www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-01-2006, 11:55 PM   #1
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3025
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan Sahibini Arayan Mektuplar

Soğuk bir sonbahar akşamıydı. Hava kararmış, yağmur başlamıştı. Düşlerimize yağmur yağıyordu . Gözlerin donuk bedenin halsizdi.

Gizli bir el kalkış hazırlanan otobüse binmek için seni sürükler gibiydi. Sanki kalmak istiyordun. “baharda dönerim” demiştin hatırlıyor musun ?” Sakin beni unutma bekle.”

Ben seni unutmadım sevgili, ben seni unutmadım. Bütün kış baharda döneceğin günün hayaliyle ısındım. Minik öpücüklerle uyandırıp güneşin doğuşunu gösterecektim sana. Çiçeklerin, denizin, kumasalın, güneşin tadına birlikte varacak , gün batımlarında denizle birleşen ufuk çizgisini birlikte seyredecek, ay ışığında mutluluk şarkımızı söyleyecektik.

Yalan değil kaçamak sevdalara takıldım yokluğunda bir süre. Sana benzeyen her şeyi sevdim ben. Sevdiği her şeyde senden izler vardı. Aradığımı buldum sandım ama yanıldım , bulduğum sen değildin. Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım. Her sabah seni bulmak için yolara düşmek geldi içimden ama gidemedim .

Yalnızlığın acısıyla gurur satın alır oldum her gece. “Gelir” dedim kendi kendime, “Söz verdi gelmesi gerek.” Bekledim.Kendimi param parça hissetim ama yine de sana kızamadım.Unuttum kötü sözlerini Unuttum kapında bekletildiğimi.Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini, kavgalarımızı unuttum.

Bir tek seni unutmadım sevgili, bir tek seni unutamadım. Hep dönmeni bekledim. Zamanla alıştım acılara , ölüm ilanlarında kendiliğinden siline adreslere. Alıştım sevdiklerimin yokluğuna. Ama yalnızlığa alışamadım, hasrete alışamadım, sensizliğe alışamadım. Hep dönmeni bekledim.

Olamadı gülüm bir araya gelemedik. Oysa daha yolun başındaydık, tomurcuktuk daha çatlamaya hazır. Bahar gelmeden ayrıldık. Şimdi artan yalnızlığım , büyüyen yokluğu var . duvarlarda gözlerinin izi , kapı kollarında parmak izlerin saklı. Sen neredesin sevgili, varlığın nerede ?. bir mevsim döndü , sen dönmedin .

Düşlerim böyle dağınık değildi eskiden. Kara bulutlar gibi kümelenip bir yere, acılarım yüreğimde çöreklenmişti gece yarılarında. Özlemlerim hiç bu kadar olmamıştı gün ışığına. Hasret bu kadar büyümemişti. Şimdi göçebe olmuş yüreğimle her sabah yeni yolculuklara çıkıyorum. Umudun türküsünü söylüyorum öksüz bakışlarımla


+++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Sana nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama bildiğim tek ama tek şey seni delicesine çok sevdiğim. Seninle öyle bütünleştim ki ayrılmak değil kopamıyorum senden. Ne seni bırakabiliyorum; ne de kendimi hiçe sayıyorum. Bunların ikisini de yapamıyorum. Çünkü artık düşünemiyorum. Kafama, benliğime o kadar yerleşmişsin ki; seni oradan çıkartmak olanaksız. Belki kendimi küçük düşürüyorum ama sevgide küçük düşme söz konusu olsa bile seve seve senin için her adımı atarım. Seni o kadar çok sevdim ki artık aşkım senden bile öte. Seni sevdiğimi dağlara, taşlara kısacası her yere; bütün kainata haykırmak istiyorum Seni Seviyorum!!

Bu kelime topluluklarını defalarca senin için ama yalnız senin için tekrarlayabilirim. Biliyor musun; seni sevdiğimden beri artık çevremdeki her şey gözüme daha güzel daha hoş ve de daha ümit verici gelmeye başladı çünkü onlar bana seni hatırlatıyor...

