10:48 PM
BAKAN KARISI (Genel fıkraları)
Bakanlardan birinin ölmesiyle başka bir milletvekili onun süresini doldurmak üzere seçilmişti. Adam hemen karısına telefon ederek, bu haberi vermek istedi :
-Bir bakan karısı olmak ister miydin? diye sordu.Karısı biraz düşündü sonra:
-Hangisinin?
Seager
07-20-2007, 10:48 PM
BANA GÖRÜNME DE (Nasreddin Hoca fıkraları)
Hoca'nın karısı ölmüştü.Görücü usulüyle Hoca'yı evendirirler.Hoca yeni karısını gerdek gecesi görebildi.Kadın çok çirkindi.Hoca erkenden giyinip dışarı çıkarken kadın:Hoca Efendi Akrabalarınınzdan kime görüneyim kime görünmeyeyim ,diye sorar.Hoca da:Bana görünme de kime görünürsen görün...der.
Seager
07-20-2007, 10:48 PM
BAŞARILI PSİKİYATRİST (Doktor fıkraları)
Adam bara gider bir kadeh içki ister. Barmen içkiyi uzatır, adam bir yudum alır ve kalanını barmenin suratına fırlatır. Barmen çok kızar, tam yakasına yapıştığı sırada adam yalvarmaya başlar:
- "Çok üzgünüm. Bende bir hastalık var; işte böyle, ne zaman bara gidip içki istesem, hep içimden bir yudum alıp kalanını barmenin suratına fırlatmak geliyor. Çok utanıyorum ama kendime engel olamıyorum, üzgünüm."
Barmen çok anlayışlıdır.
- "Üzüldüm" der. "Benim tanıdığım iyi bir psikiyatrist var annem ve kızkardeşim de ona gidiyorlar, size adresini yazayım onu bir görün, çok iyidir..."
Adresi yazıp adama verir. Altı hafta sonra adam tekrar bara gelir ve bir kadeh içki ister. Barmen:
- "Nasılsınız? Size söylediğim doktora göründünüz mü?" der. Adam:
- "Evet evet" dedikten sonra bir yudum alıp yine kalanını barmenin suratına fırlatır. Barmen şok olur.
- "Anlaşılan o da işe yaramamış" diye çıkışır.
- "Hayır" der adam, "aksine, bana çok faydası oldu." Barmen köpürür:
- "Ama yine bir yudumdan sonrasını suratıma fırlattınız!" Adam:
- "Evet.." der. "Ama artık bundan utanmıyorum."
Seager
07-20-2007, 10:48 PM
BAŞARILI RESSAM (Genel fıkraları)
Ressam galeri sahibine sergide resimlerinin ilgi görüp görmediğini sordu. Galeri sahibi şöyle cevapladı:
- Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber: Bir beyefendi senin resimleri inceledi ve sen öldükten sonra bu resimlerin kıymetlenip kıymetlenmiyeceğini sordu. Ben de evet dedim. Bunun üzerine 15 resmin tamamını satın aldı.
'Harika' diye bağırdı ressam. 'Peki kötü haber ne?'
- Adam senin doktorundu...
Seager
07-20-2007, 10:48 PM
BAŞKASININ PANTALONU (Okul fıkraları)
Öğretmen çocuğa sormuş,
'Oğlum elini pantalonun sağ cebine attın ve bir 10 milyon lira çıkarttın, sol cebinden de 5 milyon lira çıktı. Senin şimdi neyin var?
Öğretmen çocuğun '15 milyon liram var' cevabını vermesini beklerken Çocuk cevap vermiş
'Her halde üzerimde başka birinin pantalonu var!'
Seager
07-20-2007, 10:48 PM
BAŞLANGIÇ (Deli fıkraları)
Churchill bir tımarhaneyi geziyordu.Rastladığı bir deli sordu;
"-Adın ne ahbap?..
"-Winston Churchill..
"-Vah vaah benim hastalığımda böyle başlamıştı..
Seager
07-20-2007, 10:49 PM
BEKLİYORMUŞ (Temel fıkraları)
-Yahu Dursun,bizim Fadime'nin çok kötü bir huyu var.Gece dörde kadar uyumuyor...
-Peki o saate kadar ne yapıyor?..
-Benim eve gelmemi bekliyor...
Seager
07-20-2007, 10:49 PM
BEN DE BİLMİYORUM (Kayseri fıkraları)
Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden konuşurlarken :
-Gel seninle birbirimize bilmece soralım, der. Önce ben sorayım, bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın, bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm.
-Tamam, der sor bakalım.
-Söyle öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerede yaşar?
Öteki yolcu düşünür, bilemez :
-Al 10 bin lirayı.Şimdi ben de sana aynı soruyu soruyorum: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar?
Kayserili, hiç düşünmeden, aldığı 10 bin liranin bin lirasını geri verir :
-Al şu bin lirayı.Ben de bilmiyorum.
Seager
07-20-2007, 10:49 PM
BENİ KİM DÖVÜYOR (Av/Spor fıkraları)
"Rakibiden dayak yine boksöre, antrenörü habire `çok iyi gidiyorsun. Adam sana hiç vuramadı.
Yakında onu düşüreceksin' deyip duruyormuş. Maçın ilerleyen raundlarının birinde boksör dayanamayıp sormuş antrenörüne; `ben rakibimi dövüyorsam, beni kim dövüyor?"
Seager
07-20-2007, 10:49 PM
BENİ YEDİLER (Av/Spor fıkraları)
Avcının biri anılarından birini anlatıyormuş:
--Günün birinde av yaparken öyle bir yere geldim ki patikanın üst tarafı sarp kayalık,alt tarafıda uçurum.