Dağlar gibi sende içimde çok büyük tutunulması zor bir yerdesin. Tepeler gibi sende içimde ulaşılması zorsun. Zirveye sadece bir kişi çıkar senin yaşamında; işte o da ben olmak istiyorum zirvede tek ben; BEN VE SEN...

Su gibi berraksın ama içimdekileri de alıp götürüyorsun,yol gibi senin de sonun yok; yani seni sevmenin sonu yok... Bu böyle nereye kadar sürer bilemem tabi. Bunu ben belirleyemem; ama şunu bil ki seninle ölüme bile varım..!

Sensiz geçen bir gün değil bir salise bile düşünemez oldum. Sen benim; benliğim, varlığım, hayatım, geleceğim, çılgınlığım, sevincim, mükemmelim, sevdiceğim kısacası her şeyim her şeyimsin...

Sensiz bir hayatın oksijensiz yaşamdan farkı yoktur. Aldığım nefes içtiğim su yürüdüğüm yol her şeyde sen ve senden izler var.

Seni seviyorum ,Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum...

********************************
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-01-2006, 11:56 PM   #2
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3025
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Unutulmuyor, bitmiyor, geçip gitmiyor...

Her gece olduğundan biraz daha muhtacım sana
Kırgınım aslında, kızgınım…
Hayır sana değil;
Seni kırıp üzen şu aptallığıma…
Ne olursa olsun
Zamanım da mekanım da değişmiyor
Hep her zaman aynı yere çıkıyor bütün yollar;
Sana!..

Uzun zaman oldu içimdeki maviler donalı. Kendim seçtim sevdayı tek başıma
yaşamayı. Yalnızlığımın sorumluluğunu taşıyacak kadar da yürekli olduğumu
düşünür ve söylerdim herkese gururla. Geceler sancı olur işlerdi içime ama
yüreğimde yaşattığım sevdamı düşündükçe, içime yayılan sıcaklık alıp götürürdü
tüm sancılarımı...

Ne kadar zamandır böyleyim, ne kadar zamandır en yakın dostum özlem,
hatırlamıyorum. Sanki zaman durdu. Evet özlüyorum ve özlemeyi de seviyorum.
Çünkü özlemin içinde aşkım, mutluluğum, umutlarım var. Gidenlerin ardından ağıt
yakmamayı öğreneli çok uzun zaman oldu ama sen bambaşkaydın. Kimseyi senin kadar
sevmemiştim ki. Seni birine anlatmaya kalksam sözcükler yetmiyor, kelimeler
acizleşiyor. Neye benzetsem, hep bir yanın eksik kalıyor...

Gülemiyorum artık? En iyi yapabildiğim şeyi kaybettim? Aslında önce seni ve
senle birlikte herşeyimi kaybettim. Yanımda yoksun. Olsan sarılırdım sana sıkı
sıkı. Bırakmazdım, sıkılır, bağırır çağırırdın ama ben biraz daha fazla
sarılırdım sana. Biliyorum benden bağımsızdın, hiç sahip olamadım sana. Olmakta
istemedim aslında, çünkü hep yanımda olacaktın... Ya da ben öyle sandım...

Dinlediğim her şarkıda, her yağmurda ıslanışımda, dalgaların kayalara
çarpışında, her nisanda ve her eylülde, sen yeniden gidiyorsun benden. Ben bu
ayrılışların acısını yaşarken, birgün gidebileceklerini düşünerek, kimsenin
gelmesine izin vermiyorum…

Sana ilk satırlarımı yazdığımda, yine mum ışığı vardı odamda. Soğuk, beyaz bir
defterin her şeyi hayale dönüştüren sayfalarında, ilk kez seni yaşamıştım. Şimdi
uzun yağmurların ardından yine mum ışığıyla dolu odamda, yine ve hala sana
yazıyorum. Çünkü ben her hayal kırıklığım, her duvara çarpışımdan sonra hala
sana dönüyorum.