Aniden karşıma bir ayı çıktı.
Arkamı döndüm bir de arslan geliyoooo!
Dinleyiciler:eeeeeeeeeeeeeeeeeee!?!....
--Mermimde bitmiş. Dinleyiciler:eeeeeeeeeee!...Peki sonraaa...?
--Beni yediler.
Seager
07-20-2007, 10:49 PM
BENİM OLDU (Temel fıkraları)
Temel banka soymak suçundan yargılanıyormuş , son celsede hakim delil yetersizliğinden temelin tahliyesine karar vermiş . temel bunu duyunca çok sevinmiş ve bağırarak hakime ;
- uy cözünü sevdigumun hacim beyi , yani şimdi bu paralar penim oldu değil mu ?
Seager
07-20-2007, 10:49 PM
BILDIRCIN (Av/Spor fıkraları)
Avcının biri arkadaşına bu av sezonunda 599 tane bıldırcın vurduğunu söyler. Arkadaşı; bari 600 tane deki düz hesap olsun deyince, avcı;İ bir bıldırcın için yalan mı söyleyeyim,der..
Seager
07-20-2007, 10:50 PM
BİLETİMİ YIRTIYOR (Deli fıkraları)
Delinin biri sinemaya girip, filmi seyretmek istiyordu. Gişeden biletini aldı. Birkaç dakika sonra gelip bir tane daha aldı. Sonra bir bilet daha, bir daha... Gişedeki görevli dayanamadı; "Karaborsa yapıyorsun galiba. Bu kaçıncı bilet alışın?" Deli; "İçeride bir deli var." dedi.
"Tam kapıdan girince biletimi yırtıyor. Bende gelip yenisini almak zorunda kalıyorum!"
Seager
07-20-2007, 10:50 PM
BİLMEM Kİ (Sarışın fıkraları)
Çok güzel bir sarışının otomobilinin lastiği patlamıştı.
Arabayı yolun kenarına çekti ve beklemeye başladı, birkaç dakika geçmeden, yoldan geçen başka bir araba durdu,
içindeki adam indi, büyük bir nezaketle sarışına;
- Yardıma ihtiyacınız var mı? diye sordu.
Sarışın :
- Bilmem ki, arabamın lastiği patladı...
Adam hemen aletlerini toparladı, arabanın tekerleğini çıkardı, kan ter içinde lastiği tamir etti ve yeniden yerine taktı.
Sarışınla konuşa konuşa iyice ahbaplığı ilerletmiş, sıra randevu istemeye gelmişti :
- Acaba sizinle bir daha nerede görüşebiliriz?
Kadın, çapkın bir ifade ile cevap verdi :
- Valla bilmem ki.. Arabamın lastiği bir daha ne zaman patlar.
Seager
07-20-2007, 10:50 PM
BİLYE (Doktor fıkraları)
Doktorun karşısına iki küçük çocuk gelmiş. Birisi:
-Bir bilye yuttum. Onu çıkarmanızı istiyorum.
Doktor öteki çocuğa sordu:
-Ya sen ne istiyorsun?
-Onun yuttuğu bilye benim de, almaya geldim...
Seager
07-20-2007, 10:50 PM
BİR HATIRLASAM (Evlilik/Flört fıkraları)
Ahmet Bey 97'sinde. Hüseyin Bey ise 92'sine erişmiş. Yıllardır dostlukları devam etmekte. Bir gün Ahmet Bey Hüseyin Bey'in evinde yemeğe davet edilmiş.
Dikkatini çekmiş, Hüseyin Bey karısına hitap ederken "gülüm", "hayatim", "balım", "tatlım', "şekerim", "sevgilim", "rûhum", gibi laflar kullanıyor.
Bir ara karısı mutfaktayken yine, "bir tanem, nerelerdesin, yemeğin soğuyacak" demiş. Ahmet Bey dayanamamış:
-Yahu dikkat ediyorum, karına ne iltifatlı laflar ediyorsun... ballar, şekerler... Bunca seneden sonra olacak şey değil, bravo sana, demiş.
Hüseyin Bey şöyle bir arkasını dönüp karısının hâlâ mutfakta olduğundan emin olduktan sonra:
-Sorma birader demiş. Ne balı şekeri, 10 yıl oluyor bizim hâtunun adını unuttum. Bir türlü çıkaramıyorum.
Seager
07-20-2007, 10:50 PM
BİR KARAVANA SÜT (Asker fıkraları)
Askerin biri mide rahatsızlığı için revire gelmiş.Doktor hazımsızlık teşhisi koymuş ve reçete yazmış;
-"Bikarbonat dö sut,her yemekten sonra içersin,demiş..
-"Asker iki gün sonra berbat bir halde tekrar gelmiş;
-"Komutanım,verdiğiniz ilacı kullandım ama ölüyorum galiba..
-"Sen ne içtin oğlum?..
-"Dediğiniz gibi her yemekten sonra"bir karavana süt"içtim...
Seager
07-20-2007, 10:50 PM
BİR KEDİ DAHA (Deli fıkraları)
Akıl hastanesinden kaçan iki deli, karşıdan gelen bekçiyi görünce iri gövdeli bir çınarın arkasına saklandılar.Bekçi,onların ayak seslerini işitmişti.Sordu:
- Kim o?
içlerinden biri kedi gibi miyavladı.
Bu başarılı miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp gidiyordu ki,delilerin ayakları altındaki yapraklar hışırdadı.Bekçi geri dönüp yine seslendi:
- Kim var orada?