Ortasından kopartıldığı için hiçbir zaman sonu gelmeyecek günlerimize dönüp,
hala seni arıyorum... Çünkü hala seni .........


++++++++++++++++++++++++++++

Sen, yalnızlığına inat bütün bir geceyi, sevgilinin düşüyle geçirebilir misin? Gelmeyeceğini bile bile, sanki her an kapıdan girecekmiş gibi gözünü kırpmadan sabaha kadar bekleyebilir misin?

++++++++++++++++++++++


Ne unuttum, ne de sevmekten vazgeçebildim...
Biliyorum ki bir yerlerde, düşünüp düşünüp gülüyorsundur bana...

Unutulmaz demiştin de gülmüştüm sana;
Haklısın desem yüzüm kızarır...
Yaşamdı bir bakıma beraberliğimiz;
İnişleri çıkışları olan;
Bittikçe yeniden canlanan...
Seviyorsun demiştin de gülmüştüm sana,
Beni benden iyi tanırsın bilirsin...
Savruluyor yaprakları hatıralarımızın,
Tutamıyorum!
Tutamıyorum, çünkü gücüm yok,
İnan, ağlamak bile anlamsız geliyor artık
Birşeyler yapamıyorum sana ulaşmak için...
Giderken "Hayatımı değiştirdin" demiştin,
Gülmüştüm sana...
Değiştiren bendim ya çarkın yönünü
Ayrılığa dönmeye başladı tüm saatler
Ayrılık ki dert!
Ayrılık ki hata!
Ayrılık ki pişmanlık!
Gelemezsin artık, gelemem
Koca koca acılar kapladı aramızı ,
Devrilmez silinmez...
Unutamazsın demiştin ya;
Haklısın!
Seviyorsun demiştin ya;
Haklısın!
Ne unuttum, ne de sevmekten vazgeçebildim...
Biliyorum ki bir yerlerde,
Düşünüp düşünüp gülüyorsundur bana;
Vah koca ahmak!
Vah kendini bilmez!
Sen benden ayrılabilir miydin ki diye!
Gül, anlat bakalım halimi herkese
Beni böylesine benden çalabildiğin için;
Beni sen yaptığın için;
Sevdiğimi bile bile;
Gitmeme izin verdiğin için;
Asıl ahmak sensin bilesin........


Bugüne kadar ne yaşadıysan yaşadın. Bunların hepsinden sıyrılıp, özünü asla yitirmeden yeni bir kimlikle başka dünyalar kurup yeni hayatını mutlu kılmak için uğraşabilir misin?

Yağmurun altında aklında sevgilin, dudağında onu anlatan bir şarkıyla mırıldanarak saatlerce yürüyebilir misin? Oysa herkes kaçmaktadır yağmurdan. Seni ıslatanın aslında yağmur değil aşk olduğunu anlayabilir misin?

Yüreğini cesurca açıp, bazen ağlamayı, bazen ümitsizce beklemeyi, bazen öfkelenmeyi ve herkesin huzurlu olarak nitelediği sakin, beklentisiz, sürprizlere kapalı hayatını terk etmeyi göze alabilir misin?

Nefes almanı zorlaştıran, yüreğinin yerinden fırlayacak gibi çarpmasına neden olan, hoş ama zaman zaman da sıkıntı verici o heyecanı, saklamaya ya da azaltmaya çalışmadan her zaman taşıyabilir misin?

Özlemin, küçücük bir kordan, kentleri yakacak kocaman bir yangına dönüşmesine izin verebilir misin?

Elde ettiğin her şey senin olsun. Sen yarın için hayal kurabilir misin? Arzuladığın sevgiliye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edebilir misin? Bunu yaparken bazılarının sana "******" deme riskini göze alabilir misin?

Hiçbir şey düşünmeden, sadece o anı yaşayıp yüreğini, beynini, bedenini coşkunun ve hazzın kucağına teslim edebilir misin?