İkinci deli cevap verdi:
- Bir kedi daha.
Seager
07-20-2007, 10:51 PM
BİR PUAN (Sarışın fıkraları)
Sarışın bir hatun eski okulunu ziyaret etmiş. Spor salonunun duvarlarında eskiden oyuncusu olduğu basket takımının fotoğrafları varmış. Fotoğrafları incelerken birden;
-"Yaa niye hep bir puan farkla kaybetmişler 77-78, 78-79, 79-80..."
Seager
07-20-2007, 10:51 PM
BIRAKSALAR (Hayvanlar Alemi fıkraları)
Civciv annesi olan tavuğa sorar;
-"Anne babam niye yumurtlamıyo"?..Tavuk da;
-"Anatomisi izin vermiyo"der.Civciv düşünür ve der ki;
-"Bıraksalar yumurtlıycak yani!!!
Seager
07-20-2007, 10:51 PM
BİSİKLET TAMİRCİSİ (Genel fıkraları)
Fıkra bu ya :Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadırlar. O sırada bara gelen bir müşteri onları görür ve şaşkınlıkla :
-Siz Hitler ve Stalin değil misiniz? diye sorar.Onlar :
-Evet.
- Eee napıyosunuz burada?
-3'uncu dünya savaşını planlıyoruz.
-Neler yapacaksınız?
14 milyon yahudi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz.
-Bisiklet tamircisi mi?
Hitler Staline döner ve:
- Ben sana demedim mi yahudileri kimse takmaz diye!
Seager
07-20-2007, 10:51 PM
BİSKÜVİ (Asker fıkraları)
Acemi er, levazım başçavuşuna yakınır :
-Başçavuşum, bize yemekte ördek böreği verdiler.Yemin ederim ki, içinde bir gram bile ördek eti yoktu.
-O halde? diye yanıtlar başçavuş.Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?
-Şey...yani evet, başçavuşum.
-İçinden hiç asker çıktı mı?
TiTaN
07-20-2007, 10:51 PM
419. süperdi saol!!!
Seager
07-20-2007, 10:52 PM
BİZE DE UĞRARDI (Nasreddin Hoca fıkraları)
Arkadaşları Hoca'ya, katı bir koca olmadığına dair, takılırlar:
"Hoca, karın tüm zamanını komşu arkadaşlarıyla geçiriyor!"
"Hayır doğru değil. Eger doğru olsaydı, bize de bir ara uğrardı!" diye cevaplar Hoca.
Seager
07-20-2007, 10:52 PM
BİZİ DE UYANDIRIR MISINIZ? (Genel fıkraları)
Adam otele gelip resepsiyona kaydını yaptırırken görevli sordu :
- Sabah sizi kaçta uyandırmamızıi istersiniz? Adam başını salladı :
- Hiç gereği yok. Ben her sabah saat beşte kendim uyanırım. Resepsiyonda ki görevlinin yüzü güldü :
- Aman ne iyi. Lütfen uyandığınız zaman bizi de uyandırır mısınız?..
Seager
07-20-2007, 10:52 PM
bişe deil:D
Seager
07-20-2007, 10:54 PM
BİZİM TEKİR (Nasreddin Hoca fıkraları)
Kasaba gidip bir okka et alır, eve gönderir.
Hoca’nın karısı yahniyi pişirirken komşuları çıkagelir. Gözü gönlü tok, eli açık olan kadıncağız komşularına yahni ikram eder. Komşular, yemeğin tamamını yiyip bitirir ve dönerler evlerine.
Bütün gün yahni özlemiyle akşamı zor eden Hoca evine döner. İştahla oturur sofraya. Biraz sonra karısı önüne bir tabak bulgur aşıyla bir kaşık koymaz mı? Hoca hiddetlenerek sorar ne olup bittiğini.
“Efendi,” der karısı, “Eti bizim Tekir yedi.”
Bu sözü duyan Hoca sinirlenerek eline bir sopa alır ve Tekir kediyi aramaya koyulur. Bir süre sonra Tekir görünür, bir deri bir kemik... Yürüyecek gücü yok, iskelet gibi...
Hoca şaşkın : “Hatun, yahnilik eti şu bizim Tekir mi yedi?” diye sorar. Karısı da “Evet Efendim, o hınzır yedi.” diye cevap verir.
Bunun üzerine Hoca alır eline el terazisini ve tartar Tekir kediyi... Tam bir okka çeker Tekir. Bunun üzerine karısına şöyle çıkışır
Hoca :
“Hatun! Şu gördüğün bizim Tekir tam bir okka geldi. Öyleyse, yahnilik et nerede? Şayet et bu ise bizim Tekir nerede?”
BİZİMKİ DAHA GÜZEL (Evlilik/Flört fıkraları)
Karı koca yemek yiyor... O sırada masaya yaklaşan heykel gibi güzel bir esmer, adamı selamlayıp geçiyor. Adamın karısı soruyor:
-Kim bu afet?
Adam:
-Eğer mutlaka bilmek istiyorsan söyleyeyim, metresim!
Kadın:
-Bir de bu kadar pervasızca söylüyorsun. Boşanıyorum senden!
Adam:
-Yani Etiler'deki apartmanı, Kandilli'deki yalıyı, Göcek'teki tekneyi ve Nice'deki villayi bırakıyorsun...
Uzun bir sessizlik olur. Çift yemeğini çatallarken kadın birden sorar:
-Şu arkada oturan Fuat değil mi? Yanındaki kadın kim?
Adam:
-Fuat'ın metresi.
Kadın:
-Ayy bizimki çok daha güzel!
Seager
07-20-2007, 10:54 PM
BOKS YAPSAM (Okul fıkraları)
Yaşlı bir öğretmen, Fen Bilgisi dersinde kasları anlatıyordu.Bir ara öğrencilerden birine şu soruyu sordu :
-Şimdi ben boks yapsam hangi kaslar çalışır?
Çocuk sakin sakin cevap verdi :
-İzleyenlerin gülme kasları öğretmenim!
Seager
07-20-2007, 10:54 PM
BOŞANMAK İSTİYORMUŞ (Evlilik/Flört fıkraları)
Karı koca 100 km hızla gidiyorlarmış. Arabayı adam kullanıyormuş ve karısı birden
"Hayatım" demiş... "Seninle 15 yıl boyunca güzel bir beraberlik yaşadık. Ama ben artık boşanmak istiyorum."
Adam sesini çıkarmamış ama hızı 110 'a çıkarmış.
Karısı " Neden diye soracağını biliyorum.. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama arkadaşın Joe ile birlikte birkaç aydır beraber oluyoruz...
Adam yine ses çıkarmadan hızı 120' ye çıkarmış.
Kadın devam etmiş.." Evi ben istiyorum " Artık 130'la gidiyorlarmış... Kadın "Ayrıca..." demiş.. " Bütün çeklerini , kredi kartlarını, arabayı da istiyorum.."
Ve adam hızı 140'a çıkarmış.. Hala sesini çıkarmadan..
Kadın sormuş: Hiçbirşey söylemeyecek misin? Sen hiçbir sey istemiyor musun?
Adam 160' a çıkmış ve cevaplamış:
" Hayır ..Ben ihtiyacım olan herşeye sahibim.. "
Karısı şaşırmış.." Öyle mi? Nedir o??"
Ve araba karşıdaki duvara saatte 160 kilometre hızla çarpmadan once adam cevap vermiş:
" Airbag bende! ..."
Seager
07-20-2007, 10:54 PM
BOŞANMIŞ BARBİE (Evlilik/Flört fıkraları)
Adam kızına Barbie almak ister ve bir oyuncakçıya girer.
- "Vitrindeki Barbie bebek kaç para ?" diye sorar.
Satıcı
- "Hangisi beyim ?" ve devam eder:
- "Barbie spora gidiyor 19.95 usd,
Barbie alışverişde 19.95 usd
Barbie discoda 19.95 usd
Barbie plajda 19.95 usd
Barbie boşandı 265 usd."
, Adam şaşırır.
- "Neden hepsi 19.95 de, boşanmışolan 265 usd ?"
Satıcı cevaplar:
- "Cok basit boşanmış Barbie ile birlikte; Ken'in evini,
arabasını, mobilyalarını da alıyorsunuz."
Seager
07-20-2007, 10:55 PM
BÖYLE SORUYA BÖYLE CEVAP (Okul fıkraları)
Renkli kişiliği ve düşük not vermesi ile öğrencileri arasında özel bir üne
sahip olan felsefe öğretmeni, sınav yapacağı gün öğrencilere, önce kâğıt
ve kalemlerini hazırlamalarını söyledi, sonra da sandalyesini kaldırıp
masanın üzerine koydu.
Sonra:
"Sınav sorumu soruyorum" dedi. "Bu sandalyenin var olmadığını
kanıtlayınız."
Sıfırcı felsefe öğretmeni, sınav kâğıtlarını okuduktan sonra, bu konudaki
ününe gölge düşüreceğini bilmesine rağmen, hayatında ilk kez bir
öğrencisine yüz üzerinden yüz vermek zorunda kaldı.
Öğrencinin sınav kâğıdında yalnızca şu iki sözcük yer alıyordu:
"Hangi sandalyenin?"
Seager
07-20-2007, 10:55 PM
BOZ KARTALIN TADI (Av/Spor fıkraları)
Milli Park Polisleri, adamın birini, nesli tükenmekte olduğu için koruma altına alınan bir Boz Kartal'ı kesmiş, pişirip yerken görmüş ve derhal tutuklamışlar... Mahkemede adamın avukatları müthiş bir savunma yapmışlar: "Bu adam ormanda yolunu kaybetmişti. Günlerdir aç olduğu için ya kartalı öldürecekti, ya kendisi ölecekti." diye... Yargiç bu savunmayı kabul edebileceğini söylemiş. Kararını açıklamadan önce, sanığa dönmüş: - "Son bir şey sormak istiyorum" demiş, "Ben de av meraklısıyım da.. Bu Boz Kartalın tadı nasıl bir şey?" - "Valla efendim!" demiş adam, "Tam olarak Kelaynak ile Mavi Gagalı Puhu Kuşu tatlarının arasında bir şey..!"
Seager
07-20-2007, 10:55 PM
BU NE ? (Okul fıkraları)
Bir ana okulunda öğretmen çocuklara paraları öğretmek istiyordu.Cebinden bir 25 kuruş çıkarıp gösterdi :
-Bilin bakalım bu ne?
Ön sırada oturan küçük bir çocuk çabucak cevap verdi :
-Tura!...