Nerede olduğunu, kim olduğunu, kimlerle olduğunu unutup, sıyrılıp kaygılarından dans edebilir misin saatlerce?

Hem kendini hem sevgilini hatalarıyla, değiştirmeden kabul edebilir misin? Her güne yeni bir isim verip başka başka anlamlar katabilir misin? Hiç kimsenin görmediği güzellikleri fark edebilir misin?

Ruhuna ihanet etmeden, sadece yüreğinin sesini dinleyerek ve yüreğin sana "o" dedikçe onun izinden gidebilir misin?

Söyle ey yar, sen gerçekten bana aşık olabilir misin
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-01-2006, 11:57 PM   #3
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3025
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Biliyorum artık ve anlıyorum aşkın nasıl bir şey olduğunu. İlk önce bir bağımlılık yapıyor, istesen de bırakamayacağın ve öyle alışıyorsun ki ona, bir nefes gibi bir su gibi ve hatta bir sigara gibi onsuzluğu düşünmek yalnızca rüyalarda bir kabus gibi çıkıyor önüne, o ise yeminler edip duruyor sen istemedikten sonra bırakıp gitmeyeceğim seni diye...
Peki ya şimdi neden sensizliği yazıyorum ben, hani bırakıp gitmeyecektin beni, hani biz farklıydık, hani biz ayrı yapamazdık. Ne yani bir sabah gittiğimi sanıp ağlamıştın, yalan mıydı yani, peki gözyaşları da yalan söyler miydi...
Peki ya bu sessizlik neden bu kadar acı, göğsümün tam ortasına saplanan bir bıçak gibi yokluğun neyin amacı, çıkmaz sokaklarda bir anlamsız şarkı gibi penceremden baktığım karanlığın içinde karanlığı yaşayan ve hayallerin hayallerde kalmasını ve yüzümdeki sensizlik ifadesinin ve hayata meydan okuyan yüreğimin suskunluğu, bu nasıl bir acı, hangi kelimeler anlatacak şimdi içimde yaktığın acıyı,
Peki şimdi sensizliğin bir okyanus misali tam ortasında nereye gideceğimi nasıl yapacağımı ve yorgun bedenimin senden arda kalan kırıntılarını ve sensizliğin açtığı derin yaraları ve gözlerimin hatıralara demir attığında yüreğimi parçalarcasına benden götürdüklerini, o gitmiş olamaz diyen yüreğimin daralıp sensizliğe bir köşe başında yenik düşeceği korkusu....
Biliyorum artık ve anlıyorum her şeyi gitmeyeceğim diye yeminler eden sevgiyi, ben sensiz yaşayamam diye ağlayan sevgiyi
her şey bir tokat gibi duruyor işte yalanmış meğer AŞK dedikleri...