Seager
07-20-2007, 10:55 PM
BUDAKSIZ AĞAÇ (Nasreddin Hoca fıkraları)
Nasreddin Hoca çocukken Akşehir'e yapılan ilk büyük caminin (Ulucami M.1213) minaresine tamamlanır ve hizmete girer. Küçük Nasreddin birgün oradan geçerken ilk kez gördüyü camiyi ve özellikle minareyi şaşkın bakışlarla inceler. Tam bu sırada vakit namaz vaktidir, müezzin şerefeye çıkıp ezan okumaya başlar. Nasreddin bir an korkar, kendisini biraz toplayınca minarenin çevresinde telaşla bir tur atar, bakarki çare yok, minaredeki müezzine bağırır ;
- Boş yere bağırma amca! öğle dalsız budaksşz bir yere çıkmışsın ki ... ben seni nasıl kurtarayım
Seager
07-20-2007, 10:56 PM
BURADA BEKLİYORUM (Deli fıkraları)
İki deli oturuyormuş, birisi aniden ayağa kalkmış ve yürümeye başlamış. Oturan deli sormuş:
- "Nereye?"
- "Seni aramaya.."
- "İyi.. Çabuk gel, ben seni burada bekliyorum.."
Seager
07-20-2007, 10:56 PM
ÇALDIKLARINI YERİNE KOY (Genel fıkraları)
Salomon tatile çıkmış, ortağını arıyor.
- İşler nasıl?
- Herşey gayet iyi, ancak sana kötü haberlerim var.
- Ne oldu?
- Soyulduk.
- Saçmalama Mişon, aldıklarını yerine koy..
Seager
07-20-2007, 10:56 PM
ÇALIŞIRKEN (Doktor fıkraları)
Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek:
- "Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?"
Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:
- "BUNLARIN HEPSİNİ MOTOR ÇALIŞIYORKEN YAPMAYI DENESENİZE!!!"
Seager
07-20-2007, 10:56 PM
ÇARESİNİ BULMUŞ (Genel fıkraları)
Bir gemici geç vakit otele gelmiş. Yer olup olmadığını sormuş: - "İki kişilik bir odada tek yatağım var, demiş resepsiyon görevlisi, ancak pek tavsiye etmem. Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor." - "Ziyanı yok", demiş gemici, verin bana o yatağı..." Ertesi sabah gemici hesabı ödemeye indiğinde otelci sormuş: - "Nasıl uyuyabildiniz mi?" - "Çok güzel uyudum", demiş gemici. - "Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı?" - Hiç horlamadı..." - "Ama nasıl olur?" - "Odaya girince yanağından "Merhaba güzel çocuk" diye bir makas aldım. Sabaha kadar gözlerini kırpmadan yatakta oturdu."
Seager
07-20-2007, 10:56 PM
CARLO (Genel fıkraları)
De Gaulle Cumhurbaşkanıyken Italya'yı resman ziyaret etmiş. Gezi programında Fiat otomobil fabrikaları da varmış. Fabrikada dolaşırken
De Gaulle birden :
- "Oooo Carlo! Sen burada mısın?" diye bağırmış ve makinenin başında
çalışan bir işçiye doğru yürümüş. İşçide :
- "Vay Charles!" diye De Gaulle'e dönmüş, kucaklaşmışlar. Herkes
şaşırmış. Koca De Gaulle ve işçi Carlo! De Gaulle yanındakilere :
- "Carlo benim eski arkadaşımdır" demiş. "Çocukluğumuz beraber geçti.
Çok iyi insandır", demiş.
Fabrikanın yöneticileri hemen atılmışlar.
- "Bizim de en iyi işçimizdir. Çok severiz kendisini!"
Bir süre sonra İtalya'yı Nixon ziyaret etmiş. Onu da aynı fabrikaya
götürmüşler. O da aynı böüme gelince :
- "O Carlo!" diye haykırmış:
- "Sen buradasın ha!"
- "Vay Nik! Bu ne tesadüf? Bunca yıl sonra seni görmek..."
Sarılıp kucaklaşmışlar ve tekrar görüşmek ümidiyle vedalaşmışlar. Bu arada Nixon Carlo'yu Beyaz Saray'a çağırmış. Herkes şaşkın. Nixon gidince Carlo'yu İtalyan Dışişleri Bakanlığın'dan çağırmışlar:
- "Hadi De Gaulle çocukluk arkadaşında. Ya Nixon'u nereden tanıyorsun?"
Carlo gülmüş:
- "Gençliğimde Amerika'ya gitmiştim. Bir gangsterlik olayına adım karışmıştı. Nixon da çiçeği burnunda bir avukattı. Beni savundu ve
beraat ettim. O zamandan beri dostuz."
Sonra bir gün İtalya'yı Sovyet Başbakanı Kosigin ziyaret etmiş. Ona da aynı fabrikayı dolaştırmışlar. Ve aynı hikaye devam etmiş:
- "O Carlo yoldaş! Nasılsın? Seni bunca yıl sonra burada görmek beni çok sevindirdi."
- "Vay Kosigin! Ne günlerdi onlar. Şimdi oturup iki tek votka atsak ne güzel olurdu."
Herkes şaşkınlıktan küçük dilini yutacak.
Kosigin, yoldaş Carlo'yu Moskova'ya davet etmiş, o da :
- "Fırsatını bulursam gelirim.", demiş
- "Ama bu patronlar insana hiç fırsat verir mi?"
Kosigin gider gitmez, fabrikanın müdürü Carlo'yı çağırmış:
- "Yahu hepsini anladık ama Kosigin'i nereden tanıyorsun?"
- "Ben eski komünistim. Biz birbirimizi tanırız."
Müdürün tepesi atmış:
- "Sen böyle herkesi tanırmısın?"
- "Tanırım ya!"
- "Şimdi bana Papa'yı da tanıdığını söyleyeceksin herhalde!"
Carlo müstehzi olmuş.
- "O ne biçim laf? Elbette Paul benim en iyi arkadaşımdır."
Müdür hırsından kıpkırmızı kesilmiş.
- "Palavra atma yahu! Sen Papa'yı nereden tanıyacaksın?. Hem de arkadaşınmış... Lafa bak."
İşçi Carlo gayet soğukkanlılıkla cevap vermiş:
- "Ben iddiaya girmem, girenleride sevmem. Ama size dediklerimin doğruluğunu ispat edebilirim. Bu pazar Vatikan'a gidelim. Orada benim Papa'nın arkadaşı olup olmadığımı görürsünüz."
Müdür pazar gününü iple çekmiş. Sabah erkenden Carlo'nun evine arbasını göndermiş ve buluşup Vatikan'a gitmişler. Vatikan meydanı ana baba
günüymüş. Biraz sonra Papa balkona çıkıp halkı takdis edecekmiş.Bu arada Papa'yı merak eden herdinden ve milletten insan meydanı doldurmuş.
İşçi Carlo müdürü bir elektrik direğinin dibine bırakıp, kalabalığı yarmış ve Vatikan Sarayı'nın kapısından içeri girmiş. Müdür şaşırmış ama, "Dur bakalım!" diye kendi kendini teselli etmiş..Biraz sonra balkonun kapısı açılmış ve Papa ile Carlo kolkola
yürümüşler. Hem de gülerek. Papa hıristiyanları takdise başlarken Carlo da sağa sola bakarak müdürü aramış. Bir de ne görsün koca müdür
birseksen uzanmış, yerde yatıyor ve etrafındakiler kendisini ayıltmaya
çalışıyorlar. Caorlo hemen Papa'ya dönüp
- "Bana müsaade, bizim müdür bayılmış" diyerek ayrılmış.
Koşup müdürün yanına gelmiş. Birini elinde kolanya müdürü ayıltmaya
çalışıyor. Carlo dayanamayıp sormuş:
- "Ne oldu bu adama?"
- "Bilmiyoruz! Siz Papa'yla balkonda görününce arkasında duran iki japon
-Allah Allah! Şu adam bizim Carlo! Ama yanında duran adam kim? dediler ve bu da düşüp bayıldı."
Seager
07-20-2007, 10:56 PM
ÇEK NE OLDU ? (Genel fıkraları)
Bir İngiliz öldü. Sahibi olduğu çiftliği, eşit paylarla, şu üç mirasçısına bıraktı: Mr. Bull, Mr. O'Murphy ve Mr. Hopkins.
Ancak vasiyetnamede bir özel madde vardı. Her mirasçı, ölünün tabutuna beşer sterlin koyacaktı.
Defin sırasında Mr. Bull tabuta beş Sterlin koydu. Arkasından Mr. O'Mufphy de beş Sterlin koydu. Son olarak da Mr. Hopkins, iki tane beş Sterlini alıp cebine koyduktan sonra, dikkatle doldurulmuş on beş Sterlin'lik hamiline bir çeki tabuta koydu. Tabut kapatıldı ve cenaze gömüldü.
Hikâye bitmedi. Bu çek, üç gün sonra bankadan tahsil edildi.
Seager
07-20-2007, 10:57 PM
ÇEKİRGE (Hayvanlar Alemi fıkraları)
Avusturalya'ya gezmeye giden bir Amerikalı yerli bir rehber tutmuş. Bir gün dolaşırlarken bir inek gören Amerikalı, "Bu nedir ?" deyince rehber "İneek" demiş. Bunun üzerine Amerikalı küçümser bir tavırla,
- Siz buna inek mi diyorsunuz ? Bizim kuzularımız bile bundan büyüktür, demiş. Yerli rehber bu olaya çok bozulmustu ama çaktırmamış.
Gezmeye devam ederlerken bu sefer de bir tavuk gören Amerikalı ya bu nedir bu ? diye tuhaf tuhaf sormuş, rehber de "tavuk" deyince,
- Siz buna tavuk mu diyorsunuz ? Bizim serçelerimiz bile bundan büyüktür, diye yine dalga geçmiş.
Bütün bu olanlar karşısında rehber fena bozulmuş. Tam o sırada zıplayarak geçen bir kanguruyu gören Amerikalı, "peki bu nedir?" diye sorunca, daha önce olanlardan dersini almış olan rehber atılmış;
-Çekirgee..
Seager
07-20-2007, 10:57 PM
CENAZE (Evlilik/Flört fıkraları)
Amerika’da ölen bir kadın için kilisede cenaze töreni düzenlenmişti.
Tören sonunda cenaze görevlileri tabutu taşırken, tabutun ön bölümünü
yanlışlıkla kilisedeki sütunlardan birine çarptılar. Bu olaydan sonra
tabuttan bir inilti sesi duyuldu. Tabut açıldı ve öldüğü sanılan kadının
yaşadığı anlaşıldı. Bir süre hastanede tedavi edilen kadın iyileşti ve 10
yıl daha yaşadı. 10 yıl sonra öldüğünde ise cenaze töreni yine ayni kilisede
yapıldı. Tören sonrası görevliler tabutu taşırken, kilisedeki aynı sütunun önüne geldiklerinde, ölen kadının kocasının, arkalardan sesi duyuldu;
"Lütfen sütuna dikkat ediniz..."
Seager
07-20-2007, 10:57 PM
CEPHANELİKTEN (Temel fıkraları)
Temel savaşta paraşütle uçaktan atlamış, yere doğru süzülüyor. Bir de ne görsün, Temel aşağı doğru giderken, Dursun da aşağıdan ona doğru geliyor.
-Ula Temel nereden celiysun?
-Uçaktan uşağum, paraşütle atladım. Sen nereden celiysun?