++++++++++++++++++
7-
Pencerenin camını ıslatan yağmurun sesi altında ses-
sizce seni düşünüyorum bu akşam.
Her yağmur yağdığında,ya da havalar soğuk olduğunda seni daha çok özlüyorum.
İlk tanışmamız yağmurlu bir günde olduğu için mi, yoksa
yağmurun başka bir anlamı mı var sevgiyle bağlanmış arkadaşlıklarda?
Ayrılık olduğunda sana olan sevgimi daha iyi anlıyorum.Aslında sana olan sevgimde ne bir azalma var ne de bir artma.Sadece ayrılıklarda sevgiye daha çok ihtiyacımız olduğunu görüyorum.
Uzak ayrılıklar sevgileri daha da güçlendiriyor ama yine de hiçbir zaman ayrılığı sevmedim.İnsan kendini bir boşlukta,ıssız bir adada yalnız,kimsesiz ve zavalı hissediyorayrı kaldığı zaman sevdiğinden.Dayanacak duvar arıyor umutsuzca.
Bugünlerde kendime çok kızmaya başladım;
"Madem onu unutmayacaktın niye ayrılık kararı aldın "
diye kendi kendime soruyorum.Cevablarını bulamadığım
buna benzer soruların ağırlığıyla yere çöküyorum.
Bütün sorunların ortasında kalmış ve senin olmadığın bir
hayatı yaşamak için mi hayata devam edeceğim? Zaman,ayrılıklarda neden bu kadar geç akıyor?
Yada niye bana böyle geliyor?
Unutmak,yaşanılan bir duygu ise ben niye seni unutamıyorum?
Unutanlar nasıl unutuyor?
Ben mi seni çok sevdim,yoksa unutanlar mı hiç sevmemiş?
İradem mi çok zayıf,sana olan sevgim mi çok?
Bugünden geleceğe baktığımda seni hiç bir zaman unutmayacağımı düşünüyorum.Bunu zaman gösterecek.
Sana bu mektubu yazıyorum ama sana gönderecek cesareti bulup bulmayacağımı da şu an bilmiyorum.
Bildiğim bir şey varsa o da seni hala unutamadığım..
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-01-2006, 11:59 PM   #4
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3025
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Sana hiçbir sey söylemek istemiyorum. Bütün sözcükler yetersiz.. Hiçbir sey yazmak istemiyorum. Engin denizlerde kulaç attigim, üstüme gökkusagini kusandigim bu ask yalanmis. Simdi karanlik sularda boguluyorum. Gökyüzü kursun gibi agir. Ne yana dönsem yalan. Gülüsler yalan, vaatler yalan..Insanlar yalan. Ben seni mi sevdim..Senin gözlerinle mi baktim dünyaya.. senin ellerinle mi çiçek derledim.. sevinçti, askti gögsüme bastim. Kocaman bir yalani seninle mi yasadim?
Gözlerine baktigim zaman cennet bahçesine geçerdim.. Bir aldatmacaymis, kötü bir rüya.. Kötülügün bile bir yüzü vardir, bir görünüsü.. ama en beteri buymus.. bu aldatmaca. Bir masal olsaydin raziydim, bir siir olsaydin, alir saklardim.Güzel bir yüz kalirdi senden geriye, hos bir ani.. kimsenin dokunamiyacagi bir tarih. Ama hiçbir sey kalmadi.. Bir yoklugu varsaymisim. Bir HIÇ’e sarilmisim. Çölde serap bile degilsin. Serabin gizli isigi vardir. Sen isigi yutan karanlik.. bir kör kuyu.. Ben kör kuyularda kaynak suyu aramisim.
Nasil olsa biterdi bu ask. Ama unutulmaz bir hatira, gençligin en güzel anisi olarak kalsaydi.. Sen hiçbir seyin degerini bilmedin. Kökün çürük, yapragin kül, meyvan zehirmis. Ben seni askin yerine koymus aldanmisim. Kabahat sende degil, ben insan tanimamisim.

Sana karsi öfke duymuyorum, kirgin degilim, kizgin degilim.. Çünkü sen zaten yokmussun. Asil kizilacak kisi benim.. Küçücük bir toz tanesini bir mücevher sanmisim. Senin ihanetin bana koymadi..Beni kahreden, beni yokeden, beni bin pisman eden tek sey.. bir ask yaratmis tek basina yasamisim. Sen zaten yokmussun ki.. senin neyine yanayim?


++++++++++++++++

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
kendi yolumu çizdiğimde anladım.

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil.
Bildiklerini bana neden anlatmadığını anladım.

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış.
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.

Sevmek ile sevilmenin yolu önce kendini sevmekten geçermiş.
Neden kendine aşık olduğunu anladım.

Acı, doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden.
Neden hiç ağlamadığını anladım.

Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş.
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.

Ve sevilenle ağlayamıyor, kaçıyorsan ondan, çaresizliktenmiş.
Senin acın için odamda tek başıma hıçkırıklarla ağladığımda anladım.

Bir insanı herhangi biri kırabilir ama bir tek çok sevdiği acıtabilirmiş.
Çok acıttığında anladım.

Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her bir damla gözyaşını.
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet.
Yüreğini elime koyduğunda anladım.

Tek başına ayakta durabilecek kadar güçlüysen, yanında tutanlar varmış.
Neden hiç yalnız kalmadığını anladım.

Ve Sana ihtiyacım var, gel diyebilmekmiş güçlü olmak.
Sana git dediğimde anladım.

Biri sana git dediğinde, kalmak istiyorum diyebilmekmiş sevmek.
Git dediklerinde gittiğimde anladım.

Dostun seni bir kez terk edermiş, bin kez değil.
Aslında hep yanımda olduğunu anladım.

Ve bir kez terk etti mi seni, affetmek çok zormuş,
Ben de affedemediğin şeyin ne olduğunu anladım.

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan.
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.

Özür dilemek değil, affet beni diye haykırmak istemekmiş, pişman olmak.
Gerçekten pişman olduğumda anladım.

Affedemem, çok geç demek gururdan başka bir şey değilmiş
hâlâ sevgi varsa içinde eğer.
Tutsak kalbimin kapılarını kırıp, içine baktığımda anladım.

Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış.
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.

Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi.
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.

Sevgi emekmiş, emek ise vazgeçmeyecek kadar
ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş. Anladım...



we tüm bunları yazık ki herşey tükenince anladım......


+++++++++++++

Artık senden hiçbir şey istemiyorum. Olmak istediğim adam olamadım, biliyorsun. Olmamı istediğin adam olmaya da çalışmayacağım artık. "Senden vazgeçmek en zoru" derdim ya hep, sen böyle yaptıkça kolaylaştı gitgide. Galiba artık sensiz yapabileceğim. "Bazı savaşlar kazanılmaz" der bir şarkıda. Bazı zaferler elde edilemez. Elde edilseler bile bir değerleri kalmayacak kadar yıpratırlar insanı. Sen işte böyle zor bir zaferdin. Ve ben bu zaferi kazanmaya çalışmaktan vazgeçtim.

Hayatı boyunca amortilerle idare etmiş biri olarak rahatlıkla söylebilirim ki sen bir erkek için büyük ikramiyesin. Ama ben şans oyunlarına inanmıyorum artık... Adalete de inanmıyorum tabii. Çünkü hayat adil olsaydı, hakedenler, sabredenler; beklediklerini,istediklerini alırlardı.

Başka bir şarkı şöyle der: "Hiçbir insan ada değildir. Beklediği iyi şeyler mutlaka bir gün ona gelir." Bu şarkıya da inanmıyorum ben. Dünya üstünde hala iyi şeylerin yazgılarını bulmasını bekleyen binlerce insan, binlerce ada var bence. Oysa yazgı diye birşey de yok...

Yapmam gereken şeyi yapacağım şimdi. Kendimin olan bir yer yaratıp, kimsenin dokunmasına izin vermeyeceğim. Tıpkı senin yaptığın gibi kendi kendime alışacağım. Tıpkı senden öğrendiğim gibi yakınıma kimseyi yaklaştırmayacağım; kimseye karşı bir adım bile atmayacak, gelip kapımı çalanlara "tadilatta" olduğumu söyleyeceğim. Senin gibi olacağım: tuhaf, ulaşılmaz ve puslu... Ve sen benim gibi bi adamı bu hale getirdiğin için üzüleceksin, tabii hala umrunda olan bir şeyler kaldıysa...
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
-Söz Sahibini Bilir GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 02-29-2008 06:22 PM
Arayan Gözler GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 10-27-2007 09:02 PM
99 Kupa sahibini buldu/25aralık jockeя Eskiler (Arşiv) 0 12-26-2006 12:53 AM
Cumhurbaşkanlığı Kupası sahibini buluyor Bostandere Eskiler (Arşiv) 0 10-29-2006 09:49 PM
Sahibini tanıyan silah üretildi Bostandere Eskiler (Arşiv) 1 04-30-2006 04:16 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:19 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.