-Pen da aşağıki cephanelikten da!
Seager
07-20-2007, 10:57 PM
CESARET (Okul fıkraları)
Ögretmen öğrencilere soru:
-Cesaret neye denir?
Birisi parmak kaldırıp yanıtladı:
-Bir şeyi bilmediği halde, biliyormuş gibi yapıp, parmak kaldırmaya denir...
Seager
07-20-2007, 10:57 PM
ÇİVİ (Deli fıkraları)
Delinin biri, çiviyi tersine çevirerek sivri tarafına vura vura duvara çakmaya başlamış.
Onun bu halini gören başka bir deli işe karışmış :
-Baksana, yahu! Sen yanlış bir iş görüyorsun.Bu çivi karşıki duvarın çivisi olacak galiba,demiş.
Seager
07-20-2007, 10:57 PM
ÇOK ALÇAK (Temel fıkraları)
Temel'le dursun kafayı bulmuş..demiryolunda konuşa konuşa yürürlerken Dursun;
"-Temel bu hayatım boyunca gördüğüm en uzun merdiven"..
"- Evet,hem de korkulukları çok alçak..
Seager
07-20-2007, 10:58 PM
ÇÖMLEK HESABI (Nasreddin Hoca fıkraları)
Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca'nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye.
Bir zaman sonra arkadaşları: "Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'ya. Hoca'da: "Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin." der ve evinin yolunu tutar.
Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar... Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca. "Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırk beşi" der.
Hoca'nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri:
"Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın kırk beşi olur mu?" diye itiraz eder.
Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle: "Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın yüz yirmi beşi!"der.
Seager
07-20-2007, 10:58 PM
DAHA ÇOK İSTİYORMUŞ (Okul fıkraları)
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
Seager
07-20-2007, 10:58 PM
DAL (Genel fıkraları)
Memur, müdüre giderek der ki:
- Istifa ediyorum efendim. Arkadaşlar benimle hep 'Şempanze maymun' diye alay ediyorlar.
- Olmaz, çalışkan ve dürüst bir memursunuz. Sizin ünitenizi değiştireyim.
Birlikte şirketin diğer ünitelerini gösteren büyük şemânın önüne geçerler. Müdür memura sorar:
- Evet, hangi dalı seçiyorsunuz?
- Aşkolsun müdür bey, siz de mi?
Seager
07-20-2007, 10:58 PM
DEDİĞİ DEDİK (Temel fıkraları)
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.
- O ne pilir ki?
- Ama dediğu dediktur.
Seager
07-20-2007, 10:58 PM
DEĞİŞİM (Evlilik/Flört fıkraları)
Körfez Savaşı'ndan önceki yıllarda, Amerikalı bir bayan gazeteci, kadınlarla erkeklerin toplumdaki yeri hakkında bir yazı dizisi hazırlamak üzere Kuveyt'e gitmiş.. gözlemleri sırasında ilk dikkatini çeken, kadınların kocalarının 5 adım gerisinden yürüdükleriymis...
Yıllar sonra aynı gazeteci tekrar bir yazı dizisi için Kuveyt'e gittiğinde bu sefer bir de bakmış kadınlar önden gidiyor, kocaları 5 adım arkalarından geliyor... bu işe çok şaşırmış, hemen bir kadına yaklaşıp sormuş:
"Bu gördüğüm inanılmaz bir gelişme... peki ama bu değişikliğin sebebi nedir??"
Kuveyt'li kadın cevap vermiş:
"Mayınlar..."
Seager
07-20-2007, 10:58 PM
DEKORATÖR (Genel fıkraları)
Adamın biri, dekoratörlerin ne iş yaptıklarını bilmiyordu. Bir arkadaşına sordu. Arkadaşı, dilinin döndüğü kadar anlattı:
"Canım dekoratör sözgelimi, hangi odanın ne şekilde boyanacağını, ne biçim duvar kağıdı ile kaplanacağını söyler. Hangi odaya hangi eşyaların yerleştirileceğini, koltukların nereye konacağını belirtir. Perdeler konusunda fikir verir."
Beriki dinledi, dinledi gülmeye başladı:
"Canım desene kaynanam gibi bir şey. Bundan meslek mi olur?"
Seager
07-20-2007, 10:58 PM
DENEME (Genel fıkraları)
Büyük bir sanayici, eski okul arkadaşlarından birinden şöyle bir mektup almıştı: Sevgili dostum, beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin hatırasına hürmeten, oğlum Ali'ye fabrikada bir iş vereceğini ve...
Sanayici mektuba hemen şu cevabı gönderdi. Sayın Ahmet Bey, beraber geçirdiğimiz günleri ben de unutamam. Fakat ne yazık ki fabrikamda şimdilik boş bir yer olmadığı için...
Eski arkadaşın ikinci mektubu: Geçen mektubumda bir teferruattan bahsetmeyi unutmuşum. Oğlum işe girerken kendisine miras kalan 500 milyar lirayı da sermaye olarak size vermek kararındadır.
İkinci cevap: Sevgili dostum. Oğlunuzu bağrımıza basmaya hazırız. Derhal bana gönder. Lisede ne yaman bir çocuktun, hatırlıyorsun değil mi?
Üçüncü ve son mektup: Düzeltme 1. Oğlumun hiç sermayesi yoktur. 2. Zaten benim oğlum yoktur. 3. Senin yine okuldaki gibi olup olmadığını öğrenmek istemiştim. Öğrendim. Teşekkürler!
Seager
07-20-2007, 10:59 PM
DENEME ATLAYIŞI (Temel fıkraları)
Temel ile tursin askerde eğitimlerini paraşütçülük üzerine yapıyorlardı.
Komutan: Bu bir deneme atlayışıdır, şimdi herkes sırayla atlayacaktır sonra aşağıda buluşma yerine gidip diğerlerini bekleyecektir, eğer paraşüt açılmazsa fazla telaş yapmayın ikinci paraşütü deneyin der ve herkesi teker teker atlatır. Temel birinci paraşütü çeker açılmaz o anda ordan geçen Dursuna bağırır:
- Ula Tursun paraşüt açilmiy der.
Dursun soguk bir kanlılıkla yedeği çek der. Temel onuda dener oda açılmaz. Temel Dursuna yine bağırır:
- Ula yedeğide çektum oda açilmiy, galiba yere çakilip öleceğum Dursun der. Dursun Temeli şöyle bir süzer ver derki:
- Ula Temel hiç korkma haçen bu sadece denemedur
Seager
07-20-2007, 10:59 PM
DENİZE GİRMEK YASAK (Genel fıkraları)
Bir grup İngiliz, Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş. Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. "Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi" demiş. Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee, noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere "Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar" dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da "Denize girmek yasak! " dedim.
Seager
07-20-2007, 10:59 PM
DEVE - KUŞ (Hayvanlar Alemi fıkraları)
Devekuşu sormuş:
-Şu kervanda biraz da ben yük taşıyayım. Bahaneyle görgümüz artar.
Olmaz, demişler. Sen kuşsun.
-Öyleyse şu göklerde biraz çalımla uçsam.
Olmaz demişler. Sen devesin..
Seager
07-20-2007, 10:59 PM
DEVEKUŞLARI (Temel fıkraları)
Temel Avustralya'ya deve kuşu avlamaya seyahate çıkıyor. Orada malzemelerin hazırlayıp maceraya atılıyor. Bir virajı dönünce bakıyor 15, 20 tane devekuşu. Hemen arabayı durduruyor silahını doğrultuyor. Devekuşları silahı görünce ürkerek kafalarını kuma gömüyorlar. yani kendi akıllarınca saklanıyorlar. Temel etrafa bakıyor. ve kendi kendine sinirli sinirli soruyor:
- Ulan nereye gitti bu hayvanlar?
Seager
07-20-2007, 11:00 PM
DİKENLİ TEL (Deli fıkraları)
İki deli tımarhaneden kaçmaya karar vermişler. Biri ötekine: "Git bak bakalım dikenli teller yüksek mi alçak mı, eğer yüksekse altından kaçarız, alçaksa üstünden atlarız." Diğeri gitmiş, bir süre sonra geri gelmiş ve şöyle demiş: "Ne yazık ki kaçamayacağız arkadaşım çünkü hiç dikenli tel yok!"
Seager
07-20-2007, 11:00 PM
DOĞRU SÖYLEMİŞ (Temel fıkraları)
Market sahibi Temel,telefonla toptancıyı aramış ve siparişini vermiş;
"-İki koli Alcida dondurma.. Adam sevinmiş,çünkü Algida'yı ilk kez doğru söyleyen biri çıkmıştır..
"-Adresiniz neydi beyefendi?..
"-Temel cida pazarı...
Seager
07-20-2007, 11:00 PM
DOKUZ AKÇA (Nasreddin Hoca fıkraları)
Hoca'ya rüyasında dokuz akça verirler.Hoca da ,yine rüyasında,dokuz yerine on akça olsun diye kavga ederler.Bu arada uyanır.Bakar ki eli bom boş..Hemen uyumak için gözlerini kapar,elini uzatır,getirin,on değil dokuz akça olsun..der.
Seager
07-20-2007, 11:00 PM
DOPİNGLİYMİŞ (Temel fıkraları)
Çok miktarda doping hapı alan Temel maraton yarışına katılmış... Sonuncu olmuş...
İdris haklı olarak sormuş:
- Yahu neden sonuncu oldun?
- Doping yaptığım anlaşılmasın diye, demiş Temel...
Seager
07-20-2007, 11:00 PM
DÖRT TANE (Temel fıkraları)
Tursun sormuş Temel'e:
- Ula Temel Sen kaç dua biliyorsun;
Temel:
- Dört adet dua pileyrum demiş.
Tursun:
- Hangilerini pileysun demiş.
Temel:
- Üç ihlas bir Elham'i pileyrum daaa
Seager
07-20-2007, 11:01 PM
DUA EDELİM (Hayvanlar Alemi fıkraları)
Kasabanın semercisi ölmüş... Yeni gelen semerci işin acemisiymiş. Yaptığı kötü semerler yüzünden bütün eşeklerin sırtı yara olmuş. Eşekler başlamış semercinin ölmesi için dua etmeye.. Sonunda dualar kabul olmuş. Semerci ölmüş. Ne var ki yerine gelen daha da acemiymiş. Eşekler yeniden duaya başlarken biri demiş ki:
-"Yahu arkadaşlar anlaşıldı ki semercinin iyisi gelmeyecek... Semerci ölsün diye dua etmenin anlamı yok..."
-"Peki ne yapalım?"
-"Allah'a bizi eşeklikten kurtarması için dua edelim."
Seager
07-20-2007, 11:01 PM
DURMUYOR Kİ (Deli fıkraları)
Kadın doktora gitmiş ve:
- "Doktor Bey, kocam kendini asansör sanıyor."
- "Peki hanımefendi eşiniz niye gelmedi sizinle?"
- "Getireceğim ama bir türlü bu katta durmuyor ki.."
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.